Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: T/T heyamola patalyası duyuruları

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#75: 08 Ocak 2019, 23:01:52
İşte bunlardan bahsediyorum. Kafamda o dönem ki haberleşme ile ilgili konular da var. Ancak Şu demir işine bir geri dönelim istiyorum.  Demir işini çözdüm galiba.
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#76: 09 Ocak 2019, 01:02:56
sanırım çok tartışılacak bir yazı yazdım. Galiba biraz da iddialı oldu ama görüşümün arkasındayım. Uluburun batığında çoğunuzun malumu delikli taşlar bulundu. BUnları arkeologlar o dönemin çapaları olarak sınıflandırdılar.

Ancak bence öyle değiller. Bir kere bu taşların bu kadar yüklü bir gemiyi taşımaları mümkün değil. Bunlar çapa değilse ne işe yarıyorlardı peki ? Hem o zaman bu antik Akdeniz iş teknesinin (AAİT İngilizcesine ise AMWB diye isim taktım  ) çapası nerede?

Bekleyin canım.. İki gündür kaynak okumaktan canım çıktı. İddialarım iki temele dayanıyor. Birincisi binlerce yıl geçse de denizcilik ve kültürü çok değişmedi. İkincisi ise amatör yelkenci bakış açısı. Yani biz çok daha gelişmiş denizcilik ekipmanları ile her ne yapıyorsak , binlerce yıl önce de o zamanki malzemeler ile antik yelkenciler de aynı şeyleri yapıyorlardı.

Şimdi bu demirleme işi çok ama çok önemli. BU teknelerin nasıl demir attıklarını ve nasıl topladıklarını , çapalarının neye benzediğini ve hangi malzemeden yapıldığını bilirsek, nerelere demir atabileceklerini de biliriz diye düşünüyorum.  Üstelik çapa zannedilen bu delikli taşların birden çok işlevi vardı bu teknelerde. 

Elbette yazdıklarımızın bir bilimsel değeri yok. Fikir yürütüyoruz işte.  Şurada efendim . Patalyaya buyurun. :)

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/01/antik-caglarda-demirler-ve-demir-atma.html

Şurada efendim
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#77: 10 Ocak 2019, 12:21:20
Çalışmaya devam. Odysseia yı da okumaya başladım. aynı anda 5 yayın birden okuyorum. İlginç ve keyifli bir okuması var. İlginç tespitlerim var. Yazacağım. Demirleme ile ilgili Dün Ahmet ile konuşurken bu delikli taşların hala nasıl kullanıldığını anlattı.

Ancak en önemlisi benim tahmin ile yürüttüğüm bir konuda yapılan bir uygulamayı anlattı ki bu çok önemli. Malum Ahmet'in ataları hep denizci. Çektirmeler ile yük taşıdıkları ve Kurtuluş savaşında da yararlılıklar göstermiş kahraman bir aile. Denizcilik geleneklerini de aynen sürdürmüşler.

Yük olmadığı zaman dedeleri de safra kullanırlarmış. Yük almaya geldikleri limanda da safraları bırakırlarmış. Ancak Karadeniz de el büyüklüğünde yuvarlak taşları çuvallara doldurur sintineye koyarlarmış. Çuval içindeki yuvarlak taşlar sintinenin şekline oturur ve kaymazmış. 

Bu delikli taşların çeşitli boylarda ve hala kullanıldığını anlattı Ahmet. Her ne kadar bu aralar Akdenizde geziniyorsam da yakında Karadeniz 'e atlayacağız efendim. Öncelikle Karadeniz Ereğlisinden bahsedeceğiz.  Sonra Türkiye de denizcilerin merkezi olan İnebolu 'ya oradan da Sinop 'a ulaşacağız.

Ancak buralara gelmeden önce dönemin denizcilik ekipmanları ile ilgili de çalışmaya devam edeceğiz.

  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#78: 10 Ocak 2019, 15:20:02
Ersincim, hızına erişmek mümkün değil.. :)

XANTHOS'TAKİ BİR YAZITTAN:
"…Evlerimizi mezar yaptık. Mezarlarımızı ev. Yıkıldı evlerimiz. Yağmalandı mezarlarımız. Dağların doruğuna çıktık. Toprağın altına girdik. Suların altında kaldık. Gelip buldular bizi. Yakıp yıktılar. Yağmaladılar bizi. Biz ki analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna; biz ki onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna, toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları. Bir ateş bıraktık geride…"


Daha Ege ve Akdeniz'e başlamadan, Karadeniz'e geçiyorsun..

Kıyılarımız tarih dolu bir hazine.. Aklıma gelmişken Antik Amosu'da unutma..

Bencik koyunun dibindeki kanalın hikayesi de ilginç..

Sonuç olarak yarımadanın tamamı bir antik tarih kokuyor buram buram..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#79: 10 Ocak 2019, 16:05:52
Gemi demirleri/Çıpaları konusunda Ersin'in fikrini paylaşmamak elde değil.
Aşağıya benim hazırladığım kitaptan kısa ve yer yer kırpılmış bölümü koyuyorum.

" Antik çağda, mevsime bağlı sınırlı zamanda çok miktarda kargo taşıma sorunu, büyük yük gemileri ile çözülmüştür. Bir tesadüf sayesinde bunların ne kadar büyük oldukları hakkında fikir sahibiyiz. M.S. 2.Yüzyılın ortalarında, gemilerden biri kötü havanın hışmına uğrayıp rotasından çıkmış, Atina’nın limanı Pireaus’a sığınmıştı. ./...  İskenderiye-Roma arasında çalışan yük gemilerinden birinin limana geldiği haberini alan herkes rıhtıma koşmuştu. Aralarında yazar Lukianos da vardı. Gemi hakkında gözlemlerini şöyle anlatır;

“ Ne kadar büyük bir gemiydi bu! Gemi marangozu bana uzunluğunun 54 metre, kemerenin bunun dörtte birinden daha uzun olduğunu söyledi. Güverteden karinaya derinlik 13 metreydi. Ne kadar büyük bir direğe sahipti, ne kadar büyük bir seren taşıyordu, ne istralya idi o! Kavisli kıç bodoslaması kaz başı ile bitiyordu. Diğer taraf daha basıktı ve gemiye adını veren tanrıça İsis’in tasviriyle son buluyordu. Geriye kalan süslemeler, resimler, mayıstra sereninin üzerindeki kırmızı flama, güvertenin önündeki çapalar, bocurgat ve kıç taraftaki kamaralar bana mucize gibi geliyordu! ”
Gerçekten de büyük bir gemiydi. Boyutlarına bakılırsa 1200-1300 tonluktu. Çapa bedeni 182 Kg idi.  Büyüklük açısından, 19.Yüzyılda İngiltere-Hindistan arasında çalışan ticaret gemilerinin en büyükleri ile karşılaştırabiliriz. Antik Çağda Denizcilik ve Gemiler- Lionel Casson"


Şimdi bu devasa ticaret gemisinin kendini sabitlemek için delikli bir veya bir kaç yuvarlak taş kullandığı mantıklı geliyor mu?

Öte yandan bu cesamette gemilere bizim anladığımız şekilde demir konuluyor ise daha az tonajlılara da koymak abes mi?
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#80: 10 Ocak 2019, 17:18:05
Abes değil. Belki de Ersin'in düşündüğü gibi sıralı taşlar şeklindedir, bilemiyorum.
Ama aklıma şu sorular geliyor. Büyük 25-30 metrelik gemilerde atılan çıpa ve bedene yerleştirilen taşlar hayli ağır da olsa, bir makara sistemi ile çekilebileceğini tasavvur edebiliyorum.  10-15 metrelik ve 25 30 ton yük taşıdığı düşünülen bir gemide  bu makara-palanga sistemi nasıl kurulurdu, tahayyül edemedim? Zira 25-30 tonluk yük ağırlığı düşünülünce çıpa görevi gören taşların bir hayli ağır olması gerekir. E bu kadar yükün de bir hacmi var, nereye konumlandırdılar bu sistemi? Yoksa elle mi çektiler? Gemi boyutları pek az sayıda mürettebat öngörüyor. Kürekler, 20 ton yük , mürettebat? Gözümde canlandıramadım bu kadar sistemi. Canlandırmalarda da buna benzer bir sistemi göremedim.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 151
  • Keşke insanyürüyüşünü dünya ile bütünleştirebilsek
    • Kapina
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#81: 10 Ocak 2019, 19:12:10
Linkte Türk Arkeoloji Dergisinden alınan tarih boyunca çapaların gelişimi üzerine bir yazı var.
https://yadi.sk/i/23lwWmtjtHDQdQ

Alttaki linkte de Türk Arkeoloji Dergisinin sayılarına ulaşmak mümkün.
Sadece (24_1) rakamlarını değiştirerek eski sayılara ulaşılabilir.

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/24_1.turk.arkeoloji.pdf

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/23_1.turk.arkeoloji.pdf
Veya
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/23_2.turk.arkeoloji.pdf
Gibi.
Deneyerek buldum bu yolu. Bir yere gelecek çalışmayacak ama işe yarar bilgiler çıkabilir dergilerde.
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#82: 10 Ocak 2019, 20:13:01
Eyüp abi aslında belli bir sistematik izliyorum. O yüzden sanki bir yerden bir yere atlıyormuş gibi duruyor:)

Şimdi çalışma şeklim şöyle . Önümde Navionics deniz haritaları ve Google Earth sürekli açık.  İlk etapta deniz yollarını bulmaya çalışıyoruz aslında. 

Bu konuda  eksik bilinen konularının başında bu geliyor. Örnek , Çoğunlukla furni kanalı zorlukları nedeni ile ticaret filolarının güzergahı değil gibi gözüküyordu. ancak 2015 yılında 58 Batık bulunmuş burada.

Denizyollarını tahmin edebilmek için  o dönemki ticareti incelemek gerekiyor. Bu açıdan Karadeniz özellikle sinop limanı kritik.  Ticaretin başı burası mesela.Özellikle balık ve buna dayalı ürünler hep karadenizden  geliyor.

Sonuçta gece seyri yapıldığını biliyoruz artık. O yüzden fener olan limanlar çok önemli. Demek bu noktalardan gece de geçiliyordu ya da gece varılabiliyorsu. Teknelerin yelken yapabilme yeteneklerini biliyoruz da . O yüzden en son çıkış limanı da bulunur . O yüzden tabi karışıkmış gibi duruyor. :)

Keza fenerleri incelerken Patara ile ilgili çok önemli bir detay ilgimi çekti. Ben Patara'nın nehir kenarında sanıyordum. Oysa değilmiş. Patara limanını kum doldurmuş resmen. 

az biraz uklalık edeyim. Ben mesleğe ilk otoyollarda başlamıştım. Beni harita bölümüne vermişlerdi. Tüm yol aplikasyonlarını, köprüleri viadüklerin yerini sahaya tespit eden bölüm bu. Yani haritadan iyi anlarım. Sonrasında Kırkağaç Manisa İzmir otuyolu ön proje çalışmasında görev almıştım. Topoğrafyadan anlarım yani.

Sevgili yelkenci dostlar , sizden ricam burasının Google earth tan lütfen açın. Fenerin yerini bulun. Ağırlıklı batılı rüzgar estiğini  de unutmayalım. Şimdi Patara limanına zaman içinde deniz kum taşımış. Ve liman denizden kopmuş.
Şİmdi fenerin yeri çok önemli. Sonuçta limana girişi belirliyor.  Peki yüzyıllar içinde buraya neden kum doldu?

Madem deniz bu limana kum taşıyor, kullanıldığı zaman da taşıyor olmalıydı. Niye dolmadı?  Çünkü muhtemel şu anda kumsal gibi gözüken yerde bu kumun ttulması için bir mendirek olmalı.  Sabahtan beri akıntı ve rüzgarın yönünü, dalgaları ve mevcut topoğrafyaya bakarak limanın hangi yönden denizin kum taşıdığını bulmaya çalışıyorum.  Buna göre mendireğin yerini, böylece liman ağzının yapısını, böylece gemilerin nasıl limana girdiğini ve böylece nereden geldiklerini öğreneceğim.  Derdim bu.

Bülent, o dönemde makara ya da bir palanga sistemi kullanılmıyormuş. armanın sereninde o yüzden öyle çok taşıyıcı halat var kanımca. BUnlar blogda yazdığım üzere koloma taşları olmalı. Çipa ise ağırlığı taş olan ahşaptan yapılma bir çapa olmalı. Blogda resim koymak kolay diye derli toplu orada yazıyorum.

Mantığım şu. Denizcilik gelenekleri ve yöntemleri hiç değişmedi. Malzemelerin özelliğine göre yöntemler kolaylaştı sadece. Biz koloma vermeyi biliyorsak , muhtemel antik çağlarda da koloma biliniyor olmalı.

detayları yazdım blog da. Özellikle biriİsrailde birisi yunanistan da bulunmuş iki ahşap çapa var. Bir bakım isterseniz.

Sürücü reis , sizin dergiler ile ilgili ayrıca yorum yazacağım.

Cem Gür teşekkürler. Bu arada senin yaptığın nefis çevirmeyi bloğa yükleyemiyorum nasıl yapacağım bilen var mı?



  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#83: 10 Ocak 2019, 20:55:36

Yazılanların hepsi şahane
Çok teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#84: 10 Ocak 2019, 22:38:25
Cem Gür teşekkürler. Bu arada senin yaptığın nefis çevirmeyi bloğa yükleyemiyorum nasıl yapacağım bilen var mı?

Buradaki yazıyı copy'le blog metin bölümüne pasta et. :) Ben öyle yapıyomdu.  ;)
Veya buradakini word dk!a copy'le onu da coyp'leyip blog'a pastala.

  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#85: 10 Ocak 2019, 23:43:27

Bu konuda  eksik bilinen konularının başında bu geliyor. Örnek , Çoğunlukla furni kanalı zorlukları nedeni ile ticaret filolarının güzergahı değil gibi gözüküyordu. ancak 2015 yılında 58 Batık bulunmuş burada.

Denizyollarını tahmin edebilmek için  o dönemki ticareti incelemek gerekiyor. Bu açıdan Karadeniz özellikle sinop limanı kritik.  Ticaretin başı burası mesela.Özellikle balık ve buna dayalı ürünler hep karadenizden  geliyor.

Mantığım şu. Denizcilik gelenekleri ve yöntemleri hiç değişmedi. Malzemelerin özelliğine göre yöntemler kolaylaştı sadece. Biz koloma vermeyi biliyorsak , muhtemel antik çağlarda da koloma biliniyor olmalı.


Dönüp dolaşıp 3 sayfa sonra benim dediğim yere gelmiyon mu öldüreceksin beni bir gün de bakalım hangi gün?

Anımsarsan, sana Akdeniz'i İnebahtı Prevezeden ikiye, sonra yeniden bunları tam orta çizgilerinden ikiye böl demiştim. Buradan şuna gelmemiz gerekir; her bir bölüm, komşu uygarlıkların sınır çizgileri. Hani Haldun'un dillere pelesenk olmuş lafı var ya, "Coğrafya kaderdir" diye. İşte o çıkıyor. Örnekse, İskenderiye-Roma ticareti. Garip gelecek ama, geçen Erman'la konuşuyorduk, İskenderiye orada mı diye şaşırmıştık ikimiz de, Roma ve İskenderiye komşu uygarlık. İskenderiye Finike'nin tam ama tam güneyi.

Şimdi tam buradan deniz yollarını bulabilirsin, Akdeniz için. İskenderiye, Doğu Akdeniz'in batısının  Doğu AKdenizin  doğusu ile sınır çizgisi. Bak ilginç gelecek, harita  madem önünde, Roma da, Batı akdenizin doğusunda kalır.

Mutlak bir doğru olarak değil elbette, ama haritayı dediğim şekilde bölersek, uygarlıkları, dolayısıyla ticareti, dolayısıyla da ticaret yollarını bulabiliriz.

Bana, kişisel olarak Akdeniz'i bir de Doğu Batı değil de, Kuzey Güney diye böl dersen, şöyle bölerdim;
Batum'a neyin bir nokta koyardım, oradan tam 270 dereceye düz bir çizgi çizerdim; Bunun sonu İber yarımadasının  kuzey sınırını bulur, Atlas okyanusuna çıkar. A ha derdim bunun aşağısı Güney Akdeniz, yukarısı Kuzey. Senin Sinop'undan da Tuna'ya, Istanbul'a Avrupaya mal taşırdım. Hiiiiç aşağı inmezdim.

Harita her şeydir, çünkü coğrafya kaderdir.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2019, 23:50:21 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#86: 10 Ocak 2019, 23:52:40
Çapalar konusunda bir alıntı:

"Bugün de olduğu gibi her gemide birkaç çapa vardı. Avrupa'da Orta Çağ'dan itibaren, çapanın ağırlığı demirden yapılmış beden ve kollardadır. Çipo (yatay kol demiri) ise genellikle ahşaptır. Antik çağda tersi uygulanmış, beden ve kollar ahşaptan imal edilmiş, ağırlık başlangıçta taş, İ.Ö. 6. yüzyıldan sonra çoğunlukla kurşundan yapılmış çipoya verilmiştir. İki malzeme de suya dayanıklı olduğundan, dalgıçlar kayıklarda kullanılanlardan, deniz aşırı seferlere çıkan gemilerdeki hantal örneklerine kadar çok çeşitli çapalar ortaya çıkarmışlardır."

Sana gönderdiğim arşivde yer alan "Antikçağ Gemileri" adlı tez çalışmasından. Tezin yazarını tanıyorum. Gerekirse görüştürebilirim seni.

Ayrıca bir tezin konusu direkt olarak Antik Dönem Gemiciliğinde Ahşap Çapalar.  :)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2019, 23:59:44 Gönderen: Hakan Tiryaki »
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#87: 11 Ocak 2019, 00:18:50
Erdoğan Aslan mı o dediğin araştırmacı Tiryaki?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#88: 11 Ocak 2019, 00:23:40
Erdoğan Aslan mı o dediğin araştırmacı Tiryaki?

Evet.
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#89: 11 Ocak 2019, 00:25:30
Ersin konuyu açınca Academia'da yazılarını okumuştum. Sizin dergilerde yayınlamış. Zamanım olsa tezi okumak isterdim.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git