Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?

  • *
  • İleti: 3573
Bir iki ay önceydi sanırım, Cem Gür ile telefon ile görüşüyorduk. Konu Tayo Mar dan açıldı. Konu döndü dolaştı Tayo Mar 'dan daha büyük bir tekneye geçip geçmeme konusuna takıldı. Gür, çok ilginç bir yorum yaptı.

O 'sana bir gün " artık beni bırak " der.. Sen merak etme..

Peki ben nasıl bir tekne istiyorum.  ?

Öyle Atlantik geçmek gibi bir arzum yok.  Açıkçası bana biraz anlamsız da geliyor. Akdeniz yeter bana. Gerçi düşündüğüm tekne ile millet okyanus geçiyor.

Bir kere 30 feet 'ten büyük tekne istemem. Çok denk geldi 32 feet maksimum.. Ben öyle teknede yaşayacaklardan değilim. Kara hayatını da, evimi de seviyorum.  O yüzden gerek bakım, gerekse abarma bakımından 30 feet tekne çok ideal bir boy.

Açıkçası tekne ahşap olacağından, bakımını da tek başına yapabilmeliyim. Ayrıca 30 feet, barınma açısından da son derece ekonomik. Kamarası iyi tasarlanmış 28 feet bile iş görür aslında.

Başı kıçı bir tekneler evet, hoşlar. Ancak havuzluk çok küçük. Eh Akdeniz çocuğuyuz, havuzluk biraz da geniş olmalı diye düşündüğümden bir ayna kıç olmalı. Ama projesi denk gelir de havuzluk az biraz geniş ise başı kıçı bir tekne de daha iyi olur tabi.

BU tür başı kıçı bir teknelerde malum havuzluk küçük. Böyle bir tekne olacak ise yeke dümen olsun isterim. Ama en olmaz ise olmaz olanı , pala mutlaka dışarıda olmalı. Bana göre dümenden daha önemli bir aksam yok teknelerde. O yüzden benim palam gözümün önünde olsun isterim. Yeke dümen ve pala kıç aynaya asılı olacak. Ne kadar basitlik o kadar az sorun ve tabi o kadar ekonomi.

Elbette omurga salma olacak. Bana göre lüks tekne demek omurga salma demek çünkü. Her halde söylemeye gerek yok. Sonra denize yakın olmalı.. Öyle tepeden bakmak olmaz , elini attın mı suya elim değsin isterim. Yelken seyrinde de yattığında, küpeşte girsin suya, denizde olduğumuzu bilelim, hissedelim isterim. Yani buz dağı gibi olsun. Altı kocaman omurga salma, su üstü ince olsun. Rüzgar tutmasın.

Sokaklar çok önemli.. Her havada teknenin her noktasına ulaşabilmeliyim. O yüzden sokakları, baş güvertesi geniş olmalı.

Tek başıma tekne kullanmayı seviyorum. Kolay abarabileceğim arma olmalı. Uskunalara , kech lere hayranım ama  Yol (yawl ) armaya çok alıştım. Evet, yol olsun.

Yol teknede mizana açmak biraz zahmetli, tehlikeli bile denebilir eğer tek başına iseniz. Bu yüzden bence bir yol teknede önce Bocurum açılmalı. Daha tekne yürümüyorken. Üstelik bocurumu açtınızmı hooop doğru rüzgara dönüverir tekne.. Diğerlerini rahat rahat açarsınız artık. Bocurumu açtınızmı bir yol teknede, unutursunuz artık o yelkeni, sanki kıçtan takma bir motor gibi ittirir durur sizi. Hiç çapariz vermez. Tramolalarda kendi kontra değiştirir. Güverte üstünde olmadığından çok konforludur da, açık unutmuşluğum dahi vardır. O derece yani. Omurga salmadan sonra en büyük lüks bocurum yelkendir bana göre.

Elbette kotra arma olmalı. Cenova yerine flok ve trinket.. Trinket tramola arabalı olmalı ki sert havalarda bocurum ile birlikte konforlu seyir yapabileyim.

Ana yelken randa olacak elbette. Başkası düşünülemez. Ama direk kırma olmalı. Malum direk ahşap olacağından kırma direk bakımı en kolay yapılacak direk  ama her durumda omurgaya kadar uzamalı.

Çarmıhları tutan yüzükler var ya yüzükler.. İşte en önemli detaya geldik.. Bunlar zamanla ahşap direkte sıyırıyor dostlar. Çok manyak fikirlerim var onlar için. O da şimdilik bana kalsın.

Civadra olacak elbette. Civadra aynı mizana direği gibi yelken alanını güverteden deniz üzerine kaydırıyor. Ferahlıyor tekne. Abarması kolaylaşıyor. Öyle kısa, ırgat için yapılan civadralardan değil ama. Civadra gibi civadra olmalı. 2 m. ye yakın.

Bumba yine hareketli olsun, tamam ama son noktası biraz yukarıda kalsın. Kamara girişi ise dar olmasın ki bir serpinti körüğü takabilelim. Böylece , geniş havuzluk da koruma altında olabilsin. Bimini de takabilelim ahşap taşıyıcı olmak kaydı ile.

Direğe tırmanabilmeli , ama ana yelkeni raylı istemem asla. Garari halkaları olacak gene. Direğe yandan gerili ip merdiven ile çıkılabilmeli. Direk ve tasarlanmış olan yüzük, bu yükü taşıyabilmeli. Gurcata da istemez. Zaten markoni arma değil ki bu. Lüks randa arma. Gerek yok o kadar yüksek direğe.

Hafif hava yelkenleri karanfil ve valena olmaz ise olmaz yine.. Vince filan gerek yok.. Palanga yeter de artar bile. Bu oyuncaklara para harcamaya gerek yok. Tekne zaten 30 feet . Yelken alanı 55 m2 yi geçmez muhtemelen o da maksimum. Parçalı yelkenleri palanga ile tirim etmek  mümkün kolayca.

İçeride mutfak önemli. Hemen Girişte iskele tarafında olmalı. Kamara kapağını açtın mı tüm mutfak kokuları buradan gidebilmeli kolayca. Eğer kamara ortasında bir masa olacak ise, harita masası gereksiz bence. Yer israfı.

Tek başına seyirlerde sıkıntı değil ama, hadi tuvalet kabini de olsun. Ama kabin portatif olmalı, kamara bölmeleri de .. Çok farklı fikirlerim var kamara tasarımı için.. Oraya ayrıca geleceğiz. Elbette ki ihtiyaçlar ve deniz şartları göz önüne alınarak.

Küpeşte seviyorum ama çok da gerekli değil kanımca. İlave ahşap işi bakımı. Gerek yok.

Uzun direk olmadı mı, ağır torpil salmaya gerek yok. Gurcataya da gerek yok  zaman. Yelkenler parçalı ve küçük, daha ucuz olacak yani. Ah küçük yelkenleri trim etmek için vince de gerek yok o zaman. Dolap dümen de yok. Yeke hem basit, hem kolay. Yanaştın mı çıkarıver paladan. Çapariz de vermez dolap dümen gibi. Tabii ki de tuvalet elektrikli değil. Pompalı.

Hele hele buz dolabı.. Asla koymam. E soğuk bira..?  Bira içki mi ki..?  Neden soğuk içiliyor biliyor musunuz. ? Sıcak içilemiyor da ondan. Keza viski de .. Arpanın damıtılmışı sonuçta.. Konyak öyle mi ama.. Ya da şarap.. İçkilerin şahı..

Kırmızı şarap ya da beyaz farketmez. Deniz suyu sıcaklığı neyse o.. Koy bir fileye.. Salla denize.. 15 dakikada kıvamında.. Kaldı ki buz dolapları uzun seyirde bir halta yaramıyor. Küçücük. Adı buz dolabı işte. Charter kiraladığımızda aldığımız ne varsa bozuldu bir haftada.

Bir buz kalıbı ve mutfakta bir portuç..Hemen postaların arasına. Denize yakın yani.. Ahşap teknede soğuk koyduğun kola bile iki gün serin kalır.

Sanki 30 günlük seyre çıkacağım.. Ne buzdolabı..! Hem ben limanda asla teknede yemek yemem. İşim olmaz.. Fakir miyim ben.. :) 15 Euro ya 20'lik uzo , salta ve sarımsaklı fesleğenli midye haşlama.. Budur. Teknede yemek alargadayken yapılır. 

Tabi ki televizyon yok.. Ne yeri ne kendisi.. Yahu doğanın ortasındasınız, manyak bir manzara.. Ne televizyonu.. Çok haber almak istiyorsan denizin ortasında bile gelir bulur seni merak etme. Ben 15 Temmuz'da tam da kuzey Egenin göbeğindeydim.. Zello dan duydum her şeyi..

Hem unutmayın sakın.. Haber yoksa bu iyi haberdir.

Kullandığın gıdaları saklamayı bilirsen buz dolabı denizde en gereksiz, en masraflı alet..

Buzdolabı koymadın mı küçücük güneş paneli bile aküleri şarjda tutmaya yeter. Eh o zaman koca koca güneş panellerine, onu taşıyacak havalı krom taşıyıcılara da gerek yok. Ne de çirkinler üstelik.. Yalan mı. ? Işıklar yansın, telsiz çalışsın, müzik dinleyelim, otopilot ve ırgata yetecek akü iki adet.. Hepsine yeter..

O zaman manyak elektrik aksamlarına da gerek yok. 120 volt kablolamaya ise hiç gerek yok.Vebasto saçmalığını da .. Boşuna mı tekne sobası yaptık.. İlla çok sıcak istiyorsan bağla bir çorum kaloriferi motordan gelen sıcak suya bitti gitti. İşte. 

Ne kaldı ki geriye..? Samimi söylüyorum hep yalnız  başıma seyir yapacağımı bilsem tekneye tuvalet bile koymam. Kısmet'te tuvalet yoktu beyler bayanlar.. Kova neyimize yetmez. ? Face'de görmüştüm, adam bir de kovanın etrafına silindir sünger geçirmiş. al sana lüksün dibi.. Sapına da tuvalet kağıdı.. :)

Bakın, gerçek bir hikaye.. Marmaradayız yine .. Yine üçleme ,yine üçleme , Dümeni bırakmak mümkün değil. Nasıl da çişim geldi. Delireceğim. Kamaraya inmem mümkün değil. Teknenin ortasına yapacakta değilim.. Yerde duran pet şişe vardı.. Çakıyı çıkardım, kafasını kesip kullandım. Al sana Poseidon efendi.. Hep ekmek atacak değiliz ya.. Sen git havayı patlat.. Sonra ekmek iste.. Yok öyle.. Neyi hak ediyorsan o.. Hava biraz daha devam etseydi.. İçine de ederdim ben böyle havanın diye..

GPS ve otopilot önemli ama. Bir de sıkı bir akıllı telefon. Pusula şöyle pirinçten.. Yine pirinç seyir fenerleri.. Lamba gitti, kablo koptu.. Yak içine kandilini eskiden olduğu gibi..

İşte böyle tekne hayal ediyorum ben...

  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2017, 11:18:09 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Arma için değil, donanım için söylüyorum, 20-30 millik yollar için iş görür.
Uzun seyirlerde Akdeniz için-Marmara'yı sayma- buzdolabı şarttır, ayrıca, buzdolabından ziyade otopilot yer aküyü.
Masal'ın güneş paneli yok. 190 amper servis aküsü vardı o zaman. (Şimdi 330 ampere çıkardık). Neyse, Kaş'tan yola çıktık ve hemen rüzgarı yakaladık. Takriben 55 mil yelken seyri ile Ceneviz Limanına geldik. Yalnızca yanaşma manevrasında kullandık motorumuzu.

Sabah Alanya'ya doğru yola çıktığımızda, oto pilot tutmuyordu. 3-4 saat sonra, aküler dolunca  yeniden iş görmeye başladı. Akülerin çok yeni olmadığını kabul ediyorum.

Diyeceğim o ki, dediğin gibi bütün çirkinliklerine karşın, uzun yol yapacak kişiye güneş paneli lazım.
Senin planın kısa ve bir limanda nihayetlenen seyirler için uygun
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2017, 10:50:58 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
İşte ege yi o yüzden seviyorum ben.. en ciddi uzaklık 40 Mil.. Çok uzadın. 60 mil.. 12 saat yani.. 30 millik seyirlerden konforlusu var mı. ? Sabah erken çıkarsın..saat 2 de varırsın..

Yanlış anlaşılmasın güneş paneline karşı değilim.. Ama kocaman ik tane , havuzluğun üsünde .. Çirkin geliyor bana , yaptıran , kullanan dostlar kusura bakmasın.

Hem şu otopilot yerine son numaram.. Geliyor.. Yakında..

Konu başlığı da hazır.. Otopilot mu.. o da ne  ?  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Var forumda birinde öyle direğine çıkılan , direği kırılan uzun yekpare salma , yeke dümen , kafada çift ıstralyalı vs. 33 feet bir tekne de ; sadece arması yawl değil ve polyester - epoksi gövdeli. Haa bir de buzdolabının motorunu sökmen buzgolapsız sadece buzluk lu kullanmak için.  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Kamara ile ilgili konulara da girelim yavaş yavaş.. Şimdi efendim, ailecek seyir yapıyor olabilirsiniz, yalnızsınız a da arkadaşlarınız var.

Şimdi kalmalı bir durum var ise elbette ki kapalı tuvalet şart. Peki bu durum yılda kaç kez gerçekleşiyor ?  Ya da bölmesi..

eşiniz ya da sevgiliniz ile berabersiniz diyelim. Kamara bölmesi gerekli mi.. ? değil.. Yıl da bir iki kez aile eşrafından misafirler gelecek diye darcık kamaralar yapmanın ne anlamı var. ?  İhtiyaç halinde birbirine geçmeli hazeran  bölmeler düşünüyorum ben.. Gerektiğinde kullanılmak üzere. rulo şeklinde dahi olabilir. Özellikle tuvalet bölmesi için.. Kamarayı bölmek için ise şu japon perdeler var ya hani ray üstünde kayan, açıldığında birbiri üstüne binen. Bunları da kamara bölmesi gibi düşünüyorum. Hani uçaklarda first class bölümünü ayıran bir ray sistemi gibi.. Budur.

Basit, kullanışlı, yenilenebilir ve ucuz ama şık şeyler. Gece aydınlanması için gaz lambası , mum , güneş ile çalışan led lambalar, güneş enerjisi ile çalışan telefon şarjları var.

Hele şu son söylediğim çok önemli. Her durumda edinmeli bir tane.. Karaköy de görmüştüm. 250 TL kadardı.

Bakınız mutfak önemli ama. Fırın yerine sobanın üst haznesi fırın gibi kullanılabiliyor. Güzellik şurada. Sobanın haznesinde yemek pişerken, borusundan koku tamamen dışarı gidiyor. 

soba dan sonra bu şekilde bir kuzine projem de var yani.. Ayrıca ilginç tencere planlarım da var.

Mesela bir makarna tenceresi düşünüyorum. Üç gözlü bir tencere. Bir tarafında sos, diğer tarafında makarna ve bir gözünde de etin piştiği..

Benzer tava projelerim de var.. Kahvaltı tavası.. Şimdi döküm bir tava düşünün. Üç bölmeli.  ortası yuvarlak. Çay ya da kahve bardağı şeklinde metal ama. üstelik yerinden çıkabilir metal bir bardak yani. Bir gözünde omlet , diğer tarafta sosis, sucuk ya da pastırma, diğer bölmede de ekmek kızarttınız diyelim.. Ee bunları al tabağa koy.. Bir sürü tabak.. yani bulaşık.

Bu tavalardan bir iki tane olduğunu düşünün şimdi. Karım sen ne istiyorsun, menemen, kızım sen, sosis , diğeri , pastırma ve omlet.. Kim ne içecek..? Bir çay , öteki, yeşil çay bir diğeri kahve diyelim.. Ortadaki metal bardakta su da hazır..

Lükse bak.. Hem tava hem de tabak. sapları şu meşhur sauna ağacından olacak ki yanmayalım.. aklımı seveyim..  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Nerde öcal abi.. Hanig forumda.. ? forumlar çoğaldı biliyorsun.. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Kişi bu forumda , benim tek bir forumum var diyor. Eskiden de öyle imiş.
Bak sana soba modeli de buldum, o da var uğraşma. :)

  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Güzel yazı Ersin, eline sağlık.
Tam da anlattığın gibi, kısa mesafeler ve günlük seyirler yapanlar için görece ideal sayılabilecek bir tarz. Basit ve kullanışlı.
Ülkemiz geneline ise uzak bir tarz.

Bu tür teknelerin daha iyi tanınması adına ve farklı fikirler açısından çok faydalı görüyorum. En azından insanlara tercihleri konusunda kesinlikle yardımcı olacaktır.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Güzel yazı Ersin, eline sağlık.
Tam da anlattığın gibi, kısa mesafeler ve günlük seyirler yapanlar için görece ideal sayılabilecek bir tarz. Basit ve kullanışlı.
Ülkemiz geneline ise uzak bir tarz.

Bu tür teknelerin daha iyi tanınması adına ve farklı fikirler açısından çok faydalı görüyorum. En azından insanlara tercihleri konusunda kesinlikle yardımcı olacaktır.

Latife bir yana ,ben de çok önemsiyorum bu tip yazıları. Ülkemize özgün sadece Gulet var bildiğim o da Ege ye uygun. Ya balıkçı model alamatra ları saymazsak Karadeniz ve Boğaz tipi motoryatları saymazsak Marmara ; Hele ki Akdeniz de bir modelimiz yok bizim tüm sularımızda ailece gezilecek yelkenli  olarak bir özgün modelimiz hiç yok bizim.
Devam Ersin Reis via böyle.  C:-)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2017, 12:35:40 Gönderen: Öcal Turan »

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Vallahi Ersin reisim, gönlünüze, fikrinize sağlık. Bunları hayal edip, tasarlamak bir keyif, gerçekleştirmek ayrı bir keyif. Umarım içinize sinerek hayata geçirirsiniz.


  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
İşte ege yi o yüzden seviyorum ben.. en ciddi uzaklık 40 Mil.. Çok uzadın. 60 mil.. 12 saat yani.. 30 millik seyirlerden konforlusu var mı. ? Sabah erken çıkarsın..saat 2 de varırsın..

Yanlış anlaşılmasın güneş paneline karşı değilim.. Ama kocaman ik tane , havuzluğun üsünde .. Çirkin geliyor bana , yaptıran , kullanan dostlar kusura bakmasın.

Hem şu otopilot yerine son numaram.. Geliyor.. Yakında..

Konu başlığı da hazır.. Otopilot mu.. o da ne  ?  :)

30 mili ortalama 5,5 saatte alabileceğimizi bir kenara bırakalım. (Laf atmadan duramıyorum Ersin'e. Sınırsız hoşgörüsü olduğu için.Kötüyüm ben:) )

Sahiden güneş panellerinin en güzeli bile çok çirkin .
Ersin'in kayığını nasıl kullandığını az çok biliyorum. Avara-Yol-Aborda. Hepsi gün içinde ve limanda. Ben öyle kullanmıyorum. Avara-Yol-Kıçtan kara veya alarga. Mümkünse üç beş  gün kara bağlantısı olmadan bağlı kalmak.

Böyle olunca zamanla sıcak/ılık rakı-bira-suya alışıyorsunuz ama, sağlıklı bir peynir, yoğurtlu ıspanak, acebek(siz ne diyorsunuz uzun-ince fasulye gibi sebzeye... lûbi?),... sıcaktan bir kaç günde sucuğun bile küflendiği denizler. Yok, buzdolabı şart. Denedim, biliyorum. Hele 1 ay filan geziyorsanız, burnuna burnuna vuruyor adamın. Değil 45 mil, 10 millik etaplar bile sinir bozucu oluyor.

Bu durumda enerji başlı başına sorun ve kesinlikle konfor  olarak algınmamalı.

Öte yandan yine Akdeniz ve Ege için, rüzgar, özellikle yaz ayları en fazla 6 saat var. Bu şu demek; en fazla 6 saat enerji yükleyebilirim, Zira rüzgar 12-13 sularında çıkar ve çoğu kere 18-19 sularında kalır. Eğer böyleyse, ne rüzgar dümeni, ne de jenaratörü benim işimi yeterince görmez.

Yani senin sabah çıktım, öğlen oradayım dediğinde rüzgar çoğu kere yoktur. Öyleyse-Masal'da henüz yok- o çirkin ama hem ucuz hem de verimli güneş panelleri lazım bizlere. Esay da aynı kanıda ki, yapacak bir şeyim yok :)
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Reis / Donatan / Sahip, tam olarak ne istediğini biliyorsa, isteklerine en yakın hayalindeki tekneyi de bulabilmiş ise makul harcamalar ile "personalize edilmiş" kendine özgü kayığa kavuşabilir.

Ersin, yazını sindire sindire okudum. Çok da gururlandım. Tayo-Mar seni eğittiği gibi sahibine uygun bir teknenin nasıl olması gerektiği konusunda sonsuz bir ufuk da açmış. Bu cümle okuyan pekçok kişi için bir şey ifade etmeyebilir. Geleneksel randa armalı, çok parça yelkenli, çarmıhları, mandarları, ıskotaları kafalarını karıştıran, alışık olmadıkları için de, tabiri ciaz ise "tırsan" kâhir ekseriyet için yazdıkların Urartuca gelebilir.

Şimdilik, fikren ve ruhen heybeni doldurmakla meşgulsün. Yavaş yavaş internette yeni hedefine uygun yazı ve görsellere meyledeceksin. Elinde kağıt kalem eskizler, zihni sinir projeleri karalayacaksın. 29 -32 ayak bulabildiğin bütün teknelerin her ayrıntısına vakıf olacak kadar da yetkinleşeceksin.

Bir yandan da Tayo-Mar sana öğretmeye, ufkunu açmaya devam edecek. Sanılır ki bir tekne sadece bir metadır. Heyhat! Sakin Seyir Manifestosunun ilk iki maddesinde yazıldığı gibi

"1- Önemli olan tekne değildir. Önemli olan senin teknen ve denizle kurduğun ilişkidir. Boyunun, bedelinin veya donanımının, kürekli bir sandal veya büyük bir yat olmasının da hiç önemi yok. Önemli olan onu diğer bütün sahip olduğun nesneler gibi görmeyip, sana zevk veren, unutulmaz deneyimler yaşatan, denizi tanıtan ve en önemlisi seni sana tanıtan bir yol arkadaşı olarak gör.
2- Limanda bağlı olsa bile içinde zaman geçir. Yaşam alanının bir parçası olsun. Teknen üzerinde çalış, tamir et ki teknen de ortaya koyduğun eserlerden biri olsun. Bu, sen ve teknen arasında daha sağlam bağlar kurulmasını sağlar.
"

Sonra....... Sonra günün birinde, büyük olasılıkla da denizde, bir kriz anında  Tayo-Mar kulağına "artık beni bırak" diye fısıldayacak.

İşte o andan itibaren gönül rahatlığı ile kanatlarını olabildiğince açıp yeni bir sevdanın peşinden uçmaya hazırsın demektir.

İlk anda aklıma gelenler ise aşağıda.

MARTLET 30 GAFF CUTTER



Laurent Giles tasarımı KEYHAVEN

http://www.western-horizon.co.uk/archive_boat.php?boat_id=92

William Atkin - Eric

http://www.atkinboatplans.com/Sail/Eric.html

Yine Atkin - LITTLE MADE OF KENT

http://www.atkinboatplans.com/Sail/LittleMaidOfKent.html



Sana telefonda da söylediğim, fırsat bulabilirsem yapacağım TAHITI KETCH
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/files/
https://www.facebook.com/groups/249818301746122/photos/?filter=albums




Bunlar ha deyince aklıma gelenler. Yawl ve ketch sınırlaması olasılıkları daraltıyor. Ama çok güzel, kişilikli başka tekneler de bulabiliriz.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2017, 15:43:23 Gönderen: Cem Gür »
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Little Made...'e bayıldım.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Atkin'in uskunayı, Ersin'le uskunaları konuşurken bu fotoğrafını atmıştım.

Bence de çok özel bir tekne, bu plan.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye

34'6" PINKY GAFF KETCH

Bu da geleneksel Amerikan Pinky Teknelerinin yorumu.




http://www.selway-fisher.com/Yachts2435.htm
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

 
Yukarı git