%99 denildiğinde beklenti ne kadar artıyor.
Bilinen, her türlü tekne sayısını nüfusa orantıladığınızda oysa ortaya çıkan rakam, 0,0009375.
Bir çok açıdan değerlendirilebilir lakin Cem abinin, " kayıkların neden hâlâ %99 çoğunluk içinde sadece "birileri" için ulaşılabilir olduğu" tespitini düşündüğümde aklıma yapılan araştırmalar geliyor.
Ve sadece bu kısım üzerine bir şeyler söylemek istedim.
Denizcilik, dolayısı ile turizm günümüzde ayrılmaz bir parça haline gelmiş durumda. Her hangi bir dernek hatta bakanlık düzeyinde bir araştırma yaptırdığınız da karşınıza ilk olarak ;
Türkiyenin coğrafi olarak ne kadar uygun olduğunu, işçilik ve maliyet açısından ne kadar avantajlı olduğu ve sektörün her daim geliştirmeye açık olduğu hakkında raporlar ile karşılaşırız. Ne büyük bir "kazanç" kapısıdır
Evet sefahat öncesinde, üretim aracı olabilir ama şu an sektör bazlı üretilenin kendisi olmuş durumda.
Ben, bu olayı, farklı bir alan olan tarıma benzetiyorum. Sürdürülebilir tarıma. Hani şu bir çok eğitimli şehirlinin çok "cool" bulduğu permakültür olayına.
Tüm dünya konvensiyonel tarıma yönelmiş durumda malumunuz. Bir avuç insan ise, "amatör" olarak, permakültür ile ilgileniyor. Yanlış anlaşılmasın bu çok önemsediğim ve yaygınlaşması gerektiğini düşündüğüm bir şey.
Çok doğal olması, sürdürülebilir olması ve işlenmemiş yaban topraklarda, son derece ucuz ve herkesin ulaşımına sahip olabilecek bir şey iken, ortaya yine "amatörlerin" dayanılmaz istek ve açgözlülükleri giriyor.
Ortaya, önce panellerle bunu ne kadar güzel olduğunu anlatanlar çıkıyor, sonra bunu yaşayan insanlar. Hemen ardından, kurslar başlıyor, "su hasadı kursu" sadece 750€, Tasarım kursu veriyoruz, 1000€.. Bir bakmışsınız, yine mesleği farklı bir sürü insan, sorduğunuzda bilgiyi yaydını söylese de yine maddi seçenekleri çoğaltarak devam ediyor. İnsanlar yavaş yavaş, arazi bakmaya başlıyor. İşe uyanan köylü dönümü 1,000tl olan arazisini, 10,000tl'ye çıkarıyor. Sermaye'ye sahip "şehirli" üzerine bir şeyler kurmaya başlıyor ama yaparken yine doğal olduğunu söylerken, örneğin ahşap bir ev yapmak istiyor. Ama becerisi olmadığı, öğretilmediği için yaptırması gerekiyor. 15,000tl'ye mâl olan ahşap evler 100,000tl'ye, aradığı lüküs bulamayan sermaye sahibi, daha iyisi için 300,000tl'ye yaptırmaya başlıyor vs.
Düşünsenize arkadaş, insanoğlunun burnu o kadar havada ki, artık insanlar kamp yapmıyor, glamping yapıyorlar.
Bizler, o, iş olmayan iş kavramından bile, nasıl iş çıkartabildiğimizi düşünen garip yaratıklarız.
Sözün özü, herşey doğal ve yalın iken, o güzelliği alıp, karışık, lüks ve pahalı bir hale biz getiriyoruz. Ulaşılması zor bir hale el birliği ile getiyoruz.
Tek fark, boyumuzu aşmaya başladığında şikayet ediyoruz.