Heyamola Hey

Havuzluk => Köşe Yazıları => Konuyu başlatan: Doğan Erbahar - 01 Ekim 2018, 13:34:28

Başlık: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 01 Ekim 2018, 13:34:28
Paul Graham günümüzün önemli bilgisayar bilimcilerinden biri. Onun bundan tam 10 yıl önce kişisel blogunda yayımladığı tartışma seviyelerini kategorize ettiği yazısı "How to disagree" çoktan klasikleşmiş bir metindir, ben de çok severim ve ilk gördüğüm günden beri okuduğum her tartışmayı bu kalıba uydurarak bakmaya çalışıyorum.

Graham yazısına "yazarların" yazıp "okuyucuların" okuduğu dünyanın artık geride kaldığını ve internet sayesinde her konunun koca bir tartışma platformuna dönüştüğünü söyleyerek başlıyor ve bu tartışmaların seviyesinin, kalitesinin ve özellikle "ikna ediciliğinin" 7 grup altında toplanabileceğini söylüyor. Aynı zamanda rastlanma sayısının bir yansıması olarak bu 7 grubun bir piramidin 7 basamağı olarak da düşünülebileceğini söylemiş. Aşağıdaki şekil çok açıklayıcı bir görsel.

(https://www.wikizero.pro/index.php?q=aHR0cHM6Ly91cGxvYWQud2lraW1lZGlhLm9yZy93aWtpcGVkaWEvY29tbW9ucy83LzdjL0dyYWhhbSUyN3NfSGllcmFyY2h5X29mX0Rpc2FncmVlbWVudC5zdmc)

Bir bilgisayar bilimcisine yakışır enfes bir kategorilendirme işi bu yazı. Biraz "Türk"leştirdiğim versiyonunun forumda yer almasında fayda var diye düşündüm.

1. Seviye: İsim takma
Ülkemiz tartışma ortamlarında en çok laf sokma olarak kendini gösteren, artık tartışmanın en ilkel, çocuk işi boyutu. "Hadi len dümbelek" gibi ham ve doğrudan biçimleri olduğu gibi "Efendim çok bildiğinizin belli olduğu bu konuda..." gibi sofistike görünümlü halleri de mevcuttur, hiçbir ikna ediciliği olmadığı gibi kızgınlık, kırgınlık, küslük, kavga, gürültü bu seviyeden tetiklenir. Çok rastlanır, seyircisi, müşterisi, dedikoducusu da çoktur.

2. Seviye: Ad hominem
Kişiselleştirme. Fikre değil onu söyleyen kişiye yönelme (ve en sinsi biçiminde o kişinin o fikri söyleyebilme "yetkinliğini" sorgulama; bu önemli zira her zaman orjinal fikirler esasında bir miktar dışarıdan bakabilenlerden çıkar.) "Biz 9 yıldır bu forumdayız, sen daha 1 yıldır buradasın" öz itibarı ile bir ad hominem'dir mesela.

Ad hominem'in çok zayıf bir ikna edicilik seviyesi olmakla beraber duruma uygun halleri de bulunabilir. Mesela senatörlerin maaşlarının arttırılması gerekliliği konusunda bir yazı yazan bir senatörü "tabii ki böyle yazacak, kendisi de bir senatör" diye eleştirmek yerinde olsa bile bir ad hominem'dir bu ölçekte. Yine çokça rastlanan "doğru lafı doğru adam söylemeli" görüşü özünde haklı olduğu taraflar olsa bile ad hominemi tanımlayacak kadar güzel bir örnektir maalesef. (Zaten tanımlanan bu seviyeler hakkı hukuku değil münazara bakış açısından tartışma kalitesini değerlendirmektedir. Haklılık haksızlık ayrı mevzu, samimiyetsizliği paçalarından akan bir adamla tartışmaya girmek istememek de haksızlığın bir göstergesi değil kişisel bir tercihtir elbette.)

3. Seviye: Üsluba tepki
Nihayet görüşün tartışılmaya başlanabildiği seviye bu olmakla beraber ortaya atılan görüş yerine o görüşün nasıl bir üslupla söylendiğini eleştirmek tamamı ile öznel olmakla birlikte çok da ikna edici değildir. Doğru bir görüş sert ve alaycı bir üslupla söylendi diye özünden, esasından birşey kaybetmez. Tabii bizim özelimizde mütevazı konuşan adama ezik muamelesi yapıldığı için düzgün, sakin üslupla yazan adama az rastlanır. (Burayı sevme sebeplerimden biri de bu.) Ad hominem'den hallice bile olsa elbette ki zayıf bir ikna ediciliği vardır üslubu eleştirmenin.

4. İtiraz - İhtilaf
Size katılmıyorum diyebilmek veya öyle değil böyledir diye karşıt görüşü ortaya koymak. Eli yüzü düzgün bir tartışmanın başlayabildiği nokta nihayet burasıdır. Sadece katılmıyorum diye beyan etmek ikna edicilik açısından zayıf kalır elbette ki ancak bazı durumlarda sadece farklı görüşten kimseler olduğunun bilinmesi bile önem arz eder ve belli bir ağırlık taşıyabilir. Elbette ki karşıt görüşün deliller ile desteklenmesi gerekir.

5. Karşı argüman
Bu noktada artık tartışmanın kalitesi ve ikna edicilik seviyesi yükselir ancak aynı zamanda iş çetrefilli hale de gelmeye başlar zira çok karşılaşılan bir durum olarak bir konu hakkında tartışan iki kişinin esasında aynı konunun farklı cephelerini tartışması veya farkında olmadan tutku ile aynı şeyi savunduğu bile çokça vakidir.

Sıkça yapılan bir yanlış ise esasında söylenmemiş birşeyi hedef seçerek eleştirmektir. Bu hataya "straw man" denir. Yani çubuktan bir adam yapıp ona saldırmak. Yerinde bir karşı argümanın doğrudan söylenilen şeyi iyi anladıktan sonra yöneltilmesi gerekir ki bu hataya düşülmesin. Bunun istisnası olarak (yani esasında söylenilen şeyden farklı birşeyi tartışmaya açmanın) fikri ortaya atanın konunun özünü kaçırdığının düşünülmesi olabilir ama bu durumda da bu açıkça ifade edilmelidir.

6. Çürütme
İkna edicilik açısından en güçlü tartışma biçimi karşı tarafın tezinin doğru olmadığını belli karşı örnekler göstererek ortaya koymaktır. Piramidin tepesine doğru olmasının sebebi tartışmalarda az rastlanmasındandır zira emek ve zaman harcamayı gerektirir. Karşı tarafın söylediğine net bir biçimde, gerekirse cümlelerini seçerek ve atıfta bulunarak bunun neden yanlış olduğu ortaya konulur. Her atıf çürütme anlamına gelmeyebilir, çoğu zaman "görüntü olarak" atıf yapanların bir önceki maddede anlatılan "çubuk adam" yanılgısına saptıkları hatta atıf verdikten sonra 1. ve 2. seviyeye kadar düştükleri bile vakidir.

7. Öze yönelme
Entellektüel dürüstlük açısından bakıldığında 6. seviye gibi görünen çürütme teşebbüslerinde dahi gizli saklı ad hominemlerin göründüğü olur. Argümandaki ana fikir yerine minör elemanların seçilmesi, muhattabın cümlelerinin bağlam dışına çıkarılması buna güzel bir örnektir mesela. Muhattabı küçük düşürmek veya yetkinliğini sorgulatmak adına imla yanlışlarına, anlam bozukluklarına takmak, konunun özünü değiştirmeyen sayılarla filan uğraşmak bu kabilden hadiselerdir. İyi bir münazaracı bunlara tevessül etmeyip argümanın özünü anladığından emin olur (gerekirse bunu sorar) ondan sonra karşıt örnekleri, argümanları ortaya koyup söyleyeceğini söyler. Kaliteli ve en önemlisi dürüst bir tartışmanın zirvesi budur.

-------------

Bütün bunlar ne anlama geliyor? 7. seviyeden tartışan bir adam her zaman haklı mıdır? Elbette ki hayır 7. seviyeden ifade edilmiş ancak tamamı ile yanlış argümanlar vardır. Ancak tartışma çok kaliteli, seviyeli olur, herkes istifade eder, kalıcı birşey çıkar, gerçek anlamda bir etklileşim söz konusu olur. 

İkna edicilik açısından bakıldığında 7. seviyede ifade edilmiş bir görüş hala dahi ikna edici olmayabilir, ancak kaba bir isim takmanın veya ad hominemin hiçbir zaman ikna ediciliği yoktur, kimseye faydası dokunmaz.

Bu sınıflandırma niye güzel? Birşeyi okurken bu tip balonları kafamızda kolayca patlatabilmeye olanak sağlaması bir yana tartışmalara eleştirel bir gözle bakıp daha kaliteli hale gelmesine olanak sağlaması bir yana, insanın kendi kendini bu süzgeçten geçirip içindeki kötücüllüğü durdurabilmesine de olanak sağlıyor bence. 7. seviyeden yapılan münazaraları izlediğinizde 1. seviyeden sataşmalardan çok daha mutlu ayrılıyor insanlar, çok daha az kırgınlık hasıl oluyor ve zaman boşa harcanmamış oluyor.

Yazının orjinal linki: http://www.paulgraham.com/disagree.html (http://www.paulgraham.com/disagree.html)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bulent Berksan - 01 Ekim 2018, 14:10:37
Doğan hocam elinize sağlık süper bir derleme olmuş. Yalnız 7.seviyeyi çok iyi anlayamadım biraz daha açabilirmisiniz.
Bu arada youtube de cok begendigim bir kanal var (hoş 2 aydır yeni video yok ama şimdiye kadar çok zengin ve zevkli içerik girdiler umutla yenilerini bekliyorum)
https://youtu.be/b1Z9sJhCrPk (https://youtu.be/b1Z9sJhCrPk)
Safsatasavar baslığı altında 8 bölüm yayınladılar. Amacı tam olarak mesnetsiz tartışmayı anlamamızı sağlamak.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 01 Ekim 2018, 14:16:06
Elinize sağlık , çok teşekkürler.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 01 Ekim 2018, 14:52:26
Çok iyi bir derleme. Doğan reise teşekkürler.

Ancak tüm bunlardan daha kötüsü hiç tartışmamak. En kötü seviyeden dahi dahi kötü bir durum bu.

Tartışabilmek öncelikle belli bir olgunluk gerektiriyor. Karşınızdaki kişinin görüşlerine sinirden çıldırıyor olsanız da saygı göstermek zorundasınız.

Önce kişilerin bunu kabul etmesi gerekiyor.

Ancak burada yer almayan ve tartışmalarda özellikle akıllı ancak iyi niyetli olmayan tartışmacıların kullandığı bir yöntem var ki çok önemli. Manipülasyon !

Hele bunu bir gurup halinde yapanlar ile de karşılaştım. Bir keresinde GEKO da , aynı hişi hem gerçek kimliği , hem de sahte iki kimliği ile birlikte bu manipülasyonun mükemmel örneğini vermişti. Bu ülkede en çok kullanılan yöntem budur maalesef.

Bir konuda tartışırken omurganız sağlam olacak. Çokça tartışılan bir konudan örnek vermek isterim. Aramızda forumun çok kalabalık olması gerektiği ve böyle olursa oluşan bu ambiansın kaybolacağı görüşünde .

Sorun , samimiyetin artması ile birlikte burasının işlevi dışında kullanılması sorunu. Forumlardan bir sosyal medya kulübü olur mu ? gibi mesela.

Benim görüşüm olamayacağı yönünde.  Burada tanışan kişiler burası dışında böyle bir oluşum yapabilirler pekala. ama burası bir sosyal kulüp olamaz. Teknik olarak ya da sosyal olarak da mümkün değil çünkü

Her türlü bağımsız medyayı ayakta tutan özgür içeriktir.  Özgür içerik için demokrasi gerekir. Demokrasiler bilinenin aksine konulmuş kuralların en ciddi şekilde uygulanması gerekir. Püf nokta kuralların konuş şeklindedir. Doğru kuralları koyabilmek için de işte bu "tartışma " dediğimiz olgu hayati önem taşır.

Forum özeline dönersek, bir kere forumlar tartışma kurallarının gelişmesi açısından çok önemliler.

Forumlardan fayda sağlanabilmesi için düzeyli tartışma ortamı gerekir. Ancak öncelikle forum üyelerinin yaşanmışlıklarını paylaşmaları beklenmelidir. Bu yaşanmışlıkların paylaşılması yanlış da olsa çok önemlidir. Daha bilgili birisi , tartışma kuralları çerçevesinde yanlışı düzeltebilir.

Ancak, kişisel egolar, arkadaşlık adına yapılan adam kayırmalar , benim sözümün üzerine söz söylenmez gibi tavırlar, yaşanmışlıklarını yazmak isteyenleri korkutur.  Zaten bir yıldır tekne sahibi olan bir kişi dünyayı bilmem kaç kez dönmüş biri ile tartışamaz mı ? Bal gibi tartışır.

İşte bu tartışma ortaya bir " içerik " çıkartır. Bu içerikten de herkes faydalanır. İşte insanların çekinmeden yazabilmelerinin teminatı da forumdaki tartışmaları kurallar çerçevesinde yöneten moderasyon olmalıdır.

Moderasyon forumu yönetmez.. Tartışmaları yönetir.Bu çok hassas bir dengedir. ÇOğu zaman yanlış yorumlanır ve uygulanır. Bir sosyal medya platformunun ihtiyacı olan şey yönetilmek değil modere edilmektir çünkü.

Forumların , bilimsel makalelerin yazıldığı yerler olmadığını bilir ve yazılanları bu çerçevede değerlendirirsek, kırgınlıklar da yaşanmaz.

BU paylaşımlar ise yeni dostluklar , arkadaşlıklar hazırlar.  Forumların sıkıntıları kalabalıktan değil , işte bu kuralların doğru uygulanmadığı durumlarda ya da kuralların yetersiz kaldığı ve değiştirilemediği durumlarda ortaya çıkar.

Bu forumun DADD ı desteklemesinin , Wikiderya gibi oluşumları desteklemesinin nedeni de işte budur.

Daha fazla büyümeyelim, biz bize yeteriz mantığının yanlışlığının en güzel kanıtı da zamanında üye sayısına kısıtlama getirelim diyenlerin görüşleri kabul görseydi, şimdi Doğan reisin paylaşımlarından mahrum kalacaktık.

"En kötü tartışma hiç tartışmamaktan iyidir. "  En kötü tartışmada bile bir gelişme potansiyeli vardır en azından.









Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Mehmet Atay - 01 Ekim 2018, 15:13:21
Doğan Bey,

Yazıyı çok beğendim; dersler de çıkardım, sözde kendimi tecrübeli saymama rağmen.

Ersin,
Sana karşı 3. seviyeymişim.
Hoşgör.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 01 Ekim 2018, 15:16:21
Doğan Bey,

Yazıyı çok beğendim; dersler de çıkardım, sözde kendimi tecrübeli saymama rağmen.

Ersin,
Sana karşı 3. seviyeymişim.
Hoşgör.

Benim 6'yı 7'yı tutturduğum nadirdir. :D
Gençken daha özen gösterirdim, yıllar geçtikçe tahammüllüm mü azaldı ne oldu bana bilmiyorum.  :)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: nuri_kongur - 01 Ekim 2018, 15:24:18
Doğan hocam eline sağlık, derli toplu olmuş. Bundan sonra itirazın referansını numara olarak verebiliriz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Cevat İpekçi - 01 Ekim 2018, 16:19:44
 Kendi kendime hep diyordum '' - Bu Doğan'ın yeri başka '' diye.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 01 Ekim 2018, 17:12:06
Zemin Kat : İçinden bilgi çıkmayacağı belli olan  zemin üzerine kurulu tartışma, tartışma değildir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: nuri_kongur - 01 Ekim 2018, 18:58:42
Zemin Kat : İçinden bilgi çıkmayacağı belli olan  zemin üzerine kurulu tartışma, tartışma değildir.
Gençler öyle duruma “boş yapmak” diyor. Uyarı şekli ise “boş yapma!” . Eskiden “ boş konuşmak” derdik ama bu bağlamda “boş yapmak” da yerinde bir kullanım gibi


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Servet - 02 Ekim 2018, 00:08:28

Kumaş,kalite,nitelik meselesidir bazı şeyler..
Hayatta akıllı,başarılı,kariyerli,zengin olabilirsiniz. Ama o kadardır.
Metin Oktay! Metin Oktaydır!
Metin Oktay O golü atarmıydı sizce?!
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Erdal Okur - 02 Ekim 2018, 11:42:23
Çok güzel bir yazı. Teşekkürler,,Yalnız Doğan Bey  bir yeri anlayamadım.  Burada seviye arttıkça tartışma kalitesi artıyor değil mi,, eğer böyle ise 7. seviye sanki 6. seviyeden altta olması lazım gibi geldi bana...7 de hafiften belden aşağı vurma var sanki :) :) :)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 02 Ekim 2018, 13:29:26
Erdal Kaptanım, Bülent kaptanım,

7. seviye doğrudan öze yönelik olan çürütmedir. 6. seviye ile farkını gösterebilmek için bir örnek arz edeyim:

Aşağıdaki tartışmada Cenk Ayvacı kaptan 122 ve 136 nolu mesajlarında hiçbir artniyet sezmediğim bir şekilde gayet düzgün, üsturuplu, benim cümlelerime atıflar vererek kendi yazımdaki çelişkimi buluyor ve açıklıyor mesela. TDK'daki tanımı gösteriyor ve kesinlikle haklı olduğu noktalar da var. Buna dört başı mamur bir 6. seviye çürütme diyebilirim.

7. seviye diyemememin sebebi eleştirdiği noktanın kelime tanımı üzerine takılması ve yazının ana fikrinden biraz dışarı çıkması nacizane fikrimce. Tahmin artık tahmin değildir dememin sebebi biraz da bu, hafif provakatif olarak başlayıp öze ilgi çekebilmek, ana fikrim ise hava tahmininin yüksek kesinlikli bir rapor gözü ile bakılması gerekliliği, bu işin teknik detayları vs...

https://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=26139.msg442292#msg442292

Araya karışan "meteorolojinin sözcüsünün burada ne işi var" tarzında ad hominemlere açık ara fark atacak  derecede kaliteli bir münazaracı niteliğinde yaptığı için ilgimi çekti paylaşmak istedim.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Ekim 2018, 15:05:16
Söyle, kaç! Kimse görmeden yeniden gel, söyle ve git! Sonra bir daha.  Sanal bir gerilla savaşı. Ötesini berisini düşünme. Yok et. İnternet biraz böyle. O nedenle 1 ve 2'de çok dolanıyoruz.
Uzun yazabileceğimiz forum veya bloglar, yani karakter sayısı ile sınırlandırılmamış alanlar bu kategoriye girer mi, bilemiyorum.
Belki de forumların kimi zaman saldırgan dile maruz kalmalarının nedeni, instagram, twitter, facebook gibi alanların her türlü küstahlığa izin veren yapısıdır.
Uzun mesele. Yaşayacak o kadar zamanımız var mı, değer mi, bilemiyorum. 



Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: O.Utku Uçkan - 02 Ekim 2018, 15:10:04
Zemin Kat : İçinden bilgi çıkmayacağı belli olan  zemin üzerine kurulu tartışma, tartışma değildir.

Hayatta geyik yapmak da gerekli bence. ;)

Piramiti   2. kez ve açıklamalar ışığında okuyunca daha iyi anladım. :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 02 Aralık 2018, 10:41:18
Şöyle bir görsel denk geldi, kaybolmadan dursun da burada çeviririm Türkçeye bir ara
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 02 Aralık 2018, 11:54:20
Okunmuyor ki tam..
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: erdemcakir - 02 Aralık 2018, 13:36:44
Okunmuyor ki tam..

http://www.obsidianfields.com/lj/venn-poster3-large.jpg
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 02 Aralık 2018, 14:58:25
Aslında bu konuyu biraz daha bizdeki uygulamalar ile yerelleştirebiliriz.  Benim tartışmalar sırasında karşılaştığım en önemli düğüm noktaları şunlar.

Öncelikle arkadan konuşma çok var. Bu konuda şöyle bir test uyguluyorum kendime. Yüzüne söyleyemeyeceğim hiç bir yorum yapmıyorum kişiler ile ilgili. Eğer bir eleştirim var ise mutlaka önden yüzüne söylemeye gayret ediyorum. Eğer bir yorumda bulunmuş isem , açıp telefonu söylüyorum kendisine.

Meşhur kuralım çok işe yarıyor. Başkasının duymasını istemediğiniz şeyi bana söylemeyin ! Böylece çok az kişi dedikodu yapabiliyor benimle. Kişiler ile ilgili konuşuyorsam bu mutlaka bir olay çerçevesinde oluyor. Örnek , Ahmet ile Bülent'i  gömüyoruz diyelim. Bu muhabbet kesinlikle onun bir davranışı ile ilgili oluyor. Kendisi ile ilgili değil. Eğer kendisi ile ilgili bir yorum yapıyorsak bu yine kendisine de rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir üslup ve seviyede kalıyor.

Bir diğeri ise aşırı alınganlık ve küsme ile ilgili . Orada da her zaman söylediğim gibi şu kuralı uyguluyorum. En son birisine küstüğümde beş yaşında idim. ! kuralı. Kişiler ile anlaşamadığım noktaları bulup, o konularda o kişiler ile arama mesafe koyuyorum. Böylece en sevilmeyen kişiler ile bile bir ortak nokta yakalamak mümkün olabiliyor.

Diyelim kişi çok dedikoducu. BU kişi ile hiç bir şart altında kişiler ile ilgili yorum yapmamaya çalışıyorum. Yaptığım yorumlar ise ilgili kişiye ya önceden söylediğim ya da söyleyebileceğim seviye ve üslupta oluyor. ama adamın tekinin yüzüne " bit yavrusu " demiş isem bit yavrusu demekten de kaçınmıyorum açıkçası.

Hata yaptığımda özür dilemekten imtina etmiyorum. Herkes hata yapabilir. Ben de yapmış olabilirim. Ancak açık bir kişilik olduğumdan en azından insanlar bunu art niyetli olarak yapmadığımı biliyorlar. Olayı kolaylıkla çözüyoruz.

Yaptığın eleştirinin dozu ne ise cevabı da öyle olur. O yüzden sert bir yazı yazdığımda cevap sert ise alınganlık göstermiyorum.

Yazarak çözemiyor isem mutlaka telefon ile arayıp konuşuyorum.

Bu tartışmalarda en şikayetçi olduğum konu ise fikren görüşünü savunamayanların ya da haksız olduğu anlaşıldığında karşıdaki kişiyi itibarsızlaştırmaya çalışarak " bu adam zaten şöyle şöyle o yüzden fikirlerine de güvenmeyin " gibi bir yol izleniyor. Özellikle bizde çok var bu.

Bir diğeri de görüşlere olan saygısızlık. Aynı görüşte olmayan kişilere çok ciddi saygısızlık yapılabiliyor.

Yaz yaz bitmiyor..  :)

Bir de kendisi yazarken ya da konuşurken istediği gibi konuşup, karşıdan da benzer şekilde cevap alınca hiddetlenenler . Yahu aynısını sen yapıyorsun ya!

Bir de duygusal arkadaşlık sendromu var. Arkadaşı hatalı dahi olsa ölümüne savunanlar çıkıyor. Genelde arkadaşlarına da en büyük zarar bu kişilerden geliyor.  BU kişilerin bir özelliği daha var. Diyelim birisi ile küstüler. senin de küsmeni isterler hatta baskı yaparlar. Direnirsen de seninle de konuşmaz ya da seni o kişinin yanında olmak ile suçlarlar.

Bir öneli konu da yazılanları okumuyorlar. Okumadıkları ve zaten ön fikirli olduklarından yazarken ciddi hata yapıyorlar.

Bir de forumlara özel bir durum var. Tartıştığın kişiyi daha bir kez bile görmemişsin, düşman kesiliyor  nefret ediyorsun. O yüzden de o kişiye etmediğin lafı bırakmıyorsun. Bana komik geliyor!

BU ülkede benim bir tartışma yaşanırken muzdarip olduğum konular bunlar.












Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: nuri_kongur - 02 Aralık 2018, 21:56:33
Samimiyetsizlik ve kişisel davranış kusurları bir yana, samimiyetle gerçeğe ulaşmaya nesneleri yan yana getirip analiz etmekte aşağıdaki dört kuralı önemsiyorum:

1) Zamanda önce olan ilktir.

2) Nesneler arasında tabiatca önce olan ilktir.
 
   Örnek: Bitki, hayvan, beşer. Bitki hayvan olmasa da olur ama hayvan bitki olmadan olmaz. Aynı koşul beşer içinde geçerlidir. Yani, bitki ve hayvan beşer olmadan var olur ama beşer bitki ve hayvan olmadan var olamaz.

3) Sıra, makam ve mertebede önce olan ilktir.

    Örnek: Amaç sadece insan ise, insanlar arasındaki en yaşlı ilktir.
    Mesleklerde :
        * aynı meslek grubu içinde en usta olan ilktir. Mesela, amaç denizcilik mesleği ise, denizciler içindeki en usta olan ilktir. En usta olanın en yaşlı olması gerekmez.
        * farklı meslek grupları içinde topluma en faydalı olan ilktir. Alim , çiftçi sahne sanatçısı arasında hepsi toplum için önemlidir ama içlerin toplum için en faydalısı alimdir ve ilktir.
      Mekanlarda:
          *İç içe geçmiş mekanlarda en büyük olan ilktir. Mesela Kocaeli, Başiskele, Altınken mahallesi  mekanları iç içedir ve en dışta Kocaeli olduğundan ilktir. Bu içi içe durumu  bütün iç içe geçen şeyler için geçerlidir. Aile, şirket, dernek veya cümle, paragraf, makale için de aynıdır.
           * Birbirinden farklı mekanlarda topluma en faydalı olan ilktir. Misal, kütüphane, restorant ve kafeterya mekanlarında topluma en faydalı olan kütüphanedir.

4) Sebep ilktir. Mesela güneşin doğması ile gündüzün olması arasında sebep-sonuç ilişkisi vardır. Güneşin doğması gündüz olmasını sebep olur.  Tabiatta önce olan ile sebep-sonuç arasındaki fark şöyledir: Bitki var olduğunda hayvan illa olmak zorunda değildir. Güneşin doğmasında ise gündüzün olmama durumu yoktur.

Yukarıdaki ilkeler yukarıdan aşağıya ve soldan sağa bu sıradadır. Bir amaç için yana gelen şeylerin yan yana gelme sıraları böyle. Bu sıra biz farkında olsak da olmasak da var. Sıraların yeri karıştığında ya da değişkenlere yanlış değer atanırsa ortaya çözümsüzlük çıkmakta.

Beşeri kusurları ise kibir, samimiyetsizlik, dedikodu, gıybet, iftira ve yalan gibi kötü özellikleri ve eylemleri sayabiliriz. Böyle insanların olduğu topluluklar çok uzun ömürlü olmazlar. Var oldukları süre içinde daimi bir huzursuzluk içinde olurlar. Senin verdiğin resim gördüğüm kadarıyla safsata sanatıyla ilgili. Toplumları yönlendirmek için kullanılabilecek argümanlar. Bu argümanları bilmek ve uzak durmak, amacı eylenmek yerine bir yere varmaya çalışan samimi insanlara huzur ve akıl sağlığı verir.
Harf hataları ve varsa düşük cümleler için beni mazur görün. Telefondan ancak bu kadar oluyor.
           
       



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Ali Ünalan - 02 Aralık 2018, 22:47:33
Doğan  Resim Bayıldım açmış olduğunuz konuya kaleminize sağlık..
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 03 Aralık 2018, 10:52:01
Ahhhh yazılanları bir anlayabilsem..............
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Aralık 2018, 11:33:25
Sanıyorum, burada bir olgu üzerine tartışmaktan söz etti Doğan hoca.
Benim basit bir çözümüm var; içinden bilgi çıkmayacak çıkarımlar üzerine kurulu tartışmalara tartışma demiyor, onun yerine sidik yarışı diyorum.
Mesela
-"Avukatlar cehennemliktir". Bu önermeye 2 yanıt verebiliriz değil mi?
1.
- Evet cehennemliktir. Eee?
- Sen de cehennemliksin.
- Peki ben de cehennemliğim. Eee?
2.
-  Hayır cehennemlik değildir.
-  Evet cehennemliktir.
- Peki cehennemliktir. Eee?
- Avukatlığı yasaklayalım.
- Yasakla. Kum çekerim!

 
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Aralık 2018, 11:39:03
Ha bir de yanıtını kuyruğunda taşıyan sorular üzerine kurulu tartışmalar da hoşuma gitmiyor, zira o tartışma değil, daha çok kendi fikrini dile getirme değil, dikte ettirme oluyor.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:18:35
Doğan hocamın hoş görüsünü sığınarak, bu başlığa uygun olduğunu düşündüğüm, tartışılırken kullanılan mantık hataları ile ilgili bir kaç alt başlıkla karşılaştım.
Sizlerle de paylaşmak istedim.




KORKULUK

Saldırması kolay olsun diye karşı tarafın yaklaşımını hatalı bir şekilde resmedip, eleştirilerinizi bu hayali resme yönelttiniz!
(İng. strawman)
Bu yanılgı türü, karşı çıkılan argümanın yerine onun hatalı bir versiyonu konduğu için bu ismi almıştır; gerçek olmayan bir şeye -bir korkuluğa- saldırmaya benzer. Karşıt iddianın yanlış aksettirilmesi taktiğine dayanır; rakibin aslında hiç söylemediği bir şey söyleniyormuş gibi gösterilir, gerçek iddiası çarpıtılır veya aşırı basitleştirilir. Karşıt iddia bu yolla dinleyicilerin gözünde abes ve sevimsiz bir hale getirilerek (çoğu zaman da bilinçli olarak) zayıflatılmış olur; üstelik onu çürütmek adına hiçbir gerçek önerme yapılmaksızın! Korkuluk argümanları, akılcı ve dürüst bir tartışma ortamını imkansız kılar.

Örnekler

    “Evrim kuramı insanların maymundan geldiğini söyler ama hiçbir maymunun bir insan bebek doğurduğu görülmemiştir. Demek ki evrim kuramı geçersizdir.”

Burada bir değil, iki tane korkuluk argümanı vardır. Birincisi, evrim kuramı insanların maymundan geldiğini söylemez; maymunlarla -ve tabii ki tüm diğer canlılarla- milyonlarca yıl önce yaşamış ortak bir ataya sahip olduğumuzu söyler. İkincisi, evrim kuramı yakın akraba olan türlerin birbirinin yavrularını doğuracağını da söylemez.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:19:16
HATALI ÇIKARIM

Üzgünüz; şu anda saydığınız öncüllerden, vardığınız sonuçlara ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
(Lat. non sequitur, İng. false cause)
Hatalı çıkarım, adından da anlaşılabileceği gibi, bir konu üzerine argüman üretirken mantıksal silsilenin dikkatlice takip edilmemesi sonucu hatalı çıkarımlara ulaşılması şeklinde ortaya çıkan bir yanılgıdır. Zaten Latincesi de “buradan bu sonuç çıkmaz” veya “bu, şunu takip etmez” anlamına gelir. Burada önemli olan ortaya çıkacağı iddia edilen sonucun doğru veya yanlış olmasından ziyade, bu sonucun iddianın içerdiği öncüller ile mantıksal açıdan bağlantılı olup olmadığıdır. Bu yanılgıdan kaçınmak için argümanlarınız arasındaki mantıksal bağlantıları daha dikkatli kurmalısınız!

Örnekler

    “Herkes kendi dininin kutsal olduğunu düşünüyor, o yüzden dine saygı duymalısın.”

Herhangi birinin, birtakım nesneleri ve olguları kutsal görmesi sadece o kişiyi bağlar. Bu örnekte, söz konusu kişinin dini bizim saygı duyduklarımızı tam aksine hiçe sayıyor olabilir. Buradaki öncül (dinin kutsal olduğuna inanılıyor) ile sonuç (dine saygı duyulması) arasında mantıksal bir bağlantı yoktur. Saygıyı yaratacak etkenler (öncüller) bambaşkadır. Bu kişinin, kendi dininin kutsal olduğunu düşünmesi nedeniyle bizim o dine saygı duymamız gerektiğini söylemesi, hayranları var diye kötü bir filmi sevmemiz gerektiğini söylemeye benzer.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:20:16
DUYGULARA BAŞVURMA

Geçerli ve ikna edici bir argümanı duygusal bir tepkiye başvurarak çürütmeye çalıştınız!
(İng. appeal to emotion)
Bu mantık yanılgısında korku, hayranlık, nefret, acıma, gurur, sevgi, özlem vb. duygusal tepkilere başvurularak savunulan ve duygu sömürüsüne dayanan iddialar yer alır. Bazen mantıksal açıdan tutarlı olan bir iddianın duygusal sonuçları olabileceğini akılda tutmak gerekir. Ama sorun, bu duyguların iddianın geçerliliği üzerinde etkisi olduğunu varsaydığınız zaman başlar; öne sürülen iddiayı akılcı verilere değil de yol açacağı duygusal etkilere başvurarak savunmaya çalıştığınızda bu mantık yanılgısına düşmüş olursunuz. Duygusal çıkarımlardan herkes etkilenir, bu nedenle tartışmalarda duygulara başvurmak oldukça yaygın ve etkili bir ‘rakibi zayıflatma’ yöntemidir. Ancak öne sürülen duygusal etkiler, karşı çıkılan iddianın doğruluğu veya yanlışlığına ilişkin bir şey söylememektedir.

Örnekler

    “Ölümden sonra bir hayat vardır, çünkü öldükten sonra yok olmak istemiyorum.”

Öldükten sonra yok olmak istememeniz veya bunun sizi üzmesi, ölümden sonra başka bir hayatınız olacağına dair kanıt teşkil etmez.

    X: “Sinem bu yıl çok çalıştı ve faydalı işler yaparak hem becerisini hem de değerini kanıtladı. Başkanlık seçimlerinde ona oy vereceğim.”
    Y: “Ama unuttun mu? Geçen yıl o seni aday göstermemişti.”
    X: “Haklısın, vazgeçtim.”

(Nefrete veya kine başvurma)

    “Suçladığınız bu adam tekerlekli sandalyede! Bu haliyle sizce yolsuzluk yapmış olabilir mi?”

(Acıma duygusuna başvurma)

    “Senin gibi akıllı bir insanın bu önerime karşı çıktığına inanamıyorum!”

(Gurura başvurma, yağ çekme)

    “Allah'a inanmalısın; inanmazsan cehenneme gidersin.”

(Korkuya başvurma)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:21:07
YANILGI ARGÜMANI

Yanlış bir şekilde savunulan veya savunulurken mantık yanılgısına düşülen bir iddianın hepten yanlış olduğunu öne sürdünüz!
(İng. the fallacy fallacy)
Bir görüş, taraftarlarının onu nasıl savunduğuna bağımlı olmaksızın doğru veya hatalı olabilir. Yanlış bir şekilde savunulan veya savunulurken mantık yanılgısına düşülen iddialar, onu savunan kişinin kullandığı ikna yönteminden veya gerekçelerinden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Doğrusu, iddiayı savunan kişiye değil, iddianın kendisine bakmaktır. Mantık yanılgılarını çok iyi biliyor olabilirsiniz ama bu türünü de unutmayın; ukalalık yapmaya çalışırken bir başka yanılgıya düşmeyin! :)

Örnekler

    Çiğdem: “Son zamanlarda birçok insan hazır gıdalardan uzak duruyor; artık eskisi gibi popüler değil.
    Demek ki hazır gıdalar sağlıksız.”
    Deniz: “Üzgünüm Çiğdem ama burada resmen popülerlik yanılgısına düşüyorsun.
    Demek ki hazır gıdalar yemek gayet sağlıklı.”

Sırf popüler olduğu için belli bir beslenme şekline uymak ne kadar saçmaysa; bunu söyleyen kişinin yanıltıcı bir gerekçe -popüler olması- sunmasından yola çıkarak öneriyi hepten yanlış saymak da bir o kadar hatalıdır. Burada önemsenmesi gereken tek konu, hazır gıdaların gerçekten sağlıksız olup olmadığıdır.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:21:50
KAYGAN ZEMİN

Zemine dikkat! Hiçbir mantıklı gerekçeniz bulunmadığı halde, A olayı gerçekleşirse B olayının da mutlaka gerçekleşeceğini iddia ettiniz!
(İng. slippery slope)
Bu yanılgı türünde hiçbir mantıklı gerekçe sunulmaksızın, A'nın kabul edilmesi halinde zincirleme bir reaksiyon şeklinde en uçtaki (en alakasız) bir Z olayının da gerçekleşeceği iddia edilir. Varılan bu nihai Z noktası genellikle olumsuz bir olaydır. Bir şeyin başka bir şeye yol açacağını iddia ediyorsanız, bu iddianızı destekleyen gerçekçi ve tutarlı gerekçeler göstermeniz gerekir. Birçok durumda olaylar arasında bir dizi ara aşama (basamak) bulunur. Bu basamaklar arasındaki ilişkiyi ne kadar iyi gerekçelendirirseniz, argümanınız da o kadar sağlam olur. Ama kaygan zemin yanılgısına düşen bir kişi bu durumu göz ardı eder; basamaklar arasındaki bağlantılara dair bir açıklama sunmaz ve dolayısıyla da olaylar arasında sağlam bir zemin oluşturmadan (kaygan bir zemin oluşturarak) desteksiz bir iddiada bulunur. Böylece eldeki argümanlara cevap vermek yerine konuyu uç örneklere kaydırmış olur. Kanıtlı gerekçelerle desteklenmeyen böylesi varsayımlar genellikle duygulara başvurma, sonuçlara atıfta bulunma ve hatalı ikilem yanılgılarını da içerir; böylece desteksiz bir varsayımın etkisi daha da artırılmış olur.

Örnekler

    “Eşcinsel çiftlerin evlenmesine izin verirsek, insanların kardeşleriyle ve hatta bir gün maymunlarla veya arabalarıyla evlenmesi bile yasal hale gelir. Bu nedenle eşcinsellerin evlenmesi yasaklanmalıdır.”

Eşcinsel çiftlerin evlenebilmesinin sıralanan bu abartılı sonuçlarla bir ilgisi yoktur.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:23:00
KİŞİYE SALDIRI

Tartışılan konunun özüne ve içeriğine değil, iddia sahibinin kişiliğine veya kişisel özelliklerine saldırdınız!

(Lat. argumentum ad hominem, ya da kısaca ad hominem)
Bu mantık yanılgısı açıkça kişiye saldırarak veya daha sinsi bir şekilde onun kişiliği ya da kişisel özellikleri konusunda şüphe uyandırarak, iddiasını itibarsızlaştırma çabası şeklinde ortaya çıkar. Böylece bir karşı iddia ortaya atmaksızın ve konuyla ilgili gerçek bir fikir tartışmasına girmeksizin karşı tarafın argümanını çürütmeye çalışmış olursunuz.

Öne sürülen bir fikri, o fikrin sahibine saldırarak çürütmeye çalışmak hatalı ve verimsiz bir tartışma yöntemidir, çünkü bir insanın kişiliğinin o kişinin öne sürdüğü argümanın doğruluğu üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Karşıt fikri doğru bir şekilde savunmanın yolu karşı tarafa hakaret ederek onu kendisine yöneltilen kişisel eleştiriye cevap vermek zorunda bırakmak veya dinleyenlerin gözünde onu küçülterek güvenilirliğini zedelemeye çalışmak değil, öne sürülen iddianın içeriğine yönelik fikir beyan etmektir. Yani iddia sahibi kim olursa olsun, iddiasının doğruluğu onun kişiliğinden bağımsız olarak değerlendirilmelidir. Sonuçta öne sürdüğü görüş ya geçerlidir, ya da değildir. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da, hakaretin veya suçlamanın doğruluğunun herhangi bir önemi olmadığıdır (birinci örnekteki gibi).

Örnekler

    Ahmet daha tarafsız ve etkili bir sınıflandırma yöntemi kullanılmasını önerir. Mehmet ise evli olmayan, bir zamanlar tutuklanmış olan ve biraz da garip kokan (?!) Ahmet gibi bir insanın fikirlerine güvenemeyeceğimizi söyleyerek onun önerisine karşı çıkar.

Ahmet'in bekar olması, geçmişte tutuklanmış olması veya kötü kokması, önerisinin geçersiz veya hatalı olduğunu göstermez. Ayrıca bunlar doğru olmasaydı da (Ahmet evli olsaydı, hiç tutuklanmamış olsaydı, vb.) bir şey değişmezdi; her iki durumda da bu yöntemle tartışmak bir kişiye saldırı hatası olur. Ahmet'in önerisine, bu önerinin hatalı bulduğunuz yönlerini ortaya dökerek itiraz etmeniz gerekir.

    “Darwin ırkçının tekiydi; bu yüzden onun evrim teorisi de bilimsel olarak geçersizdir.”

Darwin ırkçı olsaydı bile -ki aslında tam tersidir- bu durum, Darwin'in evrim teorisini ve ona dair bilimsel kanıtların geçerliliğini etkilemezdi. Darwin'in evrim teorisinin savunulacak bir yanı olmadığını düşünüyorsanız, bu iddianızı bilimsel kanıtlarla tartışmanız ve evrim kuramının hatalı olduğuna ilişkin -varsa- somut kanıtlar öne sürmeniz gerekir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:23:49
ELEŞTİRİYE CEVAP VERME

Size yöneltilen eleştiriye, sizi eleştiren kişiyi geri eleştirerek yanıt verdiniz!
Tu quoque Latince bir terimdir ve ‘sen de’ anlamına gelir. Bu hatalı argüman türü, kişiye saldırı (ad hominem) yanılgısının bir çeşididir ve sadece eleştiriyi yapan kişiye yöneliktir; dolayısıyla iddianın veya eleştirinin içeriğine dair bir karşıt iddia içermez. Karşı çıkılan iddia sahibinin iki yüzlülükle suçlanması, iddianın özünden uzaklaşılmasına ve hatta bu iddianın konu bile edilmemesine neden olur. Kısacası, kıvırmayın :)

Örnekler

    Neşe: “Sigara içmek sağlığın için çok zararlı.”
    Selen: “Ama sen de içiyorsun!”

Selen'in itirazı sigara içmenin sağlığa zararlı oluşuna değil, bunu söyleyen Neşe'nin seçimine yöneliktir. Neşe'nin sigara içiyor olması, sigaranın sağlığa zararlı olmadığı veya Neşe'nin bunu söylememesi gerektiği anlamına gelmez.

    Ozan: “Türkiye, düşünce özgürlüğü bakımından batı ülkelerine kıyasla çok geride.”
    Hakan: “O zaman sen neden burada yaşıyorsun? Git orada yaşa!”

Hakan'ın saldırısı Ozan'ın sunduğu fikre değil, ülke seçimine yöneliktir ve Türkiye'deki düşünce özgürlüğü hakkında herhangi bir sav içermez. Dolayısıyla Ozan'ın görüşünü çürütme yolunda bir adım bile değildir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:24:35
İNANILMAZLIK ARGÜMANI

Siz bir şeyi anlamakta zorlanıyorsunuz ya da nasıl işlediği hakkında fikriniz yok diye o şey doğru olamaz, öyle mi?
(İng. personal incredulity)
Biyolojik evrimden, kuantum alan teorisine kadar birçok alan ve konu size yabancı olabilir veya bunları algılamakta güçlük çekebilirsiniz. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak konuya dair yapılan açıklamaları ve önermeleri doğru olamayacak kadar karmaşık bulmanız, size bunların doğru olamayacağına hükmetme ayrıcalığı tanımaz.

Örnekler

    “Bu kadar karmaşık yapılar nasıl evrilmiş olabilir?”

Sırf kendi havsalanız almıyor ya da o konu hakkındaki bilgileriniz/bilgilerimiz sınırlı diye bir şeyin doğru olamayacağı sonucuna zıplamak, tipik bir inanılmazlık argümanı örneğidir. Zira başkaları pekala bu zor konuları anlıyor olabilir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:25:24
YAN ÇİZME

İddianızın yanlış olduğu ortaya çıkınca, özgün kriterleri değiştirerek iddianız için istisnai bir durum yaratmaya çalıştınız!
(İng. special pleading)
İnsanlar gerçekten de yanıldıklarını kabul etmeyi sevmeyen, tuhaf canlılar :) Burada iddiayı ortaya atan kişi, genel kabul gören bir ilkeyi veya başlangıçta kendisinin sunduğu bir kriteri işine geldiği gibi değiştirir veya kendisini bu kriterden muaf tutmaya kalkışır. Dolayısıyla kendisi için bir “özel durum” veya “istisna” yaratmaya çalışır. Normalde bu istisnai durumun geçerli sayılabilmesi için, belirtilen kişiler veya durumlar arasında mevcut iddiayla çelişmeyen bir fark bulunması gerekir; eğer bu fark yoksa iddia tutarsızdır. Bu yanılgıya düşen bir kişi, sunduğu iddianın geçerli olması için, başlangıçta kabul ettiği ama savunduğu konuyla çelişen argüman veya olayları yok sayarak mantıklı bir tartışma zemininden kaçınmayı amaçlar.

Örnekler

    Dinlerin insanları her zaman ahlaklı yaptığını savunan bir kişi, buna kanıt olarak kutsal kitabında yer alan ve iyi ahlaka işaret eden ayetleri gösterir. Ama aynı kutsal kitaptaki hiç de “iyicil” olmayan ayetleri (köleliği savunan, kadınlara ikinci sınıf vatandaş gözüyle bakan, barışı değil savaşı teşvik eden ayetler, vb.) görmezden gelir veya bunlar için tutarsız bahaneler ortaya atar.

İddia sahibi sadece işine gelen ayetleri kanıt olarak sunmayı seçip diğerlerini bu değerlendirmeden muaf tutarak kendisiyle çelişiyor.

    Geleceği görebildiğini iddia eden bir medyumun yetenekleri bilimsel bir teste tabi tutulur. Test sırasında yetenekleri sihirli (?!) bir şekilde uçup giden medyum, bu durumu şöyle savunmaya kalkar: “Yeteneklerimin ortaya çıkması için karşımda ona inanan kişilerin bulunması gerekiyor!”
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:26:20
GÜDÜMLÜ SORU

Soruyu amacınıza hizmet eden desteksiz varsayımlara dayandırarak sordunuz. Çok çakal gördük sizi!
(İng. loaded question)
Bu taktik sanıklara istediklerini söyletmek isteyen avukatlar tarafından kullanıldığında işe yarayabilir ama bize sökmez! Güdümlü sorular, rasyonel tartışmaları rayından çıkarmak için özellikle etkili yanılgılardır. Sorunun yöneltildiği kişi soruyu cevaplamaya çalıştığında kendisini savunma poziyonunda bulabilir; cevaplamak istemezse de sorudan kaçıyormuş gibi görünebilir. Sorular varsayımlara dayandırılarak kurgulanmamalı, içeriğindeki varsayımları destekleyen mantıksal gerekçeler kullanılarak formüle edilmelidir.

Örnekler

    “Ateistler içlerindeki boşluğu neyle dolduruyor?”

Soruyu soran kişi, “ateistlerin içinde bir boşluk olduğu” varsayımını neye dayandırdığını belirtmemiş, aksine bunun doğru olduğunu varsayarak soruyu yöneltmiştir. Bir ateist bu soruya “x,y,z” ile dolduruyorum derse, içinde bir boşluk olduğunu kabul etmiş olur. Oysa bu kişi, bir tanrı fikrini hayatına hiçbir zaman dahil etmemiş olabilir; dolayısıyla bu kişi için tanrı fikrinin yokluğunda oluşacak bir boşluktan da söz edilemez. Tabii ki bu örnek, tanrı fikrini bir zamanlar hayatının parçası yapmış bir kişinin, bu fikrin yokluğunda boşluk hissedeceği anlamına da gelmez!
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:27:13
İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İddiayı, ortaya atan kişinin kanıtlaması değil, başkasının çürütmesi gerektiğini savundunuz!
(İng. burden of proof)
İspat yükümlülüğü, iddiayı ortaya atan kişiye aittir; yani karşıdaki kişinin, iddiayı ortaya atandan ispat isteme hakkı vardır. İddia sahibi kendi iddiasına dair kanıt göstermeksizin, bu iddianın hatalı olduğunu düşünen kişiden onu çürütmesini isterse, ispat yükümlülüğü yanılgısına düşmüş olur. İddianın doğru olmadığını düşünen kişinin iddiayı çürütmekte başarısız olması veya bunu yapmayı istememesi, iddianızın geçerliliğini ispatlamaz. Ancak her iddiayı da eldeki ulaşılabilir kanıtlar çerçevesinde değerlendirmek gerekir; tüm makul şüphelerin ötesinde ispatlanmadığı için bir iddiayı hepten reddetmek de bir yanılgıdır.

Örnekler

    Ali: “Tanrı var.”
    Cenk: “İspat et?”
    Ali: “Esas sen olmadığını ispat et!”

Burada iddiada bulunan kişi Ali olduğu için ispat yükümlülüğü de ona aittir. Ali mantık yanılgısına düşmeden bu iddiasını savunmak istiyorsa, Cenk'ten Tanrı'nın var olmadığını kanıtlamasını talep etmek yerine kendi iddiasını -yani Tanrı'nın var olduğunu- ispatlamalıdır.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:27:53
ANLAM KARGAŞASI

Gerçeği saptırmak veya karşınızdakini yanlış yönlendirmek için birden fazla anlama gelebilecek sözcükler ya da muğlak bir dil kullandınız!
(İng. ambiguity)
Politikacıların belki de düşmeyi en sevdiği yanılgı budur! Bu yanılgıyı kısaca, “birden fazla anlama sahip olan sözcükleri işine geldiği gibi kullanmak” şeklinde tanımlayabiliriz. Bu taktiği bilmeden uygulayıp yanılgıya düşenler; hadi sizi affettik. Ancak tartışmayı manipüle etmek veya gerçekleri bilerek ve isteyerek çarpıtmak amacıyla bu yolu kullananlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Argümanınız bilinçli bir yanıltma niyeti taşıdığı için onu bir mantık yanılgısı olarak etiketlemek durumundayız.

Örnekler

    “Evrim sadece bir teoridir.”

Yani? Evet, evrim bir teoridir, ama bilimsel bir teoridir. Bilimsel terminolojide “teori” kelimesi, bu kelimenin günlük hayattaki kullanımında olduğu gibi varsayım, spekülasyon ya da kişisel görüş veya kanı anlamına gelmez. Bilimsel teori, bir olgu veya gerçekler grubunun açıklaması olarak kabul edilen bir fikir, ifadeler sistemi veya taslağı; gözlem veya deneylerle doğrulanmış bir tezdir. Evrim, kütleçekimi/yerçekimi teorisiyle aynı anlamda bir teoridir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:28:53
KUMARBAZ YANILGISI

Bir olay geçmişte beklenenden sık gerçekleşti diye, gelecekte daha az gerçekleşmesi gerektiğini iddia ettiniz!
(İng. the gambler's fallacy veya Monte Carlo fallacy)
Özellikle kumar oyunlarında sıkça düşülen bir yanılgı olması nedeniyle bu ismi almıştır. Olasılık teorisinde, şansa bağlı her olay ya da oluşum bir öncekinden bağımsızdır; bu gerçeğin reddedilmesi halinde kumarbaz yanılgısına düşülür. Eşit olasılığa sahip olaylardan birisi beklenenden sık ortaya çıktı diye, bundan sonra ortaya çıkma şansının azaldığını varsaymak hatadır. Aynı bağlamda, insan hayatındaki kişisel ve çevresel faktörleri göz ardı ederek gelecekte yaşanacak olaylara metafizik açıklamalar üretmek de hatalı bir yaklaşımdır.

Örnekler

    “Yazı-tura oyununda arka arkaya tam altı kez yazı geldi. Demek ki artık tura gelecek!”

Yazı veya tura gelme olasılığı her atışta eşit olup %50'dir. Bu oran bir önceki atışlardan etkilenmez; her atış diğerlerinden bağımsız bir şekilde %50 olasılık içerir.

    Gülşah: “Bu yıl başıma hep kötü şeyler geldi...”
    Mete: “Eh, ne güzel işte; sıranı savmışsın! Artık yeni yılda hep iyi şeyler bekleyebilirsin.”

İnsan hayatında meydana gelen olaylar birçok faktöre bağlıdır. Geçmişte kötü şeylerin sık yaşanmış olması, gelecekte daha az yaşanacağı anlamına gelmez. Yaşananlardan kazanılan tecrübeler yeni felaketlerin önlenmesinde rol oynayabilir; ama bunu belirleyen şey olasılık hesapları değil, kişinin ve içinde bulunduğu ortamın şartlarıdır.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:29:38
ÇOĞUNLUĞA BAŞVURMA

Bir şeyin popüler veya birçok kişi tarafından doğru bulunuyor/yapılıyor olmasının, onun doğru olduğunu gösterdiğini öne sürdünüz!

(Lat. argumentum ad populum, İng. bandwagon)
Bu mantık yanılgısını Anatole France'ın şu ünlü sözüyle özetlemek mümkündür: “Saçma bir şeyi 50 kişi de söylese, o hâlâ saçma bir şeydir.” Bir argümanın doğruluğu, birçok kişinin ona inanıyor olmasına veya onunla ilgili genel kanıya hiçbir şekilde bağlı değildir; sadece ve sadece o olguya ilişkin gerçeklere bağlıdır. Popüler olana inanma davranışı en başta sürü psikolojisi etkisi (İng. bandwagon effect) olmak üzere çeşitli sosyal eğilimlere dayanır.

Zamanında birçok insan köleliğin iyi bir şey olduğuna, zencilerin beyazlardan daha aşağılık bir ırk olduğuna inanıyordu. Geçmişte birçok insan yaygın olarak Dünya'nın düz olduğuna, bir öküzün boynuzları üstünde durduğuna, Dünya'nın evrenin merkezinde olduğuna ve Güneş'in Dünya'nın etrafında döndüğüne, hastalıkların ve doğal afetlerin Tanrı'nın gazabı olduğuna, sol elini kullananların içine şeytan girdiğine, toplu halde dans eden kadınların cadı olduğuna, eşcinselliğin bir hastalık olduğuna, şeytan çıkarma ayinlerinin işe yaradığına, kız çocuklarının okutulmaması gerektiğine vb. şeylere de inanıyordu (bazı insanlar bunlardan bazılarına hâlâ inanıyor!). Örnekler çoğaltılabilir; ama bu görüşlerin ne kadar çok kişi tarafından desteklendiği, onların doğruluğu üzerinde herhangi bir etkiye sahip değildir.

Not: Bilimsel gerçeklere ve bir alanın uzmanlarının o konudaki görüşlerine ilişkin argümanlarda durum farklıdır; çünkü bilimsel çoğunluk ile kabul gören görüşler bilimsel kanıtlara dayanır. Bunların salt inanç, kanı, iddia kategorisinde değerlendirilmemesi gerekir.

Örnekler

    “Birçok insan Tanrı'nın var olduğuna inandığına göre, Tanrı vardır.”

Tanrı'nın varlığına inanmak bir seçim, adı üstünde bir “inanç”tır. Bu seçimin arkasında da sosyolojik ve psikolojik gerekçeler yatar; yani kişiseldir. Birçok insanın Tanrı'ya inanmayı seçmiş olması, bu inancın doğru olduğunu göstermez. Sonuçta tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışından önce de insanların büyük bir çoğunluğu putlara ve doğa olaylarına inanıyor ve tapıyordu.

    “Dünyanın birçok ülkesi kapitalizm ile yönetilmektedir, demek ki kapitalizm en iyi yönetim biçimidir.”

Bir sistemin veya yönetim biçiminin iyiliği (veya doğruluğu) onun yaygınlığına değil, ortaya çıkardığı toplumsal sonuçlara bakılarak değerlendirilir.

    “Toplumun büyük çoğunluğu sigara içiyor, o halde sigara içmek sağlığa zararlı olamaz.”

Birçok insanın sigara içiyor olması, sigaranın sağlığa zararlı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:30:22
OTORİTEYE BAŞVURMA

Bir otorite öyle olduğunu düşünüyor diye bu görüşünüzün mutlaka doğru olması gerektiğini öne sürdünüz!
(Lat. argumentum ad auctoritatem, İng. appeal to authority)
Referans verilen otorite konuyla ilgili gerçek bir uzman değilse, yani konuya dair güvenilir ve sağlam bir yorum yapacak uzmanlığı yoksa, onun görüşlerine başvurularak öne sürülen bir iddia da hatalı olacaktır. Uzmanların konuyla ilgili kapsamlı bilgiye dayanan iddialarının, onlarla aynı düzeyde kavrayışa ve/veya deneysel kanıta sahip olmayan kişiler tarafından yok sayılması akılcı değildir. Fakat otoritelerin de bazen yanılabildiğini akılda tutmak ve iddiayı ortaya atan kişiye değil, iddianın kendisine bakmak gerekir.

Örnekler

    “Koskoca Nobel ödüllü fizikçi Dr. Johan Skarn kürtajın ahlaki olarak yanlış olduğunu söylüyor. Alanında saygın bir uzman olduğuna göre kürtaj konusunda da haklıdır.”

Dr. Skarn fizik alanında uzmandır, jinekoloji veya ahlak felsefesi alanında değil. Bu nedenle kürtajın ahlaki doğruluğu veya yanlışlığı konusunda otorite sayılamaz; öne sürdüğü görüşler tamamen kişiseldir.

    ‘Evrimin gerçek olmadığına’ ilişkin iddiasını savunamayan Bob şöyle der: “Evrim kuramının geçerliliğini sorgulayan bilim insanları da var.”

Evrimi reddeden birçok kişi bunu kanıta veya uzmanlıklarına dayanarak değil, kişisel inançlarını temel alarak yapmaktadır; yani birçoğu bu konunun uzmanı değildir. Oysa kanıtlar evrimi destekler. Nesnel çıkarımlarda temel alınması gereken şey kişisel hükümler değil, var olan kanıtlardır.

Not: Olduğu varsayılan bazı sorunlar ve fikir ayrılıkları, evrim mekanizmalarının detaylarıyla ilgilidir. Bilimsel veriler söz konusu olduğunda, onların geçerliliğini kabul eden uzmanların hangi kanıtları temel aldıkları incelenmelidir
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:31:05
HATALI BENZEŞİM

Birbiriyle uyuşmayan birçok başka özellik barındıran iki şey arasında, işinize gelen özellikler üzerinden benzeşim kurarak iddianızı savundunuz!
(İng. false analogy)
Bazen bir iddiayı veya olguyu açıklamak için benzeşimler kurmak, hem derdimizi daha iyi anlatmamıza hem de karşımızdakinin bizi daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Ama birbiriyle benzer olduğunu düşündüğümüz iki olay veya nesneye ait belli bir özelliğin gerçekten de ortak olabileceğini göz önünde bulundururken başka özelliklerinin farklılık gösterebileceğini dikkate almazsak, hatalı benzeşim kurmuş oluruz.

Örnekler

    “Tıpkı bir saatçinin bir saati zihninde kurgulayıp, zamanı ölçmek amacıyla onun karmaşık mekanizmasını tasarladığı ve inşa ettiği gibi, çok daha karmaşık ve düzenli olan insan bedeni ve doğadaki tüm uyumun da bir yaratıcısı ve tasarımcısı vardır.” (William Paley, Natural Theology, 1802)

Bir saat ve bir insan vücudu gerçekten de yapı itibarıyla epey karmaşıktır ve bu karmaşıklığın nedenlerini açıklamaya ihtiyaç duyulur. Ne bir saat ne de bir vücut, tamamen çalışır haliyle kendiliğinden oluşamaz; dolayısıyla her ikisini de ‘yaratan’ mekanizmaların ortaya çıkarılması gerekir. Ne var ki doğada, tam randımanlı haliyle çalışan bir saati ortaya çıkarabilecek herhangi bir mekanizma yoktur ve bir saat, oluşmak için mutlaka bir ‘saatçi’ye ihtiyaç duyar; oysa tam randımanlı bir insan vücudunu ortaya çıkarabilecek bir süreç (doğal seçilim yoluyla birikimli evrim) mevcuttur ve dolayısıyla herhangi bir başka yaratıcıya gerek duymaz.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:31:56
GERÇEK TEMSİLCİ

Bir argümanın içerdiği kusurları saklamak ya da ona yöneltilen eleştirileri savuşturmak için sonradan uydurduğunuz bir ‘ideal’e başvurmak çözüm değildir.

(İng. no true Scotsman)
Bu yanılgı, bir konuda bir argüman ileri sürdükten sonra, kanıtlar istediği kadar aleyhinde olsun, karşı argümanları “o gerçek bir X değil, bu gerçek bir Y değil” şeklinde savuşturmaya çalışınca ortaya çıkar. Ne hikmetse, size sunulan ve savunduğunuz önermeyle çelişen herhangi bir örnek veya kanıt, size göre o olgunun asla gerçek temsilcisi değildir! Bu yüzden argümanınızı sonradan işler ters gitmeye başladığında değil, en başından rasyonalize etmenizi öneririz.

Bu yanılgı yan çizme argümanının alt kümesindedir ve her “o gerçek bir X değil” ifadesi bir gerçek temsilci argümanı örneği olmayabilir. İddia sahibi tartışmanın orta yerinde X'in tanımını değiştirmişse, bu mantık yanılgısına düşmüş olur. Ama zaten en başından beri mantıksal gerekçeleriyle birlikte “bunu gerçek bir X olarak kabul etmiyorum” demişse, burada bir mantık yanılgısı yoktur.

Örnekler

    - İslam, barış ve hoşgörü dinidir.
    - Peki, ya Sivas'ta onca insanı Allahüekber naralarıyla yakanlar? Onlar müslüman değil miydi?
    - Onlar gerçek müslüman değil.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:32:43
ÖNCÜLLE REDDETME

Önermenizin belli bir sonuca işaret edeceğini, o önerme doğru olmadığına göre sonucun da yanlış olduğunu savundunuz. Ama bir dakika, o öyle değil ki!
(İng. denial of the antecedent)
Öncülle ardılı reddetme yanılgısı, ardıl ile öncül arasında varsayıldığı gibi bir ilişki olmaması durumunda sık sık karşımıza çıkar. Argümanınızı kimi olgu ve durumların belli bir sonuca işaret edeceği üzerine kurup, sonra da o olgu ve durumları gözlemlemediğinize göre söz konusu sonucun yanlış olduğunu ileri süremezsiniz; çünkü o olgu ile sonuç arasında mantıksal bir ilişki olmayabileceği noktasını atlamış olursunuz. Bu yanılgıda dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bir argüman “eğer X ise, Y'dir” şeklindeyse, bu argüman “X-değil ise” durumu hakkında HİÇBİR ŞEY söylemez. Yani bu argüman “eğer X-değil ise Y'dir” veya “eğer X-değil ise Y değildir” yargılarının ikisini de içermez.

Örnekler

    “İnsanlar yüzbin yıl yaşasaydı doğada evrimi gözlemleyebilir, doğruluğunu sınayabilirdik. İnsanlar yüzbin yıl yaşamıyor, dolayısıyla evrimi gözlemleyemiyor ve doğruluğunu sınayamıyoruz.”

Yüzbin yıl yaşamasak da evrimi laboratuvarda, fosil kayıtlarında, karşılaştırmalı genom çalışmalarında vb. gözlemleyebiliyor, sınayabiliyoruz.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:33:21
HATALI İKİLEM

Bir fikir veya olguya ilişkin birçok olasılık mevcutken, sadece iki zıt olasılığın (ya siyahtır ya beyaz!) mümkün olduğunu varsaydınız.
(İng. false dichotomy, false dilemma, black-or-white)
Bazen tartışmayı öyle bir resmederiz ki, bizimkinin dışındaki tüm argümanların tek bir kapıya çıkacağı varsayımında bulunuruz. Oysa bizim siyah/beyaz veya 0/1 olarak resmettiğimiz durum, bu iki koşuldan çok daha fazla alternatif barındırıyor olabilir. Argümanları bu yanıltıcı resim üzerinden inşa etmek, mantıklı ve dürüst bir tartışmayı imkansız hale getirebilir.

Örnekler

    “Yeni yürürlüğe koyduğumuz yasaya karşı çıkan herkes birer vatan hainidir!”

Bir yasa karşısında fikir sahibi kimselerin takınabileceği tutumlar, makul vatandaş olup yasayı bütünüyle kabul etmek veya vatan haini olup itiraz etmekten ibaret değildir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:33:56
YETKİN OLMAMA

“Sen nereden bileceksin, bu işin okulunu mu okudun?” tadındaki serzenişiniz her zaman sökmeyebilir.
(İng. courtier's reply)
Bu yanılgı, karşınızdaki kişinin argümanına karşılık vermek yerine, onun bu konudaki yetkinliğini sorgulamanız şeklinde ortaya çıkar. Siz veya argümanlarını kullandığınız kişi gerçekten de söz konusu tartışma üzerine daha çok okumuş, pratikte bulunmuş veya uzmanlık sahibi olabilirsiniz. İşte sağlıklı bir tartışma için sizden veya argümanlarını kullandığınız kişiden tam da bu yüzden daha tatmin edici cevaplar bekliyoruz; bizi bu konuda yetkin olmamakla suçlamanızı değil sayın argüman sahibi!

Örnekler

    “Ben yıllardır astroloji üzerine çalışıyorum, ABD'deki bilmem ne enstitüsünden sertifika aldım. Peki, sen okulunu okudun mu da astrolojinin safsata olduğunu iddia ediyorsun?”

Astroloji konusunda karşınızdaki şüphecinin işaret ettiği sorunları beğenmiyorsanız, o sorunları geçersiz kılmak için gerekli mantıksal açıklamayı sunmanız yeterli olacaktır. Ortadaki tartışmayı kazanmak için karşınızdaki kişiden daha bilgili olduğunuzu veya o kişinin o konuda yetkin olmadığını söylemek yerine sahip olduğunuz bilgileri kullanmayı deneyin! Biz denedik, %100 işe yarıyor.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:34:44
DOĞALA YÖNELİM

Bir durumun ‘doğal’ olduğunu ileri sürerek onun geçerli, haklı, kaçınılmaz, iyi veya ideal olduğunu iddia ettiniz!

(İng. appeal to nature)
Doğada var olan ve doğal olarak gerçekleşen bir olguyu, “olması gerekenmiş” gibi sunma hatasıdır. ‘Doğal’ olan bazı şeylerin aynı zamanda da ‘iyi’ olduğu yönündeki kabul, görüşlerimizi taraflı hale getirebilir. Oysa doğallığın kendisi bir şeyi iyi veya kötü yapmaz. Örneğin hastalıklardan ölmek doğaldır, ama bu onun iyi olduğu anlamına gelmez. Kanserin veya salgın hastalıkların doğal olması, onları iyi veya doğru yapmaz.


Örnekler

    “İlaç firmalarının ürettiği antibiyotik, ağrı kesici, tansiyon ilacı vb. ilaçlar doğal değildir. Çeşitli otlardan elde edilen iksirler ve karışımlar ise doğaldır. Sakın ilaç kullanmayın.”

Bu ilaçlar insanları hastalıklardan korumak amacıyla üretilir ve işe yarayıp yaramadıkları, tamamen hastalık üzerindeki etkilerine bakılarak çıkarsanır. Doğal olanların mutlaka faydalı olduğu çıkarımını yapamadığımız gibi, bu ilaçların doğal olmamaları da faydalı olmadıkları anlamına gelmez.

    “Normal doğum doğaldır, o yüzden sezaryen kötüdür.”

Normal doğum sırasında ölen birçok kadın vardır; gerekli durumlarda -ki buna doktoru karar verir- sezaryen yapılmazsa anne adayı kaybedilir. Normal doğumun doğal olması, onun her zaman iyi sonuç vereceği anlamına gelmez.

    “Doğada en güçlü ve uyumlu olan canlılar hayatta kalır; yani zayıf ve çevresine uyumsuz olan canlıların yok olması doğaldır. Demek ki zayıf ve güçsüzleri yok etmeliyiz!”

Doğada işlerin böyle yürüyor olması, ahlaki bir dayanak olarak kabul edilemez.

Not: Sosyal darvinizmden farklı olan Darwin'in evrim kuramı, bunun sadece doğanın bir gerçeği olduğunu söyler; böyle olmasının iyi veya doğru veya gerekli olduğunu değil
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:35:42
ARDILLARLA DOĞRULAMA

Önermenizin belli bir sonuca işaret edeceğini, o sonucu gözlemlediğimize göre de önermenizin doğru olduğunu savundunuz. Ama bir dakika, o öyle değil ki!

(İng. affirmation of the consequent)
Ardılla öncülü doğrulama yanılgısı, ardıl ile öncül arasında varsayıldığı gibi bir ilişki olmaması durumunda sık sık karşımıza çıkar. Bu yanılgı türünde, bir olgunun belli bir sonuca işaret ettiğini ve o sonucu gözlemlememiz halinde bu olgunun da doğru sayılması gerektiği öne sürülür. Ancak söz konusu olgu ile bahsi geçen sonuç arasında mantıksal bir ilişki olmayabileceğini; dahası, başka olguların da aynı sonuca yol açabileceğini atladınız.

Bu yanılgıda dikkat edilmesi gereken şey şudur: Bir argüman, “eğer X ise Y'dir” şeklindeyse, bize söylediği tek şey “eğer Y-değil ise X-değildir”dir. Bu, çok bilinen bir mantık kuralıdır (bkz. Modus tollens). Bu argüman bize kesinlikle “eğer Y ise X'tir” dememektedir, ki bu çok düşülen bir yanılgıdır (bkz. aşağıdaki Odin örneği). Ayrıca bkz. kardeş yanılgı, öncülle reddetme.

Örnekler

    “Eğer evren bir yaratıcı tarafından yaratılmış olsaydı, her yerde düzen ve kanunlar görürdük. Her yerde düzen ve kanunlar görüyoruz, o halde bir yaratıcı var.”

Bir yaratıcının olması durumunda etrafta düzen görmemiz gerektiği çıkarımında bulundunuz. Belki yaratıcı kaos seviyordur, bunu hiç düşündünüz mü? Hiç! Neyse, bir kere burada bir hata yaptınız. Bizim bu yanılgıda vurgulamak istediğimiz hata bu değil.

Esas hata, düzenin başka olguların sonucu olarak karşımıza çıkabileceğini hesaba katmadan, bu durumun doğrudan argümanınızı doğruladığı sonucuna varmış olmanız. Argümanınızın şundan farkı yok: “Eğer evren Odin tarafından yaratılmış olsaydı etrafta hiç buz devi görmememiz gerekirdi (çünkü Odin buz devlerini yok etme sözü vermişti). Etrafta hiç buz devi görmüyoruz, o halde Odin var.”

    - Tanrı dualara cevap veriyorsa (X), tümörün iyi huylu çıkar (Y).
    + Tümörüm iyi huylu çıktı.
    - O zaman Tanrı dualara cevap veriyor demektir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:36:25
HATALI ÖRNEKLEM

Argümanınıza uyan verileri cımbızla seçerek, durumu varsayımınıza uydurmaya veya varsayımınızı destekleyecek bir örüntü yakalamaya çalıştınız!
(İng. biased sample, confirmation bias, the Texas sharpshooter)
Ortaya attığınız bir argümanı savunurken, onu desteklemeyen verileri göz ardı edip sadece destekleyenleri seçmeye kalkmamalısınız. Bu yaptığınız, önce rastgele ateş açıp, ondan sonra deliğin etrafına hedef tahtası çizmeye benziyor! Bir argüman ortaya atarken, onu eldeki verilerden yola çıkarak temellendirmek kadar olağan bir şey yoktur. Ancak bunu yaparken de iddianızla çelişen kanıtları görmezden gelip sadece destekleyenleri kullanmak, kendinizi ve karşınızdakini kandırmaktan başka bir şey değildir.

Örnekler


    “X içecekleri üreticileri, bu içeceklerin en çok satıldığı beş ülkeden üçünün dünyanın en sağlıklı ülkeleri arasında bulunduğunu; dolayısıyla X içeceğinin sağlıklı olduğunu belirtiyor.”

Bu beş ülkeden üçünün dünyanın en sağlıklı ülkeleri arasında bulunmasının X içeceğinin sağlıklı olmasıyla hiçbir alakası bulunmayabileceği gibi; bu ülkelerin, X içeceği çok sağlıksız bile olsa başka faktörlerden dolayı (örn. sağlık sisteminin gelişkinliği vb.) dünyanın en sağlıklı ülkeleri arasında bulunmaları da mümkündür. Ayrıca diğer iki ülkeden niye hiç bahsedilmiyor?
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:36:56
ORTA YOL

İki zıt argüman birbiriyle çatışıyor diye, doğru olanın bu ikisi arasında bir yerde olması gerektiğini varsaydınız!
(İng. middle ground)
Doğru, gerçekten de çoğu zaman iki uç argümanın arasında bir yerde olabilir. Ama bunun bizi yanlı düşünmeye itmemesi gerekir. Bazen bir şey basitçe yanlıştır, “yarı yanlış olsun, yarı doğru” şeklindeki bir yaklaşım bu gerçeği değiştirmez.

Örnekler

    Çağan: “Aşılar çocuklarda otizme neden oluyor!”
    Melis: “Bu iddia bilimsel çalışmalarla defalarca çürütüldü ve destekleyen hiçbir bilimsel veri yok!”
    Oğuz: “Tamam ya, tartışmayın... Gelin, ‘Aşılar otizm vakalarının hepsine değil, bazılarına neden oluyor’ deyip anlaşalım.”
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 11 Aralık 2018, 14:41:23
NOT;
Akıl var mantık var-Mantık hataları sitesinden aldım.
Belli ki gençler, günümüzde sosyal medya üzerinde en çok tartışılan bir kaç konuyu temel alarak örneklendirmişler  ;)
Hatta öyle ki, gelebilecek itirazları bile bu başlıklar üzerinden değerlendirmekte fayda var  8)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Ziya Gunes - 11 Aralık 2018, 15:55:16
ORTA YOL

İki zıt argüman birbiriyle çatışıyor diye, doğru olanın bu ikisi arasında bir yerde olması gerektiğini varsaydınız!
(İng. middle ground)
Doğru, gerçekten de çoğu zaman iki uç argümanın arasında bir yerde olabilir. Ama bunun bizi yanlı düşünmeye itmemesi gerekir. Bazen bir şey basitçe yanlıştır, “yarı yanlış olsun, yarı doğru” şeklindeki bir yaklaşım bu gerçeği değiştirmez.

Örnekler

    Çağan: “Aşılar çocuklarda otizme neden oluyor!”
    Melis: “Bu iddia bilimsel çalışmalarla defalarca çürütüldü ve destekleyen hiçbir bilimsel veri yok!”
    Oğuz: “Tamam ya, tartışmayın... Gelin, ‘Aşılar otizm vakalarının hepsine değil, bazılarına neden oluyor’ deyip anlaşalım.”

Aksine, Otizmli çocular gereken daha az aşılanıyorlar ve risk altında kalıyorlar maalesef

https://www.medpagetoday.com/blogs/themethodsman/71997?xid=nl_mpt_DHE_2018-03-27&eun=g340002d0r&pos=1&utm_source=Sailthru&utm_medium=email&utm_campaign=Daily%20Headlines%202018-03-27&utm_term=Daily%20Headlines%20-%20Active%20User%20-%20180%20days (https://www.medpagetoday.com/blogs/themethodsman/71997?xid=nl_mpt_DHE_2018-03-27&eun=g340002d0r&pos=1&utm_source=Sailthru&utm_medium=email&utm_campaign=Daily%20Headlines%202018-03-27&utm_term=Daily%20Headlines%20-%20Active%20User%20-%20180%20days)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Erkan Çaylı - 11 Aralık 2018, 21:11:25
Doğan Hocam, zaman ayırıp değerli bilgiler verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Ad hominem konusunda biraz takıntılı biriyim. Hani derler ya "bir lafa bakarım laf mı, bir de söyleyene bakarım adam mı" diye. Bu madde o anlayışı kapsıyor gibi. Öyleyse piramitte daha üstte olmalı bence. Saygı duymadığım kişilerin argümanlarını bir türlü nesnel değerlendiremiyorum. Bu yaştan sonra da zor adam olurum :-[

Not: forum özelinde değil, genel anlamda yazdım. Sanki hedef aldığım gizli kişler varmış gibi anlaşılmasın...
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 11 Aralık 2018, 21:20:05
Hedef aldığınız gizli kişiler mi var :)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 11 Aralık 2018, 21:54:19
Anlıyorum Erkan Reisim, her ne kadar benim de ilk dürtüm öyle olsa da kestirip atmamanın, kendini dizginleyip illa adam yerine koymanın ve düzgün cevap vermenin karşı taraf üzerine müspet tesiri olduğuna çok  şahit oldum. Hatta bu tesirler genelde olumlu anlamda bulaşıcı bile oluyor.

Ha hiç etkisi olmadığına da şahit oldum ama bu durumda zaten devam etmemek elinizde olduğu için sonuç negatif değil nötr sayılır. Bu durumda da ihtimaller ilmi ortalamanın pozitif olduğunu söyler  :)

Yani denemek lazım, kötü niyetli olan zaten düzelmeyecek ama şu atmosferde çoğu insan başka türlü bir tartışma şekli olabileceğinden bile haberdar değil. Onlar cevabınızın düzgünlüğünü görünce etkileniyorlar. Bulaşıcı dediğim böyle birşey. Herkesin kalitesini yükseltiyor bu...

NOT: Elinize sağlık Tan Kaan reisim, çok güzel tamamlamış bu başlığı yazdiklariniz. Straw man e türkçe karşılık bilmiyordum, korkulukmuş.  :)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: nuri_kongur - 11 Aralık 2018, 22:10:03
2+2=? Kaçtır sorusuna kaç tane yanlış yanıt verilebilir?
Bu soruya 4 hariç n-1 tane yanlış yanıt verilebilir. Bazen yanlışları tek tek saymak yerine doğrunun peşinde olmak daha kolaydır.
Mesela “samimiyet” olmadan tartışılmaz. Laf ebeliği yapan ile tartışılmaz. Egosunu taşırken yorulmayan ile tartışılmaz.
Hayatta her şeyi bilmemiz imkansız. Kendi kendimizle sessizce konuşuruz, bir başkasıyla konuşuruz sözlü şekilde.
Yukarıda yazdıklarım bu zamana kadar izlemeye çalıştığım ilkeler. Bugünlerde yeni bir ilke daha ekledim takip ettiklerime: “ise” ile “fakat” arasındaki farkı idrak etmeyenlede tartışmayacağım. Yaşım 48, yapacak çok şey fakat az vaktim var. Çarçur etmeye gelmez.
İse ve Fakat bağlaçlarını cümle içerisinde kullanacağım. Hepimizin gözü önündeki şeyler bunlar. Biliyorduk unuttuk, hatırlamamız lazım.

Ali ve Ayşe’nin 10 lirası , Ömer’in ise 5 lirası vardır.
Ali ve Ayşe’nin 10 lirası fakat Ömer’in 5 lirası vardır.
Ben tercihimi “ise”den yana koyuyorum. Çok gerektirmedikçe “fakat” veya “fakatçı”lardan uzak duruyorum.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 12 Aralık 2018, 08:44:18
"ise" iyidir. Fakat "ise", çoğu kere işe gelmez.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 12 Aralık 2018, 09:40:36
İNANILMAZLIK ARGÜMANI

Siz bir şeyi anlamakta zorlanıyorsunuz ya da nasıl işlediği hakkında fikriniz yok diye o şey doğru olamaz, öyle mi?
(İng. personal incredulity)
Biyolojik evrimden, kuantum alan teorisine kadar birçok alan ve konu size yabancı olabilir veya bunları algılamakta güçlük çekebilirsiniz. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak konuya dair yapılan açıklamaları ve önermeleri doğru olamayacak kadar karmaşık bulmanız, size bunların doğru olamayacağına hükmetme ayrıcalığı tanımaz.

Örnekler

    “Bu kadar karmaşık yapılar nasıl evrilmiş olabilir?”

Sırf kendi havsalanız almıyor ya da o konu hakkındaki bilgileriniz/bilgilerimiz sınırlı diye bir şeyin doğru olamayacağı sonucuna zıplamak, tipik bir inanılmazlık argümanı örneğidir. Zira başkaları pekala bu zor konuları anlıyor olabilir.

Bahsedilen konulara yabancı olanları geçtim, uzmanları bile bu yanılgıdan çokça muzdarip olurlar. Bilimde en bilinen örneği Albert Einstein. Gelişmesine çok büyük katkısı olan kuantum fiziğinin sonuçlarına inanmayı reddetti. Kendi kafasında kendinden menkul bir realite fikri vardı ve teorinin sonuçları o fikre uymuyor diye kabul etmedi ve meslek hayatının son yarısını tamamen ana-akım bilimin dışında geçirdi. 50 yıl sonra baktığımızda tamamen yanılmış olduğunu görebiliyoruz. Sadede sınırlı çevreye uyum sağlamak için evrimleşmiş insan beyninin bir ürünü olan sezgi, "sağduyu", vs. gibi şeylere güvenmek o kadar kötü bir fikir ki bu işlerde...

""felsefeniz, inancınız, estetik duygunuz, kim olduğunuz önemli değildir. Teoriniz deney ve gözlemle çelişiyorsa yanlıştır. Bu kısa cümlede bilimin özü yatar... " diyor Feynman. Şu kısacık videodan neredeyse kutsal bir haz aldığım zamanlar vardı  :)

Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Doğan Erbahar - 12 Aralık 2018, 10:02:36
OTORİTEYE BAŞVURMA

Bir otorite öyle olduğunu düşünüyor diye bu görüşünüzün mutlaka doğru olması gerektiğini öne sürdünüz!
(Lat. argumentum ad auctoritatem, İng. appeal to authority)
Referans verilen otorite konuyla ilgili gerçek bir uzman değilse, yani konuya dair güvenilir ve sağlam bir yorum yapacak uzmanlığı yoksa, onun görüşlerine başvurularak öne sürülen bir iddia da hatalı olacaktır. Uzmanların konuyla ilgili kapsamlı bilgiye dayanan iddialarının, onlarla aynı düzeyde kavrayışa ve/veya deneysel kanıta sahip olmayan kişiler tarafından yok sayılması akılcı değildir. Fakat otoritelerin de bazen yanılabildiğini akılda tutmak ve iddiayı ortaya atan kişiye değil, iddianın kendisine bakmak gerekir.

Örnekler

    “Koskoca Nobel ödüllü fizikçi Dr. Johan Skarn kürtajın ahlaki olarak yanlış olduğunu söylüyor. Alanında saygın bir uzman olduğuna göre kürtaj konusunda da haklıdır.”

Dr. Skarn fizik alanında uzmandır, jinekoloji veya ahlak felsefesi alanında değil. Bu nedenle kürtajın ahlaki doğruluğu veya yanlışlığı konusunda otorite sayılamaz; öne sürdüğü görüşler tamamen kişiseldir.

    ‘Evrimin gerçek olmadığına’ ilişkin iddiasını savunamayan Bob şöyle der: “Evrim kuramının geçerliliğini sorgulayan bilim insanları da var.”

Evrimi reddeden birçok kişi bunu kanıta veya uzmanlıklarına dayanarak değil, kişisel inançlarını temel alarak yapmaktadır; yani birçoğu bu konunun uzmanı değildir. Oysa kanıtlar evrimi destekler. Nesnel çıkarımlarda temel alınması gereken şey kişisel hükümler değil, var olan kanıtlardır.

Not: Olduğu varsayılan bazı sorunlar ve fikir ayrılıkları, evrim mekanizmalarının detaylarıyla ilgilidir. Bilimsel veriler söz konusu olduğunda, onların geçerliliğini kabul eden uzmanların hangi kanıtları temel aldıkları incelenmelidir

Bir kendi kendini kandırma öyküsü:
Post doc çalışmalarımın son aylarında direktörüm Chris bana Nobel ödüllü Harold Kroto'nun kendisiyle tartıştığı bir problemden bahsetti. Problemi duyar duymaz ya bu basit birşey 100 yıl önce çözülmüş olması lazım dedim (ve bu sezgim doğruydu) ama sonuçta nobel ödüllü bir adam bunu bilmiyor mu diye biraz literatür araştırdım ve problemin başka bir cephesinin hala açık olduğunu gördüm. Bu saptığım yanlış yol daha basit yaklaşımı görmemi engelledi ve o konuda çalışmaya başladım ve 5-6 ayımı verdim.

Birşeyler sunabilecek kadar sonuç da buldum ve yayınlamadan önce insanların görüşlerini almak için konferanslarda konuşmamın sonunda 5 dakikamı buna ayırdım filan. Bilkentte konuşurken oradaki profesörlerden biri bana çok kibar bir şekilde çözülmüş birşey peşinde koştuğumu söyledi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü ve konuşmadan sonra ertesi gün odasına gittiğimde ders kitaplarına bile girmiş sonucu gösterdi mahcup bir şekilde, kendisine minnettar bir şekilde teşekkür ederek çıktım. Araştırdığım kısım hala açıktı ancak varmak ıstediğim sonuç açısından buna gerek yoktu. 5-6 aylık araştırma çöp oldu. Ilk sezgim doğruydu sadece problemin nobel ödülü almış birisi tarafından ortaya atılmış olması tarafından büyülenmiştim. Bu meselde kendi kendimle tartışırken otoriteye başvurup yanılma var mesela, kandırması en kolay kişi kendindir demiyorlar boşuna...
Başlık: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: nuri_kongur - 12 Aralık 2018, 11:35:29
"ise" iyidir. Fakat "ise", çoğu kere işe gelmez.
Yazı dili dersinde şöyle bir cümle ile karşılaştım.
My sister and I are engineers ______ my brother is an actor. Boşluğa “and” ya da “but” gelecek. Amaca baktım mesleklerin bir birinden farklı olsa da “meslek” amacına aykırı değil. Aklıma ilk gelen şey “and” oldu. “But” zıtlıklarda kullanılır.
Cümlenin zihnimdeki Türkçesi “ben ve kardeşim mühendis erkek kardeşim ise aktördür” ise farklılığı verir ama FARK  ZITLIK değildir.  Cevap anahtarında “but” diye geçiyor. Hemen sözlükten “but”ın detaylı anlamına baktım. Zıtlık ve farklılık için kullanılıyor. Yani İngilizce’de farklılık ile zıtlığı ayrı ayrı işaret eden kelime yok. Bunu farkedince çizgi romanlardaki kahramanların niçin sıradan insanlar arasında kimliklerini gizledikleri daha anlaşılır oldu. Niye Süper Man Klark Kent’tir , niye maskeli olan örümcek adam ve maskesiz hali Peter Parker. Hatta Baudelaire’nin Albatros şiiri bile daha anlaşılır hale geldi. Niye Albatrosa hayranlık ve sevinç ile bakan tayfalar , onu kendi aralarına indiğinde aşağılar ve dalga geçer. Çünkü o toplumlar, her bir kahramanın içinde  bulundukları toplumlar, kendisi gibi olmayanları zıt görüp ötekileştirerek dışlarlar. 

Geçen gün kızımla Incredibles 2 yi izliyoruz, süper kahraman ailenin kızı hoşlandığı oğlan tarafından gerçek kimliği görülünce travma yaşıyor.
 
İçinde yaşadığım tabiatta bana normal gelen şey, diğerinin tabiatın bırakın lüks olmasını ifade edecek kelime yok. İngilizce de bütün farklılıklar “But-Fakat”
Hangi denizde kayık yüzdürecek isen oranın ağacını kullanacaksın demekki ...
Albatros şiiri aşağıda

Sık sık, eğlenmek için, acımasız tayfalar
Yakalar kanadından bu deniz kuşlarını,
Ürkütücü sularda gemileri izleyen
Yolcuların yıllardır dost arkadaşlarını. Gökten inen tasasız, bu utangaç krallar
Güvertelerin üstüne kondukları zaman
Geniş kanatlarını sofuca bırakırlar,
Yorgun kürekler gibi, sular üstünde kayan. Sen ey kanatlı yolcu, bir zaman ne güzeldin !
Bak gaganı dürtüyor hoyrat tayfanın biri,
Ya öteki, bilir mi bu hale nasıl geldin,
Topallayıp öykünüyor uçtuğun günleri. Ozan, ey bulutlardan toprağa sürgün ece,
Oklara göğüs geren, dostu fırtınaların,
Yuhlarlar yeryüzünde, seni de, gündüz gece
Uçmana engel olur, ağır dev kanatların.




Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 12 Aralık 2018, 15:32:32
Benjamin bu şiir üzerine uzun uzun düşünür ve yazar.
Ama bizde de durum pek farklı değildir. Görkemiyle bir zamanlar bir yerlerde dolaşan/ulaşılamaz/kahraman olarak gördüğümüz kişiler aramıza "düştüklerinde", onları nasıl da paçavraya çeviririz! Hele, o yüksekte uçan kahramanımız, kendi hatalarıyla değil de, işte dıştan gelen bir etkiyle yaralandığında mesela, kıyıda kenarda kalmış bir kaç bilge dışında herkes, burunlamaz alaya almaz mı onu? Hem de ne hale getiririz! Ademoğlu bu. Zalim ve cahildir.
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Erol Şar - 12 Aralık 2018, 19:10:38
Richard Feynman,kumarbaz,zampara,maceracının tekiydi. :)
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Emin Alp Alayunt - 12 Aralık 2018, 21:27:39
Bahaneyle Feynmanı bir daha andım...

https://www.youtube.com/watch?v=iCz6RfGny3A
Başlık: Ynt: Nasıl Tartışmak Gerekir?
Gönderen: Mücahit Karabaş - 18 Aralık 2018, 17:31:46
Etkili iletişim yeteneği  sözlü ve yazılı tartışmalar için en gerekli özelliklerden birisi. Bazılarımızda doğuştan geldiği gibi, çoğu zaman geliştirilebilir bir yetenek. Profesyonel iş hayatında firmaların çalışanları için en çok önem verdiği eğitimler genelde iletişim eğitimleri oluyor.  Tartışmanın doğru ve kaliteli olması için gerçekten emek verilmesi gerekiyor.

Sözlü tartışmalarla yazılı tartışmalar bence farklı dinamikleri olan eylemler. Sözlü tartışmada gaf yapmak, ya da karşındaki kişiyi bilerek kırmak  daha kolay. Tartıştığımız kişiyi doğrudan manipüle etmek ya da tartışmaya şahit olanları manipüle ederek kendimizi daha üstün göstermek veya tartıştığımız kişiyi daha değersiz göstermek mümkün. Amerikan filmlerinde mahkeme sahnelerinde biraz abartılı da olsa, bir tanık ya da sanık sorgulanırken bu duruma çok fazla şahit oluruz. Jüriyi etkilemek için kürsüdeki kişiye konuyla alakasız sorular sorulunca karşı tarafın avukatı hemen itiraz eder. Duruma göre itiraz kabul olur ya da reddedilir. Ama soru sorulmuştur bir defa... Hatta bazen öyle tuzak sorular sorulur ki; itiraz eden taraf ancak cevap sırasında uyanır. İtirazı kabul edilse de jürinin hafızasından silemez. Tartışmalar esnasında da taraflardan birisi manipülasyon uygularsa yani başkalarının algısını değiştirmeye gayret ederse, çoğu zaman sonuç aldığına şahit olmuşumdur. Yazılı tartışmalar da bu biraz daha zor ama imkansız değil. Tartışmalara kazanma ya da kaybetme olarak bakmazsak algımızı daha iyi kontrol altında tutabileceğimizi düşünüyorum. Öğrenmek için tartışırken mutlaka kendi bildiğiniz doğruları da bir şekilde karşı tarafa aktarabiliyoruz.

İyi bir tartışma için karşındaki anlamak, anlamak için de kişileri de söz ve davranışlarını iyi algılamak gerekiyor.  Algılamak, subjektif (öznel) bir yetenekken, anlamak ise objektif (nesnel) bir yetenekmiş. Aşağıdaki makale bunu güzel anlatmış. Algılama yeteneği geliştirilebilen ve tüm tartışma türlerinde avantaj sağlayabilen bir üstünlük. Ama gözlemlediğim bir hata var ki ben de dahil hepimizin başına gelen algılarımızla kendi kendimizi manipüle etmemizdir. Bu eylem sonucu oluşan ön yargı bankamızın kasaları bazılarımızda büyük, bazılarımızda küçük oluyor ama maalesef bu hepimizde var. Olumlu ya da olumsuz ön yargılarımız nedeniyle tartıştığımız kişiyi kafamızda kategorize edip ona göre konuşup, yazışabiliyoruz.

Algılarımız ve anladıklarımızı analiz ettikten sonra anlatabilme yeteneği de çok önemli. Empati kurabilmek, net ve doğru olmak, sözcük bilgisi ve sözcüklerin yerinde kullanılabilmesi yine zor ve emek isteyen özellikler. Benim aynı iletiyi defalarca yazıp sildiğim, üzerinde oynamalar yaptığım çok olmuştur.   

Yazdığım gibi aşağıda iletişimle bilimsel bir makale var. Bir çoğumuzun çok sevdiği bir Orhan Veli şiirine atıfta bulunuyor. Bu makaleye ek olarak benim şimdiye kadar okuduklarım ve deneyimlerimden öğrendiğim;

Yazılan ya da söylenenleri hemen kişisel algılamamak
Varsayımlarda bulunmamak

Tartışmaların daha sağlıklı olmasına yardımcı oluyor. Bir tartışmada taraf olmak bana göre zor ve yorucu bir durum. Hem tartıştığınız kişileri kırmayacaksınız, hem de tartışmaya şahit olanların gözünde nahoş bir görüntü sergilemeyeceksiniz. Kendi adıma daha kırk fırın ekmek yemem lazım.  :)

Aysel Uzuntaş-Etkili İletişim makalesi


http://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwjX05KRyqnfAhXjk4sKHcoYAzQQFjAAegQIARAC&url=http%3A%2F%2Fkefdergi.com%2Fpdf%2F21_1%2F21_1_2.pdf&usg=AOvVaw2SsLzpJeDOdyOnSbNWLmBP