Seyrin ilk saatleri saçma sapan ölü dalgaları olan bir denizde , Doğu Akdeniz'in güzel bir akşamüstü güneşi ile başladı. Mersin Körfezinden aşağıya doğru kayıklarımız süzülürken , Mersin sahil şeridinin saçma sapan duvar gibi binalarının dedikodusunu yaptık. Şimdiye kadar denizden gördüğüm tüm şehirlerden farklıydı. Sonrasın da kayığın sağını solunu kontrol ettik. Gece için hazırlandık. Bülent bize teknenin tanıtımını yaptı ve güzel bir brifing verdi.Bu arada Bülent için birlikte seyir yapanlar huysuz, muysuz gibi sıfatlar yakıştırıyorlardı. Hiçte öyle değilmiş. Teknesine çok hakim çokta dikkatli bir kaptan. Ne istediysek elini bir atışta buldu. Ayrıca teknede her şeyin yedeği birden fazla var. En güzeli de bahsettiğim üzerine bunları bir çırpıda bulması. Benim teknemde benzeri bir durumdadır. Fakat ben elimi atasıya detaylı şeyleri bulamam. Bunun için bir defterim var, neyin nerede olduğu yazılıdır ve bunu her eklemede sürekli güncel tutarım. Ayrıca Masall boyuna ve büyüklüğüne göre sanki 34 ayak değilmiş gibi. Daha önce 37 leride görmüştüm. Bu sanki onlardan daha derli toplu ve kendinden beklenen den daha büyük kullanım alanı var. İyi tasarlanmış bir tekne. Ayrıca Bülent'te tekneyi neta tutmuş hep.
Neyse yola çıkalı bayağı oldu. Mustafa Abi vardiya düzenimizi sordu. Bende hava karardıktan sonra yapmayı önerdim. Çünkü akşamdan önce kimse gidip yatacak gibi durmuyordu. Nitekim öylede oldu hatta gece yarısından önce kimsenin uykusu gelmedi. Biz ilerlerken Telsizden Avara ile ilgili yağ sorunu duyduk. Ağır yol eğlenmeye başladık. sonrasında tamam dediler fakat bir müddet sonra tekrar anons edip yağ gerekli dediler. Hemen üzerlerine döndük, dümende bizim Mustafa ve yanında Mustafa Amcası oturuyor. Biz Burakla baş üstündeyiz. Bülent ise bordada. Bizim Mustafa Mustafa Amcasının talimatlarıyla düzgün bir şekilde yanaşıyor. Bakıyorum Bülent'e, hafiften endişe ile izliyor. Netice de bizle hiç seyir yapmadı. Mustafa ise Burak'la ve Mustafa Abi ile Karadeniz seyrinde beraberdi. Dolayısı ile beklentimiz hepimizin aynı yönde. Burada iki önemli konu vardı birincisi Suat Kaptanın atılan 4 litrelik yağ bidonunu sapından yakalayarak hızını sönümlendirmesi idi.
İkincisi ise Burağın Tiryakiye seslenerek,
-Oha be Abi, demesi
ve Tiryaki'nin kısa bir donup kalması sonrasında .....git şeklinde cevabı yapıştırması şeklinde geçen diyalog. Ve ardından bu sıkıntılı zamanda bile herkesin kahkahaya boğulması. Netice de adam giden kayığı durdurmuştu.
Sonrasında Avara Neta dümende Melih Reis ve yola devam. Hızları da yükseldi. Bizde arkalarında seyir süratimizde , sohbet muhabbet, çay kahve şeklinde keyifle ilerliyoruz.