Daha iyi mi ? Daha sağlam mı ?
Neye göre? Kime göre?
Aklım bana bu konuda objektij olamayacağımı söylüyor çünkü "eski" tekneler benim için "yeni" teknelere göre daha iyi.
Sebep ?
Söylemek zor çünkü tam anlamıyla bir türlü açıklığa kavuşmamış ve kavuşamayacak olan, kişiye özel cevapları bulunan "denizci tekne" tanımı gibi bir şey herhalde.
Tekne tasarımları, iç mekan ve kullanılan malzemeler, yaklaşık olarak 1980-1999 yılları arasında üretimlerin, sanki, teknelerin gerçek amacı olan, uzun yolda ve güvenle denizde gitmek, giderken bir ruhla beraber eşlik etmesi gibi biraz ölçülebilir, biraz insana dokunur olmasına daha çok hizmet ediyormuş hissi sanırım benim için daha iyinin cevabı olabilir.
Ülkenin mutlu günlerinde cümbür cemaat Fenerbahçe F13 iskelesinde 20-25 dost bir arada yaşarken iki arkadaşımızın belki 70lerin sonundan 80lerin başından birer Jeanneau'ları vardı. 38 ve 40 feettiler diye hatırlıyorum ; ya da ikisi de 38 idi, aralarında yaş farkı ve bu nedenle kimi tasarim farklilikları vardı sadece...
2005- 2010 arası aşağı yukarı herkes teknesini yeniledi ve büyüttü. Yani bu iki tekneyle mukayese edilecek eş büyüklükte yeni tekneler pontonda çok arttı.
Bu iki tekneyle ne zaman birlikte denize çıksak ; herkesin ortak kanaati bu iki yaşlı teknenin iyi yelken yaptığı, daha denizci ve güvenli "
hissettirdiği " idi.
Teknelerden birini arkadaşımız imkanı olmasına rağmen geçen seneye kadar yenilemedi, ancak geçen sene yeni ve epey büyük bir tekne aldı. O kadar memnundu ki teknede çeşitli tadilatlar ve güzelleştirmeler yaparak 10 seneden fazla kullandı.
Diğer tekne daha yıpranmış bir tekneydi, eğitimlerde falan da kullanılmıştı. Fakat bir kaç arkadaş ne zaman birlikte yelken yapsak yol boyu ve dönünce marinada "
teknenin içinin dışının A'dan Z'ye kaça yenilenebileceği ve teknenin harcanacak paraya her türlü değeceği " muhabbeti dönerdi ( ki harcanacak para az buz değil, herhalde 30-35.000 dolar tutacaktı ).
Ben de niye o iki teknede böyle hissettiğimizi açıklayamıyorum, ama hem aramızda aynı düşünen gerçekten çok tecrübeli dostlar vardı, hem de daha büyük ve çok daha yeni tekne sahipleri...Demek ki bu iki yaşlı Jeanneau'da gerçekten bir hikmet vardı ?
Ben bu güvenilirlik hissini biraz da optik nedenlere bağlıyorum bir açıklama ararken. Bunlar yeni teknelere göre sıngın, bordaları alçak, azami genişliği orta kemere hizasında olan, kiçları nispeten dar
, havuzluklari derin ve bumbaları modern teknelere göre çok daha aşağıda olan teknelerdi ( kısacası klasik ,yelkenli denilince gözümüzde canlandırdığımız teknelere çok benzer ) ; belki tüm bu özellikler teknenin suya iyi oturmuş, ağırlık merkezi alçakta olduğu hissini yaratıp güven duygusu yaratiyordu ?
Ama iki teknenin de gerçekten çok iyi yelken yaptıklarını tekrarlamak istiyorum...
İçleri dönemin tarzını yansıtıyordu tabii ; muhtemelen bugün kimse o iç tasarım ve yerleşimi istemez. Ama mesela salonda, oturma grubunun arka üstünde yer alan dar yatakların ( bugün onları orda kimse istemez, ben de istemem ) aslen ne kadar denizciliğe ve uzun yola uygun olduklarını da başka iki yeni tekneyle yaptığımız uzunca transfer seyahatlerinde anladım. Kafadan gelen havada ( mesela tüm gece vardiya tuttuktan sonra ) baş kabinde bir uyumayı deneyin hele...Olmadı, boş bir kıç kabin var ; oraya mı geçtiniz ? Eh, motor da çalışıyorsa kıç kabinde size iyi kestirmeler...!
Herhalde bir daha bir tekne transferine gitmem. Uzun yol da gidecek olsam ( Atlantiği geçecek halim yok, ancak Ege ve Akdenizde ) en fazla bir veya iki kere gece gündüz yol giderim, onun dışında muhtemelen her gece bir yere bağlanırım ; bu durumda "
gerçekten denizci " bir iç yerleşime de gereksinimim yok. Bu durumda da maalesef limanda veya demirde duran tekneden beklenen konfor denizde yürüyen tekneden beklenen konforun önüne geçiyor.
Belki de yanlış değil ?
Yazdıklarım daha çok sorunun " iyi tekne " kısmıyla ilgili oldu. Ahmet bey zaten " sağlam tekne " tarafını mükemmel anlatmış.