Heyamola Hey
Tersane => Tekne Yapımı => Konuyu başlatan: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Mayıs 2018, 00:20:03
-
efendim esinlendiğimiz teknenin orjinali bu. Kuzey denizi balıkçı teknesi.
(https://i.hizliresim.com/G9qP3r.jpg) (https://hizliresim.com/G9qP3r)
Hali hazırda Devlin tarafından tasarlanmış olan büyük bir benzeri var. Oysta..
(https://i.hizliresim.com/2JMnr2.jpg) (https://hizliresim.com/2JMnr2)
Bu teknenin çok önemli kimi üstünlükleri var. Her ne kadar bir motor sailor gibi görünse de aslında gerçek bir yelkenli.
Bildiğimiz klasik tasarımlardan çok önemli farkları var.
Şimdi Devlin tarafından gönderilmiş olan ancak henüz yayınla izinini almadığım bu proje ile ilgili ön taslakları Cem Gür ve Aali ile bugün paylaştım. Tam iki buçuk saat çalıştık Aali ile.
Her ikisi de Devlin 'in bu tasarımını üzerinde çalışılabilir buldular.
Amacımız , kendi denizlerimiz için kolay üretilebilir ancak azami konforu sağlayacak " en küçük " tekneyi tasarlamak.
Öngördüğümüz tekne 29 feet. Şuna benziyor aslında. Bu da bir Devlin tasarımı.
(https://i.hizliresim.com/rOq6Ja.jpg) (https://hizliresim.com/rOq6Ja)
Temelde amaç, kolay yapılabilir, ustaya en az bağımlı, bakım ve barınma maliyetleri en düşük olacak şekilde tasarlanmış, gerektiğinde trayler üzerine de alınabilme imkanı da olabilecek Bizim denizlerimiz için uygun bir tekneyi oluşturabilmek.
Ortaya çıkan görüşleri tasarımcı ile paylaşıp, imalat projesinin son şeklini vereceğiz.
Hep beraber. Başımızda tekne yapmış, üstelik tarzları farklı olan iki üstad var. Cem Gür ve Aali San.
Eminim ki diğer tekne yapmış dostlar da tartışmaya yön verecektir.
ancak sadece onlar değil, hayallerindeki tekneyi düşleyen herkesin katkısına ihtiyacımız var.
Böylece beklentileri de daha rahat görmüş olacağız.
Evet efendim. Hayaller tersanesinin ilk yelkenli teknesini kızağa koyuyoruz.
Bekleriz.
-
Harika bir tekneymiş...
Abi salma varmı bunda (pik veya kurşun)
-
Geldik, bekliyoruz.
-
Önce temel kriterlerimizi yazalım.
Teknede öncelik kadınların. Ladies first yani. İç tasarımı tamamen kadının ihtiyacına göre tasarlanmış, güverte imkanları da yine kadına göre tasarlanmış bir tekne. az yatan, güvenli kimseyi korkutmayan ama " denizci " bir yelkenli.
Erkeğe ve yelken yapmayı seven kadına da dört dörtlük yelken keyfini yaşatacak, tüm " denizci " kriterlerini sağlayan
omurga salma , başı kıçı bir , çift direkli bir kechya da yawl arma sahibi elbette randa arma ve cutter.
ama en modern cinsinden..
en olmadık havalarda dahi güvenle seyir yapabileceğiniz , patalyanızı rahatlıkla taşıyabileceğiniz güneş panelleri için saçma sapan taşıyıcılar yaptırmayacağınız, her daim yelkenlerinizi görebildiğiniz bir yelkenli tekne.
Su kontraından imal, 2 feet ancak çift tuvaletli ve ayrı kabinli özel yaşam için tasarlanmış, rahatlıkla misafir ağırlayabileceğiniz bir yelkenli den bahsediyoruz .
-
Şahane, takip +1
-
Adam hâlâ buzdolabından söz etmiyor :)
-
:) :)
-
Yavaş yavaş.. Güneş paneli ile başladı işte. :P
-
Adam hâlâ buzdolabından söz etmiyor :)
''Her amatör denizci içkisine buz arıyacaktır birgün'' :)
-
Şimdi efendim..
dün Aali çok önemli bir öneride bulundu. İç tasarım malum önemli. Bunu sadece kağıt üzerinde değil, gerçekten de görmek çok daha mantıklı olur dedi. Teknenin iç yerleşimi şu andaki klasik yapıdan çok farklı ve çok daha kullanışlı.
Ama öyle olduğunu kendimiz görmeliyiz önce. O yüzden teknenin iç kabinlerini gerçek boyutlarında köpükten imal edeceğiz. Böylece kafamızdakilerin gerçeğe ne kadar uygun olup olmadığını göreceğiz.
sevgili Ali sen de böylece teknenin iç tasarımını kendi istediğin gibi düşünebilir gerçek boyutlarda yerleştirme yapabilirsin.
-
Şimdi efendim..
dün Aali çok önemli bir öneride bulundu. İç tasarım malum önemli. Bunu sadece kağıt üzerinde değil, gerçekten de görmek çok daha mantıklı olur dedi. Teknenin iç yerleşimi şu andaki klasik yapıdan çok farklı ve çok daha kullanışlı.
Ama öyle olduğunu kendimiz görmeliyiz önce. O yüzden teknenin iç kabinlerini gerçek boyutlarında köpükten imal edeceğiz. Böylece kafamızdakilerin gerçeğe ne kadar uygun olup olmadığını göreceğiz.
sevgili Ali sen de böylece teknenin iç tasarımını kendi istediğin gibi düşünebilir gerçek boyutlarda yerleştirme yapabilirsin.
Ersin söyle söylüyeyim,köpükten kastın sanırım strafor,1/1 ölçekli yapmam ,nedeni ise maliyet CNC strafor kesimi işi yapan kişileri tanıyorum,mantığını az çok biliyorum hatta strofordan bot yapmıştım :) iç kabinlerini gerçek boyutlarda yaptığında,bir noktada hata yaptığında geri dönüşü zor artı maliyet,hatta da yapacaksın,hadi yaptın diyelim hayallerinin iç kabinlerini gerçek boyutlarda,aha bu dedin,asıl malzemeye geçeceğin zaman,harcadığın tüm para emek boşa gidecek,elindeki tek veri tecrübe olacak,
Ben söyle bir sistem düşünüyorum 1/1 ölçekli hayallerimin tekne iç kabinini önce AutoCAD ortamında çizip,bu çizimleri Solidworks ortamına atıp 1/1 ölçekli 3D olarak en ufak ayrıntısına göre görme imkanım olacak,hoşuma gitmeyen noktalar illa ki olacaktır,olduğunda da gerekli oynamaları değişiklikleri yapıp 3D tekrar çek etmeyi planlıyorum,benim düşündüğüm sistemde hata yaptığımda maliyeti yok,senin sistemde maliyeti var,yer,zaman,nakliye,işçilik,vs vs uzar gider.
(https://i.hizliresim.com/z0WJpD.jpg) (https://hizliresim.com/z0WJpD)
(https://i.hizliresim.com/m2VJNV.jpg) (https://hizliresim.com/m2VJNV)
(https://i.hizliresim.com/PlRO2Q.jpg) (https://hizliresim.com/PlRO2Q)
(https://i.hizliresim.com/PlRO2N.jpg) (https://hizliresim.com/PlRO2N)
(https://i.hizliresim.com/8YGN5Q.jpg) (https://hizliresim.com/8YGN5Q)
(https://i.hizliresim.com/JQ5ONo.jpg) (https://hizliresim.com/JQ5ONo)
(https://i.hizliresim.com/3EXpJ2.jpg) (https://hizliresim.com/3EXpJ2)
-
Önce temel kriterlerimizi yazalım.
Teknede öncelik kadınların. Ladies first yani. İç tasarımı tamamen kadının ihtiyacına göre tasarlanmış, güverte imkanları da yine kadına göre tasarlanmış bir tekne. az yatan, güvenli kimseyi korkutmayan ama " denizci " bir yelkenli.
Erkeğe ve yelken yapmayı seven kadına da dört dörtlük yelken keyfini yaşatacak, tüm " denizci " kriterlerini sağlayan
omurga salma , başı kıçı bir , çift direkli bir kechya da yawl arma sahibi elbette randa arma ve cutter.
ama en modern cinsinden..
en olmadık havalarda dahi güvenle seyir yapabileceğiniz , patalyanızı rahatlıkla taşıyabileceğiniz güneş panelleri için saçma sapan taşıyıcılar yaptırmayacağınız, her daim yelkenlerinizi görebildiğiniz bir yelkenli tekne.
Su kontraından imal, 2 feet ancak çift tuvaletli ve ayrı kabinli özel yaşam için tasarlanmış, rahatlıkla misafir ağırlayabileceğiniz bir yelkenli den bahsediyoruz .
Tecrübeyle sabit benim size önerim randa arma bir tirhandil olurdu.. ;)
Şaka bir yana bu teknenin orsa performansı hakkında sizin, Cem Gür ve Âli San reisin görüşlerini çok merak ediyorum...
-
Acı ama gerçek.. su kontrasından tşrhandil planı yok😕
Erman daha draft ve salma detayları gelmedi.
-
Erman Reis,
henüz bir görüş oluşturmak için zaman erken. Ersin'in üzerinde durduğu tasarım yukarıda fotoğraflarını koyduğu üç tekne de değil ; tasarımcısının önerdiği, henüz eskiz halinde olan bir tekne. Muhtemeldir ki gerçek projelendirme adımlarına giriştiğinde üzerinde kimi değişiklikler de yapacaktır. Ya da mesela Ersin biten tasarımın kimi detaylarını beğenmeyecek ve tasarımcıdan bunların düzeltilmesini isteyecektir.
Kaldı ki elimizde tamamen bitmiş bir tasarım bile olsa bunun üzerinden teknenin performansı, kimi denizcilik özellikleri hakkında fikir yürütmek benim harcım ve haddim değil. Yat tasarımı eğitimim , irili ufaklı onlarca farklı tekne inşa etmişliğim veya birbirinden farklı yüzlerce tekneyle uzun yıllar boyunca seyir yapmışlığım yok ( lakin bu işi bildiğini bildiğim insanların kimi kitap veya yazılarında da ; - eğer tasarımda bariz yanlışlar yoksa - ; bir tekne tasarımının teorik olarak ele alınıp beklenecek performans ve seyir özellikleri hakkında önden fikir yürütüldüğünü görmedim).
Malum tekne inşası hala küçük bir sektör , evet bilgisayarlı tasarım pek çok yenilik ve rahatlık getirdi ama, hala deneme / yanılma demesek de, deneme ve düzeltme yöntemi geçerli. Sonuçta bir tekne tasarımı bir tasarımcı ve belki bir iki yardımcısının masa ve ekran başında bir süre geçirip, elbette teknenin boyuna göre, bir kaç bin veya bir kaç on bin dolara mal ettikleri birşey. Buna karşın koskocaman tasarım bölümünde belki yüz teknik adamın bir kaç yıl çalışması, firmanın tedarikçilerinin onlarca konuda desteklerine rağmen milyara yakın yüz milyon dolarlara mal olan bir otomobil tasarımı dahi sonuçta kötü ve başarısız olabiliyor ve bir iki sene içinde sessiz sedasız üretim hattından çekiliyor.
Yani demek istediğim : denemeden olmaz !
Bence bu aşamada Ersin'in üzerinde titizlikle durması gereken kriterler henüz şunlar : Emniyet, konfor ve estetik...( ha yarın öbür gün imalat düşünülecekse bir de projenin makul, hatta ucuz maliyetle üretilebilmesi ).
Seyir emniyeti için yapılması gereken hesaplar belli ve her meraklının ulaşabileceği kadar da yaygın. Tasarımcı bu hesapları yapmak ve göstermekle yükümlü, kontrolünü yapmak da mesele değil. Bana yabancı bir tekne tipi olduğu için internette biraz bakındım. Bu tarz teknelerinin orijinallerini alıp yata çevirmek son 60-70 senedir alışıldık bir uygulama. Hatta 120-130 sene evvel Almanyada doğrudan ( balıkçı tekneleri imal eden bir tersanede ) yat olarak yapılmış bir örneğe rastladım ( o zamanlarda Almanlar " Lustyacht " yani zevk yatı, teknesi dermiş iş için kullanılmayan teknelere) . Şu anda da yine hizmet dışı kalmış eski tekneler revaçta ; kimi batılı gönüllüler bunları alıp, renove edip Akdenizde mülteci kurtarmakta kullanıyorlarmış. Yani bu teknelerin denizciliklerinde bir problem yok.
Konforu sağlamak için tasarımcı, müşteri birlikte çalışmak üzerinde tartışmak zorundalar.
Estetiğe gelince : Ersinin bana gösterdiği çizimler bana hoş ve çekici geldi ( üstelik dediği gibi, benim " ilgi alanımda ' olan bir tekne tarzı olmamasına rağmen. Ama çizimlere bakınca misal 5- 10 sene sonra rahatım için genel konseptini gayet uygun bulabileceğimi düşündüm. Şimdiden gözüm Lobster'lara, trawler'lara kaymaya başladı bile...Bir yelkenli rahat tekne elbette bana bir motoryattan daha yakın).
Ama burada dikkat edilmesi gereken başka kriterler var ; tekne eski balıkçı teknelerine gönderme yapan bir tasarım. Benim eski balıkçı ve iş tekneleri konusunda eğitilmemiş gözüm için gayet güzel...Fakat bakalım sahiden öyle mi, yani bu iş teknelerinin temel tasarım özellikleri korunmuş bir yat mı, yoksa öylesine bir anlık moda işi "retro design" mı ?
Bunu da bize ancak Cem söyleyebilir. Erbabı tarafından kabul edilebilecek , eski tarzın bir yeni uygulaması mı, yoksa gerçeğinden uzak mı ? ( Mesela bazı tugboat tasarımlarina bakıyorum, evet çok şirinler, fakat aslen bana Walt Disney Donald Duck'u denize çıkaracağı bir macera için çizmiş gibi geliyorlar? )
-
Çizimleri görmedim. Ama buradaki fotoğraflardan esini varsa, insanda Arhavili İsmail olma hissi doğruyor.
-
Çizimleri görmedim. Ama buradaki fotoğraflardan esini varsa, insanda Arhavili İsmail olma hissi doğruyor.
Not aldım, orta ambar cephaneliğe cevrilecek...
-
Ben gönderdiği taslakları çok beğendim. Bugün Cem Gür 'e gönderdim. Aali ile de basılı kopya üzerinden iki buçuk saat tartıştık.
Bana ulaşmadı gönderdiklerin. Mail ile gönderirsen makbule geçer
-
tekrar yolladım.. dün Devlin'i telefon ile aradım. Boat Show varmış Amerika'da bugün yine arayacağım. Buraya koymadan bir izin isteyelim. Bu akşam koyarım her halde..
-
He valla bana da bir şey gelmedi an itibariyle.
Devlin beyin fikir eseri ihracatı ABD ihracat ambargosuna takılmasın da ; durumlar malum zira...
Öff...aman, ne gam. Olmadı milli ve yerli bi tasarımcı babayiğit ararız.
-
Efendim biraz önce Sam Devlin ile görüştüm. Forumda yayınlama talebime " sure " diye cevap verdi. Bizim youmlarımızı merakla bekliyor olacağını söyledi.
Gelecek hafta başında "sailing rig " ön tasarımını gönderebileceğini iletti. Bu arada ihtiyaç halinde projeyi %10 oranında daha büyütebileceğini belirtti. Buraya da yükleyeceğim..
-
merakla bekliyorum...
-
Projeler ( seyir özellikleri bir zarar görmeden ) % 10 büyütülebilir, küçültülebilir.
Büyütme olasılığı en azından iç yerleşim için büyük bir fayda.
-
geldi mi. ? Bu arada forıuma PDF nasılyükleniyor?
-
Gönder bana, buluttan yükleyeyim
-
hemmmen.... mail?
-
Halen gelen bişi yok ?
-
Bana ulaştı :)xx :)xx :)xx
-
İlk yorumum şöyle:
Yılaar yıllar önce Turhan Ağabeyin Bu-Se adında bir teknesi vardı. 7 metre cıvarı polyester bir motor sailor. Yerli yapım. Ayna kıç. Aslı bir Fransız tasarımcının bocurumu da olan bir teknesiydi. İlk sahibi bocurumu iptal etmiş Turhan Ağabey de öyle kullanıyordu. Bir ara bocurumu yeniden kurmayı planladık. Tekne hem yeke ile hem de davlumbaz altında dolap dümenle kullanılabiliyordu. Bocurumu koyduğumuzda yekeyi kullanmak imkansız oluyordu. O zamanlar daha bocurum direğinin ille de merkezde olması gereğini sanıyordum. Sonradan öğrendik ki alabandalarda da olabiliyor.
Neyse...
Bu tekne Geniş iç hacimli, bir merkez kamarada masa ve karşılıklı yatak/oturak, kamaraya inildiğinde sancak tarafında ince uzun bir mutfak, 1/4 perde arkasında açılık kapanır bir WC ve baş tarafta eşşek kadar bir kamarası olan bordası görece yüksek sloop arma bir tekne idi. Tam omurga salması kalıptan çıkmış ve içi demir artıkları ile doldurulmuştu.
Tek handikapı ana yelken ıskota sistemi davlumbaz üzerinde olup sıkıntılı bir kullanım sunuyordu. Patalyayı peş teknesi olarak çekiyorduk.
BU-Se ile her havada Marmara'da cirit attık. Çok sıkı fırtınalara kafa tuttuk. İleriki yıllarda Turhan Ağabey Rıdvan ile Ege'ye çıktı.
Çok rahat 4-6 kişiyi ağırlayan satıldığında çok üzüldüğüm bir tekneydi.
Şimdi gelelim asıl konuya. Bu tekneler bildiğim kadar toplam 5 tane üretilmişti. Her biri yıllarca en aranan tekneler oldular. Yani bizim amatörlerimiz o dönemde bu model tekneyi el üstünde tutuyorlardı.
Sam Devlin'in "Halibut"u çok beğenileceğini umduğum bir tasarım.
Tümü ve tamamı ile bir nordik iş teknesinin geziye tadil edilmiş hali. Yelken planı oluşturulacak.
Makinanın ortada olması çok büyük avantaj.
Mutfağa bayıldım.
Bunlar ilk yorumlar. Daha uzun uzun yazılacak tartışılacak.
Sam Amca bir de kesitleri kabaca verseydi iyi olurdu.
-
Küçükmüş buradan ekliyorum
Şöyle de ekleyeyim, telden girenler için.
(https://i.hizliresim.com/rOqN7M.jpg) (https://hizliresim.com/rOqN7M)
(https://i.hizliresim.com/76O14v.jpg) (https://hizliresim.com/76O14v)
-
İlk yorumum şöyle:
Yılaar yıllar önce Turhan Ağabeyin Bu-Se adında bir teknesi vardı. 7 metre cıvarı polyester bir motor sailor. Yerli yapım. Ayna kıç. Aslı bir Fransız tasarımcının bocurumu da olan bir teknesiydi. İlk sahibi bocurumu iptal etmiş Turhan Ağabey de öyle kullanıyordu. Bir ara bocurumu yeniden kurmayı planladık. Tekne hem yeke ile hem de davlumbaz altında dolap dümenle kullanılabiliyordu. Bocurumu koyduğumuzda yekeyi kullanmak imkansız oluyordu. O zamanlar daha bocurum direğinin ille de merkezde olması gereğini sanıyordum. Sonradan öğrendik ki alabandalarda da olabiliyor.
Neyse...
Bu tekne Geniş iç hacimli, bir merkez kamarada masa ve karşılıklı yatak/oturak, kamaraya inildiğinde sancak tarafında ince uzun bir mutfak, 1/4 perde arkasında açılık kapanır bir WC ve baş tarafta eşşek kadar bir kamarası olan bordası görece yüksek sloop arma bir tekne idi. Tam omurga salması kalıptan çıkmış ve içi demir artıkları ile doldurulmuştu.
Tek handikapı ana yelken ıskota sistemi davlumbaz üzerinde olup sıkıntılı bir kullanım sunuyordu. Patalyayı peş teknesi olarak çekiyorduk.
BU-Se ile her havada Marmara'da cirit attık. Çok sıkı fırtınalara kafa tuttuk. İleriki yıllarda Turhan Ağabey Rıdvan ile Ege'ye çıktı.
Çok rahat 4-6 kişiyi ağırlayan satıldığında çok üzüldüğüm bir tekneydi.
Şimdi gelelim asıl konuya. Bu tekneler bildiğim kadar toplam 5 tane üretilmişti. Her biri yıllarca en aranan tekneler oldular. Yani bizim amatörlerimiz o dönemde bu model tekneyi el üstünde tutuyorlardı.
Sam Devlin'in "Halibut"u çok beğenileceğini umduğum bir tasarım.
Tümü ve tamamı ile bir nordik iş teknesinin geziye tadil edilmiş hali. Yelken planı oluşturulacak.
Makinanın ortada olması çok büyük avantaj.
Mutfağa bayıldım.
Bunlar ilk yorumlar. Daha uzun uzun yazılacak tartışılacak.
Sam Amca bir de kesitleri kabaca verseydi iyi olurdu.
Cem bahsettiğin tekne sanırım Hikmet Tür de de bulunan Moda isimli tekne olsa gerek.Boyuna göre çok kullanışlı bir tekne idi.
-
İlgi ile takip edeceğim lakin, Means of Grace'den buraya nasıl geldin, daha çözebilmiş değilim :o
-
Esin kaynakları
https://www.youtube.com/watch?v=sT2WM0AAJ04 (https://www.youtube.com/watch?v=sT2WM0AAJ04)
Tekne formunun denizde davranışı
https://www.youtube.com/watch?v=YQZNQPTMQYE (https://www.youtube.com/watch?v=YQZNQPTMQYE)
https://www.youtube.com/watch?v=ndK7JQuqtbo (https://www.youtube.com/watch?v=ndK7JQuqtbo)
-
Cem bahsettiğin tekne sanırım Hikmet Tür de de bulunan Moda isimli tekne olsa gerek.Boyuna göre çok kullanışlı bir tekne idi.
Evet Kaan biri de "Moda" idi. Ne hafıza var sen yaw !! :)xx :)xx
-
İlgi ile takip edeceğim lakin, Means of Grace'den buraya nasıl geldin, daha çözebilmiş değilim :o
MOG'in herkese hitap etmeyeceğini düşünüyor sanırım.
-
28 feet 4,5 ton bu armayla yelken yapmaz bu tekne.Adam çözmüş ülkemizi.Satarmı satar.
-
Eğer böyleyse, arma üzerinde de fikir yürütmeye çabalarız.
-
İlgi ile takip edeceğim lakin, Means of Grace'den buraya nasıl geldin, daha çözebilmiş değilim :o
MOG'in herkese hitap etmeyeceğini düşünüyor sanırım.
Bugüne kadar ki çizgisinin çok dışında da onun için şaşırdım
-
Eğer böyleyse, arma üzerinde de fikir yürütmeye çabalarız.
Ersin hemen ona bir mizana direği ilave etti zaten garsondan emanet kalemle... 8)
-
Eğer böyleyse, arma üzerinde de fikir yürütmeye çabalarız.
Ersin hemen ona bir mizana direği ilave etti zaten garsondan emanet kalemle... 8)
Bakın abi, öğreniyorum demek ben de yavaş yavaş. Doğru soru sormaya başlamışım :)
2. Soru ; Ama yeterli gelir mi?
-
Son bir haber doğruluğu tartışılır Dufour fuarda 45-50 feet bir yelkenli satıyor.Tekne teslim ediliyor yeni sahibi diyorki ben bu tekneyi sipariş vermedim .Nasıl olur bu sizin tekneniz diyorlar hayır benim teknemde direk yoktu diyor adam .Para iade ediliyor satış müdürü işten çıkarılıyor. Dedikodu tabi doğruluğu tartışılır bu seneki fuardan .
-
Sevgili Kaan, MoG , benim kendim için düşündüğüm tekne. İç tasarımı bence kullanışsız. Ben iç tasarım değiştirip, Sam amcaya gönderdim. O da iç tasarımı bu kadar eleştirince , bu teknenin iç tasarımını gönderdi.
Şimdi mantık şöyle. Kadınlara yönelik bir tekne hazırlıyoruz. Ben ofise gelen erkek müşterinin suratına bakmam. Hiç ev alabilen erkek müşteri görmedim.
Karısına danışmadan tekne alabilen erkek de görmedim.
Satılabilir bir tekne üzerinde çalışıyoruz. Bu denizlere ve bizim insanımızın beğeneceği bir tekne düşünüyoruz.
Kadın önceliğimiz.
Şimdi bu teknenin çok ilginç avantajları var. Bir kere standart motor sailorlardan farklı. Kabin Geride. Dolayısı ile Kabindeyken ana yelkeni ve ön yelkenleri tamamen görmek ve kontrol etmek mümkün yani.
Gezi teknelerindeki en büyük sıkıntı bot. Oysa bu teknede matafora teknenin üzerinde sonradan eklenmiş ve iğreti durmuyor. Keza kıç tarafta mutfak kabininin üstü bisiklet ya da elektirikli bisiklet koymak için çok uygun. Keza buraya mutlaka bir mizana direği eklemek gerek.
palayı dışarı almak , dolap dümen ile birlikte bir yeke eklemek olası.
Ve güneş panelleri . kabin üstü bu iş için ideal.
İç tasarıma gelince. anvantajlar ortada. Özellikle baş kabin. Çok ciddi bir mahremiyet sağlıyor. Tuvalet ve çift yatağı ile tekneyi yönetenlerden son derece bağımsız. Sabah erkenden yola koyulurken , çekine çekine kahve yapmaya son kendinize.
Tuvaletin baş altında olması başta hoşuma gitmiyordu ancak çok doğru bir tercih. Tuvalet başaltında olunca , iç tasarımı çok daha rahat çalışıyorsunuz.
Mutfak bir basamak aşağıda. yanlarda iki tüp yatak var. Belki bunlardan birisi kapak altı bir acil tuvalet olarak düşünülebilir. Ya da duş belki. (bunlar Aali nin fikirleri )
Çünkü tekne kullanırken havuzluk kabininden baş kamaraya gitmek gerekiyor bu tasarımda. Oysa bu başta öngördüğümüz mahremiyeti engelliyor.
Ben esas mutfağın yerine bayıldım. Bir kere üzerindeki heç kapağı sayesinde ne isterseniz pişirirsiniz o mutfakta.
profesyonel bir mutfak tasarımı için çok uygun bir mekan yaratılmış vaziyette.
Masa daha önceden öngördüğüm gibi tek. Yani hem yemek masası hem harita masası gibi. Dümen tutarken ser kağıt haritayı rahat rahat .. Çalış üstünde . Rüzgar , serpinti de yok üstelik.
Kahve mi istedin? Mutfak hemen arkada. Çoluk çocuk önde uyurken , sen hafiften müziğini dahi açarsın.
Yine Aali nin çok doğru bir fikri var.Kendisi yazar muhtemel daha uzun. Baş kabine geçiş , dışardan değil içerden olmalı dedi. bence de kesinlikle doğru.
Armanın ki bu durumda kech oluyor , çift direkli ve kotra arama olması çok önemli. Öngödüğümüz arma olursa , tekneyi en fazla %10 bayarak en sert havada dahi yelken yapmak mümkün üstelik.
Bocurum ve Trinket ile. Aynı Tayo Mar'da olduğu gibi. Her iki yelken de kendileri kontra değiştiriyorlar malum. Sizin kabinden dışarı çıkmanıza dahi gerek yok.
Hem bu arma ile daha kısa direk yapmak mümkün. Daha kolay abarılabilir yelkenleriniz de olacak. Ana yelken randa tabi. Herkes bir gün randa armayı keşfedecek. randa arma ile denizlerin Chevy si olur bu tekne.
Daha salma ve safra detaylerı gelmedi . O yüzden yelken performansı ile ilgili yorum yapmak için erken bence.
Cutter arma olacağından baş tarafa civadra da istedim tabi unutmadan yazayım.
Şimdi Havuzluk yok nerede oturacağız dediğinizi duyar gibiyim. Baş kamaranın üstünde efendim. Orayı biraz düzleyecek ve korkulukları belkide az biraz yüksek yapılacak. Tirenket bumbası üzerine gerilecek tente ile bir masa ve dört ya da beş sandalye ile sanki evinizin balkonunda gibi olacaksınız.
Aslında sandalye yerine sabit banklar da olabilir. Böylece seyir sırasında da oturulur rahatlıkla.
Böyle bir seyirde ön yelkenler açılmaz ve randa ana yelken ve üzerinde açılacak karanfil iş görür. Böylece bumbayı kafaya yeme derdine de son.
Tabi ki gargari halkaları da olacak. Bana kasa vinçe de gerek yok ya. Millet vinç seviyor Attıracağız bir vinç artık.
29 feet teknede bu konfor ? bence tartışılmaya değmez mi?
-
Keza motorun yeri.. Bence de servis için çok uygun. Tek dert o kadar uzun bir şaft sıkıntı çıkarır mı? (bunu da Aali düşündü tabi.
Devlin, hafta başı taslak armayı gönderecek. Çalışacağız daha üzerinde.
-
Satılabilir tekne.
Ben burayı kaçırmışım.
Arma'yı ve yelken performansını çok merak ettim.
Tekne olarak güzel, ilginç bir şeyler ortaya çıkabilir, yine de yelken kısmı için kafamda soru işaretleri var, konuştukça netleşir diye düşünüyorum.
-
Kesinlikle değer.
Ben başkamaranın bağımsızlığı ve içeriden hiç girilememesine bayılmıştım. Dediğin gibi tam bir mahremiyet sağlar.
Masal 34 ayak. 3 kabin. Bir kabin depo oluyor kendiliğinden.
Keşke diyoruz hep, o kabin olmayaydı, portuç zaten iyice derin olur, depolama sorunu azalırdı. Bu sayede de mutfak biraz daha büyük olurdu.
Bu minvalde, tüp yatağı düşünmezdim, orayı tuvalet ve duş olarak tasarlamak daha verimli bence. Gündelik yaşamınızın geçtiği yerde tuvalet ve duşun olması önemli bir konfor.
Akdenizde kayıkta en kolay iş uyku düzeni. Her yerde uyunur. 29 ayak tekneye kaç konuk çağrılır ki? Zaten tekneye konuk çağrılmaz. O halde, uykuyu değil, seyri ve gündelik yaşamı düşünmek daha doğru sanki.
-
Eğer böyleyse, arma üzerinde de fikir yürütmeye çabalarız.
Ersin hemen ona bir mizana direği ilave etti zaten garsondan emanet kalemle... 8)
Bakın abi, öğreniyorum demek ben de yavaş yavaş. Doğru soru sormaya başlamışım :)
2. Soru ; Ama yeterli gelir mi?
Ecnebi bi denizci sözü der ki : 4 Bf ve üstü havada her tekne yürür. ;)
E bu kadar teselli yeterli gelmiyorsa efem ( elbet tekne tipine göre değişen...) bi ampirik formül vardır. ;)
Yelken alanının kare kökü değerini teknenin deplasmanının küp köküne bölersin ; çıkan ( birimsiz) rakam kabaca 4'e yakınsa ise ağır, geleneksel veya büyük bir iş teknesinden, 4 küsur 5 arasiysa modern yelkenlilerden, daha yüksekse uçar, kaçar bir nesneden söz ettiğimizi anlarız.
Sam amca teknenin deplasmanını 9800 lb ( ~ 4450 kg) vermiş ; burdan da Ersin'in kayığının yaklaşık 45 metrokareyi mütecaviz yelken taşımasının gerektiği söylenebilir. Sam amca da bu alanı tek direk veya ketch armaya rahatlıkla dağıtabilir.
-
Bu tekneye koyabileceğiniz en fazla yelken alanı 30 m2 dir.Tasarımcısına bir soralım bence 30 m2 bile çok iddialı olur %44 balast oranı olduğunu tahmin ediyorum.
Resimdeki armayı tamamen yok kabul ederek.
-
by the way my dear Ersin ...Bu Sam amca proce ve planlarda metrik ölçüler yerine inch ve feet kullanıyorsa ( ki öyle görünüyor ) kayığın inşasında çalışacaklara kök söktürecek...
-
Bu tekneye koyabileceğiniz en fazla yelken alanı 30 m2 dir.
Peki. Bunu bir de Devlin'den duyalım ama.
-
Bu tekne bana Sadun Boro’nun Ege denizine uygun olduğunu yazdığı motor sailor örneğini anımsattı.Güzel bir tekne .35 feet olsaydı satılabilirliği daha kolay olurdu ülkemizde. 28 ile 35 feet teknenin bağlama ve işletme giderleri çok farklı değildir.
-
Metrik sistem konusunu en başından yazdım . Kürek imalatından biliyorum tam bir baş belası.
Ben formülasyonları bilmem. Tayo Mar 'da kabaca 40 m2 yelken alanı var. Ağırlığı da 4,5 ton civarında kullanım sırasında tahminim.
Zaten randa arma kullanmanın nedeni bu. Muhtemel, bu teknenin yelken alanı 60 m2 ye yakın olur.
Cem Gür dediydi. Ben Tayo Mar 'dan bahsederken hep İngiliz iş teknesi diye bahsederim ya. Aslında Thomas Gilmer 'in bu tekneyi Amerikanlaştırdığını söylemişti bir keresinde. Amerikan tarzında tekneler daha şişko ve draft daha kısa.
Rover de öyle.
Şimdi bu teknenin armasının bence nasıl olması lazım. Bir kere Mizana şart. Teknenin kıç tarafı bunun için son derece uygun. Mutfak kabininden dolayı o bölge zaten ölü bölge. Mizana yelkene basılacak olan bocurum yelkeni , ana yelkenin yelken alanını küçültecek.
Bu küçültme şunun için yapılmalı. ana yelken küçülünce bumba boyu da kısalacak hali ile. Böylece kabinden ana yelken tamamen görünür hale gelecek.
Markoni arma düşünülse idi Burak haklı olabilirdi. Randa armanın en önemli avantajı bu işte. Keza civadranın da eklenmesi ile birlikte kotra arma ile bu tekne çatır çatır yürür.
Ben teknenin aynı zamanda başı kıçı bir olmasını da önemsiyorum. Kıçtan gelen denizlerde başı kıçı bir teknelerin avantajları malum.
Teknenin Orsa performansını bana göre salma yapısı belirleyecek.
Teknenin boyuna gelince. Johon Vigor amcanın dediği gibi yapmak gerekiyor.
İhtiyaca uygun " en küçük " tekneyi arıyoruz.
29 feet ile 32 feet teknenin imalatında ciddi fiyat farkları oluşur diye düşünüyorum mesela.
-
Hedef kitlesi kadınlar ise 29ft küçük olabilir, çok muhteşem çekici, hem modern hem romantik bir iç tasarım olmalı.
Burak'a katılıyorum, 35ft olsa daha kolay satılır. (İmalat maliyetinden bağımsız)
öZgür (tapatalk)
-
Son bir haber doğruluğu tartışılır Dufour fuarda 45-50 feet bir yelkenli satıyor.Tekne teslim ediliyor yeni sahibi diyorki ben bu tekneyi sipariş vermedim .Nasıl olur bu sizin tekneniz diyorlar hayır benim teknemde direk yoktu diyor adam .Para iade ediliyor satış müdürü işten çıkarılıyor. Dedikodu tabi doğruluğu tartışılır bu seneki fuardan .
Burak Reis
Şaka gibi. Burda bir 520 gl vardı. O ise filmlere konu olur bu ya
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Hedef kitlesi kadınlar ise 29ft küçük olabilir, çok muhteşem çekici, hem modern hem romantik bir iç tasarım olmalı.
Burak'a katılıyorum, 35ft olsa daha kolay satılır. (İmalat maliyetinden bağımsız)
öZgür (tapatalk)
Eğer genele hitap edecek bir bir tekne planlanıyor ise rahat bir şekilde denize giriş çıkış yapılabilinecek bir yer ve yine rahatça güneşlenmek için düz bir alanı olması gerekiyor. Yeteri büyüklükte temiz su deposu ve gri su tankını da unutmamak lazım. Bol saklama alanlarının bulunması ve özellikle yeterli büyüklükte bir buzdolabi olmazsa olmaz diye düşünüyorum.
-
Hedef kitlesi kadınlar ise 29ft küçük olabilir, çok muhteşem çekici, hem modern hem romantik bir iç tasarım olmalı.
Burak'a katılıyorum, 35ft olsa daha kolay satılır. (İmalat maliyetinden bağımsız)
öZgür (tapatalk)
Eğer genele hitap edecek bir bir tekne planlanıyor ise rahat bir şekilde denize giriş çıkış yapılabilinecek bir yer ve yine rahatça güneşlenmek için düz bir alanı olması gerekiyor. Yeteri büyüklükte temiz su deposu ve gri su tankını da unutmamak lazım. Bol saklama alanlarının bulunması ve özellikle yeterli büyüklükte bir buzdolabi olmazsa olmaz diye düşünüyorum.
Cenk biladerim,
Moody 33 MK I de bunların hepsi var ama plastik.Yani Cü Cü biladerimin deyişi ile yoğurt kabı. ;D
-
Hedef kitlesi kadınlar ise 29ft küçük olabilir, çok muhteşem çekici, hem modern hem romantik bir iç tasarım olmalı.
Burak'a katılıyorum, 35ft olsa daha kolay satılır. (İmalat maliyetinden bağımsız)
öZgür (tapatalk)
Eğer genele hitap edecek bir bir tekne planlanıyor ise rahat bir şekilde denize giriş çıkış yapılabilinecek bir yer ve yine rahatça güneşlenmek için düz bir alanı olması gerekiyor. Yeteri büyüklükte temiz su deposu ve gri su tankını da unutmamak lazım. Bol saklama alanlarının bulunması ve özellikle yeterli büyüklükte bir buzdolabi olmazsa olmaz diye düşünüyorum.
Cenk biladerim,
Moody 33 MK I de bunların hepsi var ama plastik.Yani Cü Cü biladerimin deyişi ile yoğurt kabı. ;D
Utku Abi;
Ahşap tekneleri dışarıdan bakmak suretiyle seviyorum. Görsel olarak çok güzeller. Büyük bir ihtimal ile yoğurt kabı ile devam edeceğim.
-
Keza motorun yeri.. Bence de servis için çok uygun. Tek dert o kadar uzun bir şaft sıkıntı çıkarır mı? (bunu da Aali düşündü tabi.
Devlin, hafta başı taslak armayı gönderecek. Çalışacağız daha üzerinde.
Uzun şaft uygulamalrı çok var. Yatak sayısı artıyor sadece
-
motor 110 hp diyor.. bu boy ve deplasman için fazla değil mi?
-
motor 110 hp diyor.. bu boy ve deplasman için fazla değil mi?
Beher tekne için olamaz...Yarım düzinesi için hesaplamış olmalı ? :-\
-
Hidromotor icat olduğundan beri biçerdöverlerde kullanılan kayış kasnak sistemlerinin yerini aldı.
Bazı büyük çenoaların rollerlarında hidromotor benzeri bir şeyler gördüm,kullanılyor galiba.Motor dairelerini görmedim ama motora direk monte edilen hidromotor ile motoru teknenin her yerine koyabilir ve bir çok ekipmanın tahrik gücü olarak elektrik yerine kullanabilirsiniz.Şanzuman gerekmez ve kesintisiz çalışan bir hidrolik şanzumanınız olur.Yakıt sarfiyatınızda azalır diye düşünüyorum.
Far Out' Karşıyaka'da karaya alırsam şanzuman yerine hidromotor konulabilirliğinin fizibilitesini yapmayı düşünüyorum.Eski ırgatın elektrik motoru yerine bir uç,manevra pervanesine bir uç diye sıralıyorum.Tabii ki sonuçta pantolon yürütüyor para konuşturuyor.O zaman gelince nasıl konuşuruz bilinmez. :D
-
Halibut ile başlangış için bazı kabaca ölçüler:
Güverte boyu: 8Mt 81
Deplasmanı : 4.450 Kg
Draft : 1Mt10
Orta güverte boyu 1Mt40 Çok kısa . Akdeniz yaşam tarzına uygun değil.
Kıç bodoslama- Kıç kamara arası 1Mt00 Çok kısa / verimsiz.
Köprü yüksekliği nedeni ve direk sabit kalırsa ile ana yelken daha fazla büyüyemiyor, bumba kısalamıyor.
Mizena bumba yükseklini 1Mt90+ aldım Yeke ile kullanma halinde...
Askı dümen için kıç formun değişmesi gerekir. Böyle kalacak ise yeke dümen şaftı üzerinde içte olacaktır.
Baş kamaradan köprüye tekne içinden geçebilmek için yeterli tavan yüksekliği yok.
Denize iniş/çıkış merdiveni tekne vasatında olmak durumunda.
Flok baston uzatılarak biraz daha büyüyebilir.
Yelken planı çalışılabilir. Yelken ıskota sistemleri çalışılmalı
(http://i.hizliresim.com/Yg19Gj.jpg) (http://hizliresim.com/Yg19Gj)
Devlin tekne karinasının kaç m2 yelken taşıyacağını biz söyleyecek.
Kısa yorum: Halibut Akdeniz tarzı bir tekne değil. En azından orta güverte rahat kullanılabilir ölçülere getirilmeli. Bunu sağlamak için tekne 29 Ft yerine 32-33Ft'e tadil edilmeli ki kabaca %10 büyüme ediyor.
-
Ortalığı karıştırmak için değil, sahiden hoşuma gittiğinden bunu da buraya " bırakayım ".
Geleneksel görünüş ile modern tasarım nasıl bağdaştırılır ( merak eden varsa...) diye sorarsak güzel bir örnek.
Kayık sadece 2,1 ton, 2,55 m genişlikte ; trailer ile çekilebiliyor.
Yüksek bordasına, kunt yapısına, verdiği güven hissine karşılık beklenmedik şekilde hafif.
Hedayesi ise hiç ucuz değil ; 130.000 Avro artı vergiler vs :-\
https://youtu.be/Kp4zdPIJ310
-
Ortalığı karıştırmak için değil, sahiden hoşuma gittiğinden bunu da buraya " bırakayım ".
Geleneksel görünüş ile modern tasarım nasıl bağdaştırılır ( merak eden varsa...) diye sorarsak güzel bir örnek.
Kayık sadece 2,1 ton, 2,55 m genişlikte ; trailer ile çekilebiliyor.
Yüksek bordasına, kunt yapısına, verdiği güven hissine karşılık beklenmedik şekilde hafif.
Hedayesi ise hiç ucuz değil ; 130.000 Avro artı vergiler vs :-\
https://youtu.be/Kp4zdPIJ310
Harika. !! Dünya tekne dünyasında bu geleneksel görünüm modern tasarım konusunda uzun zamandır kafa patlatıyor zaten. Ortaya çıkanlar da yabana atılır değil. Bu konuda AR-GE'ye yatırım yapıyorlar.
-
Yelken alanı çok düşük değil mi bu tekne için?
-
Yok yav, daha ne olsun? Tamamını izleyemedin sanırım.
-
Vergisiz 163.000,- euro imiş :o
-
motor 110 hp diyor.. bu boy ve deplasman için fazla değil mi?
Beher tekne için olamaz...Yarım düzinesi için hesaplamış olmalı ? :-\
Vallaha öyle deyo Sam. Düşün nasıl bir kesit varsa....
-
9 metre boy, 2,55 genişlik ve 2.100 kg. ağırlık... Çok hafif....
-
motor 110 hp diyor.. bu boy ve deplasman için fazla değil mi?
Beher tekne için olamaz...Yarım düzinesi için hesaplamış olmalı ? :-\
Vallaha öyle deyo Sam. Düşün nasıl bir kesit varsa....
Belki garip gelecek ama 10hp olabilir mi ?
Orada yazan;
Power Diesel inboard 1 10hp
1 motor 10 hp anlamında
-
motor 110 hp diyor.. bu boy ve deplasman için fazla değil mi?
Beher tekne için olamaz...Yarım düzinesi için hesaplamış olmalı ? :-\
Vallaha öyle deyo Sam. Düşün nasıl bir kesit varsa....
Belki garip gelecek ama 10hp olabilir mi ?
Orada yazan;
Power Diesel inboard 1 10hp
1 motor 10 hp anlamında
Umarım öyledir.. yoksa Ersin abi bence yapma bu tekneyi diyecektim 
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Paniğe gerek yok. Konya civarından çıkma kamyon motoru arar, marinize ederiz .
Ama bence orada el sürçmesi var 110 BG ne ola ki yahu ? :(
-
Ben 11 okudum ve adamımız simdi Çukur'a indi. Yanıma geliyor.
-
bir daha bakalım !
Evet haklısın 1 10HP yazmış. İnsan oraya 1 unit lafını komaz mı yaw?!
-
Arkadaşlar absürd gelecek size ama bu tekne bir yelkenli değil bence balıkçı teknesi ve motoruda 110 hp.Üstündeki armada iş arması yelken değil desem randa arma konusunda çokmu cahil gözükürüm ? Dedim bile gardımı aldım bekliyorum.
-
Internet sitesinde Devlin belki tarz olarak değil ama boy, pos, deplasman olarak benzer , hatta daha büyük teknelerin e gayet mütevazi ve bizim de rahatlıkla ön görebileceğimiz motorlar koymuş ? Bizim düşündüğümüzün 4- 5 misli güçlü motor seyir süratini arttıramayacağına göre neye yarayacak ?
Gerçek bir balıkçı teknesi olup motorla hidrolik irgat ve vinçler ne bileyim motora akuple bir jeneratörle soğutma depolarını beslese filan haydi bir ihtimal diyeceğim ama yine 110 BG çok fazla ?
Bilemedim... :(
-
O zaman Böke'ye bir görev yükleyelim; Sam Amca'ya "Ne ayak bu 110 beygir Hocam? Yoksa bir tapaj hatası mı var?" diye sorsun.
Çünkü 4,450 Ton deplasmanlı ve ana tahriki makina yardımcı -orcinal plandaki gibi- sadece flok/cenova olunca bu kerre de 10 HP motor yetersiz kalıyor. Üstelik 8.80 boya 3.10 en ile narinlik katsayısı da pek narin değil.
-
Arkadaşlar absürd gelecek size ama bu tekne bir yelkenli değil bence balıkçı teknesi ve motoruda 110 hp.Üstündeki armada iş arması yelken değil desem randa arma konusunda çokmu cahil gözükürüm ? Dedim bile gardımı aldım bekliyorum.
Şahsen absürd gelmiyor.
Âli abi ve Cem abi, ahanda bu işte deyince, dedim, oğlum Kaan, bu tekneyi konuştukça, balıkçı mı,motorsailer mı, arada ki fark çıkar ortaya, sende kaparsın iki satır bilgi ::)
Sitesine bakıp, Devlin'in planları ile karşılaştırınca, kafam karışmadı dersem yalan olur.
-
Arkadaşlar absürd gelecek size ama bu tekne bir yelkenli değil bence balıkçı teknesi ve motoruda 110 hp.Üstündeki armada iş arması yelken değil desem randa arma konusunda çokmu cahil gözükürüm ? Dedim bile gardımı aldım bekliyorum.
Şahsen absürd gelmiyor.
Âli abi ve Cem abi, ahanda bu işte deyince, dedim, oğlum Kaan, bu tekneyi konuştukça, balıkçı mı,motorsailer mı, arada ki fark çıkar ortaya, sende kaparsın iki satır bilgi 
Sitesine bakıp, Devlin'in planları ile karşılaştırınca, kafam karışmadı dersem yalan olur.
Ne yalan söyleyeyim bir sosyal aylak olarak herkes şüpheye kapılınca içim bir rahatladı.. 
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Hazır siz çalışırken, şahsen kafamın basmadığı tarafları yazayım. Sonuçta "Satılabilir" bir tekne tasarlandığına göre, ben de bir "son kullanıcı" olduğuma göre, öğrenmek için size sorduğumu varsayın.
Üretici olan Ersin, müşteri olan bana dedi ki ;
"Önce temel kriterlerimizi yazalım.
Teknede öncelik kadınların. Ladies first yani. İç tasarımı tamamen kadının ihtiyacına göre tasarlanmış, güverte imkanları da yine kadına göre tasarlanmış bir tekne. az yatan, güvenli kimseyi korkutmayan ama " denizci " bir yelkenli.
Erkeğe ve yelken yapmayı seven kadına da dört dörtlük yelken keyfini yaşatacak, tüm " denizci " kriterlerini sağlayan
omurga salma , başı kıçı bir , çift direkli bir kechya da yawl arma sahibi elbette randa arma ve cutter.
ama en modern cinsinden..
en olmadık havalarda dahi güvenle seyir yapabileceğiniz , patalyanızı rahatlıkla taşıyabileceğiniz güneş panelleri için saçma sapan taşıyıcılar yaptırmayacağınız, her daim yelkenlerinizi görebildiğiniz bir yelkenli tekne.
Su kontraından imal, 2 feet ancak çift tuvaletli ve ayrı kabinli özel yaşam için tasarlanmış, rahatlıkla misafir ağırlayabileceğiniz bir yelkenli den bahsediyoruz . "
Ben de size müşteri olarak diyorum ki ;
Lütfen beni aydınlatınız,
* Öncelik kadınların diyorsunuz ama neden böyle bir tasarım?
* Yatmasın isteniyor olabilir ama yelkenliden çok uzak değil mi ?
* Bu tarz bir teknede kadınların mutlu olacağından emin misiniz ?
* Tekne bizim gözümüze hoş görünüyor olabilir lakin kadın gözüyle tamamen balıkçı teknesi değil midir ? Hatta yelkenli demenize rağmen?
* Biliyoruz ki sadece "eş" sıfatıyla teknede bulunan kadınların daha fazla lüks, hadi doğrusunu söyleyelim biraz da eş-dostun tatlı rekabeti ile kocaman ve lüks tekne tercih ederken neden bu tarz istesinler ?
* Teknenin içi yine öncelik kadın olduğuna göre, yeterli olduğuna nasıl karar verdiniz ? (alan ve wc hassasiyeti)
* Diğer tasarımların vermediği ne vaad ediyorsunuz?
-
Hazır siz çalışırken, şahsen kafamın basmadığı tarafları yazayım. Sonuçta "Satılabilir" bir tekne tasarlandığına göre, ben de bir "son kullanıcı" olduğuma göre, öğrenmek için size sorduğumu varsayın.
Üretici olan Ersin, müşteri olan bana dedi ki ;
"Önce temel kriterlerimizi yazalım.
Teknede öncelik kadınların. Ladies first yani. İç tasarımı tamamen kadının ihtiyacına göre tasarlanmış, güverte imkanları da yine kadına göre tasarlanmış bir tekne. az yatan, güvenli kimseyi korkutmayan ama " denizci " bir yelkenli.
Erkeğe ve yelken yapmayı seven kadına da dört dörtlük yelken keyfini yaşatacak, tüm " denizci " kriterlerini sağlayan
omurga salma , başı kıçı bir , çift direkli bir kechya da yawl arma sahibi elbette randa arma ve cutter.
ama en modern cinsinden..
en olmadık havalarda dahi güvenle seyir yapabileceğiniz , patalyanızı rahatlıkla taşıyabileceğiniz güneş panelleri için saçma sapan taşıyıcılar yaptırmayacağınız, her daim yelkenlerinizi görebildiğiniz bir yelkenli tekne.
Su kontraından imal, 2 feet ancak çift tuvaletli ve ayrı kabinli özel yaşam için tasarlanmış, rahatlıkla misafir ağırlayabileceğiniz bir yelkenli den bahsediyoruz . "
Ben de size müşteri olarak diyorum ki ;
Lütfen beni aydınlatınız,
* Öncelik kadınların diyorsunuz ama neden böyle bir tasarım?
* Yatmasın isteniyor olabilir ama yelkenliden çok uzak değil mi ?
* Bu tarz bir teknede kadınların mutlu olacağından emin misiniz ?
* Tekne bizim gözümüze hoş görünüyor olabilir lakin kadın gözüyle tamamen balıkçı teknesi değil midir ? Hatta yelkenli demenize rağmen?
* Biliyoruz ki sadece "eş" sıfatıyla teknede bulunan kadınların daha fazla lüks, hadi doğrusunu söyleyelim biraz da eş-dostun tatlı rekabeti ile kocaman ve lüks tekne tercih ederken neden bu tarz istesinler ?
* Teknenin içi yine öncelik kadın olduğuna göre, yeterli olduğuna nasıl karar verdiniz ? (alan ve wc hassasiyeti)
* Diğer tasarımların vermediği ne vaad ediyorsunuz?
:) :) Bir ilave daha buzdolabı nerede göremedim :)
-
Arkadaşlar absürd gelecek size ama bu tekne bir yelkenli değil bence balıkçı teknesi ve motoruda 110 hp.Üstündeki armada iş arması yelken değil desem randa arma konusunda çokmu cahil gözükürüm ? Dedim bile gardımı aldım bekliyorum.
Şahsen absürd gelmiyor.
Âli abi ve Cem abi, ahanda bu işte deyince, dedim, oğlum Kaan, bu tekneyi konuştukça, balıkçı mı,motorsailer mı, arada ki fark çıkar ortaya, sende kaparsın iki satır bilgi ::)
Sitesine bakıp, Devlin'in planları ile karşılaştırınca, kafam karışmadı dersem yalan olur.
Özellikle Kingfisher 30 modeli benim böyle düşünmeme neden oldu.
-
Tekrar okudum şimdi. Bir noktayı atlamışım sorularda.
Aklıma bir anımı getirdi;
90'ların ortasında Sabah grubunda çalışıyorum. Piyasada ki dergilerin yarısı zaten bu grubun elinde. Dergiciler de, ayın 3 günü gazete binasında çalışır 27 gün dışarıda olurlardı. Sadece her bir dergiden bir yada iki yetkili kalırdı tüm ay boyunca. O 3 gün de orada yatar kalkar, eve gitmeksizin işi bitirirlerdi.
Benim de şirkette olduğum zamanlarda çalıştığım odanın hemen arkası bu gruba ait olunca, pek sıkı fıkı idik. Mutlaka kahvaltılarımızı dergi grubunda, en gözden uzak bu alanda yapardık.
Herkesin şirkette olduğu bir sabah yine kahvaltı için toplandık, sayfa sekreterinin ekranında bir haber gözüme ilişti. Kabaca şöyle idi.
"Kadınlar ne ister sorusu için bir anket yaptırdık, ankete katılan tüm erkekler, sorunun cevabını biliyorlardı, bu halen bir gizem olarak duruyor"
İlk bakıldığında esprili bir haber, geyik yapılıyor olarak gözüktü lakin her zaman ki gibi merakıma yenilip sordum. Gerçekten bir anket yaptırılmış ve gerçekten anket şirketi 100 erkeğe sormuş ve tüm katılımcılarda söylemiş ne istediklerini. Anket şirketi de o anlama gelecek bir rapor hazırlamış.
Problem şu ki; anket şirketi, kadınlar ne ister sorusunun cevabı için bir tane kadına bile sormamış. Rapor doğrultusunda haber istenince de arkadaşlar işi şakaya vurarak karizmayı çizdirmekten kurtulmaya çalışmışlardı.
Demem o ki, madem öncelik kadın ve kadın istekleri olacak, sorduğunuz kadınlar size nasıl cevap verdiler ?
-
* Bu tarz bir teknede kadınların mutlu olacağından emin misiniz ?
*
Hangi erkek bu soruya evet veya hayır diyecek kadar yiğittir?
-
* Bu tarz bir teknede kadınların mutlu olacağından emin misiniz ?
*
Hangi erken bu soruya evet veya hayır diyecek kadar yiğittir?
Kadınlara soran ?
-
* Bu tarz bir teknede kadınların mutlu olacağından emin misiniz ?
*
Hangi erken bu soruya evet veya hayır diyecek kadar yiğittir?
Kadınlara soran ?
Birkaç saniye ile geç kaldım. Bence de soruya cevap budur...
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Sevgili Çetin Kent'in bir yazısı var. Konu tekneler ve erkek kadın ilişkileri olunca, bu yazıyı anımsarım hemen.
Gündüz niyetine gülümsemeniz için ekleyeyim.
Balıkçı barınağına doğru yürüyen bir çift görürüz. Kadın ellerinde çantalar, erkek bir dıştan takma motoru kucağına almış yürüyor.
ŞEBNEM- Daha gelmedik mi Taci?
TACİ- Az kaldı Şebnemcim, barınağa girince en baştaki tekne bizimki, az kaldı.
Ş- Bu torbalarda ne var allahaşkına nefesim kesildi Taci.
T- Aşkıcım balığa çıkıcaz ya, akşama kadar acıkırız diye yiyecek içecek bişeyler aldım işte. Börek filan.. Seversin sen.
Ş- Kucağında taşıdığın şey de bayağı ağır galiba Taci?
T- Ha? Bu mu? Motoru diyorsun. Ya barınakta çalarlar filan diye cesaret edemiyorum, arabanın arkasında getirip götürüyorum işte.
Ş- Belli kıymetli bişey. O kadar sıkı sıkı sarıldığına göre…
T- Sıkı sıkı sarılmam kıymetinden değil be Şebocum, kırk kilo motor! Zor taşıyorum, çok ağır, ondan!
Ş- Bilemiyorum artık, bana bile o kadar sıkı sarılmadın da…
T- Şebnem ne alakası var, 40 kilo diyorum ya!
Ş- Ne var! Keramet 40 kilodaysa, ben 40 kilodan sadece bikaç kilo fazlayım, bi kere bile şuna sarıldığın gibi sarılmadın yane!
T- Eheh 40 kilodan bir 40 kilo kadar daha fazlasın gerçi de.. hehe
Ş- Taci! Sen bana 80 kilo olduğumu mu ima ettin az önce!
T- Yok hayatım, yanlış anladın, bak gerçekten motor çok ağır, iki elimle anca zar zor taşıyabiliyorum, onu diyorum hayatım.
Ş- Aman tamam…
T- Bi dakka ya sen şimdi şu motoru mu kıskandın! İnanamıyorum!
Ş- Saçmalama Taci! Ben o motor mudur nedir, ne kıskanıcam, ben ona olan aşırı ilgine biraz bozuldum. Bak dans eder gibi kolundan tutmuşun bi de!
T- Kızım gaz kolu o! Ne dansı, ne aşırı ilgisi ne diyorsun!
Ş- Tamam Taci uzatma, ben anladım seni…
T- Şurda bi tatil gününde denize çıkcaz, yok, illa….
Ş- Homurdanma Taci!
T- Dıştan takma motor için kıskançlık kavgası yaptığımıza inanamıyorum ya!
Ş- Ha şimdi dıştan takma oldu ha!
T- E..evet? Dıştan takma motor. Ne var ki?
Ş- Siz erkekler böylesiniz işte! Teknenizde gezdirin tozdurun, sarılın, kucaklayın, ama günü gelince hemen dıştan takma!
T- Anlamıyorum vallahi anlamıyorum!
Ş- Ha sonra anlamamazlığa geliyorsunuz tabi. Kullan kullan sonra dışlayıp gönder! Bi de alay eder gibi dıştan takma demez mi!
T- Ya dıştan takma derken..
Ş- Sus Taci sus! Ben konuşmuyorum senle!
T- Soluk soluğa kaldım zaten, koca şey kucağımda bi de sana laf yetiştiriyorum.
Ş- Yürü hadi neden durdun Taci?
T- Müsaade et de iki dakika soluklanayım!
Ş- İyi tamam, bekliyorum hadi.
T- …..
Ş- Taci?
T- Hı?
Ş- Kızdın mı sen bana?
T- Yok canım..
Ş- Yok kızdın kızdın.
T- Ne kızcam kızım ya, kızmadım.
Ş- Kızdın sen kızdın..
T- Kızdım tabi lan!
Ş- Bağırma Taci!
T- Nası bağırmam! Yahu ben tekneyi alalı 2 sene oldu, bir kere bile gelmedin.. Nedense bu hafta gelicem dedin, daha tekneye varamadan kavga ettik be!
Ş- Ya tamam Taci, sinirlenme. Ben tekneyi ilk defa görücem diye belki heyecanlanmışımdır, kızma hayatım olur mu Tacicim, canım benim.
T- Ya bırak Şebnem ya! Ben aptal mıyım. Sanki anlamadım mı, Hande hanımlar yeni tekne aldı diye sen de birden tekneye gelmeye karar verdin. Sanki anlamadık!
Ş- Yahu o da vesile olmuş olabilir Taci! Handelerin teknesi varsa bizim de var, sen kendi tekneni şimdi niye küçümsüyorsun ki!
T- Ha? Hı? Haydaaa kim küçümsedi tekneyi bea!
Ş- Yok yok ben ses tonundan anladım ben.
T- Hadi hadi, az kaldı, yüklen torbaları gidelim bir an önce… Bu motor da gittikçe ağırlaşıyor canına yandığımın!
Ş- Taci?
T- Hı?
Ş- Hande bana tekne aldık diyince, “aa bizim de teknemiz var” dediğimde yüzünü görmeliydin ama. hihihi
T- Eee ben biliyorum malımı ben! Aynen düşündüğüm gibi olmuş.
Ş- Efendim, ne diyosun mır mır mır.
T- Ha şey, geldik sonunda tekneye diyorum. Ben motoru şuraya bırakıp tekneye geçeyim, sen bana torbaları ver.
Ş- Tekneye geldik diyorsun da, tekne gelmemiş daha Taci?
T- Nası gelmemiş?
Ş- Tekne nerde Taci?
T- Kör müsün kızım, bak işte önümüzde…
Ş- Tekne bu mu Taci?
T- Evet?
Ş- Asıl tekne nerde Taci?
T- Asılı, kopyası, olup olacağı bu işte, tekne bu.
Ş- …..
T- Noldu Şebo?
Ş- Şey yok bişey..
T- Sesin soluğun kesildi? Çok beğendin bizim tekneyi de ondan di mi?
Ş- Yaaa yaaaaa... Yalnız?
T- Yalnız ne?
Ş- Handelerin teknenin dört kamerası varmış. Bizimkiler nerde?
T- Bizim kameralar gizli kamera. Görünmüyorlar... hehehee.. Kamera değil kız, kamara onlar.
Ş- Bana harf oyunu yapma Taci! Bizim kamaralar nerde? Teknenin gerisi nerede Taci! Kamara şakası yapma bana Taci!
T- Kamera şakası o!
Ş- Sen benle dalga mı geçiyorsun Taci! Bi kamera bi kamara aaaaa!
T- Ortamı yumuşatmaya çalışıyorum aşkım. Bizim tekne küçük ya, o yüzden kamara yok. Ama üşürsen diye battaniye aldım bak, elindeki çantada.
Ş- Ayol ben bi saattir elimde battaniye mi taşıdım! Deniz keyfi yapıcaz dediğin bu muydu! Körolası Taci!
T- Ama Şebocum!
Ş- Şebocum deme bana!
T- Ya bi dur bi sakinleş! Senin sinirlerin bozuk aşkım, Şebocum bi dinle beni! Bi dinle ya!
Ş- ….
T- Şimdi sen tekneye gelmeyeceksin diye...yani.. ben bunu bildiğim için... o yüzden kamaralı bişey almadım Şebocum..
Ş- Ciddi misin?
T- Tabi hayatım yoksa ben seni ne motoryatlarda ne maksi yatlarda gezdirmek isterim, sen beni bilmez misin, nasıl severim seni..
Ş- Sever misin..
T- Ha şöyle yumuşa yaaaa.. Gel şimdi otur şöyle bi yanıma, ben motoru takayım.
Ş- 4 Kameralı da alırız di mi?
T- Ne 4 kamerası aşkım, sen yeter ki iste, ister hd kaydedicili ister vhs, bütün kameraları doldurum allah canımı alsın.
Ş- Sağol Taci.. Ben konuyu çok iyi bilmediğim için biraz fevri davranmış olablirim, kızma bana e mi?
T- Kızmadım kızmadım.
Ş- Sen… Demin otoparktaki o motor tartışmamızdan sonra biraz gerildin de ondan oldu bunlar.
T- Yok be aşkım ben unuttum bile o tartışmayı.
Ş- Şey... ya…. ben motorlar konusunda yapı olarak hassasım sanırım.
T- Na.. nası yani?
Ş- Ne bileyim lisede filan da konu açılınca, hani hoca derslerde filan anlatınca hüzünlenirdim ben.
T- Ne konusu, ne diyosun, Şebocum hangi konu bu ya?
Ş- İşte motor konusu.. Fen derslerinde motorlar filan anlatılırken..
T- Bu konuşmanın nereye doğru gittiğini anlayamıyorum desem…
Ş- Sende bugün bir şapşallık hasıl oldu Taci. Lisede siz içten yanmalı motorları filan okumadınız mı ya!
T- E okuduk da ne…
Ş- Hah onu diyorum işte.. Kimbilir ne dertleri var içlerinde gariplerimin.
T- Kimin?
Ş- Ee işte içten yanmalı motorların! Kimselere söyleyemedikleri, içlerinde biriktirdikleri, yandıkları, ne dertleri ne tasaları var gariplerimin.
T- ……..
Ş- Taci?
T- …….
Ş- Taci? Taci napıyosun Taci! Aaa denize atladı adam! Taciii! Geri gel! Limanın suyu pis bak, burda yüzülmez! Tacii! Bak duyuyo mu, gözün kör olmasın Taci!!!! Ayol içten yanmalı motorların haline mi üzüldü acaba adam! Hassas adam! Taci!!!!! Elbiseyle yüzülür mü Taci! Yuvana dön Taci!!!!
-
ŞEBNEM- Taci? Motoru çalıştıramadın mı?
TACİ- Çalıştıramadım Şebocum. Sorudaki ince imayı da anlamadım sanma
Ş- Aaaa ne demişim ayol, ne iması?
T- “Çalıştıramadın mı” Bak bak lafa bak. “Çalıştıramadın mı” Böyle yüzüme yüzüme, “Çalıştıramadın mı”
Ş- Sen de her lafımdan nem kapıyosun Taci! Kan ter içinde kaldın, o motorun ipini çeke çeke kolun koptu, ben sana üzüldüm. Bir de ima mima diyosun, aşk olsun.
T- Afedersin, ben de biraz fevri davrandım, bi haftasonumuz var dedik, kayığımıza atlayalım iki balık tutalım dedik, halimize bak.
Ş- Evet Taci, güneşin altında beynim pişti, motoru çalıştır artık da gidelim, denize menize girelim, serinleyelim.
T- Ya bi sakin düşüneyim, şimdi benzin vanasını açtım, hava kapağını açtım, hımmm… Benzini pompaladım o da tamam. Boğuldu mu acaba?
Ş- Ahahaha alemsin Taci! Ahahaha
T- Neden güldün ki sen şimdi?
Ş- Ama boğuldu mu dedin?
T- Evet ne var ki, teknik bir terimdir bu.
Ş- Şey ben espri yaptın sanmıştım.
T- 40 derece sıcakta, kan ter içinde bir saattir ipini çektiğimin motorunu çalıştıramamışım, bir de espri mi yapıcam Şebnem!
Ş- Aman kızma, motoru çalıştıramayınca asabiyet yaptın.
T- Bak gene “çalıştıramayınca” demeler filan…!
Ş- Limandaki balıkçılardan yardım alsana.
T- Yok öyle! Ben kendime motoru çalıştıramadı dedirtmem!
Ş- Nası dedirtmezsin. Ben çok rahat diyebiliyorum, onlar da desin.
T- Şebnem!!
Ş- Aman tamam sustum.
T- Şşş bana bak, bu tarafa yaklaşma ha. İpi çekerken maazallah kolum suratına filan çarpar.
Ş- Heralde düşündüm yani, ben o kadar şey miyim, merak etme. Sen devam et çekmeye.
T- Biraz çalışır gibi oldu. Yok anam yok çekiyorum çekiyorum çalışmıyor.
Ş- Benzin mi koymadın acaba?
T- Yok artık Şebocum, ilk baktığım şey benzin zaten. Daha yeni koydum.
Ş- Sen unutmuşsundur bi de ben bakayım.
T- Aman!!
Ş- Aahhh!
T- Şebnem! Şebnem iyi misin?
Ş- …
T- Şebnem! Şebnem! Ah be kızım! Arkamda durma dedim ben sana!
Ş- Bana yumruk attın Taci!
T- Ne yumruğu kızım! Arkama yaklaşma ipi çekerken demedim mi sana! Belliydi bu!
Ş- Ha önceden biliyodun yani yumruk atacağını! Tasarlayarak hunharca planladın yani!
T- Şebocum ne diyosun lütfen ya, hiç olur mu öyle şey!
Ş- İnanmıyorum ya, kadına şiddet hakkaten çok yaygınmış! Bak benim bile başıma geldi!
T- Şebnem saçmalıyosun! Basit bir kaza bu, ne abartıyosun kızım ya!
Ş- Suratıma yumruğu geçir sonra basit bir kazaydı! Yemezler Taci bey! Kadına şiddete hayır!
T- Of peki tamam çok özür dilerim. Çok acıyo mu? Bak buz koyalım biraz. Piknik sepetinde olacaktı, hah buldum. Al bakalım.
Ş- Geçti gibi biraz. Buz iyi geldi.
T- Çok korkuttun beni aşkım ya.
Ş- Dayak atan sensin bi de sen mi korktun Taci!
T- Şebnem bak dikine dikine konuşma! Ben sana bişey olcak diye korkuyorum burda!
Ş- Psikolojik sorunların var senin Taci. Önce döv sonra şefkat göster!
T- Aman tamam. Sana şefkat gösterende kabahat!
Ş- Aman iyi! Hadi çalıştır şu motoru hadi, millete rezil oluyoruz.
T- Tamam tamam. Elimden geleni yapıyorum. Hımmm.. Yahu eksik bişey yok, canına yandığım neden çalışmıyor bu motor anlama…
Ş- Noldu Taci? Neden durdun? Ne gördün Taci?
T- ….
Ş- Ne arıyosun Taci?
T- Ya start kablosu yok ki motorun üstünde!
Ş- Nası yok? Ne işe yarıyo o kablo?
T- Ya o kablo şuraya takılı olmadan çalışmaz motor. Emniyet için.
Ş- E aşk olsun Taci! Ben böyle cahillik görmedim!
T- Ne diyosun kızım ya!
Ş- Yani o kabloyu motora takmadan cahil cahil motoru çalıştırmaya uğraşıyorsun! Böyle denizcilik olmaz!
T- Şebo bak ağır konuşuyosun!
Ş- Konuşurum Taci! Ben mecbur muyum 45 derecede beklemeye! Üstüne bi de sille tokat dayak yiyoruz! Hayır madem anlamıyorsun bu işten, niye tekne alıyosun, niye motor takıyosun! Canımızı sana emanet etmişiz! Böyle sorumsuzluk olmaz canım!
T- E ama gururumla oynuyosun ama Şebnem. Kablo yok, görmemişim, hemen böyle ağır konuşup da üstüme gelm..
Ş- Ne oldu?
T- O başındaki ne senin?
Ş- Ne ne?
T- O başındaki, o sarkan şey?
Ş- Ha hihihi o mu? Sıcak olunca saçımı toplayayım dedim, orda bi kırmızı plastik ip vardı.
T- Ha saçını toplayıverdin o plastik kırmızı iple.
Ş- He ne var?
T- Elinin körü var Şebnem!
Ş- Taci hedef saptırma! Motoru çalıştıramadın, benim saçıma takma şimdi!
T- Başlarım saçından tokandan kadın! O saçını topladığın şey işte eksik olan! Ondan çalışmıyor motor! Ver şunu!
Ş- Dur napıyosun! Canım acıdı!
T- Bi de aşağılamaz mı, yok cahilmişim, bilgisizmişim neden tekne alıyomuşum! Hah buyur! Tek çekişte çalıştı işte!
Ş- …
T- Ne Şebnem ne! Bi de surat mı asıyosun! Senin yüzünden motor çalışmadı, bi de surat mı asıyosun!
Ş- Ben ona surat asmıyorum!
T- E ne peki bu tavırlar filan!
Ş- Yok bişey!
T- Şebnem! Delirtme kızım adamı! Hem suçlu hem güçlü ya. Senin yüzünden bural….
Ş- İkide bir senin yüzünden deme tamam mı!
T- Ne yani yalan mı!
Ş- Zamanında niye farketmedin!
T- Neyi?
Ş- İşte şu kablo mudur nedir!
T- Hö?
Ş- Hö tabi hö! Tabi! İnsan karısının yüzüne bu kadar ender mi bakar! Sık sık baksan şıp diye saçımda görmüştün o kabloyu! Yüzüme öyle seyrek bakıyosun ki demek, bak kabloyu zamanında göremiyorsun!
T- Teyallaaaam, sabır ver bana. Neyse sıkı tutun hadi, öğlen güneşi tepeye varmadan şansımıza bi gidip avlanalım hadi. Balık kaldıysa tabi. Sonra da yüzmeye gideriz.
Ş- Kabloyu görmüyor adam sonra ben suçlu oluyorum.
T- Ne diyosun motorun sesinden anlamıyorum seni!
Ş- Yok bişey! Sen yoluna bak!
T- Zaten geldik, balık tutanlar daha burdaymış bak. Demek balık var hala.
Ş- Sonra yüzer miyiz?
T- Yüzmez miyiz benim güzel tanrıçam, bikaç balık tutalım hemen yüzmeye de gideriz.
Ş- Hihih hemen de nasıl insanın gönlünü alıyosun Taci.
T- Denize çıkınca görüyosun nasıl olumlu adam oluyorum. Bakma limanda sana öyle kızdım filan ama..
Ş- Anladım ben, motorun stresinden biraz öyleydin.
T- Tabi ki hayatım.
Ş- Motoru durdurdun?
T- E geldik ya, burada demirleyeceğiz, sonra da yüzmeyeee. Ben şu oltaları çıkarayım, sen çapayı at.
Ş- Tamam Tacicim.
T- Tacicim diyen dillerin çok yaşasın. Oltaları da aldııım, al bakalım biri senin biri benim. Yemleri de çıkarayım.
Ş- Fazla tutmayalım yazık olmasın balıklara Taci. Onlar da insan!
T- Hö?
Ş- Ay lafın gelişi, onların da canı var dicektim.
T- Tabi aşkım. Yiyebileceğimiz kadar tutarız, merak etme.
Ş- Yemleri sen tak, ben dokunamıyorum.
T- Ay naz da yaparmış da. Ben takarım yemleri tamam. Bikaç haftaya kalmaz seni büyük denizci yapıcam Şebocum, bildiğim herşeyi öğreticem sana.
Ş- Hihihi. Sevimli şey.
T- Ha Şebo, sahi, balığa dalınca ben herşeyi unutuyorum, bak şimdi sen de dikkat et, kerteriz alalım, çapa tararsa filan beni uyar e mi?
Ş- Kerteriz?
T- Afedersin, haklısın, açıklamam lazımdı. Bak şimdi birkaç noktadan hiza alıcaz diyelim. Teknenin başı şu adanın tepesi yönünde gördün mü?
Ş- Aa evet!
T- Bak sağ tarafımızda da ilerideki otelin binası var.
Ş- E doğru valla
T- İşte bu tip hedeflere göre sık sık kabaca yerimizi kontrol edicez tamam mı?
Ş- Yani o hedefler bozulursa yerimizde sabit kalmıyoruz, problem var demektir, demirimiz tarıyordur.
T- Bravo! Şebnem bu kadarını beklemezdim senden! Çok iyi kaptın kızım ya! Ben yemleri takayım.
Ş- Ohooo sen beni aşağılıyorsun ama benim denizciliğe karşı bir yeteneğim var diye düşünüyorum yane.
T- İnanamıyorum ama ben de aynı şeyi düşünüyorum. Helal olsun. Al oltana yem taktım, al.
Ş- Mesela bak kerterizimiz bozuldu şu anda.
T- Nasıl mesela?
Ş- Otelle ada yer değiştirdi.
T- Yok artık..aaa hakkaten ha. Afferin kız! Helal valla! Ohooo demir tarıyoruz.
Ş- Motoru mu çalıştırcan?
T- Evet, demiri toplayıp eski yerimize tekrar atarız, önemli değil.
Ş-....
T- Şebocum zor olacaksa demiri ben alayım.
Ş- Yok zorluğundan değil de…
T- E tamam o zaman. Bir an önce çek de zaman kaybetmeyelim, balık beklemez.
Ş- Neyi çekeyim diyosun ben tam anlamıyorum.
T- Heheheh hani büyük denizciydin, şaka bi yana hadi al şu çapayı da tazeleyelim.
Ş- Ahahahah
T- Noldu Şebocum?
Ş- Çapayı al ha! Hahaha iyi espri.
T- Ne esprisi ya!
Ş- Acemi denizcilere yapılan bir tür şaka değil mi? Çok iyi ya! Ahaha
T- Şebo?
Ş- Efendim?
T- Çapa nerde?
Ş- Nası nerde?
T- Bildiğin çapa.. Nerde?
Ş- Şaka da bi yere kadar Taci!
T- Ne şakası kızım, nerde lan çapa!
Ş- Kibar ol Taci! Daha beş dakka önce çapayı at demedin mi sen bana!
T- Attım deme sakın!
Ş- Taci ben bu şakadan sıkılıyorum ama! Çapayı suya at demedin mi sen kardeşim!
T- Dedim! Sen de attın ha!
Ş- Attım tabi!
T- Öylece attın yani! Komple! Bişey bırakmadan!
Ş- Taci sıcaktan senin beynin likite dönüştü. Çok değerli idiyse çapanı suya attırmasaydın aaa!
T- Yani tekneye filan bağlamadan.. Öylece attın..
Ş- Bağla dedin mi Taci? Hem mantıken tekneye bağlı olan bişey teorik olarak atılmış olmaz ki! Her akşam çöpü de atıyoruz, torbanın bi ucunu eve mi bağlıyoruz, mantıklı konuş!
T- …
Ş- Taci? Rengin soldu senin?
T- ….
Ş- Sıcaktan mı acaba? Taci iyi misin aşkım?
T- …
Ş- Aaa! Yine suya atladı bu! Taci dur! Nereye Taci! Taaaci gel buraya diyorum! Hay allah ben anlamadım ki şimdi, neden böyle oldu birden! Taci! Ben sana o çapanın en güzelini alırım aşkım! Taci! Yuvana dön Taci! Gözün kör olmasın Taci! Aa açık denize doğru gidiyor adam ayol! Kerterizini yediğim dön geri, evimin direği gemimin küreği Taaaciiii! Gözün kör olmasın e mi! Taci!!!!
-
Sevgili Çetin Kent'in bir yazısı var. Konu tekneler ve erkek kadın ilişkileri olunca, bu yazıyı anımsarım hemen.
Gündüz niyetine gülümsemeniz için ekleyeyim.
Balıkçı barınağına doğru yürüyen bir çift görürüz. Kadın ellerinde çantalar, erkek bir dıştan takma motoru kucağına almış yürüyor.
ŞEBNEM- Daha gelmedik mi Taci?
TACİ- Az kaldı Şebnemcim, barınağa girince en baştaki tekne bizimki, az kaldı.
Ş- Bu torbalarda ne var allahaşkına nefesim kesildi Taci.
T- Aşkıcım balığa çıkıcaz ya, akşama kadar acıkırız diye yiyecek içecek bişeyler aldım işte. Börek filan.. Seversin sen.
Ş- Kucağında taşıdığın şey de bayağı ağır galiba Taci?
T- Ha? Bu mu? Motoru diyorsun. Ya barınakta çalarlar filan diye cesaret edemiyorum, arabanın arkasında getirip götürüyorum işte.
Ş- Belli kıymetli bişey. O kadar sıkı sıkı sarıldığına göre…
T- Sıkı sıkı sarılmam kıymetinden değil be Şebocum, kırk kilo motor! Zor taşıyorum, çok ağır, ondan!
Ş- Bilemiyorum artık, bana bile o kadar sıkı sarılmadın da…
T- Şebnem ne alakası var, 40 kilo diyorum ya!
Ş- Ne var! Keramet 40 kilodaysa, ben 40 kilodan sadece bikaç kilo fazlayım, bi kere bile şuna sarıldığın gibi sarılmadın yane!
T- Eheh 40 kilodan bir 40 kilo kadar daha fazlasın gerçi de.. hehe
Ş- Taci! Sen bana 80 kilo olduğumu mu ima ettin az önce!
T- Yok hayatım, yanlış anladın, bak gerçekten motor çok ağır, iki elimle anca zar zor taşıyabiliyorum, onu diyorum hayatım.
Ş- Aman tamam…
T- Bi dakka ya sen şimdi şu motoru mu kıskandın! İnanamıyorum!
Ş- Saçmalama Taci! Ben o motor mudur nedir, ne kıskanıcam, ben ona olan aşırı ilgine biraz bozuldum. Bak dans eder gibi kolundan tutmuşun bi de!
T- Kızım gaz kolu o! Ne dansı, ne aşırı ilgisi ne diyorsun!
Ş- Tamam Taci uzatma, ben anladım seni…
T- Şurda bi tatil gününde denize çıkcaz, yok, illa….
Ş- Homurdanma Taci!
T- Dıştan takma motor için kıskançlık kavgası yaptığımıza inanamıyorum ya!
Ş- Ha şimdi dıştan takma oldu ha!
T- E..evet? Dıştan takma motor. Ne var ki?
Ş- Siz erkekler böylesiniz işte! Teknenizde gezdirin tozdurun, sarılın, kucaklayın, ama günü gelince hemen dıştan takma!
T- Anlamıyorum vallahi anlamıyorum!
Ş- Ha sonra anlamamazlığa geliyorsunuz tabi. Kullan kullan sonra dışlayıp gönder! Bi de alay eder gibi dıştan takma demez mi!
T- Ya dıştan takma derken..
Ş- Sus Taci sus! Ben konuşmuyorum senle!
T- Soluk soluğa kaldım zaten, koca şey kucağımda bi de sana laf yetiştiriyorum.
Ş- Yürü hadi neden durdun Taci?
T- Müsaade et de iki dakika soluklanayım!
Ş- İyi tamam, bekliyorum hadi.
T- …..
Ş- Taci?
T- Hı?
Ş- Kızdın mı sen bana?
T- Yok canım..
Ş- Yok kızdın kızdın.
T- Ne kızcam kızım ya, kızmadım.
Ş- Kızdın sen kızdın..
T- Kızdım tabi lan!
Ş- Bağırma Taci!
T- Nası bağırmam! Yahu ben tekneyi alalı 2 sene oldu, bir kere bile gelmedin.. Nedense bu hafta gelicem dedin, daha tekneye varamadan kavga ettik be!
Ş- Ya tamam Taci, sinirlenme. Ben tekneyi ilk defa görücem diye belki heyecanlanmışımdır, kızma hayatım olur mu Tacicim, canım benim.
T- Ya bırak Şebnem ya! Ben aptal mıyım. Sanki anlamadım mı, Hande hanımlar yeni tekne aldı diye sen de birden tekneye gelmeye karar verdin. Sanki anlamadık!
Ş- Yahu o da vesile olmuş olabilir Taci! Handelerin teknesi varsa bizim de var, sen kendi tekneni şimdi niye küçümsüyorsun ki!
T- Ha? Hı? Haydaaa kim küçümsedi tekneyi bea!
Ş- Yok yok ben ses tonundan anladım ben.
T- Hadi hadi, az kaldı, yüklen torbaları gidelim bir an önce… Bu motor da gittikçe ağırlaşıyor canına yandığımın!
Ş- Taci?
T- Hı?
Ş- Hande bana tekne aldık diyince, “aa bizim de teknemiz var” dediğimde yüzünü görmeliydin ama. hihihi
T- Eee ben biliyorum malımı ben! Aynen düşündüğüm gibi olmuş.
Ş- Efendim, ne diyosun mır mır mır.
T- Ha şey, geldik sonunda tekneye diyorum. Ben motoru şuraya bırakıp tekneye geçeyim, sen bana torbaları ver.
Ş- Tekneye geldik diyorsun da, tekne gelmemiş daha Taci?
T- Nası gelmemiş?
Ş- Tekne nerde Taci?
T- Kör müsün kızım, bak işte önümüzde…
Ş- Tekne bu mu Taci?
T- Evet?
Ş- Asıl tekne nerde Taci?
T- Asılı, kopyası, olup olacağı bu işte, tekne bu.
Ş- …..
T- Noldu Şebo?
Ş- Şey yok bişey..
T- Sesin soluğun kesildi? Çok beğendin bizim tekneyi de ondan di mi?
Ş- Yaaa yaaaaa... Yalnız?
T- Yalnız ne?
Ş- Handelerin teknenin dört kamerası varmış. Bizimkiler nerde?
T- Bizim kameralar gizli kamera. Görünmüyorlar... hehehee.. Kamera değil kız, kamara onlar.
Ş- Bana harf oyunu yapma Taci! Bizim kamaralar nerde? Teknenin gerisi nerede Taci! Kamara şakası yapma bana Taci!
T- Kamera şakası o!
Ş- Sen benle dalga mı geçiyorsun Taci! Bi kamera bi kamara aaaaa!
T- Ortamı yumuşatmaya çalışıyorum aşkım. Bizim tekne küçük ya, o yüzden kamara yok. Ama üşürsen diye battaniye aldım bak, elindeki çantada.
Ş- Ayol ben bi saattir elimde battaniye mi taşıdım! Deniz keyfi yapıcaz dediğin bu muydu! Körolası Taci!
T- Ama Şebocum!
Ş- Şebocum deme bana!
T- Ya bi dur bi sakinleş! Senin sinirlerin bozuk aşkım, Şebocum bi dinle beni! Bi dinle ya!
Ş- ….
T- Şimdi sen tekneye gelmeyeceksin diye...yani.. ben bunu bildiğim için... o yüzden kamaralı bişey almadım Şebocum..
Ş- Ciddi misin?
T- Tabi hayatım yoksa ben seni ne motoryatlarda ne maksi yatlarda gezdirmek isterim, sen beni bilmez misin, nasıl severim seni..
Ş- Sever misin..
T- Ha şöyle yumuşa yaaaa.. Gel şimdi otur şöyle bi yanıma, ben motoru takayım.
Ş- 4 Kameralı da alırız di mi?
T- Ne 4 kamerası aşkım, sen yeter ki iste, ister hd kaydedicili ister vhs, bütün kameraları doldurum allah canımı alsın.
Ş- Sağol Taci.. Ben konuyu çok iyi bilmediğim için biraz fevri davranmış olablirim, kızma bana e mi?
T- Kızmadım kızmadım.
Ş- Sen… Demin otoparktaki o motor tartışmamızdan sonra biraz gerildin de ondan oldu bunlar.
T- Yok be aşkım ben unuttum bile o tartışmayı.
Ş- Şey... ya…. ben motorlar konusunda yapı olarak hassasım sanırım.
T- Na.. nası yani?
Ş- Ne bileyim lisede filan da konu açılınca, hani hoca derslerde filan anlatınca hüzünlenirdim ben.
T- Ne konusu, ne diyosun, Şebocum hangi konu bu ya?
Ş- İşte motor konusu.. Fen derslerinde motorlar filan anlatılırken..
T- Bu konuşmanın nereye doğru gittiğini anlayamıyorum desem…
Ş- Sende bugün bir şapşallık hasıl oldu Taci. Lisede siz içten yanmalı motorları filan okumadınız mı ya!
T- E okuduk da ne…
Ş- Hah onu diyorum işte.. Kimbilir ne dertleri var içlerinde gariplerimin.
T- Kimin?
Ş- Ee işte içten yanmalı motorların! Kimselere söyleyemedikleri, içlerinde biriktirdikleri, yandıkları, ne dertleri ne tasaları var gariplerimin.
T- ……..
Ş- Taci?
T- …….
Ş- Taci? Taci napıyosun Taci! Aaa denize atladı adam! Taciii! Geri gel! Limanın suyu pis bak, burda yüzülmez! Tacii! Bak duyuyo mu, gözün kör olmasın Taci!!!! Ayol içten yanmalı motorların haline mi üzüldü acaba adam! Hassas adam! Taci!!!!! Elbiseyle yüzülür mü Taci! Yuvana dön Taci!!!!
;D ;D ;D ;D ;D ;D Kaan reisim çok yaşayın.
-
Ooo...Çarşı değil ama liman içi karıştı !
Tonoz ve kıç halatlarımı bir daha kontrol edip ; bir kısmı gayet ciddi, bir kısmı da salt sohbet mealinden kimi görüşlerimi yazayim.
Tasarımla ilgili : Tekneyle ilgili elimizde 3 basit eskiz ve ( muhtemelen motor verileri yanlış ) minicik bir tablo dışında henüz hiç bir şey yok. Öncelikle Sam amcanın bebeğinin " doğmasına" izin vermemiz lazım. Şu an karnında değil ama beyninde bir cenin var henüz...Yani sabır !
Her tekne tasarımı , hatta her üretilecek ürünün tasarımı böyle başlar. Dünya " müşteriyle yemek yerken alelacele kağıt peçeteye karalanmış " ödüllü mimari proje, taşıt, tekne vs vs hikayeleriyle dolu.
Bu teşhis anından itibaren doktorunuza güvenmek gibi bir durum. Teknenin bu basit eskizi hoşunuza gitti ve Devlin'in şöhret ve yeteneğine güveniyorsanız devam edersiniz, güveniniz yoksa başka doktor aramak lazım. Ben Sam Devlin'in güvenilir bir tasarımcı olduğunu düşünüyorum. Güvenilir derken de şunu kastediyorum ; biz imali kolay, armasını süs niyetine değil sahiden belli bir performansla yelken yapmak için taşıyan, belli bir konfor ve emniyete sahip, geleneksel iş veya balıkçı teknesi görüntülü bir gezi teknesi istiyor ve belirtiyorsak ; işine saygılı bir tasarımcı da bize onu tasarlar.
Teknenin konseptine inanmıyorsak, henüz bir düşünce ürünü olup ortalıkta onlarca veya yüzlerce değil, tek bir örneğinin olmamasından ötürü de huylanıyorsak ; gidilecek yön belli. Piyasada seri üretimler bize ne veriyorsa onlardan bir tane edinmek...( özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin, mesela Polonya'nın sektöre ağırlık koymakta olduğunu düşünüyorum. Ucuz ve kaliteli , tasarımda moda akımın aksine gitmeye kalkışıp hiç bir riske girmeyen, herkesin hoşlanabileceği tekneler üretiyorlar ). Ya da alışılmış, örneği çok stock plan'lardan bir tane edinip onu inşa etmek.
Benim bu projeye ilgi duymamın nedeni Ersin'in bir tekne inşa sürecine girmekte kararlı olması. Tarzı, kullanım amacı ilgi alanımın tamamen dışında değilse her tekne inşa girişimi beni heyecanlandırıyor. Elimin, gücümün, aklımın yettiği kadar destek olmak isterim. Ersin bu tasarımı beğenmiş ve istiyorsa bunu yapacak elbette.
Gelelim işin diğer boyutlarına ; bu tekne satar mı ? Ersin bu veya benzeri bir tasarımın kitlelerin genel beğeni şablonuna uymadığının farkında. Bu tekne bir " niche product " olabilir ancak dediğimde aynı fikirde olduğunu söyledi. Yani 100 tekne müşterisi adaydan belki 3'üne 5'ine , belki 10'una hitap edecek. Ersin'in fikrine göre özellikle genç nesilde farklı tarz ve çözüm arayanlar pekala mevcutmuş ; olabilir.
Tekneyi önce kadınlara beğendirmek hepimizin en azından bilinçaltına yerleşmiş bir his, Ersin ise bunu en öne çıkarıp, projenin başarı anahtarı olarak sunuyor. Doğru tercihtir. Mesele diğer dostların da ifade ettiği gibi bu iddia ve öngörünün elle tutulur, ölçülebilir, kanıtlanabilir biçimde gerçekleşmesi.
Mesela bu tasarımda ( detay ve görüntü çok hoşuma gitmesine , geleneksele gönderme yapmasına ve bu tekneden ben kendime yapsam aynen muhafaza etmek istememe rağmen ) başaltı kamaraya ve teknenin mevcut tek tuvaletine salondan güverteye çıkılıp ulaşılabilmesi bana uygunsuz geldi. Haydi baş denizlerinde, yağmurda, soğukta ya da gece seyrinde eşinizi, denizci olmayan bir misafirinizi, hatta bir denizciyi tuvalet ihtiyacı, kamarada unuttuğu cep telefonu veya gözlüğünü vs'yi almak için ön kamaraya gönderin ? Eski, profesyonel denizciler bunu yüzyıllarca yapmışlar ama ; donatan onların tohumuna para mı vermişmiş ? Denize uçan sefer zayiatı diye bildirilir, olur bitermiş.
Bu nedenle illa ön kamaraya kaptan köşkünden geçilmeli ( Cem de bunun teknenin mevcut ölçüleriyle olamayacağini gördü ) ve kıç kabinde de bir basit de olsa seyir sırasında kullanılabilir WC bölmesi olmalı diye tutturdum Ersine. Bu iki talebim belki de teknenin belli bir oranda büyütülmesini şart hale getirecek ; herhalde 3 feet civarı boyu uzamak durumunda kalacak.
Keyifli bir yelken seyri için kiçta kıç kabinin çapariz vermeyeceği biçimde bir yekeli kumanda bence şart. Belki bunu çözmek için de tasarımda ufak tefek değişikler gerekir.
Son olarak maliyet konusununda iki satır...4,5 t deplasmanı, iki gerçek kabini, bir kaptan köşkü, burada açilır hatch ve camları, tek veya iki WC bölmesi yine tek veya çift dümen tertibatı, çift direği olan bir teknenin hiç lükse kaçılmasa da neredeyse yarı ağırlık ve donanımdaki aynı boy bir modern seri üretim tekneden ne oranda pahalı mal edilebileceği de Ersin'in sorunu olsun...
-
Çok iyiymiş.
Ben bunu eşime göndereyim :D
-
Âli abi, öğrenmek için soruyorum ;
"balıkçı teknesi görüntülü bir gezi teknesi" dediğimiz de bu hangi sınıfa giriyor ? Yekenli tekne demek doğru mudur ?
Bu tarz balıkçıdan gezi teknesine dönen bir tekneye arma ve doğru bir planla yelken tahriği eklenebilse de, ciddi bir yelken performansı sunabilir mi ?
-
(https://i.hizliresim.com/gONmg2.png) (https://hizliresim.com/gONmg2)
İngilizlerin Fisher ve Colvic markalı benzer tekneleri var.
Çokta yakışıklı duruyorlar.
-
Fisher 30 ve 37 ile bir kaç anım var.
30 için diyebilirim ki, 3 saatin sonunda benim gibi birisi bile, elini ayağını koyacak yer bulamıyor ;D
-
-
Kaan,
ille katı ve net bir tasniflemeye gerek var mı sahiden...? diye sorayım ( Bence yok. Mesela dünyanın en büyük gulet filosuna sahip olup bu kayıkları bu isimle dünya denizcilerine ve turistlerine kabul ettirmişken Gulet nedir ? sorusunu 20 yıldır kendimize soruyor ve cevaplayamıyoruz ) .
Ama soruya soruyla cevap vermemiş olmak için de hemen aklıma geliveren bir kaç argümanı sayayım.
Tenezzüh tekneleri aslen ( Hollandalıların tahta çıkan Britanya kralı falancaya gezsin eğlensin diye hediye ettikleri ) iş teknesinden doğma değil mi ? Irili ufaklı balıkçı, iş tekneleri "yardımcı motor" icad olana kadar yüzlerce, binlerce yıl yelkenle yürümediler mi ? Şimdi bu sınıf teknelere dayanan bir tasarım niye yelkenli yat olmasın ?
J. Slocum'un Spray'i yelkenli gezi teknesi olarak mı inşa edilmişti ?
Hikayeyi mutlaka anımsayacaksın, 1920 veya 30'larda Americas Cup'lardan birinde yarış yatı olarak tasarlanmış dev canavarlar sert havada denize çıkmaya tırsıp o günkü yarışı iptal ettirince limandaki Amerikalı balıkçılar " yelken öyle yapilmaz, böyle yapılır beyzadeler..." diye yelken basıp tam arma denize çıkmışlar ( ünlü Gloucester schooner'ler hani ).
Bir iki gün evvel de Almanyadan bir örneğini yazdımdı, misal 1800'lerin sonunda 1900lerin başında ( gezi teknesi üreticisi diye bir kavram daha düşünülemediğinden ötürü ) insanlar balıkçı teknesi üreten atölyeye aynı tekneyi inşa ettirip özel yat olarak kaydettirmişler.
İş teknesiyle gezi teknesi arasındaki ayrışma daha sonra.
Zaten emeği azaltma, kazancı maksimize etme yolunda iş tekneleri de arma ve yelkenleri kaldırıp atınca ayrışma kendiliğinden başlamış, ortalıkta kalan tek yelkenli tipi özel tekneler. Gelişim de bu noktadan başlayıp tekne sahibinin zevk ve istemlerine göre tarzın değişmesi yönünde olmuş.
1950 hatta 60'lara kadar da aslında mesela gezi yatı ; yarış yatı diye bir ayrım yok ? Adamlar Fastnet, Admirals Cup vs gibi ciddi yarışlar için " açık deniz yatı " diye bir kavram icat etmişler. Bu teknelerin harci alem teknelere göre tek özelliği sert hava şartlarına dayanabilecek tasarımda olduklarının düşünülmesi.Tasarımlar uçuk kaçik değil, tekneler bilinçle hafifletilmiş değil ; ağam bu tekneyle kimi zaman yarışır, kimi zaman çoluk çocuk torun tombalak tüm konforuyla yazın Akdenizde gezebilirmiş.
Tasarımları aşırı spesifikleştirmek ve yarış teknelerini bambaşka bir boyuta taşımak ( ve gezgin icin kullanılamaz hale getirmek ) nispeten yeni bir akım. Benim burada anlayamadığım şimdi kimi gezi teknesi üreticilerinin de o çizgilere öykünerek ortaya ne deve ne kuş ; tuhaf bir şeyler çıkarmaları.
Esas konumuza dönersek ve ille tasniflersek Devlin'in tasarımı (geleneksel iş teknesi görünümlü) motor sailer midir ? Bugün geçerli kriterlere göre evet. Ama motor icat olunmadan evvel bunlar neydiler ? Yelkenli tekne.
Motor sailer kavramını da açarsak bunun eski tarifi en az bir yelkenlinin yelken performansının % 50'sine ; bir motor yatın da motorla seyir özelliklerinin % 50'sine sahip tekne diye veriliyordu. Berbat bir karışım bence aslen...( ayrıca yelken performansındaki yüzde elli kaybı tasarıma ve armaya bakınca anlayabiliyordum da ; motor performansı niye yarı yarıya düşük olsun bunu hiç anlayamadım ? ).
Sonra uyanık üreticiler durumu fark etmiş olmalılar %90 / % 90 diye bir kavram ortaya attılar ve satışlara bakılırsa insanları inandırmakta da başarılı oldular...
Imdi Mr. Devlin Ersinin teknesine 9m modern bir yelkenlinin bence değil yüzde 90'ı , yüzde 70-75'i kadar yelken performansı sağlıyorsa bu teknenin sağladığı hacim, iç mekan, kapalı çepeçevre camlı ve aydınlık kumanda mahalli ve salon, önde bir düz güverte farklılıklarıyla tamamen yeterli ve kabul edilebilir olur.
-
28 feet bir teknede yaşam alanı istiyorsak teknenin üst yapısı bu şekilde olmalı diye düşünüyorum .Tabiki flush deck çok daha güzel gözüküyor ama yaşam alanı beklemeyin o zaman ayrıca bu boydaki bir tekneye pilot house koymayı çok anlamsız buluyorum.
Bu videodaki bowspritin kaldırılması detayı ve iç dizayn çok hoşuma gitti o yüzden paylaştım .
-
Teşekkür ederim abi,
Amacım mutlaka bir sınıfa sokmak değil lakin şunu öğrenmeye çalışıyorum.
Benim gibi yeni yetmeler, ayrıntılara hakim olmadığı için, basit çıkarımlarda bulunuyor.
Örneğin, %50/50 olarak tanımlanan motor sailer'a baktığımızda, haliyle yelken performansının, "yelkenli" tekneler gibi olmadığını, bu yüzden, yelkenin belki belli bir havanın üstünde, sadece yardımcı olarak yada motor arızasında kullanıldığını düşünüyoruz.
E böyle düşününce normalde boyuna göre güçlü motorları olan ve günümüz ihtiyacı ile bunun üzerine inşaa edilmiş bir balıkçı teknesinde, arma ne kadar işlevsel olabilir, ( başka bir ayrım şekli aklıma gelmediği için orjinal diyorum) orjinal yelkenli gibi performans gösterebilir mi ? sorusunun cevabı içindir.
Bunu da yine, o üretici-müşteri senaryosunda ki, tanıtımda "dört dörtlük yelkenli deneyimi" kısmının mümkün olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum.
-
Servet, Fisher ve Colvic Craft tam da bu başlık altında tartıştığımız konunun en iyi örnekleriydi. İngiliz balıkçı filosunun bazı unsurlarını iş teknesinden gezi teknesine dönüştürüp çok da başarılı oldular. Colvic Craft kapanmadı ama galiba gömlek değiştirdi. Fisher de öyle diye biliyorum.
-
Bir örnek de Nauticat 331'dir. Kalitesi, iç hacmi ve sundukları muhteşemdir. Yelken performansı ise bana hayal kırıklığı olmuştu.Ama müşterileri için öyle olmadığı, ya da bunun onlar için birincil, ikincil derecede önemi olmadığı çok açik.
-
Kadınların istekleri öncelikli olacak, iyi bir yelken performansı sunarken yatmayacak, üstelik Akdeniz'de kullanılacak kadar dış alana sahip olacak, içi misafir ağırlayacak kadar işlevsel olacak, üstelik 29ft olacak, bir de hepsi bir arada olacak.
Ne yalan söyleyeyim, merakla bekliyorum doğrusu.
Fisher 30'unda seveni çok, tiplerini her ne kadar çok beğensem de, 37ft'den küçüğü bana işkence gelir doğrusu. 37 ft için diyebilirim ki, Cem abinin dediği gibi tüm ceyizini açınca uygun havada güzel kaçıyor, içi de tatminkar. Havuzlukta bile 3, hatta 4 kişi oturabiliyor. Ama yemek yiyelim derseniz kusura bakmayın, Türk işi sofraya uygun değil.
-
Âli konuyu derli toplu anlaşılır hale getirmiş. Kavram kargaşasını bir nebze de olsa ortadan kaldırmış.
Şahsi fikrim, elimizde henüz çok "ham" olan Halibut tam tanımlaması ile bir motor sailor. Tek nedeni ise güverte üzeri binası. Eğer bu tekne iş teknesi olarak tasarlansaydı şöyle olurdu: Bina yerli yerinde durur, belki biraz daha kıça doğru kayar, motor geride konumlanır, baş kamara ile bina arasında bir navlun ambarı olurdu.
Direk olduğu gibi kalır ve boom taşıyıcı olarak kullanılır, ön yelken motora yardımcı hafif hava kullanımına uygun olurdu. Muhakkak bocurumu olur, bu da hem av sırasında kafayı rüzgara karşı tutar hem de sert hava seyrinde tekneyi stabil tutmak amacı ile kullanılırdı.
Gel gör ki, gezi teknesine tadil edildiğinde o bina yüksekliği bizim anladığımız anlamda ve oranda bir ana yelken sunamıyor. Teknenin 8.81 boyu bazı istenmeyen kısıtlar getiriyor. Ortalama insan boyu + %10 bu kıt nedenlerinden başlıcası.
Bu ön çalışmayı incelediğimizde tekne içi farşının baş altında bulunan tuvalette oturan modelin ayak altında olduğu seçiliyor. Bu hat geriye devam ettiğinde üst bina altına rastlayan bölüm ve köprü tavan yüksekliği de 180+%10'dan az yüksek .
Demek ki yine tekne boyu ve iç hacminde kısıt var.
Burada duralım ve alternatifler ile beyin cimnastiği yapalım. Kısıtları nasıl ortadan kaldırabiliriz?
-
Böke biladerimi ge ko dan beri izlerim hiç karşılaşmak nasip olmadı ama ama kendisini kişilik yönünden CüCü biladerime benzetirim.CüCü yü üüüü uzun zamandır tanırım üniversiteden arkadaşımdır ve onun ile çok benzeşiriz.Aynıları beğendiğimizi burayı okursa gülerek teyit edecektir.
Olay farklı olma isteğinden kaynaklanmaktadır. Farklı teknesi ile ,farklılıkları ile farklı olmak.
Bu kötü bir şey mi hayır.Bence sıradanlık iyi bir şey değildir.
Örneğin ben farklı bir tekne istediğim için Moody aldım.
Bulsam ve param yetse idi Nauticat 331 içn hiç düşünmezdim elbette.
Cupe arabamı farklı olmak için almıştım.
Şimdiki arabamı da farklı olmak için aldım.
Sıradan olmak veya farklı olmak.
Gelelim konumuz olan tekneye.
Türkiye'de benzeri olacak mı?Hayır.
Sadece Böke 'de mi olacak?Evet.
Bökenin teknesi farklı olacak mı? EVET. :)xx :)xx :)xx
Güzel günlerde gururla ve sağlıkla binsin.
Ama bu arada kadınlar şöyle ister,böyle ister falan lafları salatadan öte bir anlam içermez.
Bir de kükreyeyim de dede aslan nasıl olur görün.
Erkek ister ve alır kadınına da beğendirir.Erkeklik bu şekilde de tanımlanabilir.
Masaya falan vurmadan ama usulünü ,yolunu yordamını bilerek,ikna ederek.
En baştan da eşini seçerken çok dikkat ederek.
Benim yaşlı kız hanımın emeklilik ikramiyesi + benim emekli ikramiyem ile alınmıştır.
Eşim tekneyi anlaşma bittikten sonra,kızımızı görmeye gittiğimiz bir hafta sonu Bostanlı balıkçı barınağında karadan viran bir vaziyette görmüştür.
Bu iş dün tanış ertesi gön gel seni teknemi göstereyim manevrası ile olmaz.
Adamı b..lu suya atlattırırlar sonra.
Kükrerken sesim gür ama dişler takma nasıl olsa görünmüyor. ;D
-
(https://i.hizliresim.com/76O9gr.jpg) (https://hizliresim.com/76O9gr)
https://www.boatsandoutboards.co.uk/Sailboats/colvic-watson-23/205778
Buda Colvic Watson 23..
Yandan karıştırayım konuyu biraz.. :)
Kullanışlımı degilmi bir fikrim yok,o kadar denizciliğim de yok.. :(
Ama teknelerin baştan,aşagı bana göre, modern tasarımlara göre bir ruhu var..
-
Colvic Victor 40 ds'leri severim mesela.
Akdeniz çanağın da teknede yaşamak isteyenler için güzel olduğunu düşünürüm. DS tüm kış yaşamaya müsait.
34'ü bile kullanışlıdır üstelik.
-
Örneğin, %50/50 olarak tanımlanan motor sailer'a baktığımızda, haliyle yelken performansının, "yelkenli" tekneler gibi olmadığını, bu yüzden, yelkenin belki belli bir havanın üstünde, sadece yardımcı olarak yada motor arızasında kullanıldığını düşünüyoruz.
E böyle düşününce normalde boyuna göre güçlü motorları olan ve günümüz ihtiyacı ile bunun üzerine inşaa edilmiş bir balıkçı teknesinde, arma ne kadar işlevsel olabilir, ( başka bir ayrım şekli aklıma gelmediği için orjinal diyorum) orjinal yelkenli gibi performans gösterebilir mi ? sorusunun cevabı içindir.
Bunu da yine, o üretici-müşteri senaryosunda ki, tanıtımda "dört dörtlük yelkenli deneyimi" kısmının mümkün olup olmadığını öğrenmeye çalışıyorum.
Kaancım,
yelken performansı deyimiyle neyi kastettiğimizi de açmamız lazım.
Ben bir yerde define edilmiş bir tarif gördüğümü hatırlamıyorum, dolayısıyla olsa olsa kendime göre bir anlayışım var.
Öncelikle yelkenle yapabildiğim yol ( sürat) ve teknenin azami orsalama açısı aklıma geliyor. Bunları yetersiz buluyorsam ağzımın tadı kaçacaktır. Tekne hangi şartlarda ne kadar bayılıyor ve ileri hareketinin yanı sıra ne kadar çağanoz gibi yan yan öteleniyor ? Sonra teknenin hangi havaya kadar yelken taşıyabileceği sorusunu da, - bu tarif kapsamının içinde olduğundan emin olmamakla birlikte- ; aklıma gelen bir soru ( yelkeni küçültülmek kaydıyla her havada taşıyabilmeli ki bir motoryattan farkı olsun ? ) .
Sadece yukardaki kriterlerle yetinirsek ; bence doğrusu kabul edilmiş bir rüzgar skalasında ( artık 3 Bf mi olur, 3,5 mu olur, 4 Bf. mi olur ) teknenin zorlanmadan ve keyifle teorik gövde hızına yakın seyretmesi tamamdır. Benzer boyda bir gezi teknesiyle de mukayese edilebilirdi , lakin orada da insaflı olmak ve diğer teknenin de asgaride aynı iç donanıma sahip olduğu ( haydi kocaman salon/kaptan köşküne sahip olmasın ama ) önemli. Diğeri 5,5 knot giderken bizimkisi de 4,8- 5 knot yürüsün.
Orsaya belli bir açıyla girebilsin ve ille orsa gidelim diye inat edersek yerinde saymasın ve yanal sürüklenmesi aşırı olmasın.Aşırı da bayılmasın. Gerçi Markoni arma düşünülmediğine göre ana yelken seyri bozucu rüzgarı üstten kaçıracak.
Bunun kaç dörtlük bir seyir olacağına ben karar veremem...Her denizci kendi karar verecek.
Ben kendimce üç tane 4/4'lük seyir anısı hatırlıyorum. Biri 5 havada her bir tarafı karbon/kevlar olan bir Finngulf 42 idi, ikincisi hiç üst yapısı olmayan 7,5 m civarı ama gövdelerinde barınilabilir bir Polonya katamaranıydı ; üçüncüsü de 10 metrelik bir Hollanda trimaranıydı. Bunların dışinda hatırladığım güzel seyirler " Aaabii, ne güzel yürüyoruz be, attırsana ordan bi kutu bira " kıvamında denizde olmaktan ve yelken basmaktan haz aldığım ve memnuniyet duyduğum geziler.
Yani ölçek son derece subjektif. Herkes kendi değerlendirmesini kendi yapacak.
-
Doğru.
Bu durumda müşteri sorularını, belli şeyler ölçülebilecek, en azından tahmin edilebilecek duruma gelene kadar, üreticinin (Ersin) tanıtım broşürünü raf'a kaldırayım bari :D
-
Kadınların istekleri öncelikli olacak, iyi bir yelken performansı sunarken yatmayacak, üstelik Akdeniz'de kullanılacak kadar dış alana sahip olacak, içi misafir ağırlayacak kadar işlevsel olacak, üstelik 29ft olacak, bir de hepsi bir arada olacak.
Ne yalan söyleyeyim, merakla bekliyorum doğrusu.
Fisher 30'unda seveni çok, tiplerini her ne kadar çok beğensem de, 37ft'den küçüğü bana işkence gelir doğrusu. 37 ft için diyebilirim ki, Cem abinin dediği gibi tüm ceyizini açınca uygun havada güzel kaçıyor, içi de tatminkar. Havuzlukta bile 3, hatta 4 kişi oturabiliyor. Ama yemek yiyelim derseniz kusura bakmayın, Türk işi sofraya uygun değil.
Kaan, o kadar da değil ;D
Elbette yatacak, hem de hayli yatacak. Ama mesele yattiğında misafir kayınvalideyi, havuzluktaki güneş gözlüklerini, cep telefonlarını , güneş yağlarını, yeni alınmış ayın bestseller'i kitabı denize boca etmeyecek...
Yatıp, dümen kontrolünü yitirip, rüzgarın gözüne girip çarşaflanan yelkenlerle beceriksizce ortada kalmayacak.
Gelelim diğer işaret ettiğin noktaya ; Akdenizde yaşanacak kadar dış alan sunacak...tespitine. Sen benden daha iyi niyetli ve uzlaşıcısın demek. Ben çizimi görünce " bunda kıç kabin var, havuzluk da yok..." diye Böke'ye derhal olmazlandım. Böke de derhal baş üstüne yerleşti, kaptan köşkünden baş ıstralyaya bi tente çekti, açılir kapanır iskemle ve masasını attı ; oturdu...Yaz gecelerinde de orada uyuyacağını beyan ve kabul etti.
Sen benim gibi pattadanak " havuzluk yok ki " diyeceğine makul bir "dış alan " arayışinda olduğuna göre Böke ile uzlaşı sağlaman mümkün ;)
-
;D ;D ;D
Havuzluk yok.. Hatta neredeyse hiç yok, biliyorum daaa, dış alan nereyi işaret edecek onu merak ediyordum.
Normal de bunları kendisi için istiyor olsa, adamın keyfinin kahyası değilim ya, dilediğini gönlünce yapsın derim. Derim de, "satılacak" tekne, "kadın öncelikli" filan deyince sorular, itirazlar çoğalıyor haliyle.
Havuzluk yok, başüstüne yerleşti, güzel.
Seyir esnasında ne olacakmış 3-4 kişi varken, onu da söyledi mi bari ? ;D Tam motor üstünde yolculuk, kapalı alanda nasıldır acaba?, hesaba kattı mı bilmem. :D
-
Çizimlere tekrar baktım, baş üstüne ancak bir Ersin sığar, o kadar ;D
-
;D ;D ;D
Havuzluk yok.. Hatta neredeyse hiç yok, biliyorum daaa, dış alan nereyi işaret edecek onu merak ediyordum.
Normal de bunları kendisi için istiyor olsa, adamın keyfinin kahyası değilim ya, dilediğini gönlünce yapsın derim. Derim de, "satılacak" tekne, "kadın öncelikli" filan deyince sorular, itirazlar çoğalıyor haliyle.
Havuzluk yok, başüstüne yerleşti, güzel.
Seyir esnasında ne olacakmış 3-4 kişi varken, onu da söyledi mi bari ? ;D Tam motor üstünde yolculuk, kapalı alanda nasıldır acaba?, hesaba kattı mı bilmem. :D
Aaa...tekne adamın ; adam da anladığım kadarıyla Adanada rakı içiyor procesini savunmak bana düştü ! Bence seyirde güneşlenme amacıyla boylu boyunca ön güvertede yatilmiyorsa seyrin eziyetine dayanılacak yer kıç kabin üzeri. Kıç kabin insanı rahatsız hissettirecek kadar yüksek değil. Uzerinin kemere bombesi de aşırı değilse kişi sırtını kaptan köşküne yaslayıp burada çok güzel vakit geçirebilir. Şimdi köşk arkasından mizana direğine de bir gölgelik sart oldu !
-
Bence bu teknede vakit geçirme yol ve yöntemi kıç kabinli, var/yok havuzlu küçük bir trawler motoryatta insanlar ne yapıyorsa aynı yöntemi benimsemek. Bunda flybridge'de yok :o ; ama o çatı terasını oldum olası sevmedim ben zaten.
-
Trawler yapsın satmak için, zaten bu olması istenenler için sayılanlar yanında, yelken gereksiz kaldı. Hele ki 110hp motor varsa.
Örnek ; North Aegean Yachts'ın 30 ft teknesi, sayılanların yelken hariç tamamını karşılar. 57 hp yanmar ile Ege'de o koy senin, bu koy benim dolaşılır.
;D ;D ;D
Adamın yapacağı işi burnundan getirmek böyle bir şey herhalde.
-
Can sıkıntısı işte :P
-
Trawler yapsın satmak için, zaten bu olması istenenler için sayılanlar yanında, yelken gereksiz kaldı. Hele ki 110hp motor varsa.
Örnek ; North Aegean Yachts'ın 30 ft teknesi, sayılanların yelken hariç tamamını karşılar. 57 hp yanmar ile Ege'de o koy senin, bu koy benim dolaşılır.
;D ;D ;D
Adamın yapacağı işi burnundan getirmek böyle bir şey herhalde.
Bence o işe de girmeli zaten, iş iki bacaklı olsun. Beneteau, Jeanneau, Bavaria niye daldılar motoryat işine ?
Tersane benim olsa, fiber işine de giriyorsam, yerli elektrik motorlu araba da yapardım arada ... ;)
-
Can sıkıntısı işte :P
Abartmaaa !!!
İhtiyaç oşanın en ufağını arıyoruz
-
Ben son kullanıcıyım abi,
aynısının tıpkısından istiyom ama ufaaaa diyebilmem lazım gelir ;D
-
Kaan,
kadınlar mı erkekler mi ayrımı yapmadan bu tekneyi kimler isteyebilir diye düşündüm accık...
Gözümün önüne şu resimler geldi :
a) yaşamı ya da yaşamın her alanını bir performans ispat sınavı olarak görmeyen gençler. Bir çift ve bir veya iki küçük çocukları mesela.
b1) yaşını başını almış bir emekli çift, bir tekne kedisi veya kucak köpeği, arada bir tekneye gelen bir misafir küçük torun.
b2) Türkiyede örneğini henüz hiç görmemiş olmama rağmen dünyada var olduklarını bildiğim, tecrübeli ve daha büyük tekneler kullanmış olan denizcilerden büyük teknesini elden çıkarıp denizden kopmak istemeyenlerin alacağı son ve küçük tekne. Böyle bir minik alıcı kitlesi var ve bu insanlar genelde ucuz olmayan özel yapımlara meyilliler(miş).
Bunların elbette bir kısmının gönlü de " yelkencinin zevkine uygun " sayılan motoryatlara da kayabiliyor.
Yani bu tekneyi mesela 4 erkek arkadaşın yeterli bira ; makarna ve sosis stoğunu yapıp denize açılıp haldır haldır yol yapacağı bir tekne gibi düşünemiyorum.
Ayrıca bu tekne sahiplerine yakın bağlı olmalı. Ben burda, kayığım 770 km ötede ( benim durumum mesela ) olmamalı. Insaflı marinalarda minimum ücretle veya minimum alt yapısı olan bir barınakta durmalı, sahibine yakın olmalı. Insanlar denize çıkmak için olmasa bile yaz ve kış tekneye gidebilmeli ,mesela kışın kar yağarken üst binada oturup çepeçevre etrafını seyredebilmeli. Durumu uygun olan home office değil ama boat office çalışabilmeli ; bunu yaparken de bizim tekneler gibi bodrum katına inip ruhunu sıkmamalı. Rahat iyi mi geldi, üşengeçlik mi tuttu ; eve dönmeyip vurup kafayı teknede yatmalı.
Prensipte yelkene değil, denize çıkmalı. Belki ( göreceli ) yavaşlığı iyi gelecek ya da bizden daha denizci kuzeyli toplumlarda ayıp değilken , bizde hele son dönemde ayıplanması moda olmuş olan , hafif rüzgarda motor destekli yelken yapmalı ? Her halükarda su altı formu, safrası, direk ve yelkenleriyle böyle bir tekne aynı ölçülerdeki bir motoryattan daha keyifli seyredecektir.
-
Özellikle Kingfisher 30 modeli benim böyle düşünmeme neden oldu.
Burak Reis,
Kingfisher 30'u inatla Devlinin yelkenlileri arasında aradığımdan mesajınızı çözememiştim. Motorbot tasarımları arasında bulunca iş aydınlandı.
Kingfisher 30 yarı-kayıcı ( veya yari-deplasman) tekne. Zaten yapılış amacı deniz tüccarının kullanımı. Bu nedenle bir parça hızlı olması şart. Kaç knot yaptığını göremedim ama her durumda " Halibut"a göre neredeyse 2 kere hızlıdır. Su altı formu ise tamamen farklı. Yari kayıcı bir tekne için nispeten yüksek güç elzem ve anlamlı.
Devlin bu teknenin su altı formuyla biraz oynasa tam kayıcı tekne haline de getirebilir ; o zaman ton başına en az 60 BG , yaklaşık 300 BG bir makina gerekecekti.
Şimdi Ersingilin Halibut'unun verilerinde motor gücünün yanlış verildiğine biraz daha kani oldum ;)
-
Ali reis ben hala motorun 110 hp olduğunu düşünüyorum Devlin tasarımları gerçekten enteresan https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/oysta-62/ Oysta 62 bunun bir örneği kullanılan motorlar çok büyük.
Devlin’nin Halibutu %50 %50 motorsailor olabilecek gibi tasarlanmış büyük bir motoru olmalı. Oysta 62 modelinin küçüğü gibi geldi bana Oysta 62 ye 285-425 Hp uygun görmüş ve Kokanee 43 te 145 Hp ikiside deplasman teknesi ve Halibut ile benzer tekneler ne dersiniz ?
(http://i.hizliresim.com/vPdoLA.jpg) (http://hizliresim.com/vPdoLA)
(http://i.hizliresim.com/ODndBn.jpg) (http://hizliresim.com/ODndBn)
(http://i.hizliresim.com/LD7oZb.jpg) (http://hizliresim.com/LD7oZb)
-
Ah Kaan Ah..
Son 6 ayım Omurga salma tiplerini incelemek ile geçti. Cem Gür , mevcut plana göre bir arma yerleştirmiş. Ancak bana göre küçük olmuş. Çünkü direk yelken direği gibi tasarlanmamış.
Şimdi , Aali 'nin tüm yazdıkları ancak özellikle son yazdıkları çok önemli. Bir kere tekneyi sana satmıyoruz. Yani istersen bir kıyak geçeriz tabi de , bu kadar muhabbetimiz var. :)
Satılabilir bir tekne derken tekneyi yapıp satarız anlamında dememiştim. ekonomik kriterleri de göz önüne alacağız demek istemiştim. Yoksa hiç uğraşmaya gerek yok.Son koyduğun videodaki tekne , ya da Devlin 'in Oysta zaten işin bitmiş hali.
sana, Matay'a , Bana , Bülent'e yani artık ihtiyaçlarını bilen ve tarzı oturmuş adamlara kadınlara satmıyoruz bu tekneyi . Yani daha doğrusu sizler almıyorsunuz zaten.
Türk kadınının onayına sunuyoruz işi önce. Türk kadını böyle bir tekne alacağına 1+1 daire alır. Hatta bunu bahane olarak kullanır. Ev almak istemeyen kocayı buradan vurur. Bunlar tecrübe ile sabit.
Haşa , kadın zekasını biz erkeklerin anlaması zaten mümkün değil ancak hepimiz kendi profesyonel ilgi alanlarımız da yorumlar yapabiliyoruz işte.
Bak sana bir hipermarketin iç tasarımının nasıl yapıldığından bir iki örnek vereyim. Hiçbir yabancı market zincirinde meyva ve sebze reyonu girişte olmaz mesela. Sadece Türk marketlerinde bu böyledir.
Marketler en çok iki kadın arkadaşın alış verişini severler. Sonra Kadının tek gelmesini , sonra ailesi ile gelmesini isterler. Hani ellerinde olsa erkekleri markete almazlar o derece yani.
Tüm market mimarisi erkeği oyalamak ve kadına alışveriş yaptırmak üzerine kuruludur. Genel eğilim olarak insanlar bir markete girdiklerinde sağa dönme eyilimlidirler.
Market bunu kullanır ve giriş sağ tarafta elektronik, arkasında araba aksesuarları, hemen arkasında mevsimine göre park ve bahçe mangal v.s bulunur. Burada amaç , erkeği kadından ayırmaktır. Karşıda ise kadın ile ilgili giysi , sonrasında, kozmetik , deterjan ve zayıf bir erkek reyonu olur. Çoğunlukla kozmetik ve kadın kıyafetleri içi içe yada birbirine çok yakın olur.
Kadına önce küçük şeyler aldırtılır. Kazara erkek gelirse sepeti boş görsün diye. Erkek beyni salak olduğundan , büyük şeylerin pahalı olduğunu sanır. ancak o arabadaki bir ruj, kalem, koku ya da başka bir kozmetik çok pahalı olabilir. :)
Kozmetik alamayan kadın yoktur. Kozmetik kadını gaza getirir. Dikkati kendisine çevirir ve kıyafetler tam o sırada ortaya çıkarlar. Kıyafet almayan tutumlu bayanlara hemen yanda deterjan bölümü sunulur. Özellikle leke çıkarıcılar, yumuşatıcılar öndedir. Yani denmek istenmektedir ki " kıyafet almadın ama evdeki kıyafetini yeni gibi yapabilirsin"
Biz erkeklere deli saçması gelen deterjan reklamlarının temelinde bu vardır. " ilk günkü gibi temizlik " , " solmayan renkler" .. Nasıl ? biraz tanıdık geldi mi. ? :)
Sonra hafif , yani ucuz bir erkek reyonu çıkar hemen. Patates soğan almaya gelmiş kadın, kendine kozmetik, kıyafet ve aldığı kıyafeti evde uyduracağının da yep yeni görünmesi için deterjan almıştır. Kocayı da unutmamış ve bir çift çorap almıştır işte.
Daha akıllı marketlerde çocuk kıyafet reyonu daha önde olur. Çocuğa alınmış olan kıyafete hiç bir koca gıkını çıkaramaz. Çocuğa kıyafet almak demek , kadının kendisini ede kıyafet alması demektir. " bak ana kız bunları giyeceğiz beraber " gibi. Tanıdık mı geldi yoksa ?
En ağır gıdalar ve en ucuzları en sonda olur. Baştan sepetin doldurulup, "ooo ne çok şey almışım " denilmesi istenmez. O yüzden o akşam ya da bir haftalık yiyecek içecek için alınacaklar çıkmadan bir önceki reyonlarda olur. Neden bir önceki? Çünkü son reyonda pişmiş gıdalar olur. O kadar yoruldun ettin, ne gerek var şimdi yemek yapmaya , Biz senin için yaptık işte denilip, hazır pişmiş yemeklerin satın alması istenir. Hatta buralarda küçük kafeler de olur. Yemeği de en ucuzundan orada yedirip, bulaşıkla filan uğraşma bu gün denilir.
Bir kadın, markette tuttuğu bir ürünü %50 alır. sepete attığı ürünü %90 alır. Oysa bir erkek , ürünleri bir çocuktan daha çok eller ve almaz.
Meşhur Fransız marketine girdiğinde bunları bir hatırla isterseniz . Ya da Alman Cash and Carry marketine :)
Mal , her durumda Kadın'a satılır.
Kadına küçük bir şey satmak istiyorsan eğer , şirin olmasını sağlaman gerekir. Kadınların dayanamadığı tek şey şirin ve kullanışlı bir mutfaktır.
Yani hedef kitle önemli.
Şirin ve kullanışlı mutfağı olan her mal kadının onayından geçer, Ev, karavan, tekne fark etmez. Kadınların çoğu evin salonunda değil, mutfağında oturur mesela. Bahçe ya da balkon çıkışı olan, içinde en az bir masa alabilecek büyüklükte bir mutfağı olan ev her durumda satılır mesela.
Devam edeceğiz efendim..
-
Burak Reis, Oysta 62 35 tonmuş. Ton başına 8 BG öngörülmüş buna göre bir oranlama yaparsak Devlin Halibut'a 37 BG ön görecek, bana kalsa 30 HP Yanmar veya muadili nesine yetmez, fazla fazla...diyeceğim.
-
Ersin beni niye yok sayıyorsun alıcı gibi görünmüyormuyum gözüne 😎
-
Oh yahu...Kumpanyanın hem esas sahibi hem marketing director'u sonunda ortaya çıktı, tek görevi dandik dışardan danışmanlık yapmak olan emekli beyaz yakalıyı çalakalem ürünü savunma şeysinden ( nesinden bilemedim... :-\ ) kurtardı.
Kardeşim, işinizin başında durun ! ;D ;D ;D
-
Burak Reis, Oysta 62 35 tonmuş. Ton başına 8 BG öngörülmüş buna göre bir oranlama yaparsak Devlin Halibut'a 37 BG ön görecek, bana kalsa 30 HP Yanmar veya muadili nesine yetmez, fazla fazla...diyeceğim.
Haklısınız mantık olarak ama bana hala 35 ton bile olsa 285-425 HP çok fazla geliyor Kokanee 12 ton 145 HP bir nedeni olmalı.
-
Ersin yav biliyosun benim otomobillere de merakım var. Şimdi marka / model filan hatırlayamayacağım ama bir iki namlı firmanın kadın müşteriyi kafeslemek için denedikleri ve burun üzeri düştükleri örnekler okuduğumu anımsıyorum.
En baş nümero arabayı çok ünlü bir modacıya verip , bu zatın öngördüğü kimi tasarımsal cinliklerle ve kaportanın üzerine o modacının imzasını koyup satmayı denemekti.
Bu usulle her tarafı pembe / beyaz , neresini ellesen bir makyaj aynası çikan....filan falan otomobiller yaptılar ; hepsi hüsran oldu.
Pazarlama senin alanın ama acep Halibut by Gucci felan denesen ?
Ben gidip yatayım ; su koydum belli...
;D ;D ;D
-
Burak Reis, Oysta 62 35 tonmuş. Ton başına 8 BG öngörülmüş buna göre bir oranlama yaparsak Devlin Halibut'a 37 BG ön görecek, bana kalsa 30 HP Yanmar veya muadili nesine yetmez, fazla fazla...diyeceğim.
Haklısınız mantık olarak ama bana hala 35 ton bile olsa 285-425 HP çok fazla geliyor Kokanee 12 ton 145 HP bir nedeni olmalı.
Kokanee'yi de küçük ama gerçek balikçi teknesi diye tasarlamış anladığıma göre ? Kaç ton yük alır bilemedim ya, acaba yüklü halde de belli bir ton başına asgari BG mü düşünmüştür ?
Diğer taraftan bir abimizin 35-40 t civarı olduğunu sandığım, mükemmel yelken de yapan ve modern stilde bir motorsailer teknesinde de 280 BG bir motor var. Nispeten düşük devirde, hiç zorlamadan sessiz sakin seyir yapıyor ve 9 knot gidiyor. Tam yol verilse ne gider bilmiyorum ama ; bu durumda Oysta 62 için 280 BG yadırgatıcı değil.
-
Yanmar motorlara baktım 110HP 90.000 Tl bu tekne kaça biter acaba.28 feet 4,5 ton yürümesi için fırtına lazım yapacağı 5 knot .
-
Yanmar motorlara baktım 110HP 90.000 Tl bu tekne kaça biter acaba.28 feet 4,5 ton yürümesi için fırtına lazım yapacağı 5 knot .
motorun 110 hp olacagını sanmam..yanlış anlama var sanırım..20-25 hp arası yeter de artar bile..planinge kalkacak degil ya bu tekne :)..
-
Şİmdi efendim yukarıdaki yazıyı şunun için yazdım. Elbete Aali 'nin dediği gibi ve benim örneğinde verdiğim üzere tüm sektörlerde kadın ön planda. Sonuçları başarılı ya da değil ancak kadını ön planda tutmamız gerekiyor.
Yani başlangıç noktamız doğru.
Ama öncelikle Tan Kaan 'ın alıntıladığı şu diyalog elbette ki çok yanıltıcı. Kadın zekasını bir nebze anlamamış bir erkek tarafından yazıldığı son derece belli :)
Şimdi konumuza dönersek. Tasarımcı bu taslağı bana benzer bir teknesi konusuna çok ısrarcı olduğum için gönderdi.
Ben de burada hayaller tersanesinde çalışmaya başladım. Kendisinden taslağı burada paylaşmak için izin istedim.
Karşılığında bu paylaşım sonrasında yapılacak tartışmalardan elde edilecek sonuçların kendisine farklı fakat önemli bir coğrafyadaki insanların tercihleri için fikir verecektir diye gerekçe sundum.
Yani bitmiş bir plan üzerinde tartışmıyoruz. Tam tersi elimizde kes yapıştır tekniği ile tekne tasarlayan önemli bir yabancı tasarımcı var ve biz taleplerimizi gerekçeleri ile birlikte yazarsak adam da bizim isteklerimize göre bir proje çıkaracak.
Aali 'nin Sanella 'nın tasarımcısına verdiği parayı buraya yazmayayım isterseniz. Kaldı ki biz belkide işin sonunda atıp tuttuğumuz tasarımı almayacağız belki de.
Konumuza dönersek yani bitmiş bir tasarım konuşmuyoruz. Gerekir ise teknemizi bir %10 büyütebiliriz de. Şimdi ihtiyaçlarımızı belirliyoruz.
Bir kere bu teknenin esinlenildiği kuzey denizi balıkçı tekneleri daha önce Yelken ile gidebiliyorlardı. O yüzden Aali 'nin yazılarını tekrar referans gösteriyorum.
Şimdi; Örnek gösterilen farklı tipteki motor sailor tarzı tekneler ile bu teknenin çok ciddi bir tasarım farkı var. O teknelerin bir çoğunda yelken yapmak için gerekli olan kriterler zayıf. Aşağıdaki fotoğrafa litfen tekrar dikkatle bakınız.
(https://i.hizliresim.com/G9qP3r.jpg) (https://hizliresim.com/G9qP3r)
Bu bir motor sailor değil. Neden değil? Çünkü köşk (bunu da Aali den öğrendim ) geride. Köşkü kaldırın karşınıza hayranlık uyandıracak bir yelkenli bir ahşap iş teknesi çıkıyor.
Ama motor sailor üreten firmaların çoğu Kaan Özkan fikrinde olan müşterilere hitap ettiklerinden köşkü öne alıp , arkada geniş bir havuzluk yaramak istemişler. Bu durumda bence yelkenli bir tekneden bahsediyorsak ön önemli gereklilik seyir sırasında ana yelkenin görülmesidir . Ana yelkeni seyir yaparken kaptanı tarafından görülemeyen bir tekne , üzerinde yelken dahi olsa bence yelkenli bir tekne değildir.
O yüzden kıç tarafta bir havuzluk kazanacağız diye armamızdan fedakarlık etmeyeceğiz efendim. Üstelik yine bu resimde görüldüğü üzere mizana direği ve üzerindeki bocurum yelken zaten kendisi kontra değiştirmekte. BUnun önemine ayrıca değineceğiz.
Şimdi tekrar dönelim bizim kimlere hitap ettiğimize. Zenginlere tekne yapmıyoruz. Ya da alım gücü yüksek beyaz yakalılara da. Hedef kitlemiz onlar değil yani. Hedef kitlemiz tam da Aali'nin tarflediği kişiler. Bunlar da beğenir alırlarsa başımız üstüne.
O yüzden tekne bakım ve konaklama maliyetleri çok önemli. 29 feet tekne diye tutturmamızın nedeni bu. Yoksa yine dediğim gibi 43 feet Oysta var Bu kriterlere uygun. Uğraşmaya da değmez. Yaptırıver gitsin.
Şimdi 29 feet bir tekne bir erkeğin çok az yardım alarak tek başına kullanabileceği maksimum tekne boyu. Ayrıca marinalardaki en ucuz bedeli bu boylar ödüyor. Karaya alma ve bakım maliyetleri ucuz. 40 feet teknenin altına bir zehirli atmak ile 29 feet bir teknenin altına zehirli yapmak arasındaki farkı biliyorsunuz mutlaka.
Ancak klasik bir 29 feet yelkenli bir teknede özlenen ve talep edilen konforu sağlamak çok zor. Bizim de bu günümüzün biraz trawler çağrıştıran teknesini tercih etmemizdeki neden bu işte.
Tekneyi boyuna değil, yukarı doğru büyütüyoruz. Aynı mimarların küçücük odaları çok yüksek tavanlı yapıp, daireyi ferah gösterme çabası gibi.
Amerikan tarzı tasarımlar bunun için çok uygun. Örnek benim artık kafanıza kazınmış olan Tayo Mar ile ilgili yazdıklarımdan hareket edelim.
Ben hep, Bir ingiliz iş teknesinden esinlenilmiş diye yazıyorum ya. Şu esinlenilmiş kısmını açalım biraz. Cem GÜr ifadesi ile yazalım.
"Amerikan tasarımcıları Avrupalılara göre daha şişman , karınlı tekne tasarlarlar , bu yüzden de draftı daha az olur. " demişve eklemişti. Bu açıdan bakıldığında Tayo Mar bir İngiliz iş teknesi sayılmaz. Daha çok Amerikalı bir teknedir " dediydi.
BU yorumu Aali'ye sorduğumda benzer destekleyici bir açıklama da O'ndan gelmişti.
Bu yüzden İngilizler hiç America's Cup kazanamamışlar o dönemlerde.
Bu tekne de 29 feet olmasına rağmen önemli bir iç hacim sunuyor kullanıcıya. O yüzden bu modeli tercih ettim. Ahmet Kali 'nin 28 feet Hunter'ine binenler bu Amerikan tarzının modernize edilmiş halini rahatlıkla fark ederler.
28 feet tekne , Avrupalı 34 feet tekneden çok daha ferah ve kullanışlıdır.
Şİmdi gelelim Türk kullanıcının en önemli karekteristiklerinden birine. Bizim insanımız denizden korkar. Aslında insan sudan korkar.
Yapılan bir araştırmada insanların kurtarma amacı ile yanan bir eve girerken , suda bir insana yardım etmek ile kıyaslandığında daha az korktuğunu göstermiş. Muhtemel İsveçli bilim adamları yapmıştır bu araştırmayı.
Ben sert ve iri dalgalı bir denizde Tayo Mar da ayakta durmayı , oturmaya yeğlerim. Çünkü oturduğumda dalgalar gözüme daha bir büyük görünüyorlar ve korkutucular. Ayakta olduğumda ise teknenin her yerini daha rahat görüyorum ve dalganın aslında benim boyumdan çok da büyük olmadığını görüp rahatlıyorum.
O yüzden bu " köşk " olayı bizim hedef kitlemiz için çok uygun. Seyir halinde ayakta durma imkanı veriyor bize. Kaldı ki köşkün içinde , dümenin hemen arkasında son derece fonksiyonel bir masa ve karşılıklı oturaklar düşünülmüş. Hr türlü hava koşulundan bağımsız olarak bu masada kağıt haritanızı açabilir, üzerinde çalışabilir, ya da seyir sırasında hava sert dahi olsa rahat rahat yemek yiyebilirsiniz.
Köşkte gördüğünüz tü cam ve kapılar açılıyor. Yani burası , ön tarafında serpinti görüğü, üstünde bimini olan hatta üzerine bir de güneş panelleri olan , yetmedi kıçında matafora takılı bir havuzluktan her durumda daha ferah bir mekan.
Daha önce yazdığım gibi mutfak hemen arkanızda ve bir basamak aşağıda. Ayrı bir alan yani. Bizim kadınlarımız evlerde " Amerikan " denilen tarz, aslında Amerikan evleri ile hiçbir alakası olmayan mutfak tipinden nefret ederler.
Küçük dahi olsa ayakta durulabilen ve " ayrı " bir mutfak kadınların her zaman tercihi olmuştur. Tekne konusunda da farklı olacağını hiç sanmıyorum.
Kıç tarafta döşek altı bir tuvalet, baş kamarada dinlenenleri rahatsız etmemek adına çok önemli bir ekleme.
Tan Kaan, baş kamara üstündeki alanı neden küçük buldu anlamadım. O alandan çok daha küçük havuzlupu olan tekneler biliyorum ben.
Özellikle bir koyda , bildiğiniz piknik masası tarzı açılır kapanır sandalye ve masalar açılarak burada rahatlıkla oturulur. Bence tek sorun Mutfağa uzak olması. Belki de kimi kap kacak için burada küçük bir portuç bile düşünülebilir.
Bu modelin bir diğer tarzı daaynı boydaki bir klasik yelkenli tekneye göre daha " güven verici " görünmesi olacaktır.
Köşk ve amerikan tarzı karınlı yapısı tekneyi çok daha heybetli gösterecektir. Ailesi için tekne almak isteyen nispeten daha genç kulak için bu anlamada " güvenlik " başta geleceğinden bu yapı bizim hedef kitlemizi bu kounda da etkileyecektir.
Devam edeceğiz..
-
Cevap hakkı doğdu :P ;D
Önce, hangi dialog anlamadım ama senin yazdığın tanıtım broşürü gibi yazından bahsediyorsun herhalde :P
* Öncelikle, evet yazında belirtmişsin lakin gerçekten de, "satmak için yapılan" bir tekne gibi anladım, doğrusu, onun için bu kadar yazdım. Son kullanıcı gözüyle belki bir faydam olur diye. Bunu belirtmeden geçmeyeyim.
* Kadın gözüyle kısmının altını özellikle çizmek istedim çünkü hep kadınların ne istediklerini iyi biliriz ama yine de kadınlara sormayız. Ana hatları belirlendiğinde kadınlara, denizcilik grupları aracılığı ile sormakta fayda var diye düşünüyorum.
* O iyi yelken yapar bu yapmaz diyemem, o kadar çok deneyimim yok lakin, "eskiden de yelkenle gidiyorlardı", günümüz tekneleri ile karşılaştırıldığında (tekne form'u ve arma olarak) ne kadar eş sonuçlar verir bilmiyorum. Onun için bir şey diyemem. Âli abinin dediği performans beklentisi kişiye göre değişken.
* Köşk'ü öne almak, geniiiş bir havuzluk için değil ama, hiç olmazsa 4 kişinin yemek yiyebileceği bir ortam için daha uygun bana göre, ayrıca köşk gibi dar ve yüksek yerine pilothouse'lar gibi görece daha az rüzgar tutacak bir alan daha iyi gibi geliyor. Üstelik içeride kötü havalarda ve kışın da bir oturma odası kıvamında zaman geçirebiiyorsunuz, içerisi ile bağınızı kesmeden.
* 29 ft'in tek başına kullnılacak maksimum boy olduğu görüşüne katılmıyorum.
* Çizimlerden gördüğüm, ırgat, baş kamara girişi, direk dibi, hatch ve halat dolabı arasında kalan alanın, 4 kişinin masa sandalye atabileceği bir alan bırakmayacağı yönünde. Elbette görmeden bir şey demek yanlış olur
Son olarak, şahsen İzmir ve aşağısında oturuyor olsam, Akdeniz çanağından dışarı çıkmaya da niyetim yoksa, bu boy olmasa da 35 ft gibi bir halini ancak farklı bir tasarımla severek kullanabilirdim diye düşünüyorum. Yine de ancak içine geçip, bir seyir ypatıktan sonra söyleyebilirim.
Lakin, Sülale ve sinsilemde ki kadınların, neredeyse tamamının uzuuun yıllara dayanan tekne tercihlerinden biliyorum ki, ilk sezon sonunda satalım diye tuttururlardı. Sebep basit, kadınların ferah, rahat, yelken de yapabilen ama aslen yaz sıcağında gideceği yere görece çabuk varabilen, mutfağı geniş, buzdolabı için yeri olan, oturduğunda rahat rahat her yeri seyredebileceği bir tekne var. O da dilediğin ölçülere ve tasarıma uygun yapılabilecek gulet ve benzeridir. Kadınlar için ondan rahatı, ondan fazla ev gibi hissettikleri tekne azdır diye düşünüyorum. Biliyorum ki, bir çok kadın, şayet ona daha rahat bir tekne teklif ederseniz, şu an ki teknenizden hemen vazgeçebilir.
Ancak, sıkı yelkenci olmaları, yelken yapmayı sevmeleri lazım yelkenli tekne için.
Elbette, tamamen maddi ikanlarla sınırlı olduğunu da eklemeliyim. Bir çoğumuzun tercih ve beğenileri, ne yazık ki, ekonomik olarak kısıtlı olmak zorunda.
Sonuçta değişik olacağı ve talibinin, Akdeniz tipi insana ne kadar uyacağını bilemiyorum. Evet, bir Avrupa'lı bunu ilginç bulabilir, Sahip olmak isteyebilir, bizden'de Avrupa'lı gibi yaşamak isteyen de çıkar ama, gün sonunda biz, eşofmanlarımızı giyer, mangalımızı yakar, masamızı donatır, rakımızı doldurur, eşimizle, sevgilimizle, dostlarımızla türkü söyleriz, bu da bir gerçek. Dışarıya ne kadar göstermesekte, biz böyle rahat eden insanlarız.
Çünkü bu konularda çok iki yüzlüyüzdür. O harika, klasik, biblo gibi teknelere iç geçirir, ahhh, olsa hemen deriz ama almak için fırsat çıktığında bin dereden su getirir, kulağımızın üstüne yatarız.
Neyse, ben ilgi ile izliyorum. Enterasan bir şey olacağı kesin, sorularım oldukça yada kafama yatmayan yerlerini illa eleştiririm ama dünyanın en uçuk teknesini de yapsan, gönlüne göre olmasını, önemli olanın senin içine sinmesi gerektiğini biliyorum.
Umarım gönlünde ki gibi olur ve Rojda ve kızların da içine siner, hep teknede olmak isterler ::)
Kolay gelsin ;D
-
Yelken planını tadil ettim.
Bocurumu kullanım kolaylığı amacı ile markoni düşündüm.
Alternatif planları ekledim.
Yelken m2lerini sonra hesaplarım
NB: Bocurum bumbasını biraz aşağı aldım. İnsan boyundan kısa. Nedeni bu yelken basıldığında köşk / üst bina engeli nedeni ile ayakta dümen tutmak zor. Olanaksız değil ama zor. Zaten uzun ayak seyirlerde de bu yelken bir kere trim ediliyor. Self tacking. İlle de her an trime gerek yok.
(http://i.hizliresim.com/2amypv.jpg) (http://hizliresim.com/2amypv)
(http://i.hizliresim.com/PD4pjQ.jpg) (http://hizliresim.com/PD4pjQ)
(http://i.hizliresim.com/3zBNk4.jpg) (http://hizliresim.com/3zBNk4)
(http://i.hizliresim.com/DDVEjz.jpg) (http://hizliresim.com/DDVEjz)
(http://i.hizliresim.com/LD72L1.jpg) (http://hizliresim.com/LD72L1)
-
Sevgili Kaan.. Mektubuma başlarken.. :)
Anlaştığımız noktaları öne çıkarayım. Elbette 38 feet bu tarz tekne daha ve çok daha konforlu olur. Bun kim itiraz edebilir ki. İmkan olsa o yapılsın. Belki de baş tarafta senin dediğin gibi güverte kısa gelecek ve tekneyı 32 feet isteyeceğiz.
Demek istediğim, tüm bunlar serbest. Yani 29 feet tekne küçük olur , büyültelim son çare. Kolay olan o. Biz önce bu plan üzerinde olmaz ise olmazı çalışacağız. Baktık olmuyor ve bu bizim için elzem ve çözük çıkmadıysa tekneyi büyülteceğiz mesela. Tasarımcı da onu söylüyor. Diyor ki bir inceleyin. İsterseniz büyültürüz de.
Yani senin her durumda katkıların önemli. Bence forum camiasında çok ilginç bir çalışma oluyor.
Elimizde bir tasarımcı var. Eh konusunda hayli uzman. Bir de bu projeyi ıncık cıncık edecek, üstelik farklı tarzları olan iki literatür takip eden , tekne yapmış reisimiz var.
Dahası bu iki reisten daha klasik yaklaşımı olan Fransızca ve İngilizce çeviri yapabilecek düzeyde , Diğeri " retro " tarzda dahil diğer ekoller ile birlikte Alman ekolünü de çok iyi bilen , sadece ahşap tekne değil, diğer malzemeler ile de tekne yapmış , Birçok yazısı dergilerde yayınlanmış Aali var.
Biraz çığırtkanlık yapıyor gibi oldu ama doğru bunlar. Yetmedi , çok tecrübeli yelkenciler, ayrıca kendisi tekne yapmış ve yapmakta olanlar var. Yavaş yavaş ısınıyorlar.
Keza , Özgür'ün denize iniş ve yüzme için dikkat çektiği detay, keza senin sadece tekne tasarımı açısından değil, mesleki tecrüben ve araştırmacı kişiliğin ile sağladığın katkılar.
Kadınlar ile ilgili yorumlar kesinlikle doğru. Kadınşarın yorumunu da almadan olmaz bu işler.
Görüşlerinde tek anlatmak istediğim, Kesinleşmiş bir tekne üzerinden konuşmuyoruz. Çıkacak ortak görüşe göre şekillendirebileceğimiz bizim denizlerimize uygun, kolay erişilebilecek bir tekne yapabilirmiyiz acaba diye çalışıyoruz.
Ortak noktalarda buluşacağımız gibi , farklı tercihler ile bir iki farklı model çıkartacağız belkide. Bir versiyonunda markoni arma ve cenova da olur. Yok bir kısıtlamamız .
Yani , ön güverte üstü küçük demek yerine, bu güverte de nası değişiklikler yaparsak sığarız onun peşindeyiz. Baktık olmuyor , değiştirir ya da büyütürüz. Hayaller tersanesi dmemin nedeni de bu zaten.
Kim karışır ki hayallerimize..
-
Ne demiş Can Yücel;
"Düşünde bile göremez işler,
Düşlerin gördüğü işleri"
-
Ben bu tekne olayını tamamen yanlış anlamışım fikir soruluyor sanmıştım .Ersin zaten yazmış değişebilir büyüyebilir diye proje netleşince bundan sonra sorulursa düşüncemi söylerim.
Görüntü olarak güzel bir tekne Taşıdığı yelken alanı ve motor bilgisi netleşsin bir. Hayırlı olsun.
-
Anlaştığımızda anlaştık ;D
Âli abi ve Cem abi ile, yüzyüze görüştüğün için bu konuyu onlar ayrıntılara hakimler tabii ki. Ben ve benim gibi yanlış anlayan diğer arkadaşlar, sanıyorum ki, bu konuda ki ilk iki mesajını, bir çerçeve olarak gördüğümüz içindi.
Eh, bu durumda, bize beklemek, size daha çok çalışmak düşüyor.
Kolay gelsin.
-
Ben arada böyle saplamalar yapıyorum. Akılda kalıyor mu bilmiyorum .
Bu tarz bir teknede masa, sandalye, mangal, cızır cızır kızaran balıklar ve dahi gölge altı amaçları için baş üstü yerine, üst bina ile ön kamara girişi arasındaki hacmin öngörülmesi çok daha "cozy" ve "mahrem" olacaktır. Bir köşeye not edelim.
Ayıca bu bölüm hem karadan hem de denizden tekneye giriş çıkış noktası da olmalı. Ola ki tekne sahipleri veya misafirleri balık tutmakta rahatlığı da bir faktör olarak ön plana alabilirler. Yine bu aralık "navlun" istiflemekte de imkan sağlayacaktır.
-
Şahsen her biri aklımda, özellikle,
"Gel gör ki, gezi teknesine tadil edildiğinde o bina yüksekliği bizim anladığımız anlamda ve oranda bir ana yelken sunamıyor. Teknenin 8.81 boyu bazı istenmeyen kısıtlar getiriyor. Ortalama insan boyu + %10 bu kıt nedenlerinden başlıcası.
Bu ön çalışmayı incelediğimizde tekne içi farşının baş altında bulunan tuvalette oturan modelin ayak altında olduğu seçiliyor. Bu hat geriye devam ettiğinde üst bina altına rastlayan bölüm ve köprü tavan yüksekliği de 180+%10'dan az yüksek .
Demek ki yine tekne boyu ve iç hacminde kısıt var.
Burada duralım ve alternatifler ile beyin cimnastiği yapalım. Kısıtları nasıl ortadan kaldırabiliriz? "
kısmı.
Çenemiz düştü biraz, bunun üzerine konuşmadan geçtik.
-
Burak, özellikleyelken tecrüben ile senin katkıların çok önemli. Elbette ben bildiğim ve keyif aldığım armaya göre bir tekne isterim. Tan Kaan ya da sen Markoni düşünürsün belki. Bunu kendi beğeninize göre değil de bu ileride yeni girmek isteyenlere göre uygun bütçe ile mümkün olan en fazla ihtiyacı karşılayacak bir optimum tekneye ulaşmaya çalışacağız.
Cem Gür,'ün şimdi yaptığı yelken planı, İle bir kotra arma randa, yol teknenin ne kadar da fazla yelken konbinasyouna sahip olduğuna da çok iyi bir örnek. Her şeyden önce bu gözle de bakmalı.
-
hah.. tam da bu. Ben hepsini kaydediyorum bu arada :) Son yorumlar da önemli. Ben de tam şu yandan asılan büyük teknelerde kullanılan iskele merdiven karışımı merdivenlere bakıyordum olur mu diye
-
Arma takıntım hiç yok hatta klasik teknelerde senin gibi düşünüyorum Randa arma çok daha güzel görsel olarak.
-
Arma konusuda ben de benzer düşünüyorum.
Tamamen tasarıma göre, kullanım amaç ve bulunulacak bölgeye göre tercih edilmeli. Tek bir arma'da sabit kalmak, yerine göre belli avantajları hiç'e saymak olabilir.
Üstelik görsellik ve hatta renk (zevke göre) çok fark ettirir.
-
Belki merak eden olur neyin nesi diye..
Her şeyden önce 40 ayak boyu var.
https://www.setsail.com/tromso-norway-a-new-neighbor/ (https://www.setsail.com/tromso-norway-a-new-neighbor/)
-
Güzel tekne, makul bir boy.
29-32 ft'i insan gözünde canlandırmakta zorlanıyor. Çok şirin olacağı kesin ama işlevsellik ? Emin değilim.
Saatte 10 lt tüketim, 8knot hız. Bu tür teknelerin tanıtımlarında nedense yelken ile yapılan hız pek yazılmıyor. Sanıyorum sadece yardımcı olduğu için
Yine de kuzey teknesi. Güven ve sağlamlık hissi veriyor.
Mesela, Ahmet dese ki ben bundan yaptırayım, emekli olunca Karadeniz'de yaz kış fink atarım. Süper.
CC tekne denilince bile, burası Akdeniz, olmaazzz denilen bir coğrafya için hayli iddialı.
Amma yokuşa sürdüm yaa, tamam tamam sustum. :-X ;D
Not ; Bu tekne ile ilgili görüşümdür, düşünülen tekne için değil.....Şimdilik :P
-
Kaldıralım köşkü.
Sahiden o köşk İspanya'dan İskenderun'a hiç iş görmez. Ona göre düşünebilir miyiz?
-
Şu son resim özellikle. Neden köşkün geride olması gerektiğini bu resim öyle güzel anlatıyor ki. Burada da paylaşılan birçok motor sailor da ana yelken davlumbazın üzerinde kalıyor. Yani ana yelken görülmüyor.
Bu esinlenen model motor sailor değil. Bakınız halihazırda kullanılan yelkenlilerde bu davlumbaz ihtiyacı bimini ve serpinti körüğü ile karşılanıyor. Birçok yelkenli teknede bunun yerine bu köşkü andırır "dog hause " denilen serpinti körüğünün sabit olanı kullanılıyor.
Şu an kullanılan serpinti körüklerinde saydam bölümler bir iki yılda geçirgenliğini kaybediyor. Tamamen tente ile kapalı havuzluklar motor sailor' ları çağrıştırıyor.
-
hmm.. bak bu ilginç bir fikir olabilir. Bu bölüm bir bimini gibi tasarlanabilir mi acaba. ? Ön taraftaki kabin girişi gibi bir giriş ile mutfağa inilir.
Kuzey balıkçı teknesi nin Akdeniz versiyounu. :)
-
40 ft teknede bile, köşk ile ön kamara girişi arasında ki alan dikkatini çekti mi? (2.foto)
-
hmm.. bak bu ilginç bir fikir olabilir. Bu bölüm bir bimini gibi tasarlanabilir mi acaba. ? Ön taraftaki kabin girişi gibi bir giriş ile mutfağa inilir.
Kuzey balıkçı teknesi nin Akdeniz versiyounu. :)
Bimini gibi düşünmemiştim ben. Tamamen açık düşünmüştüm. Bana kalırsa bimini gibi bir yapı da çirkin duracaktır. Başta bağımsız duran kabin girişi gibi bir giriş. İyice düz zemin?
-
Çünkü sanıyorum o köşk, deniz/hava şartları için konulmuş. Bizim o konuda bir ısrarımız olmamalı sanki.
-
Ne yapıcaz sıcaktan kavrulucazmı ..:)
-
Sadece beyin fırtınası;
Şayet illa ki bir üst bina olacak ve köşk yada pilothouse gibi iş görecekse
Şöyle bir şey olsa;
Güverteden biraz aşağıda ve fazla rüzgar tutmayacak ve her yeri görebilecek şekilde
(https://i.hizliresim.com/LD7AQV.jpg) (https://hizliresim.com/LD7AQV)
Üstü de kızak sistem açılabilir olsa, yan camlar da dahil, aynı zamanda yelkeni görmeye engel olmasa. Mümkün olduğunca geride, mizana için yer kalacak ve kıçtan karaya engel olmayacak kadar da geriye yaslanabilecek. Bu durumda ayrı havuzluk ihtiyacı kalmayacak
(https://i.hizliresim.com/r1BMEP.jpg) (https://hizliresim.com/r1BMEP)
Ayrıntılı düşünülmemiş bir fikir sadece.
-
Harbiden ha. Bakın bu işin sonunda ortaya manyak bir şey çıkacak gibi duruyor :)
Bu arada biraz önce çok ilginç bir şey oldu. sahibinden de ilanlara bakıyordum. Bir de ne göreyim, bir Fisher 30 İlanı.
Sahibini aradım. Hayli konuştuk. Ece Saray marinada duruyor. 15 bin Euro fiyat koymuşlar. sahibi İngiliz miş. Çok yaşlandığından satıyormuş.
Hemen internette bu tür teknelerin salmasını incelemeye başladım. Bunlar da bir çeşit omurga salma malum.
Şu benim önemsediğim tüm İngiliz teknelerinde olan kıça doğru derinleşen salam yapısı bu Fisher lerde de var.
Hoş tekne. Ama çok yüksek geldi gözüme. Şeytan diyor al bunu , sök üstünü ahşaptan yeniden yap.. :)
https://i0.shbdn.com/photos/91/94/62/x16_568919462vje.jpg
-
Çok beğendiğini söyledin galiba, 38,000€ ya çıkarmış ;D
-
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-yelkenli-motorsailer-568919462/detay
yok yahu.. hala aynı fiyat..
-
İki tane varmış meğer
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-yelkenli-turkiyede-tek-fisher-30-northeaster-560650762/detay
(https://i.hizliresim.com/PD4k9d.jpg) (https://hizliresim.com/PD4k9d)
-
bu arada bakın ne buldum..
37.2 dakikasına dikkat.
-
demek tek değilmiş:)
-
Niye sıcaktan kavrulalim? Biminiyi demonte yaparız.
-
Sadece beyin fırtınası;
Şayet illa ki bir üst bina olacak ve köşk yada pilothouse gibi iş görecekse
Şöyle bir şey olsa;
Güverteden biraz aşağıda ve fazla rüzgar tutmayacak ve her yeri görebilecek şekilde
(https://i.hizliresim.com/LD7AQV.jpg) (https://hizliresim.com/LD7AQV)
Üstü de kızak sistem açılabilir olsa, yan camlar da dahil, aynı zamanda yelkeni görmeye engel olmasa. Mümkün olduğunca geride, mizana için yer kalacak ve kıçtan karaya engel olmayacak kadar da geriye yaslanabilecek. Bu durumda ayrı havuzluk ihtiyacı kalmayacak
(https://i.hizliresim.com/r1BMEP.jpg) (https://hizliresim.com/r1BMEP)
Ayrıntılı düşünülmemiş bir fikir sadece.
Öff öff öf...Bu resimler birer rüya !
O kapı ve sürme kapakları yazın sıcaktan genleşip kasmayacak, yaz veya kış yağmurdan su almayacak biçımde kim yapacak ?
Arkadaşlar HR'nin havuzluğun üzerine sabit bir enayi davlumbaz oturtmak icin 25.000 Avro fark aldığını biliyorum ben ? :'(
Bu güzellikler tekneye eklenebilir de ; 29 feet tekne fiyatı iki 34 feet standart tekne fiyatına çikar, o sürme kaporta kapağı ve kapı yine de sorun çıkarabilir ? :-\
Ama muhteşemler !
-
Küçükmüş buradan ekliyorum
Şöyle de ekleyeyim, telden girenler için.
(https://i.hizliresim.com/rOqN7M.jpg) (https://hizliresim.com/rOqN7M)
(https://i.hizliresim.com/76O14v.jpg) (https://hizliresim.com/76O14v)
Şimdi , bence bu tartıştığımız konunun çözümü şöyle olabilir mi? Kıç tarafta kabinin etrafında sokaklar var. bence bu sokakların bir anlamı yok. Tam tersine mutfak kabinini küçültmekte.
Anlatmak yerine başka bir örnekten alıntı yapalım.
(https://i.hizliresim.com/GDQ0Lr.jpg) (https://hizliresim.com/GDQ0Lr)
Ayrıca köşkü de bir miktar geri çekebiliriz. Gerekirse biraz da boydan küçültebiliriz. Ancak görülen şu ki 29 feet bizi zorlayacak. Her durumda tekneyi 32 feet e büyütmek tek çözüm gibi durmakta.
Böyle olunca , köşkün önündeki alan büyüyecek ve burası ayrıca limanda/alarga durumunda bir havuzluk görevi görebilecek.
Hem böylece Köşkün olduğu bölüme bir tuvalet ve duş daha kolaylıkla yerleştirilebilecek.
Şimdi soru şu. Bu durumda teorik olarak bir teknenin boyunun 29 feet ten 32 feet 'e yükseltilmesinin malşyet artışı nedir. ?
Yani 29 feetin maliyeti x ise ve 32 ye yükseltilir ise x maliyetinin artış çarpanı kaç olur. ?
-
(Böyle çabuk "olmuyor" diyerek, dava kazınılmaz)
Bence 32'ye çıkmak için acele ediyoruz.
İlkin 29 minnacık bir tekne değil.
İkinci olarak (sanki) kayıkta sıkça 3'ten fazla insan bir arada olacakmış gibi düşünüyoruz. Nİye? 40 ayak kayığım varsa, 3'ten fazla olayım, ama değilse, gelmesinler.
Öye yandan, gerçek de hiç öyle 3'ten fazlaya gerek varmış gibi değil.,
Ben şunu düşünüyorum;
Kumkuyu'dayım. Buralarda koy neyin yok. Yazın öğleden sonra lodos çıkar 21'e kadar sürer.
Esay'la çıkıyoruz 15 suları. 2 saat yelken açıyoruz. Sonra dönüyoruz Marinaya. 2-3 gün üst üste marinada kalıyoruz.
Sonra, yılda 15-20 gün için Alıyorum kayığı götürüyorum Batı'ya. Genellikle 2 kişi.
Oralarda koylarda kalıyorum. Yerimden tepremiyorum. gitsem gitsem, kendini yırtsa, 2 saatlik parkurlar.
Koydayken, bazen Kaan-Gamze geliyor. Bazen Hasan-Aytül. Oturup iki lak lak ediyorum. Beraber yemek yemiyoruz.
Çay kahve bira. 5 saat oturmuyoruz.
Bize havuzluğun en çok gerektiği yer, iki alabanda da uzanacak, pinekleyecek kadar yer.
Mutfağın huzurla yemek yapacak ve bulaşık yıkayacak büyüklükte olması.
Banyo, kamara, fasa fiso , daha büyüğü elbette güzel, ama onun için de para lazım.
Mükemmel olarak değil, ama bütçeye paralel, 29 tekne bunları karşılayabilir.
(Not: 32 mükemmel karşılar)
-
Anlatmak yerine başka bir örnekten alıntı yapalım.
(https://i.hizliresim.com/GDQ0Lr.jpg) (https://hizliresim.com/GDQ0Lr)
Bu anlatmak için vediğin örnekte iki önemli sıkıntı var
1- Senin üzerinde önemle durduğun köprü/köşkten yelkeni görenilmek. Bun da nizani
2- En önemlisi ana yelken ıskotasını köprü arkasında açılan bir hatch'ten idare ediyor olması. "Bence" komik olmuş.
3-Kıç kasara çok güvensiz.
3- Bizim yola çıktığımız tekne modeli, formu, geçmişten gelen geleneksel çizgileri, sıcaklığı bu örnekte hiç yok.
(http://i.hizliresim.com/Y62O16.jpg) (http://hizliresim.com/Y62O16)
(http://i.hizliresim.com/1EmJmj.jpg) (http://hizliresim.com/1EmJmj)
İki bina arası yeterli değil. hatta çok dar.
Bu tekne yeni bir tasarım. Adam kendisi yapmak istiyor. Daha çok açık deniz için düşünmüş ve yanlış görmedim ise30 ft
-
Ben sadece kıç tarafını örneklemek için koyduydum. :(
-
Ben sadece kıç tarafını örneklemek için koyduydum. :(
İyi etttin. Ne kadar çok öernekleme yaparsak o kadar doğruyu bulma şansımız artacak.
-
(https://i.hizliresim.com/EDnNmz.jpg) (https://hizliresim.com/EDnNmz)
(https://i.hizliresim.com/AzQNOB.jpg) (https://hizliresim.com/AzQNOB)
(https://i.hizliresim.com/0zjg0Y.jpg) (https://hizliresim.com/0zjg0Y)
Galiba Burak göndermişti. Wooden Boat 'tan.
-
Şu Özgür 'ün merdiven ve platform konusunu da düşünsek mi biraz. ?
(https://i.hizliresim.com/4z2Q3J.jpg) (https://hizliresim.com/4z2Q3J)
-
Niye bana böyleymiş gibi geliyor ?
Yokuşa sürmeye devam :P
32ft Cornish Crabber yap, Türkiye'de parmakla gösterilsin ;D
İlla küçük diyorsan 30ft mesela ;
https://www.yachtsnet.co.uk/archives/cornish-pilot-cutter-30/pilot-cutter-30.htm
-
Müthişler. İngiliz ve İrlanda "Zulu"ları.
Bu tekneler diğer pek çokları yanı sıra II.Büyük Savaş'ta İngiltere-Fransa arasında hizmet verip ünlü Dunkerque çıkartmasında da kahramon olmuş tekneler.
-
İki tane varmış meğer
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-yelkenli-turkiyede-tek-fisher-30-northeaster-560650762/detay
(https://i.hizliresim.com/PD4k9d.jpg) (https://hizliresim.com/PD4k9d)
Bu tekne şuan Teos Marinada durmakta.
-
ah Kaan Ah.. :)
Bir tane bile satmaz canım Cornish ler burada.. Oysa formunun güzelliğine bir bak. Bizim hedef kitle denize yakın olmaktan korkuyor. Oysa yüksek bordanın teknenin yatmasında etkisi olduğu malum.
Yani bizin hedef kitle " denizci " bir geçmişe sahip değil. O yüzden bu satmaz.
Yelken yapacak ancak yatmayacak, Bordası alçak olmayacak. Buz dolabı , neyim olacak. Dingi , bisiklet vs. konacak , güneş panelleri yelkenleri engellemeyecek, güneşlenilecek hem de havuzluk gibi bir yer olacak. Soğuk ve set havadan etkilenmeyecek. Rahat rahat kağıt harita açılacak. Camlarını açınca kabin püfür püfür esecek. Çift tuvalet olacak. Mutfakta ayakta durulabilecek.
Tüm bunların üzerine keyifle yelken yapılacak , Başı kıçı bir olacak.
Cornish.. ? malesef hiç şansı yok. Bunların hepsini aynı senin videosunu koyduğun bir balıkçı teknesi ile yapmak mümkün.
Hem de 28 feet olacak. ? Ben bu tekneden satarım.. en azından bir tane satarım.. :)
-
Tüm yazdıklarının yanında, Akdeniz için en uygun boy olan 13,25 ölçüsünde. Form olarakta uzak değil üstelik.
Kaç tane var bu tarz tekne Türkiye de ?
(https://i.hizliresim.com/zMv9zj.jpg) (https://hizliresim.com/zMv9zj)
https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-deniz-araclari-gulet-acil-satilik-klasik-gulet-557050808/detay
-
"Motörseylır" %85 - %15
Ve de "gulet"miş.
2 aadet ana yelken var emme mizena yelkeni yoğumuş.
Teknenin içi inşa dönemi tarzı ama koyu renkler iç karartıcı.
Kabuk ve bina güzel düşmüş. Arma, "eh o da olsun" mantığında.
İçini kompile boşaltıp salon salamanje iç açıcı bir hale getirilebilir. Üstelik kamarlar da çıkar.
Allah yeni sahabına bağışlasın.
-
7 tepe İstanbul, nereye vursan yokuş ;D ;D ;D
-
http://www.tadroberts.ca/services/new-design/sail/
Bi de buna bak.. :)
-
Niye bana böyleymiş gibi geliyor ?
Yokuşa sürmeye devam :P
32ft Cornish Crabber yap, Türkiye'de parmakla gösterilsin ;D
İlla küçük diyorsan 30ft mesela ;
https://www.yachtsnet.co.uk/archives/cornish-pilot-cutter-30/pilot-cutter-30.htm
Şimdi bu videoyu izledim ve çocukluğuma gittim. Birinci teknedekilerin yaş grubu tam benim çalıştığım teknedekiler gibi ve hepsi soğukkanlı. İkinci teknede başta usturmaça tutan adam var ya işte bizde hep o kişi ben olurdum. Ama bir farkla bizim usturmaçamız yoktu onun yerine araba lastiği sarkıtırdık. Fakat kayıklarda çok kötü iskeleye çekiyor tornistanda. Eski günlere gittim , dünyanın heryeri aynı demekki, ikinci kayıktaki reisin şapka bile bizim rahmetlininkiyle aynı.Bu manevraya dair şöyle bir şeyler yazmıştım bir zamanlar aklıma geliverdi.
"Ama limandan ayrılışımızı görmeliydiniz. Yine genellikle olduğu gibi sıra dışı bir şey yapıyoruz ya, hemencecik “Deli bunlar” tespitine maruz kaldık. İskeledeki insanların bakışlarından anlaşılıyordu zaten.Ama bizim bütün bu görüntüye rağmen, havamız yerinde, tamyol ileri kafayı iskeleye dayayıp kıçı açtırıyoruz. Tam iskeleye çıkacakken tam yol tornistan, tekrar aynı manevra olduğumuz yerde geri dönüyoruz. Milletin telaşeli bakışları arasında ayrılıyoruz. Bu manevra esnasında ayakta durmak bile zordur. Çünkü bu tarz balıkçı tekneleri ilk hareketlerini devirli yaptığınızda çok ani atak yaparlar. Neyse bordada asılı olan lastikleri de içeri aldık ve seyrimiz başladı. Yeşil feneri dönünce yine dalgalarla dövüş sanatı icra edilecekti.
Ara bilgilendirme; "iskeleye çıkmak" tabiri bizde iskeleye bindirmek anlamında kullanılır. Arasıra farkında olmadan kullanıyorum bu tip tabirleri. Farkedersem parantez içinde açıklamaya çalışıyorum. Balıkçı tekneleri İskeleye çalışmak (İndir bindir yapmak vs.) için yanaştıklarında sancaktan bordalarlar. Eğer danayatacaklarsa iskeleden aborda olurlar. (Danayatmak birbirinin üzerine bordalamaya denilirdi.) Şimdi bu balıkçı teknelerinde usturmaça yerine araba dış lastiği kullanılır. İskele taraftakiler devamlı bağlı dursada sancaktakiler içeri alınır. Ama bizimki gibi küçük teknelerde lastikler hep içeri alınır ve yerleri vardır oralara kaldırılır.
Dar alanda manevra yaparken tekneler düşük yolda pek dümen dinlemezler, bu yüzden balıkçı teknelerinde reisler bu manevrayı seri yaparlar. Balıkçı teknelerinde yelkenlilerde olduğu gibi, gövde süratini sağlayacak minimum motor gücü kullanılmaz genelde daha büyük makine bulunur. Bu yüzden bu manevralar daha güvenli olur. Ayrıca salma ve civadra olmadığı için daha rahat manevra yaparlar.
Bunları açıkladıktan sonra gelelim manevraya; teknenin sancak tarafından iskeye bordaladığını düşünelim. Kıç halatları çözülür (biz baş ipini de çözerdik), bu vaziyette iken sancak baş omuzluktan iskele ile teknenin arasına bir lastik sarkıtılıp tam yaslayacağı yerde elle tutulur. Dümen sancak alabanda edilip ,ileri yoldan motora yüklenilir. Teknenin kafası yaslanıp kıçı iskeleye doğru açmaya başlar, bu esnada dümen tam iskele alabanda basılıp, tam yol tornistan ve baş halatı çözülür. Ardından ileri geri üç dört manevrada geri dönüş ve ayrılma gerçekleşir. Makbul olan baş ipi bağlı olmadan ve lastik sarkıtmadan bu manevrayı yapmaktır. Yani tam iskeleye yaslanacakken, tam yol tornistanla kurtarmak, milletin yüreğini ağzına getirmektir. Biz de tam öyle yapardık. Normalde bu manevra yapılırken herkes başa koşar tutmaya çalışır falan ama bizlerde herkes soğukkanlı bir şekilde halat roda etmeye falan devam ederdi, tabi ayakta denge sağlayıp durabilenler. "
-
http://www.tadroberts.ca/services/new-design/sail/
Bi de buna bak.. :)
Ben baktım.
38 Pilot Bay
42 WildCat
;D ;D ;D
-
Ahmet, dar alanda nasıl kıç attırılıyor, onu da bir ayrıntılı yazar misin sana zahmet ?
-
Ahmet, dar alanda nasıl kıç attırılıyor, onu da bir ayrıntılı yazar misin sana zahmet ?
Abi bizim balıkçı kayıklarında bu iş biraz farklı, ama bu bahsedilen omurga salma yelkenlilerde biraz zor. Biraz alışmak gerekiyor. Tayo-Mar ve Baba Tunca bunlara güzel örnekler. Mustafa Abinin Baba Tunca ile kıçtan kara olmasını izleseniz , ders diye okutulur. Aynı şu kayıkların yaptığı manevrayı yaparak düz çizgi üzerinde geri gelebiliyor. Keza Tayomar da Böke'de bunu güzel yapıyor. Benim eski teknem Kuzey Yıldızı da böyleydi ama güçlü makina sayesinde bu manevra zorlamazdı.Modern(!) yelkenliler de bu iş kolay, neredeyse salmanın üzerinde bir daire çizecek şekilde kayık dönüyor fakat onlarında gördüğüm dezavantajı, üzer,nde yol olmadığında rüzgar uçurtma gibi atıveriyor kayıkları.Çok hesaplamak gerekiyor rüzgarı. İşte omurga salma alçak bordalı kayıklarda da bu handikap yok, daha yavaş hareket ediyorlar.
Şimdi bu bağlamda, hangisinin manevrasını yazalım?
8-10 metre boyunda alamotra bir balıkçı kayığının mı,
8-10 metre bir omurga salma yelkenlinin mi,
yada 8-10 metre fin salma bir yelkenlinin mi? (Sanırım bunu neredeyse herkes biliyor)
-
1 ve 2 lütfen
-
1 ve 2 lütfen
Buranın bütünlüğünü bozmadan bu konuya şurada devam edelim.
http://heyamolahey.com/yelkenli-tekneler/teknelerde-yanasma-ayrilma-manevralari/msg38274/#msg38274
-
Bak Ersin! Tad Roberts amcam bu gün ne paylaşmış :) Buna yelken ilave olmaz mı...
(https://i.hizliresim.com/pn4jAa.jpg) (http://heyamolahey.com/[url=https://hizliresim.com/pn4jAa)]
-
sevgili Köstekçi,
BUnun yerine 15 bin Euro ya Colvic alıp tadil ederiz olur biter. Yelkenleri görmemiz lazım Köstekçi.
Bu modellerde yelken gözükmüyor. Bunlar bildiğin motoryat ya da motor sailor. Bizim model malum bundan farklı.. :)
sen de mi beğenmedin Kaan gibi bizim modeli ?
-
Kardiş o nesnenin doğru yazımı motor sailer C:-)
-
:) nasıl rahatsız etmiştir şimdi seni. :) Tarihinde şu foruma böyle hızlı cevap verdiğini görmedim pu ha ha
Düzeltirim efendim
Motor sailor bildiğiniz " motor " yelkenci anlamında
Biz Motorsailer den bahsediyoruz.
-
;) :D ;D
-
Bak Ersin! Tad Roberts amcam bu gün ne paylaşmış :) Buna yelken ilave olmaz mı...
(https://i.hizliresim.com/pn4jAa.jpg) (http://heyamolahey.com/[url=https://hizliresim.com/pn4jAa)]
Çom güzel bir kayık
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bak Ersin! Tad Roberts amcam bu gün ne paylaşmış :) Buna yelken ilave olmaz mı...
(https://i.hizliresim.com/pn4jAa.jpg) (http://heyamolahey.com/[url=https://hizliresim.com/pn4jAa)]
Çom güzel bir kayık
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Sanki şimdiki Moody tasarımcısı ilhamını buradan almış gibi DS modelleri için
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Olbia da yanımızda Moody ds bağlıydı, yelkenliyi motoryat yapma çalışması gibi geldi bana. görüşü 0. Yelkenli de helm arkada motoryatta önde, yelken işi de yok onlarda. Bence yelkenli için iyi tasarım değil.
-
Sam Devlin Oysta 29 ft konuşurken eski defterleri karıştırmaya başladım.
Devlin'in "Camarone" (İspanyolca karides miş)34'üne tosladım. Ersin'in önerdiği bütün kriterleri kaşşılamasa da ilgi ve dikkate değer bir tasarım.
(http://i.hizliresim.com/3z87J9.jpg) (http://hizliresim.com/3z87J9)
(http://i.hizliresim.com/lZYdRQ.jpg) (http://hizliresim.com/lZYdRQ)
(http://i.hizliresim.com/g6lqR0.jpg) (http://hizliresim.com/g6lqR0)
https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/camarone-34/ (https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/camarone-34/)
-
Bu da bir başka başlıkta bahsettiğim 29 Ft Kodiak.
Eski ama hâlâ yürek hoplatan bir tasarım . Albenisi yok. Markoni arma.
(http://i.hizliresim.com/qvqbDq.gif) (http://hizliresim.com/qvqbDq)
(http://i.hizliresim.com/7DmqLl.jpg) (http://hizliresim.com/7DmqLl)
(http://i.hizliresim.com/lZYdXB.jpg) (http://hizliresim.com/lZYdXB)
(http://i.hizliresim.com/qvqb0B.jpg) (http://hizliresim.com/qvqb0B)
Bu resimde Watson Colvic'e çok benziyor
(http://i.hizliresim.com/GDnB7N.jpg) (http://hizliresim.com/GDnB7N)
(http://i.hizliresim.com/1EPLWY.jpg) (http://hizliresim.com/1EPLWY)
-
Sam Devlin Oysta 29 ft konuşurken eski defterleri karıştırmaya başladım.
Devlin'in "Camarone" (İspanyolca karides miş)34'üne tosladım. Ersin'in önerdiği bütün kriterleri kaşşılamasa da ilgi ve dikkate değer bir tasarım.
(http://i.hizliresim.com/3z87J9.jpg) (http://hizliresim.com/3z87J9)
(http://i.hizliresim.com/lZYdRQ.jpg) (http://hizliresim.com/lZYdRQ)
(http://i.hizliresim.com/g6lqR0.jpg) (http://hizliresim.com/g6lqR0)
https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/camarone-34/ (https://www.devlinboat.com/wordpress1/2016/03/camarone-34/)
Bunu ben de önerdim kendisine.. Aslında zorlamadan aradığı her şey bu tasarımda
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi