Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Amatör Denizciliğe Övgü

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Bu sefahat öncesinde "kayık" proleterin üretim aracıdır. Tıpkı saban, keser veya un değirmeni gibi. Bu üretim aracı sayesinde  değer üretiyordu. Yani kayık bir iş kolunun, balıkçılığın, taşımacılığın ulaşılmaz bir aracı değildi.  (araştırıldığında görülüyor ki büyük balıkçı gemileri hariç kayık çok cüzi rakamlara elde edilebiliyordu)

Sanıyorum bu tartışmayı yürütürken paralel olarak kayıkların neden hâlâ %99 çoğunluk içinde sadece "birileri" için ulaşılabilir olduğu ve el'an olmaya devam ettiğini de sorgulamamız, analiz etmemiz gerekir.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
..... Son olarak amatör denizciliğin neden hobi olarak görülemeyeceğini ya da bunu hobi olarak yapan kişinin  amatör denizci sınıfına giremeyeceğini savunmaya çalıştığımı anlatma  fırsatı verdin. .....

Bülent tam anlamadım valla  "kazanç amacı olmayan profesyoneller" mi oluyoruz biz ?

Hobi sözcüğünü bir nevi aşağı görme olarak kullanıyor Bülent burada, gereksiz birşey gibi, belki de Abdülhamit'in marangozluğu gibi

Kesinlikle hayır. Yalnızca hobinin tamamen farklı bir zemin olduğunu düşünüyorum. Farklılık, ast-üst ilişkisi getirmez kanaatindeyim.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Mayıs 2018, 10:48:57 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Bu sefahat öncesinde "kayık" proleterin üretim aracıdır. Tıpkı saban, keser veya un değirmeni gibi. Bu üretim aracı sayesinde  değer üretiyordu. Yani kayık bir iş kolunun, balıkçılığın, taşımacılığın ulaşılmaz bir aracı değildi.  (araştırıldığında görülüyor ki büyük balıkçı gemileri hariç kayık çok cüzi rakamlara elde edilebiliyordu)

Sanıyorum bu tartışmayı yürütürken paralel olarak kayıkların neden hâlâ %99 çoğunluk içinde sadece "birileri" için ulaşılabilir olduğu ve el'an olmaya devam ettiğini de sorgulamamız, analiz etmemiz gerekir.

Özellikle ilk paragrafınız, düşünmeye başlama-sorgulama temelimin doğru olduğunu teyit ediyor.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
%99 denildiğinde beklenti ne kadar artıyor.
Bilinen, her türlü tekne sayısını nüfusa orantıladığınızda oysa ortaya çıkan rakam, 0,0009375.

Bir çok açıdan değerlendirilebilir lakin Cem abinin, " kayıkların neden hâlâ %99 çoğunluk içinde sadece "birileri" için ulaşılabilir olduğu" tespitini düşündüğümde aklıma yapılan araştırmalar geliyor.
Ve sadece bu kısım üzerine bir şeyler söylemek istedim.

Denizcilik, dolayısı ile turizm günümüzde ayrılmaz bir parça haline gelmiş durumda. Her hangi bir dernek hatta bakanlık düzeyinde bir araştırma yaptırdığınız da karşınıza ilk olarak ;
Türkiyenin coğrafi olarak ne kadar uygun olduğunu, işçilik ve maliyet açısından ne kadar avantajlı olduğu ve sektörün her daim geliştirmeye açık olduğu hakkında raporlar ile karşılaşırız. Ne büyük bir "kazanç" kapısıdır

Evet sefahat öncesinde, üretim aracı olabilir ama şu an sektör bazlı üretilenin kendisi olmuş durumda.

Ben, bu olayı, farklı bir alan olan tarıma benzetiyorum. Sürdürülebilir tarıma. Hani şu bir çok eğitimli şehirlinin çok "cool" bulduğu permakültür olayına.
Tüm dünya konvensiyonel tarıma yönelmiş durumda malumunuz. Bir avuç insan ise, "amatör" olarak, permakültür ile ilgileniyor. Yanlış anlaşılmasın bu çok önemsediğim ve yaygınlaşması gerektiğini düşündüğüm bir şey.

Çok doğal olması, sürdürülebilir olması ve işlenmemiş yaban topraklarda, son derece ucuz ve herkesin ulaşımına sahip olabilecek bir şey iken, ortaya yine "amatörlerin" dayanılmaz istek ve açgözlülükleri giriyor.

Ortaya, önce panellerle bunu ne kadar güzel olduğunu anlatanlar çıkıyor, sonra bunu yaşayan insanlar. Hemen ardından, kurslar başlıyor, "su hasadı kursu" sadece 750€, Tasarım kursu veriyoruz, 1000€.. Bir bakmışsınız, yine mesleği farklı bir sürü insan, sorduğunuzda bilgiyi yaydını söylese de yine maddi seçenekleri çoğaltarak devam ediyor. İnsanlar yavaş yavaş, arazi bakmaya başlıyor. İşe uyanan köylü dönümü 1,000tl olan arazisini, 10,000tl'ye çıkarıyor. Sermaye'ye sahip "şehirli" üzerine bir şeyler kurmaya başlıyor ama yaparken yine doğal olduğunu söylerken, örneğin ahşap bir ev yapmak istiyor. Ama becerisi olmadığı, öğretilmediği için yaptırması gerekiyor. 15,000tl'ye mâl olan ahşap evler 100,000tl'ye, aradığı lüküs bulamayan sermaye sahibi, daha iyisi için 300,000tl'ye yaptırmaya başlıyor vs.

Düşünsenize arkadaş, insanoğlunun burnu o kadar havada ki, artık insanlar kamp yapmıyor, glamping yapıyorlar.

Bizler, o, iş olmayan iş kavramından bile, nasıl iş çıkartabildiğimizi düşünen garip yaratıklarız.

Sözün özü, herşey doğal ve yalın iken, o güzelliği alıp, karışık, lüks ve pahalı bir hale biz getiriyoruz. Ulaşılması zor bir hale el birliği ile getiyoruz.
Tek fark, boyumuzu aşmaya başladığında şikayet ediyoruz. 
 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Mayıs 2018, 12:24:15 Gönderen: Tan Kaan Özkan »

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Mükemmel, çarpıcı bir örnekleme olmuş.

"Homo Deus" ta da vurgulandığı gibi  bir "myth" yaratan modern insan aslında fiktif / yapay bir ihtiyacı paraya tahvil ediyor.

Zurnanın zırt deliği da tam burası : " Bizler, o, iş olmayan iş kavramından, nasıl iş çıkartabildiğimizi düşünen garip yaratıklarız.
Sözün özü, herşey doğal ve yalın iken, o güzelliği alıp, karışık, lüks ve pahalı bir hale biz getiryoruz. Ulaşılması zor bir hale el birliği ile getiyoruz.
Tek fark, boyumuzu aşmaya başladığında şikayet ediyoruz.
  "
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Mayıs 2018, 12:41:45 Gönderen: Cem Gür »
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Sahane yere gidiyor. Çok güzel besliyorsunuz. Görüldüğü gibi yalnızca düşünür adlarını sıralamıyor, bir dünyayı keşfetmeye çalışıyoruz. Yeryüzünde bundan daha güzel ne olabilir?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Bu arada ilginc ve provokatif bir şey söyleyeyim. Bana karşı çıkmasına rağmen Ersin, benimle aynı şeyi düşünüyor. Balıkçıl yazısına bakınız. Aradaki fark benim vakıayı kavramsallastirmaya çalışmam.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Yeni bir dünyayı keşfetmeye çalışan, kendi potansiyelini doğrudan doğruya ortaya çıkarmaya çalışan, bunu yaparken herhangi bir zorunluluğu olmayan,  sevdiği için denizde olan, ortaya az ya da çok herhangi bir övgü-kazanç  veya kudret talebi olmadan emek koyan yani iş olmayan iş peşinde koşan erkek ve kadınlara amatör denizci denir.



diye bir tanımlama yapmıştım. Sonra Ziya'nın eleştirisi ile kendime bir zemin bulmuş, "Çokluk" kavramına değinmiştim. Zİya'ya demiştim ki, sen sağol, neden Aydınlanma'dan bugüne geldiğimi analatacak bir zemin verdin.

Daha önceki satırlarda da değindiğim gibi, "zorunlu çalışmanın" doğal sonucudur yabancılaşma. Ama önceden yabancılaşma kavramsal olarak-benim dünyaya baktığım yerden söylüyorum tabii- daha çok klasik anlamda proleterler için kullanılırken, çağımızda bu hâl, çokluk için de geçerlidir.

Eğer gündelik yaşantımızdan, çevremizden örnek verecek olursak, yukarıda kendini de örneklediği için Kamil abiyi gösterebiliriz. Bundan 70-80 yıl önce klasik anlamda proleter olarak sınıflanamayacağı halde, yirmibirinci yüzyılda 1930'ların herhangi bir işçisi kadar sistemin hem düşünsel hem de eylemsel etkisi altında kalır. Yaptığı iş, kendi doğal potansiyellerini gerçekleştirmesine izin vermez. Bu bir avukat için de böyledir. Hatta bütün yaratıcılık özelliğine karşın, halihazırdaki küresel sağlık sisteminde hekimler için de aynıdır. Bu durumda gerçek ve yaygın bir proleterleşmeden, yani zorunlu çalışmadan ve doğal sonucu olarak yabancılaşmadan, yabancılaşmış emekten söz edebiliriz.

Örneğin kitap okumak, okçuluk, yüz yıl önce aynı kişiler için birer yan yaşam olanağı verirdi. Zira bu sınıftan insanlar, o zaman sistem içinde kendileri olarak varolabilirlerdi. Ama şimdi devasa bir sağlık "sistemi"nin, hukuk adlı "sektör"ün, bilimden çıkmış iktisadın, yani birey için üretken olmayan yaşamın birer dişlisidirler.

Bu verileri eğer kabul ediyorsak, gelecek itirazları dinleme nihai kararı sonra verme kaydıyla, ben kabul ediyorum bu forumun sayfalarında çokça tartışılan ve bu başlık altında da pek çok ögesi sıralanan amatör denizciliğin neden hobi olarak tanımlanamayacağını konuşabilir, Ersin'in gündelik deneyiminden çıkardığı sınıflandırmasını kavramsallaştırabilir miyiz, diye bir soru ile şimdilik noktalayım.



 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 15 Mayıs 2018, 23:55:17 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Bir de Ersin'e halat atma işlevini de tamamladığına göre, konu başlığını değiştirsek mi?
Birimiz başlık önerse, Çarkçılar yapsa, ne dersiniz?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Amatör Denizciliğe Övgü

Eh, içinde az delilik yok yani  ;D
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
:) Hiç fena değil. Diğer katılımcılar ne der ?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Önerimin açıklamasını da yapayım, havada kalmasın, bu güzel konu altında.

Erasmus, Deliliğe övgü adlı eserinde şu soruyu sorar ;

"İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir?"

Benzeşi buradan çağrışım yaptı.

  • IP logged

S

Servet

Önerimin açıklamasını da yapayım, havada kalmasın, bu güzel konu altında.

Erasmus, Deliliğe övgü adlı eserinde şu soruyu sorar ;

"İnsanoğlunun tüm zincirlerinden kurtulmasını ve salt özgürlüğe ulaşmasını sağlayan delilik değil midir?"

Benzeşi buradan çağrışım yaptı.

Amatör denizci çapaya şu kadar mı,bu kadar mı zincir ekleyelim,yok krom mu olsun,galvanizmi ikilemindeyken.Nasıl 'zincirlerinden' kurtulacak?  ;)
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ne zaman ki delirecek, o zaman bir yolunu bulacak  ;D
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Mükemmel, çarpıcı bir örnekleme olmuş.

"Homo Deus" ta da vurgulandığı gibi  bir "myth" yaratan modern insan aslında fiktif / yapay bir ihtiyacı paraya tahvil ediyor.

Zurnanın zırt deliği da tam burası : " Bizler, o, iş olmayan iş kavramından, nasıl iş çıkartabildiğimizi düşünen garip yaratıklarız.
Sözün özü, herşey doğal ve yalın iken, o güzelliği alıp, karışık, lüks ve pahalı bir hale biz getiryoruz. Ulaşılması zor bir hale el birliği ile getiyoruz.
Tek fark, boyumuzu aşmaya başladığında şikayet ediyoruz.
  "

Abi bu myth işi bir garip. Buna bu çağ  felsefesinde Opus Magnum, Türkçe karşılığı olarak da Büyük Anlatı diyorlar.
Aslına bakarsanız, yazıya tam bu büyük anlatılardan başlayacaktım ama, çok fazla akademiye gireriz diye geri durdum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git