“Bu konu başlığına kendi adıma bir şeyler yazabilmek için önce hatırlamak, sonra tekrar kaynakları kontrol etmek lazım ki gerçekten katkım olsun. Kesinlikle çok değerli bir başlık bu. Uzun yıllar sürmeli buradaki paylaşımlar.”
Hakan Tiryaki’nin düşüncelerine katılıyorum. Bir kavrama-nesneye bakış nedenimiz-arayışımız onda bulmayı beklediğimize göre şekilleniyor. Şöyle denilebilir, yerdeki bir baltaya sapını oturtan, rende, ağaç, törpü, demirini döven ateş-çekiç darbeleri, ısındıkça eriyen metal gözünden bakacaktır.
Odysseus, Argonautika ve benzeri mitolojik anlatılar bir edebi eserdir ilk önce. Dünya edebiyatını, dinleri, felsefeyi etkilediler. Bunun yanında içlerinde dönemin yaşamı ve coğrafyası ile ilgili pek çok bilgi de içeriyorlar.
Ben bu metinleri okuduğumda sözcüklerle oynana oyunlar olarak tüketirken, Ersin Reis en -benim için- sıradan bir ayrıntıdan farklı sonuçlara gidebilir.
Sanırım Hakan Reis’in demeye çalıştığı bunun gibi bir şeye çıkıyor.
Okumalarımın içerisine Odysseia ve İlyada’yı almak ilk yapacağım şey olacak. Sizlerin -denizi bir tutku olarak yaşayan, ona farklı bakan sevdalılar- gözünden bakmaya-yaklaşmaya çalışarak okuyacağım. Ve bunları yazarım tabii ki.
Ersin Reis’in kendini adadığı, tutkuyla dağıldığı, ufak ayrıntıların peşine düşüp dağılıp serpildiği çalışmasına hayran olamamak elde değil.
Teşekkür ediyorum böyle bir insanın varlığını bana gösterdiği için.