Sevgili Kaan ,
Amerika da insanllar bolluk içinde yaşamıyorlar. Ne doğru dürüst sağlık sigortaları var, ne de güvenceleri. Lay off diye bir tabiri var adamların. Doğrumu yazdım hatırlamıyorum şimdi. Proje bitince kapı önüne koyuveriyorlar adamı. Yeni proje alınca geri çağırıyor.
Her şey , buradakinden daha pahalı ve çok daha kötü işçilik var. Sen Amerikalı ustanın aldığı parayı ver bizim ustalara bak o zaman ne oluyor.
Yani o insanların da kendilerine göre bütçeleri, borçları var. Amerika da banka borcu olmayan adam çok azdır. Adamların her şeyi banka üzerine kurulu. Kapitalizmin en vahşisini üretmişler ve yaşıyorlar dibine kadar.
Buna rağmen , bahçelerinde , bir yerlerde tekne yapıyor ve kullanıyorlar. Ahşap yapıyorlar çünkü daha ucuz ve işlemesi kolay.
Keza , Avrupa, ekim ayında , Cenova, Barcelona, Malaga, lizbon, Marsilya, Casabilanca ya gittim. Hepsinin marinalarını gezdim, kullandıkları teknelere baktım. Yetmişlerden kalma 28 feet bilemedin 30 feet tekneydi çoğunluğu. Çok az yeni tekne gördüm. Çok az 50 feet tekne gördüm.
Ahşap , fiber tartışması sığ , çünkü sonu hep fiber iyidir, fiber candır ile bitiyor.
Senin yazdıkların da keza kendi içinde mantıklı görünse de kısmen doğru da olsa , ben de sana bu kadar 2010 yılı, 40 feet ve üstü tekneyi kim kullanıyor diye sorarım.
Sabah yazdım, Bülent yanlış anlaşılır diye düzeltmemi istedi. Şu yazılanlara bir dışarıdan bak, hiçbirşey bilmiyorsun ama tekne alacaksın. Kafaya koymuşsun.
Şu okuduklarından sonra ne alırdın.? Tekne yaptırırmıydın acaba? Eee bu ülkede bu işler nasıl gelişecek peki? Hep sömürülecekmiyiz böyle.?
Markalı , fiber, denizcilikle alakası olmayan , direkli bir motoryat alırdın bir de bunu yelkenli sanırdın.
Ben de diyorum ki , farklı ve ucuz çözümler , armalar var. Koca koca tekneler olmadan da geziliyor işte. Buz dolabından, çok daha önemli kriterler var bir yelkenli için. Tabi derdin yelken yapmaksa.
Tekne yaptırmak zordur bir şehir efsanesinden başka bir şey değil. İş yaptırmayı bilmeyen, bir iki kötü ustanın eline düşmüş , adamların hikayeleri bunlar.
Aya roket mi atacağız. ? Allahın salak Amerikalısı yapıyor da biz niye yapamayalım. ?
Soru bu.. ? Eni konu kayık yapacağız .. Bir sürü tipi, kolay yapılanı , zor yapılanı var.
Al sana bir şehir efsanesi daha..marka tekne kolay satılır mış. Pöh.. Bir mal doğru fiyatı bulursa satılır. Marka bir malın özelliklerinden sadece biridir.
Aç bak sahibinden de bir buçuk yıldır satılamayan marka tekneler var.
Gelelim Tahiti ketch konusuna. Tahiti Ketch bir tirhandil zaten.. Hanna isimlibir Amerikalı tekne mimarı , Florida da yaşayan ve kendi teknelerini kullanan Yunan balıkçı teknelerini görür. Ayna kıç inşaa edilmiş tirhandillerdir bunlar. Satın alır birini inceler. Olmadı gider gerçek bir tirhandil bulur.
Sonra da tahiti kech i tasarlar. Bunlar 1930 lu yıllarda olur. Yani neredeyse 100 yıl önce.
İmalatı son derece basit, başı kıçı bir , simetrik , sadece yükseltilmiş bir tirhandilden başka bir şey değildir yaptığı. Bu tasarım öyle tutar ki kimi kaynaklara göre 700 , kimi kaynaklara göre ise 1000 den fazla yapılır.
Dünya seyahati yapanların klasik tercihi haline gelir. En çok arması eleştiri alır. Eleştirenler ise yachtmen lere tekne yapan tasarımcılardır. Hanna tüm hayatı boyunca bunların tasarımlarını kritize eder durur.
Geniş hacmi, güvenli ve konforlu seyri ile çok tutulur. Yavaş bulanlar armayı büyütürler.
Ucuz olsun diye beton salmaya göre tasarlanan ilk versiyon revize edilir.
Bak , 20 knot hava var Ege de.. Ben dahil hepimiz kaçtık bir yerlere.
İşte bir Tahiti kech olsaydı şimdi cayır cayır yürürdük şimdi.
700 mil yol yaptım, Neredyse tüm bilinen limanlara girdim. Volkanik adalardan oluşmuş, bu derece yüksek ve giritili çıkıntılı coğrafya da hiç rüzgar yok iken sanki otuz knot rüzgar esiyormuş gibi dalga yapan yerler var. Örnek çok , çandarlı körfezi, gökova çökertme açıkları.
Rüzgarın başka , dalganın başka yönden geldiği denizler var. Çok ilginç ywrlerde akıntılar var.
Bir okyanustan çok daha zor ve ani şartlar var ege de .. Tirhandil kökenli bir okyanus tekensi .. Daha ne olsun,. ?