Heyamola Hey

Havuzluk => Köşe Yazıları => Konuyu başlatan: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 00:01:30

Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 00:01:30
Yunusun bahsettiği "ilim kendin" bilmektir ifadesinden ilmin insanı bilmek şeklinde anlıyorum.
Bu köşede Türkçede insanı tarif eden sıfatları derlemeye çalışacağım. Amacım bir şey öğretmek değil, zaten haddime de değil. Benimkisi yazılı düşünmek sadece.
İnsan bir şeyi ne kadar iyi hatırlıyorsa , o şeyin kendi zihnindeki görüntüsü o kadar nettir. Unutmaya başladıkça resim gittikçe bulanıklaşır. Benim zihnimde insan yüzünün kaybolması hep kenarlardan başlar. En son sesi aklımdan gider.

Zannımca, insanı unutmak da , onunla ilgili sıfatlarımızın detaylarının kaybolması ile başlıyor.
Sıfatlarımızın anlamı ne kadar genel ise, detay da o kadar kayıp olmakta. Yani insanı unutuyoruz. İnsanı unutmanın sonu maalesef insanın kendinden uzaklaşması ile sonuçlanmakta.
Kendinden uzaklaşan kişi nereye gider ?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 00:16:26
"Kıskanmak"
Kıskanmak ifadesi özellikle bayanların arasında yaygın. Erkekler de ara ara kullanıyor.
Kıskanmak ifadesinin neliğini anlamak için aşağıdaki senaryoya bir bakalım :
Ayşe ailenin tek kızıdır. Annesi, babası ve geri kalan tüm aile Ayşe üzerine titremektedir. Bir gün ailesi Ayşeye mutlu haberi verir. Artık evde tek başına olmak zorunda kalmayacaktır. Yakında kendisine arkadaş olarak bir kardeş gelecektir.  Beklenen gün gelir Ayşenin anne ve babası ellerinde bir bebekle bir gün beliri verir. Ayşe ilk başta mutludur ama bir süre sonra keyfi kaçar. Ya annesi ve babası yeni gelen çocuğu daha çok severse ! Huysuzluk yapmaya başlar. Bu huzursuzluk herkesin zaten bildiği bir şeydir. Peki Ayşe kimi kıskanmaktadır?
Ayşe kardeşini mi kıskanmaktadır ? Yoksa Ayşe anne ve babasını mı kıskanmaktadır?
Çünkü sonuçta şu iki cümleden birisini kuracağız:
A: Ayşe kardeşini anne ve babasından kıskanıyor.
B: Ayşe anne ve babasını kardeşinden kıskanıyor.
 
Siz olsanız durumu yukarıdaki iki cümleden hangisi ile açıklardınız?

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 00:28:04
A)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 00:46:34
Ayşeye sormak lazım.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 00:50:32
Ayşeye sormak lazım.


SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 01:10:29
Gerçekten şaka yapmadım 45 yıl geçti Ablam hala Annemin beni daha çok sevdiğini iddia eder .
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 01:14:16
O halde Burak reisim :ablan anneni senden mi kıskanır, yoksa seni annenden mi kıskanır? Ablanın iddiasını kıskanmaya bağlı bir iddia farz edersek...


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 01:21:39
Ben bir doktora gözükmesini tavsiye ettim.Tabi önce iddiasını neye dayandırdığını somut bir şekilde açıklamasını istedim. Açıklama tutarsız ve mesnetsiz olunca .Doktordan başka bir şey aklıma gelmedi .Baya bir gülmüştük sonunda hala devam etmiyordur herhalde.Küçükken bana yaptığı şeyleri anlatıp benden özür dilemişti karanlık korkum falan meğerse sebebi hep ablammış ne çekmişim haberim yokmuş.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 01:27:07
Soruya başka bir senaryo ekleyelim: Berk ve kız arkadaşı Lale bir kafeye oturmaya gelir.  Otururlarken , kapıdan Lalenin sınıf arkadaşı Firuze girer. Merhabalaşılır. Firuze nezaket icabı masaya davet edilir, oda ne Firuze hiç naz yapmadan daveti kabul eder ve oturur. Gelsin çaylar , edilsin sohbetler derken Firuze sandalyesini gittikçe Berke yaklaştırmakta, konuşurlarken arada onun vücuduna farkında değilmiş gibi dokunmaya, aralarda saçlarını eliyle geriye atmaya başlar. Bu durum Laleyi rahatsız etmektedir. Daha da beteri Firuze ve Berkin ayakları birbirlerini işaret etmektedir. Lalenin kalbine kıskançlık dalga dalga dolmaktadır.
Bu durumda sizce :
A : Lale Firuzeyi Berkten mi kıskanmaktadır?
Yoksa,
B: Lale Berki Firuzeden mi kıskanmaktadır?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 01:31:47
Lale'nin cinsel tercihini biliyor muyuz?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 01:35:19
"Berkin Kız Arkadaşı Lale" bir fikir vermesi lazım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 01:36:18
Bu sefer şaka yapıyorum: Bu anlatım tarzıyla Rtük bizim forumu kapatır.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 01:38:31
"Berkin Kız Arkadaşı Lale" bir fikir vermesi lazım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Tabii ki verdi de.. yanılgıya mahal vermemek için ben yine de sorayım istedim..
O zaman B...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 01:38:39
tercihlere saygılıyız. İnsanın sinesinden geçeni Allah bilir. Biz zahire yani görünene bakarız


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 01:40:25
Lale sıcak çayı Firuze'nin suratına doğru boca edip, saçından şöyle bir tutar, kıvırır.

B)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 01:41:14
Bu sefer şaka yapıyorum: Bu anlatım tarzıyla Rtük bizim forumu kapatır.
Sorumlusu benim 3 gün yorum yapmama cezası falan alabilirim.. Zaten şakayla ciddiyi de anlamadım bu gece...;)

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 01:43:53
Lale sıcak çayı Firuze'nin suratına doğru boca edip, saçından şöyle bir tutar, kıvırır.

B)
Lale bizim Bahçe Mahallesinden galiba..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 01:47:45
Ben Lale Doktora gitmeli diyorum .Son kararım.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Eyüp Oğan - 19 Eylül 2017, 09:14:56
1.soruya cevap; A: Ayşe kardeşini anne ve babasından kıskanıyor.
2.soruya cevap; A : Lale Firuzeyi Berkten mi kıskanmaktadır?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 14:19:08
Bence ;
1-B
2-B
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Dilek Ergül - 19 Eylül 2017, 16:07:06
Nuri bey benim sizi yanlış anlıyor ihtimalim olabilir. Sizin de beni muhtemelen.. Umuyorum bir gün yüzyüze tanışma ve bazı konuları konuşma fırsatımız olur.

Ben aşağıda ki örnekten rahatsızım. Kadınlar üzerinden bu şekilde örneklendirme yapılması.. Başlık ile örnek arasında ki anlamsal birlikteliği bulamadım.. Ve elbette denicilik konuşulan bir yerde felsefi ve edebi her konu konuşulacak ise en yakın zamanda Edgar Poe şiirlerini tartışmaya açmak istiyorum..

Kıskançlıktan karısını öldüren adam acaba ne gibi travmalar getiriyor olabilir..

Kendinden ayrılmak isteyen nişanlısını dilim dilim doğrayan adam mesela acaba sıfatı ne olmalıdır..


Gibi örneklerde verilebilir..


Kusura bakmayın, bu Dünya'yı bir gün kadın elbiseleri ile yaşasanız ( bu size değil genele) ne demek istediğimi ve neyin savaşını verdiğimi anlarsınız siz hepiniz..


Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 16:27:16
Dilek hanım, burada kıskanan kadın, kıskanılan erkek zaten. Sanırım bir yanlış anlama var. İnşallah bir gün tanışırız. Selamlar


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 16:27:47
Dilek bence yanlış anlamışsın, soru-(sıfata yönelik soru) tamamen farklı bir yöne evrilecek gibi duruyor. Bence tepki vermeden önce Nuri Reis'in konuyu nasıl yönlendireceğini görelim. Sonra diyeceklerimiz olursa söyleyelim.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Dilek Ergül - 19 Eylül 2017, 16:57:09
Dilek bence yanlış anlamışsın, soru-(sıfata yönelik soru) tamamen farklı bir yöne evrilecek gibi duruyor. Bence tepki vermeden önce Nuri Reis'in konuyu nasıl yönlendireceğini görelim. Sonra diyeceklerimiz olursa söyleyelim.
Tam tersi Bülent hiç bir yanlış anlamam yok..

Nuri Bey; aynen yazdığınız gibi anlamışım gayet doğru.. Kıskanan kadın kıskanılan erkek..

Zaten ben de buna karşıyım. Benim yazdığımı bence sizler yanlış anlamışsınız.

Örneği değiştirin öyleyse.. Kıskanan erkek kıskanılan kadın olsun..

Neden kıskançlık kadınların tekeline bırakıldı.. Kıskanınca kadınların namusuna kadar laf eden erkeklerin sıfatlarını da konuşabiliriz mesela..

Burada eğer saygı çerçevesinde fikirlerimi söyleyemeyeceksem nerede söyleyeceğim? Saygısızlığım var mı?

Konuya gelince ''Denize'' çıkmayacak belli..

Ben Poe şiirleri diye konu başlatıyorum o halde..  ;D ;D
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 16:57:24
Kıskançlık konulu videolar

Bu videodaki bebişle farklı coğrafya ve dillere sahibiz

https://youtu.be/kk1PbTsGRns

Bunlar bizden

https://youtu.be/HC__3ig3VCc

https://youtu.be/-6e-IFSzKUk







Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 17:00:27


Konuya gelince ''Denize'' çıkmayacak belli..

Ben Poe şiirleri diye konu başlatıyorum o halde..  ;D ;D
Zevkle okuruz Dilek hanım.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Dilek Ergül - 19 Eylül 2017, 17:08:07


Konuya gelince ''Denize'' çıkmayacak belli..

Ben Poe şiirleri diye konu başlatıyorum o halde..  ;D ;D
Zevkle okuruz Dilek hanım.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Muhakkak.. Edebiyat sever biri olduğunuzu biliyorum..

Ama nedense sizi daha sıkı bir düşünsel rakip olarak görmekteydim. Daha derin yazabilecekken.. sanıyorum yanıldım..

Bu nedenle özür dilerim Nuri Bey. Konuya kadınlar ve kıskançlık üzerinden devam..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 17:15:26
Nuri Reis sorularin doğru yanıtı nedir ?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 17:15:46
Üniversitede İngilizce Edebiyat okurken, alacağımız Filolog diploması ülkede bir işe yaramayacak diye ileride öğretmen olalım diye pedogojik formasyon kursu aldık. Eğitim fakültesinde dört dönem. Oradaki hocamız -yaşıyorsa Allah selamet versin, ölmüş ise rahmet etsin-  nuri bey dedi: "İnsan bir el gibidir. Elimizde beş parmak vardır. Her bir parmak farklı uzunluktadır. Eğer kişi , işaret parmağı ile serçe parmağı aynı boyda değil diye üzülür ise yapacak bir şey yok elimiz öyledir. Eğer illa aynı boyda olsun diye işaret parmağını serçe parmağı hizasına gelecek şekilde keserse el el olmaktan çıkar. O halde ne yapmalıyız? Yapmamız gereken şey şu: bütün parmakları olduğu gibi kabul edip her birisini kendi görevinde kabul edeceğiz. Ağacı da elimizle dikeriz, cinayeti de elimizle işleriz. Her ikisini de elimize yaptıran şey bizim irademizdir. "
Bu örneği verirken yüzündeki ifadeden tutun da üzerindeki kıyafete kadar her şey zihnimde son derece belirgin. İsmini hatırlamıyorum sadece. İsim hafızam oldum olası kötü olmuştur. Bazen gündelik konuştuğum kişilerin bile ismi bazen bir anda aklıma gelmez.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 17:23:11
Üniversitede İngilizce Edebiyat okurken, alacağımız Filolog diploması ülkede bir işe yaramayacak diye ileride öğretmen olalım diye pedogojik formasyon kursu aldık. Eğitim fakültesinde dört dönem. Oradaki hocamız -yaşıyorsa Allah selamet versin, ölmüş ise rahmet etsin-  nuri bey dedi: "İnsan bir el gibidir. Elimizde beş parmak vardır. Her bir parmak farklı uzunluktadır. Eğer kişi , işaret parmağı ile serçe parmağı aynı boyda değil diye üzülür ise yapacak bir şey yok elimiz öyledir. Eğer illa aynı boyda olsun diye işaret parmağını serçe parmağı hizasına gelecek şekilde keserse el el olmaktan çıkar. O halde ne yapmalıyız? Yapmamız gereken şey şu: bütün parmakları olduğu gibi kabul edip her birisini kendi görevinde kabul edeceğiz. Ağacı da elimizle dikeriz, cinayeti de elimizle işleriz. Her ikisini de elimize yaptıran şey bizim irademizdir. "
Bu örneği verirken yüzündeki ifadeden tutun da üzerindeki kıyafete kadar her şey zihnimde son derece belirgin. İsmini hatırlamıyorum sadece. İsim hafızam oldum olası kötü olmuştur. Bazen gündelik konuştuğum kişilerin bile ismi bazen bir anda aklıma gelmez.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

İnsanda var olanı inkar etmemiştir bizim dilimizi tasarlayan atalarımız. Onun yerine doğru kullanım ile yanlış kullanım şekillerine ayrı ayrı adlandırmışlardır. Serçe parmağına serçe parmağı, işaret parmağına işaret parmağı der. Uzun serçe parmağı ya da kısa işaret parmağı değil.
Bu bizim dilimizin namusudur. Kısmen .benim de yaptığım namusumuza sahip çıkmaktır.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 17:41:46
Konuştuğumuz konu Duygular üzerine Kıskançlık olumsuz bir duygudur tedavisi bu duygunun yerine tersini olumlu duyguyu koymayı gerektirir. Doktor tavsiyemde ısrarcıyım .Kıskançlığı yok edecek olumlu duygu sizce nedir .(Nefret-Sevgi) gibi.(İntikam-Bağışlama)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 17:52:14
Kıskanmak kavramını sadece kişisel tecrübelere hapis etmeyelim Burak reis.
Videoları izlerseniz ne demek istediğim daha net anlaşılır.
İnsan ile ilgili sıfatlardan bahsederken bazen, hoşumuza gitmeyen şeyleri okuyabiliriz. Bir şey hoşumuza gitmiyor diye adlandırmayarak yok kabul edemeyiz. Veya bir şey bizim hoşumuza gidiyor diye herkes illa onu söylesin de diyemeyiz.
Ben burada insanı olduğu gibi görmeye çalışıyorum. Eleştirilecek şey hoşumuza gidiyor gitmiyor değil, hayır bu haslet beşerde yok/ var diye eleştirilebilir.
Konu insana doğruyu yanlışı ahlaki temeller üzerinden öğretmek olursa iş değişir.
Benim uzmanlık alanım o değil. Haddime de değil zaten.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 17:57:19
Kıskançlığın karşıtı yoktur. Bir davranış bozukluğudur. Ancak farkındalığın arttırılması ile kontrol altına alınabilir.
Bazı durumlarda güven, bazı durumlarda özgüven işleri kolaylaştırabilir.
Her iki yönlü fazlası tedavi gerektirir.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 18:01:42
Kıskanmak kavramını sadece kişisel tecrübelere hapis etmeyelim Burak reis.
Videoları izlerseniz ne demek istediğim daha net anlaşılır.
İnsan ile ilgili sıfatlardan bahsederken bazen, hoşumuza gitmeyen şeyleri okuyabiliriz. Bir şey hoşumuza gitmiyor diye adlandırmayarak yok kabul edemeyiz. Veya bir şey bizim hoşumuza gidiyor diye herkes illa onu söylesin de diyemeyiz.
Ben burada insanı olduğu gibi görmeye çalışıyorum. Eleştirilecek şey hoşumuza gidiyor gitmiyor değil, hayır bu haslet beşerde yok/ var diye eleştirilebilir.
Konu insana doğruyu yanlışı ahlaki temeller üzerinden öğretmek olursa iş değişir.
Benim uzmanlık alanım o değil. Haddime de değil zaten.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ne yazdığımı bir daha okuyun lütfen.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 18:03:45
Kıskançlığın karşıtı yoktur. Bir davranış bozukluğudur. Ancak farkındalığın arttırılması ile kontrol altına alınabilir.
Bazı durumlarda güven, bazı durumlarda özgüven işleri kolaylaştırabilir.
Her iki yönlü fazlası tedavi gerektirir.

Kıskançlığın olumlu duygusu vardır Bebeklerde davranış bozukluğu niye olsunki.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 18:07:44
Kıskançlığın, yok olmamış ilkel bir duygu olduğu söylenir. 1,5 ile 3 yaş arasında ortaya çıkmaya başladığı ve hayatımız ilerledikçe geliştiği ve belli bir yaş ve olgunluğa ulaşmakla mümkün olan en az noktaya gerilediğini okumuştum. Davranış bozukluğu denmesinin sebebi bunu bir hastalık sınıfına koyulmamasının daha doğru olacağı.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 18:10:52
Kıskanmak ile ilgili şairlerin ne dediğine bakalım:
Nogay Türkçesinden:
Yüreklerge ses berip
Köz yastı kızganmaslar

Yüreklerden ses verip
Göz yaşlarını kıskanmazlar

Türkiye Türkçesinden:
Neşet Ertaş
"Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım"

https://youtu.be/nuIQNN94MQI
Yukarıdaki ifadeye bakarsak
Her iki soruda da yanıtlar B dir
Yani kişi sahiplendiği veya sahip olduğu şeyi bir başkası ile paylaşmak istememe durumuna kıskanma denir.
Nogay Türkçesinde , göz yaşının sahipleri , kendilerine ait o yaşları diğerleri için dökerler.
Neşet Ertaş ise Mühür gözlü olarak adlandırdığı sevdiğini bir başkası ile paylaşmak istemez.
Kıskanma için bakılacak şey, vermek veya paylaşmak istemediğimiz şey ya zaten göz yaşımız gibi bize aittir, ya da sevdiğimiz gibi sahiplendiğimiz şeydir.
Peki bize ait olmayan, ve zaten sahibi olan şey için ne deriz?



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 18:13:49
Allah sahibine bağışlasın  ;D

Soruları bilenlere hopkek var mı sizde ?  :P
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 18:14:34
Allah sahibine bağışlasın  ;D

Soruları bilenlere hopkek var mı sizde ?  :P



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 18:19:48
Kıskançlığın karşıt olumlu duygusu İlham'dır. Buradaki anlamı  Kalbinize doğan VE kalbinizle düşünmektir. Bende sizin bu konuyu neden actığınızı sorayım kimin kimi kıskanacağınımı bulmaya çalışıyoruz yoksa bu duygunun yanlışlığınımı.Söyleyin bilelim?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 18:24:15
Kıskanmak kavramını sadece kişisel tecrübelere hapis etmeyelim Burak reis.
Videoları izlerseniz ne demek istediğim daha net anlaşılır.
İnsan ile ilgili sıfatlardan bahsederken bazen, hoşumuza gitmeyen şeyleri okuyabiliriz. Bir şey hoşumuza gitmiyor diye adlandırmayarak yok kabul edemeyiz. Veya bir şey bizim hoşumuza gidiyor diye herkes illa onu söylesin de diyemeyiz.
Ben burada insanı olduğu gibi görmeye çalışıyorum. Eleştirilecek şey hoşumuza gidiyor gitmiyor değil, hayır bu haslet beşerde yok/ var diye eleştirilebilir.
Konu insana doğruyu yanlışı ahlaki temeller üzerinden öğretmek olursa iş değişir.
Benim uzmanlık alanım o değil. Haddime de değil zaten.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ne yazdığımı bir daha okuyun lütfen.
Burak reisim, yazdıklarımı önceden planlayıp yazmıyorum ben. Maksat muhabbet etmek, bu arada içi dolu olsun. Muhabbet kavramı Türkçede iki insanın birbirine olan sevgisidir. Yani konuşmamız aramızdaki sevgiyi arttırsın diye konuşuyorum. Konuşma karşılıklı olan duyguları erozyona uğratacak şekilde gelişir ve sesler yükselirse o münakaşa olur ve sonuç sevgi yerine düşmanlık olur. Benim kimseye husumetim yani düşmanlığım yok. Yazdıklarıma zannın güzeli ile bakmanızı rica ederim. Hüsnü zan, yüzleri görmediğimiz , ses tonunu işitmediğimiz yerde en kolay ve muhabbeti arttırıcı yol. Bazıları bunu , burada demiyorum, istismar edebilir. Yani bizim karşımızdakine güzel zan ile yaklaşmamız istismar edilebilir. Kötü davranış en çok istismarcıya zarar verir. Selamlar


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 18:27:56
Benim size yazdığımdan bunumu anlıyorsunuz.İnanılır gibi değil.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 18:28:24
Benim size yazdığımdan bunumu anlıyorsunuz.İnanılır gibi değil.
Peki


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 18:29:13
Benim algı ayarlarım doğru lütfen algı ayarlarımla oynamayın.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 18:51:03
Kıskanmak ile ilgili şairlerin ne dediğine bakalım:
Nogay Türkçesinden:
Yüreklerge ses berip
Köz yastı kızganmaslar

Yüreklerden ses verip
Göz yaşlarını kıskanmazlar

Türkiye Türkçesinden:
Neşet Ertaş
"Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım"

https://youtu.be/nuIQNN94MQI
Yukarıdaki ifadeye bakarsak
Her iki soruda da yanıtlar B dir
Yani kişi sahiplendiği veya sahip olduğu şeyi bir başkası ile paylaşmak istememe durumuna kıskanma denir.
Nogay Türkçesinde , göz yaşının sahipleri , kendilerine ait o yaşları diğerleri için dökerler.
Neşet Ertaş ise Mühür gözlü olarak adlandırdığı sevdiğini bir başkası ile paylaşmak istemez.
Kıskanma için bakılacak şey, vermek veya paylaşmak istemediğimiz şey ya zaten göz yaşımız gibi bize aittir, ya da sevdiğimiz gibi sahiplendiğimiz şeydir.
Peki bize ait olmayan, ve zaten sahibi olan şey için ne deriz?



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Konuyu mecrasına taşıyalım:
Kıskanmak için , o şey ya zaten bizimdir, ya da sahiplenmişizdir.
Peki Türkçede bizim olmayan veya bir başkasında olanı  , bizde de olmasını istemeye ne deriz acaba?
Öyle bir durumda "imreniriz"
İmrenmek iyidir. Güzeli teyid etmiş oluruz. İmrenilenin hoşuna gider. Yaptığı seçim cemiyetince arzu edilir olduğunu anlamıştır.
Kıskanmak tek başına iyi ya da kötü değildir. Aynen işaret parmağı tek başına kötü olmadığı gibi. İşaret parmağı ile birisinin gözüne kaçan şeyi çıkarabiliriz, iyilik ederiz. Birisinin gözünü çıkarabiliriz, kötülük ederiz.
Her iki durumada kararı veren kendi irademizdir. Sorumluluk bizdedir.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 19:01:40
Sizin gibi düşünmüyorum Bunu demem sizin için bir sorunmu ?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 19:02:58

Kıskanmak için , o şey ya zaten bizimdir, ya da sahiplenmişizdir.



Şart mıdır ?
Örneğin Kıskançlığın bir tanımı şöyle der ; Kıskançlık, bir başkasında olan maddi ya da manevi bir değerin kişinin kendisinde olmamasından veya kıyaslama yaparak kendisinden/kendisininkinden daha iyi olduğu kanısına varması ya da mevcut olanı daha iyi olana kaptırma korkusu olarak tanımlanabilir.

Bu durumda bizim olma yada sahip olma ön şartı yok.
Bizde olmasını istemeye, eğer hasetle bakıyorsak kıskançlık, eğer hüsn-i niyet ile bakıyorsak imrenmek demek daha doğru değil midir ?
 
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 19:06:19

Kıskanmak için , o şey ya zaten bizimdir, ya da sahiplenmişizdir.



Şart mıdır ?
Örneğin Kıskançlığın bir tanımı şöyle der ; Kıskançlık, bir başkasında olan maddi ya da manevi bir değerin kişinin kendisinde olmamasından veya kıyaslama yaparak kendisinden/kendisininkinden daha iyi olduğu kanısına varması ya da mevcut olanı daha iyi olana kaptırma korkusu olarak tanımlanabilir.

Bu durumda bizim olma yada sahip olma ön şartı yok.
Bizde olmasını istemeye, eğer hasetle bakıyorsak kıskançlık, eğer hüsn-i niyet ile bakıyorsak imrenmek demek daha doğru değil midir ?
Şart mıdır? Değil midir? İnceleyelim: ilk önce tanımı teoriden çıkarıp somutlaştıralım. Cümle içinde nasıl kullanırsınız?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 19:10:05
Mesela ;
Ah, şu Nuri reisde ki saçlar bende olsa var yaa...

Not : Ben saç özürlüyüm. ( kendim için değil valla. Başkaları alınıyor diye söylüyorum. Yoksa dekolte kafa diyebilirsiniz  ;D )
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 19:12:26
Mesela ;
Ah, şu Nuri reisde ki saçlar bende olsa var yaa...

Not : Ben saç özürlüyüm. ( kendim için değil valla. Başkaları alınıyor diye söylüyorum. Yoksa dekolte kafa diyebilirsiniz  ;D )
Neyi kimden kıskanıyoruZ, onu cümle içinde kullanalım?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 19:15:35
Bence imrenmekte çok güzel bir örnek Kıskançlık duygusunun karşıtı olarak.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 19:21:08
Nasıl yani anlamadım ?

Bu bir duygu, açıkça belirtmem gerekmiyor ki. Zaten bu yüzden kıskançlık yada imrenmek tamamen kişilerin tavır ve yaklaşımlarından anlaşılan bir şey.

Eğer cümleyi, "Nuri reisin saçlarını kıskanıyorum" olarak kursaydım, kıskandığımı söylemiş olurdum. Aksi niyet okumak olurdu. Tam da bu yüzden yanlış anlaşılmalar olmasın diye "imrenmek" kelimesinin altını çizerek kullanırız.


Burak reisim, ben karşıt olarak algılamıyorum. Karşıt denildiğinde zıt anlamlı olması gerekir diye düşünüyorum.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 19:22:49
Yani "nuri reisin saçlarını kendimden kıskanıyorum" (iki farklı kişi olacak) şeklinde.
Yukarıdaki cümleyi birde , "nuri reisin saçlarını nuri reisden kıskanıyorum" şeklinde kurabiliriz.
Her ikiside mizana vurulduğunda hata verir.
Örnekleri Türk kaynaklı verirsek tercüme hataları kaynaklı yanlış anlamadan kaçınabiliriz.
Benim tarihten verdiğim örneklerde "A"  kişisi  "xyz" nesnesini "B" kişi ile paylaşmak istemiyor veya vermek istemiyor. Sizin durumdaki A kişisi=? "B" kişisi ve "xyz" nesnelerini belirlersek bağlama uygun bir cümle çıkar. Sonra mantığına bakarız.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 19:24:25
Duyguları negatif ve pozitif olarak düşünürüz Kıskanmak negatif ise imrenmek pozitifdir.

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 19:33:03
Nuri reisin sorusunda kıskançlığın dışında Bülent reisin bardakla su atma tesbiti Hışım duygusudur  bunun pozitif duygusu Sukünettir .Kısaca söylemek istediğim negatif duygularımızı pozitife çevirirsek daha mutlu bir insan olabiliriz. Duygularımızın farkında olmak ve bunları olumlu duygulara çevirmek fark yaratabilir.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 19:40:17
Ne güzel bir muhabbet bu. Devam etsin lütfen
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 19:41:10
Yani "nuri reisin saçlarını kendimden kıskanıyorum" (iki farklı kişi olacak) şeklinde.
Yukarıdaki cümleyi birde , "nuri reisin saçlarını nuri reisden kıskanıyorum" şeklinde kurabiliriz.
Her ikiside mizana vurulduğunda hata verir.
Örnekleri Türk kaynaklı verirsek tercüme hataları kaynaklı yanlış anlamadan kaçınabiliriz.
Benim tarihten verdiğim örneklerde "A"  kişisi  "xyz" nesnesini "B" kişi ile paylaşmak istemiyor veya vermek istemiyor. Sizin durumdaki A kişisi=? "B" kişisi ve "xyz" nesnelerini belirlersek bağlama uygun bir cümle çıkar. Sonra mantığına bakarız.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Nuri reisim, ben bir yemek arası vereyim. Herhalde açlıktan olacak demek istediğinizi anlamıyor yada yanlış anlıyorum.
Öyle ki ;
Hani olur ya, birisi bir diğerine dövüşmeyi öğreteceğini söyler, karşılıklı dururlar, "at bana bir yumruk" der ve diğeri pat diye ters taraftan atar yumruğu. O da dur ama öyle değil, bu taraftan der ya.
Hah, şu an anlamlandıramadığım için, bana böyle geliyor. Bir cümle kurdum için de bir duygu var. Bana ait olmayan ve sahip olmadığım ama kıskançlık duygusu içerebilecek bir örnek.
Dediğiniz bana, sanki belirli bir kalıba sokmak gibi geliyor. Oysa tanım gayet açık. Bize ait olması yada sahip olmamız gerekmiyor.

Burak reisim, düşüncene saygı duymakla beraber, bana karşıt gibi gelmiyor.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 19:43:11
Eyvallah Kaan reis.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 19:49:36
Eyvallah Kaan ve Nuri reis
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 19:49:58
Kıskançlık duygusunun mülkiyet hissi ile bağlantısı? Böyle bir soru makul müdür
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 19:55:59
Kıskançlık duygusunun mülkiyet hissi ile bağlantısı? Böyle bir soru makul müdür
Tam yerindedir...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 19:59:25
Kıskançlık duygusunun mülkiyet hissi ile bağlantısı? Böyle bir soru makul müdür
Makuldür. Aslında onun yanıtı gayet güzel bir şekilde "Enemy at the Gates" filminde verilmiş. Türkiyede "Kapıdaki Düşman" diye gösterime girdi yanlış hatırlamıyorsam.

https://m.sinemalar.com/mobileweb/movieInfo/1023
http://m.imdb.com/title/tt0215750/?ref=m_nv_sr_4



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 20:02:34
Özür diliyorum,
Acıkınca babamı tanımam derler ya. Ben biraz öyleyimdir.  ;D


Burak reisim, neden karşıtmış gibi gelmediğini şöyle açıklamaya çalışayım. Bana göre karşıt her durumda karşısında olmaktır. Olaya göre farklılık göstermemelidir.
Örneğin basit bir karşıtlık alalım. İyi ve Kötü

John için bu işin sonu iyi olacak.
John için bu işin sonu kötü olacak.

Tam bir karşıtlık ve ortada vurgu yapılan "o iş"

Aynı mantıkla gidersek;

John karısını çok kıskanır.
John karısına çok imrenir.

Karşıtlık göremiyorum ve vurgu yapılan John'un karısı

Anlatmak istediğim bu.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 20:03:32
Mülkiyet hissini kesinlikle içermekle birlikte, bütünün sadece bir parçasıdır diye düşünüyorum
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 20:21:20
Mülkiyet hissini kesinlikle içermekle birlikte, bütünün sadece bir parçasıdır diye düşünüyorum
Diğer parçalardan bi kuple verseniz... :)

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 20:22:17
Özür diliyorum,
Acıkınca babamı tanımam derler ya. Ben biraz öyleyimdir.  ;D


Burak reisim, neden karşıtmış gibi gelmediğini şöyle açıklamaya çalışayım. Bana göre karşıt her durumda karşısında olmaktır. Olaya göre farklılık göstermemelidir.
Örneğin basit bir karşıtlık alalım. İyi ve Kötü

John için bu işin sonu iyi olacak.
John için bu işin sonu kötü olacak.

Tam bir karşıtlık ve ortada vurgu yapılan "o iş"

Aynı mantıkla gidersek;

John karısını çok kıskanır.
John karısına çok imrenir.

Karşıtlık göremiyorum ve vurgu yapılan John'un karısı

Anlatmak istediğim bu.

Bence bu dediğiniz konuştuğunuz dilin zenginliğine göre değişir Düşündüğünüz dil her zaman konuştuğunuz dil ile doğru ifade edilemeyebilir.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 20:30:47
Mülkiyet hissini kesinlikle içermekle birlikte, bütünün sadece bir parçasıdır diye düşünüyorum
Diğer parçalardan bi kuple verseniz... :)

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Nuri reisle konuştuğumuz şey.

Mutlaka aitlik yada sahiplik gerekmiyor ki.
Üstelik kişiler üzerinde sahiplik hissi ayrıca konuşulması gereken bir konu.
Hoş ben mülkiyete de karşıyım ama.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 20:32:57

John karısını çok kıskanır.
John karısına çok imrenir.

Karşıtlık göremiyorum ve vurgu yapılan John'un karısı

Anlatmak istediğim bu.
Şimdi Tan reisim ukalalık olarak algılamaz isen verdiğin örnekleri Türkçenin gramer kurallarına göre inceleyelim.
kıskanma eylemi ile kullanılan "karısını" ve imrenme eylemi ile birlikte "karısınına" ifadelerini inceleyelim. Türkçenin gramerinde İngilizcenin grameri kadar iyi değilim. Bu sebeple hatam var ise af ola.
karısını:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+ı : belirtme hali
John karısını kimden kıskanır?- Diğerlerinden.
karısına:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+a: yönelme eki (kimden imrenir sorusu yanlış olur. Kime imrenir? -Karısına.
Yorumu size bırakıyorum.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 20:34:53
Mülkiyet hissini kesinlikle içermekle birlikte, bütünün sadece bir parçasıdır diye düşünüyorum
Diğer parçalardan bi kuple verseniz... :)

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Nuri reisle konuştuğumuz şey.

Mutlaka aitlik yada sahiplik gerekmiyor ki.
Üstelik kişiler üzerinde sahiplik hissi ayrıca konuşulması gereken bir konu.
Hoş ben mülkiyete de karşıyım ama.
Ya aitlik ya da sahiplik ya da aidiyet, sahiplik isteği... başka bir fiil, edim var mı acaba?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 20:41:22

John karısını çok kıskanır.
John karısına çok imrenir.

Karşıtlık göremiyorum ve vurgu yapılan John'un karısı

Anlatmak istediğim bu.


Şimdi Tan reisim ukalalık olarak algılamaz isen verdiğin örnekleri Türkçenin gramer kurallarına göre inceleyelim.
kıskanma eylemi ile kullanılan "karısını" ve imrenme eylemi ile birlikte "karısınına" ifadelerini inceleyelim. Türkçenin gramerinde İngilizcenin grameri kadar iyi değilim. Bu sebeple hatam var ise af ola.
karısını:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+ı : belirtme hali
John karısını kimden kıskanır?- Diğerlerinden.
karısına:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+a: yönelme eki (kimden imrenir sorusu yanlış olur. Kime imrenir? -Karısına.
Yorumu size bırakıyorum.

Ne ukalalığı olur mu öyle şey hiç. Muhabbet ediyoruz, bir şeyler ortaya koymaya çalışıyoruz ne güzel.

Yorumu bana bırakmayın. Söyleyin ki bende bileyim.
Soru ile karşılık vereyim. Kıskançlığın karşıtlığını olmadığını söylüyorum eğer karşıtı imrenmek olsaydı gramer olarakta uyar mıydı ?
Bu durumda karşıtlık olmadığı için uymuyor olabilir mi ?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 20:49:08
Mülkiyet hissini kesinlikle içermekle birlikte, bütünün sadece bir parçasıdır diye düşünüyorum
Diğer parçalardan bi kuple verseniz... :)

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Nuri reisle konuştuğumuz şey.

Mutlaka aitlik yada sahiplik gerekmiyor ki.
Üstelik kişiler üzerinde sahiplik hissi ayrıca konuşulması gereken bir konu.
Hoş ben mülkiyete de karşıyım ama.
Ya aitlik ya da sahiplik ya da aidiyet, sahiplik isteği... başka bir fiil, edim var mı acaba?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Tam tersi duygular, karşındakinin sahip olmaması. Aynı kıskançlık duygusunu barındıran tamamen zıt yönler. Hatta suç'a teşvik edici bir unsurdur diye düşünüyorum.
Mülkiyet hissini tek yönlü ele aldığım için böyle düşünüyor olabilirim.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ahmet Bom - 19 Eylül 2017, 20:56:56
Kıskanmanın karşıtı var mı bilmem ama imrenmenin karşıtı haset olabilir (mi)?
Şöyle biliyorum
İmrenmek: Onda var bende de olsun
Haset duymak: Bende yok onda da olmasın
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 21:12:59

John karısını çok kıskanır.
John karısına çok imrenir.

Karşıtlık göremiyorum ve vurgu yapılan John'un karısı

Anlatmak istediğim bu.


Şimdi Tan reisim ukalalık olarak algılamaz isen verdiğin örnekleri Türkçenin gramer kurallarına göre inceleyelim.
kıskanma eylemi ile kullanılan "karısını" ve imrenme eylemi ile birlikte "karısınına" ifadelerini inceleyelim. Türkçenin gramerinde İngilizcenin grameri kadar iyi değilim. Bu sebeple hatam var ise af ola.
karısını:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+ı : belirtme hali
John karısını kimden kıskanır?- Diğerlerinden.
karısına:
karı: isim
+sı: iyelik / sahiplik eki ( kimin karısı? John'un karısı)
+n: zamir n'si
+a: yönelme eki (kimden imrenir sorusu yanlış olur. Kime imrenir? -Karısına.
Yorumu size bırakıyorum.

Ne ukalalığı olur mu öyle şey hiç. Muhabbet ediyoruz, bir şeyler ortaya koymaya çalışıyoruz ne güzel.

Yorumu bana bırakmayın. Söyleyin ki bende bileyim.
Soru ile karşılık vereyim. Kıskançlığın karşıtlığını olmadığını söylüyorum eğer karşıtı imrenmek olsaydı gramer olarakta uyar mıydı ?
Bu durumda karşıtlık olmadığı için uymuyor olabilir mi ?
Şimdi "Kıskançlık" yani sahiplenme ve paylaşmak istediği videolarda da göründüğü gibi , beşerin sonradan öğrendiği bir şey değil, doğarken yanımızda getirdiğimiz bir şey. Ne demek istediğimi Babanın Anneyi öpmesine ağlayan bebeğin videosu daha iyi anlatacaktır.
Kişi kendi seçimi olmadan yanında getirdiği şeyden sorumlu değildir. Bizim dünya görüşümüze göre böyle.
Şimdi şöyle akıl yürütelim:
Acıkmak bizim tercihimiz değil hasletimizdir. Yani doğduğumuzda bu haslet ile doğarız. Kişi acıktığı için kabahatli sayılabilir mi? Hayır. Ama karnını doyurma seçimleri ile kabahat işleyebilir. Mesala kendi payına düşenden fazla yer, kendi ihtiyacından fazla yer, kendi yaşamını sürdürmesine yetecek miktaradan daha az yer. Bunlar kabahattir.
Acıkmanın zıddı var mıdır? Buraki kasıt, acıkmayı tamamen ortadan kaldıran bir şey var mı? Yok. Yani tok olma aç olmanın zıddıdır. Acıkmanın değil.
Şimdi yukarıdaki analojiyi "kıskanma" haline uygulayalım.
Kişi doğuştan getirdiği hasletlerden dolayı kabahatli olmaz. O zaman kıskandığı için suçlanamaz. Ama kıskanma eylemini nasıl uyguladığından sorumlu olur. Mesela kendine ait ihtiyacından fazla parası vardır ama bir başka ihtiyaç sahibine vermeyi red eder. Bu kişiye cimri denir. Cimrinin zıddı Cömerttir. Kimisi elindeki parayı düşünmeden harcar, savruk deriz gibi.
Gelelim kendi konumuza
Kıskanmak dedik. Bu kendimizde olandı. Başkasında olanı sahip olma isteği ise imrenmek dedik.
Bir de " Haset " var. Bu da başkasındakini istemek ama amacı, yolu ve sonucu imrenmek ile taban tabana zıt.
Toparlayacak olursak şimdiye kadar:
1-"kıskanmak " sahip olduğumuzu korumak üzerine
2- "imrenmek ve hased "  mülkiyeti arttırma üzerine.
İmrenmek gıpta yani saygı ile sonuçlanır. Hased husumet yani düşmanlık ile sonuçlanır. İmrenmek yapıcıdır, hased yıkıcı.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 21:13:42
Kıskanmanın karşıtı var mı bilmem ama imrenmenin karşıtı haset olabilir (mi)?
Şöyle biliyorum
İmrenmek: Onda var bende de olsun
Haset duymak: Bende yok onda da olmasın
Ahmet reis, lafı ağzımdan almışsınız


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 21:20:47
Bu ne yaman çelişki Hased kıskançlık anlamına gelir.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 21:21:55
Burak reis, sözlük ilgili kelimeleri verir. Hased in kıskançlıkla alakası var ama o değil.
O sebeple cümle içinde kullanmak, ve mümkünse geçmişteki bir metinden alıntılamak daha iyidir.

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 21:23:01
Ben Sofistika okuyayım iyi geceler.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 21:28:24
Burak reis, sözlük ilgili kelimeleri verir. Hased in kıskançlıkla alakası var ama o değil.
O sebeple cümle içinde kullanmak, ve mümkünse geçmişteki bir metinden alıntılamak daha iyidir.

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20170919/9f464309267792c0f92d0c06f60528db.jpg)



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Burak Doneray - 19 Eylül 2017, 21:40:04
Tepkim için özür dilerim . Fakat bir fikir ortaya atıldığında önce geliştirilir desteklenir sonra çürütülmeye çalışılır .Tam tersi olunca çok üzülüyorum.Kusura bakmayın.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Murat Erciyes - 19 Eylül 2017, 21:57:52
Konuya geç girenlere yer var mı?

İnsanı tarif eden sıfatlar diye başlamış, hatta "ilim kendin bilmektir" ile başlamış ki, önemli sözdür, Yunus'tan 2000 yıl kadar geriye gider. Ama insanı tarif eden sıfat diye kıskançlık ile başlanır mı yahu? Sevgi var, sevinç var, yüreği ağzına gelmek var, aşk var aşk. İnsanı diğer varlıklardan ayıran güzel sıfatlar o kadar çok ki, kıskançlıkla başlamak... bilemedim?

İlim kindin bilmek ise, kendini bil ise, bu insanı tekamüle sevkeden bir ifade. Tekamül eden bilinç kıskançlık duymaz. Bırak tekamülü, bilinçli dediğimiz kişi de kıskanç olmaz. Verdiğiniz örnekte çocuk kıskançlık duyuyor. Baba, annesine yaklaşıyor diye çocuğu kıskanıyor mu? Olmaz değil mi? Olur da, o babanın yolu çok uzundur, ondan olur. İnsan kendini bilirse, tüm yaradılışı kendinden bilir. Diyeceğim o ki, kıskandığın şey aslında kıskanmana gerek olmayacak kadar senin.


BALIM SY
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 22:03:58
Bu "beşer" ve "insan" konusu beni çok ilgilendirdi ama buradan yazarak yapamam umarım bir gün oturur tartışırız Nuri reisim...

Diğer taraftan, kıskanmak, haset vd. hepsi mülkiyete bağlanıyor gibi...Ya sahip olduğun ya olmak istediğin ya da diğerinde olmasını istemediğin...
Bu beşer ve insan perspektifinden diğer canlılara da bakmak lazım sanırım.. diğer "toplumsal" varlıklara

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 22:07:23
Yer ne demek Murat reisim, hep beraber muhabbet ediyoruz, her daim, herkes dilediği gibi katılabilir.



Kıskançlık: Onda var ben de yok / onda ki bendekinden iyi / bende var kaptırmayayım
İmrenmek: Onda var bende de olsun / benimki de o kadar iyi olsun
Haset duymak: Bende yok onda da olmasın

Bu durumda, kıskanmak sadece sahip olduğumuzu korumak üzerine değil. En başta ki şart mıdır ? sorum için yazdım. "Onda var bende yok" bile yeterlidir sanırım.



Bir de
"Bizim dünya görüşümüze göre böyle" cümlesi çok görece. Aynı görüşe sahip olunmadığında gerçeklerin temelleri farklı mı atılır ?




Ve, kıskançlığın davranış bozukluğu olduğunu söylemiştim, yanlış bir şey söylememiş olmak için şöyle bir bakındım, net'e.
Özetle ;

Öncelikle, Kıskançlığın gerçekten de bir davranış bozukluğu ve sonucunda verilen tepkilerin, tamamen psikolojik semptomlar gösterdiğini söylüyor psikologlar.
Her insanda bulunan bu duygunun, çeşitlilik göstersede evrensel bir tepkime olduğunda hem fikirler.
Bu yüzden de bir karşıt kullanılmıyor çünkü yok.

Kıskançlık, toplum içerisinde kendi tanımlarını bulduğu için anlaşılması farklılık gösteriyor. Örneğin Aşırı kıskançlık ve haset duygular ağır kişilik bozukluğu tanısı altında inceleniyormuş.
Bu da bize kişinin çevreye yada kendisine zarar vermediği durumlarda göz ardı edilebilir olsada bunun davranış bozukluğu olduğu gerçeğini değiştirmediğini söylüyor.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 22:15:38
Yazmayı unutmuşum. Psikologlara göre imrenme, özenme, Kıskançlığın sosyal formu imiş. Yani karşıtı değil, aynı duygunun olumlu ve olumsuz yanları olarak değerlendiriliyormuş.
Haset ise, hastalıklı kısmı.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 22:18:38
Yer ne demek Murat reisim, hep beraber muhabbet ediyoruz, her daim, herkes dilediği gibi katılabilir.



Kıskançlık: Onda var ben de yok / onda ki bendekinden iyi / bende var kaptırmayayım
İmrenmek: Onda var bende de olsun / benimki de o kadar iyi olsun
Haset duymak: Bende yok onda da olmasın

Bu durumda, kıskanmak sadece sahip olduğumuzu korumak üzerine değil. En başta ki şart mıdır ? sorum için yazdım. "Onda var bende yok" bile yeterlidir sanırım.



Bir de
"Bizim dünya görüşümüze göre böyle" cümlesi çok görece. Aynı görüşe sahip olunmadığında gerçeklerin temelleri farklı mı atılır ?




Ve, kıskançlığın davranış bozukluğu olduğunu söylemiştim, yanlış bir şey söylememiş olmak için şöyle bir bakındım, net'e.
Özetle ;

Öncelikle, Kıskançlığın gerçekten de bir davranış bozukluğu ve sonucunda verilen tepkilerin, tamamen psikolojik semptomlar gösterdiğini söylüyor psikologlar.
Her insanda bulunan bu duygunun, çeşitlilik göstersede evrensel bir tepkime olduğunda hem fikirler.
Bu yüzden de bir karşıt kullanılmıyor çünkü yok.

Kıskançlık, toplum içerisinde kendi tanımlarını bulduğu için anlaşılması farklılık gösteriyor. Örneğin Aşırı kıskançlık ve haset duygular ağır kişilik bozukluğu tanısı altında inceleniyormuş.
Bu da bize kişinin çevreye yada kendisine zarar vermediği durumlarda göz ardı edilebilir olsada bunun davranış bozukluğu olduğu gerçeğini değiştirmediğini söylüyor.
Yani, videolardaki çeşitli yaşlardaki üç çocuğun verdiği tepkiler davranış bozukluğumu şimdi Tan reis? Çocuğu olan her ebeveyn bunlara şahit olmuştur. O çocuklar dünyadaki bütün insanlar arasında istisnai 3 kişi değil yani.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 22:27:41
En baştan yazmıştım, bu durum 1,5 ile 3 yaş arasında ortaya çıkmaya başlıyor. Ergenlik öncesi çocuklarda daha fazla ve dışa vurumu aşikar olmakla birlikte yaş ilerledikçe yavaş yavaş oturmaya başlıyor. Her iki yönlü olarak fazlası tedavi gerektirecek hastalık olarak görünüyor.

Şöyle düşünün, bazı testler yapılmıştı. Daha konuşma çağına gelmemiş çocukların isteklerini alamadıklarında bilinçli olarak acı çektirebilme ve cezalandırabilme istekleri üzerine. İstedikleri oyuncak verilmediğinde o masum yavruların ne kadar acımasız olabilecekleri üzerine. Bu hepimizde doğuştan var olan ilkel duygular, sadece zaman içerisinde eğitim ve öğretimle bu duyguları bastırmayı öğreniyoruz, öğrenemez isek, hasta olduğumuza kanaat getiriliyor.


Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 22:33:07
Tabula Rasa ya da her neyse...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 22:44:35
En baştan yazmıştım, bu durum 1,5 ile 3 yaş arasında ortaya çıkmaya başlıyor. Ergenlik öncesi çocuklarda daha fazla ve dışa vurumu aşikar olmakla birlikte yaş ilerledikçe yavaş yavaş oturmaya başlıyor. Her iki yönlü olarak fazlası tedavi gerektirecek hastalık olarak görünüyor.

Şöyle düşünün, bazı testler yapılmıştı. Daha konuşma çağına gelmemiş çocukların isteklerini alamadıklarında bilinçli olarak acı çektirebilme ve cezalandırabilme istekleri üzerine. İstedikleri oyuncak verilmediğinde o masum yavruların ne kadar acımasız olabilecekleri üzerine. Bu hepimizde doğuştan var olan ilkel duygular, sadece zaman içerisinde eğitim ve öğretimle bu duyguları bastırmayı öğreniyoruz, öğrenemez isek, hasta olduğumuza kanaat getiriliyor.
İşte dünya görüşü burada devreye giriyor Tan reisim. Benim dünya görüşüme göre insan doğarken yanında getirdiklerinden dolayı kusurlu değildir. Mesela ağlayan çocuk kesinlikle 1 yaşında değil, evet 1 aylık da değil. Yani çocuk o davranışı öğrenmiş değil. Öte yandan, bir başka dünya görüşünde doğan her bebek yanında ana ve babasının kusurunu getirir. Bu dünya görüşüne sahip insanlar doğuştan gelen bu şeyi bir anomali olarak görüp tedavi etmeye kalkabilir.
Halbuki bizde biraz önce verdiğim el örneğinde olduğu gibi parmakların uzunluğu ve kısalığı bir kusur olarak değil , kendine has hasletler olarak görülür ve onu yok etmek yerine doğru kullanımı üzerinde durulur. Yunus'un dediği gibi zaman içinde "çiğdik pişdik elhamdulillah " dır.

Kıskançlık kavramının tarifini yukarıda yazdığınız şekilde bulabilirsiniz ama o anlamı kullanarak "mühür gözlüm seni elden kıskanırım sakınırım" veya " göz yaşlarını kıskanmazlar" diyemeyiz.
Maalesef günümüzde Türklerin kullandığı kelimeler ile İngilizlerin kurdukları cümleler , Türklerin kullandıkları kelimeler ile Türklerin kullandığı cümlelerden daha yaygın. Burada birisinin Türklerin kurduğu diğerinin Türklerin kurmadığını fark ettiğimiz sürece problem yok. Farketmez isek ortada konuşacak zemin falan kalmıyor ve birbirimiz hakkında hayal kuruyoruz.
Ben tercihimi Türklerin kullandığı kelimeler ile Türklerin kurduğu cümlelerden yana kullanıyorum.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 22:47:17
Bu konu olgunluğa ulaşınca sırada kibir ve gurur var. Katılmak isteyenlerin haberi olsun.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Eylül 2017, 22:56:40
Şu video çok ilgimi çekmişti. 13 dk'lık bir şey. Sonuna kadar izleyiniz. Bu video bile başlı başına bir tartışma konusu.

https://www.youtube.com/watch?v=Z4eGJq0rjw0



"Kıskançlık kavramının tarifini yukarıda yazdığınız şekilde bulabilirsiniz ama o anlamı kullanarak "mühür gözlüm seni elden kıskanırım sakınırım" veya " göz yaşlarını kıskanmazlar" diyemeyiz."

Bir psikolog şöyle diyebilir ;
Kendinde gördüğü yetersizliğin dışa vurumudur. Kendinden daha iyi birisi ile karşılaştığında kaybedeceği korkusu ile kıskanır. Bu yüzden kimseler görmesin diye uğraşır, başkalarından sakınır.

Böyle diyemez miyiz  ::)  ;D ;D ;D
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 22:58:11
At , Avrat , Silah diyim bırakayım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Eylül 2017, 23:30:52
Özcü biri olduğumdan, bütün insanlarda benzer defoların veya hasletlerin olduğuna inanırım. Daha sonra kültürel kodlar, muhakkak kimi şeyleri öne çıkarır veya baskılar diye düşünürüm.

Ama, öte yandan dil, kültürün en önemli göstergesi ve belirleyicisidir. Kıskançlık, kavramsal olarak bütün dillerde benzer nitelikleri taşıdığı halde, sözlü veya yazılı edebiyatta her zaman aynı anlamlara gelmez. Kültürel kodlar devreye girer ve kimi zaman (hatta belki de çoğu kere) çağrışıma dayalı anlamları taşır.  Tabii bunu değerlendirmek için o sözcüklerin/dizelerin folklör olup olmadığının da ayrıca irdelenmesi gerekir.

"Henüz üç yaşında bir kardeşim var seni ondan bile kıskanıyorum" hödüklüğünün yanında  mühür gözlüm ile başlayan dize muazzam bir folklör/edebiyat örneğidir ve mülkiyeti çağrıştırmaz, bana göre.


Bunu usta dilcilerin çevirilerinde görebiliriz.

Şekspir; 66 Sone:

İyi bir dilci  olduğunu sandığım Talat Halman çevirisi ;

Bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam:

Bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor.

İşte kırtıpillerde bir süs, bir giyim kuşam,

İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor,

İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan,

İşte zorla satmışlar kızoğlankız namusu,

İşte gadre uğradı dört başı mamur olan,

İşte kuvvet kör-topal, devrilmiş boyu bosu,

İşte zorba, sanatın ağzına tıkaç tıkmış.

İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle,

İşte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış,

İşte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle;

Bıktım artık dünyadan, ben kalıcı değilim,

Gel gör ki ölüp gitsem yalnız  kalır sevgilim.


Aynı dizeler büyük ozan Can Yücel tarafından şöyle çevrilir;

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,

O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,

Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,

Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,

Doğruya doğru derken eğriye eğri çıkmış adın,

Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e,

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,

Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.


İngilizcesi şu;

Tired with all these for restful death I cry:

As to behold desert a beggar born,

And needy nothing trimmed in jollity,

And purest faith unhappily forsworn,

And gilded honour shamefully misplaced,

And maiden virtue rudely strumpeted,

And right perfection wrongfully disgraced,

And strength by limping sway disabled,

And art made tongue-tied by authority,

And folly, doctor-like, controlling skill,

And simple truth miscalled simplicity,

And captive good attending captain ill;

Tired with all these, from these would be I gone,

Save that, to die, I leave my love alone.



Tabii bu çeviri farkı bir şekilde Nuri Reis'i bir nebze yanlışlar(Kategorik olarak değil), beni bir nebze doğrular. Öz, insanda benzer ise ve kültürel kodlar daha sonra aktarılıyorsa, ortaklaşma bir şekilde bulunabilir.

Ben bir dil içinde olmayı bir hapishaneye sokulmak değil, daha çok bir ortama fırlatılmak olarak görenlerdenim. O nedenle, (dil'in namus olduğu gerçeğini hiç unutmadan) insanların bir şekilde benzer bir duygudaşlığa sahip olabileceğini ve/veya bunu öğrenebileceğini düşünüyorum.

Kısaca görüşlerim bunlardır.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 19 Eylül 2017, 23:31:37
Bu "beşer" ve "insan" konusu beni çok ilgilendirdi ama buradan yazarak yapamam umarım bir gün oturur tartışırız Nuri reisim...

diğer "toplumsal" varlıklara

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Erman reisim, kısmet.
Diğer toplumsal varlıklardan kastınız nedir?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 23:57:57
Bu "beşer" ve "insan" konusu beni çok ilgilendirdi ama buradan yazarak yapamam umarım bir gün oturur tartışırız Nuri reisim...

diğer "toplumsal" varlıklara

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Erman reisim, kısmet.
Diğer toplumsal varlıklardan kastınız nedir?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Ormandaki ağaçlar, güneşi daha fazla gören ulu ağaca ne tepki verirler? Atıyor mudur elindeki kahveyi diğer ağacın suratına? Ne bileyim ya da kurtlar, sırtlanlar, habeş maymunları veya filler.. Alfa erkeği ya da dişisi ne gibi hasetliklerle karşılaşıyordur? Koca yeleli olgun bir aslan ailesini kıskanıyor mudur uzaktan geçen genç yağız aslandan?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 19 Eylül 2017, 23:59:18
Özcü biri olduğumdan, bütün insanlarda benzer defoların veya hasletlerin olduğuna inanırım. Daha sonra kültürel kodlar, muhakkak kimi şeyleri öne çıkarır veya baskılar diye düşünürüm.

Ama, öte yandan dil, kültürün en önemli göstergesi ve belirleyicisidir. Kıskançlık, kavramsal olarak bütün dillerde benzer nitelikleri taşıdığı halde, sözlü veya yazılı edebiyatta her zaman aynı anlamlara gelmez. Kültürel kodlar devreye girer ve kimi zaman (hatta belki de çoğu kere) çağrışıma dayalı anlamları taşır.  Tabii bunu değerlendirmek için o sözcüklerin/dizelerin folklör olup olmadığının da ayrıca irdelenmesi gerekir.

"Henüz üç yaşında bir kardeşim var seni ondan bile kıskanıyorum" hödüklüğünün yanında  mühür gözlüm ile başlayan dize muazzam bir folklör/edebiyat örneğidir ve mülkiyeti çağrıştırmaz, bana göre.


Bunu usta dilcilerin çevirilerinde görebiliriz.

Şekspir; 66 Sone:

İyi bir dilci  olduğunu sandığım Talat Halman çevirisi ;

Bıktım artık dünyadan, bari ölüp kurtulsam:

Bakın, gönlü ganiler sokakta dileniyor.

İşte kırtıpillerde bir süs, bir giyim kuşam,

İşte en temiz inanç kalleşçe çiğneniyor,

İşte utanmazlıkla post kapmış yaldızlı şan,

İşte zorla satmışlar kızoğlankız namusu,

İşte gadre uğradı dört başı mamur olan,

İşte kuvvet kör-topal, devrilmiş boyu bosu,

İşte zorba, sanatın ağzına tıkaç tıkmış.

İşte hüküm sürüyor çılgınlık bilgiçlikle,

İşte en saf gerçeğin adı saflığa çıkmış,

İşte kötü bey olmuş, iyi kötüye köle;

Bıktım artık dünyadan, ben kalıcı değilim,

Gel gör ki ölüp gitsem yalnız  kalır sevgilim.


Aynı dizeler büyük ozan Can Yücel tarafından şöyle çevrilir;

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,

O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,

Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,

Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,

Doğruya doğru derken eğriye eğri çıkmış adın,

Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e,

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,

Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.


İngilizcesi şu;

Tired with all these for restful death I cry:

As to behold desert a beggar born,

And needy nothing trimmed in jollity,

And purest faith unhappily forsworn,

And gilded honour shamefully misplaced,

And maiden virtue rudely strumpeted,

And right perfection wrongfully disgraced,

And strength by limping sway disabled,

And art made tongue-tied by authority,

And folly, doctor-like, controlling skill,

And simple truth miscalled simplicity,

And captive good attending captain ill;

Tired with all these, from these would be I gone,

Save that, to die, I leave my love alone.



Tabii bu çeviri farkı bir şekilde Nuri Reis'i bir nebze yanlışlar(Kategorik olarak değil), beni bir nebze doğrular. Öz, insanda benzer ise ve kültürel kodlar daha sonra aktarılıyorsa, ortaklaşma bir şekilde bulunabilir.

Ben bir dil içinde olmayı bir hapishaneye sokulmak değil, daha çok bir ortama fırlatılmak olarak görenlerdenim. O nedenle, (dil'in namus olduğu gerçeğini hiç unutmadan) insanların bir şekilde benzer bir duygudaşlığa sahip olabileceğini ve/veya bunu öğrenebileceğini düşünüyorum.

Kısaca görüşlerim bunlardır.
Yarın çıktısını alıp üç metnin yanyana koyup  okumam lazım...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 00:07:42
Ben Kaan reisin konuyu getirdiği "iyiyi ve kötüyü öğrenme" kısmından devam ederek dahil olmak isterim. Fikrimce, tüm insanlar hemen hemen aynı kusurlarla (kıskançlık, kibir, bencillik vs.) ile gelir dünyaya. Sebebinin DNA larımıza işlediğimiz, insanoğlunun besin zincirinin en tepesinde binlerce yıldır olmasının yattığını düşünüyorum. "Herşey benim" diyebilmek güç ister. İnsanoğlundan daha güçlü tek varlık eskiden dinazorlarken şimdilerde rakipsiz. Bu "hakim olma" hissinin DNA larımıza işlediğini düşünüyorum. Yani hepimiz kıskanç doğduk ve hala da öyleyiz. Burada, bu forumda yazı yazan reisler zamanında yelkenli tekneleri veya motoryatları sahiplerinden kıskanıp "keşke benim de olsa" demedi mi? Bu imrenmek de olabilir ama hissiyatta istek ve arzu içimizde yer etmiş nihayetinde.

Bu kusurlarımızı ortadan kaldıramıyoruz. Her ne kadar dinlerin öğretilerinin temelinde "iyi insan olmak" yatsa da bu daha çok kusurlarımızı örtmeye sevkediyor bizi. Elbette bunu yapabilmek yine dinlerin öğretilerinin temelinde yatan "çile çekme" yolundan geçiyor... Kendi kusurlarımızla yüzleşebilmek. Bu çok zor bir sınav. Herşeyden önce zeka istiyor. Kusurunun ne olduğunu anlayabilmek ve onu tanıyabilmek. Hatta onun üzerimizdeki kötü etkisini değerleyip sonuçlarının karşımızdaki ve çevremizdeki insanlara yaşattıklarını anlayabilmemiz için empati becerimizi geliştirmek de zeka ister.

Bir diğer ve en önemli gereksinimi de "özgüven" diye düşünüyorum. Ben dost bildiğim insanın kusurumu yüzüme söylemesini isterim. Bunu tercih ederim. Bu beni incitmeyeceği gibi aksine tarafsız bir gözden yansımamı görebilirim. Bu özgüven isteyen bir ihtiyaç. Kimi insan kusuru yüzüne söylenince itiraz edebilir, inkar edebilir hatta negatif refleks de gösterebilir. Bu noktada özgüveni yetersiz kaldığında, insanoğlu o hatasını doğru olarak eline alıp hayatına devam edecektir. Nuri reisin dillendirdiği "çiğlikten" "pişmeye" geçebilmek için bu yıkımla yüzleşmeli, hatamızı kabul edip kendimizi dibe vurup yeniden karakterimizi yapılandırmamız gerekir.

Yine dinlerin öğretilerindeki ermek, nirvanaya ulaşmak, ışık olmak gibi telkinlerin bu yüzleşmelerin ve hataları kabullenmenin son noktası olduğunu düşünüyorum. Psikolojisi, özgüveni, zekası yüksek bireylerin bu kusurlarını örtüp, onların tamamen kaybolmadığını kabullenerek her an otokontrolü ellerinde tutabildikleri fikrindeyim.

Konuya fikrimi katarken konuyu mecrasından çıkartmadığımı umuyorum.

Şu video çok ilgimi çekmişti. 13 dk'lık bir şey. Sonuna kadar izleyiniz. Bu video bile başlı başına bir tartışma konusu.

https://www.youtube.com/watch?v=Z4eGJq0rjw0



"Kıskançlık kavramının tarifini yukarıda yazdığınız şekilde bulabilirsiniz ama o anlamı kullanarak "mühür gözlüm seni elden kıskanırım sakınırım" veya " göz yaşlarını kıskanmazlar" diyemeyiz."

Bir psikolog şöyle diyebilir ;
Kendinde gördüğü yetersizliğin dışa vurumudur. Kendinden daha iyi birisi ile karşılaştığında kaybedeceği korkusu ile kıskanır. Bu yüzden kimseler görmesin diye uğraşır, başkalarından sakınır.

Böyle diyemez miyiz  ::)  ;D ;D ;D
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 20 Eylül 2017, 00:07:51




Tabii bu çeviri farkı bir şekilde Nuri Reis'i bir nebze yanlışlar(Kategorik olarak değil), beni bir nebze doğrular. Öz, insanda benzer ise ve kültürel kodlar daha sonra aktarılıyorsa, ortaklaşma bir şekilde bulunabilir.

Ben bir dil içinde olmayı bir hapishaneye sokulmak değil, daha çok bir ortama fırlatılmak olarak görenlerdenim. O nedenle, (dil'in namus olduğu gerçeğini hiç unutmadan) insanların bir şekilde benzer bir duygudaşlığa sahip olabileceğini ve/veya bunu öğrenebileceğini düşünüyorum.

Kısaca görüşlerim bunlardır.
Bülent reis, özcüden kasıt herkes doğarken aynı ise, hem fikiriz zaten.
Laf lafı açıyor ve konu dallanıp budaklanıyor. Bir kaç gün önce eşya ve onun sınıflandırılaması ile ilgili bir şeyler yazayım dedim forumda bir gönderiyi okurken. Sonra üşendim vazgeçtim.
Şimdi gene lazım oldu yazayım. Zamanın berinde çinde yazılan bir ansiklopedide hayvanları sınıflandırırken aşağıdaki şekilde sınıflandırmışlar.
A) İmparatorunkiler,
B) Mumyalanmış olanlar,
C) Evciller,
D) Meme emen domuzlar,
E) Denizkızları,
F) Masal canavarları,
G) Başıboş köpekler,
H) Bu kategoride yer alanlar,
I)Azgınlar
J) Sayılması mümkün olmayanlar,
K) İncecik bir devetüyü fırçayla resmi yapılanlar,
L) Ve saire,
M) Az önce sürahiyi kıranlar,
N) Uzaktan sineğe benzeyenler.
Bize göre bir anlamı yok ama onlara göre vardır muhakkak.
Her düşünce kendi insanını tanımlar. Bütün inançlar bununla işe başlar. O tanımın üstüne oturtur bütün binasını.
Bu şey Türkçede vardır. Bizim dilimizde ihtiyacımız olan şeyler , mantıklı gördüğümüz usulde sınıflandırılmış. Herkes evrenselin peşinde. Peki evrensel ne ki bulduğumuzu anlayalım, bu evrenseldir bu alt kümedir diyelim. Acıkmak evrenseldir yediklerimiz alt küme. Neşelenmek ihtiyaçtır. Kimisi operaya gider kimisi sıra gecesine. Beni rahatsız eden şey acıkmanın değil pizzanın evrensel olduğunu yutturup lahmacuna küfrettirdiler. Operayı evrensel diye yutturup sıra gecesine gidenleri aşağıladılar. Aynı şey şu an beşeri ilimlerde yapılıyor. Hemde bunu çeşitlilik güzeldir diyenler yapıyor. Bütün kavramaların içi tek bir madde ile dolduruluyor buna evrensellik deniyor. Beni tanım rahatsız etmiyor. Beni rahatsız eden şey , benim kavramlarımın içini formatlamaları. Ortada konuşacak imkan kalmıyor. Kıskançlık diyorsun , adamlar kendilerince bir tarif yapmış "envy" e bizimkisi aynı değil ki! Ama bizim tanım unutulmuş , bizim kullandığımız ses ile onların tanımı yapılmış. Eee hani kültürel çeşitlilik  "diversity" iyiydi.
Türkçe bizde şiirle korunur. O yüzden bir kavramın Türkçesi nedir diye merak edersem Türkülere, şiirlere bakarım.
Yoksa herkes üzümü bilir. Herkes üzüm suyunu bilir. Biz onunla sirke yapmayı tercih etmişiz. Anti septik olarak kullanmışız. Turşu yapmışız. Bu bir tercih meselesi yani.

Bu arada dilci ile şairin meseleyi yansıtışındaki fark, Türkçenin niçin şiirde saklı olduğunun güzel bir örneği olmuş
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 20 Eylül 2017, 00:15:22



"Henüz üç yaşında bir kardeşim var seni ondan bile kıskanıyorum" hödüklüğünün yanında  mühür gözlüm ile başlayan dize muazzam bir folklör/edebiyat örneğidir ve mülkiyeti çağrıştırmaz, bana göre.

"3 yaşında kardeşim var..." hödüklüğüne katılmakla birlikte bence edebi değerinden ayrı olarak her ikisi de mülkiyeti/sahipliği/aidiyeti çağrıştırır. Aradaki tek fark anlam ve biçem zenginliği...
Her fırsatta dile gelen "Yarin yanağından gayrı paylaşmak için her şeyi..." ne yapılan güzelleme gibi...



SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 01:41:17




 Beni rahatsız eden şey acıkmanın değil pizzanın evrensel olduğunu yutturup lahmacuna küfrettirdiler. Operayı evrensel diye yutturup sıra gecesine gidenleri aşağıladılar.
Nuri reisim 2 sorum olacak size bu söyleminize ilişkin
1-Kimler yutturdu bunu?
2-Kimler yuttu bunu Dünya üzerinde ?Veya tam olarak kimlere yutturdular?
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 20 Eylül 2017, 02:14:26
Büyük balık küçük balık durumu Oğuzhan reis: önce avrupa dünyanın geri kalanına yutturdu. Şimdi amerika avrupa dahil dünyanın geri kalanına yutturuyor. Her millette dışa vurumu farklı olsa da durum bu.
Dünyanın bütün bilgi birikimini yok ediyor adamlar. Her bir kavram ilgili uygarlığın yüzlerce yıllık tecrübe birikimi ile süzülerek meydana gelmiş. Adamlar bütün kavramlara format atıp, içeriğine kendi tanımlarını yazıyor harıl harıl.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 02:23:17
Büyük balık küçük balık durumu Oğuzhan reis: önce avrupa dünyanın geri kalanına yutturdu. Şimdi amerika avrupa dahil dünyanın geri kalanına yutturuyor. Her millette dışa vurumu farklı olsa da durum bu.
Dünyanın bütün bilgi birikimini yok ediyor adamlar. Her bir kavram ilgili uygarlığın yüzlerce yıllık tecrübe birikimi ile süzülerek meydana gelmiş. Adamlar bütün kavramlara format atıp, içeriğine kendi tanımlarını yazıyor harıl harıl.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Nasıl büyük balık oldular sizce? neden biz lahmacunu evrensel diye yutturup onların pizzasını ıskartaya çıkaramadık acaba? Tanımları neden biz yazamadık?
Bu sorular benim herşeyi sorgulamaya çalıştığım döngü içinde sorguladığım gerçekler. Haklısınız cevaplarınızda. Avrupa dediğiniz güç %70 Almanya gibi II. Dünya savaşında dip yapıp şimdi dünya devi olabilmiş bir devlet üzerine kuruluyken bunu yapabiliyor. Biz neden yapamadık sizce?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Öcal Turan - 20 Eylül 2017, 02:45:13
Büyük balık küçük balık durumu Oğuzhan reis: önce avrupa dünyanın geri kalanına yutturdu. Şimdi amerika avrupa dahil dünyanın geri kalanına yutturuyor. Her millette dışa vurumu farklı olsa da durum bu.
Dünyanın bütün bilgi birikimini yok ediyor adamlar. Her bir kavram ilgili uygarlığın yüzlerce yıllık tecrübe birikimi ile süzülerek meydana gelmiş. Adamlar bütün kavramlara format atıp, içeriğine kendi tanımlarını yazıyor harıl harıl.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Nasıl büyük balık oldular sizce? neden biz lahmacunu evrensel diye yutturup onların pizzasını ıskartaya çıkaramadık acaba? Tanımları neden biz yazamadık?
Bu sorular benim herşeyi sorgulamaya çalıştığım döngü içinde sorguladığım gerçekler. Haklısınız cevaplarınızda. Avrupa dediğiniz güç %70 Almanya gibi II. Dünya savaşında dip yapıp şimdi dünya devi olabilmiş bir devlet üzerine kuruluyken bunu yapabiliyor. Biz neden yapamadık sizce?

Standart yok ,bunu denetleyen Antepli de yok bizim orada var nasıl olsa diyor.
Antep hariç her yerde mekanlar içindeki malzemeyi ve fiyatı kafasına göre belirliyor.

Bodrum da içine soğan basılmış lahmacunu 50 TL ye bile sattılar da bizim millet kapıştı bunu.

Yabancı yutmuyor bu lahmacunu tabii..

Sebzeli filan deyip içine patates yerleştirerek az kaldı Döneri de bozmamıza. ::)

Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 20 Eylül 2017, 03:05:12
Nasıl büyük balık oldular, bizim ilmiye sınıfı kanuni döneminde ihanet etti. İhanet e sebep büyük ihtimalle ile bocalama idi. Bilim ile teknoloji birbirine bağlı ama bir birinden farklı şeylerdir. Osmanlı ilmiye sınıfı, belkide Endülüs Müslümanlarının başına gelenleri görüp teknolojinin itici gücü olan ilmi faaliyetleri alttan alta çürütmeye başladı. Bugün dahi islam dünyası kendine ait bir ilm siyaseti yok. Kısır çatışmalar var. Hala konuşulmuyor yani. Bu boşluk Müslüman dünyasını sürüklemeye başladı. Hala sürükleniyoruz.
Biz niye lahmacunu onlara yutturmadık , ama onlar bize yutturdu dersek sebebi şunlar. Bugün Erzurum diye bir memleket varsa bunun sebebi bizim oradakilere sen kimsin diye sormamızdan. Onlara sorduk onlarda rum dedi. Ve biz oraya halifenin bana verdiği yetkiye dayanarak sana bilmem ne diyorum demedik. Arzı rum, yani rumların diyarı dedik. Bugün okyanuslardaki o kadar adanın adına bakın hepsi hangi ülkenin kaptanı ilk görmüşse onun verdiği ad iledir. Kurduğumuz cümleler bile onların sömürge dili. Amerika kıtasını "bulan" "keşfeden" falan diyoruz. Sanki oraları boşmuş , kimse yaşamıyormuş gibi.Avustralya ve diğerleri de öyle. Halbuki kurmamız gereken cümleler "O kıtaya ilk varan avrupalı" şeklinde olmalıydı . Biz arzı rum dedik. Onlar hiç sormadı. Amerika dedi. O bölgenin insanına hata ile hintli dedi. Ondan bile hala vazgeçmiş değiller. Hala hintliler yani. Ama amerikan hintlisi. American Indian yani.
Daniel Defoe yazdığı Robinson Cruseo adlı romanında batının bugünde geçerli bu tavrının beyanatını vermiş zaten. Biz çocuk romanı diye biliyoruz. Kesinlikle değil. Batının bugünkü dünyayı adlandırma ve mülkiyet politikasını çok net yazmıştır. Friday denen tipe , adını sormaz. Cuma günü gördü diye Friday der. Adada zaten yaşayanlar vardır. Burası benim der. Kendine iki keçi yetecek iken yüzlerce keçiyi evcilleştirir. Dönümlerce tarım arazisi açarak tarım yapar.
Bugün adamlar gökyüzünü parselleyip satıyor. Stefan Zweig'in Macellan adlı kitabı okuduğunuzda zamanın papasının yeryüzünün kuzeyini ve güneyini ispanyollar ve portekizlilere verdiğini okursunuz. O zamanın okyanusları şimdinin uzayı gibi. İspanyollar güneye, portekizliler kuzeye gidiyor. İspanyol kortez ikibin asker ile 10 milyon Azteki katlediyor. Bugün ortalıkta Aztek yok, Aztekçe konuşan yok, Aztek inancı yok. Benzerini Portekiz kuzeyde yapıyor. Bugün Brezilya var Halkı hrıstiyan. Dili portekizce. Peru var güneyde halkı hrıstiyan resmi dili İspanyolca. Amerikan yerlileri kendilerine ait rezervlerde yaşıyorlar. Biz kurtlar sofrasında yendiğimiz milletleri kılıçtan geçirmedik. Dinlerinde, dillerinde serbest bıraktık. Bugün hala dünyada ermenice konuşuluyor, rumca konuşuluyor. Ermeni ve Rum diye milletler var. Aramız limoni ama onların dili dini ve kendileri hala var. Aztekler yok. Dilleri yok, dinleri yok, kendileri yok.
Konu mecrasından çıkmış gibi duruyor. Ortak nokta şu doğduğu için kimse suçlu değil. Ama yaptıklarından sorumlu. Biz Allaha şükür hala buna inanıyoruz. Aksi takdirde Keloğlan masalını değil pamuk prenses masalını yazardık. Maalesef Keloğlan masalıyla değil çocuklarımızı artık şirinler , barbieler , ve pamuk prenses masallarıyla büyütüyoruz.
Bu konu beni yordu...



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 20 Eylül 2017, 08:31:57
Ben Kongur reisin yazdıklarını önemsiyorum. Her ne kadar yazılanlar konu itibarı ile denizcilik ile ilgili görünmüyorsa da çok önemli bir eksikliğimizi kapatıyor.

O yazdıkça ben hala ortaokul düzeyinde kalmış Türkçe ile konuştuğumu farkettim. Hatta forum yazı sitilime bakarsanız neredeyse ilkokul bir.

Sonuçta , burası bir forum ve yazarak derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Geçmiş tecrübeler bana , Kongur reis ile şahsen tanıştıktan sonra çıkan tartışmaların çoğunun dilimizi doğru kullanmadığımızdan olduğunu gösterdi.

Hazır , bu konuda bir reis bulmuşken Kongur reisi daha çok yazmaya özendirmeliyiz diye düşünüyorum.

Hazır bu konu açılmışken , dün Bir konu ile ilgili Dilek ile telefon ile görüşüyorduk. Bana Kongur reisin bu konu başlığı altında Kongur reisin verdiği örneklerden hoşlanmadığını ve bu konu ile ilgili de yazmak istediğini söyledi. Aslında özel bir telefon görüşmesi ancak , Dilek tarzı gereği insanların yüzüne de rahatlıkla konuşabildiğinden burada yazmama da kızmaz diye düşünerek yazıyorum.

Dilek , bu konuda benim fikrimi almak istemiş. Dilek , benim çok taktir ettiğim bir şey yapıyor. Tepkisini göstermeden önce , konu ile ilgili görüşüne güvendiği dostların fikrini alıp, sonra son kararını kendisi verip, öyle yazıyor son zamanlarda. Arada bir benim de yapmam gereken bir yöntem sanırım.

Benim görüşüm ise şu, meşhur kuralımızı dikkate alarak , reisler görüşlerini rahatlıkla dile getirebilmeli.

Yazarken incitme, incittiysen telafi et ..




Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Melih Keskin - 20 Eylül 2017, 09:22:05
“Kıskanmak” bir duygu. Konu duygular olunca açıklamaların kişiselleşmesi son derece doğal. Muhabbetin önceki bölümlerinde kıskanmak duygusunun birkaç anlamı üzerinde duruldu. Sevilen bir kişiyi, bir şeyi başkasından kıskanmak, haset, imrenme konuları tartışıldı. TDK Büyük Sözlükte aşağıdaki açıklama yer alıyor:

kıskanmak   
(-i, -den)
1. Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak: “Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım, kıskanırım” -Âşık Ali İzzet.
2. (-i) Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı duymak, günülemek, hasetlenmek, haset etmek.
3. Esirgemek, çok görmek: Benden bir dilim ekmeği kıskanırdı.
4. (-i) Bir şeye, en küçük saygısızlık gösterilmesine bile dayanamamak: Her Türk, yurdunu kıskanır.

5. mec. Yerinde olmayı istemek, imrenmek.
Güncel Türkçe Sözlük


Git gide daha az kullanılsa da sanırım üç ve dört numaralarda verilen açıklamalar da geçerli. Ne yazık ki 1950’lerin 1960’ların Türk filmlerinde dinlediğim Türkçe’ yi gerek fonetik gerekse kullanım kalıpları olarak git gide daha az duyuyor ve konuşuyor oluyorum. Buna ilerleme mi yoksa yozlaşma mı demeli ise başka bir tartışma konusu. “Gelir misiniz lütfen” yerine “gelsene” demek, “ışığı dinlendirebilir misiniz” yerine “ışığı söndürsene” demek ve benzerleri. İncelik yerine hız öne çıkıyor git gide. “Plaza dili” de bu “ilerleme – yozlaşma” ikileminin bir diğer yansıması. Dünyanın tek ve küçücük bir pazar haline gelmesi ile birlikte İngilizce’ nin bu pazarın iletişim dili haline gelmesi bir yandan kültürler arası bariyerlerin kalkmasına yol açıyor diğer yandan yerel kültürlerin de erozyona uğramasına ve neredeyse yok olmaya yüz tutmuş koruma altına alınması gerekli varlıklar haline gelmesine neden oluyor. Nuri Reis’in evrensel pizza lahmacuna karşı konusu sanırım burada devreye giriyor.

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Eylül 2017, 09:53:10
Nuri Reis'in yazdıklarını vak'a olarak doğru buluyor, fakat (eğer kendini yorgun bulup yazmayı kesmediyse ve bu nedenle de ben yanlış anlamadıysam) bağlamını yanlış buluyorum.
Bazı sorular sormak isterim bu minvalde?


Odyessus Destanı'nın en etkileyici sahnelerinden biri ile Dede Korkut Masallarının en güzellerinden biri, neredeyse bire bir aynıdır; Tepegöz! Biz mi onlardan aşırdık, onlar mı bizden?
Dede Korkut masalları eğer bizim kültürel mirasımız ise Homeros'un Odyessus'u nedir?

Atalarımızın muazzam bir imparatorluk kurdukları tartışmasız. Ve tam da Nuri Reis'in dediği gibi, kim olduklarını sorduk gittiğimiz yerdekilere. Ama Roma ve Bizans'la, yönetsel anlamda benzerliği-neredeyse aynılığı- göz önüne alındığında buna kültürel-yönetsel devamlılık diyemez miyiz? Avrupalı kimi tarihçiler, Osmanlı yıkılıp yerine Cumhuriyetimiz kurulduğunda şunu demişler; En sonunda Roma yıkıldı.

Dünyayı Portekiz ve İspanya'ya üleştiren Papa'ya karşın, bu üleşmeden 200 yıl sonra, İspanya ve Portekiz neden Batı'nın en sefil-yoksul iki ülkesi oluyor?

Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar-müsbet veya menfi- tartışmamızı bir yöne çekecek , nerede ayrılıp nerede birleştiğimizi gösterecektir bana kalırsa.
Ben, soruları sormakla, görüşümü de belirtmiş oluyorum.

Bu arada önemli not; ya Wallerstein ya Zizék, tam aklımda değil şimdi,Avrupayı dünya tarihinden(doğal süreçten) sapma olarak görür.


Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Eylül 2017, 09:59:19

 İncelik yerine hız öne çıkıyor git gide. “Plaza dili” de bu “ilerleme – yozlaşma” ikileminin bir diğer yansıması. Dünyanın tek ve küçücük bir pazar haline gelmesi ile birlikte İngilizce’ nin bu pazarın iletişim dili haline gelmesi bir yandan kültürler arası bariyerlerin kalkmasına yol açıyor diğer yandan yerel kültürlerin de erozyona uğramasına ve neredeyse yok olmaya yüz tutmuş koruma altına alınması gerekli varlıklar haline gelmesine neden oluyor. Nuri Reis’in evrensel pizza lahmacuna karşı konusu sanırım burada devreye giriyor.

Pizza hayli iyi bir pazar malı, Karşısına koyduğumuz iyi bir malımız var, Döner! Tespit ettiğiniz gibi, çağa 'uygun', hızlı , besleyici, lezzetli, ye git!
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 20 Eylül 2017, 11:06:43
Ne ilginç yerlere geldik..

Osmanlı İmparatorluğunu Doğu Roma nın devamı gibi görmek ne kadar doğru bilemedim..

Yanlız ilgimi çeken gözlemlerimi aktarabilirim.

Öyle komplo teorilerine inanalardan değilim, ancak Roma ya gittiğimde , Sembolik devlet denilen Vatikan'ı gezdiğimde bana pek de sembolik gelmemişti. Bir kere dünyanın yaşayan açık ara en eski devleti. Kurucusu Petrus.. Petrus ilk papa.. Kim peki bu Petrus?

İsa peygamberin arkadaşı. İsa yı çarmıha geren Roma imparatorluğunun baş şehrinin Katolik Hristiyanlığının merkezi haline gelmesi ne kadar da büyük bir raslantıdır.

Keza , İstanbul , yine Papanın emri ile sanırım Venedikliler tarafından işgal edilmiş ve tüm halk neredeyse kıyıma uğramıştı. O döneme damgasını vuran mezhep ayrılıkları üzerine ahkam kesecek bilgim yok ancak , o dönemde Vatikan ın İstanbulun Türkler tarafından alınmasına çok da üzüldüğünü sanmıyorum.

Amacı her ne pahasına olursa olsun , Hırıstiyanlığı yaymak olan bir devlet yapısının, üstelik böylesine köklü ve deneyimli bir devletin, Portekiz ve İspanya krallıklarını yönlendirebilmesi son derece basit olmuştur kanımca.

Benim Vatikan da gözlemlediğim, ortada sembolik bir devlet olmadığı.. Son derece etkili ve güçlü , açıkçası beğenelim beğenmeyelim , dünyanın gelmiş geçmiş en eski devleti olduğudur.

Doğu Roma imparatorluğu Fatih ile birlikte son bulmuştur. Yerine gelen yönetsel yapının , sanırım Kanuni dönemi de dahil olmak üzere, yönetsel anlamda çok büyük farklılıkları vardı. Bu dönemde Roma kıyılarının Osmanlı tarafından top ateşine tutulduğunu bilenlerimiz mutlaka vardır. Meşhur dizide de meşhur olan Pargalı nın bir sonraki hedefinin Vatikan olduğu , Kanuni nin büyük dedesi Fatih gibi Roma imparatorluğunun diğer başkentini de almak istediği biliniyor.

Ne hikmetse, Pargalı idam edildi. Bu da ilginç bir raslantı. Dedim ya bilgilerim sınırlı. Ancak o dönemde gizli kalmış çok şey olduğuna inanıyorum ben.

Osmanlı imparatorluğu döneminde , bu yönetim altında yaşayan halkların kendi topraklarını yönetemedikleri ya da tek başlarına varlığı yokluğu belli olmayan devletler durumunda kalmaları da ne ilginç bir rastlantı.

Keza , yine bana göre Bu denklemi bozan tek kişi Mustafa Kemal Atatürk oldu kanımca. Yoksa bizler şu anda İç anadolu bölgesinde keçi otlatıyor olacaktık her halde..

Milliyetçi yönüm Atatürk ilkeleri çerçevesinde, ancak şu anda kimi durumlarda fazlaca söylediğimiz  " bizden adam olmaz " lafını da asla kabul edemem.

Atalarımız dünya tarihini ciddi şekilde yönetmiş, değiştirmiş devletler kurdular. Bu potansiyel soyumuzda var. Yukarıda yazdığım söze itibar edenler bence Atatürk ün gençliğe hitabesini dikkatlice okumalılar diye düşünürüm.

Şunu da ekleyeyim.. Ne kadar eksiklerimiz olsa da rakiplerimiz " bunlardan adam olmaz " diye düşünmüyorlar . Bu kesin..

Bir ilginç göziemimi daha aktarayım.. Vatikanın içinde küçük şapeller var. Her bir şapel, bir dönemin papsının mumyası ile birlikte ziyarete açık. Kaidenin üzerinde o dönemin papsının hayat hikayesi var.  Ne hikmetse çoğunda Türklere karşı yaptıkları sanki daha ön planda tutulmuş gibi.

Bu arada , Galilo nun yargılandığı engizisyon mahkeme salonları da sanki her an açılıp kullanılacakmış gibi tutuluyor.. Hatta öyle bir hava var ki, sanki mahkemeye ara verilmiş te birazdan devam edecekmiş gibi duruyor. Ne ilginç değil mi?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Eylül 2017, 11:15:49
Doğu Roma'nın değil, bildiğin Roma İmparatorluğunun. Bir çizgi diyor tarihçiler. Sanıyorum buna İnalcık da dahil. Roma, Bizans, Osmanlı. Çok yakın kurumlara sahipler. Hatta bizim pek meşhur sanat müziğimiz, bizans ezgileriyle doludur, derler.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 20 Eylül 2017, 11:24:59
Dedim ya bilgilerim çok sınırlı ve yüzeysel. Hatta populist bile olabilir. O yüzden gözlemlerimi paylaşmaya çalıştım sadece.

Ama her perşembe pazarına gittiğimde , bir döneme damgasını vurmuş olan Pargalı nın küçük camisi ve zavallı kabri de ilginç gelir bana..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hakan Tiryaki - 20 Eylül 2017, 11:26:04
Daha da mecrasından çıkacak diye yazmak istemedim ilk başta ama Fatih sonrası Osmanlı İmparatorluğu hiö de bize anlatıldığı gibi değil. Türk değil, Osmanlı, bu bir. Özellikle Fatih döneminden itibaren farklı inançlara karşı hoşgörülü değil, faydacı. Bastır parayı, puta tap, sorun yok. Vergini ver yeter.

Nuri reisim, bugün Ermeni ve Rum dillerinin hala konuşulmasına şükretmeli miyiz yoksa bu topraklarda binlerce yıldır yaşamış bir halkın bireylerinin özellikle ekonomik anlamda varolabilmek için adlarını değiştirmek zorunda kalmalarından ötürü utanmalı mıyız?

Mağdur halk çok ama masum devlet yok. Tarafsız bir gözle bakarsak lahmacun - piza savaşı ancak berabere biterse adil olabilir. Birinin kazandığı yerde galip değil egemen olabilir ancak. Kültürel öğelere spor takımları gibi bakarsak kanaatimce her daim yanılırız. Piza, spagetti, lahmacun, döner vs hepsi yaşadığı coğrafyada İNSANIN yarattığı toplam kültürün bir parçası. Lezzetçe farklı ama değerce eşit. Çin'de doğsam köpeğimi yiyecektim belki de :)

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hakan Tiryaki - 20 Eylül 2017, 11:39:19
Bu arada benim soyum Pontos'tur. Osmanlı döneminde nispeten köşesine çekilmiş, cumhuriyet döneminde, özellikle son 30 yılda hızlı bir değişime uğrayarak bence asimile olmuş Pontos. Oysa özellikle Roma döneminde uzun süre Romalıların başbelası olmuş Mithridates'in halkı. Babannemin sadece küfürlerini anlardım ben.

Bu topraklar insanlık tarihi boyunca kırımlara, kıyımlara tanıklık etti. Tıpkı tüm dünya gibi. Demem o ki insan olarak da, devlet olarak da yok birbirimizden farkımız. Bu tarihi hep birlikte yarattık.

Masum topluluklar arıyorsanız üzgünüm. Afrika demeyin, onlar da tarihleri boyunca kabileler halinde savaştı.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 11:51:17

Bu arada , Galilo nun yargılandığı engizisyon mahkeme salonları da sanki her an açılıp kullanılacakmış gibi tutuluyor.. Hatta öyle bir hava var ki, sanki mahkemeye ara verilmiş te birazdan devam edecekmiş gibi duruyor. Ne ilginç değil mi?

Büyük balık küçük balık örneklemesinden buraya gelmekti niyetim. Ancak Nuri reis yorulduğunu yazınca ben de yazmamıştım. Konu buraya geldiğine göre yazayım. İslam coğrafyası bilimde batıdan daha ilerideyken batı, Vatikan buyruğunda, bilim adamlarını cezalandırıyordu. Dünyanın yuvarlak mı yoksa düz mü olduğuna Vatikan karar veriyordu. Haçlı seferlerinde müslümanları kılıçtan geçirtecek güce sahip olan Vatikan bugün sadece turistik bir yerden öteye geçemiyor. Batı Galileo yu cezalandırdığı noktadan Carl Sagan'ın "İnanmak değil bilmek istiyorum" dediği noktaya geldi. Vatikan tüm Avrupa'yı yönetiyorken insanlar inançlarını bireysel yaşamayı seçtiler. Halbuki hristiyanlık dini bu konuda katıdır. Cemaatle ibadet edebilirsin. İslam dini daha yumuşaktır. Evinde ibadetini yapabilirsin. Bizde de tam tersi oldu. İslam coğrafyasında yani... Şöyle özetleyebilirim sanırım; batı, tanrı korkusu yerine tanrı sevgisiyle ibadet etmeyi seçti, biz ise Allah sevgisiyle ibadet ediyorken Allah korkusuyla ibadet etmeye başladık. 

Avrupa'nın bu seçimi bilimde onları ileri taşırken geleneklerini de geride bıraktılar.  Kıskanmak gibi hissiyatları da coğrafi olarak dünya üzerinde konumlandırsak mesela; küçük çocukları da hariç tutsak, kıskançlık duygusu hangi bölgelerde daha yoğun olur? :)

Mecrasından saptırmayı geçtim artık. Yıktım perdeyi eyledim viran. Kusuruma bakmayınız lütfen.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 20 Eylül 2017, 12:00:09
Vatikan konusu geçince küçük bir not vereyim ;

Vatikan sadece turistik bir yer değildir. Şu an kesinlikle gözden uzak, ama dünyanın en zengin yapısıdır ve bunu tam anlamıyla "kredi veren kuruluş" şeklinde, neredeyse tüm dünya devletleri ile bir şekilde ilişkilidir. Bunu tahmin, duyum yada Dan Brown kitaplarından söylemiyorum. Vatikan'ın temsilcisi ile tanışmış, ülkemizde ki bazı devlet kurumlarına "kredi" görüşmelerin de bizzat bulunmuş biri olarak söylüyorum.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Eylül 2017, 12:02:44
Herkes bir yanından doğru söylüyor
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hakan Tiryaki - 20 Eylül 2017, 12:08:45
İyi de Bülent, doğu ve gerçek arasındaki fark da bu değil rmi? Felsefe tarihi, bilim tarihi dönemi içinde ispatlanmış doğrularla dolu. Daha doğrusu, diğerlerininkine oranla daha doğrularla. Kimisi yüzyıl sonra mizah öğesi tadında kalabiliyor.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 12:19:28
İyi de Bülent, doğu ve gerçek arasındaki fark da bu değil rmi? Felsefe tarihi, bilim tarihi dönemi içinde ispatlanmış doğrularla dolu. Daha doğrusu, diğerlerininkine oranla daha doğrularla. Kimisi yüzyıl sonra mizah öğesi tadında kalabiliyor.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Değil Hakan reis. Bence tam tersi. Bugünün Avrupasının değerlerine ve icraatlerine bakınca daha fazla mizah tadında kalıyor. İnsan haklarının ateşli savunucusu Fransa hala Cezayir'den sömürge vergisi alıyor mesela :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hakan Tiryaki - 20 Eylül 2017, 12:21:06
İyi de Oğuzhancım günümüz insanı bu paradokstan muaf değil ki. :)

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 20 Eylül 2017, 12:28:41
Tamam da öyle ya da böyle hiç Asekli kalmamış.. Bunu da göz ardı etmeyelim derim :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 12:33:21
Elbette muaf değil. Teknoloji olarak bizden daha iyi olmalarını bizden daha uygar gibi göstermek için kullanıyorlar demek istedim sadece :)
Asekli kim Ersin reisim?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 20 Eylül 2017, 12:35:20
Astek diyecektim..  :) :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 20 Eylül 2017, 12:37:04
 :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Eylül 2017, 13:42:49
Kimler kalmamış ki ? Yalnızca bu yüzyılda kaç dil yok olup gitmis. Mesele derin mesele.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hakan Tiryaki - 20 Eylül 2017, 19:20:36
Aztek soyundan kalan var ama yazmalarını ancak bilimadamları deşifre etmeye çalışıyor.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 21 Eylül 2017, 12:27:03
Aztek soyundan kalan var ama yazmalarını ancak bilimadamları deşifre etmeye çalışıyor.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Tiryaki reis, evet birileri var, ama onların aztekleri aztek yapan şeylerle bağlantısı kesilmiş.
Bu yönden bakınca bizim gördüğümüz kabuk. O kabuğu taşıyan kişi aztek gibi davranıyor mu? Bilmiyoruz.
Benim "beşer"ve insan arasındaki farkı vurgulamamın sebebi bu. Beşer kabuk, bizi insan sıfatına sokan şey, davranışlarımız ve arkasındaki düşünce. Hatta ilk önce düşünce , sonra davranış.

Yoruldum derken , zihinsel bir yorgunluktu. O yüzden dün foruma hiç girmedim. Bir çok şey yazılmış. Bülent reisin dediği gibi herkes kendi önündeki doğruyu yazmış. Bu da doğal. Hacimce bizden büyük bir nesnenin bütününü görmek için ondan uzaklaşırız. O yüzden kara kıyıya yakın iken farklı kıyıdan uzak iken farklı görünür. Yakınlıkta detayı, uzaklıkta bütünü görürüz. Yazarların meseleye yaklaşmaktaki samimiyeti kısır çekişmeden bizi uzak tutuyor.
Oğuzhan reisin galieo örneği herkesin bildiği örnek, Ersin reisin mahkeme salonu ile ilgili gözlemi konuya ek.
Böyle konularda mütaala bildirirken kişinin beğenisi ve beğenmesi ile ilgili sıfatlar, örneğin güzel-çirkin/ geri-ileri/ aydınlık-karanlık gibi , kullanılması kırıcı olabiliyor niyet kırmak olmasada. Allaha şükür ki herkes buna dikkat ediyor.
Bu konu niye önemli: geleneği, örfü, adeti, bilgiyi üreten insan. Biz insanın doğal olanını bilmez isek ve hasleti yok sayarsak ortaya kargaşa çıkar. Şimdi beslenmek bir ihtiyaç ve biz doğarken yanımızda getiriyoruz. Kötü olan şey acıkmak değil, acıktığında bir başkasının hakkına tecavüz etmek. Namusu ile kazanıp , kazandığı ile karnını doyurmak ayıp değilki.
Kıskanmak bir haslet. Doğarken yanımızda getiriyoruz. Kötü olan haset, iyi olan gıbta etmek imrenmek. Yani elindekini paylaşmamak isteğini yok sayarsak ortaya problem çıkıyor.

Diğer forumda deniz suyu ile taharetlenme konusu açmıştım. Hijyen kısmını konuşmak için. Katılımcıların bir çoğu beni kınadı, niye öyle iğrenç bir konuyu gündeme getirdim diye. İnsan oğlu yediğini dışarı çıkarmak zorunda. Ayıp olan ulu orta yapması. Ama siz doğalı yok sayınca , o yok olmuyor. Denizde insanlar büyük abdestini yapıyor. Ben o problemi çözdüm. Ama karşılaştığım o tutum beni bulduğum çözümü paylaşmaktan alı koydu.
İş gene dönüp dolaşıp el örneğine geliyor. Doğarken yanımızda geleni nasıl kullanacağımızı düşünmek ve ona uygun çözüm üretmek lazım. Yok saymak problem çıkarıyor.
Bizim dilimizi gelişmesini sağlayan atalar bunu görmüş ve insanla ilgili sıfat üretirken bunu gözetmişler.
Gurur-Kibir: her ikisi de insanın soyut seviyesini anlatır. Yani insanın kendi gördüğü bir seviye var. Bu doğal. Bu korunmalı da. "Gurursuz" bit yergidir mesela , ama "Kibirsiz" bir övgü. Aynı şekilde "Gururlu" takdir edilen bir şey iken, "kibirli" kınanan bir tavırdır.
Eğer gelenekten bahsedecek onu insandan ayrı tutamayız.

Mesela, osmanlı döneminde leventlere yüzme özellikle öğretilmezmiş. Biz bunu şimdi kınıyoruz, ama uygulandığı dönemde gayet merhametli bir şeymiş. Niçin merhametli, niçin aptalca , ehveni şer ne?




Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 08 Kasım 2017, 04:08:53
Ne zamandır ihmal ettiğim bir konu bu. Yazacaklarımı kafamda derleyip tasarlamak uzun ve zahmetli bir süreç oluyor. Bu da beni yazmaktan alı koyuyor. Şimdilik aklıma geldikçe ekleme yapayım. Kelimeler meydana bir çıksın. Daha sonra onları düzenleyip örneklerini çeşitlendirmek kolay. Her bir kavram grubunu ayrı mesaj ile yollayacağım ki arada kaybolmasınlar.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 08 Kasım 2017, 04:24:13
Gurur X Kibir (Gurursuz X Kibirli)
 Gurur ve Kibir kavramları insanın  dışarıya karşı kendi kabulu olan seviyeyi göstermekte. Bunun sahip olunması gerekli olanına "Gurur" onun hatalı uygulamasına "Kibir" diyoruz. Yani , kişide bir seviye var. o seviyenin altında davranırsa "Gurursuz" diyerek , o seviyenin üstünde tavır gösterirse "Kibirli" diyerek kınıyoruz. Buradan şunu da diyebiliriz. Kişinin kibirli olması içinde olduğu topluluğun diğer üyelerini de rahatsız etmekte.
Kelime deposu olarak Arapça ve Farsça kullandığımızı fark etmeyenler, gurur kavramını arapçadaki kavramı ile karıştırıp red etse de, onun yerine İngilizceden devşirilen "Honour- Onur" kelimesini kullanmak zorunda kalıyorlar. Gurur ve Onurdan kasıt "Nefsin izzeti" Bana göre zaten dilde Türkçeleşmiş "Gurur" kavramı varken diğerine gerek yok. Hatta zararlı diyebilirim. Sebebi ise kavramların "Türkçeleştirildiğinin" unutulması dolayısıyla "Türkçeyi" unutmak. Türkçeleşmeye örnek "Efkar" kelimesi : Arapça fikirler demek . Türkçe ise fikirlerin sonucu ortaya çıkan üzüntü demek.
http://lugatim.com/s/EFK%C3%82R
EFKÂR

(ﺍﻓﻜﺎﺭ) i. (Ar. fikr’in çoğul şekli efkār) [Kelime ikinci anlamını Türkçe’de kazanmış ve bu anlamda tekil olarak kullanılmıştır]
1. Fikirler, düşünceler: “Efkâr-ı bâtıla.” “Efkâr-ı garîbe.” En halim insanların efkârına hiddet verir (Muallim Nâci). Efkâr ve hissiyâta kadar irtikā eden bu ayrılık millet-i gālibenin ümîd-i temsîlini azaltır (Cenap Şahâbeddin).
2. Endîşe, tasa, kaygı, üzüntü, keder: Kürküme turuncu şal mı kapatsam, cevîzî şal mı demekten gayri efkârın yok (Safiye Erol). Ve sen konuşunca güneşler doğar / Cıvıl cıvıl kuşlar konar avuçlarıma / Dağılır bütün efkârım (Yavuz B. Bâkiler).
ѻ Efkâr basmak: Düşünüp tasalanmak, üzerine hüzün çökmek, efkârlanmak: Bir efkâr basıyor beni ansızın / Kendimi zor atıyorum sokaklara (Yavuz B. Bâkiler). Efkâr dağıtmak: (Hoşa giden, keyif veren bir şey yaparak) Tasalı ve üzüntülü durumdan sıyrılmaya çalışmak.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 08 Kasım 2017, 04:35:00
Beşer Şaşar
Beşerin şaşması , hata yapması doğaldır. Bu hata yapmayı açıklayan iki kavram var dilimizde:
Gaflete düşmek -Cahillik etmek



Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 08 Kasım 2017, 05:00:57
http://lugatim.com/s/GAFLET

GAFLET

(ﻏﻔﻠﺖ) i. (Ar. ġaflet)
1. Çevresinde olanları farkedememe, açık gerçeği görememe, dalgınlık, dikkatsizlik, basîretsizlik, aymazlık, gāfillik: Gafletle atlandı sanılmasın diye kitabına almıştır (Orhan Ş. Gökyay). Tek tük işin vehâmetini görüp sezenler olsa bile umûmî gafletin karşısında bu çerden çöpten seddin dayanamayacağı âşikârdı (Sâmiha Ayverdi).
2. Uyuşukluk, içi geçme, uyku basma.
3. tasavvuf. Hak’tan habersizlik, kalbin Hak’tan gāfil olması, O’nun zikrinden mahrum kalması: Sakın dünyâya aldanma / Aç gözün gafletten uyan (Aziz Mahmud Hüdâyî). Uyandım gafletten açıldı gözüm / Bağlı gördüm Hakk’a o anda özüm / Gülşen oldu gönlüm güldü gül yüzüm / Erenler meydânın gördüğüm gece (Remziye Bacı – Ş.A.D.). İbn Âtâ der ki: En büyük gaflet kulun aziz ve celil olan Allah’tan gāfil olması, Mevlâ’sının emir ve yasakları karşısında ve O’nunla olan muâmelesinde edebe riâyetten gaflet içinde bulunmasıdır (Kuşeyrî Risâlesi Terc.).
ѻ Gaflet basmak (çökmek):
1. Gaflet içinde bulunmak, etrâfını farketmez durumda olmak.
2. Uykusu gelmek, içi geçmek, yarı uyku hâlinde kendinden geçmek: Bilmem gaflet bastı yattı uyudu / Bilmem o yâr bize küstü gelmedi (Karacaoğlan). Dön gel ağam dön gel dayanamıram / Uyku gaflet basmış uyanamıram / Ağam öldüğüne inanamıram (Türkü). Gaflet etmek – Gaflete düşmek: (Olan bir şeyin) Farkına varmamak, dalgınlık veya dikkatsizlik sebebiyle gerektiği gibi davranamamak, boş bulunmak: Fakat devleti iki günlük dünyâ saltanatı mânâsına alarak gaflete düşüp âlemi kasıp kavurmaya kalkan zâlimi de bulunduğu mevkiden atageldiğini hatırlatmaktadır (Orhan Ş. Gökyay). Ne saklayayım gaflet ettiğimi (Câhit S. Tarancı). Gaflet uykusu: İnsanı etrâfında olup bitenlerden, gerçekten habersiz kılan gaflet durumu: Yedi kral düştü senin kastına / Gaflet uykusundan uyan Cezâyir / Donanmalar tâyin oldu üstüne / Hazır ol vaktine dayan Cezâyir (Nakdî – Ş.A.D.). Gel, beni gaflet uykusundan uyandır (Ömer Seyfeddin). Gaflet uykusuna dalmak: Olup bitenin farkında olmayacak kadar dalgın, dikkatsiz ve habersiz durumda bulunmak.
● Gaflet-âver (ﻏﻔﻠﺖ ﺁﻭﺭ) birl. sıf. (Fars. āver “getiren” ile) Gaflet verici: Sûfîye gaflet-âver olur cevâb-ı mağfiret / Mümtâzdır niyâz ile erbâb-ı mağfiret (Hersekli Ârif Hikmet).
● Gafleten (ﻏﻔﻠﺔً) zf. (ġaflet’in tenvinli şekli) Gafletle, dikkatsizlik ve dalgınlıkla.


http://lugatim.com/s/C%C3%82H%C4%B0L

CÂHİL

(ﺟﺎﻫﻞ) sıf. ve i. (Ar. cehl – cehâlet “bilgisiz olmak, bilmemek”ten cāhil)
1. Okuyarak bilgisini ilerletmemiş, tahsil görmemiş, bilgisiz (kimse): Benim gibi câhil adam neye yarar? (Ahmet K. Tecer).
2. Bilmeyen, habersiz (kimse): Benim mücerret nazariyelerime karşı muârızlarımın müptezel teşbihler ve müşahhas delillerle müdâfaa ettikleri tez bu câhil efkârıumûmiyyeyi aldatabilirdi (Peyâmi Safâ).
3. mec. Acemi, toy, tecrübesiz (kimse): “Câhil çocuk kendini nasıl da tehlikeye atıyor.” “Câhilin kusûruna bakma.” Bağdat’a varmak gerek / Kuraya parmak gerek / Câhil idim bilmedim / Yâre yalvarmak gerek (Mâni). Söylerim söylerim sözümden almaz / Nideyim câhildir hâlimden bilmez (Karacaoğlan’dan). İlimledir şerâfeti insanın / Ne farkı var câhil ile hayvanın (Sümmânî’den).
ѻ Câhil cühelâ: Bütün câhiller, câhillerin hepsi: “Câhil cühelâ buraya toplanmış.” (Bir şeyin) Câhili olmak: O şey hakkında bir fikri, bir bilgisi olmamak: “Bu konunun câhiliyim.”
● Câhilce zf. Câhil olana yakışır tarzda, câhil gibi, câhilâne: “Câhilce konuşma.”
● Câhiliyye (ﺟﺎﻫﻠﻴّﻪ) sıf. (nispet ekinin müennesi -iyye ile)
1. Câhile âit, câhile yakışır: “Gaflet-i câhiliyye.” “Temerrüd-i câhiliyye.”
2. Araplar’ın İslâmiyet’ten önceki karanlık, sapıklık ve câhillik devirlerine âit: “Şuarâ-yı câhiliyye.” Sizlerin devr-i câhiliyyede hayırlı olanlarınız İslâmiyet döneminde de hayırlılarınızdır (Hadis Terc.). Bk. CÂHİLİYET
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Servet - 08 Kasım 2017, 05:39:39
''(ﺟﺎﻫﻞ) sıf. ve i. (Ar. cehl – cehâlet “bilgisiz olmak, bilmemek”ten cāhil)
1. Okuyarak bilgisini ilerletmemiş, tahsil görmemiş, bilgisiz (kimse): Benim gibi câhil adam neye yarar? (Ahmet K. Tecer). ''

Bir de okumuş cahiller var, hatta akademik kariyerleri de var. Son aylar da bunlarla ilgili bir sürü gazete küpürü var..''Cahilmi'' desem ''kurnazmı,faydacı,fırsatcımı'' desem karar veremedim..Ama suna eminim kendi söylediklerine,kendilerinin bile inandıgını sanmıyorum.! Ama söylüyorlar..Lügat bunlara ne der bilmiyorum(!)
''Okumamış''  (tahsil anlamın da),ama kendini yetiştirmis bir sürü halk ''bilgesi'' var.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Öcal Turan - 08 Kasım 2017, 12:47:09

Bir de okumuş cahiller var, hatta akademik kariyerleri de var. Son aylar da bunlarla ilgili bir sürü gazete küpürü var..''Cahilmi'' desem ''kurnazmı,faydacı,fırsatcımı'' desem karar veremedim..Ama suna eminim kendi söylediklerine,kendilerinin bile inandıgını sanmıyorum.! Ama söylüyorlar..Lügat bunlara ne der bilmiyorum(!)

''Eşşek'' diyor. :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 08 Kasım 2017, 22:18:46
''(ﺟﺎﻫﻞ) sıf. ve i. (Ar. cehl – cehâlet “bilgisiz olmak, bilmemek”ten cāhil)
1. Okuyarak bilgisini ilerletmemiş, tahsil görmemiş, bilgisiz (kimse): Benim gibi câhil adam neye yarar? (Ahmet K. Tecer). ''

Bir de okumuş cahiller var, hatta akademik kariyerleri de var. Son aylar da bunlarla ilgili bir sürü gazete küpürü var..''Cahilmi'' desem ''kurnazmı,faydacı,fırsatcımı'' desem karar veremedim..Ama suna eminim kendi söylediklerine,kendilerinin bile inandıgını sanmıyorum.! Ama söylüyorlar..Lügat bunlara ne der bilmiyorum(!)
''Okumamış''  (tahsil anlamın da),ama kendini yetiştirmis bir sürü halk ''bilgesi'' var.
Servet reis, Gafil ve Cahil kavramlarının ilk görevi yapılan hatanın sebebi. Hatanın sebebi:  kişinin haberi mi yok, ya da inadından veya kibrinden kaynaklanan hata mı? Daha sonra kavramlar ikinci üçüncü anlamlarında düşünülebilir.
Okumak ise günümüzde son derece dar anlamda algılanıyor. Halbuki "okumak" kavramının ilk anlamı "haberdar etmek-olmak/ farkına varmak-vardırmak"dır. Mesela hala Eski Anadolu Türkçesi izlerini taşıyan Yörük veya Manavların arasında düğün davetiyesinin adı "oku" dur. Günümüz Türkçesinde okumak ya " harfleri yorumlamak" ya da" meslek edinmek" anlamında algılanmakta. Bu halde sizinde belirtiğiniz "harfleri yorumlamadığı " veya " yüksek seviyede mesleğe" sahip olmadığı halde "kendini yetiştirmiş insanlar/bilgeler" var. Ama o kişiler çevrelerini "okumuş", insanı "okumuş", hayvanı bitkiyi "okumuştur" yani "onların neliğinin farkındadırlar".
Her harfi yorumlayan, veya yüksek mevkide mesleği olan kişi illa İnsanı, çevresini, hayvanları veya bitkileri okumuş olmak zorunda değillerdir. Ama bu dar anlamda Üniversite bitirmiş kendini "okumuş" , dağdaki çobanı ise "cahil" görebilir. O zaman sizin de fark ettiğiniz çelişkili durum ortaya çıkar.
Kendi dediğine/yaptığına inanmayana ise, bir türküde "bir sevdiğim var dini var imanı yok!" derler. Yani yaptığı/söylediği ile inandığı bir değildir. Bu tiplere "riyakar", "münafık", "iki yüzlü" denebilir. Lakin şu da var ki, kalplerin özünü ancak Allah bilir.
Günümüzde "cahil" sıfatı bir kesim insanın kendisi ile aynı düşünceyi paylaşmayan herkese taktığı bir sıfat. Mesela ben sık sık, namaz kıldığım , müslüman olduğum, Kuran'ı kutsal kitap kabul ettiğim için bunlara inanmayan her eğitim seviyesinden insanca çok rahat bir şekilde "cahil" diye yaftalanırım. İlla bana söylemezler, hatta çoğu zaman bana söylendiğinin farkında bile değildirler. O tipler doğrudan benim inancımı taşıyan herkese "cahil" der geçer. Bu kavramın günümüz Türkiyesinde maalesef böyle yaygın bir kullanımı da var.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Servet - 08 Kasım 2017, 23:10:52
''Kendi dediğine/yaptığına inanmayana ise, bir türküde "bir sevdiğim var dini var imanı yok!" derler. Yani yaptığı/söylediği ile inandığı bir değildir. Bu tiplere "riyakar", "münafık", "iki yüzlü" denebilir. Lakin şu da var ki, kalplerin özünü ancak Allah bilir. ''

"bir sevdiğim var dini var imanı yok!"
Bu cümle özetliyor aslın da herşeyi..
yada
''özü bozuk çıktı duyduk sonradan''

Lakin kısmına katılmıyorum,riyakar,iki yüzlü,içten pazarlıklı,bugün söylediğini yarın inkar eden,düşünce ve davranışı birbiriyle örtüşmeyen insanların ''iki dünyada da'' kabul görecegini sanmıyorum..Gerçi bu dünya da muteberlikleri oluyor eğer ekonomik ve siyasi erkleri varsa. :)

''Günümüzde "cahil" sıfatı bir kesim insanın kendisi ile aynı düşünceyi paylaşmayan herkese taktığı bir sıfat. Mesela ben sık sık, namaz kıldığım , müslüman olduğum, Kuran'ı kutsal kitap kabul ettiğim için bunlara inanmayan her eğitim seviyesinden insanca çok rahat bir şekilde "cahil" diye yaftalanırım. İlla bana söylemezler, hatta çoğu zaman bana söylendiğinin farkında bile değildirler. O tipler doğrudan benim inancımı taşıyan herkese "cahil" der geçer. Bu kavramın günümüz Türkiyesinde maalesef böyle yaygın bir kullanımı da var.''

Malesef iki tarafın da birbirlerine ''cahil,yobaz,kafir'' niye nitelendirmeleri oluyor..
Bu konu hakkın da çokta yazmak istemiyorum..
İnsanların birbirlerine kepenklerini kapatmamaları,önyargılardan arınmaları gerekir..







 
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 09 Kasım 2017, 10:52:15
Birinci söz; "Cahildim dünyanın rengine kandım". (Neşet Ertaş)
İkinci söz; "Ana ben cahilim, çekemem kahır" ( Bir Eğin Türküsünden)
Üçüncü söz ; "Beş kitap okusan ne fayda, fakirsin, fakirsen cahilsin"( Suha Arın'ın ünlü Tahtacı Fatma belgeselinde, Antalya dağlarında yaşayan bir Tahtacı Alevisi'nin sözü, dışarının kendilerine bakışını anlatırken)

Buyurun efendim.

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 09 Kasım 2017, 22:01:01
Cahilken dünyanın rengine kanıp, farkına varınca da vazgeçememek gaflete düşmek mi oluyor?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 09 Kasım 2017, 22:18:26
Cahilken dünyanın rengine kanıp, farkına varınca da vazgeçememek gaflete düşmek mi oluyor?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Erman reis, cahilken kişi işin bir şekilde farkında aslında. Ama hakikati kabul etmek istemiyor. Hakikatin peşinde koşan , gafil olduğu şeyi , yani haberi olmadığı şeyi farkettiğinde hemen kendini düzeltir zaten. Cahil ile gafilin davranışları aynı gibi gözükse de aynı değil. Hatta sonuç tamamen zıddı. Aynı hased ile gıbta arasındaki fark gibi. Hasedin vardığı yer öfke ve kavga, gıbtanın vardığı yer saygı ve dosluk. Cahiliğin vardığı yer öfke ve inatla red etme, gafilin vardığı yer müteşekkir olma ve hemen gerekli düzeltmeyi yapmak.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Erman Yerman - 09 Kasım 2017, 22:30:30
Cahilken dünyanın rengine kanıp, farkına varınca da vazgeçememek gaflete düşmek mi oluyor?

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Nuri Reis tekrar açıkladıktan sonra kendime pes diyorum bir şey bu kadar ters anlaşılır...
Ama dünyanın rengi de güzel be, insanın hep kanası geliyor...

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Mücahit Karabaş - 09 Kasım 2017, 23:02:31
İnsanı tarif eden sıfatlar, Nuri Reis’in dilbilimi eğitmeni olması nedeniyle soru cevaplı bir ders havasında anlatılıyor. Bahsedilen sıfatlar (bana göre insanı tarif eden değil de ayırt edenlerdir), dilbilim çerçevesinden incelendiği için referanslar da “sözlüklerden” oluşuyor. Bilimsel tartışmaların dayandığı neden sonuç ilişkisi göz önüne alınırsa sıfatların sözlüksel anlamları, gelinen sonuç kısmıyla daha çok ilgili diye düşünüyorum. Nedenlerine inildiğinde işin içine biyoloji, psikoloji, nöroloji, antropoloji ve sosyoloji bilimleri giriyor. Birçoğumuz sonuç hakkında fikir beyan ederken Oğuzhan Reis güzel bir yerden girip neden konusunda fikir belirtti. Ama sanırım tam anlaşılamadı. Bahsettiği gibi, İnsan gibi doğar doğmaz bakıma muhtaç bir varlığın besin zincirinin tepesinde bulunması bize asıl ipucunu veriyor. Bizi diğer canlılardan ayıran ve en güçlü hale getiren faktörlerin baş sorumlusu, tabi ki beynimiz. Antropoloji, insanı alet kullanabilen tek canlı olarak tanımlar. Deneysel Psikolojinin babası ve filozof Wilhelm Wundt ise, “İnsan düşünen hayvandır” diye tanımlar. Bu tanım özellikle din çevrelerince rencide edici bulunmuş. Düşüncelerimizin kaynağı olan, aletleri, araçları, bilimi icat eden beynimizin, yapısı, büyüklüğü, hücre sayısının çokluğu ve birbirleriyle güçlü etkileşimleri, diğer canlılardan üstün ve farklı olmamızı sağlayan en önemli parametreler. Bizi en fazla farklılaştıran ise beynimizin yüzeyini kaplayan, ve düşünmemizi sağlayan korteks denilen kıvrımlı bölümü. İnsandan sonraki en zeki canlı olan şempanzenin korteksi açıldığı zaman bir A4 kağıdı büyüklüğünde olurken insan korteksi bunun 4 katı kadar büyük… Zeka değerleri üstel olarak arttığından "Homo sapiens sapiens" olarak en yakın rakibimize nasıl fark attığımız ortadadır. Bu özellikler, bizi besin zincirinin tepesine getiren değil orada tutan ve yerimizi pekiştiren özelliklerimiz. Bizi tepe noktasına getiren ise beynimizin daha alt katmanlarında yatan temel ihtiyaçlarımızı, dürtü ve iç güdülerimizi kontrol eden bölümüdür. Bu bölüm sadece primatlar ve diğer memelilerle değil, güvercin gibi bazı kanatlılara olan benzerliklerimizi de içeriyor. (4 yaşından beri Almanya’da yaşayan Bochum üniversitesinde Nöropsikoloji Profesörü olan Onur Güntürkün’ün insan davranışları ile ilgili araştırmaları çok ilginçtir.) Bilimsel araştırmalar ışığında, insanı tek başına tarif etmese de onu diğer canlılardan ayırt etmemize yardımcı olan sıfatlar, taaa homo sapiens öncesi dönemde beynimizde gelişti.  Düşünen beyin, aynı zamanda  ben duygusunun ve dolayısıyla egonun kaynağı oldu. Duygu ve düşüncelerimiz de içgüdü ve dürtülerimiz de beynimizin fonksiyonları olarak ortaya çıktı. Hayatta kalabilmeye programlanmış beyin, avcı toplayıcı insan döneminde  sosyal yaşamı oluşturmak için kıskançlık, gurur, haset, kibir,  utanç vb. sıfatları oluşturdu. Bu sıfatlar yine Oğuzhan’ın söylediği gibi DNA’lara işlendi. Bu sıfatlar sayesinde insan binlerce yıl hayatta kalmayı başararak zincirin tepesine çıktı.

Evrimsel Psikoloji, bu nedenleri araştıran bir bilim dalı. Mesela evrimsel psikolojiye göre kıskançlık, eşleri dışarıdan gelecek olası tehditlere karşı ikaz eden, uyum sağlayıcı bir tepkidir. Eşini korumak ve ona sahip çıkmak için bir araç olarak görülen kıskançlık insanoğlunun yazılımındaki bir “hata” olmaktan çok, evrimleşmiş bir “donanım özelliğidir”. Atalarımızdan birisi avlanmak için bir alet icat ettiğinde, diğerleri ona haset etmeselerdi daha iyi aletleri geliştiremeyecekler, rekabete giremeyeceklerdi. Topluluğa faydalı işler yaptıkça daha çok kabul edildiğini anlayan beyin, gururu geliştirdi. Gurur duymak içinse daha faydalı olmaya çalıştı. Homo sapiens sapiens yani düşündüğünün üstüne düşünebilen insan, bir yerde hazıra konmuş oldu.  Felsefeyi, Etiği ve Dini keşfedince de bu sıfatları “tu kaka” ilan etti.  Bana göre bu sıfatların bilincinde olan ve bunları kontrollü yaşayabilen insan başarılı olan insandır. Beyin faaliyetleri çoğunlukla elektriksel ve kimyasal reaksiyonlardır. Bu sıfatları harekete geçiren beyin fonksiyonlarımız, binlerce yıldır beynimizin ihtiyacı olan tepkimeleri tetikliyor. Bundan sonra da bu tetiklemeye ihtiyacımız var.
Saygılarımla 

Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 09 Kasım 2017, 23:45:48
Birinci söz; "Cahildim dünyanın rengine kandım". (Neşet Ertaş)
İkinci söz; "Ana ben cahilim, çekemem kahır" ( Bir Eğin Türküsünden)
Üçüncü söz ; "Beş kitap okusan ne fayda, fakirsin, fakirsen cahilsin"( Suha Arın'ın ünlü Tahtacı Fatma belgeselinde, Antalya dağlarında yaşayan bir Tahtacı Alevisi'nin sözü, dışarının kendilerine bakışını anlatırken)

Buyurun efendim.

İbn Haldun'un medeniyet tasarımı ve insan adlı makalenin linki  şurda dursun  http://www.islamiarastirmalar.com/upload/pdf/85337751602d6a6.pdf (http://www.islamiarastirmalar.com/upload/pdf/85337751602d6a6.pdf)

Bülent reisim, "Cahil" kavramının içinde inat, acelecilik, ene-süper ego, çabuk sinirlenme vardır. Bu sayılanlara başka şeyler eklenebilir. Bunların hiç birisi harfleri yorumlamak ile ilgili değildir. İlk iki misal, cahil kavramını bir yerden açıklıyor. Neşet Ertaş muhtemelen gençliğine atıfta bulunmakta. Türküde ise çabuk sinirlenme, ego ve hoş görüsüzlük var. Bunlar dediğim gibi hep cahil kavramının içindedir ve aynı lisanı konuşmuş oluruz. Yani Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe konuşmuş oluruz.
Sonuncusu ise maalesef çok acınası bir durum. Lisan açısından diyorum. Şimdi Dilde kavramın tarihine ve toplumdaki genel kabul görmüş anlamına bakarak bir şeyler söyleyebiliriz.
Sonuncu örnekteki kadın , cahil kavramını kendi elinde olmayan veya kendi seçimi olmayan sebepler ile aşağılanma aracı  kullanıldığından şikayetçi. İnsanın kendisini geliştirmesi kendi elinde ve seçimindedir. Yani bir kişi hiç eğitimi olmayan ailenin elinde doğmuştur ama kendisi önüne gelen imkanları en iyi şekilde değerlendirerek kendi tekamülünü yaşamı içinde tamamlar. Ya da kendisini yetiştirmemeyi seçer ve ham olarak kalır. Bunlar kendi kararımızdır. Zengin olmak sadece bizim kararımız değildir. Kimine aileden para pul kalır, kimine Allah yürü ya kulum der nereye el atsa parayı kürekle kazanır , kimiside neye el uzatsa kurur.
Kadının şikayeti eskiden toplumun değer yargısına göre üstünlük asabiyet veya hars denen kişinin kendisini yetiştirmesine bağlı iken, şimdi bu irade devre dışı bırakılmış ve iş maddiyata dökülmüş. Amiyane tavırla "paran kadar adamsın" kadın bundan şikayetçi.
O kavramın tarihine bakalım, yani kapitalizmin. Batı toplumlarında toplum bazı kişilerin doğuştan üstün olduğuna inanır. Şimdilerde bu daha az savunulur gözükse de, ki karşı çıkanlar kilise karşıtı insanlardır genelde, işin aslı maalesef hala öyledir. Eskiden doğuştan gelen üstün, kont, lord, kral, sir, leydi, prens, prenses vardı. Yani kendisi ne kadar rezil olursa olsun , atasından aldığı kandan dolayı üstündü avamdan. Sonra bunlara burjuva sınıfı eklendi. Onlar da aşırı zenginleşerek kendi üstünlüğünü ilan ettiler. Bunun için sağlam temeller kurdular. Mesela bütün çocuklar Pamuk Prensesi bilir, asıl adı Snow White-Kar Beyazı'dır. Bütün çocuklar şirinleri bilir ve sever. Küçükten onların doğruları ile yetişen nesiller zamanla üstünlüğü Asabiyet veya Hars'da değil şimdilerde böyle para-mal-mülk de görüyor. Allahtan doğuştan gelen üstünlüğe Türkiye'de henüz o kadar iltifat edilmiyor.

Biz yine dile dönecek olursak, konumuzdaki kavram olan "cahil" anlamının çok dışında "kişinin kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı aşağı seviyede kabul edilmesi" anlamında kullanılıyor. Bu anlamı ile batı dillerindeki Avam-Serf anlamında kullanılmakta. Bu anlamı bizim dilimizde yok ve modernleşme- kapitalistleşme sürecinde topluma nüfuz etti. Ne varki yeni bir kelime ile anlatılması gerekirken herkesin bildiği kelimenin anlamı bozuldu. Çünkü "cahil" kavramı hakikati red eden demek ve ilk red edilen hakikat , şeytanın üstünlüğün bilmekte olduğu hakikatini red edip, üstünlüğün yaratılışta olduğu yanlışına inat ile sarılması. Şeytan ateşten yaratılmıştır, beşer ise çamurdan. Şeytan kibirlenir ve secde etmeyi red eder. Adem eşyaların adını söyler ve melekler önünde secde eder. Bu üstünlüğün "bilmekte " olduğunun tartışılamaz kabulüdür. Görüldüğü gibi " cahil " kavramı son örnekte ters yüz olmuş. İşte ben buna Türklerin kullandığı kelimeler ile İngilizce konuşmak diyorum. Bu "Türkilingzce" milletin başının belası oldu. Yani Türkçeye sadık kalan, dilin dinamiklerine sadık kalan bir kişi, Türkilingzce konuşan birisi ile konuştuğunu sanır ve hiç birşey konuşmadan ayrılırlar. Bu o kadar büyük bir tehlike ki hem Tevratta hem mitolojide ele alınmıştır. Babil Kulesi efsanesi ve Cofusion of the Languages bu konuyu işler. İnsanların birbirini anlamadıklarını, daha da ötesi anlamadıklarını fark etmediklerini ve bu yüzden kavgaya tutuşup kuleyi inşaa etmeyi terk ettiklerini anlatır bize. ilgilenenler için İngilizce linkini veriyorum , bunun gibi binlerce kaynak vardır http://blog.world-mysteries.com/science/the-tower-of-babel-and-the-confusion-of-tongues/ . Babil kulesi efsanesi için Türkçe kaynak http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/babil-kulesi-319 .
Özetlersek: İlk iki örnek Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe verilmiş . Sonuncu örnekte senin eklediğini de hesaba katarak , kadın kapitalizmden muzdarip. Kendisi kavramın farkında , Beş kitap örneğini ondan vermiş. Ama kendi muhataplarını anlamıyor. Kadına farkında değil ama Türkilingzce'den anlamıyor. Yani Türklerin Kullandığı kelimeler kullanılmakta ama bir Türkün değil İngilizin kuracağı cümleyi duyuyor ve buna anlam veremiyor. Çünkü "fakir olan cahil " değildir.
İsteyen en başta verdiğim İbn Haldun ile ilgili makaleyi okuyabilir.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 10 Kasım 2017, 00:05:13
Allah Allah Tapatalk programında sadece son cümle görünüyor. Ama alıntı yapınca bütün yazdıklarım görünüyor. Yeniden yolluyorum bakalım ne olacak. Lütfen kusura bakmayın.

İbn Haldun'un medeniyet tasarımı ve insan adlı makalenin linki  şurda dursun 

Bülent reisim, "Cahil" kavramının içinde inat, acelecilik, ene-süper ego, çabuk sinirlenme vardır. Bu sayılanlara başka şeyler eklenebilir. Bunların hiç birisi harfleri yorumlamak ile ilgili değildir. İlk iki misal, cahil kavramını bir yerden açıklıyor. Neşet Ertaş muhtemelen gençliğine atıfta bulunmakta. Türküde ise çabuk sinirlenme, ego ve hoş görüsüzlük var. Bunlar dediğim gibi hep cahil kavramının içindedir ve aynı lisanı konuşmuş oluruz. Yani Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe konuşmuş oluruz.
Sonuncusu ise maalesef çok acınası bir durum. Lisan açısından diyorum. Şimdi Dilde kavramın tarihine ve toplumdaki genel kabul görmüş anlamına bakarak bir şeyler söyleyebiliriz.
Sonuncu örnekteki kadın , cahil kavramını kendi elinde olmayan veya kendi seçimi olmayan sebepler ile aşağılanma aracı  kullanıldığından şikayetçi. İnsanın kendisini geliştirmesi kendi elinde ve seçimindedir. Yani bir kişi hiç eğitimi olmayan ailenin elinde doğmuştur ama kendisi önüne gelen imkanları en iyi şekilde değerlendirerek kendi tekamülünü yaşamı içinde tamamlar. Ya da kendisini yetiştirmemeyi seçer ve ham olarak kalır. Bunlar kendi kararımızdır. Zengin olmak sadece bizim kararımız değildir. Kimine aileden para pul kalır, kimine Allah yürü ya kulum der nereye el atsa parayı kürekle kazanır , kimiside neye el uzatsa kurur.
Kadının şikayeti eskiden toplumun değer yargısına göre üstünlük asabiyet veya hars denen kişinin kendisini yetiştirmesine bağlı iken, şimdi bu irade devre dışı bırakılmış ve iş maddiyata dökülmüş. Amiyane tavırla "paran kadar adamsın" kadın bundan şikayetçi.
O kavramın tarihine bakalım, yani kapitalizmin. Batı toplumlarında toplum bazı kişilerin doğuştan üstün olduğuna inanır. Şimdilerde bu daha az savunulur gözükse de, ki karşı çıkanlar kilise karşıtı insanlardır genelde, işin aslı maalesef hala öyledir. Eskiden doğuştan gelen üstün, kont, lord, kral, sir, leydi, prens, prenses vardı. Yani kendisi ne kadar rezil olursa olsun , atasından aldığı kandan dolayı üstündü avamdan. Sonra bunlara burjuva sınıfı eklendi. Onlar da aşırı zenginleşerek kendi üstünlüğünü ilan ettiler. Bunun için sağlam temeller kurdular. Mesela bütün çocuklar Pamuk Prensesi bilir, asıl adı Snow White-Kar Beyazı'dır. Bütün çocuklar şirinleri bilir ve sever. Küçükten onların doğruları ile yetişen nesiller zamanla üstünlüğü Asabiyet veya Hars'da değil şimdilerde böyle para-mal-mülk de görüyor. Allahtan doğuştan gelen üstünlüğe Türkiye'de henüz o kadar iltifat edilmiyor.

Biz yine dile dönecek olursak, konumuzdaki kavram olan "cahil" anlamının çok dışında "kişinin kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı aşağı seviyede kabul edilmesi" anlamında kullanılıyor. Bu anlamı ile batı dillerindeki Avam-Serf anlamında kullanılmakta. Bu anlamı bizim dilimizde yok ve modernleşme- kapitalistleşme sürecinde topluma nüfuz etti. Ne varki yeni bir kelime ile anlatılması gerekirken herkesin bildiği kelimenin anlamı bozuldu. Çünkü "cahil" kavramı hakikati red eden demek ve ilk red edilen hakikat , şeytanın üstünlüğün bilmekte olduğu hakikatini red edip, üstünlüğün yaratılışta olduğu yanlışına inat ile sarılması. Şeytan ateşten yaratılmıştır, beşer ise çamurdan. Şeytan kibirlenir ve secde etmeyi red eder. Adem eşyaların adını söyler ve melekler önünde secde eder. Bu üstünlüğün "bilmekte " olduğunun tartışılamaz kabulüdür. Görüldüğü gibi " cahil " kavramı son örnekte ters yüz olmuş. İşte ben buna Türklerin kullandığı kelimeler ile İngilizce konuşmak diyorum. Bu "Türkilingzce" milletin başının belası oldu. Yani Türkçeye sadık kalan, dilin dinamiklerine sadık kalan bir kişi, Türkilingzce konuşan birisi ile konuştuğunu sanır ve hiç birşey konuşmadan ayrılırlar. Bu o kadar büyük bir tehlike ki hem Tevratta hem mitolojide ele alınmıştır. Babil Kulesi efsanesi ve Cofusion of the Languages bu konuyu işler. İnsanların birbirini anlamadıklarını, daha da ötesi anlamadıklarını fark etmediklerini ve bu yüzden kavgaya tutuşup kuleyi inşaa etmeyi terk ettiklerini anlatır bize. ilgilenenler için İngilizce linkini veriyorum , bunun gibi binlerce kaynak vardır.
Babil kulesi efsanesi için Türkçe kaynak

Özetlersek: İlk iki örnek Türklerin kullandığı kelimeler ile Türkçe verilmiş . Sonuncu örnekte senin eklediğini de hesaba katarak , kadın kapitalizmden muzdarip. Kendisi kavramın farkında , Beş kitap örneğini ondan vermiş. Ama kendi muhataplarını anlamıyor. Kadına farkında değil ama Türkilingzce'den anlamıyor. Yani Türklerin Kullandığı kelimeler kullanılmakta ama bir Türkün değil İngilizin kuracağı cümleyi duyuyor ve buna anlam veremiyor. Çünkü "fakir olan cahil " değildir.
İsteyen en başta verdiğim İbn Haldun ile ilgili makaleyi okuyabilir.

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ali Ünalan - 10 Kasım 2017, 00:18:02
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına:)
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor:)

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben:)
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık:)
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 10 Kasım 2017, 00:19:24
İnsanı tarif eden sıfatlar, Nuri Reis’in dilbilimi eğitmeni olması nedeniyle soru cevaplı bir ders havasında anlatılıyor. Bahsedilen sıfatlar (bana göre insanı tarif eden değil de ayırt edenlerdir), dilbilim çerçevesinden incelendiği için referanslar da “sözlüklerden” oluşuyor. Bilimsel tartışmaların dayandığı neden sonuç ilişkisi göz önüne alınırsa sıfatların sözlüksel anlamları, gelinen sonuç kısmıyla daha çok ilgili diye düşünüyorum. Nedenlerine inildiğinde işin içine biyoloji, psikoloji, nöroloji, antropoloji ve sosyoloji bilimleri giriyor. Birçoğumuz sonuç hakkında fikir beyan ederken Oğuzhan Reis güzel bir yerden girip neden konusunda fikir belirtti. Ama sanırım tam anlaşılamadı. Bahsettiği gibi, İnsan gibi doğar doğmaz bakıma muhtaç bir varlığın besin zincirinin tepesinde bulunması bize asıl ipucunu veriyor. Bizi diğer canlılardan ayıran ve en güçlü hale getiren faktörlerin baş sorumlusu, tabi ki beynimiz. Antropoloji, insanı alet kullanabilen tek canlı olarak tanımlar. Deneysel Psikolojinin babası ve filozof Wilhelm Wundt ise, “İnsan düşünen hayvandır” diye tanımlar. Bu tanım özellikle din çevrelerince rencide edici bulunmuş. Düşüncelerimizin kaynağı olan, aletleri, araçları, bilimi icat eden beynimizin, yapısı, büyüklüğü, hücre sayısının çokluğu ve birbirleriyle güçlü etkileşimleri, diğer canlılardan üstün ve farklı olmamızı sağlayan en önemli parametreler. Bizi en fazla farklılaştıran ise beynimizin yüzeyini kaplayan, ve düşünmemizi sağlayan korteks denilen kıvrımlı bölümü. İnsandan sonraki en zeki canlı olan şempanzenin korteksi açıldığı zaman bir A4 kağıdı büyüklüğünde olurken insan korteksi bunun 4 katı kadar büyük… Zeka değerleri üstel olarak arttığından "Homo sapiens sapiens" olarak en yakın rakibimize nasıl fark attığımız ortadadır. Bu özellikler, bizi besin zincirinin tepesine getiren değil orada tutan ve yerimizi pekiştiren özelliklerimiz. Bizi tepe noktasına getiren ise beynimizin daha alt katmanlarında yatan temel ihtiyaçlarımızı, dürtü ve iç güdülerimizi kontrol eden bölümüdür. Bu bölüm sadece primatlar ve diğer memelilerle değil, güvercin gibi bazı kanatlılara olan benzerliklerimizi de içeriyor. (4 yaşından beri Almanya’da yaşayan Bochum üniversitesinde Nöropsikoloji Profesörü olan Onur Güntürkün’ün insan davranışları ile ilgili araştırmaları çok ilginçtir.) Bilimsel araştırmalar ışığında, insanı tek başına tarif etmese de onu diğer canlılardan ayırt etmemize yardımcı olan sıfatlar, taaa homo sapiens öncesi dönemde beynimizde gelişti.  Düşünen beyin, aynı zamanda  ben duygusunun ve dolayısıyla egonun kaynağı oldu. Duygu ve düşüncelerimiz de içgüdü ve dürtülerimiz de beynimizin fonksiyonları olarak ortaya çıktı. Hayatta kalabilmeye programlanmış beyin, avcı toplayıcı insan döneminde  sosyal yaşamı oluşturmak için kıskançlık, gurur, haset, kibir,  utanç vb. sıfatları oluşturdu. Bu sıfatlar yine Oğuzhan’ın söylediği gibi DNA’lara işlendi. Bu sıfatlar sayesinde insan binlerce yıl hayatta kalmayı başararak zincirin tepesine çıktı.

Evrimsel Psikoloji, bu nedenleri araştıran bir bilim dalı. Mesela evrimsel psikolojiye göre kıskançlık, eşleri dışarıdan gelecek olası tehditlere karşı ikaz eden, uyum sağlayıcı bir tepkidir. Eşini korumak ve ona sahip çıkmak için bir araç olarak görülen kıskançlık insanoğlunun yazılımındaki bir “hata” olmaktan çok, evrimleşmiş bir “donanım özelliğidir”. Atalarımızdan birisi avlanmak için bir alet icat ettiğinde, diğerleri ona haset etmeselerdi daha iyi aletleri geliştiremeyecekler, rekabete giremeyeceklerdi. Topluluğa faydalı işler yaptıkça daha çok kabul edildiğini anlayan beyin, gururu geliştirdi. Gurur duymak içinse daha faydalı olmaya çalıştı. Homo sapiens sapiens yani düşündüğünün üstüne düşünebilen insan, bir yerde hazıra konmuş oldu.  Felsefeyi, Etiği ve Dini keşfedince de bu sıfatları “tu kaka” ilan etti.  Bana göre bu sıfatların bilincinde olan ve bunları kontrollü yaşayabilen insan başarılı olan insandır. Beyin faaliyetleri çoğunlukla elektriksel ve kimyasal reaksiyonlardır. Bu sıfatları harekete geçiren beyin fonksiyonlarımız, binlerce yıldır beynimizin ihtiyacı olan tepkimeleri tetikliyor. Bundan sonra da bu tetiklemeye ihtiyacımız var.
Saygılarımla
Mücahit reis, aşağıdaki resmi şimdilik buraya kayıt edelim , daha uygun vakitte kastımı açıklarım.

(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20171109/eced12154a3a5bdb7af98e4da9e5b341.jpg)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 10 Kasım 2017, 02:00:46
sevgili Nuri reis,

sizin ilginizi çekecek bir sözcük var. ' mütedeyyin ' . Sözlük anlamı dinine bağlı olarak geçiyor. Ben ve benim yaşadığım sosyal çevrede bu sözcük evrildi. uzun uzun yazarım ama, gerçek dindar anlamında kullanılıyor artık. Siz ve sizin gibi tanıdığım kimi dostlar buna güzel örnek kişilikler.

Ancak , kendisini namuslu , iyi insan göstermek isteyen , ama aslında öyle olmayan, her türlü sapkın fikir ve eylemini kendisini 'dindar ' olarak göstererek perdeleyen kişiler var.

kendisini dindar göstererek çevirdiği her türlü dalavere ve üçkağıdı perdelemeye çalışan insanlar çok var.

Ama en çok, temelde saf ve iyi indanlar odukları halde ,  ' düşünme tembeli ' olan, inandığı dini tam algılayamayan, kimi yobaz ya da tam sizin tarifiniz ile zır cahil, sözde din alimi geçinenlerin sözlerini hiç sorgulamadan sanki birer dini vecibeymiş gibi yerine getiren geniş bir toplum kesimi var.

bu forumun konusu olmayan ve kolaylıkla yanlış anlaşılabilecek özelliğinden dolayı daha fazla detaya girmek istemem. Ancak , bu çağda bu ' mütedeyyin ' insanlara çok işi düşüyor gibi geliyor bana.

An itibarı ile günün anlam ve önemine binaen Atatürk'ün şu sözünü de buraya koyalım..

   Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz.   

Ne yazık ki  bu cumhuriyetin kurucu felsefesine yeteri kadar sahip çıkamadık. Toplumun her kesimi üstelik. Tek tesellim, bu günlerde O 'nu en sevmeyenlerin bile dehasını farketmiş olmaları..



Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 10 Kasım 2017, 07:39:17
Çok teşekkürler Nuri Reis; size yanıt vermeye çalışacağım, kimi yönlerden çıkarımlarınıza karşı çıkarak, kimi yönlerden destekleyerek.
Ama şimdi, inanmayacaksınız,3-4 günden beri yaptığım gibi, bir dava nedeniyle, Esra Erol'un programlarını izlemek zorundayım, ki bu programı izlemek zorunda kalışım, sizi kimi yönlerden destekler mahiyette ufkumu genişletti.
Hafta sonuna yazmaya çalışırım.

Bu arada tavsiye ederim, 3-4 programdan sonra alışıyorsunuz, kendinizi uzay boşluğunda, yerçekimsiz ortamda duyumsuyorsunuz. Sanki beyniniz kafatası sıvısından ayrılmış da, öylece evrende bir yerde asılıymış gibi. Şahane bir duygu.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 10 Kasım 2017, 11:34:48
... Esra Erol'un programlarını izlemek zorundayım, ki bu programı izlemek zorunda kalışım, sizi kimi yönlerden destekler mahiyette ufkumu genişletti.
Hafta sonuna yazmaya çalışırım.

Bu arada tavsiye ederim, 3-4 programdan sonra alışıyorsunuz, kendinizi uzay boşluğunda, yerçekimsiz ortamda duyumsuyorsunuz. Sanki beyniniz kafatası sıvısından ayrılmış da, öylece evrende bir yerde asılıymış gibi. Şahane bir duygu.


😀 Esra Erol’un muhabbete katkısını cidden merak ediyorum. O tür programları izlemek zor iş, Allah kolaylık versin.
Başlık: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 10 Kasım 2017, 12:00:39
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
Ali reis ilgili sıfatları siz vermişsiniz zaten . Bunlara ek olarak eğer kalabalık ortamlarda bulunmak yerine yalnız olmayı tercih ediyorsa “münzevi” , kalabalığın içinde yalnızlığı seçiyorsa “içine kapanık” ,kendi özel hayatına başkalarının müdahale etmesinden hoşlanmıyorsa veya çok seçici ise “mahremiyetine düşkün” , sır olarak gördüğü şeyleri başkalarına söylememeyi seçiyorsa “ketum”
 



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Servet - 10 Kasım 2017, 15:53:04
Bu topiği ilgi ile takip ediyorum,bilgi edinme,kişisel gelişimim adına
İlgili ve bilgili olmadığım bir konu olduğu içinde okumakla yetiniyorum,fikir yazmaya bilgim yetmiyor

Bu konu ile mi alakalı merak ettiğim bir konu var,İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Yakinen tanıdığım kişi,Ekonomi profesörü,Üniversitelerde ders veren eğitimci.
Ama bu kişi iki ucunu bir yere getiremiyor ekonomik olarak,asosyal,içine kapanık,hobisi kitap okumak,saysam üç tane arkadaşı var,biri ben
Başka hiç bir hobisi yok,birde kendine aşık
İnsanı Tarif Eden Sıfatlar arasında.
Bu bahsettiğim kişinin karakteri nedir?
Konu dışı ise özür dilerim..
Ali reis ilgili sıfatları siz vermişsiniz zaten . Bunlara ek olarak eğer kalabalık ortamlarda bulunmak yerine yalnız olmayı tercih ediyorsa “münzevi” , kalabalığın içinde yalnızlığı seçiyorsa “içine kapanık” ,kendi özel hayatına başkalarının müdahale etmesinden hoşlanmıyorsa veya çok seçici ise “mahremiyetine düşkün” , sır olarak gördüğü şeyleri başkalarına söylememeyi seçiyorsa “ketum”
 



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
İnsan davranışı ve aklını inceleyen,
psikoloji denilen birde bilim dalı dalı var.
İkinci ek, işinize,alanınıza,konunuza son derece hakim olabilirsiniz,ama bu bilgi ve becerinizi para kazanmaya tahvil  edemezsiniz,hayatınızı zor idame de ettirebilirsiniz..Düşünsel olmak üzere buna etki eden bir sürü faktör vardır..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ali Ünalan - 10 Kasım 2017, 21:02:55
Verilen cevaplar için çok teşekkür ederim sevgili reisler.
Böyle böyle öğreniyoruz işte..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Ersin Böke - 11 Kasım 2017, 07:20:08
bu arada Mücahit'in yazısı da önemli ve ilginçti.. Teşekkürler Mücahit.. duyguların insan gelişimindeki yerinin önemi.. her şey sadece mantık ile olmamış demek ki..
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 01 Haziran 2018, 04:05:29
uzun uzun anlattığım için bir başka konuda açıkladığım bilgi kavramını ve onun alt kavramlarını buraya alıntılıyorum.

Şimdi, batı biliminde genel anlamda bilgi ile ilgili kavramlar şu şekilde sıralanır:

Data - information - knowledge - wisdom
data denen şey yeni türkçede veri demektir. information ve knowledge yine yeni türkçede bilgi demektir. wisdom ise akıl demektir. yukarıdaki çeviriden anlaşıldığı gibi burada şöyle bir terslik var o da şudur. hem information hem de knowledge sanki aynı şeymiş gibi tek ses etiketi ile ayrılmıştır. halbuki bu ikisi ayrı şeylerdir.

işin eskiden beri olan şekline gelirsek
alem - malum - malumat - bilgi - akıl kelimeleri karşımıza çıkar. akıl kelimesi de kendi içinde alt kavramlara ayrılır ama konun aydınlatılması açısından bir önemi yoktur o yüzden girmeyeceğim.

şimdi, kıyas için bunların tercümelerini yazalım:

alem -? : ingilizce de karşılığı var mı farkında değilim belki universe olabilir . Türkçesi yaratılmış her şey demektir.

malum- data: malum yaratılmış olanlardan farkına vardıklarımızdır. bununla doğa bilimlerinde pure scientist dediğimiz kişiler uğraşır. Türkiyede fen edebiyat fakültesindekiler ilgilenir. burada haberdar olunan şey bir yığındır ve tek başlarına anlamı yoktur. bir oşinograf deniz altında yeni bir yosun türü bulur. o yosun türü fark edilmeden önce de vardır ama bizim haberimiz yoktur. oşinograf alır bunu kayıt eder. bir makale yazar.

malumat- information: burada diğer bilim insanları bu haberdar olunan şeyi sınıflandırmaya başlar. bu sınıflandırma sırasında şu sorulara yanıt bulunur: Ne, Nerede, Ne zaman, Kim, Kaç tane, Ne miktar
Bu sorularlara verilen yanıtlar ile o şey yığından ayrılır. yığının parçasıdır ama sıfatları ile yığından ayrılıp belirginleşerek daha fazla anlam kazanır. bu işlem de yine pure science dediğimiz iştir.

bilgi- knowledge: burada  seviye bir derece artmıştır. bu kısımda nasıl sorusuna yanıt aranır. Bu işi pure science kısmından gelenleri kullanarak aplied science- uygulamalı bilimciler yapar. Yani mühendislik fakültelerinden yetişen mühendisler. Burada bir iş adamı diyelimki boya üreten bir firma sahibi, rakiplerinden daha iyi bir boya üretmek ister. mühendis araştırır. bir oşinografın bulduğu yosun labaratuvarlarda bitki bilimciler tarafından yapılan incelemede leke tutmadığı fark edilmiştir. Bu leke tutmama işi yüzey dokusu sayesinde olmaktadır. Kimya mühendisi o yüzey dokusunu sentetik olarak oluşturabilirse rakiplerden daha iyi bir ürün çıkacaktır. Bunu labaratuvar ortamında üretir.  fabrika ortamında üretilebilip üretilemeyeceği anlaşılır. bu işin bilgi kısmıdır. Bir zamanlar rahmetli Sabancının ağzından çok duyardık know-how diye. işte bu bir şeyin nasıl yapılacağının farkında olmak onu bilmek demektir, yani bilgi budur.

en son sırada akıl - wisdom var:burada akıl niçin sorusuna yanıt arar. bulduğu yanıt kendi hedefleri doğrultusunda ise üretime karar verilir. değil ise üretimden vaz geçilir. mesela nano teknoloji kirlenmez boyaların arkasındaki hikaye bu. Mesela Michael Pulp'ın çatır çatır kırdığı yüzme rekorlarında üretici firma köpek balığı derisinin yüzeyini taklit ettikleri bir kumaş doğrudan etkilidir. o kadar ki, daha sonra yarış komitesi o kumaştan yapılmış mayoların kullanımını yasakladı yanlış hatırlamıyorsam.

konunun devamı şurada http://heyamolahey.com/genel/'-gelecegi-tasarlayamiyoruz/msg39388/#msg39388
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 01 Haziran 2018, 04:13:43
Beşeri bilimler ile fen bilimlerinin/Doğa bilimleri/Pozitif bilimlerin arasındaki fark

Farabi’den bir alıntıyı şuraya eklemek isterim
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20180531/aa69a9d852da319962573458fface0dc.jpg)
Farabi Harfler adlı kitabında beşeri bilimler ile doğa bilimleri arasındaki farkı net olarak koyar.

Doğa ilmi insan iradesinden bağımsız şeyleri inceler. Biz bunlara doğadaki kanunlar diyoruz. Batının kendi iç meselesi olan aydınlanma budur zaten.
Beşeri bilimler ise insan iradesiyle var olanı inceler. İrade karar vererek icra etmek demektir. İnsanın karar verdiği her şeyde o bireyin mensup olduğu inanç mutlaka vardır. Bunun aksini iddia etmek kültür emperyalizmidir zaten . Ayrıca eşyanın tabiatını da inkar etmektir. İtikad sabit, itikadın muhteviyatı değişkendir.
Bu değişkenlik sebebi ile beşeri bilimlerin önerdiği çözümler itikad farklılığı göz önüne alınarak sorgulanabilir. Misal herkes rüya görür ama her millet rüyasında kendi kültürlerine ait sembolleri görür. Kilise çanı bizim bir sembolümüz değildir. En azından insan Türkiyede rüyasında kilise çan kulesini görür ise Sigmund Freud ile aynı sonuca varmaz...
konu şurada geçti. http://heyamolahey.com/genel/'-gelecegi-tasarlayamiyoruz/msg39381/#msg39381
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 01 Haziran 2018, 12:29:46
Üzülmenin Renkleri

Üzülmek insanın mutlaka hissettiği bir duygu. Hissettiğimiz üzüntü bakın Türkçede nasıl evrilmiş.

Üzülmek:

halk ağzı. Sürtünmekten dolayı aşınmak, yıpranmak: Halkın ortak görüşü üzülmek bir şeyin bir şeye sürtünmesi ile aşınarak yıpranması.

E. T. Türk. ve halk ağzı. Kesilmek, kopmak, ayrılmak: Oğuzlardan bu yana bir şeyin bütünden ya kesilerek ya da koparak ayrılması. Yani neyden ayrılınıyorsa o şey azalmakta

Üzüntü duymak, canı sıkılmak, müteessir olmak: Bizden ayrılan şey, bizim canımızı sıkmakta, bu ayrılık bizi etkilemekte.

http://lugatim.com/s/%C3%9CZ%C3%9CLMEK

Üst anlam olarak üzüntü yukarıdaki gibiymiş. Şimdi üzüntünün alt anlamlarına bakalım. Yani bizi aşındıran azaltan şeyin sebeplerine göre sınıflandırılması.

Gam:

Yaşadığımız üzüntü geçmişte yaşadıklarımızdan kaynaklanıyorsa bunun adı Gam. Yani yaşadıklarımız aklımıza geldikçe üzülüyorsak bu gamlanmak, bu halin uzun süreli olması gam çekmek Yaşadıklarımızı artık kendimize dert etmiyorsak gamsız oluyoruz. Şair "gamsız yaptı dünya beni kadere razıyım ben" derken kast ettiği şey bu sanırım.

Bir atasözünde "Duvarı nem, insanı gam yıkar" denir. Burada kast edilen şey yıkılmak istemiyorsan geçmişte yaşadıklarınla kendini aşındırma demekki.

detay için http://lugatim.com/s/GAM

Yeis

Yaşadığımız üzüntü gelecekte başımıza gelmesi olası şeyler ise , bunun adı yeis. Geçmişte yaşadıklarımızdan gamlanırken ,  henüz yaşamadığımız ama yaşama ihtimalimiz olan şeylerden yeise kapılırız.

http://lugatim.com/s/YE%C4%B0S%E2%80%93YES

Keder

Üzüntünün kaynağı tasalarımız ise kederleniriz.

http://lugatim.com/s/KEDER

Hüzün

Üzüntü gönlümüzdeki burukluktan ya da gariplikten kaynaklanıyor ise hüzünleniriz.

Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü / Lâkayt olan mühimsemiyor gamlı bir günü (Yahyâ Kemal)

http://lugatim.com/s/H%C3%9CZ%C3%9CN%E2%80%93H%C3%9CZN

Hicran:

Yaşadığımız üzüntünün sebebi birisinden ayrılmak ise, bu üzüntünün adı hicran. Yani ayrılık bitince hicran bitecek.


http://lugatim.com/s/H%C4%B0CRAN

Hasret

Ayrı kaldığımız şeye kavuşma isteğinden kaynaklanan üzüntü ise hasret- hasret çekmek.

http://lugatim.com/s/HASRET

Hüsran

Bir beklentinin yerine gelmemesinden yaşadığımız üzüntü ise hüsran. Yani çocuk karne hediyesi olarak bisiklet beklerken, sonunda bisiklet gelmez ise çocuğun hüsrana uğrar.

http://lugatim.com/s/H%C3%9CSRAN

Efkar

Yaşadığımız üzüntü aklımızdan geçen fikirlerden ise , bunun adı efkar-efkarlanırız-efkar basar.
Bir efkâr basıyor beni ansızın / Kendimi zor atıyorum sokaklara (Yavuz B. Bâkiler) dizelerinde şaire basan şey aklına gelen fikir ve düşüncelerin ona verdiği üzüntü.

http://lugatim.com/s/EFK%C3%82R

Kahır

Üzüntümüzün kaynağı bir başkasının bize yaşattıkları ise, bunun adı kahır. Bir başkasının yaşattığı eziyet, zahmet sonucunda kahır çekeriz.  Arkadaşımızın kahrını çekeriz, yani onun bize yaptığı eziyete rağmen onun kahrını çekeriz.

http://lugatim.com/s/KAHR

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bu kavramların hepsi üzüntünün türevleri. Biz sadece üzüntü dersek detayları ıskalamış oluruz. E ne olacak üzüntü değil mi, evet üzüntü ama gam ile yeis aynı şey değil. Hicran ile hüsran aynı şey değildir. Hasret ile efkar aynı şey değil. Aynen Kedigiller ama aslan ile kaplan aynı şey değil. Leopar ile vaşak aynı şey olmadığı gibi.
 
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 01 Haziran 2018, 13:29:26
Çok iyi. Bissürü şey öğrendim. Sağolun.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 01 Haziran 2018, 13:42:39
Teşekkürler.

Yas'da eklenebilir mi ?
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 01 Haziran 2018, 14:32:17
Teşekkürler.

Yas'da eklenebilir mi ?
Çok da iyi olur.
Üzülmenin renklerine ek:

Yas


i. (Eski Türk. yās) Ölüm veya çok büyük bir felâketten duyulan acı ve bu acıyı belirtmek üzere yapılan şeyler, mâtem: Güler gül andelîb inler sehâb ağlar çemen hurrem / Kimine yas olur ömrü zamânı kimine düğündür (Zâtî). Kimseye diyemem gönlüm yastadır (Pir Sultan Abdal).
Diğerlerinden farkı bizden ayrılanın bir daha gelmeyeceği veya yeri boş kaldığında hissetiğimiz üzüntünün adı yas.

http://lugatim.com/s/yas

matem

i. (Ar. me’tem > mātem)
1. Sevilen bir kimsenin ölümünden duyulan büyük acı ve bu acı sebebiyle ağlayıp inleme, zevk ve eğlenceden uzaklaşma, yas.
2. Mağlûbiyet, ayrılık, istîlâ gibi büyük dert ve felâketlerin sebep olduğu derin üzüntü, keder ve ümitsizlik.
3. Muharrem ayının ilk on gününde Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilmesi ve Ehlibeyt’in uğradığı büyük felâketler sebebiyle, daha çok Şiîler’in vücutlarına zincirlerle vurup ilâhî ve mersiyeler okuyarak yaptıkları yas töreni.

Gördüğüm kadarıyla yas tutulurken illa bir şey yapılmak zorunda değil, ama matem tutulurken hissedilen üzüntünün dışa vurumu da var.

http://lugatim.com/s/M%C3%82TEM

Matem ile beraber üzüntünü 11 rengini görmüş olduk.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 03 Haziran 2018, 12:52:12
#Üzülmenin renklerine ek:

Kaygı: Üzücü bir şey olacak korkusundan kaynaklanan üzüntü.

Yeis ümitsizlikten kaynaklanırken , Kaygı üzücü bir şey olacak korkusundan meydana gelmekte.

Ümmetimdir kaygum u gussam hemin (Süleyman Çelebi). Şahsına âit her türlü kaygıdan uzak (Ahmet H. Tanpınar). Çocuk gönlüm kaygılardan âzâde (Orhan V. Kanık). Binbir çeşit kaygı sarmış kafamı (Behçet K. Çağlar).

ѻ Kaygı çekmek: Üzülmek, merak etmek: Günâhım var deyü kaygu çekmişsin (Pir Sultan Abdal).

http://lugatim.com/s/KAYGI%E2%80%93KAYGU

İtiraf etmeliyim ki, bu yazıya başlamadan önce üzülmenin tonlarını bu kadar çeşitli ben de fark etmemiştim.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hasan Toparlak - 03 Haziran 2018, 12:54:20
Kaygı sanki üzüntüden farklı.  Korku. Üzülme korkusu. 


Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 03 Haziran 2018, 13:12:33
Kaygı sanki üzüntüden farklı.  Korku. Üzülme korkusu. 


Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
Günümüzde anlam daralması ile korku nun seyrek, hafif hali olarak da görünmekte. Ama asıl anlamı korku kaynaklı üzüntü, yani bizi aşındıran şey. Hem sözlük girdisinde tanık olarak gösterilen cümlelerde hem de halen üzerinde çalıştığım 15. yy’dan metinde sözlük girdisi ile aynı anlamda kullanılmış. Belki bu daralmanın bir sebebi de üzüntü kavramında, aşındırma-koparma etkisinin artık kavramın içinde fark edilmemesi olabilir.

güneşin tekne ve ekipman üzerindeki yıpratıcı etkisinden bahsederken “güneş ışığı ve deniz suyunun tekne ve donanımı üzerinde üzücü bir etkisi vardır” cümlesi “yıpratıcı etkisi vardır “ ifadesinden daha net bir resim çizmez mi? . Veya sürtünmenin halat üzerinde üzücü etkisi vardır da aynı şekilde. Sonuçta üzüntünün ilk anlamı kopmaya varan aşındırma işlemi.
Kastım üzüntüyü sadece bir his adı değil de o hissi uyandıran eylemler bütünü olarak görmek. Böylece aşındıran eylemin yeri, şekli, zamanı değiştikçe diğerinden ayırmak için yeniden adlandırılmış.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: O.Utku Uçkan - 03 Haziran 2018, 18:39:09
Nuri hocam sürekli izliyorum da bu gün fark ettim ki konu başlığının önüne konan İNSANI kelimesi fazla olmuş gibi.
Rahmetli köpeğim Miço'nun ben hasta iken ayak ucumda beklerken gözlerindeki ifade kaygı değilse neydi acaba?
Anamın gözlerindeki bakıştan tek farkı ise anamın arada ''bir şey ister misin yavrum?''diyebilmesi idi.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 03 Haziran 2018, 20:10:10
Nuri hocam sürekli izliyorum da bu gün fark ettim ki konu başlığının önüne konan İNSANI kelimesi fazla olmuş gibi.
Rahmetli köpeğim Miço'nun ben hasta iken ayak ucumda beklerken gözlerindeki ifade kaygı değilse neydi acaba?
Anamın gözlerindeki bakıştan tek farkı ise anamın arada ''bir şey ister misin yavrum?''diyebilmesi idi.
Haksız sayılmazsın Utku kaptan. Onlarla aynı şekilde hissettiğimiz duygular var. Hepimiz kendimizce ifade ediyoruz hislerimizi.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Mustafa Ertör - 03 Haziran 2018, 20:55:17
Çok öğretici oluyor.Doğaçlama bildiğim bir çok tanım yerine oturuyor.Teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 22 Eylül 2018, 09:47:55
Üzüntünün tonlarına ek:

Aşağıdaki tarifler sayın Mustafa Öztürk’ün Karar gazetesinde  22 Eylül 2018 tarihli köşe  yazısından alıntıdır. Hüzün kavramının tarifini detaylandırdığı için buraya alıntılamayı gerekli gördüm.

“...Hüzün acıyı bal eyler gibi yaşamak zorunda kalmanın damlamaz ve ıslatmaz gözyaşlarıdır. Geçmişte kalan ve bir daha aynıyla yaşanmayacak olan birçok şeyi derinden özletip hatırlatan, yine geçmişteki pek çok yaşanmışlığın asla yeniden yaşanmayacağını bilmenize rağmen nafile yere geri çağırmanıza sebep olan bir garip duygudur hüzün. Beklenmedik bir an ve zamanda kapınızı çalmasında sakınca olmayan, hatta size derinlik katan ama içinizde yuva yaptığı takdirde kanamamakla birlikte kabuk bağlamaz bir yara hâlini alan ve nihayet misafir gibi geldiği gözleriniz ve yüzlerinizdeki derin çizgilerin tapusuna da el koyan bir duygudur hüzün. Onca yıllık hayatta yaşanan sayısız acıların ve hatırı sayılır kayıpların yekvücut olup gözünüze ve yüzünüzdeki derin çizgilere gelip yerleşmesi ve bir daha da geri gitmemesidir hüzün...

Kur’an’da “Ben üzüntümü ve hüznümü sırf Allah’a arz ediyorum” (Yûsuf 12/86) diyen Hz. Ya’kûb’tur hüzün. “Senetü’l-Hüzün”de hem biricik Hatice’sinin kaybına yanan hem de amcası Ebû Tâlib’e şehadet getirmeden göçüp gitti diye hayıflanan Rasûlullah’tır hüzün. Bu yüzden hüzün aynı zamanda “Hazret-i Hüzün”dür. Gençlik çağlarımızda Ahmet Özhan’dan dinlediğimiz bir şarkıda, “hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir, gönlümün kıyısına vurur” diye anlatılan duygudur hüzün… Evet, hüzün gönlün kıyısına vurur ama yaş kemale erdikçe daha bir şiddetli vurur. Çünkü olgunluk çağlarında hayat ileriye değil de geriye bakarak yaşandığından hüzün artık daimî yoldaş olur. Bu çağlarda hüzün gelir baş köşeye kurulur ve yürek de yoruldukça yorulur…”

Yazının tamamını okumak isteyenler aşağıdaki adresten metnin tamamına erişebilir.

http://m.karar.com/yazarlar/mustafa-ozturk/hazreti-huzun-7980


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: Hasan Toparlak - 23 Eylül 2018, 16:14:52
Yazıdan yeni bir bölüm oluşturabiliriz, Nuri Reisim.  Hayatımızın safhaları.  Benim sevdiğim sınıflandırmanın son iki bölümü Kamillik (olgunluk) ve Yaşlılık

Hayatın anlamının bel bölgesinden, dile geçmesi olarak tanımlamış Türkmenbaşı Ruhnamede :).  Bir de sınır koymuş 47 yaş diye. 

Dilden kasıt yaşananların aktarılması gayreti.  Bu tanıma göre, yazıda geçen “ geriye bakarak yaşama” yaşlılık dönemi özelliği oluyor. Kamillik hala az konuşur durumda.  :)
Başlık: Ynt: İnsanı Tarif Eden Sıfatlar
Gönderen: nuri_kongur - 23 Eylül 2018, 22:48:09
Ben de okurken fark ettim Hasan reis, ileriye değil de geriye bakarak yaşanan dönem. Türkmen başı 47 derken o zamanki ömür ortalamasına göre o rakama ulaşmış olabilir. Yaşanan şeyler arttıkça üzerinde düşünebileceğimiz şeyler artıyor. Eşyanın tabiatı gereği gençlerin pek sahip olmadığı bir imkan bu. Yazarın çaresiz bir hastalığı olduğu için moralinin bozuk olduğunu biliyorum. Ama ileriye bakmadan bir hayatı henüz düşünemiyorum.
İleriye bakacak gücümüz mü kalmayacak , yoksa geriye bakıp durmaktan ileriye bakma fırsatlarını mı kaçıracağız ? Muhtemelen ikisinin de yanıtı evet. Bazı şeyler akıl yürütme ile değil ancak yaşayınca anlaşılıyor... Sizin işaret ettiğiniz şeyler de öyle. Ancak oraya varınca idrak edilecek şeyler...