Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ?

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Tamamıyle katılıyorum. Mantık silsilesi doğru.
Öte yandan özgün planda "lead" hesaplanıp yeni randa armada bu lead'e yakın değerler elde edilebilirse performansta kayıp olmaz.

Öte yandan markoniden randaya tadil edilmiş arma tekneye daha fazla ve güvenli seyir kalitesi kazandıracaktır.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Bu arada Dutley Dix tasarımlarını incelerken Didi 29 retro projelerini gördüm. Vay canına.. Randa arma. ! bitmedi. Hem de kotra.

ancak esas konu o değil. Ana yelken direk bağlantısında gargari halkaları var. !  Civadrası da var.

Yani  geleneksel yelken ile modern malzemenin ve ekonominin ciddi bir sentezi olmuş. Yerleşim planı da hayli ilginç.

İnceleyin ilginizi çekecek.

https://www.dixdesign.com/29Retrodidi.htm
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Tekneye baktım.
Moderen!!!

Ancak sıkıntılar var; Salma ve dümen askıda .
Havuzda at koşturabilirisin. Yüksek denizlerde denizin tekneden hızla tahliyesini muhakkak düşünmüşlerdir.
Elektrik motoru harika
Bastonun girip çıkması hoş.
Arka yataklama ve emniyeti Harken  iskota arabası üzerine alması fazla Amerikan olmuş.
Ancak ana yelken planı gaff armadan daha fazla houari ye kaymış. Seren az daha basılsa direği öpecek.
"Retro" yapabilmek için direk dibine armador çeliklerini koymak için ver mı yok mu belli olmayan ahşap bir  kare yapmışlar... Sevsinler. :)  Güverte üzerindeki o kadar vinç kalabalığı bir de ana yelken ıskota düzeneği ile ne kadar "retro" tartışırım. ;D. İnsan onlara halat volta ederken  eğilmekten acı çeker yaw.  :P

Direk güverteye basıyor. Omurgaya inmiyor.  Uzunca bir tabernak yataklıyor.
Mecburen armada gurcata yok.

Yelken planında direk cundasından aynaya kadar inen kesik çizgili her halde kıç ıstralya değildir değil mi? Ne olduğunu anlayamadım.

Direği seren ve bumba ile balon gönderinin fotoğrafını koymuşlar. Bumba / direk bağlantısı mafsallı. Serenin direk ile bağlantısını göremedim. Fotoğrafta direğin solundaki ilk parça seren olmalı çünkü sağındaki bumba. En soldaki de balon gönderi.

Yelken planında baston ucuna basılmış bir flok görünüyor ama tanıtım fotoğraflarının tamamı sloup donam. Flok grev yapmış o gün.

Tekne singin yılan gibi. Tasarım kayıcı tekne olarak düşünülmüş . Deplasman neredeyse yok. GM i iyice aşağıya salma altına konulan torpil sağlıyor. Bu da seyir konforunun tam omurgalılara göre düşük olacağını muştuluyor.

İçeride "yatakta yatıyorum" duygusunu verecek bir iki kişilik yatak var. Baş altı fasarya.
Sırf yatakların yerleşimi yüzünden tekneye profilden bakıldığında kamara öne fazla kaçmış görünüyor. "insicamı" bozuyor.

Bana "füzyon" yemekleri çağrıştırdı. :) :)

Her şeye rağmen 21.yy çizgilerini fazlasıyla taşıyan bir teknede gaffer'ımsı bir arma görmek bile hoş.

Yapıp kullananlara bağışlasın, güle güle kullansınlar.  ;)
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Şimdi efendim geldiğimiz noktada şunu söyleyebiliriz sanki.  Su kontrası önemli bir malzeme. Özellikle hafif ve kolay tekne yapılmasına ya da üst yapının kolaylıkla yapılmasını sağlıyor. Ancak Didi 26 ile seyir gerçekten de su kontrası ile ilgili kafamda soru işaretleri oluşmasına neden oldu.

Sağlamlık açısından bir sıkıntı yok. Ancak dalgalı bir denizde öyle bir baş kıç yapıyor ki geri dönmek zorunda kaldık.

Bu kadar tartışma ve araştırmada ve farklı tekne kullandıktan sonra inancım şu ki esas odaklanmamız gereken ne teknenin salması , ne malzemesi.

Esas odaklanmamız gereken ne istediğimiz.. !

Ne istediğimizi bilmek ise ancak ve ancak belli tecrübelerden sonra ortaya çıkıyor bu  yelken işinde maalesef.

Yani tam bir tavuk yumurta hikayesi anlayacağınız.

Yani tecrübe kazandıkça tercihleriniz belirginleşiyor ve tecrübe kazanmanız için ise tekne gerekiyor.

Didi 26 yı kullanınca su kontrasından bir Bristol Channel Cutter yapılabilirmi diye kafamda soru işaretleri oluşmaya başladı.

Didi 26 ile dalgalı bir denizde geri dönmek zorunda kaldık. aynı denizde Tayo Mar ile geri dönmek zorunda kalmazdık.

Ama Tayıo Mar da o kadar hafif havada o kadar süratli gitmezdi.

Dolayısı ile bir tekne ile ilgili değişkenler öylesine çok ki. Her durumda ne istediğimizi bimek ve bir "tarz " geliştirmek gerekiyor. Sonrasında ancak bir tekne yaptırmak düşünülebilir.

Yani tekne yaptırmak aslında bir bütçe meselesi değil belkide . Bir "tarz " meselesi.  Ne istediğini bilmek, ya da hedefleri belirlemek ile ilgili.

Gündelik seyirler yapacaksanız başka tekne modelleri, dünyayı dönecekseniz başka kayıklar var.

Ne istediğini bilmek..


  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Bundan daha basit yapılanı da yoktur herhalde. Hem basit hem çok şık bence







  • IP logged
« Son Düzenleme: 24 Ekim 2018, 00:25:00 Gönderen: Ersin Böke »

e

ersinboke@icrs.com.tr

BUgün şans eseri Wharram katamaranlarına takıldım yine. Bu tasarımcıyı Cem Gür daha önceden de söylemişti. İncelemiştim ancak bu detayda bakmamıştım.

Tiki 30 ve 31 fovori tasarımlarım . Ancak her şeyden önce tarzlarını çok beğendim. Amatör tekne yapımcısı için her türlü detay düşünülmüş. Ayrıca gerçekten çok hoş tasarımlar. Bir katamaran ile seyir yapmak lazım aslında. Tekne öyle hafif ki.

Yeke dümen, randa arma, çift direk, suya yakın, üstelik yapımı kolay , son derece hızlı ve hafif. Kafamı karıştırdı resmen.




  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Fethiye'de bir Wharram 60 var... her görüşümde takılıp kalıyorum. Bildiğin sanat eseri.
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

e

ersinboke@icrs.com.tr

Şimdi bu Wharram katamaran işi ilginç.  Projeleri pahalı ancak özellikle amatörler için geliştirilmiş. Yapımı ise çok kolay. Profesyonel bir işçiliğe gerek duymuyor ve kolayca yapılabiliyor. Performans inanılmaz . Gerçekten şeytan icadı.

eski sörfçü ve küçük katamaran kullanan birisi olarak bu tasarımlar çok ilgimi çekti. Özellikle Tiki 38.  Ancak 30 Feet olanı yani Tiki 30 da  aynı zamanda traylere de girebiliyor ve bu çok önemli bir avantaj.

Videosunu koyduğum 30 feet olanı açık deniz teknesi olarak tanımlanmış. Bir çok kullananı ve bunların blogları var. Heyecan ile okuyorum.

acayip hoşuma gittiler..


  • IP logged

  • *
  • İleti: 1062
Ülkemizde üretilen marin kontralar bir Wharram katamaranı imal etmek için hala yeterli kaliteye sahipler mi, bunu nasıl saptayabiliriz?
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

e

ersinboke@icrs.com.tr

Bir sorun olduğunu sanmıyorum. son derece kaliteli su kontrası üretiliyor. Sonuçta Tayo MAr 'ın palasının üst tarafı masif Amerikan Çamı ancak alt tarafı su kontrası. Üzerinde sadece epoksi var. Sonrasında zehirli astarı ve zehirli. 1500 Mil sonrası zehirli filan kalmadı :) Geçen üç hafta itibarı ile pala gayet düzgün bir şekilde durmaktaydı.

Benim esas merak ettiğim şu Wharram'a göre bu katamaranlar sal ve kanonun birleşimi. Yani salın stabilitesi ve kanonun hızına sahipler diyor. Birçok videosunu izledim 30 feet olanın. Dünya tutu atmış olanı bile var. Daha küçüğü bile var. Ancak baş demzlerde nasıl davranıyor göremedim. Ön güverteye dalga kırılırsa ciddi sıkıntı olur mu diye merak ettim.

En çok yapılanı 38 feet. ^Tamamı 10 knot üzerinde gidiyor.  Motoryat gibi neredeyse :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1062
Turu atanlar  baş denizlere denk gelmıştir diye düşünüyorum. Çunkü swell denen ve binlerce mil uzakta olan sert bir havanın artığı dalgalar var. Örneğin pupa seyri yaparken pek ala kafadan veya herhangi başka bir yönden dalga alınabiliyor.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

e

ersinboke@icrs.com.tr

Enes , çok iyi tasarlanmış tekneler. İki gündür çok ciddi inceliyorum. Bir kere yapılması çok kolay. İkincisi ucuz. Salma yok, safra yok.  Her iki tüpte de çok iyi kullanılmış alanlar var. Tüpler geriye doğru yükseliyor. Yükselen kısmın birisinde Tuvalet , diğerinde ise mutfak var. Kimisi tüplerin baş tarafını yatak yapmış. Kimisi mutfak karşısındaki kısmı harita masası yapıp yatağı iki kişi ile sınırlamış.

En büyük ama belkide dezavantajı bayılmıyor olması.  Direk yüksekliği kısa. Direk rahatlıkla indirilebiliyor. Dahası tüm parçaları sökülüp, traylere alınabiliyor.

Üç ana bölme var. 2 adet tüp. Havuzluk, ve üç adet kiriş. Hepsi sökülebiliyor. Havuzluğu düz yapanlar da var davlumbaz yapan da Videosunu koyduğumda davlumbaz vardı. 

Tiki 31 de çok iyi bir tasarım. Üstelik usukuna. Çidt direkli yani.

Motor bildiğin kıçtan takma benzinli motor. Zaten anlaşıldığı kadarı ile motora pek gerek olmuyor. Çok hafif , 1300 Kg.  Boyu 9,5 eni 5,5 metre.

Kimisi civadra koyup, balon basmak için de düzenek hazrlamış. Hafif havada dahi 7 knot altına düşmez balonda bu tekne.

Dahası yer sorunu yok. Hem patalya için hem bisiklet için. İki bisiklet dahi yüklenebilir buna.  10 Kg admiralti demir bunu mıh gibi tutar koylarda. Koyda konaklama için felaket rahat bir güverte var.

Güneş paneli için öyle çok yer var ki yerleştirilecek. Enerji manyağı olur insan resmen.

Daha önemlisi tasarımlar elinden iş gelen ancak tekne yapımında profesyonel olmayan kişiler için hazırlanmış.

Kaç  adam saat gerektiği , yaklaşık imalat bütçesi hepsi var. Benim beğendiğim tek direkli 30 feet Tiki nin motor hariç yaklaşık maliyeti 13 bin Pound imiş. Yaklaşık 80 bin TL yani.

Bunu Türkiye şartlarında 50 -60 bin TL ye imal etmek mümkün olabilir.  Her durumda maliyeti abartmaz isen 100 bin TL nin altında kalır motor dahil.

Valla ciddi ciddi düşünüyorum yaptırmayı. Zaten böyle bir karar verirsem iyi bir marangoz rahat rahat yapar bu tekneyi. Kendi alacağım alet edevat ve yer parası ile kıyaslandığında marangoz ucuz bile kalabilir.

Yeke dümen, randa arma, denize yakın, hem öyle yada böyle ahşap ince kesitli bir tekne. İnceledikçe daha bir ısınıyor insan açıkçası. Üstelik havuzluk ile ilgili çok ilginç düşüncelerim de var. Tasarımcı bu konuda yapanları serbest bırakmış aslında. Önerileni yapan da var, felaket yaratıcı olanlar da.

Direk alüminyum bir boru sadece. Başına ve sonuna ahşap parçalar giriyor. Yelken kant yelken. Direğin üzerinde inip kayıyor.  Geniş olduğundan bumba da yok.

Yaparsam tüm üst ahşapları gerçek birmanya tiki yaparım valla.

en hasta olduğum da paserellası. Aynı zamanda deniz merdiveni oluyor. Üstelik teknede köpeği olanlar için de düşünülmüş sanırım. Bu tür bir merdivenden köpekler de kolayca çıkabilir. Evcil hayvanların da çok rahat edecekleri ve kimseye sıkıntı vermeyecekleri bir tekne.

Bu tekne de bir papağan beslemek ilginç olabilir mesela :)


  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Wharram katamaranlar konusunda iyi tasarımcı. "Batı" dünyasına uzak Polinezya ve genel olarak Okyanusya'yı ve teknelerinin mükemmel üstünlüğünü tanıtıp, efsanelerin gerçek olduğunu da gösterdi.

Filmi uzun uzun sayrettim ve şu sonuca vardım. Katamaranların hızı tartışılmaz. Onların deniz üserinde sağladığı geniş yaşam alanı tartışılmaz. Tiryaki'nin paylaştığı Kaimiloa'yı okudum son illüstrasyonalara da baktım.

Benim bir ara "İyonia" blogunda  bir de derlemem var bu çoklu tekneler ile ilgili
http://egeiou.blogspot.com/2016/04/okyanusya-piroglar-hafif-esnek-ve-yaratc.html

Ama sorun şu: Karinaları olmadığından denizlerin üzerindeki tüm çırpıntı, dalgamsı ve dalgaları tekne fazlasıyla hissediyor. Yani bizim özellikle aradığımız uzun omurgalı denize oturmuş teknelerin, seyir konforunu  sağlayamıyorlar. Tabii bu küçük boylar için geçerli.
Bir de genel olarak bu tip teknelerin tekne boyunca hareketi kolayca sağlayacak yan güvertelerinin olmaması rahatsızlık verici. Tabii yine küçük boylarda.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

e

ersinboke@icrs.com.tr

:) Gördüm gördüm..

Şimdi efendim. Şu Wharram 'a taktığım 4 gün boyunca bu çok gövdeli tekne dünyasının bambaşka bir dünya olduğunu gördüm.

Biz elbette ülke olarak yine konudan çok geriyiz. Cem Gür 'ün linkini verdiği, yazdığı yazıdan başka çok ciddi bir kaynak yok maalesef.

Şimdi 4 gün boyunca yapmış olduğum çalışmaları buraya aktarayım. Bu süreçte görüşlerine güvendiğim kim varsa aradım. Hiçbiri katamaranlar ile ilgili hoş şeyler söylemedi.

Öyle ya da böyle bu çift gövdeli olanlar ile  tarih boyunca üstelik okyanuslarda ve zor denizlerde seyir yapmış insanlar.

Genellikle amatörler için tasarlanmış yapımı kolay olan tekneler denizde çok başarılı performans sergileyemiorlar gibi bir önyargım var.

ancak bu wharram tasarımları için geçerli değil. Her şeyden önce amatör kullanıcı için çok düzgün yapım planları hazırlamışlar. Biraz pahalı ancak hak ediyor anlaşılan.

Diğer bir önemli özelliği yapımının çok kolay olması. Hepi topu iki tüp , üç kiriş ve bir havuzluk imalatından bahsediyoruz. Üstelik herbir parça ayrı ayrı erde imal edilebilir ve kolaylıkla nakil edilebilir. Zaten benim ilgilendiğim 30 feet tiki trayler ile çekilebilen en büyük model.

Bu tekne neden bu derece ilgimi çekti? İnsanın denizle olan macerasında çok önemli iki deniz aracının toplamı aslında. sal ve kano. Stabilitesi çok yüksek olan sal ile çok stabil olmayan ancak çok hızlı olan kanoyu birleştiren hibrid bir tasarım.

Çok hızlı , hafif , stabil. Yelken yaparken bayılmıyor. Çok ilginç ki tirimaranlar için bu durum geçerli değil. Trimaranların ortası aslında bildiğiniz tekne ve yan taraflarda tüpler var. ancak tüpler nispeten küçük olduğundan bayılıyor ve tüpler denizden kopabiliyor.

Wharram tasarımlarında randa arma kullanmasının en önemli nedeni de işte bu stabiliteyi kuvvetlendirmek. Randa arma ile bu stabilite ayıca kuvvetleniyor. Markoni armaya göre kısa direk ancak büyük yelken alanı ile tekne resmen uçuyor.

30 feet tekne sadece bir ton. salma ve safra yok. Hal böyle olunca 10 beygirlik kıçtan takma bir motor ile 7 knot hız yapabiliyor. Yelken ile 10 knotun altına düşmüyor zaten. Hafif havalarda balon yelken kullanımı da son derece kolay.
Şimdi yelken basmak öyle kolay ve yelken ile seyir öyle kolay ki motor kullanmadan yelken ile her yere gitmek mümkün. Hani yelkenli tekne yelken ile gider'in  gerçek bir örneği.

Draftı 50 cm. Aslında kötü bir rakam değil. En çok eleştirilen orsa performansı hiç de yabana atılır gibi değil.

Tüpler çok iyi tasarlanmış. Kıça doğru kamara kısmı yükseliyor. BU yüksekliğin en yüksek olduğu arka kısımda tüplerin birinde tuvalet, diğerinde mutfak var. He birinin önünde ise bir buçuk kişilik yataklar mevcut.

Klasik tek gövdeli bir tekne ile kıyaslandığında bayılmadığından , 20 knot havada dahi üzerinde çalışmak mümkün.

tüpleri birbirine bağlayan 3 adet kirişin arasında tam dört adet güverte oluşuyor. Kıçta ve başta oluşan güvertelere ağ geriyorlar. Geriye havuzluğun olduğu ve bunun önündeki ön güverte var. Şimdi burası önemli. BU bahsetiğim ön güverte önemli.  Hafif aralıklı ahşap yapıyorlar bu zemini. ağlar ve üzerine kırılan dalgaların enerjisinin absorbe edilmesini sağlıyor. Havuzluğa gelen dalga ve serpintiler için de aynı durum geçerli.  Suyun tekne üzerinden atılması gibi bir problm yok bu teknelerde.

İşte bu yüzden sanki sıcak havaların teknesi imiş gibi duruyor biraz. O yüzden klasik havuzluk tasarımlarından farklı şeyler yapmak mümkün.

Şöyle mesela:)



Depolama alanları muhteşem. 30 feet tekne ile kumsala yanaşabiliyorsunuz. Nasıl bir rahatlık!

Sözün özü çok etkilendim tekneden.





















  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Şunu da ilave edeyim.. Bu tekneyi yapmaya karar verirsem buz dolabının kralını yaparım :)  Çünkü güneş panellerini koyacak öyle çok yer var ki .. Yelken yapmayı engellemiyor yani.
  • IP logged

 
Yukarı git