Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Eski Tekne-Yeni tekne / İyi ve daha iyi mi ? İyi ve daha az iyi mi ?

T
  • *
  • İleti: 2171
Olurmu öyle şey.

Ben eksik ifade etmişimdir. Bu konunun biraz hasas olmasının bir nedeni de bu aslında. Yazarken çok net ifade edilemiyor ve yanlış anlaşılan yada farklı noktalara giden ifadeler olabiliyor.
  • IP logged

O

Oktay Eryılmaz

Olurmu öyle şey.

Ben eksik ifade etmişimdir. Bu konunun biraz hasas olmasının bir nedeni de bu aslında. Yazarken çok net ifade edilemiyor ve yanlış anlaşılan yada farklı noktalara giden ifadeler olabiliyor.

Siz çok yaşayın ....
Evet biraz açıklamaya ihtiyaç duyar gibi olmuş...
Tekrar olacak ama ben ve diğer herkes sizin üslüb ve tarzınızı bildiğinden zaten bunu kast etmediğiniz net bir şekilde anlaşılmıştır.

Ben hertürlü fikri her ortamda ve her dozda dinler ve anlamaya çalışırım,asla kızmam sinirlenmem .
Anlamadığımıda hiç utanmadan anlamadım derim ,yanlış anladı isem kendimi affetirene kadar özür dilerim ...
Bunların hiç birinden utanmam
Sorun yok yani
Selamlar
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
./....
Güzel konu..

"Yelken kürek"i unutmadan, yelken kürekten vaz geçmeden, ama yelken kürekle de sınırlanmadan yol almak gerekiyor.

Sağlam bir duruş olursa, banknot yüzdürenler de kısa zamanda kendilerine uygun hobi bulacaklardır..

"Eski", "yeni"den ziyade amatör ile deniz arasında ilişki kuracak, belki yelken kürek bir kayık, belki dıştan-içten takma motorlu yelkenli 15-17-19-22 feet "mini cruiser", belki biraz daha hallice, akdeniz çanağını dolaşacaksanız biraz daha farklı, dünyayı dolaşacaksanız uygun donanımlı bir tekne..

Denizde çoğalalım.. Denizde güzel güzel çoğalalım..

Recep Bey,
Günümüzde konu "paradan azâde" düşünülemez.Bu çok iyi niyetli bir yaklaşım.
Boyu posu ne olursa olsun bir tekne sahibi olmak (motorlu-yelkenli) sosyal katmanda basamak çıkartan bir statü olarak değerlendirildiği sürece motoryat lehine ve yelken aleyhine ve hep "daha da, daha da büyüğü" istenerek kontrolsüzce çoğalacaktır.

Sizin sözünü ettiğiniz benim yıllarımı verdiğim deniz ve denizcilik kültürünün, disiplininin amentüsü yelken&kürektir iman formülü ne yazıktır ki yerini "param var, büyüğünü alırım"a - "el alem ne der?"e 1990ların başında bıraktı.

" "Eski", "yeni"den ziyade amatör ile deniz arasında ilişki kuracak, belki yelken kürek bir kayık, belki dıştan-içten takma motorlu yelkenli 15-17-19-22 feet "mini cruiser", belki biraz daha hallice, akdeniz çanağını dolaşacaksanız biraz daha farklı, dünyayı dolaşacaksanız uygun donanımlı bir tekne.. " önermemiz ise neredeyse bir "geçmiş çağ" düşüncesi haline geldi.

İçinde bulunduğumuz bir avuç deniz/tekne sever bile tekne edinmek ciddiyete bindiğinde ana akımı izlemeyi yeğliyor. Ahşap tekneye aşık olduklarını söyleyenler satmaya niyetlendiklerinde para etsin diye gidip polyester tekne alıyorlar.

"Sağlam duruş" ancak devletin eğitim politikaları olur. Hep örneğini verdiğim gibi Fransa'da sadece deniz kıyısındaki kentlerde değil, denize uzak, kuzey ve doğudaki dağlık bölgelerde de ilk öğretimden başlayarak deniz kültürü ve denizcilik eğitimleri müfredetın parçası olursa sağlam duruş yeni nesillere imanı aşılayabilir.

O zaman artizanal üretim yeniden canlanır, tarihi mirasın bir anlamı olur, küçük üreticiler para kazanır, insanlar servet ödemeden de daha kolay denize ulaşabilirler, bağlama/koruma sorun olmaktan çıkıp  olmazsa olmaz alt yapı oluşur, daha çok sporcumuz dünya arenasında varlık gösterir. Deniz insanları aynı zamanda "dünya vatandaşı"da olduklarının bilincine varırlar vs vs vs...

Şimdilerde havanda su dövdüğümüzü söylemiyorum. Ama yolumuz uzun şartlar çetin.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 06 Nisan 2018, 13:51:47 Gönderen: Cem Gür »
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 394
Ya gerçekten yeni uyandım.

Neden bu forumlardaki herkes yelkenli tekne sahibi veya yelkenci, kayıkçı ?

Motoryatçılar nerde? Yelkeni ve küreği olmayan tekneciler, denizci değil mi? Hadi kendileri değil, kaptan ve mürettebat varsa , onlar da mı değil?

beygirleri fazla olanlar denizci olamaz mı ?

Tan Kaan reis onları, onlar da Tan Kaan reisle bir araya gelmek istemiyor gibi.

Sıkıntı yok o zaman. Aali hocamın dediği gibi onlara sallamanın pek anlamı yok.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 196
Deniz ile iliskilendirilmedigimiz icin sadece yazilanlari okuyorum. Zaten cok fazla yazmayi beceremiyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Kuralların biraz çağ dışı kaldığı konusuna katılıyorum. Örneğin yelkenli teknenin geçiş üstünlüğü vardır. Olmalı mıdır? Bana göre artık olmamalıdır. Yelkenli tekneler artık sadece keyif için kullanılıyor, bazı maceracılar hariç hepsinde motor var. Bazı yarış durumlarını hariç tuttuğumuzda çatışma riski varsa kural yelkenliye yol vereceksin diyor. İyi güzel de bu kural daha yelkenli teknelerin ticari olarak kullanıldığı çağda yazılmış. Sadece keyif için kullandığın bir vasıtada hem de motoru varken ve bir anahtarı çevirip çalıştırmak kadar kolayken, bir kaç yüz metrelik gemiyi manevra yaptırıp, yelkenli diye yol vereceksin. Açıkçası eleştirilebilir bir kural ama kural kuraldır. Değişinceye kadar uymak zorundayız.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Deniz ile iliskilendirilmedigimiz icin sadece yazilanlari okuyorum. Zaten cok fazla yazmayi beceremiyorum.

Biladerim senin motor yatın yerli yapım olduğu için seni tenzih ediyoruz. ;)
Şu an adını hatırlayamadım çok güzel bir motor yat var ve amcam flybridgede oturmuş gayet efendi giriş  çıkış yapar ve koca teknede yalnızdır.Olay kişiliktir bence, hoyvan dediğimiz bazı oluşumlar yelkenli ile de tam gaz gitmeyi bir hüner sayıyor.Hatta otopilot kullanarak size çarpınca da ''nasıl oldu yaa otopilot yaptı'' diyebilecek kadar da angutlar ;D
Yarın hocanın sunumunda görüşecek miyiz?
  • IP logged
DeDe

O

Oktay Eryılmaz

Kuralların biraz çağ dışı kaldığı konusuna katılıyorum. Örneğin yelkenli teknenin geçiş üstünlüğü vardır. Olmalı mıdır? Bana göre artık olmamalıdır. Yelkenli tekneler artık sadece keyif için kullanılıyor, bazı maceracılar hariç hepsinde motor var. Bazı yarış durumlarını hariç tuttuğumuzda çatışma riski varsa kural yelkenliye yol vereceksin diyor. İyi güzel de bu kural daha yelkenli teknelerin ticari olarak kullanıldığı çağda yazılmış. Sadece keyif için kullandığın bir vasıtada hem de motoru varken ve bir anahtarı çevirip çalıştırmak kadar kolayken, bir kaç yüz metrelik gemiyi manevra yaptırıp, yelkenli diye yol vereceksin. Açıkçası eleştirilebilir bir kural ama kural kuraldır. Değişinceye kadar uymak zorundayız.


Ahmet reis

Denizciliğin çağın çook gerisnde kaldığını ben  ilk temasımdan itibaren iddia etmekteyim.
Stotüko hep geleneğe göreneğe örfe adete yaslar sırtını.
Yüzyıllar boyunca süze süze biriktirdiğini şişeleyip mahzene kaldırmış.
Dünyada sigortacılık dahi denizcilik sayesinde icad edilmiştir,Uluslararası ticaretin nerede ise tüm kuralları deyimleri Deniz ticaretinden gelmektedir.
Havacılığın nerede ise  tüm baz kuralları deniz kökenlidir.
Sancağı yeşil İskelesi kırmızıdır.

Hal böyle iken Kural bütünlüğü ,teknoloji kullanımı ve seyir güvenliği açısından BENCE diğer bütünün çok gerisindedir.
Bunun sebebinin bence Dünyada çekip çevirici çatı örgüt bulunmayışı veya olanın görevini düzgün yapamıyor , yaptırılmıyor olması...

Örnek olarak Havacılık organizasyonları nerede ise Dünyada tek bir örgüt tarafından yönlendirilir. Hava taşıtlarının Akreditasyonları ,uluslar arası uçuş kuralları ,hava taşıtlarının asgari avionic techizatı nerede ise tek elden yapılır (amerika ve avrupa ayrı ayrı ancak biri diğerininkini geçerli sayar çoğu hallerde)

Örnek olarak Yolcu teyyaresi yaptı iseniz Transponder olacak (bizim AİS). Bu genel Instrument tir.
Zimbabwe havayolunda uçak alırken üreticiye iç hatta uçuyorum bana gerek yok transponder bana koyma diyemez Zimbabwe
(adamların günahını aldık affetsinler)

Denizcilikte hala gereklimi gereksiz mi o konuşuluyor.
Sandal dahil  tüm yüzen araçlarda olmalı diyecek buna otorite olmazsa denize açılamazsın bahçene koy çoluk cocuk oynasın diyecek.
Hatta bugünkü AİS bile yetersizdir transponder ile karşılaştırıldığında çünkü transponder squawk kodu girilir.
Normal zamanda ATC den alınır 4 digittir. Bu numara sizi tüm radarlarda tanımlar.
Radar identifikasyonu sağlar.
Bir tehdit ,bir arıza anında cinsine göre önce belirlenmiş kodlar transpondera girilir tüm unsurlar teyyarenin o anki şartlarını monite ederler.
Uçak kaçırılma girişimi.var ve telsiz haberleşme imkanı yok ise tranpondera ilgili kod girersiniz.Tüm unsurlara anında haber verirsiniz.
Buna benzer milyon teknoloji kullanıyor diğer taşıt araçları bizde hala Gemi bizi görürmü görmez mi düdükmü çalsak siste acaba ıslık mı :)

Telsizden Fıkra mı ? Sarkı mı ?

Yol benim mi senin mi ?


  • IP logged
« Son Düzenleme: 07 Nisan 2018, 09:02:01 Gönderen: Oktay Eryılmaz »

R

Recep Ertürk


Konu için "güzel konu" demiştim. Hala da öyle. Ama ne söylesek gidiyor olduğundan değil..
İkincisi eleştiri iyi bir şeydir. Durumu daha iyi kavramamıza ve konu üstünde daha derinlikli düşünmemize katkı sağlar..
Üçüncü olarak forumda mesleği denizcilik olanlar olsa da forumun odaklandığı alan amatör denizciliktir. Denizin kapsayıcılığı gereği su sporu yapan arkadaşlarımız da var. Yaz aylarında Ege adalarını dolaşıp sonbaharda teknesini bir yere bağlayıp yaza kadar uğrayamayan da..

Tema amatör denizcilik de olsa bazı arkadaşlarımız kendilerini "gezi yelkenciliği" gibi bir kategoride değerlendirebiliyor. Bir tür deniz seyyahlığı diyebileceğimiz bu form da amatör denizcilik içinde..

Denizden geçinen, ekmeğini denizden çıkaran arkadaşlarımız da var. Esas denizci onlar. İster uzak yol kaptanı olsun, ister gemi adamı, isterse küçük tekne çalışanı. Bu  yanıyla da bir meslek olduğundan elbette kendi içinde çeşitli kategorileri var. En azından ben "deniz", "denizciliğimiz" gibi cümleler kurduğumda genelde amatör denizciliği kast ediyorum. Denizle profesyonelce olmayan bir ilişki bu. Sadun Boro da bahseder "cemiyet hayatının hırslarından" filan.. Bunlardan kaçınan insanlar olduğumuzu var sayıyorum.

Ama toplum hayatına ve ilişkilerine mesafeli durduğumuz iddiası içimizde olsa da bir araya geldiğimizde yine bir toplum oluşturduğumuzu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Böyle durumlarda da (yani çoğu zaman) toplumsal kodlarımız bilincinde olmadan devreye giriyor ve yapıyor yapacağını.. :)

Denizcilik çok geniş bir alan. İçinde yüzlerce mesleği, uğraş alanını barındırıyor. Amatör denizcilikse oldukça sınırlı bir etkinlik alanı. Daha çok da bir hobi alanı. Hobi olunca da kişiye göre zamana göre kendi içinde farklılıları olabiliyor. Biri çıkıp, "hadi canım dünyayı dolaşmayandan amatör denizci mi olur?" veya "üç tarafı denizlerle çevrili ülkede tüm kıyı şehirlerini denizden görme iddiası taşımıyorsanız siz nasıl amatör denizcisiniz?" dese ne diyeceksiniz?

Amatör denizcilik denizle bir ilişki kurma şekli. Profesyonellerle farkı bu ilişkide yatıyor. Hobi uğraş olması nedeniyle de ayırabildiğimiz bütçe ve denizle ilgili bagajımızda olan şeyler bizi ve denizle ilişkimizi belirliyor.  Çoğu zaman da sınırlıyor. Bunları aramızda tartışıyoruz. Konuşuyoruz.

"Eski Tekne-Yeni tekne / İyi ve daha iyi mi ? İyi ve daha az iyi mi ?" konusu da bu tartışma başlıklarından biri. Yine tartışırken öğreniyoruz. Öğrendiklerimiz ve bagajımızdakileri birleştirip buraya döküyoruz. Bunlar bazen diğerleri ile karışıyor uyum içinde oluyor. Bazen de ayrık otu gibi kalabiliyor.

Geçen yıl yaz başında Facebook'ta "Dalyan boğazından 1-1.5 metre dalga kaldırararak girip çıkanlar amatör denizci mi yoksa başka bir tür mü?" diye yazdığımda kıyamet kopmuştu. Sonrasında o hareketin ciddi azaldığına tanık oldum. Denizler herkesin, herkes bir şekilde denizle ilişki kurabilir. Bu bizimkiyle aynı olması gereken bir şey değil. Ama hem amatör denizcilik diyorsanız hem de yüzen saraylarla denizde dolaşıyorsanız bu başka bir şeydir. Tekneniz de amatör denizci teknesi değil, bildiğiniz "iş teknesi"dir. Oradan şirketinizi yönetirsiniz, çalışanlarınıza talimat verirsiniz, misafirlerinizi ağırlayıp iş bağlantıları kurarsınız vs vs vs..

Yine kıyılarda denize girilecek yer bırakılmadığı için mütevazı teknenize binip bir kaç mil açıkta bir yerde denize girip dönüyorsanız, zaman zaman balığa çıkıyorsanız, bir yerlerde birkaç gece konaklıyorsanız bu elbette profesyonel bir uğraş değil. Amatör denizci olma veya olmama hali kayığın mutlaka yelkenli olmasından ziyade denizle kurulan ilişkinin ruhunda ve mahiyetinde yatıyor.

Denizde kurallara gelince, kimse merak etmesin, yazılı olandan değil de yürürlükte olan kara kurallarından hiç farkı yok. Orada da orman kanunu geçerli maalesef. Ayrıca zaten o kurallar amatör denizciler için değil, profesyonel denizcilerin profesyonelliklerini daha sorunsuz sürdürsünler diye var. O nedenle konmuş kurallar. Suda seyir yapıyorsanız o kurallar bağlayıcıdır. Ama orman kanununu da unutmayın! Orman kanunun mağduru önce amatör denizciler.

İster kapitalizm deyin, ister modern uygarlık deyin, adını ne koyarsanız koyun genel olarak doğayla ilişkimizdeki çarpıklık denizlerde de görülüyor. Tahribat sadece kara alanlarda değil, denizde de en azından o kadar var. Belki daha fazlası.

Denizi sevmek, denizde olmak, denizle ilişkili olarak yaşamak bir seçim. Benzer şey küçük bir toprak parçasından çeşitli sebzeler, meyveler yetiştirmek için de düşünülebilir. Toprağı sevmek, ona bakmak, onu avuçlamak, onunla uğraşmak da insanı mutlu edebilir. Biz burada denizi sevenler olarak bulunuyoruz. Sohbet ve tartışma konularımız da bununla alakalı.

Denizde bulunmanın mümkün aracı da tekneler. Amatörlüğü yitirmeden, piyasaların profesyonel baskılarını bertaraf ederek, moda akımlara çok da aldırmadan denizle ilişkimizi sürdürebiliyor muyuz? Ya da ne kadar sürdürebiliyoruz? Soru bu.

Eskisine yenisine aldırmadan, başkalarının ve kendimizin can güvenliğini tehlikeye atmadan içinde zaman geçirebildiğimiz, mutlu olduğumuz tekne en doğru tekne.

Deniz bilgimiz arttıkça da denize ilgimizin ufuk genişlemesi göstermesi işin doğası..

Selametle...

  • IP logged
« Son Düzenleme: 07 Nisan 2018, 09:57:42 Gönderen: Recep Ertürk »

O

Oktay Eryılmaz

Çok içten ve çok güzel yazı olmuş çok yaşayın
Teşekkürler
  • IP logged
« Son Düzenleme: 07 Nisan 2018, 10:07:11 Gönderen: Oktay Eryılmaz »

R

Recep Ertürk



 :-[ :-[ :-[ :-[

Oktay reisim ben teşekkür ederim.
Siz sağolun..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Amatörler açısından yelkenli-motoryat sahipliğinin parayla pek ilgisi yok artık.

1,5milyon yuroluk yelkenliyle gezen var. Hızı dışında motoryattan farkı yok.

Fark, "sahip olma amacı" ndan kaynaklanıyor.

öZgür (tapatalk)

  • IP logged
><(((º>

T
  • *
  • İleti: 2171

Tan Kaan reis onları, onlar da Tan Kaan reisle bir araya gelmek istemiyor gibi.


Bu izlenime nereden kapıldınız anlamadım ? Bir yerde bu anlama gelecek bir şey mi yazmışım ?


  • IP logged

  • *
  • İleti: 394
Nesini yanlış anladınız, anlamadım ?  ;D

O yazdığım cümleler, her dost meclisinde bu konular konuşulurken sarfedilen cümlelerdir.
Aslında son derece açıktır.

Denizi aslında sevmeyen, sadece parası olduğu için ve bunun bir statü olduğunu düşünen, denizcilikle ilgilenmeyen, öğrenmek istemeyen, bunun sadece teknelerde sabahlara kadar böğüre böğüre şarkı söylerken, herkesin duyduğundan emin olmaya çalışan, saygısız, düşüncesiz, yardımseverlikten uzak, ....diye uzatabiliriz.

Her yerde denizi övmenin, koyların güzelliğinden bahsetmenin ve bir anlamda haketmediği düşünülen bir kalabalığın, denizlere davetkâr olarak çağrılmamasını düşünenlerin az olmadığı bir durumu anlatıyor.

Denizlerde çoğalalım/çoğalmayalım düşüncesinin altndaki görüşlerin bir kısmı bunlar yani.

Elbette, ayrıntıya girmeden, denizler herkesindir, kim ne karışır, beğenmiyorsanız, alın demirinizi bir sonraki koya gidin diyenlerin de az olmadığı gibi.

Bu yazıyıyla ilgiliydi. "Siz onlarla bir araya gelmek istemiyorsunuz" kısmı buradan çıktı.

"Onlar da sizinle beraber olmak istemiyorlar kısmı" forumlara üye olan motoryat kullanıcılarının yüzdesel miktarı ile ilgiliydi. (genel)

Polemik yaratmak için yazmadım, biraz takılayım dedim.   ;D ;D ;D
  • IP logged

R

Recep Ertürk


Amatörler açısından yelkenli-motoryat sahipliğinin parayla pek ilgisi yok artık.

1,5milyon yuroluk yelkenliyle gezen var. Hızı dışında motoryattan farkı yok.

Fark, "sahip olma amacı" ndan kaynaklanıyor.

öZgür

Kuşkusuz, onlar da "amatör denizci" ama biz (en azından ben) çoğumuz, onlar gibi değiliz. O yüzden de ısrarla "paradan azade" düşünmek diyorum. Yani parası olanın parasında gözümüz yok, kimseye "niye o kadar para verdin buna?" diyecek halimiz de yok. Para olsai muhtemelen olsa ben de veririm :)

Ama tam tarif edemeyeceğim bir şeyler var işte.. Ben kürek çekerek yol alan sandalı, bir yerlerden bulduğu eski püskü yelkeni uydurduğu derme-çatma direğine takarak denizde dolaşanı kendime daha yakın hissediyorum. Yine sağolsunlar 20-30 metre yelkenliler de yanımdan geçerken selam veriyorlar, selam alıyorlar..

Ama motoryatlar şallak mallak edip geçiyorlar.. (Bir defa çaydanlığı ocağın üstünde bırakmışım o bile yere patladı). Boğazda rastladığımda hemen telefonu çıkarıp görüntü kaydetmeye başlayınca hız kesiliyor, kibar kibar, telefonları ile konuşarak ama bir merhaba demeden geçip gidiyorlar..  Sonra hızlanıyorlar..

Kimse kusura bakmasın, kimse de bana selam vermek zorunda filan da değil, ama asgari adab-ı muaşeret'e uymuyorsa nasıl saygı duyabilirim? Ayrıca nefret filan da etmiyorum. Sadece E-5 trafiği üslubunu denize taşımış kişiler olarak görüyorum..

2 sezon orta büyüklükte (15 metre civarı) motoryat ile komşuluk ettim. Gayet de güzel diyaloğumuz oldu. Telefonlarımızı birbirimize verdik bağlanma yerinde bir sorun olduğunda haberleşmek için. Boğazda veya açık denizde her karşılaşmamızda da selamlaştık. Hiçbir sıkıntı, sorun da yaşamadık..

Boğaz dışında, açık denizde bildikleri gibi gidebilirler elbette. Kimsenin sözü olamaz. Ama açıkta bata-çıka giden küçük yelkenliye yaklaşırken SG botu bile hız azaltıp sonra artırıyorsa, benim gibi denizle ilişkisi amatör olan biri de bunu yapmıyorsa bu fark giderek basmakalıp bir kategoriye dönüşür.

Motoryatçı!

Tüm basmakalıp kategoriler gibi asla tam gerçeği ifade etmez. Belki sadece bir durumu ifade eder..

Tekrar konuyu "paradan azade" düşünmek gerekir fikrindeyim. 1.5 milyon euroluk yelkenli tekne sahibi ile 1.5 milyon euroluk motoryat sahibi denizde, seyirde üslup birliği taşıyorlarsa amatör denizci olduklarına dair bir sorun da olmaz..

Ama E-5 trafiğini denize taşıyorlarsa sıkıntı sürer..







  • IP logged

 
Yukarı git