Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#135: 29 Ağustos 2017, 00:27:20
Ben Avrupa ülkelerindeki denizcilik kültürünün varlığını ülke politikasına bağlıyorum. Ancak bugünkü politikalarına değil. Yakın geçmişte ve hatta ortaçağın sonlarındaki sömürgeleri ilan ettikleri Ülkelere ayak basabilmek, oradan köleleri savaş ganimetleri gibi toplayıp kendi ülkelerine getirmelerinin de bu gelişimde etkisi olduğunu düşünüyorum. Yunanistan da yarımada ancak onlarda da denizcilik geleneğinden diğer ülkelerden bahsettiğimiz gibi kolayca bahsedemeyiz kanımca.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Cem Gürdeniz'in "Mavi Uygarlık"ı baş ucu kitabı olmalı.
Her "ben denizciyim" diyen fırsat buldukça tekrar tekrar, fasıl fasıl okumalı.

"Denizci olmak"ın felsefi/ kültürel / emperyal/ ulusal/ ticari / eğitsel ve akademik / sanatsal ve tabii kendi çerçevesinde "ahlaki" alt yapısı kavranıp özümsenmeden ne söylesek, ne tartışsak, ne de onlarca binlerce örnekler sıralasak boşuna. Büyük "denizcilik kavramı" içinden çıkarıp "amatör denizciliği" ayrı bir köşeciğe, cici, şirin bir rafa koyamayız.

Tavsiyenizi uygulamaya koyacağım Cem reis teşekkür ederim :)
  • IP logged

n

nuri_kongur

Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#136: 29 Ağustos 2017, 01:13:29
Belki  ulkemizde dağcılık sporuyla ilgilenenleri incelersek bize denizcilikle ilgili bir fikir verebilir.  İsvicreliler dağcılık sporuyla ilgililer ama denize kıyıları olmasa da dünya denizlerinde tekneleri var.

Yani ben denizle ilgili durumu sadece gereksinim duymayla açıklayamıyorum.

ABD diyoruz.  Bunlar zaten denizden gelip o topraklara hükmetmisler . İçlerinde anglosakson, Hollanda,  alman, ispanyol kökenliler var.
Onların da bir ihtiyacı vardır Enes reis. İlla karın doyurma meselesi  değil.
Denizcilik bir gelenek mi onlarda fikrim yok, ama kız kardeşlerim iki yıl önce Lozan kentine tatile gitmişlerdi. Çarşıda pazarda çektikleri fotoğraflarda dikkatimi fiyat etiketleri çekti. Pazardaki  tezgahlarda neredeyse bütün satılan ürünler paketli idi. İkincisi satılan ürünler kilo ile değil gramla idi. 100 gram mantar dikkatimi çekti, yanlış hatırlamıyorsam bizim paramızla 4 lira falandı. İnsanın ilk başta ne kadar pahalı olduğu falan aklına geliyor ama benim gramajı dikkatimi çekti. Kim 100 gram mantar alırki! Hani bir iki değil bütün paketler öyle. Yani genel alış veriş şekli böyle. Ancak yalnız yaşayanlar böyle az ürün alır. Yalnız yaşayanların çoğunlukta olduğu bir ülke. İnsanların yalnız yaşamasını eleştirmiyorum. Her kesin kendince sebebi vardır. Ama yazları bir ay yalnız yaşıyorum ve canım çok sıkılıyor. Böyle empati yapınca, İsviçre bana cebinde bol parası olan ama sıkılan insanların ülkesi gibi gelir. Bu işin bir yönü. Sıkılan insanların ihtiyaçlarını gidermek için arayış içinde olmaları normaldir.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#137: 29 Ağustos 2017, 02:38:15

[/quote]
Onların da bir ihtiyacı vardır Enes reis. İlla karın doyurma meselesi  değil.
Denizcilik bir gelenek mi onlarda fikrim yok, ama kız kardeşlerim iki yıl önce Lozan kentine tatile gitmişlerdi. Çarşıda pazarda çektikleri fotoğraflarda dikkatimi fiyat etiketleri çekti. Pazardaki  tezgahlarda neredeyse bütün satılan ürünler paketli idi. İkincisi satılan ürünler kilo ile değil gramla idi. 100 gram mantar dikkatimi çekti, yanlış hatırlamıyorsam bizim paramızla 4 lira falandı. İnsanın ilk başta ne kadar pahalı olduğu falan aklına geliyor ama benim gramajı dikkatimi çekti. Kim 100 gram mantar alırki! Hani bir iki değil bütün paketler öyle. Yani genel alış veriş şekli böyle. Ancak yalnız yaşayanlar böyle az ürün alır. Yalnız yaşayanların çoğunlukta olduğu bir ülke. İnsanların yalnız yaşamasını eleştirmiyorum. Her kesin kendince sebebi vardır. Ama yazları bir ay yalnız yaşıyorum ve canım çok sıkılıyor. Böyle empati yapınca, İsviçre bana cebinde bol parası olan ama sıkılan insanların ülkesi gibi gelir. Bu işin bir yönü. Sıkılan insanların ihtiyaçlarını gidermek için arayış içinde olmaları normaldir.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
[/quote]

Nuri reisim, sanırım 100 gram olarak satma sebepleri ithalatı minimum seviyede tutmak amacıyla da olabilir. 1993 senesinde İngiltere'de elma, armut, şeftali vs. adetle satılıyordu. Ben de o zaman elmayı ağacından kiloyla toplayıp eve götürüp yiyen birisi olarak çok şaşırmıştım.
  • IP logged

n

nuri_kongur

Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#138: 29 Ağustos 2017, 02:50:23
Olabilir Oğuzhan reis, farklı memleketler farklı usuller ... yinede pazardan ihtiyaç olduğunda mantarı kilo ile alan birisi olarak , 100 gram yadırganacak kadar az geliyor bana.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3572
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#139: 29 Ağustos 2017, 08:00:48
Sevdiğim bir beyaz yakalı dostumuz, İstanbul da Reiadiye köyünde bir ev kiraladı üç yıl önce. Bu yaz , 50 kilo domates toplayıp, kaynattılar, fazlasını biz topladık. Bahçe de fındık ağacı var. Ye ye bitmiyor. Kümesi var , tavuklar ortada dolaşıyor. Hem böceği önlüyormuş hem de yılanı.

Köpeği dolaştırmaya çıktık , ormanda elma ağaçları var. Elmalar yere düşmüş yuvarlanıyordu, yine ormanda kestane ağacı var. Keza , incir, ayva, nemileyim işte ne ararsanız. Su için kuyuları var. Bana göre bir inek eksik. O da olsa tam olacakmış.

Evlerinde koca bir şömine var. Ormancılara verilen odunları satın alıyorlarmış, doğalgaz var ama gerek olmuyormuş.

Karı koca ikisi de önemli şirketlerde çalışıyorlar, kışın biraz zorlanıyorlar ancak manyak keyifliler.

Şrap yapmayı öğrenmiş. Ancak geçen seneki gibi üzüm olmamış bu sene. Yoksa elli şişe yapardım diyor.

Aslında öyle bir ülkede yaşıyoruz ki.. Her şeyin en güzeli bu ülkede var. Deniz desen denzin dibi var. Arazo desen var. Var oğlu var. Geriye kıymetini bilmek kalıyor işte..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#140: 29 Ağustos 2017, 08:34:47
Taşı kuyuya atan deli olarak çıkarayım bari... sadece Fransa'da her yıl 700 kadar tekne palamarını Dünya turu niyetiyle çözüyör..mega yat dediğiniz nasıl bir şey bilemem..evim arabam yok..mülkiyete karşıyım.. 9000 yelkenli teknenin olduğu caaanımmmm memlektim de.. seni mi kırcam güzel kardeşim..22.000 de.. hala soruyorum..7 metre 1914 yapımı teknenin ayakta ve satışta olduğu bir denizci topluluğa mega yat için en avantajlı ülke bizim ki dersen.. bilemedim..gülme tarzı değişik olabilir.. hemen Ülke savunmasına geçmeyin bence.. gerçekleri önümüze koyalım daha faydalı oluruz ülkemize.. mega yatı bırak sen.. Vende Globe'a kim gidiyor hele ona bak bi... büyük düşünür Jack Sparow'un dediği gibi "Çaktın mı"..

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


[quote author=Dilek Ergül link=topic=669.msg13480#msg13480 date=1503040501

Şimdi düşünün bir; eş yelken biliyor.. çocuklar yelken kulübünde mis gibi yelkenciler.. yaz kış teknedeler.. hadi ama dürüst olun kaçınız sever bunu.. bakın tekrar bu forumda ki üyeler değil konu.. asıl aramıza katmamız gereken yelkenli tekne sahipleri.. 9000 yelkenli tekne.. epi topu..

Oppps pardon beyler! eyvah sırları açığa vurduk almacaklar aralarına beni..  C:-) C:-)

Şimdilik bu reis kaçarrrrrrr....


9000 tekne olayı nedir sürekli yazıyorsunuz Ben gerçekten anlamadım neyi ima ettiğinizi.
[/quote]Ben de kinaye o.. kaç yelkenli tekne var gibi.. az sayıdayız gibi..kayıtlı kayıtsız 55.000 teknenin kaçı yelkenli gibi.. 9000 olsun hadi 12.000 olsun..nufüsa oranı vs gibi.. cağrışımlar için bir rakam.. ki Tan Kaan oranı vermiş..

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#141: 29 Ağustos 2017, 08:38:13
Mavi kart meselesinde bazı Avrupa'lı yelken kulüplerinin mektuplarını çevirmiştim.. denize kıyısı olmayan İsviçre'ye kayıtlı 600.000 bir rakamda tekne vardı.. Teknen kadar Dünya denizlerinde yerin var durumu.. eski bir anlaşmaya dayanıyor aslında..

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#142: 29 Ağustos 2017, 11:48:48
İsviçre çok bahsedilince nüfusuna bakayım dedim

8,3 milyon.
Nufusa oranla tekne sayısına bakınca, isviçreli kullanıcı sayısı bilmek lazım. Bizde de bir sürü amerikan bayraklı tekne vardı. Amerikan bayraklı tekne sayısına bakınca Türkiye kökenli tekne sahiplerini kimse düşmüyordur. Keza Panama realitesi var. Bu tür istatiki rakamlar insanı yanılgıya götürebilir. O yüzden görünürde de denizciliğe bakmak lazım, iskandinav ülkeri norveç , finlandiya, izlanda, keza hollanda, italya , bunları makul bulabiliriz. Britanyayı kimse sorgulamıyor zaten.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#143: 29 Ağustos 2017, 12:17:02
Aynı şekilde, Türkiye kökenli tekne filosunda kaç tekne yabancı bayraklı olduğu için bizim rakama dahil değildir.
Bu işin geçmişi geçmişte kaldı. Ona yapacak bir şey yok. Geleceği yatırım için bugünü konuşmak lazım.
Bundan 11 sene önce okula bisiklet ile giderken bir delikanlı yanaştı yanıma. Abi sana bi araba verelim dedi. Elimde bi kartal var, çok şahane dedi. Bende istemem sağol dedim. Niye abi , çok kelepir fiyata verecem bak dedi. Yanlış hatırlamıyorsam 3000 lira mı 3,500 lira mı bi rakam söyledi. Ben yine red ettim, bu sefer arabamın zaten olduğunu söyledim. Genç bu sefer , eee abi dedi niye bisiklete biniyorsun o zaman diye şaşkınlıkla sordu :) . Tiryaki reis Kaştaki öğrenciler ile ilgili anısını anlatırken aklıma geldi. Bizim millet faydacı bakıyor eşyaya. Ki bunu çok sağlıklı buluyorum.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2295
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#144: 29 Ağustos 2017, 12:43:01
Bizim millet faydacı bakıyor eşyaya. Ki bunu çok sağlıklı buluyorum.

Evrimin ve de gelişimin bir noktasına kadar kabul edilebilir. Ama o kadar. Apayrı bir tartışma konusu çıkar buradan :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#145: 29 Ağustos 2017, 13:00:23
Bizim millet faydacı bakıyor eşyaya. Ki bunu çok sağlıklı buluyorum.

Evrimin ve de gelişimin bir noktasına kadar kabul edilebilir. Ama o kadar. Apayrı bir tartışma konusu çıkar buradan :)
;) ;)
 :)xx
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1158
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#146: 29 Ağustos 2017, 18:04:59
Modern hayatta yaşadıkları iddia edilen bazı denizcilerimizden alıntılanmıştır:



Yardımcı Burnunu geçerken geceydi; o gece ilk defa tekne ilerledikçe kaçışan balık sürüsünün oluşturduğu eşsiz yakamozu gördüm. Deniz sonsuz bir ışık hüzmesiyken doğuya doğru önümüz sonsuz bir karanlıktı.
Gelidonya! diye haykırdım... Fenerin tepesinden şimdi geçtiğim denizlere bakarak kurduğum hayal aklıma düştü yine, nihayet gerçek olmuştu. Kaptan dedim bak Gelidonya Feneri; şaşırdı isimlerini nasıl biliyorumdu. Bizim kaptan içinse sadece bir çakardı. Yapma kaptan Deveboynuna da çakar demiştin. Gözümdeki yaşı karanlık gizlediyse de sesimin titremesini bastıramıyordum.

Erman Yerman


Gemi trafiğinin pek az olduğu bu yerde insan olduğunuzu  anımsarsınız. Yapmak zorunda olduğunuz her şey, "look"- "bak, bana bak" demek için değildir. Yalnızca kendiniz için yapmak zorundasınızdır. Selametle hedefinize varmak için uyur-yemek yer- motorunuzu-yelkenlerinizi dinlersiniz. Altınızda 3.000 metreyi aşan  derinlik, dört yanınız alabildiğince mavi. Dalgalar. Gece çökünce mutlak karanlık. Uzaklarda bir yerlerde tesadüfen göreceğiniz bir kırmızı bir yeşil ışık mutlu eder sizi. Duyulabileceğinizi bilmenin mutluluğunu yaşarsınız. 'Yalnız değilim' dersiniz. Bilirsiniz, bir şey olsa, size bakmayacak sizi duyacak, bir ikon yollamak yerine ses verecektir. Sahici bir iletişiminiz olacak, konuşacaksınızdır. Güven duyarsınız. O tanımadığınız kırmızı-yeşil ışığa güven duyarsınız.

Bülent Büyükdağ


Nitekim bir sene sonra  limana bir yelkenli yat giriyor ve ben alargada kayıktaydım. Akşam olmak üzereydi. Hemen kendilerine el ettim ve onlar da görüp üzerime döndüler. Sonrasında kendilerine isterlerse demirleyebileceklerini, bizim tonozlarımızı kullanabileceklerini veya isterlerse bordalayabileceklerini söyledim. Çok memnun oldular.Sonrasında demirlediler.Yanılmıyorsam eşleri yabancıydı.Kendi aralarında İngilizce konuşuyorlardı. Neyse suyun falan yerini tarif edip kendi kayığımızdaki işlerle ilgilendim. Ardından akşam oldu, biz denize çıkmak için ay karanlığını bekliyoruz onlarda havuzlukta akşam yemeği yiyorlardı. O esnada teknelerinde Sezen’ in o yıllarda olan albümünü dinliyorlar. Benimde çok sevdiğim “Gidiyorum” parçası çalıyor. Çok etkilendim ve bir gün mutlaka bir yelkenli alıp böyle çoluk çocuk liman liman gezmeliyim diye bir hayal kurmuştum.
Aradan yıllar geçti   Ankara, İstanbul falan derken öyle çok liman liman gezemesem de  zaman zaman  teknemin havuzluğunda oturup aynı parçayı dinliyorum.

Ahmet Kabaalioğlu



Dalgalı denizde usturmaçalardan birisi denize düşmüş. Tek başına seyirde insan bu eşyalarla ilginç bir bağ kuruyor.

Hemen hamle edip , tekneyi döndürmeye başladım. Düşmüş usturmaçayı gidip alacağım.

Usturmaça da dalgların üstünde bir inip bir çıkıyor. Tekneyi aldığımdan beri bende bu usturmaçalar. Düşen ise zaten patlak olan. Yine de iş görüyordu ama.

Sancak tarafında sallanır dururdu. Binlerce kez teknelerin arasında ezildi durdu. Hep bağlı kaldı . Tüm ömrünü bağlı ve iki tekne arasında ezilmekle geçiren , zaten görevi de bu olan usturmaça şimdi özgürlüğüne kavuşmuş, dalgaların tepesinde hoplayıp zıplıyordu.

Çok aykırı bir görüntü idi. Bağlı olması gereken, hep ezilmesi gereken usturmaça,  dalgaların üzerinde ve artık özgür, coşmuş gidiyor.

öyle çok çizik ve başka tekne boyası vardı ki üzerinde , o yüzden kılıf takmıştım. Tam sibobu yanından da yırtıktı. Tamiri de mümkün değil. Çoktan emekli olması gereken , ama çalışmak zorunda olan binlercemiz gibi usturmaça da denize düşene kadar görevinin başında idi.

Seni geri dönüp almayacağım. Zaten patlak ve eski olduğun için seni birileri bulsa bile denize geri atacaklar merak etme. Özgür ol . Muhtemel yavaş yavaş su dolacak içine ve bir gün denizin dibini de göreceksin. Belki deniz canlılarına yuva olacaksın.

Her ne olacaksa olsun ama asla bir daha usturmaça olmayacaksın. Merak etme. Çünkü kimse seni beğenmeyecek, usturmaçalık yapamayacağını görüp seni denzie geri fırlatacaklar. İşte o ana kadar, yani yarığından içine seni batıracak kadar su dolana kadar özgür kalacak , denizlerde özgürce gezeceksin.

Birçok benzerinden çok daha şanslısın. Bizler gibi.

Ersin Böke



Finike Marina da iki gün önce yabancı yatçılardan 25-30 kişilik bir grup arkadaşlarını veda partisi yapıp yaz tatili için İngiltere ye yollamıştı.

Bizim veda Port Hole deki partimiz de marina da ki Türkler ile şöyle bir grup oldu son gün.
Aynı grup ertesi gün sabah altı da beni uğurlamaya da geldi , buradaki fotoğrafları çekip bana gönderen sağolsun Ahmet N.Davran reis.
İki senedir acısıyla ,tatlısıyla zaman geçirdiğim ,tekneyi tek başıma refit yaptığım Finike Marina dan böyle ayrıldım.
Elveda Finike deyip arkadaşlarıma el sallarken üstlendiğim vazifeyi başarmaktan ve kendi teknemle yola çıkmaktan duyduğum sevinç ve artık alıştığım  yerli yabancı arkadaşlarımı ve marinayı ardımda bırakmaktan duyduğum hüzün duygularım karışıktı. 

Öcal Turan


Bu arada saat te 12.00 ı devirmiş.
Eeee, bu durumda bir kutlama gerek.
Açılsın sarı ateş suları.
Sanırım bu üçlünün dostluğunun 17.yılı olsa gerek. Biz bu zaman dilimine öyle çok şey sıkıştırdık ki. Katıldığımız Ralliler, bizim düzenlediğimiz ralliler,ralli seyrinde yapılan kuru fasulye pilav a gölcükte beraberce çatal sallamacalar, trilye rallisinde gece trilye limanında denize düşenleri toplamacalar,çocuklarımızı nerede ise bir arada büyütmeceler ve elbette bizi buluşturan DSTİ deki delice çalışmalarımız,fuarlar,Barbaros anıtında ilk kez 1 Temmuzda bayrak açan isyankar Amatör Denizciler.(Polis önlem almıştı.Hala gülerim.)Ve hala özlemle andığımız yitirdiğimiz dostlar. (Alii, Matay abartmadım değimli hı ? )
Siz bakmayın atışmalar, matışmalar dediğime. Çok koyu ve içi gerçekten dopdolu bir sohbetle yola devamdayız. Her taraftan ,her konudan içi dopdolu bir sohbet içindeyiz.Hatıralar, Dün, Bugün ve Yarın a dair.

Kaan Erdem


Cocuklugumda Abanada baliga cikan teknelere misafir olurduk. Ay dogmadan cikilir. Ay isimaga basladiginda donulurdu. Yakamoz sayesinde baliklar adeta fluoresan lamba gibi suda kacisirdi. Tabi karadeniz kiyisi daglar oldugu icin isik etkilemezdi. Daglarin arasindaki vadilerin karsisindan gecerken agustos sicaginda buz gibi disari ruzgari eserdi.

Mustafa Erol


Sen ne demek istediğimi çok iyi anlarsın.. Çok sevince insan bir şekilde oluyor.. ayran olmasın babasını satayım tekneyle gidelim deniliyor.. ne olursa olsun.. bunu ancak deli yürekli deli fikirliler biliyor.. hatırladın mı sana "çok sevdim" demiştim..sen de biliyorum dediydin.. ha bak böyle şey.. çok sevmek denizi ve ona ulaşabilmenin tek yolu tekneni yapmak..almak..tamir etmek herneyse işte adı.. elinde avucunda olanı harcamak..uğruna saçını süpürge etmek.. deyimlerinin hakkını vermek.. ahan da durum bu minvalde gelişti

Dilek Ergül


Benim yelkenli tekneden en keyif aldığım yön, daha önce gitmediğim bir yere ilk kez tekne ile gidiyor olmam. Gideceğim yer- ada, hakkında ön bilgi edinmek, limanı, girişi, bağlama koşulları, o yerdeki sehrin -köyün durumu, tarihi vs. Rüzgar yönü ne olacak, seyir ne kadar sürer, gece nasıl geçer vs.  Her yeni bir yer yeni bir heyecan, biraz stress ama istediğiniz yere varıp teknenizi güvenle bağladıktan sonra, birşeyi başarmış olmanın verdiği mutluluk ve akabinde köyü-adayı keşfetme heyecanı... Tüm bu planlamalar beni güncel iş vs hayatımdan tamamen uzaklaştırıp kopartıyor…

Erdal Okur


Eğer ki Yengeçle kesişmeseydi yolum muhtemelen 33-36 feet bir Fisherman beni dünyanın en şanslı adamı hissettirebilirdi. Ama Yengeçle birlikte dünyanın en şanslı çifti gibi hissettiğim de bir gerçek. Evet, denizde vakit harcayacağım bir araç olmalı özünde tekne dediğin ama  o kadar basit olamıyor işte. 8 havada, kafadan gelen dalgalara çarparken pruvam ya da bordamı aşacakmışçasına gelen dalgaların koynunda; hatta denizin ortasında motorsuz yelkensiz sadece Lodosun insafına kaldığımda hissettiklerim arasında endişe ve korku yok. Bıkkınlık, sabırsızlık, bazen kızgınlık var ama her daim emin olduğum bir şey varsa o da Yengeçle gideceğim yere eninde sonunda ulaşacağım.
İşte bu yüzden bir gün onunla Hint Okyanusu'na da çıkacağım. Belki daha ilerilerini de göreceğim. Çünkü içinde evimde ve güvende hissediyorum.

Hakan Tiryaki


https://www.youtube.com/watch?v=BKfMkIdY3zM

Mustafa Ertör



Birlikte mavi yarınlara (Heyamola hey)

Özgürlük veren dalgalara

Demir için komut vira,

Yelkenlerimiz fora

Öyle bir aşk ki gelmez sonu (Heyamola hey)

Ece Astunç Karabaş
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#147: 29 Ağustos 2017, 19:57:11
Çok güzel bir seçki olmuş. Derleyene ve müelliflere çok teşekkürler:)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 327
  • Teknede yaşamak..tekneyi yaşamak..
    • Rota Atlantik
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#148: 30 Ağustos 2017, 11:56:18
Ben sanırım anladım.. kendimi de.. ne diyeceğimi de..

Yukarıda ki seçki çok ama çok anlamlı..

Bu seçkinin yapıldığı kişilerden bir kısmını sevmiyorum. Onlar da beni.. Karada umurumda olmazlar. Denizde ise ihtiyacı olan kim olursa olsun; ilk yardıma gelenlerden olurum bundan eminim.

Modern hayat ile deniz hayatı arasında ki fark benim için netleşti.

Biz ayrıcalıklı değiliz. Biz şanslı değiliz. Biz daha iyi bir şeyleri yapan ya da bir şeyleri daha iyi yapan da değiliz.. Ayrı bir kültüre de ait değiliz.

Denizciyiz.. Çünkü bunu seçtik. İşte tam bu noktada isimler, tekne boyu, politik görüş, pisikolojik problemler hiç ama hiç bir anlam ifade etmiyor.

Tam da denizde; tek gücün, bizden daha büyük bir nesne olduğunu anlamış bulunuyoruz.

Ben şahsım adına tekrar teşekkür ederim. Bir kez daha; neden değil, neye rağmen olan aşkın; asıl aşk olduğunu ve rağmenlere nazaran ''insan sevgimizin'' olması gerektiğini hatırlattınız için sevgili Mücahit kardeşim.

Bunu bütün samimiyetimle yazdığıma lütfen inanın. Yüzümde huzurlu bir gülümseme ve gözlerimde evet ya deniz yaşamı işte diyerek o seçkiyi defalarca okudum. Yolda görsem selam vermeyeceğim birine sadece denizci diye kanımı veririm. Bence o kültür dediğimiz bu.. denizin zerafeti..
  • IP logged
« Son Düzenleme: 30 Ağustos 2017, 18:19:22 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 3572
Ynt: Modern Hayat, Deniz, Amatör Denizcilik.
#149: 30 Ağustos 2017, 19:26:30
Sevgili Dilek,

Önce bir anı, Amerikan şirketinde çalışıyorum, Gen . md. Amerikaya gitti. İşler ile ilgili bir soru sormak gerekti. Müşteri haber bekliyor. Gen. Md. Onayı lazım. Aradım Amerika yı.. Sekreter çıktı. Genel müdüre not bıraktım acil arasın diye..

Ne var di mi bunda.. ? Adam aradı nefes nefese, bütün şirkette adamı aramış sekreter, toplantıyı yarıda kesmişler, acil Türkiye yi aramnız lazım diye.

Adamlar, acil diyince , evin yandı, bir yakınına bir şey oldu diye algılıyorlar bizim alelade kullandığımız sözcükleri.

Kelimelerin içlerini öyle boşalttık ki..mümkün olan kısa sürede yerine acil diyoruz mesela. Oysa acil servis var adı üsütünde ... Acil ara demek hastanelik oldum yetiş demek aslında..


Bu sevgi sözcüğünü de anlamsızlaştırdık biz. Sevmek ya da sevmemek. Ölümüne sevmek diye bir tabir duymadım ben hiç.. Ölümüne sevilir mi...? Her şeyi bırak ölüm ile sevgi nasıl yan yana gelir ki.. ?

Şimdi yazmışsın ya sevmiyorum diye. Bir insana gıcık olursun, kızarsın, kimi davranışları seni rahatsız eder.. Bu başka bir şey.. Ama yekten sevmiyorum dedinmi benim verdiğim örneğe dönüyor iş.

Biz Türkler , ilişk yürütme özürlüyüz. Kadınlar daha kötü bu konuda. Bir ilişkiyi yürütmek, çaba ister, özveri ister. Arkadaşlıkta da böyle .. Sevgilinle, eşinle , çocuklarınla akrabanla da böyle.

Ben ailesinden birilerine küs olmayan hiç kimse bilmiyorum bu ülkede. Yahu küsmek te ne? En son ilkokulda küsmüştüm bir arkadaşıma. Gider açık açık konuşursun. Derdini anlatırsın o sana anlatır. Sonra karar verirsin ilişkini sürdürüp sürdürmemeye.

Anlaşamadığımız kimseler yok mu? Var , bi dolu.. Bak kayık konusunda bile bir sürü fikir var, fikrini değiştirenler var var da var. Şimdi örnek aynı fikirde değiliz diye sevmeyecekmiyiz birbirimizi.

Hepimiz hatalarımızla varız. Ama bu hatalar birbirimiz sevmemize engel olmamalı diye düşünüyorum. Sevmiyorum demek bu kadar kolay olmamalı en azından..

Ne demiş Orhan Baba..

Hatasız kul olmaz,, hatamla sev beni..

  • IP logged

 
Yukarı git