Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 02 Ekim 2017, 05:34:43

Başlık: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 02 Ekim 2017, 05:34:43
ülkemizde herhangi bir alışveriş merkezinde , bildik markaların giysi reyonlarını bir incelerseniz, ne kadar pantolon , gömlek, ayakkabı varsa bunların çoğunun yelkenci kıyafetlerinden esinlendiğini görürsünüz.

Hani bir yabancı, bu mağazalardan alışveriş yapmış ve bunları üstüne giymiş birisini görse, teknesini yeni bağlamış gelmiş, buralarda dolaşıyor sanır.

Sadece bu açıdan bile bakıldığında , bu markaların bu tür kıyafetleri ön planda tutuyor olmaları bile ülke insanının denize olan sevgisi ya da ilgisini gösteren ilginç bir sosyal ve ekonomik bir detay diye düşünüyorum.

Türk Gezi yelkenciliğinin gelişmesi , tam da tavuk yumurta ilişkisi gibi. Bu ilişkiye horozun bakış açısı da devlet kurumlarının bakışını aynen yansıtıyor.

Bu konuda bir politika üretilebilmesi için yeterli sayıda gezi yelkencisinin olması gerekiyor. Bu politikalar oluşmadıkça da yeterli sayıda gezi yelkencisi bir sosyal sınıf olarak ortaya çıkamıyor.

Günümüz şartlarında görünüşte iyi gelir düzeyine sahip insanımızın , giderlerine baktığımızda , tatil parasını bile zor denkleştirdiğini görebilriz. Çocukların, okul ödemeleri, ev ve araba kredileri v.s. derken insanların deniz ile ilgili bir bütçe ayırabilmeleri neredeyse imkansız gibi.

Oysa , yine ilginç bir örnek, birçok anne baba kış aylarında çocuğuna yüzme dersi aldırıyor. Yüzmenin çocuk gelişimine katkısı, diğer spor dallarına göre son derece ucuz maliyetler ile yapılabiliyor olması , aileleri bu yöne itiyor. Şöyle dikkatlice bir bakınız etrafınızda ne kadar çok çocuğun yüzme dersi aldığını görüp şaşıracaksınız.

Yani yeni nesil, ciddi bir potansiyel. Günümüz insanı için de özellikle son yıllarda gezi yelkenciliği daha dikkat çekici ve arzu edilir hale geldi.

Temel sıkıntı ise bilgisizlik. Nasıl başlanacak? Nasıl bir tekneye sahip olunmalı. ? Bu konuda bu işin içindekiler dahi tam bir fikir birliği içinde değilken ve yöntem belirleyememişken, hiç bilmeyen ancak denizde olmayı arzulayanlar ne yapsın?

Kim ne derse desin, Anaerkil bir toplumuz. Bir kocanın eşine 50 bin Euro ile bir tekne alabilmeyi kabul ettirmesi neredeyse imkansız. Bu önerinin cevabı hemen bunun yerine 1+1 ev ya da küçük bir arsa alasak oluyor.

Üstelik , 50 bin Euro bedelli bir tekneyi eşe beğendirmekte zor. Ortalama Türk kadını bir fuarda tekne gezerken ev bakar gibi baktığından yukarıdaki durum gerçekleşiyor. Bu parayı bu tekneye verceğimize küçük bir ev alırım daha iyi mantığı. Bir de marina ve barınma sorunları eklenince , bizim kocaya da fuardan tekne yerine en fazla bir olta takımı ve charter firmalarının broşürleri kalıyor.

Bir taraftan , beklentileri yükselten sürekli büyüyen ve lüksleşen tekneler dururken , denizde olmak bu işe heveslenen günümüz insanının hevesini de kursağında bırakıyor.

Sonuçta bu tür pahalı yelkenlileri alan insanlarımızın çoğu da bu tekneleri genelde prestij için aldığından ülkemiz neredeyse bir lüks yelkenli mezarlığına dönmüş durumda.

Bu kimseleri tercihleri nedeni ile eleştimiyoruz. Sadece konumuz dışında kalıyorlar. Konumuz Gezi yelkenciliği. Bu arkadaşların çoğunluğu gezmediğimden konumuz dışındalar. Ancak böyle büyük ve lüks tekneleri alıp, cayır cayır hakkını vererek gezen dostları da görüp biliyor şapka çıkartıyoruz. O ayrı.

Özetlersek, gezi yelkenciliğine meraklı, ancak dar bütçesi olan , konu ile ilgili bilgisi yetersiz potansiyel insanımızı nasıl tekne sahibi yapacağız. ? Ki çoğalalım ve toplum içinde sosyolojik bir katman oluşturup, devlet mekanizmasında baskı unsuru olabilelim.?

Bugüne kadar işler genelde, başka nedenler ile devlet mekanizması içinde hatırı olan yelkene gönül vermiş büyüklerimizin sayesinde yürüdü ya da çözüldü. Ancak ben başka bir yaklaşımdan bahsediyorum.

Bu konuda hali hazırdaki gezi yelkencilerine de görev düşüyor. Çoğumuzun farklı tercihleri ve seyir planları var. Ancak özendirici olmak durumundayız diye düşünüyorum.

Farklı tecrübeler sahibi bir dolu yelkenciyiz. Ege denizi gibi bir coğrafyaya da sahibiz.

Bu tecrübeler ışığında , özellike Türk kadınının taleplerine yönelik bir başlangıç teknesi düşünemezmiyiz.?

Ege denizinde max altı saat konforlu seyir imkanı sunabilecek, demirlemesi kolay, içimde bir haftasonu geçirilebilecek ama her şeyden önemlisi bizim insanımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir yelkenli. Ekonomik değeri olan bir kayık..

Ne dersiniz ? böyle bir yelkenli tekneyi tartışsak mı?

Önce ihtiyaçları belirlesek, sonra buna uygun ekipmanları, ve sonrasında tekneyi tasarlasak?




Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - 02 Ekim 2017, 08:09:24
Öncelikle Türkiye'de amatör denizciliğin "lüks" olduğunu kabul etmek gerekir. Örneğin İsviçre'de deniz olmamasına rağmen, okulllarda yüzme dersi mecburidir. Belki de sadece bu nedenle her İsviçreli su ile tanışır ve göllerinde inanılmaz çok sayıda tekne vardır.

ABD satılık tekne ilanlarına bakarsanız 8-10 bin dolara tekneler görürsünüz. Bazıları denize çıkmaya hazır olarak takdim edilir. Ersin reisin de belirttiği gibi Türkiye'de elli bin Dolar (pardon Euro) vermeden bir gezi teknesinin yanına yaklaşmak pek de kolay değildir. Bir zamanların 28-30 ft boydaki "büyük!" tekneleri ise artık neredeyse sandal kabul ediliyor.

İstanbul'da yapılan bir araştırma ise İstanbul'da yaşayanların büyük çoğunluğunun denizi görmediğini neredeyse tamamına yakının Adalar'ı bilmediğini  ve gitmediğini gösterdi. Durum İstanbul'da böyle ise Anadolu'nun halini göz önüne getirmek bile çok zor.

İstanbul'da kurulan bir çok dernek ve vakıf var. Adları dikkatinizi çekti mi? "Sivas Taş Dağı Zirvesi Köyü Kalkındırma Vakfı" benzeri bir çok kuruluş var. Diğer taraftan, bir kaç internet grubu dışında, Gezgin Korsan ve Heyamolahey forumları var. Gerçekten amatör denizci tabanlı dernek sayısı ise bir eliln parmaklarından azdır ve içimizden çıkıp yeni kurulanları da neredeyse bizden koptular diye ayıplayacağız.

Bana göre sorun pahalılık bir tarafa, tekne maliyetinin yanı sıra barındırmanın zorluğu ve yüksek fiyatıdır. Marinalarda tekne barındırma, ev kirası ile kıyaslanabilir. Bunca koyun, barınağın olduğu bir ülkede sadece marinalara bağlı olarak teknecilik yapmak çok doğru değil. Bana göre insanı denize alıştıracak, tanıştıracak dernek ve vakıflar çoğalmadan ve barınak sorunu çözülmeden çok da ilerleme kaydetmek mümkün değildir.

Bir iskele yapmak için neredeyse tüm TC kurumlarından onay almanız gereken bir ülkede denizciliği geliştirmek için bana göre tekneden daha acil ihtiyaç kurumsallaşmaktır. Dernek ve vakıf sayısı arttıkça bunların bir kısmı gerçekten birşeyler becermeye çalışacak ve bir kısmı da muaffak olacaktır. Ancak bu başarılardan sonra denizciliğimiz biraz daha gelişecektir.     
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Salim ORHANLI - 02 Ekim 2017, 08:37:53
Şaşal 6.20 için girişimimiz olmuştu. Üstelik üretiminde kadınlarımız yer alacaktı. Bürokrasi ve destek yokluğundan başlayamadık. Ancak iptal edilmedi, ertelendi.

Büyükşehir yasasına göre Didim'in 63 km uzunluğundaki sahil bölgesi Aydın Büyükşehir Belediyesine verildi. Onların izni olmadan kıyılarda en ufak bir tasarrufumuz yok. Onlar da başka populist işlerle meşgul. Malum seçim sath-ı mahalline girildi.

Didim'deki mevcut yönetimin de gündemi çok farklı. Kaset çekmekle meşguller  >:(

Ancak gelecek olan yönetimdeki adaylar ile sıkı temas halindeyiz. Umuyorum Didim'e bir belediye marinası, 20 işyerini kapsayan tekne bakım/onarım küçük sanayi tesisi kazandıracağız. Halihazırda mevcut bulunan Denizcilik Meslek Lisesi sadece gemi adamı yetiştirmeye yönelik. Bu müfredata ek olarak yapılabilirse çıraklık seviyesinde eğitim verebilecek, olmazsa kurs ile çözüm bulunabilecek bir proje üzerinde de çalışıyoruz.

Akbük mahallemizde mevcut barınağın öncelikli olarak belediye marinasına dönüştürülme işi gündemimizde.

Yerel yöneticilerin denizden anladığı kıyıda çimmek ve en fazla bir arkadaşının teknesinde balığa çıkmak. Şimdilik yelkenin büyükçe bir mendilden farkı olmadığını düşünüyorlar maalesef.

Buna rağmen yılmadan proje üretip önlerine koyuyoruz.
Bir yerde pes edecekler  ;D
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 02 Ekim 2017, 09:56:47
Görüşlere katılmamak elde değil ancak Ahmet Çelenoğlu nun çok net özetlediği durum malum.

Ben daha çok uygun maliyetli yaptırılabilecek bşr tekne tasarımından bahsediyorum. Yani öyle bir tekne olsun ki, birçok ihtiyaca cevap verecek özellikleri olsun.

Örnek, boyu 9 m, eni 3 m olsun. Yani marinalardaki minimum metre kare alana karşılık gelsin.

Hareketli salması ve trayler ile çekilebilir olsun. Direği kırılabilsin.

Fiber olsun ancak ahşaptan , özellikle su kontrası kullanılarak yapılabilecek bir model olsun.

Havuzluğu geniş, ayakta durulabilen kamarası olan, bir ailenin rahatlıkla kalabileceği yapıda kamarası olsun..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 02 Ekim 2017, 12:27:01
Teknesine binip, gezen, gören, paylaşan, forumlardan öğrenen, yeni malzemeleri ve kolaylıkları tartışan, dış dünyayı kendi denizciliğini geliştirmek için takip eden ancak bundan fazlasını da yapmayı düşünmeyen “ortalama” Türk amatör denizcisi kalıbını kıran, gelecek için fikir üreten, tepki çekse de bildiğini, öğrendiğini sakınmadan paylaşan, “bir başka yolun da var olduğunu” anlatan Ersin’in önünde saygı ile eğiliyorum.

Bla bla bla’yı mükemmelen beceren ve fakat fikir üretmeye gelince duraksayan, üretilen yeni fikirlere dudak büken, neyin nasıl olması gerektiğini tartışmak yerine nasıl olmaması gerektiğini hararetle savunanların çoğunlukta olduğu bu ülkede çabasını görmemek körlük olur.
 
Önerdiği “../..özellike Türk kadınının taleplerine yönelik bir başlangıç teknesi düşünemez miyiz.? Ege denizinde max altı saat konforlu seyir imkânı sunabilecek, demirlemesi kolay, içinde bir hafta sonu geçirilebilecek ama her şeyden önemlisi bizim insanımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir yelkenli. Ekonomik değeri olan bir kayık..” proje kanımca önümüzde tırmanmamız gereken merdivenin orta basamaklarından biri.
 
Merdivenin ilk basamağı, tıpkı genç, görece iyi eğitimli ve orta, üst gelirli ailelerin çocuklarını yüzme kursuna gönderdikleri gibi, denizciliğin “amentüsü”  kürek çekmek ile başlanmalı.
 
Kentlerin oransız büyümesi ile yapılan sahil yolları halkın deniz ile olan doğal ilişkisini keseli 35-40 yıl oldu. Deniz dudağı köylerde, mahallelerde bulunan çekekler yok edildi. Yaşı şimdilerde 50-60 olanların çocuklukları, sandal kiralayıp denize girmek, balık tutmak ve tabii kürek çekmek deneyimi ile zenginleşmiş dolu dolu bir birikimdir.

Yelkenciliğe adım atmadan önce çocukları öncelikle denize aşina etmeliyiz. Bir dönem, Belediye’ye hazırladığımız eğitim / öğrenim projesinde “Deniz Parklarını” önermiştik. Sahili olup da birden derinleşmeyen yerlerde küçük ve orta boy gemi filikları getirip, değişik renklere boyayıp, takımlar oluşturarak çocukların gün boyu bu teknelerle haşır neşir olmalarını, devirip doğrultmalarını, üzerine çıkıp olmadık haşarılılıkları yapabilecekleri, kürek çekecekleri, denizde ve teknede özgür olup, denizi, rüzgarı, tekneyi ve kendilerini tanıyabilecekleri bir proje… Aklı evveller hemen büyük harflerle “GÜVENLİK” duvarını çekip taş koymakta gecikmediler.

Ersin’in önerdiği projede tek tek tekneler söz konusu. Ucuza üretilip satılacak, “ekonomik değeri” olan tekneler. Yani bir anlamda “Halk teknesi”.  Yani yine, marinalara bağımlı olmasa da, insanların cebinden çıkacak görece maliyetli bir harcama.

Bu aşamaya gelmeden önce Polinezya’yı yeniden keşfetmek yerine, etrafımıza göz gezdirip başkaca “başlangıç noktaları” bulabiliriz.
 
Örneğin:
-   Kolay ve çabuk yapılabilen çeneli bir model bulup babaların çocukları ile birlikte ortaklaşa yapabilecekleri, gençlere de hobi kazandıracak boyu 50cm civarı olup, evin hanımının cinlerini tepesine çıkartmayacak bir yelkenli teknenin “ön-kesimli” modelini çok cüz’i bir fiyata sosyal medyada, okullarda yaygınlaştırmak. Yapılan modellerin topluca bir araya getirilerek bir anlamda hayalleri körüklemek ve hayali olanları bir topluluk haline getirmek. Fikir ve deneyim alış verişlerini sağlamak.

-   Yine çok kolay kalıp alınıp polyesterden seri üretilebilecek, 4-5 kişi kapasiteli, iki veya üç çift kürekli – aynı anda iki veya üç kişinin de kürek çekebileceği- basit yelkenli, basit salmalı, kürek, yelken, gerektiğinde dıştan takma 4-5 HP motor da takılabilir, denize girmesi kolay, balık tutmaya ve mevsim dışında istiflemeye müsait, monotip bir tekne. Bunları uygun mevsimlerde KİRALAMA /  gerekirse EĞİTİM de verme kolaylıklarını hayata geçirmek. Küçük bütçeler ile yatırım yapmak isteyenleri 3-5.... tekne alıp kiralamalarını özendirmek. Sadece (P)İstanbul değil, ülkenin her deniz dudağında yaygınlaştırmak…


-   İri boy – belki 15-20 metre,  yarı geleneksel armalı güvenliği ön planda tutulmuş, lüksten kaçınılmış bir tekneyi yeni kurulacak ve amacı bu tekneyi inşa edip, sadece eğitim verecek şekilde yaşama geçirecek bir Dernek-Kulüp kurmak. Denize inen teknede ve bir program dâhilinde Hopa’dan, İskendorun’a yöre çocuk ve gençlerine denizcilik, yelken ve amatör balık avı eğitimi vermek. Bu teknenin inşasında geniş kapsamlı bir tanıtım ve kampanya ile kurum ve kuruluşların, özellikle orta öğretim ve üniversitelerin, yurttaşların da maddi katkısını sağlayıp projeyi sahiplenmelerine yöneltmek.  Ege ve Akdeniz’de her yıl yapılan deniz şenliklerinde bu teknede eğitim almış genç mürettebat ile bayrak göstermek.  Bu anlamda elimizde sadece “Bodrum Okul Gemisi” var. Tabii yetmiyor. Üstelik yöresel kaldığı gibi cesameti de bakım/ onarım/ yaşatma maliyeti de korkutuyor.

-   Ve tabii tekne sahibi olanların fırsat buldukça hiç denize çıkmamışları, heveslileri denizle tanıştırma programları yapmaları.

Günümüz yaygın ekonomik şartlarında bireylerin kafasındaki “deniz zengin işidir”  efsanesini kırmak için küçük bütçeler ile denize çekebilmek temel amaç olmalıdır. Fuarlarda, marinalarda, rallilerde pompalanan ve pazarlanan dev bütçeli denizcilik yerine “  başka bir yol da var” fikrini aşılamayı temel hedefimiz kabul edersek her yaştan insanı yeniden deniz ile barıştırabiliriz  diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 02 Ekim 2017, 15:08:04
Ersin, başka bir tartışmada Barbarossa 29 ( öyleydi adı sanırım...) örneğini vermiştim.
9m boyunda 3m cıvarı eni olan, makul yelken alanlı, geniş havuzluklu, davlumbazlı bir motorsailer.
Fiyatı da sanirim o zamanlar 50.000 usd civarıydı.
Yavaş ve ağır tekne seven motoryatçının da, keyif için gezenin de, yaşlının da, yeni başlayacak ürkek denizci aileler için de uygun olabilecek bir seçımdi.

O dönemde bir Iskandinav tasarımcının benzer bir projesine takmıştım, teknenin Türk pazarı için ideal olduğunu düşünüyor ve elimdeki yepyeni tekneyi satmayacağım  ve o projeyle değiştirmeyeceğim için de  nerden finansman bulurum diye aranıyordum.

Derken bir gün FB Marinada F10'nun en başında yukarıda bahsettiğim Barbarossa 29'u gördüm. O gün o teknenin koyu bordo kabuğu kadar sinirden kızardığımı hatırlıyorum ; " Ahan da yaptilar ışte tekneyi, sen artik avucunu yala..." diye sinirden dört dönmüştüm.

Yanlış bilmiyorsam o tekneden 2. bir tane hiç yapılmadı !

Yine benzer bir örnek olarak prototipini bir arkadaşımızın belki 10 seneden fazla bir zamandır çok severek kullandiğı ve iyi denizci, iyi yelkenci olan Dudley Dix'in 9 metrelik bir tasarımı var. D. Dix bu tekne için imalatçı aradiğını kendi internet sitesinde ilan etmişti, o imalatçı Türkiyeden çıkti, tekne yapıldı, fuarda sergilendi....Ve o da tek örnek olarak kaldı.

Belki de paradigmayı değiştirmek lazım ?
Bizim gibi bu işe başlamış, bulaşmış ve heybesinde kendince tecrübe , bilgi biriktirmiş kişilerin önerdikleri çözümler yeni başlayacaklara hitap etmiyor olabilir mi ?

Misal yine anlayamadığım, ilk ithal edildikleri donemde bir kaç yıl boyunca neredeyse kapanın elinde kalan ( ve ikinci elde fiyatları da hiç düşmeyen ) McGregor'un yeni serisi niye şimdi pazarda rüzgar estirmiyor ? Üstelik aynı konsepti taklit eden veya geliştiren başka markalar da var : onlar da ortada yok bu ülkede.

Benim kendi çevremde bu işe merak saran genç insanlardan gördüğüm ise, alışilmiş, bildik bir markanın herhangi bir modeliyle bir zaman ders aldıktan sonra, ilk cesaretle yine alışıldık, bildik bir markanın 35-38 feetlik bir teknesini bir veya bir kaç kez kiralamak ve denizcilikten hoşlandıklarına karar vermişlerse de bu defa hem eğitimde, hem charterda kullandıklari tip ve tarz bir tekneyi yeni veya 2. el alarak , tekneci ve denizci olmak.

Bu izlenimim veya değerlendirmem doğru ise, zaten çok konvansiyonel, alışilmış, çok görulen çok bilinen bir tekne olmazsa ; " yahu bakın, sizler için en doğrusu budur ! " diye ortaya salacağın teknenin muşterisi olmayacak.

He, az biraz pesimist bi vatandaş olarak tanınırım çevremde...     ;D
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 02 Ekim 2017, 15:45:40
1968 yılında Tofaş ve 1969 yılında Renault ile tanışır tanışmaz, ülkemizin güzide insanının, bir "araç" dan beklentisi, sonsuza kadar belirlenmiş oldu.
Sınıf gözetmeksizin.
 
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Ekim 2017, 15:49:30
Iki konu sırt sırta
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Aziz Eryavuz - 02 Ekim 2017, 15:52:47
Sevgili Ersin Böke'nin açtığı ve irdelediği konuda halka bu zevki ve konforu aşılamak ve mayalamak,  kısaca sevdirip benimsetmek için Sevgili Cem Gür'ün önerdiği 3-5 kalem uygulama (minik model ile oyun ve imal zevki, hayal kurdurma,erişkin dönemde de küçüklü, büyüklü tekneler, ucuz imalatlar ve mevcut teknelere teknesizleri alıp gezdirme vb) muhteşem fikirler. Ve bence maya tutar.

Sevgili Aali San'ın pesimist (kendi ifadesi ile  :)) görüşü de tahminden öte yaşanmış gerçeklere dayanıyor. Ve ben de haklılığını düşünüyorum.

İşte bu noktada derneğe çok büyük iş düşüyor. Bakın beyler böyle bir amaç resmi kurumların da ( milli eğitimden spor bakanlığına kadar) desteklerini almak ama bu desteği temin için de bizim DADD olarak ciddi ve fizibıl bir planla ortaya çıkmamız bazılarımızın seçilen pilot alanlarda (sevgili Salim Orhanlı gibi) bu işi fedakarane üstlenmemiz çok şey katabilir. bana düşünmek bile heyecan verdi inanın

Didim de mudanya da DADD nin kiralayabildiği bir barınakta vs bu tür faaliyetler yapsak. Gereğinde yerli gemi inşacılardan (?) planlar temin etsek.Ve devam etse bu çabalar. ?0-?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 02 Ekim 2017, 16:56:03
Sevgili Âli, Barbarossa 29 toplamda 4 adet yapıldı.
İkisi yurtdışına satıldı.
Biri Tekirdağ'da diğeri sanıyorum Orhanlı'da veya Netsel Marmaris'te.

Barbarossa firmasının ortaklarından biri İlhan Özgören'e de forumu önerdim. Sağolsun üye de oldu. Konu hakkında geniş bilgiyi bu başlığı okursa kendisi verecektir.

Pesimistliğinin sağlam temelleri var. Genel olarak bilinen ve denenmiş tercih nedeni. Yani risk almamak, takipçi olmak, yeniliklerden korkmak.

Ama bu kısır döngüyü de kırmak, ufku açmak gerekiyor. Bunun da yolu "makul fiyattan" geçiyor.


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Ekim 2017, 17:05:54
Etme böyle pesimist mesimist icli sözler Cem abi ya. Zaten Allahiniz var mi lan sizin modundayim.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 02 Ekim 2017, 17:37:54
Yaşadığımız coğrafyanın birey üzerindeki reddedilemez etkileri . İstediğin kadar o meş'um soruyu sor. Cevap zaten belli. "YOK".

Daha bugün tekneleri tamir ettiğimiz yere şikayet üzerine iki araba dolusu belediye zabıtaları gelip garip bir soğuk  demircinin işyerini mühürlediler. Dolayısıyla tek elektrik kaynağımız da uçtu gitti.

Bu lanetli coğrafya - Ortadoğu- "tut kelin perçeminden" ile " kör tuttuğunu.... " ve "paran kadar konuş" ların egemen olduğu çilehane.

Birazcık aklı olan kafatası içindeki "beyn" den kurtulup azad olur.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 02 Ekim 2017, 18:03:11
Ne zaman bu "tercih edilebilir tekne" konusu açılsa ve kişilerin davranışlarının çokta akıl kârı olmamak ile birlikte belli bir mantık dahilinde olduğunu düşünürüm.
Düşündüğüm şey ise ; bunun bir bilişsel uyumsuzluk olduğudur.

Yani, aklımızı, mantığımızı ve duygulamızı aynı çizgide buluşturmak için bilişsel uyumsuzluğu kullanırız.

Örneğin, bu tekne konusu çelişkilerden oluşur. Akıl kârı görünen, bilgi ve deneyime dayalı tercihler yapılması gerekirken, kişiler aksi şekilde davranır.
Biliş ve davranış çatışır.

Bu durumda ortaya bir uyumsuzluk çıkar ve beyin bu durumu düzeltmelidir çünkü hoş göremez.
Çatışan biliş ve davranış, beyni denge haline geri getirmek için değişmelidir. Düşünceleri değiştirmek genelde davranışları değiştirmekten daha kolay olduğundan, zihin işleyişimizi dönüştürmeyi her daim tercih ederiz.

Şöyle düşünelim ;
Tecrübe ve bilgi, bize belli ölçülerde, bakım ve tutumunun görece kolay olduğu, konforun minimum düzeyde olmasına rağmen , kişinin/ailenin kullanabileceği, gösterişten uzak olmasına rağmen orta halli bir kişi/ailenin en mantıklı seçimi olabilecek tekne türlerini ve yapılarını ortaya koyar.

Mantık basittir ama tercih edilmez.

Çünkü, davranışlarımız bize, daha konforlu, ikinci eli kuvvetli, tanınmış bir marka, yedek parça bulma rahatlığı, yaygınlığı ve çevrede aynı sınıf ailelerde sıklıkla görülebilen bir tercih yapılmasının daha doğru bir davranış olduğunu belirler.

Bu bir bilişsel uyumsuzluktur ve devreye, davranış ve düşüncenin arasında ki gerilimin, hemen düşürülmesi gerekliliğini doğurur, kişi davranışını değiştirmek yerine düşüncesini değiştirmeyi yeğler.

Sonuçta ortaya, kendisine mantıklı bir seçim olarak sunulan önermelerin, aslında tamamen kendisine maddi kayıplar ile sonuçlanacak, mantıktan uzak, duygusal sebepler ile söylenmiş, toplum dışı düşünceler olduğunu ikna etmesiyle son bulan bir süreç ortaya çıkar.

Sonuçlarını hepimiz biliyoruz.
Ne yapılabilir ?

Bu durumda en mantıklı çözüm, kişilerde bilişsel uyumsuzluğa sebebiyet vermeyecek, bir "marka" ile benzeş bir çalışma yapmak, özellikle iç dizayna dikkat etmek, aynı zamanda, ortaya çıkacak ürünün iyice parlatılması ve günümüz insanının satın alma kararlarını etkileyen pazarlama yöntemleri kullanılması olabilir.

Bu parlatılma ve pazarlama işi ülkemizde önemsenmiyor. En basit örneğini, Bavaria'nın lansmanını yaptığı bir teknenin videolarına bir bakın. Bir de bizden, mesela Ege Yat'ın yayınladığı ilk video'ya. Demek istediğim çok daha anlaşılır olacaktır.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Ekim 2017, 22:33:24
Katılmıyorum diyeceğim yine küçük goruyon neyin diyeceksin , ben de bi şey demiyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mücahit Karabaş - 02 Ekim 2017, 22:34:11
Ersin Reis,

Yine çok güzel bir konu ve çok doğru tespitler var. Denizcilik kültürü ve amatör denizcilikle ilgili tartışmalar daha önce yapıldığı için o konularda tekrar fikir belirtmeyeceğim. Yazdıklarını okurken aklıma Atilla Algon geldi. Algomar teknelerini imal eden Algon’un özyaşam öyküsünü anlattığı “Van Gölünün Gemileri” kitabını bu sene başında okumuş, Atilla Bey’in deniz sevgisinden ve girişimciliğinden çok etkilenmiştim. Denizci bir insan ve iki çocuklu bir aileye sahip olduğu için ihtiyaçları bilerek, optimum ölçülerde bir tekne modelini alıp değiştirmiş, seri imalat yapmış ve önemli bir işe imza atmıştı. Hatırlarsan tekneyi değiştirirken Algomar tekneler de adaylarımız arasındaydı da Ahmet’le, Sen caydırmıştınız bizi :)

Bir de Tuzla Marina’da iki yan komşumuz olan Ayçaa teknesinin sahibi Oktay Çopuroğlu’nu düşündüm. Oktay bey şu an kullandığı Ayça teknesini kendisi imal etmiş. Geçmişte seksenli yıllarda Türkiye’de tekne üretip satıyormuş. Oktay Bey’i Heyamolahey foruma davet etmiştim ama aynı zamanda bir Geko olduğu halde yazmayla arası olmadığını söylemişti. Aslında en kısa zamanda kendisiyle kısa bir röportaj yapıp burada yayınlamak lazım. Belki Ali Ünalan dostumuz radyo programına da  davet edebilir. Oktay Bey, 80 yaşında ve hala düzenli olarak denize çıkan sıkı bir denizci. ( Eşi Ayhan Hanım da sürekli birlikte seyirlere çıkıyor. Denizcilik haricinde de her anlamda örnek bir çiftler). Geçmişte imal ettiği tekneler tam da senin tarif ettiğin amaca yönelik gezi tekneleriymiş. Birkaç fotoğraf isteyip buraya eklemek lazım. Teknik anlamda çok başarılı olmuş. Bir fuarda tanıştıkları ve uzun yıllar boyunca aile dostu oldukları Moody teknelerinin sahibi (ismini hatırlayamadım), bazı moody modellerini Türkiye’de ortak üretmeyi teklif etmiş. O dönemde enflasyon ve kur artışları nedeniyle yaptığı işlerden sürekli zarar ettiği için cesaret edip bu teklifi kabul edememiş.


Oktay Bey de, Atilla Bey de idealist amaçlarla yola çıkmışlar. Her ikisi de bireysel çabalarıyla ve girişimcilikleriyle bir şeyler yapmaya çalışsalar da bu konularda bir devlet politikası ve desteği olmadığı için yeterince ilerleyememişler ve bırakmak zorunda kalmışlar. Bilgi ve deneyimleriyle bu konuda söyleyecekleri çok şey olurdu herhalde.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 02 Ekim 2017, 23:07:27
Katılmıyorum diyeceğim yine küçük goruyon neyin diyeceksin , ben de bi şey demiyorum.

Fikrime katılma, yanlış olduğumu düşündüğün tarafını söyle, hatta sabahlara kadar anlat, dinlerim.

Ama müsade et, ne zaman katılmıyorsun yada eleştiriyorsun, ne zaman sonlandırmak istediğini hissettirip, yön çiziyorsun...,
Arada ki farkı bunca zamandır okuduğumuz yazılarından çıkartabilelim beaa.  ;)

Yani, katılmadığın tarafını söyle ki konuşabilelim.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 03 Ekim 2017, 02:24:47
Oktay beyin ilgisi özellikle ilgimi çekti Mücahit, bence bu işi en iyi sen yaparsın.  İstesen ya bir iki fotoğraf.? Merak ettim şimdi.

Sayın Cem beyciğim sizin yazdıklarınız süper  ama önce temel ihtiyaçtan başlamalı. Tekneden.

Bir kere marina ya da barınak maliyetleri gözönüne alındığında minimum m2 kadar bir tekne olmalı. 9 m. Boy, 3 m. Genişlik.

Tamamen kadına oynanacak. Mutfak ve tuvalet  çok önemli. Bir de havuzluk. Yani öyle omurga salmalı başı kıçı bir bir tekneden bahsetmiyoruz. Öyle Pop yelkenlisi gibi de olmayacak ama. Çizgiler çok önemli.

Aali nin örnek verdiği ancak anlatana kadar bilmez bilmez yorumlar yaptığımız tekne tarzı birşeyler olmalı.

Torpil salma, fiber bir tekneden bahsediyoruz. Kıçı açık yarış tekneleri gibi olabilir. Ancak bu bölüm uzun olacak Aali nin verdiği örnekteki gibi. Buraya güneş panelleri bile serilebilir. Ya da bot çekilebilir ya da yazın uyku tulumunda uyunabilir.

Markoni arma olacak. Ancak mümkün olduğunca bayılmayacak. O yüzden kıçı geniş bir tekne olmalı. Çok büyük olmamakla birlikte dolap dümen olacak. Kadınlar seviyor bu dolap dümen işini.

cat arma olabilir mesela. Sadece tek bir yelken. O da hafif havalarda açılacak. Kıçtan takma 30 beygirlik benzinli bir motor olabilir. Tamiri kolay. Yeri geldiğinde sök götür. Ama bastı mı gidecek. O yüzden 30 beygir dedim.

Bizim insanımız iki yelken sevmiyor. Adede cenova açıp gidiyor malum. O yüzden Cat arma mantıklı gibi sanki. Hatta bumbasız bile olabilir.

En önemli tasarım kriteri enerji. En çok para bu güneş enerjisi işime harcanacak. Telefonlar olmadan çocuk kocuk gelmez tekneye. Ama öyle matafora üstü gibi değil. Şöyle zarif bir güneş paneli yeri olmalı.

Kıç tarafın Aali nin verdiği örnekteki gibi olması önemli. Bu uzun kıç bölüm, denize girmek için iskele gibi de kullanılabilir.

Cat arma olur ise yelken maliyetleri de düşer. Arma maliyetleri de. Direk içinde sarma yelken olursa da tadından yenmez. Sonuçta tek bir yelken ile uğraşılacak.

Şık bir bimini ve serpinti körüğü.. Tekneyi bu ikisi sattıracak.

Bu uzun kıç bölüm çok önemli. Bu aynı zamanda geniş portuçlar da demek oluyor.

Çok fazza maliyeti arttırmadan, ahşap , tik parçalar ile sıcak bir görüntü verilecek. Kıç tarafın bir bölümü tik olacak mesela. Az birşey bir iki m2 . Denize buradan girilip çıkılacak.

Borda mümkün olduğunca yüksek olmalı. İçeride rahatlıka ayakta durulsun. Hunter örneğinde olduğu gibi oval yerleşimler tercih edilirse çok hoş görüntüler elde ediliyor.

İçeride ağır bir ahşap doku olmayacak. Akça ağaç gibi bir ahşap, beyaz fiber ile uyumlu olur. Döşemeler bu durumda lacivert olabilir mesela. Beyaz tavan ve duvarlar, önünde akçaağaç renginde ahşap, dolap ve mutfak, masa. Ancak buna uygun oval bir oturma gurubu lacivert tenkte. Ve mutlaka masada ya da kenarlarda abajur. Gövdede ve tavsnda pencere. Mümkün olduğunca aydınlık iç mekan.

Maliyeti ince işçilik tutandağından iç bölme detayları çok önemli. Hem zevkli olacak hem ucuz.

Ucuz ve kolay arma, yine ucuz ama kullanışlı bir kamara tasarımı (ikea mobilyaları gibi düşünün)

Salma hareketli, direk kırılabilir. Yeri geldiğinde trayler ile çekilebilir bir tekneden bahsediyoruz üstelik.

Düşünsenize, sezon başında çek Bodruma , gez dolaş bütün yaz. Sonra çek traylere gel geri ..

Toparlayalım mı?

Fiber, hareketli salma, kırılabilir direk, cat arma, ütü kıçlı, 8 maksimum 9 metre boyunda , 3 m eninde , uzun ve geniş havuzluklu bir yelkenli.. İş yapar bence..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Öcal Turan - 03 Ekim 2017, 09:41:16
Karayolundaki taşıt ya da çekilen eşyanın 2.5 m den geniş eni olursa ancak özel taşıma müsaadesi ve refakat ile yola çıkabilir.
Treyler deyince bunu hesaba almak lazım.  ?0-?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Ekim 2017, 10:16:37
Bence tek yelken olmaz. Adamın/Kadının gördüğü bütün yelkenliler en az iki yelkenli. Kişi gördüğünü bilir, ister. Biz sabaha kadar anlatalım, valla bak bunu daha rahat kullanırsın diye. Olmaz.

Havuzluk, sırf kadınlar yüzünden değil, Akdeniz'de olduğumuz için geniş olmalı. Oturacak eşiyle, uyuyacak, ayaklarını uzatacak, çayını kahvesini içecek, yemek yiyecek. 2 kamara olacak. Geniş salon olacak, yatakhane küçük olabilir, onu dert etmez, çözer bir şekliyle, nihayeten damda uyuyan bir ırkın âfadıyız.

Tik olmamalı. 1-2 metrekare bile bir servet.

Asıl içerisinin ahşabı önemli,ahşap baskın olmalı. Çünkü adamın gördüğü fotoğrafta öyle. janjanlı. Bunu sever. Açık renk hiç olmamalı içeride. Ahşap ama son derece aydınlık olmalı içerisi. Tavandan çok ışık alacak şekilde. Buzdolabı üstten kapaklı olmayacak, çekmece tipi, koltuk altında. Böylece mutfak daha ergonomik olacak. İki buzdolabı çok enerji olacağı için olmaz. Olursa zaten biri üstten kapak.

Serpinti körüğü, kuzeyli işi, sabit, pencereler açılabilir şekilde.
Biminiyi kendi yaptırsın.

9 metre çok iyi.



Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 03 Ekim 2017, 14:33:59
Bülent hoşlanmıyor. ;) Pesimistlikten vazgeçip optimist ve hatta "utopik" olalım.
Varsayalım ki bütüün bu tartışmalar sonunda ortak noktalarda hemfikir olup amacına uygun bir tekneyi "cümlelerle" tanımladık.
Yine eğrisini doğrusuna denk getirip planları bulduk veya sıfırdan çizdik ve ilk prototipi de inşa edip denize koyduk, seyirler yaptık. Sonuç "Büyük bir BAŞARI"
-------------------------- optimistlik sınırı --------------------------------
İşte tam bu aşamadan sonra günümüz tabiri ile çok yoğun bir PR yapılmaz ve bu PR için devasa bir mali yatırım yapılıp bir " mith" yaratılamaz ise yandi gülüm keten helvam.

Üstelik bu myth'in yaratılma süresi de öyle kısa olamaz. Medyatik şahsiyetlere sudan ucuz veya bedelsiz verilecek tekneler, fuar katılımları, dron çekimleri, belki toplu yolculuklar aklınıza gelebilecek, "hanımların" gönlünü çelip, çalacak her şey.... Diğer yandaki kluvarda da ilk taliplerin satın alıp kullandıkları az sayıda tekne.

Bir de  karşı kampta pazarı bölüşmüş ve kaybetmek istemeyen devasa mali gücü olan bir üç, dört marka tröstü var.

Yani demem o ki her yeni başlangıç çok değerlidir. Yol açar, kapı açar, öncü olur. Ama yola çıkarken hayatın katı gerçeklerini küçümsemek de o pırıl pırıl öncüyü boğup öldürebilir.

Ersin'in dediği gibi temel ihtiyaç "Tekne"dir. Ama sosyal, ekonomik ve felsefi altyapısı sağlam bir tekne.
Bir diğer önemsenecek ve saptanacak hedef hangi gelir grubu olmalı.
Bir yandan asgari marina kirasına uygun olacak ama aynı zamanda da römorkla çekilebilecek olacak. Sizce çelişki değil mi. Taşınabilir bir tekne kısa süreler dışında neden marinaya ihtiyaç duysun?

Hele bir asgarileri saptayalım.
Sonra neler olmazlara geçeriz.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Ekim 2017, 14:48:42
Cem abi , ne diyor şair;
Düşünde bile göremez işler,
Düşlerin gördüğü işleri.


O nedenle konuşmaya devam. Nasılsa sesi duyan olur .
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 03 Ekim 2017, 17:30:17


Ben de düşünmüştüm bu konuyu ama 9 metre filan değil, küçük tekne formatında. O zamanlar 5 metre üstü vergiye tabi olduğundan 4.95 olmalıydı. 3-5 hp motor olabilirdi ama mutlaka yelken kürek olmalıydı. Ana yelken bumbaya sarılabilmeli ki tek kişi havuzluktan rahat başedebilsin. Her şey havuzlukta toplansın. Misal kamara portable olsun. Gerektiğinde açık tekne, gerektiğinde kamaralı tekne olabilsin. İstenirse mizana direği de takılabilsin (yani opsiyonlu olsun küçük tekne)

Batmaz olmalıydı. Ama çok oynak da olmamalıydı o nedenle ve kürekle kullanılacağından omurga salma. Mutlaka kaliteli malzeme olmalı ve ucuza mal edilmeliydi. Taksitle satılabilmeliydi etc..

Diğer her şeyi halletseniz bile bağlayacak yer olmayınca olmuyor. At-çek rampaları ve römork parkları da yok hiçbir yerde. Arabanıza çeki demiri taktırmak bile çile.

İkincisi şimdiki gibi devlet vergileri kaldırınca kimse küçük tekneye bakmaz bu ülkede.

Üçüncü olarak belki de en önemlisi "yelken yapma" denen şeyin büyüsünün insanlarca içselleştirilmesi. Bu olmayınca ne yaparsanız yapın zor.

Daha öteye konu toplumsal veya kamusal.
Artık sandal kiralayan yer kalmadı farkındaysanız. Sörf öğrendiğim yazlık sörf merkezi hocası tüm yaz bu işe emeğini ve belli bir sermaye bağlamış olmasına rağmen zor geçiniyordu. Tabii iş de sadece okullar açıkken mümkündü.

Ayrıca sörf merkezi bile ancak bir başka yerin yanında eğreti olarak kurulabiliyor. Yazlıklar sahilleri işgal etmiş durumda. Otel, kamu binası, yazlık veya özel plaj tüm sahiller. Halk plajı formunda koy kalmadı.

Sözünü ettiğim küçük yelken-kürek teknesini bir yerde kiralamayı düşünüp 3-5 tane alsanız bunu çalıştıracak alan bulamazsınız.

O bakımdan konu mutlaka sahili olan belde, köy belediye ve muhtarlıkları, spor müdürlükleri gibi birimler dahil olmadan düşünülemiyor. 3-5 bin nüfuslu giderek kışın da yaşanan sahil siteleri var. Onlar bile sadece şemsiyeli, şezlonglu kafeterya açıyorsa sorunun daha derin olduğu ortaya çıkar.

Aynı şekilde onlarca baraj gölü var. Buralarda da benzer şeyler kimsenin aklına gelmiyor. İstanbul belediyesinin ve giderek tüm belediyelerin sahillere kurduğu spor yapma alanlarının ve ekipmanlarının benzerini deniz için hiç düşünmemiş olması tuhaf değil mi?

En basit olanı bile bu kadar çetrefil. Uzun seyirler yapılabilir tekne için işin çok daha zor olduğu aşikar. Ancak unutmayın, sörf yoksa, küçük yelken-kürek teknesi yoksa, uzun seyir için yelkenli tekne olma ihtimali de yoktur. Dıştan takma motorlu lastik botlar ve dalga çıkarmayı marifet sayanlar denizi yeteri kadar işgal ediyorlar..

Onlarca yelken okulu var. 10-15 metrelik teknelerde insanları eğitim veriyorlar. Bakın bakalım kaç tanesinde yelken-kürek teknesi var? Hiçbirinde olmadığını iddia edebilirim.

Sözü uzatmadan söyleyeyim. Yelken ve deniz sporları haberleri gazetelerde kaç cmkare olarak yer alıyor. Yıllık futbol haberleri ile oranladığınızda binde birden daha küçük değer çıkar. (en geniş yer alan deniz haberi denizde boğulma, kaza, kaybolma vd haberleri, diğer bir deyişle 3. sayfa haberi)

O bakımdan deniz ve yelkeni birlikte düşündüğümüzde işe başlanacak yeri daha geri çekmek gerekiyor. Devletten köstek olmaması, gölge etmemesi, -belki sadece verdiği sözde durması- dışında bir şey beklemeden ama işe toplumun, mahallenin, beldenin deniz kıyısı insanlarının nasıl dahil olacağından başlayarak...

Sadece parası olanları denize çekmeye yönelik fikirler  pratik bir yol belki ama insanları denizle-yelkenle buluşturma adımlarının başarısı onu zaten doğuracaktır. Küçük hedeflerle ve basit adımlarla başlamak kuşkusuz sabır ve zaman gerektirecektir.

Karamsar bakanların kaygılarına katılıyorum. İş zor.. Sanıldığından da zor.

Gerçekçi ve ayakların yerden kesilmeden yapılabilecek işler konusunda söylenenler önemli. Düşünülmeli. Birikimlerin paylaşılması maliyetsiz ders çıkarma imkanı veriyor.

Konu üstüne söylenenler elbette tekrar tekrar düşünülmelidir. Ayrıca her bir amatör denizci de çevresi için rol modeli olmalıdır diyeceğim ama diyemiyorum genel algının çapsızlığından dolayı. ("Bak ....'ı görüyor musun? Yelkenli teknesi ile keyif yapıyor" kadar alçak cümle bilmiyorum.)

Gezi yelkenciliği elbette parası olanın yapabileceği bir etkinliktir. Ama sadece parası olması yetmemektedir. Denizle ilişkinin (kurulması demeyeceğim, bir ilişkimiz var. Çimmek, lağımları, çöpleri boşaltmak, arada bir ava çıkma vd..) değişmesi için çaba sarf etmek gerekiyor. Bu konuda bile ne yapabileceğini düşünmek gerekiyor. Küçük balıkçı denize "tarla" derdi. Büyük teknelerse "balta girmemiş orman" muamelesi yapıp kuruttular. Korkarım aynı şeyi parası olup büyük tekne ile dalga kaldıranlar da gezi yelkenciliğine yapacaklar.




Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 03 Ekim 2017, 21:26:31
Belki de - şimdi bir rakam vermeyeceğim  ;) - belli bir yaşın üzerinde olanlar böylesi yenilikçi projelerde fikirlerini ortaya koyup, hiçbir eleştiri yapmadan kenara çekilip yolu gençlere açmalılar. Belki onlar geçmiş kötü deneyimlerinden, dünyaya bakış açılarından, yorgunluk ve bezginliklerinden  dolayı şeytanın avukatlığını yapıp heveslileri, atılımcıları, öncüleri köstekliyorlardır. Belki "öncülerin" şimdiye kadar denenmemiş, başarıya ulaştıracak aksakallıların aklına bile gelmemiş daha parlak fikirleri vardır.

Onlara güveniyorum.

Ama frenklerin şu dedeler sözünü de buraya koyuyorum.
" Eğer gençlik bilseydi,  eğer yaşlılık yapabilseydi"  ::)  :P
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 03 Ekim 2017, 23:14:53

Yazımı tekrar okudum. Yazım yanlışlıkları ve cümle düşüklükleri var. Onlar aynen kalsın. Okurken, okuyan tarafından düzeltilebilir.

Ama şu affedilir değil:

"Tabii iş de sadece okullar açıkken mümkündü. "

Elbette "okullar kapalı iken mümkündü" şeklinde olacaktı. Özür.

Yazıyı tekrar okuyunca epey karamsar buldum. Ama niyetim karamsarlık bulutları üretmek değildi. Sadece sorunların çokluğunu tasvir etmek istemiştim.

Ayrıca işin, üretim, yatırım, pazarlama gibi alanları benim hiç mi hiç bilmediğim alanlar.. Sadece (bilgisayar literatüründeki) "son kullanıcı" durumundayım. Denizi seviyorum. Tüm zamanımı denizle, yelkenle geçirmek istiyorum. Ama en yakın kasabaya bile gidemiyorum denizden çünkü gittiğimde kayığı bağlayacak yer yok. Kayığı bağlayıp kıyıda bir çay içme ve dönme imkanınız yok.

Otopark bulunamadığında boş bulduğunuz uygun yere arabayı park edersiniz. Nihayet çekerler ve ceza yersiniz. Bildiğimiz gibi denizde böyle değil.

Konu daha çok konuşulmalı. En zıt fikirler, karşı tarafa hasmane duygular içermeden açıklıkla dile gelmeli.

Çok da açık olmayan önerimi tekrar belirtmeme gerek var mı bilmiyorum. Gençlerin daha fazla denizle ilgilenmesi için elden ne geliyorsa yapılmalı.  Daha da önemlisi denizi başka türlü görmeyi sağlamak.. Ayrıca akşamdan sabaha değil bunu bir ömürlük uğraş olarak seçmek..

Çetin Altan'ın bir sözünü hatırlatarak bitireyim. "Ülkemizde denizle ilgili şiirler bile karadan denize karşı yazılmıştır"



Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 04 Ekim 2017, 00:05:34
Yazılanları keyifle okudum. Hepsi de doğru.. Bu doğrular arasından bir yol haritası bulunabilir belki.

Demokrasiden başlayalım. Demokrasi , farklı sosyolojik katmanların, bu katmanlarca kabul edilmiş kurallar çerçevesinde , kendi çıkar ve tleplerini gerçekleştirmek üzere bir platformda bir araya gelmeleridir.

Kurallar anayasa oluyor, platform da meclis. Gezi yelkenciliği ile ilgili birşeyler yapabilmek için bir kitle,sosyolojik bir katman yaratmak gerekiyor. Bu katman, en gelişmemiş demokraside bile dikkat çekici olur.

Böyle bir kitle olmadan , tamamı doğru problem ve imkansızlıkların üstünden gelinemez.

O yüzden , bu işin öncüsü olacakların birinci görevi bu kitlenin yaratılmasına, büyümesine katkı sağlamak olmalıdır. Kitle genişledikçe, talepler için baskı yapılabilir.

Bu kitle oluşmadan yukarıda adı geçen problemlerin ya da zorlukların üstesinden gelmek mümkün değil.

Bu kitlenin yaratılması da bu kitleyi denize çekmek ile olabilir. Bunun için bir tekne gerekiyor. Kriterleri burada belirlenecek bir tekneyi kim bilir bakmışsınız bir yatırımcı yapıvermiş.

Burası çok önemli, bizim insanımızın ihtiyaçlarına uygun ve bizimdenizlerimzide rahat seyir yapılabilecek bir tekne olır ise gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Marinada tutulabilecek ancak yeri geldiğinde traylere alınabilecek bir tekne, bir çelişki değil, marina için bir baskı unsurudur. Bu önemli. Üstelik, kış boyunca evinizin önüne park eder , yazın Gökovaya götürür, üç ay Ören marina da kalabilirsiniz mesela.

Tepeniz atınca , alıverirsiniz marinadan.. Eğer tekneniz trayle üzerine alınabiliyor ise.

Yukarıda Recep reisin verdiği tekne örneği olmaz. O tekneye dişi kedi bile gelmez. Biz anaerkil bir toplumuz. Biz , karılarımızdan izin almadan hiçbir şey satın alamayız. Bizim hoşumuza giden herhangi bir araç, ancak karılarımızın beğenmesi ile satın alınabilir.

Kadın neye bakar? Çocuklarına ! Her şey çocuklar içindir . Çoxukların oynayabileceği alanlar olmadan ve çocukları için güvenli olmayan hiç bir evi bir kadına satamazsınız.
Hedef kitle kadınlar. Kadınların aklını çelecek ise çocuklar.

Bizim toplumumuzda denizden uzak olmamızın tek nedeni, kadınların denize güvenmemeleri, korkmaları.

Kadınlar sadece denizden korkmuyor. Denizdeki her şeyden korkuyorlar. Dibi kum olmayan sahile kadın asla girmez.

O yüzden bu twknenin en önemli aksesuarı, bir yüzen file havuz olmalı. Kadın bilmeli ki bu fileden ne denizanası geçemez. Başka mahlukatlar da.

Bu filenin tekne ile bağlantılı yerinde şişme bir kaydırak, bir köşesinde basketbol potası mesela?

Çocuklarının ve kendisinin rahatlıkla yüzebildiği, çocukların eğlendiği bir file havuz..

Bu hareketli salma burada da hizmetinizde.. Çoğu kadın derin denizde yüzemiyor. Korkuyor. Oysa yanaş bir metreye .. At demiri. Gıcır gıcır deniz. Dibi kum.. İki kulaçta karada olsun. Bakın ne de güzel oluyor.

Bir diğer çok önemli aksesuar mangal mesela. Mangal manyağı bir ulsusuz işte. Hepimiz en iyi mangalcıyız. En iyi biz yakarız. Mangal başında yakma şekli yüzünden birbirine küsen erkekler biliyorum ben. Teknede mutlaka mangal olacak. Mangalsız bir Türk teknesi düşünülemez.

Sonra içeride sevimsiz aç yat benzeri uzun koltuklar olmaz. Şu mudo da satılan küçük berjerler var, sancak tarafa bunlardan koyacaksın iki tane. Ortada fiskos  masası. Üstünde şık , kumaş bir abajur. Önünde ahşap zemin üzerine küçük bir yağcıbedir el halısı. Seccade büyüklüğünde.. Bunun hemen arkasında büyükçe açılmayan bir lumboz.

Türk kadınının boyu kısa. Bu küçük berjerlere bayılır. Bir de bizim kadınlarınız mobilyada minimalistler.

Mutlaka on iki volt bir Türk kahvesi makinası. Şart ki ne şart.

Mümkün olduğunca dolap.







Başlık: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 04 Ekim 2017, 00:44:53
Çok güzel konu. Eline sağlık Ersin reis. Her fikir doğru ve uygulanmalı diye düşünüyorum. Recep beyin fikirleri ile benimkiler paralel. Eşlere hatta annelere yelkeni sevdirmenin yolu Ersin reisin ortaya koyduğu kriterleri sağlamak evet ama bir diğer yolu da çocukları kazanmak. Hiç kimseye sormuş değilim ama tahmin ediyorum bu platformda herkesin denizi çocukluğunda sevdiğini varsayıyorum. Mesela yüzme bilmeyen kimse bugün yelken yapmıyordur. Yanılıyorsam düzeltin lütfen. Bir çocuk teknede olmak isterse Anne de o teknede olacaktır. Çocukları kazanmanın yolu da Recep reisin sistemi üzerinden gerçekleşebilir. Kimseyle Deniz mazisini konuşmadığından kendi çocukluğumdan örnek vermek isterim. Profilimde de yazıyor aslında. Yalova’da doğdum büyüdüm. 6 yaşımda yüzüyor 12 yaşımda mendirekten denize girip turuncu palet ve maskemle dalıp midye çıkartıp mutlu olurdum. 15 yaşımda Sandal kiralayıp balık tutar mutlu olurdum. Bu Tutkunun üzerine önce scuba sonra yelkeni koydum. Halbuki şimdiki çocuklar özellikle de Marmara’da büyüyenler havuzda yüzme öğreniyor. Palet ve maske ile dalma şansları yok. Sandal artık kiralanmıyor. Önce bu basit temel oturtulup çocuklar kazanılıp 2. Aşamada Ersin reisin tasarladığı ve diğer reislerin detaylandırdığı özelliklerdeki Tekne yapılırsa bir aşama daha ilerleriz. Belki de bazı çocuklar motoryat sever bilemeyiz. Ancak Deniz bilincini temele yayıp potansiyel denizci sayısını arttırıp yelkenci ve gezi Yelkencisi sayısını yukarılara böyle çekebiliriz. Bu, bu işin uzun yolu olabilir. Ancak temeli en sağlam yol sanki bu diye düşünüyorum. Hatta belki Cem hoca bizim alıştığımız klasik sandallara bir yelken planı bulursa o zaman Sandal kiralayacak çocuklar daha o Yaşta yelken sevdasıyla buluşturulabilir. Aklıma geldi işte


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Salim ORHANLI - 04 Ekim 2017, 08:25:00
1977 yılında Haydarpaşa Lisesi son sınıfta okuyordum. Fırsat buldukça okulu kırar, bir kaç arkadaş doğruca Kurbağalıdere'de sandal kiralamaya giderdik. Fenerbahçe koyuna kürek çeker, mevsimine göre dalar ve kum çıkarırdık. Sıcak bir günde biraz açıkta demirlemiş sahil güvenlik botuna kadar kürek çekmeye karar verdik. Dilimiz dışarıda bota yaklaşıp su istediğimizde bize verilen taze sıkılmış bir sürahi portakal suyunun tadı damağımdan hiç silinmedi.

Bir de Üsküdar'da Şemsipaşa camisinin bitişiğinde yelkenli yat imalatı yapan bir atölye vardı. Oraya gider, ekmek arası domates peynirimi onları ikram ettiği çay eşliğinde yer; saatlerce imalatı izlerdim.

İyiymiş o günler yahu :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Hakan Tiryaki - 04 Ekim 2017, 11:10:32
Babam memurdu. Bir yandan üniversite, bir yandan Haydarpaşa İskelesi'nde memuriyet. Para pul hak getire. Kira zor ödeniyor. Ama iki şey olmazsa olmazdı, Dereağzı'ndan sandal kiralayıp balığa çıkmak ve el kadar beni denize atmak ve de her hafta en az bir akşam sinema ya da tiyatroya gitmek. Rekreasyonel aktiviteler toplumların gelişmişlik düzeyinin göstergesidir der bir tez. Ne kadar haklı! Son 20 yılın rekreasyonel aktivitesi ya kahvehane ya da boş bi yeşillikte mangal yellemece... ha bir de AVM.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 04 Ekim 2017, 11:49:48
Ersin'in son yazdıklarının ben de oluşturduğu his aynen şu ;

Çıkmasınlar abicim denize !!!

Tamam insanların tercihidir filan deyip, çartır teknelerini sahiplenmelerini anlıyorum ama o kadar. Fazlası değil.
Deniz tutkusu ve denizciliğe niyeti olanlar ama imkan ve fırsat bulamayanlar için proje üretmek başka, yüzen rezidanslar yapmak başka. Zaten o lüksleri sağlayan markalar var.
Yapılmış olan, "nasıl bir tekne" tariflerine bakın, sonra o tarifi konudan habersiz bir tekne tasarımcısına verin, size zaten yapılmışı var deyip, bir sürü örnek gösterecektir.

Deniz kültürü diye bahsettiğimiz şey insanlara özendirilmedikten sonra, insanları denize çekmek doğru bir şey değil. Sonra o "lüks" teknesine kovuşan, tekneye gelmeyi "lütuf" kabul eden kadın/erkek balık kızarttığı tavayı, yağıyla beraber denizde yıkıyor. Koyları sahiplenip, diğer denizcileri zorda bırakıyor vs.

Tekneden önce denizi tanımalılar, bilgi ve sevgi beslemeliler, hedef çocuklar olmalı. Eğitim ile başlamalı, çocuklar için yelkenle gezi kitapları, öyküler yazılmalı. Dernekler vs, çocuklar için faaliyetler düzenlemeli. Ama kurban dağıtımı gibi sırf tanıdıklara değil, uzaklardan, başka şehirlerden, okullardan bir çok öğrenci alınmalı, onlara sevdirilirken temel atılmalı,
Yoksa
Denizin ve denizciliğin ne menem bir şey olduğunu anlamayan, sevmeyen kişiler, Çıkmasınlar abicim denize !!! Gerek yok.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 04 Ekim 2017, 12:04:38
Ersin'in son yazdıklarının ben de oluşturduğu his aynen şu ;

Çıkmasınlar abicim denize !!!

Tamam insanların tercihidir filan deyip, çartır teknelerini sahiplenmelerini anlıyorum ama o kadar. Fazlası değil.
Deniz tutkusu ve denizciliğe niyeti olanlar ama imkan ve fırsat bulamayanlar için proje üretmek başka, yüzen rezidanslar yapmak başka. Zaten o lüksleri sağlayan markalar var.
Yapılmış olan, "nasıl bir tekne" tariflerine bakın, sonra o tarifi konudan habersiz bir tekne tasarımcısına verin, size zaten yapılmışı var deyip, bir sürü örnek gösterecektir.

Deniz kültürü diye bahsettiğimiz şey insanlara özendirilmedikten sonra, insanları denize çekmek doğru bir şey değil. Sonra o "lüks" teknesine kovuşan, tekneye gelmeyi "lütuf" kabul eden kadın/erkek balık kızarttığı tavayı, yağıyla beraber denizde yıkıyor. Koyları sahiplenip, diğer denizcileri zorda bırakıyor vs.

Tekneden önce denizi tanımalılar, bilgi ve sevgi beslemeliler, hedef çocuklar olmalı. Eğitim ile başlamalı, çocuklar için yelkenle gezi kitapları, öyküler yazılmalı. Dernekler vs, çocuklar için faaliyetler düzenlemeli. Ama kurban dağıtımı gibi sırf tanıdıklara değil, uzaklardan, başka şehirlerden, okullardan bir çok öğrenci alınmalı, onlara sevdirilirken temel atılmalı,
Yoksa
Denizin ve denizciliğin ne menem bir şey olduğunu anlamayan, sevmeyen kişiler, Çıkmasınlar abicim denize !!! Gerek yok.

Şimdi bu yazıyı çok iyi hatırlayın. Sevgili Kaan , ne olur yanlış anlama. Bu yaklaşım, iyi eğitimli , sosyal demokrat ya da daha soldaki görmüş geçirmiş ailede yetişmiş kişilerin tipik yaklaşımı.

Tarihi bir laf edicem hazır olun..

Deniz, en iyi eğitmendir.

Bakın kızmdan örnek vereyim, bu yaz, ilk ingiliz koyuna gittiğimizde , tekeye arı geldiğinde kızımın attığı çığlık tüm koyda yankılandıydı. Bir hafta sonra arılar geldiğinde iş baba şu kahveyi yaksana yine arılar geldi şeklindeydi.

Kızım , arılardan korkmamayı bu seyirde öğrendi.

En görgüsüz ya da en kendini beğenmişi bir gün nasılsa sert hava ile karşılaşır. Deniz , herkesi hakkettiği yere oturtur.

Denizle terbiye olan, aldığı terbiyeyi karada da sürdürür. Esas bırakınız en görgüsüzler, en kendini beğenmişler denizde olsunlar. İlk ders , ne hikmetse hep onlara verilir.

Rahat olun.. Herşyeden korkan kadın/erkek bir haftada birşeyden korkmaz olur..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ali Ünalan - 04 Ekim 2017, 12:30:43
Konu biraz eskilere gidiyor bayıldığım konular .
bizim jenerasyon çocukken yapmayı sevdiğimiz şeyler farklıydı dün akşam youtube de videolar izlerken tesadüfen böyle bir videoya denk geldim,izlerken çocukluğuma gittim :)o dönemlerde bu tür oyunlar oynardım:)
https://www.youtube.com/watch?v=jSt2zcLxaRA


Şimdiki jenerasyon
https://www.youtube.com/watch?v=aPYnJbniYeM

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 04 Ekim 2017, 12:56:00

En görgüsüz ya da en kendini beğenmişi bir gün nasılsa sert hava ile karşılaşır. Deniz , herkesi hakkettiği yere oturtur.

Denizle terbiye olan, aldığı terbiyeyi karada da sürdürür. Esas bırakınız en görgüsüzler, en kendini beğenmişler denizde olsunlar. İlk ders , ne hikmetse hep onlara verilir.

Rahat olun.. Herşyeden korkan kadın/erkek bir haftada birşeyden korkmaz olur..

Belki de haklısındır ama bana pek öyle gibi gelmiyor.
Türbülansa bir düşsünler bak nasıl imana geliyorlar demek gibi geliyor  ;D ;D ;D

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Aziz Eryavuz - 04 Ekim 2017, 15:46:17
Aslında herkes benzer şeyler söylüyor. Ve haklı. Olumlu düşünen de pesimist (!) olanda.

Cem Gür bence programı yapmış işte:
-   Kolay ve çabuk yapılabilen çeneli bir model bulup babaların çocukları ile birlikte ortaklaşa yapabilecekleri, gençlere de hobi kazandıracak boyu 50cm civarı olup, evin hanımının cinlerini tepesine çıkartmayacak bir yelkenli teknenin “ön-kesimli” modelini çok cüz’i bir fiyata sosyal medyada, okullarda yaygınlaştırmak. Yapılan modellerin topluca bir araya getirilerek bir anlamda hayalleri körüklemek ve hayali olanları bir topluluk haline getirmek. Fikir ve deneyim alış verişlerini sağlamak.

-   Yine çok kolay kalıp alınıp polyesterden seri üretilebilecek, 4-5 kişi kapasiteli, iki veya üç çift kürekli – aynı anda iki veya üç kişinin de kürek çekebileceği- basit yelkenli, basit salmalı, kürek, yelken, gerektiğinde dıştan takma 4-5 HP motor da takılabilir, denize girmesi kolay, balık tutmaya ve mevsim dışında istiflemeye müsait, monotip bir tekne. Bunları uygun mevsimlerde KİRALAMA /  gerekirse EĞİTİM de verme kolaylıklarını hayata geçirmek. Küçük bütçeler ile yatırım yapmak isteyenleri 3-5.... tekne alıp kiralamalarını özendirmek. Sadece (P)İstanbul değil, ülkenin her deniz dudağında yaygınlaştırmak…


-   İri boy – belki 15-20 metre,  yarı geleneksel armalı güvenliği ön planda tutulmuş, lüksten kaçınılmış bir tekneyi yeni kurulacak ve amacı bu tekneyi inşa edip, sadece eğitim verecek şekilde yaşama geçirecek bir Dernek-Kulüp kurmak. Denize inen teknede ve bir program dâhilinde Hopa’dan, İskendorun’a yöre çocuk ve gençlerine denizcilik, yelken ve amatör balık avı eğitimi vermek. Bu teknenin inşasında geniş kapsamlı bir tanıtım ve kampanya ile kurum ve kuruluşların, özellikle orta öğretim ve üniversitelerin, yurttaşların da maddi katkısını sağlayıp projeyi sahiplenmelerine yöneltmek.  Ege ve Akdeniz’de her yıl yapılan deniz şenliklerinde bu teknede eğitim almış genç mürettebat ile bayrak göstermek.  Bu anlamda elimizde sadece “Bodrum Okul Gemisi” var. Tabii yetmiyor. Üstelik yöresel kaldığı gibi cesameti de bakım/ onarım/ yaşatma maliyeti de korkutuyor.

-   Ve tabii tekne sahibi olanların fırsat buldukça hiç denize çıkmamışları, heveslileri denizle tanıştırma programları yapmaları.


Ahmet Çelenoğlu fiat konusuna dikkati çekmiş. Olumsuz düşünen ve yaşamış olanların haklı endişeleri bu iki tarif edilen tarz ile giderilip topluma maledilebilir deniz ve tekne merakı. Ve insanları bir program dahilinde yılda bir-iki kez bir günlük gezdirme yaparak ilgileri çekilebilir.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 04 Ekim 2017, 16:36:18
Konu hakkında önerilerimi sıralarken ..
-   Yine çok kolay kalıp alınıp polyesterden seri üretilebilecek, 4-5 kişi kapasiteli, iki veya üç çift kürekli – aynı anda iki veya üç kişinin de kürek çekebileceği- basit yelkenli, basit salmalı, kürek, yelken, gerektiğinde dıştan takma 4-5 HP motor da takılabilir, denize girmesi kolay, balık tutmaya ve mevsim dışında istiflemeye müsait, monotip bir tekne. Bunları uygun mevsimlerde KİRALAMA /  gerekirse EĞİTİM de verme kolaylıklarını hayata geçirmek. Küçük bütçeler ile yatırım yapmak isteyenleri 3-5.... tekne alıp kiralamalarını özendirmek. Sadece (P)İstanbul değil, ülkenin her deniz dudağında yaygınlaştırmak…   demiştim.

(P)İstanbullu olup yaşı 60+ olan kaç kişi Moda Deniz kulübünde bağlı duran, isteyene kiraya verilen  KABA YOLE'leri hatırlıyor?  8-) O kadar kökü kazınmış ki adam gibi fotoğrafları bile kalmamış.  :'( Neredeyse bir nesil gençleri bu tekneler ile yelken öğrenip Adalara Modalara pikniğe denize balığa giderlerdi. Denizle iç içe yaşarlardı. 

Bu ülkede hiçbir şey yapılmamış değildir. Çok da güzel şeyler yapıldı zamanında.
Sorun nüfus patlaması ile gelen felaketler zinciri.

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 04 Ekim 2017, 22:17:26
Bu konu sadece İstanbul' özgü değil, şimdilerde Anadolu'dada bu sıkıntı var. Denizin tepesinde doğup büyüdüğümüz İnebolu'da bile artık  kocaman sahil şeridinde bir tane bile sandal göremezsiniz. İnebolu'daki sorun sadece ve sadece bürokrasiden kaynaklanmaktadır. Suyu bardakta görmüş insanların yönettiği bir denizcilik,ve su ürünleri bürokrasisi olursa ve de bunların uygulayacağı prosedürü hazırlayan hiç deniz görmemiş insanlardan oluşan bir üst yapı olursa gelinen durum bu şekilde olur maalesef kaçınılmaz son. Şimdi saçma sapan prosedürlerden  dolayı millet çocuğunu bile teknesinde denize çıkaramıyor bırakın çocukların sandalı olsun. Oysa bakın bizim çocukluğumuzda nasıldı. Resimdekiler şimdi bu forum üyeleri, Küreklerde Akın Reis, sandal Serdar'ın. Hala hepimiz profesyonel yada amatör olarak denizle uğraşıyoruz hayatımız boyunca hep kayıklarımız oldu. Maalesef orada büyüyen şimdiki çocukların pek böyle bir şansı yok.

(https://i.hizliresim.com/V3X88B.jpg) (https://hizliresim.com/V3X88B)

(https://i.hizliresim.com/nJm9pB.jpg) (https://hizliresim.com/nJm9pB)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 04 Ekim 2017, 22:28:03
Bozkır bürokrasisi sardı dört bir yanı.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mustafa Ertör - 04 Ekim 2017, 22:57:37
Bürokratik engellemelerin olumsuz etkisine ben de katılıyorum.Kıyıda dolaşan 6 hp.lik pancarı olan sandala işaret fişekleri,at nalı  veya simit,içi batmazla dolu solas uyumlu can yelekleri ,yangın tüpü .....daha birsürü şey isteniyor.Liman kaydı lastik bottan bile isteniyor.yakın zamana kadar harç bile ödüyorduk.
Benim 5,5 m.lik kendi yaptığım kayığa sahiplik belgesi için aldığım tahtanın,kontraplağın, epoksinin, boyanın........vs.faturasını ,planını daha birçok şeyi istiyorlardı ve bir çok bürokratik zaman kaybı söz konusuydu. Muhtarın "Evet bu kayık bu adamındır." yazılı kağıdıyla belge alabilmiştim.O sıra köyde olmasam o fırsatı da kaçıracaktım ve belgesiz kayığı barınakta tutmuyorlar.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 05 Ekim 2017, 00:05:50
Eğri oturup doğru konuşalım. Veya burnumuzun dibindeki katı gerçeği görelim:
Bu sefil durumda olmamızın tek nedeni sadece, denizi ve denizciyi tanımayan, ihtiyaçları bilmediği için geleceği de planlayamayan bozkır büroksasi midir?

 Yoksa yüzlerce yıldır bu sahillerde balıkçılara tekne çakan, daha sonraki yıllarda bu ülke insanı olarak özel tekne imalatına girişenleri, yatırım yapanları, istihdam sağlayanları her fırsatta cezalandıran, vergiler ve olmadık zorluklarla bezdiren art amaçlı bir sistem ve son 30 yıldır piyasayı ele geçiren, ardına kadar kendilerine açılmış pazarı sömüren, ama KDV, ÖTV gibi vergilerle de devleti bir çok küçük mükellef yerine bir kaç yüksek cirolu mükalleften vergi toplama kolaylığı sağlayan, 3-4 markanın koruyup kollanması, sahil çekeklerinin kaldırılması, küçük büyük demeden bütün teknelerin marinalara mecbur edilerek kolay para kazanma amacı mıdır?  ?0-?

Feridun Şaşal kendi imalatını, Atilla Ağabey Algomarı, Bursa'daki polyester tekne imalatçılarının çoğu neden kapattı dersiniz?
Büyük, çok büyük tekneler inşa eden, ihracat yapan iki elin parmakları kadar "prestij tersaneleri" dışında küçük ve orta boy imalatçılar yıllar içinde teker teker işi bırakıyor. Yakında Tuzla Nuh ve Orhanlı'da işsizlikten kepenk indirecektir. Son bir yıldır gelen haberlerde ne çekiç ne planya sesi duyulmaz olmuş. 5 yıl öncesine kadar Nuh günün her saatinde, hemen her mevsimde arı kovanı gibiydi. Adı sanı bilinen firmalar yılda bir veya iki iş alırlarsa ne âlâ, yoksa kapattı denmesin diye servis botu yapıyorlar.

Ancak teşhisi doğru koyarsak doğru yolu bulabiliriz.

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 05 Ekim 2017, 00:35:21
Yahu neremiz doğru ki amatör denizciliğimizi beğenmezsiniz ?
Mars'a sonda gönderiyoruz da denizcilikte mi geri kaldık ?
Demokrasiden hukuka, bilimden sanata, oradan futbola...Her konuda ne durumda olduğumuz çısçıplak ortada...
Dünyanın en pahalı yarış pistine sahibiz, F1 ilgisizliğimiz nedeniyle çekti gitti ülkeden.
Dünya Ralli şampiyonasına dahil bir uluslararası rallimiz vardı, elimizden gitti...
Şimdi federasyon 2018 için büyük çabayla ( muhtemelen bir seneliğine, denemek için...) geri almış.İşi bilenlerin ödü kopuyor, yine kimse seyretmeye gelmeyecek, elin gavuru da yarışı verdiği gibi geri alıp gidecek yine diye.
70lerin ortasında gariban Anadolların, Renaultların, Muratların yarıştığı Türkiye rallilerine onbinler akın ederdi, ben Lise talebesiyken ikmal sınavının olduğu gün ralli seyretmeye gidip, sınava girmemiştim ( tek dersten borçlu geçilebiliyordu o zaman ). Şimdi en iyi arabalar, dünya şampiyonları ayağımıza geliyor yarışmak için, kimse zahmet edip seyretmeye gitmiyor. Ama bi sürü it- kopuk sabahlara kadar Bağdat caddesinde hesapta yarışmaya devam ediyor.
Bu ülkede zahmet, çok çalışma, sürekli öğrenme ve disiplin gerektiren hiç bir işe insanların ilgisi yok ; kolay gösteriş yapabiliyorsak ne ala : ama zahmete girmeye niyetimiz yok.
Kendini bilmek gibi haslet yoktur ; hayal kurmaya gerek yok, kendimizi doğru değerlendirelim.
Bu ülkede geniş katılımlı, kitlesel başarılar vs beklemek abes...Tek tek "kahramanlar" çıkıyor ama çeşıtli alanlarda. Onlar da büyük çoğunlukla ( dünyada da bu böyle aslında ) yalnız kurtlar. Kararlı, inatçı ve bireyseller., bize danışmak fikir almak gibi bir gereksinimleri yok..Forumlarda yazışıp duran dünya gezgini veya Everest fatihi görmedim ben hiç.

Yani yapacak olan adam yapar ! Benim de aklıma gereksinim duymaz. 

Ben, biz...kendi kayığımızı yüzdürelim, marina ve bakım ücretlerinin altından kalkabilelim hobimizi sürdülebilelim ; yeni başlayan da kendi yolunu elbette bulacaktır

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: erdal duran - 05 Ekim 2017, 01:31:59
Yani yapacak olan adam yapar ! Benim de aklıma gereksinim duymaz. 
Ben, biz...kendi kayığımızı yüzdürelim, marina ve bakım ücretlerinin altından kalkabilelim hobimizi sürdülebilelim ; yeni başlayan da kendi yolunu elbette bulacaktır
:)xx
İşte bu. Bizde, bir toplumu yönlendirme, onları eğitme, başöğretmenlik yapma alışkanlığı vardır. Ona rağmen onu düzeltmeye hizaya getirmeye çalışırız. Bazen o kadar da yanlış değildir, makul ölçüler içinde kalmak şartıyla ve zorlamadan. Sonuçta "su akar yolunu bulur". Ama tartışmaya fikir üretmeye devam, bu da gerekli :).
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 05 Ekim 2017, 06:05:14
50 TL ye yapılabilen 3.25 m uzunluğundaki civadrayı yapmak için fahiş fiyat isteyen Nuh sanayiinin kapanmasında hiç bir sakınca görmüyorum. Gram üzülmem. O ayrı.

Yahu ne karamsar adamlarsınız. Ama şu ralli işime taktım bak..

Ben şu formula yarışlarını hiç anlamam. Ama bomba bir örnektir. O dönemde yani pist yapılmadan önce , galiba NTV yayınlardı yarışları. Bir dönem futbol kadar ilgi çekince popilist bir politika ile bir pist yapıldı. İlk yarışı çok iyi hatırılıyorum. Biletler kapış kapış satıldıydı. O dönem bir firmanın davetlisi olarak gittiydik. Pit stopa bile indirdilerdi.

Tam bir organizasyon faciası. Hata bizde değil bence. Bu yarışı düzenleyenlerde. Şöyle bir görüntü vardı pistte hiç unutmuyorum.

Tiribünde oturuyorsunuz. 7 ila sekiz dakikada bir önünüzden çiyuvvvvvvv diye arabalar geçiyor. Hiç bir şey anlamıyorsunuz. Televizyondaki keyfin binde biri yoktu anlayacağınız. Böyle olunca kimse gitmemeye başladı tabi. Aali gibi bu işin sevenleri de yukarıdaki gibi yorumluyorlar elbette.

Rahmetli babam, futbolu bıraktıktan sonra bir kere bile maç seyretmeye gitmedi. TV den bile izlemezdi maçları. Niye diye sorduğumda, "oğlum bu futbolun oynaması zevkli seyretmesi zevkli değil ki  neden izlerler anlamam "dediydi. Bence araba yarışları da o hesap sanki biraz.

Beğenmediğiniz bozkır brokrasisi, zamanında kendini beğendirmek için çok çalıştı. Her ne yaptı ise yaranmak istedikleri ellerinin tersi ile itip, küçümseyip aşağıladılar. O da bu kesime düşman kesildi . Ya ne olacaktı ki? Hep kendi tarafınızdan bakıp, hiç empati yapmıyorsunuz dostlar.

Hiç mi hatanız yok. ? Sütten çıkış ak kaşıkmısınız? Harun, zamanında bu tekne indirme yerleri için bir imza kampanyası başlattıydı.. Garibim yeterli sayı bulucam diye uğraşıp durduydu. Sahi şimdi böyle şikayet edenler.. Siz imza vermişmiydiniz Harun 'un girişimine. Alt tarafı belediye ye bir dilekçeye bile imza vermekten korktu bu camia.

Önce çuvaldızı kendinize batıracaksınız. Ben bu ülkedeki kafası çalışan adamların bu kadar kırılgan ve bu kadar küskün olmalarını anlayamıyorum.

Her şeye kükünsünüz. Yahu böyle hayat mı geçer?

Ne demiş Düşünür,

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım..







Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 05 Ekim 2017, 10:41:21
Ne Aali abi'ye katılıyorum, ne de Ersin'e.
Kuşkusuz her birinin söylediklerinde doğruluk payı olan şeyler var.
F1 seyircisizlik veya organizasyon hatası yüzünden gitmedi buradan bildiğim kadarıyla.
F1'in ülkenizde olması için bir para ödüyorsunuz. Bu parayı da devlet ödeyecek. Devlet kendi cebinden bu parayı ödemek istemedi biraz da haklı olarak.  Sonra bu kadar yatırımı yaptıktan sonra "lan hem benim memleketimde yarış düzenleyeceksin, hem ben bir servet ödeyip sana pist yapacağım hem de bir de sana para ödeyeceğim, nasıl bi iş bu iş?" dedi.
Memlekette de dünyaya reklam yapmak isteyen firma sayısı pek az olduğundan yeterli sponsor bulmayınca oynamadı oyunu.
Olan bu;
Öte yandan ben Harun'un imza kampanyasına imza vermeye herhangi bir kişinin çekindiğini düşünmüyorum.
Ama Change.org gibi siteler üzerinden yapılan kampanyalara kimsenin güvenmediğini de biliyorum. Belki bu yüzden forumlara da üye olmayan kişilerden yeterli desteği görmemiştir. Zira alt tarafı facebook üzerinden bir duyuru.

Mesela şimdi DADD hadi beyler dese, en az 2.000 -3000 imzaya bir kaç günde ulaşır.

Cem abinin işaret ettiği yere dikkatli bakmalıyız. Büyük bir sistem  dar bir pazar üzerinde hayalet gibi çökmüş. Bu gerçeği göreceğiz. Ama bunu görüyoruz diye de bunları konuşmaktan vaz geçmeyeceğiz.

Nihayeten bu kadar dağlı karlarımız var ve kayakçı da çıkmıyor.

Ama elimizde bir örnek var, oturup çalışırsak nedenini niçinini öğreniriz, belki bize ışık tutar.

Adana deniz kıyısı mıdır?
Hayır,
Peki Manş denizini geçen ilk Türk kimdir? Erdal Acet. Nerede doğmuş büyümüş yaşamış ölmüştür? Adana'da.
1980'lerin sonuna kadar Türk Milli Takımı hangi şehrin sporcularından kuruludur? Adana.
1980'lerin sonuna kadar su topu yenilmez armadası hangi şehirlidir? Adana Demir Spor, tam 17 yıl hiç yenilmeden, 22 yılda bir defa yenilerek toplam 29 defa.  O yıllarda ben, 12-13 yaşındayken su topu maçlarına giderdik. Çukobirlik, Sasa, Güney Sanayi ve ADS geleni gideni bozguna uğratırdı. Tribünler ağzına kadar genç yaşlı dolu olurdu.

Bu adamların hepsi nerelidir? Adana. Peki yüzmeyi nerede öğrendiler? Denizde mi? Hayır. Göl? Hayır, Göl o zaman kör itin öldüğü yerde. Şurada öğrendiler, sulama kanallarında.

Demek Aali abi bir yerde doğru söylüyor, fırlamalıktan mı olur, haylazlıktan mı olur, ondan bundan mı olur bilmem. Biraz da kültürel yapıdan, meraktan olur bazı şeyler. Oldu mu, ne sistem engel olur, ne başka bir şey.

Bu arada öğrencilerin, daha 6. sınıftan psikopatik bir sınav sistemine tabi tutulduklarını, spor yapacak zamanları da kalmadığını da anımsamamız lazım.

Son not; O yenilmez armada, neden çöktü; Şu nedenle.
Milli takım, tabii çoğu Adanalı o zaman. Gittikleri her uluslararası müsabakada kavga gürültü.
En son federasyon sanıyorum İsrail'de düzenlenen Akdeniz oyunlarına giderken diyor ki, bir daha kavga çıkarsa Adana'dan milli oyuncu alınmaz, haberiniz olsun. Bu çocuklar gidiyor, bir, iki, üç... dördüncüsünde Ne bakıyun lan deyip bir ülke takımına dalıyorlar.
O gün bugün Adana yok.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 05 Ekim 2017, 10:50:06
Ekleyim, o yıllarda, Adana 200.000 nüfuslu iken kaç olimpik yüzme havuzu vardı? 2!
Şimdi 2,500,000 nüfuslu Adana'da kaç? 3!
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bulent Berksan - 05 Ekim 2017, 16:19:56
Arayanlar bulamaz
Bulanlar arayanlardır
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 05 Ekim 2017, 22:39:42
Ben bu konuşmaları çok değerli buluyorum. Soruşturma , düşünmenin dindarligidir denir. Oyleyse bu minvalde konuşmaya durmaksızın devam etmeliyiz. Bir bilginin yaygınlaşmasının yolu o dusuncenin - bilginin fiilde, görünürde kalmasından geçmez mi? O halde kimin ne yaptığını bir kenara koyup bildiğimiz herşeyi ortaya dokmeliyiz. Kimseyi tenkit edecek takatimiz yok zira sosyal yaşamı yerle yeksan olmuş bir ülkede yaşıyoruz. Bu sayfada düşsel bir tekne yapmaya girişmek hayli büyük ve önemli bir iş. Birr gün bu düşsel tekneyi biri yapar. Adana Demir Spor değil de Marmaris idman yurdu suya indirir. Bu işler böyle olur kanısındayım.

O nedenle gelin devam edelim.
 
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 06 Ekim 2017, 01:37:19
Ben bu konuşmaları çok değerli buluyorum.
....
O nedenle gelin devam edelim.
 

Gerçi "Gezi yelkenciliği" diye konu sınırlanmış, aynı zamanda "konforlu seyir" koşulu da baştan belirtilmiş ama hepimiz bundan daha kapsamlı düşünüyoruz.

İlk söylenenin sınırları dışında şeyleri hep birlikte söylemişiz.

Yine oraya dönerek başlamanın belki konuyu daha iyi tartışmaya katkısı olacağını düşünüyorum.

Ancak yine tekrara düşülecek. Barınak, marina, bağlama yeri gibi verili koşullarla ilgili bir zihniyet değişikliği ile desteklenmedikçe işin gittiği gibi gideceği aşikar. Bu konu aktivistliğe ve siyasete çıkıyor.

Onu bir yana bırakıp devam ettiğinizde de 50 bin euroluk teknelerden söz etmeyeceksek elde çok bir şey kalmıyor. Dün facebook'ta 7 metre civarı, direkli çift kürekli bir kamarasız kayık fotoğrafı paylaşarak sordum. "Bunu ülkemizde yaptırabilir miyiz? Fiyatı ne olur?" diye. (Yelken motor hariç) 10 bin liradan başlayıp (yelken motor dahil) 100 bin liraya ulaşan rakamlarla karşılaştık.

Burada ilk sorun üretici sektörün örgütlenme sorunu. şaşal, gökmarin gibi firmalar yakın zamanda kapandı. Kimselerin beğenmediği Rota, patronu ölünce dağıldı. Satın alıp suya atılıp seyir yapabilecek standartı olan küçük tekne imalatı kalmadı. Schorcher 30 sene gerilerde. Algomar, Egeyat küçük tekne yapmıyor. Yaptıkları da o "50 bin euro" standartının üstünde.

Geriye ne kalıyor?
1- ithal tekneler
2- Özel yapımlar..

Şimdi küçük bir yelkenli işi daha çok da küçük firmaların ilgisi içinde. Seri üretim yok. Ancak siparişle yapılıyor ve firma da işi tekne sahibinin maliyeti üstlenmesi ile öğreniyor.

Bir şekilde hesabı kitabı yapıp, yaptırıp tekneye sahip olsanız bie sözgelişi yelkeni de ancak siparişle olacak.
Tüm bunlara iyi para ödemeniz, işin doğru yapılacağı ve içinize sineceği anlamına da gelmemektedir.

Yine küçük firmalar işin tüm unsurlarına kendileri de hakim olmadığı için söz gelişi "ahşabını .... liraya yaparız" diyor. Ama buna boya dahil değil. Motorun montajı bile ayrı pazarlık. Yelken konusunu ise genelde hiç bilmiyorlar. Ellerinde seçebileceğiniz hazır plan da yok.. İşi çok da bilmeyen ama para ödemeye istekli, amatör denizci adayı bu durumda ne yapabilir?

Yineleyeyim, sektörün büyük çoğunlukla bugünkü örgütlenmiş hali geleneksel kasaba terzisi mantığı.. Merhum çok saygı sevgi beslediğim bir büyüğüm ayakkabı imalatçısı idi küçük bir kasabada. Birçok çırağı vardı. Yanında çalışan 1-2 de kalfa. Kasabanın savcısı, hakimi, ileri gelen esnafının ayakkabılarını yaptı yıllarca. O işten geçindi. 1980'lerin başında yaşlanıp emekli oldu. Ama hiçbir çırağı o işi sürdürmedi. Ya başka işlere girdiler. Ya da hazır ayakkabı satış dükkanı açtılar.

Giyimde, ayakkabıda tamamlanan bu süreç tekne işinde henüz tamamlanmadı. Tamamlandığında "butik tekne" yapan küçük firmalar elbette her zaman olacak ama gezi yelkenciliği için belli bir standartta kolay alınabilen tekneler de olacak. O bakımdan sektör hala geleneksel halde.

Bir diğer yönü, kendi tekneni kendin yapma. Bunu yapan amatör denizciler var. Ama herkesten amatör bir tekne sahibi olmak için, profesyonel marangozluk, profesyonel boyacılık ya da profesyonel fiber dökme becerileri bekleyemezsiniz. Bunlar profesyonelce olmazsa da tekne olmaz. Benim gibi bunları beceremeyecek birçok kişi olduğunu düşünüyorum.

Marinalar belli bir standartta olmasına rağmen özellikle bakım-onarım konusunda en çok şikayet edilen yerler arasında geliyorlar. Çekek yerleri, balıkçı kooperatiflerinin işlettiği barınakları düşünün...

Toplumun ilgisinin yaygınlaştırılması, gençlerin teşviki yanında mutlaka sektörün de kendini organize etmesi gerekiyor. Temel sorunlardan biri de bu.

Bir diğeri de gezerken teknenizi bağladığınız restoran iskeleleri ve ödenen fiyatlar.. Az sayıda olmaları, işin güçlüğü, sezonluk oluşu gibi unsurlar o işletmecileri de zorluyordur muhtemelen ama ortada bir terslik olmadığını da kimse söyleyemez. Teknenizi bağlayacak yer de yoksa dışarı çıkıp yemek yemek bile sorun olacaktır yelkenlinizle gezerken..

Günübirlik, yarım günlük, birkaç saatlik küçük yelkenli kiralanamaması, sörf okulu gibi küçük yelkenli kiralama ve öğrenme yerlerinin olmayışı da gezi yelkenciliğinin gelişime uzun vadede köstektir.

Kaçınılmaz şekilde yaşadığımız diğer koşullar, ortalama zihniyetimizin ürünü hayat tarzımız toplum örgütlenmemiz, eğitim-öğretim sistemimiz zaten yeteri kadar engel çıkarıyor. Bir de işin içinden bu tür güçlükler çıkınca insanların uzak durmaları değil, durmamaları anormal olurdu.

Ama bunları aşarız çaba sarf edersek...


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Ekim 2017, 04:59:42
Efendim , ben tabi konu başlığını açarken bir kısıtlama getirmiş olmayayım. Hiç aklıma öyle şeyler gelmedi. O yüzden bir sınırlama varmış gibi düşünmeyelim.

Yazılanları özetlersek , şu özeti yapabiliriz diye düşünüyorum.

Ülkenin sosyoekonomik durumundaki problemler amatör deniziciliği de ciddi şekilde olumsuz etkiliyor.

Barınma problemi malum, burada yine dikkat çekildi.

Tekne fiyatları ve yerli üretici standartlarına dikkat çekildi.

Hepsi ile ilgili yazılanlar da doğru.

Ancak bir şeyi unutuyoruz. İlkemiz insanının ihtiyaçlarına ve denizlerine uygun bir tekne var mı piyasasa ? yoksa biz , bizlere yüksek bedeller ile dayatılan tekneleri almak durumunda mı brakılıyoruz. ?

Eh hadi biraz da önce devlet politikasını eleştirelim. Mevcut uygulamalar ile , ikinci el tekne dışalımının yasak olması gibi uygulamalar, mevcut, cılız üreticiyi koruyamadığı gibi yeni üreticilerin piyasaya girmesini de sağlamamış görünüyor.

Bakınız ilginç bir tespit; bu ülkede önemli armatörler var. Gemi yapımı ve taşıma kapasitesi bakımından deniz taşımacılığı ciddi sorunları ile birlikte önemli bir sektör Türkiye de.

Eh otel yapmaya da bayılıyoruz malum. Bu ülkenin böyle kıyıları carken neden doğru dürüst bir yolcu gemisi yok mesela?

Niye hiçbir armatör böyle bir yatırıma girmez. ? İşginç değilmi?

Hep eleştiriyoruz ancak İstanbul belediyesinin İsmarin yapılanması incelenmesi gereken örnek bir çalışma mesela. Daha küçük Ege belediyeleri bu uygulamayı neden örnek almazlar?

Her yıl düzenlenen büyük markaların boğaz yarışları ciddi ilgi çekiyor mesela.

Tüm bu problemlerin temelinde , yeterli ve örgütlenmiş bir kitlenin olmaması var. Örgütlenmemiş bir kitlenin de taleplerini yaptırma şansı yok.

Bu kitleyi yaratabilmek ise , onları tekne sahibi olmaya özendirmekten geçiyor.

Özendirmek ise bu coğrafyaya ve ihtiyaçlara uygun bir tekne modeli yaratmaktan geçiyor.


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Ekim 2017, 05:18:54
E hadi buyrun, mid atlantic small boat festival.. Teknesini kapan gidiyor..

(https://i.hizliresim.com/Oy7ndQ.jpg) (https://hizliresim.com/Oy7ndQ)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Hulusi Gülen - 06 Ekim 2017, 07:55:06
Az sabır, Endüstri 4.0 geldi, geliyor. Yakında evde kendi teknemizi tasarlayıp, üretebileceğiz. Aşağıdaki alıntıda geçen alete dikkat! Bir reklam vardı, "Atın, atın eskimiş çoraplarını atın; artık Jill geliyor."; şimdi ise  "Atın, atın eskimiş, devasa sanayi makinalarınızı, 3D Yazıcılar geliyor.", evlerimiz artık bir fabrikaya dönüşüyor. Oturup, o sevdiğimiz markaların beğendiğimiz yönlerini,  sürükle-bıraklarla alıp,  hayalimizdeki teknemizi önce ekranda oluşturup, sadece "Yazdır" demek yetecek. Ben mesela mutlaka Hunter'ların puspit oturaklarını alırım...       
 ALINTIDIR:       
Son 10 yılda en ucuz 3D yazıcının fiyatı 18.000$’dan 400$’a düşerken hızı da yaklaşık 100 kat arttı. Tüm büyük ayakkabı firmaları çoktan 3D yazıcılarla üretime başladılar.

Bazı uçak yedek parçaları çoktan 3D yazıcılarla üretilmeye başlandı. Uzay istasyonunda bulunan 3D yazıcı sayesinde de eskiden yanlarında taşımak zorunda oldukları onca yedek parçayı elimine ettiler bile.

Bu yılın sonunda akıllı telefonlar 3D tarama özelliklerine sahip olacaklar. Artık telefonunuzla ayağınızı tarayıp evde ayağınıza mükemmel uyan bir ayakkabı üretebileceksiniz.

Çin’de 6 katlı bir ofis binası 3D yazıcıyla üretildi bile. 2027’yılına geldiğimizde üretilen her şeyin 10%’u 3D yazıcılardan çıkmış olacak.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Ekim 2017, 12:47:01
Problemi geniş çaplı ele almadan önce, Gezi yelkenciliği hedef kitlesi kimlerdir ?
Kimlerin tekne sahibi olup, denizde kendine bir yer bulma hakkı vardır ?
Yani halk tipi tekne ve barınmadan mı bahsediyoruz?
Tekne sahibi olmaya özendirilmesi gereken kişiler kim ?


80 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz.
27 milyon çalışan birey/aile reisi var.
14 milyon işçi statüsünde çalışan,
Bunların içinde 7 milyon kişi 1400tl maaşla çalışıyor,
4,2 milyon kişi tarım işçisi,
1400 tl - 2500tl bandında çalışan ve 2500tl - 4000tl aralığında çalışanların toplamı 4 milyon kişi.

Özetle, Türkiye genelinde geliri 4,000 tl ve üzeri olan 5-5,5 milyon hane var.
Bu hanelerin %65'i ev sahibi olabilmiş.
%95'i apartmanda oturuyor.
Gelir düzeyi uygun olanların deniz kenarında ki şehirlere göre dağılımına bakıldığında gelir düzeyi yeterli olan kişi sayısı, 1 milyon'a kadar düşüyor.

Bunları niye yazdım.

Örneğin, İstanbul'da yaşayan, 4,000 tl geliri olan, hali hazırda çalışmakta olan bir aile reisi ki, %95 ihtimalle bir apartmanda oturuyordur, ev sahibi olma ihtimali %65 olsun, 30m2 yelkenli bir tekne sahibi olmak isterse,
gezi yelkencisi sınıfında yer alabilir mi ? 

Hedef kitle öncelikle belirlenir ve tanımlanırsa, tekne tanımı, tutum ve bakım ile ilgili gidişat çok daha rahat ve doğru olabilir düşüncesiyle yazdım.



Bu arada İsmarin tekne park fiyatı 30m2 tekne için yıllık 12,000 tl.


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 06 Ekim 2017, 13:41:58

Kaan'a ek;
Yoksul ülkeden sporcu çıkar, yazar çıkar, sanatçı çıkar, devrimci çıkar, ihtilalci çıkar, isyankar çıkar, aptal çıkar, düşünür çıkar, çıkar oğlu çıkar,
bir tek,
maceracı pek çıkmaz.
Yine de iyiyiz.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Ekim 2017, 14:56:32
Aklıma gelmişken bir soru daha sorayım.

Örneğin, önceki sayfalarda kabaca ilk akla gelen tekne tanımları yaptık ya, onlara istinaden ,

29 ft
9,50m. Boy
2,95m. Genişlik
Hareketli salma versiyonu,
Kolayca indirilebilen direk,
Dilenirse sarma yelken,
Treyler ile taşıma imkanı
İç, eşlerin de itiraz etmeyeceği düzeyde konfor vs.
Fiyat, ikinci elde 2010-2014 arası 40-45,000€ ( sayılan özelliklerde olup, 50,000€ altı sıfır tekne aklıma gelmiyor.)

olan bir tekne, mesela Delphia 29 (B class- A class 31 ft itibari ile başlıyor, onlarda neredeyse aynı özellikler ve ikinci elleri 50-55,000€ civarı)

Tarif edilen tekne özelliklerine büyük oranda örtüşüyor ama tercih edilmesi çok sınırlı kalıyorsa sebebleri nedir ?


(https://i.hizliresim.com/WG1rQq.jpg) (https://hizliresim.com/WG1rQq)
(https://i.hizliresim.com/3pYRqO.jpg) (https://hizliresim.com/3pYRqO)
(https://i.hizliresim.com/ROo6PG.jpg) (https://hizliresim.com/ROo6PG)
(https://i.hizliresim.com/pGBYWN.jpg) (https://hizliresim.com/pGBYWN)
(https://i.hizliresim.com/kXnYW7.jpg) (https://hizliresim.com/kXnYW7)
(https://i.hizliresim.com/NOrb1N.jpg) (https://hizliresim.com/NOrb1N)

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 06 Ekim 2017, 17:14:15

Tarif edilen tekne özelliklerine büyük oranda örtüşüyor ama tercih edilmesi çok sınırlı kalıyorsa sebebleri nedir



Güzel soru : aynısını ben de kendi kendime soruyorum bu başlık açıldiğından beri.
Bence bu sosyolojik veya psikolojik bir olgu...
Ucuz olan ve ucuz olduğu cümle alemce bilinen bir nesneye insanların ilgisi ne kadar olur ?
Hele bu "nesne" bir elzem ihtiyaç objesi değil de, bir keyif ( hatta sosyal statü vs vs vs...) nesnesiyse ?
Yani zaten terkiplerinde pek bir şey fark etmeğine inanmışsam eve ucuz deterjan, test sonuçları iyi ise arabama ucuz lastik , gündelik giymek için ucuz t-shirt alırım da ; acaba " ucuz imajlı " mobilya, koluma saat, altıma araba veya tekne alır mıyım ? Vallahi ben de bilemiyorum ne yalan söyliyeyim...

Nasrettin hoca daha 13. yyda " ye kürküm ye..." demiş ya zaten ; ama günümüz dünyasında kapitalizm tüm gücüyle, tüm pazarlama, reklam ve bilgilendirme gücünü kullanarak insanlara " neye sahipsen sen o'sun " algısını dibine kadar pompalıyor. Eğitimin, bilgin, iyi karakterin ; hatta güzelliğin veya yakışıklılığın...Geç kardeşim bi kalem ; kaç paralık adamsın, ne giyiyorsun, ne içiyorsun, ne kullanıyorsun ; senin toplum içinde yerini belirleyen bunlar olmuş.

Iki örnek vermek istiyorum ; benim okuduğum, batıda biri bir tekne dergisinde yayınlanmış bir tekne ; bir de otomobil dergisinde yayınlanmış otomobil kritiği...( ve ben kişi başı milli gelirleri bizim üç veya dört mislimiz olmasına rağmen, ortalama bir batılının bir kör kuruşuna bile ortalama bir Türkten çok daha fazla değer verdiğini hep gözlemledim. Biz daha zor kazandığımız halde çok daha "safça", rahat para harcıyabiliyoruz ).

Tekne testi 15-17.000 Avroya satılan Rus malı ufak bir yelkenliyle ilgiliydi. Testin genel havası gayet olumluydu, tekneyi tasarım olarak beğenmişlerdi, seyir özelliklerini övmüşler, işçiliğinin de beklemedikleri kadar iyi olduğunu yazmışlardı. Fakat teknenin üzerindeki tüm donanımı, halatından, kromuna, döşemesinden, zincir makarasına kadar yerden yere vurup ; garip Rus üreticiyi ucuz mal ürettiği için canlı canlı gömmüşlerdi.

Doğu Avrupa yapısı kompakt sınıf arabayı test eden oto dergisi de tüm teknik kriterlerde Batı Avrupa yapımı rakiplerine göre bir fark göremeyince aracın "ruhsuzluğundan ve aleladeliğınden " dem vurup : " Kim sizden 13.000 Avroya herşeyi tamam komple bir araba istedi ki ; daha pahalı "adam gibi " bir şey yapaydınız " diye testi bitirmişti.
Hindistanda 4000 dolara tam bir aile arabası yapacağım diye ortaya çikan şirket de beklenen başarının onda birini yakalayamadı diye biliyorum. Muhtemelen Hintliler de o arabayı alacaklarına demode Japon arabalarının yerli montajlarına çok daha fazla para ödüyorlar hala.

Yani dünya böyle bir dünya oldu.

Korkarım ki mesela 25.000 Avroya ortaya her şeyiyle yeterli bir tekne koysanız hedef kitlenizin belki %75'i ( ulaşabilecegı ) bu tekneyi almayıp, bugün piyasada var olan 80-90.000 Avroluk bilindik rakiplerinin hayalini kurmaya devam edip, acı çekecek ve yine denize çıkmayacaktır.

Fazla katı veya anlayışsızca mı yazdım ?  :(
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 06 Ekim 2017, 19:22:45

Tarif edilen tekne özelliklerine büyük oranda örtüşüyor ama tercih edilmesi çok sınırlı kalıyorsa sebebleri nedir



Güzel soru : aynısını ben de kendi kendime soruyorum bu başlık açıldiğından beri.
Bence bu sosyolojik veya psikolojik bir olgu...
Ucuz olan ve ucuz olduğu cümle alemce bilinen bir nesneye insanların ilgisi ne kadar olur ?

Korkarım ki mesela 25.000 Avroya ortaya her şeyiyle yeterli bir tekne koysanız hedef kitlenizin belki %75'i ( ulaşabilecegı ) bu tekneyi almayıp, bugün piyasada var olan 80-90.000 Avroluk bilindik rakiplerinin hayalini kurmaya devam edip, acı çekecek ve yine denize çıkmayacaktır.

Fazla katı veya anlayışsızca mı yazdım ?  :(

İşteee !!! Zurnanın zırt deliği

Sistem ve onun âli menfaatlerine su taşıyanlar olduğu sürece bu çarkı kırmak sosyolojik ve psikolojik olarak olası görünmüyor.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Ekim 2017, 20:19:59
Aslında o kadar kademeli ve sosyoekonomik bir problem ki en temelden başlayıp, tek tek çözülmesi gereken düğüm yumağı.

Bir tarafta "imaj herşeydir" diyenler, bir tarafta tam sınırda olup, tekne,tutum/bakım'a takılıp kalan ve ulaşmak için çabalayanlar, diğer tarafta ise tamamen yanlış değerlendirmelere sahip olanlar.

İşin diğer kısmı ile ilgili, ajanslarda geçen bir haber metninden örnek vermek istiyorum.
Malum bir subay, fetö davası ile ilgili Rum tarafına kaçtı. Haber, bir çok kaynakta "lüks yatıyla kaçtı" diye geçti. Teknesi 31 ft. fabrikasyon bir tekne.
Bu tür haberlerin beni en çok eğlendiren aynı zaman kızdıran tarafı okur yorumlarıdır.

Bu haberde okurların takıldıkları sadece iki nokta var idi ;
Birincisi, Rum'lara gitmiş olması
İkincisi, Yelkenli yat alacak kadar "serveti" nasıl yaptı ? ve Bir subay, yelkenli bir yat alabiliyorsa kesin ya rüşvet yemiştir ya illegal işlere karışmıştır.

şeklinde yorumlanıyordu. Bu da muhtelemen bindiği araba ile aynı fiyatta olan bir tekneye bakış açısına örnek.

Bu durumda "imaj herşeydir" diyenlere yapılacak bir şey yok.
Hedef kitle, gezi yelkenciliğine en uygun olan çabalayanlara destek olmak için projeler üretip, onları yönlendirebilmek, ucuzunda kaliteli olabileceğini ve teknelerin arabalar gibi değerlendirilmemesi gerektiğini anlatmak ve "diğer" bakış açısına sahip olanlara ise gerçekleri anlatabilmek.

Ve yine en başa dönülüyor, bunu yapabilmek için tekneden önce,  barınma-bakım ve "deniz kültürünün" doğru yaygınlaştırılması için projeler üretmek gerekiyor, bunun sonucunda "çabalayan" kesim kazanılmış olabiliyor.
Geriye "diğer" leri kalıyor. Deniz kültürü temeli doğru atılarak "diğerleri" kazanılırsa ne ala yoksa bir de ortaya çıkacak olan nitelik mi ? nicelik mi ? sorunsalı var ki oraya hiç girmiyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bulent Berksan - 06 Ekim 2017, 20:46:38

İstanbulda en ucuz marinaya bu boyda tekne için 2000 euro vereceksiniz. Sigorta bakım vergi de yıllık 1000 euro tutar herhalde değilmi? Amortismana hiç girmiyorum. Mazot ve diğer masraf da (yeme içme vs) herhalde 1000 euro dan aşağıya düşmez. Sonuçta en az 4000 euro bu boyda tekne için en asgari düzeyde yapılması gereken yıllık harcama.
Bence vatandaşın gözünü korkutan esas bu.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Ekim 2017, 22:39:05
Bülent reis, küçük yelkenliler de var. trsyler  ile çekilen..

Selway fisher istesini bir incelemekte fayda var bence..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 06 Ekim 2017, 23:11:46

Kaan'a ek;
Yoksul ülkeden sporcu çıkar, yazar çıkar, sanatçı çıkar, devrimci çıkar, ihtilalci çıkar, isyankar çıkar, aptal çıkar, düşünür çıkar, çıkar oğlu çıkar,
bir tek,
maceracı pek çıkmaz.
Yine de iyiyiz.

Üstadım, aklıma Oğuz Atay'ı getirdiniz.
O bizim (dededen-babadan) yoksul değil de iflas etmiş bir ailenin çocuğu olduğumuzu dile getirirdi..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Ekim 2017, 19:23:28
Bülent reis, küçük yelkenliler de var. trsyler  ile çekilen..

Selway fisher istesini bir incelemekte fayda var bence..

Istanbul'da otopark daha mi ucuz ? :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Salim ORHANLI - 07 Ekim 2017, 19:46:26
Mac Gregor 26M
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Aziz Eryavuz - 09 Ekim 2017, 14:37:05
Aali beyden alıntı aşağıda;

Ucuz olan ve ucuz olduğu cümle alemce bilinen bir nesneye insanların ilgisi ne kadar olur ?
Hele bu "nesne" bir elzem ihtiyaç objesi değil de, bir keyif ( hatta sosyal statü vs vs vs...) nesnesiyse ?
Yani zaten terkiplerinde pek bir şey fark etmeğine inanmışsam eve ucuz deterjan, test sonuçları iyi ise arabama ucuz lastik , gündelik giymek için ucuz t-shirt alırım da ; acaba " ucuz imajlı " mobilya, koluma saat, altıma araba veya tekne alır mıyım ? Vallahi ben de bilemiyorum ne yalan söyliyeyim...


Cevap önce yelken ve denizi tanımak, sevmek ve istemekten gelir. Yani ben param yokken kendime (lise öğrencisi iken) harçlığımdan arttırıp kontralitten tekne yapıp 2.5- m boyunda amerikan bezinden yağlı boya ile yelken yapan ve sonraki iki küçük teknemi de evde ya da otoparkta imal eden birisi olarak diyorum ki önce sevdirmek tanıtmak böyle bir dünyanın olduğunu hissettirmek gerekir.

Bunun yolu tanıtım, bedava geziler, milli, eğitim müfredatına sokma, konferanslar bezı okullarda ya da belediye kurslarında ve devletten beklemek yerine bizler tarafından yapılarak.

derneklerin de böyle bir görevi yokmu* Zaten bu bilinöle burada tartışmıyormuyuız?

Bunu bilip seven ler arasında isteyenler çıkacak ve gücüne göre bir tekne vb sahibi olacaktır.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 09 Ekim 2017, 15:54:10
Aziz Bey, elbette...

Ben de ( biz yok canımızla tamir ettikten sonra ilk lodos firtinasinda parçalanan bir şarpi ve bir abimizin bize hediye ettiği ahşap bir başka tekne nedeniyle ) çocukluğumun bir kaç yazını arkadaşlarımla beraber tüm harçlığımı uyduruk kaydırık eski teknelere harcayarak bu işi sevdim ve denizci oldum.

Meslek ve iş sahibi olduktan sonra da gücümün hazır bir tekne almaya yetmeyeceğini anlayınca da oturup amatör tekne yapımina soyundum.

30 sene dergilerde yazdım, kitap çevirdim, kulüp yönetimlerinde görev aldım ve Milli Egitim Bakanliğı ile temasa geçerek, Halk Egitim merkezi aracılığıyla kulübumuzde amatör denizcilik eğitimine başladik, ben de orada ders veriyorum.

Elbette bu işi çok sevenler, her türlü zorluğa rağmen yilmayip yapmak isteyecekler ve mütevazi çözümleri de severek kabullenenler çıkacaktir bizler gibi.

Ama benim  anladığım bizim bu başlık altinda  tartıştığımız  amaç amatör inşa degil, insanları uygun ikinci el teknelere yöneltmek değil :  birilerinin denizciliğe yeni başlayacaklara ve büyük kaynak ayıramayacaklara ticari olarak ucuz ama güvenilir , denizci yerli tekne imaline heveslendirilmesi.

Bu durumda böyle bir yatırım heveslisi şunu soracaktir : Kaç tane satarım, pazardan yüzde kaç pay alabilirim, yeni tekne sahibi olacakların ne kadarı tekne almaktan vazgeçmek veya borçlanıp tekne almak yerine benim uygun fiyatlı teknemi tercih eder ? Bir büyük potansiyel kitleden bahsediyor olmamız lazım ; bu iş ne kadar zor olsa da bu yola baş koymaya hazır bir kaç kişiden değil.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: İlhan Özgören - 09 Ekim 2017, 21:42:11
Sn Ali San,10 yılı aşkın bir süre önce ürettiğimiz Barbarossa NOMAD 30 ile ilgili iletinizi ilgi ile okudum.O nar çiçeği borda renkli ilk tekneden sonra(bazı basit hataları düzeltilmiş ve tüm iç kalıpları yapılmış olarak)3 kardeşi daha izledi.Aslında baz fiatımız 55.000€+KDV,yelkensiz direksiz versiyonda ise 49.900€+KDV idi. Ne bu modele ne de insanları denizle tanıştırmak için yaptığımız M25(Jose Moni dizaynı çok hızlı bir modeldi-o da 8 adet yapıldı)modeli ticari olarak fiyaskoydu.Halbuki 13-14-15 metre orijinal GibSea kalıplarından ürettiğimiz tekneler oldukça başarılı oldu.Bu küçük tekne macerası da benim ortaklıktan ayrılmama birkaç yıl sonra da tersanenin kapanmasına sebep oldu. Seyfi köşesine döndü,ben de esas para getiren işim olan büyük boy motoryat imaline ve CE sertifikası firmama.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 09 Ekim 2017, 21:57:33
Ne bu modele ne de insanları denizle tanıştırmak için yaptığımız M25(Jose Moni dizaynı çok hızlı bir modeldi-o da 8 adet yapıldı)modeli ticari olarak fiyaskoydu.

Hoşgeldiniz İlhan Reis, M25 lerden bir tanesi  ile Bakırköy barınakta yan yana bağlıydık, tekne hala orada bağlıdır. Ben çok beğenmiştim tekneyi ,inanılmaz ayrıntılar vardı üzerinde. İçini görme fırsatım olmamıştı ama içeriye saklanan bastona falan hayran kalmıştım. Bir kez de seyirde gördüm tam tahmin ettiğim gibi hızlıydı.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 09 Ekim 2017, 22:57:43
Ilhan Bey sizinle yazışarak dahi olsa tanışmaktan memnuniyet duydum.
Nomad 30 hakkındaki olumlu fikirlerimi zaten okudunuz, M25 ise bir arkadaşımda vardı, bugün bir tanesi de üyesi olduğüm KYK'nın minik limanında bağlı. Onun da iyi bir tekne olduğüna eminim. Bu iki model bambaşka iki yelkenci tipine ( gezgin / performans yelkencisi-yarışçı ) hitap eden uygun fiyatlı güzel teknelerdi...
Ürettiginiz GibSea modellerinden birini de Kalamış marina çekek yerinde görmüş ve incelemiştim.

Başlangıç seviyesinde veya belli bütçeli meraklılarımızda  ( salt denizde olmaya yönelik ) sahici bir arzu olsaydı bu teknelerin her birinin bir kac yüz adet satılması gerekirdi. Ben de bu konu başlığı altında kendimce bunu anlatmaya çalışıyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 10 Ekim 2017, 04:34:53
Aali nin Nomad 30 yorumu nerede..?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 10 Ekim 2017, 09:32:33
Sn Ali San,10 yılı aşkın bir süre önce ürettiğimiz Barbarossa NOMAD 30 ile ilgili iletinizi ilgi ile okudum.O nar çiçeği borda renkli ilk tekneden sonra(bazı basit hataları düzeltilmiş ve tüm iç kalıpları yapılmış olarak)3 kardeşi daha izledi.Aslında baz fiatımız 55.000€+KDV,yelkensiz direksiz versiyonda ise 49.900€+KDV idi. Ne bu modele ne de insanları denizle tanıştırmak için yaptığımız M25(Jose Moni dizaynı çok hızlı bir modeldi-o da 8 adet yapıldı)modeli ticari olarak fiyaskoydu.Halbuki 13-14-15 metre orijinal GibSea kalıplarından ürettiğimiz tekneler oldukça başarılı oldu.Bu küçük tekne macerası da benim ortaklıktan ayrılmama birkaç yıl sonra da tersanenin kapanmasına sebep oldu. Seyfi köşesine döndü,ben de esas para getiren işim olan büyük boy motoryat imaline ve CE sertifikası firmama.

Bence bu konuda daha fazla fikir vermelisiniz bize. Biz maşallah, kendi tüketim alışkanlıklarımızla yanımızdakini kıyaslayıp durmadan konuşup duruyoruz.

Madem ürettiniz ve madem satamadınız, bu her iki tecrübe neyi gösteriyor sizce?
Burada çok konuştuğumuz marka oligarşisini aşmanın yolu size göre nedir ya da mümkün müdür?
Türkleri neden ikna etmek bu kadar güç? Bu bize ait bir durum mu yoksa tüm yerküre mi böyle?

Bu büyük deneyiminizi paylaşsanız, bence herkes mutlu olur.


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ziya Gunes - 10 Ekim 2017, 15:32:26
Bir araba almak istesem, fikir danışmakla birlikte içime sinen ve binmekten keyif alacağım arabayı seçerim.
Bana "illa ki şu modeli almalısın" diyenlerden de biraz uzak durmaya gayret ederim.
İş tekne olunca, neden şu model, şu boy, şu özellikler denilen türe meyletmem gerektiğini anlamadım desem, afaroz edilir miyim forumdan
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 10 Ekim 2017, 17:21:23
Tam tersine tüm üyeler tarafından anlaşılırsınız diye düşünüyorum...

Çünkü burada ne zaman konu tekneler olsa; - ama ufağı, büyüğü, ama mütevazısı, pahalısı, ama ahşabı, fiberi, metali, sloop armalısı, kotra armalısı...şusu busu -; daima günün şartlarının neredeyse bizlere dayattığı belli çözümlerin alternatifi olup olamayacağı tartışılıyor zaten.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ziya Gunes - 11 Ekim 2017, 08:31:59
Sank bu dayatma sadece tekne sunucularından (belirli marka vs) değil, bizlerden de geliyor gibi.
İlla şöyle olmalı, bu şekil olmalı, bu boy olmalı gibi
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mehmet Atay - 11 Ekim 2017, 08:55:22
Geçmiş yılların ve tecrübelerin aktarımı ağırlıklı İngiliz, Fransız, ABD gibi ağırlıklı okyanus kıyısı ülkelerden gelmiş zamanında.
Mesela 2. teknemi refit ederken gündeme gelen (tavsiye bâbında), havuzluğa su dolması, diğeri tekne alabora olursa motor düşmesin diye yatağının sağlam olması gibi, benim aklımı zorlayan konular vardı.

Aslında daha buna benzer, bizlerin kullanımına uzak, artık online hava tahminlerine ve hatta gerçek görüntülerine ulaşabildiğimiz günlerde ve seyir sürelerimizin bir kaç saatle kısıtlı olduğu, kolay sığınma imkanımız olan kıyı seyirleri sebebi ile okyanus aşacak bir tekne donanımı ile kıyaslamamızın mantıksız olduğunu düşünüyorum.

Mesela ilk teknemi aldığımda tavsiye edilen donanımlar arasında deniz demiri de vardı. İkinci teknem ve sonrasında teknede yer almadı bu donanım.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 13 Ekim 2017, 00:30:17


"Konuyu daha çok konuşalım" dedik ama sanırım kimse pek istekli de değil.

Neden?

Tüm söylenmesi gerekenlerin söylendiğini mi düşünüyoruz?

Ben aksini düşünüyorum. Bir şeyler söylendikçe daha fazla söylenecek söz olduğunu..

Gezi yelkenciliği arayışı ile konu başlasa da hızla temel sorunlara geldi.

Bağlancak yer, at-.çek yeri sorunu, römorklu tekneyi kışlatacak yer..

Gezi yelkeciliği ve bir ailenin yelkenli ile gezileri için bir tekne düşünmek sadece ve kendi başına bana eksik geliyor.

Bunun mutlaka evveliyatı olmalı. Yaz-kış marinalarda bağlı yüzlerce tekne görüyorum hep ama seyir halinde onların onda biri kadarını görmüyorum.

Neden?

Her biri de mükemmel gezi tekneleri, çoğunda asgari yaşamın çok üzerinde konfor sunulmasına rağmen. Neden bunlar hep marinada bağlı?

Gezi yelkenciliği sadece parası olana 2+1 yatma+oturma imkanı sunan, geniş havuzlukta tente altında sohbet imkanı sağlayan (30 foot ve üstü) tekne gibi algılanınca işin yanlış yerinden yakalandığı fikrine kapılmamak elde değil.

Elbette böyle bir tekne iyi bir tekne. Bağlı olduğunuz limandan çıktıktan sonra en az bir hafta karaya ayak basmanıza, kıyı ile iletişim kurmanıza gerek kalmaz.

Bence 30 foot ve üstü tekne bu işin başlangıcı değil, sonucu gibi, belli çabadan sonra ulaşılacak bir eşik gibi düşünülürse belki daha doğru yaklaşımlar gerçekleşebilir.

Ama bu üstte dediğimi İlhan Bey'in pratiği de tümüyle yanlışlıyor. Mutlaka çok ama çok fazla üstünde durulmalı. Konuşulmalı.

Benim aklıma öncelikli gelen sınırlı koşul ve imkanlarda genç insanların denizde yelken yapabilmesine, denizle ilişki kurmasına imkan verecek teknelerdi. Benden önce Cem Bey daha temelden kürek çekmekten başlamak gerektiğini söyledi.

Son günlerde römork teknelerinin karavan olarak da kullanılabileceği fikri yaygınlaşmaya, ilgi görmeye başladı. Dilerim bu da gelişir ve yaygınlaşır.

Mevzuat, yerel yönetimlerin ve siyasi otoritenin denize, deniz kıyısına dönük tutumu aşılması gereken ciddi bir eşik oluşturuyor. (Misal, "denize bitişik bir yerleşim birimi yerel yönetimi ve kamu otoritesi, amatör deniz araçları için, nüfusu kadar metrekare bağlama, barındırma alanı yapmakla mükelleftir" gibi bir yasa olsa?)

Bu aşıldığında üretim, pazarlama, satış gibi konuların kolaylayacağını demeyeyim de daha rahat ele alınabileceğini düşünüyorum. Çünkü öyle bir yasa maddesi alan açar.

Genç yaştan hatta çocukluktan itibaren denizle, tekneyle, yelkenle hemhal olmak konusu ise elbette işin olmazsa olmazı.

Ama sanırım hızla varılan yer konunun aktivistliğe, siyasete ve eğitime gelmesi.. O zaman da imalattan başlayarak diğer konular daha uzağa gitmiş oluyor. Verili koşullarda bu işe emek verenlerin bilgi ve deneyimlerine daha çok ihtiyaç var.

Daha çok konuşulması dileğiyle.



Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 13 Ekim 2017, 08:33:19
problem sosyolojik.. Önerilen çözüm yolları doğru ancak uzun vadeli. Kaldı ki şu yazdığım aile yapısı ile ilgili ne hikmetse hiç bir yorum gelmedi.

Bu ülkede kadını ikna etmeden denizci filan olmaz. Önce ülkemiz kadınlarına denizi sevdirmek gerek. O yüzden tekne önemli.

Hem pahalı olmayacak hem de kadının ihtiyaçlarına yönelik olacak. Budur. Bu ülkede ülkemiz kadınını ikna etmeden hiçbir iş yapılamaz. Muhtar bile seçilemezsiniz.

Sosyal hayatta kadın hakimiyeti inanılır gibi değil. Karşı değilim yanlış anlaşılmasın.

Bizim ülkemizde erkek hiç büyümez. Önce anne bakar. Sonra karısı. Birçok kadının ağızından duymuşsunuzdur çokuk sayısını söylerken kocalarını da çocuktan sayarlar.

Ailede söz hakkı erkeklerin çocuk kadardır bizim ülkede. En vasıfsız kadın bile bu ülkede en vasıflı erkekten daha vizyon sahibidir bu ülkede.

Kadını ikna et .. İşi çöz.. Başka türlü denizcilik filan gelişmez bu ülkede.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 13 Ekim 2017, 09:27:25
Kadın konusunda yazdıkların, her erkeğin masa başında "aynen be kardeş" diyeceği bir şey olmasına karşın, tam, ama tam, eksiksiz, katışıksız ve süzülüp gelmiş erkek-egemen toplumun bakışı. Dünyada en çok kadın cinayetinin işlendiği, kadının iş hayatına en az katıldığı, girdiği işte erkeklere göre 2/3 oranında ücret aldığı, üniversite mezunu her üç kadından birinin kocasından şiddet gördüğü, 21. yüzyılda çocuk yaşta kızların evlendirildiği bir ülkede, senin bu yazdıklarına katılmak bilimsel olarak mümkün değil.

Burada da bu konuyu tartışırsak,yine Kürtler olmadan Kürt meselesini, solcular olmadan solu,eşcinseller olmadan eşcinselliği, türbanlılar olmadan türbanı, ateistler olmadan ateizmi, dindarlar olmadan dini tartıştığımız gibi tartışmış olacağız, O nedenle bunu tartışmak istemiyorum. (Bana kalırsa da sırf bu yüzden, yani konunun öznesi masada olmadan dedikodu yapar gibi olgular tartışıldığından bu ülkede demokrasi neyin olmuyor ya ayrı mesele).
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 13 Ekim 2017, 09:48:09
Bilimsel ....

Hmmm..

Dikkat ederim.. Bir bilim kurulu filan mı kursak? Yazdıklarımızı önce onlar okusa , bilimsel değilse yayınlamasa..

Bu yazdıklarıma erkek egemen toplum bakışı demen de ayrıca ilginç. Hani çok övünüyorsunuz ya Adanalı yız diye .. Hadi biraz da ben övüneyeim . Ben Karşıyakalıyım.

Bu ülkede kadına en çok değer verilen coğrafyadan yani.. Bu kebab dan çok daha övünülecek bir konu .. Mütevaziyiz de sesimiz soluğumuz çıkmıyor..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 13 Ekim 2017, 09:52:33
Bu pası almam, yemezler, tartışmam :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 13 Ekim 2017, 11:36:45
Tüh..  :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ziya Gunes - 13 Ekim 2017, 11:54:41
Doğada canlılar uyum yeteneği geliştirirler ve böylece yaşamlarının devamını bir nevi garantiye almaya çalışırlar.
Ülkemiz kadınındaki de bu tür bir uyum yeteneği bence.
İlk etapta oğlunun üzerine titreyerek ve hemen hiç iş yaptırmayarak, erkeği bir kadına (önce kendisi sonra da başka bir kadın) bağımlı hale getiriyor.
Bu arada gördüğü şiddeti de bunun doğal sonucu sayıyor.
Ne kadar şiddet görürse görsün, erkeğin bir kadın olmadan hayatını devam ettiremeyeceğini düşünüyor ve hatta bunu sağlıyor.
Bu konuya biraz da böyle bakmak gerekebilir (Bu görüşlerin temeli genel olarak, ülkemizde uzun süre kalmış, yabancı uyruklu bir kadına ait)

Tekne konusuna gelince;
Evet önce kadını ikna(!) etmek gerekir, çünkü tekne o kadın olmadan sadece suda yüzen birşey bence.
Ev alırken kadının (yani ailenin) istek ve ihtiyaçlarını göz önüne alırken, iş tekneye geldiğinde, "ne bulursan onunla yetin" noktasına gelmek doğru gelmiyor bana
Genelde denizcilik forum ve ortamlarındaki ortak görüş (ya da benim hissettiğim görüş diyeyim)
1. Dünya turu yapmayacaksan ya da düşünmüyorsan denizci değilsin
2. Çok sıkı yelkenci değilsen, olmamışsındır
3. Hem deniz hem konfor diyorsan da olmaz
4. Tekne ne kadar küçük ve salaşsa(!) o kadar iyisindir
5. Palamarı çözdün mü en az 100 deniz mili gitmezsen, marina kaptanısındır
6. vs vs vs

Farkındaysanız ilk baştan bu yana, bir tekne tarifi yapılmaya çalışıyor, bu tarifin dışında olmazmış gibi de bir hava oluştu burada
Bana sorarsanız “ne olabiliri” tartışalım ama “ne olmalı” dayatması, en azından bu forumun dışında kalsın.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Ekim 2017, 13:01:11

1. Dünya turu yapmayacaksan ya da düşünmüyorsan denizci değilsin
2. Çok sıkı yelkenci değilsen, olmamışsındır
3. Hem deniz hem konfor diyorsan da olmaz
4. Tekne ne kadar küçük ve salaşsa(!) o kadar iyisindir
5. Palamarı çözdün mü en az 100 deniz mili gitmezsen, marina kaptanısındır
6. vs vs vs


1. Dünya turu aklımın ucunda bile yok.
2. İyi bir yelkenci değilim, olabileceğimi de zannetmiyorum.
3. Hem deniz hem konfor diyorum. Konforsuz bir deniz düşünemiyorum, hiç keyifli değil, balıkçı kayığında bile konfor arıyor insan.
4. Teknemin küçük olması tamamen ayırabildiğim bütçeyle alakalı.
5. Tek sıkıntım burada yakıt veya yiyecek bitene kadar gidebiliyorum, birde hiç marina hayatım olamadı.

E bende bunların hiç biri neredeyse yok , denizde olmamalımıyım yoksa?

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: nuri_kongur - 13 Ekim 2017, 13:59:12
Hanım konusunda Ersine sonuna kadar katılıyorum. Karım olmadan uzun yola gitme fikri pek cezbetmiyor beni.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 13 Ekim 2017, 14:15:28
problem sosyolojik.. Önerilen çözüm yolları doğru ancak uzun vadeli.
./... En vasıfsız kadın bile bu ülkede en vasıflı erkekten daha vizyon sahibidir bu ülkede.
Kadını ikna et .. İşi çöz.. Başka türlü denizcilik filan gelişmez bu ülkede.

Sanıyorum 45lik LP takıldı. Konunun başından beri aynı yerde aynı melodiyi çalıyor. Galiba iğneyi değiştirmek gerekiyor Ersin.

"Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz" diyor bir Japon atasözü.

 Önerilen çözüm yolları daha da geniş bir açıyla, belki 360 dereceye ulaşana kadar tartışmaya, fikir üretmeye, yeni ufuklara uzanmaya ihtiyacımız var.

"En vasıfsız kadın bile bu ülkede en vasıflı erkekten daha vizyon sahibidir bu ülkede" Çok yerinde bir saptama. Buradan yola çıkalım ve bu tartışma konusunu sadece erkekler olarak kendimiz çalıp kendimiz söylemek yerine "kadınlara" da açalım. Çünkü senin tezin öncelikle kadınların ikna edilmesi üzerine kurulu. En azından tezini sınayalım.

Mesela diyelim ki: "Biz bu toplumda denizciliği geliştirmek, insanların kadın / erkek denizle barışmasını istiyoruz. Acaba siz "kadınlar" bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Biz şöyle bir tekne inşa edip sizi tavlamak niyetindeyiz. Acaba tava gelir misiniz?
Veya
Sizin de biz erkekler gibi denizden, tekneden kâm almak için nelerin olmazsa olmaz olduğunu ve nelerin olmaması gerektiğini anlatır mısınız?

Kadınlardan gelecek cevap ve ipuçları kadar gerçek ne olabilir?
Tabii sadece dar çevrede kendi eşlerimizden değil, hiç tanımadığımız, denizle ilintisi olup olmadığını bilmediğimiz kadınlara da sormalıyız soruları. Hedef kitlemiz de bu tartışma sırasında saptadığımız sosyal yapı ve gelir düzeyi olsun.
Yani buradan bakacağız:  http://heyamolahey.com/genel/turk-gezi-yelkenciligi-uzerine-bir-denenme/msg17201/#msg17201 (http://heyamolahey.com/genel/turk-gezi-yelkenciligi-uzerine-bir-denenme/msg17201/#msg17201)

Bu kadar sayfadır tartıştıklarımızın üzerine bir de "kadınlar" görüşünü ekleyebilirsek yolun yarısına ulaşmış sayabiliriz kendimizi.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 13 Ekim 2017, 14:20:14
Örneğin bu forumda eş- kerdeş- akraba dışında hiç kadın üyemiz var mı?
Var ise üye sayısına göre %kaç?
Yoksa neden yok?

Aynı sorular Fasbok sayfamız için de geçerli

Tartışmaya, irdelemeye, öğrenmeye değmez bir konu mu?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 13 Ekim 2017, 14:48:53
Kadın-Erkek birlikte balıkçılık yapan pek çok az sayıda kadın gördüm ben. Kendi kayığı ile birlikte çaput satmaya gelen kadın da. Bu çaputçu kadına nasıl bir tekne olmalı diye sorarsanız muhtemelen size, Cem abinin beğendiği teknelerden birini tarif edecektir.
Ama eğer bu soruyu, sonradan denizde olma-pek çok erkek gibi- bir kadına sorarsanız alacağınız yanıt farklı olacaktır.

Eğer sorunu "kadın" üzerinden koyarsanız, üretim ilişkilerinden kopuk, yani sorunun kökünden kopuk, tüketim merkezli koyarsınız.
Evet azıcık küstahlık yapacağım, peşinen kusura bakmayın;
Bu yaklaşım tarzı, benim dünyaya baktığım yerden
 gerçekliği örtmek, gündelik ve tüketmeye yönelik çözümler üretmek anlamına gelir.

Osmanlı kaptanı deryaları mühtedi olacak, donanma Cezayirli olacak, Karadeniz bir kenara, geri kalan bütün kıyı köy/kasabalarınız, balıkçılarınız Rum olacak, sonra kendi kayığınız olacak? Mümkün mü? Olmaz. Batan Tirhandil yok! Hı hı, yok, çünkü kaydı yok. Kayıt tutan mı var?
Nuri Reis söyler, güzel söyler, Türkçe şiirdir diye. Doğru da bu. Cemal için koca ağıt yakılır "Cemalim", Karadeniz bir kenara 3 tane kayıkçı türküsü yok! Sonra kadınları ikna etmek öyle mi?
Erkeğimiz ne ki?
Geçelim bunları anam babam, daha yeni oluyoruz ne oluyorsak.
Zaman lazım, çok zaman. Önümüze konan o 3-5 modelden birşeyleri evrilteceğiz illa kendimize göre, ama zamanla.

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 13 Ekim 2017, 17:51:46
Konunun çerçevesinin iyi çizilmesi lazım bence.
Konuştuğumuz konu, Türk gezi yelkenciliği üzerine,
Hedef kitle yaklaşık olarak belli.

Denizci olması gerekmeyen ama "kültürüne" sahip olması/bilinçlenmesi beklenen, denizle ilişki olan/olacak olan, yeterli minimum ekonomik şartlara haiz, ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan ailenin ;

1- Denize/tekneye çıkmak istemesi durumunda, karşılaştıkları sorunların günümüz şartlarında çözüme ulaştırılabilmesinin yolları,
 a- Bakım-tutum
 b- Tekne'ye sahip olabilme
 c- Gezi yelkenciliğine uygun hafta sonu teknelerinin, gerçekçi beklentilere sahip olması gerekliliği

2- Çok daha fazla ailenin, doğru şartların sağlanması ile deniz ile tanıştırılması/faydalanmasının sağlanmasının yolları ,
 a- Deniz kültürünün ( Yada adına ne derseniz) hedef kitle üzerinde yaygınlaştırılması,
 b- Zenginlik algısının, denizin her yerinde olmadığının kanıtlanabilmesi, en azından herkese yer olduğunun anlatılabilmesi

3- Yadsınamaz bir gerçek olarak, kişilerin denize/denizciliğe/teknelere, erken yaşta tanışmasının sağlanmasının önemi,
 a- Genç yaşta eğitim ve genel eğitimin içine katılması
 b- Dernek, STK ve yerel yönetimlerin çocukları daha fazla denizle buluşturacağı, ücretsiz yada cüzi miktarlar ile eğitim ve tekne sağlanabilmesi

4- ........


Daha çok sorun yada havada kalacak çözümler yazabiliriz.
Bunların hepsinin statik olacağını düşünüyorum, peki dinamik yaklaşırsak, gerçekçi ve yapılabilirliği olan sorulara çözümler arasak, daha faydalı olmaz mı ?

Mesela; 

Her yere Rampa yapılabilmesi için, ne gibi izinler ve şartlar gerekiyor ?

Balıkçı barınaklarının yerel yönetimlere verileceğini biliyoruz, bunun üzerine amatör tekne sahipleri için çalışma yapan var mı ?

Dernekler, forumlar, sosyal medya toplulukları, bakım zamanı geldiğinde, usta problemlerinden kurtulmak için belli tarihlerde toplu karaya çıkma kampanya zamanlarında ki gibi,
isim,ünvan, mecra farketmeksizin toplu alım/bakım anlaşmaları yapmak ihtimal dışı mıdır ?

Yine tüm sosyal ve sanal ortamlarda belirlenmiş anketler yaptırılıp, "gezi sınıfı" için tekne beklentileri yoklaması yapılabilir mi ? (Konu gezi ve aile odaklı olduğu için erkek/kadın cevapları olarak ayrı öğrenilebilir ve beklentiler netleşir)

Gönüllü gruplardan oluşacak ekipler, okullarda M.E.B.'den izin alarak denizciliği sevdirmek adına seminerler verebilir mi ?

Gönüllü gruplardan oluşacak ekipler, teorik eğitimler verebilir mi ?

Duyurularla, kapalı alan temin edebilecek ve bu alanda yapılacak, eğitimlerde kullanılacak yeterlilikte tekne yapım çalışmalarına katılacak kişiler bulunabilir mi ?

Teorik eğitimi tamamlanmış ve yapılmış eğitim tekneleri ile ders alabilecek öğrencileri kabul edebilecek, marina'da yer ayırabilecek bir yönetici bulunabilir mi ?

Bu öğrencilere ücretsiz ders verebilmek kanunen uygun mudur ? Gerek yönetimlerden gerek aileden ne gibi bir izin almak gerekir ? Can güvenliği sorumluluğunun sınırları nedir ?

Gibi, gibi...


Bir fikir elbet, soruyorum sadece.
   
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Zafer Türkmen - 13 Ekim 2017, 19:10:42
Sanıyorum öncelikle "Barınak" konusu çözülmeli ve Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği(DADD) olarak çalışmalarımız var.


Resmi Gazete Tarihi: 13.12.1996 Resmi Gazete Sayısı: 22846
BALIKÇI BARINAKLARI YÖNETMELİĞİ

...
DÖRDÜNCÜ KISIM
Barınakların Kiralanması
Kiralama Esas ve Usulleri
Madde 8 (1) – (Değişik birinci fıkra:RG-28/10/2008-27038) Balıkçı barınakları sınırları...

...(Değişik üçüncü fıkra:R.G-28/10/2008-27038) Su ürünleri Kooperatif ve birlikleri ilan edilen süre içinde kiralama talebinde bulunmadığı veya gerekli şartları taşımadıkları taktirde barınak, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince Maliye Bakanlığı tarafından talep bulunması halinde öncelikle yerel yönetimlere aksi taktirde diğer gerçek ve tüzel kişilere kiralanmak üzere ihale edilir.

...

DADD bir yer buldu. Öyle bir yer ki kimse karlı görmediğinden ihalesine girmiyor. Yani ihaleye girip almak kolay gibi görünüyor, bir takım girişimlerimiz de oldu. Yalnız yer ve olanakları açısından bazı sıkıntıları var, nasıl çözülür ona bakıyoruz.

Dilerim yapabilir ve bir model yaratmış olup kapıyı aralayabiliriz. Sonrası daha kolay.

Başlık altında yazılan/yazılmayan bir çok konu orada yapılır hale getirilebilir.

Ulaştırma Bakanlığı ve/veya Maliye Bakanlığı ve/veya Tarım ve Köyişleri Bakanlığında iş takip edebilecek kişiler aranıyor.

Bir de 300 değil ama 100 "Spartalı!" gerekiyor :)

İlgilenenler iletişime geçebilir.

Herkese çok selam.

Zafer Türkmen
SY Petunia






Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 13 Ekim 2017, 21:52:22
Eh .. Rahat rahat konuşuyoruz işte..Konu başlığını açarken , özellikle amatör denizcilk filan demedim. Buna rağmen iş döndü dolaştı klasik ve klişe ve doğru amatör denizcilik problemleri konusuna odaklandı.

Kaan , aslında güzel özetlemiş. Benim düşüncem, denizde çok kişi olsun, bunun yolu tekne sahibi olmaktan geçiyor. Bize uygun bir tekne tipi ne olabilir diye fikir yürütülsün diye bu konuyu açmıştım.

Ailecek, kadınların ve çocukların da bu keyife ortak olabilecekleri , kolay ulaşılabilir bir yelkenli.

Sınırlı bir kitleye hitap eden bir fikir cimlastiği idi. Miktarı yine Kaan yazmıştı bir iki sayfa önce. Hane sayıları filan.

Farklı tecrübeleri olan, kendi teknesini yapmış, uzun yol yapmış yapmamış insanlar , edindikleri tecrübeleri katarlarsa belki bir ortak payda buklunur diye düşünmüştüm.

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mehmet Atay - 14 Ekim 2017, 01:44:25
Yıllar önce DSTİ’nin sloganıydı: “denizlerde çoğalalım”.
Sonra bu sloganın yaratıcıları Naviga’yı kurdular, haliyle Naviga’nın sloganı oldu” denizlerde çoğalalım”.

Ama bir sor bakalım ben istermiyim, denizlerde çoğalalım: “hayır”
Demirleyecek yer kalmadı... ne Burgaz’da, ne Dirsek Bükü’nde, ne Göcek’te...
Huzur da kalmadı... ya yüksek ses (müzik ya da knuşma), ya demir atamama/bağlanamama...

Doğal büyüme iyidir, gereksiz akselere etmeye yani çoşturmaya gerek yok.
Via böyle...

Boşverin sosyal misyonu.
Biz Aali ile kafalarımızı taşlara vuruyoruz, Siz de vurmayın.
Çoluğunuzla, çocuğunuzla, sevdiklerinizle keyfini çıkarın.
İsteyen gelir, hoş gelir.
Abartmaya gerek yok.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ali Kuban - 14 Ekim 2017, 07:33:13
Malesef kantitatif artış ve kalitatif artış paralel gitmedikçe, bu işler böyle sürüp gidecek gibi.

Mangalı koltuğunun altında ilk bulduğu yeşilliğe çöken bu toplumda, "Yahu şu teknecilik havalı işmiş, benim de bir tane olsun" diyen, ekonomik durumu uygun ancak denizcilik bilinci oluşmamış kişilerle karşılaşıyor olmamız çok üzücü ve çok rahatsızlık verici.

Ancak hamur belli; ne diyebilirim ki?

Kasmayın kendinizi. Herkes kendine göre bir çözüm, bir tekne bulacaktır sonuçta. Su akar, yolunu bulur; varolan sosyal dinamikler ve dengeler buralarda da geçerli...

Sevgiler...  :)


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 14 Ekim 2017, 08:42:49
Babamdan küçükken masal anlatmasını istediğimizde bize hep aynı nakaratı tekrarlardı.

" az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik bir de döndük arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gittik"

Çok kızardım babam her seferinde bunu tekrarlayıp durunca.

Oysa yol bu.. Ya daha başında hiç çıkmayacaksın yola, ya da bir arpa boyu yol almaya razı olacaksın.

İki gün önce , bir motoryat , barınağa çok hızlı girip, bütün barınağı birbirine kattı. Herkes söylendi durdu. Benden başka kimse tepki göstermedi. Ben se adamın arkasından böğürüp, demediğim lafı bırakmadım adama. Ne terbiyesizliği kaldı, ne öküzlüğü.. Bir daha girmez. Anladığı dil ne ise o dilden konuşmalı.

Yani tepki göstermeli , çabalamalı.

Aman kimse denizde olmasın , ne büyük bir bencillik kusura bakmayınız. Öyle olunca yukarıda yazdığım tarzda çoğalınıyor denizde.

Hepimizin şikayet ettiği bu sosyal medya aslında ne büyük olanakar sunuyor herkese. Bir şekilde bu forumlar sayesinde düşüncelerinizi aktarma şansınız oluyor. Ama bu da hakkı ile kullanılmıyor ne yazık ki.

Yaşanan problemleri sadece buraya özgü sanmak bence çok büyük hata. Geçenlerde WBF da bir konunun yazarı isyan etti. Adam bir tekne renove ediyor. Bir şey sordu. Tam binbeşyüz kişi okumuş adamın sorduğu soruyu ve kimse yanıt vermemiş. Adam da kızdı haliyle, hiç fikri olan yok mu ? Diye.

Dün , Oğuzhan'ı da kandırıp, burgaza gittik. Çok hafif havada , karanfil yelken de açık şekilde Burgaz a doğru yol alıyorduk. Yanımızdan bir yolcu motoru geçiyordu. Oğuzhan ilk defa şahit oluyor , ben alıştım artık.

Tayo Mar' ı ful arma gören birçok yolcu bu güzel havada teknenin fotoğrafını çekiyordu

Niye? Seviyor insanlar denizi, tekneyi.

Ben , denizde deaha çok insan olsun istiyorum. Deniz adam eder herkesi. Öyle bir görüşüm var ne kadar doğru bilemem.

Kimi zaman serzenişler oluyor. Ben , farklı arma ve tekneler olduğunu , çok daha uygun bedeller ile bu işlerin yapılabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Bunu, herkesin tercihine sayfı duyarak yapmaya çalışıyorum.

Ege denizinin korkunç bir deniz olmadığını, yabancıların bu işe yeni başlayanlara kolay bir deniz olduğu için önerdiklerini , küçük bir yelkenli ile dahi buralarda gezilebileceğini, üstelik çok da lüks olmayan ekipmanlar ile bunun yapılabilir olduğunu kendi yaşadıklarımdan elde ettiğim tecrübeler ile yazmaya çalışıyorum.

Yazdıklarımın kimileri , başkalarının tarzı olmayabilir. Olsun. Zaten çoğumuz benim gibi düşünmüyor. Buna rağmen kimi zaman tercihlere saygısızlık ettiğim yazılır durur.

Ben görüşlerimi , yaşadıklarımı , yaptıklarımı yazıyorum.

Örnek , gargari halkaları. Direğe yelken basmak için bundan daha kolay bir yol yok. Ee? Ne olacak?  Şimdi herkes direklerindeki rayları söküp, gargari halkası mı takacak.? Elbette öyle olmayacak. Ancak tekne almaya giderken, imalatçı ile konuşurken daha bir sorgulayıcı olacak insanlar.

Bakınız , açık açık marka vererek yazacağım. Son fuarda Hanse standını geziyordum. Belli , yetkili birisi , müşteriye şu bizim bildiğimiz tramola arabasını ilk kez Hanse nin bulduğunu anlatıyordu. Hem de ingilizcesini söylüyordu ki , nasıl işi bildiğini göstersin.

" self tacking system" imiş bunun adı. Hanse bulmuş ve kullanmış. Karşısındaki amca da ciddi ciddi dinleyip, başını sallıyordu. Benim bildiğim iki yüzyıldır filan kullanılıyordur bu tramola arabası.

Şimdi bu satıcı bunu fuarda herkese söylemiştir. Self tacking.. Hanse buldu..

Şimdi böyle şeyler duyunca, şöyle bir şey yapasım geliyor.

" nah Hanse buldu.. Sallama " diyesim geliyor.

Allahtan forum var . Burada yazıyoruz işte..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 14 Ekim 2017, 11:49:12
"injustice anywhere is a threat to justice everywhere"

Susmamak gerek bazen. Sustuklarımızdan da sorumluyuz.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 14 Ekim 2017, 16:40:13
Bu konuya çözüm bulmak Mars'a sonda göndermek kadar zor değil Allahaşkına...

Devlet bu konuda gerçekten bir şeyler yapmaya niyetli veya niyetlenirse ;

1) çoğu atıl olan 300 kusur balikçı barınağını özel teknelere açar
2) ikinci el tekne ithaline izin verir ( isteyen şimdi ikinci el pirat fiyatina, eski ama eşini, çocuğunu , misafirini gezdirecek "yat" alır ).
3) Hazine / maliye marina ve barınaklardan akıl almaz ecrimisil alma tutkusundan vazgecer : bağlama ücretleri makul seviyeye çekilir.

4) Bitti gitti...



Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 14 Ekim 2017, 19:32:41
Sevgili kardeşim Âli,

Önerilerinin hepsi bu ülkede "Ütopik"

Çünkü tamamının ucu devletin para kaynaklarına set çekiyor.

Öte yandan biz buralarda tekne, deniz, güneş, ayran, balık konuşurken ülkenin tamamı bardağa atılmış kalsiyum tableti gibi fokur fokur fokurduyor. Kim takar Yalova kadısını? !!!

Dolayısıyle bu işler Mars'a sonda göndermekten daha zor  ;) ;) ;)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 14 Ekim 2017, 21:23:38
Sevgili Cem,
ülkenin onyüzbinmilyon derdi arasında bu sorun çözülse ne yazar ama, ben eninde sonunda en azından yazdığım ilk iki maddenin gerçekleseceğini düşünüyorum...
Üçüncü madde biraz daha zor zira bizde Maliye gelirinden vaz geçmez. Ama bir gün yine nispeten rahatlamış ve hızlı gelişen bir ekonomiye sahip olursak belki maliye de arsaları üzerinden fahiş gelir elde etme sevdasından vaz gecer ?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 16 Ekim 2017, 17:23:51


Biraz yalpaya mı düştük?

Rüzgarı yakalayıp, rotayı doğrultup devam edebiliriz herhalde..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 30 Kasım 2017, 23:10:38


Önemsediğim bir konuydu.
Devamı gelir mi diye bekledim. ama unutulup gitti sanki.

Ersin Reis'in ıskaladığını düşündüğüm (sandığım, varsaydığım ya da bana öyle gelen her neyse) bir şeyi de dile getirmem gerekiyor. Ersin Reis daha birçok konuda bunu dile getirdi.  Özellile tekne sahibi erkeklerin eşlerinin ilgisini çekecek tekne tasarımı üstünde duruyor. Tekne sahibi erkeklerin eşlerinin tekneye gelmesini sağlayacak tasarımdan iç donanıma özel önem veriyor. Hatta daha ileri gideyim, amatör denizciliğin ve gezi yelkenciliğinin yeterli gelişmemesi ile kadınların denizde-teknede (yeter düzeyde) olmaması arasında bağlantı kuruyor. Böyle bir bağlantı kurulabilir mi? Açıkça bilmiyorum.

Ama gezi yelkenciliği için olduğu kadar amatör denizciliğin yaygınlaşması için de zamanımızda gerekli şeyin öncelikle tek kişinin rahat başedebileceği bir tekne tasarımı olduğunu düşünüyorum.

Küçük, tek kişi için zamanımızın ihtiyaçlarına göre tasarlanmış, donanımı buna göre oluşturulmuş, ama gerektiğinde kamarasında iki kişinin de kalabileceği, 3-4 kişinin yelken yapabileceği, limanda iken havuzluğunda sohbet edebileceği, uzun seyirlere çıkabileceği, batmaz özellikli teknelerin gezi yelkenciliğini sıçratacağını düşünüyorum. (Bu bakımdan schorcher'ın çeyrek yüzyıldan sonra tasarımının yeniden elden geçirilmesi akla gelebilir). Ama kesinlikle, açık deniz ve uzun seyir imkanı veren küçük tekne olmalı diye düşünüyorum. (Misal center cockpit 6-6.5-7 metre yelkenli tekne)

İleri düzeyde manuel kullanıma dayalı ama gerekli elektronik, buzdolabı, ocak, yiyecek-içecek stoku yapacak üniteler, güneş enerjisi vd eklentilerin de çapariz vermeden yerleştirildiği, tek kişinin havuzluktan ve kolay baş edebileceği, ortalama alım gücüne uygun teknelerin daha büyük teknelerle yapılacak gezi yelkenciliğini de besleyeceğine inanıyorum. Bu teknenin sahipleri, 10-15 yıl sonra yaşı da ilerleyeceği için büyük tekne arayacaktır.

Yatırımcı değilim, öyle bir bilgim ve donanımım da yok. Ama schorcher'ların hala alınıp datılmasının bile ders çıkarılması gereken bir durum olduğunu düşünüyorum..



 



Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Öcal Turan - 30 Kasım 2017, 23:38:05
Son derece haklısınız Recep Reisim.

Abrayabilmenin ötesinde , tekne boyu büyüdükçe bakım , onarım ve barınma masrafları da ayrıca metre ile büyümüyor ; Deprem skalası gibi büyüyor.
Bu da kadınların hoşuna giden bir şey değil.::)

Teknenin denizci özellikleri ve sağlam bir ana yapısı en birinci önceliğim olmak üzere , benim tekne boyunda öncelikli kıstasım ; Tekne de bulunan hanımdan yardım istemeden, palamar yardımı veya baş pervane olmadan (varsa da bozulabilir) tek başıma bir barınağa girdiğimde tekneyi abrayabiliyor muyum , Yoksa abrayamıyor muyum? Yani girdiğim barınakta rüzgarla üzerine düştüğüm tekneden elimle iterek bir nebze de olsa uzaklaşabiliyormuyum.?

Sonrasında sanırım kadınların seveceği şeyler , kamara tavan yüksekliğinin başlarını eğmeyecek mesafede olması ,iyi bir ocak ve buzdolabı ,denize kolay iniş çıkış , havuzlukta iyi bir gölgeliğin olması ve sert havada denize çıkmamak yeter onlara ,gerisini hallederler. :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 01 Aralık 2017, 08:57:49
Sevgili recep reis,

Siz tipik bir iş teknesini tarif ediyorsunuz aslında. Scorcher e talep konusunda size katılıyorum. Ancak muhtemel fiber olduğundan ilk bindiğimde , eh ben de ufak tefek sayılmam, bir tarafa yatıverdi idi. Bu benim pek alışık olduğum bir şey değil açıkçası.

Boğatalar ile uğraşıyorum bu ara. Arka direğin montajı var. İstanbul Da hava iyiyyken bu işleri yapıp bitireyim konuya döneriz yine..

Ancak bir ip ucu vereyim.. Bu ara çelik teknelere taktım.. :)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mehmet Atay - 01 Aralık 2017, 09:10:15

Ancak bir ip ucu vereyim.. Bu ara çelik teknelere taktım.. :)

Çelik çok pahalı olmaz mı?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ayhan Şahin - 06 Aralık 2017, 16:41:28
Yelkenci dostlara merhaba
Kasım ayında Ersin reise yazmıştım,ahşap Folkboat tekneye başladım.2018 de Fiber kalıp alıp,ucuz seri üretim yapmayı düşünüyoruz.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Aralık 2017, 17:51:35
Ayhan reis sevgiler, mesajınızı gördüm.. Buradan da paylaşırsanız efsane folkboat ile ilgili daha çok bilgimiz olur. Camadan vurulmasına gerek olmayan mükemmel tasarlanmış markoni arma bir yelkenli bu. Hani markoni armadan hoşlanmadığım sanılıyor da o yüzden tekrar hatırlatayım dedim.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Aralık 2017, 19:48:19
Yelkenci dostlara merhaba
Kasım ayında Ersin reise yazmıştım,ahşap Folkboat tekneye başladım.2018 de Fiber kalıp alıp,ucuz seri üretim yapmayı düşünüyoruz.

Öncelikle hayırlı olsun,

Seri üretim düşünüp, ilk adımı attığınıza göre fizibilitesini tamamlamışsınızdır diye düşünerek, bilindik bir tekneden kalıp alıp, ticari üretime, hangi izin ve şartlarda başlanabildiğini, ayrıca özellikle son kullanıcı araştırmasını nasıl yaptığınız hakkında bilgi vermeniz mümkün müdür acaba ? 
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 06 Aralık 2017, 20:53:40
Yelkenci dostlara merhaba
Kasım ayında Ersin reise yazmıştım,ahşap Folkboat tekneye başladım.2018 de Fiber kalıp alıp,ucuz seri üretim yapmayı düşünüyoruz.

Hayırlı olsun.. Güzel bir fikir. Dilerim başarılı olursunuz.

Ersin Reis sizin "çelik tekne" dediğiniz sac tekneler mi?


Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Aralık 2017, 21:12:49
evet evet.. kimi yurt dışı kaynaklarda yere göğe sğdıramayanlar var. Bildiğim Aali nin de fovorisi bu saç tekneler..
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Aralık 2017, 21:44:48
Marin tüp gibi maaşallah  ;D


COLIN ARCHER KVASE 1350

(https://i.hizliresim.com/LOWvJG.jpg) (https://hizliresim.com/LOWvJG)
(https://i.hizliresim.com/rJo0qN.jpg) (https://hizliresim.com/rJo0qN)
(https://i.hizliresim.com/7yrBOW.jpg) (https://hizliresim.com/7yrBOW)
(https://i.hizliresim.com/g9JPNR.jpg) (https://hizliresim.com/g9JPNR)
(https://i.hizliresim.com/9DPY63.jpg) (https://hizliresim.com/9DPY63)
(https://i.hizliresim.com/qJZAgD.jpg) (https://hizliresim.com/qJZAgD)
(https://i.hizliresim.com/QpoPk3.jpg) (https://hizliresim.com/QpoPk3)
(https://i.hizliresim.com/XErbnR.jpg) (https://hizliresim.com/XErbnR)
(https://i.hizliresim.com/bLdvOd.jpg) (https://hizliresim.com/bLdvOd)
(https://i.hizliresim.com/d7AL6V.jpg) (https://hizliresim.com/d7AL6V)
(https://i.hizliresim.com/1Gl7PA.jpg) (https://hizliresim.com/1Gl7PA)
(https://i.hizliresim.com/LOWGPj.jpg) (https://hizliresim.com/LOWGPj)
(https://i.hizliresim.com/7yrQm5.jpg) (https://hizliresim.com/7yrQm5)
(https://i.hizliresim.com/g9Jbl3.jpg) (https://hizliresim.com/g9Jbl3)
(https://i.hizliresim.com/9DPbXk.jpg) (https://hizliresim.com/9DPbXk)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 06 Aralık 2017, 21:53:09


:)

Ben daha ahşaptan fibere geçişi sindirmeye çalışırken siz metal gezi teknesi diyorsunuz?

İlk aklıma gelen "yıldırımınız az olsun"  yok yok hiç olmasın..

İkincisi bizim marina ve barınaklarda voltaik hareketleri izleyen bir sistem maalesef yok..

Ama piyasada sav tekne var olduğuna göre demek ki oluyor.

Bir başlık açıp fiber, alüminyum, sac ve ahşap, lamine ahşap, elyaf kaplı ahşap, elyaf kaplı sac (var mı böylesi?) tekne gibi konu mukayeseli değerlendirilse bilgimiz olur.

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 06 Aralık 2017, 21:54:41
Bu tekneyi özellikle seçtim. Tahiti keç, alengirli değil, ucuz, basit, baş kıç, geleneksel yapı, gaff, saç......
 Tahiti Tahitiana tipi.

(https://i.hizliresim.com/By5G4L.jpg) (https://hizliresim.com/By5G4L)
(https://i.hizliresim.com/ZOPnJ3.jpg) (https://hizliresim.com/ZOPnJ3)
(https://i.hizliresim.com/o6Ry9X.jpg) (https://hizliresim.com/o6Ry9X)
(https://i.hizliresim.com/lb649Q.jpg) (https://hizliresim.com/lb649Q)
(https://i.hizliresim.com/V31B6B.jpg) (https://hizliresim.com/V31B6B)
(https://i.hizliresim.com/nJ3y2N.jpg) (https://hizliresim.com/nJ3y2N)
(https://i.hizliresim.com/vJvyRA.jpg) (https://hizliresim.com/vJvyRA)
(https://i.hizliresim.com/1Gl7rB.jpg) (https://hizliresim.com/1Gl7rB)
(https://i.hizliresim.com/LOWGE0.jpg) (https://hizliresim.com/LOWGE0)
(https://i.hizliresim.com/rJoyRa.jpg) (https://hizliresim.com/rJoyRa)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 06 Aralık 2017, 22:10:07

Tekne bakarken ilk aklıma gelen "1 kişi başedebilir mi?"

Diğer her şey bu ölçüden sonra. "İki kişi olsanız daha iyi olur" da olmuyor.
İlk kural ben tek başıma hakkından geleceğim. Sonra diğer kurallar. (Bu kafayla da sandal ebadından yukarı zor çıkarım gibi duruyor)

:)

Ama üstte fotolarını gördüğüm tekne çok güzel. Sanırım ben yapım malzemesi konusunda ortodox değilim. Suda olsun, bir kişi abrayabilsin. Sonrasına sonra bakarım :)

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 06 Aralık 2017, 22:38:21
BU tahiti kech yelkenli benim fovorim. Ahşap versiyonu elbette. Ancak bu tekneyi saçtan da imal ettiler. Dünya dönüşlerinde çığır açmış bir tekne. Bordası biraz yüksek , bu yüzden kaba bir görünümü var biraz. Ancak başı kıçı bir ve simetrik. Tirhandillerden esinlenmiş bir yelkenli. Daha bu gün Cem Gür ile bu tekneyi konuştuk. Yaklaşık maliyetleri üzerine kafa yorduk biraz. bunun üzerinde kamara olmayan flush deck modeli ile küçük havuzluk problemleri tamamen ortadan kalkıyor. Kendini kanıtlamış bir yelkenli..

Tek başına tekne kullanmak diyince şu videoyu koymadan edemedim.. :) Belki tanıdık gelir..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 01:29:32
Ersin görünüş itibarıyle ben de hep flushdeck tekneleri sevmişimdir...
Çook yıllar evvel van de Stadt'ın tip adını unuttuğum 11m civarı sac yapimina uygun bir flushdeck teknesi vardı çok aklımı çelerdi, sonra bunlardan yabancı bayraklı bir tanesini Egede bir marinada görüp bayılmıştım.80'lerin sonlarına doğru van de Stadt bu tekneyi model kataloğundan kaldırmıştı.

Ama ; bir kamara veya üst yapı yoksa, soğukta ve serpintide kendini havuzlukta neyin arkasına saklayacaksın ?
Bizim sularımızda yaz günleri için ideal ama, bu işin kışı var, gitmek istersen sert ve soğuk sular var.

Ayrıca tumba olma durumunda flushdeck bir teknenin başaşağı durumda da neredeyse kararlı bir denge kurup : düzelmeme olasılığı da var. Halbuki üst yapı teknenin kendini döndürebilmesine yardım eden bir nesne.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 01:34:16
Internette buldum, bahsettiğim tekne van de Stadt 36 Seal.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 07 Aralık 2017, 09:29:37
Flushdeck dememiz şart mı?

Şuna "düz güverte" diyemez miyiz? Ya da başka bir şey?

Yeniden "Öpülesi Gemiler"i hatırladım..

https://www.nadirkitap.com/opulesi-gemiler-mumtaz-soysal-kitap3114531.html

Ersin Reis o videoyu görmüştüm. Gayet güzel. Ama neredeyse her yerde tek kişilik seyir için markoni yelken öneriliyor. Elbette cutter arma ya da randa arma çok daha güzel görünüyor..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 07 Aralık 2017, 10:28:52
Ayrıca tumba olma durumunda flushdeck bir teknenin başaşağı durumda da neredeyse kararlı bir denge kurup : düzelmeme olasılığı da var. Halbuki üst yapı teknenin kendini döndürebilmesine yardım eden bir nesne.

Bunu hiç düşünmemiştim, evet sıkıntılı bir durum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Mehmet Atay - 07 Aralık 2017, 11:10:10
Ege'de tumba olunabilir mi?
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Ersin Böke - 07 Aralık 2017, 11:39:08
Düz güverte güzel  tarifledi bence kullanalım. Benim hoşuma gitti. Teşekkürler efendim..

MArkoni arma neredeyse bir zamanların aspirini gibi her durumda öneriliyor.  Tek başına seyir yapmak durumunda iseniz önce John Vigor amcayı hatırlamak lazım.

Yani tek başına seyir için önce uygun tekne boyu nedir? sorusunu sormalı. John Vigor amca bunu çapaya endekslemiş. Kendi gücünüz ile çekebildiğiniz çapanın taşıyabildiği tekne boyu uygun tekne boyudur diyor. Dünya literatüründe bunun en fazla 28 feet olduğu yönünde bir görüş birliği var.

Doğru boyu bulduk diyelim, 28 feet. Tek başına ne amaçla gezeceksiniz? Örnek İstanbul da günübirlik yelken seyri yapmak istiyorsanız markoni arma bir folkboat size inanılmaz bir yelken keyfi yaşatır.

Marina kiraları, bakım masrafları hep boy ile ilgili unutmayalım. Ben aynı zamanda uzun bacaklı kıyı seyri de yapmak istiyorum, hatta tecrübelendim ben bu yelkenli ile günlük 75 mil menzile çıkmak istiyorum derseniz , o zaman omurga salma ya da omurga salma türevi kabuğa sahip tekneler tercih ediliyor.

Neden bu tür kabuk? bu tür kabuğun üzerinde kısa direk ve yayılı ve parçalı yelken kullanabiliyorsunuz. Yani markoni arma dahi olsa  cenova yerine flok ve trinket her durumda şart. Küçük yelkenleri abarmak her durumda daha kolay çünkü. Üstelik küçük bir trinket ve tramola arabası sayesinde kendisi kontra değiştirebiliyor ve bu çok önemli bir özellik.

Hangi havalarda yelken açacaksınız?   Yazın Ege de gezecekseniz saat öğleden sonra üçten sonra 20 knot ile 40 knot arasında rüzgar görmek mümkün. BU durumda dalga boyu da rahatsız edici olabiliyor. O yüzden tirhandiller gibi double ender ya da ördek kıçlı ayna kıç tabir edilen tekneler çok iyi iş görüyor. Arkadan gelen denizlerde bu tür kıça sahip teknelere kuru havuzluklu tekneler deniyor.

Böyle sert havalarda çok küçük yelken alanları ile çok iyi  hızlar yakalamak mümkün oluyor. Gördüğünüz videoda açık olan yelken alanı 15 m2 yi geçmez. BU kadar küçük yelkenler 5 tonluk bir yelkenliyi rahatlıkla 5 knot hız ile götürebiliyor çünkü.

Randa arma ise tek başına seyir için biçilmiş kaftan. Şu nedenle.. Seren sayesinde markoni armaya göre daha büyük bir yelken alanı kullanılabiliyor. BU büyük yelken alanına fazla rüzgar gücü bindiğinde üst bumba yani seren açıldığından fazla rüzgar güngörmez yakasından tahliye oluyor.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Öcal Turan - 07 Aralık 2017, 11:57:14

Tekne bakarken ilk aklıma gelen "1 kişi başedebilir mi?"

Diğer her şey bu ölçüden sonra. "İki kişi olsanız daha iyi olur" da olmuyor.
İlk kural ben tek başıma hakkından geleceğim. Sonra diğer kurallar. (Bu kafayla da sandal ebadından yukarı zor çıkarım gibi duruyor)

:)

Ama üstte fotolarını gördüğüm tekne çok güzel. Sanırım ben yapım malzemesi konusunda ortodox değilim. Suda olsun, bir kişi abrayabilsin. Sonrasına sonra bakarım :)

35 Feet e kadar idare edebiliyorum Recep reisim.
Sonrasında başpervane , Self Tailing Vinç, direk içi sarma ana yelken , marina palamar yardımı vb. İsterim herhalde.  ::)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Aralık 2017, 12:19:01

Tekne bakarken ilk aklıma gelen "1 kişi başedebilir mi?"

Diğer her şey bu ölçüden sonra. "İki kişi olsanız daha iyi olur" da olmuyor.
İlk kural ben tek başıma hakkından geleceğim. Sonra diğer kurallar. (Bu kafayla da sandal ebadından yukarı zor çıkarım gibi duruyor)

:)

Ama üstte fotolarını gördüğüm tekne çok güzel. Sanırım ben yapım malzemesi konusunda ortodox değilim. Suda olsun, bir kişi abrayabilsin. Sonrasına sonra bakarım :)

Soru doğru. Ersin de üstünde duruyor zaten.
Ama vinçler-piyano-ıskotalar doğru yerde ise, 40-42 ayağa kadar her tekne tek başına abranabilir.
Hele CC ise, daha büyüğü bile bal gibi olur, o kadar yorulmazsınız.
Tabii , "çapayı tek başına çekebilme" doğru bir kıstas. 39 feet teknede bir defa başıma gelmişti. Benim gibi zayıf adaleli biri için hele, kabus. Ama oluyor.
Gereklilik, işte asıl mesele o.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 14:38:00
Ege'de tumba olunabilir mi?

Memo bunu bilmiyorum. Ama madem tekne boyunun yarısı kadar yükseklikte bir dalganın bir tekneyi devirebileceğı kabul ediliyor ; Ege'de 5 metro dalga olur mu onu tartışmak lazım.
Akdenizde olabileceğini biliyoruz. Boby Schenk'in Fırtınalar Diyarında kitabında birlikte Horn burnunu döndükleri, Cousteau'nun eski kaptanı Fransızın Akdenizde aslan gibi bir koca çelik Colin Archer'la  kiçtan başa doğru takla attiğı anlatılır. 
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Recep Ertürk - 07 Aralık 2017, 15:09:34
:)

Tek başına baş edebilmek ölçüsü için işe çapayla başlamak güzel fikir. Yalnız doğru çapa seçmek lazım. (5.75'lik kayığa 8'lik (tekne boyunun 1.5 katını yuvarlayıp) 10 metre zincir ve 9 kg çapa almamak lazım. Yani böyle olmaması gerektiğini öğrenmiş bulunuyorum :) )

Arma konusu özellikle de ikinci el alınca değiştirme maliyeti nedeniyle verili olan kalıyor ve randa arma da çok yaygın değil. Satılık teknelerin yüzde beşinden azı randa armalı. Bir de konu hakkındaki neredeyse tüm yazılarda markoni arma makbul görülüyorsa...

Tabii günümüzde başetme imkanı elektrik ve elektronik desteği ile gelişmiş olsa da en temel belirleyici konu, ayrılabilecek bütçe. Bu sadece alırken değil, sonraki zamanlarda daha fazla önem arzediyor. Bağlanma, bakım maliyetleri ve bütçe arasında denge abrayabilmekle eşdeğer önemde. O bakımdan başedebilmekle birlikte ve onunla aynı anda bütçeye uygunluk geliyor.

Temel, basit ve asıl olanı (basic) yitirmeden uzun seyir imkanı olan tekne de şekilleniyor. Okyanusa çıkmayacağımıza göre, 1-2 haftalık beslenme (sıvı-katı) stok alanı ve elbette asgari 300 watt kadar da enerji üretimi donanımı...

Karaya alıp-atma işleminin en ilkel barınakta bile kolaylıkla yapılabilmesi için de omurga salma.

Tabii her ne kadar tek başına başedebilme ana ölçüt olsa da Türk olduğumuzdan misafirimiz için de bir kamara :)

Bir de bu CC (Center Cockpit) için Türkçe karşılık yok mu?

Ali San üstadın katkısı da 10 metreden az olmamasını gerektiriyor sanki..

Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 07 Aralık 2017, 15:14:26
Bir çok kriteri bir araya getirince, en ideal tekne boyu 11,99m dir.  ;D
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 15:19:45
Bir çok kriteri bir araya getirince, en ideal tekne boyu 11,99m dir.  ;D

Fark etmez, alındığının ertesi günü hepsi 1 metre kısadır !
Hele ponton komşunuz teknesini büyütünce...   :(
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 07 Aralık 2017, 15:22:49

Ama ; bir kamara veya üst yapı yoksa, soğukta ve serpintide kendini havuzlukta neyin arkasına saklayacaksın ?
Bizim sularımızda yaz günleri için ideal ama, bu işin kışı var, gitmek istersen sert ve soğuk sular var.


(https://i.hizliresim.com/AydMMB.jpg) (https://hizliresim.com/AydMMB)

(https://i.hizliresim.com/Dy0bg3.jpg) (https://hizliresim.com/Dy0bg3)

(https://i.hizliresim.com/1GlWOB.jpg) (https://hizliresim.com/1GlWOB)

(https://i.hizliresim.com/qJZkOZ.jpg) (https://hizliresim.com/qJZkOZ)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 15:29:56
Evet, tek çaresi bu tabii Cem.
Lakin şu kalın ve eski kafalı, inatçı arkadaşın bir kayığa tasarımcısının çizdiği temel formu dışında bir şeyler takılmasına alışamıyor. Ne serpinti körüğü, ne bimini, ne şu, ne bu...Benim de sorunum bu !   ?0-?

Kendi kayiğimda da tek nefret ettiğim şey serpinti körüğü
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 07 Aralık 2017, 15:34:17
İki karış bir şeyler olsa bari, olma mı ?  ::)

http://www.sandemanyachtcompany.co.uk/yacht/197/pain-clark-39-ft-ketch-1925

(Resim'in üzerine tıkladıkça diğer resimlere geçer)
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Aralık 2017, 15:36:30
Abi kusura bakma ama, o fotoğraftaki serpinti körüğü, Hurmalı mahallesinde eski güzelim Adana evini alan konducunun, çatıyı söküp güvercin beslemek için yaptırdığı tek göz oda gibi duruyor. Aali abi'ye katılıyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 15:37:44
Bence çok da güzel...Basık ve boyu çok uzun olmayan bir üst yapı her yelkenliye yakışıyor.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 15:40:02
Abi kusura bakma ama, o fotoğraftaki serpinti körüğü, Hurmalı mahallesinde eski güzelim Adana evini alan konducunun, çatıyı söküp güvercin beslemek için yaptırdığı tek göz oda gibi duruyor. Aali abi'ye katılıyorum.

Bülent renkli tarifindeki tarzda körükler aslen havuzlukta oturanı veya dümenciyi değil ; kaporta girişini korumak için zaten diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Aralık 2017, 15:46:49
Niye kaportayı kapatmıyorlar? Bence bu çizgilerdeki kayıklarda, hele ahşaplarda hiç mi hiç olmuyor abi. Zaruret deyin tamam. Ama güzel demeyelim.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Cem Gür - 07 Aralık 2017, 16:12:10
Koyduğum resimlerdeki serpinti körüğü gerçekten de inestetik. Katılıyorum.
Fakat bu örnekte Âli'nin tespiti doğru. Kaporta girişini serpintiden koruyor.
Her ne kadar kötü bir örnek olsa da çok daha estetik, çok daha göze hoş gelen uygulamalar var ve tam güverte teknelerde uygulanıyor. Resim bulursam burada da paylaşırım.
Başlık: Ynt: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..
Gönderen: Âli San - 07 Aralık 2017, 16:57:18
Bence çok da güzel...Basık ve boyu çok uzun olmayan bir üst yapı her yelkenliye yakışıyor.

Galiba bir anlam kayması oldu, ben bunu Tan Kaan Özkan'in gönderdiği 39ft lik ketch'in kamara tasarimı için yazdım, tedbiren açıklayayım