Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?

  • *
  • İleti: 1461
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#150: 27 Ağustos 2017, 20:06:52
İki küçük ekleme yapayım;

Amerikalıların (veya her kim yapıyorsa) evde bahçede ahşap tekne yapma sebebi daha ucuza kaliteli tekne yapabilmek içindir. Bahçede vakum infüzyon polyester yapılamadığı içindir.

Egede 20+ havada ister tirhandil, ister tahiti keç, ister modern fiber teknen olsun mutlu mesut yukarı çıkılmıyo. Az veya çok dayak yiyor yoruluyor ve mutsuz oluyorsun. (Her çeşidini yedim biliyom).
Burada mutluluğu arttıran tek kriter tekne boyu.

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#151: 27 Ağustos 2017, 21:37:33
Birinin "baba annesinin" vecizesi hayatın her sahnesinde/ sekansında geçerlidir. "Her seçim bir vazgeçiştir". Doğru değil mi?

Plastik seçersen ahşabın avantajlarından ve sana verebileceği romantik  ve nostaljik  duygulardan, daha pekçok "derin" bilgi ve birikimden, ahşap seçersen kıvraklıktan, çağdaş olmaktan / görünmekten, tornistanda kostaklanmaktan, yeri geldiğinde hoop diye denize atmaktan vazgeçiyor olacaksın.

Bu seçim de biraz "inanç" gibi.  Nedeni niçini olsa da karşı taraf anlamamak ve/ya kabul etmemek  için direniyor.

Oysa Posseidon kızıp köpürdüğünde, esip gürlediğinde tokadını atarken "Aaaa bu pilastikmiş az kollayayım yavaş vurayım / Vaaay bu ahşapmış. Densiz! Kendini beğenmiş!!!  Al sana dev dalgayı da gör gününü" demiyor.  ;)
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#152: 27 Ağustos 2017, 21:43:50
İki küçük ekleme yapayım;

Amerikalıların (veya her kim yapıyorsa) evde bahçede ahşap tekne yapma sebebi daha ucuza kaliteli tekne yapabilmek içindir. Bahçede vakum infüzyon polyester yapılamadığı içindir.

Egede 20+ havada ister tirhandil, ister tahiti keç, ister modern fiber teknen olsun mutlu mesut yukarı çıkılmıyo. Az veya çok dayak yiyor yoruluyor ve mutsuz oluyorsun. (Her çeşidini yedim biliyom).
Burada mutluluğu arttıran tek kriter tekne boyu.

öZgür (mobil)

Özgür, birkaç soru sorabilir miyim ?

Sert havayı kaç knot'dan itibaren sert hava olarak nitelendirirsin?

Ege'de "Yukarı çıkarken" etapları, önceden belirlenen rotadan şaşmadan mı tamamlamak istersin? Şaşarsan tolaransın ne kadardır?
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#153: 28 Ağustos 2017, 07:02:54
Cem Gür ün sorduğu sorular önemli. Arada kaynatmadan devam edelim. Konu ahşap da değil aslında.

Burak doğrular sanırım, arkadaşı Leo ve bir kaç kişi daha fiber tekne döktüler daha yeni. Komedi maliyetler ile . Leo yetmiş yaşın üstünde.

Adam bu saatten sonra , ne teknesi demiyor fiber tekne yapıyorlar dostları ile birlikte.

Kimseye teknene buzdolabı alma demiyorum ben. Buzdolabından önce daha önemli önceliklerin olabileceğini harırlatmaya çalışıyorum. Buzdolabı koy. Ama güneş panellerini bimini üstüne sabitlersen , biminiyi yelken yaparken kapatamazsın. Kapatmaz isen ana yelkeni göremezsin. Göremez isen trim yapamazsın.

Koskoca tekne tasarlıyorlar, hala güneş panellerini koyacak yer yok. Teknenin kıçına tuhaf bir taşıyıcı ve üzerinde panel koymak zorunda kalıyorsun. Al işte Bülent yaptırdı en son. Kusura bakmayın ama çok çirkin. Gözünüz alıştığından size çirkin gelmiyor.

Aali geçenlerde bir tekne tasarımı koymuştu, ukalalık ettik şöyle böyle diye. Ama teknenin en önemli özelliği arkasındaki uzantı idi. Burası çok rhatlıkla depolama alanı ve güneş panelleri için ya da güneşlenmek için diye açıkladı da şaşırıp kaldık.

Dünya çapında eski tekneleri revize edenler var, eski teknelerden esinlenip , yeni modeller geliştirenler var. Kendisi yapanlar var. En basitinden dingi yapıyor adam .

Yüzlerce seçenek var. Farklı armalar var.

50 feet ve üzeri teknesi olanlar alınmasın sakın . Teknik bir detay yazacağım. 50 feet teknenin cenovasını açık haldeyken gördünüz mü? Ben korkarım o yelkeni açmaya. Adam 50 feet tekne tasarlamış hala tek direk.

Hep meşhur hikayedir anlatılır. Ustayla anlaşırsın , parayı alır tekneyi bitirmez sürekli para ister geyiği. Ben ve benden beter adamlara denk gelirse yadı gülüm keten helva.

Bu ülkede bir şekilde tekne yapımı teşfik edilmeli. Bu konularda kulis yapılmalı. Kusura bakmayın ama maci kart sıkıntısından daha önemli bir konu bu. mavi karta kafa yorduğumuz kadar buna da kafa yoralım.

Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Mustafa abi gitti gezdi. Kurcaşile de öyle proje götür , tekne yaptırsınlar, uğraşmıyorlar bile. Adam balıkçılara kayık çakıp duruyor babadan kalma method ile. Ne uğraşır senle. Kala kala bilinen Tuzla kalıyor. Eh rakipsiz kalırsan fiyt da ona göre olur. Tuzla fiyatları İngiltere deki tersane ile aynı neredeyse.

O yüzden , önce bir yer bulunacak, sonra marangoz. Olmadı fiber ustası da olur.

Önce formdan konuşacağız, sonra armadan, sonra malzeme seçeriz, ahşap mı , fiber mi saç mı alüminyum mu olsun.

Kabuk maliyeti teknenin sadece max %20 sini geçmiyor. Tüm tekneyi tik yapsan, toplamda maliyeti belki %5 oynatır.

Hiç güzel örnekler yokmu.. ? Kalaycıoğlu na tekne tasarlatıp, adamın tersanesinde yapılmış 8 m. Tekne var. Betül kullanıyor cayır cayır. Tejk başına Karadenize gitmişliği var. Mükemmel bir tekne. Kooparatif olarak yaptırmışlar. Felaket hızlı, çok iyi tasarlanmış bir tekne. Geçen yıl bir kopyasını sarıyorlardı. 20 bie Euro ya satamadı sahibi.

Yalvardım tekne arayan bir çok dosta gidin bakın diye , gidip bakmadılar bile.

Neyse.. Yanlış anlaşılmasın aman, ben tercihlerini yapmış dostlara yazmıyorum bu yaşadıklarımı ya da öğrendiklerimi. Yarın öbür gün birileri de tekne yaptırmak isterse neler araştırılmış, neler konuşulmuş okunsun diye yazıyorum.

Yoksa kiminle niye tartışalım ki. Bulursun bir proje yaptırır gezersin.. Maksat o değil işte.,
  • IP logged

  • *
  • İleti: 659
    • S/Y DUA-1 SEYİR DEFTERİ
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#154: 28 Ağustos 2017, 08:02:53
Fiber tekneyle bakıyorum,  ici alabildiğine Maun ahşap kaplanmış, güvertesi, havuzluğu tik, dokunuyor seviyorum ellerimle, ahşabı hissediyorum. Kabuk fiber bana güven veriyor,  sezonluk bakımlarda büyük kolaylık sağlıyor. Ozmoz diye bir hastalık var ama o da çok az fibercirin karşısına çıkıyor.  Ahşap tekneyle bakıyorum, onun da içi ahşap ve sevilesi,  koklanası. Ama dışına bakıyorum ahşap tekne olduğunu anlamak için kırk inceleme yapmak lazım. Dışı polyester sarılıp bir güzel kundaklanmış, fiber olmuş yani. Kaldı mı öyle kalafatlı,  dışı sadece vernikli tekneler? Çok nadir. Benim gördüğüm Fiberler ahşaplaşmış; ahşaplar fiberleşmiş.   Ahşabın bir de içten içe devam eden ve anlaşılması çok zor kurt sorunu var.  Yanılıyor muyum?
  • IP logged
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#155: 28 Ağustos 2017, 11:58:38
Hulusi reisim,  ben fiber tekneye karşı değilm. Bu karıştırılıyor. Su kontrası olarak bilinen malzeme ne kadar ahşaptır? Tartışılır . Ama kullanışlı ve dayanıklı bir malzeme ve kullanılıyor. Bu tür malzemelerde epoksi , elyaf çözümler harikalar yaratıyor.

imal etmesi kolay, sonrasında da bakımı kolay ve ucuz malzeme aradığınızda endüstriyel ahşap malzeme öne çıkıyor. Bu endüstriyel ahşap ürünler ve bağlayıcıları son derece güzel görüntü de veriyorlar.

Form ve arma kalıyor geriye. Uzun yol yapanlar , " seperated rig " tercih ediyorlar. Yani kocaman cenova küçük ana yelken tercih etmiyorlar. " cutter " , kotra arma tercih ediliyor genelde.

Yani , tekne kabuğu üzerine yelken alanını dağıtıyorlar. Çift direkli, kotra arma bir yelkenli, farklı havalarda farklı yelken kombinasyonları sağlıyor size.

Yelken alanını , kabuk üzerinde dağıttınızmı, bunu en iyi omurga ya da omurga salmaya yakın salma tipleri ile mükemmel uyum sağlıyor bu arma.

Tekneniz hele birde başı kıçı bir ise , pupadan gelen denizlerde daha az aykırılıyor, aynı pruva da olduğu gibi yarıyor dalgayı.

Çift direkli bir yelkenli , daha konforlu seyir yapmanıza neden oluyor. Daha az bayılıyor, daha az baş kıç yapıyor çünkü.

Hele bir de palası dışarda ise , mis gibi gözünüzün önünde.. Yeke dümen ile yelken triminiz ne derece doğru rahatlıkla anlayıveriyorsunuz. Triminiz doğru değilse , pala üzerindeki yükü hissediyorsunuz çünkü. Doğru trimde ise hafliyor dümen.

Bu tür bir tekneyi ahşap yerine , saç, alüminyum , fiber de yapabilirsiniz. Alüminyum hele mükemmel olur. Fiber de olur. West sail, baba , bunlar bahsettiğim forma yakın fiber tekneler mesela.

Omurga salmanın dez avantajları yok mu. Var elbet, tornistanda dümen dinlemiyor, bordadan gelen denizlerde dalganın  alttan yuvarlanması zor oluyor benim gördüğüm.

Ahşap, kolay işlenilebilirliği ve sonrasındaki servis kolaylıkları ile öne çıkıyor. Diğer malzeme tipleri ciddi uzmanlık istiyor çünkü.

Kurt konusuna gelince, eh bu konuda bir döküman bile yok Türkçe . Mutlaka vardır belki ama teknesine kurt girince , ne yapılması gerektiğini yazan bir ben varım sanal ortamda.

Emprenye ettinizmi , kurt murt girmez teknenize. Sorun emprenye edilmemiş ahşapta çıkıyor ortaya.

Üstelik , kurt fiberi de yiyor bilginize. Yeri gelmişken yazayım, elma kurdu gibi yemiyor ahşabı. İçinde büyüyor ve büyüdüğü kadar zarar veriyor. Bulunduğu ahşaba değil , dışarı yumurtluyor. Milyonlarca ama.. Hayatına erkek başlayıp, ahşaba girince dişi oluyor. En fazla iki yıl yaşıyor. En büyüğü 12 cm kadar oluyor. Mayıs - Ekim ayları arasında yumurtluyor. O yüzden ahşap bir tekneyi bu aylardan önce karaya alıp, zenhirlisini atmak iyi bir koruyucu yöntem oluyor. Ahşaba her yönden giriyor ancak su yolunda ilerliyorlar. Nerde olduğunu bulmak kolay oluyor yani. Tüm bunları yabancı kaynaklardan derlemiştim. Hiç Türkçe kaynak Yoktu.

Benim palamın yanaklarını , ve buna bağlı su kontrasını yemişlerdi. En iyi çözüm komple değiştirmek. Ben de öyle yapmıştım.

Tüm pala bana 450 TL ye mal olmuştu.. İşçiliğini katmıyorum. Ben kendim yaptım malum.

Yani illa ahşap olacak diye bir derdim yok. Yelkenli bir teknenin önceliği yelken olmalıdır.

Her havada gidebilen, üstelik konforlu gidebilen yelkenliler var. Mustafa abinin videosuna baksanıza.. Hava nasıl. Adam durmuş leylekleri çekiyor. Mustafa abinin dehşet tecrübesini bir yana bırakıyorum. Bu denizde , 30 feet baba birinci camadan da kendi kendine giderken sorsak mı başka yelkenli gördü mü acaba? belki yarışçılar çıkmıştır.

Benim " cenova drive " diye ismi taktığım, cenova gücü ile yürüyen, ütü şeklinde , küçük ana yelkenli tekneler dışında armalar, tekne modelleri, ve isterseniz yapım seçenekleri var.

Benden başka da yazan yok zaten.. Hem fikir olan da yok zaten.

Bir deli benim her halde bu köyde..



Tekneye ilave edilecek her türlü ekipman , buz dolabı, güneş paneli, işte aklınıza ne geliyorsa, bunların teknenin denizciliğini engellememesi gerektiğini söylüyorum ben.

Mesela bu " flush deck " tabir edilen kamara olmayan düz modeller , güneş paneli koymak için ne kadar da müsait. Keza hech kapaklarının üzeri. Güneş panelleri için çok uygun.



  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#156: 28 Ağustos 2017, 12:14:28
Matafora ne kadar güzel yaparsanız yapın hangi ıyi ustanın elinden çıkarsa çıksın kesin olarak güzel bir görüntü sergilemiyor.

Ama
1. Bot için harika yer acıyor.
2. Panelleri koyacak yeriniz oluyor ve böylece  bimini kapanıyor.
3. Fazladan monte ettiğiniz koç boynuzları çeyrek portucluk alan sağlıyor.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#157: 28 Ağustos 2017, 13:48:14
Ersin reisim bir iki ekleme - düeltme de ben yapayım  ve fikirlerimi de söyleyeyim.

Hulusi reisim,  ben fiber tekneye karşı değilm. Bu karıştırılıyor. Su kontrası olarak bilinen malzeme ne kadar ahşaptır? Tartışılır . Ama kullanışlı ve dayanıklı bir malzeme ve kullanılıyor. Bu tür malzemelerde epoksi , elyaf çözümler harikalar yaratıyor.

O malzemeye kompozit deniyor , diyagonal çıta kaplama da yapılır ve böyle diyagonal üç kat çıta kaplama 3-4 mm. sac tekne dayanınıklığı verir bildiğim.


Form ve arma kalıyor geriye. Uzun yol yapanlar , " seperated rig " tercih ediyorlar. Yani kocaman cenova küçük ana yelken tercih etmiyorlar. " cutter " , kotra arma tercih ediliyor genelde.

Yani , tekne kabuğu üzerine yelken alanını dağıtıyorlar. Çift direkli, kotra arma bir yelkenli, farklı havalarda farklı yelken kombinasyonları sağlıyor size.

Cutter iyidir uzun yol ve sert hava için ancak çift direk = çift arma güvertede kalabalık yaptığı gibi aynı zamanda armanın bakım işlerini çoğaltıyor , bu nedenle artık çok tercih edilmiyor.

Tekneniz hele birde başı kıçı bir ise , pupadan gelen denizlerde daha az aykırılıyor, aynı pruva da olduğu gibi yarıyor dalgayı.

Kano kıç ve karpuz kıç ile yawl da iyidir.

Çift direkli bir yelkenli , daha konforlu seyir yapmanıza neden oluyor. Daha az bayılıyor, daha az baş kıç yapıyor çünkü.

Hele bir de palası dışarda ise , mis gibi gözünüzün önünde.. Yeke dümen ile yelken triminiz ne derece doğru rahatlıkla anlayıveriyorsunuz. Triminiz doğru değilse , pala üzerindeki yükü hissediyorsunuz çünkü. Doğru trimde ise hafliyor dümen.

Yeke dışarıda demek istedin herhalde , yeke içeride de olsa aynı hissi veriyor. Hidrolik olmayan halatlı sistem dolap dümenlerde de o kadar olmasa da hissedebiliyorsun.

Bu tür bir tekneyi ahşap yerine , saç, alüminyum , fiber de yapabilirsiniz. Alüminyum hele mükemmel olur. Fiber de olur. West sail, baba , bunlar bahsettiğim forma yakın fiber tekneler mesela.

12 m. den küçük sac tekneler ağır oluyor , iyi değil derler.


Omurga salmanın dez avantajları yok mu. Var elbet, tornistanda dümen dinlemiyor, bordadan gelen denizlerde dalganın  alttan yuvarlanması zor oluyor benim gördüğüm.

Genelde baştan kara yanaşırlar o nedenle. Dalganın yuvarlanması anlaşılmadı. Tekne martı gibi yükselip inmiyormu dalga geçerken. ?

Ahşap, kolay işlenilebilirliği ve sonrasındaki servis kolaylıkları ile öne çıkıyor. Diğer malzeme tipleri ciddi uzmanlık istiyor çünkü.

Kurt konusuna gelince, eh bu konuda bir döküman bile yok Türkçe . Mutlaka vardır belki ama teknesine kurt girince , ne yapılması gerektiğini yazan bir ben varım sanal ortamda.

Ben yazdım  Ge-Ko da. Hem netice de aldım tedaviden. Birisi oradan alıp bana iletirse burada da yayınlarım. :)

Emprenye ettinizmi , kurt murt girmez teknenize. Sorun emprenye edilmemiş ahşapta çıkıyor ortaya.

Çok doğru.

Üstelik , kurt fiberi de yiyor bilginize. Yeri gelmişken yazayım, elma kurdu gibi yemiyor ahşabı. İçinde büyüyor ve büyüdüğü kadar zarar veriyor. Bulunduğu ahşaba değil , dışarı yumurtluyor. Milyonlarca ama.. Hayatına erkek başlayıp, ahşaba girince dişi oluyor. En fazla iki yıl yaşıyor. En büyüğü 12 cm kadar oluyor. Mayıs - Ekim ayları arasında yumurtluyor. O yüzden ahşap bir tekneyi bu aylardan önce karaya alıp, zenhirlisini atmak iyi bir koruyucu yöntem oluyor. Ahşaba her yönden giriyor ancak su yolunda ilerliyorlar. Nerde olduğunu bulmak kolay oluyor yani. Tüm bunları yabancı kaynaklardan derlemiştim. Hiç Türkçe kaynak Yoktu.

Kurt normal fiberi veya marin kontraplağı heleki epoksi kaplanmışsa yiyemez içindeki kimyasallardan dolayı. (Kontraplak yapılırken ethanol ve üre karışımından bir tutkal kullanılıyor. )

Döküman yok ama ustaların beş altı senede bir teknenin altındaki boyayı pürmüzle yakmalarının sebebi ahşapta kurt varsa yok etmek içindir ,sadece boyayı temizlemek için değil. :)

Benim palamın yanaklarını , ve buna bağlı su kontrasını yemişlerdi. En iyi çözüm komple değiştirmek. Ben de öyle yapmıştım.

Tüm pala bana 450 TL ye mal olmuştu.. İşçiliğini katmıyorum. Ben kendim yaptım malum.

Yani illa ahşap olacak diye bir derdim yok. Yelkenli bir teknenin önceliği yelken olmalıdır.

Her havada gidebilen, üstelik konforlu gidebilen yelkenliler var. Mustafa abinin videosuna baksanıza.. Hava nasıl. Adam durmuş leylekleri çekiyor. Mustafa abinin dehşet tecrübesini bir yana bırakıyorum. Bu denizde , 30 feet baba birinci camadan da kendi kendine giderken sorsak mı başka yelkenli gördü mü acaba? belki yarışçılar çıkmıştır.

Ben de seviyorum o havaları. İrfan ve Koray ın videolarını da görmek lazım :)

Aşağıda senin sevdiğin Samos-Pısagor önlerinden Kuşadasına inerken 35-40 knot civarı hava , bumba palangası laçka :)

[/color]

Benim " cenova drive " diye ismi taktığım, cenova gücü ile yürüyen, ütü şeklinde , küçük ana yelkenli tekneler dışında armalar, tekne modelleri, ve isterseniz yapım seçenekleri var.

Benden başka da yazan yok zaten.. Hem fikir olan da yok zaten.

Bir deli benim her halde bu köyde..

Yazıyoruz ya hepimiz zaten.  ::)


Tekneye ilave edilecek her türlü ekipman , buz dolabı, güneş paneli, işte aklınıza ne geliyorsa, bunların teknenin denizciliğini engellememesi gerektiğini söylüyorum ben.

Doğru , ancak herkes te bunun için fikir üretip bir şeyler uydurmaya çalışıyor teknesinde , kolaya kaçmak yok. :)

Mesela bu " flush deck " tabir edilen kamara olmayan düz modeller , güneş paneli koymak için ne kadar da müsait. Keza hech kapaklarının üzeri. Güneş panelleri için çok uygun.

Flush Deck sevmiyorum. Güverteye düşürdüğün veya koyduğun herşey denize gidiyor. :)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 28 Ağustos 2017, 14:05:50 Gönderen: Öcal Turan »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?
#158: 28 Ağustos 2017, 23:59:08
Evet efendim , attık tutttuk ama, bu arada Tayo Mar da bu seyir sonrası , ihtiyaca binaen yapılması gereken değişiklikleri de yazmayı unuttuk.

Malum civadra kırıldı, yenisinin ahşabı hazır. Akaju dan yapılacak. Gargari halkası biraz daha genişletilecek ve yine uca doğru incelen, ancak daha kalın bir civadra olacak. Beni taşımalı . Ayrıca admiralty çapa da arık ön güvertede yer işgal etmeyecek böylece.

Altına , perşembe pazarında yerini buldum, üçgen bir ağ ördürülecek. Önemli bir depolama alanı olarak kullanılacak. Yine bu seyirde ön güvertedeki hech kapağını etkili bir şekilde kullanmadığımı farkettim. Bu kapak, kamaranın ön depo bölümünün hemen üstünde. Buraya kamara içinden ulaşmak zor olduğundan kullanmıyordum pek, oysa hech kapağından kolayca ulaşılıyor. Özellikle bavul ve kişisel eşyalar için çok değerli bir alan ortaya çıktı.

Ön güvertede bu sene farkettim ki çok keyifli uyunuyor, ancak yedek mazot bidonları, ilave portatif su tankı derken öldürmüşüm burayı.

Bu yıl ön güverteye minder yaptıracağım. Bir de cibinlik düşünüyorum. Floğun mandarı ile basıp, cibinlik uçlarını da yastıkların altına sıkıştırdın mı yaşasın sivrisineksiz akşamlar.

Keza ön güverteye uygun bir tente de tasarlıyorum. Buraya küçük bir masa ile iki katlanır sandalye bile konulur gibi sanki.

Havuzlıkta da önemli değişikliklere ihtiyaç olacak. Bir kere motor anahtaı buradan alınıp, kamaraya alınacak. Havuzlığa su dolduğunda ciddi sıkıntı yaratıyor. Bu boşluk havuzlukta ayrıca bir gider olarak değerlendirilecek.

Benzer şekilde otopilot elektrik başlantısı da yer olarak çok sıkıntılı bir noktada. Kalabalık seyirlerde rahatlıkla üzerine basılıp kırılabilir. Elektrik bağlantısı da portuçun içine alınacak.

Portuç kapak menteşeleri hala sabitlenmemişti. Onlar sabitlenecek.

Özellikle kafadan ve bordadan gelen ve ön ve orta güverteye gelen serpintilerin havuzluğa gelmeden deşarj edilmesi için sokaklara portatif dikmeler yapılacak.

Frengi delikleri için de ahşap kapaklar artık şart oldu. Ayrıca havuzluk iskele ve sancak tarafına , yüksek denizlerde gerilmek üzere branda da şart oldu.

Eee işler bitmiyor.. Keza , bu sene bocurumu üçgen yelken haline dönüştürüp, furlingli bir sistem düşünüyorum.

üst güverteye ayrıca bir dolap yapmak istiyorum. Tam güneş panelinin olduğu yere.  Güvertede acil kullanılacak kimi malzeme bunun içinde dursun istiyorum.

Bir diğer sorun da mazot bidonları. Bu bidonlar yerine özellikle , farş tahtaları altındaki boşluğa uygun ilave bir tank konulur mu araştırılacak.

Paserella görevini mükemmel yaptı.keza merdiven çok işimize yaradı.

Dingiyi kötü havlarda kamara üstüne yerleştirecek şekilde , bumbayı yukarıda tutacak bir ahşap aparata da ihtiyaç olacak sanırım.

Seneye , tırmanmak için Yunan kıyıları tercih edileceğinden bu değişiklikler şart.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ersin Reis günaydın, sizin kayığa Özkan Güllaynak'ın yaptığı yelkenli dingi çok yakışır. Facebook'ta görebilirsiniz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Bir diğer konu başlığında Oğuzhan , madem öyle neden tekne yaptırmak istiyorsun diye takılınca , bu konu üzerinde mevcut görüşlerimi yazmak şart oldu.

Tekne yaptırmak için her şeyden önce denizde tecrübelenmek lazım. O yüzden meşhur Vigor amcanın " keşke tekne almadan önce tüm bunları bilebilseydim " adlı kitabı çok hoşuma gider. Orada klasik yelkencilik felsefesi çok iyi anlatılır. Ne yazık ki henüz Türkçe ye çevrilmedi.

Kaç metre bir tekneye ihtiyacınız var diye bir soru, bu kitapta şöyle karşılık bulur. Kaç kilo demir çekebilirsin demirden kendi başına.? kendi başına çekebildiğin demirin tutabileceği tekne boyu senin kullanabileceğin teknenin boyudur diyor Vigor amca.

Ne basit değil mi. ?

Keza , küçük teknenin zorlukları , reisinin tecrübesi ile aşılır diyor kitabında.

Yine başka bir  duayen, The Gaff Rig kitabının yazarı, Leather, tek başına kullanılabilecek tekne boyunu 28 feet olarak tanımlamış.

Tek başına kullanabileceğin , ancak sadece kıyı seyri değil, daha uzun seyirler de yapabilmek için bir tekneye ihtiyacım olduğunu düşünüyordum aslında.

Ne zamana kadar? Geçen hafta Tayo Mar 'ı Ayvalıktan Tek başıma getirirken edindiğim tecrübeye kadar.

Malum , teknede rüzgar ölçer yok. Şu kadar knot esiyordu filan demeyeceğim. Babakaleye giderken ve kıyıya iyice yaklaşmışken Egenin meşhur saat 15 rüzgarı başlamış , saat 17 gibi de en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Dalgaların üzerinden köpükler uçuşuyordu. Kıyıya yakın seyir yaptığımdan , dalga yüksekliği yok denecek kadar azdı ve sert rüzgar vardı.

Benzer bir hava ile iki yıl önce Marmara adasında karşılaşmış, çıktığım gibi geri dönmüştüm limana. Yelken açmak aklımın ucundan dahi geçmemişti.

Oysa iki yıl sonra benzer bir havada yelken seyri yapıyordum. Sadece trinket ile ve sadece 10 derece yatmışken üstelik. İşte ben buna konfor derim..

Muhtemel, benim Tayo Marı çok sevdiğim için abarttığım düşünülebilir. Ancak Amerikalılar bu küçük tekenyi boşuna müzeye kaldırmamışlar anlaşılan. "Her havada gider " bu tekne için boşuna söylenmemiş anlaşılan.

Ne demiştik başta, küçük teknede zorluklar, reisinin tecrübesi ile atlatılır.

Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.

Kafanda koyduğun ilk hedef , en uzak hedeftir her zaman. Çok sonra ilk hedefin gerilerde de kalsa hiçbiri ilk hedefin kadar büyük ya da uzak olmazlar.

Bugüne kadar, Tayo Mar'ın orjinalliğini bozacak hiçbirşey yapmadım. Kimi zaman kafamdan geçmedi değil kimi değişiklikler ama dediğim gibi yapısındaki en ufak değişiklik artık O nu Benim tanıdığım Tayo Mar yapmaz.

Bir gün Cem Gür ile konuşurken, Tayo Mar , sana artık beni bırak der , sen merak etme demişti. O sırada çok anlam veremediğim bu sözlerin bir farklı bir durumunu yaşadım son babakale seyrinde..

Tayo Mar bana , "Nereye gidiyorsun? Daha seninle yaşayacaklarımız var " diyor.

Şu Malta ya da yola çıkalım bakalım bir. Sonrasını konuşuruz söyleyecek sözümüz olursa.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049

Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.


Kafamda bi ışık yaktın:
Yıllar önce neredeyse tekne tecrübem yokken ya da nispeten azken okuduğum Pupa Yelken, Uzaklar ve Özgürlük Hattı'nın Batısına'yı tekrar okuncaklar arasına alacağım.

Sağol.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye

Tecrübe arttıkça beklentiler de değişiyor. Dünyanın öbür ucuna gerçekten giden Osman Atasoy un bir söyleşisinde dinlemiştim, uçakta giderken sivriadayı görür. Bir an ne kadar yakın olduğunu görür kıyıya ve bir zamanlar benim için dünyanın öbür ucuydu der.


Kafamda bi ışık yaktın:
Yıllar önce neredeyse tekne tecrübem yokken ya da nispeten azken okuduğum Pupa Yelken, Uzaklar ve Özgürlük Hattı'nın Batısına'yı tekrar okuncaklar arasına alacağım.

Sağol.

Pupa Yelken ve Uzaklar dönüp dönüp okunası ve her okumada bambaşka ufuklar açan kitaplar Matay. Yolculukların üzerinden geçen zaman tıpkı kaliteli bir şarap gibi insanın dimağını zorlayıp kendini, edinip biriktirdiği tecrübeleri de değerli kılıyor. Moitessier, Dumas, Tristan Jones, Aebi de cabası.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 3573
Bu arada hızlı hızlı yazınca , cümle düşüklükleri benim standardımı da geçmiş.. Neyse Allahtan okuyalar alıştı bu yazım tarzına.. Özür ..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Tamam ama şu ne olacak? Şu cıvadra için ahşap ararken, kendimi devasa çam, maun, akaju, sapelli arasında kaybetmek?
 

WBF de , hey yeni yapımakta olan teknenin imalat detaylarını saatlerce incelemek?  Hele Atkin tasarımı İngrid i yapanın konusuda yeni birşeyler yazmasını neden eski Brezilya dizilerini bekleyen ev kadınları gibi bekliyorum?

Bu işin sonu belli, teknemi yaptıracağım. Dert ,denizde yeteri kadar tecrübeli değilim daha. Ama az kaldı..


Şöyle örnek vereyim, geçenlerde Mustafa abi ile konuşuyorduk. Mustafa abi 30 feet civarı teknelerde çift direği riskli görür tek başına seyirde.

Tam arma gidiyorsun, keyfin yerinde , bir anda hava değiştiğinde hangi direğe koşacaksın? Diye bir soru sordu..

İşte bunun cevabı daha mevcur değil mesela.




  • IP logged

 
Yukarı git