Heyamola Hey
Tersane => Tekne Yapımı => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 11 Ocak 2017, 10:28:51
-
Bir iki ay önceydi sanırım, Cem Gür ile telefon ile görüşüyorduk. Konu Tayo Mar dan açıldı. Konu döndü dolaştı Tayo Mar 'dan daha büyük bir tekneye geçip geçmeme konusuna takıldı. Gür, çok ilginç bir yorum yaptı.
O 'sana bir gün " artık beni bırak " der.. Sen merak etme..
Peki ben nasıl bir tekne istiyorum. ?
Öyle Atlantik geçmek gibi bir arzum yok. Açıkçası bana biraz anlamsız da geliyor. Akdeniz yeter bana. Gerçi düşündüğüm tekne ile millet okyanus geçiyor.
Bir kere 30 feet 'ten büyük tekne istemem. Çok denk geldi 32 feet maksimum.. Ben öyle teknede yaşayacaklardan değilim. Kara hayatını da, evimi de seviyorum. O yüzden gerek bakım, gerekse abarma bakımından 30 feet tekne çok ideal bir boy.
Açıkçası tekne ahşap olacağından, bakımını da tek başına yapabilmeliyim. Ayrıca 30 feet, barınma açısından da son derece ekonomik. Kamarası iyi tasarlanmış 28 feet bile iş görür aslında.
Başı kıçı bir tekneler evet, hoşlar. Ancak havuzluk çok küçük. Eh Akdeniz çocuğuyuz, havuzluk biraz da geniş olmalı diye düşündüğümden bir ayna kıç olmalı. Ama projesi denk gelir de havuzluk az biraz geniş ise başı kıçı bir tekne de daha iyi olur tabi.
BU tür başı kıçı bir teknelerde malum havuzluk küçük. Böyle bir tekne olacak ise yeke dümen olsun isterim. Ama en olmaz ise olmaz olanı , pala mutlaka dışarıda olmalı. Bana göre dümenden daha önemli bir aksam yok teknelerde. O yüzden benim palam gözümün önünde olsun isterim. Yeke dümen ve pala kıç aynaya asılı olacak. Ne kadar basitlik o kadar az sorun ve tabi o kadar ekonomi.
Elbette omurga salma olacak. Bana göre lüks tekne demek omurga salma demek çünkü. Her halde söylemeye gerek yok. Sonra denize yakın olmalı.. Öyle tepeden bakmak olmaz , elini attın mı suya elim değsin isterim. Yelken seyrinde de yattığında, küpeşte girsin suya, denizde olduğumuzu bilelim, hissedelim isterim. Yani buz dağı gibi olsun. Altı kocaman omurga salma, su üstü ince olsun. Rüzgar tutmasın.
Sokaklar çok önemli.. Her havada teknenin her noktasına ulaşabilmeliyim. O yüzden sokakları, baş güvertesi geniş olmalı.
Tek başıma tekne kullanmayı seviyorum. Kolay abarabileceğim arma olmalı. Uskunalara , kech lere hayranım ama Yol (yawl ) armaya çok alıştım. Evet, yol olsun.
Yol teknede mizana açmak biraz zahmetli, tehlikeli bile denebilir eğer tek başına iseniz. Bu yüzden bence bir yol teknede önce Bocurum açılmalı. Daha tekne yürümüyorken. Üstelik bocurumu açtınızmı hooop doğru rüzgara dönüverir tekne.. Diğerlerini rahat rahat açarsınız artık. Bocurumu açtınızmı bir yol teknede, unutursunuz artık o yelkeni, sanki kıçtan takma bir motor gibi ittirir durur sizi. Hiç çapariz vermez. Tramolalarda kendi kontra değiştirir. Güverte üstünde olmadığından çok konforludur da, açık unutmuşluğum dahi vardır. O derece yani. Omurga salmadan sonra en büyük lüks bocurum yelkendir bana göre.
Elbette kotra arma olmalı. Cenova yerine flok ve trinket.. Trinket tramola arabalı olmalı ki sert havalarda bocurum ile birlikte konforlu seyir yapabileyim.
Ana yelken randa olacak elbette. Başkası düşünülemez. Ama direk kırma olmalı. Malum direk ahşap olacağından kırma direk bakımı en kolay yapılacak direk ama her durumda omurgaya kadar uzamalı.
Çarmıhları tutan yüzükler var ya yüzükler.. İşte en önemli detaya geldik.. Bunlar zamanla ahşap direkte sıyırıyor dostlar. Çok manyak fikirlerim var onlar için. O da şimdilik bana kalsın.
Civadra olacak elbette. Civadra aynı mizana direği gibi yelken alanını güverteden deniz üzerine kaydırıyor. Ferahlıyor tekne. Abarması kolaylaşıyor. Öyle kısa, ırgat için yapılan civadralardan değil ama. Civadra gibi civadra olmalı. 2 m. ye yakın.
Bumba yine hareketli olsun, tamam ama son noktası biraz yukarıda kalsın. Kamara girişi ise dar olmasın ki bir serpinti körüğü takabilelim. Böylece , geniş havuzluk da koruma altında olabilsin. Bimini de takabilelim ahşap taşıyıcı olmak kaydı ile.
Direğe tırmanabilmeli , ama ana yelkeni raylı istemem asla. Garari halkaları olacak gene. Direğe yandan gerili ip merdiven ile çıkılabilmeli. Direk ve tasarlanmış olan yüzük, bu yükü taşıyabilmeli. Gurcata da istemez. Zaten markoni arma değil ki bu. Lüks randa arma. Gerek yok o kadar yüksek direğe.
Hafif hava yelkenleri karanfil ve valena olmaz ise olmaz yine.. Vince filan gerek yok.. Palanga yeter de artar bile. Bu oyuncaklara para harcamaya gerek yok. Tekne zaten 30 feet . Yelken alanı 55 m2 yi geçmez muhtemelen o da maksimum. Parçalı yelkenleri palanga ile tirim etmek mümkün kolayca.
İçeride mutfak önemli. Hemen Girişte iskele tarafında olmalı. Kamara kapağını açtın mı tüm mutfak kokuları buradan gidebilmeli kolayca. Eğer kamara ortasında bir masa olacak ise, harita masası gereksiz bence. Yer israfı.
Tek başına seyirlerde sıkıntı değil ama, hadi tuvalet kabini de olsun. Ama kabin portatif olmalı, kamara bölmeleri de .. Çok farklı fikirlerim var kamara tasarımı için.. Oraya ayrıca geleceğiz. Elbette ki ihtiyaçlar ve deniz şartları göz önüne alınarak.
Küpeşte seviyorum ama çok da gerekli değil kanımca. İlave ahşap işi bakımı. Gerek yok.
Uzun direk olmadı mı, ağır torpil salmaya gerek yok. Gurcataya da gerek yok zaman. Yelkenler parçalı ve küçük, daha ucuz olacak yani. Ah küçük yelkenleri trim etmek için vince de gerek yok o zaman. Dolap dümen de yok. Yeke hem basit, hem kolay. Yanaştın mı çıkarıver paladan. Çapariz de vermez dolap dümen gibi. Tabii ki de tuvalet elektrikli değil. Pompalı.
Hele hele buz dolabı.. Asla koymam. E soğuk bira..? Bira içki mi ki..? Neden soğuk içiliyor biliyor musunuz. ? Sıcak içilemiyor da ondan. Keza viski de .. Arpanın damıtılmışı sonuçta.. Konyak öyle mi ama.. Ya da şarap.. İçkilerin şahı..
Kırmızı şarap ya da beyaz farketmez. Deniz suyu sıcaklığı neyse o.. Koy bir fileye.. Salla denize.. 15 dakikada kıvamında.. Kaldı ki buz dolapları uzun seyirde bir halta yaramıyor. Küçücük. Adı buz dolabı işte. Charter kiraladığımızda aldığımız ne varsa bozuldu bir haftada.
Bir buz kalıbı ve mutfakta bir portuç..Hemen postaların arasına. Denize yakın yani.. Ahşap teknede soğuk koyduğun kola bile iki gün serin kalır.
Sanki 30 günlük seyre çıkacağım.. Ne buzdolabı..! Hem ben limanda asla teknede yemek yemem. İşim olmaz.. Fakir miyim ben.. :) 15 Euro ya 20'lik uzo , salta ve sarımsaklı fesleğenli midye haşlama.. Budur. Teknede yemek alargadayken yapılır.
Tabi ki televizyon yok.. Ne yeri ne kendisi.. Yahu doğanın ortasındasınız, manyak bir manzara.. Ne televizyonu.. Çok haber almak istiyorsan denizin ortasında bile gelir bulur seni merak etme. Ben 15 Temmuz'da tam da kuzey Egenin göbeğindeydim.. Zello dan duydum her şeyi..
Hem unutmayın sakın.. Haber yoksa bu iyi haberdir.
Kullandığın gıdaları saklamayı bilirsen buz dolabı denizde en gereksiz, en masraflı alet..
Buzdolabı koymadın mı küçücük güneş paneli bile aküleri şarjda tutmaya yeter. Eh o zaman koca koca güneş panellerine, onu taşıyacak havalı krom taşıyıcılara da gerek yok. Ne de çirkinler üstelik.. Yalan mı. ? Işıklar yansın, telsiz çalışsın, müzik dinleyelim, otopilot ve ırgata yetecek akü iki adet.. Hepsine yeter..
O zaman manyak elektrik aksamlarına da gerek yok. 120 volt kablolamaya ise hiç gerek yok.Vebasto saçmalığını da .. Boşuna mı tekne sobası yaptık.. İlla çok sıcak istiyorsan bağla bir çorum kaloriferi motordan gelen sıcak suya bitti gitti. İşte.
Ne kaldı ki geriye..? Samimi söylüyorum hep yalnız başıma seyir yapacağımı bilsem tekneye tuvalet bile koymam. Kısmet'te tuvalet yoktu beyler bayanlar.. Kova neyimize yetmez. ? Face'de görmüştüm, adam bir de kovanın etrafına silindir sünger geçirmiş. al sana lüksün dibi.. Sapına da tuvalet kağıdı.. :)
Bakın, gerçek bir hikaye.. Marmaradayız yine .. Yine üçleme ,yine üçleme , Dümeni bırakmak mümkün değil. Nasıl da çişim geldi. Delireceğim. Kamaraya inmem mümkün değil. Teknenin ortasına yapacakta değilim.. Yerde duran pet şişe vardı.. Çakıyı çıkardım, kafasını kesip kullandım. Al sana Poseidon efendi.. Hep ekmek atacak değiliz ya.. Sen git havayı patlat.. Sonra ekmek iste.. Yok öyle.. Neyi hak ediyorsan o.. Hava biraz daha devam etseydi.. İçine de ederdim ben böyle havanın diye..
GPS ve otopilot önemli ama. Bir de sıkı bir akıllı telefon. Pusula şöyle pirinçten.. Yine pirinç seyir fenerleri.. Lamba gitti, kablo koptu.. Yak içine kandilini eskiden olduğu gibi..
İşte böyle tekne hayal ediyorum ben...
-
Arma için değil, donanım için söylüyorum, 20-30 millik yollar için iş görür.
Uzun seyirlerde Akdeniz için-Marmara'yı sayma- buzdolabı şarttır, ayrıca, buzdolabından ziyade otopilot yer aküyü.
Masal'ın güneş paneli yok. 190 amper servis aküsü vardı o zaman. (Şimdi 330 ampere çıkardık). Neyse, Kaş'tan yola çıktık ve hemen rüzgarı yakaladık. Takriben 55 mil yelken seyri ile Ceneviz Limanına geldik. Yalnızca yanaşma manevrasında kullandık motorumuzu.
Sabah Alanya'ya doğru yola çıktığımızda, oto pilot tutmuyordu. 3-4 saat sonra, aküler dolunca yeniden iş görmeye başladı. Akülerin çok yeni olmadığını kabul ediyorum.
Diyeceğim o ki, dediğin gibi bütün çirkinliklerine karşın, uzun yol yapacak kişiye güneş paneli lazım.
Senin planın kısa ve bir limanda nihayetlenen seyirler için uygun
-
İşte ege yi o yüzden seviyorum ben.. en ciddi uzaklık 40 Mil.. Çok uzadın. 60 mil.. 12 saat yani.. 30 millik seyirlerden konforlusu var mı. ? Sabah erken çıkarsın..saat 2 de varırsın..
Yanlış anlaşılmasın güneş paneline karşı değilim.. Ama kocaman ik tane , havuzluğun üsünde .. Çirkin geliyor bana , yaptıran , kullanan dostlar kusura bakmasın.
Hem şu otopilot yerine son numaram.. Geliyor.. Yakında..
Konu başlığı da hazır.. Otopilot mu.. o da ne ? :)
-
Var forumda birinde öyle direğine çıkılan , direği kırılan uzun yekpare salma , yeke dümen , kafada çift ıstralyalı vs. 33 feet bir tekne de ; sadece arması yawl değil ve polyester - epoksi gövdeli. Haa bir de buzdolabının motorunu sökmen buzgolapsız sadece buzluk lu kullanmak için. :)
-
Kamara ile ilgili konulara da girelim yavaş yavaş.. Şimdi efendim, ailecek seyir yapıyor olabilirsiniz, yalnızsınız a da arkadaşlarınız var.
Şimdi kalmalı bir durum var ise elbette ki kapalı tuvalet şart. Peki bu durum yılda kaç kez gerçekleşiyor ? Ya da bölmesi..
eşiniz ya da sevgiliniz ile berabersiniz diyelim. Kamara bölmesi gerekli mi.. ? değil.. Yıl da bir iki kez aile eşrafından misafirler gelecek diye darcık kamaralar yapmanın ne anlamı var. ? İhtiyaç halinde birbirine geçmeli hazeran bölmeler düşünüyorum ben.. Gerektiğinde kullanılmak üzere. rulo şeklinde dahi olabilir. Özellikle tuvalet bölmesi için.. Kamarayı bölmek için ise şu japon perdeler var ya hani ray üstünde kayan, açıldığında birbiri üstüne binen. Bunları da kamara bölmesi gibi düşünüyorum. Hani uçaklarda first class bölümünü ayıran bir ray sistemi gibi.. Budur.
Basit, kullanışlı, yenilenebilir ve ucuz ama şık şeyler. Gece aydınlanması için gaz lambası , mum , güneş ile çalışan led lambalar, güneş enerjisi ile çalışan telefon şarjları var.
Hele şu son söylediğim çok önemli. Her durumda edinmeli bir tane.. Karaköy de görmüştüm. 250 TL kadardı.
Bakınız mutfak önemli ama. Fırın yerine sobanın üst haznesi fırın gibi kullanılabiliyor. Güzellik şurada. Sobanın haznesinde yemek pişerken, borusundan koku tamamen dışarı gidiyor.
soba dan sonra bu şekilde bir kuzine projem de var yani.. Ayrıca ilginç tencere planlarım da var.
Mesela bir makarna tenceresi düşünüyorum. Üç gözlü bir tencere. Bir tarafında sos, diğer tarafında makarna ve bir gözünde de etin piştiği..
Benzer tava projelerim de var.. Kahvaltı tavası.. Şimdi döküm bir tava düşünün. Üç bölmeli. ortası yuvarlak. Çay ya da kahve bardağı şeklinde metal ama. üstelik yerinden çıkabilir metal bir bardak yani. Bir gözünde omlet , diğer tarafta sosis, sucuk ya da pastırma, diğer bölmede de ekmek kızarttınız diyelim.. Ee bunları al tabağa koy.. Bir sürü tabak.. yani bulaşık.
Bu tavalardan bir iki tane olduğunu düşünün şimdi. Karım sen ne istiyorsun, menemen, kızım sen, sosis , diğeri , pastırma ve omlet.. Kim ne içecek..? Bir çay , öteki, yeşil çay bir diğeri kahve diyelim.. Ortadaki metal bardakta su da hazır..
Lükse bak.. Hem tava hem de tabak. sapları şu meşhur sauna ağacından olacak ki yanmayalım.. aklımı seveyim.. :)
-
Nerde öcal abi.. Hanig forumda.. ? forumlar çoğaldı biliyorsun.. :)
-
Kişi bu forumda , benim tek bir forumum var diyor. Eskiden de öyle imiş.
Bak sana soba modeli de buldum, o da var uğraşma. :)
-
Güzel yazı Ersin, eline sağlık.
Tam da anlattığın gibi, kısa mesafeler ve günlük seyirler yapanlar için görece ideal sayılabilecek bir tarz. Basit ve kullanışlı.
Ülkemiz geneline ise uzak bir tarz.
Bu tür teknelerin daha iyi tanınması adına ve farklı fikirler açısından çok faydalı görüyorum. En azından insanlara tercihleri konusunda kesinlikle yardımcı olacaktır.
-
Güzel yazı Ersin, eline sağlık.
Tam da anlattığın gibi, kısa mesafeler ve günlük seyirler yapanlar için görece ideal sayılabilecek bir tarz. Basit ve kullanışlı.
Ülkemiz geneline ise uzak bir tarz.
Bu tür teknelerin daha iyi tanınması adına ve farklı fikirler açısından çok faydalı görüyorum. En azından insanlara tercihleri konusunda kesinlikle yardımcı olacaktır.
Latife bir yana ,ben de çok önemsiyorum bu tip yazıları. Ülkemize özgün sadece Gulet var bildiğim o da Ege ye uygun. Ya balıkçı model alamatra ları saymazsak Karadeniz ve Boğaz tipi motoryatları saymazsak Marmara ; Hele ki Akdeniz de bir modelimiz yok bizim tüm sularımızda ailece gezilecek yelkenli olarak bir özgün modelimiz hiç yok bizim.
Devam Ersin Reis via böyle. C:-)
-
Vallahi Ersin reisim, gönlünüze, fikrinize sağlık. Bunları hayal edip, tasarlamak bir keyif, gerçekleştirmek ayrı bir keyif. Umarım içinize sinerek hayata geçirirsiniz.
-
İşte ege yi o yüzden seviyorum ben.. en ciddi uzaklık 40 Mil.. Çok uzadın. 60 mil.. 12 saat yani.. 30 millik seyirlerden konforlusu var mı. ? Sabah erken çıkarsın..saat 2 de varırsın..
Yanlış anlaşılmasın güneş paneline karşı değilim.. Ama kocaman ik tane , havuzluğun üsünde .. Çirkin geliyor bana , yaptıran , kullanan dostlar kusura bakmasın.
Hem şu otopilot yerine son numaram.. Geliyor.. Yakında..
Konu başlığı da hazır.. Otopilot mu.. o da ne ? :)
30 mili ortalama 5,5 saatte alabileceğimizi bir kenara bırakalım. (Laf atmadan duramıyorum Ersin'e. Sınırsız hoşgörüsü olduğu için.Kötüyüm ben:) )
Sahiden güneş panellerinin en güzeli bile çok çirkin .
Ersin'in kayığını nasıl kullandığını az çok biliyorum. Avara-Yol-Aborda. Hepsi gün içinde ve limanda. Ben öyle kullanmıyorum. Avara-Yol-Kıçtan kara veya alarga. Mümkünse üç beş gün kara bağlantısı olmadan bağlı kalmak.
Böyle olunca zamanla sıcak/ılık rakı-bira-suya alışıyorsunuz ama, sağlıklı bir peynir, yoğurtlu ıspanak, acebek(siz ne diyorsunuz uzun-ince fasulye gibi sebzeye... lûbi?),... sıcaktan bir kaç günde sucuğun bile küflendiği denizler. Yok, buzdolabı şart. Denedim, biliyorum. Hele 1 ay filan geziyorsanız, burnuna burnuna vuruyor adamın. Değil 45 mil, 10 millik etaplar bile sinir bozucu oluyor.
Bu durumda enerji başlı başına sorun ve kesinlikle konfor olarak algınmamalı.
Öte yandan yine Akdeniz ve Ege için, rüzgar, özellikle yaz ayları en fazla 6 saat var. Bu şu demek; en fazla 6 saat enerji yükleyebilirim, Zira rüzgar 12-13 sularında çıkar ve çoğu kere 18-19 sularında kalır. Eğer böyleyse, ne rüzgar dümeni, ne de jenaratörü benim işimi yeterince görmez.
Yani senin sabah çıktım, öğlen oradayım dediğinde rüzgar çoğu kere yoktur. Öyleyse-Masal'da henüz yok- o çirkin ama hem ucuz hem de verimli güneş panelleri lazım bizlere. Esay da aynı kanıda ki, yapacak bir şeyim yok :)
-
Reis / Donatan / Sahip, tam olarak ne istediğini biliyorsa, isteklerine en yakın hayalindeki tekneyi de bulabilmiş ise makul harcamalar ile "personalize edilmiş" kendine özgü kayığa kavuşabilir.
Ersin, yazını sindire sindire okudum. Çok da gururlandım. Tayo-Mar seni eğittiği gibi sahibine uygun bir teknenin nasıl olması gerektiği konusunda sonsuz bir ufuk da açmış. Bu cümle okuyan pekçok kişi için bir şey ifade etmeyebilir. Geleneksel randa armalı, çok parça yelkenli, çarmıhları, mandarları, ıskotaları kafalarını karıştıran, alışık olmadıkları için de, tabiri ciaz ise "tırsan" kâhir ekseriyet için yazdıkların Urartuca gelebilir.
Şimdilik, fikren ve ruhen heybeni doldurmakla meşgulsün. Yavaş yavaş internette yeni hedefine uygun yazı ve görsellere meyledeceksin. Elinde kağıt kalem eskizler, zihni sinir projeleri karalayacaksın. 29 -32 ayak bulabildiğin bütün teknelerin her ayrıntısına vakıf olacak kadar da yetkinleşeceksin.
Bir yandan da Tayo-Mar sana öğretmeye, ufkunu açmaya devam edecek. Sanılır ki bir tekne sadece bir metadır. Heyhat! Sakin Seyir Manifestosunun ilk iki maddesinde yazıldığı gibi
"1- Önemli olan tekne değildir. Önemli olan senin teknen ve denizle kurduğun ilişkidir. Boyunun, bedelinin veya donanımının, kürekli bir sandal veya büyük bir yat olmasının da hiç önemi yok. Önemli olan onu diğer bütün sahip olduğun nesneler gibi görmeyip, sana zevk veren, unutulmaz deneyimler yaşatan, denizi tanıtan ve en önemlisi seni sana tanıtan bir yol arkadaşı olarak gör.
2- Limanda bağlı olsa bile içinde zaman geçir. Yaşam alanının bir parçası olsun. Teknen üzerinde çalış, tamir et ki teknen de ortaya koyduğun eserlerden biri olsun. Bu, sen ve teknen arasında daha sağlam bağlar kurulmasını sağlar."
Sonra....... Sonra günün birinde, büyük olasılıkla da denizde, bir kriz anında Tayo-Mar kulağına "artık beni bırak" diye fısıldayacak.
İşte o andan itibaren gönül rahatlığı ile kanatlarını olabildiğince açıp yeni bir sevdanın peşinden uçmaya hazırsın demektir.
İlk anda aklıma gelenler ise aşağıda.
MARTLET 30 GAFF CUTTER
(http://i.hizliresim.com/9gWrM9.gif) (http://hizliresim.com/9gWrM9)
Laurent Giles tasarımı KEYHAVEN
http://www.western-horizon.co.uk/archive_boat.php?boat_id=92 (http://www.western-horizon.co.uk/archive_boat.php?boat_id=92)
William Atkin - Eric
http://www.atkinboatplans.com/Sail/Eric.html (http://www.atkinboatplans.com/Sail/Eric.html)
Yine Atkin - LITTLE MADE OF KENT
http://www.atkinboatplans.com/Sail/LittleMaidOfKent.html (http://www.atkinboatplans.com/Sail/LittleMaidOfKent.html)
(http://i.hizliresim.com/r6XXV3.jpg) (http://hizliresim.com/r6XXV3)
Sana telefonda da söylediğim, fırsat bulabilirsem yapacağım TAHITI KETCH
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/ (https://www.facebook.com/groups/249818301746122/)
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/files/ (https://www.facebook.com/groups/249818301746122/files/)
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/photos/?filter=albums (https://www.facebook.com/groups/249818301746122/photos/?filter=albums)
(http://i.hizliresim.com/VP88ZP.jpg) (http://hizliresim.com/VP88ZP)
(http://i.hizliresim.com/9gWW6r.jpg) (http://hizliresim.com/9gWW6r)
Bunlar ha deyince aklıma gelenler. Yawl ve ketch sınırlaması olasılıkları daraltıyor. Ama çok güzel, kişilikli başka tekneler de bulabiliriz.
-
Little Made...'e bayıldım.
-
Atkin'in uskunayı, Ersin'le uskunaları konuşurken bu fotoğrafını atmıştım.
Bence de çok özel bir tekne, bu plan.
-
34'6" PINKY GAFF KETCH
Bu da geleneksel Amerikan Pinky Teknelerinin yorumu.
(http://i.hizliresim.com/R18NkR.gif) (http://hizliresim.com/R18NkR)
(http://i.hizliresim.com/g2vpo5.jpg) (http://hizliresim.com/g2vpo5)
http://www.selway-fisher.com/Yachts2435.htm (http://www.selway-fisher.com/Yachts2435.htm)
-
34'6" PINKY GAFF KETCH
Bu da geleneksel Amerikan Pinky Teknelerinin yorumu.
(http://i.hizliresim.com/R18NkR.gif) (http://hizliresim.com/R18NkR)
(http://i.hizliresim.com/g2vpo5.jpg) (http://hizliresim.com/g2vpo5)
http://www.selway-fisher.com/Yachts2435.htm (http://www.selway-fisher.com/Yachts2435.htm)
Cem Reis,
başı kıçı bir bunun Ersin reis istemeyebilir ;)
-
Atkin'in uskunayı, Ersin'le uskunaları konuşurken bu fotoğrafını atmıştım.
Bence de çok özel bir tekne, bu plan.
Bende yıllar öncesinden arşive aldığım akıllara seza bir uskuna var. "VALORA" Azıcık büyük. Pazısına ve baldırına güçlü 2 kişi yürütür tekneyi. Yılan yılan.
(http://i.hizliresim.com/o0qplq.jpg) (http://hizliresim.com/o0qplq)
(http://i.hizliresim.com/1VaB01.jpg) (http://hizliresim.com/1VaB01)
(http://i.hizliresim.com/8PW53r.jpg) (http://hizliresim.com/8PW53r)
(http://i.hizliresim.com/Jq8NGq.jpg) (http://hizliresim.com/Jq8NGq)
(http://i.hizliresim.com/vXAVDO.jpg) (http://hizliresim.com/vXAVDO)
-
Şahane.
Bunları gördükçe, kendimi veznedar gibi hissediyorum. Bütün zamanlar onca varlıkla uğraş, iş kendine gelince zarf içinde tek renk, birkaç kağıt parçasına mahkum ol.
-
Bu arada wikipedya da Tahiti kech'i yapan Hanna ile Thomas Gillmer in tekne tasarımı konusunda tartıştıkları ile ilgili bir bilgi var.. ama ne hakkında tartıştıklarını bulamadım.
Şöyle yazıyor..
Hannah was a gifted small vessel designer, but perhaps his greatest strength -and weakness- was as a writer and critic of other's designs. He was let go by the Rudder after a drawn-out feud with L. Francis Herreshoff, who was also a columnist there, and debated acerbically with Thomas C. Gillmer over Tahiti's design antecedents, as well as with Philip Rhodes, and Howard Chapelle.[5]
Thomas Gillmer ile iğneleyci bir biçimde çekişmişler.. konu neydi acaba.. ?
-
Çevirsen?
-
Tahiti'nin formuyla ilgili ondan önce yapılan örnekleriyle ilgili bir iğneleme; konu bu ama içerik yok
-
Little Made...'e bayıldım.
Kesinlikle çok güzel ,
Cem reis ,
Çok teşekkür hepsi birbirinden güzel bu kızlar :)
-
Ersin reis ,
Çok güzel bir konu açmışsın ,açıkçası benimde en büyük hayallerimdir tekne yaptırmak kendine ait bir duruşu ve ruhu olsun istemişimdir. Ayrı bir hayalim seninkinden farklı olarak içinde yaşamaktır ,o yüzden taleplerimde biraz farklılaşıyor. Yalnız hep aklıma takılan bir konu vardır , yaptırmak istesem hangi şirkete yada kime diye. Eğer reklama girmeyecekse benim bildiğim Hüseyin çoban var ,peki siz nasıl bir yol izlerdiniz ?.
-
Bence kişisel zevke göre seçilen ve düzenlenen bir tekneden daha güzeli olamaz.
Bu yola girmesem bile eski Sarıyaz'ın (şimdiki Zerdali) restorasyonunda ve Aali'nin Sanela sürecinde bazı tecrübeler edindim. Bunlar Cem'in ve Ali'nin (ve diğer üstadların) yanında çok amatör notlar olarak kalacaktır ancak belirtmeden edemeyeceğim.
Başlıktaki soruya gelirsek: evet zor. Çok zor. Çünkü sadece bir kabuk inşaasından bahsetmiyoruz.
Plan, dizayn, imalatçı filan tamam; ama bunların ötesinde tekne yaptıranın bir kontrol mühendisi, bir yüklenici titizliğinde olması ve mesai harcaması gerekiyor. Teknenin içinde sintine pompasının konacağı nokta, hortumunun izleyeceği yol, tahliye deliğinin yeri (estetik ve teknik) vb bir çok detayı tekneyi imal eden marangoz pek gözetmiyor.
Keza, elektrik kabloları, anahtaların yeri, armatürlerin yeri vb., havuzluk firar yerleri ve hortum bağlantıları vb bir çok detay, üstüne çekmece ve dolap yerleri, kapak açılma yönleri vb bir çok mimari ve ergonomik detay çok önem arz ediyor.
Tüm bunlar da planlanan üstü bir bütçe ve daha da önemlisi çok ciddi bir zaman gerektiriyor. Bu zamanı harcayamayacak kişinin bu işe soyunmasını, şu az tecrübemle bile tavsiye etmem.
Tabii bunlar bir tercih ve planlama ile iyileştirilebilir. Ersin'in tercihleri bu yönde; keza bir ara Aali ile sohbet ederken, tekne içine mobilya yaptırmak yerine niye hazır masa, sandalye koymayalım gibi fantaziler de yapardık.
-
Çevirsen?
Koca paragrafın çevirisi o kadar işte..:) Yani Hanna tekne tasarımcısı ama aynı zamanda bu konuda yazar ve eleştirmendi , bu onun hem en güçlü yanı hem de zayıflığı oldu diyor. Ve diğer önemli tekne tasarımcıları ile ciddi şekilde tartıştığını söylüyor.
Benim açımdan ilginç nokta şu, Thomas Gillmer şu an kullandığım teknenin tasarımcısı, Hanna ise dünyaca ünlü Tahiti Kech in tasarımcısı ki Cem Gür'ün yaptırmak istersen diye önerdiği teknelerden.. O yüzden merak ettim bu iki önemli tasarımcı ne tartışmış acaba?
-
Tekneyi nerede kime yaptırırsınız bilemem ama bildiğim bir şey var.
Tekne imalatı esnasında eşinizi / sevgilinizi atölyeye sokmayın,
bu gaddan söyleyeyim daha da demiyeyim. 8-) 8-) 8-)
Hocanın söylediğini yapın ama yaptığını yapmayın diye bir şey vardır bu da kapağı olsun.
-
Bugün , İstanbul 'un önemli bir projesinde , önemli bir müşteriye bir daire gösterdim. Daire 2+1, tamamen deniz görüyor adalar manzaralı. Önünde 12 m2 terası var. Odalara yatak konursa dolap sığmaz öyle söyleyeyim. elbette açık mutfak.. Amerikan yani.. Fiyatını söylemeyeyim.. dudağınız uçuklar.. (bilmem bekli de uçuklamaz, siz de potansiyel müşterisinizdir ne bileyim.. :) )
Bu önü açık, deniz gören daire merakını anlamıyorum bu milletin.. Özellikle soruyorum bu kişilere, Balık tutarmısınız.. yok.. çoğu balık bile sevmiyor.. Bir su sporu ile uğraştınız mı..? yok.. yüzmeyi severmisiniz ..? yok.. Yüzme biliyormusunuz ? yok.. Öğrenmek istermisiniz ..? hala geç sayılmaz ..? yok..
Deniz ile ilgili hiç bir şeyi sevmeyen , hatta ödü kopan, ancak , deniz görücem diye milyonlar akıtan bir inan topluluğu bilmiyorum ben..
-
Bugün , İstanbul 'un önemli bir projesinde , önemli bir müşteriye bir daire gösterdim. Daire 2+1, tamamen deniz görüyor adalar manzaralı. Önünde 12 m2 terası var. Odalara yatak konursa dolap sığmaz öyle söyleyeyim. elbette açık mutfak.. Amerikan yani.. Fiyatını söylemeyeyim.. dudağınız uçuklar.. (bilmem bekli de uçuklamaz, siz de potansiyel müşterisinizdir ne bileyim.. :) )
Bu önü açık, deniz gören daire merakını anlamıyorum bu milletin.. Özellikle soruyorum bu kişilere, Balık tutarmısınız.. yok.. çoğu balık bile sevmiyor.. Bir su sporu ile uğraştınız mı..? yok.. yüzmeyi severmisiniz ..? yok.. Yüzme biliyormusunuz ? yok.. Öğrenmek istermisiniz ..? hala geç sayılmaz ..? yok..
Deniz ile ilgili hiç bir şeyi sevmeyen , hatta ödü kopan, ancak , deniz görücem diye milyonlar akıtan bir inan topluluğu bilmiyorum ben..
Sosyal bir vakıadır, Türkiye'de çoğu insan evi, arabayı, cep telefonunu bir ihtiyaç, bir donanım olarak almıyor; bunlar bizim statü göstergelerimiz. Bununla ilgili eminim çevrenizde bir sürü örnek göreceksiniz.
O yüzden adam yalıda oturup sırtını boğaza veriyor (aramızda varsa kusuruma bakmasın ama anlamak çok zor)
Bir de şu var tabii; bizim gibi hemhal olmayı sevmeyen ama "seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli..." diyenler de vardır muhakkak, anlamak lazım...
-
Bu önü açık, deniz gören daire merakını anlamıyorum bu milletin.. Özellikle soruyorum bu kişilere, Balık tutarmısınız.. yok.. çoğu balık bile sevmiyor.. Bir su sporu ile uğraştınız mı..? yok.. yüzmeyi severmisiniz ..? yok.. Yüzme biliyormusunuz ? yok.. Öğrenmek istermisiniz ..? hala geç sayılmaz ..? yok..
Deniz ile ilgili hiç bir şeyi sevmeyen , hatta ödü kopan, ancak , deniz görücem diye milyonlar akıtan bir inan topluluğu bilmiyorum ben..
belki yalnızca; beton dağlarını görmemek için bu kadar büyük paraları verebilecek bir insan türünü de zaman içerisinde oluşturdu bu kadim şehrimiz.
kim bilir?
-
CVP : Tekne Yaptırmak Hiç de O Kadar Zor Değil !
Yazdığım dergi adına üretici ziyaretleri yapma, tanıtım organizasyonlara katılma , tekne testlerine gitme gibi işleri artık yıllardır yapmadığımdan, yabancı yayınları takibi bıraktığımdan ve hatta son beş altı senedir bir zamanlar en büyük hazinem olarak gördüğüm denizcilik kitaplığıma tasarım, inşa vs ile ilgili teknik kitaplar ilave etmediğimden ; bu vadide söyleyecek pek sözüm de kalmadığını düşünüyordum. Hem söyleyecek lafı olmamak hiç de fena bir şey değil, kafanız dinç, huzurunuz yerinde, keyfiniz keka oluyor.
Bırak bu işlerle başkaları uğraşsın ; sen evvela seneye marina kiranı nasıl ödeyeceğini düşün ya da keyfin yerindeyse bu yaz sezonu için ikinci bir buzdolabı alıp, onu teknede nereye tıkıştırabileceğini planla ; hayal kur...
Lakin işte Böke dilimi tutamayacağım bir konu attı yine ortaya. Ben de eskiler sandığımdan biriktirilmiş "malları"mı çıkarma hevesine kapıldım birden. Mallar eski ama düşünsel temelleri sağlam, pratikte denenmiş nesneler. Üzerlerinin tozunu bir üfledik mi her devre uyarlar.
Tekne yaptırmak heves işidir, para işidir, zaman işidir, kafa patlatmak, plan yapmak , yapılanı bozmak gerektirir. Bazen ( yeni bir merhaleye geçildiğinde ) moral bozar, endişe yaratır ; ama bir teknenin , - hele kendi teknenizin - , doğumundan denizle evlendirildiği ana kadar geçen ( mesela bir senelik sürede ) yaşananların hazzı ve yoğunluğu bence sonra o kayıkla sevdiklerinizle birlikte en uygun mevsimde en güzel sularda dolaşmanın vereceği memnuniyetten fazladır .
Evet , bu tabii ki subjektif , hissi bir değerlendirme, kişisel görüş. Gerçek aslen biraz da şöyledir : Bir karlı Şubat akşamı herkes sıcak evine gitmişken siz bir iş toplantısından çıkıp üzerinizde bir gömlek, bir incecik lacivert veya siyah takım elbise, ayağinizda kösele ayakkabılar , içerisi dışardan sadece 2-3 derece daha sıcak olan bir atölyede kayığınızin başinda ya titrer yada ısınabilmek için zip zip zıplarsınız...Sonra iş biraz uzar ; mesela suya inmeniz Temmuz ayına kalir, gölgede 35 derece sıcakta 60 veya 100 kilo demir zincirini arabanızın bagajından teknenin başina, oradan da zincirlige taşırsınız sonrasında nereye yığılsam da bayılsam diye düşünürsünüz. En kötüsü ise şudur : Bir süredir yoğunluktan teknenin başına gidememışsinizdir. Hafiften bir suçluluk duymakta, ınşadaki yeni gelışmeleri merak etmektesinizdir. Bir fırsat yaratıp o trafikte 2 saat yol gider, teknenin başina varırsınız. Tekne bir hafta veya 10 gün evvel bıraktığınız gibi durmaktadır. Ya usta hasta olmuştur, ya kıramayacakları bir müşteriye ait bir ufak tamir işi gelmıstir, sizin kayığa el sürülmemıştir. Aç karnına yandakı çay ocağından getirtilen bayat çayı içer, 10 dakika laflar, yine arabanıza binip 2 saatlik dönüş yoluna koyulursunuz. Yahu yazdıkça hoşuma gitti bakın...Zaten denizcilik bir anlamda eziyetten zevk alabilme çabası değil midir ? Şeytan azapta gerek...diye düşünmesem ne işim var tekneyle ? Güneyde havuzlu, bekçili ,mümtaz komşuların olduğü seçkin bir sitede bir yazlık alır ; akşamları mangal saatini beklerdim ( bakın fena fikir değil : söylemiş olayım...).
Şimdilik bir ara vereyim ; baktım bir türlü konuya giremiyorum. Tekne yaptırmak pek de doğru, gayetle de akıllıca bir şeydir diye yazı yazayım dedim ; kendi dilimle konuyu berbat ettim, battım !
-
Ben bunu begeniyorum.
Endeavour 37 Plan-A Ketch
(http://i.hizliresim.com/m4pdBP.jpg)
(http://i.hizliresim.com/m4pdBP.jpg)
(http://i.hizliresim.com/jXpLZj.jpg)
(http://i.hizliresim.com/2nqyAN.jpg)
(http://i.hizliresim.com/BvNEYD.jpg)
-
Tekne Yaptırmak Hiç de O Kadar Zor Değil ! II
Iyi güzel de ; bu kadar seri imalat tekne varken tekne yaptırmaya niyetlenmenin gereği ne ?
Bu soru üzerine düşünürsek ( ki sahiden uzun uzun düşünmeliyiz , kalkişilan hic de ucuz, ehemmiyetsiz bir proje değil zira ) farklı farklı argümanlar bulabiliriz. Bu argümanlar ekonomik olabilir ( maliyet ) ; tarz ve tasarımla ilgili olabilir ( sonuçta tekneler de her geçen gün tıpkı otomobiller gibi, daha fazla birbirlerine benzediler ) ; dönemimiz teknelerinin tasarımı hoşumuza gitmiyordur. Belkl dikte edilen iç yerleşimler sizce uygun değildir. Malzeme cinsinden ( fiberglas sevmezler bile varmış galiba aramızda ) hoşlanmayanlar, piyasadaki tekneleri denizci bulmayanlar ( ters yönde non stop dünya turu yapacaktik da...Mesela ), fazla hafif veya fazla ağır ve hantal bulanlar, iflah olmaz romantik klasikçiler, performansdan başka hic bir şey düşünmeyen sportmenler, daysailer veya weekender meraklılari, ama teknelerinde yaşamak ve buna göre hacimler ve bakım/tutum maliyetleri isteyenler de var. En sonda da ( kibir fazla ağır bir tabir olur ) farklı olmak, özel bir şey sahibi olmayı önemseyenler var. Bu argümanlar önemli / önemsiz veya kısmen çürütülebilir dahi olsalar orta yerde duruyorlar ve bunlardan kimisi bizim için geçerli ise tekne yaptırmalıyız. Değilse kesemizin yettiği ıçimize en fazla sinmiş serı üretim tekneyi alıp ; bir an önce halatları çözmek en akıllıca çözümdür ( bunu söylerken de gidip yarın istediğim tekneyi alamayacağımı bilmeliyim. Alır , parasını da öderim de tekne bana kaç ay sonra teslim edilecek ? Muhtemelen aynı boy bir tekne yaptırma süresinin yarısi, en iyi ihtimalle üçte biri sürede ancak...).
Sevgili Cem ise söz konusu soruya en güzel cevabı doğrudan vermiş :
Reis / Donatan / Sahip, tam olarak ne istediğini biliyorsa, isteklerine en yakın hayalindeki tekneyi de bulabilmiş ise makul harcamalar ile "personalize edilmiş" kendine özgü kayığa kavuşabilir.
Bu cümlenin can alıcı noktası " personalize edilmiş " tabiri...Bu talep gayet insani, anlaşılır, yanlış değil ve önemli. Başka sektörler çoktan bunun farkındalar ( teknecilikte de, - ama bizlerin belki % 90'inimizin erişemeyeceği fiyat ve boyutlarda tekne imal eden kimi tersanelerin semi-custom denilen bir dümen yöntemleri var ; teknenizi daha özelleştirebiliyorsunuz. Ama aslında yapılan size projeleri yine hazır iç yerleşim planı ve mobilya malzemelerinin başka cins, renk ve desende olanlarının ellerini ovuşturarak çok iyi fiyata " kaptırılmasından " ibaret ). Işte otomobil sanayinde de bu var, zaten çok güçlü, çok pahalı, çok lüks bir arabayı her tarafını kurcalayıp bir üst düzeye taşıyorlar. Size dört kör duvar satan ; ıçini keyfinize göre siz yapacaksınız efendim...diyen inşaat sektöründe de.
Demek ki tekne yaptıracaksak bir şeyler bizi tam tatmin edemedi ; başka bir çözüm arayışına girdik.
Bunun haklı bir ekonomik nedeni olabilir mi ? Daha açık , dürüstçe soralım:Tekne almak yerine yaptırirsam daha ucuza mal eder miyim ?
Buna dünya çapında geçerli tek bir cevap vermek olası değil...Nerede yaşadığınız veya tekneyi nerede yaptırdığınızla doğrudan alakalı. Bati veya Orta Avrupada, Kuzey Amerikada sanayi ve denizcilikte ileri bir ülkede yaşıyorsaniz cevap çok net bir hayır ! Bilen çok vardır ama yine de yazalım. Bu ülkelerde sipariş üzerine yapılan özel bir tekne boyu, posu, tarzı, donanımı ile karşılaştirabilecek; yani kendisiyle aynı sınıfta olan seri imalat bir tekneden 2 veya 2,5 kat daha pahalıdır. Yani hazırini 100.000 dolara alabileceğiniz tekneyle aynı klasmanda özel yapım bir tekneye 200-250 bin dolar ödemeniz gerekir. Nedeni elbette büyük oranda bu ülkelerdeki el emeği ücretleridir; ama bu pahalilığınin tek sebebi değildir. Bunda tekneyi yaptıranın ( bu durumda gayet haklı olacak olan ) kişisel tercihlerinin maliyete etkisi de az değildir. Bir tekneye muadilinin iki misli fiyat verdiğinizi biliyorsanız o tekneyi donatırken de maliyet kontrolu için her cent'i hesap eden , etmek zorunda olan seri üretimcinin seçimlerini siz yapmazsınız...Muhtemelen aynı marka armayı ve yelken üreticisini kullanmaz, sektörün en iyilerine gidersiniz. Belki bir büyük motoru takarsınız. Daha karmaşık ve rafine bir elektrik, elektronik sistemleriniz olacaktır. Seri imalatçı güverteyi 4 mm papel tikle kaplarken siz 10mm mi olsun, 12 mi olsun diye düşünürsünüz. Herhalde aklınıza ( madem bu kadar para veriyorsunuz ) salmayı ucuz demir dökümle yapmak değil ; pahalı ama daha efektif kurşun salma gelir. Herhalde mobilyanızı dösemecinin en ucuz suni derisiyle değil ; zevkli ama pahalı bir kumaşla , hakiki deriyle kaplatırsınız. Lafı boşuna uzatmayalım...Pruvada loca deliğinden kıçta krom ekzost çıkışına kadar bir tekneye bağlanacak binlerce malzemenin kesenizin elverdiği en iyi dolayisiyla kaçınılmaz olarak pahalı mal olacağını biliyoruz ; hiç kendimizi kandırmayalım...Gidip malzemenin en pahalısinı almak için daima haklı,pratik, doğru bir nedenimiz vardır ( mesele eşinizin veya çevrenizin sizin nedenlerinize pek aldırmamasıdir...).
Hal böyle olunca ucuz maliyet beklemek hayaldir. Ama iki, iki buçuk mislini de ödemek bırakalım tuzu kuru batılıların derdi olsun. Bizde durum ne ? Türkiyede tekne yaptırmak mantıklı olabilir mi ?
Bu soruya benim yanıtım EVET ! Hem de tam da Türkiyede yaptırılır diye düşünüyorum...Zira son demler. Yarın öbür gün kaçınılmaz oalarak bizde de saat ücretleri, maaliyetler, maliye düzen ve takibi, iş güvenliği ve ortam düzenlemeleri fiyatlara yansıyacak. O zaman da artık tekne yaptırmak bizi aşacak. 1990larda , 2000lerde Turkiyede bir tekne yaptırmak benzeri hazır tekneyi almaktan % 25- 30 ucuzdu. Bu neredeyse hazir teknelerde niyetlendiğimiz kayığın bir büyüğünü alabilecek kadar bir tasarruf ; hiç yabana atılamaz. Son 10 senede tekne yaptırmadım. Biraz uzaklaşmış dahi olsam, bir kaç denizci dostumun ve tanidiğim bir iki üreticinin sipariş aldıklari teknelerin fiyatlarıni takip ettim. Şu an düşüncem benzer bir seri üretim tekne fiyatınin biraz altına veya aynisina tekne yaptirabildiği yönünde.
Bu nedenle son demler, yaptıracak olan yaptırsin...diyorum. Yarın artık bizlerin gücu yetmeyebilir ; yerli piyasa sadece kendi ülkelerinde kafalarindaki projeyi gerçekleştiremeyip uygun alternatif arayan yabancı yatçılara kalır.
Kafalardaki bir soru muhakkak ki kalite sorusu olacaktir...Bu konuda benim hiç bir endişem yok. Unutmayın ki bu ülke ( gemi yapımında veya başka hiç bir sanayi sektörunde esamesi okunmaz iken ) daha 1990larda dünyanın 4. büyük yat ınşacisi idi ve hala uluslar arası taninmış bir seri ureticimiz yokken tüm bu hacim ve ciroyu yakalayanlar siparişle üretim yapan özel yapımcılar...Kimisi orta ölçekli 50 - 100 kişi çalıştırir ; kimisi ancak 3-5 kişinin çalıştiğı küçük aile işletmeleri.
Maliyetleri konuştuk. Daha iyi donatılmış olan ( şüphesiz ki öyle : o donanım ve aksesuarları siz seçtiniz ) bir tekneyi ( dikkatli davranmış ve iyi hesap tutmuş iseniz ) seri üretim bir tekneden daha ucuza veya daha gevşek davranıp " olmuşken en iyisi olsun bari ! " deyip harcamaların ucunu salarak aynı fiyata mal ettiniz. Kalitede de endişemiz yok ; yoksa bu kadar yabancı, hatta tekne simsarı vs gelip burada tekne yaptırmaz.
Bu iki kalem tekne yaptırmak için yeterli mi sizce ? Bence değil...
Bu işe girişeceksem başka avantajları da olmalı. Kaldı ki maalesef özel yapım bir tekne ikinci elde satışı ve elde edilecek fiyat açısindan dezavantajlı. Ne seri imalat bir tekne kadar çabuk ve kolay ; ne de onun kadar az değer kaybı ile satabilirsiniz ( aksine örnekler de var ama, mesela ülkemizde yapılıp onlarca sene kullanıldıktan sonra yurt dışina ilk maliyetinin üzerinde satılmış tekne var. Bir Jongert, Swan, HR sahibi dahi olsanız başıniza konmayacak devlet kuşu. Ama bunlar tabii ki istisna ).
Mesela otomobil gibi üç beş senede bir tekne yenileme adetiniz varsa : özel yapim tekne bence cazip değil. En az bir sene yapımını bekle, sat, yenisinin yapımını bekle...Kullan, yine sat. Tersanelerin yüzü güler ama ; hem zaman kaybı hem de ciddi maddi kayıp.
Özel imalat bir tekne bence ya son tekneniz olmalı ; ya da uzun bir süre kullanma fikriniz olmalı. Ha arada varlığından haberdar olmadığiniz yaşlı bir akrabanız vefat eder ; size beklenmedik bir miras kalir...Ya da işleriniz çok iyi yürüyüp gelişiyordur çok şükür. Kim bakar üçüne, beşine...Satar daha büyük daha ıyisini yaptırirsınız, kimin haddine mani olmak ?
Burada da mutabık miyiz ? Teknenizi çok uzun süre kullanmak ve keyif almak istiyorsanız diğer tüm teknelere ve seri üretim teknelere göre bunu hak edecek bir özelliği olmalı. Yani bazı şeyleri farklı olmalı ki, bıkmayın. O zaman bu teknenin harcialem teknelere göre farklılıkları olmalı. Tasarım farkı, donanım farkı, ne bileyim dış görünüşü, iç yerleşimi...Kisaca aradiklarınizi içeren, farkıni gösteren bir tasarım. Bu nedenle ben özel yapım olup da ; seri imalat teknelerin tüm belirgin özelliklerini taşiyan tekneleri gördüğümde : " ama ne gerek varmış ki, bu riski almış bu projeye girişmiş...Hazır bir tekne alsaymış ya , hiç olmazsa bir sezon önce denize çıkmaya başlardı ? "
diye düşünmeden edemiyorum. Ama bana ne ; herkesin kendi tercihi.
Eğer zaten seri üretimi olmayan bir geleneksel tekne, mesela bir tırhandil, bir gulet , bir gerçek klasik veya retro design veya ahşap yada ille aluminyum bir tekne veya Antartikaya gidecek tekne arıyorsanız zaten imal ettireceksiniz. Iki kişi çok uzun seyirler yapacak büyücenek ama sadece tek veya iki kabinli, kocaman salonlu veya içinde minik bir atölye barındiran bir tekne istiyorsanız yine yaptırtmak zorundasınız. Balıkçı görünüşlü veya bir trawler yada commuter tarzı motoryat hayal ediyorsanız muhtemelen yine yaptirmak zorundasiniz.
Özel yapım tekneler işte böyle bir özel amacı temsil ettiklerini gosteriyorlarsa yaptırmaya değer ve denizler için bir kazanç, dıger reisler için suda karşılaşılan hoş bir görsel sürpriz olurlar.
-
Yuha!
Ayağımı uzatıp okumam lazım. Çok iyi.
-
Bir kulağımı tıkadım, ara sıra kafamı şöyle bir sallıyorum, her bir kelime iyice otursun diye. Öyle okuyorum.
Teşekkürler
-
Ali Hocam mükemmel bir yorum olmuş, bu yazı tekne yaptırmak isteyenlere iyi bir klavuz olur, eklemek istediğim yada vurgulamak istediğim şey, bu işe kalkışan birisinin kendisine sormasına gereken yegane sorunun BENİM SİNİRLERİM NE KADAR KALIN olmalı diye düşünüyorum.
(Bu yaz daha çok görüşmek ümidi ile.)
-
Altına imzamı atarım. Çok özel durumlar hariç tekne yaptırmak yerine, isteklerinize en uygun ve en ucuz 2. el bir tekne alıp, hem kullanıp hemde modifikasyon çalışması yapmak en iyisi.
-
Ali abi,
Muhtesemsin iki kere okudum.
-
Abartmayın o kadar.
Adam emekli; yazıyor uzun uzun.
Zaten hep aynı şeyleri söylüyor.
Ben de o vakit olsa daha iyisini iki dilde simültane yazardım.
-
Abartmayın o kadar.
Adam emekli; yazıyor uzun uzun.
Zaten hep aynı şeyleri söylüyor.
Ben de o vakit olsa daha iyisini iki dilde simültane yazardım.
;) O kadar da basite alma. Hem yılların birikimi hem de hepimiz gibi yediğimiz herzelerin ve kazıkların " deneyim" olarak ortaya dökülmesi de... ;D
-
Ne yapmış yani...
14 mü ne tekne yaptı diye mi, Sanela isimli o sanduka Alman Yacht tarafından, yılın gezi teknesi seçildi filan diye mi yani.
Ne var bende de dünyaca maruf Alman Bavaria var. Üstelik ne iyileştirmler yaptım üzerinde. Muazzam bilgi ve emek harcadım.
-
TEKNE YAPTIRMAK KENDİ YERİN GERÇEK TEKNE BİLGİN YOKSA ÇOK ZOR KULAKDAN DOLMA ELLİ KİŞİ KARIŞANLA MALESEF YAPILAN KAYIK YAPBOZA BENZER .
Önce tekne yapmak isteyen ne istediğini çok iyi bilecek Ben Nasıl su yüzünde durabilirim tabiki şamyel lastikle değil çevremize baktığımız zaman markalı tekneler harici bir sezonda batık hale gelen çok tekne tanıdım tekne yapmak için ürünleri çok iyi tanımak gerekir ama günümüzde artık baktığımızda herkes tekne yapıyor zaten ama işt o amaaaaa ben kendime 1 tane motor yat 3 tane de yelkenli yaptım hala öğrenemedim ama her gün birşey öğreniyoruz işte yapacak arkadaşlarda kolaylıklar dilerim ama çok iyi araştırma yapmak lazım ....
-
Beklentiler o kadar yükseltildi ki..
Daha somut gidelim.
Markoni armaya karşıyım, alt tarafı iki mil daha hızlı gideceğim ve 30 derece açı ile rüzgara doğru gideceğim diye o kadar uzun direk ile işim olmaz.
Markoni arma demek, uzun direk demek, uzun direk gurcata demek, altında torpil salma demek.
Büyük cenovlara hepten karşıyım, furling problemi yaşamayan "modern " tekne sahibi var mı aramızda acaba?
Büyük cenova demek, pahalı furling sistemi demek, vinç demek,
Sarma ana yelkene zaten ve hepten karşıyım.
Büyük yelken demek büyük yelken maliyeti demek.
32 feet ten büyük tekneye de karşıyım.. Tamamen Gereksiz.
Ben sizin bindiğiniz tekneleri kullanıyorum. ama siz benim teknemi ve kolaylığını bilmiyorsunuz doğal olarak.
Vince de karşıyım.. 50 m2 bir yelken alanını (toplam olarak söyledim ) parçalı küçük yelkenlerden oluşan yelkenleri basit palangalar ile öyle kolay trimlersiniz ki..
Tayo mar, 22 feet , kasarsam 7 knot hız yapabiliyor.. Şaka gibi.
Ege de geziyoruz., en uzun yol dediğim gibi 10 saat. sonra ya bir restoran ya bir koy.. Çok azımız aylarca teknede kalabiliyoruz. Unutmayalım derim.
Ben Kurucaşile de 40 -45 bin TL ye kabuk çaktırırım gibi geliyor. 30 feet tekneyi şu yazdığım standartlarda 100 Bin TL ye bitiririm gibi geliyor bana.. Buna göre bir gidelim.. Olmaz mı .. ?
-
Dolap dümeni unuttum .. Dolap dümen de yok.. Mis gibi yeke var. :)
-
TEKNE YAPTIRMAK KENDİ YERİN GERÇEK TEKNE BİLGİN YOKSA ÇOK ZOR KULAKDAN DOLMA ELLİ KİŞİ KARIŞANLA MALESEF YAPILAN KAYIK YAPBOZA BENZER .
Önce tekne yapmak isteyen ne istediğini çok iyi bilecek Ben Nasıl su yüzünde durabilirim tabiki şamyel lastikle değil çevremize baktığımız zaman markalı tekneler harici bir sezonda batık hale gelen çok tekne tanıdım tekne yapmak için ürünleri çok iyi tanımak gerekir ama günümüzde artık baktığımızda herkes tekne yapıyor zaten ama işt o amaaaaa ben kendime 1 tane motor yat 3 tane de yelkenli yaptım hala öğrenemedim ama her gün birşey öğreniyoruz işte yapacak arkadaşlarda kolaylıklar dilerim ama çok iyi araştırma yapmak lazım ....Ersin beyin proje harika iki defa evire çevire okudum başarılar dilerim en kısa zamanda projeyi görmek dileği ile saygılar
-
Ben Kurucaşile de 40 -45 bin TL ye kabuk çaktırırım gibi geliyor. 30 feet tekneyi şu yazdığım standartlarda 100 Bin TL ye bitiririm gibi geliyor bana.. Buna göre bir gidelim.. Olmaz mı .. ?
Kusura bakma ama dakka bir gol bir !!!!!
De ki 40-45e kabuğu halletin.
a- Planlı mı plansız mı?
b- Planlı ise, yapılan işi sen takip edebilecek misin? Yanlışları düzelttirebilecek misin? İlk anda planlı tekneyi yapacaklarına nasıl güveneceksin? Bunu nasıl test edeceksin?
c- Tekne kabuğu bitene kadar kaç kere Kurucaşile'ye gidip geleceksin? Yakıt? Yemek? Konaklama?
d- Tekneyi nerede tamamlayacaksın? Nakliye bedeli?
e- Boya- elektrik-su güverte üstü donanım- Motor montaj- Motorun barsaklarının montajı- sabit ve hareketli arma- safra uygun dökümü ve nakliyesi- uygun ve doğru montajı her aşamada başında durabilecek misin? Yoksa ustaya mı güveneceksin? İkincisi ise hiç tavsiye etmem. :-\
Bunlar hemen aklıma gelenler.
Eğer kabuğu 40-45e mal edersen o tekne sana 150den bir kapik aşağıya denize inmez. Bu elde var BİR
İKİNCİSİ 30 ft bir tekneyi bugünkü rakamlarla çok sıkı pazarlık ile 17.500 ila 20.000 Avro altında LAYIKI İLE kimseye yaptıramazsın.
Bir de öneri: Önce teknede karar kıl sonra şartları ve fiyatları irdele.
-
Tekne Yaptırmak Hiç de O Kadar Zor Değil ! III
Hala yaptıralım...diyorsak gelelim bu süreci sinirsel olarak nasıl atlatacağımıza ( tüm yapım boyunca dipsiz bir kuyuya para dökmek ayrı bir mesele ; o ekonomik problem ).
Atlar efendim : atlar...Ama siz de biraz uyanık olmalısınız değil mi ? ( Sonuçta 10 yaşında araba bile alırken " değişeni var mı, kaç parça boyası var : tramer kaydında neler var ? " diye sormayı bilenlerin ülkesi burasi ).
Sinirlerin dayanması için projenin başindan sonuna doğru çözüm ortaklarını bulacaksınız sorup, soruşturup. Kapısina gidip konuşacaksınız. Yaptiğı işi takip edeceksiniz. Eski müşterilerinin teknelerini öğrenip ; bulup uzaktan da olsa bakacaksınız . Kimlere iş yapmış soracak, gerekirse onlara danışacaksınız. Yani bu işin bilindik bir teknenin yine bilindik mümessiline gidip pazarliğa oturmak kadar kolay olmadığı aşikar.
Ama çok da zor değil. Bizim Kadıköyde insanlar kentsel dönüşümde yıkılip hem de bedavaya yenilenecek dairelerine müteahit seçmek için bu kadar çabanın çok daha fazlasını gösteriyorlar ; siz uzerine bir dünya para vereceksiniz tekneniz için.
Önce "hayallerinizin tasarımcısi"nı bulacaksınız. Geleneksel bir tekne yaptırmayacaksanız projesi olmayan bir tekne yaptırmaya soyunmak benim aklımın alacağı bir iş değil. Böyle imal edilip seyir özellikleriyle, sağlamlığiyla vs vs denk düşmüş tekneler elbette vardır ; ama oranı yapılmışların yüzde kaçıdir ?
Internet üzerinden bile tasarımcı arasanız yüzlerce bulacaksınız. Bunların içinde portföylerindeki tasarımlarinda kafanızdaki tekneye en benzerlerini gördükleriniz sizin için doğru adaylardir. Sadece yarış tekneleri tasarlamış biri sizin uzun seyir amaçlı teknenizi iyi kotaramayabilir. Hep küçük tekneler çizmiş birine 20m tekne sipariş etmek doğru olmayabilir filan falan...Tasarımcılar da bizler gibi çeşit çeşittirler. Burnundan kıl aldırmayanı, hiç bir değişiklik önerinizi kabul etmeyeni, çok para isteyeni ( aslında daima tekne maliyeti üzerinden hesaplanan belli bir yüzde üzerinden ücret talep ederler ) , cizimleri çok detaylı olmayanları hatta ufak tefek hatalar barındıranı olduğu gibi ( bunu yapim aşamasında ustanız tekneyi kurunca görür ve düzeltir, siz ve tasarımcınızla da fırsatıni bulmuşken epey kafa bulur ) ; projenizle çok ilgilenenleri, her türlü değişiklik önerinizi itirazsız uygulayanı, başınız her sıkıştığında seve seve akıl fikir verenleri de vardır. Benim tasarımcım ( sadece uçak bileti ve bir gecelik otel parasıni benden isteyip ) Almanyadan kalkıp gelip yapım aşamasında tekneyi görmüştü. Ben sadece laf ola görmek istedi : gelsin tabi garibim görsun diye düşünmüştüm. Adam döndükten bir kaç gün sonra tam 8 sayfalık inanılmaz detaylı bir rapor yazıp göndermişti aynı zamanda ülkesinde resmi onaylı bir yat inşa eksperi olarak ; şaşıp kalmıştım...
Ilk çizimlerden nihai uygulama projesine kadar muhtemelen çizimler sizinle tasarımcı arasında bir kaç kez gelip gidecek : böylelikle tam istediğiniz şekli alacaktır.
Şimdi iş uygulanmasında...Ülkede bunu yapabilecek işi temiz, iş ahlakı düzgün en az 50 veya belki 100 firma vardır. Elinizde proje bunlar içinden seçtiklerinize gidecek, üzerinde konuşup fiyat alacaksınız. Yaptıkları işleri görerek, içinize sinenlerle pazarlık yapip, birine işi saglam bir yazili sözleşme ile vereceksiniz ( Almanlarin bir sözü vardir : Bir sözleşmenin bir tarafı kötü ise en iyi anlaşmanin degeri üzerine yazıldığı kağit bedeli kadar bile değildir...derler. Olsun siz yine de sözleşme yapin. Cezai şartları da olsun ve yazılanların yapılmasında da sahiden ısrarcı olun ).
Siparişi anahtar teslimi verebileceğiniz gibi ; gövde inşasından sonraki motor işleri, döşeme, boya, arma, elektrik işleri ayrı ayrı yüklenicilere verebilirsiniz. Ben böyle yapmıştım. Sonuçta bu işlerin tamamı marangozumun tavsiye ettiği ; tamamına yakını aynı sanayi sitesi içinde her bir bir kaç adım uzakta olan diğer yüklenicilere verildi. Hiç biriyle bir sorun yaşamadım. Bu insanların bir kısmini artik 25 senedir tanıyorum ve hala bakım, onarım işlerimde onlarla çalışıyorum...Evet, belki biri işi söylediği tarihten 15 gün sonra teslim etti, bir diğerinin getirdiği kromlar ilk etapta beğenilmedi, geri gönderildi...Ama doğru bir planlamayla herşey zamanından da önce başlatılmış olduğu için bu tarz aksaklıklar projeyi hiç gecıktirmedi, kimsenin moralini bozmadı.
Elbette tecrübeli bir reis iseniz, bakım onarım ilave donanım işleri için elinizde oluşmuş bir tanıdık esnaf gurubu vardır. Ama ilk defa tekne alıyor ve henüz sektörün içine girmemişseniz seri üretim yeni bir tekne aldığınızda kimseyi tanımıyor ve yalnız olacaksınız. Ama ilk tekneniz bile olsa, bir tekne yaptırmışsanız pek çok gerekli esnafı da tanımış olacaksınız. Herhangi bir aksaklıkta şaşkınlıktan sizi çekenin eline kalmayacaksınız. Onemli gibi görünmese de ciddi bir kazançtır bu.
Tekne yaptırırken ne kadar başinda bulunabileceğiniz kişiden kişiye değişir. Kimi hergün teknenin başindadır ; kimi belki haftada, ayda veya 3 ayda bir atölyeye uğrar. Ancak az bile gitmiş olsanız, teknik konulara bir ilgi de duymasanız dahi bu yapım sürecinde ister istemez teknenizle ilgili çok şey ögrenirsiniz. Teknem yan atölyede yapılırken ben bu defa motorcunun atölyesinde önümüzde çizimler ; dümen milinin ve kovanınin hangi çapta malzemeden nasıl ışlendiğini ve sonra omurgaya nasıl bağlandığıni seyretmışsem, o dümenden sert havalarda da korkmam. Salmamın yapısını, bağlantılarını görmüşsem kayığın altını hangi şiddette vurduğumda endişelenmem gerektiğini bilirim. Çarmık ayaklarimin malzemesini, yapılışlarını, yuvalarını ve bağlama şekillerini bildıgim için armamdan endişe etmem. Su altindaki çıkışları, vanaları, hortumlarını ve kelepçelerini bilirim. Daha iyisi yerlerini de bilirim. Kimisini bilinç ve merakla , kimisini göz ucuyla izlerken edindiğiniz bu bilgi birikimini hiç küçümsemeyin. Tekne suya indiği anda tüm bu izlenimler sizin için çalışacak...Cesaret verecek. Haklı veya haksız, korkak veya sadece tedbirli ; yeni alınmış seri imalat teknesiyle bir sezon boyu denize çıkmaya cesaret edemeyen denizci de gördüm ben. Adamcağız teknesi yapılırken fabrikada olsa ve bir kaç saat seyredebilse güvenini toplayip bence kesin en fazla üç gün veya bir hafta sonra denize çıkardı...
Konumuzla ilgili değil ama ; aynı düşüncem bir kullanılmış tekne alip, etraflı bir restorasyondan geçirecek olan reisler için de geçerli. Mesela 30 belki 35 yaşında seri üretim bir tekne alıp ciddi , bir kaç aylık restorasyondan geçıren bir denizci tekne hazır olduğunda teknesiyle ilgili ciddi bilgi birikimine sahip olacak ve ona güvenecektir. Elbette sıfır bir tekne aldığımızda da orasını burasını kurcalaya kurcalaya, kimi bakımlarını kendimiz yaparak veya sadece bakımi yapan ustanın başinda durup ona sorular sorarak da onu da öğreneceğiz. Ama bu daha yavaş işleyen ve zamana yayılan bir proses. Ha, orada da aslında teknenin yeniliğine güvenmek gerekli ama kimi insan endişeli karakterlidir, ne yapalım ?
-
Bu muazzam yazının altına Ersin'e katkıda bulunmak ne kadar doğrudur, kabalık olur mu Ali Ağabey'e, bilemiyorum. Ama diyeyim.
Çok kategorik redlerin var Ersincim.
Çoğu kere bu nedenle anlaşamıyoruz.
Armalar için böyle kalın redleri anlayabilirim. Tercihler nihayeten.
(Bu arada 15 yaşındaki teknemde henüz furling sorunu yaşamadım.)
Ama diğer yönlerden çok sert çizgiler çekiyorsun sanki.
Biz genellikle akşamları bir restorana bağlanmıyoruz. Olabildiğince az kara bağlantısı yapıyoruz. Yemeklerimizi teknemizde yapmak istiyoruz. Bu nedenle mutfağımızın büyük olmasını istiyoruz ve Masal'dan tek şikayetimiz bu.
Uzun süre teknemizde kalıyoruz ve bizle gelen kızımıza kendine ait bir alan yaratmak istiyoruz.
34 feet teknemiz "her tekne olması gerektiğinden bir metre kısadır kuralı" gereği, "istediğimizden boy olarak hepi topu 1 metre kısa" olmasına karşın, 3 kamara fazla geliyor, 2 kamara olaydı da daha fazla depolama alanı ve daha genişsalon olsaydı diyoruz.Çünkü kışın teknede kalmayı ve her şeyi yedeklemeyi istiyoruz.
Uzun sayılabilecek Esay'ın da rahat edeceği bir kullanım aradığımızdan markoni arma ve vinç sistemi dışında bir şey aklıma bile gelmiyor. Üstelik ben de mutluyum. Sarma yelken kullanıyorum. Bu nedenle yavaşım, ama belirli bir konforum var.
Masal'ın bumbası omuz hizamda, bu beni rahatsız ediyor ama yelken performansını arttırıyor.
Sefaleti seviyorum, bu kesin. Ama tuvalet ihtiyacımı eşim ve kızım teknedeyken perde arkasında gidermek istemiyorum.
Teknesini kendi yapanları da kıskanıyorum açıkçası. Sana sözünü ettiğim Reinke, Udo ve Margit tarafından 8 yılda her gün çalışarak yapılmış 15 metrelik bir çirkin şaheser. Deli oluyorum gördükçe.
Hasılı bunca dem,şunu diyeceğim, herkesin talepleri çok farklı olabilir. Bu kadar kategorik yaklaşmamak lazım.
-
Aman aman.. Kimsenin tercihi ile ilgili bir yorum yapmıyorum. Ben kendi tercihlerimi yazıyorum.
Özetleyelim.. Tabi ki projeli bir tekne istiyorum.
Elbette , mevcut fabrikasyon teknelerden farklı bir tekne istiyorum.
Ahşap olsun istiyorum
Yawl armaya çok alıştım , yawl arma istiyorum.
Direk ahşap olsun , omurgaya bassın , ama tam da güverte üstünden kırılabilsin istiyorum.
Omurga salma olsun istiyorum. Pik döküm de olabilir , illa kurşun olmasa da olur diye düşünüyorum.
Markoni arma olmasın, randa arma olsun isitiyorum.
Cutter arma istiyorum
Yeke dümen istiyorum.
Pala her durumda dışaıda olsun isityorum.
ayna kıç yapımı , başı kıçı bir tekneye göre daha kolay. Hem havuzluğu daha geniş oluyor, ayna kıç olsun diyorum.
Ama başı kıçı bir teknelerin performansından da etkileniyorum.
Yazdığım fiyatın düşük olduğunu biliyorum. ancak bu bedeller ile tekne üretilemez ise yerli yapım gelişemez diye düşünüyorum..
-
(http://www.yacht-design.de/images/design_und_konstruktion/projekte/lake35.jpg)
Ersin, sadece 35 feet'i tutturmuşsun. Dogru ; doğru boy o...Geri kalan tüm seçimlerin yanliş. Ha bi de tatta tekne üzerinde seninle uzlaşıyoruz. Bak, tekne dediğin bu olmalı ( yarın sabahtan itibaren fikrim değişebilir, herhangi bir bağlayıcı vaatte bulunmuyorum :o )
-
Çok hoş görünüyor tamam.. Ancak bir iki sorum var..
Arkadaki boş kısım çok anlamsız. Vinçler çok önde.. Dolap dümen geçişi neredeyse tamamen kapatmış.. Not my stayla... :)
-
Sahiden vinç çok önde. Dümen bu kadar alan kaplarken-ki belirli avantajları olduğunu biliyorum bu büyüklüğün- tek başına abramayı zorlaştırır sanki. Eğer böyleyse bu kadar güzel çizgiler yakalayan mimar, neden böyle bir tercihte bulunmuş olabilir?
-
Asıl en anlamlısı arkadaki o koca boş alan !
1) Aile saadetini ve teknede geçirilecek saatleri çok arttırır. Zira hanımlar , genç kızlar için saatlerce rahatça güneşlenecekleri bir alan.Üstelik yelken yaparken bile boşaltmalarına gerek yok. Kamara üzerinde güneşlendikleri seyirlerde oldugu gibi her tramola sonrasında yerlerinden firlayıp reise çemkirmelerine ve tekrar yeni bir pozisyon almalarına gerek kalmaz. Teknede huzur...
2) Küçük çocuklar için harika bir oyun alanı. Havuzbaşı gibi. 100 kere suya atlayip 101 kere çıkabilirler. Akşam da iki portatif iskemle bi portatif masa kurup mangal yakılabilir, yalı verandası gibi. Gece de uyku tulumuyla uyunur.
3) En önemlisi aslında...15 senedir tekne üzerinde bir yer bulamadığım kendileri çirkin, braketleri daha da çirkin güneş panelleri için ideal alan. Iki portatif paneli at oraya, istemediginde kaldır gözünün önünden mendeburları...
Koca dümen simidine gelince : hah, aynen de öyle olmalı. Singin, denize yakın tekne istemiştin ya...Dümen ancak bu büyüklükte olursa arkasında durmak yerine rüzgaraltına yanina oturur, tekneyi eski amerikan arabaları gibi tek parmakla kullanır ve ayaklarını denize sokabilirsin...Çok keyiflidir söyleyeyim.
Yani bu tekne mükemmel... C:-) . 35 feet değil 40-42 olsa kamara da daha büyütülebilir, ooh...
Yarın bir yüksek kıçlı güverte salonlu teknenin en iyi tekne olduğunu da iddia edebilirim ama ; kim karışır ?
-
Abi vinç uzak değil mi?
-
Ben 35 feet demedim bu arada .. 30 feet dedim di.. Yani onu da tutturamamışım. :)
Hiç kimse kusura bakmasın. Eşim ve kızlarım, lütfedip tekneye gelecekler diye bu tekneyi yaptırmam. Eğer eşleriniz ve çocuklarınız ile birlikte olmak ve onları mutlu etmek istiyorsanız hiç yelkenli ile filan uğraşmayacaksınız. Gidip motoryat alacaksınız. Bakın nasıl da mutlu olurlar.
Yıllardır biz eşimle tekneyle geziyoruz diyenlere bakıyorum. Kusura bakmasınlar ama hiç birinin eşi tekneye gelmiyor. Belki bir, iki..
Kimileri çok farklı.. Gerçekten yelkenci kadınlar bunlar. Onların da kocaları gelmiyor iyi mi..:) Şaka gibi.
Bülent yazdı, Bülent'in eşi tekneye geliyor.. Seviyor biliyorum da .. Geçen yıl kaç gez geldi..? Soralım. Her hafta sonu Bülent teknede.. eşi evde, kızlar başkaca sorunlar v.s.
Öyle bir koya gidip, demirleyip, sıfır havada bir yerden bir yere gelip, sonra bak benim eşim geliyor işte diyenler.. Geçiniz.. amaç eşinizi mutlu etmekse , gidin bir otele deniz kıyısında mis gibi.. Ne siz uğraşın ne eşinize daracık alanda çile çektirin. Benim teknem kocaman filan diye de böbürlenmeyin. Bir kadın için yeterli mutfak en az 35 m2. dir çünkü.
Kimimizin eşi de gerçekten bizleri sevdikleri için geliyorlar tekneye.. Biz mutlu olalım diye..
Ben " tekneye gidiyorum diyor .. nereye gidiyor bu herif.. gidip bir kontrol edeyim, başka hatunlar varsa bir görüneyim " diyenini bile gördüm. :)
Çocukları artık yazmıyorum bile.. Hepsi internet bağımlısı. İnternet yok ise delirirler.. Ben de teknede onları öyle telefon ile görünce deliriyorum..
Yani demem o ki.. BU benim oyuncağım.. Benim tercihlerim.. Uyan gelir , gelmeyen gelmez..
Tramola atarken yer değiştirmekten şikayet eden kadın ,çocuk ,adam ,misafir her ne ise benim teknemde kafayı yerler o kesin..
Ben bir de hiç bir şeyden anlamayan ilgisiz kişiler gelmiyor mu buna deli oluyorum. Yahu insan biraz merak eder. Yok.. Ne geldin kardeşim o zaman.? Bu bir yelkenli tekne.. Burada yapılacak işler var. Yok öyle yan gelip yatmak.
Tek tek gidelim.. Yeke dümen , dışarıda pala diyoruz.. Neden? Dümen arızası en önemlisi de ondan . Palana bir şey mü oldu, bir yere mi çarptın.. ? göreceksin. Ne kadar çok aksam, ekipman o kadar arıza riski demek. Yeke dümen o yüzden.
Sonra çıkarttın mı paladan çapariz de vermez. Basit.. kullanışlı. Kırıldı, düştü diyelim, al süpürge sapını tak, yoluna devam et..
Aali , cehennem, senin mükemmel dediğin teknede ,o tramola atarken yer değiştirmekten şikayet eden kadınlar teknede iken, dümen arızası olduğunda sürükleniyorken yaşadıklarındır. Hiç bir şeyden anlamayan, zaten anlamıyorum susayım diyeceğine , panikleyip, çığlık atan , ya da şunu şöyle yapsana diyen kadınlar.. Of Allahım..
Kadın , çoluk çocuk düşmanı , huysuz adam görüntüsü verdim biliyorum.. Bakın ben bu sene ne yapıyorum..?
Seyri planlarımı karadan da ulaşılabilecek, koy ya da limanlara göre yapıyorum. Örnek, Midilli ye mi gidilecek. Ben gidiyorum kardeşim Midilli'ye teknem ile.. Gelsin eşim ve kızlar feribot ile.. Sonra ben onları alırım Mitillini marinadan. Günübirlik gezeriz. Sonra ben Doğru yelken ile Bademli'ye.. Hoop çoluk çocuk tombalak , onlar da karadan gelirler gezeriz bir iki gün.. Bir Otel de kalırız. Sonra ben devam ederim..
Bir başka dert ise eğer eşiniz, arkadaşınız, ya da çocuklarınız anlamıyorlarsa bu işlerden tedirgin oluyor insan seyirde..
-
Yalnız kadın düşmanı olsa iyi, bayağı bayağı Erol Taş gibi göründün gözüme. Esay'a da haksızlık etme, geçen yaz kötü günlerdi biliyorsun.
Şu tekne yapma işinde bir diğer yan da her halde hayata bağlılık.
Udo ve Margit, benim ponton komşularım, bu anlamda anlatılabilir. Şimdi 77 yaşında bu Alman çift.
Tekneleri (Gemi?) Schledagg'ın yapımı 8 yıl sürmüş, hafta içi hergün 3 saat - çünkü gündüz mesaideler- cumartesi 12 saat çalışmışlar. Pazar günleri de 8 saatleri temizlikle geçmiş. Tekneyi yanılmıyorsam 2006'da suya indirmişler. Yani 67 yaşındayken... yani tekneyi yapmaya 59 yaşında başlamışlar.
Buradan nereye gelmek istediğimi artık söylememe gerek yok. Utanmadan 15 metre,... bir de Alüminyum.
-
Ali san reis ,
Müsadenizle yazınızın çıktısını alıp arşivime koymak istiyorum.
-
Biz gidelim , adamı deli edecek şeyler yazıp, döktürmesini sağlayalım.. Sonra yazılanları arşive alınsın..
Kimsenin bize bir teşekkür ettiği yok ama.. ;)
-
Ersin reis ,
Çok güzel bir konu açmışsın ,açıkçası benimde en büyük hayallerimdir tekne yaptırmak kendine ait bir duruşu ve ruhu olsun istemişimdir. Ayrı bir hayalim seninkinden farklı olarak içinde yaşamaktır ,o yüzden taleplerimde biraz farklılaşıyor. Yalnız hep aklıma takılan bir konu vardır , yaptırmak istesem hangi şirkete yada kime diye. Eğer reklama girmeyecekse benim bildiğim Hüseyin çoban var ,peki siz nasıl bir yol izlerdiniz ?.
Biz gidelim , adamı deli edecek şeyler yazıp, döktürmesini sağlayalım.. Sonra yazılanları arşive alınsın..
Kimsenin bize bir teşekkür ettiği yok ama.. ;)
Ersin reis üstüme alındım :D halbuki etmiştim \>>
-
Çocuklara da yanıt vereyim,
Umay, dediğin gibi, denizi değil ama tekneyi hiç sevmedi.
Yersu ise tam tersi. Tekneye gelmeyi, orada kalmayı seviyor. 3 haftalık gezide bir defa bile of demedi. Üstelik kamarası lumbozdan su aldığı halde.
Hiç bir yolda sıkılmadı, hiç bir koyda internet aramadı, demir atarken ırgat başında durdu, yelken açtı, dümen tuttu, Son yakalandığımız 45 dakikalık sert rüzgar, dalgalı ve sağanak yağmurlu havada, zevkten havalara uçuyordu. Üstelik o seyirde 7 tekneden 4'ü havayı yeyince geri dönmüştü.
Dediğim gibi kategorik yaklaşıyorsun. Çoğunlukla desen, belki doğru olacak, ama hepsi diyorsun.
-
Şanslı adamsın. Seni mi kırıcam.. genellikle diye değiştiriyorum yazdıklarımı..
-
Şanslı adamsın. Seni mi kırıcam.. genellikle diye değiştiriyorum yazdıklarımı..
Üzme beni Ersinim. İnciniyorum :)
-
Herkese selamlar...
Konu ahşap tekne yaptırmak olunca ve istenilen kriterleri görünce,aklıma yaptırmak yerine restore ettirmek geliyor.
Aradığın kriterde tekneler 100 yılı aşkın süredir zaten inşa ediliyor. Yeni bir hikaye yazmak yerine hikayesi sona yaklaşmış ama aranılan kriterlere yakın bir tekneyi hayata döndürmek ve yeni hikayeler yazmak daha Ersin Böke Stayla,yada bana öyle geliyor.
Mesela Neptün,120.000 TL. Ne hikayeler çıkarırsın sen ondan kim bilir.
(http://newimages.yachtworld.com/resize/1/94/37/4359437_20130509002517699_1_XLARGE.jpg?f=/1/94/37/4359437_20130509002517699_1_XLARGE.jpg&w=924&h=693&t=1368087919000)
Ya da 1909 Harley Mead - Lady Belle, 90,000 TL. Nakliyesi falan halledilir bir şekilde.
(http://newimages.yachtworld.com/resize/1/91/46/5439146_20151104032043381_1_XLARGE.jpg?f=/1/91/46/5439146_20151104032043381_1_XLARGE.jpg&w=924&h=693&t=1446636043000)
Benim ki sadece fikir jimnastiği havası.Azıcıkta özlemişim uzun uzun yazmayı ;)
-
Erdem.. Neptün Satılık mı.. ?
-
Erdem.. Neptün Satılık mı.. ?
http://www.yachtworld.co.uk/boats/1965/Cafer-Seyfioglu-Istanbul-Cemal-Usta-ALLIED-SEAWIND-KETCH-2602236/Turkey#.WHiZ_NKLQy5
-
"Neptün"ün restorasyon sonrasında hâlâ satılık olması hem de 120 Bin törkişlira fiyat istenmesi başlı başına tekneden uzak durulması gerektiğini "haykırıyor".
Bu kadarını bile yazmak sinirleri zıplatmaya yetebilir. Daha fazlasını ....... Gırtlağım 9 boğum... Birinden geçti kaldı sekkkiz. Yeter da.
"Lady Belle" ise kitaplarda hep yazılan, tasarımlarda örnek alınan tipik bir "Falmouth quay punt"
(http://i.hizliresim.com/77dNrP.jpg) (http://hizliresim.com/77dNrP)
(http://i.hizliresim.com/AnNkdr.jpg) (http://hizliresim.com/AnNkdr)
(http://i.hizliresim.com/YqpNGj.jpg) (http://hizliresim.com/YqpNGj)
Falmouth quay punt'lar da yine iş tekneleri. Her havada kabotaj hizmetlerinde kullanılıyorlar. Zaman zaman kömür taşıyorlar. Mürettebat genelde 2 kişi. Reis ve bir miço.
İngilizler çok seviyor, pek çoğunu restore edip yeniden denizlerde dolaştırıyor.
-
"Neptün"ün restorasyon sonrasında hâlâ satılık olması hem de 120 Bin törkişlira fiyat istenmesi başlı başına tekneden uzak durulması gerektiğini "haykırıyor".
Bu kadarını bile yazmak sinirleri zıplatmaya yetebilir. Daha fazlasını ....... Gırtlağım 9 boğum... Birinden geçti kaldı sekkkiz. Yeter da.
Aslında 160bin ilan fiyatı. ben kırptım biraz :P
-
Erdem reis, hoşgeldin.
Ne iyi ettin, bulduğun tekneleri hep ilgiyle izlerim.
Cem abi, Neptün örneğinde ki tekneler hakkında bizi aydınlatırmısın ? Neden uzak durulması gerekir ? Hangi kriterlerde bakmamız lazım, böyle bir tekne gördüğümüz zaman ?
-
Erdem,
Hosgeldin kardesim.
Erdem alici fiyatini yazar,
Boke heyecan yapti :)
-
Cem ve Ali ağabeylere sorayım.
Adana'da bir atölye var. Laz Ahmet derler, bir genel cerrah, bir hayli zamandır tekne yapar. Eğer hafızam yanıltmıyorsa 13 metrelik bir CC Bruce Roberts'la başladıydı. İşi de hayli ilerletti. Yabancılara da yapar oldu.Hasılı diyeceğim o değil. Bu atölyenin önünde terk edilmiş, yalnızca form olarak kullanılabilecek, ama işte salması filan yerinde duran bir BCC yatar. Bordası filan dökük-çürük.
Şimdi, bu kabuğa form olarak kullanılabilecek "şey", edinilip, üzerinde yol alınabilir mi? Daha doğru soracak olursam, bunu almak bir işe yarar mı? Eğer yararsa, Böke senin için bir başlangıç olabilir mi?
-
Erdem reis, hoşgeldin.
Ne iyi ettin, bulduğun tekneleri hep ilgiyle izlerim.
Cem abi, Neptün örneğinde ki tekneler hakkında bizi aydınlatırmısın ? Neden uzak durulması gerekir ? Hangi kriterlerde bakmamız lazım, böyle bir tekne gördüğümüz zaman ?
Mesajda yazdım can kardeşim. Gırtlak 9 boğum diye.... Sonra "sivri dilli"- "şunun bunun hempası" - "kopyala yapıştırcı" felan deyoolar. ;)
Neptün'de zaten tanıdık birine sahiplendirilmiş. ??? Hayrını görsün güle güle kullansın. :)xx
-
Cem ve Ali ağabeylere sorayım.
Adana'da bir atölye var. Laz Ahmet derler, bir genel cerrah, bir hayli zamandır tekne yapar. Eğer hafızam yanıltmıyorsa 13 metrelik bir CC Bruce Roberts'la başladıydı. İşi de hayli ilerletti. Yabancılara da yapar oldu.Hasılı diyeceğim o değil. Bu atölyenin önünde terk edilmiş, yalnızca form olarak kullanılabilecek, ama işte salması filan yerinde duran bir BCC yatar. Bordası filan dökük-çürük.
Şimdi, bu kabuğa form olarak kullanılabilecek "şey", edinilip, üzerinde yol alınabilir mi? Daha doğru soracak olursam, bunu almak bir işe yarar mı? Eğer yararsa, Böke senin için bir başlangıç olabilir mi?
Bu arkadaşlar bir ara da planlarını alıp "folkboat" da yapmışlar mıydı?
BCC konusunda ise teknenin fotoğraflarını görmek gerek. Ahşap mı polyester mi? Sorduğun sorunun cevabı biraz da yapım malzemesine bağlı.
-
Sahiden vinç çok önde. Dümen bu kadar alan kaplarken-ki belirli avantajları olduğunu biliyorum bu büyüklüğün- tek başına abramayı zorlaştırır sanki. Eğer böyleyse bu kadar güzel çizgiler yakalayan mimar, neden böyle bir tercihte bulunmuş olabilir?
Özür dilerim Ersin ve Bülent reisler ; dün gece laptop dondu kaldı ve ancak şimdi düzeldi.
Bu tekne bir cruiser/racer olarak yapılmiş Lake 31 adlı teknenin 35 feet'e büyütülmüş kardeşi.
Yani efektif yürütüldüğünde sanırim üzerinde daima 3-4 kişilik bir ekip olacağı varsayılmış.
Muhtemelen de ön saha yelkenlerinden sorumlu ekiple dümencinin birbirlerine çapariz vermemesi için vinçler havuz ortasına konmuş.
Daha geri alınsa en azından balon vinçleri dümen dolabı hizasına gelecek ; iskotasını kullananla dümenci omuz omuza geleceklerdi.
Ben bu tekneyi yapsam ; spinaker vinçlerini hiç öngörmem, cenoa vinçlerini de daha geriye koyarım olur biter. Sonuçta el imali bir ahşap tekneden konuşuyoruz. Kalıptan çıkma ; vincinin, makarasının şuyun buyun yeri ve yuvası önceden tasarımla sabitlenmiş bir tekne değil bu. Alırim oradan , koyarim şuraya...
Benim teknemde de benzer bir yerleşim planı var. Dümencinin el kol mesafesinde spinaker vinç bağlantı yuvaları var. O vinçleri tekneyi yaparken alamamıştim : almaktan da çoktan vazgeçtim. Gereksiz bir masraf, o parayla yer içerim. Mevcut , daha öndeki cenoa vinçleriyle de ; - belki her 3 sezonda ancak bir kere-; basılan asimetrik spinakeri gayet rahat kullaniyoruz.
Dümen simidim büyuk ve vinçler fazla havuzluk ortasina doğru olmasina rağmen tek başina seyirde hiç sıkınti da yaşamıyorum, Dümen pedestalinin önune geçerek tramola atabiliyorum.
-
Cem ve Ali ağabeylere sorayım.
Adana'da bir atölye var. Laz Ahmet derler, bir genel cerrah, bir hayli zamandır tekne yapar. Eğer hafızam yanıltmıyorsa 13 metrelik bir CC Bruce Roberts'la başladıydı. İşi de hayli ilerletti. Yabancılara da yapar oldu.Hasılı diyeceğim o değil. Bu atölyenin önünde terk edilmiş, yalnızca form olarak kullanılabilecek, ama işte salması filan yerinde duran bir BCC yatar. Bordası filan dökük-çürük.
Şimdi, bu kabuğa form olarak kullanılabilecek "şey", edinilip, üzerinde yol alınabilir mi? Daha doğru soracak olursam, bunu almak bir işe yarar mı? Eğer yararsa, Böke senin için bir başlangıç olabilir mi?
Bu tarz projelere biraz güvensizimdir ben hep sevgili Bülent,
şimdi o tekne ne, hangi projeye göre yapılmış, yapan kim, doğru yapmış mı ? Muhtemelen elden ele geçe geçe geriye doğru teknenin izini takip etme olasılığı da ortadan kalkmıştir. Nasıl güveneceğim ? Ola ki büyük tesadüf teknenin tasarımcisi, yapımcısi vs vs bu bilgilere ulaşabildik ve bunlar makbul kişiler. Tasarıma ve üreticiye güven duyabileceğiz.
Geldik tekneye ; ne gördü, geçirdi ? Battı mi, çıktı mi, ilk tasarımıni hala koruyor mu, yoksa üzerinde oynanmış mı ? Nerede ne kadar zaman yattı ? Çarpildı mi, döndü mü , yamuldu mu ? Yani üzerinde ciddi ölçüm biçim yapmak lazım ki anlaşilabilsin .
Bu tekneyi de sahibi bize hibe etmeyecek, elbette bir bedeli olacak.Bunun üzerine kalıp almak için gerekli tüm o bakım onarım , macun, tesviye, boya işlemleri yapılacak.
Buna alternatif olarak, istediğim projeyi satın alip ; mesela yapi marketlerden temin edilecek malzemelerle bir kalıp yapsam, bunu en kolay ve ucuz yoldan çıta çıta kaplayip model haline getirsem : bu modeli elyaf kaplayıp tesviye edip boyayip kalıp alsam ne maliyet çok fark eder ne de çok daha fazla zaman harcamış olurum. Ama ölçülerine güvendiğim, elimde projesi de olan bir model olur.
Ilk yöntemi ancak gördüğümde vurulduğum ; ben bunu muhakkak almaliyim, yapmalıyım, kurtarmalıyim...fikrini kafamdan atamayacağım bir nesne için önerirdim. Tıpkı binlerce eski araba arasindan bir tanesine, on binlerce harap evden birine aşık olup, illa alıp restore etmek istemek gibi. Karşı konulmaz bir çekim olması lazim.
Maliyeti bir parça düşurmek veya bir parça işçilik tasarrufu sağlamak için değil, çünkü bu da garanti değil, ters de tepebilir. Ticari açidan da sakatlıklar barındirir ; madem kalıp alındi, başkalarina da yapılip satılacak. Potansiyel müşteri sorduğunda önune projeleri yayıp, projesi budur, modelini böyle yaptik, kalibini şöyle....demek ; " valla bu tekneyi biz filan yerde bulduk, bu bir X - tarzı tekne ama, tasarımcisini bilemiyoruz. Aldik, tamir ettik, kalip alıp bunlari ürettik...demekten daha kolay ve güve verici.
Eski tekneyi alip model olarak kullanmakla sıfırdan yeni bir model yapma arasindaki maliyet farkinin üretilen ilk tekneye yansımasi herhalde onun maliyetinin %10'u olur, olmaz. Hele kaliptan bir kaç tekne üretilecekse lafı bile olmaz diye düşünüyorum.
Mesele burada model maliyetinden çok kalıp maliyetinde . Pahalı olacak olan kalip. O kaliptan hiç olmazsa 3, 5, 10 tekne üretilmeli ki değsin.
-
Aali ile bir gün tam 6 saat muhabbet ettiydik.. Bu yazdıkları hiç birşey. Sıkılmadan ağzınız açık dinlersiniz. Hiç mütevazi olmaya gerek yok. Zihniniz, , ufkunuzu açar..
Şimdi Aali'nin yazdıklarına göre test edelim kendimizi.
Yaptıracağımız teknenin muhtemeldir ki satış sırasında bir ekonomik değeri olmayacak. Elbet bir fiyatı olur elbet. Ama harcadığımın altında olacağı kesin. Yani bu işi ekonomik nedenler ile yapmıyoruz. Daha başında bunu biliyoruz.
Gelelim teknenin modeline. Ne diyor Aali.. yapacaksan seri üretim tekne yapmayacaksın. Zaten pahalıya mal olur. Git al o zaman bir tane diyor. Doğru mu doğru. Biz de sıradan bir şeylerin projesini yapmayacağız elbet.
Gidip, ustanın ellererine de teslim etmeyeceğiz tabi ki kendimizi. Projesine göre hatta bire bir projesine göre yapılacak .. Aynı Tayo Mar gibi.
Nerede yapılacak.. ? Bugün Bülent ile görüşüyorduk.. Mersin'deki cerrah doktorun atölyesinden bahsetti. Yarın gidip konuşacak.. Kabuk için fiyat iyi ise neden olmasın. ? Cem Gür'ün Tirhandilini yaptırdığı yer var mesela. Gidip konuşulur.
Ancak ilk öncelik elbette ki İstanbul.. dönüp dolaşıp, Nuh sanayi sitesine gidilecek elbet. Sonuçta ilk ihtiyaç kabuk.. Kabuğun hangi yöntem ile yapılacağı ayrı bir konu. Kabuk imalatı sonrası kalan imalatlar için yer var. Yaklaşık 300 m2 kapalı bir alan.
Dolayısı ile tutuğumuz usta gözümüzün önünde olacak. Kabuk imalatı sonrası tüm iç imalatlar için kabuğu yapan tersane de yer tutmaya gerek yok yani. Formül, sen gitmeyeceksin ustayı çağıracaksın. Gelip yapacak. Geldi gelmedi, gittim hiç bir şey yapmamışlar derdine son.. Önemli bir maliyet kalemini de azalttık sanırım.
Şimdi burada her şeyi ucu ucuna hesap edip, maliyetleri çıkaracağız ya.. Pardan kaçmayacağımız tek şey projenin sorumlusu olacak. Ustalara işi projeye göre işi tarif edecek. Uygun yapılıp yapılmadığını kontrol edecek. Haftalık periyotlarda bir chek list..
Her bir teslim noktasında gelip işi teslim alacak.. Proje bu projenin sorumlusu, kabuğu yapacak tersane ve tarafımca önce bol bol tartışılacak. Sonra sözleşme yapılacak.. Ödeme şekilleri belirlenecek.
Usta ile kim uğraşacak derseniz.. O kolay.. HAyatım çok daha beter ustalar ile uğraşmakla geçti benim . Sıkıntı olmaz.
Projede en önemli bölümlerden birisi makine dairesi olacak.. Küçük teknede makineye bakmak daha zor.
Kullanılacak ahşaba gelince.. Büyük ithalatçılar ile şimdiden tanıştım.. Nasılsa acele yok.. Gerekli ahşap malzeme şimdiden tez toplanmaya başlanacak. Nasılsa yer var. Alınıp, stoklanacak. ahşap cins ve m3 leri önceden çalışşılarak denk geldi mi ahşap tedariği yapılacak.
O yüzden yeni merakım, teknenin neresinde hangi ahşap kullanılır. ? Jashua Solocum un kitabını okuduğumdan beri dikkatimi çekmeye başladı bu .
Salma Omurga salma olacak tamam da nasıl bir omurga salma olacak. ? sonuçta maden fiyatları belli. Pik döküm mü olacak, ? yoksa , kalın bir saç içerisinde , beton ve bilya dökenler de var.. Hareketli salam seçenekleri ayrıca incelenecek.. Çok iş var yani..
Ve bilmediğim çok konu.. Sorun yok.. keyif peşindeyiz nasılsa. Çalışmaya devam..
-
Cem ve Ali ağabeylere sorayım.
Adana'da bir atölye var. Laz Ahmet derler, bir genel cerrah, bir hayli zamandır tekne yapar. Eğer hafızam yanıltmıyorsa 13 metrelik bir CC Bruce Roberts'la başladıydı. İşi de hayli ilerletti. Yabancılara da yapar oldu.Hasılı diyeceğim o değil. Bu atölyenin önünde terk edilmiş, yalnızca form olarak kullanılabilecek, ama işte salması filan yerinde duran bir BCC yatar. Bordası filan dökük-çürük.
Şimdi, bu kabuğa form olarak kullanılabilecek "şey", edinilip, üzerinde yol alınabilir mi? Daha doğru soracak olursam, bunu almak bir işe yarar mı? Eğer yararsa, Böke senin için bir başlangıç olabilir mi?
Bu arkadaşlar bir ara da planlarını alıp "folkboat" da yapmışlar mıydı?
BCC konusunda ise teknenin fotoğraflarını görmek gerek. Ahşap mı polyester mi? Sorduğun sorunun cevabı biraz da yapım malzemesine bağlı.
Sanıyorum Cem abi. Adana'da yaptılar. Eğer yanılmıyorsam Hem Oney Reis adlı Bruce Roberts CC hem de bu tekne Mersin marinada bağlı.
-
Evet, Çiğdem Tepecik onların yaptığı Folkeboat'i almışti ve memnundu diye biliyorum. Ben sadece fotoğraflarını görebilmiştim. Namuslu üretilmiş bir tekne izlenimi bırakmıştı bende
-
Ersin,
düşüncen teoride çok güzel. Yani bir yer kiralayıp , bir ustayla anlaşmak...Ustelik piyasada yaprak kıpırdamıyor, yeri ucuz tutmak da muhtemelen son derece olasıdır şu an. Ustelik senin emlak piyasası tecrüben de oluştu.
Ama sana lazim o iyi ustayı nereden bulacaksin ?
Mesela bana bul desen, bunca senedir oralarda dolanıp durmama rağmen ; ustalığı iyi olup, kendine ait çalışan bir atölyesi olmayan sadece bir kişı tanıyorum. Ben o adama gözum kapalı 30 metre bir tekne projesi bile verirdim...Lakin sorun şu ; onu ödeyemezdim ! Kimseye eyvallahı olmayan ve tuzu kuru bir adam. Yaptığı işin kalitesini bilip, ona göre de fiyat veren birisi. Altındaki arabanın da, ıçtiği sigaranın da fiyatı benim kullandıklarımdan yüksek ?
Ben son tekneyi yaparken sorun yapımcılarin benim maddi kaynak yaratma yeteneğimden çok daha hızlı çalışmalarıydı. Yani tekneyi onların hızında bitirme imkanım yoktu. Gittim, karşılarina oturdum , onlar da o kadar emek verdikleri bir teknenin asla kapınin önüne, sokağa veya bir yerde bir alana atılmasına razı değıllerdi. Oturduk emsal dükkanların kiralarina baktık, benim teknenin atölyenin dörtte birini işgal ettiğini hesapladık, aylık bir kirada anlaştık...Teknenin donatma işini benim finansı sağlama hızima göre yavaşlattık. Ben iki ayağım bir pabuca girmiş gibi hissetmedim. Onlar da ( o ara daha pek yelkenli tekne imalati yoktu o sitede ) kendi ellerinden çıkmış bir tekneyi gelen müşteriye teşhir etme şansı buldular, malum win-win durumu yani...
Bu yola da gidebilirsin. Mesele teknenin yapım fiyatini doğru ve iyi tespit edebilmekte.
-
O yüzden yeni merakım, teknenin neresinde hangi ahşap kullanılır. ? Jashua Solocum un kitabını okuduğumdan beri dikkatimi çekmeye başladı bu .
Salma Omurga salma olacak tamam da nasıl bir omurga salma olacak. ? sonuçta maden fiyatları belli. Pik döküm mü olacak, ? yoksa , kalın bir saç içerisinde , beton ve bilya dökenler de var.. Hareketli salam seçenekleri ayrıca incelenecek.. Çok iş var yani..
Ve bilmediğim çok konu.. Sorun yok.. keyif peşindeyiz nasılsa. Çalışmaya devam..
Bir meraklı bu soruları sorup : sorun yok, keyif peşindeyiz, çalışmaya devam...diyorsa o kişi teknesini yapar. Bilmedikleri nedeniyle endişelenip korkmayacağı, araştırıp bulacağı, buldukça keyifleneceği ve hevesle yeni konulara saldıracağı bellidir . İlmek ilmek sorunları çözer.
Ersinde bir de bonuslar var : Deniz ve tekne birikimi var, mühendis, iş adamı ve rahat ilişki kurabilen bir adam.
Helvayı yapar isterse...
-
Vay.. Ben forumlarda pek iyi şeyler duymaya alışık değilim pek.. Utandım şimdi..
ama şu iş adamı kısmına takıldım.. Benim gözümde iş adamı dedin mi, Hulusi Kentmen (rahmetli ) gibi fabrikatör filan canlanır.
Bizim durumumuz ve gerçek hikayesi ;
2B arazi işi gündemde o sıralar. amacım Beykoz taraflarında 4-5 dönüm yer alabilirsem , belli sayıda çelik villa yapmak gibi bir niyetim var.
Ev yapmayı biliyoruz ama ev satmayı bilmiyoruz. O dönem oturduğum sitede bir emlakçı vardı. Ortağından ayrılmış, durumu da sıkışık. Ortak ofis açmayı teklif etim. Daha doğrusu ben ofisi açacağım o çalışacak.. İyi de bir emlakçıydı. Ofisi kurdum, çalışmaya başladık.
Müşteri geliyor , daire gezdirilecek, ben de takılıyorum peşlerine. İş hayatında emlakçı demek üç kağıtçının kibar söylemi gibi birşey. (yaşadım gördüm hak ediyorlar da ) en eğitimsiz, ama en çakal adamların yaptığı bir iş bu memlekette.
Sadece İstanbul da 60 binin üzerinde kayıt dışı çalışan emlakçı var öyle düşünün. Başlarda çok zor oldu. Ama hani meşhur söz var ya , dayanamayıp bir kısmını yazacağım.. O.. nun ilk günü zor dur diye..
Sonra işin eğlenceli olduğunu keşfettim. Bir sürü değişik insan, karı koca..bekar , boşanmış , öğrenci.. Sadece emlak işlerinden dolayı tanıştığım tuhaf insanların ve öğrendiklerimden bir gün kitap yazabilirim. :)
Konuya döneceğim ancak ilginç bir hikayem var onu da araya sıkıştırıvereyim. Hikaye içinde hikaye..
Bir gün genç yakışıklı bir adam ve iki genç güzel kadın ofise geldiler. Teras dubleks daire kiralamak istiyorlar. Adam ve kadınlardan biri nişanlı. Diğeri kadının ablası imiş. Kıyafetler çok gösterişli , makyajlar biraz abartılı.. Olabilir , hemen şüpheci yaklaşmamak lazım.
Bu arada bir siteye hırsız , emlakçı sayesinde girer. Önce gelip ev bakıyoruz diye bütün siteyi yada binayı gezerler. Hırsız olan ama emlakçı görünen bile vardır belki.. Yani emlakçılık yapıyorsanız şüpheci olmak şart.
Neyse , daireye çıktık. Daireyi çok beğendi hepsi. YNiye diye sorduğumda çok odası var dediler. Neyse yine de ön yargılı değiliz.
Bu arada site dışındaki yan bina süekli dizi çekimleri için kiralanır. Hebetli bir bina , Kocaman, şık bir kapısı da var. Bazen Valilik, bazen, banka şubesi , bazen de Emniyet Genel Müdürlüğü tabelası asıp, çekim yaparlar.
Bir gün önceden çekim yapılmış, ve Emniyet Genel Müdürlüğü tabelası kalmış . Zaten arka cephe olduğundan bir sonraki çekim diye kaldırmamışlar anlaşılan.
Genç kadınlardan biri , camdan bakarken bu tabelayı gördü..
-aaaa Burada emniyet müdürlüğü varmış..
-ben burada bir emniyet müdürlüğü varmıydı hatırlamıyorum.?? (diğerlerini biliyor demek :))
Diğer genç kadın ve adama seslenerek..
- Yürüyün kızlar , burası olmaz.. İçim karardı birden..
dediler ve gittiler.. :)
Neyse , anlatmak istediğim bu değildi.. Şimdi emlakçılar kendi konumlarını bildiklerinden ve hak ettiklerinden kendilerine yeni yeni ünvanlar bulurlar. CEO diyenini bile gördüm.
Ofisi kurduk, kart basılacak.. Bizim emlakçı geldi bir gün böbürlenen böbürlene..
-abi bak kartlara nasıl olmuş..?
-güzel olmuş ta , ismin altına broker yazıyor ?
-evet abi, havalı olsun diye broker yazdırdım..
-Sen broker ne demek biliyormusun ?
-???
-At bunları olmamış..
-Git emlakçı yazdır..emlakçı değilmisin sen ?
-Abi Gayrimenkul danışmanı yazdırayım bari..
-Kardeşim sen yaptığın işten utanıyormusun..?
-olur m abi .. namusumuzla para kazanıyoruz..
-iyi . Git emlakçı yazdır o zaman.
Böye kendine makamlar üreten kişiler gördüm mü biraz güler , temkinli yaklaşırım hep.. Ne iş yapıyorsun dediğimde "iş adamıyım " diyeni de gördüm çünkü..
Bir gün babama sormuştum.. Baba biz ne iş yapıyoruz..?
"biz taciriz evladım " demişti..
Taciriz efendim.. bu aralar biraz deniz , biraz rüzgar, var elimizde.. Bekleriz , buradayız..
-
(http://www.yacht-design.de/images/design_und_konstruktion/projekte/lake35.jpg)
Ersin, sadece 35 feet'i tutturmuşsun. Dogru ; doğru boy o...Geri kalan tüm seçimlerin yanliş. Ha bi de tatta tekne üzerinde seninle uzlaşıyoruz. Bak, tekne dediğin bu olmalı ( yarın sabahtan itibaren fikrim değişebilir, herhangi bir bağlayıcı vaatte bulunmuyorum :o )
Şimdi ben bu tekneye bakıp duruyorum. Baktıkça ve Aali'nin yorumları düşündükçe daha bir anlamlı gelmeye başladı bu tekne. O arka bölüm gerçekten çok işlevsel. Yine de gözüme hoş gelmedi ama bu bana başkaca bir fikir verdi.
Daha doğrusu yola çıktığım felsefeyi değiştirdi. Ne istediğimi daha da anlamama yardımcı oldu.
Bir kere ben iflah olmaz bir klasik tekneci değilim. Ahşap tekneyi seviyorum çünkü ahşap, tekne yapımı için bana göre en ideal malzeme. Omurga salma , yeke dümen, yawl arma bunları istememin temel edeni hep işlevsellik ile ilgili. İngiliz iş teknelerinide hoşuma giden , basit ,ucuz ve kolay çözümler içeriyor olmaları.
Aali'nin koyduğu bu tekne resmi , bende şunu çağrıştırdı. Tekne de böyle bir alana ihtiyaç var , büyük ya da küçük fark etmez.
Yeri geldiğinde güneş panellerini, koyacağınız, yeri geldiğinde dingiyi çekebileceğiniz bir alan. Sonuçta güneş paneli artık teknelerin yelken kadar vazgeçilmezi olduğuna göre..
Aslında böyle geniş alanları barındırabilecek en iyi çözüm katamaran. Ancak katamaranı da ben sevmiyorum..
BU durumda başı kıçı bir tekneye elveda demek gerekiyor. Her durumda bir ayna kıç tasarım üzerinde çalışmak gerekecek.
Evet , çalışmaya devam..
-
Bu tekne her ne kadar güzel gözükse de, güzel değil orantısız: dümenin yeri, en-boy oranı, bu orana göre kaportanın yeri...
Ayrıca bu darlıkta ve bu kadar öne alınmış kaportada, iç hacim olması gerekenin çok altında. Evet, sen fazla konfor aramıyorsun ama bu emin ol, kullandıkça değişecek.
"Her tekne sahibi 1 metre fazlasını ister" lafı, boş değil.
Örnek, bu teknenin kıçındaki alana koyacağın minderleri, ya da portatif güneş panellerini kaldırdığında nereye koyacaksın?
Buraya koymayı düşündüğün botu kışın nereye kaldıracaksın?
Usturmaçaların, balık takımların, tamir takımlarını vb nereye koyacaksın?
Bunlar için hep iç mekana ihtiyacın var.
Bana göre, benim 40 ft ile yeni bir 45 ft arasındaki en önemli fark, başta, kamara ile demirlik arasında bir depo barındırması.
Gideceğin yol gönlüne göre olsun. Bu yolda yaşanmışlıkları, tecrübeleri, tüm dünyada hazır yapım teknelerin, özel yapım teknelere oranının, varlıklı ülkelerde bile niye bu kadar düşük olduğunu göz ardı etme derim.
-
Buna ne dersiniz.. ? herkese yer var.. :)
-
Abiler yelkene yeni bismillah demis bir insan olarak soyleyebilecegim fazla bisey yok. Kulturum de yeni yeni gelisiyor. Ama bir eski sever olarak Ahsap tekneler bende afrodizyak etkisi yaratiyor. Bu ilandaki tekne de cok hosuma gidiyor uzun suredir takip ediyorum.
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-yelkenli-portofino-yatcilik-2005-cobana-boat-33-day-sailer-tc-bayrak-303123155/detay
Arkada genisce bir alan yeke dumen kapalı tuvalet ve 33 feet bir tek arma kısmını tam olarak karşılamıyor. O da % kaç'a tekabül eder? %100'ü aramamak lazım diyecekken bu şiir aklıma geldi. (Biraz modifiye ettim 0/_/)
Yüzde ısrar etme, doksan da olur.
Tekne dediğinde noksan da olur.
İlla bu da olsun deme .
Hatasız arayan ondan da olur.
-
"CAZİPGÜL"
Hakkında fikir beyan edecek arkadaşlar var ...
-
Bence de.. :)
-
Şimdi efendim, Hazır Cem Gür ve Aali beyi burada yakalmışken, Benim merak ettiğim başkaca bir konu var.. Bu çeneli tekneler.. Doğru mu tarif ettim bilmiyorum ama karinası V şeklinde olan teknelerden bahsediyoruz.
Özellikle Atkin 'in planlarında çok var. İmalat avantajı mı yoksa başkaca bir nedeni mi var ?
Birde incelediğim projelerde ilginç salma yapıları da gördüm. Omurga salma ama omurga salmanın altında hareket eden bir hareketli salma da var. Bu konuda bilgisi olan..
Madem araştırıyoruz detaylı araştıralım.. Tamam , ahşap seviyoruz.. Ama kabuğu saçtan imal etsek nasıl olur.. ? Sakıncaları neler, faydaları neler.. ?
Zor iş..
-
Tek tek gidelim isterseniz. Ersin'in mesajında birden çok konu var.
Karina yapıları olarak tekneleri 2 ana aileye ayırıyoruz.
a- Formlu tekneler. Gövdeleri yuvarlak veya yuvarlağa yakın olanlar.
b- Çeneli tekneler.
V karinalı tekneler evet genel olarak çeneli teknelerdir. Ama teknelerde ille de tek bir çene olacak diye de şart yok. Birden çok çene olabilir.
(http://i.hizliresim.com/YqarPj.gif) (http://hizliresim.com/YqarPj)
Doğal olarak çeneli teknelerin borda kaplama işlemi formlu olanlara göre daha pratik daha kolay. Yani imalat avantajı. Performansta bir fark var mı? Bence yok.
Aşağıdaki resim formlu bir tekne
(http://i.hizliresim.com/vXlR5m.jpg) (http://hizliresim.com/vXlR5m)
Bu da aynı teknenin çeneli hali
(http://i.hizliresim.com/d8a0br.jpg) (http://hizliresim.com/d8a0br)
Basit bir kural var
(http://i.hizliresim.com/qjaREQ.jpg) (http://hizliresim.com/qjaREQ)
Aslı klasik olup yapım kolaylığı ön plana alınarak tasarlanan en iyi örneklerden biri Sam Devli'in
Means Of Grace'tir. Teknenin esin kaynağı ünlü BCC.
Linki burada https://devlinboat.com/2016/03/means-of-grace/ (https://devlinboat.com/2016/03/means-of-grace/) Tasarım amacı ve diğer bilgileri okuyabilirsiniz.
(http://i.hizliresim.com/m4a5gR.jpg) (http://hizliresim.com/m4a5gR)
(http://i.hizliresim.com/ErBpNA.jpg) (http://hizliresim.com/ErBpNA)
Her ne kadar yelken planı markoni arma ise de makul bir bedele Sam Devlin randaya ve/ya randa yawla tadil edebilir.
Roberto Borros'un da "multichine" tasarım serisi çok başarılı tekneler. Ömer Kırcal'ın Evrensel'i gibi.
Omurga safranın içinden ayrıca çıkan oynar salmalara gelince. Genel olarak "shoal draft" dediğimiz su kesimi özellikle derin tasarlanmayan teknelerde boyuna yol tutuculuğu ve tekne ağırlık merkezini aşağı almak için uygulanan sistemdir. Teknenin tasarımında sığ sulara girmesi amaçlandığı kadar yüksek denizlerde stabilitesini arttırmak amacı ile uygulanıyor.
Ahşap mı sac mı sorusu da bu dünyada en çok sorulan ve tartışılan konulardan biri :)
Doğduğu tasarımı ahşap olup sac da inşa edilen tekneler var. Örneğin John Hanna'nın Tahiti Ketch.
Bildiğim kadarı ile internette yıllar önce yapılıp hâlâ satılmaya çalışılan bir kabuk dönüp dolaşıyor.
"Steel Tahiti Ketch--Bare Hull . Weston Farmer's updated steel version of John Hanna's famous Tahiti Ketch. 32' on deck, 37' LOA, 10' 2" beam, 4'4' draft. "
(http://i.hizliresim.com/3v3jJ4.jpg) (http://hizliresim.com/3v3jJ4)
http://www.sailboatlistings.com/view/10197# (http://www.sailboatlistings.com/view/10197#)
Ahşap tasarlanmış bir teknenin sac da yapılmasını açıkçası ben yadırgıyorum. Bruce Roberts'ın aynı planı hem ahşap, hem polyester, hem saç olarak pazarlamasını da yadırgadığım gibi. Adamın tasarım ofisi muhakkak her bir versiyon için muhakkak deplasman düzeltimlerini yapıyordur. Yine de....
Teknenin sac olarak seçimi halinde naçizane önerim tasarımcının da tekneyi sac olarak tasarlamış olmasına dikkat edilmeli.
Sac tekneler de imalat kolaylığı açısından tekli veya çoklu çeneli olabilir. Hem sac olsun hem de kabuğu formlu olsun denilirse işler fazlasıyla karışıyor ve tabii maliyet de geometrik olarak artıyor.
Sac/Plywood tekneler konusunda George Buehler - Michael Kastens - Antonio Dias planlarına bakılabilir. Hollandalıların da sac tekneler konusunda çok iyi oldukları bilinen bir gerçek.
-
Means of Grace ilgiyi hak ediyor.
-
Bu örnek oldukça "iriboy" bir hanımefendi olacak ...
Yine de bilgi, deneyim, teknik gerektiriyor.
(http://i.hizliresim.com/g2D980.jpg) (http://hizliresim.com/g2D980)
-
Ben bunu begeniyorum.
Endeavour 37 Plan-A Ketch
(http://i.hizliresim.com/jXpLZj.jpg)
(http://i.hizliresim.com/BvNEYD.jpg)
37 ya da 33 Feet .Bu tek direkli versiyon benim de tüm Türkiye denizleri için ideal olarak düşündüğüm bir modeldir.
PDF Dosya nasıl eklerim onu öğrenirsem , 33 Feet için iki sayfa bende eklerim. :)
-
Aslında böyle geniş alanları barındırabilecek en iyi çözüm katamaran. Ancak katamaranı da ben sevmiyorum..
Nasıııl?
Böyle bişeyi sevmez miydin? ;)
(https://sailcraftblog.files.wordpress.com/2016/05/3-amaryllis-catamaran.jpg?w=840)
öZgür
-
Yelken alanları çok büyük, tek başına abarmak neredeyse imkansız.. Fotoğraf çok güzel ama..
-
İki tane yelken... anlaşılan o ki, flok da ana yelken de klasik. Bıraktın mı iner, çektin mi çıkar. O halde neden abraması güç olsun. Güzel. Ama bana göre değil.
-
Bu teknenin Haiti / Latin tarzı iki gövdeli bir balıkçı teknesi olduğunun farkındasınız değil mi?
(https://sailcraftblog.files.wordpress.com/2016/05/3-amaryllis-catamaran.jpg?w=840)
-
Ersin'in bir beden büyük gömlek konusu burada açılmıştı.
Orayı burayı eşelerken aklıma geldi buldum.
https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/gaff-yawl-katherine-ann/ (https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/gaff-yawl-katherine-ann/)
Antonio Dias çok yapıcı ve yardımcı bir adam. Yazışıp Katherine biraz daha büyük tasarlanabilir. Hiç değil ise adam hâlâ hayatta, yaşıyor. ;)
Ne dersin Ersin.?
(http://i.hizliresim.com/Wgv6Vq.jpg) (http://hizliresim.com/Wgv6Vq)
(http://i.hizliresim.com/Qv34AV.jpg) (http://hizliresim.com/Qv34AV)
-
Bu da yine Antonio Dias'ın 30 Ft Skuunır/ schooner'ı
https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/s-s-hammond/ (https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/s-s-hammond/)
"HAMMOND"
(http://i.hizliresim.com/VPngDj.jpg) (http://hizliresim.com/VPngDj)
-
TYPE: Cornish Crabber Pilot Cutter 30
YEAR OF BUILT/LAUNCHED: 2005
COUNTRY BUILT: UK
HULL MATERIAL: GRP
LENGTH IN FEET: 39
LENGTH IN METERS: 11.90
BEAM: 2.89m
DRAFT: 1.06m
DISPLACEMENT: 6350kg
CABINS: Sleeps 4 (6 when quarter berths are used as doubles).
WC/SHOWER: 1 / 1
ENGINE TYPE: Yanmar 3YM30 (of 2008)
HP/COOLING SYSTEM: 30HP
POWER TRANSM/SPEED: Shaft / 5.5 knots / Darglow three-blade feathering propeller.
£80.000 -
2005 model Yunanistan'da...
(http://i.hizliresim.com/Bv7DVg.jpg) (http://hizliresim.com/Bv7DVg)
(http://i.hizliresim.com/ZMo7ra.jpg) (http://hizliresim.com/ZMo7ra)
(http://i.hizliresim.com/o04rLm.jpg) (http://hizliresim.com/o04rLm)
(http://i.hizliresim.com/l35voX.jpg) (http://hizliresim.com/l35voX)
Ayrıntılar ve diğer resimler için ;
https://www.yachtall.com/en/boat/pilot-cutter-30-214315
-
376,099Yeeteeeleee :'(
Ayrıca bocurum için tonla işi var. ?0-?
-
TYPE: Cornish Crabber Pilot Cutter 30
YEAR OF BUILT/LAUNCHED: 2005
COUNTRY BUILT: UK
HULL MATERIAL: GRP
LENGTH IN FEET: 39
LENGTH IN METERS: 11.90
BEAM: 2.89m
DRAFT: 1.06m
DISPLACEMENT: 6350kg
CABINS: Sleeps 4 (6 when quarter berths are used as doubles).
WC/SHOWER: 1 / 1
ENGINE TYPE: Yanmar 3YM30 (of 2008)
HP/COOLING SYSTEM: 30HP
POWER TRANSM/SPEED: Shaft / 5.5 knots / Darglow three-blade feathering propeller.
£80.000 -
2005 model Yunanistan'da...
Ayrıntılar ve diğer resimler için ;
https://www.yachtall.com/en/boat/pilot-cutter-30-214315
Muhteşem . Eğer 80 bin Paund um olsa markalı naylon yerine bunu alırdım hemen. :)
-
376,099Yeeteeeleee :'(
Ayrıca bocurum için tonla işi var. ?0-?
Abi, bocurum'u sayma.
Bu tarz tekneler arasında herkesin kullanımına uyabilecek bir tekne. En azından kullanım açısından bir çok kişi için yeterli olur diye düşünüyorum. Ben beğendim doğrusu.
Ha fiyat dersen, bu tekneler ucuzmuş gibi bir algı var bence ama hiç ucuzunu (bakımlı/planlı) göremedim dersem yeridir.
-
Hiç Cornish Crabber gibi tekne ucuz olur mu? Hemi de Britanya'da...
Dalga geçiyorum.
Hem fiyatla hem armayla...
Daha doğrusu kedi ile ciğer hikayesi bizimkisi :P
-
Muhakkak Ersin'e de e-posta gitmiştir.
Antonio ateşlenmiş......
Katherine Ann, a 24′ Gaff Yawl
by Antonio Dias
https://antoniodiasdesign.wordpress.com/2017/03/13/katherine-ann-a-24-gaff-yawl/ (https://antoniodiasdesign.wordpress.com/2017/03/13/katherine-ann-a-24-gaff-yawl/)
(http://i.hizliresim.com/37Y74r.jpg) (http://hizliresim.com/37Y74r)
(http://i.hizliresim.com/V0v0jP.jpg) (http://hizliresim.com/V0v0jP)
https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/gaff-yawl-katherine-ann/ (https://antoniodiasdesign.wordpress.com/portfolio/gaff-yawl-katherine-ann/)
Yelken planını tadil etmiş. Tekne formunda da tadilat yapacakmış.
-
........
GPS ve otopilot önemli ama. Bir de sıkı bir akıllı telefon. ..................
İşte böyle tekne hayal ediyorum ben...
Hepsi muhteşem ersin reis, ama burası bozmuş işi bence... sekstant vb demeni beklerdim... :):)
-
Şimdi bir link paylaşacağım. ne yazık ki İngilizce.. Döndüğümde bir özetini çıkartırım ancak çok derli toplu ve önemli bir döküman. Oğuz belki bir özet yapar. Uzun yol seyri ile ilgili tekne seçimi ve birçok konu ile ilgili önemli bilgiler var.
Benim ilgimi yazarın " tahiti kech based double enders such a west sail " ifadesi çekti.
Özellikle okyanus geçişleri için bu tür teknelerin yüz yıldır tercih edildiğini , otomatik olarak tercih edilebileceğini yazıyor. Ancak son kırk yıldır tekne tasarımlarındaki gelişmeleri de gözardı etmeyiniz diyor.
Başka bir yerde de kech armanın avantajlarından bahsetmiş. Aslında kech armanın başta hoşuna gitmediğini , ancak 70 bin milden sonra , yazı ile yazayım yetbiş bin deniz milinden sonra kech armanın kendisi için vazgeçilmez olduğunu yazıyor.
http://www.mahina.com/cruise.html
Link yukarıda..
-
Dünya seyahati için lazım olanlar ;
Herşeyden önce mental olarak hazır olmak , sonra sağlam bir arma ve yelkenler, tam veya yarı skegli bir dümen palası , sağlam bir gövde , kendinden su tahliyeli (bence çok dar olması gerekmiyor) havuzluk , yolculuk masraflarını karşılayacak , mazot ve yiyecek alacak para .
Gerisi olsa iyi olur ama teferruata giriyor. :)
-
Ya okudum okudum da
yıllar önce bir arkadaşımın eşinin dediği laf geldi;
herkes karşısındaki ni kendi eşi gibi sanır dedi .
Biz yılın 12 ayında mecburiyet dışında tekneyiz
hemen hemen 8 -9 ay .alarga.
öyle restoranlara ayda 1-2 sefer yanaşıyoruz .nasıl olacak buzdolapsız ,
güneş panelsiz tuvalet siz bir hayat ?
Aklıma 18 li yaşlarımda motorlu sandallı hayallerim geldi.
-
Bende Mehmet Cömert Reis tarafındayım, konfordan feragat etmek gereksiz bir kahramanlık gibi geliyor, Ersin Reis kusuruma bakmasın
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Ersin reisim gör bak , ne donatanlar var şu alemde. :)
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-yelkenli-van-de-stadt-norman-40-447686356/detay
-
Öcal Reisim, Van de Sdatd gerçekten çok değerli bir tasarımcıdır. Ta 1993 yılında onun tanıtım kitabını sipariş edip getirdim. Nitekim Dr. Serdar (soyadını hatırlayamadım), mükemmel bir örneğini 46 ft alüminyum yapıp suya indirmişti. Yalnız bence bu örnek orijinal plandan çok sapmış. Matafora ve panellerin görseli bana göre hiç olmamış
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Van de Stadt alüminyum hard chine gövde 46 ft süper bir modeldir, ama burada alüminyum kaynağı hakkını vererek yapacak tersane zor bulunur. Nitekim Rahmi Koç son Nazenin gövde kaynakları için Hollanda'dan ekip getirdi. Kaynak sonrası çok fazla çarpılma oluyor. Nerden bilirsin derseniz, geçen sene haba kuvvetlerine bir nakliye uçağına yük veren bir araç yaptık. Üst platform alıminyum idi. Çarpılmadık yeri kalmadı kaynak sonrası. Tabi demokrasilerde çare çok. Arkadaşlar balyoz ile çarpılmaların haddini bildirdiler. Şaka bir yana Serdar bey bunun önlemini başta almıştı diye hatırlıyorum
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Van de Sdatd ın birde farklı bir gövde üretim tekniği var. 42 ft Norman modeli için, glass fiber wood core. Çok hafif ve muazzam sağlam bir gövde. Plan alınıp rahatlıkla yapılabilir. Yalnız tavsiye ettiği ahşap kızıl sedir. Enine değil boyuna çalışıyormuş yanlış hatırlamıyorsam ahşap. Gövde çatıldıltan sonra, içi ve dışı, 90 derece diyagonal grp kaplanıyor
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Van de Stadt alüminyum hard chine gövde 46 ft süper bir modeldir, ama burada alüminyum kaynağı hakkını vererek yapacak tersane zor bulunur. Nitekim Rahmi Koç son Nazenin gövde kaynakları için Hollanda'dan ekip getirdi. Kaynak sonrası çok fazla çarpılma oluyor. Nerden bilirsin derseniz, geçen sene haba kuvvetlerine bir nakliye uçağına yük veren bir araç yaptık. Üst platform alıminyum idi. Çarpılmadık yeri kalmadı kaynak sonrası. Tabi demokrasilerde çare çok. Arkadaşlar balyoz ile çarpılmaların haddini bildirdiler. Şaka bir yana Serdar bey bunun önlemini başta almıştı diye hatırlıyorum
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Dr Atilla Serdar Erdoğan, sanırım aynı zamanda Heyamola üyesi.
Teknesinin yapımını bir sunum ile bizlerle paylaşmıştı. Aluminyum kaynağı ve sizin bahsettiğiniz sorunların olmaması için bir eğitim alıp, kaynaklarını kendisi ve bir ustası ile yapmıştı diye biliyorum.
Belki burada bu süreci bizlerle paylaşır.
-
Eyüp Bey, bende takip etmiştim Serdar Bey'i, burada yapılan mühendislik anlamında bana göre en iyi uygulamalardan biri idi. Yanılmıyorsam Can Hoca'nında ciddi katkıları olmuştu. O nedenle kendisinin mümkünse ikna edilerek burada olmasında çok yarar var
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Kemal reisim Van de Stadt dizaynları ben de beğenirim. Ben Ersin Reis e latife olsun diye teknenin çamaşır makinasına varana kadar olan donanımı nı kastetmiştim. :)
Tabii ki bu kadar yüklemenin manası yok bir tekneyi.
-
Öcal Reis güzel tasarımlar, tabi şimdiki versiyonlar nasıldır bilmiyorum
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Öcal Reis güzel tasarımlar, tabi şimdiki versiyonlar nasıldır bilmiyorum
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Yenileri bilmem ama İzmir den bir doktor arkadaşıma çok hesaplıca ,İsveç yapısı fiberglass, 1968 model bir excalibur 36 alınmasına vesile oldum , çoğu yeni teknelerden daha sağlam ve denizci. C:-)
-
Ben birtek şeye takılmıştım. 42 ft teknede ana yelken arabası kokpit zeminde idi. Yelken açısından iyi, seyir teknesi olarak eh
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Ben geçen sene Azuree 46 deneme seyrine davet edildim. Bu kadar güzel dümen dinleyen bir tekne olamaz. Oradada ana yelken arabası kokpit zeminde. Dolayısı ile yarım bimini ve çapariz durumu. Deniz Giray'a dedimki arabayı kaporta üzerine alma imkanı olmazmı. Kusura bakma abi dedi. Yurt dışına bayağı satıyorlar. Burası için biraz pahalı kalıyorlar ama malum markaların hepsinden iyi bence. Zaten tasarımcısı aynı zamanda VOR tasarımcısı
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Sanırım denizci özellikleri konfordan daha önemli buluyorlar. :)
-
Bu seyehat dönüşü Çanakkale de komşu tekne 1978 model, longkeel bir HR Rasmus 35 idi. Üzerinde 43 Hp motor yeni takılmış. Çıkmadan önce Reisine, palamar desteği almasını tavsiye ettim. O, motorunun gücüne güveriyor; ben ise longkeel'in tornistanda zayıflığını bildiğimden ve de etkili poyraz estiğinden komşu tekne olarak korkuyorum. Nitekim Palamar botu geldi, tekneyi çekti, yönlendirdi ve çekme halatını atın diye seslendi. Reisin arkadaşı halatı R35'in kıçından denize bırakıverdi. Pervane anında kaptı ve motor stop. Palamar bir taraftan sitem ediyor, öbür taraftan iki 65'lik arkadaş Reisler birbirlerine girmişler, ben de elimde balon usturmaça bana nereden vuracak diye bekliyorum. Velhasıl, tekrar yanaşabildi, Reis daldı pervanede birşey yok. Tekrar yola çıkacaklar ama palamar desteği kesti. Mecburen kıçtan iskeleye açmaz alıp, kuvvetli tornistanda çıkmasını sağladık. Çıktı çıkmasına ama 15-20knot rüzgarda, Marina içinde manevra yapıp kafayı çıkışa döndüremiyor. Nihayet tornistanda çıkmaya karar verdi; neredeyse yarım saat uğraştı, yol üzerindeki tekneler büyük risk atlattı.; S'nin envai çeşidini çizerek çıkabildi. Diyeceğim şu, evet longkeel, uzun yola girdi mi gidiyor; iyi de kardeşim bunlar hiç mimanlara girmiyor mu? Bu cefaya değer mi? Rahmetli Sadun Reis de Kısmet için, tornistanda canı nereye isterse gider, derdi...
-
Benzer sıkıntıyı gördüğüm kadarı ile Burak ta benzer teknesinde yaşıyor .. Omurga salmanın da dezavantajları var elbette. Daha yeni yazdım özellikle bordadan gelen denizlerde omurga salmanın sıkıntısını.
Omurga salmalı teknelerde tornistan da sıkıntı , reisin tecrübesizliğinden kaynaklanıyor. Hiç dümen ile oynamasanız bile pervanenizin çekme etkisi ile bile omurga salma bir tekneyi döndürebilirsiniz.
Güçlü tornistan ile cillop gibi dönüyor. Rüzgarı da iyi kollar ve kolayına gelecek şekilde tornistana başlarsanız sorun kalmıyor.
Omurga salma ya da değil, marinalarda tekne yanaştırmanın çok önemli bir kuralı var.
Ben bunu Hakan Erim den öğrendim. Özellikle demir atıp, tornistan ile limana yanaşma manevralarında geçerli.
Kural şu. Sakin olun. En az yirmi kez deneme hakkınız var. sonrasında zaten birileri yanaştırır.
Tekneden bağımsız olarak , reisin o anki telaşı esas sıkıntının nedeni.
Acele etmek başka bir şey hızlı olmak başka.
Hızlı olacaksın ama acele etmeyeceksin demişti bir denizci abiniz.
-
Bu alışkanlık Cemre'de de vardı.Acemiliğim yüzünden tornistanda komşuların yüreği ağızlarına gelirdi.Cemre'nin huyu en pahalı tekneye doğru gitmekti.Ataköy marinada Nauticat#33 yeni bir tekneyi hep gözüne kestirirdi.
-
Benzer sıkıntıyı gördüğüm kadarı ile Burak ta benzer teknesinde yaşıyor .. Omurga salmanın da dezavantajları var elbette. Daha yeni yazdım özellikle bordadan gelen denizlerde omurga salmanın sıkıntısını.
Omurga salmalı teknelerde tornistan da sıkıntı , reisin tecrübesizliğinden kaynaklanıyor. Hiç dümen ile oynamasanız bile pervanenizin çekme etkisi ile bile omurga salma bir tekneyi döndürebilirsiniz.
Güçlü tornistan ile cillop gibi dönüyor. Rüzgarı da iyi kollar ve kolayına gelecek şekilde tornistana başlarsanız sorun kalmıyor.
Omurga salma ya da değil, marinalarda tekne yanaştırmanın çok önemli bir kuralı var.
Ben bunu Hakan Erim den öğrendim. Özellikle demir atıp, tornistan ile limana yanaşma manevralarında geçerli.
Kural şu. Sakin olun. En az yirmi kez deneme hakkınız var. sonrasında zaten birileri yanaştırır.
Tekneden bağımsız olarak , reisin o anki telaşı esas sıkıntının nedeni.
Acele etmek başka bir şey hızlı olmak başka.
Hızlı olacaksın ama acele etmeyeceksin demişti bir denizci abiniz.
Gulet kullanmış birisi olarak; bu tür teknelerle tornistan manevrayı, balıkçılardan öğrenmek en iyisi.
Dümenle manevra yapmaya çalışmak, boşuna stres kaynağı oluyor.
Bu tür teknelerde kıçı gaz koluyla oynayarak attırmak en iyi manevrayı sağlıyor.
Ersin Reis'in dediği gibi, sakin olmak, gaza yüklenmekten çekinmemek lazım.
Palamarsız giriş de, çıkış da mümkün oluyor böylece.
Bir kez yapınca hep yapabiliyor insan.
(Not: Laylon'a geçince aynı yöntemle tornistan yanaşmaya kalktım ve yanaşamadım. Onun da stili farklıymış, öğrendim)
-
Bu konu açıldığında hep söylerim.
Yurtdışında ki ( ki onlar youtube kanalını ciddi kullanıyorlar/ yaklaşık düzenli olarak 100 kanal takip ediyorum.) genç-yaşlı bir çok denizci ağırlıklı olarak 1978-1995 arası omurga salmalı tekneleri tercih ediyorlar. ( Ucuz alıp, projelerimiz diye refit ediyorlar. Özellikle arıyorlar)
Sürekli yada demirdeler ya tonoz'a bağlanıyorlar. Çok mecbur kalmadıkça marinalara girmiyorlar. Girerlerse de ya baştan kara ya aborda oluyorlar. Bir sezonda tornistan bastıkları sayı 3-5 tir en fazla.
-
Benim de sevecegim bir kac örnek rica etsek..?
-
Yaş aralığı ? Tekne cinsi ? Bölge ? macera şekli ? ;D
La vagabonde ve Delos'u zaten herkes biliyor artık. Aşağıda ki listedekiler karışık, bazıları çok güzel ve düzenli, bazıları çok az video çekmiş olanlar. Her birinin içinde öğrenilecek yada keyif alınacak anlar var. Bazıları 2 dk lık eğitim videoları. Bazıları hep tamirat ve proje/ refit üzerine.
Bir kaç tanesi katamaran.
Ağırlık karayipler bölgesi ama panama, meksika körfezi, kanada-alaska ve kuzey denizinden de olanlar yada seyir görüntüleri var tamamen tayland da olanda.
Örneğin ; Follow the boat tamamen tayland, Gone with the Wynns katamaran ve bahamalar, Sailng doodles eski bir pilotun hastalanıp bir bot alması ve yanına güzeeel ::) bir arkadaşını alması ile karayip, porto rico arası dolaşması, Sailin Uma eski bir tekneye elektrikli motor! takıp, gezmeleri vs...
Bu arada hiç ahşap yok iyi mi ? ;D
Sailing followtheboat
Gone with the Wynns
The Boat Life
Sailing Doodles
Sail Alaska
SAILING into FREEDOM
Sailing Nervous
Captain John's Skipper Tips
Cruising Lealea
Cruising Off Duty
DrakeParagon
ITS Tactical / Imminent Threat Solutions
Life is Like Sailing
Out Chasing Stars
Sail Life
Sailing Emerald Steel
Sailing JAEKA
Sailing La Vagabonde
Sailing Miss Lone Star
Sailing Zatara
sailing ZERO
SailingBritican
The Corsair
Abandon Comfort
Accidental Sailor Girl
Adventure Adrift
ahoycaptain
Ana Graziosi
Annie Ford
BoatworksToday
Chase the Story Sailing
Chasing Bubbles
Coast Life
Cody Sheehy
COUCHSAILORS Sailing Videos
CruiserTV
Distant Shores TV
Hannah Taylor
HaveWindWillTravel.com
Jake & Jill Adventures
JamestownTV
Jessica and Ryan Adventures
Liveaboard
Liz Clark
Maryland School of Sailing
MJ Sailing
Moana Sailing
Monday Never
navigareyachting
Ocean Around
pacificNWboater
Project Atticus
Project Manaia - Ocean Conservation & Research
RAN Sailing
Resolute Sets Sail
Return to Seasons - Sailing
Royal Yachting Association - RYA
Sail Before Sunset
Sail Over The Horizon
Sail Surf ROAM
Sailboat Story
sailboatfurminger
Sailing Baby Blue
Sailing Creo
Sailing Fata Morgana
Sailing Green Coconut Run
Sailing Kejstral Adventures
Sailing Mischief
Sailing Nandji - Frothlyfe
Sailing Satori
Sailing Scirocco
Sailing SV Delos
Sailing TEHO
Sailing Today
Sailing Tranquilo
Sailing Trio Travels
Sailing Uma
Sailing Vessel Adventurer
Sailing Vessel Prism
Sailing with Terrapin
Sailing Yacht Ruby Rose
Sailingsaltymermaid
Sailorama
Shaun & Julia Sailing
Stingy Sailor
Stormdrane (David Hopper)
SV Echo Echo Sailing the World
Sy Skye
The Sailing Family
TheSailingChannel.TV
waterworldcat
WhiteSpotPirates
-
Vixen var !
-
Vixen var !
;D ;D ;D 7 yıllık geziyi 11 dk da anlattığı bir videosu var.
Gerçek zamanlı gezginler bu videodakiler.
Bu vblogerlar. 11 dk'yı 7 yıl, 77 video ile anlatıyorlar ;D ;D ;D
-
Half keel Bruce Roberts 27 kayığım ile tornistan yaptığımda, Ersin reisin dediği gibi dümenle oynamasanız bile döndürüyordu. Çareyi manevra başlangıcında tam yol tornistan verip, tekne hızlanınca gaz keserek dümen ile devam ederek bulmuştum.
-
Gulet kullanmış birisi olarak; bu tür teknelerle tornistan manevrayı, balıkçılardan öğrenmek en iyisi.
Dümenle manevra yapmaya çalışmak, boşuna stres kaynağı oluyor.
Bu tür teknelerde kıçı gaz koluyla oynayarak attırmak en iyi manevrayı sağlıyor.
Ersin Reis'in dediği gibi, sakin olmak, gaza yüklenmekten çekinmemek lazım.
Palamarsız giriş de, çıkış da mümkün oluyor böylece.
Bir kez yapınca hep yapabiliyor insan.
(Not: Laylon'a geçince aynı yöntemle tornistan yanaşmaya kalktım ve yanaşamadım. Onun da stili farklıymış, öğrendim)
Bende omurga salmadan naylon tekneye geçince şok olmuştum.
-
Kaan , takılmalarını özlemişim..
Haklısın valla.
Fiber candır😀
-
Kopyasını aldım. Artık her konu açıldığında hatırlatırım ;D ;D ;D
(https://i.hizliresim.com/nWnWmR.jpg) (https://hizliresim.com/nWnWmR)
-
Bilen bilir, Yeşilköy de Mare Sail'in yelken eğitimi verdiği Kılçık isimli 32 feet Bavaria Cruiser'ı var. Bildiğimiz laylon. Saro Reis her eğitim dönüşü bir acemiyi dolap dümenin önüne (kıça bakacak şekilde) geçirir; basar tornistana, o acemi araba kullanır gibi tekneyi pontonuna yanaştırır. Ben de 20 yıllık denizci hayran hayran seyrederim. Eee bizde de var bir laylon; eskiden iki kanatlı pervane vardı, tornistana uygun değil dediler, 3 kanatlı ile değiştirdim. Yine aynı? Bu 32 feet Bavaria Cruiser'da var birşey; öğrenecem bir gün.
-
...Bu 32 feet Bavaria Cruiser'da var birşey; öğrenecem bir gün.
Şaft değil saildrive dır.
öZgür (mobil)
-
Ne zaman bu ve benzer konularda birşeyler söylesem, farklı algılanıyor. Tercihlerini benim düşüncelerimin tersi şekilde kullananlar üzerine alınıyor.
Oysa ben kendi tercihlerimi ve uyguladıklarımı yazarken, tekne alacaklar için bir alternatif düşünce olur , farklı bir boyut olur diye yazıyorum.
Oluşan algı, finer olsun çamurdan olsun, fiber olunca bakımı kolay olur, marka tekne alacaksın ki kolay ve değerinde satasın , teknenin denizciliğinden çok sahip olduğu lüks ekipmanlar öne çıkarılıyor.
Malum site , markalı yelkenli ilanları ile dolu. Bir yıldır satılanayan marka yelkenli tekne biliyorum mesela.
Bu algı yüzünden ekonomik ömrünü çoktan doldurmuş , bir projeye dayanmayan, dayansa bile projeye uyulmamış, bir sürü özel yapım diye geçen fiber tekneler el değiştirip duruyor. Benzer şekilde eski marka tekneler de aynı durumda.
Motoru değişmesi gereken, ciddi fiber tamiratı isteyen tekne bile 25 bin Euro dan aşağı değil. En az 25 bin daha harcatır adama.
Bir yandan öyle donanımlı tekneler var ki, görseniz okyanusa gidiyor sanırsınız. Yelken dahi basmıyor.
Ben , tercihlerini yapmış , tekne sahibi dostların tercihlerini eleştirmiyorum. Onlartercihlerini yapmışlar zaten. Ben bu işe yeni başlayan ve yukarıdaki basmakalıp düşüncelerden farklı arma ve alternatifler olduğunu, alınacak teknenin denizciliğinin, taşıdığı ıvır zıvır ekipmandan , lükslerden daha önemli olduğunu, tekne alırken öncelikle bu özelliklere bakılması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.
Buz dolabı soracağınıza vanaları ne zaman değişmiş bunu sorsunlar diyorum. Elektrikli tuvalet olmasa da olur, hatta tuvalet bile olmasa olur, zaten duruyoruz bir yerlerde.
Direği, arması, sokakları, kabuk arma uyumu, motorun durumu çok daha önemli demeye çalışıyorum. Bu ekipmanları kullanmak için , teknenin yapısını bozduğunuzu anlatmaya çalışıyorum.
Yelken yapmanın bir felsefesi olduğunu ya da öyle olması gerektiğine inanıyorum. Bunu savunuyorum.
Üzerime vazife mi? Değil. Yazıyorum sadece. Hepsi bu.
-
...Bu 32 feet Bavaria Cruiser'da var birşey; öğrenecem bir gün.
Şaft değil saildrive dır.
öZgür (mobil)
Özgür Reis; meseleyi biraz daha açar mısınız? Saildrive tekneler tornistanda böyle otomobil gibi rahat manevra yapabiliyorlar mı? Saildrive'ın, şaft'a göre manevra kabiliyetini üstün kılacak teknik ne farklılığı var? Yoksa sail drive kuyruk kendi etrafında dönebilir mu? Teşekkürler.
-
Saildrive, şafta göre, teknenin daha ortasına doğrudur.
Şaft arkada neredeyse hemen dümen palasının arkasındadır. Kıça daha yakın olduğu için pervane etkisi daha çok hissedilir.
Saildrive'da daha ortaya doğru olduğundan etki daha az hissedilir.
Pervane tipi de önemli: kanat sayısı, tipi vb.
-
Kaan reis verdiğin channel lardan çok azına aboneyim. Süper kaynak çok saol . Ama birşey kafamı karıştırdı. önce avrupada insanların genelde omurga salma tercih ettiğini - aradığını yazmışsın. Ama sonra verdiğin youtube kanallarında hemen hemen hepsinin laylonolduğunu?
Ersin reis yazdıklarını zevkle okuyorum ve ben de seninle beraber darkside dayım bilesin. Ancak en zevkle okuduğum topicler yazdıklarına muhalefet olanları (vur-vur-vur). Tek kutuplu bir fikir ne kadar sağlam olursa olsun , birkaç kutuplu tartışma sonucunda oluşacaktan daha zayıf ve daha az öğretici kalıyor. bu sebeple yazdıklarına muhalefet edip topiğini şenlendirenler esasında yazdıklarını kuvvetlendiriyor (zayıflatıyorsa zaten yazdıklarının doğruluk %'si zayıftır zaten)
-
Kaan reis verdiğin channel lardan çok azına aboneyim. Süper kaynak çok saol . Ama birşey kafamı karıştırdı. önce avrupada insanların genelde omurga salma tercih ettiğini - aradığını yazmışsın. Ama sonra verdiğin youtube kanallarında hemen hemen hepsinin laylonolduğunu?
Evet, omurga salma, uzun ya da yarı uzun salmalar ve skeg, depolama alanları tekne ararlarken ilk baktıkları şeyler oluyor genelde. Ya da şöyle söyleyeyim genelde baktıkları tekneler daha eski tarihli yapımlar oldukların ağırlık bu yönde zaten. Eski Laylon kayıkların hani neredeyse hepsi diyeceğim (abartı olmasın) salmaları ve palaları bu yönde.
-
Özgür Reis; meseleyi biraz daha açar mısınız? Saildrive tekneler tornistanda böyle otomobil gibi rahat manevra yapabiliyorlar mı?
Mehmet güzel açıklamış.
Bir (kaç) cümle ekleyeyim;
Pervanenin tipi ve çekme oranından bağımsız, saildriveda pervane tekne pivot noktasına (orta hat, dönme ekseni) daha yakın, şaftta ise daha uzak. Bu nedenle kuvvet kolu saildriveda kısa, şaftta uzun oluyor. Aynı etki daha az hissediliyor.
Fakat şaftlı ve tornistanda hiç çekmeyen tekne de gördüm. (2011 jeanneau 36i, yanmar ileri sancak devirli motor, 3 kanat pervane)
öZgür (mobil)
-
Cevaplar için teşekkür ediyorum.
-
Efendim malum bu günlerde bizlerin tabiri ile Ege uçuyor. Kıyılar 20 knot , orta ege yer yer 40 knot esiyor. Bizler de bilen biliyor, Babakalae, Marmara hattında dayak yemiyelim diye Tayo Mar ı ayvalık setur marinaya emanet ettik, İstanbul da teknesiz günler geçiriyoruz işte.
Dayanamayıp yazacağım gene, hay dilimi eşşek arısı soksun.. Zaten ciddi sert bir havada Gökova dan Ayvalığa geldik, sahi yahu şu modern fiber yelkenliler neredenler.? Koca koca tekneler 20 , 25 knot havada gidemiyorlar mı yoksa. ? Modern değiller miydi bunlar? Neyse çok kurcalamayalım.
Şimdi efendim en son Sığacığa gittiğimde , Malumunuz Cem Gür ile uzun uzun shbet etme imkanı da bulmuştum.
Daha önce de yazdığım üzere Tahiti Ketch ile ilgili uzun uzun konuşmuştuk. Sonrasında bu tekne ile ilgili ciddi bir araştırmaya giriştim. Elime geçen kaynakları deli gibi okuyorum. Kimilerine göre Tahiti dünyanın en yavaş yelkenlisi. İşin ilginç yanı, Tayo Mar ın tasarımcısı Gilmer ile Hanna zamanında çok tartışmışlar bu tekne üzerinden.
Birisinin tasarladığı tekneyi kullanıp, diğerini de yaptırabilirmiyim acaba diye düşününce bu iki artık yaşamayan tasarımcının ve diğerlerinin hangi konuda tartıştıkları çok ilgimi çekti.
Bizdeki tartışmalar , hala ahşap mı fiber mi sığlığında gittiğinden . Bu konularda danışacak çok adam olmadığından , ben de bunu Wooden Boat Form da yazdım.. Bunlar niye tartışmışlar acaba diye..
Breh breh.. Dünyanın dört bir yanından yorumlar geliyor. Ufku açılıyor insanın ister istemez. Detaylı olarak paylaşacağım efendim ama sizler için değil, günün birinde tekne yaptırmaya kalkacak birisine kaynak olsun diye..
Ancak en hoşuma giden ise, Biz Ege de gezelim diye tekne arıyorken, yorum, Atlantikte sorun olmaz ama Pasifik okyanusunda bu tekne yavaş kalır diye geliyor. Biz kiiim... Pasifik kiiiim..
Son yüzyılın yat tasarım tarihi ile ilgili ilginç yorumlar geliyor.. Benim için çok ilginç..
-
Breh breh.. Dünyanın dört bir yanından yorumlar geliyor. Ufku açılıyor insanın ister istemez. Detaylı olarak paylaşacağım efendim ama sizler için değil, günün birinde tekne yaptırmaya kalkacak birisine kaynak olsun diye..
Biraz önce Bülent aradı, üstelik seyirdeymiş.. Bu yukarıdaki paragraf anlamını aşmış biraz..
Beni nazikçe uyardı..
" Ne demek lan sizler için yazmıyorum ? düzelt onu çabuk !! " dedi..
Maksadımı aştıysam özür efendim, ben günün birinde ahşap tekne yaptırmak isteyen olur da , kim ne yapmış diye araştırırken benim gibi zorlanmasın rahat etsin demeye çalışmıştım.
-
Öyle mi dedim Ersinim.:)
-
Öyle mi dedim Ersinim.:)
Olsun yinede özür diledi. Ama ne dediysen artık.
-
Ahşap mı ? Fiber mi ? sığlığı...
İlginçmiş.
Aslında ortada sığlık filan yok. Sadece amaçlarını belirlememiş yada tam tersine tekneyi araç olarak kullanmak isteyen kişilerin tercihleri var.
Kişilerin tercihi ahşap olmayınca ( ki söylüyorum, benim gibi ahşap seven birisine bile ahşap muhalefeti yaptırıyorsun) söyledikleri, düşünceleri yada tercihleri, dolayısıyla tartışmaları sığlık olmuyor.
Mesela, ahşap hakkında korkular olduğu doğru ancaki yeni teknolojilerle bu korkuların azaldığı da doğru. Bu durumda ahşap tekne candır demek yerine bu yeni teknolojileri iyice bir araştırıp, hakkında ciddi bir makale yazmak gerekir. Ülkemizden planına göre yapılmış herkesin beğenisini kazanacak, kullanım alışkanlıklarına uygun, ortalama tekne planlarının yapılmış örnekleri bulunup gösterilebilir. Mesela Tayo-mar dersen yanılırsın. Herkes fotoğrafını çeker, çooook güzel der ama satın alacak yada yaptıracak kişi sayısı parmaklar kadardır. Bu da bir gerçek. Ahşap tekne düşünenler oluyor, yaptırmak herkesin harcı değil, araştırıyor, soruşturuyor. Öğrenirkende bir tirhandil fiyatına bakıp 100,000-300,000€ fiyatlarını görünce kaçacak delik arıyor. Ya da yapılmış örnekler, görüyorlar, süreçler, harcanan paralar, stres, ustalar vs...dediğim gibi herkesin harcı değil.
(Ha, bu arada senin araştırmaların ve sonunda yaptırmak nasip olursa yaşayacağın o süreç hepimiz için çok faydalı olacağı kesin. Bu yüzden yazacağın her satırı önemsiyorum.)
Ortalama bir amatör denizci 30,000-150,000€ arası bütçe ile tekne sahibi oluyor. Yıllık kullanım süresi belli, bakım için ayırabildiği süre belli. Kullanım tercihleri belli. Bütçe desen zaten sıkıntı. Büyük şehirlerde yaşayıp halen çalışma hayatına devam eden birisi için "denizci" ve "gönlünde ki" tercihler hep en sonda kalıyor. Emekli olduğunda da bir ev kirası ve iki emekli maaşı ile bütçe hesabında ince eleyip sık dokuması şart. Şayet patronlukan emekli değilse.
Bak basit bir örnek,
Atlantik yada Pasifiğe açılmayı düşünüyor musun ? Düşünüyorsan Tahiti keç araştırman çok normal ama yoksa, yok arkadaş ben Akdeniz insanıyım, atmam kendimi bu gölden dışarıya diyorsan, ne yapacaksın yok tahiti keç'i yok ingiliz iş teknesini. Aslanlar gibi tirhandil var, yaptır gönlünde ki gibi randa arma en babasından. Kanıtlanmış, bölgeye en uygun olan, geleneksel, insanın içi gidiyor üstündeyken. Fotoğrafını bile koyunca herkes hayranlıkla bakıyor.
Ha tirhandil değil farklı çizgi istiyorum diyorsan oda belli zaten. Ama daha önce yazdıkların ile tahiti keç'in alakası bile yok.
Yani tekne nasıl olacak diye düşünüyorsun belli çizgilerin var, ne amaçla kullanacaksın üç aşağı beş yukarı oda belli.
Eee o zaman, seni engelleyen ne? tercihlerinin netleşmesini engelleyen, aklında cevapsız sorular var demek ki. Bu soruları bir dök ortaya belki farklı bir yaklaşımla karşılaşırsın.
Elbette yabancı formlarda ki denizcilerin konu hakkında ki görüşlerini de öğrenmek isteriz hepimiz. Sanırım burada herkes yeni fikirlere açıktır. En azından kendi bölgelerine ki genelde kısa sürelide olsa okyanusa açılıyorlar, tercihlerini, görüşlerini öğrenmek isteriz. Ama şu da bir gerçek ki, onlar da bizim bölgemiz hakkında bilgisiz. En azından ziyaret etmemiş olanlar, merak etmemiş olanlar. Ne denizini bilirler ne tekne tercihlerinin sebeplerini. Biz daha avantajlıyız aslında. Hepisini aynı anda öğrenme şansımız var.
-
Sevgili Kaan ,
Amerika da insanllar bolluk içinde yaşamıyorlar. Ne doğru dürüst sağlık sigortaları var, ne de güvenceleri. Lay off diye bir tabiri var adamların. Doğrumu yazdım hatırlamıyorum şimdi. Proje bitince kapı önüne koyuveriyorlar adamı. Yeni proje alınca geri çağırıyor.
Her şey , buradakinden daha pahalı ve çok daha kötü işçilik var. Sen Amerikalı ustanın aldığı parayı ver bizim ustalara bak o zaman ne oluyor.
Yani o insanların da kendilerine göre bütçeleri, borçları var. Amerika da banka borcu olmayan adam çok azdır. Adamların her şeyi banka üzerine kurulu. Kapitalizmin en vahşisini üretmişler ve yaşıyorlar dibine kadar.
Buna rağmen , bahçelerinde , bir yerlerde tekne yapıyor ve kullanıyorlar. Ahşap yapıyorlar çünkü daha ucuz ve işlemesi kolay.
Keza , Avrupa, ekim ayında , Cenova, Barcelona, Malaga, lizbon, Marsilya, Casabilanca ya gittim. Hepsinin marinalarını gezdim, kullandıkları teknelere baktım. Yetmişlerden kalma 28 feet bilemedin 30 feet tekneydi çoğunluğu. Çok az yeni tekne gördüm. Çok az 50 feet tekne gördüm.
Ahşap , fiber tartışması sığ , çünkü sonu hep fiber iyidir, fiber candır ile bitiyor.
Senin yazdıkların da keza kendi içinde mantıklı görünse de kısmen doğru da olsa , ben de sana bu kadar 2010 yılı, 40 feet ve üstü tekneyi kim kullanıyor diye sorarım.
Sabah yazdım, Bülent yanlış anlaşılır diye düzeltmemi istedi. Şu yazılanlara bir dışarıdan bak, hiçbirşey bilmiyorsun ama tekne alacaksın. Kafaya koymuşsun.
Şu okuduklarından sonra ne alırdın.? Tekne yaptırırmıydın acaba? Eee bu ülkede bu işler nasıl gelişecek peki? Hep sömürülecekmiyiz böyle.?
Markalı , fiber, denizcilikle alakası olmayan , direkli bir motoryat alırdın bir de bunu yelkenli sanırdın.
Ben de diyorum ki , farklı ve ucuz çözümler , armalar var. Koca koca tekneler olmadan da geziliyor işte. Buz dolabından, çok daha önemli kriterler var bir yelkenli için. Tabi derdin yelken yapmaksa.
Tekne yaptırmak zordur bir şehir efsanesinden başka bir şey değil. İş yaptırmayı bilmeyen, bir iki kötü ustanın eline düşmüş , adamların hikayeleri bunlar.
Aya roket mi atacağız. ? Allahın salak Amerikalısı yapıyor da biz niye yapamayalım. ?
Soru bu.. ? Eni konu kayık yapacağız .. Bir sürü tipi, kolay yapılanı , zor yapılanı var.
Al sana bir şehir efsanesi daha..marka tekne kolay satılır mış. Pöh.. Bir mal doğru fiyatı bulursa satılır. Marka bir malın özelliklerinden sadece biridir.
Aç bak sahibinden de bir buçuk yıldır satılamayan marka tekneler var.
Gelelim Tahiti ketch konusuna. Tahiti Ketch bir tirhandil zaten.. Hanna isimlibir Amerikalı tekne mimarı , Florida da yaşayan ve kendi teknelerini kullanan Yunan balıkçı teknelerini görür. Ayna kıç inşaa edilmiş tirhandillerdir bunlar. Satın alır birini inceler. Olmadı gider gerçek bir tirhandil bulur.
Sonra da tahiti kech i tasarlar. Bunlar 1930 lu yıllarda olur. Yani neredeyse 100 yıl önce.
İmalatı son derece basit, başı kıçı bir , simetrik , sadece yükseltilmiş bir tirhandilden başka bir şey değildir yaptığı. Bu tasarım öyle tutar ki kimi kaynaklara göre 700 , kimi kaynaklara göre ise 1000 den fazla yapılır.
Dünya seyahati yapanların klasik tercihi haline gelir. En çok arması eleştiri alır. Eleştirenler ise yachtmen lere tekne yapan tasarımcılardır. Hanna tüm hayatı boyunca bunların tasarımlarını kritize eder durur.
Geniş hacmi, güvenli ve konforlu seyri ile çok tutulur. Yavaş bulanlar armayı büyütürler.
Ucuz olsun diye beton salmaya göre tasarlanan ilk versiyon revize edilir.
Bak , 20 knot hava var Ege de.. Ben dahil hepimiz kaçtık bir yerlere.
İşte bir Tahiti kech olsaydı şimdi cayır cayır yürürdük şimdi.
700 mil yol yaptım, Neredyse tüm bilinen limanlara girdim. Volkanik adalardan oluşmuş, bu derece yüksek ve giritili çıkıntılı coğrafya da hiç rüzgar yok iken sanki otuz knot rüzgar esiyormuş gibi dalga yapan yerler var. Örnek çok , çandarlı körfezi, gökova çökertme açıkları.
Rüzgarın başka , dalganın başka yönden geldiği denizler var. Çok ilginç ywrlerde akıntılar var.
Bir okyanustan çok daha zor ve ani şartlar var ege de .. Tirhandil kökenli bir okyanus tekensi .. Daha ne olsun,. ?
-
Amerikada ki insanların vahşi kapitalizmin kucağında olduğu kesinlikle doğru. İşciliğin çok yüksek maliyetler getirdiğide. Bu yüzden mümkün olduğunca kendi imkanları ile tekne yaptıkları da doğru olduğu kadar, tekne yapımı için zaman ve mekan kısıtı olanların, 5,000$ a tekne bulabildikleri, bir tekne refit'i için 2-3 yıl uğraştıklarıda doğru.
Teknelerin görece küçük oldukları da doğru. 32-34-37-38 sanırım en çok tercih edilenler. Zaten iki ikişiye yetiyor rahat rahat. Ha, karayiplere gittiklerinde tekne de durmamak için dört dönüyorlar o ayrı. Ama orada bile genele bakınca, eğer bulunduğu bölge kapalı, geleneksel tekne tasarımları yada festivalleri yoksa, bizim ( en azından benim) ağzımın suyu aka aka baktığım fiber HC'ler, Tayanalar, Pacific seacraftlar, WS'ler, BCC'ler vs tercih ediliyor. Ciddi bir refit piyasası var.
Tartışmaların Fiber candır denmesinin nedeni, daha önce saydığım nedenlerden. Ahşabın gelişmesini, değişmesini istiyorsak, tercih nedenleinin çoğalmasını istiyorsak, kişilerin tercihleri ile değil, somut kanıtlarla ortaya çıkılmalı. Basit şeyler ile uçuruma atılmamalı. İlla ki ahşap olacak, buzdolabı da gerekli değil deyip, gelişmesini beklemek naiflik oluyor bence.
2010 yılı 40 ft üstü tekneler soruna gelince. Marinalarda başka ne görüyor ki insanlar. Eğitim aldığı kişiler bile bavaria'dan başkasına güvenme gibi bir cümle kurabiliyorsa , daha gidilecek çok yol var demektir.
Senin insanlarla ters düştüğün noktalar şu. Genel eğilime kulak vermemen. 3 ay denizde ailesi, eşi, sevgilisi ile olan insan sayısını yok sayman. Maksat hiç bir zaman sadece yelken yapmak olmuyor. O dediğin farklı bir şey. Hep söylerim böyle düşünenlerin bir "teknesi" bir de "yelkenli kayığı" olmalı. İkisi farklı şeyler.
Tekne yaptırmak yanlış bilinen efsane mi ? bence değil. Mesela sen çokça iş yaptırma ve şantiye tecrüben olduğu için sana basit geliyor olabilir ama bu inan herkes için bir iş değil.
Tahiti keç'i biliyorum. Tirhandille okyanus neden çıkılamaz diye araştırırken karşıma çıkmıştı çok önceleri. Ve yine diyorum ki eğer Akdeniz çanağındaysam tırhandili tercih ederim. Hatta biraz daha "lüx" istiyor ama daha az yelken istiyorsam gulet. Benim tercihim olurdu elbet.
-
Tabii ki arada bu kadar ahşap tekne konusu geçince ve o muydu bu muydu diye konuşunda şu tekneyi ekleyeyim şuracığa.
Ahşap teknelerin doğru planla, doğru yapıldığında güzelliklerinin sınırı yok. Bu bir gerçek.
1935 Danimarka yapımı. Meşhuurr Georg Berg tasarımı. Düzgün bir zevk ve işçilikle restore edilince ortaya şöyle bir şey çıkıyor.
( 165,000 dolarese satılık olduğunu da ekleyeyim.)
Şimdi, mesela ahşap sever ve ahşap güzelliklere sahip olmak isteyen birisi, aynı fotoğraflarda ki gibi bir tekneyi, birebir kopyasını istese, (modern tekniklerle) ne kadar da sürede, ne kadar fiyata ve nereye yaptırabilir.
Bu soruların cevabı, kişilerin ahlap tercihlerinde büyük etken olur. Bunlara doğru cevaplar verebilirsek, tahmin yürütmeden, belki herşey farklı olur.
(https://i.hizliresim.com/6XA1N3.jpg) (https://hizliresim.com/6XA1N3)
(https://i.hizliresim.com/WQMPDN.jpg) (https://hizliresim.com/WQMPDN)
(https://i.hizliresim.com/3qbVzr.jpg) (https://hizliresim.com/3qbVzr)
(https://i.hizliresim.com/RP7vDa.jpg) (https://hizliresim.com/RP7vDa)
(https://i.hizliresim.com/pWZDbq.jpg) (https://hizliresim.com/pWZDbq)
(https://i.hizliresim.com/kWND9r.jpg) (https://hizliresim.com/kWND9r)
(https://i.hizliresim.com/N1vonY.jpg) (https://hizliresim.com/N1vonY)
(https://i.hizliresim.com/aGOAlB.jpg) (https://hizliresim.com/aGOAlB)
(https://i.hizliresim.com/YNX9Qj.jpg) (https://hizliresim.com/YNX9Qj)
(https://i.hizliresim.com/8d4rak.jpg) (https://hizliresim.com/8d4rak)
-
Çok güzel tekne.Pahalıdır,hantaldır,yavaştır,bakımı zordur........vs.Ama çok güzel.Değer zorluklara.
-
İki küçük ekleme yapayım;
Amerikalıların (veya her kim yapıyorsa) evde bahçede ahşap tekne yapma sebebi daha ucuza kaliteli tekne yapabilmek içindir. Bahçede vakum infüzyon polyester yapılamadığı içindir.
Egede 20+ havada ister tirhandil, ister tahiti keç, ister modern fiber teknen olsun mutlu mesut yukarı çıkılmıyo. Az veya çok dayak yiyor yoruluyor ve mutsuz oluyorsun. (Her çeşidini yedim biliyom).
Burada mutluluğu arttıran tek kriter tekne boyu.
öZgür (mobil)
-
Birinin "baba annesinin" vecizesi hayatın her sahnesinde/ sekansında geçerlidir. "Her seçim bir vazgeçiştir". Doğru değil mi?
Plastik seçersen ahşabın avantajlarından ve sana verebileceği romantik ve nostaljik duygulardan, daha pekçok "derin" bilgi ve birikimden, ahşap seçersen kıvraklıktan, çağdaş olmaktan / görünmekten, tornistanda kostaklanmaktan, yeri geldiğinde hoop diye denize atmaktan vazgeçiyor olacaksın.
Bu seçim de biraz "inanç" gibi. Nedeni niçini olsa da karşı taraf anlamamak ve/ya kabul etmemek için direniyor.
Oysa Posseidon kızıp köpürdüğünde, esip gürlediğinde tokadını atarken "Aaaa bu pilastikmiş az kollayayım yavaş vurayım / Vaaay bu ahşapmış. Densiz! Kendini beğenmiş!!! Al sana dev dalgayı da gör gününü" demiyor. ;)
-
İki küçük ekleme yapayım;
Amerikalıların (veya her kim yapıyorsa) evde bahçede ahşap tekne yapma sebebi daha ucuza kaliteli tekne yapabilmek içindir. Bahçede vakum infüzyon polyester yapılamadığı içindir.
Egede 20+ havada ister tirhandil, ister tahiti keç, ister modern fiber teknen olsun mutlu mesut yukarı çıkılmıyo. Az veya çok dayak yiyor yoruluyor ve mutsuz oluyorsun. (Her çeşidini yedim biliyom).
Burada mutluluğu arttıran tek kriter tekne boyu.
öZgür (mobil)
Özgür, birkaç soru sorabilir miyim ?
Sert havayı kaç knot'dan itibaren sert hava olarak nitelendirirsin?
Ege'de "Yukarı çıkarken" etapları, önceden belirlenen rotadan şaşmadan mı tamamlamak istersin? Şaşarsan tolaransın ne kadardır?
-
Cem Gür ün sorduğu sorular önemli. Arada kaynatmadan devam edelim. Konu ahşap da değil aslında.
Burak doğrular sanırım, arkadaşı Leo ve bir kaç kişi daha fiber tekne döktüler daha yeni. Komedi maliyetler ile . Leo yetmiş yaşın üstünde.
Adam bu saatten sonra , ne teknesi demiyor fiber tekne yapıyorlar dostları ile birlikte.
Kimseye teknene buzdolabı alma demiyorum ben. Buzdolabından önce daha önemli önceliklerin olabileceğini harırlatmaya çalışıyorum. Buzdolabı koy. Ama güneş panellerini bimini üstüne sabitlersen , biminiyi yelken yaparken kapatamazsın. Kapatmaz isen ana yelkeni göremezsin. Göremez isen trim yapamazsın.
Koskoca tekne tasarlıyorlar, hala güneş panellerini koyacak yer yok. Teknenin kıçına tuhaf bir taşıyıcı ve üzerinde panel koymak zorunda kalıyorsun. Al işte Bülent yaptırdı en son. Kusura bakmayın ama çok çirkin. Gözünüz alıştığından size çirkin gelmiyor.
Aali geçenlerde bir tekne tasarımı koymuştu, ukalalık ettik şöyle böyle diye. Ama teknenin en önemli özelliği arkasındaki uzantı idi. Burası çok rhatlıkla depolama alanı ve güneş panelleri için ya da güneşlenmek için diye açıkladı da şaşırıp kaldık.
Dünya çapında eski tekneleri revize edenler var, eski teknelerden esinlenip , yeni modeller geliştirenler var. Kendisi yapanlar var. En basitinden dingi yapıyor adam .
Yüzlerce seçenek var. Farklı armalar var.
50 feet ve üzeri teknesi olanlar alınmasın sakın . Teknik bir detay yazacağım. 50 feet teknenin cenovasını açık haldeyken gördünüz mü? Ben korkarım o yelkeni açmaya. Adam 50 feet tekne tasarlamış hala tek direk.
Hep meşhur hikayedir anlatılır. Ustayla anlaşırsın , parayı alır tekneyi bitirmez sürekli para ister geyiği. Ben ve benden beter adamlara denk gelirse yadı gülüm keten helva.
Bu ülkede bir şekilde tekne yapımı teşfik edilmeli. Bu konularda kulis yapılmalı. Kusura bakmayın ama maci kart sıkıntısından daha önemli bir konu bu. mavi karta kafa yorduğumuz kadar buna da kafa yoralım.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Mustafa abi gitti gezdi. Kurcaşile de öyle proje götür , tekne yaptırsınlar, uğraşmıyorlar bile. Adam balıkçılara kayık çakıp duruyor babadan kalma method ile. Ne uğraşır senle. Kala kala bilinen Tuzla kalıyor. Eh rakipsiz kalırsan fiyt da ona göre olur. Tuzla fiyatları İngiltere deki tersane ile aynı neredeyse.
O yüzden , önce bir yer bulunacak, sonra marangoz. Olmadı fiber ustası da olur.
Önce formdan konuşacağız, sonra armadan, sonra malzeme seçeriz, ahşap mı , fiber mi saç mı alüminyum mu olsun.
Kabuk maliyeti teknenin sadece max %20 sini geçmiyor. Tüm tekneyi tik yapsan, toplamda maliyeti belki %5 oynatır.
Hiç güzel örnekler yokmu.. ? Kalaycıoğlu na tekne tasarlatıp, adamın tersanesinde yapılmış 8 m. Tekne var. Betül kullanıyor cayır cayır. Tejk başına Karadenize gitmişliği var. Mükemmel bir tekne. Kooparatif olarak yaptırmışlar. Felaket hızlı, çok iyi tasarlanmış bir tekne. Geçen yıl bir kopyasını sarıyorlardı. 20 bie Euro ya satamadı sahibi.
Yalvardım tekne arayan bir çok dosta gidin bakın diye , gidip bakmadılar bile.
Neyse.. Yanlış anlaşılmasın aman, ben tercihlerini yapmış dostlara yazmıyorum bu yaşadıklarımı ya da öğrendiklerimi. Yarın öbür gün birileri de tekne yaptırmak isterse neler araştırılmış, neler konuşulmuş okunsun diye yazıyorum.
Yoksa kiminle niye tartışalım ki. Bulursun bir proje yaptırır gezersin.. Maksat o değil işte.,
-
Fiber tekneyle bakıyorum, ici alabildiğine Maun ahşap kaplanmış, güvertesi, havuzluğu tik, dokunuyor seviyorum ellerimle, ahşabı hissediyorum. Kabuk fiber bana güven veriyor, sezonluk bakımlarda büyük kolaylık sağlıyor. Ozmoz diye bir hastalık var ama o da çok az fibercirin karşısına çıkıyor. Ahşap tekneyle bakıyorum, onun da içi ahşap ve sevilesi, koklanası. Ama dışına bakıyorum ahşap tekne olduğunu anlamak için kırk inceleme yapmak lazım. Dışı polyester sarılıp bir güzel kundaklanmış, fiber olmuş yani. Kaldı mı öyle kalafatlı, dışı sadece vernikli tekneler? Çok nadir. Benim gördüğüm Fiberler ahşaplaşmış; ahşaplar fiberleşmiş. Ahşabın bir de içten içe devam eden ve anlaşılması çok zor kurt sorunu var. Yanılıyor muyum?
-
Hulusi reisim, ben fiber tekneye karşı değilm. Bu karıştırılıyor. Su kontrası olarak bilinen malzeme ne kadar ahşaptır? Tartışılır . Ama kullanışlı ve dayanıklı bir malzeme ve kullanılıyor. Bu tür malzemelerde epoksi , elyaf çözümler harikalar yaratıyor.
imal etmesi kolay, sonrasında da bakımı kolay ve ucuz malzeme aradığınızda endüstriyel ahşap malzeme öne çıkıyor. Bu endüstriyel ahşap ürünler ve bağlayıcıları son derece güzel görüntü de veriyorlar.
Form ve arma kalıyor geriye. Uzun yol yapanlar , " seperated rig " tercih ediyorlar. Yani kocaman cenova küçük ana yelken tercih etmiyorlar. " cutter " , kotra arma tercih ediliyor genelde.
Yani , tekne kabuğu üzerine yelken alanını dağıtıyorlar. Çift direkli, kotra arma bir yelkenli, farklı havalarda farklı yelken kombinasyonları sağlıyor size.
Yelken alanını , kabuk üzerinde dağıttınızmı, bunu en iyi omurga ya da omurga salmaya yakın salma tipleri ile mükemmel uyum sağlıyor bu arma.
Tekneniz hele birde başı kıçı bir ise , pupadan gelen denizlerde daha az aykırılıyor, aynı pruva da olduğu gibi yarıyor dalgayı.
Çift direkli bir yelkenli , daha konforlu seyir yapmanıza neden oluyor. Daha az bayılıyor, daha az baş kıç yapıyor çünkü.
Hele bir de palası dışarda ise , mis gibi gözünüzün önünde.. Yeke dümen ile yelken triminiz ne derece doğru rahatlıkla anlayıveriyorsunuz. Triminiz doğru değilse , pala üzerindeki yükü hissediyorsunuz çünkü. Doğru trimde ise hafliyor dümen.
Bu tür bir tekneyi ahşap yerine , saç, alüminyum , fiber de yapabilirsiniz. Alüminyum hele mükemmel olur. Fiber de olur. West sail, baba , bunlar bahsettiğim forma yakın fiber tekneler mesela.
Omurga salmanın dez avantajları yok mu. Var elbet, tornistanda dümen dinlemiyor, bordadan gelen denizlerde dalganın alttan yuvarlanması zor oluyor benim gördüğüm.
Ahşap, kolay işlenilebilirliği ve sonrasındaki servis kolaylıkları ile öne çıkıyor. Diğer malzeme tipleri ciddi uzmanlık istiyor çünkü.
Kurt konusuna gelince, eh bu konuda bir döküman bile yok Türkçe . Mutlaka vardır belki ama teknesine kurt girince , ne yapılması gerektiğini yazan bir ben varım sanal ortamda.
Emprenye ettinizmi , kurt murt girmez teknenize. Sorun emprenye edilmemiş ahşapta çıkıyor ortaya.
Üstelik , kurt fiberi de yiyor bilginize. Yeri gelmişken yazayım, elma kurdu gibi yemiyor ahşabı. İçinde büyüyor ve büyüdüğü kadar zarar veriyor. Bulunduğu ahşaba değil , dışarı yumurtluyor. Milyonlarca ama.. Hayatına erkek başlayıp, ahşaba girince dişi oluyor. En fazla iki yıl yaşıyor. En büyüğü 12 cm kadar oluyor. Mayıs - Ekim ayları arasında yumurtluyor. O yüzden ahşap bir tekneyi bu aylardan önce karaya alıp, zenhirlisini atmak iyi bir koruyucu yöntem oluyor. Ahşaba her yönden giriyor ancak su yolunda ilerliyorlar. Nerde olduğunu bulmak kolay oluyor yani. Tüm bunları yabancı kaynaklardan derlemiştim. Hiç Türkçe kaynak Yoktu.
Benim palamın yanaklarını , ve buna bağlı su kontrasını yemişlerdi. En iyi çözüm komple değiştirmek. Ben de öyle yapmıştım.
Tüm pala bana 450 TL ye mal olmuştu.. İşçiliğini katmıyorum. Ben kendim yaptım malum.
Yani illa ahşap olacak diye bir derdim yok. Yelkenli bir teknenin önceliği yelken olmalıdır.
Her havada gidebilen, üstelik konforlu gidebilen yelkenliler var. Mustafa abinin videosuna baksanıza.. Hava nasıl. Adam durmuş leylekleri çekiyor. Mustafa abinin dehşet tecrübesini bir yana bırakıyorum. Bu denizde , 30 feet baba birinci camadan da kendi kendine giderken sorsak mı başka yelkenli gördü mü acaba? belki yarışçılar çıkmıştır.
Benim " cenova drive " diye ismi taktığım, cenova gücü ile yürüyen, ütü şeklinde , küçük ana yelkenli tekneler dışında armalar, tekne modelleri, ve isterseniz yapım seçenekleri var.
Benden başka da yazan yok zaten.. Hem fikir olan da yok zaten.
Bir deli benim her halde bu köyde..
Tekneye ilave edilecek her türlü ekipman , buz dolabı, güneş paneli, işte aklınıza ne geliyorsa, bunların teknenin denizciliğini engellememesi gerektiğini söylüyorum ben.
Mesela bu " flush deck " tabir edilen kamara olmayan düz modeller , güneş paneli koymak için ne kadar da müsait. Keza hech kapaklarının üzeri. Güneş panelleri için çok uygun.
-
Matafora ne kadar güzel yaparsanız yapın hangi ıyi ustanın elinden çıkarsa çıksın kesin olarak güzel bir görüntü sergilemiyor.
Ama
1. Bot için harika yer acıyor.
2. Panelleri koyacak yeriniz oluyor ve böylece bimini kapanıyor.
3. Fazladan monte ettiğiniz koç boynuzları çeyrek portucluk alan sağlıyor.
-
Ersin reisim bir iki ekleme - düeltme de ben yapayım ve fikirlerimi de söyleyeyim.
Hulusi reisim, ben fiber tekneye karşı değilm. Bu karıştırılıyor. Su kontrası olarak bilinen malzeme ne kadar ahşaptır? Tartışılır . Ama kullanışlı ve dayanıklı bir malzeme ve kullanılıyor. Bu tür malzemelerde epoksi , elyaf çözümler harikalar yaratıyor.
O malzemeye kompozit deniyor , diyagonal çıta kaplama da yapılır ve böyle diyagonal üç kat çıta kaplama 3-4 mm. sac tekne dayanınıklığı verir bildiğim.
Form ve arma kalıyor geriye. Uzun yol yapanlar , " seperated rig " tercih ediyorlar. Yani kocaman cenova küçük ana yelken tercih etmiyorlar. " cutter " , kotra arma tercih ediliyor genelde.
Yani , tekne kabuğu üzerine yelken alanını dağıtıyorlar. Çift direkli, kotra arma bir yelkenli, farklı havalarda farklı yelken kombinasyonları sağlıyor size.
Cutter iyidir uzun yol ve sert hava için ancak çift direk = çift arma güvertede kalabalık yaptığı gibi aynı zamanda armanın bakım işlerini çoğaltıyor , bu nedenle artık çok tercih edilmiyor.
Tekneniz hele birde başı kıçı bir ise , pupadan gelen denizlerde daha az aykırılıyor, aynı pruva da olduğu gibi yarıyor dalgayı.
Kano kıç ve karpuz kıç ile yawl da iyidir.
Çift direkli bir yelkenli , daha konforlu seyir yapmanıza neden oluyor. Daha az bayılıyor, daha az baş kıç yapıyor çünkü.
Hele bir de palası dışarda ise , mis gibi gözünüzün önünde.. Yeke dümen ile yelken triminiz ne derece doğru rahatlıkla anlayıveriyorsunuz. Triminiz doğru değilse , pala üzerindeki yükü hissediyorsunuz çünkü. Doğru trimde ise hafliyor dümen.
Yeke dışarıda demek istedin herhalde , yeke içeride de olsa aynı hissi veriyor. Hidrolik olmayan halatlı sistem dolap dümenlerde de o kadar olmasa da hissedebiliyorsun.
Bu tür bir tekneyi ahşap yerine , saç, alüminyum , fiber de yapabilirsiniz. Alüminyum hele mükemmel olur. Fiber de olur. West sail, baba , bunlar bahsettiğim forma yakın fiber tekneler mesela.
12 m. den küçük sac tekneler ağır oluyor , iyi değil derler.
Omurga salmanın dez avantajları yok mu. Var elbet, tornistanda dümen dinlemiyor, bordadan gelen denizlerde dalganın alttan yuvarlanması zor oluyor benim gördüğüm.
Genelde baştan kara yanaşırlar o nedenle. Dalganın yuvarlanması anlaşılmadı. Tekne martı gibi yükselip inmiyormu dalga geçerken. ?
Ahşap, kolay işlenilebilirliği ve sonrasındaki servis kolaylıkları ile öne çıkıyor. Diğer malzeme tipleri ciddi uzmanlık istiyor çünkü.
Kurt konusuna gelince, eh bu konuda bir döküman bile yok Türkçe . Mutlaka vardır belki ama teknesine kurt girince , ne yapılması gerektiğini yazan bir ben varım sanal ortamda.
Ben yazdım Ge-Ko da. Hem netice de aldım tedaviden. Birisi oradan alıp bana iletirse burada da yayınlarım. :)
Emprenye ettinizmi , kurt murt girmez teknenize. Sorun emprenye edilmemiş ahşapta çıkıyor ortaya.
Çok doğru.
Üstelik , kurt fiberi de yiyor bilginize. Yeri gelmişken yazayım, elma kurdu gibi yemiyor ahşabı. İçinde büyüyor ve büyüdüğü kadar zarar veriyor. Bulunduğu ahşaba değil , dışarı yumurtluyor. Milyonlarca ama.. Hayatına erkek başlayıp, ahşaba girince dişi oluyor. En fazla iki yıl yaşıyor. En büyüğü 12 cm kadar oluyor. Mayıs - Ekim ayları arasında yumurtluyor. O yüzden ahşap bir tekneyi bu aylardan önce karaya alıp, zenhirlisini atmak iyi bir koruyucu yöntem oluyor. Ahşaba her yönden giriyor ancak su yolunda ilerliyorlar. Nerde olduğunu bulmak kolay oluyor yani. Tüm bunları yabancı kaynaklardan derlemiştim. Hiç Türkçe kaynak Yoktu.
Kurt normal fiberi veya marin kontraplağı heleki epoksi kaplanmışsa yiyemez içindeki kimyasallardan dolayı. (Kontraplak yapılırken ethanol ve üre karışımından bir tutkal kullanılıyor. )
Döküman yok ama ustaların beş altı senede bir teknenin altındaki boyayı pürmüzle yakmalarının sebebi ahşapta kurt varsa yok etmek içindir ,sadece boyayı temizlemek için değil. :)
Benim palamın yanaklarını , ve buna bağlı su kontrasını yemişlerdi. En iyi çözüm komple değiştirmek. Ben de öyle yapmıştım.
Tüm pala bana 450 TL ye mal olmuştu.. İşçiliğini katmıyorum. Ben kendim yaptım malum.
Yani illa ahşap olacak diye bir derdim yok. Yelkenli bir teknenin önceliği yelken olmalıdır.
Her havada gidebilen, üstelik konforlu gidebilen yelkenliler var. Mustafa abinin videosuna baksanıza.. Hava nasıl. Adam durmuş leylekleri çekiyor. Mustafa abinin dehşet tecrübesini bir yana bırakıyorum. Bu denizde , 30 feet baba birinci camadan da kendi kendine giderken sorsak mı başka yelkenli gördü mü acaba? belki yarışçılar çıkmıştır.
Ben de seviyorum o havaları. İrfan ve Koray ın videolarını da görmek lazım :)
Aşağıda senin sevdiğin Samos-Pısagor önlerinden Kuşadasına inerken 35-40 knot civarı hava , bumba palangası laçka :)
[/color]
Benim " cenova drive " diye ismi taktığım, cenova gücü ile yürüyen, ütü şeklinde , küçük ana yelkenli tekneler dışında armalar, tekne modelleri, ve isterseniz yapım seçenekleri var.
Benden başka da yazan yok zaten.. Hem fikir olan da yok zaten.
Bir deli benim her halde bu köyde..
Yazıyoruz ya hepimiz zaten. ::)
Tekneye ilave edilecek her türlü ekipman , buz dolabı, güneş paneli, işte aklınıza ne geliyorsa, bunların teknenin denizciliğini engellememesi gerektiğini söylüyorum ben.
Doğru , ancak herkes te bunun için fikir üretip bir şeyler uydurmaya çalışıyor teknesinde , kolaya kaçmak yok. :)
Mesela bu " flush deck " tabir edilen kamara olmayan düz modeller , güneş paneli koymak için ne kadar da müsait. Keza hech kapaklarının üzeri. Güneş panelleri için çok uygun.
Flush Deck sevmiyorum. Güverteye düşürdüğün veya koyduğun herşey denize gidiyor. :)
-
Evet efendim , attık tutttuk ama, bu arada Tayo Mar da bu seyir sonrası , ihtiyaca binaen yapılması gereken değişiklikleri de yazmayı unuttuk.
Malum civadra kırıldı, yenisinin ahşabı hazır. Akaju dan yapılacak. Gargari halkası biraz daha genişletilecek ve yine uca doğru incelen, ancak daha kalın bir civadra olacak. Beni taşımalı . Ayrıca admiralty çapa da arık ön güvertede yer işgal etmeyecek böylece.
Altına , perşembe pazarında yerini buldum, üçgen bir ağ ördürülecek. Önemli bir depolama alanı olarak kullanılacak. Yine bu seyirde ön güvertedeki hech kapağını etkili bir şekilde kullanmadığımı farkettim. Bu kapak, kamaranın ön depo bölümünün hemen üstünde. Buraya kamara içinden ulaşmak zor olduğundan kullanmıyordum pek, oysa hech kapağından kolayca ulaşılıyor. Özellikle bavul ve kişisel eşyalar için çok değerli bir alan ortaya çıktı.
Ön güvertede bu sene farkettim ki çok keyifli uyunuyor, ancak yedek mazot bidonları, ilave portatif su tankı derken öldürmüşüm burayı.
Bu yıl ön güverteye minder yaptıracağım. Bir de cibinlik düşünüyorum. Floğun mandarı ile basıp, cibinlik uçlarını da yastıkların altına sıkıştırdın mı yaşasın sivrisineksiz akşamlar.
Keza ön güverteye uygun bir tente de tasarlıyorum. Buraya küçük bir masa ile iki katlanır sandalye bile konulur gibi sanki.
Havuzlıkta da önemli değişikliklere ihtiyaç olacak. Bir kere motor anahtaı buradan alınıp, kamaraya alınacak. Havuzlığa su dolduğunda ciddi sıkıntı yaratıyor. Bu boşluk havuzlukta ayrıca bir gider olarak değerlendirilecek.
Benzer şekilde otopilot elektrik başlantısı da yer olarak çok sıkıntılı bir noktada. Kalabalık seyirlerde rahatlıkla üzerine basılıp kırılabilir. Elektrik bağlantısı da portuçun içine alınacak.
Portuç kapak menteşeleri hala sabitlenmemişti. Onlar sabitlenecek.
Özellikle kafadan ve bordadan gelen ve ön ve orta güverteye gelen serpintilerin havuzluğa gelmeden deşarj edilmesi için sokaklara portatif dikmeler yapılacak.
Frengi delikleri için de ahşap kapaklar artık şart oldu. Ayrıca havuzluk iskele ve sancak tarafına , yüksek denizlerde gerilmek üzere branda da şart oldu.
Eee işler bitmiyor.. Keza , bu sene bocurumu üçgen yelken haline dönüştürüp, furlingli bir sistem düşünüyorum.
üst güverteye ayrıca bir dolap yapmak istiyorum. Tam güneş panelinin olduğu yere. Güvertede acil kullanılacak kimi malzeme bunun içinde dursun istiyorum.
Bir diğer sorun da mazot bidonları. Bu bidonlar yerine özellikle , farş tahtaları altındaki boşluğa uygun ilave bir tank konulur mu araştırılacak.
Paserella görevini mükemmel yaptı.keza merdiven çok işimize yaradı.
Dingiyi kötü havlarda kamara üstüne yerleştirecek şekilde , bumbayı yukarıda tutacak bir ahşap aparata da ihtiyaç olacak sanırım.
Seneye , tırmanmak için Yunan kıyıları tercih edileceğinden bu değişiklikler şart.
-
Ersin Reis günaydın, sizin kayığa Özkan Güllaynak'ın yaptığı yelkenli dingi çok yakışır. Facebook'ta görebilirsiniz
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bir diğer konu başlığında Oğuzhan , madem öyle neden tekne yaptırmak istiyorsun diye takılınca , bu konu üzerinde mevcut görüşlerimi yazmak şart oldu.
Tekne yaptırmak için her şeyden önce denizde tecrübelenmek lazım. O yüzden meşhur Vigor amcanın " keşke tekne almadan önce tüm bunları bilebilseydim " adlı kitabı çok hoşuma gider. Orada klasik yelkencilik felsefesi çok iyi anlatılır. Ne yazık ki henüz Türkçe ye çevrilmedi.
Kaç metre bir tekneye ihtiyacınız var diye bir soru, bu kitapta şöyle karşılık bulur. Kaç kilo demir çekebilirsin demirden kendi başına.? kendi başına çekebildiğin demirin tutabileceği tekne boyu senin kullanabileceğin teknenin boyudur diyor Vigor amca.
Ne basit değil mi. ?
Keza , küçük teknenin zorlukları , reisinin tecrübesi ile aşılır diyor kitabında.
Yine başka bir duayen, The Gaff Rig kitabının yazarı, Leather, tek başına kullanılabilecek tekne boyunu 28 feet olarak tanımlamış.
Tek başına kullanabileceğin , ancak sadece kıyı seyri değil, daha uzun seyirler de yapabilmek için bir tekneye ihtiyacım olduğunu düşünüyordum aslında.
Ne zamana kadar? Geçen hafta Tayo Mar 'ı Ayvalıktan Tek başıma getirirken edindiğim tecrübeye kadar.
Malum , teknede rüzgar ölçer yok. Şu kadar knot esiyordu filan demeyeceğim. Babakaleye giderken ve kıyıya iyice yaklaşmışken Egenin meşhur saat 15 rüzgarı başlamış , saat 17 gibi de en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Dalgaların üzerinden köpükler uçuşuyordu. Kıyıya yakın seyir yaptığımdan , dalga yüksekliği yok denecek kadar azdı ve sert rüzgar vardı.
Benzer bir hava ile iki yıl önce Marmara adasında karşılaşmış, çıktığım gibi geri dönmüştüm limana. Yelken açmak aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Oysa iki yıl sonra benzer bir havada yelken seyri yapıyordum. Sadece trinket ile ve sadece 10 derece yatmışken üstelik. İşte ben buna konfor derim..
Muhtemel, benim Tayo Marı çok sevdiğim için abarttığım düşünülebilir. Ancak Amerikalılar bu küçük tekenyi boşuna müzeye kaldırmamışlar anlaşılan. "Her havada gider " bu tekne için boşuna söylenmemiş anlaşılan.
Ne demiştik başta, küçük teknede zorluklar, reisinin tecrübesi ile atlatılır.
Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.
Kafanda koyduğun ilk hedef , en uzak hedeftir her zaman. Çok sonra ilk hedefin gerilerde de kalsa hiçbiri ilk hedefin kadar büyük ya da uzak olmazlar.
Bugüne kadar, Tayo Mar'ın orjinalliğini bozacak hiçbirşey yapmadım. Kimi zaman kafamdan geçmedi değil kimi değişiklikler ama dediğim gibi yapısındaki en ufak değişiklik artık O nu Benim tanıdığım Tayo Mar yapmaz.
Bir gün Cem Gür ile konuşurken, Tayo Mar , sana artık beni bırak der , sen merak etme demişti. O sırada çok anlam veremediğim bu sözlerin bir farklı bir durumunu yaşadım son babakale seyrinde..
Tayo Mar bana , "Nereye gidiyorsun? Daha seninle yaşayacaklarımız var " diyor.
Şu Malta ya da yola çıkalım bakalım bir. Sonrasını konuşuruz söyleyecek sözümüz olursa.
-
Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.
Kafamda bi ışık yaktın:
Yıllar önce neredeyse tekne tecrübem yokken ya da nispeten azken okuduğum Pupa Yelken, Uzaklar ve Özgürlük Hattı'nın Batısına'yı tekrar okuncaklar arasına alacağım.
Sağol.
-
Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.
Kafamda bi ışık yaktın:
Yıllar önce neredeyse tekne tecrübem yokken ya da nispeten azken okuduğum Pupa Yelken, Uzaklar ve Özgürlük Hattı'nın Batısına'yı tekrar okuncaklar arasına alacağım.
Sağol.
Pupa Yelken ve Uzaklar dönüp dönüp okunası ve her okumada bambaşka ufuklar açan kitaplar Matay. Yolculukların üzerinden geçen zaman tıpkı kaliteli bir şarap gibi insanın dimağını zorlayıp kendini, edinip biriktirdiği tecrübeleri de değerli kılıyor. Moitessier, Dumas, Tristan Jones, Aebi de cabası.
-
Bu arada hızlı hızlı yazınca , cümle düşüklükleri benim standardımı da geçmiş.. Neyse Allahtan okuyalar alıştı bu yazım tarzına.. Özür ..
-
Tamam ama şu ne olacak? Şu cıvadra için ahşap ararken, kendimi devasa çam, maun, akaju, sapelli arasında kaybetmek?
WBF de , hey yeni yapımakta olan teknenin imalat detaylarını saatlerce incelemek? Hele Atkin tasarımı İngrid i yapanın konusuda yeni birşeyler yazmasını neden eski Brezilya dizilerini bekleyen ev kadınları gibi bekliyorum?
Bu işin sonu belli, teknemi yaptıracağım. Dert ,denizde yeteri kadar tecrübeli değilim daha. Ama az kaldı..
Şöyle örnek vereyim, geçenlerde Mustafa abi ile konuşuyorduk. Mustafa abi 30 feet civarı teknelerde çift direği riskli görür tek başına seyirde.
Tam arma gidiyorsun, keyfin yerinde , bir anda hava değiştiğinde hangi direğe koşacaksın? Diye bir soru sordu..
İşte bunun cevabı daha mevcur değil mesela.
-
Fırsat olsa da konuyu Mustafa ile tartışabilseydik.
Hava, okuyana, okumasını bilene hiçbir zaman ansızın patlamaz. İlle de "geliyorum" un işaretlerini verir. (P)İstanbul'un batı kaçaklarında bile önceden emarelerini fâş eder. Yaşı kemâle ermiş balıkçılara, yelkencilere sor.
Öte yandan bölünmüş arma rüzgâr ve deniz foşur foşur üstüne dökülürken seni kurtarir.
Gel, iki direkli, gardrobu zengin armadan cayma. :) :) :)
-
Cem Ağabey Cemre'yi biliyorsun .20 yıl Onunla seyir yaptım .İki kere batı kaçağına yakalandım .Birinde 90 ° tumba olduk.Havuzluk suyla doldu.Yanımda okyanuslarda zabitlik yapan akrabam vardı.Diğerinde Tunca ile seyirdeydik. Yine tam arma gidiyorduk ve Tunca denize düşme tehlikesi atlattı.Her ikisinde de batı kaçağı aniden bastırdı.Bizim Marmara'nın batı kaçağını Okyanustaki boralarla karşılaştırmak mümkün değil bence.Her iki seferde de yelkenleri değil camadan vurmak ,indirebilmek dahi büyük maceraydı.Eski denizciler yelkenciler batı kaçağını anlar ve tedbirini alır diyorsun ya okadar eski değilim ağabey.
-
Gerçi Mustafa abi bunu ketch ve uskuna tarzı armalar için söylediydi.
Ben de bölünmüş armanın rahatlığını hiç bir şeye değişmem.
Son seyirden iki anı. Şu denizin haber vermesi ne de atıf yapalım.
Sakız Midilli arasında beklediğimiz rüzgar geç geldi. Burak , trinket ve floğu , pupa seyrine göre ayarladı. randa ana yelkene de müthiş bir trim verdi. Hafif havada 5 knot hızı yakaladık gidiyoruz. Yaptığı işten keyif almış olacak, iskele kıç omuzluğa uzandı. Oysa ki , 5 knotun en az bir buçuk knotu arkadaki bocurumdan geliyordu. Ancak bu yelken , denizin üstünde olduğundan ve kendi kontra değiştirdiğinden ben dahil çoğu kişi tarafından unutulur. marina ya da barınağa girene kadar unuttuğum çok olmuştur bu yelkeni.
Burak diye seslendim. Arkanda bir yelken daha var..:)
Bir diğer hikaye de Müsellim geçidinde;
Ayvalıktan , Midilliye yakın bir rota tutmuşum, Molivos a yakın düşüp, müsellim kayası iskelede Babakaleye yürüyorum.
Burada da rüzgar, aynı Sakız Midilli arasında olduğu gibi coğrafyadan dolayı, batı, kerte güneybatı gibi sert esiyor. Dalgalar kaba ama rüzgar yönü ile uyumlu.
Sadece trinket açık, motor yelken seyir yapıyorum. Dalgalar, güneybatı yönünden gelirken, bir anda birşeyler oldu, dalgalar hala yüksek ancak yerinde sayıyor gibiler. Babakale tarafından gelen daha küçük dalga sanki güneybatı yönünden gelen ile çarpışmış gibi. Dalgalar iskeleye vuruyor gibi yükselip, yerinde sayıyorlar.
Oysa rüzgar hala aynı yönden esmekte, anladım ki Babakale önlerinde ciddi poyraz yiyeceğim. Nitekim ısa süre sonra rüzgarın yönü tam ters yöne döndü.
Tirinket tramola arabası üzerinde çalıştığından , kendi kendine kontra değiştiriverdi. Ben kılımı bile kıpırdatmadım.
Benzer şekilde , randa armayı da bu yüzden bu kadar seviyorum. 56 şevrole gibi bir yelken bu. Süspansiyonu sereni. Sağnak bastı mı seren rüzgar yönünde dönüp, yatma erkisine yol açacak fazla rüzgarı kaçırıveriyor.
O yüzden, randa armadan asla vazgeçmem. Özellikle son seyşrde , Burağın öğrettiği pupa yöntemi da çok hoşuma gitti. Randa armanın pupa seyrindeki tüm dezavantajı yok oluveriyor. Rüzgar gülünün çatalı içinde kalma.. bitti gitti.
-
Bir vixen fotoğrafı ile süsleyelim..
(https://i.hizliresim.com/5Gp7oL.jpg) (https://hizliresim.com/5Gp7oL)
-
yorumsuz..
-
Bazı tasarımlar yıllar, yıllar geçse de ille kendilerine tutulacak denizciler bulurlar.
Pek çok faktör rol oynayabilir.
21. yüzyılın esiri olmamış, denize ve ahşaba hâlâ umarsızca tutkunlar eğer bir de "Sakin Seyir"ci ise, hele hele başını alıp vuruyorsa kendini denizlere, görece zengin sayılacak gardrobunun her havada, her şartta ona güvenle yol yaptıracağını da öğrenmiş ise, yoldaşı, frişka havada da, kışın sert kuzey rüzgarlarında da derya üzerindeki güvenli yuva oluyorsa, şuraya gitmek için yola çıkıp tee horalara gitmekten çekinmiyorsa, hele hele bir de tasarımın denizcinin bir yerlerine dokunan hikâyesi varsa....
"Guam" 1957 yılında Akdeniz'de, Fransa'da ilk inşa edilen Tahiti Ketch. Ortak sahipleri Guam'ı "Çoğul Macera" Derneğinin kullanımına verdiler.
2017 Yılında 60. yaşını kutlamak üzere doğumunu yapan Aigues-Mortes tersanesine döndü.
-
Şimdi bu Tahiti Keç 'in bende bu derece takıntıya yol açmasının nedeni şu. Öncelikle tirhandillerden esinlenerek yapılmış olmasını önemsiyorum. Özellikle omurga hattı tirhandiller ile neredeyse aynı.
Başı kıçı bir.. Ama sahiden bir. Yani ortasından ikiye katladığınızda simetrik yani. Dezavantajı ve biraz kaba görünüşü karinasının yüksekliğinden. Tayo Mar daki gibi zarif çizgiler yok bu teknede.
Fakat bu yükseklik , 30 feet teknede çok ciddi bir yaşam alanı imkanı sunuyor. Yine başı kıçı bir olduğu için havuzluk son derece küçük. Ancak düz güverte (flush deck ) modeli ile bu problemi ortadan kaldırmak mümkün. Ön direğin bumbasını yukarı kaldır , ger tenteyi koy masaları sandalyeleri.. o derece rahat yani.
üstelik bu düz güverte modelini yapmak , kamaralı modeli yapmaktan daha kolay. Kamara detayları ile de uğraşmıyorsunuz.
BU düz güverte , güneş panelleri için de önemli bir yer sağlıyor aslında.
sadece 30 feet olması , Marina kiraları, seri kullanım gibi kriterler de düşünüldüğüne son derece optimum bir boy. Omurga salma, ve yeke dümen. BUnların bana göre olmaz ise olmaz özellikler olduğunu yazmıştık daha önce.
Her ihtiyaca uygun bir tekne bulmak çok zor ancak Tahiti Keç, birçok özelliği ile çok fazla ihtiyacı karşılayabilecek bir nitelikte.
Kendini kanıtlamış bir yelkenli , binin üzerinde yapılmış, bir çoğu dünyayı dönmüş.
Yapımı kolay
Kaba görüntüye neden olsa da , çok ciddi bir yaşam alanı ve depolama alanı var. Motora erişim çok kolay.
direklerde yine gurcataya gerek yok. Mizana direğindeki yelken markoni ancak ana direk randa.. bence yine kotra arma tercih edilmeli. Tirinket önemli.
BU armada da vince gerek yok.. Palangalar ile işi çözmek mümkün.
BU teknenin ilk modellerinde salma bile betondanmış. Sonradan metal yapılmaya başlanmış.
Nİspeten yavaş bir yelkenli. Ancak arması bu nedenle çoğu örnekte büyütülmüş. ancak gövde formu yüzünden iş tekneleri ile farkları var. / m teknede gövde hızını geçtüğümden yavaşlık beni ne derece olumsuz etkiler değerlendirilmeli..
-
Ufff bu Guam çok hoşmuş.
Guam adını görünce bir çocukluk anım aklıma geldi,kısacık aktarayım isterim.
60 ların sonu 70 lerin başı olsa gerek.Antalya Lara Karpuz Kaldıran da henüz çadır olan (Sonraki yıllarda Baraka daha sonra ise ciddi tesis haline gelen) Hava Kuvvetleri kampındayız.
Bir gün dediler ki Amerikan Helikopter gemisi gelmiş yarın otobüsler ile gezmeye gidilecek.
Büyük heyecan, hayatımda ilk kez bir askeri gemi gezeceğim,hemde helikopter gemisi.
Sabahı o çocuk heyecanı ile dara dar ettim.İlk kez o gün gittiğimizde gemiye binince gemi sancağını selamlamayı öğrendim.
Uff amma büyük bir gemi idi.Hala geminin kataloğunu saklarım.
Buyrunuz efendim.
USS Guam-LPH9
http://www.ussguam.org/
Sevgili Böke bu anımı hatırlamama aracı olduğun için sana da ayrıca bir teşekkür.
-
Eh bu kadar çalıştık , araştırdık , bir toparlayalım artık o zaman.
Ne istiyoruz? modern zamanlara en uygun bir yelkenli tekne istiyoruz.
Çekip gitme hayalimizi gerçek yapsın, gerekirse en uzaklara kadar gidebileceğimiz bir yelkenli olsun. Ama hafta sonu ya da gün içinde de çıkıp gezebileceğimiz bir boyutta olsun istiyoruz.
geniş mutfağı, geniş yatak odası olsun, kabinde rahat rahat ayakta duralım, oraya buraya kafayı vurmayalım istiyoruz.
misafirimiz geldiğinde eh biraz sıkışsak ta ağarlayabilelim istiyoruz.
Eşimiz , sevgilimiz , kızlarımız, çocuklarımız geldiğinde güvenle onları korkutmadan seyir yapabilelim istiyoruz. Çok yatmadan giden tekne arıyoruz.
üstelik, öyle basma kalıp olmasın, kendi ihtiyaçlarımıza göre şekillendirebilelim üstelik bunları yaparken de çok para vermeyelim istiyoruz.
ahşap olsun tamam da ahşabın zorluklarını bize yaşatmasın istiyoruz. Hem ucuz , kendimize göre iç tasarımını yapabileceğimiz teknemizi görenler de resmimizi çeksin , sıcak ve ruhu olsun istiyoruz.
Eh, Akdenizliyiz sonuçta biraz buralardan da birşeyler olsun istiyoruz. Saat öğleden sonra üç oldu , eyvah hava patlayacak diye kaçacak koy aramayalım istyoruz. Her denizde giden bir yelkenli olsun istiyoruz.
Farklı hava şartlarına uyumlu yelken konbinasyonları olsun , her havada konfor ile gidelim istiyoruz.
Sadece kafadan gelen denizlerde değil , arkadan gelen denizlerde de konforumuz bozulmasın, palamız gözümüzün önünde olsun istiyoruz.
Güneş panelleri ve botumuz için kromdan çirkin taşıyıcılar yapmamıza gerek kalmasın istiyoruz.
hepsinden önemlisi , yapımı bizi korkutmasın , yıllar almasın bir sezonda bitsin istiyoruz..
bu kadar tekne modeli arasında bu istediklerime yanıt verebilen tek yelkenli Tahiti ketch oldu sevgili dostlar..
-
Hatta , arması ikiz yelken takılabilecek ,ırgatı elektrik ve manuel kolla çalışabilecek ,zincirliği derin, sığ sulara nehirlere de girebilecek , med-cezir sırasında karaya oturtunca ayakta durabilecek ki çabucak bir kat zehirli atılabilinecek, 5 sene karaya çekmezsek ozmosis riski tanımayacak bir gövde yapısında , rüzgar pilotlu ,güverte ve havuzluktakilerin güvenliği için vardevelası yüksek ve sağlam , kendi direğini kendi indirebilecek ve medeniyetin olmadığı yerlerde köprülerin altından geçebilecek veya arma bakımı yapabilinecek , arması kolay kullanımlı markoni olan ,koç boynuzları ve vinçleri sağlam , içeride ve dışarıda kullanılan ağaçların hepsi tik ve malzeme koyabileceğimiz bir çok portuç ve dolabı , gece yattığımızda alarmını kurabileceğimiz radar ve ais i ,çift arka ıstralyasından birisi HF anteni , vebasto ,klima ve manuel tuvaleti , kaliteli ocak-fırın ve üstten kapaklı buzdolabı , yeterli krom su ve yakıt tankları , güvenilir elektrik sistemi , havuzluğu giriş çıkış a rahat ,kendinden su tahliyeli ve derin , sintine ve makina dairesinde her tarafa el giren ve müdahale edilebilen , su hattı altındaki vana ve kovanları kızıl bronz , dümen palası skegli , şaft ve pervanesi su altında da sökülünebilir , tek kişi tarafından yerine göre kullanılabilinecek , Vs.Vs. Olsun.
Bir yerlerde var böyle bir tekne Ersin. ;)
-
Hayırlıolsun kararın Ersin'cim.Yapım için hazırlıklara başlarsan haber et.Eksik tamamlayalım.Biryerinde bizim de izimiz olsun.
-
yorumsuz..
İlk teknemi yaptırmayı düşündüğüm yıllarda Tahiti Ketch alternatiflerimin arasındaydı. Hatta ''study plan''ları falan halen elimde mevcut. Ancak daha sonrasında Colin Archer dizaynı daha ağır basmış ve bir 40 ft yapmıştım. Tabi yapmıştım deyince tümüyle ben ''home built'' tarzı ilgilendim sanılmasın dolayısıyla bir ustaya vermiştim Antalya'da. Başında ise ben; o öyle değil böyle deyip deyip başında boza pişirmiştim. Çok keyif almıştım o teknemden. Gerçi tüm teknelerimden hep keyif alıyorum.
-
Türkiye'de içine girilebilen ve köprü altından geçmeyi gerektirecek kaç tane nehir var?
-
Türkiye'de içine girilebilen ve köprü altından geçmeyi gerektirecek kaç tane nehir var?
Deniz taşıtları ile içine girilebilen,bir bartın nehri var diye biliyorum..
Ama İstanbul da Haliç'e giriş,çıkışlar da işe yarar..
-
Son kararın mı ? ;D ;D ;D
-
Son kararın mı ? ;D ;D ;D
pu ha ha ha ... dur bakalım Tiryaki bir yorum yapsın..
-
Türkiye'de içine girilebilen ve köprü altından geçmeyi gerektirecek kaç tane nehir var?
Deniz taşıtları ile içine girilebilen,bir bartın nehri var diye biliyorum..
Ama İstanbul da Haliç'e giriş,çıkışlar da işe yarar..
Aşın biraz ufkunuzu reisler. :)
-
Son kararın mı ? ;D ;D ;D
pu ha ha ha ... dur bakalım Tiryaki bir yorum yapsın..
Yengeç karada, haftalardır denizden uzağım. Bir tuvalet kağıdı rulosu dolduracak kadar iş var. Zaman şimdilik makul ama bütçe dar. Neresinden başlayacağımı bile bilmiyorum hala. İyisi mi ben yorum falan yapmayayım. Yaparsam da "git karavan al!" olabilir :)
-
Türkiye'de içine girilebilen ve köprü altından geçmeyi gerektirecek kaç tane nehir var?
Deniz taşıtları ile içine girilebilen,bir bartın nehri var diye biliyorum..
Ama İstanbul da Haliç'e giriş,çıkışlar da işe yarar..
Aşın biraz ufkunuzu reisler. :)
''Bana bir kaldıraç verin,dünyayı yerinden oynatayım''
Evresini geçtik,napalım. :)
-
:)
-
Kıbrıs gezisi benim için ayrı önem taşımaktaydı. Öncelikle Adana 'daki tekne imalathanesini gördüm. Atölyenin sahibi Ahmet bey ile tanıştım. Ahmet bey operatör doktor. Yani karşınızda olaya ticari yaklaşan bir imalathane sahibi yok. Yaptığı ve denizdeki teknelerini de gördüm. Hayran kalmamak içten değil. Şimdiye kadar toplam 5 tekne yapmış. İşin ilginci bunları satmak amaçlı da yapmamış. Önce bir folkboat , sonrasında ise 43 feet bir center cockpit burce roberts yapmış. Her ikisini de denizde gördüm ve çok beğendim. Atölye de 30 m3 e yakın imalata hazır kestane ağacı var. Meşhur nereden bulacağız dediğimiz dut ağacı da. Benim ağzımın suyu aktı resmen.
Halihazırda 45 feet dixi imal ediyor. Kestane ağacından ve çapraz papeller ile. Ticari olmadığından ahşap papeller çok daha darlar. İnanılmaz bir işçilik. fotoğrafları Serkan çekti. koyarsa çok sevineceğim.
Atölye tam teşekküllü. Her türlü ekipman mevcut. Kalacak yer bile organize edilebilir. İnsan böyle yetenekli insanları hakkettiği yerde görmeyince gerçekten üzülüyor. Burası çok önemli bir imalat merkezi olabilir rahatlıkla. Oysa Ahmet bey 45 feet tekneyi bitirdikten sonra atölyeyi kapatmayı düşünüyor.
Bir formül bulup bu atölyeyi yaşatmak lazım.. Dur bakalım bir düşünelim..
İmkan bulup , bu atölyeyi
-
Manifaktür üretim dinghy ler 1958
-
(https://i.hizliresim.com/Z91nE0.jpg) (https://hizliresim.com/Z91nE0)
Bu gördüğünüz tipik bir Falmouth quay formu. Yani hemen hemen Tayo Mar ile aynı. Bahsettiğim kuyruk bölümü son derece net gözüküyor bu makette. Bu teknelerin hızı bu formdan kaynaklı diye düşünüyorum.
-
Kıprıs yollarında iken göndermiştim.....
http://heyamolahey.com/yelkenli-tekneler/scott-russell-dalga-formu-teorisi-'wave-form-theory'/msg22320/#msg22320 (http://heyamolahey.com/yelkenli-tekneler/scott-russell-dalga-formu-teorisi-'wave-form-theory'/msg22320/#msg22320)
-
Aha .. gözden kaçırmışım.. teşekkürler.
-
Vay canına...
(https://i.hizliresim.com/oOg7y9.jpg) (https://hizliresim.com/oOg7y9)
(https://i.hizliresim.com/1JydaB.jpg) (https://hizliresim.com/1JydaB)
-
Northwest'in tasarımcısı Scott Sprague, kendi kullanımı için tasarlayıp inşa etmiş.
42 ft. Ahşap
(https://i.hizliresim.com/XPv4zO.jpg) (https://hizliresim.com/XPv4zO)
-
Karinayı görmek isterdim.
-
Karinayı görmek isterdim.
Jennifer Lopez gibi birşeydir.
-
;D ;D ?0-?
-
Denize çok yakışıyor bu geniş karinalı tekneler. Neden artık üretilmiyorlar ? Herhalde maliyetli olduğu içindir.
-
Bunu kastediyorum.
(https://i.hizliresim.com/oOgyL7.jpg) (https://hizliresim.com/oOgyL7)
-
Catalina 38 daha iyi bir Tumblehome örneği .
(https://i.hizliresim.com/5Dd3rA.jpg) (https://hizliresim.com/5Dd3rA)
-
Catalina 38 daha iyi bir Tumblehome örneği .
(https://i.hizliresim.com/5Dd3rA.jpg) (https://hizliresim.com/5Dd3rA)
Bu formda bir Catalina ilk kez görüyorum. 30, 36, 40 , 42 hep benzer formda 27, 25 çizgisi de aynı.sadece 38 de bu formda kabuk dizayn etmiş ve uygulamışlar. Çok güzel
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Denize çok yakışıyor bu geniş karinalı tekneler. Neden artık üretilmiyorlar ? Herhalde maliyetli olduğu içindir.
Salınımı fazla,birde ters döndümü düzelmesi daha zor oluyormuş geniş karınlı teknelerin..
Bunlar okuduklarım,ne kadar dogru bilmiyorum..
-
Denize çok yakışıyor bu geniş karinalı tekneler. Neden artık üretilmiyorlar ? Herhalde maliyetli olduğu içindir.
Salınımı fazla,birde ters döndümü düzelmesi daha zor oluyormuş geniş karınlı teknelerin..
Bunlar okuduklarım,ne kadar dogru bilmiyorum..
Sizin yazdıklarınızı bulamadım ama Bende biraz araştırdım karşıma yine yarışlar eski rating ölçümleri çıktı .One tonner sınfı bunlara örnekmiş bu tarz bir tasarım daha düşük rating sağlıyormuş Eskiden kocaman cenovaların küçük anayelkenlerin olması gibi.
Yat yarışlarındaki rating uygulamaları teknelerin diyaznında bayağı önemli bir yer tutmuş geçmişte şu anda sanırım yarış tekneleri haricinde bu uygulanmıyor.
-
Bu "hamile gibi görünen " tekneler '70'lerin geçerli yarış ölçüm kurallarına karşı kurnaz tasarımcıların bir hilesi olarak ortaya çıkmışlardi. O dönemlerde hala gezi ve yarış tekneleri arasındaki tasarım farklılikları bugün olduğu kadar birbirinden kopup gitmemişti. Tekneler açık denize uygun, hem geziye hem yarışa gelecek biçimde tasarlanıyorlardi. Bu tarz tekneler de aşırı karınları nedeniyle yarış formüllerine göre düşük rating alip, gercekten hiz için tasarlanmış teknelere avantaj sağlıyorlardı. Kronometreye göre değil, hesaplanmış zamana göre hızlı teknelerdi. Tekne bayıldiğinda o koca karın suya girip tekneyi yavaşlatıyor ve dümen tutmayı da zorlaştıriyordu.
Bu yazdıklarım başı narin, kıçı dar olup ortada gerçekten fazla geniş olan tasarımlar için geçerli, genişliğin tekne boyunca daha "makul" dağıtilmış olduğu enli tekneler için aynı şey söylenemez.
-
Bu "hamile gibi görünen " tekneler '70'lerin geçerli yarış ölçüm kurallarına karşı kurnaz tasarımcıların bir hilesi olarak ortaya çıkmışlardi. O dönemlerde hala gezi ve yarış tekneleri arasındaki tasarım farklılikları bugün olduğu kadar birbirinden kopup gitmemişti. Tekneler açık denize uygun, hem geziye hem yarışa gelecek biçimde tasarlanıyorlardi. Bu tarz tekneler de aşırı karınları nedeniyle yarış formüllerine göre düşük rating alip, gercekten hiz için tasarlanmış teknelere avantaj sağlıyorlardı. Kronometreye göre değil, hesaplanmış zamana göre hızlı teknelerdi. Tekne bayıldiğinda o koca karın suya girip tekneyi yavaşlatıyor ve dümen tutmayı da zorlaştıriyordu.
Bu yazdıklarım başı narin, kıçı dar olup ortada gerçekten fazla geniş olan tasarımlar için geçerli, genişliğin tekne boyunca daha "makul" dağıtilmış olduğu enli tekneler için aynı şey söylenemez.
Bunu öğrenmek benim için hayal kırıklığı oldu Ben hep bu tekneler daha denizci zannederdim .
-
Bunu öğrenmek benim için hayal kırıklığı oldu Ben hep bu tekneler daha denizci zannederdim .
Burak bey, tasarımları nedense benim de hep hoşuma gitmiştir...Ayrıca denizciliklerinde bir sorun olacağını da sanmam ; sadece rating kaygısı gütmeden tasarlanmış emsal bir tekneye göre belki saatte çeyrek knot daha yavaştırlar ?
-
Suat reisin bahsettiği maksimum minumum doğrulma açısı ve tumba olunca stabilite açısı yeni dizayn teknelere göre daha iyi yada kötü diyebilirmiyiz . Fark sadece hızmıdır.Öğrenmek için soruyorum? Teşekkür ederim.
(https://i.hizliresim.com/1Jyb25.jpg) (https://hizliresim.com/1Jyb25)
Çok iyi bir örnek değil belki ama siz nedersiniz?
-
Servet reisin bahsettiği demek istemistim özür dilerim.
-
Tekne yapımına bağlı olarak benim de cevap aradığım sorular var. Teknenin dizayn kategorisinin A,B,C değerlerinden hangisine sahip olduğunu bulabilmek için STIX değerini bilmek gerekiyor. O da ISO 12217 - 2 standardına başvurularak bu değer bulunabiliyor. Ancak öncesinde Angle of Vanishing Stability değerinin bulunması gerekiyor. AVS değerini hesaplayan bir excel tablosu oluşturdum. Ancak sadece AVS değeri STIX değerini bulmaya yeterli değil. AVS haricinde "Height of CE above DWL, Height of CLR below DWL, Downflooding angle, GZ at downflooding angle, GZ at 90 degrees " değerlerinin de bilinmesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla, tekne üreticileri bu verileri paylaşmak istemiyor. Acaba ampirik formüllerle bir teknenin en, boy, deplasman, su kesimi, su hattı boyu gibi verilerine dayanarak bu değerler hesaplanabilir mi?
-
Oğuzhan reisim sanırım birşeyi atlıyoruz .Siz yazınca aklıma geldi yukarıda verdiğim Contessa 32 Bavaria 32 örneğinin çok iyi bir örnek olmadığını yazma sebebim Contessa açık deniz teknesi Bavaria 32 değil eminim ikiside category A olarak sınıflandırılmıştır. Contessa sanırım uzakyol için erzak malzeme yüklenmesi yapıldığında A olarak kalabilirken Bavaria aynı miktar ağırlık yüklemesiyle B kategorisine düşecektir. Catalina 38 tasarımı acaba hangi sınıfa giriyor uzakyol teknesi olurmu olmazmı bunu merak ediyorum.
-
...... Contessa açık deniz teknesi Bavaria 32 değil eminim ikiside category A olarak sınıflandırılmıştır. Contessa sanırım uzakyol için erzak malzeme yüklenmesi yapıldığında A olarak kalabilirken Bavaria aynı miktar ağırlık yüklemesiyle B kategorisine düşecektir. Catalina 38 tasarımı acaba hangi sınıfa giriyor uzakyol teknesi olurmu olmazmı bunu merak ediyorum.
:)xx :)xx :)xx Fena halde bir aldatmaca yıllardır sürüyor.
Öte yandan gözü yiyen her tekne ile uzak yola çıkıyor.
-
Sanırım yaptıracağımız tekneyi amacımıza uygun seçmek için baya bir donanımlı olmamız lazım acaba bu tekne yapmaktan veya yaptırmaktan dahamı zor. Şu rating olayına sinir olmaya başladım rating uğruna tasarımcılar nelerden vazgeçmişler acaba ? Fastnet 1979 faciası bunun resmen ortaya çıkmasını sağlamış.Şu an durum nedir acaba .?
(Ben Hala Koopmans hayranıyım)
-
Burak bey, bilgim ( daha doğrusu hatırladiğım ) çok yıllar öncesine dayanıyor ama hatırladığım Fastnet faciasından ( tasarım açısından) hiç bir elle tutulur çıkarım elde edilemediğiydi. Kazaya uğrayan ve uğramayan tekneler arasında hiç bir ortak nokta ( tasarım, deplasman vs vs ) bulunamamıştı.
Yanlış hatırlamıyorsam gerekli ve elden gelen tüm tedbirleri alıp ; tekneyi sürüklenmeye bırakmak yerine, öyle veya böyle seyre devam edebilen tekneler ( teknelerin değil, ekiplerinin marifeti ) çok daha ucuz kurtulmuşlardı.
Cem'e ben de katılıyorum ; çok bilgisizce veya kazanç hırsıyla çok ahlaksızca yapılmamış her tekneyle iyi bir denizci her yere gidebilir...( ben gitmem, gerçekten emniyetli bir tekne isterim ;D )
Daha 1950lerde oyulmuş kütük tekne veya spor mağazasından alınmış katlanır kanoyla Atlantik geçmiş insanlar var.
-
Bu sayfada güzel açıklanmış aslında
http://uk.boats.com/on-the-water/learning-the-lessons-1979-fastnet-race/#.WmTseeZRWfA
Bence IOR için tasarlanmış teknelerin stabilite formullerinin değiştirilmesi bile büyük bir çıkarım olmuş.
-
Asıl soru benim gibi kısıtlı bilgisi biraz yelken tecrübesi olan birisi neye dayanarak tasarım seçecek kime nasıl güvenecek.
-
Güzel soru.
Şahsi olarak cevabım "kalbinin götürdüğü yere git" veya " gönlünü çelen tekneyi seç"
-
Sıkı muhabbet dönmüş.. Benim tecrübelerim teknenin kim tarafından neden yapıldığına bakmak gerektiği yönünde..
Bir de yelken ve deniz tecrübesi geliştikçe insan ne istediğini daha iyi anlıyor.
-
Güzel soru.
Şahsi olarak cevabım "kalbinin götürdüğü yere git" veya " gönlünü çelen tekneyi seç"
Kendim için soruyorsam taş olayım 😎
-
Asıl soru benim gibi kısıtlı bilgisi biraz yelken tecrübesi olan birisi neye dayanarak tasarım seçecek kime nasıl güvenecek.
Seri imalat bir tekne seçiminden mi ; yoksa projesi alınıp yaptırılacak bir tekneden mi bahsediyorsunuz ? Fabrikasyon tekne üreticileri akıl gereği risk almazlar zaten, tanınmış tasarımcılarla çalışırlar ve yine işin gereği olarak riskli veya aşırı yenilikçi tasarımlara girişmezler. Ara sıra ( tıpkı otomotiv sanayinde de olduğu gibi ) kötü bir tasarıma denk geldikleri olur ; ondan da bir, iki sene içinde derhal dönerler. Yani mesela x-marka y-tipi bir teknenin prototipini ilk sergilendiği fuardan değil de, piyasaya çıktıktan 2 sene sonra alırsanız hata yapmış olma olasılığınız neredeyse sıfırdır...
Inşa ettirmek için bir tasarım arıyorsanız ve tamamen size özel sıfirdan yapılmış bir dizayn yerine uygun fiyata stock plan denilen hazır bir plana razıysanız ; bu tekneyle ilgili biraz internet araştırmasıyla o planın uygun olup olmadığını alıp yapmışların tecrübelerinden öğrenebilirsiniz. Kimi tasarımcıların belli başlı planlari yüzlerce kere uygulanmıştır ve çok kaynak bulabilirsiniz.
Tamamen yeni, özel bir proje istiyorsanız tasarımcının diğer işlerine bakmalı, güven duyuyorsanız onunla temas kurmalısınız. Size zaten önceliklerinizi soracaktır...Önceliğiniz emniyet mi, hız mı, hacim mi, tarz mı ; buna göre bir yol belirleyecektir.
Tasarımında da zaten çeşitli kurumların norm ve taleplerini uygulayacaktır, misal size filan denetim kurumunun normlarına göre hesap edilmiş bir dümen mili, kovanı tasarlayacak, bunu da hangi normlara göre yaptiğını söyleyecektir. Bu salma ve bağlantıları için de geçerlidir, arma seçimi için de veya motor yatağınızin veya çarmik ayaklarınin ölçüleri konusunda da...
Bu şartlar altında da tasarımcıyı herhangi bir nedenle ekstrem bir tasarıma zorlamazsanız ortaya çikacak proje herhangi bir gezgin denizcinin emniyetini sağlayacaktır
-
Tekne yapımına bağlı olarak benim de cevap aradığım sorular var. Teknenin dizayn kategorisinin A,B,C değerlerinden hangisine sahip olduğunu bulabilmek için STIX değerini bilmek gerekiyor. O da ISO 12217 - 2 standardına başvurularak bu değer bulunabiliyor. Ancak öncesinde Angle of Vanishing Stability değerinin bulunması gerekiyor. AVS değerini hesaplayan bir excel tablosu oluşturdum. Ancak sadece AVS değeri STIX değerini bulmaya yeterli değil. AVS haricinde "Height of CE above DWL, Height of CLR below DWL, Downflooding angle, GZ at downflooding angle, GZ at 90 degrees " değerlerinin de bilinmesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla, tekne üreticileri bu verileri paylaşmak istemiyor. Acaba ampirik formüllerle bir teknenin en, boy, deplasman, su kesimi, su hattı boyu gibi verilerine dayanarak bu değerler hesaplanabilir mi?
Oğuzhan reis bir zaman sanırım GeKo da bu konu işlenmişti ve yanılmıyorsam Orhan Barut STIX değerini hesaplamak için bir excel dosyası paylaşmıştı. Ama doğru hesaplaması için bir dolu parametre girmek gerekiyor. Malesef buraya veri dosyası eklenemiyormuş; e-posta adresinizi bildirirseniz göndereyim.
-
Asıl soru benim gibi kısıtlı bilgisi biraz yelken tecrübesi olan birisi neye dayanarak tasarım seçecek kime nasıl güvenecek.
Seri imalat bir tekne seçiminden mi ; yoksa projesi alınıp yaptırılacak bir tekneden mi bahsediyorsunuz ? Fabrikasyon tekne üreticileri akıl gereği risk almazlar zaten, tanınmış tasarımcılarla çalışırlar ve yine işin gereği olarak riskli veya aşırı yenilikçi tasarımlara girişmezler. Ara sıra ( tıpkı otomotiv sanayinde de olduğu gibi ) kötü bir tasarıma denk geldikleri olur ; ondan da bir, iki sene içinde derhal dönerler. Yani mesela x-marka y-tipi bir teknenin prototipini ilk sergilendiği fuardan değil de, piyasaya çıktıktan 2 sene sonra alırsanız hata yapmış olma olasılığınız neredeyse sıfırdır...
Inşa ettirmek için bir tasarım arıyorsanız ve tamamen size özel sıfirdan yapılmış bir dizayn yerine uygun fiyata stock plan denilen hazır bir plana razıysanız ; bu tekneyle ilgili biraz internet araştırmasıyla o planın uygun olup olmadığını alıp yapmışların tecrübelerinden öğrenebilirsiniz. Kimi tasarımcıların belli başlı planlari yüzlerce kere uygulanmıştır ve çok kaynak bulabilirsiniz.
Tamamen yeni, özel bir proje istiyorsanız tasarımcının diğer işlerine bakmalı, güven duyuyorsanız onunla temas kurmalısınız. Size zaten önceliklerinizi soracaktır...Önceliğiniz emniyet mi, hız mı, hacim mi, tarz mı ; buna göre bir yol belirleyecektir.
Tasarımında da zaten çeşitli kurumların norm ve taleplerini uygulayacaktır, misal size filan denetim kurumunun normlarına göre hesap edilmiş bir dümen mili, kovanı tasarlayacak, bunu da hangi normlara göre yaptiğını söyleyecektir. Bu salma ve bağlantıları için de geçerlidir, arma seçimi için de veya motor yatağınızin veya çarmik ayaklarınin ölçüleri konusunda da...
Bu şartlar altında da tasarımcıyı herhangi bir nedenle ekstrem bir tasarıma zorlamazsanız ortaya çikacak proje herhangi bir gezgin denizcinin emniyetini sağlayacaktır
Bu yazdığınıza inanmayı çok isterdim. Şu an için herhangi bir tekne yaptırmaya hele Türkiyede hiç niyetim yok .Sadece kendime bakıyorum yelkene başlayalı 12 sene olmuş ilk yelkenli teknemi alalı 20 sene denizcilik görgüm ve bilgim arttıkça tekne yaptırmaya daha çok korkar olmuşum.Konu çok faydalı tekne yaptıran yaptırmış veya yapanlardan bu konudaki olumsuz fikrimi değiştirecek bir bilgi bulmayı ümit ediyorum.
-
Yabancı yat dergilerini takip etmenizi önerebilirim...
En piyasa işi olup asıl gelir kaynakları her sayıya üreticilerden onbinlerce dolarlık veya avroluk reklam almak olan çok satanlar bile bir kaç sayıda bir özel yapım teknelere, senede bir iki kere de başarılı bir tasarımcıya yer verirler...
Ticari ana akımın dışında kalmayı becermiş az tirajlı kimi dergiler ise amatör yapımlara, özel imalatlara, iyi ikinci el teknelere çok daha fazla yer ayırırlar , Almanların Palstek dergisi mesela ilk aklıma gelen örnektir. Bir hobi veya magazin dergisi gibi değil neredeyse ( bazen de bayp can sıkan...) bir mühendislik dergisi gibidir. Eminim Ingilizce ve Fransızca da yayınlanan bu evsafta çok dergi vardır.
-
Olle Enderlein tasarımı bir teknem hali hazırda var .Bir Koopmans tasarımını 35 feet aluminyum kime yaptıracağız Türkiyede Sinir hastası olmadan adam gibi standartlarda tekne imalatını öğrenmemize gerek kalmadan varmıdır böyle tersaneler ?
-
Tekne yapımına bağlı olarak benim de cevap aradığım sorular var. Teknenin dizayn kategorisinin A,B,C değerlerinden hangisine sahip olduğunu bulabilmek için STIX değerini bilmek gerekiyor. O da ISO 12217 - 2 standardına başvurularak bu değer bulunabiliyor. Ancak öncesinde Angle of Vanishing Stability değerinin bulunması gerekiyor. AVS değerini hesaplayan bir excel tablosu oluşturdum. Ancak sadece AVS değeri STIX değerini bulmaya yeterli değil. AVS haricinde "Height of CE above DWL, Height of CLR below DWL, Downflooding angle, GZ at downflooding angle, GZ at 90 degrees " değerlerinin de bilinmesi gerekiyor. Anladığım kadarıyla, tekne üreticileri bu verileri paylaşmak istemiyor. Acaba ampirik formüllerle bir teknenin en, boy, deplasman, su kesimi, su hattı boyu gibi verilerine dayanarak bu değerler hesaplanabilir mi?
Oğuzhan reis bir zaman sanırım GeKo da bu konu işlenmişti ve yanılmıyorsam Orhan Barut STIX değerini hesaplamak için bir excel dosyası paylaşmıştı. Ama doğru hesaplaması için bir dolu parametre girmek gerekiyor. Malesef buraya veri dosyası eklenemiyormuş; e-posta adresinizi bildirirseniz göndereyim.
Ben de yabancı bir forumda excel dosyasını buldum. Ancak onu doldurabilmek ve vereceği sonuçları yorumlayabilmek bile ilave ve detaylı bilgi gerektiriyor Mehmet reisim. Yine de excel dosyasını göndermenizi rica ederim. Ayrıca elimdekini size gönderebilirim dilerseniz. m_oguzhan@hotmail.com
-
Ben bilmiyorum ama var olduklarını tahmin ederim...Aluminyum Süper ve megayat yapanlar zaten var, küçük tekne yapmış olanlar da vardır.
Iki dostumun Türkiyede yapılmış aluminyum tekneleri var ; ikisi de tersane yapısı değil.
Biri kendi fabrikasında kendi elemanlarıyla yaptı, diğeri ise muhtemelen hepimizin tanıdığı doktor Atilla Serdar Erdoğan. Benim görüşüm her iki teknenin de her türlü uluslararası mukayeseyi başarıyla geçecekleri yönünde.
Aluminyum işlemeye alışkın, meraklı bir mühendis gözetimindeki her türlü metal atölyesi aluminyum bir gövdeyi yapabilir, yeter ki kendilerini yeni bir konuda geliştirmek ve iyi üretmek istesinler.
Metal bir kaç teknesini geçmişte yaptiğımız Kurt Reinke'nin ( biraz provokatif ) bir tavsiyesi vardı " metal tekneyi bir gemi inşacısiyla değil, bir köy demircisiyle inşa edin ! ". Bunu kalın levhaları işlemeye alışmış gemi inşaiyecilerin metal yatların ince saclarına uyum sağlayamayacaklarına ama tecrübelerinden ötürü de söz dinlemeyecekleri iddiasına dayandiriyordu. Yat inşasinda kaynak yöntemleri tamamen farklıdir.
Biz onu dinlemedik, ilk teknemizi Almanyada çok ünlü bir tersanede yıllarca kaynakcilik yaptiktan sonra emekli olup yurda dönmüş, gayet aklı başında, çok efendi bir ustayla yaptik. Reinkenin kitap ve yapım el kitabında kaynak işlemleriyle ilgili ne yazıyorsa bu tecrübeli ve aklı başinda amca aksini yaptı. Iş bitip adama yol verdikten sonra gövde üzerindeki göçükleri isitip mekanik yolla düzeltmek için epey emek harcadık.
Sonraki teknelerde köy demircisi bulamadık ama kamyon ve otobüslere ilave yakıt depoları yapan gencecik bir çocuk bulduk, eline ( Reinkeden tercüme ettiğim ) kaynak işlem ve sırasıyla ilgili 5-6 A4 sayfalık bir talimatname verdim, hiç dışına çıkmadı, inşası birbiriyle paralel yürüyen 10'ar metrelik iki tekneyi falsosuz çikardi.
Yani, diyeceğım bir tekne ille tersanede inşa edilmek zorunda değil.
-
Ali reis yazdıklarınızı tekrar okudum. Cevaplarınız için çok teşekkür ederim benim aklımdaki soru hep üretim kısmında ama tasarımcı seçme ve üretim konusunda verdiğiniz bilgileri ve kaynakları okumanın çok değerli olduğuna inanıyorum .Emekli değilim Zamanım tekne imalatında harcayacağımdan en azından şu anda daha değerli. Yaşam süremin ben emekli olduğumda tekne yapmaya yetmeyeceğini düşündüğümden hiç imalat işine girmeyi düşünmüyorum.Bu boyda bir tekne (35 feet Aluminyum) sipariş ile yaptırmak Ersin reisin sorusuyla bu kadar zormu Türkiyede.
Tekrar teşekkürler. (Bey demezseniz bana çok sevinirim )
-
Ben aslinda size bir ara yol önerdim.
Işlerinde iyi, tekne yapımında tamamen tecrübesiz bir atölye de teknenizi yapabilir.
Size düşen ( kahrolası finansmanı sağlamak dışında ) işin ( tam ne tabir bulacağımı bilemedim...) patronluğunu/ fahri kontrol mühendisliğini yapmak. Bunun için de korkunç bir zaman ayirmak, işten, aileden ayrı kalmak gerekmez. Yapım hızına göre hafta içi bir iki gün akşam uzeri bir iki saat , bir de Cumartesi bir kaç saatinizi feda edebilseniz ( 35" dediğinize göre azami de 4-5 ay, bence daha kısa ) içinız de yapılan iş hususunda çok da rahat ederek, bu işi kotarabilirsiniz.
Bilmeniz gerekenler de çok fazla değil, özellikle amatörlere stok plan satan tasarımcılarin pratiğe yönelik gayet güzel kitapları ve talimatnameleri var, çoğu 150 sayfa bile değil...Bunun da kabuk inşasıyla ilgili bölümleri herhalde 30- 40 sayfayı geçmez. Iki kere okusanız neyin nasıl yapılacağını gayet iyi öğrenirsiniz.
Yani bir metal atölyesinde gövde yapılabilir, sonra bir marangozluk atölyesinde mobilyası yapılabilir, elektrik, mekanik aksami, donanımları için de ayrı ayrı usta veya firmalarla çalışılabilir.
En önemli sorun teknenin bitene kadar nerede tutulacağı ; mesela tüm işleri bitene kadar marangoz atölyesinde kalması için bir anlaşma yapilabilir filan...
-
Tabii bütün bunlar böyle bir uğraşıdan zevk alacağınızı düşünmeniz halinde geçerli...
Gençken yakın bir arkadaşım otomobillere ve modifiyeye çok meraklıydi. Durmadan ilginç arabalar alır, uğraşır, yapar, bir zaman sonra da canım arabayı satıp başka tuhaf bir araba alırdı. Birgün dayanamayıp sormuştum aklından zorun mu var diye. Bana : Ben bunları bitirip Bağdat caddesinde veya Boğazda gezmekten değil, aslında galiba araba yapılırken sanayide gaz tenekesi üzerinde oturup bayat karbonatlı çay içmekten ve yarım ekmek içi kavurmalı tost yemekten hoşlanıyorum...demişti.
Yani hepimiz farklıyiz, çok şükür ki ! Hayata renk katan da bu aslen.
-
Aşağıdaki Maliyet tablosu Türkiye şartlarında gerçekçimidir ?
(https://i.hizliresim.com/MdEmE6.jpg) (https://hizliresim.com/MdEmE6)
-
Tabii bütün bunlar böyle bir uğraşıdan zevk alacağınızı düşünmeniz halinde geçerli...
Gençken yakın bir arkadaşım otomobillere ve modifiyeye çok meraklıydi. Durmadan ilginç arabalar alır, uğraşır, yapar, bir zaman sonra da canım arabayı satıp başka tuhaf bir araba alırdı. Birgün dayanamayıp sormuştum aklından zorun mu var diye. Bana : Ben bunları bitirip Bağdat caddesinde veya Boğazda gezmekten değil, aslında galiba araba yapılırken sanayide gaz tenekesi üzerinde oturup bayat karbonatlı çay içmekten ve yarım ekmek içi kavurmalı tost yemekten hoşlanıyorum...demişti.
Yani hepimiz farklıyiz, çok şükür ki ! Hayata renk katan da bu aslen.
Doğru tespitmiş.Ben denizde olmayı tercih ederim mesela. Seçim meselesi hiçbir seçim diğerinden daha değerli yada doğru değil sanırım.
-
Doğru yorumluyorsam 35 feet bir tekne için 225.000 - 250.000 Euro maliyet öngörülüyor. Bu tam da Batı Avrupa standartı. Yani bu tekne Almanyada veya Hollandada bu fiyata yapılır. Şimdiki teknemi 2005de bitirmiştik, yani 13 senedir konuya uzağım demektir ; ama yine de bana çok aşırı göründü.
Elbette mekanik aksam, arma, elektronik, yelkenler...her türlü donanım size Avrupa fiyatlarından ucuza mal olmayacak, ama tekne maliyetinin yaklaşık % 45-50si olan kabuk, mobilya, boya, krom işleri, döşeme vs gibi emek yoğun işler Avrupa ile mukayese edilmeyecek kadar uygun olacak.
Bizde maliyetin bu rakamlarin %25- 30 oranında daha uygun olacağını düşünüyorum.
-
Sadece Kabuk imalatı yapacak tersane bulmak bu yüzden zor anladığım kadarıyla anahtar teslim maliyetin %20 si olduğu için iyi tersaneler buna yanaşmıyor.Mesela ben çıplak aluminyum tercih edip Güvertede tik istemezsem en kaliteli arma ve donanımı seçip söylediğiniz rakamlarda bu iş bitebilir gözüküyor .Yoksa o kadarda zor değilmi bu iş .Teşekkür ederim şimdi biraz daha kolay gözüktü gözüme .
-
Koopmans dizaynlarından bir stabilite grafiği paylaşmak istiyorum .Teknemizi long keeled , V shaped,Centreboard,Fin keel yada performance cruiser/racer olarak sectiğimizde stabilite değerlerini paylaşmış sitesinde çok ilginç geldi paylaşmak istedim.
(https://i.hizliresim.com/vjE9p6.png) (https://hizliresim.com/vjE9p6)
-
Türkiye de,ustalar önce tamam der sonra kendi bildiklerini okurlar :)..
Bir demirci,marangoz vb atölyesinde aylarca hatta bir kaç yıl sürebilecek bir tekneyi kimse tutmak istemez..
Ya finansman saglam olup,bu alan da iş yapan ciddi yapımcılarla çalısılacak..
Yada kendine ait müsait bir kapalı alanın olup,burda kuracaksın tekneni..
İyi bir kaynakçı ustası ile anlaşıp götürü yada aylıkla çalıştıracaksın,o zaman usta seni dinler,yapmak istediklerini uygular..Marangozluk,donanım işleri de peyder,pey yürür.
Onun dışın da yabancı atölyeler de,ya araya iş sokarlar yada bir an önce bitsin ''kurtulalım'' diye şişirebilirler...
Kendi işleri de bitince gel al tekneni deyip,iki ayagı bir papuça sokarlar ki..Haksız da sayılmazlar 10 metrelik bir tekne orta boy bir atölyenin 4/1 ni kaplar..
-
Ankara'da çelik su deposu imalatı yapan bir atölyede amatör olarak 10m yelkenli tekne yapan vardı. Kaynak detaylarına ve yüzey düzgünlüğüne özellikle baktım. Neredeyse hiç macunsuz boya atılabilecek kadar iyiydi. Sorun atölyenin asıl işinin depo imalatı olması idi, her ne kadar tekne için de ödeme yapılsa da ustalar depo yapmaya devam ediyordu, böyle olunca sanırım sabırlı olmaktan başka çare kalmıyor.
-
Koopmans dizaynlarından bir stabilite grafiği paylaşmak istiyorum .Teknemizi long keeled , V shaped,Centreboard,Fin keel yada performance cruiser/racer olarak sectiğimizde stabilite değerlerini paylaşmış sitesinde çok ilginç geldi paylaşmak istedim.
(https://i.hizliresim.com/vjE9p6.png) (https://hizliresim.com/vjE9p6)
Burak ben bu grafikten bir şey anlamadım.. Arm dediği yani y ekseninde olan nedir.. ?
-
Benim tablodan anladığım kadarıyla ARM, düzeltme kolu, yani teknenin ağırlık merkezi ile kaldırma kuvvetinin arasındaki mesafe. Bu mesafe sıfırın üzerinde olduğunda tekne doğrulmaya çalışıyor, sıfır olduğunda hangi pozisyondaysa o şekilde kalıyor, eksi ise tekneyi ters çevirmeye çalışıyor.
Daha önce Burak Reis'in paylaştığı bir görselde Centre of Gravity and Centre of Buoncy diye geçiyordu.
-
Ersin reis Bu adam harika anlatmış Tabloyu tam olarak anlayabilirsin seyrettikten sonra daha ileri bilgileri diğer videolarında bulabilirsin ders gibi anlatmış.
-
Stabilite konusunu neden anlamaya çalışıyorum nerede ne işime yarayacak diye kendime soruyorum. Dönüp dolaşıp konu amaca uygun tekne seçimine geliyor. Oğuzhan reis çok güzel bir makalenin çevirisini yapıyor bu makalede yazarlar 3 farklı kullanım amacı vermişler Marinadan marinaya yelken yapmak ve hızlı eğlenceli yelken yapmak isteyenler, Marinadan cıkıp yeni koylar demir yerleri keşfedip çok uzun olmasada denizde kalanlar ve Uzun yola gitmek isteyen kuzey Atlantik gibi sert havası denizi olan yerlerde zaman geçirmek isteyenler diye .
Yeterince mantıklı gözüktü bu amaçlar bana bu makalede bu üç farklı tarza uygun tekne almak veya yaptırmak için doğru soruları sormamız ve aldığımız cevaplara göre teknemizi seçmenin bizim denizden daha çok keyif almamızı ve güvenli hissedeceğimizi iddia ederler ben çok beğendim Oğuzhan reis yazdığında bir kere daha keyifle okuyacağım.
Şu anda göreceli olarak ismi denizciliği ünlü bir teknem olsada 30 yaşındaki teknemin 8 kuvvetteki bir havadan 4 m dalgadan uzun süreli şartlarda açıkdenizde hasarsız çıkabilmesini beklemiyorum ve zorlamanın anlamlı olmadığını düşünüyorum
Uzun yol teknesinden beklentilerim eski beklentilerimden biraz daha farklı artık Ağır deplasmanlı küçük yelken alanlı taş gibi sağlam bir tekne artık beklentilerimi karşılamıyor.
Artık ağır ve sağlam olması yerine bu durumda yavaşta olacaktır. Daha hızlı stabilitesi yüksek 8 havada 4 metre dalgalarla yuvarlanırken devrilmeye dayanıklı fırtına şartlarında rüzgar üstüne dönme eğilimi yada kapasitesi olan bunun dışında çoğunlukla normal az ve orta rüzgarlı olan havalarda hızlı yelken yapabilecek motora min ihtiyaç duyan bir tekne benim için güzel olurdu.
İstekler bu olunca Aluminyumdan yapılmış performanslı bir centreboard yada iyi bir performance cruiser beni mutlu eder gibi gözüküyor.Seçimim bu yönde olunca Bu tarz teknelerin uzak yola uygun tasarlandıkları dizaynları sorguluyorum.
Hadi Oğuzhan reis yazıyı bekliyoruz.
-
Stabilite konusunu neden anlamaya çalışıyorum nerede ne işime yarayacak diye kendime soruyorum. Dönüp dolaşıp konu amaca uygun tekne seçimine geliyor. Oğuzhan reis çok güzel bir makalenin çevirisini yapıyor bu makalede yazarlar 3 farklı kullanım amacı vermişler Marinadan marinaya yelken yapmak ve hızlı eğlenceli yelken yapmak isteyenler, Marinadan cıkıp yeni koylar demir yerleri keşfedip çok uzun olmasada denizde kalanlar ve Uzun yola gitmek isteyen kuzey Atlantik gibi sert havası denizi olan yerlerde zaman geçirmek isteyenler diye .
Yeterince mantıklı gözüktü bu amaçlar bana bu makalede bu üç farklı tarza uygun tekne almak veya yaptırmak için doğru soruları sormamız ve aldığımız cevaplara göre teknemizi seçmenin bizim denizden daha çok keyif almamızı ve güvenli hissedeceğimizi iddia ederler ben çok beğendim Oğuzhan reis yazdığında bir kere daha keyifle okuyacağım.
Şu anda göreceli olarak ismi denizciliği ünlü bir teknem olsada 30 yaşındaki teknemin 8 kuvvetteki bir havadan 4 m dalgadan uzun süreli şartlarda açıkdenizde hasarsız çıkabilmesini beklemiyorum ve zorlamanın anlamlı olmadığını düşünüyorum
Uzun yol teknesinden beklentilerim eski beklentilerimden biraz daha farklı artık Ağır deplasmanlı küçük yelken alanlı taş gibi sağlam bir tekne artık beklentilerimi karşılamıyor.
Artık ağır ve sağlam olması yerine bu durumda yavaşta olacaktır. Daha hızlı stabilitesi yüksek 8 havada 4 metre dalgalarla yuvarlanırken devrilmeye dayanıklı fırtına şartlarında rüzgar üstüne dönme eğilimi yada kapasitesi olan bunun dışında çoğunlukla normal az ve orta rüzgarlı olan havalarda hızlı yelken yapabilecek motora min ihtiyaç duyan bir tekne benim için güzel olurdu.
İstekler bu olunca Aluminyumdan yapılmış performanslı bir centreboard yada iyi bir performance cruiser beni mutlu eder gibi gözüküyor.Seçimim bu yönde olunca Bu tarz teknelerin uzak yola uygun tasarlandıkları dizaynları sorguluyorum.
Hadi Oğuzhan reis yazıyı bekliyoruz.
Bu gece siteye yükleriz :) son 2 sayfa. Önce senin de gözden geçirmen için mail atacağım ;)
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Burak reisim neden bilmiyorum ama ben seni Garcia Exploration 45 ile bağdaştırıyorum
-
Sizin çevirinizi ben kontrol edemem Oğuzhan reisim Harika yaptığınıza eminim. .Selamlar.
-
Burak reisim neden bilmiyorum ama ben seni Garcia Exploration 45 ile bağdaştırıyorum
45 nedir ayakkabı numarası gibi 😄
-
;D ;D ;D
Şahsen sahip olmak isteyeceğim bir tekne.
Senin de bu teknenin hakkını verebileceğin geçiyor içimden. Onun için demiştim.
https://www.youtube.com/watch?time_continue=40&v=a4mxJnG4Xf4
Exploration 45
A boat designed to sail and live aboard both in high latitudes and tropical waters
Key Specification Elements:
- Integral aluminium centreboard
- Deck salon with 270° visibility and inside steering position
- Watertight companionway door
- Watertight front bulkhead
- Watertight aft bulkhead with watertight hatches to access the stern compartments from the aft cabins
- All through-hull fittings made of welded aluminium - All valves positioned above sea level
- Double glazed salon windows, one opening above the galley
- Coachroof extends beyond the windows and acts as an awning to prevent the greenhouse effect due to the sun
- Thermal and acoustic insulation above waterline of automotive-grade polyethylene foam panels (77mm hull, 37mm deck)
- Insulated floor (thick foam core)
- Chain locker centrally positioned at the foot of the mast – Electric windlass located in locker below deck just ahead of the mast
- Centrally located large capacity tanks - Water and fuel tanks can be ballasted port / starboard
- Centrally located service battery set
- Generous stowage space available throughout the boat
- Forefoot chainplate for towing and ice breaking
- Integrated aft arch for electronics, wind generator, solar panels and use as davits
- 2 rudder configuration JEFA self-aligning bearings to ensure optimal control in heavy seas
- Large aft platform with easy access to / from the water
- Liferaft stowage in locker accessible for launch from aft platform
- Essential lines controlled from the cockpit
Specifications
Length: 14.21 m Lwl : 12.57 m
Bmax: 4.44 m Draft: 1.14/2.90 m
Displacement: 14.1 T Offshore category: 6/8 personnes
Onshore category: 6/8 personnes Engine: 55/75 CV
Water capacity: 500 L Architect: Berret Racoupeau Yacht Design
-
Teşekkür ederim Nokta atışı Tekne doğru ama boy yanlış malesef.Almakla bitse alınır ama bir 16 senede işletme ve bakım maliyetine çalışmadan katlanmak çok zor. Karştırmayın insanın aklını yaw😀
-
Benim uyguladığım basit bir kural var Akçeli işlerde Ev,araba,tekne mevcut nakit paranızın %10 kadarıyla alabilirsin kuralı. 45 Feet böyle bir tekne hayal bile etmiyorum o yüzden (bahsettiğiniz tekne milyon Euro olmasada yaklasır)
-
Benim uyguladığım basit bir kural var Akçeli işlerde Ev,araba,tekne mevcut nakit paranızın %10 kadarıyla alabilirsin kuralı. 45 Feet böyle bir tekne hayal bile etmiyorum o yüzden (bahsettiğiniz tekne milyon Euro olmasada yaklasır)
%10 kuralını kendimde düşündüm ve alabileceğim tekneyi buldum. ;D
Hem de 52 inch
(https://i.hizliresim.com/0Ekn28.jpg) (https://hizliresim.com/0Ekn28)
Garcia'nın 2018 fiyatını bilmiyorum ama 2016 660,000€ civarı idi sanırım.
-
Teknenin boyunun bir önemi yok 100.000 liram varsa 10.000 liralık bir tekneyle cebimde parayla öyle keyifli gezerimki altında 50 feet teknesi olup borcu olan adamdan daha mutlu yaşarım benim düşüncem bu yönde.
-
Benim uyguladığım basit bir kural var Akçeli işlerde Ev,araba,tekne mevcut nakit paranızın %10 kadarıyla alabilirsin kuralı. 45 Feet böyle bir tekne hayal bile etmiyorum o yüzden (bahsettiğiniz tekne milyon Euro olmasada yaklasır)
%10 kuralını kendimde düşündüm ve alabileceğim tekneyi buldum. ;D
Hem de 52 inch
(https://i.hizliresim.com/0Ekn28.jpg) (https://hizliresim.com/0Ekn28)
Garcia'nın 2018 fiyatını bilmiyorum ama 2016 660,000€ civarı idi sanırım.
Yine randa arma seçmişsiniz ama 😀
-
Ucuz ama güvenli diye :P
-
Ucuz ama güvenli diye :P
52 inch diye mi yoksa randa diye mi ;) 8)
-
Ucuz ama güvenli diye :P
52 inch diye mi yoksa randa diye mi ;) 8)
İkisi bir arada ;D
-
Stabilite konusunu neden anlamaya çalışıyorum nerede ne işime yarayacak diye kendime soruyorum. Dönüp dolaşıp konu amaca uygun tekne seçimine geliyor. Oğuzhan reis çok güzel bir makalenin çevirisini yapıyor bu makalede yazarlar 3 farklı kullanım amacı vermişler Marinadan marinaya yelken yapmak ve hızlı eğlenceli yelken yapmak isteyenler, Marinadan cıkıp yeni koylar demir yerleri keşfedip çok uzun olmasada denizde kalanlar ve Uzun yola gitmek isteyen kuzey Atlantik gibi sert havası denizi olan yerlerde zaman geçirmek isteyenler diye .
Yeterince mantıklı gözüktü bu amaçlar bana bu makalede bu üç farklı tarza uygun tekne almak veya yaptırmak için doğru soruları sormamız ve aldığımız cevaplara göre teknemizi seçmenin bizim denizden daha çok keyif almamızı ve güvenli hissedeceğimizi iddia ederler ben çok beğendim Oğuzhan reis yazdığında bir kere daha keyifle okuyacağım.
Şu anda göreceli olarak ismi denizciliği ünlü bir teknem olsada 30 yaşındaki teknemin 8 kuvvetteki bir havadan 4 m dalgadan uzun süreli şartlarda açıkdenizde hasarsız çıkabilmesini beklemiyorum ve zorlamanın anlamlı olmadığını düşünüyorum
Uzun yol teknesinden beklentilerim eski beklentilerimden biraz daha farklı artık Ağır deplasmanlı küçük yelken alanlı taş gibi sağlam bir tekne artık beklentilerimi karşılamıyor.
Artık ağır ve sağlam olması yerine bu durumda yavaşta olacaktır. Daha hızlı stabilitesi yüksek 8 havada 4 metre dalgalarla yuvarlanırken devrilmeye dayanıklı fırtına şartlarında rüzgar üstüne dönme eğilimi yada kapasitesi olan bunun dışında çoğunlukla normal az ve orta rüzgarlı olan havalarda hızlı yelken yapabilecek motora min ihtiyaç duyan bir tekne benim için güzel olurdu.
İstekler bu olunca Aluminyumdan yapılmış performanslı bir centreboard yada iyi bir performance cruiser beni mutlu eder gibi gözüküyor.Seçimim bu yönde olunca Bu tarz teknelerin uzak yola uygun tasarlandıkları dizaynları sorguluyorum.
Hadi Oğuzhan reis yazıyı bekliyoruz.
Tekne seçimi başlığının altına yazının tercümesini yükledim :) yine de bir göz atmanı rica ediyorum.
-
Ellerine sağlık çok güzel olmuş.
-
randa arma mı dediniz ? 8)
(https://i.hizliresim.com/8Ybd6k.jpg) (https://hizliresim.com/8Ybd6k)
-
Böyle bişey gördüm, belki birinin işine yarar;(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20180124/09e0ee9acbb3b5cc3d38bbb9b52e4a7b.jpg)
öZgür (tapatalk)
-
Bir de bu var;(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20180125/eebc9c9690b96911e6415761d8f2f119.jpg)
öZgür (tapatalk)
-
Ersiiiinnn bak ne buldum ;D
35 ft keç yapıyollaa.
Hafta sonu tekne yapım filmisi..
Salt & Tar 1-27 arası videolar.
İlki burada,
-
ben esas bir tekne buldum ki.. felakett.. Bekleyin anacım yakında..
-
Çok merak ettim.
-
Bahse konu sefine ile ilgili olarak bulabildiğim her kaynağı Ersin'e mesaj olark gönderdim. Kendisi bir şekilde derleyip toparlar burada paylaşır.
-
Maya takvimi hitama erdi ; Ersin bırakınız yapmayı, daha tekneyi bile seçemedi... :-[
-
Sevgili Aali haklısın gerçekten.. Benim durumum döner istiyorum ama dönmesin istiyorum durumu..
Ne zamandır Tayo Mar ile ilgili birşey yazmıyorum özenle.. Sonra laf söz oluyor. Malum geçen ay hep sert Lodos esti. Malum kimi dostlar kış gelince yelkenleri söküyor:) Biz de bekliyoruz şöyle keyifli bir poyraz essin de yelken yapalım diye..
Dün soğuk ve 5 knot civarı bir hava vardı. Ancak soğuk olduğundan ve sağnaklar ile birlikte keyifli yelken yaptım. Yanımdan Deniz taksi benzeri birşey geçiyordu. Fotoğraflarını çektiler Tayo MAr 'ın.. Normal.. Basıp gittiler.. Sonra bir baktım geri geliyorlar . Bülent olsa panikler bunlar niye üstümüze geliyor diye.. :)
Gelip, iyice yanaşıp, uzun uzun resmini çektiler Tayo MAr 'ın.. Meğer sadece resmini çekmemişler videoya almışlar. Selamlaştık gittiler..
Sonra Serkan Instagram da Tayo Mar 'ın resmini görmüş ve Kıbrıs wup gurubunda paylaşmış. Bana da Ahmet söyledi. Ben de resmi Rojda ya gösterdim.. Altta bir isim gördü bunlar benişm ortanca kızım Melis ile. Meğer fotoğraf ve videoyu çeken ünlü bir dizi oyuncusuymuş.. Tayo MAr 'ı kartpostal yapıp arkadaşlarına göndermiş.
Ortanca kızım ki tekneye gelmez çok heycanlandı.. Tam yeni gençlik hesabı.. Rojda ile birlikte Kadını utanmadan Tayo MAr a davet ettiler bir de.. :) Allahın sopası yok işte.. kamarada kafamı oraya buraya vuruyorum diyen eşim ve benimle bir kez dahi yelkene gelmeyen ortanca kızım tekneye misafir çağırıyorlar.. Dedim Çağırın.. Ama gelirlerse siz gelemezsiniz ona göre.. :)
Şimdi efendim sorun Tayo Mar.. hani Kamber yazıyor ya her amaca yönelik tekne yapılmadı diye..
5 knot havada üstelik karanfil(pik yelken ) açık değilken dahi yelken keyfi yaşattı dün bana.. Son yaptığım pratik uygulamalar ile artık yelken basmak ta indirmek de çok kolaylaştı. Karanfil de olsaydı 5 knot havada 4 knot gidecekti tekne..
dün Ahmet şikayet ediyordu, parvanem kirli diye.. Dalgıç bulacak ya da dalacak. Pervanesini görmüyor çünkü.. Ben görüyorum Tayo Mar da ve aluminyum sopam ile temizliyorum gerektiğinde..
Palam gözümün önünde.. Yekemi son Kıbrıs gezisinden sonra okşaya okşaya yerine takıyorum :)
Dün hava hafifti.. Sert olsa ne yazar. ? Üç parça yelken açıp, yine kahveni yudumluya yudumluya gidiyorsun işte..
Hafif hava da da sert havada da yürüyen bir yelkenlim var.. 43 m2 yelken alanı.. Bu buldum dediğim yelkenlinin yelken alanı 38 m2 . 34 feet teknede üstelik. Benden daha az yelken alanına sahip..
5 parça yelken açıyorsun ve 7 m teknede rahat rahat geziniyorsun.. Eh öğrendik de azıcık.. Tirimleri yapıp, otopilota taktın mı hiç yük bindirmeden gidiyorsun işte..
Yeni hobim yelken trimi.. Tirim düzgün oldu mu yekeyi bırakıyorum bile .. Tayo Mar özgürce gidiyor kendi..
Yani demem o ki bu yelken lüksünü yaşatacak bir tekne lazım bana..
en çok karaya aldığımda seviyorum Tayo Mar 'ı .. Küçük olduğndan işi çabuk bitiyor.. Tüm teknenin ahşabını yağlamak yarım saat.. Marina parası ucuz.. Abarması kolay.. İstanbul da da geziyorum.. Gökovaya da gidiyorum..
Tek başıma ya da iki kişi vardiyalı üç kişi 300 mil yol yaptık bu yaz..
Ne olur yanlış anlaşılmasın.. Herkes teknesini çok sever elbette.. Benim ise hayranlık uyandıran , her seyirde en az iki defa fotoğrafı çekilen, bana dibine kadar yelken keyfi yaşatan heyecan veren bir yelkenlim var..
Her bir yelkenliyi Tay MAr ile karşılaştırıyorum. Kamarası dışında Tayo Mar hep daha üstün geliyor.. Sorun bu..
-
Vatandaş İstanbul'a gelmiş ticaretini yapmış memleketine dönecek,mevsim siyah incir zamanı ve satıcı bağırıyor''bal küpü bunlaar''.Adamın canı çekmiş almış,yemiş ve çok hoşuna gitmiş tabii ki.
Zaman geçmiş bizim vatandaş yine İstanbul'da işini bitirdiğinde, garajda beklerken satıcının arabasında topan patlıcan görmüş ve hemen almış.İlk ısırıkta yüzü buruşmuş ve mırıldanmış;
Ufak iken dadlı idin,hoştun. Büyüdün acımışın,dadın kaçmış. ;)
Tayomar gerçekten donanımı ve yapı malzemesi itibariyle fotoğraflık,biblo gibi bir tekne. :)xx
-
Gelip, iyice yanaşıp, uzun uzun resmini çektiler Tayo MAr 'ın.. Meğer sadece resmini çekmemişler videoya almışlar. Selamlaştık gittiler..
Sonra Serkan Instagram da Tayo Mar 'ın resmini görmüş ve Kıbrıs wup gurubunda paylaşmış. Bana da Ahmet söyledi. Ben de resmi Rojda ya gösterdim.. Altta bir isim gördü bunlar benişm ortanca kızım Melis ile. Meğer fotoğraf ve videoyu çeken ünlü bir dizi oyuncusuymuş.. Tayo MAr 'ı kartpostal yapıp arkadaşlarına göndermiş.
Ersin Reis'im, teknenin fotoğrafını çeken Tanem Hanım, yelken federasyonunda görev yaparken tanıştığım sevgili dostumuz Edhem Dirvana'nın eşidir. Edhem de rahmetli duayenimiz Süleyman Dirvana'nın oğlu. Yani Seddülbahir'in sahipleri. Ailecek tekneden ve yelkenden anlıyorlar, tesadüf değil Tayo-Mar'ın fotoğraflarını çekmeleri.
;)
Bu arada Edhem ve Tanem'in iki köpeği de bir vahşi tarafından zehirlendi. Basında görmüşssünüzdür. Kamuoyu oluşturma çalışmaları halen devam ediyor.
-
Tesadüfe bak.. Bence de tekneden anlıyorlarmış:)
-
Tayomarı çok seviyoruz. :)
Bundan 30 sene sonra bir yerde tenis maçı izleyen 30 yaşında bir adam ve yetmişlerinde ama fit bir amca var. Güzel yorumlar yapıyor amca. Genç olan diğerine "amca siz tenisten anlıyorsunuz" diyor. Maçtan sonra yaşlı adam tam gidecekken genç olan ona ismini soruyor. Yaşlı adam mütevazı bir tonla "Roger Federer" diyor..
(https://i.hizliresim.com/Rn9297.jpg)
-
Bu arada manşetleri şimdiden görüyorum. Ersin Böke Bozburun Yat Kulübünde Kocabahçe ile seyir yapti. C:-)
(https://i.hizliresim.com/XPqAL7.jpg)
-
Bu arada dün sadece Tanem Hanıma yakalanmamışsın.Bostancı önlerinde başkasının objektifine yakalanmışsın ve Facebook'ta amatör denizci hareketi grubu da paylaşmışlar. Ben de "ana bu tayo - mar " demişim boş bulunup. Ve şu sıralar orada tayo- mar ın ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
-
Bu arada dün sadece Tanem Hanıma yakalanmamışsın.Bostancı önlerinde başkasının objektifine yakalanmışsın ve Facebook'ta amatör denizci hareketi grubu da paylaşmışlar. Ben de "ana bu tayo - mar " demişim boş bulunup. Ve şu sıralar orada tayo- mar ın ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
İkisi de menşuuur oldular. ;D ;D ;D
-
Haksızmıyım..
-
Geçen yıl henüz forumlarda bu kadar haşır neşir değilken marinada bir muhabbet esnasında Tayo Mar'dan bahsedince Cem Gür'ün yaptığı Tayo Mar mı diye soru alınca hem bu güzeli Cem reisin yaptığını öğrenmiş hem de ne kadar ünlü olduğunu anlamıştım...Bence denizle ilgilenen her kişinin tanıması gereken bir tekne.. Ersin reis de hakikaten hakkını veriyor kanaatimce.. Tayo Mar ile buluşmak için sabırsızlanıyorum..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Tayo Mar ile buluşmak için sabırsızlanıyorum..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Malta dönüşüne hazırla kendini ve izin programını o zamana yap . ;D ;D ;D
-
Ha ha ha.. Ben bile İnanmıyorum daha Malta ya gideceğime..
gerçi sen de haklısın .. Delidir ne yapsa yeridir hesabı her halde.. ;)
-
ben esas bir tekne buldum ki.. felakett.. Bekleyin anacım yakında..
Bu mu ? ;D ;D ;D
(https://i.hizliresim.com/gOZ512.jpg) (https://hizliresim.com/gOZ512)
(https://i.hizliresim.com/y0LMOa.jpg) (https://hizliresim.com/y0LMOa)
-
"Hafiye" !!!!! :)xx
Özel bir mesacla fikrimi uzun uzun yazdım kendisine.
-
Kısmet'e benziyor.
-
Gece, hayallere dalmanız için bir tekne ;)
Gaff ketch ::)
https://gaffketch.wordpress.com/photo-gallery-4/
Bu da videoları
https://gaffketch.wordpress.com/voyages-in-video/
-
:)
Kaan valla korkulur senden .. WBF a Tahiti Ketch sahibi olan ya da sahibini tanıyan kimse olup olmadığını, eğer mümkünse seyir yapmak istediğimi açıklayan bir konu başlığı açtım.
Bunun üzerine üyelerden biri , Tahiti ketch yerine kendi yaptığı 34 feet ketch tekneyi önerdi. Hikayesi de başka bir konu başlığında anlatılmış. Bu arkadaş, tekneyi iki yılda bitirip, dünya tutuna çıkıyor ve 40 bin deniz mili yol yapıyor. 7 yıl boyunca.
Teknenin özelliği şu.. Hani hep diyorum ya şarap kadehi kesitli tekne diye. BU teknede şarap kadeğinin sapı betondan dökülmüş. Malum beton salmada kullanılan bir malzeme. Ancak metallere göre daha hafif olduğundan çok tercih edilmiyor. Bu projede ise salma betondan bir kano şeklinde dökülmüş ve üzerine tekne inanılmaz bir basitlikte inşaa edilmiş.
Başı kıçı bir olmasına rağmen formu daha çok bir İngiliz İş teknesi formu.. Bu da Tahiti ye göre neden daha hızlı olduğunu açıklıyor.
(https://i.hizliresim.com/Z97dGz.jpg) (https://hizliresim.com/Z97dGz)
(https://i.hizliresim.com/VrvY4R.jpg) (https://hizliresim.com/VrvY4R)
(https://i.hizliresim.com/0EmDYV.jpg) (https://hizliresim.com/0EmDYV)
burada salma çok daha net..
(https://i.hizliresim.com/6J5nok.jpg) (https://hizliresim.com/6J5nok)
beton salmayı kesit olarak sanki bir kano gibi dökmüş. saplamalar için pimaş boru kullanmış. Burada beton salma ve ahşap kapak çok güzel gözüküyor.
(https://i.hizliresim.com/vjn4OD.jpg) (https://hizliresim.com/vjn4OD)
Bağlantı detayları da burada..
(https://i.hizliresim.com/5DMVZA.jpg) (https://hizliresim.com/5DMVZA)
Şimdiye kadar gördüğüm safra bağlantılarına kıyasla çok basit ve akılcı bir çözüm. Üstelik çok ucuz.
-
Ersiiiinnn bak ne buldum ;D
35 ft keç yapıyollaa.
Hafta sonu tekne yapım filmisi..
Salt & Tar 1-27 arası videolar.
İlki burada,
Bak içime doğmuş demek k, beton nasıl dökülüyor, bağlantı nasıl, üstü nasıl inşa ediliyor.
Seyretmemişsin ki.. Tembel denizci ;D
-
Forum'a not düşmek için yazıyorum :P
Ersin'cim
Sen Tayo-Mar'dan kolay kolay vazgeçemezsin. İstanbul'da İki ahşap tekne sahibi olmak mantıksız olacağı için, kolay kolay tekne yaptırmazsın. Ancak gözün kararırda yeni tekne gelir gelmez Tayo-mar giderse belki..
Velevki, gözünü kararttın. Sanırım herkes gözlemlemiştir, senin tarzın oturdu artık ve tüm anlatı ve beğenilerin 3 tekneyi işaret ediyor.
Pilot cutter formu
Colin archer formu
Atkins formu
Pilot cutter formu, güzel ama İstanbul'da kullanım üzerine düşünmek lazım. Ege'de yaşıyor olsan belki derdim, ayrıca hakkıyla yapılmış Pilot cutter pek de ucuza çıkmaz.
Colin Archer formu, güzel, geleneksel ve cidden dayanıklı tekneler ama ağır olduğu için tercih ederken iki kez düşünürsün yada son anda vazgeçersin
Atkins formu, hiç şansın yok, ne kadar kıpraşırsan kıpraş dönüp dolaşıp mantık, kullanım, görece hız, görsellik vs açısından Atkins yada çok benzeri bir tekneye merhaba diyeceksin.
Diyerek, belki biraz memleket insanı gibi davranıp niyet okuyorum ama dediğim gibi gerek anlatı ve beğenilerin, gerekse bu konuda istemsizce seni yönlendirip, akıl verme çabalarımızın sonucu bu olacak gibi geliyor.
-
sevgili Kaan, yorumlarına katılmamak elde değil.. Ancak işin bir diğer tüm bunlardan bağımsız bir boyutu var.
Kendi yaptığın-yaptırdığın tekneye binmek.. ! bu bambaşka bir keyif. BU her şeyden bağımsız bambaşka bir tutku.
BU arada ben senin yazdıkların ya da koyduğun videoları geç saatlerde keyifle okumak için bırakıyorum. Kıprıstan aldığım ateş suyu eşliğinde.. O yüzden daha videoyu seyredemedim.. ancak benim böyle bir videoyu seyretmemem düşünülemez bile.. O videodan on konu başlığı çıkarırım hemde..
eski salmalarınızı atın! ... betonu geliyor..! tadında.. :))
-
şimdi forumlarda pek de bahsedilmeyen bir konuyu dikkate sunuyorum efendim. Tekne yaptıracağız , istediğimiz kriterleri belirledik, plan seçme aşamasındayız ya hesapta. Proje , malzeme, yer, işçilik bütçe derken çok önemli bir kriter dikkatimizden kaçıyor.
Toplam süre.. Mühendislik dili ile adam saat.. İncelediğim birçok projede projeler üç başlık altında toplanıyor.. Ne derecede bir işçilik düzeyi gerektiği ve öngörülen yapım süresi saat cinsinden veriliyor..
Bu hesaba girince eski bir tekneyi alıp refit etmek daha makul gözükse de maliyet ve işçilikler açısından benim gördüğüm yeni tekne yaptırmak daha ucuz.
Yani bu işin ne yaparsan yap bir süresi var.. 30 feet bir tekneyi tam anlamı ile iki en erken bir buçuk yıldan önce denize koymak mümkün değil.
Tam mesai çalışılır ve profesyonel destek alınır ise minimum süre kısılsa kısılsa 8 ay..
Kısa sürede tekne yapmanın avantajı, özellikle tekne yapımında kullanılacak atölyenin maliyetleri yani genel giderlerden kurtarıyor olması.
Peki sekiz ayda bir tekne yaptırmak için nasıl bir profesyonel destek alınmalı.?
Mümkünse yaşayan bir tasarımcının projesi seçilecek. Sonra bu iş ile ilgili bir proje danışmanı bulunacak. Bu proje danışmanı imalatın tüm evrelerini önceden planlayarak gerekli malzeme ve işçilikleri bir iş programı dahilinde çıkaracak ve imalatın takipçisi olacak.
Yani öyle verelim ustaya yapsın bitirsin tarzı bir çalışma olmayacak. Projesine tam uygun olarak yapılacak.
Daha önemlisi benim gördüğüm , tekne yapanların en büyük handikapı her imalatı sıra ile yapmak. Kabuk bitmeden direkler yapılmıyor mesela. Yelkenler önceden biçilmiyor, ıstralyalar önceden yapılmıyor v.b.
kabuk ve arma imalatı eş zamanlı başlamak zorunda. İç tasarım için farklı usta ile çalışılmalı. Özellikle mutfak için.
Kabuk, Türkiyenin her hangi bir yerinde de yaptırılabilir. Adana 'daki benim tanıştığım Ahmet Bey'in atölyesi Ege Yat'ınki kadar büyük ve donanımlı mesela.
Bir ikinci maliyet düşürücü nokta ise projeyi kooparatife çevirmek.. örneğin 3 teknenin aynı anda imal ediliyor olması ciddi ekonomi sağlıyor çünkü.
Şu anki planım kabuğu Adana da çaktırmak. Adana ya gidip gelmek, Kurucaşile'ye gidip gelmekten hem daha ucuz hem daha keyifli.. :)
Kabuk bittikten sonra geri kalan tüm işleri Istanbul da bitirmek..
dur bakalım.. Günler ne getirecek ?
Peki bir tekne tam anlamı ile sekiz ayda nasıl bitirilir. ? Nasıl bir kadro gerekir.?
-
Ustalar birlikte çalışmayı sevmezler. Tekneye bir elektrikçi bir de yelkenci çağırmayı deneyin, tamamen ayrı yerlerde çalşacak olmalarına rağmen hangisi sonra gelmişse diğerinin işini bitirmesini bekler, ben şimdiye kadar çalışanını görmedim. Bu nedenle proje 1 yıl diyorsa asgari 16 ay koymak lazım, 8 ayda bitmesi mümkün değildir. Gerek onarım gerek danışmanlık yaptığım teknelerde sürekli bununla karşılaştım. Mühendislikte adam saat hesabı olabilir ama 100 adam saatlik tekne işini iki adama elli saatte yaptıramazsınız. O iş 100 saatin üzerinde bitecektir.
Bir teknenin kabuğunu başka yerde yaptırıp, donatımı başka yerde yaptırmak teorik olarak mümkündür ama nakledilecek, gelecek, yerleşecek, usta ellerini ısıtacak, çalışmaya başlayacak, ciddi zaman kaybıdır. Parasını verip alüminyum direği bile aldırıp tekne gelmeden deposuna koyduramazsınız. "Hele bir tekne gelsin" der.
İç tasarım ise kabukla beraber yürümek zorunda, mutfak olarak gördüğünüz bölümün bir çok parçası perdedir yani tekneyi bir arada tutan parçalardır. Kabuğu yapayım da içini sonra tefriş ederim diyemezsiniz. Bu nedenle seri imalat olsun tek imalat olsun, bir tekneye bir atelyede başlanır ve orada bitirilir.
-
2008 yılında 29 Ft Siyah Kayık Tuzla'da toplam 7 ayda, Tayo-Mar ve kardeşi Antigoni toplam 5 ayda tamamlandı ve suya indirildi.
Doğru tersane, düzgün iş programı, sürekli kontrol, doğru nakit akışı, işi bilmek, ne istediğini, ne zaman istediğini bilmek süreyi makul ölçülere getirir.
-
Ben de sevgili Cem'e katılmak zorundayım.
10,50m Sanela Barbaros teknecilikte 6 ayda bitti : buna teknenin üzerinde inşa edildiği kalıbın yapımı da dahil ki Sanela çift kat şaşirtmalı bindirme ve vidasız, çivisiz insa edildiği için günde tek sıra kaplama lamine edilip, işkencelerle sıkılıp ertesi güne kadar epoksinin kurumasi beklenmişti . Boyacı, motorcu, elektrikçi, kromcu, döşemeci de inşa süresinde aynı yerde marangozlarla birlikte çalıştı.
Yani 30 feet tekne hadi bilemedin 6 aydan fazla sürüyorsa o atölye arada bir tane de 45 feet tekne yapiyor demektir.
-
Tekne yapan ve yaptırmış olanlardan gerçek tecrübelerini ve deneyimlerini referans göstererek anlatmalarını okumak bize çok daha doğru bir fikir veriyor.Teşekkürler Cem ve Ali reisler.
-
şu güzelliğe bir bakarmısınız..
(https://i.hizliresim.com/0E1avY.jpg) (https://hizliresim.com/0E1avY)
-
Pupa çıkıntısı hariç Tayo Mar gövdesi.Boyutları yazar mısın?
-
Üzerinde çalıştığım konu olduğundan cevabı ben vereyim. :) Ustam Cem Gür'ün Classic Boats Tr. bloğundan alınmış değerler:
BLUE MOON Teknik değerleri
Imperial Metrik
LOA 22’ 11’’ 6.98 Mt
BEAM 8’ 7’’ 2,62 Mt
LWL 19’ 5’’ 5.92Mt
BWL 8’ 3’’ 2.52Mt
BALLAST 2205 LBS 1000 KG
DPLM 7955 LBS 3610Kg
SAIL 430 SQFT2 40 m2- Pik hariç
SAIL AREA TO DPLM RATIO 17 16–18 AVERGAGE
DPLMT TO LENGHT 485 308> VERY HEAVY
LENGHT TO BEAM 2.67
TEORICAL HULL SPEED 5,91 KNOTS
CAPSIZE RATIO 1.72 <2,0 FOR OFFSHORE
BALLAST TO DISPLMT 30%
COMFORT RATIO 52 COLIN ARCHER 60
-
Abi bu Tayo Mar değil.. Charlotta adında 1800 lü yılların sonunda yapılmış bir Bristo Channel Cutter kesitii.. 50 feet..
-
şu güzelliğe bir bakarmısınız..
(https://i.hizliresim.com/0E1avY.jpg) (https://hizliresim.com/0E1avY)
1899 yapımı .. Asıl vaftiz adı Solway 55 ayak boyu var. CARLOTTA Şimdiki sahibi Gary Grieco
Bağlı olduğu yer Texada Island, en Colombie-Britannique, au Canada.
-
TayoMar demedim zaten. Gövde formu Tayo Mar dedim.Bunlara pilot cutter diyorlar galiba.
-
İdeal tekne .... Workingsail ..... EVE 38 ayak.
(http://i.hizliresim.com/BLr73p.jpg) (http://hizliresim.com/BLr73p)
(http://i.hizliresim.com/dOPg1p.jpg) (http://hizliresim.com/dOPg1p)
-
Efendim.. Geçen hafta yoğunlukla fuardaydım.. Forumun takipçilerinden ancak yazmayan ki biz yazsınlar diye uğraşıp duruyoruz Kemal Reis ile tanıştık.. Kendisinin Düzce de bir ahşap işleri fabrikası varmış.. Bu başlığı da takip etmekteymiş.. Ahşap konusundaki bilgisini ve fabrikasındaki her türlü ekipman ile destek olabileceğini anlattı. Bunlar kurutma fırınları da dahil..
Konu ilerledikçe daha bir yere basar hale geldi.. Yapıcaz biz bu işi galiba.. :)
-
Efendim.. Geçen hafta yoğunlukla fuardaydım.. Forumun takipçilerinden ancak yazmayan ki biz yazsınlar diye uğraşıp duruyoruz Kemal Reis ile tanıştık.. Kendisinin Düzce de bir ahşap işleri fabrikası varmış.. Bu başlığı da takip etmekteymiş.. Ahşap konusundaki bilgisini ve fabrikasındaki her türlü ekipman ile destek olabileceğini anlattı. Bunlar kurutma fırınları da dahil..
Konu ilerledikçe daha bir yere basar hale geldi.. Yapıcaz biz bu işi galiba.. :)
Ersin reis,
Adana da yapacağını anlamıştım , hiç şüphem olmadı :D
-
a
Efendim.. Geçen hafta yoğunlukla fuardaydım.. Forumun takipçilerinden ancak yazmayan ki biz yazsınlar diye uğraşıp duruyoruz Kemal Reis ile tanıştık.. Kendisinin Düzce de bir ahşap işleri fabrikası varmış.. Bu başlığı da takip etmekteymiş.. Ahşap konusundaki bilgisini ve fabrikasındaki her türlü ekipman ile destek olabileceğini anlattı. Bunlar kurutma fırınları da dahil..
Konu ilerledikçe daha bir yere basar hale geldi.. Yapıcaz biz bu işi galiba.. :)
Kemal Abi Mimarsinan Marinadan komşumdur. Kendi yaptığı tamamen ahşap bir teknesi iki tekne yanımda dururdu, imrenerek izlerdim. Dudly Dix projesi idi galiba. Velhasıl Kemal Abi de foruma dahil oldu, çok yazmaz normalde ama bize acayip faydası olacaktır ahşapla ilgili paylaşacakları ile.
-
Herkese Selam, sevgili Ahmet kabaalioğlu ile dün konuşmamıza istinaden tavsiyesiyle, ben de kendi kayığını yapmaya karar vermiş biri olarak dünden beri bu başlığı inceliyorum anladım ki biz konunun "a" sında bile değiliz harika bilgiler, harika görüşler, herbiri birbirinden değerli fikirler, Ersin Böke bey ile fuar da tanıştım, Tayo Mar ı zaten biliyorum, boy ve istekler aynı olmasa bile temelde aynı istek var kendi kayığını yapmak, sorularımla rahatsız edeceğim üstadları ama önce biraz daha araştırma yapmalıyım,takip etmeye devam...
-
Serkan reis hoşgeldiniz.. Siz de lütfen araştırmalarınızı görüşlerinizi yazınız.. Yahu adamlar almış yürümüş diye çekinmeyiniz.. Zaten bir arpa boyu yol gidemedik ayrıca.. :) Sizlerin görüşleri de şimdi sizin söylediğiniz gibi başkalarına kaynak olacak..
Okuyorsanız borçlusunuz.. lütfen yazınız..
-
Efendim biraz önce ilanlara bakıyordum.. Bir tane Taiwan CT 35 ilana çıkmış.. Felaket tekne.. 76 Model.. Kabuğu hiç dert etmiyorum.. Ancak satış fiyatı tamı tamına 215 bin TL.. Alıcı gözle baktım en az o kadar daha masrafı var.. Üstelik o kadar masraf edeceksin ancak tekne yine 76 model..
İlk ellerin fiyatı uçtu malum.. İkincilerde de fiyatlar en kötü 25 bin Euro bandında..
Devam etsinler böyle.. Zorluğu bırakın bu gidişle tekne yaptırmak ucuz olacak galiba..
-
Hiçbir zaman olmayacak. :D
-
Sadece Atilla ,Ersin reisim :)
-
Efendim biraz önce ilanlara bakıyordum.. Bir tane Taiwan CT 35 ilana çıkmış.. Felaket tekne.. 76 Model.. Kabuğu hiç dert etmiyorum.. Ancak satış fiyatı tamı tamına 215 bin TL.. Alıcı gözle baktım en az o kadar daha masrafı var.. Üstelik o kadar masraf edeceksin ancak tekne yine 76 model..
İlk ellerin fiyatı uçtu malum.. İkincilerde de fiyatlar en kötü 25 bin Euro bandında..
Devam etsinler böyle.. Zorluğu bırakın bu gidişle tekne yaptırmak ucuz olacak galiba..
Adam gibi donanımlı 30 feet üstü bir tekne ikinci el fiyatı 30.000 Euro dan az olamaz.
Az ise ya teknede - donanımında, ya da sahibinde bir sıkıntı vardır (yaşlılık, hastalık vs.) Ersin.
Takmak için uğraşmasını boş ver ; Motor ,yelken , direk , ırgat ve vinç fiyatlarını topla , bunlara varsa radar , ve diğer elektrik - elektronikleri toplayıp ekle bak bakalım teknenin kendisi hariç kaç para tutuyor. :)
-
Zurnanın zurna dediği yer orası zaten.. :) 30 bin euro 140 bin TL yapıyor Öcal abi şaka gibi.. Bu fiyata 30 feet ahşap tekne yaparım ben.. Tuzla rakamları ile değil ama..
Bak şimdi..
Motor sıfır yanmar KDV dahil 27 Bin TL..
50 m2 yelken yaklaşık 10 bin TL..
Kabuk 20 bin TL:.
ekipman donanım.. ırgat, macaratör, aküler v.s. 10000 TL
Ahşap işçiliği ve boya 10000 TL
Beklenmeyen giderler.. 20000 TL..
Proje ve teknik danışmanlık 10-15 bin TL..
Salma pik .. kilosu 17 TL .. işçilik dahil..
Al sana 100 bin TL .. bilemedin 120 bin TL ye mal etmek mümkün bir ahşap tekneyi..
-
Motor fiyatı hariç diğerleri gerçekçi değil. :) , elektrik - elektronik , arma-direk ,ustaların ve senin yeme içme , malzeme taşırken hurdaya çıkaracağın araban ve kendi zaman kaybın vs. de koymamışın.
-
Ersin, iyi hesap yapmışsın...
Ben de hep böyle yapardım ; tecrübelerim sonucu tavsiyem bu rakamın tam iki mislini cebine koy, vakit geçirmeden başla !
Tekne dediğin nesnede iyi hesapçılar yaklaşık % 50 ; senin benim gibi iyimserler % 100 yanılır... ::)
-
Motor fiyatı hariç geri kalanın tamamı gerçekleşecek olandan en az %75 düşük.
Bana ve Âli'ye şunu sormanı şiddetle öneriyorum:
Tekne bittiğinde sadece vida- çivi- pul- zımpara- maske- zımpara takozu- gözlük- menteşe- kapı kolu- kilit- musluk bataryası - evye - ayak pompası, maskeleme bandı vs vs gibi hırdavata kaç para ödediniz?
Bende 2008 rakamları ile tam liste var :) Üstelik sıkı bir indirimle alınmış malzemeler hepsi.
Ahşap işçiliği ve boya 10.000YTL her halde yanlış yazdın :) :)
Ekipman donanım kısmında sabit ve hareketli arma donanımı var ise zaten rakamın tutması olanaksız. en az 8mm çap 7x19 S/S çelik tel fiyatına ve 8mm yerli Cemil Dönerkaya liftin- erkek / dişi norsman fiyatlarına bakmanı ve direk üzeri paslanmaz parçaların maliyetlerini bilenlerden çek etmeni öneririm.
Bunlar sadece şöyle bir bakıp geçtiklerim :P
"Tekne dediğin nesnede iyi hesapçılar yaklaşık % 50 ; senin benim gibi iyimserler % 100 yanılır... ::)"
-
Ben tekne yapmadım ama mevcut tekneyi restorasyon yaptım. 35 yaşlarında idim .
Daha önce söyledimmi bilmem ama hanım hala söyler bana ''Eğer vaktini ve paranı işine-gücüne harcasa idin şimdi bir tane iş hanın vardı Alsancak ta'' diye. ?0-?
Sadece o ahşap ustalarının içtikleri bira 1 tır tutacak , yapta gör Ersin. 8)
Rojda okumasın bu başlığı tavsiyem. ;D
-
Ersin'in suçu yok ki bu hesapta...
Ne zaman ahşap tekne konusu açılsa bir yerlerde, 40 yıllık ahşapcılar ne derler ?
<N'olcaaak, metresini 1500 - 2000 tl'den çaktırırız, yeter ki iste > E, bu mantıkla 10 m kabuk 20,000tl, işte ;D
Sonra ne denir ?
<Kabuk maliyeti, bitmiş halinin %20-30 kadarıdır> E tamam işte Ersin de böyle hesaplamış, Kabuk 20,000tl olursa, tekne 100,000tl. Hatta fazladan 20.000 bile koymuş. Nesi hatalı yaniiiii :P
Şimdi hata Ersin'de mi yoksa ahşap tekne yaptırmayı basitçe bu şeklide anlatanda mı ?
-
Biraz önce benim meşhur kerste toptancısındaydım.. Burak için söz verdiğim paserellanın ahşabı için gittim.. Gitmişken ağaç m3 fiyatlarını da sordum.. Fırınlanmış A kalite ağaç fiyatlarının m3 Akaju için 1100 euro m3 , A kalite kestane buldum mesela ve m3 fiyatı 5500 TL civarında.. Cem Gür bana Tahiti kech için 5 m3 ağaç gider demişti.. BU hesaba göre ahşap maliyetim yanlış değil gibi duruyor.. Üstelik daha hiç pazarlık etmedim.. :)
-
Öyle ya da böyle.. İyi ki Tayo Mar 'a iyi bakıyorum.. Alırken demek bana milli piyango çıkmış gibi birşey olmuş demek ki.. :)
Pik balast fiyatım da doğru.. yeni fiyat aldım fuardaki dökümcüden.. Kurşunun kilosuna 5 TL fiyat veriyorlar..
Sevgili Aali ve Cem Gür , siz tekneyi Nuh sanayi de yaptırdınız.. Unutmayalım.. :) benim 150 TL ye yaptırdığım civadraya 2500 TL fiyat verdi adamlar ya.. ;)
-
10 metre bir teknenin ıstıralyalarının ve çarmıhlarının değiştirilmesi liftinlerle 3000 Eurocuk tutuyor.Cem reisin dediği gibi yerli markalarda var Türkiyede zaten arma işini layıkıyla yapan (Tüm donanımı orjinal parçalarla) yok sebebi parçaların orjinallerini getiren yok tornada yaptırılıyor genelde eğer siz yurtdışından kendiniz getirtmezseniz.
-
Van de stadt madeira 44 için study planları yolladığında kendimce yaptığım maliyet hesabından nekadar saptığımı söylemiyeyim,yoksa beni yeniden ilköğretime başlatırlar.Bunda herkesin aklına aluminyum olması gelebilir ama değil.Kabuğu yaptığım yere (ki arkadaşıma aitti) 2 yılda toplam sarf malzemeleri( kaynak teli,taş vb) ,işçilik(ben işteyken gündüzleri kaynak yapan arkadaşım),yeme içme vb dahil 12.500 euro verdim.Bir okadarda Belçikadan gelen marin aluminyum tuttu.Yani 44 feet aluminyum bir tekne için komik bir rakamdır bu.
Kabuğu yaparken jotun ve internationalden gelen kişiler 600 ve 800 kg macun hesabı çıkardılar ben 150 kg macunla tüm tekneyi bitirdim.Orada da çok karlıyım.
Yani kabuk maliyetim standartların 1/3 -1/4 ü oldu .
Donanım derseniz elektronik ve elektrik donanımı,ırgattan pompalara Amerika'dan Türkiye'nin yarı fiyatına alındı.
İşçilikten hiç söz etmeyeyim.Ct pazar dahil hemen hergün işten çıkıp gece 1-2 lere kadar çalıştım.Yazları oğlum geldi çalıştı.Tire sanayisinin imecesi gibiydi tekne.Sağolsunlar nihayet seninde bize bir işin düştü deyip komik paralara işimi görürlerdi.Yada Can hoca gibi yıllardır kader birliği yaptığım dostlarımla aramızda zaten para konuşmazdık.
Bir çırpıda aklıma gelenler bunlar.Bu işin birde Bizansta yapıldığını düşünürsek...
Tüm bunlara rağmen totaldeki yanılgım Aali abinin verdiği yanılma payının üstünde kaldı.
Not:sanırım Ersin reis bizi konuşturmak için gaz veriyor. ;D
-
Öcal Reis'in ve Cem'in altını çizdiklerinin yanısıra benim de uyarmak istediğim bir nokta vardı :
Motor için 27 bin TL öngörmüşsün, herhalde güncel fiyattır ve doğrudur da, o sadece dükkan vitrininde, tahta palet üzerindeki fiyatı ( teknenin yanına gelmesi bile tersanenin yerine göre sana 500 ya da 1000 liraya mal olacak).
Bunun yerine bağlanması ve iş görür hale gelmesi sana kaça mal olacak ?
Muhtemelen bir paslanmaz motor braketi yaptıracaksın, 4 tane orjinal elastik takoza bir asgari ücretten fazla ödeyeceksin. Sonra kovan, şaft imal edilecek. Salmastra, elastik kaplin , şaft burçları ve pervane alınacak. Soğutma suyu için vana, filtre , mazot için filtre, egzost için su kapanı ve susturucu, egzost çıkışı alınacak. Gaz, vites kol ve telleri alınacak. Motorun elektrik bağlantıları yapılacak.
Sonra mazot deposunu hazır alman veya yaptırman gerekecek. Teknenin tesisat işlerini de motorcular yapar, demek ki su deponu, pis su deponu : tüm borda çıkışlarını ve bağlantılarını da yapacaklar. Basit bir asma dümen yapmıyorsan dümen kovan ve şaftını da motorcu yapacak. Unuttuğum başka maddeler de vardır.
Tüm bunları kaça yapacaklarını düşünüyorsun ?
Ben bir kabaca tahmin yapabiliyorum da ; yazmaya bile çekiniyorum. :'(
-
Sevgili Aali ve Cem Gür , siz tekneyi Nuh sanayi de yaptırdınız.. Unutmayalım.. :) benim 150 TL ye yaptırdığım civadraya 2500 TL fiyat verdi adamlar ya.. ;)
O fiyat "işi beğenmedim, getirme- Uğraşamam " fiyatı :) :)
Evet Tuzla işi bilene de bilmeyene de pahalıdır. Ama çok önemli bir artısı var. Denk gelmiş isen yapılacak işi bir kere söylemek yeter.
-
Fazla iyimser olduğumu sanmıyorum.. Keza Tahiti Ketch çok ağır bir tekne.. O tekneye 5 m3 giderse sanırım şerit kaplama bir tekneye daha az ağaç gider.. üst yapıyı su kontrası yapacağımız düşünülürse, 30 feet bir teknenin bu yolla yapımı 3-3,5 m3 civarında ya tutar ya tutmaz diye düşünüyorum..
Tabi benim avantajım önümüzdeki iki yıl için yer sorunu olmaması...
Hiç bir şartta çarmıhlar için paslanmaz çelik tel düşünmüyorum.. Liftin ve norsmen de olmayacak.. Bildiğiniz boğataları kullanacağım direklerde..
Keza hiç bir şart altında yüzük kullanmayacağım direklerde , civadra ve bumkin de.. Makaraları elbette kendim yapacağım.. Arma bittabiki randa olacak.. Dolayısı ile devasa direk de kullanmayacağım.. Direk maliyetim, standart bir teknenin direk maliyeti ile karşılaştırılma bile..
-
Sevgili Ersin,
Sanma ki bütün bu uzun uuzun yazılanların en azından kendi payıma niyeti seni tekne yapmaktan vaz geçirmeye çalışmak değil. Bundan emin olabilirisin.
Kim ki âmiyane tabirle "cukkasına" güvenir bal gibi tekne de yapabilir.
Uyarılarımızın nedeni masa başında proje hesaplarının özellikle de tekne inşasında şapka uçuracak kadar sapması.
Âli motor konusunu açmış. Ben o kadar ayrıntıya girmek istememiştim.
-
Posta ,omurga ve kaplamaları masif kullanıp , direği de tek parça ağaçtan torna da çektireceğimizi varsayıyoruz değil mi Ersin cim. ?0-?
-
Yok canım.. açıkça söylemek gerekirse bu devirde alınmış alınmıştır.. Son yılki euro artışı gerçekten fiyatları TL bazında çok yukarı çekti.
Atilla hocam valla yazdırayım diye yapmıyorum.. :) sizin yaptığınız tekne 44 feet .. benim düşündüğüm 30 feet.. :)
elbette yapım sırasında farklılıklar fiyat farklılıkları oluşacak . Sapmalar da .. Bu konu malum biraz ei yüzü düzgün tekne almaya 30 bin euro para lazım muhabbetinden çıktı..
30 bin euro Neredeyse 150 bin TL yapıyor.. 30 bin euroya alacağınız tekne 88 model.. Dün benim ilandan baktığım 76 model di..
siz yaptığınızda 2019 model olacak.. Mesela Atilla reise soralım.. Teknesinin şu anki satış bedeli nedir acaba.. ?
Doğru proje seçilmiş, harfiyen projesine uyulmuş, modern yöntemler kullanılmış her tekne harcanan parayı çıkartır.. Ya da çıkartacak diyelim..
Sorun çok ciddi pazarlama hatalarının yapılıyor olmasından kaynaklı aslında..
-
Ersin'in suçu yok ki bu hesapta...
Ne zaman ahşap tekne konusu açılsa bir yerlerde, 40 yıllık ahşapcılar ne derler ?
<N'olcaaak, metresini 1500 - 2000 tl'den çaktırırız, yeter ki iste > E, bu mantıkla 10 m kabuk 20,000tl, işte ;D
Sonra ne denir ?
<Kabuk maliyeti, bitmiş halinin %20-30 kadarıdır> E tamam işte Ersin de böyle hesaplamış, Kabuk 20,000tl olursa, tekne 100,000tl. Hatta fazladan 20.000 bile koymuş. Nesi hatalı yaniiiii :P
Şimdi hata Ersin'de mi yoksa ahşap tekne yaptırmayı basitçe bu şeklide anlatanda mı ?
E, her şeyi böyle mundar etmiyor muyuz zaten ?
Fi tarihinde hazır planla sac tekne yaparken ( rahmetli K. Reinke üstadımın ) dünyanın çeşitli yerlerinde hazır kabuk imalatçıları vardı ; amatör bir de çelik gövdeyle uğraşmasın, hazır kabuğu alıp devam etsin diye...Bunların fiyatlarına bakınca dudağım uçuklamıştı.
Zır cahil hevesliyiz ya ; bu kabuğu nerde kaça yaparız...diye sorup soruşturdukta bu işi yapan ekipler olduğu, bir tersanede yer tutup, böyle bir ekiple anlaşırsak sac teknenin malzeme/işçilik oranınin 1:1 hadi bilemediniz 1:1,5 maliyetle yapılacağını söyleyen bir sürü çok bilmişle tanıştık.
Oh...keka ! 4 ton saç işlenecek , verilecek işçilik de ancak toplam malzeme veya onun bir buçuk katı.Bedava yahu.
Ama nasılsa kafam çalışmış ; gideyim şu ekipleri iş üzerinde de bi göreyim hele dedim ki, Hanyayı Konyayı anladım. Elimdeki endaze planında adam mesela posta ölçüsü vermiş 1658 mm diye ben düşünüyorum aman ya bizim köşebentleri kesip biçip, eğip büküp hazırlayacagimiz posta acaba 1657 mm gelirse kayiğın şekli bozulur mu diye : bu abiler herşeyi tebeşirle çizip, oksijenle kesip kesim yüzeylerini bir taşlama zahmetine bile katlanmadan zart parçayı yerine kaynatıyorlar. Milimetreden, santimetreden vazgeçtim ; hatalar desimetre mertebesinde değilse iyi. Bu şekilde tekne yapılirken elde metre gidip ölçü almaya kalksam kafama ya balyozu ya ağır çekici yerim.
Mesela Hollandada ( en azından 10- 15 sene evveline kadar ) metal teknelerin payı %50lilere yakınken bizde sac tekneye hiç sempati duyulmamasını ben biraz da bu kilo işi götürü imalat işinin ortaya çıkardığı sahiden de çok kötü ürünlere bağlarım.
-
Âli sen bell-ki hatırlarsın. 1995-96larda ben Thalassa'yı Nurettin ile çakarken efendiden bir adamcağız donanma çıkması hücumbotumsu bir tekne almış tadilatı ile uğraşıyordu. İnce uzun, tabii sac bir tekne. Köprü üzerindeki kollu telgrafı, dümen dolabını, teknede kalan kimbilir kaç ağzın deydiği pirinç silistreleri, aşağıda kocaman diesel makinayı gösterip gururlanıyordu.Sonra Fenerbahçe'de eski büyük mendireğe kıçtan kara bağladı.
Bu adam, geçmiş zaman, ismini unuttum, donanmadan çok ama çok ucuza bu kakalakı katıldığı ihalede edinmişti. Her bir işini de kendisi veya başında durarak Tuzla Nuh'ta ustalarla bitirmeye çabalıyordu. Niyeti teknenin her bir şeyini parası varken ikmal edip güneye inmekti.
Ben Tuzla'dan ayrıldıktan bir yıl sonra Fenerbahçe'de karşılaştık. Adam iğne ipliğe dönmüştü. Üstüne giydikleri pejmurde, dökülüyordu. Tekneye davet etti, ucuzun da ucuzu bir şarap ikram etti.
Hikayesi basitçe, tekne ve çalıştığı ustalar/ekip bütün birikimini hortumlamış, adam sağlığından olmuş, karısından ayrılmış teknede yaşıyordu. Eşin dostun yardımları ile gününü geçiriyor, fii tarihinde verdiği borçları geri almayı hayal ederek, tekneyi bitirip artık satmak istiyordu.
Sen sac deyince aklıma geldi işte.
-
Doğrusu tekne gövde maliyetini teknenin %10'u kabul etmektir. En azından yurt dışında böyle hesaplıyorlar. Ayvaz kasap hep bir hesap, yukarıda yapılan hesaplamayı 2 katı ile çarpınca gerçek maliyeti çıkarırsın. Aali de Cem de bu işin içinde, en azından tecrübeleri var. Kağıt üzerinde görüldüğü gibi olmuyor.
-
Cem anlattığın talihsiz hikayenin kahramanını ben tanımıyorum. Yazık olmuş adamcağıza...
-
Fuar da yanmar standında laf olsun diye 29 hp motorun fiyatını sordum.
32.250 tl dediler..
-
Moralim bozuk.. Yok ki yok.. Alt tarafı 30 feet bir tekne.. Bazen bu tasarımcılar yelken yapıyorlarmı ? diye merak ediyorum..
-
Moralim bozuk.. Yok ki yok.. Alt tarafı 30 feet bir tekne.. Bazen bu tasarımcılar yelken yapıyorlarmı ? diye merak ediyorum..
Don Böke,
Milletin dönüp dönüp baktığı 10 numara teknen var. :)xx :)xx
Bu yaz ki yolculuğunda nesi yetmedi.Bence hiç uğraşma ve başına iş açma. :D
-
Bir yazıda tasarımcı ile üretici, yapılan teknenin ilk modeline binip teknede en az bir hafta geçirmeli, memnun kalırlarsa üretime geçilmeli deniyordu. Teori ile pratrik her zaman aynı sonuçları vermeyebiliyor.
-
Moralim bozuk.. Yok ki yok.. Alt tarafı 30 feet bir tekne.. Bazen bu tasarımcılar yelken yapıyorlarmı ? diye merak ediyorum..
Hiç fazla düşünmeden ve hiç bir kaynağa bakmadan sana yelken yapan bazı tasarımcıları yorgun hafızamdan sayabilirim...
Olivier van Meer, Marc von Ahlen, tabii ki Dudley Dix, Tanju Kalaycıoğlu ve daha niceleri...
-
Berckemeyer ; Berckemeyer Yacht Design
-
http://www.perryboat.com/index.html
http://perryboat.sail2live.com
(https://i.hizliresim.com/5DNYEA.jpg) (https://hizliresim.com/5DNYEA)
-
Şİmdi sevgili dostlar.. Moralim şundan bozuk.. Yazdıklarım doğru olmayabilir ancak okuduklarımdan bu sonucu çıkarttım..
Armadan başlayalım..
Markoni arma.. Bu arma yarış arması.. Büyük cenova , dengeleyici ana yelken , az yelken az iş.. Büyük yelken alanı çok hız..
Bu arma için ekip lazım..
Ben tek başına yalnız seyir yapıyorum.. O yüzden kotra arma yol (gaff cutter yawl ) arma gerekiyor.. Neden? Mizana daki bocurum ve trinket kendisi kontra değiştiriyor.. randa arma özelliklerini defalarca yazdım.. Bir daha kafa ütülemeyeyim..
Her tekneyi Tayo MAr ile kıyaslıyorum.. Yawl tekneler zaten eski tasarımlarda var.. Onlarda da dümen çok ileride.. Yani pala aynı bu modern tekneler gibi.. Pala gözükmüyor. Çoğu dolap dümen.. Zaten kıçında mizana direği varsa başka şansın yok..
BU durumda pala ve yeke seçeneği yüzünden zamanın markoni armalı yawl tekneler ile benim arzu ettiğim arasında çok fak var.. Geçiniz yani..
Pala görünecek.. pervane görünecek.. yeke dümen olacak..
Omurga salama? Omurga salmalar arasında da ciddi farklar var.. Örnek Antonio diaz ın Tayo Mar 'a neredeyse bire bir tasarladığı bir tekne var.. Ama omurga düz.. Palanın olduğu yerde benim bahsettiğim üçgen kanat oluşmuyor..
OLmaz..
Paul Gartside 'ın istenen boydaki tasarımının bordası çok yüksek.. Muhtemel içerideki kabini geniş tutmak için.. Tayo Mar daki incecik borda lazım..
Aali nin önerdikleri fazla modern.. Fiberlere benziyor..
Yawl tekne bulamayınca mecburen kech lere bakıyorsunuz.. Kech teknede de en büyük dert havuzluğun ortasında koca bir mizana direği..
Atkin 'in tasarımlarının çoğunda ana yelken gereğinden fazla büyük..
Uskuna arma 30 feet tekne için çok gereksiz.. Aynı yelken alanı kotra arma ile çok daha rahat kullanılır..
30 feet bir İngiliz iş teknesi.. orjinal..
İngiltere 'ye mi girtsem ne.. ?
-
İstersen biz seni bu konuda rahat bırakalım.
Biz de rahat edelim.
Senin bu durumun için bir tabir vardır ama yazamam. Anında atılırım.
-
İstersen biz seni bu konuda rahat bırakalım.
Biz de rahat edelim.
Yok yok.. Rahat bırakmayınki, o yüksek sesle düşünmeye, kıdemli denizciler de kaygılarını dile getirmeye devam etsinler.. Paylaşıldıkça bilgi yaygınlaşsın..
Emin olun, doğru bilgi, geçerli bilgi, ama bugün, ama yarın mutlaka yerini bulur..
-
Frans Maas vardı birde yelken yapanlardan. Malesef geçen sene kendi dizaynı Capella ile bir yarışta teknenin alabora olması sonucu hayatını kaybetti.
-
İstersen biz seni bu konuda rahat bırakalım.
Biz de rahat edelim.
Yok yok.. Rahat bırakmayınki, o yüksek sesle düşünmeye, kıdemli denizciler de kaygılarını dile getirmeye devam etsinler.. Paylaşıldıkça bilgi yaygınlaşsın..
Emin olun, doğru bilgi, geçerli bilgi, ama bugün, ama yarın mutlaka yerini bulur..
Valla siz bilirsiniz.
Ben uyarmış olayım da...
-
Ersin, bi yerde bahsettin muhtemelen ama ben kaçırdım sanırım, şu "dışarıdan görünen pervane" derken neyden bahsediyordun? Dıştan takma motor değil di mi?
öZgür (tapatalk)
-
Şöyle ki..
Tekne kıçtan kara bağlı iken teknenin palası ve pervanesini pantondan görebiliyorum.. Böylece 4 m. alüminyum boyacı sopası ile pervaneye ulaşabiliyorum. sertbir fırça takıp , kekemoz yosun v.s. temizleyebiliyorum.. Göz ile kanatları görebiliyor olmak , temizleme imkanı veriyor.. Onu diyorum..
Matay , anladı herkes ne demek istediğini.. :)
-
Ersin Reis, moral bozmaya gerek yok, herkesin aradığını bulması kolay değil, bende aynı durumdayım beklentilerimiz farklı olsada, örneğin, biz eşimle sürekli denizde yaşamayı planlıyoruz, rahat yaşayabileceğimiz tekne boyu min 12-13 mt, eşim bulaşık yıkarken yemek yaparken iki kat olmayayım birde havuzluk geniş olsun istiyor, onun için bunlar yeterli ben de ahşap ve omurga salma istiyorum temel istekler bunlar, ama maalesef bende ne kadar baktıysam mümkün değil henüz ulaşamadım böyle bir plana, sitedeki tüm kaynakları verilen linkleri gezdim mail attım, hep ya aliminyum ya da fiber e dönüyor iş bence pes etmek yok devam bulcaz bir yol üstadların itirazına rağmen hesaplarım senin gibi bakalım hayırlısı :)
-
Ersin reis 30 feet bir teknede markoni arma olunca neden tek başına kullanamayacağını düşünüyorsun ? İsterse eski donanımlı olsun kullanamaman için hiç bir sebeb yok.
-
Pervane konusundada haftada bir motoru 10 dakika yolda çalıştırmak pervaneni temiz tutmaya yeter. Uzun süre yanına gitmeyeceksen naylon torba geçir geldiğinde pervanen tertemiz kalsın. Skeg palalı bir teknen olsun palanıda görmeyiver.
-
Birde markoni arma diye diye ağzımızı alıştırdın Markoni dediğin zaman sloop,cutter,ketch,yawl demiş oluyorsun markoni sadece yarış arması demek değildir.
-
Serkan reis ne güzel niyetler.. Tekne de yaşamak çok başka bir konsept tabi.. Çok farklı ihtiyaçlar var.. Geniş havuzluk ve rahat bir salon elzem elbette..
Eh yazalım yine o zaman.. Sevgili Burak , cenova ve sarma ana yelkenimiz olduğunu düşünelim.. 20 knot esmeye başladı camadan vuracağız..
Önce cnovayı küçültmek lazım doğru mu.. Ya da kimi teknelerde her ikisini birden.. Bana göre sorun, sarma ana yelkende ana yelken etki merkezi direğe doğru, cenova ağırlık merkezi de tekneden uzağa doğru yer değiştiriyor..
Benim yaşadığım bu şekilde bir camadan tekne kontrolünü ciddi şekilde zorlaştırıyor. Tek başına kullanılır mı.. ? Kullanılır elbet..
Sorun , hangisinin daha kolay olduğu benim için.. Hızdan bir miktar feragat edebilirim.. Ama konfor daha önemli..
üç küçük yelken açıp, sırayla yelken kapatmak bana daha kolay geliyor. Hem tekne de yatmıyor 10 dereceden fazla..
Gezi tekneleri için çift direk ve kotra arma kaçınılmaz bana göre..
Dikkat ederseniz tüm yorumlar ıslak alan azaltma odaklı.. Niye ? daha hızlı gitmek için.. daha hızlı gitmek ve ıslak alanı azalttığımızda neden fedakarlık etmiş oluyoruz.. ? Stabilite den..
Keza fazla tartışmaya gerek yok, omurga salmayı orsa performansı ile değerlendirmek , bana göre Picasso da hiç hızlı koşamıyor demek gibi birşey.. Öyle farklı salma tipleri var ki.. Omurga üstelik..
Her yıl , skeg olmayan dümen palası kazası haberleri duyuyoruz..
Pervaneye gelince.. İstanbul da öyle bir durum yok.. Haftada üç defa yelken yaptığım halde kekemoz ve yosun oluyor pervanede..
Çorap geçirmeye gelince.. Kim girip suya çorap geçirecek ki pervaneye.. Ya da geçridin diyelim.. bir şekilde çıkasın geldi. Ne olacak.. ?
Tekne yaptırıp, yazılanlar kadar eziyet çekeceksem palamı ve pervanemi göreceğim .. Yolu yok.. Araba gibi düşün.. arabana bakıyorsun ve tekerlekler nerede bilmiyorsun.. Çünkü görünmüyorlar.. :) Lastik durumunu bilmiyorsun çünkü görünmüyorlar.. :) Patladı mı yerinden mi çıktı bilmiyorsun çünkü görünmüyorlar.. :)
Pervanesini ve palasını görmediğim yeke olmayan bir dümen sistemi yaptıracağım tekneye koymam.
Bana göre bir gezi teknesi 34 feet üzerinde olmamalı.. 34 feet sonrası yeke dümen kullanmak zor malum.. O zaman gelsin çift dolap dümenler palalar falan filan..
Son derece basit ve kullanışlı , denenmiş bir yöntem olan yeke dümen varken.. 34 feet e kadar son derece rahatlıkla kullanılabilecek iken niye dolap dümen koyayım ?
Dolap dümen var çünkü insanlar bunu seviyorlar... Dolap dümen aksamının ne kadar olduğunu bilenler bilir.. :)
BUrada teknenin konforu dendiğinde ne anladığınız ya da neyi tercih ettiğiniz önemli.. seyir konforumu.. Tekne konforu mu..?
Derdim optimumları bulmak..
O yüzden randa arma yol yazmaya çalışıyorum ya.. (gaff cutter yawl )
-
Bu tartışmanın sonu ticari olmayan ancak son derece faydalı ve kaybolmak üzere olan bilgiler konusuna kadar gider ki defalarca yazdık zaten..
Ben teknolojinin tamamen ticari yani satılabilir bilgiyi deteklediğini düşünüyorum.. sadece 5 yıl önce 41 feet denince vay canına diyorduk.. şimdi 50 feet ve üstü teknelerin yanında esamesi okunmuyor zavallıların..
Hızlı gitmek üzere tasarlanmış yarış tekneleri için geliştirilmiş tasarımlar gezi tekneleri için uygun değil bana göre..
-
Senin kişisel tercihin ve sana kolay geliyor bence sorun armadan kaynaklanmıyor.Bu teknemden önce yine Sloop dıştan takma motorlu (pervane her zaman görünür) Tamamen dışarıda çift pala çıkartılabilir ve yüksekliği ayarlanabilir. bir yarış teknem vardı. ve pala sistemi sorun çıkarır ve kolay tamir edilirdi. Şimdiki teknemde skeg palalı palada hiç sorun yok ve gayet net gözüküyor .Bronz parçalarla doğru imal edilmiş bir pala eğer milide bronz ise bence ölümsüzdür. Tamir gerektiğinde karada etmene müsade eder kopup gitmez. Pervane konusu ise haftalık düzenli çalıştırmada temiz kalır 1 ay yapma sonrasında fayda göremezsin tabiki. Naylon torbada burda devreye giriyor 2 tane kakıç ile pervanene geçirir sonrasında çıkarabilirsin biraz elbecerisi sadece.
Güzel bir Bermuda (Markoni) arma paylaşayım
(https://i.hizliresim.com/vjaJyp.jpg) (https://hizliresim.com/vjaJyp)
-
Şimdiki teknemde skeg palalı palada hiç sorun yok ve gayet net gözüküyor .Bronz parçalarla doğru imal edilmiş bir pala eğer milide bronz ise bence ölümsüzdür. Tamir gerektiğinde karada etmene müsade eder kopup gitmez.
şimdiki teknem derken.. neydi ki senin şimdiki teknen? Bilmeyenler olabilir diye..eskiydi diye hatırlıyorum da .. marka hatırıma gelmedi.. :):)
-
30 yaşında hurda bir HR Kaliteli malzeme kullanmışlar marka olmuş.Yelken yapıyor ama motoru hurda.😀
-
HR boşuna öyle tasarlamamıştır o kayığı.. Geçen yıl Düsseldorf ta 2 saat kadığım tek stand idi.. Geçen sene çekek alanında birisini renove ediyorlardı Tuzlada.. Bir de sahibinden de satılığı var.. Sanırım seninkinden biraz büyük..
HR yi bence denizde değil de karada görmeli insan.. sanat eseri gibi duruyor..
-
HR boşuna öyle tasarlamamıştır o kayığı.. Geçen yıl Düsseldorf ta 2 saat kadığım tek stand idi.. Geçen sene çekek alanında birisini renove ediyorlardı Tuzlada.. Bir de sahibinden de satılığı var.. Sanırım seninkinden biraz büyük..
HR yi bence denizde değil de karada görmeli insan.. sanat eseri gibi duruyor..
Aynı yaşta 42 feet için 120.000 Euro istenen hurdadan mı bahsediyorsun? 30.000 tl veririm. Piyasa yükseltme lütfen 
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Aluminyum Koopmans alayım sana 30 a veririm benimkini.
-
Hem haklısın ; hem haksızsın ( ama genelde şiddetli geçimsizsin Ersin yav ;D ).
Öncelikle hız kötü bir şey değil...Otur kafanda bi ufak hesap yap, teknen % 30 veya % 50 daha hızlı yol alabilseydi bulunduğun yer merkez olmak üzere ; seyre çıktığın bir gün veya bir hafta sonu gezi bölgen ne kadar büyür, nerelere kadar uzanabilirdi ?
Haydi bu işin keyif yanı, bunun ciddi durumlarda da faydası var. Kötü havadan kaçarken veya teknede biri hastalansa, yaralansa vs ?
Tarihleri boyunca hızlandırılmaya çalışılan tek taşıt da tekneler değil. Bugünün bir orta sınıf aile otomobili 80-90 sene öncesine göre 3,5- 4 kat daha hızlı. Uçaklar da öyle ; hatta büyük ticari gemiler de...Yolda kalan bir tek " tenezzüh tekneleri " olmuş anlaşilan. 2005 yapımı teknem herhalde 1905 yapımı aynı boyda bir tekneye göre ortalamada 1 knot daha hızlıdır, yani bir asırlık gelişme hızda % 15 kazandırmıştır ancak ?
Hızlı gitmek ve yarış kazanmak için geliştirilmiş...diyerek yerdiğin tasarımların da aslında suçu yok. Onlar pekala doğru tasarımlar. Fizik kondisyonu yüksek, bilgisi fazla tecrübeli ekipler elinde hızlı seyir için yaratılıyorlar...O sert adam ve kadınlar da ot yok, ocak yok, depolar yok teknelerde şahsi eşya olarak sadece sapı kesilmiş birer diş fırçası bulundurarak, hızlı olabiliyorlar.
Mesele bu tasarımları alıp içine 3er kabin, ikişer buz dolabı, 2 WC, dört depo, bilmem kaç akü doldurup konforlu gezi teknesi diye pazarlayan üreticilerin pazarlama alışkanlıkları. Her tasarımcı ( ve her imalatçı ) bilir ki ağırlaşan ve suya daha fazla batan bir teknenin hidrodinamiği tamamen değişmiştir ve orjinal tasarımıyla kıyas kabul etmez. Tekne hızını kaybetmişken yarış teknesine özgü kapris ve zorluklarını kaybetmez, hatta belki arttırır da.
Ama bu pazarlama yöntemini insanoğlu belki yüz yıldır yutuyor...Eski amerikan oto üreticilerinin bir meşhur sloganı varmış : " Pazar yarış kazan : Pazartesi sat ! ". Muhtemeldir ki 60, 70 sene evvel o arabalardan birini bayiinden alan biri arabanın kaporta şekliyle üzerindeki amblem dışında hiç şeyinin pistte gördüğü yarış arabasıyla eş olmadığını biliyordu...Ama reklamın ve pazarlamanın gücüne karşı duramıyordu.
Tekneciler de 1970lerde aynı tezgahı akıl ettiler. Ünlü bir tasarımcının elinden çıkma ilk prototip tekneyi , içi boş bir kabukla, profesyonel ekiplerle yarışlara sokup kazandılar. Sonra içine mobilyasını ,tüm donanımıni yerleştirip gezi tekneleri olarak piyasaya sürdüler. O kadar tutturdular ki, artık bunu dahi yapmalarına da ihtiyaç kalmadı. Her çıkardıkları model gidiyor.
Bir tekne reisinin gezi için isteyeceği tüm donanıma da sahip olarak hızlı ve konforlu tasarlanmak istense tasarlanır. Ünlü ama küçük , senede belki 50- 100 tekne yapan üreticilere veya dergilerde şurda burda tanıtılan one-off özel yapım teknelere bak ; göreceksin.
-
şimdi efendim.. şu otopilot başlığı bile dönüp dolaşıp benim Tayo MAr daki tercihlerime dönmüş.. Hay benim kadar taş düşsün tepenize diyeceğim yazık olacak size.. :)
Şimdi efendim.. Şöyle bir kalıp içine sokulmaya çalışılıyor hissettim kendimi.. Ne demek istiyorum ?
Mesela Ahşap tekne derken..
Endüstriyel ahşap ürünlerinden bahsediyoruz aslında.. Teknoloji ürünü ahşap ürünlerin tekne yapımında ciddi avantajları olduğunu söylüyoruz.. Hem imalat sırasında hem sonrasında servis bakım yaparken..
Modern olarak tanımlanan kimi marka teknelerin aslında arma ve gövde olarak hiç te modern olmadığını, ticari nedenler ile fiberglass kullanımının yaygınlaştığını, fiberin sorunsuz olduğunun bir şehir efsanesi olduğunu söylüyoruz.
Denizde bari ihtiyacımız kadar tüketelim diyoruz.. Ne kadar büyük bir tekneye değil , ne kadar küçük bir teknenin ihtiyaçlarımıza cevap vereceğine bakmamız gerekiyor.. İhtiyaçlarımız her ne ise mümkün olan en küçük tekne diye aramamız gerektiğini söylüyoruz..
Gereksiz bir işe yaramayan pahalı lüksler size zarar veriyor , kimileri daha da ileri gidip, denizciliğimizi köreltir diyoruz.. Bi zahmet tuvalette kolunuzu bir iki kere aşağı yukarı kaldırıverin diyoruz mesela..
Ancak seyir güvenliği ile ilgili her türlü yeni gelişmenin arkasında olduğumuzu, gps , otopilot, akıllı telefon uygulamaları , deyir güvenliği ile ilgili her teknolojinin gerekli olduğunu söylüyoruz..
İhtiyaca göre farklı arma tipleri olduğunu, markoni armanın da olumlu olumsuz yanları olduğunu söylüyoruz..
Kimiz ki biz.. ? niye diyorsak bunları..
dememek gerek.. Tecrübe tecrübedir.. katılınmasa da bir fikir verir, olmadık bir yerde işe yarar belki..
-
Yan sayfada bir tekne imalatı banttan naklen var.
-
Cem Gür reis, Can hocam, Mersin'den Ahmet bey, Kaan hoca ve Mehmet Köstekçi reis, ee Öcal abi de neredeyse baştan yaptı sayılır. (Mersin'de de kendi teknesini yapan ne kadar da çok var
)
Haydi Ersin reisim az laf çok iş... ;)
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Yazmaya başlamadan önce yanlış olmasın diye kontrol ettim. Gün itibariyle toplam 368 donatanız HeyamolaHey forumunda.
Kuruluşundan beri ve tabii bugün itibariyle 366 da 2 olduğumuzu üzülerek görüyorum. Sadece Ersin son bir kaç yıldır kullandığı Tayo-Mar'dan yola çıkarak ve zaman zaman da gerek kiralık gerek se arkadaşlarının "güncel" teknelerine de binerek, seyir yaparak edindiği deneyimlerle akıntıya karşı yüzmeye çabalıyor. Olabildiğince minimalist, seyir güvenliğinden de vazgeçmeden, ana akımın dışında da bir yol olduğunu, askı dümenin, randa ve bölünmüş armanın, bana göre de, sloop bermuda armadan daha "denizci", güvenli, zevkli, MANTIKLI ve ucuz olduğunu "bağrınıyor".
Âli'nin de tespit ettiği gibi günümüzde "hız" olmazsa olmaz aranan faktörlerden biri. Son 40 yılda gezi tekneleri sanayii artık otomobil sanayii kavramları ile üretim yapıyor. Bu aynı zamanda şu da demek: " 21. yüzyılın Zeitgeist'inde romantizm de neymiş?"
Kendi adıma Ersin'in canhıraş çabasını çokça sempati ve saygıyla karşılıyorum. Onun da tıpkı benim gibi dost sohbetlerinde bıyık altından sevimli bir gülümseme ile anıldığından adım gibi eminim. Varsın bizleri opsesif kompülsif, iflah olmaz gelenekselciler olarak aranıza kabul edin.
Ama şu örneği belleğinizin bir köşesinde kenarda tutun: Her ne boy olursa olsun alüminyum direk, sıvama veya sıkma bağlantı parçaları, döngerler, paslanmaz 9x17 teller ile donatılan sabit arma mı daha hesaplıdır yoksa bizim önerip uyguladığımız ahşap direk, ahşap bumba seren, direk üzerinde tutucu tırnaklar ve en ucuzundan galvaniz teller ile dönger yerine palanga edilmiş el incesi sistem mi? Hareketli donamda marka makaralar, vinçler, raylar, piyanolar, clem kilitler, yönlendirmeler mi daha ucuzdur yoksa bütün hareketli donamın sadece ahşap makaralar olarak hazırlanması mı?
Şahsi çabam gelenekselin de var olduğunu anlatmak ve kaybolmasını engellemek, güncele not düşmek, denizciliğin bir disiplin, bir kültür, bir yaşam tarzı olup yaşatmaya devam etmek. "Balıkçı"nın da vasiyeti benden sonrakilere anlatmak.
2/366 olunca doğal olarak zaman zaman "şiddetli geçimsiz" olabiliyoruz. ;) ;D ;D
-
Hiç öyle şey olur mu ? Niye iflah olmaz gelenekselciler olasınız ?
Yarın bu ülkede güneş ters yönden doğsa, devletimizin devletlularının aklına bir okul gemisi yaptırmak gelse ve yav, hele denizcilerimize de soralım, halkımıza soralım ne mene bir tekne yaptırılmalı acaba diye ; o Rus oligark'ın hilkat garibesinden mi ister bu kitle yoksa mesela Hollandaliların Stadt Amsterdam'i gibi bir boylu soylu geleneksel tekne mi ?
Hala çeşit çok olmasına rağmen ( belki 20 sene sonra dünyada sadece 6-7 büyük üretici kalır otomotivdeki gibi, o zaman durum hele iyice felaket ! ) marinalarda hep aynı tarzda tekneler görüyoruz diye şikayet etmiyor muyuz ? O nedenle gelenekseli de olmalı, moderni de, hatta uçar/kaçar kanatlı kuyruklusu da...
-
Şimdi efendim.. Bombayı patlatıyorum.. Bu kadar vıyaklayınca , Aali bir yandan , Cem gür bir yandan bir sürü tasarımcı ve model gönderdiler.. En son dün Cem Gür ,George Buehler den 4 tekne göndermiş.. Linkleri aşağıda.. Armaları randa arma kotra yol değil ancak her biri ayrı ayrı incelenmesi gereken tasarımlar.. Son derece akıllıca tasarlanmışlar .. Hem kabuk hem de armalar..
Cem Gür , seçtiği teknelerin randaya dönebileceğini ve armanın yol olabileceğini , tasarımcı ile görüşmemi önerdi.. Dikkat ederseniz dünden beri sesim soluğum çıkmıyor pek.. Özellikle 30 feetlik başı kıçı bir tekneden çok etkilendim.. Hem armadan , hem kabuktan..
Malum iş tekne yaptırmaya gelince her türlü seçeneği düşünüyor insan.. Çelik tekneye kadar konuştuk .. Çelik teknenin kumlanıp, epoksi yapılacak olması, sonra ayrıca iç izolasyonu ve soğukluğunu gidermek için ilave bir ahşap kaplama yapılacak olması çelikten vaz geçirmişti..
Şimdi efendim , ben bu Buehler den çok etkilendim.. Nedeni şu.. Şöyle bir yorumu var..
Atkins in Ingrid'e atıfta bulunuyor ve bir tasarımcı olarak bu teknenin mükemmelliğini anlatıyor.. Ancak o dönemin şartları ve malzemelerinin farklılığından, benzer performansı ve keyfi daha kolay yapılabilir bir hale getirebilmenin mümkün olabildiğini , kendi felsefesinin de bu olduğunu anlatıyor..
Cem Gür'ün seçtiği teknelerin linkleri .. birazdan.. :)
-
http://georgebuehler.com/Button%20number%202.html
Benim ilgilendiğim ise bu ;
http://georgebuehler.com/Grizzly%20Bear.html
Bu arada Geçenlerde Kaan Özkan ın paylaştığı tekne videosu da yine bu tasarımcınınmış..
Bu teknenin aynı boyda ancak daha az deplasmanı olan bir modeli ve yapılışı var..
Bloğun linki aşağıda..
http://buildingluna.blogspot.com.tr/
Şimdi biz gelelim 30 feet (double ender cutter markoni ) başı kıçı bir, kotra arma ve markoni yelkenleri olan Grızzly Bear 'a..
Şimdi efendim.. Bu tekne üzerinde çalışacağız.. benim için tek göze hoş gelmeyen yanı çeneli olması..
(https://i.hizliresim.com/BLOY1v.jpg) (https://hizliresim.com/BLOY1v)
BUyrun salma
(https://i.hizliresim.com/kOMo7m.png) (https://hizliresim.com/kOMo7m)
Ancak Çene su hattının altında kalıyor ve gözü rahatsız etmiyor.. Kaldı ki ben onu imalat sırasında yumuşatırım diye düşünüyorum..
Şimdi gelelim teknenin avantajlarına..
Kabuktan başlayalım..
tekne bir kere 30 feet .. Hem İstanbul 'da hem de Ege de çok rahat kullanılır.. Başı kıçı bir .. Bu tür teknelerin kıç denizlerindeki avantajlarını çok yazdık.. Ancak malum küçük havuzluk dezavantaj.. Tasarımcı bunu ön güverteyi sanki düz güverte (flush deck ) olarak tasarlamış.. Buraya rahat rahat dingiyi, içine iki katlanır bisikleti yerleştirmek mümkün..
Koya demirlediğinde dingiyi denize atınca , bu güverteye tente gerip, şezlong açıp oturmak mümkün.. Kamara üstü ise güneş panelleri için ideal..
İç tasarımı çok farklı düşünüyorum.. Ayrıca anlatırım.. Ancak ayakta durulabiliyor olması yeterli ilk etapta..
Gelelim karinaya.. Dediğim gibi çeneli olması çok hoş görünmüyorsa da su kesiminin altında kalıyor.. Form yine şarap kadehi formu..
Göreceğiniz üzere salma neredeyse Tayo MAr 'ın aynısı.. Tayo Mar dan tek farkı , şu bahsettiğim geriye doğru derinleşen salma.. Ancak bunun görebildiğim kadarı ile farklı bir avantajı var..
Salmayı betondan döküyorlar.. Beton görece olarak , kurşun ve pikten hafif olduğundan daha kalın bir safra.. Şarap kadehinin sapı yani.. Bu yüzden burada daha geniş bir alan var.. Bu muhtemel orsa performansını ciddi şekilde artıracak bir etki bırakıyor..
İngiliz iş teknelerindeki arkaya doğru derinleşen salma yapısı bu yolla daha kolay imal edilebilecek şekilde çözülmüş.
Benim salma ile ilgili benzer ancak daha şık bir düşüncem var.. Ayrıca yazarım..
Tabiki pala dışarıda, yeke dümen ve pervane gözüküyor.. Palanın hatları çok sivri.. Muhtemel uçları yumuşatırım biraz.. Baş tarafı ise Aynı Atkin's in İngrid gibi arkaya doğru .. BU da hız konusunda Tayo Mar dan aşağı kalmayacağını gösteriyor..
Gelelim Armaya.. Cutter.. ancak modern tekneler ile ilginç bir benzerlik gösteriyor.. İki gündür bu armayı inceliyorum ve çok ilgimi çekiyor.. Bu modern teknelerde de kullanılabilecek çok iyi düşünülmüş bir arma..
Civadra üzerinde büyükçe bir flok ve hemen arkasında flok kadar büyük bir bumbalı trinket var.. güverte müsait olduğundan trinket kendi kendine kontra değiştirebiliyor.. Yelken küçültmek gerektiğinde floğu tamamen kapatarak büyük trinket ve ana yelken ile seyir söz konusu..
Bu yüzden belki de mizana direği gerekmez. Ancak eğer tasarımcı buna bir de kısa bir mizana direği eklerse, bu Flok ve Trinketin bir miktar küçülmesine , böylece direk boyunun kısalmasına ve randa arma kullanmaya imkan verir.
Ancak bu büyük trinket ve geniş ön güverte, ön direği olmadığı halde sanki bir uskuna özellikleri sağlayan bir armaymış gibi duruyor.. O yüzden , yawl olmayabilir diyorum..
Gelelim imalat yönüne.. Tasarımcıdan kaç adam saate ihtiyaç olduğunu da sordum.. Cevap bekliyorum.. İmalat malzemesi olarak muhtemel su kontrası kullanacağım.. Üzeri elyaf epoksi .. Öcal abinin dediği kompozit olacak yani..
Direk için ithalatçıya ladin araştırmasını rica ettim.. daha vaktim var..
Dün , Cem Gür den çok önemli bir bilgi edindim.. Su kontrası yapılan teknelerde stabilite sağlamak için tekneler klasik ahiap tekneye göre daha dar tasarlanıp, teknenin suyun içine batması sağlanırmış.. Yani hani şu al bu planı ister çelik ister ahşap, ister alüminyum ister su kontrası yap demek çok mantıklı değilmiş yani.. Malzeme özellikleri formu çok etkiliyor görüleceği üzere..
Bu açıdan bakıldığında , su kontrası omurga salma tekne formu için biçilmiş kaftan.. Su kontrasından yapılmış modern görünümlü torpil salma yelkenlilere göre bence stabilite anlamında önemli bir avantaj.
Teknenin bir miktar darlaşması da yine seyir hızı ve orsa açısı dikkate alındığında önemli bir avantaj diye düşünüyorum..
Çok iyi tasarlanmış bir yelkenli .. çok etkilendim gerçekten..
Ben bu tekneyi yaparım arkadaş..
-
"Ancak Çene su hattının altında kalıyor ve gözü rahatsız etmiyor.. Kaldı ki ben onu imalat sırasında yumuşatırım diye düşünüyorum.."
Tekne tasarımı ile oynama işi sadece tasarımcınındır. Çeneli bir tekne nasıl yumuşatılır? Eğer kontraplak kullanılacaksa zaten çeneye dokunulamaz. Çeneyi yumuşatıp, armayı değiştridiğinde, hele yawl gibi ikinci direk diktiğinde bir de yelken şekilin değiştirdiğinde o tekne baçka bir model olur. Aklınızda bir tekne varsa kendiniz çizin. Çizilmiş bir tekne üzerinde kendiniz bir oynamaz yapmayın, fikirlerinizi mimara iletin, olacak bir şeyse o yapsın.
-
Bu kadar laf kalabalığında gözünüzden kaçmış sanırım.. Bunları tasarımcıdan istedim zaten.. Yumuşatmak derken elyafın iyi yapışması için yuvarlamaktan bahsediyordum.. Zaten tam o birleşim yerine masif ahşap geliyor.. o parçayı kçşeli değil de yuvarlayayım demeye çalışmıştım..
Bizde plansız projesiz iş olmaz Ahmet reis.. :)
-
Ustalıkla tasarlanmış çeneli teknelerde tasarımcılar çeneleri su hattının altında kaybedebiliyor.
Ayrıca hiç birimiz centerbord teknelerde çeneli hatları yadırgamazken ( muhtemelen farkına bile varmazken ) konu yat olunca birdenbire çeneli tekne düşmanı oluveriyoruz...Ben bunu hiç bir zaman anlamadım, ama ( Ersin bu argümana şiddetle karşı çıkıyor : biliyorum ) ola ki bir gün tekneyi satmak zorunda kalırsam diye daha da çeneli tekne yapmam kendime yapıyor olsam
-
Ayrıca " her zaman herkeslerin makbulu " olan malum markalar da en azından kıç tarafta çeneli hatları moda ettiler...
-
İyi bari seyretmişsin.
Her ne kadar baş kıç olmasa da 35' Gaff Ketch istediğin tarzda diye düşünmüştüm :)
(https://i.hizliresim.com/5DNWXd.jpg) (https://hizliresim.com/5DNWXd)
Hadi bakalım hayırlısı.
Belki de yaz tatilleri, aile filan derken, baş kıç mı yoksa havuzluk mu ikilemine düşersin belli mi olur ;)
-
İyi bari seyretmişsin.
Her ne kadar baş kıç olmasa da 35' Gaff Ketch istediğin tarzda diye düşünmüştüm :)
Hadi bakalım hayırlısı.
Belki de yaz tatilleri, aile filan derken, baş kıç mı yoksa havuzluk mu ikilemine düşersin belli mi olur ;)
Listenin başında 35 'Gaff Ketch BUTTON # 2 vardı. Ben bu tasarımı çok beğenirim. İnce, dar neredeyse shoal draf, iç yerleşimi eski tarz ama efektif güzel bir tasarımdır.
Bir de Ruby'i severim
http://georgebuehler.com/Ruby%20B.html (http://georgebuehler.com/Ruby%20B.html)
-
Imdi 25 sayfa yazışmayla tekne belirlendi mi ?
Cem'an 2525 sayfa oldukta kayık bitmiş olur mu ?
Millet allar bağlasın...
Issız acunda ol sefine yelken basar mı ?
-
Yazmaya başlamadan önce yanlış olmasın diye kontrol ettim. Gün itibariyle toplam 368 donatanız HeyamolaHey forumunda.
Kuruluşundan beri ve tabii bugün itibariyle 366 da 2 olduğumuzu üzülerek görüyorum. Sadece Ersin son bir kaç yıldır kullandığı Tayo-Mar'dan yola çıkarak ve zaman zaman da gerek kiralık gerek se arkadaşlarının "güncel" teknelerine de binerek, seyir yaparak edindiği deneyimlerle akıntıya karşı yüzmeye çabalıyor. Olabildiğince minimalist, seyir güvenliğinden de vazgeçmeden, ana akımın dışında da bir yol olduğunu, askı dümenin, randa ve bölünmüş armanın, bana göre de, sloop bermuda armadan daha "denizci", güvenli, zevkli, MANTIKLI ve ucuz olduğunu "bağrınıyor".
Âli'nin de tespit ettiği gibi günümüzde "hız" olmazsa olmaz aranan faktörlerden biri. Son 40 yılda gezi tekneleri sanayii artık otomobil sanayii kavramları ile üretim yapıyor. Bu aynı zamanda şu da demek: " 21. yüzyılın Zeitgeist'inde romantizm de neymiş?"
Kendi adıma Ersin'in canhıraş çabasını çokça sempati ve saygıyla karşılıyorum. Onun da tıpkı benim gibi dost sohbetlerinde bıyık altından sevimli bir gülümseme ile anıldığından adım gibi eminim. Varsın bizleri opsesif kompülsif, iflah olmaz gelenekselciler olarak aranıza kabul edin.
Ama şu örneği belleğinizin bir köşesinde kenarda tutun: Her ne boy olursa olsun alüminyum direk, sıvama veya sıkma bağlantı parçaları, döngerler, paslanmaz 9x17 teller ile donatılan sabit arma mı daha hesaplıdır yoksa bizim önerip uyguladığımız ahşap direk, ahşap bumba seren, direk üzerinde tutucu tırnaklar ve en ucuzundan galvaniz teller ile dönger yerine palanga edilmiş el incesi sistem mi? Hareketli donamda marka makaralar, vinçler, raylar, piyanolar, clem kilitler, yönlendirmeler mi daha ucuzdur yoksa bütün hareketli donamın sadece ahşap makaralar olarak hazırlanması mı?
Şahsi çabam gelenekselin de var olduğunu anlatmak ve kaybolmasını engellemek, güncele not düşmek, denizciliğin bir disiplin, bir kültür, bir yaşam tarzı olup yaşatmaya devam etmek. "Balıkçı"nın da vasiyeti benden sonrakilere anlatmak.
2/366 olunca doğal olarak zaman zaman "şiddetli geçimsiz" olabiliyoruz. ;) ;D ;D
BU arada yazı gözümden kaçmadı elbette.. Bence o kadar da az değiliz diye düşünüyorum.. en azından yazılanlar okunuyor.. farklı fikirler gelişiyor.. Kendi adıma konuşmak gerekir ise Beş yıl öncesine kadar bu konulardan haberim dahi yoktu..
Matay 'ın dediği ve takıldığı gibi ben bilmediğimden ve yeni öğrendiğimden başkası da bilmiyormuş benim gibi imiş zannediyorum..
Şu Luna yı yapan kişinin ilginç bir yorumu var.. Her durumda kendi yaptığınız tekne ikinci el bir teknenin fiyatını geçer diyor.. Ancak euro bazındaki artışlar öyle seviyeye geldi ki ikinci el kaliteli tekne fiyatları da uçtu gidiyor.. Hurda , marka olmayan , kötü yapılmış tekneler bile fiyatlarını bir yılda ikiye katladılar.. Bu kadar fiyat artışı hiç bir sektörde yok..
Bu açıdan bakıldığında , kolay yapılan , dayanıklı tekneler en azından sıfır teknelerden daha ucuza yapılabiliyor.. Üstelik kendi ihtiyaçlarınıza göre..
Kaan, elbette izledim..:) Bu arada teknenin güvertesine dikkatini çekerim..
-
Alem adamsın Aali..
Daha dur.. Teknenin ıncığını cıncığını çıkaracağız.. sonra bakalım tasarımcı ne diyecek..? Arma ile ilgili ne görüş belirtecek..? daha gelip , ben anlama klasik tekneden desen de senin kafanı ütüleyeceğim..
Sonra planlar gelecek. onlar yorumlanacak.. Sonra kısmetse yapılacak.. sonra kısmetse denize inecek .. test seyirleri filan yapılacak.. Tahminim sadece isim vermek bile bir 10 sayfa tartışılır.. :)
Bu arada Oğzhan , şu senin exel tablodan bi kontrol etsen ya .. tasarım kıriterlerini..
-
Bu kadar ahşap muhabbetine dayanamadım,ben de ahşapcı
oludum,böyle bişey yaptım. 😊(https://i.hizliresim.com/Ygdnj6.jpg)
(https://i.hizliresim.com/EPOGzA.jpg) 8-)
-
Atilla reis bildiğim kadarı ile en ahşapçı sensin.. Teknenin ahşaplarını sen yapmadın mı?
-
Bende Van de Sdat firmasından 1993 yılında Norman modelinin study planlarını almıştım. 40 foot glass fibre wood core. Çok güzel bir model idi ama sadece bakmakla kaldım. Kooperatif yapılabilir bir proje idi keainlikle
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bir Norman Ender Yüce ve eşinde vardı, sac.
Hikayesini yanlış hatırlamıyorsam Avustralyada yasayan bir Türk kendi yapmış, tekneye binip Türkiyeye kadar gelmiş ve burada Yüce ailesine satmıştı. Onlar da epey gezdiler o tekneyle.
-
Atilla reis bildiğim kadarı ile en ahşapçı sensin.. Teknenin ahşaplarını sen yapmadın mı?
Evet ahşap kokusu ve işleme keyfi bir tutku Ersin reisim ,halen tüm boş zamanlarımda marangoz atolyemdeyim. Ama bu denizdeki aluminyumun değerini değiştiremez. ;)
-
Bir Norman Ender Yüce ve eşinde vardı, sac.
Hikayesini yanlış hatırlamıyorsam Avustralyada yasayan bir Türk kendi yapmış, tekneye binip Türkiyeye kadar gelmiş ve burada Yüce ailesine satmıştı. Onlar da epey gezdiler o tekneyle.
İstanbul teknesi.
Şu sıralar satılık yanılmıyorsam.
-
Hocam sizin tekneyi Van de Stadt görse yemin ederim secde edip din bile değiştirebilir. Hollanda alüminyum tekne inşaasının lideri, ki Rahmi Bey son Nezenin V teknesinin kaynak ekibini oradan getirtti. Ona rağmen sizin Çağla kız kadar başarılı olmamış oşablir
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bir Norman Ender Yüce ve eşinde vardı, sac.
Hikayesini yanlış hatırlamıyorsam Avustralyada yasayan bir Türk kendi yapmış, tekneye binip Türkiyeye kadar gelmiş ve burada Yüce ailesine satmıştı. Onlar da epey gezdiler o tekneyle.
İstanbul teknesi.
Şu sıralar satılık yanılmıyorsam.
Evet ; Istanbul
-
Teşekkür ederim Kemal reisim. Van de stadt ile plan alırken skeg konusunda, sonrasında da 14. postayla ilgili epey atıştık. Başta hep bir üst perdeden konuşuyordu. Sonda 14.postayı ana planda da değiştirdi. ;D
Nazenin teknesinin tüm kabuk aluminyum parçaları hazırlanmış,kesilmiş şekliyle puzzelın parçaları gibi kaynakçılarla birlikte geldi Hollanda’dan. Bunun önemi şu;Nazenin 5 teknesi raund bilge veya Radius chain bir tekne. Yani bunların( özellikle raund bilge ise) levhalarına en az üç farklı odağı olan kurvurlar verilmeli. Bunu bildiğim kadarıyla ısıtıp orasından burasından mengeneyle sıkıştırıp asılmadan yani İngiliz tekerleği kullanarak yapan yok Türkiye’de. . Bu yüzden dışarıda levhalar hazırlanıp geldi.
-
Nazenin teknesinin tüm kabuk aluminyum parçaları hazırlanmış,kesilmiş şekliyle puzzelın parçaları gibi kaynakçılarla birlikte geldi Hollanda’dan. Bunun önemi şu;Nazenin 5 teknesi raund bilge veya Radius chain bir tekne. Yani bunların( özellikle raund bilge ise) levhalarına en az üç farklı odağı olan kurvurlar verilmeli. Bunu bildiğim kadarıyla ısıtıp orasından burasından mengeneyle sıkıştırıp asılmadan yani İngiliz tekerleği kullanarak yapan yok Türkiye’de. . Bu yüzden dışarıda levhalar hazırlanıp geldi.
Ama bildiğim kadarı sizde İngiliz tekerleği kullandınız. Üç boyutlu böyle bir imalat bugünün Türkiye şatlarında (tekne yapan çok sayıda tersane denen hilkat garibelerini kast ediyorum) inanılmaz. Benim arkadaşlarım maalesef çok başarılı bir römorkör ihracatsına yat yaptırma gafletinde bulundular. Tersane römorkör için gerçekten dünya ölçeğinde bilinen bir yer olmasına rağmen yat finişingini beceremedi
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bu arada Oğzhan , şu senin exel tablodan bi kontrol etsen ya .. tasarım kıriterlerini..
Salma ağırlığını vermemiş.
-
Hocam sizin tekneyi Van de Stadt görse yemin ederim secde edip din bile değiştirebilir. Hollanda alüminyum tekne inşaasının lideri, ki Rahmi Bey son Nezenin V teknesinin kaynak ekibini oradan getirtti. Ona rağmen sizin Çağla kız kadar başarılı olmamış oşablir
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Yazı yazdığım Yelken Dünyası dergisi sayesinde Avrupanın çeşitli yerlerinde, özellikle de Hollanda'da çok tersane gezdim. Hollanda ve Almanya aluminyum pahalı tekneler, süper ve megayatlar konusunda o tarihte de bugün olduğu gibi ; en iyilerdi. Ben de bu en iyilerin bazılarını gördüm. Bazı tekneleri kuru kabuk aşamasından teslime hazır olana kadar takip etme şansım oldu.
Metal ve aluminyüm özelinde ; - macunlanıp tesviye edilip boyanana kadar - ; sevgili Atilla'nın ÇAĞLA'sı kadar mükemmel yapılmış tekne gördüm mü, emin değilim...
Hasbelkader mühendislik diplomam var, metal tekne inşa ettim ; bugün dahi yine denesem Atilla'nın çikardığı şaşılası işin kalitesinin yanına yaklaşamam. Özel ve çok değerli bir arkadaşımız var aramızda, kıymeti biline ! :)xx
-
Daha önce bahsetmiş olabilirim. Aluminyum gövdede kaynak çok zor bir iş. Biz hava kuvvetlerimiz için platformu aluminyum olan bir loader ürettik. Burada yapılan ilk örnek oldu. Kaynak sonrası meydana gelen çarpılmalar çok can sıkıcı. O açıdan yat gibi yüzey kalitesinin önemli olduğu bir üründe böyle iş çıkarabilmek cidden takdire şayan
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bu arada Yine Cem Gür 'ün önerdiği , Sam Devlin 'in bir Biristol Channel Cutter yorumu var. Gerçekten güzel.. 28 feet. Ancak arma markoni.. Efendim bu tasarımcıya da yazı gönderdim.. Arma ile ilgili değişiklik istedim.. Cevap bekliyorum. Ancak gezinirken şunu buldum..
(https://i.hizliresim.com/W7ogm4.jpg) (https://hizliresim.com/W7ogm4)
Lütfen dikkatli incelenmesini rica edeceğim.. Armaya Takılmayınız.. Nitekim Devlin bunu ilk önce 41 feet olarak tasarlamış. 26 feet olanı sitede görünmüyor.. Bunu da sordum.. Bu tekne yaklaşık 8 metre.. 30 feet olanı da var..
Çok iyi bir tasarım.. Her havada gider bu tekne.. Gördüğünüz arka kabin den tüm yelkenlerinizi görebilir ve trim edebilirsiniz.. O kabinin içi arkaya doğru uzuyor.. İçinde masa konulacak kadar bir alan da var..
Ön bölümdeki kamara girişini görüyormusunuz..? O bölüm de yatak odaları ve mutfak tasarlanmış. Motor ise kıçta kabinin altında..
BUnun kotra ve randa arma olduğunu düşünsenize.. Gerçi bu yelken planı da güzel. kocaman bumbalı bir flok var.. Kendinden tramolalı.. sert havada tramola attığınızda kabinden çıkmanıza dahi gerek yok.. Güneş panelleri , bisiklet, dingi için istemediğiniz kadar yer var güvertede.. Hemen kabin ile kamara girişi arasında da bir alana var görebildiğim.. Buraya da tente gerip oturulabilecek bir alan mevcut..
Ayrıca çeneli ama hafif trawler havası olduğundan çeneli olması göze batmıyor.. Tam tersine bir ihtişam kazandırmış..
Manyak sempatik, küçük güzel, kullanışlı.. Yapımı da son derece kolay duruyor.. Dur bakalım tasarımcıdan ne gelecek.. ?
-
Bu kadar tasarım paylaştınız ilk defa bir tanesini beğeniyorum, bunu yaparsan belki bende sana katılırım.
-
Bu arada Yine Cem Gür 'ün önerdiği , Sam Devlin 'in bir Biristol Channel Cutter yorumu var. Gerçekten güzel.. 28 feet. Ancak arma markoni.. Efendim bu tasarımcıya da yazı gönderdim.. Arma ile ilgili değişiklik istedim.. Cevap bekliyorum. Ancak gezinirken şunu buldum..
(https://i.hizliresim.com/W7ogm4.jpg) (https://hizliresim.com/W7ogm4)
Lütfen dikkatli incelenmesini rica edeceğim.. Armaya Takılmayınız.. Nitekim Devlin bunu ilk önce 41 feet olarak tasarlamış. 26 feet olanı sitede görünmüyor.. Bunu da sordum.. Bu tekne yaklaşık 8 metre.. 30 feet olanı da var..
Çok iyi bir tasarım.. Her havada gider bu tekne.. Gördüğünüz arka kabin den tüm yelkenlerinizi görebilir ve trim edebilirsiniz.. O kabinin içi arkaya doğru uzuyor.. İçinde masa konulacak kadar bir alan da var..
Ön bölümdeki kamara girişini görüyormusunuz..? O bölüm de yatak odaları ve mutfak tasarlanmış. Motor ise kıçta kabinin altında..
BUnun kotra ve randa arma olduğunu düşünsenize.. Gerçi bu yelken planı da güzel. kocaman bumbalı bir flok var.. Kendinden tramolalı.. sert havada tramola attığınızda kabinden çıkmanıza dahi gerek yok.. Güneş panelleri , bisiklet, dingi için istemediğiniz kadar yer var güvertede.. Hemen kabin ile kamara girişi arasında da bir alana var görebildiğim.. Buraya da tente gerip oturulabilecek bir alan mevcut..
Ayrıca çeneli ama hafif trawler havası olduğundan çeneli olması göze batmıyor.. Tam tersine bir ihtişam kazandırmış..
Manyak sempatik, küçük güzel, kullanışlı.. Yapımı da son derece kolay duruyor.. Dur bakalım tasarımcıdan ne gelecek.. ?
Ersin reisim ,
Bu cidden çok keyifli güzel bir modellmiş , yalnız bence 26 feet yerine 30 feet olanı düşünsen nasıl olur.
-
https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/hope-of-glory/ (https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/hope-of-glory/)
Hope of Glory de yabana atılacak tekne değil...
Shoal draft tasarımı büyük avantaj
Yine Sam Devlin.
-
Bu kadar tekne tasarımı inceledin, mutlaka incelemişsindir diye soruyorum, ciddi ciddi tekne yaptırmayı düşünen biri olarak.
Belki de aralarında vardı da ben kaçırdım, bilmiyorum
Cape George 34 yada 36 hakkında ne düşünüyorsun(uz)?
Arma'sı hariç. Bilmiyorum değişebiliyor mu. / Ayrıca tasarım varyasyonları var. Kısa kabin yada pilothouse gibi, hem açık hem kapalı alanın fazla olduğu.
Bir ara bende bir çok tasarıma bakmıştım ve dönüp dolaşıp hep bu tasarıma dönmüştüm. Sanıyorum ki aklımda artık BCC ve benzerlerinin özel bir yeri olduğu için.
-
Cape George 34 yada 36 hakkında ne düşünüyorsun(uz)?
Arma'sı hariç. Bilmiyorum değişebiliyor mu. / Ayrıca tasarım varyasyonları var. Kısa kabin yada pilothouse gibi, hem açık hem kapalı alanın fazla olduğu.
Güzel tasarımdır. Biraz büyük. Ama arma değişimi oldukça sıkıntılı.
-
Cem abi, haliyle arma kısmı Ersin için elbet, yoksa ben tekne yaptıracak olsam, sanıyorum ki tasarım olarak, benim beklentilerimi -hem işlevsel, hem de görsel olarak- karşıladığı için içime sinerek tercih edebileceğim bir tekne olarak görüyorum.
Sanıyorum ki doğru yöntemlerle yapılmış böyle bir tekne ömrümün sonuna kadar benimle olur.
-
Cape George ve benzerlerini gördüm. Ama benim için büyük olduğundan detaylı incelememiştim.. Dur şimdi biraz daha bakayım..
Sevgili Cem Gür, Hope of Glory de çok keyifli duruyor ama dediğim gibi büyük. İstanbul da günübirlik turlar için sanki zor gibi.
Dürüst söylemek gerekir ise neden tekne büyüdükçe denize çıkış sayısı azalıyor anlamıyorum. Ama gözlemlerim hep bu yönde..
Serkan 30 feet aşağızına bakmıyorum zaten.. 30 feet aşağısında tekne değiştirmeye ya da yaptırmaya gerek yok zaten.
Bir de önemli bir ayrıntı paylaşmak istiyorum.. Hep şu büyük cenovaları eleştirip durudum.. Bunlar yarış yelkeni diye.. Ama bunun alternatifi nedir bilmiyordum açıkçası..
Şimdi bu teknelere bakınca uzun güvertenin getirdiği çok önemli bir avantajı görüyorsunuz. Bumbalı, neredeyse ana yelken kadar büyük trinket.. Civadra da var.. Bunun üzerinde de büyük bir flok var.. Direk geride olduğundan ana yelken bunları rahatlıkla dengeliyor diye düşünüyorum.
Ön direği olmayan bir uskuna gibi düşünün.. Bumbalı trinket sanki uskunanun ön direğinin ana yelkeni gibi çalışıyor.. Üstelik ikinci bir direk olmadan..
BU arada bu tekne tam Türk tarzı.. BUmbalı trinket neredeyse teknenin tam üstünde.. sert havalarda tek başına bu yelken tekneyi çok rahat götürür kafayı açmadan..
Çok kullanışlı bir tekne.. 30 feet olanı sitede gözükmüyor dediğim gibi.. Heyecan ile her iki tasarımcıdan gelecek yanıtları bekliyorum..
Grızzly Bear,
Oysta
ve devlin in BCC si..
Benim için Oysta nın ayrı bir özelliği var.. BU tekneyi yaparsam kafaya dalga yemeğe son.. :)
-
Ersin'in tercihlerini göz önüne alırsak, ki şu fotoğraflarını paylaşacağım tekne de benimkilerle kesinlikle örtüşen ortak noktalar silsilesi var, başka hiç bir tasarıma bakmadan tercih edebileceğim bir tekne. Belki 38 için büyük diyeceksiniz ama, yine de rüya gibi bir tekne bana göre. Ayrıntılar bile harikulade.
Ve aynı zamanda buna tekne diyoruz, diğerlerine de tekne dediğimiz de bir gün Allah çarpacak diye korkuyorum ;D
(https://i.hizliresim.com/kO0bJA.jpg) (https://hizliresim.com/kO0bJA)
(https://i.hizliresim.com/azgL05.jpg) (https://hizliresim.com/azgL05)
(https://i.hizliresim.com/YgVDJl.jpg) (https://hizliresim.com/YgVDJl)
(https://i.hizliresim.com/8YXMQQ.jpg) (https://hizliresim.com/8YXMQQ)
(https://i.hizliresim.com/D7GP96.jpg) (https://hizliresim.com/D7GP96)
(https://i.hizliresim.com/m2R351.jpg) (https://hizliresim.com/m2R351)
(https://i.hizliresim.com/EP2gp8.jpg) (https://hizliresim.com/EP2gp8)
(https://i.hizliresim.com/2JPr5j.jpg) (https://hizliresim.com/2JPr5j)
(https://i.hizliresim.com/lO4d9b.jpg) (https://hizliresim.com/lO4d9b)
(https://i.hizliresim.com/VrB06r.jpg) (https://hizliresim.com/VrB06r)
(https://i.hizliresim.com/nOyR2l.jpg) (https://hizliresim.com/nOyR2l)
(https://i.hizliresim.com/vjybR6.jpg) (https://hizliresim.com/vjybR6)
(https://i.hizliresim.com/1J7Lrp.jpg) (https://hizliresim.com/1J7Lrp)
(https://i.hizliresim.com/LbGyEG.jpg) (https://hizliresim.com/LbGyEG)
(https://i.hizliresim.com/rOy3RN.jpg) (https://hizliresim.com/rOy3RN)
(https://i.hizliresim.com/76QqPW.jpg) (https://hizliresim.com/76QqPW)
(https://i.hizliresim.com/dOMP0V.jpg) (https://hizliresim.com/dOMP0V)
(https://i.hizliresim.com/A1GLgp.jpg) (https://hizliresim.com/A1GLgp)
(https://i.hizliresim.com/0Er1L9.jpg) (https://hizliresim.com/0Er1L9)
(https://i.hizliresim.com/4a9P84.jpg) (https://hizliresim.com/4a9P84)
(https://i.hizliresim.com/JQWa6o.jpg) (https://hizliresim.com/JQWa6o)
(https://i.hizliresim.com/z0y3Y6.jpg) (https://hizliresim.com/z0y3Y6)
(https://i.hizliresim.com/y0jERy.jpg) (https://hizliresim.com/y0jERy)
(https://i.hizliresim.com/6JM9q7.jpg) (https://hizliresim.com/6JM9q7)
-
Yok daha neler, mesai saatinde paylaşmayın abicim böyle şeyleri. ;D
Ben bunu da beğendim.
https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/whimbrel-32/
-
Güzel ama büyük, illa ki biblo gibi küçük olmalı, bu kadar ayrıntı olmasa da mobilya gibi durmalı diyorsanız,
en güzel 28'ler elbet BCC'lerdir. ;
(https://i.hizliresim.com/LbGybV.jpg) (https://hizliresim.com/LbGybV)
(https://i.hizliresim.com/rOy3OP.jpg) (https://hizliresim.com/rOy3OP)
(https://i.hizliresim.com/76Qq6l.jpg) (https://hizliresim.com/76Qq6l)
(https://i.hizliresim.com/PlG0l8.jpg) (https://hizliresim.com/PlG0l8)
(https://i.hizliresim.com/gObqON.jpg) (https://hizliresim.com/gObqON)
(https://i.hizliresim.com/9mbQN8.jpg) (https://hizliresim.com/9mbQN8)
(https://i.hizliresim.com/qGybvq.jpg) (https://hizliresim.com/qGybvq)
(https://i.hizliresim.com/MdR0D9.jpg) (https://hizliresim.com/MdR0D9)
(https://i.hizliresim.com/A1GLzq.jpg) (https://hizliresim.com/A1GLzq)
(https://i.hizliresim.com/0Er1zL.jpg) (https://hizliresim.com/0Er1zL)
(https://i.hizliresim.com/4a9Pzq.jpg) (https://hizliresim.com/4a9Pzq)
(https://i.hizliresim.com/JQWaDn.jpg) (https://hizliresim.com/JQWaDn)
(https://i.hizliresim.com/Ooa0DA.jpg) (https://hizliresim.com/Ooa0DA)
(https://i.hizliresim.com/z0y3M4.jpg) (https://hizliresim.com/z0y3M4)
(https://i.hizliresim.com/G9GBD3.jpg) (https://hizliresim.com/G9GBD3)
(https://i.hizliresim.com/6JM9N9.jpg) (https://hizliresim.com/6JM9N9)
(https://i.hizliresim.com/gObqO0.jpg) (https://hizliresim.com/gObqO0)
(https://i.hizliresim.com/Z9nZ9o.jpg) (https://hizliresim.com/Z9nZ9o)
(https://i.hizliresim.com/lO4dOg.jpg) (https://hizliresim.com/lO4dOg)
(https://i.hizliresim.com/VrB0rj.jpg) (https://hizliresim.com/VrB0rj)
-
Sen tam cehennemliksin. Koyduğu tekneye bak !!! Edith Gray
"Ve aynı zamanda buna tekne diyoruz, diğerlerine de tekne dediğimiz de bir gün Allah çarpacak diye korkuyorum ;D"
Yukarıdaki biliyor da bizim gibi rindlere para mara vermiyor.
-
derdimiz bölünmüş arma... veya buna uygun bir tekne !!!
Yokse alemde neler var neler...
-
Sen tam cehennemliksin. Koyduğu tekneye bak !!! Edith Gray
"Ve aynı zamanda buna tekne diyoruz, diğerlerine de tekne dediğimiz de bir gün Allah çarpacak diye korkuyorum ;D"
Yukarıdaki biliyor da bizim gibi rindlere para mara vermiyor.
;D ;D ;D
Nasılsa rind'siniz siz istemezsiniz diyor galiba.
Önce tekneyi mi yapsaydık ne ? :P
-
derdimiz bölünmüş arma... veya buna uygun bir tekne !!!
Yokse alemde neler var neler...
Taam taaam, sokmuyorum kimseyi günaha ;D
-
Edith Gray bu haliyle tek kişi kullanılamaz herhalde... :)
Ve lütfen mesai saatlerinde böyle resimler yüklemeyin >:( ;D ;D
-
Edith Gray bu haliyle tek kişi kullanılamaz herhalde... :)
Ve lütfen mesai saatlerinde böyle resimler yüklemeyin >:( ;D ;D
Peki resim yüklemem...Ya video olur mu ? ;D
Madem tek başına kullanmak isitiyorsunuz, sizi mi kıracağız...
Hem küçük, BCPC 32 ft Lyle Hess tasarımı, hem de modern bir yorum.
https://www.youtube.com/watch?v=EbX0ifpRvzU
-
Edith Gray bu haliyle tek kişi kullanılamaz herhalde... :)
Ve lütfen mesai saatlerinde böyle resimler yüklemeyin >:( ;D ;D
Peki resim yüklemem...Ya video olur mu ? ;D
Madem tek başına kullanmak isitiyorsunuz, sizi mi kıracağız...
Hem küçük, BCPC 32 ft Lyle Hess tasarımı, hem de modern bir yorum.
https://www.youtube.com/watch?v=EbX0ifpRvzU
Kaan reisim ,
sizin iletiniz olduğunu gördüğüm an hem bakmaya çekiniyorum , hem de bakmaktan kendimi alamıyorum tam mesai saatinde ;D ;D. Şaka bir yana muhteşem resimler , bu arada attığınız videodaki tersane Ersin reisin Adana da ki tersanenin bire biri .Biraz önce kendisiyle konuştuk bu videodan sonra kesin yaptırır artık :)
-
Hata bende, gene geldim :) Ama gidiyorum...
Edith Gray'i elektrikli vinç ve sarma yelkenli olarak tercih ederim, bu modern yorumu pek beğenemedim, kedi de aynı fikirdedir herhalde :)
-
Hata bende, gene geldim :) Ama gidiyorum...
Edith Gray'i elektrikli vinç ve sarma yelkenli olarak tercih ederim, bu modern yorumu pek beğenemedim, kedi de aynı fikirdedir herhalde :)
;D ;D
-
Şöyle düşünüyorum.
Ersin, bu tekne yaptırma işiyle beraber iki önemli iş yapıyor.
Birincisi, ahşap tekne yapımı hakkında hem herkesi sürece katarak bilgilendirmiş hem de araştırmalarını, bilgi sahibi kişilerin tecrübelerini ortaya dökerek ve <inşallah nasip olurda gönlünde ki gibi bir tekneye başlarsa> yapım aşamalarını bire bir herkese umut ve ilham verecek şekilde paylaşıyor olması.
İkincisi, hepimizin bu iş, her şeyiyle tam olarak denize indiğinde, 70-80,000€'dan aşağı çıkmaz dediğimiz bir ortamda, çok daha az bir bütçeyle yapabileceğine inanıyor.
Ki bu da hem tekne yaptırmayı düşünen kişiler için gerek bütçe gerek yapım aşamaları konusunda, özellikle ahşap klasik tekneler konusunda ciddi bir çaba sarfetmiş oluyor ki, çok önemli bir iş olduğunu düşünüyorum doğrusu..
Hem, belli mi olur, belki Heyamola ahşap tekne yapım atölyesi olur ve tecrübe edinmek isteyenler emeklerini ortaya koyarken, yapılan tekneler ile edilen cüzzi kârlar ile bir şeyler yapılır.
Eh, o bunları yaparken biz de takılıyoruz, biraz kızdırıyoruz, biraz fikrimizi söylüyoruz, biraz sohbeti köpürterek eğleniyoruz işte.
Daha ne olsun.
-
Şöyle düşünüyorum.
Hem, belli mi olur, belki Heyamola ahşap tekne yapım atölyesi olur ve tecrübe edinmek isteyenler emeklerini ortaya koyarken, yapılan tekneler ile edilen cüzzi kârlar ile bir şeyler yapılır.
Ne kadar güzel ve yerinde bir dilek !!!!
-
Şöyle düşünüyorum.
Ersin, bu tekne yaptırma işiyle beraber iki önemli iş yapıyor.
Birincisi, ahşap tekne yapımı hakkında hem herkesi sürece katarak bilgilendirmiş hem de araştırmalarını, bilgi sahibi kişilerin tecrübelerini ortaya dökerek ve <inşallah nasip olurda gönlünde ki gibi bir tekneye başlarsa> yapım aşamalarını bire bir herkese umut ve ilham verecek şekilde paylaşıyor olması.
İkincisi, hepimizin bu iş, her şeyiyle tam olarak denize indiğinde, 70-80,000€'dan aşağı çıkmaz dediğimiz bir ortamda, çok daha az bir bütçeyle yapabileceğine inanıyor.
Ki bu da hem tekne yaptırmayı düşünen kişiler için gerek bütçe gerek yapım aşamaları konusunda, özellikle ahşap klasik tekneler konusunda ciddi bir çaba sarfetmiş oluyor ki, çok önemli bir iş olduğunu düşünüyorum doğrusu..
Hem, belli mi olur, belki Heyamola ahşap tekne yapım atölyesi olur ve tecrübe edinmek isteyenler emeklerini ortaya koyarken, yapılan tekneler ile edilen cüzzi kârlar ile bir şeyler yapılır.
Eh, o bunları yaparken biz de takılıyoruz, biraz kızdırıyoruz, biraz fikrimizi söylüyoruz, biraz sohbeti köpürterek eğleniyoruz işte.
Daha ne olsun.
Muhteşem olur
-
Sevgili Kaan , valla konu başlığını açtığımda hiç tekne yapacak bir havam yoktu.. Resmen kendi kendimi gaza getirdim.. :)
İki saat önce Aali ile herhalde bir saat telefonda konuştuk..
Sonrasında Cem Gür ile .. Yarın Cem Gür ile Tahiti Kech planları ile ilgili görüşeceğiz.. Gelirken Istanbul 'a benim için planları getirmiş sağolsun..
Biraz önce Means of Grace'nin de çalışma planlarını sipariş ettim..
Yetişirse Cem Gür 'e de göstereceğim.. Gerçi muhtemel onda vardır..
Şu study planları çalışmaya başlasam iyi olacak artık.. :)
-
Means of Grace 28ft değil miydi ?
-
Evet ama BCC ... kaç feet olduğu farketmez.. :) Bi bakalım bakalım..
-
Biraz önce Means of Grace'nin de çalışma planlarını sipariş ettim..
Yetişirse Cem Gür 'e de göstereceğim.. Gerçi muhtemel onda vardır..
Olmaa mı ? Ama Sığacık'ta :P
Gelecek planlara gülümseyeceksin ama teknenin hem inşası hem de diğer konularda yeterli bilgi veriyor.
-
Hayatımda ilk defa " study plan " sipariş ettim.. Kendi kendimden korkmaya başladım.. Yoksa tekne mi yaptıracağım ne.. ? :)
Devlin çok iyi bir pazarlamacı anlaşılan.. bilginiz olsun study planlar sadece 1 USD.
-
Hayatımda ilk defa " study plan " sipariş ettim.. Kendi kendimden korkmaya başladım.. Yoksa tekne mi yaptıracağım ne.. ? :)
Nasıl yani ?
Uno Americano dolares.
Ben dedim şimdi onlarcasından klasör oluşturmuştur. ;D
-
Ersin ders çalışa dursun, biz de güzellere bakarak zaman geçiririz.
Mesai'de olanlar, şişşşt, kafanızı çevirin bakiim siz. ;D
-
Kafamı çeviremeden gördüm ve hatırladım, müziği dahil beğenmiştim :)
-
Bu tekne yaptırma işi gerçekten meşakkatli olacağa benziyor.. Biraz önce hevesle bilgisayarın başına oturdum.
Mail gelmiş Buehler 'den .. Gele gele aşağıdaki mail gelmiş meğerse..
March 2, 2018
To all concerned…
It saddens me to announce the sudden death of George Buehler.
George died February 28, 2018 at age 69 of complications following an aortic aneurism and emergency surgery.
George would be honored that in lieu of flowers, donations be made to WAIF at https://waifanimals.org
Whidbey Animals' Improvement Foundation is a non-profit organization which was formed in 1990 in an effort to help Whidbey Island's homeless companion animals.
Another important organization is Old Dog Haven at https://olddoghaven.org/
His business George Buehler Yacht Designs at this time will be closed. Any future information of his memorial service or future business details will be provided at a later date.
George is survived by his wife Gail Buehler.
Sincerely,
Susan
Office
Adamcağız üç gün önce vefat etmiş.. Şirketi de kapatılmış.. Ne diyelim Allah rahmet eylesin..
-
Adamcağız üç gün önce vefat etmiş.. Şirketi de kapatılmış.. Ne diyelim Allah rahmet eylesin..
Maşallah dediniz üç gün yaşadı, gitti adam desene . Allah rahmet eylesin, yenilerine bakalım, bu arada elini çabuk tutmalısın, gördüğüm kadarıyla bu adamların hepsi yaşını başını almış, sen o öyleydi bu böyleydi derken bir bir binerler kayığa.
-
Görüldüğü üzere hayat kendi oyununu sürdürüyor.Yaşamı erteleyip ıskalamamak lazım.
Allah rahmet eylesin.George Buehler'e.
-
Görüldüğü üzere hayat kendi oyununu sürdürüyor.Yaşamı erteleyip ıskalamamak lazım.
Allah rahmet eylesin.George Buehler'e.
Abi erteleyelim işleri, haftaya Cumartesi pazar Trilye yapalım, binelim kayıklardan birine, ne güzel değişiklik olur kışın ortasında.
-
Abi erteleyelim işleri, haftaya Cumartesi pazar Trilye yapalım, binelim kayıklardan birine, ne güzel değişiklik olur kışın ortasında.
Ne güzel olur.Hem Orhan ağbi de davet etmişti.Dur şu işi bir çalışalım.
-
Daha Uzağa Kemer 'e gidelim.. Şu Biga da antik şehir olan yere.. Olmadı Tirilye..
-
Daha Uzağa Kemer 'e gidelim.. Şu Biga da antik şehir olan yere.. Olmadı Tirilye..
Dur karıştırma şimdi, mesafe uzaklaştıkça yapılabilirlik güçleşiyor.
-
Bir laf vardır tam hatırlayamadım ama meali şöyle. Biz gelecekle ilgili program yaparız Tanrı güler. George'un toprağı bol olsun. Kendi gitti güzelim planları kaldı yadigâr....
-
Efendim dün Aynı Aali ile yaptığım gibi dört saat konuştuk ya.. Çok önemli bir tiyo vereceğim..
Şimdi günün birinde ola ki bir tekne yaptırmak istediniz ve bu işin içinde olan ya da olmuş birileri ile görüştüyorsunuz diyelim..
Bir plan buldunuz ve danıştığınız düşünün..
Beğendiğiniz planı nedenleri ile anlatıyorusunuz. İlk yorum planla ilgili teknenin çok güzel olduğu yönünde..
Aa ne güzel seçtiğim plan çok iyiymiş Aali de zaten beğendi diye kalkıp gitmeye kalkmayın sakın..
Şu özlü sözler kulağınıza küpe olsun..
Çirkin kadın yoktur az votka vardır ya da kötü şarap yoktur iyi sirke vardır gibi..
Bu işte yaklaşım böyle deşecek, soru soracaksınız.. Birde ne soracağınız azıcık bilmeniz lazım..
O zaman da zaten ciddiye alınmama ve git bi fiber kayık al uğraşma bu işlerle gibi başlarından atabilirler sizi. :)
-
Efendim .. yan başlıkta verilmiş olan bir model ve bir bütçe sorusu vardı..
Günümüzde bir tekne neden yaptırılır.? Önce buna bir yanıt vermek gerekiyor.. Seçilmiş plana göre ki bu planın benzerleri hatta daha da gelişmiş olanları varsa böyle bir tekne yaptırmanın avantajları nedir diye iyi incelemek gerekir..
Artık tekne yaptırmış olanların yazdıklarından da biliyoruz ki eğer ucuz olsun ya da daha ucuza yaparım gibi bir mantık ile yola çıkılıyor ise bu doğru değil. Fabrikasyon bir teknenin benzerini o tekneden daha ucuza yaptırmak mümkün değil.
Yani yola maliyetlerden çıkarsak o zaman hem daha fazla para vereceğiz ve çektiklerimiz ve zaman kaybı üzerine binecek..
Tekne yaptırmak ya da yapmanın gerekçesi farklı olmalı..
Piyasada var olan teknelerin ihtiyacınızı karşılayamadığı durumlarda tekne yapım işine girmek gerekiyor..
Tekne yapım işine girecek iseniz denizlerde belli bir zaman geçirmiş olmanız ve ne istediğiniz gerçekten bilmeniz çok ama çok önemli.
O nedenle son derece basit bir İngilizce ile yazılmış olan , Keşke tekne almadan önce bunları bilebilseydim adlı John Vigor tarafından yazılmış olan kitabı okumanızı öneririm.
Günümüz şartlarında fabrikasyon teknelerinin öncelikleri belli. Sizin talepleriniz bundan farklı ise teken yaptırmayı düşünmelisiniz bence..
Kendi adıma ne arıyorum? Hem İstanbul da hem de Ege de rahatlıkla gezebileceğim, konfor derken , teknenin gövdesi, arması anlaşılan , ekonomik ancak gerekli olan azami ihtiyaçları da rahatlıkla karşılayabilecek bir yelkenli tekneden bahsediyorsak tekne yaptırmak ya da yapmaktan başka bir seçenek görülmüyor..
Eskinin binlerce yıllık birikimi ile son yüzyılın inanılmaz teknolojik gelişmelerini harmanlayarak bu coğrafyanın ihtiyaçlarını da gözardı etmeden bir tekne ortaya koymak.. . Çok mu iddalı oldu ?
Bence değil..
George Buehler in yazdığı kitabı satın aldım evvelsi gün.. Tekne yapımı ile ilgili temel prensiplerimi ciddi şekilde etkiledi bu kitap.
BU kitapta binlerce yıllık gelenek ile modern malzeme ve bölgesel şartların nasıl yorumlanarak bir tekne tasarlanacağının yolu anlatılıyor..
Hem denizci , hem konforlu, hem ucuz, hem estetik bir yelkenli.. Ne zor gözüküyor değilmi? Bu kitaptan sonra bence pek değil gibi.. Bu kitapta yazılanlar, Cem Gür ve Aali den duyduklarım , dnlediklerim ile yavaş yavaş bir şeyler belirmeye başlıyor galiba..
Şu çeneli tekne ve omurga salam konusu ile başlayacağız önce .. Ama bildiklerinizi bir kenara koyunuz.. farklı yorumlar yapan bu yüzden de biraz çatlak olarak görülen bir tasarımcı ile karşı karşıyayız..
-
Değişik bir arma.. Ne ki bunun ismi?
-
Junk
-
Hadi be.. :)
Junk sail den daha farklı bir model de o yüzden sorduydum.. Hem junk hem açevela gibi sanki.. O yüzden dediydim..
-
Tarihi çook eski.
Halen kullanılan en efektif, en kolay, en single handed arma...
Biz dış dünyaya pek bakmadığımızdan gözümüze ilişenleri de pas geçiyoruz.
En çarpıcı örnek bizim köyde akıl karıştırıcı oluyor.
Tekne BADGER aslında bir Dory. Üstelik tek çeneli. Üstelik düztaban.
Bir de üstüne bu Çin işi Junk armayı donatıp taaa Kuzey kutbuma gittiler.
Hem de tekneyi çift cıdar felan yapmadan.
Yolculuk sonunda "en düşük bütçe ile nasıl yapılır?" diye de bir kitap yazdılar. O Tarihte yer yerinden oynadı.
Kitap bende var İzmir'de.
(http://i.hizliresim.com/VrNlor.jpg) (http://hizliresim.com/VrNlor)
Buyrun hikâyesi ile resimleri şurada
http://1001boats.blogspot.com.tr/2012/10/jay-benford-cruising-dory-badger.html (http://1001boats.blogspot.com.tr/2012/10/jay-benford-cruising-dory-badger.html)
-
Kendime bir gaz verip bir ara bu doryleri anlatacağım.
Her boy 2mtreden- 16 metreye , her cins kürek, yelken kürek, drifter, motoryat, yelkenli tekne yapımında hâlâ "en ucuz" birinciliğini kimse ve hiçbir yapım tarzı daha egale bile edemedi :)
-
Hele bir gaff ketch DONNA var ki !!! Düşman çatlatır.
(http://i.hizliresim.com/PlNo3Q.png) (http://hizliresim.com/PlNo3Q)
(http://i.hizliresim.com/5DXkpj.png) (http://hizliresim.com/5DXkpj)
-
Bu arada bu akü banki konusu benim çok ilgimi çekti.. Yazdığım üzere Omurga salma bir tekne düşünüyoruz malum..
en son paylaşılan yapım tekniklerinde malum beton salma kullanılıyor.. 1600 KG civarında bir ağırlığı tutuyormuş akülerin..
Böylece hem elektrikli motor oluyor.. hem aküler safra niyetine kullanılıyor.. Safra ya para verileceğine akülere veriliyor..
BU durumda daha ucuza geliyor elektrikli motor..
-
efendim, şu elektrikli motor işi her geçen gün kafama daha bir yatıyor.. Zaten ben tekne yaptırana kadar bu teknoloji de ucuzlar kesin:)
Üç farklı yapım yöntemi var kabaca. Hepsinin farklı kolaylıkları ve zorlukları var.
İlki dik yapıştır yöntemi.
Şimdi Devlin 'den Means of Grace nin planları geldi.. Çok çeneli ancak bir BCC nin tüm geometrik özelliklerini taşıyan bir tekne. Zaten Hess tasarımı baz alınmış. 28 Feet..
Dik yapıştır yöntemi ile yapılıyor.. Yani plywood tarzı bir malzemeden kesitleri sabit bir tezgah üzerine kurup, üzerine basitçe su kontrasını yapıştırıp, epoksi elyaf ile kaplıyorsunuz. KAbuğu ters çalışmak büyük avantaj. Özellikle epoksi elyaf kaplamanın sağlığı açısından.. Ayrıca su kontrasının da kaplanması çok daha kolay.
Ancak çalışma planlarında omurganın yani safranın nasıl bağlandığı çok net değil. ayrıca imal edilip, kabuk bunun üzerine döndürülüp monte mi ediliyor anlamadım. Ancak omurga salma saç ve içine sanırım ayrıca safra ile dolduruluyor. Tahminim omurga hazırlanıp, tekne döndürülerek olmurganın üzerine oturtuluyor.. BU detay ile ilgili bir görsel bulamadım araştıracağım..
Tabi çok çeneli olunca daha geniş bir iç hacim yakalanmış oluyor. Ayrıca şu şarap kadehi formuna daha yakın hale geliyor. Çene sayısının artması bağlantı sayısının artması demek. Bir miktar işçilik artıyor. Ama değer.
Sanırım sonrasında içeriye omurgalar yerleştiriliyor. Deviln çalışma planlarında bu yapım detayları yok. Bu konu ile ilgili ayrıca bir kitap alıp çalışmak lazım sanırım.
İkinci yöntem rahmetli George Buehler'in klasik yapım tekniğini basitleştirerek yaptığı yöntem.. Birçok amatör tekne yapımcısı bu yöntemi kullanmış. BU bana sanki daha iyi bir yöntemmiş gibi görünüyor nedense..
Önce babalar gibi omurgayı yapıyorsunuz.. Çoğunlukla ucuz olsun diye beton yapan çok var. Ancak ben her durumda saç bir kutu içinde beton metal karışımının daha uygun olduğunu düşünüyorum. ( ancak elektirkli bir motor düşünürsem ki düşünüyorum bu safraları komple akü ile doldurmayı düşünüyorum. Kurşun ya da döküm salma yelkenli teknenin en önemli gider kalemlerinden biri. Kut şeklinde tasarlanmış bir omurga salma içerisinde 1000-1500 Kg ağırlık gerekiyor.. bu ağırlık ise tam da elektrik motorunun ihtyaç duyduğu akü ağırlığına eş değer.
evet aküler su hattının altında kalıyor ama buna bir çözüm bulunur diye düşünüyorum. Yani safrayı akülerden doldurmak bana çok iyi bir yöntemmiş gibi geliyor )
Omurga tamamlandıktan sonra postalar geliyor.. İşte burada rahmetli klasik yöntemden ayrışıyor. Postaları çeneli tasarlamış. Yani yapımı çok kolay. klasik yöntemdeki gibi eğrileri kalıp ile lamine edip yuvarlamıyorsunuz yani.
Posta imalatları kolay olunca , bunları omurga üzerine kolayca sabitliyorsunuz. Çeneli olduğundan kaplama , hangi malzeme ve yöntemi kullanırsanız kullanın son derece basitleşiyor.. Üstelik çene de su altının altında kalıyor ve estetik olarak çok kaba yapılmış çeneli yelkenli teknelerden ayrışıyor..
BU yöntem çok daha klasik yapım tekniğine yakın.. su kontrası ve epoksi elyaf uygulaması ile çok sağlam ve hafif bir kaplama elde ediyorsunuz. Dik yapıştır yöntemindeki gibi kalıp ile de uğraşmıyorsunuz. Tekenyi döndürmek gibi bir dert de yok. Ancak epoksi elyaf uygulamasını çok dikkatli yapmak gerekiyor bu durumda.. Tekne ters dururken yapışmaya yardımcı olan yer çekimi bu defer ayrılmaya neden olmamalı.
-
Gövde şeklinin çizimini eklesen (telif hakkına uygun olursa ?)
-
Sanırım sonrasında içeriye omurgalar yerleştiriliyor. Deviln çalışma planlarında bu yapım detayları yok. Bu konu ile ilgili ayrıca bir kitap alıp çalışmak lazım sanırım.
Means of Grace'de sonradan içine sonradan eğriler yerleştirilmiyor.
Aklını çelmiş olmayayım ama dik yapıştır çok daha kolay bir inşa yöntemi.
Ters kurulan kalıp, hem tekne formunu veren hem de iç perdelerden oluşuyor. Yani kabaca baştan kıça doğru: Demir bölmesi- Baş kamara bölmesi - kamara arka duvarı - kıç porsun bölmesi ve ayna. Borda kaplama da marin kontra ve her birinin kesim ölçülerini Sam Devlin veriyor. Böylece kaplamaların yerlerine alıştırma gibi bir sorun yok.
Safra da dışarıda hazırlanıp tekne döndürüldükten sonra omugada hazırlanmış yerine monte ediliyor.
-
Sam Devlin 'den mesaj gelmiş.. senin istediklerin yeni tekne tasarımı olur diyor.. Ne istiyorsun sen en iyisi beni ara demiş.. :)
Birden ilk Kalamış marinaya tekne bakmaya gittiğim günü hatırladım.. Nasıl da heyecanlanmıştım.. İLk aradığım ilan da da..
İlk kez bir tasarımcıya ne istediğimi anlatacağım.. Haydi hayırlısı.. :)
-
Reisler, hep bir tekne yaptırmayı arzulamış biri olarak konuyu ilgi ile takip ediyorum. Bu heyecanla uzun yıllar boyunca biriken anılarımı bir anlatayım dedim.
Henüz daha anayasa apronda körükte, işler gıcır, eh işte hep denizdekileri seyretmekle olmuyor dedim ve bir tekne yaptırma hevesine kapıldım. O devirde internette sayfayı açmak için ''enter'' tuşuna basıyorum gidip kahve yapıyordum dönüşte site açılmış oluyor, baskı alıyor herşeyi arşivliyordum. Nette gezine gezine hayalimdeki trawler oluşmaya başladı; uzun su hattı, dar ve çeneli bir tekne. Bir yerden taslak plan satın aldım, aydıngere geçirdim. Planı uzatıyor, iç yerleşim planını oluşturuyor, geç saatlere kadar masa başında çalışıyordum.
Hem teknenin genişliğini ellemeden su hattını uzatmaya çalışıyor hem de dayımgiller, hısım akrabaya yer ayarlamaya gayret ediyorum. Allah herkese eşit vermemiş :) ben bu zihniyetten ellimden sonra kurtuldum. Şimdi meraklı olan kendi kayığını alsın diyorum.
Çiz çiz gına geldi ve sahaya çıkmaya karar verip Tuzla Nuh'un yolunu tuttum. Bir kaç atölye ve bir gemi tersanesiyle :) görüştükten sonra Nuh'da yürüyen bir beyefendiyi işaret edip ona danışmamı tavsiye ettiler. Ayaküstü bana bu işin masraflı bir iş olduğunu rakkamları hassas bir şekilde alt alta getirip maliyeti çıkarmamı söyleyip ''Mesela makine büyük kalemlerden biridir isterseniz (yolun karşısındaki cat'i gösterip) fiyat almakla başlayın'' dedi. Heyecanla gittim, ağırlandım, fiyatı aldım, plan çöktü, kös kös çıktım :)
Başına çok kötü bir olay gelmiş birinin ruh haliyle eve dönerken bir anda aklıma o dönemde Beşiktaş Üsküdar hattında çalışan yolcu motorları geldi. Ne o dolmuş motorların ne de balıkçıların değil motoruna tüm tekneye böyle bir para vermelerine imkan yoktu veya mantıksız bir yatırım olurdu.
Ertesi gün doğruca Rumelifeneri'ne gidip bir balıkçı teknesine konuk oldum. Kaptan köşkünün altındaki geniş kamarada bol çay eşliğinde sıcak kanlı denizcilerle içimi açan, beni tekrardan cesaretlendiren sohbeti yaptım. ''Paran varsa sandık kırma al, yoksa Levent sanayide şuraya git'', ''Karadeniz'e tersaneye git'', ''Şu ırgat, bu şanzıman'' vs, vs. Sağolsunlar o gün onlardan denizciliğin diğer, belki de gerçek yüzünü öğrendim. Konfor, marka, yapılan işin görüntü kalitesi maliyetin temel belirleyicisi. Neticede hepsi yüzüyor da birinde tahta taburede diğerinde atlas koltukta oturuluyor.
Neyse efendim hemen akabinde işten de fırsat bulunca Karadeniz Ereğli'sine gidip bir kaç tersane ziyaret ettim. Saçtı, kumlamaydı, ''Elektirik işlerini de hallederiz'' falan herşey hayallerime uygun giderken anayasa kalkış iznini aldı ve havada uçarken hayallerimi bir çok şeyle beraber peşinden götürdü.
Hayaller piyangoya, şansa endekslenince ben de bir çok tekne yaptırmayı arzulayan gibi bu işi nasıl ucuza hallederim diye düşünmeye başladım.
Bir kaç sene önce şu forumda dolaşırken
https://www.boatdesign.net/threads/hogfish-maximus-44ish-sailing-sharpie.34759/page-21
Chris Morejohn'un şarpisine denk geldim.
http://chrismorejohn.blogspot.com.tr/2015/07/hogfish-maximus-details.html
Zevkler ve renkler tartışılmaz ama ben bu teknenin inşasının altında yatan sadeliğe, felsefeye hayran kaldım. Teknenin planları için bir e-posta yolladım hemen cevap verdi. Bir defter kağıdına kurşun kalemle çizilmiş hayli silik bir eskiz geldi. Zaten ticari de değil sadece amatör denizcilerle bir çıkar olmadan paylaşıyor, sağolsun demek lazım.
Eskizi bilgisayarda 3 boyutlu bir programa aktardım ve tekne formunu, iç bölmelerini (hala dayımgilleri düşünüyorum :) ) falan kabaca çıkardım. Hesaplı olsun diye ''Junk'' yelken için bakınırken MingMing'e denk geldim. Burada sadece değişik bir yelkeni görmek değil Roger reis de :) denizciliğiyle etkiledi
https://www.youtube.com/watch?v=0jsPOlg7Ovc
Yalnız dar alanda yerleşim yapmak anormal karmaşık bir şey. Kamarayı büyütüyorum, depo küçülüyor. Derken direği kaydırıyorum bu sefer kamara içinde ayak altı bir yere geliyor. Neyse sonunda her şeyi yerli yerine oturttum ama bu işe mühendislik hesaplamaları yapılmadan daha fazla emek sarfetmenin beyhude olacağını gördüm. Bu iş; suraya su tankını, buraya bunu koydum denmeyecek kadar karmaşık. Sakın ola bu yüzer, şu dayanır diye düşünmemek lazım. Basit bir kayıkta bir tarafa koyacağınız 100 litre su tüm hesapları alt üst edebiliyor. Zaten daha sonra çizimimi projelendirmek üzere konuştuğum mühendis ''Buraya kadar gelmişsin şimdi de ağırlıkları dağıt bir tabloya aktar ve onun üzerine tekrar konuşalım'' dedi.
Tabi içim içime sığmıyor aynı gün Yalova civarında ufak bir atölyeye fiyat almak için gittim. İyi yürekli gözüken iki ustayla derme çatma bir marangoz atölyesinin üst katında soba etrafında konuştuk. Bir kaç gün sonra beni aradılar kontraplaktan lamine imal edilecek teknenin kabuk işçiliği için 20 bin avro gibi bir meblağ talep ettiler.
Üç beş arkadaş araya girdi ''oğlum senin aklın kıt, git yeni bir tekne al ısınmazsan satarsın bunu yakacam desen sobalık hale getirmeye paran yetmez'' dediler ve ben herşeyini ucuza mal edeceğimi düşündüğüm bu sıradışı çılgın proceden vazgeçtim.
Bugün hem sözünü ettiğim veya çok daha mantıklı, denenmiş başka bir projeye kalkışmadığım ve yaşlı bir plastik fıstığı karşıma çıkardığı için inançlı biri olmasam da (ki böyle durumlarda gerekiyor :) ) tanrıya şükrediyorum. İki senelik kısıtlı tecrübemle geriye doğru baktığımda denizi sadece hayallerinde yaşamış biri olarak tekne yaptırmaya kalkışmam üryan Adem'in terziye kıyafet sipariş vermeye gitmesi gibi geliyor.
Hanım kumasını seviyor zaten pek bir değişiklik yapacak pek halimiz yok,. Ama gün gelir de başka bir hayalin peşine düşecek olursam herhangi bir fuarda bulamayacağımı biliyorum.
Sevgili reisler, anılarımdan öte bir şey yazma amacı taşımadım. Kimsey incitmek, yazdıklarına bir yorum getirmek gibi bir amacım yoktur. Ben netten çok bilgi edindim ve buranın da bir bilgi havuzu olduğuna inanıyorum. Yolu düşen biri de buradan kendine fayda edecek bir şey bulursa ne mutlu.
Rotanız gönlünüze göre olsun.
-
Reisler, hep bir tekne yaptırmayı arzulamış biri olarak konuyu ilgi ile takip ediyorum. Bu heyecanla uzun yıllar boyunca biriken anılarımı bir anlatayım dedim.
Sevgili reisler, anılarımdan öte bir şey yazma amacı taşımadım. Kimsey incitmek, yazdıklarına bir yorum getirmek gibi bir amacım yoktur. Ben netten çok bilgi edindim ve buranın da bir bilgi havuzu olduğuna inanıyorum. Yolu düşen biri de buradan kendine fayda edecek bir şey bulursa ne mutlu.
Rotanız gönlünüze göre olsun.
Çok güzel yazmışsınız Demir kaptanım. :)xx :)xx :)xx
Bu arada çok da güzel bir tanıtım yazısı olmuş. Hoş geldiniz. :)
-
Bu vesile ile güzel bir giriş ve tanıtım yazısı olmuş, Hoşgeldiniz.
-
Elinize sağlık.
Bir çok fani ile ortak tecrübeleri, güzel kaleme almışsınız.
Hayatta yediği kazıkların toplamını yanında taşıyan birisi ile beraber hareket etmeden zor bu işler.
Ve hoş geldiniz.
-
Demir reis ne güzel bir yazı ve tekne yaptırmak isteyenlerin durumunu ne güzel anlatmışsınız..
Şimdi efendim şu patlayayı restore ediyoruz ya.. hepi topu 2.30 luk bir pollywog.. üstelik ben de yapmadım. Ziya reis yapmış, tekneyi değiştirince garibim hiç suya inememiş. Maceralı bir yolculuk ile İzmir den geldi malum..
Sorun şurada.. Örnek kürekleri. Normalde bu teknenin bildiğiniz standart kürekleri 250 TL filan olmalı.. Belki biraz artmıştır fiyatlar. Bilmiyorum.. ancak bu teknenin orjinal kürekleri geçenlerde Cem Gür ün projesini verdiği kürekler. Normal birisi kim uğraşacak o kürek ile der ve standart ahşap bir kürek alır geçerdi..
Benim gibi takıntılı olanlar ise o küreği yapıyor.. Üstelik kürekleri çamdan yapmaya karar vermiştim.. Gidip tertemiz kestaneyi görünce dayanamadım.. Kestane çam fiyatının iki katından fazla oysa..
Ziya hoca güzelce boyamış.. Çoğu kişinin görmeyeceği ya da önemsemeyeceği boya akmaları olmuş. Bağlantı noktalarındaki elyafın izi kalmış. Ancak çok dikkatli bakarsanız görürsünüz.. Yok olmaz işte.. Benim gibi takıntınız varsa tüm tekneyi zımparalar , tüm yüzeyi pürüssüz hale getirmek için uğraşırsınız..
Ne güzel boyanmış hazır dingi.. olmaz.. Tayo Mar patalyası olacağından Tayo Mar renklerinde olmalı. İçi krem , bordada yeşil şerit ve tüm karina ve kalan borda kirli beyaz.. HAtta kirli beyazda standart rengi beğenmeyip beyazdan yeniden yaptırttım üstelik..
Keza köşebentler.. Ziya reis yapmış işte su kontrasından mis gibi.. Olmaz.. sökülüp masif ağaçtan yapılacak..
Kenar çıtalar için Bauhaus'ta çok güzel çıtalar var meşe.. elimde bir miktar ireco var aslında..
Bu kadar titizlenince maliyetler de artıyor tabi.. Zaman, işçilik ve sarf olarak.. BU dinginin toplam maliyeti (Ziya reisin masrafı da düşünülürse ) iyi bir bot fiyatını geçecek gibi duruyor..
Muhtemel tekne yapılırken de bu kadar titizlenilirse maliyetler ne olur bilemem..
İşte zurnanın akordsuz zart zurt ettiği yer burası işte.. Tayo Mar renklerinde işe yarar, ahşabı bol , Tayo Mar a uygun bir patalya.. sıradan bir bot ile aynı kefede olmuyor işte..
Tekne yaptırmak ile tekne almak arasındaki esas fark burada.. profesyonel tekne yapımcısı belli bir kalitede ve standartta tekne üretiyor.. Sonuçta amaç para kazanmak.. Yanlış anlaşılmasın yermiyorum..
Ama kendine tekne yaptırmak öyle mi ya.. ? Muhtemel ikinci el tekne fiyatından daha pahalıya çıkar. Hele benim gibi mümkün olanın en iyisini yapmaya çalışırsanız yandı gülüm keten helva. Ama sabır ile sevgi ile arzu ve istek ile yapılmış olan bir teknenin yerini hangi marka tekne tutabilir ki..
fark burada işte.. maliyetlerde filan değil..
-
Benim gibi takıntılı olanlar ise o küreği yapıyor..
Benim gibi takıntınız varsa tüm tekneyi zımparalar , tüm yüzeyi pürüssüz hale getirmek için uğraşırsınız..
Ne güzel boyanmış hazır dingi.. olmaz..
Olmaz.. sökülüp masif ağaçtan yapılacak..
fark burada işte..
Sana bir iş bulalım, hem oyalanırsın, hem de biraz para kazanırsın.
-
Sana bir iş bulalım, hem oyalanırsın, hem de biraz para kazanırsın.
[/quote]
Bana da bul...Bu ara inşaat işlerinde de epey tecrübe edindim. Ayrıca eski araba toplarım, kayık yaparım.
-
Tekne ilanlarına bakarken özellikle Türkiye de mevcut projesinden bozulmuş, ya da projeye göre değil, yapanın kafasına göre yaptığı tekneler çok gördüm.. Gördüğüm, projeden sapılınca tekne çok sakil duruyor..
Mühendis olduğumuzdan, proje ve şantiye tecrübesi de olduğundan bendeki mesleki deformasyon ise projenin dışına asla çıkmamaktır. Çok bariz bir hatayı bile düzeltmez, projeciye gönderirdim mutlaka.. Gelmeden de imalata girmezdim.
Küreği yaparken, teknede neden böyle proje dışı tuhaf tekneler yapıldığını çözdüm galiba..
Şimdi bir imalta başlarken hele böyle kürek gibi ilk defa yapılacak bir iş ise , ağaç seçimi, bulabildiklerinizi v.s. bir sürü detay devreye giriyor. Başlarken başkası için çok basit olsa da biraz çekiniyor insan.
İş ilerledikçe , bu gereksiz çekingenlik, gereksiz bir öz güvene dönüşüyor..
Tam palayı keseceğim projede verilen genişlik değeri 16 cm. Gözüme dar geldi biraz.. İçimden şöyle 20 sanim yapsam daha iyi olur diye geçirdim.. Sonra kendime geldim.. pojesi 16 cm.. Adam ölçmüş biçmiş tasarlamış.. Binlerce yapılmış ve kullanılıyor..
Bense ilk defa kürek yapıyorum.. o sırada içimdeki şerefsiz konuşmaya başlamazmı gene..
"genişlik dar gelmişmiş.. sanki hayatın kürek imalatı ile geçtide.."
şerefsiz çünkü doğru söylüyor bu sefer.. kaç kere kovucam ki ben bunu.. :)
-
Geniş olmamasının sebebini ben biliyorum, dingi konusunda biraz anlattım ama çekerken beraber deneriz neden dar olması gerektiğini.
-
Patalya ile uğraştığımdan bu konuya birşeyler yazamadım. İlginçtir konuya 20 binin üzerinde giriş olmuş. Anlaşılan bu tekne yaptırma arzusu ve isteği tek bende yok..
Sonuçta mükerrer girişler var tabi ancak forum istatistiklerinde Hıncal Reisin " civadra imalatı " konusundan sonra en çok okunan konu.
Yani demek bu denizlere uygun iyi bir proje olasa , maliyetleri de önceden bilinse sanki birden fazla tekne yaptırack adam çıkar gibi duruyor..
Wodden Boat Forum da, Tahiti Ketch yapmak istiyorum dediğimde , (eh hali ile bir sürü teknesini yapmış adam olduğundan )
sen git bir patalya yap önce ondan sonra tekne işine bulaş diye eleştirmişti amcanın teki.
Patalya geleli neredeyse iki ay olacak.. İşler emlak piyasasında kesat olduğundan ve bu sene orta Marmara da hep lodos estiğinden ve anadolu yakasına rüzgarı değil , çoğunlukla pisliği ve dalgası geldiğinden , yani çok yelken yapamadığımdan dingi ye ciddi vakit harcayabildim.
WBF da doğru söylemişler.. Bence tekne yapmaya karar vermeden önce bir patalyai yapmalı.. Üstelik patalyayı ben yapmadığım halde çıkan iş inanılmaz..
Bir kere işin alışveriş bacaği var.. Alınan malzemenin uygun olmaması sorunu var.. İmalat sırasında eksik gelme sorunu var.
Dün patalyanın havuzluğunu boyayacağım, üzerimde en pis kıyafetler , elime eldivenleri geçirdim. Boyayı hazırladım. Oturak bölümünde bant çekeceğim, Bandı elime aldım ki bant çok kalitesiz.. Yapışmıyor..
Bandın tek yapışabildiği yer elimdeki latex eldiven.. ! açtım şantiyeci ağzımı başladım saydırmaya.. İşin yoksa kalk üstünü değiştir, Hırdavatçıya git, dandik bandı kafasına fırlat falan filan..
Yani yeri geldiğinde bir boya bandi bile önemli.. Tüm işleyişi harap edebiliyor..
Bu iki aya boyunca neredeyse her gün dingi ile ilgili çalıştım ya da malzeme aradım.. Dediğim gibi kabuğu ben yapmadığım halde maliyeti standart bir şişme bot fiyatını şimdiden geçti..
Tamam yok o pirinç olacak , yok bu masif olacak falan filan da Zaten amaç, piyasada olmayan ya da size en uygun ürünü elde etmek olduğundan bu normal ve kaçınılmaz.
Yani bir tekne yaptırırken fuarda gördüğünüz bir tekneyi ben daha ucuza yaparım mantığı olmamalı.
İşin felsefesi kendi amacınıza uygun bir tekne sahibi oluyor olmanız..
BUrada ve araştırıldığında görüleceği üzere her durumda yapılacak olan tekne , piyasadan bulabileceğiniz ikinci el bir tekne fiyatından daha pahalıya mal olacak. sıfır tekne fiyatından da daha aşağı olacağı kesin..
Gelelim işin biaz da teknik taraflarına.. Bu su kontrası elyaf ve epoksi kombinasyoun dehşet verici bir tekne malzemesi.
6 mm su kontrası , elyaf ve epoksi ile birlikte çok sağlam ve hafif bir malzeme haline dönüşüyor.. Peki neden tekne üreticileri bu malzemeyi kullanmazlar..? yine aynı nokta.. Pahalı.. Polyestere göre hem malzeme hem işçilik olarak pahalı.
Yalnız bu elyafı zımparalarken dikkat etmek iyi korunmak gerek.. İki gün kaşınıyor adam.. Keza epoksi de kesinlikle maske ile kullanılmalı bence.
zımparalanmış epoksi elyaf yüzeyin en önemli özelliği çok kolay boya tutuyor olması. Keyifle boyuyorsunuz..
Bir önemli kriter de başlangıç hevesini hiç kaybetmemek.. Ben şu patalyayı yaparken dahi koşa koşa çakma atölyeme gelip, saatlerce keyifle çalışıyordum.. Bunu bir iş değil de sizi dinlendiren bir uğraş olarak gördüğünüz sürece sorun yok..
Böyle yaklaşınca , tekne yapmanın çok keyifli olacağını düşünüyorum. Çok ayrı bir keyif bence tekne yapmak.. Şu patalyayı yaparken bunu hissediyorsunuz. Öyle kaptırıyorsunuz ki bazen , başka bir iş yapasınız gelmiyor..
WBF daki amcaya cevap verme vakti geldi.. Patalya beni yıldırmadı.. Daha da heveslendirdi..
-
İşin felsefesi kendi amacınıza uygun bir tekne sahibi oluyor olmanız..
Bence üretim sürecinden müthiş zevk almıyorsan sadece "sahip olmak" için tekne yapılmaz.
-
Bu işten anlayanlar için hazır tekne almak.tembellik ve ticari kaygidir .isi bilen hazır tekne aldığında zaten teknenin orasını burasını kurcaliyor😃değiştiriyor vs.tekne isine yeni bulaşanlar hazir tekne makul olabilir
-
İşin felsefesi kendi amacınıza uygun bir tekne sahibi oluyor olmanız..
Bence üretim sürecinden müthiş zevk almıyorsan sadece "sahip olmak" için tekne yapılmaz.
En doğru teşhis bu.
Ben mesela kendimdeki bozukluğun farkındayım ; yapım sürecinden aldığım keyif kullanmaktan aldığım hazdan fazla...Işte insanoğlu böyle çeşit çeşit ::)
-
Işin mutfağı daha zevkli.
-
Bunu söyleyince başka birşey hatırladım, Eric Tabarly (http://www.dagfilmfest.org/Film/99/TABARLY)'nin hayatını anlatan belgeselin bir yerinde şöyle diyordu;
"Tekneler denizden daha çok ilgimi çeker. Denizsiz tekne olmaz ama yinede ilgimi çeken teknelerdir."
Tekneye bir şekilde sahip olunur ama bir tekne yapmanın hazzı sanırım "priceless!" :)
-
Daha önce yazdım mı bilmiyorum.. Kamara tasarımlarına takığım.. Özellikle şu uzun kanepelere ve önlerindeki koca masaya.. Özel yapım tekneler hariç en pahalısının bile tasarımı aynı..
Bir kere yatmak için evet ama kanepeler oturmak için çok sıkıntılı.. Koca kanepe ama en fazla iki kişi oturabiliyor..
sonra ortada koca bir masa.. Geride bir harita masası.. Yahu harita masası mı kaldı.. Her şey telefonlarda chart plotterlerde..
Devlin'in 28 feet Means Of grace , Çalışma planları geldi malum.. Şİmdi benim hayalim şu. Şu MUdo da satılan küçük kolsuz berjerler var. renkli renkli.. Bu kaba , otobüs koltuğu gibi kanepeler yerine sancak tarafına iki adet kolsuz berjer koymayı planlıyorum. Ortada bir sehpa ve şık bir abajur.. Berjerlerin elbette arka bacakları kısa olacak ve menteşe vari bir sistem ile öne doğru yatacaklar. altı portuç olacak gene..
Harita masası iptal. Boşuna yer kaybı.. salonda yatmak ya da açılar yatak köylü işi.. Salonda hiç yatılmayacak..
Berjerlerin hemen karşısında koltuk yerine yuvarlak bir masa.. duvar sabitlenebilen iki kişilik bir oturma gurubu ve karşısında iki küçük ama rahat sandalye , istenirse yere sabitlenebiliyor..
Masanın üstüne sarkıtılmış bir pirinç abajur.. Giriş sancakta tuvalet.. İskelede ise mutfak.. Mümkün olduğunca uzun mutfak.. öyle L ya da bölmeli değil.. Böylece Masaya direk ulaşım.. arada engel yok.. Hiç bir mobilya baş kış ekseninde bir çapariz yaratmayacak şekilde.
Her lüksten öte esas en önemlisi küçük bir aspiratör.. Hemen ocağın üstünde.. Harita masası olmadığından tuvalet geniş.. Kanepeler olmadığından kıç tarafta mümkünse bir tüp yatak.. Ya da kamara.. Öle kalabalıktan hoşlanılmıyor ve uzun seyirler planlanıyorsa arka bölüm komple depo dahi olabilir.
Kanepeler olmayınca baş kamara belki biraz daha geniş olabilir. Yatak her durumda sancak iskele yönünde.. Yani girişte baş trafa doğru devam eden koridor ve iskele tarafa doğru yatak.. Böylece o garip üçgen yatak yerine doğru dürüst bir yatak.. Eh , yerde bir seccade büyüklüğünde bir yağcı bedir..
-
Sen Çok yaşa Ersin Böke Kaptan (Reis demiyoruz artık)
Bunlar aslında Tren dizaynı
Hepsi Şark ekspresi
Bir mıncık tasarımda ilerleme yok.
Kaldır mutfagı al sana vagon.
Bu kamaralardaki koltuk kanepe neyse bu masa neyin nesi .
Onuda geçtik o karşındaki kanepe yanında harita masası yanında bir koltuk daha.
Tren kompratmanı gibi bir kondüktör eksik.
-
Daha önce yazdım mı bilmiyorum.. Kamara tasarımlarına takığım.. Özellikle şu uzun kanepelere ve önlerindeki koca masaya.. Özel yapım tekneler hariç en pahalısının bile tasarımı aynı..
Bir kere yatmak için evet ama kanepeler oturmak için çok sıkıntılı.. Koca kanepe ama en fazla iki kişi oturabiliyor..
sonra ortada koca bir masa.. Geride bir harita masası.. Yahu harita masası mı kaldı.. Her şey telefonlarda chart plotterlerde..
Devlin'in 28 feet Means Of grace , Çalışma planları geldi malum.. Şİmdi benim hayalim şu. Şu MUdo da satılan küçük kolsuz berjerler var. renkli renkli.. Bu kaba , otobüs koltuğu gibi kanepeler yerine sancak tarafına iki adet kolsuz berjer koymayı planlıyorum. Ortada bir sehpa ve şık bir abajur.. Berjerlerin elbette arka bacakları kısa olacak ve menteşe vari bir sistem ile öne doğru yatacaklar. altı portuç olacak gene..
Harita masası iptal. Boşuna yer kaybı.. salonda yatmak ya da açılar yatak köylü işi.. Salonda hiç yatılmayacak..
Berjerlerin hemen karşısında koltuk yerine yuvarlak bir masa.. duvar sabitlenebilen iki kişilik bir oturma gurubu ve karşısında iki küçük ama rahat sandalye , istenirse yere sabitlenebiliyor..
Masanın üstüne sarkıtılmış bir pirinç abajur.. Giriş sancakta tuvalet.. İskelede ise mutfak.. Mümkün olduğunca uzun mutfak.. öyle L ya da bölmeli değil.. Böylece Masaya direk ulaşım.. arada engel yok.. Hiç bir mobilya baş kış ekseninde bir çapariz yaratmayacak şekilde.
Her lüksten öte esas en önemlisi küçük bir aspiratör.. Hemen ocağın üstünde.. Harita masası olmadığından tuvalet geniş.. Kanepeler olmadığından kıç tarafta mümkünse bir tüp yatak.. Ya da kamara.. Öle kalabalıktan hoşlanılmıyor ve uzun seyirler planlanıyorsa arka bölüm komple depo dahi olabilir.
Kanepeler olmayınca baş kamara belki biraz daha geniş olabilir. Yatak her durumda sancak iskele yönünde.. Yani girişte baş trafa doğru devam eden koridor ve iskele tarafa doğru yatak.. Böylece o garip üçgen yatak yerine doğru dürüst bir yatak.. Eh , yerde bir seccade büyüklüğünde bir yağcı bedir..
Yacht Design Principles diye bir kitap vardı. İç tasarım yapılırken yerleştirilecek mobilyalar, wc , mutfak , su depoları vs. Ağırlıkları ve yerleşim yerleri temel alınarak teknenin baş-kıç ve Kemer’e hattına göre moment hesapları yapılıyor. Teknenin dengede olabilmesi için buna dikkat etmen gerekir diye düşünüyorum .
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Daha önce yazdım mı bilmiyorum.. Kamara tasarımlarına takığım.. Özellikle şu uzun kanepelere ve önlerindeki koca masaya.. Özel yapım tekneler hariç en pahalısının bile tasarımı aynı..
Bir kere yatmak için evet ama kanepeler oturmak için çok sıkıntılı.. Koca kanepe ama en fazla iki kişi oturabiliyor..
sonra ortada koca bir masa.. Geride bir harita masası.. Yahu harita masası mı kaldı.. Her şey telefonlarda chart plotterlerde..
Devlin'in 28 feet Means Of grace , Çalışma planları geldi malum.. Şİmdi benim hayalim şu. Şu MUdo da satılan küçük kolsuz berjerler var. renkli renkli.. Bu kaba , otobüs koltuğu gibi kanepeler yerine sancak tarafına iki adet kolsuz berjer koymayı planlıyorum. Ortada bir sehpa ve şık bir abajur.. Berjerlerin elbette arka bacakları kısa olacak ve menteşe vari bir sistem ile öne doğru yatacaklar. altı portuç olacak gene..
Harita masası iptal. Boşuna yer kaybı.. salonda yatmak ya da açılar yatak köylü işi.. Salonda hiç yatılmayacak..
Berjerlerin hemen karşısında koltuk yerine yuvarlak bir masa.. duvar sabitlenebilen iki kişilik bir oturma gurubu ve karşısında iki küçük ama rahat sandalye , istenirse yere sabitlenebiliyor..
Masanın üstüne sarkıtılmış bir pirinç abajur.. Giriş sancakta tuvalet.. İskelede ise mutfak.. Mümkün olduğunca uzun mutfak.. öyle L ya da bölmeli değil.. Böylece Masaya direk ulaşım.. arada engel yok.. Hiç bir mobilya baş kış ekseninde bir çapariz yaratmayacak şekilde.
Her lüksten öte esas en önemlisi küçük bir aspiratör.. Hemen ocağın üstünde.. Harita masası olmadığından tuvalet geniş.. Kanepeler olmadığından kıç tarafta mümkünse bir tüp yatak.. Ya da kamara.. Öle kalabalıktan hoşlanılmıyor ve uzun seyirler planlanıyorsa arka bölüm komple depo dahi olabilir.
Kanepeler olmayınca baş kamara belki biraz daha geniş olabilir. Yatak her durumda sancak iskele yönünde.. Yani girişte baş trafa doğru devam eden koridor ve iskele tarafa doğru yatak.. Böylece o garip üçgen yatak yerine doğru dürüst bir yatak.. Eh , yerde bir seccade büyüklüğünde bir yağcı bedir..
Bu yazının aynısını bire bir WBF'da yazmayı düşünüyor musun ? Yazarsan cevapları bizimle paylaşır mısın lütfen.
-
Ben şimdi tekniği ile ilgili zerre fikrim olmamasına rağmen bilenlerin affına ve sabrına sığınarak,
Bir insan senelerce hayalini kurduktan , Ciddi bir para sarf ettikten , dünyalar kadar zaman ,bir o kadarda emek harcadıktan sonra hiç olmazsa iç dizaynını kendi zevkine göre yaptıramayacak ise (Mühendisliğinden ödün vermemek kaydı ile) tekne yaptırmasının ne manası olur ki...
O zaman gider piyasada senin benim standart Tren vagonunu görerek alır.
Hem zamanı hem emeği yanında kalır.Belki parasıda kalır onu bilemedim...
Ben yaptım diyebilmek için farklı olması gerekmez mi ?
Herkes için elbette farklı benim bu iş için yeterli zamanım ,param ve isteğim olsa cesaret edermiyim bilemedim.
Türkiyede Usta, İmalat ,Titizlik , Söz ,Termin pek aynı olumlu cümlede yan yana getirilemiyor, Burada bilmediğim tanımadığım bu işle uğraşanları tenzih ederim.
(Amanın aman bir münakaşa çıkmasın)
-
Öhömm.. ! bu fikirlerimi Antonio Diaz 'a yollamıştım. Hayli ilgisini çekmişti , çizmiştim filan. en azından küfür etmediydi..
Bu arada o kadar da biliyoruz yani Oğuzhan.. Mesela bak.. Patalyada söktüğüm her şeyin yerine daha hafif ve masifini koydum.
Bu tasarımı da kendim bulmadım. Özel tasarım bir italyan tekensinde görmüştüm.. Gerçi o 16 m. filandi.:)
-
İskele sancak yönünde yatak fikri enteresan geldi. ??? Sanırım tekne sallandıkça yatan kişi için pek rahat bir duruş olmaz gibi. ?0-? Ne de olsa annelerimizin dizinde iskele sancak yönünde sallanarak büyüdük...
-
Daha önce yazdım mı bilmiyorum.. Kamara tasarımlarına takığım.. Özellikle şu uzun kanepelere ve önlerindeki koca masaya.. Özel yapım tekneler hariç en pahalısının bile tasarımı aynı..
Bir kere yatmak için evet ama kanepeler oturmak için çok sıkıntılı.. Koca kanepe ama en fazla iki kişi oturabiliyor..
sonra ortada koca bir masa.. Geride bir harita masası.. Yahu harita masası mı kaldı.. Her şey telefonlarda chart plotterlerde..
Devlin'in 28 feet Means Of grace , Çalışma planları geldi malum.. Şİmdi benim hayalim şu. Şu MUdo da satılan küçük kolsuz berjerler var. renkli renkli.. Bu kaba , otobüs koltuğu gibi kanepeler yerine sancak tarafına iki adet kolsuz berjer koymayı planlıyorum. Ortada bir sehpa ve şık bir abajur.. Berjerlerin elbette arka bacakları kısa olacak ve menteşe vari bir sistem ile öne doğru yatacaklar. altı portuç olacak gene..
Harita masası iptal. Boşuna yer kaybı.. salonda yatmak ya da açılar yatak köylü işi.. Salonda hiç yatılmayacak..
Berjerlerin hemen karşısında koltuk yerine yuvarlak bir masa.. duvar sabitlenebilen iki kişilik bir oturma gurubu ve karşısında iki küçük ama rahat sandalye , istenirse yere sabitlenebiliyor..
Masanın üstüne sarkıtılmış bir pirinç abajur.. Giriş sancakta tuvalet.. İskelede ise mutfak.. Mümkün olduğunca uzun mutfak.. öyle L ya da bölmeli değil.. Böylece Masaya direk ulaşım.. arada engel yok.. Hiç bir mobilya baş kış ekseninde bir çapariz yaratmayacak şekilde.
Her lüksten öte esas en önemlisi küçük bir aspiratör.. Hemen ocağın üstünde.. Harita masası olmadığından tuvalet geniş.. Kanepeler olmadığından kıç tarafta mümkünse bir tüp yatak.. Ya da kamara.. Öle kalabalıktan hoşlanılmıyor ve uzun seyirler planlanıyorsa arka bölüm komple depo dahi olabilir.
Kanepeler olmayınca baş kamara belki biraz daha geniş olabilir. Yatak her durumda sancak iskele yönünde.. Yani girişte baş trafa doğru devam eden koridor ve iskele tarafa doğru yatak.. Böylece o garip üçgen yatak yerine doğru dürüst bir yatak.. Eh , yerde bir seccade büyüklüğünde bir yağcı bedir..
Ersin reis Söylediğin tarzda bir Amerikan teknesini (markasını hatırlayamadım öyle silmişim kafamdan )kıç kamarada yatak iskele sancak yönünde koyulmuştu.Leo ie bakmaya gittik bana alacağız Rein da yanımızda iki kurt denizci tekneye girdiler 1 dakika sonra böyle yatakmı olur teknede deyip tekneden çıktılar Tekne Netsel marinada British race green rengi 41 feet bir tekneydi sahibi mimar bir Amerikalı.Leo bu tekne sana göre değil deyip kestirip attı. Seyirde hiçkimse böyle bir yatakta uyuyamaz dedi ve evmi bakıyorsun teknemi diye söylendi durdu.
Vardır bir bildiği paylaşayım istedim.
-
Leo öyle dediyse vasrdır bir bildiği.. ancak kıç kamarada bu şekilde iskele sancak yönünde tasarlanmış kıç kamaralar biliyorum.. Bana çok kullanışlı geliyor..
Özellikle kıç kamarada bu şekilde çok var..
Gerçi Leo konfor konusunda benden de beter olduğundan ona tuhaf gelmesi çok normal.:)
-
Özellikle küçük motoryatların (yanlış hatırlamıyorsam 37-42 civarları) kıç tek kamaralı olanların hemen hemen hepsi iskele-sancak yönünde yatak.
Baş kamara yatak iskele sancak olursa en 200 cm i buluncaya kadar , burunda ölü kalan alan ne olacak ?
-
Efendim , geçen gün bir alışveriş merkezinde bir baktım Mudo konsept.. İçeride benim kolsuz berjerlerden..
Hani Tan Kaan 'ın olmaz diye dalga geçtiği.. Fırsat bulayım WBF ya da yazıcam.. Bakalım nasıl tepkiler gelecek..
aha burada..
(https://i.hizliresim.com/1JR7EA.jpg) (https://hizliresim.com/1JR7EA)
Çift renkli olursa daha güzel olur hem..
(https://i.hizliresim.com/oOJyyb.jpg) (https://hizliresim.com/oOJyyb)
Bunun şu oturma kısmının içine portuç bile olur.. Can yelekleri konmaz mı mesela..
-
Efendim , geçen gün bir alışveriş merkezinde bir baktım Mudo konsept.. İçeride benim kolsuz berjerlerden..
Hani Tan Kaan 'ın olmaz diye dalga geçtiği.. Fırsat bulayım WBF ya da yazıcam.. Bakalım nasıl tepkiler gelecek..
aha burada..
(https://i.hizliresim.com/1JR7EA.jpg) (https://hizliresim.com/1JR7EA)
Çift renkli olursa daha güzel olur hem..
(https://i.hizliresim.com/oOJyyb.jpg) (https://hizliresim.com/oOJyyb)
Bunun şu oturma kısmının içine portuç bile olur.. Can yelekleri konmaz mı mesela..
Tövbe tövbe başımıza taşş yağacak ....
-
Hani Tan Kaan 'ın olmaz diye dalga geçtiği.. Fırsat bulayım WBF ya da yazıcam.. Bakalım nasıl tepkiler gelecek..
Dalga geçmek?
"Bu yazının aynısını bire bir WBF'da yazmayı düşünüyor musun ? Yazarsan cevapları bizimle paylaşır mısın lütfen." bunu sordum sadece. Gayet ciddi bir soruydu.
Kaçımız, 28 feet Means Of Grace'in bırak içinde oturmayı, kullanmayı filan, gördük ki ? En azından yurtdışında kş bir ahşap tekne forum'u en azından bizden, +1 bile fazla olsa görmüştür.
Böyle bir plan değişikliğine, bizden daha fazla bu tarz teknelere aşina olabilecek insanların düşüncelerini merak ettim sadece.
Ha, bir de şu kısmına "Harita masası iptal. Boşuna yer kaybı.. salonda yatmak ya da açılar yatak köylü işi" ne cevap verecekler merak ettim. Sonuçta adamlar marinadan çıkınca okyanustalar. Uzun pasajlarda, yüksek denizlerde, salonda hatta ve hatta teknenin merkezine yakın olsun da sallantıyı mümkün olduğunca rahat atlatmak için yerde yatıyorlar ya, böyle bir şeye bakış açılarını merak etmiştim.
Köylü işi kısmını ayrıca merak etmiyorum dersem yalan olur.
-
Ersin’in söyledikleri kendi açısından doğru; teknenin Ege gibi kısa süreli seyirlerde kullanılacağı ve sakin koylarda geceleyeceği varsayımı ile...
Ama imalatçılar tüm dünya denizlerini gözetmek zorunda hissettiklerinden bazı gelenekselliklerden ve emniyet kurallarından cayamıyorlar.
Benim teknem bildiğiniz üzere Bavaria 40. Ben o teknede sürekli yaşayamam. İç dizaynı içinde yaşamak için hiç ergonomik değil. Ama hayalimdeki değişiklikleri yapsam, (Ersin’inkine benzer) içinde güzel yaşarım ama 2 günlük aralıksız bir seyir mümkün olmaz.
Tekneyi uzuuuun yıllar elimde tutacak olsam, yaparım o değişiklikleri ama sonra satarken dezavantaj ve değer kaybı olacağından, viya böyle
-
Tekneyi nerede ve hangi amaçla kullanacağınız önemli, ben seyirde mutfak kullanırım diyorsanız, o mutfakta iş yapacaksanız U veya L olacak ki iş yaparken kıçınızı bir tarafa yaslayıp iki elinizi boşa çıkarabilin. Yatakların kamara boşluğunda branda gerili olacak ki yataktan koridora uçmadan uyuyabilin veya kitabınızı rahatlıkla okuyabilin. Ben gideceğim yere gider, demirimi atar hatta daha iyisi marinaya girer bağlanırım diyorsanız, mutfak ihtiyacınız pek olmaz ama koridora yapışmış dümdüz bir mutfak daha kolay olur. Yatağın dik olması da çok farketmez, sallansa bile çok rahatsız olmazsınız.
-
Sevgili Kaan.. (artık sana böyle söyliycem) 😀
Ben sen takılıyorsun sanmıştım.. yanlış anlamışım..
Köylü işini ayrıca anlatırım..
Siz benim fikrimi eşlerinize sorun bir.. Bakalım ne diyecekler..😀
-
;D
(https://i.hizliresim.com/EPjNzq.jpg) (https://hizliresim.com/EPjNzq)
-
Tekne yaptırmak göze hoş geliyor ama benim de tanık olduğum bir projeyi bilgilerinize sunayım.
2006 yılında çok yakın bir arkadaşımın içinde olduğu üç ortaklı bir grup trawler yaptırma işine girdiler. Bruce Roberts 52 trawler planları satın alındı. Proje biİm sulara çok uygun olmadığı için 62 ft uzatıldı. Kıç dinlence uzatıldı. Bunun için gereken tadilat Lloyds tarafından kabul olunan bir mühendise onaylatıldı. Karinadaki her kaynak dikişi yine Lloyds tarafından kabul edilen kuruluş tarafından kontrol edilerek işin uygunluğu teyid edildi. Tekne 2007 eylül ayı başında benimde içinde olduğum grup tatafından güneye transfer edildi. 10 yıl sonunda maliyet rakamının yaklaşık % 35 ‘ i gibi bir fiyata satılacak iken maalesef Bozburun’da batan tekne oldu
Bu bakımdan tekne yaptırmak, eğer çok spesifik bir amaç yoksa çok mantıklı değil
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Ersin bir tekne içinde eğer taşıyıcı ve yapıyı sağlamlaştırıcı bir fonksiyon da taşımıyorlarsa ( ahşap ve fiber tekneler için geçerli ; metal tekne içinde her istediğin değişikliği neredeyse gönlüne göre yapabilirsin) iç yerleşim ve mobilya ile oynayabilirsin.
Bir Almanın 16-18 m civarı bir saç teknesi içinde hiç alışık olmadığımız, iç mimar elinden çıkma bir ev tasarımına benzer uçuk kaçık bir iç yerleşimin fotoğraflarını görmüştüm. Mükemmel bir şeydi ve adam teknenin içinde sürekli yaşıyordu...Mesele şu : adam bir marina sahibiydi, tekne denize açılan bir nehir ağızında emniyetle limana ( marinaya ) bağlıydı ve adamın tekneyle denize açılma gibi bir niyet ve derdi yoktu.
Biz ne kadar inkar etsek veya tutucu bulsak da sonuçta tekne iç yerleşimleri bir kaç bin senelik bir tecrübe ve gelişimin sonucu. Çok da küçümsememek lazım. Enine ( veya geniş) yataklar, yelkenli bir teknede yer kazanmak için yapılan motoryat tarzı enine oturma gurubu ve orta masası , benim teknemde yaptığım gibi , Ahmet beyin de değindiği düz ve boyuna kuzine tasarımları aslen denizci çözümler değiller. Sadece iyi şartlarda kullanışlılar.
Birak enine yatağı, teknende bir tane boyuna iki kişilik yatak varsa aslen bu yatağın iki kenarı ve ortasında yalpalıklar olmalı ki, sallan yuvarlan bir seyirde yatacaksan destek alıp da dinlendirici bir uyku uyuyabilesin. Herhalde hiç birimizin teknesinde böyle bir donanım yok. Ama aslen doğrusu bu.
Kimi denize uygun tekne tasarımı takıntılarımdan dolayı Mehmet Atay yıllardır benimle dalga geçer durur...Senin gidebileceğin en uzak yer olsa olsa belki Akdenizin ucu ; böyle düşünüp de tekneyi aslen rahatsız veya kullanışsız yapmaya ne gerek var ? der. Haksız değil.
Ama diğer taraftan düşünüyorum, son 20 senedir kullandığım arabalarda önce 2, sonra 4, sonra 8, şimdilerde 12 airbag, ABS, gergili emniyet kemerleri, ne halta yaradığını da bilmediğim, benim yerime düşünüp karar veren, kendi aklınca bazen gazı kesen, bazen herhangi bir tekerleği frenleyen, şunu bunu yapan bir sürü sistem var. Bunların hiç birine de ihtiyacım olmadı. Şimdi bunların hepsinin manasız ve gereksiz olduğunu iddia edebilir miyim ? Bu güne kadar hiç birinin bana bir fayda sağlamamış olması yarın da sağlamayacağı anlamına gelir mi veya bu sistemlerin başka milyarlarca sürücüye de tehlike durumunda sağlamayacak demek mi ?
Insan zekası elbette sürekli değişim ve gelişimler yaratacak. Böylelikle her nesnenin kullanımı kolaylaşacak, konforu artacak. Ama binlerce yıllık tecrübeden süzülüp gelmiş çözümleri çöpe atmadan önce yeninin sahiden alışılmış uygulamadan üstün olduğundan kesin emin olmak lazım.
-
Şu Kaan 'ın sorduğu " köylü işi " ile ilgili bir iki birşey söylemek istiyorum önce.. Kaan hatırlatınca , özellikle çocukluğumda çok duyduğum " köylü " sıfatını açmakta fayda var.. Ne kadar itici ve ayrıştırıcı bir söz olduğunu farkettim.. Bizim çocukluğumuzda " köylü " demek " eğitimsiz ve bu yüzden de görgüsüz " anlamına geliyordu.. Bugün değerlendirince gerçekten de çok rahatsız edici..
ancak anlatmak istediğim şuydu.. Bizim çocukluğumuzda ebeveyinler yaşanan yokluklardan olsa gerek, kimi değerlere çok önem verirlerdi.
Pirzola , çok sevdiğimiz ama her gün yenilemeyen bir yiyecekti ve annem eğer pirzola yemişsek ertesi gün arkadaşlarımıza söylemememizi tembihlerdi. Şİmdilerde millet gittiği mekanda yediğini içtiğini paylaşıyor.. Bu o insanlar ve onlar için olduğu gibi bizler için de bir " görgüsüzlük "
O dönemde , evde bir yatılı misafir geldiğinde misafirin en iyi şekilde ağarlnması esastı.. Misafir yatak odaları olurdu.. Yok ise çocuklar komşulara gönderilir , çocuk odaları , misafir odası haline getirilir , ama solonda kimse yatırılmazdı. Salon , her şekilde girilebilen bir oda olduğundan, misafirin rahat etmeyeceği düşünülürdü çünkü.
Ben de salonda yatak açılmasından bu yüzden hiç sevmem.. O yüzden büyük kızım ile kavga eder dururuz.. Salonda kocaman bir koltuğumuz var.. Önünde de bir puf.. Çok rahat.. Kızım geldiğinde hep burada uyur.. Bir türlü odaya çıkartamam ve her seferinde yukarıdaki hikaye tarafımdan anlatılır..
Koltuk diyince laf lafı açıyor, bunun da ayrı bir hikayesi var. Efendim koltuk küçük kızımın yaşı ile eşit yaşta.. Lal , bu koltuğun üzerinde büyüdü.. Ama gerçektan yani.. Koltuk sabah sabah midenizi de kaldırmayayım ama lalın hem sofrası hem tuvaleti oldu kimi zaman.. Elbette her seferinde bakıcısı titizlik manyağı Nurgül abla siler dururdu bu koltuğu..
ama ne yaptıysak bu lekelerin bıraktığı izler hiç çıkmadı.. Artık koltuk öyle bir hale gelmişti ki Nurgül abla sinirinden her gün siler hale gelmişti Lal o gün kullanmadığı halde.. :)
Geçen hafta, Rojda Kıbrıs'ta iken Lal hastalandı.. Eh bu benim üçüncü kızım.. Tecrübe konuşuyor yani.. Doktor, ilaç iğne derken eşim döndüğünde kızım bıraktığı gibi idi.. Tabi bu Kıbrıs'ta olay oldu bu durum. Benim kızıma nasıl baktığımı gören diğer anneler kocalarına çemkirip, beni örnek göstermişler.. Çoğundan da tebrik ve geçmiş olsun mesajı aldım ve bu küçük camiada yılın babası seçildim.. :)
Neyse dönelim koltuğa.. Koltuk , artık orjinal rengini kaybetti.. :) Değiştirmek gerekiyor.. Ama biz Lal büyümenden değiştirmek istemedik malum nedenlerle.. Artık değiştirme zamanı geldi derken , Lal koltuğa son bir desen daha ekleyiverdi bir güzel..
Kendisine uygun bir dille artık büyüdüğünü ve bu şekilde rahat davranışlar içinde olmaması gerektiğini uygun bir dil ile anlattım.. :)
Neyse .. geçelim.. Yani sevgili Kaan , o dönemlerde böyle yanlış ifadeler kullanılırdı.. Benim de ağzıma oradan bulaşmış. Kusura bakılmasın efendim..
Tekrar tekneye dönersek,
ama durun bir kahve içeyim önce..
-
Ben bu kahve işini biliyorum ya. Sade , sert ,ağdalı , silme köpüklü Türk kahvesi.. Bunu Özellikle benim tanıdığım Amerikalılara hiç sevdiremedim.. Telvesine , " mud " yani çamur gibi diyorlar..
Oysa Türk kahvesi aslında bir dürüstlük yansımasıdır.. Ne alakası va şimdi Türk kahvesi ile dürüstlüğün diyeceksiniz değilmi.? var ama..
Efendim malum dünyada yeni trend , restoranlarda açık mutfak.. Yani her şey müşterinin gözü önünde yapılıyor.. Ahçı fiziğine de dikkat etmek durumunda yani.. Hareketlerine de ... Çünkü açık mutfaklı restoranlarda ahçının poposunu kaşıma gibi bir lüksü yok.. Bir görmese başka biri görür.. O bakımdan yani.. Bu tür mutfağı olan restoranlar , olmayanlarıdan da hayli pahalıdır yani..
Neyse .. dönelim kahveye.. Şimdi Türk Kahvesinin en önemli özelliği , kullanılan kahve miktarını görüyor olmanızdır. Türk kahvesinden çalıp çırpamazsınız yani.. Bir de telvesini alıp çiğnediniz mi kalitesini de anlarsınız.. Zaten az biraz ağzınıza gelir.. Ben kahvenin telvesini çiğnemesini de çok severim.. O yüzden Teknede değirmende biraz iri çekerim kahveyi..
eh bir sabah sabah " karı " cigarsı da tüttüreyim bari.. Akşamdan kalmayım ya.. ondan.. Bakın mesela bu "karı cigarası" nı da özellikle yazdım.. Yine kulağa hoş gelmiyor ama , İzmir de argoda ince sigara anlamında kullanılırdı bu tabir..
Bir tekneye gelemedik..
Gelelim..
Evet. Mutfak L olursa seyir sırasında elbette daha olur.. Olur da seyir halindeyken ne kadar ciddi yemek yapıyoruz ki.. Sonuçta Ege' de geziyoruz işte.. Yemek işi daha çok alargada ya da limanda / marinada durulduğunda hallediliyor. Yani mutfakta yemek genelde ve ağırlıklı olarak durduğunuzda yapılıyor.. Zaten 6 bilemdinz 8 saatlik menziller üzerinden gidiliyor.. Benin de dünya turu atmak niyetim olmadığına göre..
Öyle günlerce yol alma durumu yok yani.. O yüzden mutfak uzun ve rahat olsun diyorum.. Yapın kocaman bir mutfak.. Atın harita masasını .. Büyültün tuvaleti.. Tuvalet sırasına atın iki küçük berjer.. Ortasında bir fiskos.. Şık bir pirinç lamba üstünde.. Arkasında da bir lomboz olsun ama hani şu kare olanlardan..
Bakın bakalım eşleriniz/sevgilileriniz /kızlarınız nasıl da geliyorlar tekneye..
Harita masası eskiden lazım imiş çok .. ama artık akıllı telefonlar ile iş bitti. Onun yerine mtfak önündeki masa gerekirse bu amaçla kullanılır zaten.. Küçücük mekanda iki masa bana göre anlamsız.. Yani bunu hangi denizci geleneği ile açıklayacapız ki..
Uzun yol yapmak için evet.. çok uygun tasarım olmayabilir.. Ama bize özel bir tasarım olacak ise , ve eşlerimiz gelsin istiyorsak , mutfak, banyo büyük olmalı..
-
Marmara veya Antalya körfezinini bir baştan diğerine geçmeyecekseniz ve sis pus gibi kötü koşullarla karşılaşmayacaksanız, harita masası, elektronik haritalrın hemen tamamı Türkiye sularında gereksiz. Yola çıkarken herhangi bir haritaya bakıp (karayolları haritası bile olabilir) rotanızı belirler ve görerek istediğiniz yere giderseniz. Biraz dikkatli iseniz gerekli ise zaman zaman haritaya başvurabilirsiniz ama hiç haritasız da seyir yapabilirsiniz ve çok da fazla yol veya zaman kaybetmezsiniz. Harita masası aslında artık harita kullan mak için de çok uygun değil hele paralel cetvele hiç uygun değil. Portland plotter olmasa neredeyse masa hiç bir işe yaramayacak. Üstten açılık Kapak da pek işe yaramıyor. İçine mazot deposu anahtarı, su deposu anahtarı koyuluyor ama masanın üstü bir sürü ıvır zıvırla doldurulduğu için o anahtarlara bile ulaşabilmek için masa üzerindekilerin birbiri üstüne yuvarlanmasına razı oluyorsunuz veya bir anahtar alabilmek için masanın üstünü boşaltmanız gerekiyor. Akü şalterleri de genellikle masanın bordaya yakın tarafına aşağı monte ediliyor. Uzanmak için sirk elemanı gibi eğilip bükülmeniz gerekiyor. Bu koşullarda ben -yine işe yaramaz bulduğum- salon masasını gerektiğinde haritalarımı açmak ve navigasyon için kullanıyorum. Bu masa üzerinde genelde denizde bir şey durmadığı için ve geniş olduğundan navigasyon için işe yarıyor.
Özellikle yelken seyrinde uyumak için rüzgaraltı kamarayı veya salondaki rüzgaraltı yatağı tercih ediyorum. Aslında bu tür bir ihtiyaç da gece gündüz seyir gibi bir gereksinim ortaya çıkarsa gerekli oluyor. Böyle bakınca tekne içinin yeniden düzenlenmesine hiç de soğuk bakmıyorum. Yapısal elemanlara dikkat etmek gerekiyor. Örneğin, baş altını bölen bölme aslında kamara bölmesi değil aynen inşaatlardaki ki perde beton gibi perdedir. Teknenin burulmasını engeller. Küçük teknelerde bu bölüm kamarta olmasa da belirli bir yüksekliğe kadar kapalıdır ve yine perde görevi görür. Eski teknelerde harita masası ve mutfak bölmesi de güçlendirme amaçlı yapılabilirdi. Bölmenin köşesinde tutunmak için kullandığımız boru aslında bu iş için kalındır nedeni ise sağlamlaştırma amaçlı bir sütun olmasıdır. Değişiklik yapılacaksa bu yapısal elemanları iyi tesbit edip değiştirmemek veya yerine geçecek başka yapılar inşa etmek gerekir.
-
Aali Bey demiş ki:
“Ama diğer taraftan düşünüyorum, son 20 senedir kullandığım arabalarda önce 2, sonra 4, sonra 8, şimdilerde 12 airbag, ABS, gergili emniyet kemerleri, ne halta yaradığını da bilmediğim, benim yerime düşünüp karar veren, kendi aklınca bazen gazı kesen, bazen herhangi bir tekerleği frenleyen, şunu bunu yapan bir sürü sistem var. Bunların hiç birine de ihtiyacım olmadı. Şimdi bunların hepsinin manasız ve gereksiz olduğunu iddia edebilir miyim ? Bu güne kadar hiç birinin bana bir fayda sağlamamış olması yarın da sağlamayacağı anlamına gelir mi veya bu sistemlerin başka milyarlarca sürücüye de tehlike durumunda sağlamayacak demek mi ? “
Beyfendi, bu özelliklere sahip olmayan arabanızla, yaklaşık 50 metre gittikten sonra, sol ön camdan sürünerek çıkmıştınız. Hatırlatırım.
-
Ne varmış, tırnağımız bile çizilmeden çıktık işte... ?0-?
-
Araba Ferrari idi sanırsam..
-
Bozacının yancısı şıracı... >:(
-
:)
-
Bu arada ders çalışmaya devam. Arma ile ilgili flok için şöyle pratik bir uygulama var.
(https://i.hizliresim.com/y0kYj7.jpg) (https://hizliresim.com/y0kYj7)
Özellikle orsa seyrinde ciddi performansı artırır diye düşünüyorum..
-
Biraz önce tasarımcı vefat eden Bauher in mailine bir mail yolladım.. Malum tam da grizzly bear planları ile ilgili görüşecek iken Adamcağız vefat etti.
aradan iki ay geçti sanırım.. Bana mail atarak haber veren şirket çalışanı belki bir cevap verir..
Bakalım ne olacak.. ?
Şu küçük dingi daha bir heyecanlandırdı beni.. Gerçi planlar biraz pahalı.. 500 dolares civarı.. Means of Grace planları daha ucuz ve Devlin hayatta..
-
Bir babayiğit mimar çıksa da Karadeniz çektirmelerini, İstanbul sandallarını, Ege'nin Tirhandillerini adam gibi planlasa ve internette herkesin yaptığı gibi 500 dolar gibi pahalı fiyatlara satsa...
-
Bir babayiğit mimar çıksa da Karadeniz çektirmelerini, İstanbul sandallarını, Ege'nin Tirhandillerini adam gibi planlasa ve internette herkesin yaptığı gibi 500 dolar gibi pahalı fiyatlara satsa...
Biz hep "armut piş, ağzıma düş" modundayız.
Oysa tekne rölövesi çıkartmak çok da zor değil. Yeter ki birileri, mesela sen, ben beğendiğimiz geleneksel teknelerin rölövelerini çıkartıp üzerine bir de inşa malzeme ölçülerini not edersek teknenin endazesini ve planını oluşturmak, bir "usta" tarafından yapılması gayet de mümkün.
Zamanında her bir yana saçmıştık... ;)
http://egeiou.blogspot.com.tr/2014/01/gunun-birindekarsnzda-formlarn-cok.html (http://egeiou.blogspot.com.tr/2014/01/gunun-birindekarsnzda-formlarn-cok.html)
-
Burada takıldığım: Bir "usta"" tarafından yapılması gayet de mümkün.
Amatör tekne yapanlar "usta" kıvamnda değiller. Usta olanlar da zaten rölöveye gerek duymaksızın kenid yağlarında kavruluyorlar.
-
İlk aşamada derdimiz yapmak/yaptırmak değil ki.
Senin bir önceki mesajındaki "bir babayiğit"in ortaya çıkıp geleneksel tekneleri plana geçirmesi ..
Öte yandan, bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak sence doğru bir yöntem mi?
-
Bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak doğru bir yöntem olsaydı şimdiye kadar dünyanın tek tekne üreticisinin biz olmamız gerekirdi.
-
Bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak doğru bir yöntem olsaydı şimdiye kadar dünyanın tek tekne üreticisinin biz olmamız gerekirdi.
Broşürüne bakarak tekne yapmanın ne zararı var ?
Böyle onlarca belki yüzlerce motoryat yapıldı bir dönem...
Aynısı oluyor ; aynı motorlar da konuyor .
Orjinali 22- 24 mil giden teknenin " bakarak yapılmışı" 13- 15 milde çakılıyor, e o kadar kusur da kadı kızında bile olur ;D
Patron da ertesi sene 100 saatte yepyeni motorları çıkarıp atıyor, daha büyüklerini koyuyordu.
-
Bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak doğru bir yöntem olsaydı şimdiye kadar dünyanın tek tekne üreticisinin biz olmamız gerekirdi.
Broşürüne bakarak tekne yapmanın ne zararı var ?
Böyle onlarca belki yüzlerce motoryat yapıldı bir dönem...
Aynısı oluyor ; aynı motorlar da konuyor .
Orjinali 22- 24 mil giden teknenin " bakarak yapılmışı" 13- 15 milde çakılıyor, e o kadar kusur da kadı kızında bile olur ;D
Patron da ertesi sene 100 saatte yepyeni motorları çıkarıp atıyor, daha büyüklerini koyuyordu.
Aali Bu gerçek mi ?
Fıkra gibi ya sen ne eğlenceli bir adamsın ,bir de Mehmet Atay
Aslında Ersin'de çok eğlenceli ama Ersin güldürdüğü kadar ağlatıyor da ;D ;D ;D 8) 8) 8) 8)
Mehmet Atay ve Seni kolluyorum bir şey yazsanız günüm iyi geçiyor yeminle ;D ;D ;D ;D ;D
-
Bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak doğru bir yöntem olsaydı şimdiye kadar dünyanın tek tekne üreticisinin biz olmamız gerekirdi.
Broşürüne bakarak tekne yapmanın ne zararı var ?
Böyle onlarca belki yüzlerce motoryat yapıldı bir dönem...
Aynısı oluyor ; aynı motorlar da konuyor .
Orjinali 22- 24 mil giden teknenin " bakarak yapılmışı" 13- 15 milde çakılıyor, e o kadar kusur da kadı kızında bile olur ;D
Patron da ertesi sene 100 saatte yepyeni motorları çıkarıp atıyor, daha büyüklerini koyuyordu.
(http://i.hizliresim.com/vjrYgA.jpg) (http://hizliresim.com/vjrYgA)
-
Merak ettim:
İyi bir ahşap tekneden kalıp alıp fiber kopyasını üreten oldu mu? Teorik olarak yapılabilirliğini biliyorum ama gerçekleştiren var mı?
-
Bakarak veya fotoğraf üzerinden tekne yapmak doğru bir yöntem olsaydı şimdiye kadar dünyanın tek tekne üreticisinin biz olmamız gerekirdi.
Çok beğendim.
-
2005 veya 2006'da Atilla Ağabey (Algon) 12 metre yunan yapısı bir tırandil buduğunu, kalıp alıp yapacağını telefonda söylemişti. Eğer yapmış olsaydı haberimiz olurdu.
Küçük büyük farkı gözetmeksizin benim bildiğim yok. Belki Âli biliyordur.
Çook eskiden 1990ların başında Mustafa (Bofor) ile onun Mudanya'da bulduğu bir ingiliz kaptan filikasından biz kalıp alıp üç beş tane yelken kürek teknesi yapmıştık. Benimki İYK da duruyordu. Arada koy içinde yelken yapıyordum.
Ben de hep merak etmişimdir neden ahşap balıkçı sandallarından kalıp alınıp üretilmiyor diye. Tam iş teknesi olacak nitelikteler. Bakım neredeyse sıfıra yakın. Üstelik ahşap teknenin yapısal engelleri de olmaksızın devasa bir iç hacim de olur.
Örneğin Hollanda'ya sloep furyasınde Tuzla'da Barbaros/Mustafa önce ahşap teknelerle başladı. Sonra o ahşaplardan kalıp alınarak devam edildi.
-
Sloep deyince göz atmadan olmaz ama dimi 8)
Açık ;
(https://i.hizliresim.com/D7pkk6.jpg) (https://hizliresim.com/D7pkk6)
Bu da kamaralı ;
(https://i.hizliresim.com/m2m881.jpg) (https://hizliresim.com/m2m881)
Kamaralıya torpil geçiyorum
https://www.rightboat.com/gb/boats-for-sale/sloep/spitsgatter/rb218054
-
Üstteki fotoya benzer değişik boylarda çok model Tuzla'da yapıldı.
Alttaki örneği ise buralarda hiç görmedim. Kmaralılar da yapıldı ama bu farklı. Torpil yapmakta haklısın :)
-
2005 veya 2006'da Atilla Ağabey (Algon) 12 metre yunan yapısı bir tırandil buduğunu, kalıp alıp yapacağını telefonda söylemişti. Eğer yapmış olsaydı haberimiz olurdu.
Küçük büyük farkı gözetmeksizin benim bildiğim yok. Belki Âli biliyordur.
Çook eskiden 1990ların başında Mustafa (Bofor) ile onun Mudanya'da bulduğu bir ingiliz kaptan filikasından biz kalıp alıp üç beş tane yelken kürek teknesi yapmıştık. Benimki İYK da duruyordu. Arada koy içinde yelken yapıyordum.
Ben de hep merak etmişimdir neden ahşap balıkçı sandallarından kalıp alınıp üretilmiyor diye. Tam iş teknesi olacak nitelikteler. Bakım neredeyse sıfıra yakın. Üstelik ahşap teknenin yapısal engelleri de olmaksızın devasa bir iç hacim de olur.
Örneğin Hollanda'ya sloep furyasınde Tuzla'da Barbaros/Mustafa önce ahşap teknelerle başladı. Sonra o ahşaplardan kalıp alınarak devam edildi.
Cüneyt Baygün facebook sayfasında yanılmıyorsam geçen yıl Bodrum’da 7-8 mt boylarında bir tırhandil yapıldığının haberini verip resimde paylaşmıştı
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
2005 veya 2006'da Atilla Ağabey (Algon) 12 metre yunan yapısı bir tırandil buduğunu, kalıp alıp yapacağını telefonda söylemişti. Eğer yapmış olsaydı haberimiz olurdu.
Küçük büyük farkı gözetmeksizin benim bildiğim yok. Belki Âli biliyordur.
Çook eskiden 1990ların başında Mustafa (Bofor) ile onun Mudanya'da bulduğu bir ingiliz kaptan filikasından biz kalıp alıp üç beş tane yelken kürek teknesi yapmıştık. Benimki İYK da duruyordu. Arada koy içinde yelken yapıyordum.
Ben de hep merak etmişimdir neden ahşap balıkçı sandallarından kalıp alınıp üretilmiyor diye. Tam iş teknesi olacak nitelikteler. Bakım neredeyse sıfıra yakın. Üstelik ahşap teknenin yapısal engelleri de olmaksızın devasa bir iç hacim de olur.
Örneğin Hollanda'ya sloep furyasınde Tuzla'da Barbaros/Mustafa önce ahşap teknelerle başladı. Sonra o ahşaplardan kalıp alınarak devam edildi.
Cüneyt Baygün facebook sayfasında yanılmıyorsam geçen yıl Bodrum’da 7-8 mt boylarında bir tırhandil yapıldığının haberini verip resimde paylaşmıştı
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Bilgiyi eksik vermişim, fiberden seri üretim olacak demişti. İlginç olabilir
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
http://heyamolahey.com/tekne-alim-satim/polyester-tirhandil-hakkinda-dusuncelerinz/
-
http://heyamolahey.com/tekne-alim-satim/polyester-tirhandil-hakkinda-dusuncelerinz/
Bravo Hocam
Bu arada birşey dikkatimi çekti. Benim son mesaj 9, sizin bu mesajınız ise bende 3 saat önce yollanmış görülüyor. Arıza bendemi, yoksa teknik bir problemmi var?
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Ben de her şey normal
-
Ben de her şey normal
O zaman benim ayarlarda bir sıkıntı var. Teşekkürler
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Sloep deyince göz atmadan olmaz ama dimi 8)
Açık ;
(https://i.hizliresim.com/D7pkk6.jpg) (https://hizliresim.com/D7pkk6)
Bu da kamaralı ;
(https://i.hizliresim.com/m2m881.jpg) (https://hizliresim.com/m2m881)
Kamaralıya torpil geçiyorum
https://www.rightboat.com/gb/boats-for-sale/sloep/spitsgatter/rb218054
Çok şık
Gerçekten Çok güzel bayıldım
-
Aali Bu gerçek mi ?
Fıkra gibi ya sen ne eğlenceli bir adamsın ,bir de Mehmet Atay
Aslında Ersin'de çok eğlenceli ama Ersin güldürdüğü kadar ağlatıyor da ;D ;D ;D 8) 8) 8) 8)
Mehmet Atay ve Seni kolluyorum bir şey yazsanız günüm iyi geçiyor yeminle ;D ;D ;D ;D ;D
Gerçek tabii Oktay, 60 yaşında adamız uyduracak halimiz yok ya ?
Mesela ertesi sene 250 BG'lik iki motor sökülüp 2 x 350 konurdu filan falan...
Ingiliz'in veya Italyan'in motoryatının broşürünü eline alan Tuzlada atölye dolaşmaya başlardı.
Tekneler de dıştan tıpatıp aynı olduklari gibi bir de sipariş ve el yapısı olunca kromu, mobilyası, gavurun suni derisi yerine alcantara veya hakiki deri döşemeler vs...daha da havalı olurlardı.
Sonraları işi daha " ciddi ' ele almaya başladılar ; kataloglardaki fotoğraflara göre proce çizdirilmeye başladı, böyle bir amca vardı eski yapımcı , sonradan tasarımcı olan. Onun çizdiği bir proje görmüştüm, proje dediğin de 2 sayfa A2 hepi topu, altlarında da başlık : "16 METRE TAM MUAAZENELI MOTOR YAT"
Artık muvazeneye gel ; motor yata gel !
Bi hikaye daha aklıma geldi, 80lerin ortasında K. Reinke'nin 10 metrelik bir yelkenlisinin projesini alıp yaptık. Tamamlanmaya yakın tekneyi şimdi Fenerbahçe marinanın arazisi içinde kalan Istanbul Yelkenin çekeğine getirdik. Akşamları iş çıkışı tekneye gidip elektrik tesisatını, ufak tefek işlerini yapıyorum. Bir akşam aşağıdan biri seslendi, havuzluğa çıktım. Kelli felli bi amca , ben de 24-25 yaşındayım. " Yahu, bu Kurt Reinke'nin Taranga tasarımı değil mi ? " dedi aşağıdan. Şaşırdım, Reinkeyi kim tanır Fenerbahçenin çekeğinde ? " Evet, o, nasıl bildiniz ? " dedim tekneye davet ettim. Bu amca Amerikada yaşarmış, büyücenek bir mühendislik firması varmış ve anlı şanlı amerikan firmalarına iş yaparmiş, Reinke'nin de Hydra adlı çok begendiğim bir modeli vardı, ona takıkmış, yapacakmış...Onun için Reinkenin tasarımlarını tanıyormuş haliyle.
Biraz konuştuk, " Aferin yahu amma da benzetmişsiniz, aynısını yapmışsınız, nasıl yaptınız ? " dedi. Soruya bak şimdi ; " E, projeyi aynen uyguladık...?" dedim şaşkın şaşkın.Ne ; projeyi mi aldınız ?
dedi. Evet, ya nasıl yapacaktık dedim.
Biraz durdu : " Evlat senin mesleğin ne ? " dedi. Af buyrun makina mühendisiyim dedim .
El cevap : " Yuh ! Yani mühendis olmuşsun projeyi study planından çalamadın da para mı verdin ? "
Proje 500 veya 600 Doyçmark yani 250- 300 Avro bugünün parasıyla. Yat yapacaksın, herifin emeğini çalacaksın ve cebine kalan para o teknenin bir dümen kovanı veya çarmık ayağı ya da motor yatağının doğru hesabına ve doğru konstrüksiyonuna değmez...
Sohbeti kesip kablo çekmeye koyuldum. Amcam da izin isteyip gitti.
-
Bi hikaye daha aklıma geldi, 80lerin ortasında K. Reinke'nin 10 metrelik bir yelkenlisinin projesini alıp yaptık. Tamamlanmaya yakın tekneyi şimdi Fenerbahçe marinanın arazisi içinde kalan Istanbul Yelkenin çekeğine getirdik.
[/quote]
Aali, bu Kuzenim Berk'lerin alıp uzun yıllar kullandığı tekne değil mi?
-
Buna benzer ne hikâyeler var ülkem denizciliğe adım atanlar camiasında. En sonuncu hikâye de hepimizin tanıdığı anlı şanlı birininki. Benim başımdan geçti. Allahtan erken uyandım.
-
Aali Estağfurullah şaşkınlığımı dile getirmek için "gerçek mi" yazdım.
Tabiki gerçektir affet yanlış ifade ettim .
Fakat gerçekten fıkra gibi.
Ya bu gemi mühendisliği "ANA BİLİM" fakültesi var.Milyon tane makalesi araştırması var.
Broşürden tekne mi yapılır .....
Hadi onu bırak dediğin gibi çalıntı planla ,çakma planla tekne mi yapılır.
Adamın emeği sana keyif olur mu ?
Total masrafın içerisinde planın ne önemi var .
Dediğin gibi 250 - 300 DM ise.
2000 olsa dahi çalınır mı
Bir şey sorman gerekirse nasıl soracaksın adam sen kimsin nereden buldun demez mi?
-
Bi hikaye daha aklıma geldi, 80lerin ortasında K. Reinke'nin 10 metrelik bir yelkenlisinin projesini alıp yaptık. Tamamlanmaya yakın tekneyi şimdi Fenerbahçe marinanın arazisi içinde kalan Istanbul Yelkenin çekeğine getirdik.
Aali, bu Kuzenim Berk'lerin alıp uzun yıllar kullandığı tekne değil mi?
[/quote]
Evet, o kayık Kaancığım.
( Müşteri memnuniyetini kamuoyuna, memnuniyetsizlik varsa firmamıza bildiriniz... ;D )
-
Bi hikaye daha aklıma geldi, 80lerin ortasında K. Reinke'nin 10 metrelik bir yelkenlisinin projesini alıp yaptık. Tamamlanmaya yakın tekneyi şimdi Fenerbahçe marinanın arazisi içinde kalan Istanbul Yelkenin çekeğine getirdik.
Aali, bu Kuzenim Berk'lerin alıp uzun yıllar kullandığı tekne değil mi?
Evet, o kayık Kaancığım.
( Müşteri memnuniyetini kamuoyuna, memnuniyetsizlik varsa firmamıza bildiriniz... ;D )
[/quote]
Memnundular elbet, bir dönem Bostancı barınağında da yan tana durmuştuk Maydanoz zamanı.( Hani şu marinaları protesto edip marinayı terk ettiğimiz ama iyot gibi açıkta kaldığımız yıllar.)
-
Aali Estağfurullah şaşkınlığımı dile getirmek için "gerçek mi" yazdım.
Tabiki gerçektir affet yanlış ifade ettim .
Fakat gerçekten fıkra gibi.
Ya bu gemi mühendisliği "ANA BİLİM" fakültesi var.Milyon tane makalesi araştırması var.
Broşürden tekne mi yapılır .....
Hadi onu bırak dediğin gibi çalıntı planla ,çakma planla tekne mi yapılır.
Adamın emeği sana keyif olur mu ?
Total masrafın içerisinde planın ne önemi var .
Dediğin gibi 250 - 300 DM ise.
2000 olsa dahi çalınır mı
Bir şey sorman gerekirse nasıl soracaksın adam sen kimsin nereden buldun demez mi?
Oktay nasılsa sen gamsızlığımı, sululuğumu anlamış bir adamsın diye öyle yazdım. Ciddi olduğumu düşünebildiğine inanamıyorum... ;D
Dediklerinde çok haklısın, ancak yat ( özellikle yelkenli yat ) tasarımı da gemi tasarımından farklıdır ve prensipte yat tasarımı tahsili gerekir, bir zamanlar Southampton Universitesi bir numaraydı, misal Almanyada bile o dönemde henüz bir yat tasarım fakültesi, eğitimi yoktu ( olsa ben giderdim ;D ).
Bir anımı daha anlatayım da bu defa da gemi inşa mühendislerinin şimşeklerini üzerime çekeyim bari. Cebimdeki bir sıfır yerli araba parasıyla 6m bir Polimarin Scorcher bile alamayacağımı anladığımda fena bulalima girmiştim. ITÜ'de hoca olan yelkenci, yarışçı bir ahbabımız da niye tekneyi kendin yapmıyorsun ? deyince amatör tasarımcı ve yapımcı olmaya karar verdim ( densizliğe bak ? ) .
Almanyaya bir kaç yat inşa kitabı sipariş verdim ( K. Reinke ve Prof. Scharping'in kaldırım taşi ebadlarında eserleri vardır ) ; bir de ITÜ'nün o güne kadar kapısından girmediğim kütüphanesine gidip yat inşa kitapları aramaya başladım. Bir kaç tane de buldum. Kimisi kütüphaneye gireli 10 yılı geçmiş, kitabı ilk isteyen ben olmuşum :( . Birkaç gün kütüphaneye kapandım, notlar çıkarıyorum, fotokopiler çektiriyorum , bir gün gemi inşaatta asistan biri geldi, aynı kitapları arıyor...Tanıştık ; birinin ondan yelkenli bir yat tasarımı sipariş ettiğini söyledi. Ertesi gün baktim bir kitaptan Pirat benzeri bir tasarımı almış ; inceliyor...Biraz daha sohbeti koyulaştırınca anlaşıldı ki abi yelken bilmiyor, hiç yelkenli bir tekneye binmemiş, ama yelkenli kayık örneğinden başlayıp, yat çizecek...
Ben de biraz daha debelendikten sonra yat tasarımı yapma hayallerine son verip proje satın almanın bana yeteceğine karar verdim, benim kariyer başlamadan bitti !
Ama azimli insanın herşeyi yapabileceğini de göz ardı etmemek lazım. Bir zamanların en başarılı yat tasarımcısı Dick Carter aslen iktisatçı mıymış ne ? Adam bir dönemin en başarılı açik deniz yarış yatlarını tasarlamış.
-
Yok ben seni bilmezmiyim ama burada Jest Mimik vücut dili falan yok ya .....
Geç bulmuşum seni ve diğer arkadaşlarımı hiç istemem tırnağınızı çizdirmek
tedbiren özür benimkisi
;D ;D ;D
-
Yok ben seni bilmezmiyim ama burada Jest Mimik vücut dili falan yok ya .....
;D ;D ;D
Bilmez miyim derkene -miyim ayrı yazılacak...!
;D ;D ;D
Kaçtım ben
-
::)
Bilmez miyim ?
;D ;D
-
Fakat "derkene " diye bir şey yok :'( :'( o da "Denilir ken " olcekk ;D ;D ;D ;D
Hahhahahah
-
Aaaa...Hakkatten yahu ! ;D
-
Lütfen kusurumu bağışlayın, telefon ile yeni bir konu açamadım
Şimdi Volvo Ocean Itajai inport yarışı başladı, canlı izlenebilir. Özellikle güney okyanusunda mürettebat kaybı yaşayan Hong Kong Scallywag bakalım nasıl uarışacak
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bu memlekette babayiğit çokta ama babayigitler önünü göremiyor. Zamanında copyde olsa cok tekne yapildi.satildi.simdi o imalatçıları hepsi Broker falan oldu.polyester trandil veya gulet olsun kimse almaz...nedeni basit.ahsap seviyorlar.musterisi farkli.ayrica polyestèr olsa geleneksel olmaz.sayin cem gur yoğurt kovasina binmez diye dusunuyorum. Ve bunun ticari ornekleride oldu.bu gün bodrumda 30m lik dev guletleri bir ara sac imal ettiler.avrupali turistler ahsap gulet seçmeye başladı.adamlar sintinesine bile inip bakıyorlardı.yani kiralamyabile bilmiyor ahsaptan başkasına.kardeniz takasinin polyesterini yaptınız karadenizli binmeZ ona.....talep olsaydı zaten tüccar adam yapardı şimdiye.bu memlekette yapılan her ürüne on yargı ile yaklasilir....insanimiz böyle....turk mali bir mr cihazı yapılsa kimse girmez o makinaya.illa alman yapacak...siemens olacak vs.
-
" ./... cem gur yoğurt kovasina binmez diye dusunuyorum. ,/..."
Haklısın binmem. Bin dereden su getiririm. İlle bir eksik fazla bulurum. 8-)
-
Pazarlama bunun üzerinde eksik kalır...yanlis anlamayın cem bey. Ahşap seversiniz o yüzden geleneksel bir teknenin fiberini geleneksel insanlara satamazsiniz...diye düşün dum
-
Ucundan şööle bir göz atmak isteyenler olabilir ;)
https://www.offcenterharbor.com/18p-em01-ebook-csyd-success/
-
senin yüzünden uykusuz kaldım Kaan.. Uykum kaçınca bu sefer çok başka bir şey yaptım.. Şimdi bu benim çalışma projelerini satın aldığım " Means of Grace " , Hess 'in Bristol Channel Cutter 'in su kontrasından ve çok çeneli olarak tasarlanmış hali..
Gecenin köründe bu sefer Means of Grace ile Hess ,in BCC sini karşılaştırmaya başladım.. Gerek yelken planı, gerek gövde şekli ve yapısı tıpkısının aynısı.. Tek fark, Means Of Grace , BCC nin su kontrasından yapılmış versiyonu..
MoG(Means of Grace ) nin yapımı gerçekten çok basit. Çalışma planlarını buraya taşısam bir sıkıntı olur mu acaba?
-
MoG'in çalışma planları buraya taşıyabilirsin Ersin. Sıkıntı olmaz.
Hem kanlı canlı çalışma planları üzerinden soruları cevaplarız hem de hiç belli olmaz yeni fikirler gelişebilir.
Açıkcası ben yıllardır MoG'i pek çok tekne yaptırmak isteyen kişiyle paylaştım. Ne yazık ki insanlar resim/planlarda gördüklerini gözlerinde canlandıramıyorlar.
Yeniden vurguluyorum: MoG L.Hess'in BCC tasarımından aşağı kalmıyor. Üstelik Devlin de nasıl ortaya çıktığını, hangi amaçlar için tasarlandığını da ayrıntılı bir yazı ile açıklamış.
Bir de neticesini kaldırıp armayı Yawl'a tadil ederse dadından yinmeyecek.
-
Yawl olmasa da , randaya dönsün o da kabulüm:)
-
Şimdi efendim.. Neden bu 28 -32 feet tekne boyu bandında geziyoruz.. ? Çünkü bu boy Tek başına yelken yapabilmenin üst sınırı ve aşıyor da .. John Vigor amcaya göre kabul edilen üst sınır 28 feet.
" kendi gücünüz ile çekebildiğiniz çapanın taşıyabildiği tekne sizin için ideal teknedir " diyor bu amca.. elbette " klasik yelkenli tekneler " ve bu anlayışa sahip yelkenciler için söylüyor bunu.. Yoksa günümüzde ne ırgatlar ne vinçler var canım..
Efendim şimdi geçenlerde koyduğum şu mini berjerlerin fotoğrafı var ya.. sizden bir ricam olacak.. Forum duayenleri pek sıcak bakmadılar malum bu koltuklara.. Şimdi bir daha koyayım bu fotoğrafları..
(https://i.hizliresim.com/1JR7EA.jpg) (https://hizliresim.com/1JR7EA)
Teknedeki kanepeden birisi iptal edilecek.. Bunun yerine ön ayakları mafsallı ve sabit, arka ayakları kısaltılmış, iki berjer çapraz konacak.. Ortsına masif cevizden yuvarlak pırıl pırıl vernikli üç ayaklı klasik bir sehpa konulacak. elbette yere sabitlenen ancak istendiğinde sökülebilen türde.. Üzerinde de pirinç malzemesi ağırlıklı bir abajur olacak.. elbette şapkası çapariz vermesin diye çok büyük olmayacak..
Eşlerinize, sevgililerinize , kızlarınıza sorarmısınız lütfen.. Teknede böyle bir oturma gurubu isterlermi?
Sizin fikrinizi değil ama .. Lütfen yönlendirme de yapmayınız.. Bir sorarmısınız lütfen..
Aslında anket koysam daha iyi de nasıl konur bilmiyorum.. Reislerden birisi yardımcı olur mu acep?
-
Şimdi efendim.. Neden bu 28 -32 feet tekne boyu bandında geziyoruz.. ? Çünkü bu boy Tek başına yelken yapabilmenin üst sınırı ve aşıyor da .. John Vigor amcaya göre kabul edilen üst sınır 28 feet.
" kendi gücünüz ile çekebildiğiniz çapanın taşıyabildiği tekne sizin için ideal teknedir " diyor bu amca.. elbette " klasik yelkenli tekneler " ve bu anlayışa sahip yelkenciler için söylüyor bunu.. Yoksa günümüzde ne ırgatlar ne vinçler var canım..
Efendim şimdi geçenlerde koyduğum şu mini berjerlerin fotoğrafı var ya.. sizden bir ricam olacak.. Forum duayenleri pek sıcak bakmadılar malum bu koltuklara.. Şimdi bir daha koyayım bu fotoğrafları..
(https://i.hizliresim.com/1JR7EA.jpg) (https://hizliresim.com/1JR7EA)
Teknedeki kanepeden birisi iptal edilecek.. Bunun yerine ön ayakları mafsallı ve sabit, arka ayakları kısaltılmış, iki berjer çapraz konacak.. Ortsına masif cevizden yuvarlak pırıl pırıl vernikli üç ayaklı klasik bir sehpa konulacak. elbette yere sabitlenen ancak istendiğinde sökülebilen türde.. Üzerinde de pirinç malzemesi ağırlıklı bir abajur olacak.. elbette şapkası çapariz vermesin diye çok büyük olmayacak..
Eşlerinize, sevgililerinize , kızlarınıza sorarmısınız lütfen.. Teknede böyle bir oturma gurubu isterlermi?
Sizin fikrinizi değil ama .. Lütfen yönlendirme de yapmayınız.. Bir sorarmısınız lütfen..
Aslında anket koysam daha iyi de nasıl konur bilmiyorum.. Reislerden birisi yardımcı olur mu acep?
Bunu sormaya ne gerek var Kadınlara sorarsan kesin "EVET" çıkar.
Kim İster Halkalı - Sirkeci banliyö treni koltuklarını ama olmaz diyor bu işi bilenler arkadaş.
İlla gelip kafana odun mu vuracaz sana bir şeyi anlatmak için
Tövbe Tövbe bayram bayram
-
Ne karıma ne iki kızıma sormadım...
Bunları tekneye koyacaksan ayaklarını da sabitlemene gerek yok.
Yere bir krom mapa, koltuğun altına başka bir mapa konur ve basit bir liftinle karşılıklı sıkılarak sabitlenir. Bir teknede tekne mobilyası yerine veya yanı sıra " tasarımcı möblesi " kullanılacaksa usul budur. Böylelikle seyirde değilken ve korunaklı bir yerde mobilyanın yerini de istediğin gibi değiştirebilirsin. Misal sefinende berjerini ister yanan şöminenin önüne çek, ister bar tergahının karşısına ya da lumbozun önüne ;D
Emme...Bu berjerlerin minderinin altında metal yayları yok mudur ? Varsa geçmiş olsun , güzel bir pas üretme malzemen olacak.
-
Ne karıma ne iki kızıma sormadım...
Bunları tekneye koyacaksan ayaklarını da sabitlemene gerek yok.
Yere bir krom mapa, koltuğun altına başka bir mapa konur ve basit bir liftinle karşılıklı sıkılarak sabitlenir. Bir teknede tekne mobilyası yerine veya yanı sıra " tasarımcı möblesi " kullanılacaksa usul budur. Böylelikle seyirde değilken ve korunaklı bir yerde mobilyanın yerini de istediğin gibi değiştirebilirsin. Misal sefinende berjerini ister yanan şöminenin önüne çek, ister bar tergahının karşısına ya da lumbozun önüne ;D
Emme...Bu berjerlerin minderinin altında metal yayları yok mudur ? Varsa geçmiş olsun , güzel bir pas üretme malzemen olacak.
Şömine derken ?
-
Şömine derken ?
Aaalinin aklına " Diyojen" teknesi gelmiştir. (Cabo Rico Yachts) https://www.caboricoyachts.com
-
"Misal sefinende berjerini ister yanan şöminenin önüne çek, ister bar tergahının karşısına ya da lumbozun önüne"
(https://resmim.net/f/MjEZUP.jpg)
Ama bunun sıcaklığı hiç birinde yok
(https://resmim.net/f/11zJWf.jpg)
(https://resmim.net/f/j7q7yD.jpg)
(https://resmim.net/f/VikVZf.jpg)
(http://resimyukle.link/a/6f9d9699-5.jpg) (http://resimyukle.link/a/6f9d9699-5.jpg)
-
:)
-
:)
Bizim şöminemiz yok ama sobamız var, karşısına bir de berjeri çektik mi....
-
Yok artık bunlar içinde odun yakılan soba ,sömine değil herhalde,
-
Oktaycım içinde kuyruklu piyanosu olan bile var ; hem de bundan 100 sene önce.
Ama tekne boyları ne kadar tam bilemiyorum ; Ersin'in 28 feet'inden accik büyükler ama herhalde....
Şömine zaten şimdiki krom bar üzerindeki güneş panellerinden daha harcıalemmiş o zamanın yatçılarına göre.
-
Aali :D
Kuyruklu piyanoyu anlarım ağır olur falan ama yangın çıkartmaz
Şömine yangın çıkartır
Çıkarmaz mı yoksa bilemedim.
-
Evi taşıyoruz, kitaplarımı koliledim, yoksa sana bir kaç örneğin fotoğrafını hemen çeker gönderirdim.
Galiba mesela Fiat'in sahibi Agnelli'nin Agneta adlı teknesinde de vardı şömine ; o tekneyle ilgili başka bir ayrıntı da teknenin sadece mobilya işciliğinin 15.000 adam/saat tutmuş olmasıydı. Tekne de transatlantik filan değil ha, 20m civarı bi şeydi.
-
Ersin de bu topiğin esas konusu olacak teknenin safrasını yok beton, yok şu yok bu ; ucuza getirmeye çalışıyor ya ; öyle görünüyor ki tekne bittiğinde bu başlık altındaki yazışmaları bastırsa bir kaç ton kağıttan safrası olacak...35 sayfa olmuş, daha anca berjerlere geldik ? :-\
-
Evi taşıyoruz, kitaplarımı koliledim, yoksa sana bir kaç örneğin fotoğrafını hemen çeker gönderirdim.
Galiba mesela Fiat'in sahibi Agnelli'nin Agneta adlı teknesinde de vardı şömine ; o tekneyle ilgili başka bir ayrıntı da teknenin sadece mobilya işciliğinin 15.000 adam/saat tutmuş olmasıydı. Tekne de transatlantik filan değil ha, 20m civarı bi şeydi.
İnanmadığımdan değil ama şaşırdım ,
Ahşap teknede odun şöminesi :D
Yakacak hiç bitmez ....
-
Ersin de bu topiğin esas konusu olacak teknenin safrasını yok beton, yok şu yok bu ; ucuza getirmeye çalışıyor ya ; öyle görünüyor ki tekne bittiğinde bu başlık altındaki yazışmaları bastırsa bir kaç ton kağıttan safrası olacak...35 sayfa olmuş, daha anca berjerlere geldik ? :-\
Üstelik daha yaptırmaya karar vermedi. Bir de karar verse bastırılan kağıtları verip karşılığında ağaç alsa teknenin kabuğunu bedavaya getirir... yoksa yakaladım mı niyetini Ersin’in ? 
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Epoksi kağıt lamine tekne olur mu acep?
-
M.Atay kaptanım 4 yıl önce çizdiğim bir planın formunu görmek için mukavvadan kano gövdesini yapmıştım. Suda görmek için iç kısmını epoksi ile boyadım, dışını da epoksi elyaf 200gr/M2 kaplayıp suya atmıştım. Mukavva epoksiyi emince artık kağıt demek nerdeyse imkansız oluyor...
https://photos.app.goo.gl/yM6CmrRfyHw48ojt1 (https://photos.app.goo.gl/yM6CmrRfyHw48ojt1)
https://photos.app.goo.gl/bDoCOYC333BVChBE3 (https://photos.app.goo.gl/bDoCOYC333BVChBE3)
https://photos.app.goo.gl/NhWstnsvalWvJSdq2 (https://photos.app.goo.gl/NhWstnsvalWvJSdq2)
https://photos.app.goo.gl/wpqJchR9Hjte3F0B3
https://photos.app.goo.gl/BmODtUl6xbPAss0K3
https://photos.app.goo.gl/Lf5rhy1hMTara9Mp2
https://photos.app.goo.gl/GytAEr2sjNrNjcOs1
-
Epoksi kağıt lamine tekne olur mu acep?
ha ha ha .... oluyormuş Matay bak.. Keşke başka bir şey isteseydin...
-
Fotograftan tekne yaptırmayı bu başlıkta konuşmuştuk değil mi?
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-motoryat-14%2C60-fiberglass-motoryat-558210026/detay
-
forum işleri ile ilgili görüşleri yazdık, Görüyorum ki Tiryaki topa girmiş. Demek bir hazırlık var. Güzel . Bekleyip görelim.
Artık emekli olduk. Forum bir emekli maaşı öder mi bilemem :) eh emekliliğin tadını çıkartma zamanı şimdi.
efendim evvelsi hafta Cem Gür ile bugün de Aali ile uzun uzun konuştuk. Kafamda şöyle bir proje var. Kendileri ile de paylaştım ve katılmayı kabul ettiler.
Malum bu konu başlığı altına bir sürü şey tartıştık. Forumdan uzak kaldığım dönemde ciddi ciddi çalışma imkanı da yakaladım.
Geçen hafta Sam Devlin 'den bir mesaj aldım. Ben ona MoG 'nin istediğim iç yerleşimini göndermiştim. ayrıca ısrarla Oysta 'nın daha önce yapılmış daha küçük boylusunu sorup duruyordum
O 'da bana yeni çalışmakta olduğu Oysta benzeri bir proje yolladı. Üzerine de benim istediğim armayı uygulayabileceğini iletti.
Ben gönderdiği taslakları çok beğendim. Bugün Cem Gür 'e gönderdim. Aali ile de basılı kopya üzerinden iki buçuk saat tartıştık.
Şİmdi efendim amacımız şu. Tasarlanmakta olan bu tekneyi tartışacağız. Bizim denizlerimize özgü, hem konforlu, hem rahat yelken yapacağımız, düşük bakım ve konaklama maliyeti olan 29 feet bir tekne planı ile başlayacağız.
Tasarımcısından yayınlamak için izin istedim. Gönderdiği çalışma planlarını buradan yayınlayacak ve iç tasarımından armasına kadar hep beraber bizim sularımıza ve şartlarımıza göre bir tekne ortaya çıkarmış olacağız.
Aali ve Cem Gür 'ün öneri ve kritikleri ile sonunda ortaya bir yelkenli tekne çıkacak. Mutfağından , salmasına, yapım malzemesine ve yerleşimine kadar her şeyini tartışacağız ve nasıl olması gerektiği yönünde bir karar vereceğiz.
Bu kararlarımızı tasarımcıya bildireceğiz ve uygunluğu konusunda son noktaya geleceğiz.
Başlıyoruz efendim.. Ama artık teken yaptırmaya karar verdiğimize göre ve bunun zor olmayacağına inandığımızdan bu konuyu burada noktalıyorum.. Yeni konumuz geliyor.
Tekmili birden.
-
forum işleri ile ilgili görüşleri yazdık, Görüyorum ki Tiryaki topa girmiş. Demek bir hazırlık var. Güzel . Bekleyip görelim.
Artık emekli olduk. Forum bir emekli maaşı öder mi bilemem :) eh emekliliğin tadını çıkartma zamanı şimdi.
efendim evvelsi hafta Cem Gür ile bugün de Aali ile uzun uzun konuştuk. Kafamda şöyle bir proje var. Kendileri ile de paylaştım ve katılmayı kabul ettiler.
Malum bu konu başlığı altına bir sürü şey tartıştık. Forumdan uzak kaldığım dönemde ciddi ciddi çalışma imkanı da yakaladım.
Geçen hafta Sam Devlin 'den bir mesaj aldım. Ben ona MoG 'nin istediğim iç yerleşimini göndermiştim. ayrıca ısrarla Oysta 'nın daha önce yapılmış daha küçük boylusunu sorup duruyordum
O 'da bana yeni çalışmakta olduğu Oysta benzeri bir proje yolladı. Üzerine de benim istediğim armayı uygulayabileceğini iletti.
Ben gönderdiği taslakları çok beğendim. Bugün Cem Gür 'e gönderdim. Aali ile de basılı kopya üzerinden iki buçuk saat tartıştık.
Şİmdi efendim amacımız şu. Tasarlanmakta olan bu tekneyi tartışacağız. Bizim denizlerimize özgü, hem konforlu, hem rahat yelken yapacağımız, düşük bakım ve konaklama maliyeti olan 29 feet bir tekne planı ile başlayacağız.
Tasarımcısından yayınlamak için izin istedim. Gönderdiği çalışma planlarını buradan yayınlayacak ve iç tasarımından armasına kadar hep beraber bizim sularımıza ve şartlarımıza göre bir tekne ortaya çıkarmış olacağız.
Aali ve Cem Gür 'ün öneri ve kritikleri ile sonunda ortaya bir yelkenli tekne çıkacak. Mutfağından , salmasına, yapım malzemesine ve yerleşimine kadar her şeyini tartışacağız ve nasıl olması gerektiği yönünde bir karar vereceğiz.
Bu kararlarımızı tasarımcıya bildireceğiz ve uygunluğu konusunda son noktaya geleceğiz.
Başlıyoruz efendim.. Ama artık teken yaptırmaya karar verdiğimize göre ve bunun zor olmayacağına inandığımızdan bu konuyu burada noktalıyorum.. Yeni konumuz geliyor.
Tekmili birden.
Ersin bu 29 feet konusunu ilgi ile takip edeceğim,GEKO,da başlık açmıştım krom saçdan tekne yapma hayalim vardı,krom saçtan tekne olmaz bilgileri gelince vaz geçmiştim.
Atilla reisin alüminyum teknesini gördükten sonra gaza geldim,dış kabuğu planlara sadık kalmak şartı ile,iç dizaynında kafama göre boyuma posuma göre bir düşüncem var,şu anki teknem satılık,alüminyum tekne konusunda kafamda git geller var,sen bir işe başla bir göreyim,işin içinden çıkabileceğime karar verirsem alüminyum 32 feet,bir düşüncem var,net karar vermedim daha.
-
Ali Hayaller tersanesi diye bir konu başlığı açtım. Orada yazacağız bu konuları. Özellikle fotoğraflar da koydum.
Bir incele istersen. Sen metal seviyorsun. :) Dün konuştuk daha Alüminyum tekneyi.
-
Ben gönderdiği taslakları çok beğendim. Bugün Cem Gür 'e gönderdim. Aali ile de basılı kopya üzerinden iki buçuk saat tartıştık.
Henüz bana bir şey ulaşmadı Ersin. Nereden gönderdin ? Mail ile gelirse makbule geçer
-
Evet.. kış geliyor. Yazın gerçek denizde kış aylarının soğuk gecelerinde de hayalimizde yapmak istediğimiz tekne ile seyirlere devam.
Efendim , şimdi size yapımı çok basit , motor dahi istemeyen çok keyifli bir yelkenli önereceğim. Hem de yawl. Hem de başı kıçı bir .
rahatlıkla bir trayler ile taşıyabileceğiniz, evinizin yazlığınızın bahçesinde saklayabileceğiniz bir tasarım. Yapımı inanılmaz kolay. Üstelik son derece de kullanışlı. Hazirmıyız ?
Buyurun öyleyse karşınızda Autum Leaves - CLC Canoe Yawl
https://www.clcboats.com/shop/boats/development-projects/autumn-leaves-canoe-yawl.html
Son derece basit yapımı olan bir yelkenli. Günübirlik seyirler için ideal. Kürekle ilerliyorsunuz. Ancak çok isterseniz 5 beygir bir motor yeter de artar bile.
Bu arada kürek diyip geçmeyin. Bu Cem Gür'ün projesini paylaştığı küreklerden biliyorsunuz aynen yaptım . Kürek boyu neredeyse kayık boyu kadar ve pala çok geniş olduğundan kürek hiç yormadan benim patalyayı ol gibi götürdü. Aynen şu kürekçilerin çektikleri kayıklar gibi.
-
Autum Leaves - CLC Canoe Yawl aslında bir Amerikan klasiği ve iş teknesi olan "Sharpie" 'nin torunu. ;)
Dünyada "Sharpie" denilince iki önemli tasarımcı hemen akla geliverir: Chapelle ve Ruel Parker.
Konu FB de Bahadır Eği tarafından yeniden gündeme getirildi.
Merak edenler şoradan bilgi edinebilirler.
https://www.facebook.com/groups/202973980039094/?fref=nf&__xts__[0]=68.ARDB97BiR3zkKfaLqhrOVGNj-r2uzUO5OmVX68GY0Ym6CtMCf0uyjU9Puw2jGqc_M-KZWtq-xW_ovR0fSAkwU7_J6yImzTBCRvaiTIGnKMeXk7ivb-PI1UseY-OE3imMdTKzTl8JLFnbwF5BULADohbGWcp2SO8oe0KdBP8X95O2sz_1knor&__tn__=C-R
-
Autum Leaves - CLC Canoe Yawl aslında bir Amerikan klasiği ve iş teknesi olan "Sharpie" 'nin torunu. ;)
http://egeiou.blogspot.com/2014/02/saf-kan-bir-amerikali_6.html. (http://egeiou.blogspot.com/2014/02/saf-kan-bir-amerikali_6.html.)
Ancak küçük bir ayrıntı var. Bu tip kare kesit tekneler aynı zamanda "canoe " olarak da adlandırılıyor.
Canoe nedir? nasıl evrilmiştir konusunda :
http://egeiou.blogspot.com/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-1.html (http://egeiou.blogspot.com/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-1.html)
http://egeiou.blogspot.com/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-2.html (http://egeiou.blogspot.com/2016/12/yelkenli-gezi-tekneleri-evrimi-2.html)
Günümüzde kare kesit teknelerin Babası PhilBolger çok velut bir tasarımcı.
http://www.ace.net.au/schooner/sites2.htm (http://www.ace.net.au/schooner/sites2.htm)
Dünyada "Sharpie" denilince iki önemli tasarımcı hemen akla geliverir: Chapelle ve Ruel Parker.
Konu FB de Bahadır Eği tarafından yeniden gündeme getirildi.
Merak edenler şoradan bilgi edinebilirler.
https://www.facebook.com/groups/202973980039094/?fref=nf&__xts__[0]=68.ARDB97BiR3zkKfaLqhrOVGNj-r2uzUO5OmVX68GY0Ym6CtMCf0uyjU9Puw2jGqc_M-KZWtq-xW_ovR0fSAkwU7_J6yImzTBCRvaiTIGnKMeXk7ivb-PI1UseY-OE3imMdTKzTl8JLFnbwF5BULADohbGWcp2SO8oe0KdBP8X95O2sz_1knor&__tn__=C-R
-
efendim bu arada malum tasarımcı Buehler, geçtiğimiz yıl vefat etti. Bu tasarımcının Grizzly Bear adlı tasarımı bneim çok ilgimi çekmişti. Özellikle armasından dolayı. ancak ben , markoni olan ana yelkeni randa armaya çevirmek istiyordum.
Randa armaya çevirirsem direk boyu kısalacak. Böylece gurcata da kullanmayacağım ve gargari halkası kullanabileceğim. Ancak kabuk için projeleri bulsam dahi yelken planını nasıl değiştireceğim. ?
Aklıma şöyle bir yöntem geldi. Markoni ana yelkenin m2 değeri belli. bu yelkenin ağırlık merkezi de bilinmekte ya da bulunabilir. Randa armanın sereni fazla rüzgarı kaçırcağından ve loose foot yani bumbaya iki noktadan bağlı olacağından bu altyaka dan da rüzgar kaçıracak. Bun durumda randa armanın yelken alanı en az markoni arma kadar olmalı. Ancak cutter arma olan orjinal armada flok ve trinket değişmeyeceğinden, direk yeri de elbette değişmeyeceğinden randa arma yelken etki merkezinin markoni olan ile aynı olması gerekli.
Yani yeter ve gerek koşul öncelikle ağırlık merkez olmalı. Bu ağırlık merkezine göre ve kabuğa göre tasarlanacak randa ana yelkenin geometrik özellikleri buna göre belirlenmeli.
Ancak ortaya çıkan m2 asla orjinal markoniden daha küçük bir m2 olmamalı. Bu şartlar altında arma randaya dönüştürülebilir diye düşünüyorum. ,
Fikri olan ?
-
Tamamıyle katılıyorum. Mantık silsilesi doğru.
Öte yandan özgün planda "lead" hesaplanıp yeni randa armada bu lead'e yakın değerler elde edilebilirse performansta kayıp olmaz.
Öte yandan markoniden randaya tadil edilmiş arma tekneye daha fazla ve güvenli seyir kalitesi kazandıracaktır.
-
Bu arada Dutley Dix tasarımlarını incelerken Didi 29 retro projelerini gördüm. Vay canına.. Randa arma. ! bitmedi. Hem de kotra.
ancak esas konu o değil. Ana yelken direk bağlantısında gargari halkaları var. ! Civadrası da var.
Yani geleneksel yelken ile modern malzemenin ve ekonominin ciddi bir sentezi olmuş. Yerleşim planı da hayli ilginç.
İnceleyin ilginizi çekecek.
https://www.dixdesign.com/29Retrodidi.htm
-
Tekneye baktım.
Moderen!!!
Ancak sıkıntılar var; Salma ve dümen askıda .
Havuzda at koşturabilirisin. Yüksek denizlerde denizin tekneden hızla tahliyesini muhakkak düşünmüşlerdir.
Elektrik motoru harika
Bastonun girip çıkması hoş.
Arka yataklama ve emniyeti Harken iskota arabası üzerine alması fazla Amerikan olmuş.
Ancak ana yelken planı gaff armadan daha fazla houari ye kaymış. Seren az daha basılsa direği öpecek.
"Retro" yapabilmek için direk dibine armador çeliklerini koymak için ver mı yok mu belli olmayan ahşap bir kare yapmışlar... Sevsinler. :) Güverte üzerindeki o kadar vinç kalabalığı bir de ana yelken ıskota düzeneği ile ne kadar "retro" tartışırım. ;D. İnsan onlara halat volta ederken eğilmekten acı çeker yaw. :P
Direk güverteye basıyor. Omurgaya inmiyor. Uzunca bir tabernak yataklıyor.
Mecburen armada gurcata yok.
Yelken planında direk cundasından aynaya kadar inen kesik çizgili her halde kıç ıstralya değildir değil mi? Ne olduğunu anlayamadım.
Direği seren ve bumba ile balon gönderinin fotoğrafını koymuşlar. Bumba / direk bağlantısı mafsallı. Serenin direk ile bağlantısını göremedim. Fotoğrafta direğin solundaki ilk parça seren olmalı çünkü sağındaki bumba. En soldaki de balon gönderi.
Yelken planında baston ucuna basılmış bir flok görünüyor ama tanıtım fotoğraflarının tamamı sloup donam. Flok grev yapmış o gün.
Tekne singin yılan gibi. Tasarım kayıcı tekne olarak düşünülmüş . Deplasman neredeyse yok. GM i iyice aşağıya salma altına konulan torpil sağlıyor. Bu da seyir konforunun tam omurgalılara göre düşük olacağını muştuluyor.
İçeride "yatakta yatıyorum" duygusunu verecek bir iki kişilik yatak var. Baş altı fasarya.
Sırf yatakların yerleşimi yüzünden tekneye profilden bakıldığında kamara öne fazla kaçmış görünüyor. "insicamı" bozuyor.
Bana "füzyon" yemekleri çağrıştırdı. :) :)
Her şeye rağmen 21.yy çizgilerini fazlasıyla taşıyan bir teknede gaffer'ımsı bir arma görmek bile hoş.
Yapıp kullananlara bağışlasın, güle güle kullansınlar. ;)
-
Şimdi efendim geldiğimiz noktada şunu söyleyebiliriz sanki. Su kontrası önemli bir malzeme. Özellikle hafif ve kolay tekne yapılmasına ya da üst yapının kolaylıkla yapılmasını sağlıyor. Ancak Didi 26 ile seyir gerçekten de su kontrası ile ilgili kafamda soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Sağlamlık açısından bir sıkıntı yok. Ancak dalgalı bir denizde öyle bir baş kıç yapıyor ki geri dönmek zorunda kaldık.
Bu kadar tartışma ve araştırmada ve farklı tekne kullandıktan sonra inancım şu ki esas odaklanmamız gereken ne teknenin salması , ne malzemesi.
Esas odaklanmamız gereken ne istediğimiz.. !
Ne istediğimizi bilmek ise ancak ve ancak belli tecrübelerden sonra ortaya çıkıyor bu yelken işinde maalesef.
Yani tam bir tavuk yumurta hikayesi anlayacağınız.
Yani tecrübe kazandıkça tercihleriniz belirginleşiyor ve tecrübe kazanmanız için ise tekne gerekiyor.
Didi 26 yı kullanınca su kontrasından bir Bristol Channel Cutter yapılabilirmi diye kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı.
Didi 26 ile dalgalı bir denizde geri dönmek zorunda kaldık. aynı denizde Tayo Mar ile geri dönmek zorunda kalmazdık.
Ama Tayıo Mar da o kadar hafif havada o kadar süratli gitmezdi.
Dolayısı ile bir tekne ile ilgili değişkenler öylesine çok ki. Her durumda ne istediğimizi bimek ve bir "tarz " geliştirmek gerekiyor. Sonrasında ancak bir tekne yaptırmak düşünülebilir.
Yani tekne yaptırmak aslında bir bütçe meselesi değil belkide . Bir "tarz " meselesi. Ne istediğini bilmek, ya da hedefleri belirlemek ile ilgili.
Gündelik seyirler yapacaksanız başka tekne modelleri, dünyayı dönecekseniz başka kayıklar var.
Ne istediğini bilmek..
-
Bundan daha basit yapılanı da yoktur herhalde. Hem basit hem çok şık bence
(https://i.hizliresim.com/lZM89Q.jpg) (https://hizliresim.com/lZM89Q)
(https://i.hizliresim.com/oVba8R.jpg) (https://hizliresim.com/oVba8R)
(https://i.hizliresim.com/1E83M5.jpg) (https://hizliresim.com/1E83M5)
-
BUgün şans eseri Wharram katamaranlarına takıldım yine. Bu tasarımcıyı Cem Gür daha önceden de söylemişti. İncelemiştim ancak bu detayda bakmamıştım.
Tiki 30 ve 31 fovori tasarımlarım . Ancak her şeyden önce tarzlarını çok beğendim. Amatör tekne yapımcısı için her türlü detay düşünülmüş. Ayrıca gerçekten çok hoş tasarımlar. Bir katamaran ile seyir yapmak lazım aslında. Tekne öyle hafif ki.
Yeke dümen, randa arma, çift direk, suya yakın, üstelik yapımı kolay , son derece hızlı ve hafif. Kafamı karıştırdı resmen.
-
Fethiye'de bir Wharram 60 var... her görüşümde takılıp kalıyorum. Bildiğin sanat eseri.
-
Şimdi bu Wharram katamaran işi ilginç. Projeleri pahalı ancak özellikle amatörler için geliştirilmiş. Yapımı ise çok kolay. Profesyonel bir işçiliğe gerek duymuyor ve kolayca yapılabiliyor. Performans inanılmaz . Gerçekten şeytan icadı.
eski sörfçü ve küçük katamaran kullanan birisi olarak bu tasarımlar çok ilgimi çekti. Özellikle Tiki 38. Ancak 30 Feet olanı yani Tiki 30 da aynı zamanda traylere de girebiliyor ve bu çok önemli bir avantaj.
Videosunu koyduğum 30 feet olanı açık deniz teknesi olarak tanımlanmış. Bir çok kullananı ve bunların blogları var. Heyecan ile okuyorum.
acayip hoşuma gittiler..
-
Ülkemizde üretilen marin kontralar bir Wharram katamaranı imal etmek için hala yeterli kaliteye sahipler mi, bunu nasıl saptayabiliriz?
-
Bir sorun olduğunu sanmıyorum. son derece kaliteli su kontrası üretiliyor. Sonuçta Tayo MAr 'ın palasının üst tarafı masif Amerikan Çamı ancak alt tarafı su kontrası. Üzerinde sadece epoksi var. Sonrasında zehirli astarı ve zehirli. 1500 Mil sonrası zehirli filan kalmadı :) Geçen üç hafta itibarı ile pala gayet düzgün bir şekilde durmaktaydı.
Benim esas merak ettiğim şu Wharram'a göre bu katamaranlar sal ve kanonun birleşimi. Yani salın stabilitesi ve kanonun hızına sahipler diyor. Birçok videosunu izledim 30 feet olanın. Dünya tutu atmış olanı bile var. Daha küçüğü bile var. Ancak baş demzlerde nasıl davranıyor göremedim. Ön güverteye dalga kırılırsa ciddi sıkıntı olur mu diye merak ettim.
En çok yapılanı 38 feet. ^Tamamı 10 knot üzerinde gidiyor. Motoryat gibi neredeyse :)
-
Turu atanlar baş denizlere denk gelmıştir diye düşünüyorum. Çunkü swell denen ve binlerce mil uzakta olan sert bir havanın artığı dalgalar var. Örneğin pupa seyri yaparken pek ala kafadan veya herhangi başka bir yönden dalga alınabiliyor.
-
Enes , çok iyi tasarlanmış tekneler. İki gündür çok ciddi inceliyorum. Bir kere yapılması çok kolay. İkincisi ucuz. Salma yok, safra yok. Her iki tüpte de çok iyi kullanılmış alanlar var. Tüpler geriye doğru yükseliyor. Yükselen kısmın birisinde Tuvalet , diğerinde ise mutfak var. Kimisi tüplerin baş tarafını yatak yapmış. Kimisi mutfak karşısındaki kısmı harita masası yapıp yatağı iki kişi ile sınırlamış.
En büyük ama belkide dezavantajı bayılmıyor olması. Direk yüksekliği kısa. Direk rahatlıkla indirilebiliyor. Dahası tüm parçaları sökülüp, traylere alınabiliyor.
Üç ana bölme var. 2 adet tüp. Havuzluk, ve üç adet kiriş. Hepsi sökülebiliyor. Havuzluğu düz yapanlar da var davlumbaz yapan da Videosunu koyduğumda davlumbaz vardı.
Tiki 31 de çok iyi bir tasarım. Üstelik usukuna. Çidt direkli yani.
Motor bildiğin kıçtan takma benzinli motor. Zaten anlaşıldığı kadarı ile motora pek gerek olmuyor. Çok hafif , 1300 Kg. Boyu 9,5 eni 5,5 metre.
Kimisi civadra koyup, balon basmak için de düzenek hazrlamış. Hafif havada dahi 7 knot altına düşmez balonda bu tekne.
Dahası yer sorunu yok. Hem patalya için hem bisiklet için. İki bisiklet dahi yüklenebilir buna. 10 Kg admiralti demir bunu mıh gibi tutar koylarda. Koyda konaklama için felaket rahat bir güverte var.
Güneş paneli için öyle çok yer var ki yerleştirilecek. Enerji manyağı olur insan resmen.
Daha önemlisi tasarımlar elinden iş gelen ancak tekne yapımında profesyonel olmayan kişiler için hazırlanmış.
Kaç adam saat gerektiği , yaklaşık imalat bütçesi hepsi var. Benim beğendiğim tek direkli 30 feet Tiki nin motor hariç yaklaşık maliyeti 13 bin Pound imiş. Yaklaşık 80 bin TL yani.
Bunu Türkiye şartlarında 50 -60 bin TL ye imal etmek mümkün olabilir. Her durumda maliyeti abartmaz isen 100 bin TL nin altında kalır motor dahil.
Valla ciddi ciddi düşünüyorum yaptırmayı. Zaten böyle bir karar verirsem iyi bir marangoz rahat rahat yapar bu tekneyi. Kendi alacağım alet edevat ve yer parası ile kıyaslandığında marangoz ucuz bile kalabilir.
Yeke dümen, randa arma, denize yakın, hem öyle yada böyle ahşap ince kesitli bir tekne. İnceledikçe daha bir ısınıyor insan açıkçası. Üstelik havuzluk ile ilgili çok ilginç düşüncelerim de var. Tasarımcı bu konuda yapanları serbest bırakmış aslında. Önerileni yapan da var, felaket yaratıcı olanlar da.
Direk alüminyum bir boru sadece. Başına ve sonuna ahşap parçalar giriyor. Yelken kant yelken. Direğin üzerinde inip kayıyor. Geniş olduğundan bumba da yok.
Yaparsam tüm üst ahşapları gerçek birmanya tiki yaparım valla.
en hasta olduğum da paserellası. Aynı zamanda deniz merdiveni oluyor. Üstelik teknede köpeği olanlar için de düşünülmüş sanırım. Bu tür bir merdivenden köpekler de kolayca çıkabilir. Evcil hayvanların da çok rahat edecekleri ve kimseye sıkıntı vermeyecekleri bir tekne.
Bu tekne de bir papağan beslemek ilginç olabilir mesela :)
-
Wharram katamaranlar konusunda iyi tasarımcı. "Batı" dünyasına uzak Polinezya ve genel olarak Okyanusya'yı ve teknelerinin mükemmel üstünlüğünü tanıtıp, efsanelerin gerçek olduğunu da gösterdi.
Filmi uzun uzun sayrettim ve şu sonuca vardım. Katamaranların hızı tartışılmaz. Onların deniz üserinde sağladığı geniş yaşam alanı tartışılmaz. Tiryaki'nin paylaştığı Kaimiloa'yı okudum son illüstrasyonalara da baktım.
Benim bir ara "İyonia" blogunda bir de derlemem var bu çoklu tekneler ile ilgili
http://egeiou.blogspot.com/2016/04/okyanusya-piroglar-hafif-esnek-ve-yaratc.html (http://egeiou.blogspot.com/2016/04/okyanusya-piroglar-hafif-esnek-ve-yaratc.html)
Ama sorun şu: Karinaları olmadığından denizlerin üzerindeki tüm çırpıntı, dalgamsı ve dalgaları tekne fazlasıyla hissediyor. Yani bizim özellikle aradığımız uzun omurgalı denize oturmuş teknelerin, seyir konforunu sağlayamıyorlar. Tabii bu küçük boylar için geçerli.
Bir de genel olarak bu tip teknelerin tekne boyunca hareketi kolayca sağlayacak yan güvertelerinin olmaması rahatsızlık verici. Tabii yine küçük boylarda.
-
:) Gördüm gördüm..
Şimdi efendim. Şu Wharram 'a taktığım 4 gün boyunca bu çok gövdeli tekne dünyasının bambaşka bir dünya olduğunu gördüm.
Biz elbette ülke olarak yine konudan çok geriyiz. Cem Gür 'ün linkini verdiği, yazdığı yazıdan başka çok ciddi bir kaynak yok maalesef.
Şimdi 4 gün boyunca yapmış olduğum çalışmaları buraya aktarayım. Bu süreçte görüşlerine güvendiğim kim varsa aradım. Hiçbiri katamaranlar ile ilgili hoş şeyler söylemedi.
Öyle ya da böyle bu çift gövdeli olanlar ile tarih boyunca üstelik okyanuslarda ve zor denizlerde seyir yapmış insanlar.
Genellikle amatörler için tasarlanmış yapımı kolay olan tekneler denizde çok başarılı performans sergileyemiorlar gibi bir önyargım var.
ancak bu wharram tasarımları için geçerli değil. Her şeyden önce amatör kullanıcı için çok düzgün yapım planları hazırlamışlar. Biraz pahalı ancak hak ediyor anlaşılan.
Diğer bir önemli özelliği yapımının çok kolay olması. Hepi topu iki tüp , üç kiriş ve bir havuzluk imalatından bahsediyoruz. Üstelik herbir parça ayrı ayrı erde imal edilebilir ve kolaylıkla nakil edilebilir. Zaten benim ilgilendiğim 30 feet tiki trayler ile çekilebilen en büyük model.
Bu tekne neden bu derece ilgimi çekti? İnsanın denizle olan macerasında çok önemli iki deniz aracının toplamı aslında. sal ve kano. Stabilitesi çok yüksek olan sal ile çok stabil olmayan ancak çok hızlı olan kanoyu birleştiren hibrid bir tasarım.
Çok hızlı , hafif , stabil. Yelken yaparken bayılmıyor. Çok ilginç ki tirimaranlar için bu durum geçerli değil. Trimaranların ortası aslında bildiğiniz tekne ve yan taraflarda tüpler var. ancak tüpler nispeten küçük olduğundan bayılıyor ve tüpler denizden kopabiliyor.
Wharram tasarımlarında randa arma kullanmasının en önemli nedeni de işte bu stabiliteyi kuvvetlendirmek. Randa arma ile bu stabilite ayıca kuvvetleniyor. Markoni armaya göre kısa direk ancak büyük yelken alanı ile tekne resmen uçuyor.
30 feet tekne sadece bir ton. salma ve safra yok. Hal böyle olunca 10 beygirlik kıçtan takma bir motor ile 7 knot hız yapabiliyor. Yelken ile 10 knotun altına düşmüyor zaten. Hafif havalarda balon yelken kullanımı da son derece kolay.
Şimdi yelken basmak öyle kolay ve yelken ile seyir öyle kolay ki motor kullanmadan yelken ile her yere gitmek mümkün. Hani yelkenli tekne yelken ile gider'in gerçek bir örneği.
Draftı 50 cm. Aslında kötü bir rakam değil. En çok eleştirilen orsa performansı hiç de yabana atılır gibi değil.
Tüpler çok iyi tasarlanmış. Kıça doğru kamara kısmı yükseliyor. BU yüksekliğin en yüksek olduğu arka kısımda tüplerin birinde tuvalet, diğerinde mutfak var. He birinin önünde ise bir buçuk kişilik yataklar mevcut.
Klasik tek gövdeli bir tekne ile kıyaslandığında bayılmadığından , 20 knot havada dahi üzerinde çalışmak mümkün.
tüpleri birbirine bağlayan 3 adet kirişin arasında tam dört adet güverte oluşuyor. Kıçta ve başta oluşan güvertelere ağ geriyorlar. Geriye havuzluğun olduğu ve bunun önündeki ön güverte var. Şimdi burası önemli. BU bahsetiğim ön güverte önemli. Hafif aralıklı ahşap yapıyorlar bu zemini. ağlar ve üzerine kırılan dalgaların enerjisinin absorbe edilmesini sağlıyor. Havuzluğa gelen dalga ve serpintiler için de aynı durum geçerli. Suyun tekne üzerinden atılması gibi bir problm yok bu teknelerde.
İşte bu yüzden sanki sıcak havaların teknesi imiş gibi duruyor biraz. O yüzden klasik havuzluk tasarımlarından farklı şeyler yapmak mümkün.
Şöyle mesela:)
(https://i.hizliresim.com/r1W2ka.jpg) (https://hizliresim.com/r1W2ka)
Depolama alanları muhteşem. 30 feet tekne ile kumsala yanaşabiliyorsunuz. Nasıl bir rahatlık!
Sözün özü çok etkilendim tekneden.
-
Şunu da ilave edeyim.. Bu tekneyi yapmaya karar verirsem buz dolabının kralını yaparım :) Çünkü güneş panellerini koyacak öyle çok yer var ki .. Yelken yapmayı engellemiyor yani.
-
Şunu da ilave edeyim.. Bu tekneyi yapmaya karar verirsem buz dolabının kralını yaparım :) Çünkü güneş panellerini koyacak öyle çok yer var ki .. Yelken yapmayı engellemiyor yani.
Deniz suyundan buz yapan makine de alırsın, balık falan depolarsan işe yarar. :)
-
Çok gövdelilerin küçük fakat en belirgin örneklerinden biri Fransız Barque İkizlerin kendi inşa edip donattıkları, Atlantik'i seyir aletleri olmadan geçtikleri MICROMEGAS 3. tür.
https://www.google.com.tr/search?q=Berque&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjZ09y5srDeAhXjlIsKHXw1BPkQ_AUIDygC&biw=1458&bih=633#imgrc=M9y1v_l1tpnIjM: (https://www.google.com.tr/search?q=Berque&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjZ09y5srDeAhXjlIsKHXw1BPkQ_AUIDygC&biw=1458&bih=633#imgrc=M9y1v_l1tpnIjM:)
Bu örnekte çarpıcı olan tekne değil armadır.
(https://i.hizliresim.com/aY91vz.jpg) (https://hizliresim.com/aY91vz)
(https://i.hizliresim.com/DDzy1O.jpg) (https://hizliresim.com/DDzy1O)
(https://i.hizliresim.com/EDGyLA.gif) (https://hizliresim.com/EDGyLA)
-
Valla ciddi ciddi düşünüyorum yaptırmayı. Zaten böyle bir karar verirsem iyi bir marangoz rahat rahat yapar bu tekneyi. Kendi alacağım alet edevat ve yer parası ile kıyaslandığında marangoz ucuz bile kalabilir.
Bence marangozu unut. Aklını kaçırabilirsin. Kendin yapsan bir çok denizci bedensel destek olur, çabuk biter. Ayrıca daha kaliteli olur.
-
Enes, katamaran konusu bambaşka dipsiz bir kuyu imiş. en azından dört günde bunu anladım. Daha çalışacak çok ders var. ancak bu wharram tasarımlarında yine önemli bir yelken geleneğinin ciddi izleri ve tecrübeleri var. O yüzden bu derece ilgimi çekti sanırım. Arma gövde uyumu gerçekten çok iyi.
Şu an yazdıklarım sadece tahmin ancak şöyle önemli bir avantaj da var. Genelde kafadan esen rüzgarlarda malum motor seyri yapıyoruz. sonuçta en ciddi yelkenlinin hızı 10 knotun altında. Ancak katamaranda öyle değil, kolaylıkla yön değiştirip, volta atmak mümkün . Sürratli çünkü.
-
Rüzgar yokken tahrik gücü sağlamak için bisikletlerini kullanabilirsin. Ama ekteki videodan farklı şekilde bisikleti demonte etmeden kullanacak bir yöntem bulmak lazım.
Rüzgar yokluğunda kürek de çekilebilir. Ekteki oynatma listesindekileri izlemeni önerebilirim. Değişik gövdeler için farklı çözümler olabiliyor.
-
Oynatma Listesi:
R2AK (Race To Alaska) 2018
https://www.youtube.com/watch?v=ol1cJ7awK_k&list=PL-xSSwbPRPZcmuZGibvYas3L71NALdsWV
-
Böke?... Bir şeyler duydum?
-
Şimdi bir kere eğer bu katamaranı yapmaya karar verirsem şöyle bir sorun var. Gönlümden geçen 38 feet olanı. Evladiyelik. Ancak 30 feet çok mantıklı . Gelelim yapmak istediklerime. aslında Devlin'in tasarımı ile ilgili yaptığım yorumlar ile aynı isteklerim. Ancak fikrini aldığım " bir dost " bu tekne "looser " teknesi gibi duruyor diye yorum yaptı. :)
Şimdi bu katamaran ile ilgili çok farklı bir havuzluk tasarımı düşünüyorum. Esinlendiğim çok güzel örnekler var. Bir pilot house catamaran olacak yani. Bu trawler kabinlerini çok beğeniyorum. Her yeri cam.! dolayısı ile sert havalarda içindeyken yelkenleri hala görüyor olacağım. Üstelik hayal ettiğim gibi olursa içinden de yelken trimlerini yapmak mümkün olacak.
Sorunlardan ilki de burada başlıyor. Sonuçta kapalı cokpit ile birlikte üç adet kapalı alan oluşuyor. Bunların ısıtılması gerek. ! Her birine ayrı ayrı soba koyamayacağımıza göre bunu çözmemiz gerekecek. Ya da tüplerden biri ısıtlıacak gibi ucuz çözümler olabilir.
Havuzlukta da basit bir mutfak gerekebilir diye düşünüyorum. O kadar yer var mı acaba? Göreceğiz. Devlin 'in tasarımında hemen pilot house nin altında iki basamak ile inilen bir mutfak bölümü vardı. Ancak burada o kadar yükseklik yok. Başka bir formül bulmalı.
Tüpler form olarak klasik kayık formunda. Zaten beni de en çok bu form etkiledi. Bu teknede de Tayo amr dan izler olacak elbet. Tayo Mar 'ın iç rengi çok hoşuma gidiyor. sarı minderleri ile çok uyumlu. Borda da yeşil ve gri şeritler şart.
Keza direk yine boğatalar ile tutturulacak. güvertede tüm ahşap aksam masif tik olacak. Kokpit otorma minderleri bordo ya a koyu kahve rengi deri olacak. Pilot hause camları yaz aylarında öne doğru panjurlu olacak ve açılacak. Küçük bir elle çalışan silecek koyacağım ön cama. Şu CT 35 te gördüğümden..
Pilot house nin hemen önünde buna bitişik bir bank olacak. Bir Amerikan teknesinde gördüm çok hoş duruyor.
Neyse .. biraz daha çalışmam lazım. Tekne yapmaya karar vermenin bu derece heyecanlı olduğunu bilmiyordum açıkçası..
-
şunu da şuraya koyalım.. 21 feet wharram..
-
Valla ciddi ciddi düşünüyorum yaptırmayı. Zaten böyle bir karar verirsem iyi bir marangoz rahat rahat yapar bu tekneyi. Kendi alacağım alet edevat ve yer parası ile kıyaslandığında marangoz ucuz bile kalabilir.
Bence marangozu unut. Aklını kaçırabilirsin. Kendin yapsan bir çok denizci bedensel destek olur, çabuk biter. Ayrıca daha kaliteli olur.
Marangozu unutmasın..Bu boy tekne tek kişinin işi degil kesinlikle..Yoldan cocuk gözler tahtanın diğer ucundan tutsunda ben terazileyip sıkayım diye..kalite konusunda hem fikirim,kendin yaptınmı kimyasal oranlarına,yapıştırma detaylarına daha dikkat ediyor,hatta saglamlık anlamında yeni ilavelerde yapıyorsun..birde hergün düzgün,düzenli çalışamıyorsun bazı haftalar tek bir iş yapmadan geçiyor..yapılacak yer kesinlikle kapalı ve her türlü sarf malzemesinin temin edilebilecegi bir lokasyonda olmalı..ayrıca epoksi ile çalışa,çalışa bagışıklık zayıflıyor sanırım bu sene ellerim kurdesen denilen bir illet oldu,yaz tamamı ile boş geçti..Bartın,kuruca şile tarafların da ahşap tekne atölyeleri var (marangozun bu işlerle de ilgisi olmalı)oralardan bir atölye göze kestirilip kamp kurularak yapılabilir..tek başına bıktırıcı,yorucu,usandııcı olur..yardım konusuna gelince,gelen kişiler işten çok vakit çalabilir :)..birde işine el attırmamama gibi bir huyu varsa çalışanın,kibarlıktan bir şey de söyliyemez ,psikolojisi bozulur :)...
-
Son derece doğru tespitler. Bence marangozdan öte esas kritik iş boya macun, elyaf ve epoksi işleri. Özellikle elyaf ve epoksi son derece kritik. Sonuçta su kontrası tekneye şekli veriyor ancak mukavemet elyaf ve epoksi ile sağlanıyor.
BU konuda Teknomarin 'in eğitmen boyacısı Hayati devreye girecek. İlk yıl Tayo MAr 'ın omurgasına macunu ben vurduydum, bir sene sonra pul pul dökülmüştü . İkinci yil Hayati vurdu hala duruyor.
" looser " teknesi dememdeki neden buydu. Kendin yapıcam derken eline yüzüne bulaştırıyorsun çoğunlukla. Bu kalemlerde kesinlikle profesyonel destek gerekiyor. Bir de kimi parçaların montaj yapılırken boyanması gerekiyor ki Boya işi teknenin yapımı ile başlayıp sonuna kadar devam ediyor.
Keza tüpleri de kendim yapmayacağım. Yapımı çok basit hele bir profesyonel için. Direk nasıl olacak daha projeleri görmedim ama indirilebildiği için muhtemel ahşap olur. ancak eğer alüminyum olursa da mutlaka krem rengine boyatırım.
Muhtemel bu katamaranı yaparsam , Wharram 'ın en ilginç katmaranlarından birisi olacak. Tik boğatalar yine kullanılacak. Tüm üst güverte ahşapları Birmanya tiki olacak. ancak güverte için şu sauna ağacını kullanabilirim. Isınmıyor olması büyük avantaj çünkü. Gövde rengi Tayo Mar ile aynı olacak.
Ön yelkeni krem renginde cross cut, ana yelkeni de bordo olacak. Yapımı ile ilgili şu blogda çok detaylı bilgiler var. Merak eden bakabilir.
http://tiki30.blogspot.com
Şimdi bu imalatın bir kolaylığı ve zaman kazandırıcı özelliği her bir parçanın birbirinden bağımsız yapılabiliyor olması. Tüpler , havuzluk, kirişler. Normal bir tek gövde tekne yapımında, Havuzluğu , teknenin omurgasını yapmadan yapamazsınız. Oysa bu tasarımda yapabilirsiniz. Örnek bu sene havuzluğu bitirirsiniz. İki haftada kirişler biter v.s.
Ya da önce tüplere girişebilirsniz. Tüplerin bence ikisine birden başlamamak gerek. İlk tüpte yaşanabilecek sıkıntıları görüp, ikinciye öyle başlamak lazım.
Bu teknenin en iyi düşünülmesi gereken bölümü havuzluğu. Burada mutlaka bir kapalı alan gerekli. Buraya şu lezzette ancak daha geniş bir yapı lazım. Daha önce de resmini koymuştum sanırım.
(https://i.hizliresim.com/r1W2ka.jpg) (https://hizliresim.com/r1W2ka)
Bu aslında tam Tayo Mar için yapılmış sanki. Tam kamara girişine böyle bir davlunbaz sırıtmaz gibi.
wharram 'a dönersek, havuzluğu derinleştirmek gerekecek biraz. Ne kadar derinleşebilir tasarımcıya sorduk bakalım. Bu da bir ön test aslında. Bakalım ne zaman cevap gelecek?
-
https://jojo.at/catamaran/english/building/building.htm
Kendi başına yapan bir amcam.ömrü gitmiş :)..
-
Katamaranı nereye bağlayacaksın?
-
İki oğulum var. Şimdi eşşek kadar oldular. Biri 40 diğeri 38 yaşında.
Onlar yetişirken, elimden geldiğince, sadece yol gösterdim. Hiç bir zaman şöyle yap. Böyle davran. Hayat yolunu böyle seçersen başarılı, mutlu olursun demedim. Yaşayıp gördüler.
Böyle davranmamın nedeni eğer benim önerdiğimi seçip de hayatları istemedikleri bir mecraya girer ise hayatları boyunca bana küfür edeceklerini biliyordum.
Uzun zamandır dost ve arkadaşlarıma da inatla yolun yanlış arkadaş. Beceremezsin. Başaramazsın. Mutsuz olursun. Öyle değil de böyle yap demiyorum.
Her "birey" kendi yolunu kendi çizmeli. Görevimiz, o da aklımız yettiğince, yol göstermek, saplantılarından kurtulmasına ışık tutmak olmalı. Genel de "Selimin Aklı" doğru rotayı gösteriyor.
-
https://jojo.at/catamaran/english/building/building.htm
Kendi başına yapan bir amcam.ömrü gitmiş :)..
Birçoğumuzun görüşlerinin önemli bir kısmı yaşadıkları ve gördükleriyle sıkı sıkıya ilgilidir. İster elektrikçi, ister su tesisatçısı, ister marangoz olsun, bunlara "usta" diyorum. Birkaç istisna dışında ustaların bir işe yaramadıklarını, mesleki unvanlarını hak etmediklerini gördüm. Birkaç sene önce bir yakınımın tekne tadilatını yapan ustalar iş teslim tarihinden aylar sonrasına tamamlayıp yakınımı azat ettiler. Süreci bizzat gördüm.
Ersin doğrusunu bulup işini yaptırabilir. Ben sadece doğru veya yanlış da olsa görüşlerimi ilettim. Bunu da Ersin'in hoşgörüsüne dayanarak yaptım. Çünkü bana fikrimi sormadığını ifade edebilirdi.
Benim çevremde gördüğüm denizciler insanı oyalamaktansa destek olmayı yeğleyen insanlar. Zaten birkaç birleştirme hareketi dışında kalan işler bireysel olarak halledilebilir.
Dahası buna benzer projeler asgari becerisi olan insanlar düşünülüp hazırlanır.
Belki tek sorun işin nerede yapılacağıdır. Bu sorun da bir çekeķ yeriyle anlaşılmasıyla çözülür.
-
İki oğulum var. Şimdi eşşek kadar oldular. Biri 40 diğeri 38 yaşında.
Onlar yetişirken, elimden geldiğince, sadece yol gösterdim. Hiç bir zaman şöyle yap. Böyle davran. Hayat yolunu böyle seçersen başarılı, mutlu olursun demedim. Yaşayıp gördüler.
Böyle davranmamın nedeni eğer benim önerdiğimi seçip de hayatları istemedikleri bir mecraya girer ise hayatları boyunca bana küfür edeceklerini biliyordum.
Uzun zamandır dost ve arkadaşlarıma da inatla yolun yanlış arkadaş. Beceremezsin. Başaramazsın. Mutsuz olursun. Öyle değil de böyle yap demiyorum.
Her "birey" kendi yolunu kendi çizmeli. Görevimiz, o da aklımız yettiğince, yol göstermek, saplantılarından kurtulmasına ışık tutmak olmalı. Genel de "Selimin Aklı" doğru rotayı gösteriyor.
Önemli bir yorum. Enes'in de yorumunu önemsiyorum. Dün akşam forumlarda çok gezinmeyen birisi üstelik katamaran sahibi ile mesajlaştık. Katmaranın avantajlarını ve olası sıkıntılarını konuştuk. Teknesini inceleyebileceğimi ve denk gelirsek seyir yapmayı da konuştuk.
Şu ana kadar tanıdığım bildiğim kişilerin fikrini aldım. Sonuçta her teknenin olduğu gibi bu teknelerin de avantajları ve dezavantajları var. Ancak konuştuğum çoğu kişinin anladığım kadarı ile katamaranlar ile ilgili çok fazla bir deneyimi yok. Hep beraber öğreneceğiz anlaşılan :)
-
Ersin tekene yaparken takım taklavat emanet olmak kaydı ile benden alabilirsin,veya yardımım lazım olursa bir telefon kadar yakınım bil.
-
ali çok teşekkür ederim. Aslında geçen gün aklıma geldin ama sonra unuttum. Sana önemli bir sorum var. Yani ben bilmediğimden önemli.
Şimdi bu yabancılar projeleri yolluyor ya. Bir de istersen kesilmiş olarak ta malzemeyi yolluyorlar. Şimdi aslında tercihim üreticiden bu şekilde almak olurdu ancak astarı yüzünden pahalı olabilir diye düşünüyorum.
Şimdi projesi olan bir parçayı CNC tezgahta nasıl kestirebiliriz? Bu konuda açıkçası teorik bilgim var ancak pratikte nasıl oluyor bilmiyorum. sen bu işlere meraklısın. Biliyorsundur diye düşünmüştüm.
-
Kit olarak almak kesinlikle çok pahalıya gelir..
Nakliye,gümrük vb..
Bazı planların CAD dosyaları oluyor,kesim için..
Belki senin begendiğin modelin de hazır kesim dosyası vardır,dizaynıra sorman lazım..
Birde hazır kesim dosyası olanlara da sor,baz aldıkları kontraplak ölçüsü ne.(en,boy)
Üretim ülkeler ve kıtalar arası farklılık gösteriyor olabilir..(burda hazırlatırsan kesim dosyasını sorun olmaz)
-
ali çok teşekkür ederim. Aslında geçen gün aklıma geldin ama sonra unuttum. Sana önemli bir sorum var. Yani ben bilmediğimden önemli.
Şimdi bu yabancılar projeleri yolluyor ya. Bir de istersen kesilmiş olarak ta malzemeyi yolluyorlar. Şimdi aslında tercihim üreticiden bu şekilde almak olurdu ancak astarı yüzünden pahalı olabilir diye düşünüyorum.
Şimdi projesi olan bir parçayı CNC tezgahta nasıl kestirebiliriz? Bu konuda açıkçası teorik bilgim var ancak pratikte nasıl oluyor bilmiyorum. sen bu işlere meraklısın. Biliyorsundur diye düşünmüştüm.
Gelen proje AutoCAD çizimi olarak gelirse kestirmek hiç sorun değil,AutoCAD gelmedi diyelim,gelen proje kağıt olarak geliyorsa,sanmıyorum,gelen projeye sadık kalınarak AutoCAD çizimi yapılır kestirilebilir,ahşap,saç,krom,alüminyum,cam bunları CNC kestirmek çok basit,neyi nerede kestireceğin konusunda yardımcı olabilirim ne nerede kesilir bilgim var,malzeme tedariği konusunda da sende biliyorsun bizim bu bölgeyi yok yok çok zor şeyler değil,çoğu malzeme nerede satılıyor bu konuda da yardımcı olabilirim.
Hazır kesilmiş konusunda Servet Reisin de dediği gibi hiç gerek yok burada her şeyi yaptırabilirsin.
-
...İster elektrikçi, ister su tesisatçısı, ister marangoz olsun, bunlara "usta" diyorum. Birkaç istisna dışında ustaların bir işe yaramadıklarını, mesleki unvanlarını hak etmediklerini gördüm...
"Ustalık" ünvanı artık eskisi gibi, çıraklıktan başlayarak adım adım ilerleyerek "hak" edilmiyor, bir ustanın yanında kısa bir süre çalışıp "ulan çok para var bu işte, müşterileri de tanıdım, yaparım bu işi be!" deyip "gasp" edilerek elde ediliyor.. :(
Ersin, yukarıda söylenmiş, sen de itiraf etmişsin zaten, ben bi daha altını çizmek isterim, bu tip işlerde benzer birkaç (bir değil bak!) imalat projesi yapmadıysan zamanlama konusunda çook geniş olman lazım... :)
Tekne dünyasındaki Murphy kanunlarını bilmiyorsan Tiryakiye sor anlatsın! :D
-
Bu arada şimdi aklıma geldi kendi çekme ahşap karavanımı kendim AutoCAD da çizip solidworks de birleştirip sanal ortamda karavanın bitmişini görüp CNC de kestirmiştim,linkini atıyorum belki bazı konularda fikir verir.
-
Vay canına .. Ali ne güzel yapmışsın. Şu meşhur sobanı taktığın karavan bu karavan mı ?
-
Vay canına .. Ali ne güzel yapmışsın. Şu meşhur sobanı taktığın karavan bu karavan mı ?
evet bu karavan :) sen o krom sobayı beğenmedin ama karavanı sattığım adam kışları arayıp teşekkür ediyor :)
-
Ben sobaya değil de senin teknede tuvalet procene takılmıştım. :)
-
Ben sobaya değil de senin teknede tuvalet procene takılmıştım. :)
Hemen teknede tuvalet konusuna açıklık getireyim :) eski teknem jeanneau sun fast 20 di tuvaleti yoktu,öyle anlar oluyordu ki tuvalet kullanmak zorunda kalıyorsun,zor anlarda yaptığım tuvaleti kullanıyordum,normal seyirlerde kullanmıyordum :) toplum içerindesin örneğin kışın çamlimanındasın dışarı tuvaletini yapma sansın yok .bu zor durumlarda kullanıyordum :) aksi taktirde pantolonuna şey ettirebilirsin :) bu gün olsa aynı tekne aynı sistemi yeniden yapardım :)
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
-
...İster elektrikçi, ister su tesisatçısı, ister marangoz olsun, bunlara "usta" diyorum. Birkaç istisna dışında ustaların bir işe yaramadıklarını, mesleki unvanlarını hak etmediklerini gördüm...
"Ustalık" ünvanı artık eskisi gibi, çıraklıktan başlayarak adım adım ilerleyerek "hak" edilmiyor, bir ustanın yanında kısa bir süre çalışıp "ulan çok para var bu işte, müşterileri de tanıdım, yaparım bu işi be!" deyip "gasp" edilerek elde ediliyor.. :(
Ersin, yukarıda söylenmiş, sen de itiraf etmişsin zaten, ben bi daha altını çizmek isterim, bu tip işlerde benzer birkaç (bir değil bak!) imalat projesi yapmadıysan zamanlama konusunda çook geniş olman lazım... :)
Tekne dünyasındaki Murphy kanunlarını bilmiyorsan Tiryakiye sor anlatsın! :D
Hee. Daha dün pervanemib arasına usturmaça sıkıştı. Hem de tekne demirde durup dururken :)))
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
(https://i.hizliresim.com/g6d1G5.jpg) (https://hizliresim.com/g6d1G5)
Beyler bayanlar bu tekne rakipsiz ! Patalyayı yukarı almak için arka platform indiriliyor ve dingi yukarı çekiliyor.
-
Bu aralar yurt dışı seyahatin vardır belki. Aşağıda ki teknelere yakın yerlere olursa bu seyahatler yakından inceleme şansın olur tekneleri.
Grado, Italy
(https://www.multihulls.uk.com/media/rokgallery/1/1228ca4a-a578-4c82-de37-565714bb4d96/20be0a74-4646-4bd6-e227-8b885aadf322.jpg)
Sleipnir 35 - 49,950 Eur
Design: Steve Turner, based on Wharram Tiki/Tangaroa Plan
Shipyard: Imagine Multihulls, Millbrook, Cornwall
Sleipnir is German flagged
Location: near Grado/Italy
Length: 10,90m (35ft)
Length on the waterline: 9,80m (32ft)
With: 6,20m (20ft)
Depth: 0,7m
Weight: 5t
Sleipnir is in a good condition!
http://www.multihulls.uk.com/index.php/generalmultis/1353sleipnir
Brno, Çekya
(https://cache.apolloduck.com/image_bin/583069_1.jpg?1537711582)
Tiki 38 project with plans - 15,000 Eur
Due to health problems, we came to a sad decission to sell our Tiki 38 project. One almost finished hull is now for sale.She is built form Robbins BS1088 Marine Plywood, gaboon, 9, 12 and 18 mm, and A grade douglas fir.All joints are strengthened with epoxy fillets. The inside of the hull has three coats of epoxy, the lower half of the outside is laminated and ready for paint.
170 liters water tank is installed together with the plumbing for fresh water, shower etc ( all whale system), a set of three way valves and some plumbing bits . We also have a Lavac toilet with a pump, which can double up as a bilge pump. All the lower bulkheads for the second hull are cut out, plus some other bits and peaces. There is also enough of douglas fir to finish the whole project and plenty of oak hard wood, plus fibreglass to finish the lamination of the first hull.
The hull was built with great care and love and attention to detail, and we followed the plans. Approx. 1200 hours of work. Full set of plans plus two copies included.There is about a month work estimated for two people to finish the hull.She is located in south west of Czech Republic, in our workshop.Many more photos of the building process are available upon request.
https://www.apolloduck.com/boat/wharram-tiki-38/583069
Langkawi,Malaysia
(https://cache.apolloduck.com/image_bin/571637_1.jpg?1529548420)
JAMES WHARRAM TIKI 30 - 60,000 Eur
Designed by James Wharram and built by Seascape Marine, Thailand and launched in 2009, “HOURUA” embodies Wharram’s philosophy that it’s best if yachts are kept simple. The present owners purchased her in 2011 from the original owner and moved her to Langkawi, Malaysia. Over the next two years they cruised locally and to Phang Nah Bay, Phuket. She is presently Singapore based and may soon return to Langkawi,
“HOURUA” is powered by a Yamaha 9.9hp Hi Thrust O/B with only 12hrs clocked and has a range under power 50nm at 5kn on the two fuel tanks carried. Sailing performance is impressive and the sail inventory is good, 2 x Mainsails, 2 x Jib’s on a Profurl Furler, I x Asymmetrical Spinnaker and also in keeping with Wharram’s philosophy the mast is timber (2009) and the rigging galvanized.
“HOURUA” has six berths in three cabins, seating for four plus the spacious cockpit, a two burner gas cook top, one Jabsco toilet and two deck showers making her ideal for coastal cruising. She features a Raymarine Ray 49 VHF, a Vesper Marine WMX850 AIS and a Garmin GPSMAP 78s, 2 x 65watt Solar Panels, a Muir Anchor Winch with a 16kg Delta Anchor on an all chain rode replaced 2018 plus a 10kg Bruce Anchor on chain and rope. “HOURUA” has 2x Fire Extinguishers, Flare’s as required by Singapore law, a Basic First Aid Kit, a Bosun’s Chair, 2 x Life Jackets, 1 x Life Ring, Bimini, Fenders and Dock Lines and a Compass.
“HOURUA” is a late model Wharram in great condition, and would suit a buyer looking for a safe and able cruising yacht or Club racer and easily handled by a couple . She is reasonably priced for a yacht of this type so call today and make an appointment to view this little gem as she won’t wait around long at this price.
https://www.apolloduck.com/boat/wharram-tiki-30/571637
Lefkada, Greece
(http://www.multihulls.uk.com/media/rokgallery/d/dbab8195-2c41-4182-972e-7af1130d7d0b/f81132c2-0b18-42c4-87ee-94f4ed36f16a.jpg)
GRP Tiki 26 - 6950 Eur
Three previous owners, one 15 years..The modifications in the cockpit make the boat a very nice family boat, f. i. kids in hull, parents in tent.
Has sailed the Ionian near Lefkada, and extensively in Greece, going around Peloponisos several times.
http://www.multihulls.uk.com/index.php/wharramcats/1361tiki26
Polinezya,Asya ve Avustralya da satışta olan farklı örnekler var.Mesajın başında da dediğim gibi seyahat öncesi gittiğin bölgelere yakın bir tekne var mı diye bakarsın.
Sevgiler...
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
-
Wharram katamaranlarını inceledikçe hayranlığım artıyor. Aslında bu tarz katamaranları antik çağlardan bulup çıkaran Tiryaki 'nin deyimi ile Bisschop. Sonrasında Wharram kendi deyimi ile bayrağı devralıyor.
Wharram'ın öncülüğünü yaptığı bu geleneksel Polonezya katamaranları tam da benim buralarda defalarca yazdığım , "ticari değeri olmayan , ancak çok kıymetli bilgi " nin tam da iyi bir örneği.
Önce stabilite konusundan başlayalım. Okuduklarımdan çıkarımarım. Ben yeni öğrendiğim için böyle heyecan ile yazıyorum. Daha yeni mi öğrendin ? diyeceklere söyleyecek sözüm yok elbette.
Efendim deniz üzerinde insan tarafından yapılmış olan en stabil deniz aracı sal. Üstelik parçalarının birbirine bağlanmış olması da yani suyun hareketine göre hareket ediyor olması da bu uyumu arttırıyor. Yine insan tarafından yapılmış en hızlı gidebilen form ise kano. Gözünüzün önüne modern kürek sporu için kullanılan kayıkları getirin ne demek istediğim anlaşılır.
Şimdi bu ikisini birleştirdiğinizde oluyor size geleneksel Polonezya katamaranı. Şimdi bu birleştirme işi de önemli ama. İp ile birleştirilecek. Wharram katamaranlarında olduğu gibi yani. Niye? denizin hareketlerine göre esnesin diye. İşte bu esneklik bu teknelere önemli bir avantaj sağlıyor. Bu modern katamaranlarda olmayan çok önemli bir özellik bence. Bu bağlama işine ayrıca değineceğiz ancak pala gibi hareketli aksamların da bağlanıyor olması çok ilgimi çekti. Bu yöntemler neden hala kullanılmıyor hayret. Geçen sene iğnecikleri değiştirirken bu bağlama yöntemini bilseydim en az bir iğneciği bu yöntem ile bağlardım.
Burası çok önemli . Tayo Mar 'ın palasını yaparken en çok uğraştığım bu iğnecik bağlantıları idi. BUnları aksına göre yerleştirmek , sonrasında palanın serbestçe hareket etmesini sağlamak için milimetrik ölçülerde çalışmak gerekiyor.
Palayı yapmak kadar zaman harcadım bu işe. Yeni iğnecikler yaptırdım v.s. Oysa bunları Wharram katamaranlarının palası gibi bağlamak hiç de mantıksız gelmiyor bana. Yani yapımında öyle kolay ve akılcı detaylar var ki hayran kalmamak mümkün değil.
Yine hep söylediğim üzere binlerce yılda kim bilir ne yaşanmışlıklar sonucu geliştirilmiş bu teknolojiye son 100 yılı doğru bir şekilde ilave ederseniz ortaya wharram katamaranı çıkıyor işte. Bu katamaranlarda beni en çok çeken taraf bu.
Bu gövdenin üzerine konulan randa arma , hem kısa direk, hem yayılmış bir yelken alanı ile stabiliteyi destekliyor. Resmen cuk oturmuş. Armanın basitliğine bakarmısınız lütfen. Yine hep yazdığım gibi kısa direk demek, gurcata yok demek. gurcata yok demek, ray sistemine gerek yok demek. Wharram gargari halkalarını da atıp, yelkeni çorap gibi direğe sarmış. Bu direk arkasındaki türbülansı ortadan kaldırıyor. Bu türbülans çok önemli çünkü akışkan havanın yelken yüzeyinden kopmasına neden oluyor. Dahası aynı cat armada olduğu gibi , katamaranın genişliği buna izin verdiğinden bumba yok!
Dahası monohull teknelerde direğin tekne ile ilişkisi malum direğin salmaya kadar inmesi ve burada bağlanması yönünde. İşte bu stabilite bu katamaranlarda da söz konusu.
Şimdi gövdenin bu kadar hafif olduğu halde bu derece stabil olması arma tasarımını çok rahatlatmış. Böylece tekneyi götürmek için daha kısa direk, daha az yelken alanı üstelik bumbasız ! Yelken alanının küçük olması hem yelkenlerin abarılmasını kolaylaştırıyor hem de tekneye çok büyük kuvvetler uygulanmasına gerek kalmıyor.
Böyle mükemmel bir çözümün sağladığı önemli avantaj da elbette ucuz olması. Şimdi bu arma ile 30 feet katamaran en hafif havada da yürüyebildiği gibi , standart seyir hızı 10 knotun altına düşmüyor. Bu gövde motor seçiminde de çok büyük avantajlar sağlıyor. 30 feet bir tekneyi 10 beygir kıçtan takma motor ile 7 knot götürebiliyorsunuz. Üstelik kullanmadığınızda da basit bir sistem ile yukarı çekiveriyorsunuz. Yani bir pervane direnci yok yelken seyri sırasında. Yani açılır kapanır pervaneler filan.. Bu açıdan bakıldığında ne kadar da lüzumsuz görünüyor.
Üstelik yelkenlerin kolayca basılıp, toplanabiliyor olması, hafif havalarda dahi yürümesi nedeni ile motora iş düşmüyor çoğunlukla. 10 Beygir bir kıçtan takma motor ile 30 feet bir tekneyi 7 knot götürmek önemli iş.
30 feet 'e kadar olan wharram katamaranları sökülebiliyor ve trayler ile çekilebiliyor. Bu marina bedellerinden şikayet edenler için ne büyük bir avantaj. Sadece 6 ay marina ile anlaşmak mümkün böylece eğer kışın seyir yapılmayacak ise. Düşünsenize marinada uzakta denizde duracağına karada garajda duruversin.
Şimdi tasarımda bir önemli detay da tüplerde. Tüplerin kamara kısımları kıç tarafa doğru yükseliyor. Bu yüksek hız yapan katamaranın suya basılmasına neden olduğu gibi , arka bölümde yeterli bir yükseklik sağlıyor. Tüplerin arka taraflarının birisinde tuvalet , bir diğerinde ise mutfak var. Her ne kadar dar gibi gözüküyorsa da yüksek hızda giden bir katamaranda bu darlık çok önemli. Mutfak bu sayede her hava şartında kullanılabiliyor.
Şimdi gelelim işin konfor tarafına . Bu genişlik , şu modern 50 feet yelkenlilerde yok. İnanılmaz bir yaşam alanı ve depolama alanı var. Güneş panelleri için bimini üstüne tuhaf çözümlere gerek yok bu katamaranlarda. Tüplerin kapakları , ya da kıç güverte de istediğiniz büyüklükte güneş paneli için yer var. Buz dolabı, buzluk, ne isterseniz çalıştırın işte. Üstelik yelken keyfinizi bozmadan. Ben en çok ön güverteleri beğeniyorum. en önde ağ üzerinde güneşlenip, hemen arkasındaki ahşap deck güverte üzerinde açılır kapanır ahşap , bez şezlonglarda oturup, keyif yapmak mümkün. Keza bunu havuzlukta da yapmak mümkün ama benim gibi kışın da seyir yapanlar için burasını geleneksel bir trawler kokpiti şekilde bol camlı kapalı alan olarak tutmak mümkün.
Ya kıç güverteye me demeli ? Hem paserella hem de yüzme merdiveni olan çözüm muhteşem. Arka güverteye çok basit bir ahşap rampa ile buraya denizden botu almak ne kadar da kolay. Ne mataforaya gerek var ne de başka bir çözüme. Basit ahşap, tekerlekli bir rampa. Hepsi o.
Ege'de meşhur saat 15 den önce yani hava setleşmeden önce bir yerlere gitmek istiyoruz ya. İşte bu katamaran ile sabahın köründe demir almaya gerek yok. 10 gibi çıkın, saat 12 de 20 mil yol yapmış , diğer adaya varmış oluyorsunuz. en önemli kısmını sona sakladım ama.. Katmaran malumunuz bayılmıyor.
Bir önemli özelliği daha var. Hep yazdığım üzere, bir teknede en önemli bölüm dümen. Palayı görmek çok önemli. Şimdi bu katamaran da iki pala var ! kör istedi bir göz hesabı..
Gelelim yapım tarafına. Wharram projelerini elinden biraz iş gelebilen kişilere göre tasarlamış. Su kontrası üzeri epoksi elyaf uygulaması bu katamaranların imalatı için aynı cuk oturmuş. Bu yıl, patalyayı yaparken , en ince su kontrasının dahi elyaf ve epoksi ile nasıl güçlü bir malzemeye dönüştüğünü görüp şaşırmıştım. Yapımında ayrı bir kolaylık da şu. Bu katamaran tam üç bölümden oluşuyor. Tüpler, kirişler, havuzluk. Her birini ayrı yerlerde imal edebileceğiniz gibi , istediğiniz parçadan da imalatına başlayabilirsiniz. Üstelik tek gövdeli tekneler gibi çok yüksek tavanlı bir alana da ihtiyacınız yok. Epoksi elyaf için üç beş kişi toplanıp hoop, ters çevirebiliyorsunuz. Dahası iç bölmelerde ihtiyaçlarınıza göre değişiklik yapmak da mümkün. Benim en çok hoşuma giden yanlarından da birisi bu.
Ucuz olmasının bir nedeni de gövde imalatı için kullanılan tüplerin imalatı için kullanılan malzemenin az olması. 30 feet bir tek gövde yelkenlinin yüzeyi ile bu teknenin yüzey alanı arasında kat kat fark var.
Şimdi sıra çalışma planlarını satın almaya geldi. Çalışma planlarında gerekli malzeme listesi de var. Bu kış da yapacak iş bulduk! Çalışma planları sonrası beli olur ancak benim için en kritik alan havuzluk. Önce havuzluktan başlamayı düşünüyorum. Yaza kadar hep planları incelemiş hem de havuzluğu bitirmiş olurum. Tayo Mar 'ı satmadan da yavaş yavaş imalata başlar, Gelecek kış bu zamanlar hızlanır, 2020 sezonuna yetiştirebilirm diye düşünüyorum. Tayo Mar dan öğrendiğim çok şey var. Hepsini bu imalat sırasında uygulayacağım .
Örnek, güverte aydınlatma kapakları Tayo Mar daki gibi çatı formunda olacak. İçeriyi çok ciddi ferahlatıyor. Keza seyir fenerleri, direk elbette ahşap olacak. Hele sökülüp takılır olduktan sonra. Kuş ağızından farklı olarak çok ilginç bir ahşap direk yapım yöntemi gördüm. Hoşuma gitti. Her durumda yukarı doğru inceliyor olmalı. Lumbozlar yine pirinçten ve yuvarlak olacak tebikide. Henüz merak ettiğim tüplerin nasıl ısıtılacağı.
Neyse dur biraz daha çalışayım ben.
-
Tekne yaptırmak hem çok güzel, hemde çok belalı bir iş. 2006 yılının ağustos ayında çok sevdiğim bir arkadaşımın 3 ortaklı bir projesine başlandı. Tekne trawller 52 idi, lloyds Türkiye’den tadilat projesi onaylatılarak (trawler olduğu için açık alan kısıtlı idi, ana güvertedeki kıç havuzluk arkaya doğru uzatılarak tekne 62 ft oldu) tabi bu arada yaşanöadık problem kalmadı. Tekne 10 yıl kullanıldıktan sonra, geçen sene hala hiçbirimizin tam anlamıyla anlayamadığı ve kabul edemediği gibi Bozburun’da 3 kayıp vererek kaynadı gitti. Hala sigorta parasını ödemedi. Hatta vefat edenlerden biri 16 yaşından küçük olduğu için onada ödemedi. Bu şerefsiz sigorta şirketi ençok poliçesi olan E ile başlayan toplam 4 harfli olan şirket. Ama sürünecek eninde sonunda. Diyeceğim, tekne yaptırmak hem zor, hemde bir sıkıntı olduğunda arkadaşımında yaşadığı gibi sigorta bağlamında yaşanan problemler.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Şunu da koyalım kenara .. Dalgada katamaranlar ne yapıyor ?
wild ride diye youtube de aratırsanız , katamaranların dalgada nasıl davrandığı ile ilgili güzel bir video var.
-
Wild ride araması bilgilendirici sonuçlar vermedi. Peki bu Wharram ne yapıyor?
-
Wild ride araması bilgilendirici sonuçlar vermedi. Peki bu Wharram ne yapıyor?
Ersin sanırım şu videoyu söyledi;
https://www.youtube.com/watch?v=qp9WvZzxdR8 (https://www.youtube.com/watch?v=qp9WvZzxdR8)
Şimdiye kadar 38-46ft arası pek çok modern 4-6 kamaralı mavi yolculuk katamaranı kullandım.
Kötü hava ve dalgalardaki olumsuz hislerim şöyle;
- Hiçbir şekilde denizin "içinde" giden bir deplasman teknesi hissi vermiyor, suyun "üzerinde" giden bir sal gibi hissettiriyor. Garip bir salınımı var.
- Baştan gelen büyük denizlerde dalgadan aşağı düştüğünde kafası tehlikeli şekilde gömülüyor, mecbur çok daha yavaş gitmek gerekiyor.
- Yandan gelen dalgalarda her iki gövde ayrı ayrı yalpaya giriyor, bir dalgadan iki kere sallanıyorsun.
- Direk geriye yatık olduğundan ana yelken klasik kullanılıyor ve büyük alanından dolayı açmak-kapamak-camadan vurmak oldukça zaman alıcı ve yorucu. (evet, elektrikli vinçlere rağmen)
- Kaptan teknenin her yerinden uzak, ekipsiz can sıkıcı/yorucu.
iyi tarafları ise;
- Hem yaşam hem depolama için muhteşem geniş alan.
- Apaz ve geniş apazda müthiş hızlı yelken queyfie! :)
- Tek gövdeli-salmalı teknelerin giremediği en sığ plajlara girebilme. (Yer olmayan restoran iskelesinin sığ-iç tarafına bağlanma bonusu!)
- Çift motor ile her yerde her havada muhteşem manevra kabiliyeti.
- Botu nereye alacağız sorusu yok, kıçta iki gövde arasında yeri belli ve harika.
Elbette bunlar Ersin'in hayal kurduğundan çok daha büyük farklı tekneler, ama dalgaya karşı davranışları benzerdir sanırım.
-
- Baştan gelen büyük denizlerde dalgadan aşağı düştüğünde kafası tehlikeli şekilde gömülüyor, mecbur çok daha yavaş gitmek gerekiyor.
- Yandan gelen dalgalarda her iki gövde ayrı ayrı yalpaya giriyor, bir dalgadan iki kere sallanıyorsun.
- Direk geriye yatık olduğundan ana yelken klasik kullanılıyor ve büyük alanından dolayı açmak-kapamak-camadan vurmak oldukça zaman alıcı ve yorucu. (evet, elektrikli vinçlere rağmen)
Teşekkürler Özgür kaptanım,
Aradığım videoda senin belirttiğine benzer bir şey aradığımdan belirttiğin videoyu bağdaştıramamıştım. Zira videoda çok nadir bir liman girişi izlendiğinden neredeyse bu videonun kasdedilmediğinden emindim.
Benim videodan beklentim şu şekildeydi : Mesela katamaran dalgaların arasında çılgın at gibi zıp zıp zıplıyor (Wild Ride), oysa tek gövdelide bu olmuyor, bu Wharram çok gövdelisinde de olmuyor gibi bir şey. Yani normal catamaran zıplıyor Wharram zıplamıyor gibi...
Sanırım tamamen yanlış anlamış veya algılamışım.
-
Bu arada şimdi aklıma geldi kendi çekme ahşap karavanımı kendim AutoCAD da çizip solidworks de birleştirip sanal ortamda karavanın bitmişini görüp CNC de kestirmiştim,linkini atıyorum belki bazı konularda fikir verir.
Ali özellikle mutfak unitesini çok beğendim. Açık ambar teknelerde çok başarılı ve kullanışlı olabilir.
Bir ara "hollanda Mutfağı" başlığında paylaşmıştım. O çok basitti. Seninki çok başarılı. Tebrikler.
-
Kürekli Wharram
5 dakika 7 saniye
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
O hoşuna gitmediyse hiç yazmayayım Ali
-
Efendim Özgür 'ün yazdıkları önemli. "kat" ların farklı bir salınımı var. Çoğu tek gövde kullanan yelkenci sevmiyor bu salınımı. Salınım da tam oturdu ha. Şimdi bu kat dünyası çok büyükmüş. Apayrı bir sınıf. Aynı motor yatlar gibi düşünülebilir. Daha melez bir sahip kitlesi var. Ama en büyük fark , ya çok zenginler ya da çok fakir.
Birçok wharram katamaranı çerçi teknesi gibi. Ancak açık denizde yelken yapılabilecek en güvenli araç. Wharram kat aynı bir sal özellikleri de gösterdiğinden her bir parçası birbirine bağlanarak tutturulduğundan deniz üzerinde çok daha uyumlu. Ancak bu bile kimilerinin uykusunu kaçırmaya değer.
Gelen eleştiriler daha çok orsaya giremediği ile ilgili. Bir diğeri de tüplerin V kesitini eleştiriyor. Bunun yerine "modern " kat larda U şekli kullanılıyormuş. U kesiti doğal olarak daha çok depolama alanı demek.
Ancak modern kat ların bir sorunu var. Bordaları çok yüksek. BU kadar hafif ve büyük olunca rüzgardan çok etkileniyor. Bu durumda yüksek borda yerine alçak borda kat larda çok önemli. V şekli de bu açıdan değerlendirmek
gerek. V kesit , U kesite göre daha fazla suya batıyor.
Gelelim özelliklerine.
1 Yapımı basit.
2 kullanılan malzeme miktarı az.
3 her bir parçayı ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız yapmak mümkün
4 Yapmak için çok büyük bir kapalı alan gerekmiyor.
5 özellikle boya ve epoksi işlemleri için iki ya da üç kişi rahatlıkla döndürebiliyor.
6 iç yapıda son derece özgür bir kullanıcı tercihi yapma şansı
7 son derece geleneklsel çizgileri var.
8 sökülüp trayler ile çekilebiliyor ya da bir kamyon ile
9 Gövde ile arma uyumu çok iyi.
10 başı kıçı bir.
11 tek gövdeye göre hızlı
12 wing sail ile ciddi bir performans artışı
13 çok hafif. 30 feet kat sadece 1 ton
14 bayılmıyor.
15 10 beygir motor ile 7 knot hız
16 içten takma motorların servis ve bakım zorlukları yok
17 yelken sırasında basitçe motor yukarı kaldırılıyor . Yelken sırasında pervane direnci yok.
18 küçük yelken alanı. Kolaylıkla abarılıyor .
19 düşük bakım maliyeti
20 50 m2 güverte
21 çok fazla depolama alanı bisiklet i dingi ne istersen hepsine yer var
22 parçaların bağlanması nedeni ile deniz yüzeyine uyumluluk
23 Güneş panelleri için çok uygun yerler. Yelken kullanımına asla engel değil.
24 düşük su çekeri nedeni ile kıyılara rahatlıkla yanaşma.
25 Basit bir dolap dümen tertibatı, çok kullanışlı deniz merdiveni, çift demir kullanma imkanı
-
Bu arada şimdi aklıma geldi kendi çekme ahşap karavanımı kendim AutoCAD da çizip solidworks de birleştirip sanal ortamda karavanın bitmişini görüp CNC de kestirmiştim,linkini atıyorum belki bazı konularda fikir verir.
Ali özellikle mutfak unitesini çok beğendim. Açık ambar teknelerde çok başarılı ve kullanışlı olabilir.
Bir ara "hollanda Mutfağı" başlığında paylaşmıştım. O çok basitti. Seninki çok başarılı. Tebrikler.
Teşekkür ederim ağbi alan kişi hayrını görsün,bu arada kendime motor karavan için ikinci el Unimog 1300L bakınıyorum ağbi denk gelir ise motor karavan yapmayı planlıyorum .
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
O hoşuna gitmediyse hiç yazmayayım Ali
Enes çok alıngansın :)
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
O hoşuna gitmediyse hiç yazmayayım Ali
Enes çok alıngansın :)
Alınganlık veya ona benzer bir şey değil anladığım Ali , istersen öğren ama bence özelden yap bu işi. :)
-
Öcal ağabey haklı. Görüştüğümüzde alternatifleri anlatırım. Bu b....n konu ile başlığı daha da fazla dağıtmayalım derim.
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
O hoşuna gitmediyse hiç yazmayayım Ali
Enes çok alıngansın :)
Alınganlık veya ona benzer bir şey değil anladığım Ali , istersen öğren ama bence özelden yap bu işi. :)
Öcal ağbi burası bilgi alış veriş Platformu,yazılan herşey buna benzer bir bilgilenmeye ihtiyaç duyulduğunda bana göre buradan yazılması daha iyidir,bilgi paylaştıkça çoğalır.ENES BENİM ARKADAŞIM SORUN YOK :)
Şu anki teknemde tuvalet sorunu yok zaten.
-
Ersin, belki ben anlama zorluğu çekiyorumdur ; ama hâlâ neden katamarana kanca attığını tam olarak çıkartamıyorum. Özellikle de 30 Ayak olanı.
- Daha kullanılabilir hacimli bir tekne mi istiyorsun?
- Bu nedenle yolcu sayın mı artacak?
- Kapalı yaşam hacimleri sana ve misafirlere daha mı uygun olacak?
- İlla kendi tekneni mi yapmak istiyorsun?
- Ama aklının bir köşesinde ya istediğim olmazsa, beklentilerimi karşılamazsa bari çok da para
harcamayayım fikri mi var?
- Seyir konforundan vazgeçeceğine emin misin?
- Bu katamaranla seyir alanın genişleyecek ve menzilin uzayacak diye mi düşünüyorsun? Öyle ise
nerelere kadar mesela ?
Biraz daha düşünsem bir bu kadar soru daha yımırtlayabilirim. :)
-
Acil durumlar için birçok çözüm var Ali.
Enes kaset tuvalet vardı eski teknede hoşuma gitmedi çöpe attım,kova hiç düşünemem bile :) başka çözüm ne merak ettim ?
O hoşuna gitmediyse hiç yazmayayım Ali
Enes çok alıngansın :)
Alınganlık veya ona benzer bir şey değil anladığım Ali , istersen öğren ama bence özelden yap bu işi. :)
Öcal ağbi burası bilgi alış veriş Platformu,yazılan herşey buna benzer bir bilgilenmeye ihtiyaç duyulduğunda bana göre buradan yazılması daha iyidir,bilgi paylaştıkça çoğalır.ENES BENİM ARKADAŞIM SORUN YOK :)
Şu anki teknemde tuvalet sorunu yok zaten.
Bu bilgi denizde fazla çoğalmasa iyi olur ama Enes isterse yazsın ben karışmam. :)
-
Cem abi sürat sebebi ile istiyordur diye düşünüyorum ben. Oyle mi Böke?
-
Ersin, belki ben anlama zorluğu çekiyorumdur ; ama hâlâ neden katamarana kanca attığını tam olarak çıkartamıyorum. Özellikle de 30 Ayak olanı.
- Daha kullanılabilir hacimli bir tekne mi istiyorsun?
- Bu nedenle yolcu sayın mı artacak?
- Kapalı yaşam hacimleri sana ve misafirlere daha mı uygun olacak?
- İlla kendi tekneni mi yapmak istiyorsun?
- Ama aklının bir köşesinde ya istediğim olmazsa, beklentilerimi karşılamazsa bari çok da para
harcamayayım fikri mi var?
- Seyir konforundan vazgeçeceğine emin misin?
- Bu katamaranla seyir alanın genişleyecek ve menzilin uzayacak diye mi düşünüyorsun? Öyle ise
nerelere kadar mesela ?
Biraz daha düşünsem bir bu kadar soru daha yımırtlayabilirim. :)
Hımm takıldım şimdi 30 feet doğru bir tercih değil mi :)
-
30 ayak dedim çünkü sen hep otuz ayaktan bahsediyorsun.
Diğer taraftan sorularım genel olarak katamaran için geçerli. 30 ayak ta tuz biberi işin.
-
Yıllar önce bir dizi de geçmişti. ''Asistan Korkmaz mevzuyu dağıt''. ;D
Bir hatırlayalım dedim hani İtalya'ya gidiyorduk. ::)
Katamaran imalatı falan gibi konular ile forumumuz uyutulmaya mı çalışılıyor. ?0-?
Tekne satışa çıktı proce rafa mı kalktı. ;)
Bence esas proce, Tayo Mar'ı satmayıp ahşap guletler ile kapışmaktır. :)xx :)xx :)xx
-
:)
Hoşuma gitti. Bir tane bulup seyir yapmadan birşeyler söylemek zor tabi. 30 feet katamaran ile cayır cayır okyanusta geziyor adamlar. eh ben de maltaya kadar giderim diye düşünüyorum. Hızlı tekneler ve genişler . Uzun seyirler için denizin üstünde olmayı sevenler için ideal diye düşünüyorum. Günlük ortalama 150 mil yapılabilecek tekneler gibi duruyorlar.
Bir diğeri de kendi teknemi yapmak istiyorum. Bunu yapabileceğime gözüm kesti. Yazdığım özellikler önemli. Yapım genel giderleri daha düşük. Bu sene havuzluğu yapayım diyorum. Seneye sezona yetiştiririm gibi duruyor.
Bir diğer özellik ise sert havalarda da yelken yapmak daha mümkün gibi. Bunu Tayo MAr da da yapıyorum ancak 20 30 knot arası havalarda deniz de dalgalı ise tek başına yelken yapmakta zorlanıyor insan. Yelken küçültünce de hız düşüyor. sanki katamaran da sert havalarda bayılmadığı için yelken küçültmeden de seyir yapabilirmişim gibi geliyor..
elbette bir seyir yapmadan bir şeyler söylemek zor. Ne yazık ki hiç Türkiye de wharram göremedim. Yunanistanda bir tane satılık var ama o da 26 feet. Üstelik mail de atılamıyor. Outluuk gerekiyor. Bende de outlook yok.
-
:)
Hoşuma gitti. Bir tane bulup seyir yapmadan birşeyler söylemek zor tabi. 30 feet katamaran ile cayır cayır okyanusta geziyor adamlar. eh ben de maltaya kadar giderim diye düşünüyorum. Hızlı tekneler ve genişler . Uzun seyirler için denizin üstünde olmayı sevenler için ideal diye düşünüyorum. Günlük ortalama 150 mil yapılabilecek tekneler gibi duruyorlar.
Bir diğeri de kendi teknemi yapmak istiyorum. Bunu yapabileceğime gözüm kesti. Yazdığım özellikler önemli. Yapım genel giderleri daha düşük. Bu sene havuzluğu yapayım diyorum. Seneye sezona yetiştiririm gibi duruyor.
Bir diğer özellik ise sert havalarda da yelken yapmak daha mümkün gibi. Bunu Tayo MAr da da yapıyorum ancak 20 30 knot arası havalarda deniz de dalgalı ise tek başına yelken yapmakta zorlanıyor insan. Yelken küçültünce de hız düşüyor. sanki katamaran da sert havalarda bayılmadığı için yelken küçültmeden de seyir yapabilirmişim gibi geliyor..
elbette bir seyir yapmadan bir şeyler söylemek zor. Ne yazık ki hiç Türkiye de wharram göremedim. Yunanistanda bir tane satılık var ama o da 26 feet. Üstelik mail de atılamıyor. Outlook gerekiyor. Bende de outlook yok.
-
Bu Wharram ben dahil bir çok üyenin dikkatini cezbetti..
Sanırım forum dışından da,takip ediliyordur meraklıları tarafından..
Öyle bir ballandırdın ki tekneyi :)..
Dediğin sürede yap,eminim arkandan yapacak bir sürü meraklısı çıkacaktır..
Saydıgın kriterler içinde motor kısmı kafama yatmadı benim (hiç tecrübem olmamasına ragmen)
5.5 -6 metre genişligin de,teknenin ortasından sallandırılan 9hp lik bir makina,o katamaranı stabil bir şekilde itemez gibi geliyor(rota da gitmez) mantık olarak bana,hele kötü denizde hiç iş'e yaramaz gibi..
iskele,sancak kanoların kıçına yakın bir yerde çift makina daha stabil ve iş görür benim fikrim..kuyu yapılabilir makinalar oraya konabilir,tabi plan buna izin verirse..
-
Yunanistanda bir tane satılık var ama o da 26 feet. Üstelik mail de atılamıyor. Outluuk gerekiyor. Bende de outlook yok.
Bahsi geçen Freyia adlı tekne 2015 yılında da satışa çıkmış. o yıl yayınlanan ilanda daha detaylı fotoğraflar mevcut.
http://www.multihulls.uk.com/index.php/wharramcats/1295tiki26
Yeni ilanla ilgili broker irtibat bilgileri
+44 1752 852222
+44 7773330321
scott.brown@multihulls.uk.com
not: işine yararmı bilmem ama bir önceki sahibinin mail adresi şöyle mutiusm@gmail.com
not2:bu konuya yazdığım bir önceki mesajda bir kaç tekne daha yazmıştım sana sanırım dikkatinden kaçtı.
-
Polinezya Katamaran Birliği resmi dergisi 'The Sea People Magazine/Sailorman'
http://pca.colegarner.com/index.html
(http://pca.colegarner.com/SeaPeople-005-a-349.jpg)
1967-1982 yılları arasında Sailorman adıyla yayınlanmış.
1983-2010 yılları arasında ise The Sea People Magazine/Sailorman.
PDF halinde indirmek için;
Sailorman: http://pca.colegarner.com/sailorman.html
TSP Magazine: http://pca.colegarner.com/sea.people.html
-
Bir mesaj daha gönderip kapatayım pc yi.
Yabancı forumlarda geleneksel polinezya katamaranlarının daha güncel halini soranlara, Mike Waller'ın Coral Cove serisi önerilmiş.
Mike Waller Coral Cove konseptini şöyle açıklamış;
The Coral Cove 31 is intended to fit somewhere between the polynesian catamaran concept and more high tech. catamarans. The Coral Cats use absolutely no exotic materials. To keep construction simple and costs low they are designed for all plywood construction, using the proven timber / epoxy construction technique.
http://www.wallerdesign.com.au/cc31.html
-
Erdem verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim. Diğerlerine de baktım ancak Yunanistan da olanı gidip görmek istiyorum andan..
-
(https://i.hizliresim.com/JZLp3j.jpg) (https://hizliresim.com/JZLp3j)
(https://i.hizliresim.com/jgJ4Bj.jpg) (https://hizliresim.com/jgJ4Bj)
Gördüğünüz 38 feet. Ancak iki tüp arasındaki kamara tam da istediğim gibi. Tabi hacmen. Benim bu orta kamara daha klasik olacak tabi.
-
Ekteki videoya göre Wharram'ın bazı modellerinde "hobby horse" sorunu var gibi görünüyor.
Dalganın en az düzeyde olduğu zamanlardaysa 45 açıyla rüzgar üstüne gidebilliyor.
-
Buehler 'in ofisinden yanıt geldi sonunda. Projeleri yeniden satmaya başlamışlar. Grizzly bear .. Özellikle armasına hayran kalmıştım. Tek direk ve baston ile resmen uskuna gibi bir arma. Trinket normalde daha küçük oluyor bu tür iş teknelerinde ancak rahmetli bu trinketi büyük yapmış. Arma detayları üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken tarzda .
-
Ersin reis, beni oyle zehirledin ki sorma ? :D Bu yazinin tamamini okuduktan sonra, yaklasik bir aydir, katamaranlar ile yatip kalkiyorum. Wharram dizayni olanlarin sanirim tamamini internette inceledim, Youtube videolarini izledim. Hele bir de Youtube da SYLuckyfish serisi var ki sorma.Once Tiki 26 ile baslayan arastirma, uzun bir sure Tiki 30 incelemeleri, derken Tiki 38...
Wharram sitesinde ;
Materials Costs 2012
Classic Designs GBP (£)
Maui 3,000
Hinemoa 6,000
Tanenui (Ply) 11,000
Tangaroa Mk IV 31,000
Raka 27,000
Narai Mk I/Mk II 43,000
Narai Mk IV 44,000
Ariki 44,000
Tehini 50,000
Coastal Trek/Tiki Designs GBP (£)
Hitia 14 2,000
Hitia 17 3,000
Tiki 21 5,500
Tiki 26 9,000
Tiki 30 13,000
Tiki 31 15,000
Tiki 38 35,000
Tiki 46 52,000
Pahi Designs GBP (£)
Pahi 26 (Tikiroa) 9,000
Pahi 31 (Areoi) 16,000
Pahi 42 (Captain Cook) 44,000
Pahi 63 (Spirit of Gaia) 65,000
Ethnic Designs GBP (£)
Melanesia (16') 300
Tahiti Wayfarer (21') 2,000
Amatasi (27') 4,000
Tama Moana (38') 15,000
seklinde pound cinsinden maliyetler buldum. Daha sonra youtube da gezinirken izledigim bir Tiki 26 videosunda ( https://www.youtube.com/watch?v=U9t6v7Q64zY ) da 9170 Euro bir maliyet ile karsilastim. Rakamlar birbirine yakin ve dogrular nitelikte idi. Tekneler suda cok hizli, yapimi basit. Ancak her guzelin kusuru oldugu gibi bunlarinda kusuru ic mekan darligi, hatta 38 ft gelene kadar nerede ise ic mekan ayni ebattaki, farkli bir mono/multihull tekneye gore yok denecek kadar az. Surekli olarak evin ( teknenin ) terasinda, pufur pufur bir yasam. Yav bunun yagmuru, firtinasi, sogugu yok mu ? Neyse konuyu dagitmadan devam edeyim. Yavas yavas gozumuz baska secenekeler aramaya koyuldu ama, maliyet kaygisi ile hala bir sansi var wharram dizaynlarinin.
Evet baska secenekler arar iken kendimi, K-Designs urunlerini incelerken buldum.
-
KD 860 modeli bu katamaran istanbul'da yapilmis. Bu tekneyi goren arkadasimiz var mi acaba ? Kullanicin yorumlari ve degerlendirmeleri bizler icin cok degerli olacaktir. Bu ebatlarda ki bir katamaran icin. Ozellikle de maliyet degerleri bu olculerde ki bir tekne icin ?
asagida ki foto ayni modelin farkli bir ornegi..
-
Bu linkte de yapilmis orneklerin bir slayt sunumu bulunmaktadir. https://www.youtube.com/watch?v=Bv-ath_xmjY
Arastirmalar neticesinde bu modelin biraz buyutulmus halinin de http://catnano.com/ Almanyada uretildigini gordum..
-
Catnano fotolarina devam....
-
Dis gorunum fotolar..
-
Sonuncu ekler...
-
Ersin reisimizin sorusuna devam edelim. Gercekten zor mu ? Boyle bir tekneyi kendimiz yapamaz miyiz ? Avustralya ve Brezilya gibi ulkelerde, ( ki bu ornekleri cogaltabiliriz. Ilk aklima gelenler. ) bu tur teknelerden kendi baslarina uretiyorlar ve yillarca acik denizlerde geziyorlar..
-
Ersin reisimizin sorusuna devam edelim. Gercekten zor mu ? Boyle bir tekneyi kendimiz yapamaz miyiz ? Avustralya ve Brezilya gibi ulkelerde, ( ki bu ornekleri cogaltabiliriz. Ilk aklima gelenler. ) bu tur teknelerden kendi baslarina uretiyorlar ve yillarca acik denizlerde geziyorlar..
Böyle bir tekneyi kendimiz yapabiliriz. Ama mesela ben yapamam, o kadar sabrım yok. Fakat gördüğüm, yapılabilirlik için herşey maksimum sadeleştirilmiş. Kesitler insanı hiç uğraştırmayacak görünüm de.
-
Bence zor olan teknenin yapımı değil, donatılması. Hem asıl maliyeti donanım ve aksesuar oluşturuyor, hem de ciddi teknik bilgi yada teknik yardım gerektiriyor. Elektrik tesisatı, arma, su tesisatı gibi sistemlerde yapılacak basit hatalar ciddi riskler doğurabiliyor.
-
Ali ve Deniz reislerim, dusuncelerinize katiliyorum. Tiki 31 ve Tiki 38 study planlarini incelemek uzere satin aldim. Ancak daha once belirttigim, surekli buyuk bir terasta yasamak, bizim denizlerimiz icin ne kadar uygun olur dusuncesi ile Wharram projelerini simdilik derin dondurucuya koyup beklemeye aldim. Sonrasinda inceledigim KD 860 katamaranin ic salon darligi ve tavan yuksekliginin en alcak yerinin 1.5 civarlarinda olmasi, bir tik daha buyuk bir projeye yonelti beni. Bu sefer yine Bernd Kohler K-design projesi KD 1000 study planini satin aldim. KD860 ile KD1000 arasinda ciddi bir kullanim ve mekan farkliligi var. Geldik Deniz reisimiz dedigi konuya ; kaba bir arastirma ile sadece kabuk yapiminda kullanilacak epoxy, marin kontaplak ve ahsap yaklasik olarak 90 000 TL civarinda cikti. Yani boya, macun, direk, yelken ve yelken ekipmanlari,hatchler ile iki adet 9.9 outboard motor hesapta yok. Kullanilacak el aletleri ve iscilikte hesapta yok.
Tekneyi donatmak konusuna zaten hic girmiyorum. Bunlar en basitinden yuzdurme anlaminda yapilmasi gereken asgari calismalar. velhasil biraz karamsarlik kapladi icimizi. ?0-? Hayalleri biraz daha erteleyecegiz sanirim. Butceyi denklestirinceye kadar.
KD 1000 ile ilgili gorseller asagidadir. Teknenin bitmis bir ornegi henuz yok. Facebook uzerinden bir yapimci Kahuna II olarak imal etmekte. https://b-m.facebook.com/kahunaII/ adresinden ulasabilirsiniz yapim asamalarina. Study plan ile bana gelen gorselleri asagida paylasiyorum. Isteyen reisler ile elimde bulunan study planlari ozellen paylasabilirim.
-
Geri geldiğimde açtığım bu konunun hala en çok görüntülenmiş konu başlığı olması şaşırttı beni. Anlaşılan her türlü olumsuz yorumlara rağmen ciddi sayıda tekne yapmayı merak edenler var demek ki.
Bu konu başlığına yazdıktan sonra kendi bloğumda bu konu ile ilgili hayli çalıştım. Hatta Wharram 'ın 30 feet tiki modelinin çalışma planlarını satın alıp ciddi ciddi çalıştım. Yetmedi Türkiye 'de Ayvalık barınağında bir tiki 30 buldum. Sahibi İngiltere'de yaşıyor. Pandemi olmasaydı bu yaz beraber seyir yapacaktık ve ben son kararımı verecektim. Kısmet değilmiş.
Teknenin çok ilginç bir hikayesi de ver. Yapan bir Ukraynalı. Sevgilisi ile Kırım'dan yola çıkıp, Karadeniz 'i , boğazları geçip Ayvalık 'a kadar gelmişler. Üstelik motorsuz. Ayvalık'ta her ne oldu ise ciddi kavga etmişler. Kız gitmiş. O moral ile Ukraynalı da yok paraya katamaranı satmış bu arkadaşa. Uygun fiyata anlaşabilseydik alıp renove etmek en mantıklısıydı ama yeni sahibi maliyetinden yüksek bir fiyat isteyince anlaşamadık.
Küçük bir tekneyi dahi denize indirmenin sorun olduğu günümüzde bu katamaran kumsala çıkabilme özelliği ile çok iyi bir çözüm gibi duruyor.
Tekneyi araştırırken en çok ilgimi çeken seyyar tuvalet olmuştu. Ben çok takip etmiyordum ancak adamlar bu seyyar tuvalet işini aşmışlar açıkçası. Neredeyse evde kullanılabilir konfora ulaşmışlar. Son derece pratik bir şekilde marina da tuvalete boşaltıyorsunuz. Ne pis su tankı , ne macaratör, ne gövdeyi delme, vana problemi hiç biri yok. küçük bir kutu şeklinde her türlü problem çözülmüş durumda.
Bir de Kompost tuvaletler var. Bunlar pahalılar ancak uzun yol yelkencileri için çok iyi çözüm. Kullananlar çok memnun.
Her durumda en kötü 16 feet olan sportif amaçlı olanı yapacağım gibi duruyor.
Aslında en ideal boyutu 38 feet olanı. Gerçekten iyi. Ancak Kech armaya ihtiyaç duyması maliyetleri artıran en önemli problem.