"Patara , açık denizden korunmalı koyu ve geniş kumsalı ve o kumsalı oluşturan nehir ile en ideal liman yeriydi Likyalılar için.
(...)
Bilmemiz gereken önemli bir bilgi de Akdeniz 'de deniz ticaret yollarının saat yönünün tersine olduğu. Yani Ağırlıkla Doğu, Güney doğu yönünden tekne geliyor olmalı Patara limanına. Ancak bölgenin hakim rüzgarı ise batılı. Akıntıları da unutmayalım . Antakya Körfezinin içinden çıkan ve Girit yönünde devam eden mevsimsel bir akıntı da var. Zaten bu akıntıyı yakalayamaz iseniz Batıya , Rodos kanalına ilerlemek zor olmalı.
Bu durumda ister istemez Kıbrıs' tan gelen bir tekne iseniz Patara limanının açığına düşmektesiniz. Ne gam! Bir tramola ile geniş apaz ile kuzey doğuya yönelmek mümkün. Peki ama limanlar nerede? "
Patara, en azından bugün ve muhtemelen geçmişte de açık denizden korumalı bir koy değildi bana göre. Tam tersine, batılı ve güneybatılı rüzgar ve denizler, Patara'yı tam cepheden vurur. Ama senin dediğin gibi, nehir içine girildiğine göre koy nedeniyle değil, nehir nedeniyle korunuyordur liman. Benzer bir durum, şimdi denizden 25 kilometre kadar içeride bulunan ama bir zamanlar bir liman kenti olan Tarsus için de geçerli.
Yeniden söylemek gerekirse, akıntı İskenderun körfezinden doğmaz. O akıntı, Fas'tan başlar Ortadoğu duvarına çarparak Kıbrıs kanalını doldurur. Ayne şeyi İskenderun körfezine de yapar.
Rodos kanalına girmek için Girit'e yönelen ve mevsimsel olarak var olduğunu iddia ettiğin akıntıya gereksinim de yoktur bence. Doğu batı doğrultusundaki akıntı, etkisini yitirse de Rodos'un kuzeyine doğru devam eder ve oradan tam dediğin gibi, bir yandan batıya doğru devam ederken bir yandan da Rodos'un batısından da içeri girer. Zaten gerek Rodos kanalının gerekse Kıbrıs kanalının her daim kaba dalgalı olmasının bir nedeni de akıntı ve rüzgarın ters istikamette olmasıdır.
Burada akıntılardan ziyade, rüzgar rejimi daha önemli. Çünkü bu bölgede, yani Patara'dan batıya doğru seyir yapacaksanız, arkanızdan sizi itecek ve etkisini iyiden iyiye yitirmiş akıntıdan destek beklemek makul olmaz sanki. Daha önceki sayfalarda gemilerin Kudüs yönüne gidiş ve geliş sürelerini bildirmiştim. Onlar resmi kayıtlar. Neredeyse tam iki ka fark var. O yolu çokça yapmış biri olarak söylüyorum; rüzgar yoksa, motor seyriyle batıya uçarak gider, doğuya kıvranarak dönersiniz. Rüzgar varsa doğuya uçarak gider, batıya sürünerek varırsınız. Bu bölgede öğleden sonra 15 kn altında rüzgarı, ancak benim gibi bahtsızsanız görürsünüz.
Kıbrıs'tran çıkan bir gemi, bana göre, Patara'ya düşmez Kalkan'a düşer. Bence varsa limanın Patara'da olmasının nedeni, deniz durumu değil, kentin kara bağlantılarıdır.
İkinci fener ikinci limanı mı işaretliyor yoksa rüzgara göre tam karaya yönelen gemileri mi uyarıyordu, bilemiyorum. İyi düşünmek lazım.
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.