Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Vallahi değmez billahi değmez..

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#135: 19 Ocak 2018, 08:39:33
Bu arada ben buz dolabına karşı değilim ki. Karşı olduğum fayda maliyet açısından bakıldığında buzdolabının teknede çok maliyetli olduğu.. BUz dolabı neredeyse tüm standart cihazlardan fazla enerji tüketiyor neredeyse.. Bimini üstü , panel doluyor, ya da taşıyıcı çelik sistemler ile iş bir başlıyor .. Aküler , kablolar,  derken iş acayip karmaşıklaşıyor ve pahalılaşıyor.

Bana göre hepsi ayrı problem kaynağı.. Farkında değilsiniz ama esas tembel benim.. Bu sistemin her yıl problem çıkarma olasılığı yüksek.  Motoryat için çok uygun sistemler aslında..

 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 989
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#136: 19 Ocak 2018, 09:12:25
:)

Ben somut örneklerden gideyim..

Buz dolabına ne koyuyorsunuz?  Tereyağ..? olabilir.. ama zeytinyağ daha sağlıklı bir alternatif.. Zeytinyağını buz dolabina koymanıza gerek yok.

Bal? reçel? marmelat?  buz dolabına gerek yok..

Kavurma sevmeyeniniz var mı ? içinde katkı olmayan tek et mamülü. Pastırma , salam , sucuk ve sosis.. hepsinin içinde koruyucu var.. Kavurma da yok.. Kavurmayı buz dolabına koymaya gerek yok.

Kıyma? kavurun koyun kavanoza .. yine buz dolabına gerek yok

Buz dolabına gerek yok.. deneyin göreceksiniz..




Klasik buzdolabı bunadamı hayır 😎




Burak ahşap olanından yokmu :)
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#137: 19 Ocak 2018, 11:10:06
Burak ahşap olanından yokmu :)

Araya gireyim.
Olmaz mı ?

Tekne için bu,



Ev için bu,

  • IP logged

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#138: 19 Ocak 2018, 11:21:10
Buzdolabına gerek yok, hatta sık sık alışverişe bile gerek yok. Protein için bir sürü konserve çeşidi var, isteyen de kavurma, sucuk, pastırma vs alır. Kıymayı veya eti kavurup kavanozlar içinde düdüklüde kaynatırsınız, al sana et konserve. Düdüklüden korkarım derseniz normal tencerede kaynatın, bütün yaz kullanılabilir. Hemen hemen bütün deniz yosunları yenebilir. Fasülye, nohut gibi taneli gıdaları, bir şişe içinde hergün ıslatıp suyunu süzerek, filizlendirebilirsiniz, al sana taze sebze. Biraz arpa filizlendirip, kavurup sulandırıp biranızı ble yaparsınız, soğutmanız olmadığına göre "bottom fermented" değil" "top fermented" olur. Ekmek seviyorsanız biraz un, biraz su, biraz maya, doğru fırına, yoksa tencere veya tavada ocağın üstüne.... Balık aklınıza gelebilir ama onu unutun, denizde kalmadı ki...   Zaten yelkenle gidiyorsunuz, sık mazot almaya da gerek yok. İçme suyunu biraz fazla tutmak gerekir.. Böyle de yaşanır mı? diye soruyorsanız, bir buzdolabı alıverin...
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#139: 20 Ocak 2018, 00:38:29
Bende ikna oldum buzdolabı gereksiz .Derin dondurucu olmalı teknede .
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#140: 20 Ocak 2018, 01:00:26
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 224
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#141: 20 Ocak 2018, 02:11:15
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?


  • IP logged
Bazıları oturur ve hayatı seyreder; bazıları denize açılır ve hayat onları seyreder!  M/Y HIZ

S

Serdar Çırak

Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#142: 20 Ocak 2018, 07:52:47
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?






Hahaaaa.. iyiymiş..:)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#143: 20 Ocak 2018, 09:13:25
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)

Çocuk kesin Kayserilidir..
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 989
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#144: 20 Ocak 2018, 10:57:44
:)


Karatay Bas bas bağırıyor ekmek yemeyin şekerin ta kendisi diye.. Ne diyor ..? Ceviz, fındık, fıstık yiyin diyor.. Buz dolabında mı saklıyorsunuz fındığı fıstığı..?



Aynı düşüncedeyiz :) :)
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#145: 20 Ocak 2018, 13:23:22
Ben lisede iken tanıdığım bir çocuk vardı ve lisenin havalı kızlarından birisi için çok negatif konuşmalar yapardı hep.
Şimdi o kızla evli .
Meğerse kendinden daha çekici olduğunu düşündüğü gençlere kızla ilgilenmesinler diye konuşurmuş bunları , seneler sonra itiraf etti.
Nereden aklıma geldiyse. :)

Çocuk kesin Kayserilidir..

Yerlisi . :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#146: 20 Ocak 2018, 20:50:38
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..






  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#147: 20 Ocak 2018, 21:00:14
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..








Tayomar'da kahve içtiğimden biliyorum bu sefer abartmıyor Ersin.Canım kahve çekti şimdi .
  • IP logged

  • *
  • İleti: 224
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#148: 21 Ocak 2018, 12:05:27
Sıcak suyu teknenizdeki çaydanlıkla ocakta ısıtırsınız, bir fincanın içine bir kaşık hazır kahve koyarsınız. Kaynamış suyu fincana boşaltırsınız, isterseniz bir miktar krema eklersiniz, bu bile zor geliyor ise üçü bir arada kahvelerden alırsınız. Şekerini bile size sormadan atmış adamlar. Kaynar suyu boşaltırsınız.... hoop! kahveniz hazır.

Ya da ..

Dedenizin her akşam yemeğinden sonra , anneannem ve annemler sofra toplarken  yaptığı gibi pirinç kahve değirmenine kavrulmuş kahve tanelerini dökersiniz. Kol kuvveti ile iki üç dakika değirmende kahveleri öğütürsünüz. Siz öğütürken müthiş çifte kavrulmuş kahvenin kokusu burnunuza gelmeye başlar . Kolunuz yorulur, bir iki dakika soluklanırsınız. O sırada daha bir kahve kokusunu hissedersiniz. Haznesinde yeteri kadar kahve birikince, özenle açarsınız değirmenin haznesini.

Sonra alkol ocağının üzerine , pirinç , içi kalaylı göbekli denilen  ağzı dar, kahveci cezvesini yerleştirirsiniz. Ağır ateşte beş dakika boyunca kahveniz ağır ağır pişer.. Üzerinde kahverengi köpüğü oluşur . Tam kaynamadan önce alırsınız ateşten. Porselen ya da soğumasın diye paslanmaz çelikten termoslu  fincana özenle doldurursunuz. Hele akşamüstü saatleri ise dibine biraz konyak ya da viski koyarsınız.. Dökülürken kahve kokusu artık buram buram gelmektedir. Neredeyse bütün tekne kahve kokmuştur.  Önden biraz su içersiniz. Genziniz ve diliniz temizlensin, kahveyi daha iyi hissedin diye. Sonra ilk yudumunuzu alırsınız taptaze çekilmiş kahvenizden.

Tayo MAr da kahve böyle içilir.  Ama tercihlere saygılı olunduğundan bu keyiften anlamayanlar için üçü bir arada da bulunur ..

İlki kolay ve pratiktir. Lezzetlidir de belki .. Ancak ikincisi hem lezzetlidir hem de değerlidir. Kahve ile birlikte emeğiniz de vardır ..


Öncelikle tekneye böyle bir makina alınır. Sonra içine su ve kahve koyup fişi takılır. Havuzluğa geçilir makine kahveyi yaparken teknenin içine mis gibi kahve kokusu yayıyılır. Sonrada afiyetle içilir.
Ersin reisin kahve yapımını yazması bile 20 satır benimki 2 satır. Yaşasın elektrikli aletler, yaşasın tembellik..  ;D 8) ;D
  • IP logged
Bazıları oturur ve hayatı seyreder; bazıları denize açılır ve hayat onları seyreder!  M/Y HIZ

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Ynt: Vallahi değmez billahi değmez..
#149: 21 Ocak 2018, 12:34:55
Kahve Osmanlı'dan Viyana seferinde batıya tanıtılmış ve yayılmıştır. Kahve cezve içinde tercihen kor ve külü içinde yavaşça pişirilir. Suyun kaynamasına müsade edlimez, köpürmeye başladığı anda hazırdır. Kaynamış suyun veya buharın kahveden geçirilerek telvenin dışarıda bırakılması kahvenin suyudur. 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 21 Ocak 2018, 18:53:36 Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu »

 
Yukarı git