Aslında bu konuyu biraz daha bizdeki uygulamalar ile yerelleştirebiliriz. Benim tartışmalar sırasında karşılaştığım en önemli düğüm noktaları şunlar.
Öncelikle arkadan konuşma çok var. Bu konuda şöyle bir test uyguluyorum kendime. Yüzüne söyleyemeyeceğim hiç bir yorum yapmıyorum kişiler ile ilgili. Eğer bir eleştirim var ise mutlaka önden yüzüne söylemeye gayret ediyorum. Eğer bir yorumda bulunmuş isem , açıp telefonu söylüyorum kendisine.
Meşhur kuralım çok işe yarıyor. Başkasının duymasını istemediğiniz şeyi bana söylemeyin ! Böylece çok az kişi dedikodu yapabiliyor benimle. Kişiler ile ilgili konuşuyorsam bu mutlaka bir olay çerçevesinde oluyor. Örnek , Ahmet ile Bülent'i gömüyoruz diyelim. Bu muhabbet kesinlikle onun bir davranışı ile ilgili oluyor. Kendisi ile ilgili değil. Eğer kendisi ile ilgili bir yorum yapıyorsak bu yine kendisine de rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir üslup ve seviyede kalıyor.
Bir diğeri ise aşırı alınganlık ve küsme ile ilgili . Orada da her zaman söylediğim gibi şu kuralı uyguluyorum. En son birisine küstüğümde beş yaşında idim. ! kuralı. Kişiler ile anlaşamadığım noktaları bulup, o konularda o kişiler ile arama mesafe koyuyorum. Böylece en sevilmeyen kişiler ile bile bir ortak nokta yakalamak mümkün olabiliyor.
Diyelim kişi çok dedikoducu. BU kişi ile hiç bir şart altında kişiler ile ilgili yorum yapmamaya çalışıyorum. Yaptığım yorumlar ise ilgili kişiye ya önceden söylediğim ya da söyleyebileceğim seviye ve üslupta oluyor. ama adamın tekinin yüzüne " bit yavrusu " demiş isem bit yavrusu demekten de kaçınmıyorum açıkçası.
Hata yaptığımda özür dilemekten imtina etmiyorum. Herkes hata yapabilir. Ben de yapmış olabilirim. Ancak açık bir kişilik olduğumdan en azından insanlar bunu art niyetli olarak yapmadığımı biliyorlar. Olayı kolaylıkla çözüyoruz.
Yaptığın eleştirinin dozu ne ise cevabı da öyle olur. O yüzden sert bir yazı yazdığımda cevap sert ise alınganlık göstermiyorum.
Yazarak çözemiyor isem mutlaka telefon ile arayıp konuşuyorum.
Bu tartışmalarda en şikayetçi olduğum konu ise fikren görüşünü savunamayanların ya da haksız olduğu anlaşıldığında karşıdaki kişiyi itibarsızlaştırmaya çalışarak " bu adam zaten şöyle şöyle o yüzden fikirlerine de güvenmeyin " gibi bir yol izleniyor. Özellikle bizde çok var bu.
Bir diğeri de görüşlere olan saygısızlık. Aynı görüşte olmayan kişilere çok ciddi saygısızlık yapılabiliyor.
Yaz yaz bitmiyor..
Bir de kendisi yazarken ya da konuşurken istediği gibi konuşup, karşıdan da benzer şekilde cevap alınca hiddetlenenler . Yahu aynısını sen yapıyorsun ya!
Bir de duygusal arkadaşlık sendromu var. Arkadaşı hatalı dahi olsa ölümüne savunanlar çıkıyor. Genelde arkadaşlarına da en büyük zarar bu kişilerden geliyor. BU kişilerin bir özelliği daha var. Diyelim birisi ile küstüler. senin de küsmeni isterler hatta baskı yaparlar. Direnirsen de seninle de konuşmaz ya da seni o kişinin yanında olmak ile suçlarlar.
Bir öneli konu da yazılanları okumuyorlar. Okumadıkları ve zaten ön fikirli olduklarından yazarken ciddi hata yapıyorlar.
Bir de forumlara özel bir durum var. Tartıştığın kişiyi daha bir kez bile görmemişsin, düşman kesiliyor nefret ediyorsun. O yüzden de o kişiye etmediğin lafı bırakmıyorsun. Bana komik geliyor!
BU ülkede benim bir tartışma yaşanırken muzdarip olduğum konular bunlar.