Heyamola Hey
Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Ahmet Kabaalioğlu - 11 Ocak 2018, 23:19:50
-
Ömrümde hiç Kıbrıs'a gitmemiştim, hala da gittim sayılmaz herhalde . Bir tane marina, bir tane ilginç bir marina müdürü, bir tane direksiyonu ters tarafta olan acayip bir minübüs, bir tane beş adet bağımsız odadan oluşan bir motel, içinde bir cami bir kilise ve birde pideci olan bir köy ve bir de akşam olduğu için denizin kenarında olduğunu bile anlamadığımız Alev Birşey isimli bir restaurant gördüm. Aha burası KıPrıS dediler. Yani bizim gittiğimiz yer Kıbrıs değilmiş sanırım KıPrıs mış. Bir zamanlar insanları kamyon kasasına doldurup Almanya diye İstanbul'a götürdükleri gibi bir şey yani.
Neyse efendim bir zamanlar Ülkemizin en Kuzeyindeki denizlerde bulunmuş biri olarak en güneye gidiyor olmanın heyecanını baştan sona kendimce anlatmaya çalışacağım.
-
Bu seyrin mimarı Böke'dir aslında. Suat Kaptan bizi Kıbrıs'a götür diye başladığında acayip heyecanlanmış hatta Suat Abiyi bile aramıştım. Kış ve iş stresinden bayağı yorulmuştum. Neyse efendim başlık açılınca hemencecik katılmak istedim. Cumartesi'leride çalışıyor olmama rağmen bir şekilde katılmalıydım bu seyire. Önce ev ahalisini ikna süreci ardından lise 3. sınıf öğrencisi oğluma teklif ettim. Normalde Sivri Adaya bile gelmeyen adam Burağın ve Mustafa Abinin geldiğini duyunca bende gelebilirim dedi. Hayda nasıl olacak şimdi. Ben gelmez nasılsa diye teklif ettiydim. Ama adam son iki sınavı için hocalarıyla konuşup monuşup halletti işini. O gün Mustafa Abiyle ve Kemal Reisle telefonlaştık ve uçak biletlerimiz için fikir birliğine vardık.Biz çoğunluk gibi Cuma'dan gidemiyorduk Cumartesi sabahı 6:30 Adana uçağına biletlerimizi aldık. Asıl heyecan şimdi başladı valizi salonun ortasına attık ve her gün bir şey eklemeye başladık. Kıyafetlerimizden uyku tulumuna, çizmeden terliğe kadar herşeyi almalıydık ama valiz büyük olmamalıydı.Katlanır bir valiz bulduk ve Adanaya gidene kadar salonun köşesinde durdu. Hanım gelip gidip valizi tartaklasa da biz heyecanlı ve mutluyduk. Gece seyri çoğunlukta olacağını tahmin ettiğimiz için, kafa lambalarımız, çakılarımız, termal içliklerimiz,polar bere ve kazaklarımız.Mont ve salopetlerimiz, uyku tulumlarımız,yedek iç çamaşırlarımız,çoraplarımız, çizme ve terliklerimiz gibi zaruri bir hazırlık yaptık sonrasında başlasın Adana yolculuğu.
-
Neyse efendim Cumartesi sabahı ilk uçakta bulduk kendimizi.Heyecandan neredeyse hiç birimiz doğru dürüst uyumamışız. Zaten bir gün önce gidenlerin yaşadıklarında kalmış aklım.
(https://i.hizliresim.com/bB4kQb.jpg) (https://hizliresim.com/bB4kQb)
Keyifli bir Adana uçuşundan sonra , sabahın ilk saatlerinde Adana'ya vardık. Bu Etkinlik için oluşturulmuş bir Whatsapp grubu vardı. Orada belirtilen yerde beklemek üzere yürüdük ve şimdi adını hatırlayamadığım ilginç cafede Melih Reis ile buluştuk. Çay poğaça vs derken bizi alamaya gelecek ekibi beklemeye başladık. Sonrasında bir minübüs dolusu renkli montları olan acayip acayip bireylerden oluşan bir grup geldi. Bazılarını tanıyorum bazılarıyla ilk kez karşılaşıyorum. Ayaküstü sarıldık kucaklaştık ve başladık heyecanlı heyecanlı hoşgeldin beşgittin muhabbetlerine.
(https://i.hizliresim.com/BL9vrG.jpg) (https://hizliresim.com/BL9vrG)
Ardından doluştuk minübüse düştük Mersin Yoluna. Bu arada minübüste İzmir'den Serkan Reisin getirdiği boyozlar ve çay eşliğinde başladık muhabbete.
(https://i.hizliresim.com/BL9vyj.jpg) (https://hizliresim.com/BL9vyj)
Hatta bu yolculukta forumumuzun donatan temsilcileri ilk kez biraraya geldi.
(https://i.hizliresim.com/y0nN00.jpg) (https://hizliresim.com/y0nN00)
Vee hızlıca Mersin'e vardık. Ortadaki büyük valiz Böke'nin ve rallinin 16. katılımcısı
(https://i.hizliresim.com/7687Dm.jpg) (https://hizliresim.com/7687Dm)
Ve sonrasında tekneler yerleşme , market alışverişi, gümrük acente polis çıkış işlemleri falan başladık.
-
Devamını bekliyoruz

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Devamını bekliyoruz 
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Evet Nuri Reis , Herkes gibi bende başladım karalamaya, ama yazacak o kadar çok şey var ki, atlamamak için küçük kağıtlara not almaya başladım, şunuda unutma , bunuda unutma diye.
-
Unutma tabi! Unutma ki, biz çok isteyip gelemeyenler de en azından okuyarak nefsimizi köreltelim :)
-
Herkesin hangi kayıkta olacağı önceden netleştirilmiş olduğu için valizini alan kayığına gitti. Bizim kayık Masall olduğu için , bir migros arabasında taşıdığımız valizleri dağıttıktan sonra hemen masal a geçtik.Bizim donatan hemen yastık kılıfları takmaya başladı, arı gibi çalıştı Allah'ı var. Kamaralarımıza yerleştikten sonra herkes gibi bizde alışverişe gittik. Burak ve benim oğlum kafalarına göre takıldılar, tabiri caizse sıradışı ne varsa onları yedikleri için kendilerine göre tercihlerde bulundular. Biz ise , Mustafa Abi, ben ve Bülent Reis kendimize göre bir şeyler aldık. İki araba doldurduk ve dönüşe geçtik. Pontona girdik başladık yürümeye , bir de baktık ki Kemal Reis Avara teknesinde vardevela tellerine çamaşır asıyor. Hayrola falan dedik , Meğer Melih Reis denize atlamış. E tabi İstanbul'dan gelip 20 derece havayı görünce tadını çıkartmak lazım :) . Biz kendi aramızda konuşup olayı yine Tiryaki'ye bağladık. Tiryaki de o kayıktaydı dimi falan diye konuştuk. Ama daha palamarlar çözülmemişti bile. O an için çok gülemedik tabi daha sonra Melih Reisin moralini yerinde ve kendiyle barışık görünce , seyirde yaşananların ilk sırasına oturttuk MOP olayını. Sonrasında mazotlarımızı doldurduk. Gümrük polis falan geldi. Bu sırada dikkat etmemiz gereken bir şey oluştu. Netice de yurtdışına çıkıyoruz ve kimliklerimizin yeni olması gerekiyor. Bu sebeple kimlikleri eski olanların pasaportlarını da yanlarında bulundurmalarında fayda var. Ayrıca 18 yaşından küçükler içinde anne yada babadan biri yoksa diğerinin muvafakatı gerekiyor. Bunu da çocuğun ayrıca pasaportu olması durumunda aşabiliyorsunuz. Bizler çok bir sıkıntı yaşamadan işlerimizi hallettik. Ardından önde Kri Kri, ardından Avara ve en son olarakta Masall Mersin Marinadan ayrıldık.Bizi Köstekçi Reis, Erman'ın Eşi ve Babası, Orada tanıştığımız Ahmet ve Erol Beyler ve de hepimizin uyuz olduğu orada bir motoryatın bekçisi olan, ikide bir de benim suyumu mu kullandınız diyen cins adam uğurladılar.
Masall'ın misafirleri
(https://i.hizliresim.com/1Jng0b.jpg) (https://hizliresim.com/1Jng0b)
Masall' da şöyle birşey
(https://i.hizliresim.com/4aRMo0.jpg) (https://hizliresim.com/4aRMo0)
-
Fotolardan gördüğüm kadarıyla çok keyiflisin tıpkı diğer 14 reis gibi.... :)
-
Fotolardan gördüğüm kadarıyla çok keyiflisin tıpkı diğer 14 reis gibi.... :)
Kesinlikle Suat Abi, şimdiye kadar katıldığım en keyifli etkinlikti. Birde eskiden benim pek resmim olmazdı bu sefer resimleri ve selfileri hep ben mi çekmişim ne?
-
Seyrin ilk saatleri saçma sapan ölü dalgaları olan bir denizde , Doğu Akdeniz'in güzel bir akşamüstü güneşi ile başladı. Mersin Körfezinden aşağıya doğru kayıklarımız süzülürken , Mersin sahil şeridinin saçma sapan duvar gibi binalarının dedikodusunu yaptık. Şimdiye kadar denizden gördüğüm tüm şehirlerden farklıydı. Sonrasın da kayığın sağını solunu kontrol ettik. Gece için hazırlandık. Bülent bize teknenin tanıtımını yaptı ve güzel bir brifing verdi.Bu arada Bülent için birlikte seyir yapanlar huysuz, muysuz gibi sıfatlar yakıştırıyorlardı. Hiçte öyle değilmiş. Teknesine çok hakim çokta dikkatli bir kaptan. Ne istediysek elini bir atışta buldu. Ayrıca teknede her şeyin yedeği birden fazla var. En güzeli de bahsettiğim üzerine bunları bir çırpıda bulması. Benim teknemde benzeri bir durumdadır. Fakat ben elimi atasıya detaylı şeyleri bulamam. Bunun için bir defterim var, neyin nerede olduğu yazılıdır ve bunu her eklemede sürekli güncel tutarım. Ayrıca Masall boyuna ve büyüklüğüne göre sanki 34 ayak değilmiş gibi. Daha önce 37 leride görmüştüm. Bu sanki onlardan daha derli toplu ve kendinden beklenen den daha büyük kullanım alanı var. İyi tasarlanmış bir tekne. Ayrıca Bülent'te tekneyi neta tutmuş hep.
Neyse yola çıkalı bayağı oldu. Mustafa Abi vardiya düzenimizi sordu. Bende hava karardıktan sonra yapmayı önerdim. Çünkü akşamdan önce kimse gidip yatacak gibi durmuyordu. Nitekim öylede oldu hatta gece yarısından önce kimsenin uykusu gelmedi. Biz ilerlerken Telsizden Avara ile ilgili yağ sorunu duyduk. Ağır yol eğlenmeye başladık. sonrasında tamam dediler fakat bir müddet sonra tekrar anons edip yağ gerekli dediler. Hemen üzerlerine döndük, dümende bizim Mustafa ve yanında Mustafa Amcası oturuyor. Biz Burakla baş üstündeyiz. Bülent ise bordada. Bizim Mustafa Mustafa Amcasının talimatlarıyla düzgün bir şekilde yanaşıyor. Bakıyorum Bülent'e, hafiften endişe ile izliyor. Netice de bizle hiç seyir yapmadı. Mustafa ise Burak'la ve Mustafa Abi ile Karadeniz seyrinde beraberdi. Dolayısı ile beklentimiz hepimizin aynı yönde. Burada iki önemli konu vardı birincisi Suat Kaptanın atılan 4 litrelik yağ bidonunu sapından yakalayarak hızını sönümlendirmesi idi.
İkincisi ise Burağın Tiryakiye seslenerek,
-Oha be Abi, demesi
ve Tiryaki'nin kısa bir donup kalması sonrasında .....git şeklinde cevabı yapıştırması şeklinde geçen diyalog. Ve ardından bu sıkıntılı zamanda bile herkesin kahkahaya boğulması. Netice de adam giden kayığı durdurmuştu.
Sonrasında Avara Neta dümende Melih Reis ve yola devam. Hızları da yükseldi. Bizde arkalarında seyir süratimizde , sohbet muhabbet, çay kahve şeklinde keyifle ilerliyoruz.
-
Böke'nin dediği gibi Masall 'da hep açık büfe sofra kuruluydu. Tabaklar ve fincanlar porselen . Yalnızca masa örtüsünde dantel yoktu.
(https://i.hizliresim.com/dOqJOn.jpg) (https://hizliresim.com/dOqJOn)
Sofranın etrafında Masall mürettebatı şu şekillerde,
(https://i.hizliresim.com/NZbonQ.jpg) (https://hizliresim.com/NZbonQ)
(https://i.hizliresim.com/nOGDyR.jpg) (https://hizliresim.com/nOGDyR)
-
Bunların hepsini Ahmet hazırlamıştır.. Ben ne olduğunu söyleyeyim.. Şimdi millet yelken yapma derdinde ya.. Bu bizim Ahmet'e ters. :) O böyle bassın motoru yürüsün gitsin varcağı yere varsın derdinde.. Burada da böyle bir imkan yok.. O da master şefliğe soyunmuş anlaşılan.. :)
-
Bütün yemekleri Ahmet hazırladı.Herzamanki gibi tabaklara doğradığı domates salatalık peynir ve diğerleri özenle kesilmiş ve sıralanmıştı.Sunum şahaneydi yani.Burak ne güzel söyledi.Yanımda Ahmet olsun yeter.Tekrar çok teşekkür ederim Ahmet'cim.
-
Güzel bir akşam oldu sanki yaz günleri gibiydi. Ama güneşin batışıyla hızlı bir soğuma başladı. Teknelerin seyir fenerleri yanıyor. Önde Kri Kri ardında Avara ve en sonda Masal. Bizim öndeki teknelerle aramız açılıyor. Telsiz muhabbeti devam ediyor. En önde Kri Kri Doğuya doğru bir yay çiziyor. Anlamsızca zaman zaman borda fenerini de pupa feneriyle görüyoruz. Hiç bir şekilde göz temasını kaybetmemeye çalışıyoruz. Fakat bir terslik var rotada gidilmediğini hepimiz hissediyoruz. Bu arada vardiya düzeni kurmayı düşündük fakat herkes cin gibi. Mustafa Abiye rica ettim en azından onun gidip dinlenmesini istiyordum hatta ardından bende gidip yatmayı düşünmüştüm.Nasıl olsa yol uzun e Burak ve Bülent'in yatmaya niyetleri yok. Ama bana göre hep birisi yada birileri dinç ve zinde olmalı. Neyse sağolsun Mustafa Abi dinlenmeye çekildi. Ben hiç bir elektroniğe bakmıyorum ara ara Mustafa Mert dümen tutuyor zaman zaman da otopilot. Onunda bir adı vardı da ben hatırlayamadım, Çekerekmiydi öyle bir şeydi işte . Neyse Bülent yazacaktır, ben hatırlayamadım valla. Mustafa Mert ile Burak navionicslere bakıyorlar ve rotanın yanlış olduğunu söylüyorlar. Bense rotanın doğru olduğunu savunuyorum. Bu sırada diğer iki kayık doğuya doğru bir yay çiziyorlar ve bizim rotamızdan yaklaşık on derece daha doğuya gidiyorlar. Bende onları gözden kaybetmemek adına rotamızdan çıkıp doğuya bir beş derece daha giriyorum. Bunu niye yaptığımı açıklayacağım elbette. Ama bu esnada Burak ile aramızda şu muhabbet geçiyor.
Burak; Abicim niye rotamızdan çıkıyorsun biz Karpaz rotasına gidelim zaten biz arkadayız diyor.
Bende; Israrla göz temasını kaybetmeyeli çok bir şey değişmez mesafeyi korumuş oluruz diyorum.
Burak; değişen bir şey yok ki biz rotamızda kalırsak onların önüne dolaşmış oluruz belki öne bile geçeriz , yaptığın şeyin anlamı yok boşu boşuna yolu uzatıyorsun diyor.
Ben tekrardan; gece seyrindeyiz hadi kri kri de manuel dümen tutuluyor fakat Avara rotadan çok sapmaz biz Pupa fenerini gözden kaybetmeyelim onların diyorum.
Burak ; biraz daha ısrar ediyor.
Bende navionicslerin kalibrasyon hatası yapabileceğini, belki dijital pusulanında sapma yapabileceğini falan sallıyorum . Ama aklım başka yerde.
Bu sırada Bülent ve Mustafa Mert masanın üstüne haritayı açmışlar, cetvel pergel ölçüp biçiyorlar. Ama ben bu sırada Burağı ikna ediyorum.(oldumu bilmem ama en azından öyle davrandı.)
Sonrasında Bülent rotamızın aslında doğru olduğunu diğer kayıkların yanlış gittiğini teyit etti. Fakat ben bu sırada rotadan çıkmış ve Masalı diğer kayıkları takip eder duruma getirmiştim bile.
Bunu niye yaptığımı ve bunda niye ısrarcı olduğumu şimdi açıklamak gereği duyuyorum. Bunu Burağa anlattığımda bana hak vermişti. Şimdi efendim, gece ve filo seyrindeyiz. Bu seyirde birbirimizden göz temasını kaybetmemeliyiz. Ayrıca olabildiğince bu seyri aynı çizgi üstünde yapmalıyız. Çünkü olası arızave kaza durumunda birde sağımızda solumuzda kayık aramamalıyız. Işığı sönse bile hafızamızdaki kerterize doğru ilerlemeliyiz. bu bizi aynı çizgide olduğumuz öndeki kayığa götürecektir. Bu tecrübeyle sabittir. Fırtınalı havada feneri devrilen balık ağını fenerin devrilmeden önce son bulunduğu kerterize tam yol giderek çok defa bulmuşuzdur. Burada ışık yakmamak ve gözümüzü hiç bir şekilde odaklandığımız kerterizden kaçırmamak önemlidir.
Bir başka konu ise olası gece denize düşmelerinde arkadan gelen teknenin öndeki tekneden denize düşeni bulma ihtimali çok yüksek olur. E bizde bu riskte oldukça yüksekti.
Ben bütün bunlardan dolayı ısrarcı olmuştum. Sonrasında müdahele hızımızda bu bizim çok işimize yaramıştı.
Gelelim bir şeye bakmadan nasıl rotanın doğru olduğunu tahmin etmeye. O zaman itiraf edeyim herkese. Şimdi efendim uzun süre aynı rotada aynı dalga yapısıyla aynı hızda seyir gerçekleştirince bunu hafızanıza bir şekilde kodluyorsunuz. Herkesin kendi teknesinin hızını çok doğru tahmin etmesi gibi bir şeydir bu. Ben bu referans detaylarından genelde dalgayı kendime referans alırım ve geliş açısını sayısını aralığını kendimce kodlarım. Buna sık sık bakar ne durumda olduğumuzu tahmin ederim, bunu da kendimce çok iyi yaptığımı zannediyorum.. Olayın aslı ve işin sırrı budur aslında.
Bu sırada ayın doğuşuyla havada bayağı yükseldi 19-21 aralığında esiyordu ki bizi huzursuzlandıran bir telsiz trafiği başladı.
-
Bunu niye yaptığımı ve bunda niye ısrarcı olduğumu şimdi açıklamak gereği duyuyorum. Bunu Burağa anlattığımda bana hak vermişti. Şimdi efendim, gece ve filo seyrindeyiz. Bu seyirde birbirimizden göz temasını kaybetmemeliyiz. Ayrıca olabildiğince bu seyri aynı çizgi üstünde yapmalıyız. Çünkü olası arızave kaza durumunda birde sağımızda solumuzda kayık aramamalıyız. Işığı sönse bile hafızamızdaki kerterize doğru ilerlemeliyiz. bu bizi aynı çizgide olduğumuz öndeki kayığa götürecektir. Bu tecrübeyle sabittir. Fırtınalı havada feneri devrilen balık ağını fenerin devrilmeden önce son bulunduğu kerterize tam yol giderek çok defa bulmuşuzdur. Burada ışık yakmamak ve gözümüzü hiç bir şekilde odaklandığımız kerterizden kaçırmamak önemlidir.
Bir başka konu ise olası gece denize düşmelerinde aradan gelen tekneni öndeki tekneden denize düşeni bulma ihtimali çok yüksek olur. E bizde bu riskte oldukça yüksekti.
Budur! :)xx :)xx :)xx
-
Ahmet reisin kararının doğru olduğu teyit edildi.Tek itirazım biz rotamızda devam etseydik aramızdaki mesafe kapanacak birbirimize daha çok yaklaşacaktık.Aklıma hiç Diğer teknelerden birinin dümenini kaybedeceği ve rotasından çıkacağı ve asıl rotasına dönemeyeceği gelmedi. Tabi burda eğer bizim teknemizde bir sorun olsaydı diğer teknelerin bizden uzaklığından daha uzakta olmayacaktık rotamızda devam etseydik.
Tam kurtarma teknesi olmuşuz Masalın adını MA SAR Meşhur Adanalı (Search And Rescue) olarak değiştirilmesini talep ediyorum.
-
Bunu niye yaptığımı ve bunda niye ısrarcı olduğumu şimdi açıklamak gereği duyuyorum. Bunu Burağa anlattığımda bana hak vermişti. Şimdi efendim, gece ve filo seyrindeyiz. Bu seyirde birbirimizden göz temasını kaybetmemeliyiz. Ayrıca olabildiğince bu seyri aynı çizgi üstünde yapmalıyız. Çünkü olası arızave kaza durumunda birde sağımızda solumuzda kayık aramamalıyız. Işığı sönse bile hafızamızdaki kerterize doğru ilerlemeliyiz. bu bizi aynı çizgide olduğumuz öndeki kayığa götürecektir. Bu tecrübeyle sabittir. Fırtınalı havada feneri devrilen balık ağını fenerin devrilmeden önce son bulunduğu kerterize tam yol giderek çok defa bulmuşuzdur. Burada ışık yakmamak ve gözümüzü hiç bir şekilde odaklandığımız kerterizden kaçırmamak önemlidir.
Bir başka konu ise olası gece denize düşmelerinde aradan gelen tekneni öndeki tekneden denize düşeni bulma ihtimali çok yüksek olur. E bizde bu riskte oldukça yüksekti.
Budur! :)xx :)xx :)xx
Bu kadar. Bir şey daha öğrendim.
-
Çok keyifli bir seyir olmuş. Ahmet reis devamını bekliyoruz... :)xx
-
Bunu niye yaptığımı ve bunda niye ısrarcı olduğumu şimdi açıklamak gereği duyuyorum. Bunu Burağa anlattığımda bana hak vermişti. Şimdi efendim, gece ve filo seyrindeyiz. Bu seyirde birbirimizden göz temasını kaybetmemeliyiz. Ayrıca olabildiğince bu seyri aynı çizgi üstünde yapmalıyız. Çünkü olası arızave kaza durumunda birde sağımızda solumuzda kayık aramamalıyız. Işığı sönse bile hafızamızdaki kerterize doğru ilerlemeliyiz. bu bizi aynı çizgide olduğumuz öndeki kayığa götürecektir. Bu tecrübeyle sabittir. Fırtınalı havada feneri devrilen balık ağını fenerin devrilmeden önce son bulunduğu kerterize tam yol giderek çok defa bulmuşuzdur. Burada ışık yakmamak ve gözümüzü hiç bir şekilde odaklandığımız kerterizden kaçırmamak önemlidir.
Bir başka konu ise olası gece denize düşmelerinde aradan gelen tekneni öndeki tekneden denize düşeni bulma ihtimali çok yüksek olur. E bizde bu riskte oldukça yüksekti.
Budur! :)xx :)xx :)xx
Bu kadar. Bir şey daha öğrendim.
Forumda henüz bir “el öpme emojisi” olmadığı için haddim olmayarak aşağıdaki gibi bir yorum yapabilirim.
:)xx :)xx :)xx
-
Kri Kri de oluşan problemin telsiz trafiği ufaktan başlamıştı. Bu sırada biz full arma yelken seyrine geçmiştik. Hava 19 esiyordu biraz da ölü denizlere ilave deniz kaldırmıştı. İşte tam o sırada küçük hüsamettin tarzı bir ifade ile ve trt spikeri edasıyla Sayın Böke'nin dokunaklı anonsu geldi. Bu trt spikeri yakıştırmasını kim yaptı hatırlamıyorum ama çok güzel oldu , tanımlamaya cuk oturdu. Yardım metni ise üzerinde çalışılmış gibiydi. " Değerli Heyamola Tekneleri, maalesef ki tüm çabalarımıza rağmen , Kri Kri 'de dümen hakimiyetimizi kaybetmiş bulunmaktayız." gibi bir şeydi . Bir sonraki gün tam metni hatırlıyordum ama şimdi üzerinden zaman geçti tam yazamamış olabilirim. Neyse efendim bizde herkes anonsu duydu ve Mustafa Abi Kri Kri nin üzerine dönmüştü bile. O sırada Bülent telsizden Kri Kri yi bizim yedekleyeceğimizi belirtti. Bu sırada küçük bir kritik yaptık kendi aramızda ve hemen hazırlığa başladık. Mustafa Abi hemen usturmaça önerdi. Bu arada Bülent'ten halat istedik. Kayığına çok hakim ve her şey var Allah için. Anında çıkarttı attı bir yedekleme halatı önümüze bu sırada Burak usturmaçayı hazırladı. Kri kri bayağı uzağımızdaydı fakat busırada rüzgarı geniş apaz alan Masall Mustafa abinin kumandasında koşa koşa gidiyor Kri Kri nin üzerine. o kadar hızlandı ki ne çabuk geldiğimizi anlamadık bile . Bütün 40 saatlik seyrin en hızlı koşusunu yaptı Masall. Halatı neta etmeden vardık Kri Kri ye.
Yapılan şuydu yedekleme halatının yedekleyen kayığa yakın tarafına bir usturmaçayı esnetici olarak kullanmaktı. Bu iş araba lastiği scoter lastiği gibi şeylerle daha kolay olabilir. Bizim için en kolay olanı usturmaça idi. Bunu Mustafa Abi de bende defalarca deneyimlemiştik. Nede olsa sezonda birer ikişer tane batan yüzen bir şeyler çekiyoruz. Hatta Mustafa Abi karadaki çekiciler gibi.Bu halat düzeneğini önce kendi kayığımıza bağladık ve bu bağlamada halatın kalomasını hiç çapariz olmadığını kontrol ederek vardevela ve ıstralyaların dışına taşıdık ve Kri Kriye atmaya hazır hale getirdik. Kri Kri ye atmak için bordalar gibi yanaşıp yanından geçerken el incesi atar gibi halatı atıp, pervaneye falan dolanmasın diye kalomasını kontrollü bir şekilde bıraktık. Bunun için halatın önceden neta olması çok önemlidir. Yoksa gece karanlığında sakatlık yapılabilirdi. Halat yüke bindikten sonra " Gülümseyin çekiyoruz "dedik. Gece karanlığında gülümsemelerini çok görmedik ama sabahın ilk ışıklarındaki halleri böyleydi.
(https://i.hizliresim.com/2Jympv.jpg) (https://hizliresim.com/2Jympv)
Gece yedekte çekmeye başladıktan sonra biraz rahatladık , rüzgar ve dalga kolayımızaydı ama yedeklenecek mesafe o kadar uzun ki düzeneği sağlama almalıydık. Çünkü yedeklenen tekne sörfe kalkıp, halat sürekli karaman vuruyordu. Buda halata ve masall ın koç boynuzlarına aşırı yükleniyordu ve bu esnada düzeneği sancak kıç koç boynuzundan orta hatta taşımak üzere sapan yapmaya karar verdik. Bunu yedeklemeyi bozmadan yaptık. kasası tam ortaya gelecek şekilde bir halatı sancak ve iskele kıç koç boynuzlarına bağladık ve tam ortasına doblin izbarçoyla bir kasa yaptık. Bunu halatı koç boynuzlarına bağlamadan yaptık çünkü ortalayamazdık, sonrasın da her iki kolda aynı uzunlukta olduğu için eşit volta ederek bağladık. Bu bağlantıları Burak çok seri yaptı. Ayrıca yine vardevela , ıstralya, matafora gibi şeylerin dışından serbest hale getirerek, kimsetye ve hiçbirşeye çapariz vermeden boşa çıkarttık. ardından yedeklediğimiz halatı çok hızlı bir tornistan manevrası ile boşlayıp sapanın kasasına bağlayarak tekrar yüke bindirdik. Böylece çeken kayığı çok rahatlattık ve kahve zamanı geldi. Buyurun kahveleriniz oldu bir anda.
Bu arada telsizde ciddi bir trafiğimiz var. Kayıkları daha da rahatlatmak amacıyla Suat Kaptan'ın önerileri var. Biz Masall da bunların kritiğini yapıyoruz. Gerek Kri Kri deki mürettebatın o anki moral bozukluğu, gerekse karanlıkta bir sakatlı olabilir endişesi ile hazır yedekleme de sorunsuz gidiyorken sorun olmadıkça kurcalamayalım şeklinde telsizden dönüş yaptık. Bu arada bu tip zamanlarda telsizde konuşanların sakinliği de çok önemli. Örneğin Suat Kaptan öyle bir tonda konuşuyor ki telsizde sorunu unutuyorsunuz bir anda. Karşı tarafı rahatlatıyor bildiğiniz.
Havanın sabaha doğru biraz düşmesiyle hızımızda 2,5- 3 knot bandına oturdu. Kolayına cenovamızı da açtık . Motor yelken 3 knot bandında çekmeye başladık. Bu sırada nöbetleşe manuel dümen tutuyoruz. Bu yüzden Avara teknesinin bize rehberlik yapmasını istedik. Bu yüzden Avara zaman zaman sadece trinketle, zaman zaman cenova ile önümüzde hızını ve mesafeyi koruyarak rehber oldu. Biz onun pupa fenerine kerteriz alıp dümen tuttuk. Yedekleme esnasında pusula ile gitmek mümkün olamıyordu. Otopilot zaten sağlıklı olamazdı.Sabaha kadar çok sağlıklı bir seyir oldu. Ama yedeklenen teknede üzerinde kendi tahriğiyle yol olmadığı için herkesi deniz tutmaya başlamıştı. Sanırım bir Serkanı Tutmadı. Ben o tekne de olsaydım beni de fena tutabilirdi.
Hasta olurum beni deniz hiç tutmaz diyenlere , deniz bence herkesi tutar, ama kimisinin uykusunu getirir, kimisini sersemleştirir,başını ağrıtır, kimisini üşütür, kimisini de kusturur. Zaten tahrik olan seyirdeki tekne de deniz tutmazki adamı. Şöyle üzerinde yol olmayan bir kayıkta mazot ve ölü balık kokularının arasında sintineye ininde göreli bakalım.
-
Tüm yedekleme boyunca gopro kayıttaydı. Bu şekilde onlarca görüntü var. Kri Kri aynı hareketleri devamlı yapmış durmuş.
-
Midemde oluşan bir avuç asit dışında (stresten herhalde) beni de deniz tutmadı. Onu çıkarınca rahatladım. Tekne çok sallanmasına rağmen aşağıda uyuyabildim.
-
Ortadaki usturmaça, gelin-kaynana çekişmesine kurban gitmiş taze damat gibi olmuştur :-)
-
Off Öcal abi ya.. İkimizi de koç gibi deniz tuttu işte.. Erman ve Serkan'ı tutmadı..
Beni de bir kere deniz tuttu bir daha da tutmadı :):)
-
Kri Kri de oluşan problemin telsiz trafiği ufaktan başlamıştı. Bu sırada biz full arma yelken seyrine geçmiştik. Hava 19 esiyordu biraz da ölü denizlere ilave deniz kaldırmıştı. İşte tam o sırada küçük hüsamettin tarzı bir ifade ile ve trt spikeri edasıyla Sayın Böke'nin dokunaklı anonsu geldi. Bu trt spikeri yakıştırmasını kim yaptı hatırlamıyorum ama çok güzel oldu , tanımlamaya cuk oturdu. Yardım metni ise üzerinde çalışılmış gibiydi. " Değerli Heyamola Tekneleri, maalesef ki tüm çabalarımıza rağmen , Kri Kri 'de dümen hakimiyetimizi kaybetmiş bulunmaktayız." gibi bir şeydi . Bir sonraki gün tam metni hatırlıyordum ama şimdi üzerinden zaman geçti tam yazamamış olabilirim. Neyse efendim bizde herkes anonsu duydu ve Mustafa Abi Kri Kri nin üzerine dönmüştü bile. O sırada Bülent telsizden Kri Kri yi bizim yedekleyeceğimizi belirtti. Bu sırada küçük bir kritik yaptık kendi aramızda ve hemen hazırlığa başladık. Mustafa Abi hemen usturmaça önerdi. Bu arada Bülent'ten halat istedik. Kayığına çok hakim ve her şey var Allah için. Anında çıkarttı attı bir yedekleme halatı önümüze bu sırada Burak usturmaçayı hazırladı. Kri kri bayağı uzağımızdaydı fakat busırada rüzgarı geniş apaz alan Masall Mustafa abinin kumandasında koşa koşa gidiyor Kri Kri nin üzerine. o kadar hızlandı ki ne çabuk geldiğimizi anlamadık bile . Bütün 40 saatlik seyrin en hızlı koşusunu yaptı Masall. Halatı neta etmeden vardık Kri Kri ye.
Yapılan şuydu yedekleme halatının yedekleyen kayığa yakın tarafına bir usturmaçayı esnetici olarak kullanmaktı. Bu iş araba lastiği scoter lastiği gibi şeylerle daha kolay olabilir. Bizim için en kolay olanı usturmaça idi. Bunu Mustafa Abi de bende defalarca deneyimlemiştik. Nede olsa sezonda birer ikişer tane batan yüzen bir şeyler çekiyoruz. Hatta Mustafa Abi karadaki çekiciler gibi.Bu halat düzeneğini önce kendi kayığımıza bağladık ve bu bağlamada halatın kalomasını hiç çapariz olmadığını kontrol ederek vardevela ve ıstralyaların dışına taşıdık ve Kri Kriye atmaya hazır hale getirdik. Kri Kri ye atmak için bordalar gibi yanaşıp yanından geçerken el incesi atar gibi halatı atıp, pervaneye falan dolanmasın diye kalomasını kontrollü bir şekilde bıraktık. Bunun için halatın önceden neta olması çok önemlidir. Yoksa gece karanlığında sakatlık yapılabilirdi. Halat yüke bindikten sonra " Gülümseyin çekiyoruz "dedik. Gece karanlığında gülümsemelerini çok görmedik ama sabahın ilk ışıklarındaki halleri böyleydi.
(https://i.hizliresim.com/2Jympv.jpg) (https://hizliresim.com/2Jympv)
Bizim egede şöyle bir tabir vardır , menemen testisi gibi dizilmişler aynı öyle olmuşuz ;D ;D ;D
Gece yedekte çekmeye başladıktan sonra biraz rahatladık , rüzgar ve dalga kolayımızaydı ama yedeklenecek mesafe o kadar uzun ki düzeneği sağlama almalıydık. Çünkü yedeklenen tekne sörfe kalkıp, halat sürekli karaman vuruyordu. Buda halata ve masall ın koç boynuzlarına aşırı yükleniyordu ve bu esnada düzeneği sancak kıç koç boynuzundan orta hatta taşımak üzere sapan yapmaya karar verdik. Bunu yedeklemeyi bozmadan yaptık. kasası tam ortaya gelecek şekilde bir halatı sancak ve iskele kıç koç boynuzlarına bağladık ve tam ortasına doblin izbarçoyla bir kasa yaptık. Bunu halatı koç boynuzlarına bağlamadan yaptık çünkü ortalayamazdık, sonrasın da her iki kolda aynı uzunlukta olduğu için eşit volta ederek bağladık. Bu bağlantıları Burak çok seri yaptı. Ayrıca yine vardevela , ıstralya, matafora gibi şeylerin dışından serbest hale getirerek, kimsetye ve hiçbirşeye çapariz vermeden boşa çıkarttık. ardından yedeklediğimiz halatı çok hızlı bir tornistan manevrası ile boşlayıp sapanın kasasına bağlayarak tekrar yüke bindirdik. Böylece çeken kayığı çok rahatlattık ve kahve zamanı geldi. Buyurun kahveleriniz oldu bir anda.
Bu arada telsizde ciddi bir trafiğimiz var. Kayıkları daha da rahatlatmak amacıyla Suat Kaptan'ın önerileri var. Biz Masall da bunların kritiğini yapıyoruz. Gerek Kri Kri deki mürettebatın o anki moral bozukluğu, gerekse karanlıkta bir sakatlı olabilir endişesi ile hazır yedekleme de sorunsuz gidiyorken sorun olmadıkça kurcalamayalım şeklinde telsizden dönüş yaptık. Bu arada bu tip zamanlarda telsizde konuşanların sakinliği de çok önemli. Örneğin Suat Kaptan öyle bir tonda konuşuyor ki telsizde sorunu unutuyorsunuz bir anda. Karşı tarafı rahatlatıyor bildiğiniz.
Havanın sabaha doğru biraz düşmesiyle hızımızda 2,5- 3 knot bandına oturdu. Kolayına cenovamızı da açtık . Motor yelken 3 knot bandında çekmeye başladık. Bu sırada nöbetleşe manuel dümen tutuyoruz. Bu yüzden Avara teknesinin bize rehberlik yapmasını istedik. Bu yüzden Avara zaman zaman sadece trinketle, zaman zaman cenova ile önümüzde hızını ve mesafeyi koruyarak rehber oldu. Biz onun pupa fenerine kerteriz alıp dümen tuttuk. Yedekleme esnasında pusula ile gitmek mümkün olamıyordu. Otopilot zaten sağlıklı olamazdı.Sabaha kadar çok sağlıklı bir seyir oldu. Ama yedeklenen teknede üzerinde kendi tahriğiyle yol olmadığı için herkesi deniz tutmaya başlamıştı. Sanırım bir Serkanı Tutmadı. Ben o tekne de olsaydım beni de fena tutabilirdi.
Hasta olurum beni deniz hiç tutmaz diyenlere , deniz bence herkesi tutar, ama kimisinin uykusunu getirir, kimisini sersemleştirir,başını ağrıtır, kimisini üşütür, kimisini de kusturur. Zaten tahrik olan seyirdeki tekne de deniz tutmazki adamı. Şöyle üzerinde yol olmayan bir kayıkta mazot ve ölü balık kokularının arasında sintineye ininde göreli bakalım.
Deniz tutması yorumuna katılmamak elde , evet istifra etmemiş olabilirim yalnız koca gün bastığım zemin oynayıp durdu ;D ;D.
Tekrardan ders niteliğindeki yedekleme için teşekkürler , bütün masal ve avara ekibinin ellerine sağlık. Tabi Deniz reisin bizi botla yedekleyip çekmesi ayrı bir ders konusu , ona da ayrıca teşekkürler.
-
Off Öcal abi ya.. İkimizi de koç gibi deniz tuttu işte.. Erman ve Serkan'ı tutmadı..
Beni de bir kere deniz tuttu bir daha da tutmadı :):)
Yediğin yağlı bir yemeğin oluşturduğu mide asidi ya da stres ten olan şey deniz tutması değildir. Karada da oluyor o.
Deniz bir kere tuttumu uzun süre, bazan 3 güne kadar devam eder.
Doktorlarımız daha iyi izah eder belki.
-
Filotilla seyirlerinde seyir düzeni ile ilgili ben de kendi deneyimlerimden yola çıkarak, ip şeklinde bir hat üzerinde teknelerin birbirini takip etmesinin sakıncaları olduğunu söylemek isterim. Bu sakınca teknelerin uzun seyir esnasında çarpışma riski oluşturmasıdır.
Kişisel düşüncem turnaların uçtuğu düzene benzer ( > ) şekilde seyir yapılması en doğrusudur.
-
Off Öcal abi ya.. İkimizi de koç gibi deniz tuttu işte.. Erman ve Serkan'ı tutmadı..
Beni de bir kere deniz tuttu bir daha da tutmadı :):)
Yediğin yağlı bir yemeğin oluşturduğu mide asidi ya da stres ten olan şey deniz tutması değildir. Karada da oluyor o.
Deniz bir kere tuttumu uzun süre, bazan 3 güne kadar devam eder.
Doktorlarımız daha iyi izah eder belki.
Ya abi deniz başka nasıl tutar ki? Yok mide asidiymiş bilmem neymiş. On bir sene denizde çalıştım beni hep deniz tuttu hala da tutar ve deniz tutacağı havayı ve ortamı da önceden tahmin ederim, ona göre yer içerim. Bundan da hiç gocunmam. Beni deniz tutmadı diyenler için ise şunu söylemeliyim daha deniz tutacak ortam karşılarına çıkmamıştır. Geçen gün koca bir gemide zabit olan yeğenimi Biskay da bir deniz tutmuş , kızarmış ekmek yemekten kendine gelememiş çocuk. Adam hayatını kaptanlık yaparak kazanıyor.Tutmasa onu tutmaz.
-
Kri Kri de oluşan problemin telsiz trafiği ufaktan başlamıştı. Bu sırada biz full arma yelken seyrine geçmiştik. Hava 19 esiyordu biraz da ölü denizlere ilave deniz kaldırmıştı. İşte tam o sırada küçük hüsamettin tarzı bir ifade ile ve trt spikeri edasıyla Sayın Böke'nin dokunaklı anonsu geldi. Bu trt spikeri yakıştırmasını kim yaptı hatırlamıyorum ama çok güzel oldu , tanımlamaya cuk oturdu. Yardım metni ise üzerinde çalışılmış gibiydi. " Değerli Heyamola Tekneleri, maalesef ki tüm çabalarımıza rağmen , Kri Kri 'de dümen hakimiyetimizi kaybetmiş bulunmaktayız." gibi bir şeydi . Bir sonraki gün tam metni hatırlıyordum ama şimdi üzerinden zaman geçti tam yazamamış olabilirim. Neyse efendim bizde herkes anonsu duydu ve Mustafa Abi Kri Kri nin üzerine dönmüştü bile. O sırada Bülent telsizden Kri Kri yi bizim yedekleyeceğimizi belirtti. Bu sırada küçük bir kritik yaptık kendi aramızda ve hemen hazırlığa başladık. Mustafa Abi hemen usturmaça önerdi. Bu arada Bülent'ten halat istedik. Kayığına çok hakim ve her şey var Allah için. Anında çıkarttı attı bir yedekleme halatı önümüze bu sırada Burak usturmaçayı hazırladı. Kri kri bayağı uzağımızdaydı fakat busırada rüzgarı geniş apaz alan Masall Mustafa abinin kumandasında koşa koşa gidiyor Kri Kri nin üzerine. o kadar hızlandı ki ne çabuk geldiğimizi anlamadık bile . Bütün 40 saatlik seyrin en hızlı koşusunu yaptı Masall. Halatı neta etmeden vardık Kri Kri ye.
Yapılan şuydu yedekleme halatının yedekleyen kayığa yakın tarafına bir usturmaçayı esnetici olarak kullanmaktı. Bu iş araba lastiği scoter lastiği gibi şeylerle daha kolay olabilir. Bizim için en kolay olanı usturmaça idi. Bunu Mustafa Abi de bende defalarca deneyimlemiştik. Nede olsa sezonda birer ikişer tane batan yüzen bir şeyler çekiyoruz. Hatta Mustafa Abi karadaki çekiciler gibi.Bu halat düzeneğini önce kendi kayığımıza bağladık ve bu bağlamada halatın kalomasını hiç çapariz olmadığını kontrol ederek vardevela ve ıstralyaların dışına taşıdık ve Kri Kriye atmaya hazır hale getirdik. Kri Kri ye atmak için bordalar gibi yanaşıp yanından geçerken el incesi atar gibi halatı atıp, pervaneye falan dolanmasın diye kalomasını kontrollü bir şekilde bıraktık. Bunun için halatın önceden neta olması çok önemlidir. Yoksa gece karanlığında sakatlık yapılabilirdi. Halat yüke bindikten sonra " Gülümseyin çekiyoruz "dedik. Gece karanlığında gülümsemelerini çok görmedik ama sabahın ilk ışıklarındaki halleri böyleydi.
(https://i.hizliresim.com/2Jympv.jpg) (https://hizliresim.com/2Jympv)
Bizim egede şöyle bir tabir vardır , menemen testisi gibi dizilmişler aynı öyle olmuşuz ;D ;D ;D
Gece yedekte çekmeye başladıktan sonra biraz rahatladık , rüzgar ve dalga kolayımızaydı ama yedeklenecek mesafe o kadar uzun ki düzeneği sağlama almalıydık. Çünkü yedeklenen tekne sörfe kalkıp, halat sürekli karaman vuruyordu. Buda halata ve masall ın koç boynuzlarına aşırı yükleniyordu ve bu esnada düzeneği sancak kıç koç boynuzundan orta hatta taşımak üzere sapan yapmaya karar verdik. Bunu yedeklemeyi bozmadan yaptık. kasası tam ortaya gelecek şekilde bir halatı sancak ve iskele kıç koç boynuzlarına bağladık ve tam ortasına doblin izbarçoyla bir kasa yaptık. Bunu halatı koç boynuzlarına bağlamadan yaptık çünkü ortalayamazdık, sonrasın da her iki kolda aynı uzunlukta olduğu için eşit volta ederek bağladık. Bu bağlantıları Burak çok seri yaptı. Ayrıca yine vardevela , ıstralya, matafora gibi şeylerin dışından serbest hale getirerek, kimsetye ve hiçbirşeye çapariz vermeden boşa çıkarttık. ardından yedeklediğimiz halatı çok hızlı bir tornistan manevrası ile boşlayıp sapanın kasasına bağlayarak tekrar yüke bindirdik. Böylece çeken kayığı çok rahatlattık ve kahve zamanı geldi. Buyurun kahveleriniz oldu bir anda.
Bu arada telsizde ciddi bir trafiğimiz var. Kayıkları daha da rahatlatmak amacıyla Suat Kaptan'ın önerileri var. Biz Masall da bunların kritiğini yapıyoruz. Gerek Kri Kri deki mürettebatın o anki moral bozukluğu, gerekse karanlıkta bir sakatlı olabilir endişesi ile hazır yedekleme de sorunsuz gidiyorken sorun olmadıkça kurcalamayalım şeklinde telsizden dönüş yaptık. Bu arada bu tip zamanlarda telsizde konuşanların sakinliği de çok önemli. Örneğin Suat Kaptan öyle bir tonda konuşuyor ki telsizde sorunu unutuyorsunuz bir anda. Karşı tarafı rahatlatıyor bildiğiniz.
Havanın sabaha doğru biraz düşmesiyle hızımızda 2,5- 3 knot bandına oturdu. Kolayına cenovamızı da açtık . Motor yelken 3 knot bandında çekmeye başladık. Bu sırada nöbetleşe manuel dümen tutuyoruz. Bu yüzden Avara teknesinin bize rehberlik yapmasını istedik. Bu yüzden Avara zaman zaman sadece trinketle, zaman zaman cenova ile önümüzde hızını ve mesafeyi koruyarak rehber oldu. Biz onun pupa fenerine kerteriz alıp dümen tuttuk. Yedekleme esnasında pusula ile gitmek mümkün olamıyordu. Otopilot zaten sağlıklı olamazdı.Sabaha kadar çok sağlıklı bir seyir oldu. Ama yedeklenen teknede üzerinde kendi tahriğiyle yol olmadığı için herkesi deniz tutmaya başlamıştı. Sanırım bir Serkanı Tutmadı. Ben o tekne de olsaydım beni de fena tutabilirdi.
Hasta olurum beni deniz hiç tutmaz diyenlere , deniz bence herkesi tutar, ama kimisinin uykusunu getirir, kimisini sersemleştirir,başını ağrıtır, kimisini üşütür, kimisini de kusturur. Zaten tahrik olan seyirdeki tekne de deniz tutmazki adamı. Şöyle üzerinde yol olmayan bir kayıkta mazot ve ölü balık kokularının arasında sintineye ininde göreli bakalım.
Deniz tutması yorumuna katılmamak elde değil , evet istifra etmemiş olabilirim yalnız koca gün bastığım zemin oynayıp durdu ;D ;D.
Tekrardan ders niteliğindeki yedekleme için teşekkürler , bütün masal ve avara ekibinin ellerine sağlık. Tabi Deniz reisin bizi botla yedekleyip çekmesi ayrı bir ders konusu , ona da ayrıca teşekkürler.
*Sonradan okuyunca fark ettim eksik yazmışım , eksik yeri kırmız ile tekrar yazdım , yanlış anlaşılmaya sebeb olmasın.
-
Benim dikkatimi Kri Kri'nin bu kadar çok iskele-sancak yapması çekti. Bu hareketleri ben sadece dümen palasını düşürmüş bir tekneyi yedeklediğimde görmüştüm. Pala yerinde ve omurga hattında sabitlendiğine göre, sebebi ne olabilir?
-
Benim dikkatimi Kri Kri'nin bu kadar çok iskele-sancak yapması çekti. Bu hareketleri ben sadece dümen palasını düşürmüş bir tekneyi yedeklediğimde görmüştüm. Pala yerinde ve omurga hattında sabitlendiğine göre, sebebi ne olabilir?
Rüzgar ve dalga kolayınaydı abi. Çok sık dalgaya biniyor ve sörfe kalkıyordu. Bu tip durumlarda çekilen kayığın çeken teknenin yanına geldiği durumlar bile oluyor. Allah'tan güneş doğunca hava yumuşadı da biraz rahatladık.
-
Off Öcal abi ya.. İkimizi de koç gibi deniz tuttu işte.. Erman ve Serkan'ı tutmadı..
Beni de bir kere deniz tuttu bir daha da tutmadı :):)
Yediğin yağlı bir yemeğin oluşturduğu mide asidi ya da stres ten olan şey deniz tutması değildir. Karada da oluyor o.
Deniz bir kere tuttumu uzun süre, bazan 3 güne kadar devam eder.
Doktorlarımız daha iyi izah eder belki.
Ya abi deniz başka nasıl tutar ki? Yok mide asidiymiş bilmem neymiş. On bir sene denizde çalıştım beni hep deniz tuttu hala da tutar ve deniz tutacağı havayı ve ortamı da önceden tahmin ederim, ona göre yer içerim. Bundan da hiç gocunmam. Beni deniz tutmadı diyenler için ise şunu söylemeliyim daha deniz tutacak ortam karşılarına çıkmamıştır. Geçen gün koca bir gemide zabit olan yeğenimi Biskay da bir deniz tutmuş , kızarmış ekmek yemekten kendine gelememiş çocuk. Adam hayatını kaptanlık yaparak kazanıyor.Tutmasa onu tutmaz.
Beni Mustafa Ertör reisin teknesinde tutan şey deniz tutması idi Ahmet cim. Yani kimse üzülmesin beni de herkesi de deniz tutar , insani bir şey.
Kızarmış ekmek de yemedim sonrasında , mumbar yedim. :)
Benim anlattığım şey forum muhabbeti değil ,bir yerlerden okuduğum bilgi, o yüzden doktorlarımız anlatsın dedim. ?0-?
-
Beni deniz tutacağını hissettiğimde tuzlu fıstık yiyorum.Siz ne yapıyor sunuz?
-
Tuzlu birşeyler, (fıstık, kraker vs...)
Zencefil çayı (Toz yada taze farketmiyor)
Bir de beni denizden çok kara tutuyor. Denizde bulantı çok ender oluyor, genelde hafif bir sersemlik ama tekneden inince, yer resmen altımdan kayıyor.
-
Teknem de bon bon şekeri var, bir tane ağzıma atıyorum ve emiyorum hemen kesiyor.
Bir kez deniz tutarsa çok uzun sürüyor , serseme çeviriyor beni.
-
Beni deniz tutacağını hissettiğimde tuzlu fıstık yiyorum.Siz ne yapıyor sunuz?
Eyüp Oğan Vişne'nin alınış hikâyesine eşinin deniz tutmasına karşı leblebi yediğini yazmıştı, denemedim, bilmiyorum.
Orhan Barut, ağzına bir parça zencefil attığını yazmıştı, denedim. Hem zencefil hem de zencefilli şekerle. İkisinde de palpa liman havada midem bulandı :-[
Bana en iyi gelen, aşırıya kaçmamak kaydıyla bira(buzdolabından... soğuk... 8)) Yanında tuzlu fıstık olursa dadından yinmez ://
-
Birayı ben de duydum..
Bu arada kokpitte beni de deniz zor tutar, ama dalgalı denizde bir kere tuvalete girdim; haliyle çok iyi tuttu. :) Bir bira !O__ ve ufuk çizgisi izleme seansı derken yarım saat olmadan geçti.
******
Bu arada bildiğim deniz tutma sebebi:
Göz görerek algıladığı zemin bilgilerini beyine gönderir, kulaktaki denge mekanizması da aynı şekilde beyine ilgili bilgileri gönderir. Beyin iki veriyi de eşit eşiklerde algılarsa sıkıntı yok.
Lakin; göz özellikle kamarada sabit görüntü alıp, sabit görüntü bilgisi gönderimi yaparsa ama aynı zamanda kulak sallantıdan dolayı "sallanıyorum" mesajını beyine gönderirse, beyin iki veri arasında tutarsızlığı görerek birşeylerin olması gerektiğinden ters gittiğini yorumlar.
Ve bunu bir zehirlenmeden dolayı yaşama ihtimaline karşı, bedeni korumak için midede bulunanları dışarı çıkarmaya, insanı kusturmaya çalışır ve bizler midemizin bulandığını düşünürüz. Aslında bizi koruyan bir mekanizmadan dolayı bu sıkıntıları yaşarız.
Not: Bir süre sonra beyin bu veriler farklı gelse bile normal olarak algılamaya başlayabilir, deniz tutmama durumu oluşabilir. insansan insana değişir tabi. Bu sefer de karaya çıkınca beyin yine alıştığından farklı verileri alınca bu sefer "kara tutması" yaşanabilir. ;)
-
Uzun yola çıkanların , özellikle pupa rüzgarla Atlantik geçişinde denize alışmalarının üç gün e varan sürelerde sürdüğünü ve sabretmeleri gerektiğini okumuştum bir yerlerde.
-
Bira...
-
Deniz tutanı, dümene geçirtip, bir rota belirleyip, tekne kullandırıyorum ben
-
Deniz tutanı, dümene geçirtip, bir rota belirleyip, tekne kullandırıyorum ben
Benim büyük oğlumda da aynı şekilde çözüm üretiyoruz. Bu yüzden sağlam dümenci oldu çocuk :). Beni deniz bir kere tutmaya başladı mı çok çözümü yok mutlaka sonuca varıyoruz. Ekmek içi yada leblebi kuru üzüm falan yiyerek toparlamaya çalışıyorum. Ama küçük oğlum her havada sintine de bile durabiliyor hatta hiç gözünü ayırmadan tablet mablet oynayabiliyor, içerde 2 dakika bile duramadığımız havalarda içerden çıkmayabiliyor. Ben de bu durumu anlayamıyorum.
-
Deniz tutanı, dümene geçirtip, bir rota belirleyip, tekne kullandırıyorum ben
Benim büyük oğlumda da aynı şekilde çözüm üretiyoruz. Bu yüzden sağlam dümenci oldu çocuk :). Beni deniz bir kere tutmaya başladı mı çok çözümü yok mutlaka sonuca varıyoruz. Ekmek içi yada leblebi kuru üzüm falan yiyerek toparlamaya çalışıyorum. Ama küçük oğlum her havada sintine de bile durabiliyor hatta hiç gözünü ayırmadan tablet mablet oynayabiliyor, içerde 2 dakika bile duramadığımız havalarda içerden çıkmayabiliyor. Ben de bu durumu anlayamıyorum.
Ahmet reisim ,
Bende de aynı durum var esasında çok zor deniz tutardı beni , en son seyirimizde ne zaman karaya ayak bastım bütün zemin ayağım altından kaymaya başladı ;D ;D. Kendi kendime dedim demek ki deniz tutuyormuş :)
-
Ahmet reisim ,
Bende de aynı durum var esasında çok zor deniz tutardı beni , en son seyirimizde ne zaman karaya ayak bastım bütün zemin ayağım altından kaymaya başladı ;D ;D. Kendi kendime dedim demek ki deniz tutuyormuş :)
Aslında bu durumda bir nevi deniz tutması, bazen ileri derece baş ağrısı da yapabiliyor. Şimdi sizin bulunduğunuz tekne bir anlamda başıboş gibiydi. Yani tekne kendi hareketlerini kendi tahriğiyle kontrol edemiyordu. Bu nedenle Öcal Abinin dediği gibi mide asidi falan değil yani bildiğin deniz tutması. Zaten o teknede benim diyen adamı deniz tutmama ihtimali yok ki. Birde mide asidi yerine mide alkolü faktörü var. Tamam seyirde kimse içmiyor ama seyir öncesi ne bulursa içilirse de değişen bir şey yok. Buda çok önemli bir etken, hem deniz tutması hemde seyir güvenliği açısından.
-
Ahmet reisim ,
Bende de aynı durum var esasında çok zor deniz tutardı beni , en son seyirimizde ne zaman karaya ayak bastım bütün zemin ayağım altından kaymaya başladı ;D ;D. Kendi kendime dedim demek ki deniz tutuyormuş :)
Sorunumuz aynı ama tutan deniz değil, kara :)
-
Seyirde ve seyir öncesi kesinlikle mayalı hamur işleri ve soğanlı yemekten kaçınırım.. Tuzlu yiyecekler hakikaten mideyi bastırıyor. Tuzlu fıstık da bu nedenle çok işe yarıyor. Yine bu nedenle tuzlu peynirli krakeri tercih ederim.. Kendi içimde şöyle bir tespitim var, omuzumdan aşağı gövdemi teknenin sallantısına bırakıp dans eder gibi bir ritimde buluştuğumu düşünüyorum ve bu çok hoşuma gidiyor.. Şu ana kadar bir defa deniz tuttu beni onu da ben anlamadım.. Bütün gece balıkçı dostlarla ağ çektik. Ağdan süzülen sulardan bel ve karın bölgem ıslandı. Kış günü bayağı bir üşümüştüm. Molada çay içtikten sonra istifra ettim. Ben üşüttüğümü düşünüyordum ama seni deniz tuttu dediler...
Bana bu iş biraz da psikolojik gibi geliyor..Bunu ilk eşimde gözlemledim. Aramızdan örnek vermem gerekse, mesela Ersin ve Öcal reislerin arızanın ve devamındaki gerginlikle deniz tuttuğunu düşündüm. Sadece sallantı olsa gece boyu devam edebilirdi. Yine, Bülent abi seyir başında deniz tutmasını engellemek için içtiği biraya ilerleyen saatlerde ihtiyaç duymuyor. Yanılıyor olabilirim ama seyre çıkmadan önceki tatlı stres buna neden olabilir...
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Deniz tutanlar , tutmayanlar, tuttuğunu anlamayanlar , deniz yerine karayı tutanlar, denize düşmesin diye birbirini tutanlar, dümen tutanlar vs. işte hep birlikte Karpaz Marina nın önlerine vardık. Sonrasında daha önce diğer reislerin tarif ettiği görüntüsüyle Deniz Kaptan bizi karşıladı. Uçakta izlediğimiz THY reklamında Morgan Freman vardı , uçağın her koltuğunda o oturuyordu. Deniz Kaptan da aynı öyleydi. Bizle kendisi özel olarak o ilgilendi. Palamar botunda kendisi, pontonda halat alan kendisi, ön büroda transitlogları düzenleyen kendisi, akaryakıt istasyonunda kendisi. Bir an aynı adamdan bir kaç tanemi var diye düşünesi geliyor insanın. Fakat inanılmaz bir incelik göstererek her yerde bizimle inanılmaz ilgilendi. Bir kez daha çok teşekkürler kendisine, iyi ki varsın ve seni tanıyoruz Deniz Kaptan.
Deniz Kaptanın bizleri karşılama anı;
(https://i.hizliresim.com/3ENmBj.jpg) (https://hizliresim.com/3ENmBj)
Bu esnada yedeklediğimiz kayıktan kurtulan bizim ekip yelkenleri yeniden saralım ayağına , bastılar yelkenleri marina önünde;
(https://i.hizliresim.com/BLEq0v.jpg) (https://hizliresim.com/BLEq0v)
oralarda bir iki tur attıktan sonra marinaya bağlandık.
(https://i.hizliresim.com/4aDEqL.jpg) (https://hizliresim.com/4aDEqL)
Yolculuk sersemliğini atar atmaz Hemingway'de hep birlikte kahvaltıya oturduk. Çok keyifliydi be.
(https://i.hizliresim.com/p6jrZJ.jpg) (https://hizliresim.com/p6jrZJ)
Ardından pontonda Flama Törenimiz
Tasarımını Serdar Reisin ve imalatını Oktay Reisin yaptığı muhteşem flamalarımız mülki erkanında katıldığı törenle gurcatalara çekildi. Bu vesile ile Serdar ve Oktay Reislere bir kez daha çok teşekkürler.
(https://i.hizliresim.com/NZ3zrX.jpg) (https://hizliresim.com/NZ3zrX)
Ardından Grubun bir kısmı Aydın Abiyle birlikte dümen tamiratına giriştiler. Bizlerde akşam yemeğine kadar dinlenmek üzere , Deniz Kaptanın bizim için rezervasyon yaptırdığı motele gitmek üzere yola koyulduk.
Moteldeki halimiz şu şekilde;
(https://i.hizliresim.com/qG350W.jpg) (https://hizliresim.com/qG350W)
Biraz motelden bahsetmek gerekirse aile olarak kalmak üzere tasarlanmış beş tane bağımsız bölüm halinde bahçe içindeki odalardan oluşan şirin mi şirin bir yer. Sabah kahvaltısı mükemmeldi. ayrıca işletmecisi ailenin tüm fertleri motelde bulunduğumuz süre boyunca çay ve kahve servisinden erinmediler.
Gece tekrar bir servis minübüsüyle, yemek için organize edilen restaurana geldik, balıkları bizimkiler özel olarak seçmişler. Öyle derin muhabbet oldu ki uzun zamandır bu kadar gülmemiştik.
(https://i.hizliresim.com/RnXW2R.jpg) (https://hizliresim.com/RnXW2R)
(https://i.hizliresim.com/bBjnzZ.jpg) (https://hizliresim.com/bBjnzZ)
Yemekten sonra yine minübüsle motelimize döndük. Bir kısmımız uyudu bir kısmımız ilerleyen saatlere kadar sohbete devam etti.
(https://i.hizliresim.com/kOAqqJ.jpg) (https://hizliresim.com/kOAqqJ)
-
Ahmet reisim ,
Gerçekten ben de uzun süredir bu kadar gülüp eğlenmemiştim. Tadı damağımda kaldı :)
-
Ne kadar profesyonel bir YATAY video çekimi.
Asıl ben teşekkür ediyorum geldiğiniz için, tüm marina çalışanları için çok keyifli bir karşılama oldu.
Hep gelin!
-
O kadar hoşumuza gitti ki bu seyir, hala dönemedik Kıbrıs'tan. Dönüş seyrini yazmak bile işimize gelmiyor.
Neyse efendim, son gün öğlene kadar motelde sonrasında marina da sohbet muhabbet devam ettik. İçimizden dönmek gelmiyor ya ,uzattıkça uzattık. Akşam saat 10 oldu istemeye istemeye yakıt iskelesine yanaştık. İlk önce Avara yanaştı, sonrasında Masal ve son olarak ta Kri Kri yanaştı. Kri kri bordası alçak olduğu için , yakıt iskelesinden inip binebilmek çok zahmetli. O sırada yakıt iskelesinde mülki erkan ile vedalaşma merasimi var. Eş zamanlı Böke Kri Kri ye inmeye çalışıyor ve öyle bir iniş pardon atlayış gerçekleştiriyor ki; bırakın yere çömelerek gülmeyi, yere yatarak gülüyoruz. Tabi çoğunluk görmedi sadece sesi duydu, fakat biz olayı gören mutlu azınlık olarak yerlere yattık. Kasıklarımıza ağrılar girdi. Şimdi efendim bu Ersin Abimiz cüssesine göre acayip atletik bir adam, atom karımcanın biraz gürbüz olanı. Şimdi o kayıktan iskeleye nasıl çıktı bilmiyoruz ama, iniş muhteşemdi. Tramblemden suya atlayan yüzücü edasıyla bir gerildi, hafif vücudu esneterek, çevredekilerin bu adam ne yapıyor bakışları arasında, Kri Kri nin kemere hattına doğru bildiğiniz balıklama atladı. Önce Öcal Abinin üstüne mi atlıyor diye düşündüm baktım Öcal Abi iskele de. ;D Neyse kafa üstü atladı, kollar önde yüz ileriye bakıyor ,vücut ve ayaklar havada. Önce eller kamaranın kasarasına temas etti ve elleriyle kendini hızlıca geri itti. eşzamanlı olarak bacakları vücuta doğru çekerek bir atlama beygiri sporcusu edasıyla güverteye çift ayak üstü indi. Kayık acayip sağlammış, bacaklar içeriye geçmedi. Bunu gören Burak ve ben bir gözgöze geldik, sonrasında koptuk zaten.
O sırada Masall'ın pupa feneri su koyverdi, sonrasında Mustafa tamire çalıştı, ama olmadı, vakit kaybetmemek adına Burak ledli kafa lambasından pupa feneri yaptı ve hemen yola çıktık. Sonrasında Bülent daha güçlü bir fenerle onu değiştirdi. Limandan çıkar çıkmaz ana yelkeni bastık. Kuzey batıdan rotamıza kolayına bir rüzgar yakaladık. Çok yüksek değil ama yelkenleri çalıştırıyor. önce balon basmayı düşündük sonra Burak Cenovayı basmayı uygun gördü. Masall da büyükçe bir cenova var. Bu sırada sürekli haberleşiyor ve seyir kombinasyonumuzu birbirimize aktarıyoruz. Avara koca bir balon bastı ve sabaha kadar balonla seyir yaptı. Bir müddet sonra rüzgar biraz daha oturdu ve makinalar stop. 4- 4,5 knot arası süratlerle sabaha kadar ilerledik. Rüzgar biraz yavaşlayınca motor takviyesi yapıyoruz. Bir ara Mustafa Abi, Burak ve Mustafa Mert gitti yattı. Bülent ile birlikte havuzluktayız. Ben iskele tarafta sırtımı kamaraya yaslamış vaziyette arkaya bakarak uyukluyorum. Bundan da çok keyif alırım nasıl uykuysa her şeyi duyar ve farkında olurum. Diğar tarafta ise Bülent oturmuş ön tarafa bakıyor. ara ara laflıyoruz ama genelde sessizlik hakim. Bir ara Bülent'ten bir ses duyuyorum ve efendim diyorum. Yok bir şey demedim diyor. Aradan bir müddet geçtikten sonra tekrar duyuyorum ve tekrar efendim diyorum. Yine bir şey demedim diyor. Bende Allah Allah diyorum acaba içeri Burağamı seslendi yada telefonlamı konuşuyor diye düşünüyorum. Aynı şey tekrar olunca , e yeter ama artık diyorum kendimce, noldu abi diyorum ve tarihi cevap geliyor sıkı durunuz efendim. Adam teknesiyle konuşuyormuş, evet Masall ile konuşuyormuş meğersem. Yani beni duyduklarım gerçekmiş. sonrasında Burak geldi havuzluğa ve beni kovaladı git yat diye bende fırsattan istifade tumba yatak, bir güzel uyumuşum kahvaltıya kadar.
-
Öğleden sonra sırasıyla Kri Kri, Avara ve Masal Mersin Marinaya sorunsuz bağlandık. Başladık tekrar sohbet muhabbete. Sonrasında gümrük polis falan derken akşam 18:30 da servis minübüsü geldi ve bizleri Adana'ya hızlı bir tempoda yetiştirdi. Bazılarımızın uçağı akşam sekizdeydi çünkü.
Bir kısmımız uçaklarına zar zor yetişti, hatta bazılarımız kaçırmak için çaba sarfetti ve sona kalan bizler tekrar yemeğe oturduk. Oysa Mersin Marinada da gümrük ve polis beklerken tantuni yemiştik. Burada kimse karnımız tok desek te anlamıyor.
(https://i.hizliresim.com/gO5203.jpg) (https://hizliresim.com/gO5203)
Bu keyifli ve eğitici seyir için herkese çok teşekkürler , tekrarlarını hep birlikte sağlıkla yeniden yapabilmek dileğiyle, Selametle.
-
Eh, dile düşürdün beni Ahmet :)
-
Ah.. sabahın bu saatinde güldürdün beni .. Allah ta seni güldürsün.. Mükemmel anlatım.. :)xx :)xx
-
;D ;D ;D
Sabah sabah çok güldüm valla.
Eline sağlık, çoook tatlı anlatmışsın.
-
Yalnız değilsin Bülent, anlayamaz onlar :)
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Valla komik olan ne anlamadım ?0-?
Ben de konuşurum zaman zaman kayığımla. Hele de uzun, yalnız seyirlerde ::)
-
İltifat ederim, küfrederim, yalvarırım, gururla okşarım, kavga bile ederim. :) 8)
-
Eh, dile düşürdün beni Ahmet :)
Adana'ya iki kez geldim hayatımda, ikisi de senin için di.... ;)
-
Eh, dile düşürdün beni Ahmet :)
Utandırmayın. Var olun
Adana'ya iki kez geldim hayatımda, ikisi de senin için di.... ;)
-
Bülent Reis dışında herkes yazdı anılarını...
Ben ilginç bir anlatım bekliyorum Bülent Reis'ten.
-
Harika bir gezi olmuş. Sevgili Ahmet de karşımda anlatıyor da dinliyormuşum gibi hissettiren bir tarzda yazmış.
Hepsi gözümün önünde enstantenelerin. Resimlere bakınca bayağı bir kadro görüyorum. Biz gelmeyenler için bir liste de ilave edebilirmisiniz acaba?
Bir de şu MOB meselesi pek bir kısa geçti. Marinada suya düşme hikayesi gibi anladım doğru mu? ;D
Ve sağolun hepsini bir çırpıda okudum. Gelmiş kadar olmasa da bayağı yaşadım sizinle keyfi. Ve keyifsiz günüm şu anda pek bir hoş oldu yazdıklarınızı okuduktan sonra. :)xx :)
-
Çok güzel bir yazı dizisi olmuş..
Yalnız değilsin Bülent Korsan. :)
Aynısını eşimle seyirlerde de yaşıyoruz. "Ne dedin?"; "yok birşey demedim" konuşmasını iki tur yaptıktan sonra "sen deli misin?" demişti bana. O gün bugündür artık eşim de, kızımla (tekne) konuşmalarımıza dahil oluyor. Birlikte muhabbet ediyoruz. :D
-
Valla komik olan ne anlamadım ?0-?
Ben de konuşurum zaman zaman kayığımla. Hele de uzun, yalnız seyirlerde ::)
Ben kayıkla falan konuşmam, genelde konuşacak çok vaktim de olmaz. Kayıkla kızakla falan konuşmamak için denize yalnız çıkmamaya gayret ederim. Eğer kayıkla bir gün konuşmaya başlarsam, yandınız o zaman, muhtemelen o kayıkta son kayığım olur.
-
Komik olan, en azından benim güldüğüm, Ersin'in tekneye binme sahnesini, Ahmet'in çok hoş anlatması. Gözümde canlanınca ister istemez gülüyor insan.
Hele "Öcal abinin üstüne mi atlıyor..." kısmı. ;D
Yoksa, tekneyle konuşma kısmı, zaten normal. Anormal olan konuşmamak ;)
-
Komik olan, en azından benim güldüğüm, Ersin'in tekneye binme sahnesini, Ahmet'in çok hoş anlatması. Gözümde canlanınca ister istemez gülüyor insan.
Hele "Öcal abinin üstüne mi atlıyor..." kısmı. ;D
Abi bu eyleme tekneye binmek demesek ;D
-
Komik olan, en azından benim güldüğüm, Ersin'in tekneye binme sahnesini, Ahmet'in çok hoş anlatması. Gözümde canlanınca ister istemez gülüyor insan.
Hele "Öcal abinin üstüne mi atlıyor..." kısmı. ;D
Abi bu eyleme tekneye binmek demesek ;D
;D ;D ;D ;D ;D
Gel de gülme işte.
-
Komik olan, en azından benim güldüğüm, Ersin'in tekneye binme sahnesini, Ahmet'in çok hoş anlatması. Gözümde canlanınca ister istemez gülüyor insan.
Hele "Öcal abinin üstüne mi atlıyor..." kısmı. ;D
Abi bu eyleme tekneye binmek demesek ;D
;D ;D ;D Ahmet reis çok yaşa , o an gözümde canlandı tekrar .
-
Valla ben de çok gülüyorum.. Ahmet ve Burak kırize girdilerdi resmen.. Katıla katıla gülüyorlardı.. :)
-
Bülent Reis dışında herkes yazdı anılarını...
Ben ilginç bir anlatım bekliyorum Bülent Reis'ten.
Bir sürü dostlaydım. Neyi anlatayım?
-
Herkes kendi dilinden anlattı. Okuduk, bilgilendik, "o gemide ah ben de olsaydım" deyip üzüldük... Sağolun, var olun.
Ders niteliğinde olan konulardan birini, orda olmayan bizlerin daha iyi anlayıp dersler çıkarabilmesi adına bir ricam olacak; şu tekne yedekleme işini daha bir ders gibi, daha bir ayrıntılı, daha bir teknik verilerle anlatsanız ne güzel olur! Mesela yedekleyen ve yedeklenen teknelerin teknik verileri (tipleri, ağırlıkları, boyları vs) motor ve arma durumları, önemliyse kullanılan halatın cinsi, ebatları, usturmaçanın halata nasıl geçirildiği gibi bir sürü teknik detay verirseniz kalıcı bir ders gibi olur, biz de yararlanırız.
Gerçi, kendi adıma, Mustafa abinin yedeklediği bir teknede de misafir olmuşluğum da var çok şükür :) Ama bu sefer, yedekleyen tekne bazen sadece yelken gücüyle de yürümüş gibi anladım. Doğru mu? Hem de gece seyrinde!? Daha ayrıntılı anlatın hele :)
-
Fırsatını bulunca işi gücü bırakıp tekrar okudum... bu güzel birlikteliği, etkinliği tekrar tazeledim içimde.. tekrardan teşekkürler Ahmet abi...