Heyamola Hey

Bahriye Mektebi => Elektrik => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 09:25:31

Başlık: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 09:25:31
Dün DADD sunumundaydım. Teknede enerji kaynakları ile ilgili mükemmel bir sunum vardı. Konuşmacı Oktay bey konuya hakim ve sırası ile teknede kullanılan elektronikler ve bunları besleyen güç kaynakları ile ilgili hiç bilmediğimiz şeyler anlattı.

Benim için çok yararlı oldu. en azından watt amper, volt nedir öğrendim. Güneş panelleri ile öğrendiklerim ise şok yaşattı. İlk iki yıldan sonra verimlilikte çok ciddi düşüşler yaşanıyormuş. Tüm paneller böyle imiş.

Sakın bir daha ahşap tekne bakımı zor filan denilmesin. Tekne elektronikleri işi öyle bir noktaya gelmiş ki sadece bunların bakımı ve izlenmesi bile ahşap tekneye bakmaktan daha meşakkatli.

Buz dolabina karşıydım , şimdi daha bir karşıyım. en çok elektriği buzdolabı çekiyor. Sonra ? elektrikli tuvalet.. Sadece bu ikisi için bile çok ciddi bir sistem kurmak gerekiyor. Yetmedi bir de bunu izlemek için cihazlar , sigortalar vs. gerekiyor.

Aynen konuşmacının verdiği örnekten gidiyorum. Diyelim koyda bir bilemedin iki gece kalacaksınız. en babasından dört adet güneş paneli, en az iki regülatör v.s lazım. Niye..? Buz dolabi için..

Markette bir torba buz 5 TL mi neydi, iki torba 10 TL. At buzluğa bunları .. iki gün soğuk ne istiyorsan sakla.

Güneş panelleri, jel aküler, invertörler.. toplamı küçük bir tekne parası neredeyse.. Bu cihazları kullanmak ciddi bir bilgi birikimi gerektiriyor. Bakımı ayrı dert. Bir arkadaş, teknede 220 volt tost makinesi çalıştırıyormuş. Ne kadar elektrik çeker diye soruyordu.. Konuşmacı da bir bir buçuk dakikadan fazla kullanmayın dedi.

Oysa çocukluğumuzdan kalma ocak üstünde kullandığımız , tost tavaları vardı.. Pazarlarda hala satılır. Al kardeşim ondan.. Öyle bir buçuk dakika filan değil, koy ocağın üstüne istediğin gibi keyifli keyifli tüm aileye tostunu yap..

Teknede 7 TL lik bira içeceğim diye bu kadar masraf..

Vallahi değmez Billahi değmez..



Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 15 Ocak 2018, 09:40:17
(https://i.hizliresim.com/dOWJAn.jpg)

Ersin reis telsizide bununla değiştirirsen tesizinde elektriğinden kurtulmuş olursun..  ;D ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 10:28:07
Buzdolabımla mutluyum ben. Ellesme bana.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: O.Utku Uçkan - 15 Ocak 2018, 10:39:53
Biraya laf söyletmem >:(
Soğuk içilmeli ve soğuk ikram edilmelidir. ;)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Recep Ertürk - 15 Ocak 2018, 11:09:16


 ;D

Ersin reis'e bir ay ege seyri yazın. Temmuz ağustos aylarında alması ve karaya haftada bir yaklaşması soruna bakışını kökten değiştirecektir..

 ;D



Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 11:44:38
Recep reis geçen yıl yaptıydım.. Hem de Temmuz ayında.. 1000 Mil kadar :) Gökovaya gidip geldim.. Buzdolapsız..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 11:49:07
Ilk bulduğun adamdan soğuk bira istemeyeydin iyiydi. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: O.Utku Uçkan - 15 Ocak 2018, 11:50:33
Hani şu meşhur replik var dı ya ;D

Bu da mı gol değil hakim bey :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Enes Save - 15 Ocak 2018, 12:01:20
Botta, kamp ocağında borcamın içinde lüfer buğulama :

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 12:14:28
:)   birayı ben değil adamlar teklif etti bir kere.. Klasik Türk kafası işte.. Ben soğuk bir şeye karşı değilim. Teknede soğutucu gereksiz diyorum. Bir halt da soğuttuğu yok zaten. Soğuk alırsan soğuk aldıklarını koruyor o kadar. Bu kadar masraf yapana kadar 10 TL lik buz paketleri yeterli diyorum. Sorun zaten doğru söylüyor olmamda..

Aynı şeyleri tartışmaya gerek yok.. Güneş panelleri de iki yıldan sonra çöp olmaya başlyormuş.. Moralim benim buna bozuldu esas..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 15 Ocak 2018, 12:27:43
Soğutma esası ne olursa olsun  (buz veya buzdolabı) sadece soğuk bira iiçmek için değildir. Birada her ikisi de işe yarar ama bne zeytinyağlımın buz suları içinde yüzenini sevmem. Çaresi mutlaka vardır ama buzdolabı çıktığından beri kuyuya file salmadığımızdan gerekli kapları bulmak oldukça zor olur.

Bu zamanda her satın aldığımız şey satın alındığı anda çöp olmaya başlıyor. Her ne kadar güneş panelleri performans yitirseler de biraz daha uzun dayanıyor.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 15 Ocak 2018, 12:31:00

 Güneş panelleri de iki yıldan sonra çöp olmaya başlyormuş.. Moralim benim buna bozuldu esas..

Bu bilginin doğruluğundan şüpheliyim. Hangi maksatla söylediğini hatırlıyorsan ayrıntıya girebilir misin ?

Şayet garanti kapsamı temelli söyleniyor ise, bir çok ürün için aynı şey geçerlidir. Ama Kullanım süresi ile alakalı değildir.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Recep Ertürk - 15 Ocak 2018, 12:38:37

Ersin reisim güneş panellerinin iki yıldan sonra çöp olması sanırım çok doğru bilgi değil. Birçok firma 10 yılı geçen garantiler veriyordu. Ama bu karasal kurulum içindi.

Bu söylediğiniz önemli. Güneş enerjisi panelleri için deneysel bir süreç gerekiyor. Birçok dostum yıllardır kullanıyor. Bir şikayet duymadım.

Ben küçük kayığımla yaz ayında hemen her gün yarım litrelik su şişesinde donmuş buz, bir litre su, iki bira, üzüm, peynir ekmek gibi şeylerle denize çıkar gün batımına dönerim. 10-15 litre hacimli termos, biraları saat 16.00-17.00'ye kadar serin tutuyor ama o saate bira kalmıyor.

Günübirliklerde öneriniz doğru. Suyu da ikinci gün bile içebiliyorsunuz (yani o yarım litrelik buzu). Ayrıca rapalaya bir şey takılırsa termos onun sıcaktan bozulmasını da önlüyor (poşete sarıp koyun koku yapmaması için).

Sorun uzun seyirlerde ve medeniyete uzak uzun konaklamalarda.. O zaman enerjiye dayalı bir şey gerekiyor. İster rüzgar, ister güneş, ister jeneratör.

İsterseniz de balıkçıların yaptığı tür kalın buz kalıpları konan ve 4-5 gün idare eden tahta-strafor sandık.. Ama bir soğuk tutucu şart..

Yazın ege'de buz bulmak da zahmetli.. O bakımdan kendi enerjin çok yönlü kolaylık.. 

Güzel espriler çıkması konunun da güzelliğini gösteriyor.   ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Murat Ayduk - 15 Ocak 2018, 12:39:54
Teknede buzdolabı candır. 365 gün kapatmam. (Ki kapatmamak gerekiyormuş, Danfoss servisi demişti)

Aldığın yemek, et, balık, soğuk su, soğuk bira vs düşün... Sessiz bir koyda 3 gün geçirmek istersen, alsa mıydık şu dolabı deme sakın Ersin reisim  :D

Şaka bir yana yeni buzdolapları ilk kalkış anında 5A, sonra devamlı 3A civarında çekiyor. Günde 20 saat çalışsa bile 60A yapar en fazla. Su giderini de tıkadın mı daha az çalışır.

Zaten buzluğun eriyip su yapmadığı ayarda çalıştırmak lazım, yani buzdolabının altı gider tıkalıyken bile kuru olmalı..

**Bu arada içine yine buz koyarsan, buz bitene kadar daha az enerji harcarsın. Poşet içinde koyunca suyuyla da uğraşmıyorsun.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Mehmet Köstekçi - 15 Ocak 2018, 12:49:42
Nasıl olduğunu tam hatırlamıyorum da: Çocukluğumda biz bağa göçtüğümüzde kar kuyusuna sepet sallardık.
Şehirdeykende ki ağustosta acaip sıcak olurdu; avluda iç içe iki küp vardı biz eşyaları içerdeki küpün içine koyardık. Şimdi düşünüyorum da sanırım aralarında kum ya da benzeri bişey vardı; her sabah bir ıbrık suyla ıslatırdık.

Yani demek ki o zamanın imkanlarıyla soğutucu ihtiyacını böyle giderebiliyorlarmış. Hem demezler mi testiyi güneşe koyunca suyu soğuk olur diye…

Bir ara kesme çiçek işini araştırmıştım. Seralarda yazın soğutma işini yastıklama diye bir yöntemle yapıyorlardı diye hatırlıyorum.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Zafer Türkmen - 15 Ocak 2018, 12:55:24
:)   birayı ben değil adamlar teklif etti bir kere.. Klasik Türk kafası işte.. Ben soğuk bir şeye karşı değilim. Teknede soğutucu gereksiz diyorum. Bir halt da soğuttuğu yok zaten. Soğuk alırsan soğuk aldıklarını koruyor o kadar. Bu kadar masraf yapana kadar 10 TL lik buz paketleri yeterli diyorum. Sorun zaten doğru söylüyor olmamda..

Aynı şeyleri tartışmaya gerek yok.. Güneş panelleri de iki yıldan sonra çöp olmaya başlyormuş.. Moralim benim buna bozuldu esas..

Yıktın perdeyi eyledin viran  :)

Ersin videoyu koyacağız DADD web sitesine, bir daha izle  ;)

Herkese göre değişen bir durum ama olabildiğince çok konfor iyidir; ne kadarına gereksinim varsa ve ne kadarını yapabiliyor, becerebiliyorsan.

Sen şimdi şu "tanıtım" işine yoğunlaş ;)


Zafer Türkmen

YY Petunia




Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 13:09:16
Sorun BU KONUDA onlarca denizcinin doğru olmadığını deneyimledigi şeyin tersini savunmanda. Eğer bilimsel bir konudan söz etsek ve genel gecer bir doğrunun tersini savunsaydın bunu anlayabilirdim. Ama pratik bir konfordan söz ediyoruz. Rustik değil puf rahattır demiyor koltuk gereksizdir diyorsun. Hatırına yerde bağdaş kurarak oturamam Ersinim. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 15 Ocak 2018, 13:11:12

 Birçok firma 10 yılı geçen garantiler veriyordu. Ama bu karasal kurulum içindi.


Bu yüzden garanti kapsamlı mı diye sordum aslında.
Çünkü 10 yıl garanti, göz boyama sadece, Üretici ülkeler aslında 2 yıl garanti veriyor, ülkemiz ki yönetmelikte aynı şekilde 2 yıl.
2 yıl sonrasında bir problem yaşar ve üreticiyi mahkemeye vermeye kalkarsanız şartları var. Garanti belgesinin ilgili bakanlıkca onaylı olması, seri numaralarının her birinin ayrı ayrı yazılmış olması vs.
Üstelik, üreticiyi mahkemeye verme süreci çok daha karışık diye okumuştum. Sonuçta panel fiyatlarına bakınca onca uğraşa değmez zaten.
 
Eğer bu gözle bakarsanız, evet 2 yıl sonra olacak bir problemde panel çöp olur ama risk tüm elektronik eşyalarda vardır. Aldığımız ürünlerin çok büyük bir kısmının garanti süreleri çok kısıtlıdır ama ömürlerinin bu olduğunu göstermez.
Çamaşır makinesi alıyoruz garantisi 3 yıl. Ama 3 yıl sonra çöp olacağı anlamına gelmiyor.

Hepsini geçtim, bu güne kadar ne denizde ne karada güneş paneli sistemi kuranlardan, doğru kullanım olduğu takdirde "sistemim çöp oldu" diyeni duymadım.

Ersincim, hadi bunları da geçtim, sorun doğruyu söylüyor olman da değil, doğruyu söylediğini sanıyor olmanda  ;D
Şaka bir yana, her şartı, her tekneyi ve her kullanım alışkanlığını kendine özel değerlendirmek en doğrusu. Sadece soğutucu mesele değil.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 13:14:58
Evdeki 16 yıldır sorunsuz.2 defa depo çürüdü ama paneller yerli yerinde.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 14:05:47
O zaman sunumu bi izle Bülent.. Senin evdeki panellerin çıkışını kontrol etmen lazım. Volt cinsinden.. Bak bakalım kaç volt ? (he he he .. ne nasıl yapıldığını ne de voltu biliyormusun acaba? ben de dün öğrendim.. :))  )

Önce cihazlarını kontrol ediyor ve watt cinsinden belirliyorsun ne varsa.. buzdolabı, elektrikli tuvalet v.s. Bir toplam değer çıkıyor. İhtiyacın olan. watt cinsinden.. (volt x amper.. saatlik değer. )

Sonra bu ihtiyacını nasıl karşılayacağını tespit ediyorsun. Alternatör, güneş paneli , jeneratör.. Bir de bunların önceliği var. YAni motorun çalışıyorsa güneş paneli v.s. dereden çıkıyor. BU arada alternatör için de regülatör iyi birşeymiş. Alternatör iyi bir jarj değilmiş aslında.

Sonra bu ihtiyacına uygun akü seçmen lazım. Kapasite olarak. Bu arada aqülerin kapasitesinin %25 ini kullanabilirsin. Yoksa akülerin ömründen gidiyor.. Ne kadar çok alet , o kadar çok akü.. çok akü demek ağır akü demek.  enerji kaynakları da her durumda yeterli değil. Güneş panellerini çaktın en az iki regülatör lazım. Yetmeyeceği durumlarda alternatörü ya da jeneratörü devreye alman lazım.  Bunların hepsinin hiyerarşisi var ve ayrıca tüm bunları izleyen monitör sistemler var.

Üstelik ilk iki yıldan sonra güneş panelleri kapasite kaybetmeye başlıyor.. Su yapıcıydı , vebasto , klima hidrafor dersen o zaman zaten jeneratör şart...

Bunların kablolamaları, beslemeleri, regülatörleri.. Yeminlen söylüyorum tam soracaktım soramadım.. Ariza olsa nasıl bulacaksınız diye.. Belki kolay bir yolu vardır.. Bilemedim..

Vebasto, Klima, hidrafor, boiler, buzdolabı, elektrikli tuvalet, elektrikli vinç , tost makinası, müzik sistemleri derken, jeneratör, paneller, Ne o yelken yapıcaz.. ? Alt tarafı Ege de bir ay gezmek , koylarda bir bilemedin iki gece kalmak için.. Yapmayın etmeyin beyler bayanlar.. Yazıktır günahtır yaa..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Ocak 2018, 14:08:56
Buradaki çöp olurdan kasıt farklıydı. İlk kurulumdan itibaren maksimum değerde tabiki güneşlenme süresine bağlı olarak üretim yapıyorsa, ikinci yıldan itibaren verimlilik  düşmeye başlıyor. Yani beş yıl sonra üretimde ciddi bir kayıp olduğunu ifade ediyordu.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 14:16:38
şöyle çöp oluyor Ahmet..

Örnek , sen ihtiyacı belirledin.. buna yeter düzeyde güneş panelini koydun. Zaten %100 verim yok. Sen de buna göre koydun panelleri.. ee ? üç sene sonra paneller senin ihtiyacının altında kaldı.. Ne yapacaksın? panelleri en azından ikisini değiştirmen lazım.. Oldu sana çöp..

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 15 Ocak 2018, 14:50:40
Akü kullanımı kurşun asitliler için kapasitenin %50'sidir, bozulma riski buradan sonra artar. %25 çok düşük geldi. Güneş paneli kapasitesi belirlerken, yatık durduğu zaman ve üstüne istralya gölgesi vs düştüğünde ne kadar kayıp olacağını bulur, iki sene sonra kapasite düşmesini hesaba katar ona göre panel alırsın. Ben şu kadar watt kullanacağım, şu kadar güneş var panelde bu kadar watt diyerek ucu ucuna hesap yapılmaz, kaldı ki teknelerdeki  panel bağlanabilecek alanlar yeterli değil, ya panelin üretebildiği kadar güç kullanacaksın ya da alternatif bir kaynak kullanacaksın. Benim tercihim özellille yaz aylarında içeride gaz lambası kullanıp, buzdolabından vaz geçmemek yönündeydi. Teknede bir de LPG ile çalışan amonyaklı soğutucu vardı. Her ne kadar seyirde soğutma yapmasa da limanda güzel çalışıyordu. Soğutmayı bunda yapıp elektrikliye koyduğunuzda, soğutma için elektrk harcaması azalıyordu.
 
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 14:50:49
Çok abartılı.
16 yıl önce su ısıtmak amacıyla kurduk paneli eve. Mart ayından Kasım'a kadar yürür gider, panelleri değiştirmedik.
Teknede Boyler için panel kurmadım. Eğer gün içinde 30 dakika motor çalıştırırsanız hamamdakinden azıcık daha sıcak suyunuz olur.
Panel verimliliğini arttıran da regülatördür. Paneller yalnızca buzdolabını beslemez, akülerinizi de besler. BU nedenle yarayışlı şeylerdir. Regülatörünüzü iyi seçmeniz lazım; MPPT almanız gerekiyor. Düşük watt yüksek volt için.

Paneller için en az iki regülatör gerektiğini kim söyledi bilmiyorum. Bende bir tane var ve gayet iyi iş görüyor, Panel sistemini de bir ağabeyle beraber kurduk.

İnvertör aküden alır enerjisini bildiğim kadarıyla. Buzdolabım invertörden değil, akülerden besleniyor. 12 volt ile yani. Bu durumda beslemem gereken şey akülerim. Panelim bu işe yarıyor. Şu an, panellerim düşük enerji  üretiyor. Toplam 160 watt. 80*2. Bir arkadaşımdan aldım. Hesaplamalarıma, başka arkadaşlarımın deneyimlerine göre  bunları 150*2 yaparsam, sahici anlamda uzun süreli çözüm üretmiş oluyorum.
Paneller o denli önemlidir ki, akülerinizi beslediği için, uzun süreli yelken seyirlerinde de otopilotunuzun, diğer elektroniklerinizin devreden çıkmasını da engeller.
Bir defasında Kaş'tan Ceneviz lİmanına tamamen yelken ile gelmiştik.(65 mil) Ertesi gün yola çıktığımızda Nemeçek(Otopilot) çalışmıyordu. Ne zaman aküler bir güzel motorla doldu, o zaman çalışmaya başladı.

Ortaokul yıllarında elektrikçide çıraklık yaptığım için az çok +- nedir biliyorum.

Panellerin bu denli hızlı aşındığına inanmıyorum. Meğer ki sistem donmasın, soğuk panelleri çatlatmasın. Mesela sizin İstanbulunuzda nadir yıllar dışında panellerin zarar göreceğini düşünmüyorum. Bizim burada ise neredeyse mucize soğuktan zarar görmesi.

Eğer merak ediyorsanız, Masal'da 330 amper servis +60 amper motor aküsü var. 60 amper de başpervanesi için ayrı akü. Doğru yatırım yaparsanız, konfora yönelik herşey ucuz olabilir.

Burada yaptığım hata marin akü almamak oldu. Böyle olunca starter'da ürettiği enerji yüksek ama uzun kullanımda ürettiği enerji düşük oldu. Yani otomobil aküleri-ustalar daha iyi bilir, ben bildiğimi diyeyim- enerjisini dibine kadar kullanmıyor, daha çok başlangıçta yüksek enerji üretiyor. Marin aküler ise-bildiğim kadarıyla- sürekli olarak aynı düzeyde enerji üretiyorlar.
Şimdikilerin ömürleri bitince marin akü alacağım. Doğru bir tercih yaparsam en az 4 yıl kullanabileceğimi düşünüyorum.

Bunları izleyen monitör sistemi almadım. Yalnızca genel aküleri ölçen bir göstergem var ve fazlasıyla yetiyor.  Panelin var diye bunları almak zorunda değilsin. Kim dediyse abartmış. Olmazsa olmaz değil. Olmadığı zaman hayatta bir şey kaybetmiyorsun.

Hasılı, teknemde varolan buzdolabını ve diğer elektronikleri uzun seyirlere başladıktan sonra beslemek için yaptığım sistemden gayet memnunum.

5 yıl sonra ömrünün bittiğini varsayalım. Orta kalite 150*2 watt bir panel 750 lira filan. Uzun süreli-6-8 saat yelken seyri yapın bakalım, telsizinde Low Battery uyarısını görüyor musunuz görmüyor musunuz?

Bana efelik yapabilirsiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz, trim budur, şu şudur diyebilirsiniz, hiç gocunmam. Ama Allah aşkına , yılda en az 1300 mil yol yapıyor, bir ay koylarda kalıyorum. İhtiyaçlarımı biliyorum. Öcal abinin her yerli olması gibi olacak ama daha 12 yaşında bir panel üreticisinde çalıştım ben ve 10 yaşından beri güneş paneli nedir ne değildir biliyorum. Gidin bunları soğuk, bütün kanalların donduğu memleket insanlarına anlatın.

Biz-Sizler bile- Akdeniz'de seyir yapıyoruz. Kuzeyli denizcilerin doğruları bizim doğrularımız olamaz.



Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 15:48:47
Gıcık oluyorum seninle bir şey tartışmaya.. Biz güneş paneli kullanmayın mı dedik?  Tayo MAr 'da küçücük bir güneş paneli var.. Aküleri sürekli diri tutuyor. Tayo MAr da biri 90 , diğeri 120 amper iki tane akü var. Both şalter ile ayrılmış. Bir de bunları besleyen küçük bir panel. Otopilot, telsiz, radyo, gps, ırgat için kullanıyorum. Hiç sıkıntı yaşamadım. Bu yıi , özellikle telefon şarjı için şu küçük panellerden almayı düşünüyorum. Kafam rahat etsin. Telefon artık olmaz ise olmaz oldu. Navigasyon onda, harita , haberleşme , demir programları onda.

Konunun kuzey ülkeleri ile filan alakası da yok. İki günde bir bir adaya ya da marina ya uğruyorsun zaten.. Al 10 TL ye koca iki torba buz. At buzluğa.. Daha iyi soğutursun her şeyi diyorum. Tık yok.. Var mı cevap ? Çok soğuk birşeyler istiyorsan iglo nun 250 TL ye kocaman buzlukları var. Geçen sene Rojda geldiğinde çatır çatır kullandık. Hiç dolaba ihtiyaç filan kalmadı.

Senin dolabından daha soğuk tutuyor her şeyi. Şİmdi gelin soğuk neye ihtiyacınız var bir listeleyelim..

Soğuk meşrubat, Soğuk bira , Soğuk su ve rakı. 

Kola ve meşrubat türleri.. bunları içmeyin kardeşim.. zararlı.. Kola nın asit olarak faydaları amlum.. Yazdılardı bir yerlerde.. Tuvaletleri çok iyi temizliyor mesela..

Soğuk su mideye zararlı.. aramızda doktorlar var..

Yok yine de soğuk su v.s. lazımsa dediğim gibi al bir buzluk . Bas buzu içine .. iki gün istediğin her şeyi soğuk tut.

İki günde bir marinaya uğramayan kaç kişi var seyirde..

Gelelim yemeklere.. Tavuk.. yemeyin kardeşim..

et.. kavurma kullancaksınız. Hem içinde katkı olmayan tek ürün.
Fasülye .. Haşlanmış konservesini satıyorlar.. Piyaz, fasülye ne istersen yap..
Yağ için zaten sızma zeytinyağı kullanacaksın.
Peynir için kavanozda su içinde beklettiğin  Adıyaman peyniri.. Kıbrıs Hellimi.. Peynir zaten sütü korumak için bulunmuş.
envai çeşit zeytin..
ekmek yerine Ceviz.. Fındık, fıstık..
Ton balığı zaten konserve..
Taze domates, salatalık, biber ve meyveler..

Cevizli erişte , zeytinyağında , yanında kavurma.. Yok böyle bir lezzet..

Teknede buz dolabı lazım değiiiil.... Çok soğuk birşeylere hasta iseniz alın bir buzluk bitsin gitsin.. Ben niye lazım değil anlatıyorum.. Hadi buyrun siz de neden lazım onu anlatın..






Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 15 Ocak 2018, 15:53:34
Ersin, teknem yok ama olursa diye soruyorum;
Neden buz peşinde koşayım? 8)

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 15 Ocak 2018, 15:58:37
Öcal abinin her yerli olması gibi olacak ama

 :)

Teknemde 4 yıllık 120*2 watt panel var.
3*95 AH Servis akülerim 2 sene önce aldığım kuru akü dediğimiz tipten ve ucuza aldığım çıkma  aküler.
Hepsi gayet güzel çalışıyorlar.
Şimdi bir de MPPT denilen regülatör aldım gidince takacacağım.

Yalnız bu panellerin monokristal filan diye ayrıllan tipleri var imiş , ona dikkat etmek lazım der bilenler.


Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Recep Ertürk - 15 Ocak 2018, 16:01:04


Öcal reisim monokristal-polikristal'i biz nasıl ayıracağız?
Üstünde yazıyorsa ona, yazmıyorsa satıcının beyanına bakacağız.

Başka?

Yanlış aklımda kalmadıysa, monokristal iyi, diğeri daha az iyi..

Doğru mudur?

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 16:01:41
Buz peşinde her durumda koşuyorsun zaten  Erol reis. Rakı içmek için buz lazım.. Teknende buz yapıcın yoksa zaten koşucan.

Kaldı ki koşmuyorsun.. Çoğumuzun gezdiği koylarda market botları var. Getiriyorlar. Bağlandığın her noktada buz var.. Güneyde marinaların olduğu marketlerin hepsinde buz var..

Bak şimdi aklıma takıldı.. Bu memlekette buz dolabı gerekli değil diyen bir ben olduğuma göre ve herkesin teknesinde iyi kötü bir buz dolabı olduğuna göre.. kim alıyor ki bu kadar buzu..  ?0-? ?0-?

T
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 15 Ocak 2018, 16:06:03
Olmadı şimdi, rakıyı soğutmakla rakıya buz atmayı karıştırdın :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 15 Ocak 2018, 16:09:26
Pedi de alargada en az 3,en çok 5 gün kaldım..Elektriksiz ve susuz..tepede 40 derece güneş ve hafif tuzlu rüzgar havuzlukta adamın canına okur..

Açarım buz dolabını..buzz gibi biramı alır,koca bardağa boşaltır,şımarıklık olsun diyede buzluktaki buzumdanda bardağı doldururdum..dolabım acaip buz yapardı..tatildeyim ve en konforlu halini severim,çakmak varken neden kibritle uğraşayım..

Haa..bunlarıda iki adet , Kaan Erdem in katkılarıyla gerçekleşen bir promosyondan aldığım 100 lük güneş panellerimle yaptım,enerji bakımından hiçbir problem yaşamadım..tekneyi sattığımda panellerim beş senelikti..şimdi ne durumdalar bilmem..

Teknede de hep dört kişi olduğumuzu hatırlatmama da gerek yok..

İzlediğim kadarıyla orada buz kütlelerini,yemekli gezi tekneleri alıyordu..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 15 Ocak 2018, 16:22:33
Ben biraz keyifçiyim. Bir kaç zeytinyağlıyı yola çıkınca hava müsaitse hazırlar dolaba atarım. Her ne kadar kuru et, meyve seversem de, kuşbaşı eti ve kıymayı kavurup kavanozlayıp steril edip kullanırsam da balık bulduğumda kaçırmam ve fazlasını buzdolabına atarım. Buzdolapsız tekne olur mu olur. Pastırmalı kuru fasülye yanına turşu ver pilav harika gider ama her gün de yenmez. Suyumu yaz kış soğuk içerim. Deniz keyif işidir. Kıyıya çıkıp lokanta aramam, teknede kendim pişiririm. Kuru gıda, konserve tamam ama bir yere kadar, kahvaltımda tereyağ mutlaka isterim.   

Monokristal alan olarak daha verimli ama şekli itibarı ile panele takılınca polikiristale göre alan farkı hemen hemen kalmıyor. Her ikisi de aynı gibi görünüyor.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 15 Ocak 2018, 16:26:57


Öcal reisim monokristal-polikristal'i biz nasıl ayıracağız?
Üstünde yazıyorsa ona, yazmıyorsa satıcının beyanına bakacağız.

Başka?

Yanlış aklımda kalmadıysa, monokristal iyi, diğeri daha az iyi..

Doğru mudur?

Bu elektrik - elektronik işlerinde ben de senin gibiyim Recep reisim.
Bilenler anlatsın. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Niyazi Ağaçdiken - 15 Ocak 2018, 16:30:20
Buzdolabı candır.
En temel ihtiyaçlardan biri bence...
Teknede buzdolabının olamamasını hayal bile edemiyorum.
Daha önce charter teknelerde buz kullandım. Ben iyi çalışan bir buzdolabı performansı alamadım buzdan.
Vallahi değer billahi değer...  !O__

Hanım klima vs sormaya başladı. Buzdolabı yok dersem ne der acaba  :P
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 16:32:03
Bu arada Bu Bülent'i çıraklıktan kovalamışlar her halde:)  wattı düşük ama voltajı yüksek demek şu demek..

Watt eşittir volt çarpı amper olduğuna göre, eğer voltu yüksekse amperi düşük demektir.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ziya Gunes - 15 Ocak 2018, 16:54:43
Buz peşinde her durumda koşuyorsun zaten  Erol reis. Rakı içmek için buz lazım.. Teknende buz yapıcın yoksa zaten koşucan.

Kaldı ki koşmuyorsun.. Çoğumuzun gezdiği koylarda market botları var. Getiriyorlar. Bağlandığın her noktada buz var.. Güneyde marinaların olduğu marketlerin hepsinde buz var..

Bak şimdi aklıma takıldı.. Bu memlekette buz dolabı gerekli değil diyen bir ben olduğuma göre ve herkesin teknesinde iyi kötü bir buz dolabı olduğuna göre.. kim alıyor ki bu kadar buzu..  ?0-? ?0-?

T

Buz yapıcımız var, n'olcak şimdi :-)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 15 Ocak 2018, 17:00:36
Monokristal paneller kare veya dikdörgen şeklinde hücreler içermez, köşeleri genellikle daireden kesilmiş gibi boştur ve renkleri genellikle siyaha yakındır. Polikristaller, dikdörtgendir genellikle renkleri mavidir. Bunun dışında da güneş panelleri vardır:

http://energyinformative.org/best-solar-panel-monocrystalline-polycrystalline-thin-film/
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Ocak 2018, 17:09:51
Bu arada dünkü sunumu izledim çok bilmediğim konulardı. Şimdi bu aküleri anlatanlar akülerin özelliklerini anlatırken şu olmalı bu olmalı bir sürü şey anlatıyorlar ve çok iş karışıyor, yok jelmiş ,agv imiş, kuruymuş , suluymuş vs.Neredeyse herkes denizde sulu akü olmaza işi götürüyor.Mutlaka teknoloji iyidir ve faydalıdır ama atılan taş tutulan kuşa değiyormu diye arada düşünmek lazım sanki.  Biz yıllarca kayıklarda sulu akü kullandık. Yok efendim aküler vuruntudan gidiyormuş, yok kaynıyormuş bir sürü şey. Ya vuruntudan bir şey olsa biz o saçma sapan kamyon akülerini pancarın dibinde kullanırdık, yani çekiçle üzerine vursak daha az darbe alır anlayacağınız. Hiç gitmeyeni dört beş sene giderdi. Aradaki fiyat farkını ise mutlaka bilenler vardır.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Cevat İpekçi - 15 Ocak 2018, 17:15:33
  Ersin' de bir toplantıya gitti başımıza Nikola Tesla kesildi. Boşuna çırpınma Ersin'ciğim.
Olanak varsa Teknede buzdolabı olmalı. 2014 de teknemde buzdolabı yoktu. Yunanistan'da bir
torba buz 2,5 - 3 Euro idi. Bir ayda en az 10 defa buz satın aldım. Buzlar erir, plastik kutular
içeride yüzer, balıklar bozulur, meyveler çürürdü. Bu rezillik çekilmez dedim. Dönüşte ilk işim
2x150 W güneş paneli ve 1 (bir) tane regülatör, yeterince kablo alıp taktım. Paneller hala şakır şakır çalışıyor. Ne olur ? yeni aldığımda 17 V çıkış veriyordu. Belki şimdi 16 V veriyordur. Regülator
zaten bunu 13,8V düşürüyor. ( Değerleri Volt cinsinden verdiğime takma. Sen bunu Amper yazmışım gibi düşün)
Kısacası tekneme taktığım en mühim alet nedir diye sorsalar Güneş enerjisi derim.
Neden ?
Buzdolabı için.
Ahmet'in aküler konusunda ki görüşüne katılıyorum. Ucuzundan, tam bakımsız, sulu akü
bence en iyi seçim.
 ÖRNEK: Yeni aldım. 200 A/saat 600 TL/Adet
Sevgiler sunuyorum.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ocak 2018, 17:37:32
Hah Cevat abi.. Ben de seni arıyacaktım.. Cep telefonun bende kayıtlı değil malesef.. Şu senin çardaktan önce girdiğin koyun adı neydi? Cafe filan varmıydı?
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 15 Ocak 2018, 17:40:45
Monokristal paneller kare veya dikdörgen şeklinde hücreler içermez, köşeleri genellikle daireden kesilmiş gibi boştur ve renkleri genellikle siyaha yakındır. Polikristaller, dikdörtgendir genellikle renkleri mavidir. Bunun dışında da güneş panelleri vardır:

http://energyinformative.org/best-solar-panel-monocrystalline-polycrystalline-thin-film/

Benimkiler mono kristal o zaman. Sevindim. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 15 Ocak 2018, 17:49:35
Tezmar artık aktif olmadığı ve pdf'ine de ulaşılmadığı için buraya içeriğini kopyalayayım. Elinde olmayanlar buradan arşivler belki.

GÜNEŞ PANELLERİ HAKKINDA BİLMEK İSTEYECEKLERİNİZ


1)GÜNEŞ PANELİNİN ÖMRÜ NE KADARDIR?
Kaliteli Güneş panellerinin minimum ekonomik ömrü 25 YILDIR. 25 yıl boyunca belli bir performans kaybı olmaktadır. Ancak bu kayıp hiçbir zaman ilk günkü performansın 15-20% sinden fazla olmayacaktır.

2)KAÇ ÇEŞİT GÜNEŞ PANELİ VAR DIR ?
Güneş panelleri silisyum kristallerinin farklı oluşumlarına göre sınıflandırılır. Üretim tekniğine göre Monokristalin ve Polikristalin olmak üzere temel iki gruba ayrılır. Monokristalin paneller daha yüksek verimlidirler ancak üretim tekniği nedeni ile Polikristalin panellerden daha pahalıdırlar.
Yapısal olarak alüminyum çerçeveli üzeri camlı sert paneller, Esnek paneller ve katlanabilir ince film paneller olmak üzere 3 temel grupta toplanır.
Bu temel grupların dışında birçok farklı güneş paneli (eviricisi)mevcuttur. Sert paneller genelde ağırlık faktörünün önem arz etmediği sabit yapılarda tercih edilir. Sert panellerin ortalama ağırlıkları güçlerine göre 10-18 Kg /panel civarındadır. Marin uygulamalarda panelin hafif ve esnek olması çok büyük önem taşımaktadır. Esnek panellerin ağırlığı gücüne göre 0,9 Kg – 2,6 Kg / adet arasında değişmektedir. 4 adet sert panel kullanılan bir uygulamada Sert paneller yaklaşık 60 kg toplam ağırlığa ulaşmaktadır. Bunun yerine sadece 8 Kg toplam ağırlıkta 4 adet esnek marin panel kullanmak çok daha doğrudur. Panel seçimi yapılırken taşıyıcı yapının 60 Kg yüke göre yapılması ile 8 kg yüke göre yapılması arasındaki maliyet ve ağırlık farkı gözden kaçırılmamalıdır. Ayrıca çoğu uygulamada esnek paneller güverte üzerine yapıştırıldığından taşıyıcı yapıya gerek kalmamaktadır. Sert paneller göreceli olarak daha ucuz olmakla beraber, taşıyıcı yapı maliyeti de eklendiğinde toplam proje maliyeti yükselmektedir.

3)GÜNEŞ PANELİNİN GÜÇ ÖLÇÜMÜ NASIL İFADE EDİLMEKTEDİR?
Güneş panellerinin bütün dünyada kullanılan güç ölçü birimi “Wp” olarak ifade edilmektedir.
Bunun açılımı: “Watt Pik” o panelden en ideal ölçüm koşullarında elde edilmesi mümkün olabilecek azami güç anlamına gelmektedir. Kısaca örneklemek gerekirse 100Wp olarak anılan bir panel bizim coğrafi bölgemizde, Temmuz ayında, saat 13.00 te, hava sıcaklığı 25 derece iken, Panel güneş ışınlarına 90 derece açı yapacak şekilde sabitlendiğinde elde edilebilecek azami gücü ifade etmektedir bu da STC (Standart Test Conditions) şartlarına
göre belirlenmektedir. Oysa gerçekte elde edilecek ortalama güç miktarı; bulunulan coğrafi bölgeye, mevsimlere ve panelin güneş ışınlarına yapacağı açıya, bulutluluk oranına, panel ve ortam ısısına göre farklılıklar gösterecektir. Panel seçimlerinde ve kapasite hesabında bu kayıplar göz önüne alınmalıdır.

4) GÜNEŞ PANELİNİN VERİMLİLİĞİ NE ANLAM İFADE ETMEKTEDİR?
Verimlilikten söz ederken “Hücre verimliliği” ve “Panel verimliliği” deyimleri kullanılmaktadır. Bir Güneş paneli birçok güneş hücresinin yan yana yerleştirilerek elektriksel olarak birleştirilmesi ile oluşturulur. Dolayısı ile panelin toplam alanı ile panel üzerine yer alan hücrelerin net toplam alanı arasında fark oluşmaktadır. Bir metrekare alanı olan panelin üzerinde yer alan hücrelerin net toplam alanı yaklaşık olarak 0,8 – 0,9 metrekare olmaktadır. Bu nedenle iki farklı verimlilik birimi kullanılmaktadır.
“Verimlilik” (efficiency) Güneş ışınları ile yeryüzüne düşmekte olan enerjinin ne kadarının elektrik enerjisine dönüştürülebildiğini belirten katsayıdır.
Bizim coğrafi bölgemizde bir metrekare alana yaklaşık 1000 Watt’lık enerji düştüğünü varsayıyoruz. Hücre verimliliği 18% olarak ifade edildiğinde toplam net alanı bir metrekare olan hücreler bu enerjinin 180 Watt(p)lık kısmını elektrik enerjisine dönüştürülebilir.
Ancak panelin toplam alanında hücreler arasında ve çerçevede boşluklar bulunmaktadır. Dolayısı ile bir metre kare alanı olan bir panelin net hücre alanı toplam panel alanından 0,10-20% daha düşük olmaktadır.
Özetle hücre verimliliği 18% olarak anılan bir panelin, panel verimliliği yaklaşık 14% olarak ölçülecektir. Dolayısı ile bir metrekarelik bir panelden elde edilen enerji 140Watt(p) olacaktır.
Eğer panel için ayıracağınız alanın ölçülerini biliyorsanız, elde edebileceğiniz enerji miktarını da şöyle hesaplayabilirsiniz. Örnek olarak ayırabileceğiniz alan 322cm x 81 cm ise ve panel ölçüleri bu alanı boşluksuz olarak doldurabilecek ise toplam üretim alanımız
2,61 metre kare olacaktır. Bu alana düşen anlık güneş enerjisi 2,610 Watt’(p) tır. Bunu panel verimliliği olan 14% ile çarptığımızda anlık olarak 365 Watt (p) elektrik elde edilebilecektir.
Bir panelin günde istatistik ortalama olarak 5 saat süre ile (Wp) anma değeri üzerinden üretim yapabildiğini varsaydığımız için bu değeri 5 ile çarptığımızda söz konusu alandan
1,825 Watt / h(saat) / Gün elektrik enerjisi elde edebileceğimizi hesaplarız.

5) PANELİN KAPASİTESİ HESAPLANIRKEN AMPER DEĞERİNDEN SÖZ ETMEK DOĞRU MU?
Panelin güç hesabı yapılırken iki referans değer WATT ve AMPER ön plana çıkmaktadır.
Işık almaya başlayan bir panelin elektrik gerilim değeri (voltajı) çok az değişkenlik göstermekle birlikte, enerji yoğunluğunu ifade eden Amper değeri, günün saatine, mevsime, bulutluluk oranına ve panelin güneş ışınlarına yapmakta olduğu açıya göre çok büyük değişiklikler gösterecektir. Bu nedenle “Bu Panel Kaç Amper verir ? “ sorusunun cevabı her zaman göreceli olacaktır. “Kaç Amper ? “ Anlık bir değer ifadesidir. Sabah saat 09.00 da ki Amper değeri ile öğleyin saat 13.00 te ki Amper değerleri çok farklı olacaktır. Doğru hesap ise bir panelin gün boyunca üreteceği toplam enerji miktarını tanımlamaktır. Bu da Watt / h / gün olarak ifade edilmektedir. Türkiye’nin yer aldığı coğrafi bölgede,
100 Wp referans değerindeki bir panelin günlük ortalama üretiminin hesabını yaparken bu değeri ortalama 5 saat ile çarpıyoruz. Yani bu panel günde 500W/h elektrik üretir diyoruz.

6) PANELİN ÜRETTİĞİ ELEKTRİK NASIL KULLANILMAKTADIR?
Güneş panelinin üretmiş olduğu elektrik voltajı (gerilimi) kullanılmakta olan panele ve panellerin birbirine bağlantı şekline göre değişkenlik göstermektedir. Panelin üzerinde yer alan her bir hücre yaklaşık olarak 0,5 Volt elektrik üretmektedir. Örnek olarak üzerinde 40 adet hücre bulunan bir Güneş paneli yaklaşık 20 Volt elektrik üretmektedir. Oysa teknelerde genelde 12 Volt, daha büyük teknelerde ise 24 Volt geriliminde elektrik kullanılmaktadır. Bu nedenle Panelde üretilen elektrik doğrudan Voltaj Regülatörü olarak adlandırılan Voltaj düzenleyiciye gönderilmektedir. Voltaj düzenleyici panelden gelen akımın çıkış voltajını 12 veya 24 volta göre ayarlamaktadır. Çoğu Voltaj regülatörünün üzerinde aküleri şarj etmek üzere bir çıkış ve doğrudan enerji kullanımı için ikinci bir çıkış yer almaktadır. Aküler dolu ise Voltaj regülatörü akülere giden şarj akımını kesmektedir. Bu sırada panellerin ürettiği elektrik kullanılmadığı için boşa gitmektedir. Dolayısı ile Panellerin üretim kapasitesi, Akülerin depolama kapasitesi, teknedeki tüketim miktarı doğru hesaplanmalı ve en uygun kapasiteler belirlenmelidir.

7) TEKNEMDEKİ ELEKTRİK TÜKETİMİNİ NASIL HESAPLAMALIYIM?
Her teknenin elektrik tüketimi sahibinin kullanım alışkanlıklarına ve teknenin üzerinde bulunan elektrikli aletlere göre büyük değişkenlikler göstermektedir. Bu nedenle her tekne için o tekneye özel bir tüketim tablosu oluşturulmalıdır.
Panelin günlük üretimini Watt/h(saat)/gün olarak hesapladığımız için, teknenin tüketimini de aynı şekilde Watt/h(saat)/gün olarak hesaplamalıyız. Bu nedenle teknede kullanmakta olduğumuz cihazların tüketim değerlerini bilmemiz gerekiyor. Genelde elektrikli cihazların üzerinde veya broşürlerinde Watt veya Amper cinsinden değerler yer almaktadır. Watt kısaca Amperin Voltaj ile çarpımına eşittir. Eğer teknede kullandığımız bir elektrikli cihazın üzerinde örnek olarak 10A yazıyorsa ve teknemizdeki elektrik sistemi 12 Volt ise bu cihaz 10A x 12V = 120Watt elektrik tüketmektedir. Eğer bir gün içinde biz bu cihazı toplam 3 saat kullanıyorsak bu cihazın günlük tüketimi : 120 Watt x 3 saat = 360 Watt/h(saat)/gün olarak hesaplanmalıdır. Teknede yer alan buzdolabı, derin dondurucu, televizyon ve müzik seti, aydınlatma sistemi, navigasyon sistemi, otopilot, hidrofor, elektrikli tuvalet, elektrikli vinçler, ırgat v.b. gibi tüm elektrikli cihazlar aşağıdaki örnek tabloda gösterildiği gibi listelenerek teknenin günlük elektrik tüketimi hesaplanmalıdır.

(https://i.hizliresim.com/vjQq64.jpg) (https://hizliresim.com/vjQq64)

Not: Buzdolabı günlük kullanımı 24 saat olmakla beraber buzdolabı kompresörü sürekli olarak devreye girip çıktığından dolayı günlük toplam net çalışma süresi 12 saat olarak hesaplanmıştır. Derin dondurucu daha az kapağı açıldığından stand by süresi daha uzundur bu yüzden kompresörün günlük net çalışma süresi 8 saat olarak hesaplanmıştır.
Günde toplam 4 saat seyir yapıldığı bunun 2 saatinin makine 2 saatinin ise Yelken seyri olduğu varsayılmıştır.
Yukarıdaki tabloda verilen değerler yaklaşık değerlerdir, bu değerler her tekne ve her elektrikli cihaz için farklılık gösterebilir. Kullanım süreleri de doğal olarak farklı olacaktır.
Altta Üretim toplamı olarak teknenin motorunun üzerinde bulunan alternatörün üretim değeri (varsayılan 80A)referans alınmıştır. Ancak hesaplanan bu değer akü bankının büyüklüğü (Ah), motorun çalıştırıldığı anda akülerin voltaj değeri ve birçok diğer faktör çerçevesinde farklılık gösterecektir. Motor üzerindeki alternatörün ürettiği enerjinin tamamının aküler de depolanamayacağı ayrıca öngörülmelidir.
Tabloda görüldüğü üzere örnek tekne de günlük ortalama 2 saatlik motor seyri ile üretilen enerji / tüketilen enerji arasındaki fark - 1.476 Watt/h olarak hesaplanmıştır. Bu durumda enerji açığı akülerde depolanmış olan enerji ile karşılanmıştır. Ortalama büyüklükte bir akü grubu (bankı) ile bu açık 2-3 gün süre ile karşılanabilecek ve sonrasında aküler düşük voltaj alarmı vermeye başlayacaktır.
Seyir yapılmadığı (motor veya jeneratör çalıştırılmadığı) /sahil elektriği alınmadığı durumlarda ise aküler çok daha kısa zamanda enerjisiz kalacaktır.
Örnek teknede söz konusu açığın karşılanması için gerekecek olan toplam panel kapasitesi 1,476 / 5 (ortalama günlük şarj saati) = 300 Wp ‘tir . Yani teknedeki yer durumuna göre, 3 adet 100Wp veya 6 adet 50Wp ya da 4adet 80Wp panel seçilebilir. Bu panellerin üreteceği
elektrik enerjisi teknenin enerji açığını karşılayacağından dolayı enerji açığı problemi çözülmüş olacaktır.
Ancak günde ortalama 2 saat motor seyri yapılmadığı veya sahil elektriği alınmadığı hallerde yukarıda hesaplanan panel miktarının yaklaşık iki katı panel kullanımı gerekecektir.
Hiçbir elektrik üretim kaynağı veya sahil desteği kullanmadan tüm tüketimi panellerden karşılamayı planlarsak 3,396 / 5 = 680 Watt(p) toplam gücünde panel montajı yapmamız gerekmektedir. 7 adet 100Wp veya 8 adet 90Wp panel kullanmamız halinde tekne tüm enerji gereksinimini güneş panellerinden elde etmiş olacaktır.
Elbette bu hesaplamalar çok daha detaylı yapılmaktadır. Bu tür hesapları etkileyecek onlarca parametre vardır. Mevsimsel ortalamalar, panel montaj açıları, teknenin değişken pozisyonları sonucu değişen ışın alma açıları, hava sıcaklıkları, tesisat ve çevirim kayıpları, kablo kesitleri, akü kapasiteleri ve kondisyonları sonucu değiştirebilecek ciddi etkenlerdir.
Ancak yukarıda açıklanan hesaplamalar yaklaşık bir hesaplama yapmaya imkan verecektir.


8) NEDEN ENERJİ İHTİYACIMIZI DOĞRUDAN GÜNEŞ PANELİNDEN KARŞILAYAMIYORUZ?
Güneş panellerinin ürettiği enerji miktarı gün içinde, güneş / bulut ve günün farklı saatlerindeki güneş açısı gibi etkenlere bağlı olarak değişkenlik göstermekle beraber daha istikrarlı bir üretim çizgisi izlemektedir. Oysa tüketim miktarı anlık olarak çok büyük değişiklikler gösterebilir. Örneğin elektrikli Irgatın çalıştırıldığı anda veya İnvertörün devreye alınarak su ısıtıcısının kullanıldığı anda ihtiyaç duyulan elektrik enerjisinin paneller tarafından karşılanması mümkün değildir. Aşağıdaki grafikte sembolik olarak ifade edilen Mavi çizgi tüketimi, Kırmızı çizgi ise üretimi göstermektedir. Mavi çizgi Kırmızı çizginin üzerine çıktığında arada kalan fark aküde depolanmış olan enerji ile karşılanmaktadır. Mavi çizgi Kırmızı çizginin altına indiğinde, yani üretim miktarı tüketilenden daha çok olduğu anlarda bu enerji akülere şarj edilmektedir.

(https://i.hizliresim.com/1J2X7B.jpg) (https://hizliresim.com/1J2X7B)

9) GÜNEŞ PANELLERİ İLE AKÜLERİN ÖMRÜ ARASINDA NASIL BİR İLİŞKİ VARDIR?
Akülerin ömürleri hesaplanırken göz önüne alınan en temel kriter deşarj derinliğidir (depth of discharge). Aküleri, düşük voltaj alarmı verinceye kadar kullandığımızda toplam şarj edilebilirlik sayısı ciddi miktarda azalmaktadır. Hele akülerin voltajı 9-10 voltun altına düştüğünde akülerin ömrü çok kısalmaktadır. Güneş panelleri hiçbir zaman akülerin bu voltaja düşmesine izin vermeyeceği için aküler maksimum ömürlerinde hizmet vermeye devam edecektir. Özellikle kış aylarında teknenin sahil enerjisinin kesilmesi, şarj redresörünün arızalanması, marinadaki elektrik kredisinin tükenmesi gibi muhtelif sebeplerden akülerin voltajının neredeyse “0” volta yaklaştığı gözlemlenmektedir. Bu gibi durumlarda akülerin ömrü bir yılın bile altına düşmektedir. Güneş paneli olan teknelerde bu gibi riskler söz konusu değildir.

10) GÜNEŞ PANELLERİNİ NEREYE MONTE EDEBİLİRİM?
Esnek güneş panelleri üzerine basılabilir özelliktedir. Bu nedenle kolaylıkla güverte üzerine monte edilebilirler(Çift taraflı yapısal yapıştırıcı bantlar). Çok hafif olduklarından dolayı bimini, spray hood gibi tente yapılarının üzerine tenax veya fermuar ile sökülebilir/takılabilir şekilde bağlanabilirler. Panellerin montajı için gölge düşmeyen yerler tercih edilmelidir.

11) GÜNEŞ PANELLERİNİN ÜZERİNE GÖLGE DÜŞERSE NE OLUR?

Güneş panellerinin üzerinde yer alan hücrelerde üretilen elektrik bir sonraki hücreye teller ile aktarılarak ve her aktarımda voltaj büyüyerek panel çıkış kablosuna kadar iletilmektedir.
Eğer aynı anda hücrelerin tamamı gölgede kalmış ise hiç elektrik üretimi olmadığı için problem oluşmayacaktır. Fakat hücrelerin sadece bir veya birkaçı gölgede kalırlarsa kendilerinden daha önceki sırada yer alan ve güneş gören hücrelerde üretilmiş olan elektrik gölgede kalan ve üretime katkıda bulunmayan hücrenin içinden geçmeye çalışacak ve direnç ile karşılaşacaktır. Elektrik gölgede kalmış hücrenin içinden geçerken bu direnç nedeni ile gölgede kalan hücreyi ısıtmaya başlayacaktır. Bu olaya sıcak nokta “hot spot” denilmektedir. Yeni jenerasyon panellerde by pass diodlar kullanılarak bu etki en aza indirgenmektedir. Genel bir tanım ile 1/3’ü gölgede kalan bir panelin üretim kapasitesi 1/3 oranında değil 2/3 oranında azalmaktadır. Bu nedenle panel yerleşimlerini yaparken gölge almayacak yerleri seçmek çok daha doğru bir karar olacaktır.

12) GÜNEŞ PANELLERİNİN BAKIMI VAR MI? TEMİZLİĞİ ve KORUMASI NASIL YAPILMALI?
Güneş panellerinin herhangi bir bakımı ve servis gereksinimi yok. Zaman içinde üzerlerinde biriken toz ve tuz tabakasının temizlenmesinde fayda var. Temizlik sırasında teknenin yıkanmasında kullanılan temizlik malzemeleri rahatlıkla kullanılabilir.
Eğer paneller güverteye monte edilmiş ve üzerine basılıyorsa, ayakkabı ile basılmaması ve sert cisimlerin panel üzerine düşürülmemesi, panellerin çizilmemesi, kısacası mekanik tahribata maruz bırakılmaması gerekir.
Bu tür hasarlar panelin garanti dışı kalmasına sebebiyet verebilir.
Paneller devrede iken sahil elektriğinin bağlanması, motorun veya jeneratörün çalıştırılması panellere etki etmez dolayısı ile panel enerjisinin kapatılması gerekmez. Panellerden gelen enerji Voltaj regülatörleri üzerinden Akülere şarj edilmektedir. Voltaj regülatörleri akülerin yapısal özelliklerine (Kurşun asit/Gel /AGM/) uygun şarj protokolleri
ile şarj yapmaktadırlar ayrıca çoğu regülatörde akü ısılarını ölçen sensörler vardır. Bu şekilde Akülerin gereğinden fazla şarj edilmesi riski söz konusu değildir.

13) GÜNEŞ PANELLERİNİN MONTAJI NASIL YAPILMALIDIR VE GARANTİSİ NE KADARDIR?
Güneş panelinin alımı yapılmadan önce mutlaka yetkin bir kişi veya kuruluşa danışarak tekneye ve kullanıcı parametrelerine en uygun panel kapasite hesabının yaptırılması, enerji iletim hatlarının kesitlerinin hesaplanması, regülatör kapasitelerinin doğru seçilmesi ve tesisat projesinin yapılması gereklidir. Montajı yapacak olan teknik kişi veya firmanın bu projelere uygun montaj yapması; kullanılan kablo ve bağlantı elemanları, izolasyon malzemeleri gibi tüm yan malzemelerin ilgili regülasyonlara ve standartlara uygun malzemeler olması gerekmektedir. Esnek panellerin montajı sırasında panelin teknik belgelerinde izin verilen eğim açısından daha fazla bükülmemesi çok önemlidir.
Garanti belgelerinin satıcıya imzalattırılması unutulmamalıdır.
Uluslararası kalite sertifikasına sahip üretici markalar üretim ve malzeme hatalarına karşı iki yıl garanti vermektedirler.


Hazırlayan
Ömer SİLE
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Hakan Tiryaki - 15 Ocak 2018, 17:55:04
Önceki sene tanesi 275 TL'ye aldım bende 235 AH aküleri. İki yıl bile gitse yine kardayım. Dördü bir jel fiyatına.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2018, 18:59:42
Güneş paneli eğer bir kalitenin üstündeyse gölgede de bulutlu havada da enerji üretir. Israrla diyorum, elin Almanı ülkesinin enerjisinin neredeyse %10-20sini buradan sağlıyor. Turkiyede mi doğrudan güneş isteyecekmiş. Paneli temiz tutun yeter.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Cevat İpekçi - 15 Ocak 2018, 19:11:05
 Hatta Almanya, sanırım Kasım-2017 de  sembolik olarak da olsa bir günlük toplam enerjisini
Güneş ve rüzgar enerjisinden sağladı.
Ersin'ciğim, Zafer Türkmen'in bana tavsiye ettiği yerin adı Kemer (Biga). Antik PARİON kenti yakınında. orası bir köy. Kahve, bakkal, fırın, Pastahanesi var.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erman Yerman - 15 Ocak 2018, 21:48:35
Buzdolabım teknede sürekli çalışıyor.. 3 gün yağmurlu kapalı havada dahi voltaj 12.8'in altına hiç düşmedi.. Jel akü sulu akü ayrımında akünün kullanım ömrünü düşününce Ahmet reise katılıyorum.. Fayda-maliyet bakımından düşündüğünüzde jel akü sanki ekonomik değil gibi geldi bana...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ocak 2018, 09:26:31
:)

Soğuk içilen her şey lezzetsizdir. Birayı sıcak içebilrimisiniz?  Kola 'yı.. ? Lezzetsiz olduğu için soğuk içilir. Soğuk, tad almayı engeller.

Oysa malt bir viski , iyi bir konyak asla soğutulmaz. Buz atılmaz. Belki malt viskiye biraz su konulabilir, lezzeti daha iyi anlaşılsın diye.

Keza kırmızı şarap.. Asla soğuk içilmez. Hele deniz suyu sıcaklığında mükemmel tad ..

Sen git , en kalitelisinden enerji sitemleri kur.. sonra git 7 TL lik bira iç.. kusura bakılmasın ama çok komik.. Üstelik bundan keyif al.. Ne diyeyim .. ?


Keza rakı.. Mezesiz ve sıcak içebilirmisiniz.. ? Bu kadar meze neden var rakının yanında.?. Lezzetsiz de ondan..

Votka.. birşeylerle karıştırmadan içmek mümkün mü.. O da sıcak içilmez..

Ayvalık ta koyda alargayım.. Monosepaj Boğazkere açtım.. Kavaklıdere.. Birinci şıra.. 2011 yılı , Biraz barok(meşe aromaları baskın ).. Kavaklıdere'nin ve Türk şarapçılığının gururu , ödüllü şarap.. 110 Tele .. 

deniz suyunda, Ahmet 'in ördüğü filede öğleden sonra denize salmıştım. Akşamüstü güneş batarken çıkardım.. Yanında eski Kars kaşarı.. biraz da fındık.. Aslında puro bile içilmez bu şarabın yanında ama canım çekiyor bu sefer.. Eh bu şaraba ucuz puro da olmaz .. Cohiba olacak.. mecbur.. Topu topu üç tane var bin mil için..

İnce cam kırmızı şarap kadehini sakladığım yerden çıkartıyorum. İlk yudumu tam da güneş batarken içmeliyim. Özenle açıyorum şişeyi.. Mantar kırıntıları şaraba düşmemeli. O yüzden açacağın desteği ile değil, kol gücü ile çıkarıyorum mantarı..Mantarı koklarım hep.. Şarabın durumu en iyi oradan anlaşılır.  Aman aman.. mükemmel durumda.. içilecek en iyi zamanda.

Koyda kimse yok.. sadece martılar .. deniz süt liman.. Hava yavaş yavaş serinliyor biraz.  Şarabı özenle kadehe dolduruyorum.. sallıyorum hafif hafif.. ve işte şarabın gözyaşları.. Kadehin çeperinden akıyor yavaş yavaş.. Tayo Mar 'ın en keyifli yerine, iskele kıç omuzluğa uzanıyorum. Önce bir yudum.. offf .. tadı geçmesin.. bir yudum daha.. ez damağında , sonra yavaşça yut.. az biraz kuru Kars kaşarı..Yağlı.. Dilin üstünü örtsün yağı.. Ki puro dumanının sıcağından etkilenmesin dil. 

Puroyu yakıyorum.. kibirt ile.. Puro kibrit ile yakılır.. Çakmak kullanılmaz. Çakmağın gaz kokusu puroda hissedilir çünkü. Yani çakmak olsa da makbulü kibrittir yani.. Çakmak varken kibrit kullanmam dedin mi o yüzden bana komik geliyor işte..

O şarabı ay doğana kadar içtim.. Ayvalığın soğuk denizinde soğutulmuş, Anadolu'nun en saf üzümünden yapılmış , monosepaj , birinci şıra 2011 Boğazkere .. Kavaklıdere ve Türk şarapçılığının gururu , Dünya şarapçılarının saygı duydukları ödüllü şarap..

Sahi bak merak ettim yine şimdi.. Şu meşhur milli içecek rakımızı bırakın ödül almayı , beğendirebildiğiniz yabancı bir arkadaşınız oldu mu hiç ?

Siz bira içmeye devam edin.. Soğuk soğuk..7  Tele.. Sudan ucuz.. Tam yelkenci içkisi..  Kibrit filan da kullanmayın.. Çakmak varken.. ne gerek var..



Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Recep Ertürk - 16 Ocak 2018, 10:35:05


 ;D

Bu kez "eksen kayması" değil, düpedüz rota değişimi...

iyi seyirler üstadım.

Şarköy'den, Mürefte'den, Bozcaada'dan geçip Ayvalık'a geliyorsun ve Ankara şarabı içiyorsun.. Durduğun koydan doğuya bakarsan Kozak yaylasını görürsün.. Henüz kapitalizm girmediğinden ev işi şarap muteberdir. Batı'ya bakarsan Dionisos'un ülkesini..

Aşağısı da İzmir üstelik.. Tariş'in memleketi..

Ne diyorduk. Teknede güneş enerjisi gereksiz miydi? Gerekli miydi?

Seyir fenerlerinin içine ne zaman yağ kandili koyacağız?

Not: Bira serinleme içeceğidir. Sıcakta, soğuk içilir. Şarap sofra içeceğidir. Yemekle serin içilir. Rakı keyif içeceğidir.  Yemekten önce ve yemekten sonra içilir. İllaki oturarak, kendi saltanatıyla ve sek içilir..

Not 2: Ya ben kişisel polemiklere girmeyip sadece denizcilik bilgimi, denizcilik görgümü, denizcilik kültürümü artırmak, kıdemli denizcilerin birikiminden yararlanmak için foruma üye olmuştum.. Noluyor bana? Niye böyle "sosyalleşme"ye başlıyorum. Kışla mı yoksa küresel ısınmayla mı yoksa yoksa med-cezirle mi alakalı? 

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Niyazi Ağaçdiken - 16 Ocak 2018, 11:05:50
:)

Soğuk içilen her şey lezzetsizdir. Birayı sıcak içebilrimisiniz?  Kola 'yı.. ? Lezzetsiz olduğu için soğuk içilir. Soğuk, tad almayı engeller.

Oysa malt bir viski , iyi bir konyak asla soğutulmaz. Buz atılmaz. Belki malt viskiye biraz su konulabilir, lezzeti daha iyi anlaşılsın diye.

Keza kırmızı şarap.. Asla soğuk içilmez. Hele deniz suyu sıcaklığında mükemmel tad ..

Sen git , en kalitelisinden enerji sitemleri kur.. sonra git 7 TL lik bira iç.. kusura bakılmasın ama çok komik.. Üstelik bundan keyif al.. Ne diyeyim .. ?


Keza rakı.. Mezesiz ve sıcak içebilirmisiniz.. ? Bu kadar meze neden var rakının yanında.?. Lezzetsiz de ondan..

Votka.. birşeylerle karıştırmadan içmek mümkün mü.. O da sıcak içilmez..

Ayvalık ta koyda alargayım.. Monosepaj Boğazkere açtım.. Kavaklıdere.. Birinci şıra.. 2011 yılı , Biraz barok(meşe aromaları baskın ).. Kavaklıdere'nin ve Türk şarapçılığının gururu , ödüllü şarap.. 110 Tele .. 

deniz suyunda, Ahmet 'in ördüğü filede öğleden sonra denize salmıştım. Akşamüstü güneş batarken çıkardım.. Yanında eski Kars kaşarı.. biraz da fındık.. Aslında puro bile içilmez bu şarabın yanında ama canım çekiyor bu sefer.. Eh bu şaraba ucuz puro da olmaz .. Cohiba olacak.. mecbur.. Topu topu üç tane var bin mil için..

İnce cam kırmızı şarap kadehini sakladığım yerden çıkartıyorum. İlk yudumu tam da güneş batarken içmeliyim. Özenle açıyorum şişeyi.. Mantar kırıntıları şaraba düşmemeli. O yüzden açacağın desteği ile değil, kol gücü ile çıkarıyorum mantarı..Mantarı koklarım hep.. Şarabın durumu en iyi oradan anlaşılır.  Aman aman.. mükemmel durumda.. içilecek en iyi zamanda.

Koyda kimse yok.. sadece martılar .. deniz süt liman.. Hava yavaş yavaş serinliyor biraz.  Şarabı özenle kadehe dolduruyorum.. sallıyorum hafif hafif.. ve işte şarabın gözyaşları.. Kadehin çeperinden akıyor yavaş yavaş.. Tayo Mar 'ın en keyifli yerine, iskele kıç omuzluğa uzanıyorum. Önce bir yudum.. offf .. tadı geçmesin.. bir yudum daha.. ez damağında , sonra yavaşça yut.. az biraz kuru Kars kaşarı..Yağlı.. Dilin üstünü örtsün yağı.. Ki puro dumanının sıcağından etkilenmesin dil. 

Puroyu yakıyorum.. kibirt ile.. Puro kibrit ile yakılır.. Çakmak kullanılmaz. Çakmağın gaz kokusu puroda hissedilir çünkü. Yani çakmak olsa da makbulü kibrittir yani.. Çakmak varken kibrit kullanmam dedin mi o yüzden bana komik geliyor işte..

O şarabı ay doğana kadar içtim.. Ayvalığın soğuk denizinde soğutulmuş, Anadolu'nun en saf üzümünden yapılmış , monosepaj , birinci şıra 2011 Boğazkere .. Kavaklıdere ve Türk şarapçılığının gururu , Dünya şarapçılarının saygı duydukları ödüllü şarap..

Sahi bak merak ettim yine şimdi.. Şu meşhur milli içecek rakımızı bırakın ödül almayı , beğendirebildiğiniz yabancı bir arkadaşınız oldu mu hiç ?

Siz bira içmeye devam edin.. Soğuk soğuk..7  Tele.. Sudan ucuz.. Tam yelkenci içkisi..  Kibrit filan da kullanmayın.. Çakmak varken.. ne gerek var..

Valla şarabın tadını ben de aldım. Şahane yazmışsınız. Ama;
Teknede buzdolabımız olmasına rağmen bunların hepsini biz de yapabiliyoruz.
Bonus olarak soğuk bira, soğuk su, soğuk vs, daha fazla çeşit peynir,....  !O__

Sigarayı bırakalı iki yıl oldu, o nedenle puro kısmını pas geçiyorum. Ama içim gitti demesem yalan olur. Bence forum yöneticilerimiz tütün ürünleri hakkında edebi yazıları yasaklamalı ... ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Melih Keskin - 16 Ocak 2018, 11:50:41
Merhaba,

Ben bu buzdolabı işine kişisel tercih olarak bakıyorum. Eğer “şapkasız çıkmam abi” diyorsan şapka olmazsa olmazdır. Yok, eğer saçların benimki gibi seyrekleşiyorsa, “ulan şapka takacağım, zaten dört tel saçım var, onların da yarısı dökülecek” dersin. Buzdolabı olmasa, buz olmasa olmaz mı, olur tabi. Bizimkiler evlendiklerinde evde televizyon ve buzdolabı yokmuş. Onun yerine radyo ve telli dolapları varmış. Ama eve buzdolabı gelince rahmetli annem önce büyük bir korkuyla “Arif hırsızlık yapmadın, rüşvet almadın değil mi?” diye sorduğunu, o kısma ikna olduktan sonra da ne kadar sevindiğini ilk günkü korku ve heyecanla anlatırdı. Bugün buzdolabı olmasa hanımı tekneye getirmem daha da güç olur. Ha, ben de buzdolabı olmayan tekneye giderken biraz düşünürüm. Sonuçta toplam paket önemli. Tayo Mar ile Malta’ya gideceksem buzdolabını dert etmem. Ama benim hanım da o teknede olacaksa, buzdolabı yoksa marinadan ayrılmam.

Kon Tiki’ de tekne boyutuna göre büyük sayılabilecek bir buzdolabı var. İçinde iki buz kabı alacak büyüklükte bir de buzluk kısmı var. Adam başı 2-3 kadehte kalıyorsak 6 kişi için yeterli buz oluyor. Suya buz kullanmayacaksın ama  :). Hele bir de kullandıkça boşalan gözleri doldurursan, bizim kayınpederin buz tüketimini bile karşılıyor meret. Adam tam buz canavarı. Hem rakıya hem suya ikişer buz atıyor. Rakıdan çok su içiyor ve başladı mı dört kadehten önce bırakmıyor. Geceden buz kaplarını doldurursan zaten sabaha hepsi yine hazır oluyor. Diğer yandan markette gözüme çarparsa bir torba da buz alıp, poşeti açmadan dolaba atıyorum. Faydası olur diye. Çok gerekli mi, değil. Ama Ersin Reis’in yazdıklarından sonra (buz kalıbına tuz dökme hikâyesi) olsa iyi olur diyorum. Evden çıkarken sağ ayakla çık gibi bir şey.

Teknede tüm ampulleri led ampule çevirdim. Buzdolabı sürekli çalışıyor. 180W gücünde bir invertör bilgisayarı çalıştırmaya, şarjlı ıslak kuru süpürgeyi, şarjlı tornavidayı şarj etmeye yetiyor. Süpürgeyi alırken 12V olsun diye dikkat ettim güya ama 14V almışım. Bazen böyle salaklıklar yapıyorum. Salondaki tuvalet manuel. Baş kamaradaki tuvaleti elektrikli ile değiştirdim. Hanım “eğer elektrikli tuvalet olmaz ise tekneye gelmem, kendine eşlik edecek Brezilyalı bir hatun bulursun” dedi. Teknede Brezilyalı hatun hikâyesini başka bir zaman anlatırım. Tekneye aldığım her şeyin mümkün olduğu kadar 12V ile çalışmasına gayret ediyorum. Yakıt transfer pompası, havya, hava kompresörü vs. Tekneyi ilk aldığımda kafamda bir de TV koymak vardı. Aylarca 12V ile çalışan makul fiyatta bir TV aradım. Beko’nun bir modelini buldum sonunda. Normalde 220V ile çalışıyor. O yüzden Beko müşteri hattı bile 12 V ile çalışan TV bizde yok diyor. Ama elektrik kablosunun ucunda bir trafo var. Onu kesip ayırdığınızda doğrudan 12V’a bağlıyorsunuz. TV aslında 12V ama 220 için trafo ile satılıyor. Tüm kitapçıklarda 220V diye geçiyor  :). Sonradan TV olmayınca daha keyifli geldi. Şimdi vazgeçtim.

1,5 sene önce 2*250W güneş paneli taktım. İlk heyecan gereksiz büyük kapasite seçmişim. Toplamda 300W da yeterli olurdu sanırım. Çok uzun süre 80Ah marş ve 120Ah servis aküsü kullandım. Both şalterle ayrılmış durumdalar. Gerekli olmadıkça –uzun süre motor çalışmaz ise marş aküsü basmadığında birleştiriyorum- ayrı kullanıyorum. Panelleri monte ettikten sonra bedava olsa bile kıyıdan neredeyse hiç elektrik almadım. Yalnızca matkap çalıştırırken gerek oluyor. Bu dönemde tekneyi terk ettiğim zaman bile buzdolabı çalıştı. Teknede tost makinesi yok. Ama ocak üzerinde kullanılan döküm demir bir şey alsam mı diyorum. En gıcık olduğum şey elektrikli su ısıtıcısı veya elektrikli çaydanlık çalıştıramamaktı. Evde elektrikli çaydanlık kullanıyoruz. Benim gibi çok ve uzun sürede çay içiyorsanız elektrikli çaydanlık çok kullanışlı. Suyu kaynatmadan tuttuğu için uzun süre beklese bile çay bayatlamıyor. Teknedeki mevcut elektrik sisteminde aküye o kadar yük bindirmek hoşuma gitmediği için almadım. İnvertörüde o yüzden küçük seçtim. Ocağım en kısıkta bile suyu kaynattığı için yazın fazla sıcak, kışında kapalı mekânda su buharı oluyordu. Gazı tüpten kısmayı akıl edince o da neredeyse çözüldü.

Dediğim gibi bunların hepsinin kişisel tercih ve öncelikler olduğunu düşünüyorum. Eğer espressodan vazgeçemem deseydim bir kahve makinesi almam, invertörü ve servis aküsü bankını ona göre seçmem gerekirdi. Ha, o yatırıma ve sonrasında o sistemin bakımı sırasında harcanacak emeğe değer mi, bence hayır. Diğer yandan ıssız koyda, gurme kahve çekirdeğinden taze çekilmiş kahvesini, uygun basınç ve sıcaklıkla bir araya getirip yapılan espressonu yudumlarken alacağı keyfi düşünen biri için son derece mantıklı olabilir. Bir başkası da ocakta kaynatılmış suyu ahşaptan yaptığı bir kapta demleyerek yaptığı kahveyi tülbentte süzüp içerken aynı keyfi alabilir. Tercih.

Mühendislik eğitimi aldım ve yıllarca bir elektrik şirketinde çalıştım. Evde bir iki tamirat işini de kendim yapardım ama tekne alıncaya dek elektrikle bu kadar haşır neşir olmamıştım. Güneş panellerinin ömrünün 2 yıl olması konusunda kendi görüşlerimi paylaşmak isterim. Aldığımız her makine, çalıştıkça yıpranır ve veriminden, etkinliğinden kaybeder. 300 MW kapasitesinde bir doğalgaz çevrim türbini de alsanız, 70 beygir bir otomobil de alsanız kullandıkça gerek üretebildiği toplam gücü, gerek verimi zaman içinde azalır. Kimse bir otomobil alırken bu kaybın yıllar içinde nasıl değişeceğini kafasına takmaz ama doğalgaz türbini alırken satıcı ile bu konuda günlerce pazarlık edersiniz. Örneğin 5000 saat çalışmadan sonra toplam güçteki azalma (degredasyon) %0,75’i geçerse, geçen kısımdaki her MW için satıcının size X USD ödemesini istersiniz. Aynı şey verim için de yapılır. Diyeceğim odur ki güneş panelleri de muhtemelen bu şekilde gerek toplam güç, gerek verim açısından zaman içinde kayıplar yaşıyordur. Bu kayıplar sizi rahatsız edecek boyuta ulaşır mı, hiç sanmıyorum. Diğer yandan 300W yerine 350 - 400W kapasiteli bir panel sistemi kullanırsanız bu kayıpları en az 10 yıl (belki de 30 yıl) dert etmezsiniz. Zaten panel 500W bile olsa regülatör akünün alabileceği kadar amper yolluyor. Akü doldukça yolladığı akımı azaltıyor, hatta kesiyor. Güneşli bir günde, öğlen 12:00’de benim regülatör aküyü doldurmuş ve akımı kesmiş oluyor. Gün içinde kullandıkça eksik kısmı tamamlamak için düşük miktarda akım yolluyor.

Selamlar,

Son söz: Her tercih, bir vazgeçiştir.

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Hakan Tiryaki - 16 Ocak 2018, 11:57:05


:)

Soğuk içilen her şey lezzetsizdir. Birayı sıcak içebilrimisiniz?  Kola 'yı.. ? Lezzetsiz olduğu için soğuk içilir. Soğuk, tad almayı engeller.


Böke, şu paragrafla zirveni yaptın var ya. Pes diyorum:)

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 16 Ocak 2018, 12:25:23
Siz bira içmeye devam edin.. Soğuk soğuk..7  Tele.. Sudan ucuz.. Tam yelkenci içkisi..  Kibrit filan da kullanmayın.. Çakmak varken.. ne gerek var..

Bütün bu yazıların üstüne bu cümle tüy olmuş.  :-\
Ersin şimdi büyük ihtimalle "Yanlış anlaşıldım" ya da "Ben öyle demek istemedim" diyecek ama ben(belki başkaları da) öyle anladım.
Çözüm, benim(bizim) doğru anlamamızı beklemek değil, "doğru anlaşılacak" şekilde yazmaktır.
Fikirlerimizi sunmak başka, kabul ettirmeye çalışmak başka... Bunu yaparken kantarın topuzunu kaçırmamak gerek.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Murat Ayduk - 16 Ocak 2018, 12:39:28
Ersin Reis'im iznin olursa bir sorum var. Vallahi başka soru veya kendi fikrimi empoze etmeye çalışmam olmayacak  :)

Soru:
Yeni bir tekne aldın (almam deme, bu senaryoda yeni tekne alıyorsun). İçinde de yaklaşık 200lt kapasiteli güzel ve pırıl pırıl bir buzdolabı var. İçindeki buzlukta buz bile yapabiliyorsun. Bu durumda Ersin Böke;

A. "Vallahi değmez billahi değmez" der ve buzdolabı bölmesini sadece buzluk olarak kullanır, teknede başka bir şey almak için; kullanmayacağı (hadi marka da Danfoss, Waeco vs vs olsun) buzdolabı motorunu, evaporatörünü vs başka bir denizciye satar.

B. Aslında "Vallahi değmez billahi değmez" der ama "hadi dursun şurada, bira tatsız olabilir ama soğuk soğuk da acayip gidiyor sıcakta, neyse arada şalterini sadece bira için açarım" diye ekler.

C. "Yahu; "Vallahi değmez billahi değmez" dedik ama değer mi ki acaba?" der.

D. "Vallahi değmez billahi değmez" dedim ama "sor bakalım neden dedim" der. :)
(Ama Şener Şen edasıyla. Bilmeyenler için 2:08 dakika ve saniyede: https://www.youtube.com/watch?v=azndqr2cq-s&t=115s

Başka seçenek bulmak yok ama..  ;)

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 16 Ocak 2018, 14:06:18
:)

 
 
Votka.. birşeylerle karıştırmadan içmek mümkün mü.. O da sıcak içilmez..

 

Ukrayna da Shut bardaklarında sek harici içildiğini görmedim. Sıcak olmasının da bir mahsuru yoktur. Votkayı tercih eden için önemli olan alkol olmasıdır.

Aklıma rusların atasözü geldi.

'' Çirkin kadın yoktur az votka vardır''

En iyi keyfi almak adına kırmızı yıllanmış dolgun şaraplar için 16 ile 18 derece aralığı, genç kırmızıları 12 ile 16 derece aralığı, dolgun beyazları için 8 ile 10 derece aralığı, genç beyazları için ise 6 ile 8 derece aralığı en iyi lezzeti verecektir.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 16 Ocak 2018, 14:24:18
Ben de shot bardağında ve hep sek içerim.
Ha, soğuk tercih ederim çünkü soğudukça içimi ve tadı daha bir güzelleşir ama serin bir yerde beklemiş olsada ( Oda ısısından daha serin) gayet içilebilir.

Hele ki boğazımda biraz kaşıntı, yanma gibi şeyler hissediyorsam sabah kalkınca bir shot votkayı bolca karabiber ile atınca, şifa niyetine, çok iyi geliyor  ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serkan Güvenen - 16 Ocak 2018, 14:30:35
Ben de shot bardağında ve hep sek içerim.
Ha, soğuk tercih ederim çünkü soğudukça içimi ve tadı daha bir güzelleşir ama serin bir yerde beklemiş olsada ( Oda ısısından daha serin) gayet içilebilir.

Hele ki boğazımda biraz kaşıntı, yanma gibi şeyler hissediyorsam sabah kalkınca bir shot votkayı bolca karabiber ile atınca, şifa niyetine, çok iyi geliyor  ;D

Bu tarifi viski ile duymuştum , ben de b,ir deneyim merak ettim  ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ziya Gunes - 16 Ocak 2018, 15:39:10
Ben kırmızı şarabı da buzdolabında soğutup içiyorum.
Olmamışım demek ki
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 16 Ocak 2018, 16:19:21
 ;D ;D ;D ;D ;D

(https://i.hizliresim.com/dOoZkr.jpg) (https://hizliresim.com/dOoZkr)

Tavsiye edilen şarap ısıları:
* Beyaz şarap, dry acidic wines 7 - 9 C
* Full bodied, rich bouquet beyaz, geç hasat, special geç hasat 10 - 12 C
* Rose şarap 6 - 8 C
* Kırmızı şarap 10 - 14 C
* Full-bodied, dry kırmızı şarap 14 - 16 C
* Full-bodied, rich bouquet kırmızı şarap 16 - 18 C

Thermoelektrik Şarap Dolabı 12V ve 220V
Kapasite: yaklaşık 18 litre yada 6 şişe
Voltaj: 12 volt DC yada 110-240 volt AC
Ortalama Güç Tüketimi: 48 watt
Isı Aralığı: 5 - 20C

Dilenen sıcaklığa ayarlama

Değer mi ?..... değeeerrrrrr ;)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ocak 2018, 17:10:29
Tekne aldım içinde buz dolabı var.. Ne güzel.. kullanırım elbette. Tayo Mar da buz dolabı olarak kullanılacak bir kiler var hemen ocağın arkasında. Hatta bir ara Erol Şar şuraya bir buzdolabı yapıverelim demişti. Sonuçta bir kompresöre bakıyor iş. İstemedim. Muhtemel Erol Şar çok ucuza da bitirirdi işi.. Fuarda komprasörü ve dolaşım sistemi ile küçük buzdolabı ekipmanları görmüştüm 200 Euro civarındaydı.

Hazır konusu gelmişken , Şarap konusunda bir hatırlatma.. Denize yakın bölgelerde , deniz suyundaki tuzdan dolayı, ovalık yerlerde de suyun çok yüzeyde olmasından dolayı şarap kalitesi düşük olur. Bahsettiğim şarabın üzümi Boğazkere Diyarbakır bölgesinde yetişir. Denizli'de yetiştirmeye çalıştılar olmadı. Dağlık ve yüksek yerlerde asmanın kökleri dibe gider suyu bulmak için. Bulduğu su ise kayaların minerallerini içeren bir su olur. Şarap bağlarında sulama çok nadiren yapılır. Su şaraplık üzümü bozar.

İnternette yazılanları okusam ciddiyim tekne almaya korkardım. İyi ki teknemi forumları okumadan almışım. Yoksa korkar alamazdım. Bu ve benzer yazıların amacı bu. Kimsenin keyfine karışacak değiliz. Ben yeni yelkenli alacak , tekne arayanlar için farklı görüşler yazmaya çalışıyorum. İş öyle bir noktaya vardı ki kimse yelkenine bakmıyor da buz dolabı varmı diye bakıyor.. Tekne ilanlarına bakın. Bu tür lüksler nasıl da ön plana çıkarılıyor..

Teknede buz dolabı olsa kötümü olur.. ? Olmaz.. Ama yoksa da dünyanın sonu gelmez.. Buz dolabın bozulunca yolda kalmazsın.. Yelkenli tekne alırken buz dolabı bir öncelik olmamalı bana göre..



Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Cevat İpekçi - 16 Ocak 2018, 17:17:36


''Teknede buz dolabı olsa kötümü olur.. ? Olmaz.. Ama yoksa da dünyanın sonu gelmez.. ''
Diye yazmışsın.


Hah şimdi oldu. Anlaşık.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 16 Ocak 2018, 17:27:57


Hele ki boğazımda biraz kaşıntı, yanma gibi şeyler hissediyorsam sabah kalkınca bir shot votkayı bolca karabiber ile atınca, şifa niyetine, çok iyi geliyor  ;D

Türkmenistan’da 2 yıl yaşadım. Doktorların çoğu Rus kalanı ise Türkmendi ancak onlar da aynı eğitim sisteminde yetişmişlerdi. Ateşim çıktığında doktora gitmiştim ve reçeteye karabiberli votka yazmıştı. Reçeteyi hala saklarım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 16 Ocak 2018, 17:28:23
Ersin Reis'im iznin olursa bir sorum var. Vallahi başka soru veya kendi fikrimi empoze etmeye çalışmam olmayacak  :)

Soru:
Yeni bir tekne aldın (almam deme, bu senaryoda yeni tekne alıyorsun). İçinde de yaklaşık 200lt kapasiteli güzel ve pırıl pırıl bir buzdolabı var. İçindeki buzlukta buz bile yapabiliyorsun. Bu durumda Ersin Böke;

A. "Vallahi değmez billahi değmez" der ve buzdolabı bölmesini sadece buzluk olarak kullanır, teknede başka bir şey almak için; kullanmayacağı (hadi marka da Danfoss, Waeco vs vs olsun) buzdolabı motorunu, evaporatörünü vs başka bir denizciye satar.

B. Aslında "Vallahi değmez billahi değmez" der ama "hadi dursun şurada, bira tatsız olabilir ama soğuk soğuk da acayip gidiyor sıcakta, neyse arada şalterini sadece bira için açarım" diye ekler.

C. "Yahu; "Vallahi değmez billahi değmez" dedik ama değer mi ki acaba?" der.

D. "Vallahi değmez billahi değmez" dedim ama "sor bakalım neden dedim" der. :)
(Ama Şener Şen edasıyla. Bilmeyenler için 2:08 dakika ve saniyede: https://www.youtube.com/watch?v=azndqr2cq-s&t=115s

Başka seçenek bulmak yok ama..  ;)
:) :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 16 Ocak 2018, 17:49:41
Ersin kusura bakma ama, senin yazılarını okuyanlar da, "koylarda, restaurantlarda yemek yiyemeyen, gün batımına doğru 110 TL'lik monosepaj Boğazkere şarabı içemeyen, yanına yine pahalı Cohiba purosunu kibritle yakıp tüttüremeyen tekne mekne almasın" anlayacak. hangisinin insanları denizden tekneden daha fazla soğuttuğunu bir düşünmek gerek.
Kimi insanlar minimalist yaşamayı, 5 yıldızlı oteli satın alacak parası varken, çadırda uyku tulumunda yatmayı, çalı dibine hacet gidermeyi tercih eder, kimisi de tüm imkanlarını zorlayarak konformist yaşamı.
Bu seçimlerde genellikle para değil duygu ve düşünceler etkili olur.
Aslında sıkıntı şurada... Ortaya bir görüş sunuyorsun, sonra bunu ölümüne savunuyorsun... (burada Bülent'in "kendi doğrularını evrensel doğru olarak görüyorsun" sözüne hak vermemek elde değil). En sonunda "herkesin kendi tercihi" diyorsun.
Hani derler ya, "en son söyleyeceğini en başta söylüyor" diye, sende bu yam tersi. En baştan söylemen gerekeni en son söylüyorsun. Bütün tepkiler bu yüzden.
Alıntı yaptığım mesajın ve o son cümle bende senin gibi düşünmeyen, senin gibi yaşamayanlara tepeden baktığın, küçümsediğin duygusunu yarattı.
Sır bu nedenle, o mesaja cevap dahi yazmadan forumdan ayrılmayı düşündüm ama kapıyı bulamadım. Ciddiyim.
Arzu eden bana kapıyı gösterebilir. Alınmam, gücenmem.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 16 Ocak 2018, 17:50:48


Hele ki boğazımda biraz kaşıntı, yanma gibi şeyler hissediyorsam sabah kalkınca bir shot votkayı bolca karabiber ile atınca, şifa niyetine, çok iyi geliyor  ;D

Türkmenistan’da 2 yıl yaşadım. Doktorların çoğu Rus kalanı ise Türkmendi ancak onlar da aynı eğitim sisteminde yetişmişlerdi. Ateşim çıktığında doktora gitmiştim ve reçeteye karabiberli votka yazmıştı. Reçeteyi hala saklarım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Aklın yolu bir  :D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ocak 2018, 18:20:25
Ersin kusura bakma ama, senin yazılarını okuyanlar da, "koylarda, restaurantlarda yemek yiyemeyen, gün batımına doğru 110 TL'lik monosepaj Boğazkere şarabı içemeyen, yanına yine pahalı Cohiba purosunu kibritle yakıp tüttüremeyen tekne mekne almasın" anlayacak. hangisinin insanları denizden tekneden daha fazla soğuttuğunu bir düşünmek gerek.
Kimi insanlar minimalist yaşamayı, 5 yıldızlı oteli satın alacak parası varken, çadırda uyku tulumunda yatmayı, çalı dibine hacet gidermeyi tercih eder, kimisi de tüm imkanlarını zorlayarak konformist yaşamı.
Bu seçimlerde genellikle para değil duygu ve düşünceler etkili olur.
Aslında sıkıntı şurada... Ortaya bir görüş sunuyorsun, sonra bunu ölümüne savunuyorsun... (burada Bülent'in "kendi doğrularını evrensel doğru olarak görüyorsun" sözüne hak vermemek elde değil). En sonunda "herkesin kendi tercihi" diyorsun.
Hani derler ya, "en son söyleyeceğini en başta söylüyor" diye, sende bu yam tersi. En baştan söylemen gerekeni en son söylüyorsun. Bütün tepkiler bu yüzden.
Alıntı yaptığım mesajın ve o son cümle bende senin gibi düşünmeyen, senin gibi yaşamayanlara tepeden baktığın, küçümsediğin duygusunu yarattı.
Sır bu nedenle, o mesaja cevap dahi yazmadan forumdan ayrılmayı düşündüm ama kapıyı bulamadım. Ciddiyim.
Arzu eden bana kapıyı gösterebilir. Alınmam, gücenmem.

Madem hem tersten gidiyorum , yine tersten gidelim yazının sonundan .. Diyelim haklısın.. Niye gidiyorsun ? Burada kimse kimseye kapıyı göstermiyor üstelik.. Kimsenin haddine değil üstelik.. Tam tersine artık otomatikleşen bir kural var. İncitme, incittiysen telafi et, edemiyorsan git.. kural bu..

Bu kurala istinaden elbette ki kimseye tepeden bakmak gibi bir durum söz konusu olamaz. Ben öyle yazmadığımı düşünüyorum ancak sen öyle anlayıp alındıysan bu her şeyden daha önemli. O yüzden meramımı anlatamadığım ve seni üzdüğüm için özür dilerim.. Gidersen daha üzülürüm.

Zafer abinin sunumundaki sistemlerin tamamını kurduğunda çok ciddi bir yekün tutuyor.. Soğuk bira herkesin fovori içkisi hem deniz tutmayı da önlüyor ya.. ! bu kadar para verip, 7 ya da 9 TL tutan birşeyi soğuk tutmak bana tuhaf geliyor..

Bahsettiğim Kohiba 50 TL. İki günde anca bitiyor.. 3 günde içtiğim bile oldu. Pöfür pöfür içilen sigara masrafı ila aynı yani..

110 TL lik şarap, Migroslarda var , gerçekten ödüllü , çok iyi bir şarap.. en sıradan 70 lik rakı 118 TL. Hepimiz içiyoruz..

Şimdi ben nasıl oluyor da insanlara tepeden bakıyor gibi oldum ki.?  sadece özendirerek anlatmak istedim. Serdar Çırak , teknesinde şezlonguna kurulmuş, buz gibi bira içiyor, çakmak varken kibrit kullanmam diyor O' nunki  tepeden bakmak olmuyor da benim ki mi oluyor. ? Ben Serdar reisin (namı diğer korsan reis.. :)  bunu kendi yazsın isterse.. ) yazdıklarının tepeden bakmak olduğunu düşünmüyorum üstelik. Ama senin kriterlerinde bakınca öyle olmuyor mu..?

Kişilere kızıp, fikirlerine tepki göstermek .. sorun bu.. Sen bana kızdığından ben ne desem sana batıyor.. İşte sıyrılmamız gereken , yeni bir forum kültürü diye bahsettiğmiz konu tam da bu.. Kişileri boşver.. Fikirlere bak..

Kıbrıs gezisinde yaşananları tüm açıklığı ile tartışıyoruz.. Hiç kavga çıkmıyor.. Neden ? eylemleri tartışıyoruz.. Fikirleri.. yapılanları.. hataları.. Diyelim Öcal abi bir hata yaptı.. Ne yani Öcal abinin  onlarca yıllık tecrübesini es mi geçeceğiz.? yok öyle şey. Belki ben bir konuda saçmaladım bir sürü insan bırak karşı çıkmayı ' ti ' ye alıyorlar görmüyormusun. ?

Güzellik burada .. fikirlere saygı.. yanlış ta olsa üstelik.. Can hoca ki gitmesine neden olan konudur, Özgür 'e lehim konusunda bilmediğini ve bildiği konularda yazı yazmasını önermişti. Mesleğin profesyonellerini ilgilendiren öyle detay bir konu idi ki..

Yanlış görüşlere de ihtiyaç var. Ki birileri çıksın , daha tecrübeli ve bilgili olanlar düzeltsinler.. Ama bunu kırmadan üzmeden yapsınlar.. Budur.. En iyi örnek Suat kaptanın yazdıkları.. Sanırım bu gezide hepimiz Suat kaptanı keşfettik.. Kuruluş yazımız bu konuda çok açık.. Yazdıklarımız kişisel görüşlerimiz. Doğru olmayabilir ve referans alınamazlar.. Açık net.. Tecrübeleri paylaşıyoruz . Yanlış doğru.. Doğru ya da daha doğru belkide..

Ben saçmalıyacağım sen düzelteceksin , sen yanlış yazacaksın ben farklı görüş bildireceğim.. Kırmadan, üzmeden .. saygı çerçevesinde..

Bu bağlamda kural açık.. incitme.. incittiysen telafi et , edemiyorsan git..

Ben yazdığım yazıda kimseyi küçük görmek amacında değildim. Ancak madem ki sen böyle hissettin. Bu benim amalarımdan gerelçelerimden çok daha önemli . O yüzden  Özür dilerim.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2018, 18:33:58
Bence çok güzel ve yerinde bir özet Ersin. Eline sağlık.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 16 Ocak 2018, 18:47:33
Bir purocuya,yani bana puro içmeyi,yakmayı öğretmek...zor biraz..:)

En önce bu işi biliyorsan,puro yakılırken,sigara gibi çekilmez..çekersen yaktığın kibritin tüm ecza kokusunu ve kimyasınıda çekersin..çünkü puro sigaradan daha az yoğundur..

O yüzden puro çakmakları özeldir..Ronson gibi..konuyu Cengo iyi bilir..

Çakmağın bol ve güçlü harı ön kısmı korlaştırır..yakma işi bitince çekersin..gerçek müdavimler puroyu ağzında değil elindeyken yakar..

Çünkü o ağırlıktaki bir nesne dudaklarının ve dişlerinin arasındayken ve kibritle uğraşırken ağızın kenarlarında sular oluşabilir..:)

Tekne gibi havadar bir yerdeyken ve bilmem kaçıncı kibritle uğraşılırken,böyle bir çakmakla,keyfime ben çoktan başlamış olurum..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ocak 2018, 18:49:42
Erol reis.. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 16 Ocak 2018, 19:13:19
Anlatamamışım :-[
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2018, 19:39:09
Anlatamamışım :-[

Iyi olmuş anlatamadığınız. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 16 Ocak 2018, 20:54:32
Bu işte bir teflonluk var ama anlayamadım bir türlü..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 16 Ocak 2018, 21:13:34
 Ben Serdar reisin (namı diğer korsan reis.. :)  bunu kendi yazsın isterse.. )

Ersin böyle birşey yazmış.. neyi kendim yazıcam..anlıyamadım?
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Erol Yapıcı - 16 Ocak 2018, 21:18:07
Anlatamamışım :-[

Iyi olmuş anlatamadığınız. :)
Lütfen desem, çkış gösterir misin?
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Cevat İpekçi - 16 Ocak 2018, 21:54:17
 Erol kaptanım, Ersin sorun varsa diye, yazısında iki kere özür dilemiş. Çıkışa gerek yok. Çıkma.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 16 Ocak 2018, 22:01:09
Anlatamamışım :-[

Iyi olmuş anlatamadığınız. :)
Lütfen desem, çkış gösterir misin?

Burada çıkış gösterecek birisi yok. Girmek kolay çıkmak zor. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2018, 22:11:57
Anlatamamışım :-[

Iyi olmuş anlatamadığınız. :)
Lütfen desem, çkış gösterir misin?

Mümkünü yok.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 16 Ocak 2018, 22:37:38
Akşam akşam aklıma Zeki Müren’i getirdiniz .Çok yaşayın emi.😄(Muhtacım)

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Servet - 17 Ocak 2018, 00:56:51
Ersin kusura bakma ama, senin yazılarını okuyanlar da, "koylarda, restaurantlarda yemek yiyemeyen, gün batımına doğru 110 TL'lik monosepaj Boğazkere şarabı içemeyen, yanına yine pahalı Cohiba purosunu kibritle yakıp tüttüremeyen tekne mekne almasın" anlayacak. hangisinin insanları denizden tekneden daha fazla soğuttuğunu bir düşünmek gerek.
Kimi insanlar minimalist yaşamayı, 5 yıldızlı oteli satın alacak parası varken, çadırda uyku tulumunda yatmayı, çalı dibine hacet gidermeyi tercih eder, kimisi de tüm imkanlarını zorlayarak konformist yaşamı.
Bu seçimlerde genellikle para değil duygu ve düşünceler etkili olur.
Aslında sıkıntı şurada... Ortaya bir görüş sunuyorsun, sonra bunu ölümüne savunuyorsun... (burada Bülent'in "kendi doğrularını evrensel doğru olarak görüyorsun" sözüne hak vermemek elde değil). En sonunda "herkesin kendi tercihi" diyorsun.
Hani derler ya, "en son söyleyeceğini en başta söylüyor" diye, sende bu yam tersi. En baştan söylemen gerekeni en son söylüyorsun. Bütün tepkiler bu yüzden.
Alıntı yaptığım mesajın ve o son cümle bende senin gibi düşünmeyen, senin gibi yaşamayanlara tepeden baktığın, küçümsediğin duygusunu yarattı.
Sır bu nedenle, o mesaja cevap dahi yazmadan forumdan ayrılmayı düşündüm ama kapıyı bulamadım. Ciddiyim.
Arzu eden bana kapıyı gösterebilir. Alınmam, gücenmem.

Yahu ne kapısı..Biz Güzel Marmara kuşagıyız :D..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Cevat İpekçi - 17 Ocak 2018, 07:50:14
  Günaydın,
Hatta Dimitrakopulo.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 17 Ocak 2018, 08:50:06
Çakmak ne zaman icad edildi bilmiyorum. Ancak kibrit ile kıyaslandığında daha çok yeni olduğunu söyleyebiliriz. Serda Çırak 'ın bahsettiği havalı puro çakmaklarını biliyorum. Gerçekten de bu iş için yapılmışlar. Hem Aynı Serdar Çırak 'ın söylediği gibi gerçekten de kullanışlılar. Her havada da yakmak mümkün.

Her durumda kibritten avantajlı. Peki ben neden ısrarla kibrit kullanıyorum? Anlatması öyle zor ki.. bir kere basit.. Bozulmaz etmez.. Belki nemlenir biraz , kurutursanız yine aynı işlevini görür. Ama nedeni bu değil..

Bana göre kibrit bir gelenek. Yine bana göre eşyaların da bir ruhu var . Daha doğrusu oluşuyor.  Bir eşya ne kadar kullanılırsa sanki o kadar ruhu varmış gibi geliyor bana. Eskiden beri kullanılan bu eşyalar sanki geçmiş ile bir bağ kurmama neden oluyor.

Sevdiklerimi hatırlatıyorlar bana. Babam çakmak kullanmazdı. Dedem de.. Uzun sigara takılan piposunu kibrit ile yakardı. Babam kibrit yanar yanmaz, kutusunu siper edip avucunun içine alır , sigarasını öyle yakardı.

Yelken yaparken babamın kayığına flok basması ve o keyifli yüz ifadesi gelir gözümün önüne.. O kadar atıp tuttuğum rakıyı ilk açtığımda da o ilk anoson kokusu geldiğinde de babam aklıma gelir. Akşam üstü tek katlı evimizde , mutfakta basit ama lezzetli mezeler hazırlar , annemle birlikte çay bardağında rakı içerlerdi. Yeni rakının o doğru dürüst açılmayan kapağını babam, hızlıca ve sertçe çeviriverir, böylece metal kapak kaymadan açılıverirdi. Açılır açılmaz da anoson kokusu gelirdi.

O yüzden o ince belli çay bardaklarını da çok severim. Daha böyle bir sürü şey.. Babamdan , Annemden , aile büyüklerimden gördüklerimi kullandıkça bu çok sevdiğim  ancak kaybettiğim insanları hatırlıyor, o anları yeniden yaşıyorum sanki.

Bir de işin başka bir yönü var. Serdar Çırak alınmasın.. Şimdi koca bir cohiba çıkarmışsınız.. zaten bu puronun algısı , imajı başka. İçmeyene de kokusu çok kötü gelir. Bir de bunu havalı bir çakmakla ve ustalıkla yakınca bu kötü imaj pekişiyor sanki. Ben biraz bunun için de kibrit ile yakıyorum .

 
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 17 Ocak 2018, 08:59:02
Kullanılan bir şeye tüü kaka demedikçe..., nostalji güzeldir,duygusallıktır..hepimizi bir yerlere götürür..hüzünlendirir..gülümsetir ve bu da bir ihtiyaçtır.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 17 Ocak 2018, 09:24:36
Ersin  senin çocukluğunda babanın açtığında kokusu yayılan YENİ RAKI  sakın MANTAR tapalı olmasın? ne dersin!!
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 17 Ocak 2018, 10:31:20
Ne buzdolabıymış arkadaş ortalık karıştı. Daha öncede söyledim Ersin Böken'nin yan komşusu benim ve benim teknede 2 buzdolabı 1de buz makinesi var. Adamın benim gibi komşusu varken ne yapıcak buzdolabını boşuna tartışıyorsunuz.  ;D  Ersin Böke bir şeye karşı ise anlayın ki o çok konforlu ve pratik bir şeydir ve hemen teknenize takın..  :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 17 Ocak 2018, 11:10:39
Ne buzdolabıymış arkadaş ortalık karıştı. Daha öncede söyledim Ersin Böken'nin yan komşusu benim ve benim teknede 2 buzdolabı 1de buz makinesi var. Adamın benim gibi komşusu varken ne yapıcak buzdolabını boşuna tartışıyorsunuz.  ;D  Ersin Böke bir şeye karşı ise anlayın ki o çok konforlu ve pratik bir şeydir ve hemen teknenize takın..  :)

Oğuzhan bu süperdi işte.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Kenan Biçen - 17 Ocak 2018, 15:16:31

Tahta Ada'mın ruhuna işlemiş yav.
Şimdi niye yaksın purosunu ,içi Demir üstü laylon çakmakla, mis gibi odun varken.
Kendisi ile ters düşürmeyin Ersin'i.  :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serkan Güvenen - 17 Ocak 2018, 15:44:36
Ne buzdolabıymış arkadaş ortalık karıştı. Daha öncede söyledim Ersin Böken'nin yan komşusu benim ve benim teknede 2 buzdolabı 1de buz makinesi var. Adamın benim gibi komşusu varken ne yapıcak buzdolabını boşuna tartışıyorsunuz.  ;D  Ersin Böke bir şeye karşı ise anlayın ki o çok konforlu ve pratik bir şeydir ve hemen teknenize takın..  :)

 :D :D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oktay Eryılmaz - 17 Ocak 2018, 17:10:00
Çakmak ne zaman icad edildi bilmiyorum. Ancak kibrit ile kıyaslandığında daha çok yeni olduğunu söyleyebiliriz. Serda Çırak 'ın bahsettiği havalı puro çakmaklarını biliyorum. Gerçekten de bu iş için yapılmışlar. Hem Aynı Serdar Çırak 'ın söylediği gibi gerçekten de kullanışlılar. Her havada da yakmak mümkün.

Her durumda kibritten avantajlı. Peki ben neden ısrarla kibrit kullanıyorum? Anlatması öyle zor ki.. bir kere basit.. Bozulmaz etmez.. Belki nemlenir biraz , kurutursanız yine aynı işlevini görür. Ama nedeni bu değil..

Bana göre kibrit bir gelenek. Yine bana göre eşyaların da bir ruhu var . Daha doğrusu oluşuyor.  Bir eşya ne kadar kullanılırsa sanki o kadar ruhu varmış gibi geliyor bana. Eskiden beri kullanılan bu eşyalar sanki geçmiş ile bir bağ kurmama neden oluyor.

Sevdiklerimi hatırlatıyorlar bana. Babam çakmak kullanmazdı. Dedem de.. Uzun sigara takılan piposunu kibrit ile yakardı. Babam kibrit yanar yanmaz, kutusunu siper edip avucunun içine alır , sigarasını öyle yakardı.

Yelken yaparken babamın kayığına flok basması ve o keyifli yüz ifadesi gelir gözümün önüne.. O kadar atıp tuttuğum rakıyı ilk açtığımda da o ilk anoson kokusu geldiğinde de babam aklıma gelir. Akşam üstü tek katlı evimizde , mutfakta basit ama lezzetli mezeler hazırlar , annemle birlikte çay bardağında rakı içerlerdi. Yeni rakının o doğru dürüst açılmayan kapağını babam, hızlıca ve sertçe çeviriverir, böylece metal kapak kaymadan açılıverirdi. Açılır açılmaz da anoson kokusu gelirdi.

O yüzden o ince belli çay bardaklarını da çok severim. Daha böyle bir sürü şey.. Babamdan , Annemden , aile büyüklerimden gördüklerimi kullandıkça bu çok sevdiğim  ancak kaybettiğim insanları hatırlıyor, o anları yeniden yaşıyorum sanki.

Bir de işin başka bir yönü var. Serdar Çırak alınmasın.. Şimdi koca bir cohiba çıkarmışsınız.. zaten bu puronun algısı , imajı başka. İçmeyene de kokusu çok kötü gelir. Bir de bunu havalı bir çakmakla ve ustalıkla yakınca bu kötü imaj pekişiyor sanki. Ben biraz bunun için de kibrit ile yakıyorum .


Çakmak Kibritten çok daha önce icad edildi  :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 17 Ocak 2018, 18:20:35
Benzin yada türevleriyle Puro yakılmayacağına göre ilk puro kibritle yakılmış olmalı Çakmakla kibritin bulunması arasında 3 yıl varmış 1823-1826 Çakmağı Almanlar kibriti İngiliz bir kimyager bulmuş Tamamen google'ın yalancısıyım.😎
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Servet - 17 Ocak 2018, 19:00:53
Benzin yada türevleriyle Puro yakılmayacağına göre ilk puro kibritle yakılmış olmalı Çakmakla kibritin bulunması arasında 3 yıl varmış 1823-1826 Çakmağı Almanlar kibriti İngiliz bir kimyager bulmuş Tamamen google'ın yalancısıyım.😎

1823-1826 öncesi ateş neyle yakılıyormus? :)
kav-çakmak taşı vb sanırım..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Enes Save - 17 Ocak 2018, 19:04:16
Bence bu mevzu ateşin insan tarafından ilk yakıldığı çağlara kadar gider. İlk ateş neyle yakıldıysa kanımcà ilk sigara benzeri şey de onunla yakılmıştır. Bir akrabam karaborsa zamanı askerde sigara yerine yolduğu kuru otları sarıp içtiğini söylerdi. Onun yalancısıýım.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 17 Ocak 2018, 19:19:52
Tamam Enes ,Servet reisler düzeltiyorum ilk tütün türevi Dünya soğumadan önce magma ile yakılmış olabilir Kibrit ve çakmak konusunda bence çakmaktan önce kibrit kullanılmıştır olarak düzeltiyorum.O zamanlarda teknelerde buzdolabı neyim yokmuş . Ersin o dönemlerdede  yaşamış olsa gerek buzdolabına gerek yok demiş baskın bir tip olduğu için hasıraltı etmişler buzdolabının icadını. 😎
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Enes Save - 17 Ocak 2018, 19:28:45
Tamam Enes ,Servet reisler düzeltiyorum ilk tütün türevi Dünya soğumadan önce magma ile yakılmış olabilir Kibrit ve çakmak konusunda bence çakmaktan önce kibrit kullanılmıştır olarak düzeltiyorum.O zamanlarda teknelerde buzdolabı neyim yokmuş . Ersin o dönemlerdede  yaşamış olsa gerek buzdolabına gerek yok demiş baskın bir tip olduğu için hasıraltı etmişler buzdolabının icadını. 😎

 ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 17 Ocak 2018, 19:55:23
Buzdolabı olabilir, hatta 35 ft üstü tekneler de olabilir, ama puro lüx değil bir yaşam biçimidir.  :P  ;D



Duman ile statü ve keyfi körükleyen insanlar

Puro; güç, başarı, takdir ve ince zevkler üzerine kurulmuş bir tutku, heyecan ve statü simgesi. Puro, yakılmasından saklanmasına, içilmesinden satın alınmasına kadar çok zengin bir kültüre sahip olduğu için profesyoneller klanında ziyadesiyle ilgi görmektedir.

Neden Puro ?

“Siz hala çorabınızda sakladığınız Kısa Maltepe’mi  içiyorsunuz? Bizim ligimiz farklı toprağam.”

“Bugün üzerimden geçen bütün to-do-listlere ithafen ruhuma nefes aldırıyorum”

“Brainstorming sessionında puroyu yakınca çok kreatif oluyorum”

“Beyler muhabbet güzel, hemen kalkmayacaksak yakıyorum.”

“Anlaşmamızı kutlayalım. Marka seçeneğimiz bol. Buradan buyurmaz mısınız?”

“Bizim kayınço hediye getirmiş yurtdışından bi deneyelim bakalım.”

“Keyif için yakıyorum.”


Profesyonel Puro Adabı

*Puro; ihale alınca, yıllık hedefler tutturulunca, kampanya ödül alınca, Facebook’ta bir milyon fan sayısına ulaşınca, performans primi alınca, tekneyle denize açılınca, hüzünler kapıyı çalınca, tuttuğun takım maçı kazanınca gibi farklı okazyonlarda içidir. Ama profesyonel olanı yalnızken içmek ve yalnızken içtiğinin, konu ile ilgili yılların profesyoneli olduğunun iletişimini yapmaktır.

* Puro, sigara gibi değildir, zaman ayırmak gerekir. Irgat gibi toplantı arasında, otobüs molasında, tuvalet kuyruğunda, Üsküdar-Beşiktaş arası motorda, trigonometri sorusu çözerken puro içilmez. Anlamlı zaman ayırmak, ilgi alaka göstermek adeta puro ile bütünleşmek ve hakkını vermek gerekir.

* Puro; antrikot, döş, çöz kesen mahalle kasabı gibi satır veya bıçak ile kesilmez. Profesyonel olan giyotinle (cutter) kesmek ya da punch ile delmektir. Punch ile delmek profesyonel statülerin dağıtıldığı konseyde bi tık daha fazla puan getirir.

* Puro, hayvan gibi ortadan kesilmez, kesildiği takdirde wrapper meme yapar.

* Puroyu zippo, tokai, bic vs gibi çakmaklarla yakmaya çalışmak; toplantı esnasında aniden genel müdürün alnına vurup “Üfle!” demekten farksızdır. Profesyonel olan, tahta kibrit, torch veya kutusundan çıkan sedir sheetler ile yakmaktır.

* Puroyu sigara gibi içine çekenler; maili forward edip “Action pls” diyenlerle, izleteceği videoyu kontrol etmeden sunum yapanlarla, yemekhanede tabağını tepeleme dolduranlarla, ağızını ekmekle silenlerle, takım arkadaşlarının özel hayatlarının tüm bilinmeyenleri hakkında amirine bilgi verenlerle, tuvalette sifonu çekmeyenlerle uzaktan akrabadır. Profesyonel olan puroyu içine çekmemek ve söndürmemek, dumanında demlenmek, külü ile göz temasını kaybetmemektir.

* Puroyu; kapalı ortamda , evde, ofiste izin almadan içmek; aşık olduğun kızın dişindeki maydonuzu tırnağınla kazımak gibidir.

* Futbol takımı tutar gibi hep aynı marka puro içmek, comic sans fontu ile sunum hazırlamak ile eş değerdir. Global profesyonel standartlarında kabul gören, farklı markalardan zevk almak, günün hangi saatinde hangi markanın içileceğine hakim olmaktır.

* Puro külünün karakteristiği vardır. Amele gibi küllüğe vurularak kül dökülmez. Külü dertleri ile başbaşa bırakıp kendi kendine vedalaşmasını izlemektir adaba uyan.

* Puronun g..tte, göğüste, kuyruk sokumunda, kasıkta, bacakta sarıldığına dair geyik yapmak; atlarla liderlik eğitiminde eğitmene uzun eşek oynamayı teklif etmek gibidir. Uzak durulmalıdır.

* “Hacı bi puro versene tüttürelim” diye konuya giren otlakçılar; profesyonel puro içicileri derneğinin kapısından sadece 23 Nisan’da girebilirler.

* Pisuvarda çişini yaparken Moleskine’nini “İki dakka tutar mısın?” demiyeceğin adamdan, ezilip büzülüp duty freeden puro sipariş etmek hiç profesyonel değildir.

* Alınan puronun kutusu, besmeleyi müteakip hayır  duaları ile açılırken, yüzde çocuksu bir tebessüm, damakta hafif bir kuruma, kalpte tatlı bir çarpıntı olması, amatör puro ruhunun profesyonel izdüşümüdür.

* Puro insanları, dekman gibi purolarını; buzdolabında, zarfta, orijinal kutusunda, arabanın torpidosunda, emaye tencerede, davul fırında, ÖzKuruşlar poşetinde saklamazlar. Profesyonel puro insanlarının bebekleri gibi baktıkları; nemini, hüznünü dengeledikleri havalı humidorları vardır. Humidorun sedir ağacından olanı yada en kötüsü sedir ağacı kaplama olanı makbuldur.  Humidor, puro içicisi için otomobil almaya benzer, araştırması yapılır, fonksiyonel olması önemlidir ama dizaynı da ofise, eve – durduğu köşeye asalet ve karizma getirir. Humidor alınır ve bir kaç gün uygun nemlendirme koşulları için gerekli işlemler sabırla ve sıra ile yapılır. Humidor puroların saklama kabı değildir, puroların yaşadığı evidir.

* Puro insanları puronun yanında; abugannuş, saç oruğu, patlıcan ezme, mumbar dolması, içli köfte, sucuklu kuru fasulye veya belan tava gibi şeyler yemezler. Puro keyiflerini, kuruyemiş ve ilgili puro markasına uygun profesyonel bir içecekle tatlandırırlar.

* İlkel kabile diskolarında kız tavlamak için suratına duman üflemek geçer akçe iken, profesyonel bir puro insanının dumanını herhangi bir kişinin yüzüne üflediği vakanüvistler tarafından tarihin tozlu yapraklarına not edilmemiştir.

* Profesyonel puro insanı, purosunu asla gömlek cebinde, kıç cebinde, kulak arkasında taşımaz. Herkeste bulunmayan havalı bir kılıfta taşıyarak nemini, hüznünü ve fiziksel yapısını korur.

* İş seyahatine giderken; giyeceklerden önce kaç adet puro alınması gerekliliğinin fizibilite çalışması yapılmalıdır. Hangi okazyonda,  hangi puro içileceğini hesaplayan ve buna uygun seyahat humidorunu organize eden profesyoneller, ruhlarına nefes aldıracak paralel evren geçitini bulanlardır.

* Kurumuş, delinmiş, mantar olmuş, küflenmiş, yan masada bırakılmış puroyu içmek sokakta kotik toplamaktan farksızdır. İlgili puro ve arkadaşlarının yaşama umudu var ise ivedilikle yoğun bakıma alınmalı ve piyasanın çok vakıf olmadığı profesyonel tekniklerle itina ile bakılmalıdır.

* “Havana purosunun hepsi Küba’dır. Ama her Küba purosu Havana değildir”
(Ahmet Muhip Dıranas)Küba’dan gelen puro güzeldir. Ama yetiştirildiği yer, tütün çeşitleri, fabrikası, cinsi, boyutu  (vitolası) gibi parametrelere hakim olmak önemidir.
* Profesyonel puro insanı, araştırmayı, puro hakkında sohbet etmeyi sever. Gerekirse kredi çekerek limitli üretilen puroları satın almayı göze almalı ve bu deneyimin entegre pazarlama iletişimini tüm sektörde nakış gibi işlemelidir.

* Puro içmeyenin Küba seyahati sonrası getirdiği çakma puroları puro içicisi anlar, bilir ama nezakaten çaktırmaz. Hele ki seyahat dönüşü bu puroları, meyve sebzenin arasında balkonda iki yıl sakladıktan sonra “ Aaa Necmettinlerle gittiğimizde almıştık, sana verelim” cinsi söylemlerle vermişlerse; zamanında humidorundaki purolarına sarkmaya çalışan ofisteki çaycı, junior pazarlama uzmanı veya stajyere hediye edilir.

* Puronun sahtesi çoktur, profesyonel puro içicisi buradaki gelişmeleri takip eder, kutusundan, etiketinden, kutusunun menteşesinden, seri numarasından bunları anlar. Bulgar çakması ile Kuba çakmasının farkını bilir. Cohiba’nın bandının üzerinde 3 sıra nokta olduğunu, menteşenin içerisinde “ Made in Germany” yazdığını, Habanos sitesinden seri numarısının kontrol edilebileceğini ve etiketinin renginin , emboss baskısının kutunun üzerindeki Habanos yazısının hangi açı ile yapışması gerektiğini bilir.
Puro, zengin kültürü ile birlikte bir hayat tarzıdır, hobidir, rahatlamadır. Profesyonel hayatın sanal karakterlerinin kartvizitlerine meze olmaması gereken nitelikte ve derinliktedir.

“İyi bir puro bir kadına benzer. Doğru şekilde belli aralıklarla “İlgi Göstermezsen” söner ve senden gider.”

(Cahit Sıtkı Tarancı)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Emin Alp Alayunt - 17 Ocak 2018, 21:49:33
Kaan mükemmel bir yazı olmuş sağolasın...  Zor ama başarılı bir ameliyattan sonra benim keko Faik ile  mutlaka tüteriz . 30. yılı devirdik. Bu arada ritüel eziyetine meraklı olanlar için bir hatırlatma , bu işin bir de piposu var :) 
Anlayamadığım kaliteli puro almak için bu memlekette niye zorlanıyoruz? İzmirde Amerikan pasajında 3. sınıf olsa bile puro bulabilmek bir şans, satın alırken dükkan sahibi tanıdık değilse eğer  polis ajan kaçakçı karışımı bir şey zannediyorlar sizi, tezgah altından gizli gizli çıkarıp veriyorlar. Mubarekten esrar istedik sanki...
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 17 Ocak 2018, 21:55:28
Kaan Reisim,Sayenizde puro konusunda bişiyler öğrendim tebrik ederim  :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 17 Ocak 2018, 22:30:19
Sevgili Yüce Zerey'in yazısı valla.
Kendisi gayet yetenekli bir arkadaştır. Kariyerine 130 ödül sığdırmış, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi ve Pazarlama konusunda ciddi yetkinliği olan birisidir.

Konu puroya gelince, CNN Türk'de yayınladığımız yazısı aklıma geldi, buraya aktardım sadece.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 17 Ocak 2018, 22:51:27
Sevgili Yüce Zerey'in yazısı valla.
Kendisi gayet yetenekli bir arkadaştır. Kariyerine 130 ödül sığdırmış, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi ve Pazarlama konusunda ciddi yetkinliği olan birisidir.

Konu puroya gelince, CNN Türk'de yayınladığımız yazısı aklıma geldi, buraya aktardım sadece.
Kimin yazısı olduğunun bir önemi yok kendi adıma,önemli olan bilmediğimiz konularda bilgilenmek,tekrar tebrik ederim böyle bir yazıyı gündeme getirdiğiniz için..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 17 Ocak 2018, 23:12:38
Sigarayı bırakmıştım, arada bir puro gibi şeyler içiyordum. Bu yazıyı okuyunca daha bir sevimli geldi.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 17 Ocak 2018, 23:33:35
(https://paratic.com/dosya/2015/04/gurkha-black-dragon.jpg)

Gurkha Black Dragon

Tanesi 1150$   8)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 17 Ocak 2018, 23:46:28
(https://paratic.com/dosya/2015/04/gurkha-black-dragon.jpg)

Gurkha Black Dragon

Tanesi 1150$   8)
Oguzhan,Tanesi 1150$ olan purolar buzdolabında saklanması gerekiyormuş  :) teknede buzdolabına karşı olan biri çıkarsa nasıl olacak :) ne yani  marketten aldığımız buzların içinde saklayalım 1150$ puroları :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 17 Ocak 2018, 23:52:16
(https://paratic.com/dosya/2015/04/gurkha-black-dragon.jpg)

Gurkha Black Dragon

Tanesi 1150$   8)
Oguzhan,Tanesi 1150$ olan purolar buzdolabında saklanması gerekiyormuş  :) teknede buzdolabına karşı olan biri çıkarsa nasıl olacak :)

Buzdolabı ve buz makinesi olan yan komşusuna gelecek bardağa tek buz atılmış viski ile puro keyfi yapacak..   8) ;) Buzdolabına karşı olan puroyu alsın ben dolapta saklarım..  8)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 17 Ocak 2018, 23:55:03
Honduras purosu kesin buzdolabında saklamalı Tahiti purosu olsaydı teknede pardon Ketch de saklanabilirdi.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 17 Ocak 2018, 23:56:10

Buzdolabı ve buz makinesi olan yan komşusuna gelecek bardağa tek buz atılmış viski ile puro keyfi yapacak.. 

Tekne alma komşu al dediydilerdi de inanmadıydım  ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 17 Ocak 2018, 23:56:20
(https://paratic.com/dosya/2015/04/gurkha-black-dragon.jpg)

Gurkha Black Dragon

Tanesi 1150$   8)
Oguzhan,Tanesi 1150$ olan purolar buzdolabında saklanması gerekiyormuş  :) teknede buzdolabına karşı olan biri çıkarsa nasıl olacak :)

Buzdolabı ve buz makinesi olan yan komşusuna gelecek bardağa tek buz atılmış viski ile puro keyfi yapacak..   8) ;)
E ne anladım o zaman bu işden ben :) :) Buzdolabı ve buz makinesi,bardakta tek buz atılmış buz yan komşudan var işte bir terslik  :) :)

1150$ lık puroda marketten alınmış buzun içerisinde de saklanmazki be kardeşim :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 17 Ocak 2018, 23:59:56

Buzdolabı ve buz makinesi olan yan komşusuna gelecek bardağa tek buz atılmış viski ile puro keyfi yapacak.. 

Tekne alma komşu al dediydilerdi de inanmadıydım  ;D

En iyi tekne keyfine düşkün tembel adamın teknesidir.. (Bu ben oluyorum galiba  ;D )

(http://ozlusozluk.com/bill-gates-sozleri/ben-zor-isler-icin-hep-en-tembelleri-secerim-cunku-onlar-zor-isleri-hep-en-basit-yol-ile-cozer-1959.jpg)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2018, 00:05:22
En faydalı şeyleri icat edip hayatımızı kolaylaştıran insanlar, "keyfine düşkün tembel adamlardır"

YAŞASIN TEMBELLİK, YAŞASIN KEYİF SEVERLER  :P
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 18 Ocak 2018, 00:13:05
Honduras purosu kesin buzdolabında saklamalı Tahiti purosu olsaydı teknede pardon Ketch de saklanabilirdi.
Burak Ersin sürekli puro içiyor görüyorum,ne yani Ersinin teknede buz dolabı yok diye puro içemeyecekmi seyir esnasında  :)  puroyu yakarken kibrit kullanıyor hemde  :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 18 Ocak 2018, 00:19:50
Ersin reiste buzdolabı olsa humidor gibi kullanır soğutma yaptırmaz .😎 Dur bakalım buzdolabının humidor gibi kullanılabileceğini anlarsa belki taktırır sonra soğutma yaptırmaya ikna ederiz yavaş yavaş 😎
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 18 Ocak 2018, 00:28:28
Ersin reiste buzdolabı olsa humidor gibi kullanır soğutma yaptırmaz .😎 Dur bakalım buzdolabının humidor gibi kullanılabileceğini anlarsa belki taktırır sonra soğutma yaptırmaya ikna ederiz yavaş yavaş 😎

Hiç olmadı dingi niyetinede kullanabilir.  ;D
(https://cdntr1.img.sputniknews.com/images/103167/75/1031677584.jpg)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 18 Ocak 2018, 00:32:20
Ersin reiste buzdolabı olsa humidor gibi kullanır soğutma yaptırmaz .?????? Dur bakalım buzdolabının humidor gibi kullanılabileceğini anlarsa belki taktırır sonra soğutma yaptırmaya ikna ederiz yavaş yavaş ??????

Hiç olmadı dingi niyetinede kullanabilir.  ;D
(https://cdntr1.img.sputniknews.com/images/103167/75/1031677584.jpg)
:) :) :) :) fotoğraftaki olmaz ahşap değil :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Mehmet Atay - 18 Ocak 2018, 13:45:43
Evde niye buzdolabı lazım ki...
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 18 Ocak 2018, 14:32:27
Evde niye buzdolabı lazım ki...

Benim küçüklüğümde rahmetli anneannemde buzdolabı yoktu. Eti kuyuya salardık. Kuru menafih içinde tel dolap vardı. Vay be şimdi düşünsenize buzdolabı olmayan ev.

İstanbul'a göndereceğimiz kalkan balıkları için , yukarı köylerden katırla kar gelirdi. İkindi vakti serinliğinde getirirlerdi. Akşam üzeri elma sandıklarına kalkanları dik bir şekilde tersli düzlü dizer karla ovalardık. Sonrada akşam yedide doğru otobüsün bagajına , bir tarafı tamamen balıkla doldururduk.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Mehmet Atay - 18 Ocak 2018, 14:42:17
Öyle ya da böyle hepimizin büyükleri böyle yapardı; çünkü buzdolabı yoktu.
Sonra yavaş yavaş artmaya başladı ve hatta Türkiye’nin global markaları da oldu.
Şimdi hepimizin evinde var ve keyfini sürüyoruz.
Eh imkanımız varken teknemizde de bu keyfi sürmek istiyoruz.

Benim esas çözmeye çalıştığım: buzdolapsız yaşamayı seven, beceren, savunan, katlanan biri neden evinde de bu prensibi uygulamasın ki...

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 18 Ocak 2018, 14:48:30
Teknede buzdolabı neden lazım..

Şarap,bira,rakı,buz...bunlar çok uç örnekler..ve birazda şımarıkça kalıyor..

Bizler tipik Türk aileleriyiz..ve bir kişiden fazlayız..kahvaltı dahil,çoğu ana yemekte teknede yenir..

Peki o dolapta devamlı duran neler var...

Peynir,tereyağ,birkaç parça sebze ve meyve (domates,biber vs.),konserve,süt,yumurta..
Bazen de,devamlı kullanmakta olduğunuz ilaçlar..

Tek kişiyseniz,sabah kahve,öğlen hazır çorba,ikindi patates kızartması,akşam bir konserve yersiniz gününüzü geçirirsiniz..arada bira mı içersin,şarap mı içersin,bilmemne puro mu içersin bu kimseyi bağlamaz..

Eşiniz ve çocuklarınız var..iki üç gün güzel bir koydasınız..sen yukardakilerle onların karınlarını doyurmaya çalışta görelim...şimdi o dolapta,ne kadar kahvaltılık,margarin vs. olması gerektiğini hesaplayın..ekmek bile buzdolabında durur...

Soğuk bir su...bundan bahsetmeye gerek yok..

Diyelim soğutmayan bir dolabınız var ve siz buna buz torbaları koydunuz..yani dolabın içi 25° den bir anda 5° ye düştü..yarım saat sonra 10°,iki saat sonra 15° diye artar..buz torbası zaten su torbası olmuştur..sonra bir buz torbası daha korsun,yine 5° ye düşürürsün..herşey için kötü sonuç verecek bir derece oynaması olur ve buna hiçbir şey dayanmaz bozulur...

Yani elzem olan sabit ısılı bir araca,yani soğutmayı otomatik olarak aynı derecede tutan buzdolabına ihtiyacınız vardır..

Oda sıcaklığı lafı,tekne için komiktir..çünkü çoğu zaman 35-40 dereceye varan sıcaklıklar oluşur..

Oda sıcaklığında şarap..sıcak şarap😀...ya da o kadar işin arasında ipe bağla denize sarkıt..deniz kaç derece..

Siz hiç buz kütlesi taşıdınızmı..ve nereden? Yoksa migrosun kazıkladığı küçük torbası 3-4 TL olan parça buzları..devamlı..

Yeni teknelerde bir şeye dikkat ettiniz mi?

Nerdeyse adamlar wc taşının altına bile buzdolabı koyacaklar..üstten açılanı,önden açılanı,çekmeceli olanı..vs..

Bırakın keyfi..sağlık için gereklidir buzdolabı.


Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 18 Ocak 2018, 16:44:39
Evde niye buzdolabı lazım ki...

Benim küçüklüğümde rahmetli anneannemde buzdolabı yoktu. Eti kuyuya salardık. Kuru menafih içinde tel dolap vardı. Vay be şimdi düşünsenize buzdolabı olmayan ev.

İstanbul'a göndereceğimiz kalkan balıkları için , yukarı köylerden katırla kar gelirdi. İkindi vakti serinliğinde getirirlerdi. Akşam üzeri elma sandıklarına kalkanları dik bir şekilde tersli düzlü dizer karla ovalardık. Sonrada akşam yedide doğru otobüsün bagajına , bir tarafı tamamen balıkla doldururduk.
Benim küçüklüğümde ramazan ayı yaza gelirdi,Anne Babam oruç tutarlardı evde buzdolabı yoktu,Ezan saati yaklaştığında evdekiler soğuk su içsinler diye 2,3 km yürüyüp soğuksu denilen yerden ibriklere buz gibi soğuksu doldurup eve getirirdim soğuk su içsinler diye hey gidi günler  :) 
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 18 Ocak 2018, 17:50:43
Eski karavancı biri olarak,karavanıma gittiğimde hafta sonları,Gelibolu dan balıkçılara buz satan yerden yarım çuval buz alırdım gıdalar bozulmasın diye,örneğin buzluğum 80 lt di 50 lt sine buz doldururdum
geri kalan 30 lt sine gıdaları koyardım ve pazar akşamı dönüşte buzluğun içerisinde su dolardı bana göre hiç hijyenik değil,buz dolabı öylemi örneğin 30 lt 30 lt de doldurabilirsin gıdalarla,hacim olarakda yer kaplamaz buz dolabı, buzdolabının gözünü seveyim :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Eyüp Oğan - 18 Ocak 2018, 22:12:05
Vurun abalıya gibi olmuş... :)

Gerçi Ersin reis için sorun değildir ama ben onun yazdıklarını "Buzdolabım yok diye hayatın, denizin güzelliklerinden vazgeçilmemeli, bu keyifli yaşam ertelenmemeli" diye okudum..
Puro konusunu bilmiyorum, tütünün hepsine karşıyım.

Ama gerçekten akşam koya demirlemişsin, güzel bir şarap açmışsın veya single malt bir viski, yakamozlar vurmuş.. Buzdolabını kim dert eder.. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2018, 22:54:50
 :)

Ben somut örneklerden gideyim..

Buz dolabına ne koyuyorsunuz?  Tereyağ..? olabilir.. ama zeytinyağ daha sağlıklı bir alternatif.. Zeytinyağını buz dolabina koymanıza gerek yok.

Bal? reçel? marmelat?  buz dolabına gerek yok..

Kavurma sevmeyeniniz var mı ? içinde katkı olmayan tek et mamülü. Pastırma , salam , sucuk ve sosis.. hepsinin içinde koruyucu var.. Kavurma da yok.. Kavurmayı buz dolabına koymaya gerek yok.

Kıyma? kavurun koyun kavanoza .. yine buz dolabına gerek yok..

Peynir? Gravyer peyniri ya da örneğini verdiğim suda saklanan Adıyaman peyniri.. hem tuzsuz hem sağlıklı. buz dolabına gerek yok..

Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?

Belki yoğurt bir istisna olabilir.. O da bozulmadan iki gün dayanıyor .. Dahası market yoğurtları artık ne menem birşey ise bozulmuyor bile..

Yumurta..? serin yerde saklayın.. çabuk tüketin..

sebzeler..? Yahu gidin alın taze taze gittiğiniz tatil beldelerindeki pazarlardan.. Domatesleri serin güneşe.. İyice sulansın, kızarsın..

Buz dolabı sağlıksızlığın ta kendisidir. Buz dolabı, insanı bu dünyadaki en büyük leş yiyici yapıyor..

sevgili Matay... sen bir gün teknede buz dolabını kullanma bak.. Haklı olduğumu görünce nasıl da şaşıracaksın.. 

Serdar Reis , Margarin ne Allah Aşkına.. Yemeyin diye bas bas bağırıyorlar..


Sabah kahvaltısında  zeytin, üzerinde zeytinyağı gezdirilmiş, domates doğranmış , hafif limon sıkılmış.. Izgara hellim peyniri, dilim eski kaşar, çilek reçeli ya da bal.. Sıkı bir kavurmalı omlet.. Mis gibi çay yanında.. Bir avuç ceviz ya da fındık..

Şu kahvaltı için hiçbir şeyi buz dolabından çıkarmanıza gerek yok..

Hiç cevizli erişte yaptınız mı..? Piyaz..? Kuru fasülye.., Taze barbunya..? Bulgur pilavı , patlıcanlı.. yanında çoban salata, yine zeytinyağlı..

Daha bir sürü sayarım böyle.. Buz dolabına gerek olmadan süper hem de sağlıklı yemekler yapmak mümkün.

Musakka, pirinç pilavı, kısır.

sabah hahvaltısında tetrapak süt, mısır ya da meyvalı çavdar gevreği.. Müsli.. Ara öğünlerde karpuz, kavun, yanında beyaz peynir ile..

Buz dolabı olmadan daha sağlıklı ve daha taze gıdalar tüketeceğiniz kesin..

Buz dolabına gerek yok.. deneyin göreceksiniz..


Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Emin Alp Alayunt - 18 Ocak 2018, 23:11:21
Eeee dondurmamı nerede saklayacağım ?
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 18 Ocak 2018, 23:14:18
Gökova körfezinde tatil yapacaksam kahvaltıda tereyağ ve bal da isterim. Canan Karatay tereyağı da faydalı ve yenmeli demişti . O no’lcek?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2018, 23:15:23
pu ha ha ha.. Dondurma için hele hiç gerek yok.. En bakir koya bile Algida teknesi geliyor..  ;D ;D

Teryağını çok istiyorsan termoslu kaplar var. Onun içinde saklayabilirsin. Yine de zeytinyağı öneririm..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2018, 23:16:34
Adam olmuş 140 kg, yazdıklarına bakınca beslenme gurusu   :P

 ;D ;D ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2018, 23:18:09
hep evdeki buz dolabı yüzünden..  :) :) :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2018, 23:20:20
hep evdeki buz dolabı yüzünden..  :) :) :)

Onu diyoruz işte.. Hep bizi düşüneceğine biraz da kendini düşün.
At evde ki Buzdolabı'nı.

 ;D

Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 18 Ocak 2018, 23:21:48
hep evdeki buz dolabı yüzünden..  :) :) :)

Onu diyoruz işte.. Hep bizi düşüneceğine biraz da kendini düşün.
At evde ki Buzdolabı'nı.

 ;D

İyi orta gol getirdi


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2018, 23:23:20
Bu arada şu? Tahiti Ketch ile ilgili araştırma yapıyorum ya.. Hepimiz Colin Archer 'i biliyoruz ya. Hep tekne tipi olarak düşünürüz.

Oysa Archer, pilot teknelere ilk sabit safrayı koyan tasarımcı imiş. Bundan önce tekne içinde yer değiştirebilen ağırlıklar kullanılırmış. O zaman ' modern ' olan bu safra ya herkes karşı çıkmış.. İlginç di mi..?
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 18 Ocak 2018, 23:27:45
Eminim ki,Ersin Böke,buzdolabını bizlerden çok kullanıyor..:)
Teknesinde buzdolabı olsa yukardaki söyledikleri misliyle içinde olurdu..:)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 18 Ocak 2018, 23:35:18
Adam vallahi değmez billahi değmez demiş, altına dokuz sayfa yazışmışız, enterasan adamsın Ersin Abi, şimdi bir de kış gelirken  soba dan giriş yaparsın,  sobaydı, odundu, jelyakıttı derken sayfalarca da onun için yazışırız.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 19 Ocak 2018, 00:02:01
pu ha ha ha.. Dondurma için hele hiç gerek yok.. En bakir koya bile Algida teknesi geliyor..  ;D ;D

Teryağını çok istiyorsan termoslu kaplar var. Onun içinde saklayabilirsin. Yine de zeytinyağı öneririm..
İki yıldır tekneyle adalar ve Marmarayı turladım,hiç bir yerde Algida teknesi görmedim :)
Ama kendimce bir yöntem geliştirdim  :) merdivenden in sola dön,dolabın kapağını aç bu gibi dondurma beni bekliyor olacak,tam tembel işi :) karpuz kavun da sıcak yenmez ki ara öğünlerde  :)
buz gibi içeceklerden bahsetmiyorum bile :)
Hafta sonları zor gidiyorum tekneye zaten,gitmeden kavurma kavuracağım  :) uzun iş  :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 19 Ocak 2018, 01:04:03
:)

Ben somut örneklerden gideyim..

Buz dolabına ne koyuyorsunuz?  Tereyağ..? olabilir.. ama zeytinyağ daha sağlıklı bir alternatif.. Zeytinyağını buz dolabina koymanıza gerek yok.

Bal? reçel? marmelat?  buz dolabına gerek yok..

Kavurma sevmeyeniniz var mı ? içinde katkı olmayan tek et mamülü. Pastırma , salam , sucuk ve sosis.. hepsinin içinde koruyucu var.. Kavurma da yok.. Kavurmayı buz dolabına koymaya gerek yok.

Kıyma? kavurun koyun kavanoza .. yine buz dolabına gerek yok

Buz dolabına gerek yok.. deneyin göreceksiniz..




Klasik buzdolabı bunadamı hayır 😎

(https://i.hizliresim.com/nOAlmR.jpg) (https://hizliresim.com/nOAlmR)

(https://i.hizliresim.com/rOg1ON.jpg) (https://hizliresim.com/rOg1ON)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 19 Ocak 2018, 01:10:18
Ersin Böke,ihtiyaç fazlası topiğinde arkadaşı için.!..satılık olan mobil buzdolabı fiyatı soruyor..he..hee..yakaladım..:)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 19 Ocak 2018, 01:18:07
Ersin Böke,ihtiyaç fazlası topiğinde arkadaşı için.!..satılık olan mobil buzdolabı fiyatı soruyor..he..hee..yakaladım..:)

Prensipte anlaşmışlar diye duydum .
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Servet - 19 Ocak 2018, 02:19:39
Ersin Böke,ihtiyaç fazlası topiğinde arkadaşı için.!..satılık olan mobil buzdolabı fiyatı soruyor..he..hee..yakaladım..:)

Prensipte anlaşmışlar diye duydum .

Bir devir kapanıyor,desenize :D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 19 Ocak 2018, 02:28:31
Ersin Böke,ihtiyaç fazlası topiğinde arkadaşı için.!..satılık olan mobil buzdolabı fiyatı soruyor..he..hee..yakaladım..:)

Prensipte anlaşmışlar diye duydum .

Bir devir kapanıyor,desenize :D

Nerden saldıracağız şimdi Ersine .Durun bana pasarella yapma sözü vermişti oradan yürürüm ben 😎
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 19 Ocak 2018, 02:29:46
Ersin Böke,ihtiyaç fazlası topiğinde arkadaşı için.!..satılık olan mobil buzdolabı fiyatı soruyor..he..hee..yakaladım..:)

Prensipte anlaşmışlar diye duydum .

Bir devir kapanıyor,desenize :D

Kapansın zaten. Teknesine buzdolabı almayacak diye yediğim yiyeceğim yemekten soğuttu beni adam  :D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 19 Ocak 2018, 08:39:33
Bu arada ben buz dolabına karşı değilim ki. Karşı olduğum fayda maliyet açısından bakıldığında buzdolabının teknede çok maliyetli olduğu.. BUz dolabı neredeyse tüm standart cihazlardan fazla enerji tüketiyor neredeyse.. Bimini üstü , panel doluyor, ya da taşıyıcı çelik sistemler ile iş bir başlıyor .. Aküler , kablolar,  derken iş acayip karmaşıklaşıyor ve pahalılaşıyor.

Bana göre hepsi ayrı problem kaynağı.. Farkında değilsiniz ama esas tembel benim.. Bu sistemin her yıl problem çıkarma olasılığı yüksek.  Motoryat için çok uygun sistemler aslında..

 
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 19 Ocak 2018, 09:12:25
:)

Ben somut örneklerden gideyim..

Buz dolabına ne koyuyorsunuz?  Tereyağ..? olabilir.. ama zeytinyağ daha sağlıklı bir alternatif.. Zeytinyağını buz dolabina koymanıza gerek yok.

Bal? reçel? marmelat?  buz dolabına gerek yok..

Kavurma sevmeyeniniz var mı ? içinde katkı olmayan tek et mamülü. Pastırma , salam , sucuk ve sosis.. hepsinin içinde koruyucu var.. Kavurma da yok.. Kavurmayı buz dolabına koymaya gerek yok.

Kıyma? kavurun koyun kavanoza .. yine buz dolabına gerek yok

Buz dolabına gerek yok.. deneyin göreceksiniz..




Klasik buzdolabı bunadamı hayır 😎

(https://i.hizliresim.com/nOAlmR.jpg) (https://hizliresim.com/nOAlmR)

(https://i.hizliresim.com/rOg1ON.jpg) (https://hizliresim.com/rOg1ON)
Burak ahşap olanından yokmu :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Ocak 2018, 11:10:06
Burak ahşap olanından yokmu :)

Araya gireyim.
Olmaz mı ?

Tekne için bu,

(https://i.hizliresim.com/Z9Lz7k.jpg) (https://hizliresim.com/Z9Lz7k)

Ev için bu,

(https://i.hizliresim.com/oOANr7.jpg) (https://hizliresim.com/oOANr7)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 19 Ocak 2018, 11:21:10
Buzdolabına gerek yok, hatta sık sık alışverişe bile gerek yok. Protein için bir sürü konserve çeşidi var, isteyen de kavurma, sucuk, pastırma vs alır. Kıymayı veya eti kavurup kavanozlar içinde düdüklüde kaynatırsınız, al sana et konserve. Düdüklüden korkarım derseniz normal tencerede kaynatın, bütün yaz kullanılabilir. Hemen hemen bütün deniz yosunları yenebilir. Fasülye, nohut gibi taneli gıdaları, bir şişe içinde hergün ıslatıp suyunu süzerek, filizlendirebilirsiniz, al sana taze sebze. Biraz arpa filizlendirip, kavurup sulandırıp biranızı ble yaparsınız, soğutmanız olmadığına göre "bottom fermented" değil" "top fermented" olur. Ekmek seviyorsanız biraz un, biraz su, biraz maya, doğru fırına, yoksa tencere veya tavada ocağın üstüne.... Balık aklınıza gelebilir ama onu unutun, denizde kalmadı ki...   Zaten yelkenle gidiyorsunuz, sık mazot almaya da gerek yok. İçme suyunu biraz fazla tutmak gerekir.. Böyle de yaşanır mı? diye soruyorsanız, bir buzdolabı alıverin...
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 20 Ocak 2018, 00:38:29
Bende ikna oldum buzdolabı gereksiz .Derin dondurucu olmalı teknede .
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 20 Ocak 2018, 01:00:26
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 20 Ocak 2018, 02:11:15
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?


(http://i.radikal.com.tr/150x113/2014/12/23/fft16_mf2958378.Jpeg)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 20 Ocak 2018, 07:52:47
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?


(http://i.radikal.com.tr/150x113/2014/12/23/fft16_mf2958378.Jpeg)



Hahaaaa.. iyiymiş..:)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Mustafa Ertör - 20 Ocak 2018, 09:13:25
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)

Çocuk kesin Kayserilidir..
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ali Ünalan - 20 Ocak 2018, 10:57:44
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?


(http://i.radikal.com.tr/150x113/2014/12/23/fft16_mf2958378.Jpeg)
Aynı düşüncedeyiz :) :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Öcal Turan - 20 Ocak 2018, 13:23:22
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)

Çocuk kesin Kayserilidir..

Yerlisi . :)
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ersin Böke - 20 Ocak 2018, 20:50:38
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..






Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Burak Doneray - 20 Ocak 2018, 21:00:14
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..








Tayomar'da kahve içtiğimden biliyorum bu sefer abartmıyor Ersin.Canım kahve çekti şimdi .
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oguzhan Bozkurt - 21 Ocak 2018, 12:05:27
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..

(https://images-na.ssl-images-amazon.com/images/I/61E6h8GSzpL._SY524_.jpg)
Öncelikle tekneye böyle bir makina alınır. Sonra içine su ve kahve koyup fişi takılır. Havuzluğa geçilir makine kahveyi yaparken teknenin içine mis gibi kahve kokusu yayıyılır. Sonrada afiyetle içilir.
Ersin reisin kahve yapımını yazması bile 20 satır benimki 2 satır. Yaşasın elektrikli aletler, yaşasın tembellik..  ;D 8) ;D
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 21 Ocak 2018, 12:34:55
Kahve Osmanlı'dan Viyana seferinde batıya tanıtılmış ve yayılmıştır. Kahve cezve içinde tercihen kor ve külü içinde yavaşça pişirilir. Suyun kaynamasına müsade edlimez, köpürmeye başladığı anda hazırdır. Kaynamış suyun veya buharın kahveden geçirilerek telvenin dışarıda bırakılması kahvenin suyudur. 
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oktay Eryılmaz - 21 Ocak 2018, 13:10:23
Hayatımızdaki her şey gibi bu kahve konusuda Zevk,Zaman ve imkan meselesi
Kimi için sabah işe giderken starbucks tan aldığı bolşekerli bol kremalı kahve dünyanın en güzel kahvesi iken bir diğeri Chemex ile 1 saat uğraşıp yaptığı kahveyi kokusunu az bulup döker yenisini yapmaya başlar...
Bir çok kişi için Kahve sadece “kahve işte.....” iken bazı kişiler için yaşam biçimi olabilir
Bence Ne Nescafe seveni nede Chemex ile yapılan kahveden başka kahve içmeyeni katagorize etmemek lazım.

Bizim kahve yapımı için Denemediğimiz alet edavat kalmadı sonunda Bize göre tekne için en ideali  olan  4 fincanlık Coffepot kullanıyoruz. (Marka Bialetti Fiyatı 90 TL)
Elektriğe ihtiyaç duymadan kaynama süresi kadar bir sürede gerçekten taze ve güzel kahve içebiliyoruz.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Serdar Çırak - 21 Ocak 2018, 13:52:00
Moka için değilmi Bialetti.
Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: Oktay Eryılmaz - 21 Ocak 2018, 14:44:12
Moka diye ayrı bir kahve yapım tekniği veya cinsi yok.
Esspresso üzerine çikolata kreması konarak yapılıyor Starbucks icadı.
Kahve genelde öğütüldükten sonra sıcak su ile basınçlı veya basınçsız su ve filtre ile yapılıyor.
Bu filtre kahve makinelerinde basınçsız su kağıt filtre ile sıcak su aşagıya çok az kahve rahiası alarak kupaya doluyor adı kahve mi kahve ....
Birde nespresso tchibo gibi kapsüle sıkıştırılmış kahve çok yüksek basınçlı su ile fincana yollanıyor bu kahve adını tadını daha belirgin yapıyor.
Bu Bialetti denen vatandaşın çok seneler evvel bulduğu yöntem kahveyi en iyi şekilde fincana geçiren yöntem olarak biliniyor ve özelikle İtalya ve Fransa’da çok seviliyor.
Bunu 20 sene yıkanmayanlar formları fan klüpleri falan var.
Sistem aslında basit ama tüm kahve makinelerinin tersine çalışıyor.
Bizim çaydanlıklara benzer iki çaydanlık birbirlerine vidalanıyor.
Alttakine su konuyor ikisinin arasına metal filtrenin içine çekilmiş kahve
Su kaynamaya başlayınca buhar metal filtreden kahveyi içine alarak üsteki pota geçiyor orada ısı daha düşük tekrar sıvılaşıyor.
Kahvenin tüm rahiası içinde tutuyor.
Bizim evdekiler meraklı yoksa ben “kahve işte.......” diyen türdenim bana göre farkı pek az diğerlerinden...
Ama çok bilmiş arkadaşlarıma kalırsa Chemex ten sonra en iyi kahve yöntemi bu coffe pot ile yapılan

Bu arada kahveyi bizim gibi yani çorba gibi pişiren pek yok....
Bizimki basit yöntem at suyun içine kaynat....
Al sana Türk Kahvesi




Başlık: Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
Gönderen: İsmail Şandan - 21 Ocak 2018, 20:38:11
Çok abartılı.
16 yıl önce su ısıtmak amacıyla kurduk paneli eve. Mart ayından Kasım'a kadar yürür gider, panelleri değiştirmedik.
Teknede Boyler için panel kurmadım. Eğer gün içinde 30 dakika motor çalıştırırsanız hamamdakinden azıcık daha sıcak suyunuz olur.
Panel verimliliğini arttıran da regülatördür. Paneller yalnızca buzdolabını beslemez, akülerinizi de besler. BU nedenle yarayışlı şeylerdir. Regülatörünüzü iyi seçmeniz lazım; MPPT almanız gerekiyor. Düşük watt yüksek volt için.

Paneller için en az iki regülatör gerektiğini kim söyledi bilmiyorum. Bende bir tane var ve gayet iyi iş görüyor, Panel sistemini de bir ağabeyle beraber kurduk.

İnvertör aküden alır enerjisini bildiğim kadarıyla. Buzdolabım invertörden değil, akülerden besleniyor. 12 volt ile yani. Bu durumda beslemem gereken şey akülerim. Panelim bu işe yarıyor. Şu an, panellerim düşük enerji  üretiyor. Toplam 160 watt. 80*2. Bir arkadaşımdan aldım. Hesaplamalarıma, başka arkadaşlarımın deneyimlerine göre  bunları 150*2 yaparsam, sahici anlamda uzun süreli çözüm üretmiş oluyorum.
Paneller o denli önemlidir ki, akülerinizi beslediği için, uzun süreli yelken seyirlerinde de otopilotunuzun, diğer elektroniklerinizin devreden çıkmasını da engeller.
Bir defasında Kaş'tan Ceneviz lİmanına tamamen yelken ile gelmiştik.(65 mil) Ertesi gün yola çıktığımızda Nemeçek(Otopilot) çalışmıyordu. Ne zaman aküler bir güzel motorla doldu, o zaman çalışmaya başladı.

Ortaokul yıllarında elektrikçide çıraklık yaptığım için az çok +- nedir biliyorum.

Panellerin bu denli hızlı aşındığına inanmıyorum. Meğer ki sistem donmasın, soğuk panelleri çatlatmasın. Mesela sizin İstanbulunuzda nadir yıllar dışında panellerin zarar göreceğini düşünmüyorum. Bizim burada ise neredeyse mucize soğuktan zarar görmesi.

Eğer merak ediyorsanız, Masal'da 330 amper servis +60 amper motor aküsü var. 60 amper de başpervanesi için ayrı akü. Doğru yatırım yaparsanız, konfora yönelik herşey ucuz olabilir.

Burada yaptığım hata marin akü almamak oldu. Böyle olunca starter'da ürettiği enerji yüksek ama uzun kullanımda ürettiği enerji düşük oldu. Yani otomobil aküleri-ustalar daha iyi bilir, ben bildiğimi diyeyim- enerjisini dibine kadar kullanmıyor, daha çok başlangıçta yüksek enerji üretiyor. Marin aküler ise-bildiğim kadarıyla- sürekli olarak aynı düzeyde enerji üretiyorlar.
Şimdikilerin ömürleri bitince marin akü alacağım. Doğru bir tercih yaparsam en az 4 yıl kullanabileceğimi düşünüyorum.

Bunları izleyen monitör sistemi almadım. Yalnızca genel aküleri ölçen bir göstergem var ve fazlasıyla yetiyor.  Panelin var diye bunları almak zorunda değilsin. Kim dediyse abartmış. Olmazsa olmaz değil. Olmadığı zaman hayatta bir şey kaybetmiyorsun.

Hasılı, teknemde varolan buzdolabını ve diğer elektronikleri uzun seyirlere başladıktan sonra beslemek için yaptığım sistemden gayet memnunum.

5 yıl sonra ömrünün bittiğini varsayalım. Orta kalite 150*2 watt bir panel 750 lira filan. Uzun süreli-6-8 saat yelken seyri yapın bakalım, telsizinde Low Battery uyarısını görüyor musunuz görmüyor musunuz?

Bana efelik yapabilirsiniz, her şeyi söyleyebilirsiniz, trim budur, şu şudur diyebilirsiniz, hiç gocunmam. Ama Allah aşkına , yılda en az 1300 mil yol yapıyor, bir ay koylarda kalıyorum. İhtiyaçlarımı biliyorum. Öcal abinin her yerli olması gibi olacak ama daha 12 yaşında bir panel üreticisinde çalıştım ben ve 10 yaşından beri güneş paneli nedir ne değildir biliyorum. Gidin bunları soğuk, bütün kanalların donduğu memleket insanlarına anlatın.

Biz-Sizler bile- Akdeniz'de seyir yapıyoruz. Kuzeyli denizcilerin doğruları bizim doğrularımız olamaz.
Bülent Reisim düşüncelerinize aynen katılıyorum.2008 yılından beri kullandığım 175 w panellerime 2016 da 200 w daha ilave ettim.360 amp 5 adet sulu bakımsız aküyü rahat besliyor.Regülatörümde Steca 2020 amper.MPPT degil.
5 yılda bir akü alıyorum.Alternatörümde 55 amper.Yaz boyunca (4-5 ay) hic bir zaman kara elektriğine gerek kalmadan alargada kalıyorum.Marin akü ile daha uzun bir zaman aküler yorulmadan kalınabilir diye düşünüyorum.

LG-H815 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi