Renkler gerçek olanları fotoğraflarda tam olarak yansıtmıyor. Mavi havai mavi, açık renk olan cam göbeğinden biraz daha açık, sarımsı görünen de aslında bej.
Yarın güverteler mavi, kamara ve kapaklar açık cam göbeği olarak boyanacaklar. Yukarıda işimiz bitmiş olacak. Sonra bordalara başlayacağız. Her ne kadar usta(msı) " Cumartesi olmadı Pazartesi sudayız Cem aabi" dese de çok umutlu değilim. Boya sonrasında güverte üstü montajlar var. El tutacak.
Bugün motorcu öğlen üzeri gelip işini bitirecekti. Ama İzmir'de iki şeyi hiç bilmiyor, tanımıyorlar: Söz verip tutmak ve zaman. İkindide arayıp " Abi cenazedeyim, bitince geliyorum" dedi. Saat 1830'a kadar bekledim ... Ne bir ses, ne bir nefes.
Yarın aradığında kim bilir ne mavallar okuyacak.
Kıssadan hisse: Siz siz olun zinhar İzmir ve havalisinde bir tekne işine bulaşmayın. Ne söylerlerse asla inanmayın. Hiç değilse hükmünüz paranıza geçer. Burada utanma, sıkılma, aman müşteriyi geç bıraktık, biraz çaba gösterelim gibi kavramlar da yok. Bunu ilk defa dile getiriyorum ama biz İstanbul'da bir başka gezegende imişiz. 7 Nisanda geldiğimden beri tekneyi suya indirmemiz üzerinden 5 (Yazı ile beş) ay geçmiş olacak. Tuzla'da plandan başlayıp, Tayo-Mar tam 4 ayda, Siyah Kayık 5 ayda suya inmişti.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.