Heyamola Hey
Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: ersinboke@icrs.com.tr - 09 Haziran 2018, 20:29:32
-
Evet efendim.. Son derece yoğun iş programı içerisinde eksikler tamamlandı.. Patalya, kürekler, patalya tentesi, usturmaçaları , merdiven restorasyonu , yeni pasarella , ve bir dolu iş.. Bol bol fotoğrafları ile Şurada ..
https://ttheyamola.blogspot.com/2018/06/vakit-tamam.html
-
Tebrikler hocam, muhteşem işler çıkarmışsın :)xx. Özellikle içi malzeme dolu patalya beni korsan filmlerine götürdü.
-
Vakit tamam. Bir yıl boyunca süren hazırlıklar elbette bitmediler yine. Irgat için uzaktan kumanda bir başka bahara kaldı. ancak bunun dışındaki tüm işler bitti.
Yarın öğleden hemen sonra hedef elbette Burgaz ada. Burgz Ada'ya veda edeceğiz Tayo Mar ile. Hava sıcak. Pervane temizliği ve karina temizliği sonrası elbette Antigoni restorana gidilecek. Hafif bir " drink " alınacak.
Sonrasında tkne de özen ile bu yolculuk için sakladığım Melih 'in filipinlerden getirdiği romdan içilerek sızılacak. elbette bunlar Küba tütünü eşliğinde olacak. Malum karada normal tütün içiyoruz. ama seyir bir başka . Seyirde Küba olacak ille de.
Sabah erken saatlerde ise Sivri ada önündeki akıntı ile ver elini Marmara adası Asmalı. Geçen sene barınağa girmiştim. Bu sefer barınak önüne demir atacağım. Orhan abi taktiği. Barınakalra marinalara zırnık yok. O para ile yenilip içilecek ..
Sonrasında hedef Parion! Biiga Kemer deki antik limana gidilecek. Barınakta bağlanılacak ve Pario gezilecek. Bu yıl rota da dört antik liman var. Prion, Eski İstanbul, Asos, ve Knidos. Akıntı ve rüzgar rejimlerini merak ediyorum bunların.
Vakit bol. İşler kesat. Ağırlıklı yelken seyri yapılacak. Eee ne dedik? Yelkenli tekne yelken ile gider. Gerçi Marmara için yelkeni tekne ara sıra motor ile de gidebilir. :) Maramra da esas prensip sopa yememek çünkü.
Çanakkale marina da tedarik sağlanacak ve ver elini Morto koyu. Bir gece abide altında şehitlere selam durulacak. Muhtemel ağlanacak.
Elbette Bozcaada 'ya uğranmayacak. Kazıklanmak istemiyorum. Ancak güneyinde iki koy var. Merak ediyorum. Bu sefer bir girip bakarım herhalde. Navionics te demir yeri olarak gözüküyorlar.
Asos sonrası hedef Ayvalık marina. Bayramda Ayvalıktayız. Hava durumuna göre Ayvalık Setur da kalabilirim . seçim için malum "İnce " den İstanbul 'a dönmek lazım. Çok sürprizli bir seçim olacak bence.
Çandarlı körfezine de Bademli ye de uğranmayacak. Bademli de demir yerinde yaşadığım fırtına inanılmazdı geçen sene.
Hani özgür diyor ya Tiryaki ye "senin başına da her şey limanda geliyor" diye . demirdeyken gördüğüm en sert hava idi o. O yüzden Bademiliye de elvada diyoruz.
Bu sene hedef Çeşme. Çeşme altınyunus ta yer bulursam süper olur. Alaçatı da sörf yapmak istyorum. sörf yapmayı özledim.
Bir de memleketime Karşıyaka 'ya gideyim diyorum. Boyoz ve Kumru keyfi.. Her gün yesem bıkmam.
Dediğim gibi Vakit tamam ! vira demir!
-
Viya böyle !!!
Yolun açık, rüzgarların frişka olsun.
Selametle !!!
Milleti habersiz koma...
-
Selametle dostum. Gönlüne göre bir tatil diliyorum.
Küçük bir uyarı; İki yıl önce Ayvalık marinada 1 (bir) gece kaldım, indirimli olarak
178 TL ödemiştim.
-
Selametle. Pruvanız neta, rüzgarınız kolayınıza olsun.
-
abi kampanya var. Bir ay bedava:)
-
Selametle Ersin kaptan.
Keyfin bol olsun.
Darısı başımıza.
-
abi kampanya var. Bir ay bedava:)
Dalga geçme, kim kime bir ay bedava kampanya yapar?
-
Haydi selametle Ersin abi,
Güzel işler yapıyorsunuz, kayığınızın hakkını fazlasıyla veriyorsunuz. Takipteyiz ;)
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Ruzgarın kolayına,
Darbesiz, depremsiz olsun 8)
Selametle...
-
Ruzgarın kolayına,
Darbesiz, depremsiz olsun 8)
Selametle...



SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Selametle.
-
Ruzgarın kolayına,
Darbesiz, depremsiz olsun 8)
Selametle...
:D
-
Haydi iyi seyirler...
-
Bismillah vira demir. Pruva neta rüzgar kolay baht açık olsun.
-
Selametle Ersin reis.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Ruzgarın kolayına,
Darbesiz, depremsiz olsun 8)
Selametle...
Yolun açık, rüzgarın kolayına olsun. :)xx :)xx :)xx
İlk kez yelkenli tekne kiralamış Göcek'e vardığımızda deprem olmuştu. :'(
-
Kesin bişey olacak.
-
İyi dilekler ve diğer iyi dilekler ! için teşekkürler..
Dede , sana da laf yetiştirecektim de yoğunluktan fırsat olmadı. Unutmadım seni yani:)
BU arada tik 'e vernik sürmek , spor çorap üzerine makosen ayakkabı giymekten farksız değil..
Yazamadığım kısa süre içerisinde yatıp kalkıp Dedeye dua edin. Bi halt yazdığınız yok.
Aziz reisin yazdıklarına yorumlarım var.
Bende içerik bitmez.. avans veriyorum.. Çalışın biraz. :)
-
Ersin’im,
Yolun açık olsun. Keyifle, gönlünce git.
Madem işler kesat, hiiiç acele etme. Uzuuuuun, uzuuuuun seyirler yap. Haftalar, aylar sürsün.
Tabii Tayomar’ın ruhu gereği, wifi filan arama. Keza internetle uğraşma.
Biz sensin idare ederiz burayı. Gözün arkada kalmasın.
Sevgiler
-
?0-? 8-) :)xx !O__ ;D :D ;) 8) :o :P
Ne demek istediğimi Dede anlatır artık.. :)
-
Ersin selametle, umarım herşey kolayına olur.
Keyifli seyirler ve iyi tatiller dilerim.
-
Sabah sabah moralim yükseldi vallahi.Bir an sen de küstün gittin sandım.Ama rüyamda aksakallı beyler beyi haykırdı ''BÖKE 5 YAŞINDAN BERİ KÜSMEEEZ'' diye. :)
Ben buraları idare etmeye çelışırım,aklın kalmasın ama senin yerini dolduramıyacağıma eminim.
Bu arada Far Out satılmaz ise koskoca Çeşme yarımadası bir taraftan bir tarafa geçilecek. Bu efsane yolculuk forumu en az bir sene oyalar diye düşünüyorum. ;D
Karşıyaka'ya veya buralara yakın bir yerlere geldiğinde haberleşelim. Senin ile tanışmak yaşarken yapılacaklar listemin başında yer alıyor. ;)
-
Iyi yolculuklar Ersin. Rüzgar kolayına essin. 8)
-
geçen sefer ekmiştin dede.. Bu sefer ekmezsin umarım..
sevgili Aali, Marmara kendine yakışan şekilde uğurlayacaktır eminim. :)
-
geçen sefer ekmiştin dede.. Bu sefer ekmezsin umarım..
sevgili Aali, Marmara kendine yakışan şekilde uğurlayacaktır eminim. :)
Teos'a geleceğin günü bilsem kesin gelirdim vallahi. :-[
-
Selametle Ersin reis. Ruzgarin büyüsü alsın götürsün seni uçan halı misali
-
geçen sefer ekmiştin dede.. Bu sefer ekmezsin umarım..
sevgili Aali, Marmara kendine yakışan şekilde uğurlayacaktır eminim. :)
Valla Marmara adamına göre muamele ediyor.
Sarıyaz 2’yi de Sanela’yı da aşağı götürürken, neredeyse göl gibi havada gitmiştik.
-
Selametle Ersin.
Onca emek verdin patalyayı sıkı bağla,yolda kaybetme. ;D
-
Selametle git. Çardak'tan geçerken Admiralty'i çıkarmayı unutma.
-
Rüzgar kolayına olsun abi , seyirin de keyifli . Teosa yaklaşınca telefonlaşalım karşılayım seni ;)
-
Hadi hayırlı yolculuklar, Allah Selamet Versin.
-
Ya “gidiyorum”dedi, biz de “güle güle git” dedik ama hava bayağı sert esiyor.
Nerelerde?
Denizde mi? Burgaz’da mı?
Haberi olan var mı?
-
Ya “gidiyorum”dedi, biz de “güle güle git” dedik ama hava bayağı sert esiyor.
Nerelerde?
Denizde mi? Burgaz’da mı?
Haberi olan var mı?
Patalyadan dolayı havanın yumuşamasını bekliyormuş, yarın sahurda çıkacakmış.
-
Ersin Bey,
Yolunuz açık olsun. Ama heyamola Hey ekibi de habersiz kalmasın kardeşim. Yazın bize, neredesiniz, nasılsınız bilelim.
-
Ya “gidiyorum”dedi, biz de “güle güle git” dedik ama hava bayağı sert esiyor.
Nerelerde?
Denizde mi? Burgaz’da mı?
Haberi olan var mı?
Patalyadan dolayı havanın yumuşamasını bekliyormuş, yarın sahurda çıkacakmış.
Patalya olmasaymış, bu havada çıkacakmış yani...
Yolu açık olsun.
Ersin’siz bu camianın bir rengi eksik olurmuş.
İyi ki var.
-
:) kalamışta pinekliyorum. Dün akşam Necip geldi. Küba dumanı da getirmiş sağolsun. İki şişe şarap gömdük. Bu adamda var bir tuhaflık. Ne zaman gelse yağmur yağıyor. Tutturdu minderler ıslanıyor diye.😀 Anlatamadık adama ki onların en kuru hali bu😀
Sabah hava kalıyor biraz. Ahmet sağolsun hava tahminerini verdi. VallA mazot beş atmışbeş.. fırtına olsa yürürüm. Yeter ki essin.
-
Ha bu arada burnumun dibi migros.. buz gibi bira içiyorum. Pantonda solugan var. Deniz tutmasın diye😀😀
Gördüğünüz üzere buz dolabına yine ihtiyaç yok.😂
-
Ersin,
Ukalalık için kusura bakma ama başına gelme olasılığı olduğu için söylüyorum. Lütfen videoyu (Geçen seneki seyrimden) izle ancak arkadaki kayağa odaklan. Bak nasıl geziyor. Bunu önleyebilirdim ancak o takdirde benzin sarfiyatım daha da artardı. 1300 deniz mili boyunca kayak iki kere alabora oldu.
Patalyanın gezmemesi, dolayısıyla alabora olma olasılığının azalması için patalyanın arkasına fırtına demiri benzeri bir şey sal, patalyanın arkasından gelsin derim.
-
Yani sorun olmaması için bahsettiğim düzenekte biraz hızdan fedakarlık etmen gerekebilir.
-
Çok ama çok yavaşlar o zaman Enes.
-
Çok ama çok yavaşlar o zaman Enes.
Bülent reis ve reisler,
Yelkenli teknelerin kullanıcıları sizler olduğunuz için doğrusunu siz bilirsiniz. Benimki sadece bir öneri :
Lütfen ekteki bir diğer videoyu izleyiniz.
Yıl 2015, Çanakkale Boğazının Ege çıkışından sonra rüzgar başlayınca yelken alanının büyüklüğü nedeniyle dümen tutamaz oldum, o anda aklıma camadan vurmak gelmediğinden olsa gerek botun iskele kıç omuzluk tarafından ucuna çadır kumaşının bağlandığı bir ip bağlayıp suya bıraktım. Bu nedenle hızımda bir deniz mili azalma oldu. Botun yüklü ağırlığı ve çadır kumaşının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda hızdaki azalmanın çok olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki sizin Ersin'in tekne ağırlığı bota göre çok daha fazla olduğu ve sadece patalyanın kıçını düz tutacak bir sürtünme yaratan düzenek kurulduğu varsayılırsa hız kaybı yarım deniz mili, belki de daha az olacaktır.
-
;D Ticari kafam olsa ve bahis oynatmayı bilsem ; iddia şeysi açardım... :D
Patalya bu yolculukta özgürlüğünü ilan etmeden TayoMar'ı ne süreyle takip edecek ?
a ) 0- 50 dm
b) 50 - 100 dm
c) 100 - 150 dm
d) Ören marinaya bağlanana kadar :)xx
-
;D Ticari kafam olsa ve bahis oynatmayı bilsem ; iddia şeysi açardım... :D
Patalya bu yolculukta özgürlüğünü ilan etmeden TayoMar'ı ne süreyle takip edecek ?
a ) 0- 50 dm
b) 50 - 100 dm
c) 100 - 150 dm
d) Ören marinaya bağlanana kadar :)xx
Âli reis,
Bu konuda bir anket düzenlemek gerekmez mi ? ))
-
Âli reis,
Bu konuda bir anket düzenlemek gerekmez mi ? ))
İşte becerebilsem tam da onu yapacağım ? ::)
-
Ha bu arada burnumun dibi migros.. buz gibi bira içiyorum. Pantonda solugan var. Deniz tutmasın diye😀😀
Gördüğünüz üzere buz dolabına yine ihtiyaç yok.😂
Ersin Reisim benim yelken hocası Gül hoca senin ponton da , senin teknenin yanından geçiyorum sürekli ona uğradığımda ama bi denk getiremedik. Yolun açık olsun.
-
Âli reis,
Bu konuda bir anket düzenlemek gerekmez mi ? ))
İşte becerebilsem tam da onu yapacağım ? ::)
Araştırdım, anketin nasıl düzenlendiğini bulamadım. Belki bize açık değildir.
-
Sanırım anketi Ersin açabiliyor sadece. Konuyu başlatan olduğundan. Açarsa ben C şıkkı diyorum.İddia neydi bu arada D şıkkı çıkarsa Ersinin patalya Minn Kota elektrikli motormu kazanacak yoksa ? 😈
-
Âli reis,
Bu konuda bir anket düzenlemek gerekmez mi ? ))
İşte becerebilsem tam da onu yapacağım ? ::)
Araştırdım, anketin nasıl düzenlendiğini bulamadım. Belki bize açık değildir.
Enes hocam, anket başlatabilmek için, Burak hocamın dediği gibi, konu başlığını sizin açmış olmanız gerekiyor. O durumda üstte "yanıtla" butonunun yanında "anket ekle" butonu da görünüyor.
-
Teşekkür ederim Erdal reisim.
-
Ersin sanki yola çıkıyorsun diye bir his var içimde gece gece .Hava güzel yolun açık patalyan kıçında olsun. Gerçi anket Marmaradan çıkabilirsen Örene kadar sorun yok diyor. Takip programlarını çalıştır. Bot çekerken senin tamamen açıktaki dümen palan avantajdan dezavantaja dönüşüyor istesende tam kıça kafasını hafif kaldırıp yakınlaştıramayacaksın. Gerektiğinde üşenme baş üstüne al Selametle.
-
Ersin pruvan neta, rüzgarın kolayına olsun. Rom’ u fazla kaçırma, çarpmasın





Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Patalya çok problem yaratırsa Engeceli limanına bırak çok makbule geçer. :)xx :)xx :)xx
Sağlıkla selametle gel. ;)
-
Efendim 8.00 itibarı ile avara olundu. Dar pantondan çıkarken bile patalyacık uslu bir fino gibi peşisıra geldi. An itibarı ile sorun yok. Videoları paylaşırım. Bu arada traccar ı açtım beni Atatürk havalimanında pistte gösteriyor. Manidar buldum 😁
-
Bi şey olacak :)
-
Selametle Ersin.
-
Selametle.
-
Bi şey olacak :)
Nedense bende de öyle bir duygu var ;D ;D
-
Sığınak var mi sizde Serkan.
-
Demeyin öyle...
O kadar güzel bir hava var ki burada
Göğün rengi ve ışık muhteşem.
Büyük keyif alıyordur seyirden.
-
Sığınak var mi sizde Serkan.
Garaj iş görür mü ? :D
-
Demeyin öyle...
O kadar güzel bir hava var ki burada
Göğün rengi ve ışık muhteşem.
Büyük keyif alıyordur seyirden.
Kafasına güneş geçme ihtimali de var abi.
-
Şimdi Marmara Ereğlisi’ne bağlanmış.
-
Selametle Ersin Reis
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Artık Marmara'dan kurtulmuş.
-
Efendim an itibarı ile Çanakkale deyim. Marmara zorlu geçti. Otopilot arızası nedeni ile bir gün kaybettim. MarmarA adası Asmalı mevkiinde demirledim. En demirleyenmeyecek yer burası. Nedenini yazarım. Yarın artık Egedeyim kısmetse..
-
Haydi iyi bayramlar , iyi yolculuklar Reis. Her şey kolayına olsun bundan böyle
-
Selametle Ersin.
-
Ersin nerede????
-
Yeni uyanmıştır.
-
Hala Ayvalık'ta görünüyor.
Zeytin yağını bol bulup direkleri empenye ediyor olabilir.
Kabotaj Bayram'ına mı katılacak ne ;D
-
Bir ay Ayvalık'taymış. Seturun her marinada bir ay kalabilirsin kampanyasını dibine kadar kullanacakmış.
-
Çanakkale boğazı çıkışında akıntı yönüne ters bir rüzgar ve şu ana kadar hiç görmediğim yükseklikte solugan ve sonrasında bu soluganın dalgası ile karşılaştım.
Benzer bir denizi iki yıl önce de Şarköy önlerinde yaşamıştım. Sanırım akıntı yönüne ters rüzgar ve açık deniz dalgaları birbir ile karşılaşınca böyle bir dalga oluşuyor.
Rüzgar hafif , sadece trinket açık ama işe yarıyor . Zaten hiçbirşey açık olmasa da 4 bahri mil akıyor Çanakkale. Hızım 7,5 bahri millre çıkıyor bir ara.
Aslında şiddetli sağnak veriyordu hava durumları. Ancak batıda hava açınca hiç beklemedim ben de . Çıkarçıkmaz güneybatı yönünden kara bulutlar çöktü Çanakkale 'nin üstüne. Belli felaket yağmur yağıyor. Çanakkale 'nin Avrupa yakasında ise poyraz kuvvetlendi bir ara. O yüzden hava sanki Çanakkale üstünde asılı kalmış gibi.
Boğaz çıkışına doğru dalgalar sancak borda baş omuzluk arasında patlamaya başladı. Hava da tam da yağmur öncesi boğucu bir sıcak var.
Dalgalar patladıkça üzerime dökülüyorlar. Biraz sakinleyince bir bakmışım kuruyuveriyorum. Üzerimde tuz izleri. Sonra hoop yeni bir dalga yine sırılsıklam.
Tayo Mar gibi bir tekne ile geziyorsanız üzerinizde tuz zerrecikleri olmasına alışacaksınız. Beni hiç rahatsız etmez tuzlu su. Çocukluğumdan beri böyledir .
BU arda hava yaklaştıkça yaklaşıyor. Dalgalar yüzünden Bozcaada istikametinde dümen tutuyorum. Boğaz çıkışı yönünden tam pupadan rüzgar bindirmeye başladı. Akıntı ile beraber sırf trinket ile 5 knot üzerinde bir seyir hızım var.
Rüzgar esmeye başlayınca ferahlıyorum biraz. ancak bu rüzgar gelecek havanın habercisi. Öyle bir hava geliyor ki trinket bile fazla gelecek belli. Hemen kapatıyorum yelkeni. Çok kısa süre sonra çullanıyor hava. O nasıl bir yağmur öyle.
Mecbur Bozcaada istikametine devam. Böyle yüksek havada dalgalar da neredeyse bordadan gelirken Babakale yen dönmek çok zor.
Yağmur bindirince yüzümde birikmiş tuzları eritiyor. dudaklarıma akıyor tuzlu su ilk anda. ama öyle bir yağmur yağıyor ki.. Bir süre sonra dudaklarımı kurutan tuzları alıp götürüyor. Tuzlu sudan sonra öyle lezzetli geliyor ki yağmur suyu.. Aklıma yağmur sularını toplayarak seyrini devam ettiren Moitessier geliyor.
Kana kana yağmur suyu içiyorum. Siz tahmin edin nasıl yağmur yağmış. Boğucu sıcaktan sonra nasıl da güzel geldi yağmur serin serin.
Tam o sırada yanımdan bir motoryat geçiyor. Bozcaada istikametine doğru. Son derece korunaklı havuzluğu ile hiç dalga çarpmadı onların yüzüne ve tek yağmur damlası değmedi tenlerine eminim. Ve yine eminim ki bundan da son derece memnun idiler.
Yağmur biraz hafifleyince Trinketi geri açıyorum. Yağmur suyu ile onunda üzerindeki tuzlar aksın istiyorum. Bu sırada Tayo Mar , sanki palpa bir havada seyir yapıyormuşçasına umursamaz bir halde Bozcaada ya doğru yoluna devam etmekte. O da tecrübelendi artık , BU yolları beşinci kez yapıyor.
Hava geldiği gibi kayboluyor. Güneş açıyor yine. Bir parça konyak koyuyorum kendime bu sefer. Yarım istikhak Küba dümanı ile beraber teknenin en rahat yerine , iskele kıç omuzluğuna uzanıyorum. Demin kavuran güneş, o yağmurdan sonra iliklerimi ısıtıyor bu sefer. Konyağa ana yelkenden damlayan yağmur suyundan ilave ediyorum biraz.
Yüzlerce metre yukarıdan düşen su ile , çok önce toprağa düşen , üzüm olan ve daha kıdemli alkollü su ile cam bir bardakta buluşan bu ikiliyi izliyorum bir süre. Hangisi daha çok şey yaşadı acaba.? Denizci olan mı, üzümden gelen mi? Kim bilir ?
En azından benden daha yaşlılıar ve ben onlardan çok ama çok daha gencim ya. Hala gencim be.. Elim ayağım tutuyor , Yelkenimin ıskotasını da çekebiliyorum tek elimle , 15 kg lik admiraltıi demirimi de . Ah hep böyle kalsam tanrım ne olur!
Tüm konyağı içiyorum yavaş yavaş, ara vermeden. Üzerine ucuz, yarım istikhak Küba dumanı ile tütsülüyorum dilimdeki bu lezzeti. Dibine gelmiş tütün artık elimi yakmakta.
Elimin yanması ile uyanıyorum bu muhteşem yaşanmışlıktan. Bozcaada iyice belirginleşti artık. Kara göründüüü diye bağırsam mı eski denizciler gibi. Yoksa üzülsem de şöyle mi desem;
Yine kara göründü. Maalesef..
-
Ben bu Ersin arkadaşımızı, hep üretken, hep yaratıcı bulmuşumdur ve bir o kadarda rahatsız edici. Niye mi rahatsız oluyorum ? Çünkü kendi envanterimdeki yelken, seyir, hız, zorluk, ekip, rota vs vs gibi hususları düşündükçe bir kıskançlık duygusu içimi kaplıyor. Sonra, bir an önce yapmakta olduğum tekneyi suya indirebilmek için kalan işleri düşünüyorum ve bu sakin pazar sabahında, elimde internette miskin miskin dolandığım tableti bırakıp, sokakta römorkun üzerindeki tekneye gidiyorum.
Pruvan neta, rüzgarın kolayına olsun.
-
Akıntı ile beraber sırf trinket ile 5 knot üzerinde bir seyir hızım var.
Bu sırada Tayo Mar , sanki palpa bir havada seyir yapıyormuşçasına umursamaz bir halde Bozcaada ya doğru yoluna devam etmekte.
Aklıma yağmur sularını toplayarak seyrini devam ettiren Moitessier geliyor. Kana kana yağmur suyu içiyorum
Yüzlerce metre yukarıdan düşen su ile , çok önce toprağa düşen , üzüm olan ve daha kıdemli alkollü su ile cam bir bardakta buluşan bu ikiliyi izliyorum bir süre. Hangisi daha çok şey yaşadı acaba.? Denizci olan mı, üzümden gelen mi? Kim bilir ?
Yalnız seyir ruhu paklar, beyni aydınlatır.
Tayo-Mar'da seyir yapmayan anlatılanları tam olarak kavrayamaz, içselleştiremez.
Yolun açık olsun Ersin.
-
Selametle
-
İyi seyirler Ersin kaptanım
-
Önce seçim, sonra ikinci tur olmayışı , planları alt üst etmiş durumda. Tayo MAr Ayvalık marina da. Kış boyunc yaptığım planlama ve çalışmaların bu seyirde ciddi faydasını gördüm. En başta bisiklet. Bisiklet olmadan bir tekne düşünmem mümkün değil artık.
Ayvalık 'ta o kadar çok bisiklet ile gezdim ki yürümek zor geldi. İkincisi ise patalya. Ayvalık marinanın içerisinde önemli denemeler yaptım. Bir kere de devrildim. Öcal reise bak kürekler ne kadar hızlı götürüyor diye hava atacak iken sancak küreğe öyle bir asılmışım ki pirinç iskarmoz eğrilmiş. Bir anda kendimi denizde buluverdim. Güzel haber patalya suya kaynamıyor. bir diğer güzel haber, yüzerek çekmek mümkün.
Bu durumda denge sorunu yaşamamak için iskele ve sancak tarafına iki büyük usturmaça bağladım. BU usturmaçalar sayesinde patalya daha da dengeli hale geldi. Usturmaçalar ile devirmeye çalıştım olmuyor..
Güzel. arık rahatlıkla karaya çıkacak, tekneme yakışan bir kayığım var Güneyde çok faydasını göreceğim kesin. Merdiveni sarkıtıp, rahatlıkla inip biniyorum. Malum bot ile kürekle gitmek ayrı bir dert ancak bu kerata resmen uçuyor.
aklıma ünüversitedeki kürek antrenmanları geldi. Yıllar sonra yeniden kürek çekiyor olmak ilginç.
Setur 'un bu kampanyası resmen bana yaradı. Bir aksilik olmaz ise Haftaya yola devam. Tam yarı yoldayım. Bundan sonra hedef, Çeşme altın Yunus , sonrasında Kuşadası şeklinde olacak. son durak Selimiye sığ liman.
Antik limanlar merakım malum. Knidos a uğramadan gitmek yok sığ limana..
-
Madem yazdın birde resimle görelim. Heyamolahey heryerde.
(http://i.hizliresim.com/zM55dg.jpg) (http://hizliresim.com/zM55dg)
Takipteyim çok keyifli bir rota .Ayvalık bizden sorulur resmi nerden buldun diyorsan 😈
-
Öcal abi bu fırsatı kaçırır mı :) Her ne hikmetse giderken çekemedi de düşünce çekti fotoğrafları.
-
😀 Fotoroman olacak kadar çok resim var elimde 😀 Onu bunu bilmemde patalyan çok güzel abicim bu nazarlık olsun .
-
Aklıma hep Leo 'nun cenova ıskotasına asılğımda " be slow, this is not a wooden boat" dediği geliyor. aslında kürekler biraz büyük geldiler. Küreklerin boyu kayığın boyu ile aynı. ancak bu çok önemli bir avantaj sağlıyor. Çekerken ya da üzerine brandasını örttüğümde bu iki kürek çatı görevi görüyor ve yağmur suları ya da dalgalar branda üzerinde birikmiyor.
Bir diğer avantaj ise çok rahat ve hızlı kürek çekilmesi. Ancak ıskarmozlara mutlaka halat da bağlamalı. Sonrasında eklediğim iki büyük usturmaça ile bu sorun da ortadan kalkmış oldu.
Şu ana kadar tekne üzerine almaya gerek olmadı. Yanaşırken de korktuğum olmadı. Üstelik Çanakkale de ağır rüzgar altında olduğum halde rahat rahat kıçtan kara yapabildim.
-
Bisiklet olur ama buzdolabı olmaz. ;)
Patalya bottan daha iyidir. Tabii devrilebilir, ama önemli değil. :P
Zaten benim doğrularım doğrudur, diğer herşey yanlıştır. 8-)
-
YA -KIŞ -MI-YOR !
Bot Tayo Mar gibi bir yelkenliye yakışmıyor. Patalya ile ilgili bir sürü şey yazdım. Bir kere bile bot ile kıyaslamadım.
Teknede ucuz bir bot var. Şişirilyor ve işe de yarıyor. Yer de kaplamıyor. Ancak hadi aldım diyelim, bot kürek ile zor gidiyor. Bu sefer de motor almak lazım. Motor ile iş bitmiyor benzini, yedek parçası derken benim için ciddi çapariz.
Üstelik bu Devlin tasarımı çok dengeli bir kayık. Genişliği sayesinde en az iki kişiyi rahatlıkla taşıyor. Kürekler ise bizim ağır ve hantal küreklerden çok farklı ve patalyayı çok hizli götürüyor . Çok abanınca ıskarmozundan çıktı. Ben de boşa düşüp denize doğru devrildim.
Osman Atasoy 'un kitabını hediye etmiş kızım. Kitabın baskısı yok. Uzun süredir de okumak istiyordum ancak kim söyledi hatırlamıyorum, çok sıkıcı diye bir yorum yapmıştı. Oysa hiç de öyle değilmiş. Keyifle okuyorum.
Malumunuz Osman Atasoy, Tayo Mar benzeri boyda bir fiber tekne ile dünya tutru atmıştı. Bu süreçte teknesinde buz dolabı yoktu !
Buz dolabı Tayo Mar da olmayacak. ! Gerek yok. Hele hele Ege'de hepi topu 40 millik seyirler yapıyorsanız teknenizi çirkinleştirmeye hiç gerek yok.
Osman Atasoy 'un tuttuğu balıkları saklama yöntemi çok hoşuma gitti. Tuttukları balıkları cam kavanozlara temizleyip çiğ olarak koyuyorlar ve tencerede kaynatıyorlar. Balık , kendi suyu ve yağı ile pişiyor ve ısınan hava da bir miktar daha kavanozdan dışarı çıkıyor. ancak kavanoz soğuduğunda kapak iyice sıkışıyor ve aylarca saklanabilecek , son derece lezzetli balık konserveleri hazırlıyorlar.
Keza , yine Uzun yol denizcilerinden öğrendikleri bir çiğ balık tarifi var ki çok hoş. Limon, zeytinyağı ve tuz ile hazırlanan özel bir sosta bekletip, afiyetle yiyorlar.
Keza benim aklıma gelmemişti , oysa çok severim. Şu mumlu gauda peynirleri de bu ambalajından dolayı aylarca dayanıyormuş.
Hellim peyniri, su içinde saklanan tulum peynirleri de bozulmuyor. Küçük tetrapak içerisindeki sütler de haftalarca serin yerde bekletilirse bozulmuyor. Özellikle sabah kahvaltılarında kuru meyvei müsli ile doyurucu bir kahvaltı mümkün. Keza karper peynirde çok yağlı olduğundan bozulmuyor.
en beğendiğim ismini unuttuğum tohumlar. Özelliği , iki gün içerisinde filizlenmeleri ve taptaze salata yemenize olanak vermeleri. Tohumun özelliği çok hızlı filizlenmesi ve lezzetli olması.
Keza kaliteli bal, zeytin, şu Migroslarda satılan uzun sürede pişirilen Alman ekmekleri de bozulmuyor.
Ceviz ve fındık , tuzlu fıstık ise atıştırmalık olarak süperler. Cevizi ekmek yerine de kullanmak mümkün.
Buz dolabına ihtiyaç duymadığım için kullanmıyorum. Birçok dış dünyada da birçok denizcinin önceliği değil .
Üstelik bunlar benim doğrularım değil, akılcı yöntemleri tercih eden bu uzun yol denizcilerinden okuyup öğrendiklerim.
Bunlar öğrendiğim ve aklıma yatan tercihler. Buz dolabı olmaz ise her şeyi daha taze ve sağlıklı tüketmek mümkün.
-
Gülüm,
Ben buzdolabı kullanmama fikrini eleştirmiyorum.
Ben bisiklet kullanma fikrini eleştiriyorum.
Osman Atasoy da bisiklet kullanmazdı ki...
Zaten Tayomar’a bisiklet ya kış mı yor.
-
Sen dalganı geç. Sabır ile yazmaya devam edeceğim.
Bisiklet yelken açmamı, yelkeni görmemi engellemiyor. Buz dolabına karşı değilim. Buz dolabı yüzünden yelken yapma gereklilikerinden taviz verilmesini doğru bulmuyorum hepsi bu.
Bunları da yazarken tercihini bu yönde kullanan kişileri de eleştirmek için yazmıyorum. Onlar tercihlerini yapmışlar zaten.
Buz dolabı olmadan da uzun seyirler yapılabildiğini (Osman Atasoy örneği ) Buz dolabı için gerekli olan donanımın hiç de ucuz olmadığını anlatıyorum.
Günümüz şartlarında denizlerde " amatör denizci " yok . Mali durumu iyi olan , konforlu yelkenli ya da motoryatı olanlar ve keyifçi diye tabir ettiğimiz , denizcilik ile çok ilgisi olmayan kişiler var.
Ancak yukarıda anlattığım tarzda hali vakti yerinde kişilerin, kendi tercihlerini olmaz ise olmaz diye sunduklarından bu işi zamanında benim gibi hiç bilmeyenlere farklı alternatif ve çözümler olduğunu , üstelik bu çözümlerin uzunca bir zamandır denizciler tarafından da kullanıldığını anlatıyorum.
50 feet teknenin Çökertme önlerinde nasıl küçük tekneler gibi baş kıç yaptığını yazıyorum. Koca teknelerin yelpaze kıçları yüzünden pupa giderken nasıl gezindiğini yazıyorum. Farklı tipte çeşit çeşit armalar olduğunu, dünyada bunların gelişerek kullanıldığını, farklı türde teknelerin aslında bizim denizlerimiz için de çok uygun olabileceğini yazıyorum.
Marmara nasıl tırmanılır onu yazıyorum. İşin komedisi şu camiada okuduğum kadarı ile benden çok daha fazla kişi bu denizi faklı dönem ve mevsimlerde geçtiği halde yazmanın bana kalmış olması.
Pulluk tipi çapaların erişte ve sert zeminlerde zorlandığını yazıyorum. Fiyat ve performans açısından bakıldığında admiralti den daha iyi demir yoktur diye yazınca kızılca kıyamet kopuyor. sonra benden daha tecrübeli birileri çıkıp evet öyledir dediğinde yazılanları görüp gülüyorum.
Böyle liste uzar gider ..
Karşılığında küfür, hakaret, aşağılama, kafa bulma. Ne ararsan artık.
Yazdıklarımdan rahatsız olanların , eleştirdiği tek nokta , okunsun diye kullanmış olduğum iğneleyici üslup.
Şöyle yazmalısın, böyle yazmalısın muhabbetleri başlıyor. Bu eleştiriyi yaparken de eleştirdikleri tarzda yazı yazmaya hiç çekinmeyen bir sürü insan..
ancak hala en hayrete düştüğüm , bir konu tartışılırken, ortaya atılıp, abuk yazılar yazan , kavga çıkarıp, sonra da sen bu konuyu açmasaydın bak böyle bir kavga olmayacaktı diyen tuhaf kişilikler.
son derece tecrübeli olduğu halde tecrübelerini "mütevazi " görünümleri arkasına saklayanlar. ama aslında paylaşmak istemeyenler.
arkadaşlık dostluk muhabbeti yapıp, aşırı kırılgan, " abi " dediğimiz ama aslında bu sıfatı hiç hak etmeyenler.
Devam.. en azından bu işi iyi yaptığınız kesin..
-
Böyle yazdım ama dur son bir kez Marmara denizi nasıl tırmanılır ya da nasıl inilir diye bir arattırayım dedim. Aman tanrım. ! ilk çıkan yazı muhteşem.
Tırmanırken , motor yelken seyir yapılmasını, cenovanın ise asla açılmamasını , çünkü kafayı açacağını yazıyor. Teknenin bir miktar bayıltılarak , gelen dalgaların karina da patlamasını ve böylece daha az dalgalardan etkilenileceğini ve teknenin dalgaları ezeceğini yazıyor.
Ne akıntılardan bahsediyor ya da lokal rüzgarlardan ve o lokal rüzgarlar sonrasında dalgaların ne yönde ve nasıl kalktığından.
7 bofor havada ise bu yöntemin de işe yaramayacağını yazıyor.
Ben benim görüşümü yazayım. Tırmanırken durabileceğiniz en uygun liman "çardak " koyudur. Doğal bir liman olan bu koy neredeyse her havaya kapalıdır.
Buradan sonra benim Bermuda şeytan üçgeni diye isim taktığım, Deniz boğaz karışımı olan Çanakkale boğazı Marmara çıkışı , Şarköy, Marmara adası üçgeni geliyor.
sığlıklara dikkat ederek , mümkün olduğunca kıyı seyri ile tırmanmak gerekiyor. Poyraz dışında akıntı yönüne karşı esen hiç bir havada buraya girmemek gerekir. Poyrazın yarattığı dalgaları özler duruma düşersiniz. Bu bölgede derinlik 1000 Metrelerden çok dik olarak düşüyor, akıntı var ve buna ters rüzgar , dalgaları çok büyütüyor.
Tekirdağ Körfezine gelir gelmez, kısa diye açıktan geçmek yerine körfezin içinden geçiniz. Arkadan gelen ters akıntı ile hızınız 7-8 knotlara kadar yükselecek. açıktan geçtikten çok daha çabuk, Marmara Ereğlisine vardığınızı görecek, hem de dayak yemeyeceksiniz. Keza benzer akıntı Büyükçekmece önünde de var. Her zaman olmuyor deniyor ancak ben her seferinde denk geldim. en azından karşıdan gelen yok.
silivri körfezi için yapılacak tek şey sabah geçmeye çalışmak. Öğleden sonraya kaldı iseniz kaderinize razı olacaksınız. 20 mil kadar poyraz etkisi ile güzel bir seyir yapılıyor aslında.
Motor açmanıza da gerek yok. Cenova ve ana yelkeni 10 derece bayacak şekilde dengeleyip , ciddi bir süratle bu son 20 millik etap geçilebilir.
Varış noktanız Tuzla yönünde ise de yine kuzeyden geçerek , dalgaları iskele baş omuzluktan alır , büyükçekmece önlerinde artık tuzla istikametine dönersiniz. Bence takip edilecek en iyi rota budur.
Hiç anlatılmayan, Avrupa yakasından yakın seyir halinde olan gemilerin İstanbul boğazına giriş için dönüş noktalarının Sivriada önleri olduğudur. Arkanızdan gelen gemiler ile bir anda burun buruna gelebilirsiniz bu gemi yolunu dikkat etmez iseniz .
-
1. Her yazdığımıza bozulacak mısın?
2. Her yazdığımız 1 satıra, 10 satır olarak mı cevap vereceksin?
3. Biraz eğlensek olmaz mı?
4. Bence Amatör Denizclik EÖ ve ES olarak iki farklı zaman dilimine ayrılmalı. Bununla ilgli bir anket düzenlesem mi?
-
o uzun yol denizcilerinin balık tarifi değil ki, bizim balıkçı Erman emminin tarifi. Allahsız yol boyu yakaladığı palamutlardan yapmıştı bana, onun yüzünden bir sürü rakı içtim.
-
Dedim ya eğlenmene devam et . Sıkıntı yok. Bozulduğum hiç yok. Değişik bir espri ve eğlence anlayışın var. Ne diyeyim. ?
Daha önceleri Matay ne yazmış diye merak ederdim. Şimdi daha az merak ediyorum hepsi o.
-
Ersin yazılarılarını ilgi ile takip ediyorum,birde buzdolabın olsaydı tadından yenmez olurdu :)
-
Teşekkürler Ali..
-
Tayo Mar , pek alışık olmadık şekilde 15 saat Non stop seyir yaparak Ayvalık Çeşme etabını tamamladı. Midilli Karaburun arası yelken ile dönem dönem her rüzgar çıktığında üşenmeden yelken bastı.
Seyir anılarını daha bir yerde yazmadı. Daha doğrusu pert olduğundan yazamadı..
-
Tayo Mar , pek alışık olmadık şekilde 15 saat Non stop seyir yaparak Ayvalık Çeşme etabını tamamladı. Midilli Karaburun arası yelken ile dönem dönem her rüzgar çıktığında üşenmeden yelken bastı.
Seyir anılarını daha bir yerde yazmadı. Daha doğrusu pert olduğundan yazamadı..
Bir şeylar yazmasam da yakın takipteyim.
Çeşme çok kalaba. Sıkılabilirsin.
Sonraki etabın herhalde Dar Boğaz ve Kuşadası olur. Sığacık'a uğramazsan hiç alınmam :) :)
-
😊kusura bakmayacağına eminim9
-
Ersin reis ile geçen hafta Perşembe telefonlaşmıştık , ben cumartesi günü Çeşmeden Kuşadası’na geçeceğim sende benimle gelmek ister misin demişti . Bende olur tabi neden olmasın dedim , yalnız şartlara da bakalım ona göre konuşalım dedi bende olur konuşuruz demiştim. Cumartesi sabah beni aradı Serkan ben yeni geldim , Pazar yada pazartesi anca geçebilirim Kuşadası’na bende tamamdır abi ben senin yanına uğrarım görüşürüz dedim Kıbrıs seyahatinden beri görüşmemiştik bir iki kere patalya için konuşmuştuk. Atladım arabaya gittim önce Tayo mar’ı gördüm yanında bağlı devasa bir motor yat yalnız kendisi onu yanında masallardan çıkmış gibi farklı bir edamı ile salınıyordu , sonra Ersin abiyle buluştuk özlem giderdik gittik yemek yedik . Sonra geldik oturduk tekneye sohbete devam ettik benim gözümden bir iki kare Tayo mar
(http://i.hizliresim.com/k6EO5v.jpg) (http://hizliresim.com/k6EO5v)
(http://i.hizliresim.com/NDkZjk.jpg) (http://hizliresim.com/NDkZjk)
Şu tulumbaya bayıldım ve gerçekten çalışıyor ;D ;D
(http://i.hizliresim.com/pnE6Oz.jpg) (http://hizliresim.com/pnE6Oz)
Konumuz döndü dolaştı geldi dolaba , beni Filipinler den gelen rom ile ikna etmeye çalıştı ya dedi bunun için dolaba gerek var mı doğal olarak bunun için gerek yok dedim gülüştük . İşte o ünlü rom DON PAPA :D :D.
(http://i.hizliresim.com/aYXz7d.jpg) (http://hizliresim.com/aYXz7d)
Kıssadan hisseye Ersin abi Tayo mara Tayo mar Ersin abiye çok yakışıyor , rüzgarı kolayına olsun selametle .
-
Çeşmeye gelmeden evvel Ayvalıkta Marinada teknede çay içtik o tulumbadan çektiği su ile yaptı.
-
Serkan iyi ki gelmemişsin.😀 Dün Tayo Mar , yine uzun bir bacak olan Çeşme Altınyunus Kuşadası etabını bitirdi. Saat 15 ekadar her şey iyiydi aslında. Tam tahmin ettiğim üzere hava sertledi. Doğanbey kaçış limanı idi.Benimle beraber üç tekne daha Doğanbey limanına girdik. Bundan sonrası ağırlıkla motor seyri olacak. Dalgalar öyle yüksek ve bordadan geldiğinden tırmanmak ya teknenin kıçını dalga yönünde tutup , sörf yapmak gerekecek.
O yüzden motorun hava yapmaması için Doğanbey de mazot takviyesi de yaptım. Özellikle bocurumu sıkı sıkı kapattım. Seyirde açılırsa büyük çapariz. Tekneyi iyice neta edip, kendimi Doğanbey in sıcak suyuna bıraktım. Demiri kontrol edip , biraz yüzdüm. Aslında geceyi burada geçirebilirim ancak telefon çekmiyor. O yüzden limanda kalmak çok cazip gelmedi diğer teknede yola devam edince ben de yola çıkmaya karar verdim boydan çıkar çıkmaz Dalgalar bordadan bindirmeye başladı Şimdiye kadar gördüğüm en dalgalı denizde seyir yapmaya başladım. Oto pilot aykırılıyan Tekneyi tutamadığından 4 saat boyunca Dümen tuttum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki artık dalga korkum kalmadı. Yorgunluğumu saymazsak bir ara son derece keyifliydi gelen dalganın üstüne tırmanıp sonra aşağı doğru kaymak sörf yaptığım günleri hatırlattı. Akşam 9 gibi Kuşadası Marinaya gelebildim. Çok düzgün bir palamar bana hemen ofisin yanında yer gösterdi. Çok yorgun olduğumu fark etmiş olacak ki tekneye çıkıp tonozun halatını kendi bağladı. Böylece Tayo Mar İstanbul tranferini tamamlamış oldu. Bundan sonrası artık tatil😎
-
Yemişim bu transferi. Adamın durduğu yerler Cesme Kuşadası Ayvalik ,Marmara adasi ,Çanakkale. Biz nasıl transfer yapıyoruz, Bozyazı, Mellec... Bi de transfer bitti diyor yahu.
-
Yemişim bu transferi. Adamın durduğu yerler Cesme Kuşadası Ayvalik ,Marmara adasi ,Çanakkale. Biz nasıl transfer yapıyoruz, Bozyazı, Mellec... Bi de transfer bitti diyor yahu.
Balık ve rakıdan bahsedilmiyor üstüne üstlük ;D !O__
-
Yemişim bu transferi. Adamın durduğu yerler Cesme Kuşadası Ayvalik ,Marmara adasi ,Çanakkale. Biz nasıl transfer yapıyoruz, Bozyazı, Mellec... Bi de transfer bitti diyor yahu.
Seninki transfer değil işkence transfer benimki gibi yapılır :)
-
Transfer bir kere yapılır.
Tekne güzel sularda bırakılır.
Her sene, her sene transfer olmaz.
O transfer hammaliyesinden sonra tatilin tadı kaçar, yapılmaz olmaya başlar.
Ersin, Klima koyu, Kaduna.
-
Katılıyorum. O yüzden kendi sınırlarımı zorlayıp , seyir menzilimi 60 milden 70 80 mile çıkardım günlük. Bundan sonra senin önerdiğin koy, Agatonisi (ya da adı her ne ise ) lipsi leros kalimnos ve bodrum var. Temmuz sonu transferi bitirmiş olurum 😎
-
Yürü be Ersin Kaptan...
Vakit darlığından dolayı çok imreniyorum sana.. Herşey keyfince olsun... Selametle...
-
Katılıyorum. O yüzden kendi sınırlarımı zorlayıp , seyir menzilimi 60 milden 70 80 mile çıkardım günlük. Bundan sonra senin önerdiğin koy, Agatonisi (ya da adı her ne ise ) lipsi leros kalimnos ve bodrum var. Temmuz sonu transferi bitirmiş olurum 😎
Lipsi’de ne yap ne et, iskelenin iç tarafına bağlan.
Lipsi’ye giderken, haritaları kullan. Gözüne güvenme, güneydoğu köşede bayağı açığa kadar gelen sığlık, kayalık var.
İskelenin dışı rüzgar üstüdür. Sen tutunsan, başkaları tutunmaz üzerine düşer.
Cruiserswiki’de, Lipsi liman ağzındaki meyhane için (tarife gerek yok, bariz belli), best octopus of egean diye bir yorum okumuştum.
Kalimnos’un kuzeydoğusundaki tırnak gibi yerin içine gir. Koyun ismi galiba Panionios gibi bir şey. Dibinde iki tane taverna var. Başka da bir şey yok. İstediğine git.
Agathonisi’den Lipsi’ye geçerken muhakkak, Arki’nin güneyindeki küçük adaların arasına gir. Google earth’den bak, ne demek istediğimi anlarsın.
Leros’da draft sorunun yok, Pandeli’de barınağın içini zorla. Yer bulursun.
Benden şimdilik bu kadar
-
Evet efendim.. Transfer devam ediyor. artık mehter marşına döndü. :) Bir ileri bir geri. Tayo Mar , Kaptanı Sebastian , eşi ve küçük kızı ile Samos adasını keşfetti. Daha doğrusu Samos adası Tayo Mar ile tanıştı. İstanbul 'da her seyirde fotoğrafı çekilmesine alışık olan ben dahi bu inanılmaz ilgiye şaşırdık kaldık.
Fotoğraf çektirenler, hikayesini soranlar o kadar çok oldu ki. Özellikle Almanların acayip ilgisini çekti Tayo Mar.
Ahşap makara ve boğataları, çanları ve pirinç aksesuarları ile Tayo Mar , sanki tarih öncesinden çıkıp gelmiş gibi idi.
Dönüş yolunda , Mürettebat, bir yan koyu da görmek isteyince, sonrasında da mükemmel deniz hepimizi büyüleyip yüzmeye karar verince , koydan çıkış öğleden sonra saat 14 civarında olabildi.
Aynı Sindirella'nın gece yarısı büyüsünün bozulması gibi , Samos Kuşadası arası saat 15 sonrası o denizin nasıl canavarlaştığını hep beraber yaşadık.
Sindirellanın büyüsü kaybolmuşu belki ama 7 yaşındaki küçük kızımın " iksir " büyüleri çok işe yaradı. Gelen büyük dalgaları iskele kıç omuzluktan alabilmek için Kaptan Sebastian sancak alabanda yaparken , dalgacı korsan "iksir " leri dalgalara gönderip, dalgaların Tayo Mar tarafından ezilmesini sağladı.
Eşim ve oyundaki adı ile kadın korsan Rojita dalgaları haber veriyor , Kaptan Sebastian buna göre rota tutuyor ve Tayo Mar 'a saldıran dev dalgalar "dalgacı " küçük korsan 'ın büyülü iksirleri ile Tayo Mar tarafından kolayca bertaraf ediliyorlardı.
Eminim ki dalgacı korsan gözü ile bizleri dahi korkutan dalgalar çok daha yüksek idi. Ancak Kuşadası'na yaklaşana kadar bu dalgalara son iksirini gönderen dalgacı korsan uyuyakaldı.:) Bunda en büyük pay , " her denizde gider " lakaplı Thomas Gillmer 'in blue moon 'u ve bu tehlikeli sayılabilecek seyri eğlenceli bir oyuna çeviren kadın korsan Rojitanın idi.
sevgili eşim Rojita , gördüğü bu en yüksek hava sonrasında marinanın sakin sularına girme keyfini yaşadı :)
Ancak , Sebastian bağlama işleri ile uğraşırken, Karaya çıkıp, yelken açmadığımızdan bu kadar sallandığımızı ve bir daha yelken açılması konusunda talimatlar yağdırıp, Gerçek dünyaya , Marinanın içindeki meşhur kahveciye kahve içmeye gitti. Kadın korsan Rojitanın serzenişlerine uyku sersemi " Dalgacı " korsandan da bir sitem geldi. Öyle ya Sebastian yüzünden tüm iksirleri bitmişti. ! O da annesinin peşinden yürüdü gitti.
Zavallı Sebastian !
Oysa en azından deli gibi aşık olduğu kadın korsan Rojita 'dan bir öpücük hayal etmişti.. ;)
-
Tebrikler hocam, müthişsin. Zor anların yönetimine çok güzel bir örnek. Bu da, denizde kısa sayılabilecek bir sürede ne kadar ustalaştığını gösteriyor. Dilerim bütün seyirlerin böyle keyifli olur.
-
Susam adası sisamın ne tarafına düşer Türkçemizde?
-
Harikasın Böke the Sebastian, bayıldım

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Iyi bir rom, bir öpücük kadar kıymetlidir bazen. Hepinizi öpüyor ve kutluyorum.
-
Evet efendim.. Transfer devam ediyor. artık mehter marşına döndü. :) Bir ileri bir geri. Tayo Mar , Kaptanı Sebastian , eşi ve küçük kızı ile Samos adasını keşfetti. Daha doğrusu Samos adası Tayo Mar ile tanıştı. İstanbul 'da her seyirde fotoğrafı çekilmesine alışık olan ben dahi bu inanılmaz ilgiye şaşırdık kaldık.
Fotoğraf çektirenler, hikayesini soranlar o kadar çok oldu ki. Özellikle Almanların acayip ilgisini çekti Tayo Mar.
Ahşap makara ve boğataları, çanları ve pirinç aksesuarları ile Tayo Mar , sanki tarih öncesinden çıkıp gelmiş gibi idi.
Dönüş yolunda , Mürettebat, bir yan koyu da görmek isteyince, sonrasında da mükemmel deniz hepimizi büyüleyip yüzmeye karar verince , koydan çıkış öğleden sonra saat 14 civarında olabildi.
Aynı Sindirella'nın gece yarısı büyüsünün bozulması gibi , Samos Kuşadası arası saat 15 sonrası o denizin nasıl canavarlaştığını hep beraber yaşadık.
Sindirellanın büyüsü kaybolmuşu belki ama 7 yaşındaki küçük kızımın " iksir " büyüleri çok işe yaradı. Gelen büyük dalgaları iskele kıç omuzluktan alabilmek için Kaptan Sebastian sancak alabanda yaparken , dalgacı korsan "iksir " leri dalgalara gönderip, dalgaların Tayo Mar tarafından ezilmesini sağladı.
Eşim ve oyundaki adı ile kadın korsan Rojita dalgaları haber veriyor , Kaptan Sebastian buna göre rota tutuyor ve Tayo Mar 'a saldıran dev dalgalar "dalgacı " küçük korsan 'ın büyülü iksirleri ile Tayo Mar tarafından kolayca bertaraf ediliyorlardı.
Eminim ki dalgacı korsan gözü ile bizleri dahi korkutan dalgalar çok daha yüksek idi. Ancak Kuşadası'na yaklaşana kadar bu dalgalara son iksirini gönderen dalgacı korsan uyuyakaldı.:) Bunda en büyük pay , " her denizde gider " lakaplı Thomas Gillmer 'in blue moon 'u ve bu tehlikeli sayılabilecek seyri eğlenceli bir oyuna çeviren kadın korsan Rojitanın idi.
sevgili eşim Rojita , gördüğü bu en yüksek hava sonrasında marinanın sakin sularına girme keyfini yaşadı :)
Ancak , Sebastian bağlama işleri ile uğraşırken, Karaya çıkıp, yelken açmadığımızdan bu kadar sallandığımızı ve bir daha yelken açılması konusunda talimatlar yağdırıp, Gerçek dünyaya , Marinanın içindeki meşhur kahveciye kahve içmeye gitti. Kadın korsan Rojitanın serzenişlerine uyku sersemi " Dalgacı " korsandan da bir sitem geldi. Öyle ya Sebastian yüzünden tüm iksirleri bitmişti. ! O da annesinin peşinden yürüdü gitti.
Zavallı Sebastian !
Oysa en azından deli gibi aşık olduğu kadın korsan Rojita 'dan bir öpücük hayal etmişti.. ;)
ben sana dedim ama Sebastian. O buzdolabını al artık :) hem öpücükten oldun hem dalgacı küçük korsandan :) keyifli geçmesine çok sevindim. Senin "teknede çocuk" çözümlerini titizlikle uyguluyorum .
-
Evet efendim.. Transfer devam ediyor. artık mehter marşına döndü. :) Bir ileri bir geri. Tayo Mar , Kaptanı Sebastian , eşi ve küçük kızı ile Samos adasını keşfetti. Daha doğrusu Samos adası Tayo Mar ile tanıştı. İstanbul 'da her seyirde fotoğrafı çekilmesine alışık olan ben dahi bu inanılmaz ilgiye şaşırdık kaldık.
Fotoğraf çektirenler, hikayesini soranlar o kadar çok oldu ki. Özellikle Almanların acayip ilgisini çekti Tayo Mar.
Ahşap makara ve boğataları, çanları ve pirinç aksesuarları ile Tayo Mar , sanki tarih öncesinden çıkıp gelmiş gibi idi.
Dönüş yolunda , Mürettebat, bir yan koyu da görmek isteyince, sonrasında da mükemmel deniz hepimizi büyüleyip yüzmeye karar verince , koydan çıkış öğleden sonra saat 14 civarında olabildi.
Aynı Sindirella'nın gece yarısı büyüsünün bozulması gibi , Samos Kuşadası arası saat 15 sonrası o denizin nasıl canavarlaştığını hep beraber yaşadık.
Sindirellanın büyüsü kaybolmuşu belki ama 7 yaşındaki küçük kızımın " iksir " büyüleri çok işe yaradı. Gelen büyük dalgaları iskele kıç omuzluktan alabilmek için Kaptan Sebastian sancak alabanda yaparken , dalgacı korsan "iksir " leri dalgalara gönderip, dalgaların Tayo Mar tarafından ezilmesini sağladı.
Eşim ve oyundaki adı ile kadın korsan Rojita dalgaları haber veriyor , Kaptan Sebastian buna göre rota tutuyor ve Tayo Mar 'a saldıran dev dalgalar "dalgacı " küçük korsan 'ın büyülü iksirleri ile Tayo Mar tarafından kolayca bertaraf ediliyorlardı.
Eminim ki dalgacı korsan gözü ile bizleri dahi korkutan dalgalar çok daha yüksek idi. Ancak Kuşadası'na yaklaşana kadar bu dalgalara son iksirini gönderen dalgacı korsan uyuyakaldı.:) Bunda en büyük pay , " her denizde gider " lakaplı Thomas Gillmer 'in blue moon 'u ve bu tehlikeli sayılabilecek seyri eğlenceli bir oyuna çeviren kadın korsan Rojitanın idi.
sevgili eşim Rojita , gördüğü bu en yüksek hava sonrasında marinanın sakin sularına girme keyfini yaşadı :)
Ancak , Sebastian bağlama işleri ile uğraşırken, Karaya çıkıp, yelken açmadığımızdan bu kadar sallandığımızı ve bir daha yelken açılması konusunda talimatlar yağdırıp, Gerçek dünyaya , Marinanın içindeki meşhur kahveciye kahve içmeye gitti. Kadın korsan Rojitanın serzenişlerine uyku sersemi " Dalgacı " korsandan da bir sitem geldi. Öyle ya Sebastian yüzünden tüm iksirleri bitmişti. ! O da annesinin peşinden yürüdü gitti.
Zavallı Sebastian !
Oysa en azından deli gibi aşık olduğu kadın korsan Rojita 'dan bir öpücük hayal etmişti.. ;)
kalemine sağlık çok keyif aldım , hele hele son bölüm :)xx :)xx
-
Keyfin Bol Olsun.
Susam adası sisamın ne tarafına düşer Türkçemizde?
Hüseyin Abi , ben onların hepsini karıştırıyorum.Birde Samos'la Sakız var. Böke bunların hangisine gitti onu bile söyleyemem. ama harita da gösterebilirim.
-
Efendim herkese teşekkürler.. Böyle böyle alıştırıyoruz işte. Gerçekten güzel bir tatil oldu. Tayo Mar'daki kimi zorlukları kimi pratik yöntemler ile çözüp, keyif katsayısını yüksekte tutmaya çalışıyoruz.
İlk yıl Marmara adası seyri, Sonrasında kuzey Ege, geçen sene Gökova ve bu sene de Güney Ege seyirleri ile hayli tecrübe kazandık . Elbette bu işin sonu yok ancak özellikle bu yıl yaptığım seyir , en keyifli olandı.
Güney Ege gerçekten muhteşem. Eğer vize sorununuz da yok ise özellikle Yunan tarafında çok keyifli rotalar var.
Kuşadası Samos arasında sabah saat 7.15 civarı demir aldık ve 10.30 gibi Samos 'a varmıştık. Eşim yol boyunca hiç uyanmadı.
Samos'ta kalmasaydık, Sonrasındaki Agatonisi, Lipsi, Arki ,Leros arası maksimum 3 saatlik seyirler. Biraz gece seyri tecrübesi, biraz erken kalkma ile Akşam bir adada yemek yemiş ve diğerinde sabah kahvaltısı yapıyor olabilirsiniz.
Yazacak çok konu birikti. Bu arada Samos ile ilgili Matay 'a teşekkürü de ihmal etmemeli. Dediği kadar varmış. ;)
-
Dünya’nın en değerli hazinelerinden birisi mutlu aile tablosu...
Bu seyahatte Dalgacı Korsan'ın iksirleri başka bir işe daha yaramış. Hazinenin değerini katlamasını sağlamış. :)
-
:)
-
Dünya’nın en değerli hazinelerinden birisi mutlu aile tablosu...
Bu seyahatte Dalgacı Korsan'ın iksirleri başka bir işe daha yaramış. Hazinenin değerini katlamasını sağlamış. :)
Mücahit,
Bu Ersin’in süslü püslü anlatımına takılma kardeşim.
Arkasındaki gerçeği gör.
Kız, korkudan kendini hayal dünyasına atmış, umudunu perilere bağlamış.
Rojda susmuş susmuş, bağlanınca patlamış, üstelik bir yelkenci olduğunu iddia eden Ersin’i, “niye yelken açmadın” diye paylamış.
Rica ediyorum .... :o
-
:)
-
çok adisin.. :)
-
8)
Evli, iki çocuk babası, o sulardan geçmiş, gerçeklerle yüzleşmiş biriyim.
-
Nadir olan her zaman dikkat çeker, Tayomar'a ilgi bu yüzden gayet doğal.Hele hele senin elinde bu kadar güzel bakıldıktan sonra.
Denizcilikte kısa sürede çok yol aldın,bu inkar edilmez ,ancak tebrik edilir.Ama Tayomar,a gösterdiğin ilgi, onu en iyi şekilde yaşatmak için verdiğin çaba esas takdire şayan kısmı.Yabancı ünlü bir denizcilik dergisine kapak olsa inan şaşırmayız.
Ailenin Tayomar'a ısınma turları sanırım bitiyor.Limandan limana olsa bile eşlik etmeleri çok hoş.
Minik Lal'in hazine Ada'sından sonra iksir oyununa da bittim açıkcası.
Ama dikkat et,Lal kıyılarda bir mağara falan görmesin.Ali baba ve 40 haramileri tutturursa :)
Ali baba olmak kolay da 40 harami için forumdan yardım taleplerini duyar gibiyim. ;D
Keyfiniz ailece bol olsun,sevgiler.
-
Proje Yönetimi hocamın dediği gibi, hayat bir projedir, nişanlılık, evlilik hep birer projedir. Tatil de bir projedir. Projelerin başlangıcı, bitişi, adımları, bollukları, b planları vardır. İnşat sektörü de bir proje yönetimidir. Ersin Reis, iş hayatında edindiğin bu alışkanlığı küçük dokunuşlarla minik yelkenlide ailecek güney ege tatili'ne uyarlayabilmişsiniz. Tebrik ediyorum. Eskidn bir yelken dünyası dergimiz vardı ve böyle tatil anılarını orada okurduk; o da kapandı. Ama yayına devam eden bir denizcilik dergisinde de yazsan çok hoş olurdu. Aslında Yayın Yönetmenleri bu tür forumları takip edip cevherleri bulup dergiye davet etmeleri daha şık olur.
Keyfiniz daim olsun.
-
Teşekkür ederim Hulusi reis. Dergide yazmak aslında kulağa hoş gelse de ciddi iş. en azından benim yazabilmem için kadro lazım.
Birisi imla hatalarını düzeltecek, bir diğeri anlam kaymaları ve yanlış anlaşılmaları düzeltip " yok aslında öyle demek istemedi " diyecek filan. :)
Kuşadasında , Çetin Kent ile karşılaştık (Sarıldım minik teknemin halatına kitabının yazarı ) Marinanın içindeki havuzda ve sonrasında akşam yemeğinde uzun uzun muhabbet ettik. Malum Naviga'da çok güzel yazılar da yazıyor. ancak öncesinde ciddi ciddi çalışıyor adam. Forum gibi değil yani.
Gelelim bir hafta boyunca yaşananlara..
Önce bir levrek hikayesi.
Bağlandığımız iskelede artık gelenek olduğu üzere dalıp, teknenin altını kontrol ettim. Gıcır gıcır suda karinada daha önceden yaptığım her bir işi kontrol etme fırsatım oldu. İyi iş çıkartmışım. Sonra pervaneyi temizledim. Pervaneyi temizlerken ileride hemen iskelenin ön kısmında bir karaltı gördüm.
Gördüğüm koca bir levrek. İskelenin altını yuva bellemiş anlaşılan. Ona doğru yüzdüm. Kaçmıyor da . BU levrek bir hafta boyunca tüm ekibin başlıca muhabbet konusu oldu. Öyle ki daha tutmadan nasıl pişirmek gerektiğini tartışmaya başladık. :)
"görünen balık yakalanmaz " diyor birisi, ben hemen her şeyin bir ilki vardır diye ortaya atılıyorum.
Her denize girişte görüyoruz koca levreği. Resmen iştahımız açılıyor. Yakalayamadığımız için de sinirleniyoruz. Zıpkın da yok kimsede. Dalıp vuralım.
Sanırım Perşembe günü idi. Bir başka tekne yanaştı iskeleye. Ercüment kaptan. Balık delisi her türlü takım taklavat var. Hemen zıpkın var mı diye soruyorum. İki zıpkını varmış hem de . Birisi ciddi bir şey imiş. acak o yok. Oğlu almış tekneden.
Geriye en küçük çocukken kullandığımız lastikli zıpkın kalıyor. Olsun. Öyle hırslanmışız ki. Zıpkını alıp suya dalıyorum hemen. Atladığım yerde zıpkını kontrol edip, bir deneme atışı yaptıktan sonra yeniden kuruyorum. Zıpkının ucu üçlü .
Daha iskelenin ucuna gelir gelmez koca levrek ile karşı karşıya kalıyoruz. Çocukluğumda bu zıpkın ile çok dalmışlığım var. Ama hiç balık vurduğumu hatırlamıyorum.
Şİmdi karşımda koca bir levrek bana bakıyor işte. Kaçmıyor da. Zıpkının ucu ile balığın arasında bir metre ya var ya yok. Vuracağımdan öyle eminim ki gözümün önünde biraz sonra görünen balık yakalanmaz diyen İzzet abiye nasıl yakaladım bak diyeceğim bile geliyor.
Levrek kıpırdamadan duruyor hala. Resmen bana bakıyor. Üçlü zıpkın ucunun en ortasını hayvanın kafasına doğru tutuyorum. Bari acı çekmesin hayvan. Derdim o.
Tetiğe asılıyorum. Zıpkından tık yok. Bir bakıyorum ki emniyeti kapalı. Balık hala orada durup duruyor. Yavaşça emniyeti açıyorum . Biraz sonra hayatımın en büyük balığını yakalamış olacağım. Bu mesafeden kaçırmam mümkün değil çünkü.
Tetiğe asılıyorum. Zıpkın fırlıyor. Ben ilk defa milli olmuş ve gol atmış futbolcu kadar heyecanlı neredeyse goool diye bağıracağım.
ancak sanki zaman durmuş gibi ya da balığa zıpkın işlemiyor. Balık olduğu yerde bana bakıp duruyor. zıpkın ise deniz zeminine düşmüş ancak balığa saplanmamış. Çıldıracağım resmen. Sonra deniz zeminindeki zıpkını gören balık ok gibi kaçıveriyor açığa doğru.
Tabi iş avcı hikayesine dönüyor. Ben valla vurdum dedikçe herkes makaraya alıyor beni. :)
Sonra dün akşam bu işleri bilen bir komşum ile karşılaştım. Durumu anlattım. Güldü. Bir kere üçlü zıpkın ucu sürü ya da küçük balık içinmiş. Böyle büyük balıklar için tekli uç kullanılırmış. Üstelik yukarıdan kafaya doğru atış yapılır ise zıpkının bende olduğu gibi kayma tehlikesi varmış. Büyük balıklarda atış gövdeye yapılırmış.
Ben, üçlü uç ile gövdeye atış yapsam dahi balık zıpkından kurtulur ve kaçarmış. Sonra böyle tüpsüz sığ su dalışlarında olması gereken zıpkın , mümkün olduğunca uzun ve sert lastikli olmalıymış falan falan.
BU forumda dalıp, balık vuran bir sürü reis var biliyorum. BUnları yazsaydınız ben o levreği kaçırmayacaktım. Oğuzhan bana Burgaz adada bir alık rakı ısmarlayacaksın artık mecbur.
Gelelim bir başka tekniğe. Sepet!
şu forumlara girdim gireli hep sırtı çekme hikayesi okurum. Mersin Kıbrıs seyri dışında hiç tutulduğuna da şahit olmamıştım.
Bu levrek muhabbeti ortaya çıkınca , gruptan Ayşe abla teknelerinde sepet olduğunu söyledi. Zar zor kocasını ikna ettik , koca tekneden sepeti buldu geldi. Derdi o sıcakta aşağıda bir yerlerde sepeti aramak. Hava öyle ki serçe parmağını kıpırdatmak istemiyor İzzet abi.
Bu sepet işi bomba valla . Tam yelkenci işi. Böyle koylarda sallandır aşağı. At içine ekmeği. En kötü çocuklar için taze balık bir iki saatte hazır. Sepeti attıktan iki saat sonra Lal 'e yetecek kadar İsparoz girmişti kafese. Taptaze balıklar tavada yay gibi kıvrılıverdiler. Annesi de dalgacı korsana son lokmasına kadar yedirdi o öğlen.
Tabi ben yine heveslendim. BU sefer ekmeği fileye sardım. İçine taş koyup tam filenin ortasına gelecek şekilde sallandırdım akşam üstü. Sabah uyandığımda ilk iş heyecan ile gidip sepete bakmak oldu. O da ne! içinde iri bir şey yüzüyor.
Yüzen koca bir yılanbalığı. Çetin de erken kalkmış. Ercüment kaptan da. Ercüment kaptan balığı tanıyor. Dikkat edin. BU hayvan karada bir saat ölmez. Çok kaygandır. Bez ile tutun. Bir de ısırır dikkat diyince bizim keyfimiz kaçıyor tabi. :) Teknedeki kadınlar yılan balığını görseler anında koyu boşaltmamız gerekecek kesin. Dikkatlice sepeti alıyorum. Gerçekten sevimsiz bir hayvan. İskeleye koyunca kara yılanı gibi hareketler yapıyor ve iş daha da sevimsizleşiyor. Hiç dokunmadan bir şekilde kuyruğunu sepetin deliğine denk getirip denize yolluyorum hayvanı. Umursamaz tavırlar ile derinliklere doğru kayboluyor o da.
Ancak bu sepet işi dediğim gibi iyi iş. Bir tane edinmekte fayda var. Böyle uzun seyirlerde balık tutabilmek bence önemli.
Rüzgar ile git, güneşten elektriğin gelsin, su yapıcı ile tatlı suyun olsun. Bir de sepet ile balık yakalayıp yemek işini çözdük mü tamamdır. Yelkenci oldum demektir.
-
Zamanında çok balık avlardım , Balıklova da paragat yapmışlığım çok vardır artık kıyamıyorum avlamaya . Teknede ihtiyaç duyarsam ihtiyacım kadar avlarım , sepet ilginç bir konu şuan telden örülme sepetler var. Biz onu kullanmazdık çünkü balık anlayıp içine girmezdi , bizim kullandıklarımız ağaçtan örme sepetlerdi hala veimde durur dekoratif amaçlı kullanıyorum :)
-
Özel teknelerde sepet bulundurmak ta aynı ağ gibi yasaktır. Bu yüzden kimse bulundurmuyor. Yoksa sepet sallandırmak gayet keyifli ve pratik avcılık. Bence iyi de bir şey. İşine yaramayan mahlukatı hiç zarar vermeden geri doğaya bırakıveriyorsun. Ağda da oltada da balığa zarar veriliyor, bazısı yaşayamayabiliyor. Zaten olta da balığın ağzına zarar veriyorsun istesen de istemesen de bu oluyor. Balık sudan çıktığı için ölmüyor ama beslenemediği için ölüyor falan filan. Bu yüzden sportif amaçlı tabir edilen şeyleri çok sevmiyorum, spor için hayvanlara zarar mı verilirmiş. Tutuyorsan yiyeceksin yemeyeceğin şeyi de tutmayacaksın.O yüzden sepet çok masum geliyor bana. Keşke serbest olsa herkes zahmetsiz yiyebileceği balığı tutsa, hemde çoluk çocuğa balıklar tanıtılmış olurdu.
-
Özel teknelerde sepet bulundurmak ta aynı ağ gibi yasaktır. Bu yüzden kimse bulundurmuyor. Yoksa sepet sallandırmak gayet keyifli ve pratik avcılık. Bence iyi de bir şey. İşine yaramayan mahlukatı hiç zarar vermeden geri doğaya bırakıveriyorsun. Ağda da oltada da balığa zarar veriliyor, bazısı yaşayamayabiliyor. Zaten olta da balığın ağzına zarar veriyorsun istesen de istemesen de bu oluyor. Balık sudan çıktığı için ölmüyor ama beslenemediği için ölüyor falan filan. Bu yüzden sportif amaçlı tabir edilen şeyleri çok sevmiyorum, spor için hayvanlara zarar mı verilirmiş. Tutuyorsan yiyeceksin yemeyeceğin şeyi de tutmayacaksın.O yüzden sepet çok masum geliyor bana. Keşke serbest olsa herkes zahmetsiz yiyebileceği balığı tutsa, hemde çoluk çocuğa balıklar tanıtılmış olurdu.
Cidden doğru , hayvan hiç zarar görmüyor salınıyor doğaya.
-
Aynen öyle.. Ben o yılan balığını olta ile yakalamak istemezdim mesela. Olta ile yakalasaydım kesinlikle havan ölmüş olacaktı.
Sepet konusunda görüşlere katılıyorum ancak teknede bulundurlmasının yasak olmasına çok şaşırdım. Bu sepet kullanımı sırasında yenmeyecek küçüklükte neredeyse 5-6 balığa hiç bir zarar vermeden geri attık mesela.
BU sepet işini kurcalamalı. Neden yasak acaba?
-
Aynen öyle.. Ben o yılan balığını olta ile yakalamak istemezdim mesela. Olta ile yakalasaydım kesinlikle havan ölmüş olacaktı.
Sepet konusunda görüşlere katılıyorum ancak teknede bulundurlmasının yasak olmasına çok şaşırdım. Bu sepet kullanımı sırasında yenmeyecek küçüklükte neredeyse 5-6 balığa hiç bir zarar vermeden geri attık mesela.
BU sepet işini kurcalamalı. Neden yasak acaba?
Sepet ile ilgili başımdan şöyle bir olay geçmişti , Mordoğan tarafından sahil güvenlik botu yanımıza gelip evrakları istedi . O sırada sepet sancak tarafında duruyordu , sahil güvelik görevlisi sepetle avlanmak yasak bu sefer görmezlikten geliyorum teknenizde bulundurmayın demişti.
-
BU sepet işini kurcalamalı. Neden yasak acaba?
Yönetmelik "suyu bardakta görmüş arkadaşlar" tarafından hazırlandığı için böyle oluyor, diyor büyüklerim.
-
Ailecek olta ile.balik yakalamayi beceremedigimiz icin bu sepet sistemini kullanalim, bir nebze nefsimizi köreltiriz diyerekten bir tane edindik.
Nette okudugum kadariyla özel teknelerin bunu kullanmasi yasak. Ne kadar itiraz etsemde patronicenin nazik israrlariyla gece denize yemle beraber sallandirdik.
Butun gece gelecek olan baliklarin ruyalarini gorerek gecirdikten sonra sabah gunes dogar dogmaz sepeti cektigim gibi birakmam bir oldu. Icinde bana gore cok garip 3 adet yuzen canli vardi. Kendileriyle hic tanismadigim icin biraz tirstim.
Hemen telefona basvurdum. Ince uzun olduklari icin yilan baligi olabilir diyerekten arastirmalarimi o yönde yaptim ve ne cins olduklarini buldum.
Yakaladik ama nasil pisirilecek bilmedigimiz icin yine bir kac telefon gorusmesi sonucunda lezzetli balik olduklarini ogrendik. Ama tekneye almama ragmen saatlerce kipirdadilar. Olmeleri saatler surdu.
Bir sekilde sepetten cikarttiktan sonra baliklari eve goturduk ama esim pisirmemekte israr edince kedilere verdik. Gerci ilginctir yemediler. Herhalde kuru mamalara cok alistilar.
Ikinci bir defa daha denedigimizde yine ayni baliklardan yakaldik. Bu sefer sepeti keserek onlari denize saldim. Elle yakalayip sepetten cikartmanin imkani yok.
O gunden beri sepet olayini kapattik.
-
https://g.co/kgs/iN8UMd
yakaladığınız büyük ihtimalle bu cins balık olmalı.Sepete ilgisi çok oluyor.Bazen de iskorpit yakalanıyor.Gölyazı köyünde gölde ipten yapılmış sepet gibi düzenekle avlanıyorlar .Turna,Sazan,Kızılkanat gibi balıkları
Sepet amatörlere kullanmayı değil korumayı bilmedikleri için yasak demişti bir balıkçı.Çünkü ipi kopar şamandırası su alır batar veya başka sebepten sepet dipte kalır bulunamazssa avlanmaya devam edermiş.
-
Tüm mesajlarlar çok hoşuma gitti bu aralar işteki yoğunluktan okumadığım mesajlar pek bir birikmiş.
Hakikaten insanı en uyuz eden hayvan iskele altında tekne altında öylece duran hayvandır.Gördüğün balığı avlayamazasın miti gerçekten de doğrudur. Benim bildiğim tutsanız bile en çok uğraştıran onlardır. 2 gün boyunca teknenin altında gölgesinden faydalanan yüzlerce turnadan (baraküda da diyoruz ya) bir tane yakalayamadığımı bilirim. Öyle ki dalıp çıkmaktan ölecektim artık. Sonra ne oltalar ne yöntemler denedim olmadı. En son bırakıp şnorkelle saatlerce seyretmeye başladım. Olmayınca olmuyor.
Alargadayken genelde sabah atçekle trofeye ( lüfer, akya, levrek, lambuka) bakarım. Bişe yoksa öğlen gibi kefalleri kollar nevaleyi çıkarmaya çalışırım. En kötü kupez avlarım. Gün batımında ise yarım saat bir saat kadar dalar kısmet neyse alır çıkarım ama teknem balıksız olmaz. Seyirdeysem zaten sorun yok bilen bilir ;) Napiim bu konuda kendime güveniyorum :)
Sepet ise temelde orfoz avcılığını hedef aldığı için yasaktır. Ben de çok zaman kullandım. En çok da sokar balığı yakalamışımdır. En son geçen hafta tekneyi temizlerken çöpe attım. Sanırım artık kullanmayacağım çünkü balıkla iletişimimi kesiyor. Sepetle avcılıktaki temel sorun belki birçoğumuzun şahit olduğu gibi deniz dibinde terkedilmiş olan koca paslı sepetlerdir.
Yine de tüyo vereyim azami verim almak için sepetin içine koyduğunuz ekmeğin sepet tabanında kalmasını sağlayın yoksa balıklar içeri girmeden herşeyi bitirebilir. Soğan, papates fileleri işe yarar.
Keyfiniz bol olsun, masanızdan balık eksik olmasın..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Ve bitti. Haziran ayında başlayan İstanbul Ören transferi tamamlandı. Tayo Mar , Sanela'nın iki ötesinde.
Bir sürü yaşanmışlık ve deneyim. Ama en önemlisi yeni dostlar.
Tek başına demir atmayı geçtim , tek başına milyon dolarlık yatların arasında rüzgar basarken koltuk halatı nasıl alınır? Hadi aldın diyelim. Sonra yine tek başına koltuk halatı nasıl çözülür?
Patalya mı bot mu.? Açık ara patalya.. Ama neden?
Bot neden kürekle gidemiyor?
Yeni yelkenciler yetişiyor mu?
Akıntılar , akıntılar..
Poseidonun dahi hava tahmini tutturamadığı körfez neresi?
Admiralti ..mucize demir ! Admiraltin varsa rahat uyursun.
Görünen balık tutulmaz mı? Yem takma teknikleri.
Tayo Mar sahiden " her hava da gider" mi?
Elektirik işleri o kadar da zor değilmiş.
Blue star ve dalgası..
Kokari ye Türklerden başka giden yatçı var mı?
Samos.. aklım sende kaldı..
Kaduna.. bilen biliyor
-
Tebrikler :)xx! Şimdi anıları ve deneyimleri bekliyoruz.
-
Geçmiş olsun...
Merakla bekliyoruz yazılarını Ersin kaptan..