Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?

  • *
  • İleti: 629
Tekne Yaptırmak Hiç de O Kadar Zor Değil !  III

Hala yaptıralım...diyorsak gelelim bu süreci sinirsel olarak nasıl atlatacağımıza ( tüm yapım boyunca dipsiz bir kuyuya para dökmek ayrı bir mesele ; o ekonomik problem ). 
Atlar efendim : atlar...Ama siz de biraz uyanık olmalısınız değil mi ? ( Sonuçta 10 yaşında araba bile  alırken " değişeni var mı, kaç parça boyası var : tramer kaydında neler var ? " diye sormayı bilenlerin ülkesi burasi ). 

Sinirlerin dayanması için projenin başindan sonuna doğru çözüm ortaklarını bulacaksınız sorup, soruşturup. Kapısina gidip konuşacaksınız. Yaptiğı işi takip edeceksiniz. Eski müşterilerinin teknelerini öğrenip ; bulup uzaktan da olsa bakacaksınız . Kimlere iş yapmış soracak, gerekirse onlara danışacaksınız. Yani bu işin bilindik bir teknenin yine bilindik mümessiline gidip pazarliğa oturmak kadar kolay olmadığı aşikar.
Ama çok da zor değil. Bizim Kadıköyde insanlar kentsel dönüşümde yıkılip hem de bedavaya yenilenecek dairelerine müteahit seçmek için bu kadar çabanın çok daha fazlasını gösteriyorlar ; siz uzerine bir dünya para vereceksiniz tekneniz için.

Önce "hayallerinizin tasarımcısi"nı bulacaksınız. Geleneksel bir tekne yaptırmayacaksanız projesi olmayan bir tekne yaptırmaya soyunmak benim aklımın alacağı bir iş değil. Böyle imal edilip seyir özellikleriyle, sağlamlığiyla vs vs denk düşmüş tekneler elbette vardır ; ama oranı yapılmışların yüzde kaçıdir ?

Internet üzerinden bile tasarımcı arasanız yüzlerce bulacaksınız. Bunların içinde portföylerindeki tasarımlarinda kafanızdaki tekneye en benzerlerini gördükleriniz sizin için doğru adaylardir. Sadece yarış tekneleri tasarlamış biri sizin uzun seyir amaçlı teknenizi iyi kotaramayabilir. Hep küçük tekneler çizmiş birine 20m tekne sipariş etmek doğru olmayabilir filan falan...Tasarımcılar da bizler gibi çeşit çeşittirler. Burnundan kıl aldırmayanı, hiç bir değişiklik önerinizi kabul etmeyeni, çok para isteyeni ( aslında daima tekne maliyeti üzerinden hesaplanan belli bir yüzde üzerinden ücret talep ederler ) , cizimleri çok detaylı olmayanları  hatta ufak tefek hatalar barındıranı olduğu gibi ( bunu yapim aşamasında ustanız tekneyi kurunca görür ve düzeltir, siz ve tasarımcınızla da fırsatıni bulmuşken epey kafa bulur )  ; projenizle çok ilgilenenleri, her türlü değişiklik önerinizi itirazsız uygulayanı, başınız her sıkıştığında seve seve akıl fikir verenleri de vardır. Benim tasarımcım ( sadece uçak bileti ve bir gecelik otel parasıni benden isteyip ) Almanyadan kalkıp gelip yapım aşamasında tekneyi görmüştü. Ben sadece laf ola görmek istedi : gelsin tabi garibim görsun diye düşünmüştüm. Adam döndükten bir kaç gün sonra tam 8 sayfalık inanılmaz detaylı bir rapor yazıp göndermişti aynı zamanda ülkesinde resmi onaylı bir yat inşa eksperi olarak ; şaşıp kalmıştım...

Ilk çizimlerden nihai uygulama projesine kadar muhtemelen çizimler sizinle tasarımcı arasında bir kaç kez gelip gidecek : böylelikle tam istediğiniz şekli alacaktır.

Şimdi iş uygulanmasında...Ülkede bunu yapabilecek işi temiz, iş ahlakı düzgün en az 50 veya belki 100 firma vardır. Elinizde proje bunlar içinden seçtiklerinize gidecek, üzerinde konuşup fiyat alacaksınız. Yaptıkları işleri görerek, içinize sinenlerle pazarlık yapip, birine işi saglam bir yazili sözleşme ile vereceksiniz ( Almanlarin bir sözü vardir : Bir sözleşmenin bir tarafı  kötü ise en iyi anlaşmanin degeri üzerine yazıldığı kağit bedeli kadar bile değildir...derler. Olsun  siz yine de sözleşme yapin. Cezai şartları da olsun ve yazılanların yapılmasında da sahiden ısrarcı olun ).

Siparişi anahtar teslimi verebileceğiniz gibi ; gövde inşasından sonraki motor işleri, döşeme, boya, arma, elektrik işleri ayrı ayrı yüklenicilere verebilirsiniz. Ben böyle yapmıştım. Sonuçta bu işlerin tamamı marangozumun tavsiye ettiği ; tamamına yakını aynı sanayi sitesi içinde her bir bir kaç adım uzakta olan diğer yüklenicilere verildi. Hiç biriyle bir sorun yaşamadım. Bu insanların bir kısmini artik 25 senedir tanıyorum ve hala bakım, onarım işlerimde onlarla çalışıyorum...Evet, belki biri işi söylediği tarihten 15 gün sonra teslim etti, bir diğerinin getirdiği kromlar ilk etapta beğenilmedi, geri gönderildi...Ama doğru bir planlamayla herşey zamanından da önce başlatılmış olduğu için bu tarz aksaklıklar projeyi hiç gecıktirmedi, kimsenin moralini bozmadı.
Elbette tecrübeli bir reis iseniz, bakım onarım ilave donanım işleri için elinizde oluşmuş bir tanıdık esnaf gurubu vardır. Ama ilk defa tekne alıyor ve henüz sektörün içine girmemişseniz seri üretim yeni bir tekne aldığınızda kimseyi tanımıyor ve yalnız olacaksınız. Ama ilk tekneniz bile olsa, bir tekne yaptırmışsanız pek çok gerekli esnafı da tanımış olacaksınız. Herhangi bir aksaklıkta şaşkınlıktan sizi çekenin eline kalmayacaksınız. Onemli gibi görünmese de ciddi bir kazançtır bu.

Tekne yaptırırken ne kadar başinda bulunabileceğiniz kişiden kişiye değişir. Kimi hergün teknenin başindadır ; kimi belki haftada, ayda veya 3 ayda bir atölyeye uğrar. Ancak az bile gitmiş olsanız, teknik konulara bir ilgi de duymasanız dahi bu yapım sürecinde ister istemez teknenizle ilgili çok şey ögrenirsiniz. Teknem yan atölyede yapılırken ben bu defa motorcunun atölyesinde önümüzde çizimler ; dümen milinin ve kovanınin hangi çapta malzemeden nasıl ışlendiğini ve sonra omurgaya nasıl bağlandığıni seyretmışsem, o dümenden sert havalarda da korkmam. Salmamın yapısını, bağlantılarını görmüşsem kayığın altını hangi şiddette vurduğumda endişelenmem gerektiğini bilirim. Çarmık ayaklarimin malzemesini, yapılışlarını, yuvalarını ve bağlama şekillerini bildıgim için armamdan endişe etmem. Su altindaki çıkışları, vanaları, hortumlarını ve kelepçelerini bilirim. Daha iyisi yerlerini de bilirim. Kimisini bilinç ve merakla , kimisini göz ucuyla izlerken edindiğiniz bu bilgi birikimini hiç küçümsemeyin. Tekne suya indiği anda tüm bu izlenimler sizin için çalışacak...Cesaret verecek. Haklı veya haksız, korkak veya sadece tedbirli ; yeni alınmış seri imalat teknesiyle bir sezon boyu denize çıkmaya cesaret edemeyen denizci de gördüm ben. Adamcağız teknesi yapılırken fabrikada olsa ve bir kaç saat seyredebilse güvenini toplayip bence kesin en fazla üç gün veya bir hafta sonra denize çıkardı...

Konumuzla ilgili değil ama ; aynı  düşüncem bir kullanılmış tekne alip, etraflı bir restorasyondan geçirecek olan reisler için de geçerli. Mesela 30 belki 35 yaşında seri üretim bir tekne alıp ciddi , bir kaç aylık restorasyondan geçıren bir denizci tekne hazır olduğunda teknesiyle ilgili ciddi bilgi birikimine sahip olacak ve ona güvenecektir. Elbette sıfır bir tekne aldığımızda da orasını burasını kurcalaya kurcalaya, kimi bakımlarını kendimiz yaparak veya sadece bakımi yapan ustanın başinda durup ona sorular sorarak da onu da öğreneceğiz. Ama bu daha yavaş işleyen ve zamana yayılan bir proses. Ha, orada da aslında teknenin yeniliğine güvenmek gerekli ama kimi insan endişeli karakterlidir, ne yapalım ?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Bu muazzam yazının altına Ersin'e katkıda bulunmak ne kadar doğrudur, kabalık olur mu Ali Ağabey'e, bilemiyorum. Ama diyeyim.

Çok kategorik redlerin var Ersincim.
Çoğu kere bu nedenle anlaşamıyoruz.
Armalar için böyle kalın redleri anlayabilirim. Tercihler nihayeten.
(Bu arada 15 yaşındaki teknemde henüz furling sorunu yaşamadım.)
Ama diğer yönlerden çok sert çizgiler çekiyorsun sanki.

Biz genellikle akşamları bir restorana bağlanmıyoruz. Olabildiğince az kara bağlantısı yapıyoruz. Yemeklerimizi teknemizde yapmak istiyoruz. Bu nedenle mutfağımızın büyük olmasını istiyoruz ve Masal'dan tek şikayetimiz bu.
Uzun süre teknemizde kalıyoruz ve  bizle gelen kızımıza kendine ait bir alan yaratmak istiyoruz.
34 feet teknemiz "her tekne olması gerektiğinden bir metre kısadır kuralı" gereği, "istediğimizden boy olarak hepi topu 1 metre kısa" olmasına karşın, 3 kamara fazla geliyor, 2 kamara olaydı da daha fazla depolama alanı ve  daha genişsalon olsaydı diyoruz.Çünkü kışın teknede kalmayı ve her şeyi yedeklemeyi istiyoruz.

Uzun sayılabilecek Esay'ın da rahat edeceği bir kullanım aradığımızdan markoni arma ve vinç sistemi dışında bir şey aklıma bile gelmiyor. Üstelik ben de mutluyum. Sarma yelken kullanıyorum. Bu nedenle yavaşım, ama belirli bir konforum var.

Masal'ın bumbası omuz hizamda, bu beni rahatsız ediyor ama yelken performansını arttırıyor.
Sefaleti seviyorum, bu kesin. Ama tuvalet ihtiyacımı eşim ve kızım teknedeyken perde arkasında gidermek istemiyorum.

Teknesini kendi yapanları da kıskanıyorum açıkçası. Sana sözünü ettiğim Reinke, Udo ve Margit tarafından 8 yılda her gün çalışarak yapılmış 15 metrelik bir çirkin şaheser. Deli oluyorum gördükçe.

Hasılı bunca dem,şunu diyeceğim, herkesin talepleri çok farklı olabilir. Bu kadar kategorik yaklaşmamak lazım.


  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Aman aman.. Kimsenin tercihi ile ilgili bir yorum yapmıyorum. Ben kendi tercihlerimi yazıyorum.

Özetleyelim.. Tabi ki projeli bir tekne istiyorum.

Elbette , mevcut fabrikasyon teknelerden farklı bir tekne istiyorum.

Ahşap olsun istiyorum

Yawl armaya çok alıştım , yawl arma istiyorum.

Direk ahşap olsun , omurgaya bassın , ama tam da güverte üstünden kırılabilsin istiyorum.

Omurga salma olsun istiyorum. Pik döküm de olabilir , illa kurşun olmasa da olur diye düşünüyorum.

Markoni arma olmasın, randa arma olsun isitiyorum.

Cutter arma istiyorum

Yeke dümen istiyorum.

Pala her durumda dışaıda olsun isityorum.

ayna kıç yapımı , başı kıçı bir tekneye göre daha kolay. Hem havuzluğu daha geniş oluyor, ayna kıç olsun diyorum.

Ama başı kıçı bir teknelerin performansından da etkileniyorum.


Yazdığım fiyatın düşük olduğunu biliyorum. ancak bu bedeller ile tekne üretilemez ise yerli yapım gelişemez diye düşünüyorum..




  • IP logged

  • *
  • İleti: 629
 

Ersin, sadece 35 feet'i tutturmuşsun. Dogru ; doğru boy o...Geri kalan tüm seçimlerin yanliş. Ha bi de tatta tekne üzerinde seninle uzlaşıyoruz. Bak, tekne dediğin bu olmalı ( yarın sabahtan itibaren fikrim değişebilir, herhangi bir bağlayıcı vaatte bulunmuyorum  :o )
  • IP logged
« Son Düzenleme: 13 Ocak 2017, 01:10:13 Gönderen: Ali San »

  • *
  • İleti: 3573
Çok hoş görünüyor tamam.. Ancak bir iki sorum var..

Arkadaki boş kısım çok anlamsız. Vinçler çok önde.. Dolap dümen geçişi neredeyse tamamen kapatmış.. Not my stayla... :)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Sahiden vinç çok önde. Dümen bu kadar alan kaplarken-ki belirli avantajları olduğunu biliyorum bu büyüklüğün- tek başına abramayı zorlaştırır sanki. Eğer böyleyse bu kadar güzel çizgiler yakalayan mimar, neden böyle bir tercihte bulunmuş olabilir?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 629
Asıl en anlamlısı arkadaki o koca boş alan !
1) Aile saadetini ve teknede geçirilecek saatleri çok arttırır. Zira hanımlar , genç kızlar için saatlerce rahatça güneşlenecekleri bir alan.Üstelik yelken yaparken bile boşaltmalarına gerek yok. Kamara üzerinde güneşlendikleri seyirlerde oldugu gibi  her tramola sonrasında yerlerinden firlayıp reise çemkirmelerine ve tekrar yeni bir pozisyon almalarına gerek kalmaz. Teknede huzur...

2) Küçük çocuklar için harika bir oyun alanı. Havuzbaşı gibi. 100 kere suya atlayip 101 kere çıkabilirler. Akşam da iki portatif iskemle bi portatif masa kurup mangal yakılabilir, yalı verandası gibi. Gece de uyku tulumuyla uyunur.

3) En önemlisi aslında...15 senedir tekne üzerinde bir yer bulamadığım kendileri çirkin, braketleri daha da çirkin güneş panelleri için ideal alan. Iki portatif paneli at oraya, istemediginde kaldır gözünün önünden mendeburları...
 
Koca dümen simidine gelince : hah, aynen de öyle olmalı. Singin, denize yakın tekne istemiştin ya...Dümen ancak bu büyüklükte olursa arkasında durmak yerine rüzgaraltına yanina oturur, tekneyi eski amerikan arabaları gibi tek parmakla kullanır ve ayaklarını denize sokabilirsin...Çok keyiflidir söyleyeyim.

Yani bu tekne mükemmel... C:-) . 35 feet değil 40-42 olsa kamara da daha büyütülebilir, ooh...

Yarın bir yüksek kıçlı güverte salonlu teknenin en iyi tekne olduğunu da iddia edebilirim ama ; kim karışır ?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Abi vinç uzak değil mi?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Ben 35 feet demedim bu arada .. 30 feet dedim di.. Yani onu da tutturamamışım. :)

Hiç kimse kusura bakmasın. Eşim ve kızlarım, lütfedip tekneye gelecekler diye bu tekneyi yaptırmam. Eğer eşleriniz ve çocuklarınız ile birlikte olmak ve onları mutlu etmek istiyorsanız hiç yelkenli ile filan uğraşmayacaksınız. Gidip motoryat alacaksınız. Bakın nasıl da mutlu olurlar.

Yıllardır biz eşimle tekneyle geziyoruz diyenlere bakıyorum. Kusura bakmasınlar ama hiç birinin eşi tekneye gelmiyor. Belki bir, iki..

Kimileri çok farklı.. Gerçekten yelkenci kadınlar bunlar. Onların da kocaları gelmiyor iyi mi..:)  Şaka gibi.

Bülent yazdı, Bülent'in eşi tekneye geliyor.. Seviyor biliyorum da .. Geçen yıl kaç gez geldi..? Soralım. Her hafta sonu Bülent teknede.. eşi evde, kızlar başkaca sorunlar v.s.

Öyle bir koya gidip, demirleyip, sıfır havada bir yerden bir yere gelip, sonra bak benim eşim geliyor işte diyenler.. Geçiniz.. amaç eşinizi mutlu etmekse , gidin bir otele deniz kıyısında mis gibi.. Ne siz uğraşın ne eşinize daracık alanda çile çektirin. Benim teknem kocaman filan diye de böbürlenmeyin. Bir kadın için yeterli mutfak en az 35 m2. dir çünkü.

Kimimizin eşi de gerçekten bizleri sevdikleri için geliyorlar tekneye.. Biz mutlu olalım diye..

Ben " tekneye gidiyorum diyor .. nereye gidiyor bu herif.. gidip bir kontrol edeyim, başka hatunlar varsa bir görüneyim " diyenini bile gördüm. :)

Çocukları artık yazmıyorum bile.. Hepsi internet bağımlısı. İnternet yok ise delirirler.. Ben de teknede onları öyle telefon ile görünce deliriyorum..

Yani demem o ki.. BU benim oyuncağım.. Benim tercihlerim.. Uyan gelir , gelmeyen gelmez..

Tramola atarken yer değiştirmekten şikayet eden kadın ,çocuk ,adam ,misafir her ne ise benim teknemde kafayı yerler o kesin..

Ben bir de hiç bir şeyden anlamayan ilgisiz kişiler gelmiyor mu buna deli oluyorum. Yahu insan biraz merak eder. Yok.. Ne geldin kardeşim o zaman.? Bu bir yelkenli tekne.. Burada yapılacak işler var. Yok öyle yan gelip yatmak.

Tek tek gidelim.. Yeke dümen , dışarıda pala diyoruz.. Neden? Dümen arızası en önemlisi de ondan . Palana bir şey mü oldu, bir yere mi çarptın.. ?  göreceksin. Ne kadar çok aksam, ekipman o kadar arıza riski demek. Yeke dümen o yüzden.
Sonra çıkarttın mı paladan çapariz de vermez. Basit.. kullanışlı. Kırıldı, düştü diyelim, al süpürge sapını tak, yoluna devam et..

Aali , cehennem, senin mükemmel dediğin teknede ,o tramola atarken yer değiştirmekten şikayet eden kadınlar teknede iken, dümen arızası olduğunda sürükleniyorken yaşadıklarındır. Hiç bir şeyden anlamayan, zaten anlamıyorum susayım diyeceğine , panikleyip, çığlık atan , ya da şunu şöyle yapsana diyen kadınlar.. Of Allahım..

Kadın , çoluk çocuk düşmanı , huysuz adam görüntüsü verdim biliyorum.. Bakın ben bu sene ne yapıyorum..?

Seyri planlarımı karadan da ulaşılabilecek, koy ya da limanlara göre yapıyorum. Örnek, Midilli ye mi gidilecek. Ben gidiyorum kardeşim Midilli'ye teknem ile.. Gelsin eşim ve kızlar feribot ile.. Sonra ben onları alırım Mitillini marinadan. Günübirlik gezeriz. Sonra ben Doğru yelken ile Bademli'ye.. Hoop çoluk çocuk tombalak , onlar da karadan gelirler gezeriz bir iki gün.. Bir Otel de kalırız. Sonra ben devam ederim..

Bir başka dert ise eğer eşiniz, arkadaşınız, ya da çocuklarınız anlamıyorlarsa bu işlerden tedirgin oluyor insan seyirde..
  • IP logged
« Son Düzenleme: 13 Ocak 2017, 10:44:53 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Yalnız kadın düşmanı olsa iyi, bayağı bayağı Erol Taş gibi göründün gözüme. Esay'a da haksızlık etme, geçen yaz kötü günlerdi biliyorsun.

Şu tekne yapma işinde bir diğer yan da her halde hayata bağlılık.

Udo ve Margit, benim ponton komşularım, bu anlamda anlatılabilir. Şimdi 77 yaşında bu Alman çift.
Tekneleri (Gemi?) Schledagg'ın yapımı 8 yıl sürmüş, hafta içi hergün 3 saat - çünkü gündüz mesaideler- cumartesi 12 saat çalışmışlar. Pazar günleri de 8 saatleri temizlikle geçmiş. Tekneyi yanılmıyorsam 2006'da suya indirmişler. Yani 67 yaşındayken... yani tekneyi yapmaya 59 yaşında başlamışlar.

Buradan nereye gelmek istediğimi artık söylememe gerek yok. Utanmadan 15 metre,... bir de Alüminyum.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 13 Ocak 2017, 09:24:14 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1177
Ali san reis ,

Müsadenizle yazınızın çıktısını alıp arşivime koymak istiyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Biz gidelim , adamı deli edecek şeyler yazıp, döktürmesini sağlayalım.. Sonra yazılanları arşive alınsın..

Kimsenin bize bir teşekkür ettiği yok ama..  ;)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1177
Ersin reis ,
Çok güzel bir konu açmışsın ,açıkçası benimde en büyük hayallerimdir tekne yaptırmak kendine ait bir duruşu ve ruhu olsun istemişimdir. Ayrı bir hayalim seninkinden farklı olarak içinde yaşamaktır ,o yüzden taleplerimde biraz farklılaşıyor. Yalnız hep aklıma takılan bir konu vardır , yaptırmak istesem hangi şirkete yada kime diye. Eğer reklama girmeyecekse benim bildiğim Hüseyin çoban var  ,peki siz nasıl bir yol izlerdiniz ?.

Biz gidelim , adamı deli edecek şeyler yazıp, döktürmesini sağlayalım.. Sonra yazılanları arşive alınsın..

Kimsenin bize bir teşekkür ettiği yok ama..  ;)

Ersin reis üstüme alındım  :D halbuki etmiştim  \>>
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Çocuklara da yanıt vereyim,

Umay, dediğin gibi, denizi değil ama tekneyi hiç sevmedi.
Yersu ise tam tersi. Tekneye gelmeyi, orada kalmayı seviyor. 3 haftalık gezide bir defa bile of demedi. Üstelik kamarası lumbozdan su aldığı halde.
Hiç bir yolda sıkılmadı, hiç bir koyda internet aramadı, demir atarken ırgat başında durdu, yelken açtı, dümen tuttu, Son yakalandığımız 45 dakikalık sert rüzgar, dalgalı ve sağanak yağmurlu havada, zevkten havalara uçuyordu.  Üstelik o seyirde 7 tekneden 4'ü  havayı yeyince geri dönmüştü.

Dediğim gibi kategorik yaklaşıyorsun. Çoğunlukla desen, belki doğru olacak, ama hepsi diyorsun.


  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Şanslı adamsın. Seni mi kırıcam.. genellikle diye değiştiriyorum yazdıklarımı..
  • IP logged

 
Yukarı git