"Ben ben"ci insanlar hem kendilerine hem de başkalarına zarar veriyor.
Hesapta İyonya c.tesi sabahı denize inecekti.
Bugün eksikleri tamamlayacak c.tesi sabahına vinçi bekleyecektik.
Eve ulaşmam akşamın 2230unu buldu. Sinirlerim harp teli gibi gergin.
İskele pamapetinin boyası - Tekne alabandalarının boyanması- Dümenin boyanması- İskele yumru altının boyası - güvertede rötuşlar - astarı atılmış zehirlinin boyası - motor / şaft bağlantısı, pervanenin takılması - tutyaların montajı - bastonun montajı & donatılması - bumba, seren ve küreklerin tekneye yerleştirilmesi bugünkü programdı.
Olan?.... Sabahtan öğlene kadar mıncık mıncık iskele parampet boyandı. " Yetiştiremeyeceksin boyayı hazırla alabandaları ben boyarım " uyarıma kulak asılmadı. Saat 1700 de motor saplamaları, kaplinin bağlanması ile başlayan "ahhlı offlu" alçak sesli bol küfürlü motor serüveni sonunda havanın kararması be benim cep telefonu feneri ile saat 2030 da bitti. Yine cep telefonu feneri ile baston yerine bağlandı ama cıvata boyu kesilse de somunları ve pulları yarın takılacak.
Ben de bütün bu boşa geçen zamanda ufak tefek montajları bitirdim. tekne içine konacak avadalıkları, kaymazları, kilimleri vs yerleştirdim. Bastonun yan gergilerini, gargari halkası donamını yaptım. Yine de kör karanlıkta yarına kontrol edilecek işler kaldı.
Kamaracık içine yerleştirmeleri yaparken sancak tarafında bir sıra kaplamadan toprak zemin göründüğün fark ettim
. Gösterdim de. "Aabi nasılsa suya atılınca şişecek, endişelenecek bişi yok" cevabı ile içime serin sular serpildi (!?)
Akşam eve ulaşır ulaşmaz vinçi aradım. Sabah değil öğlen gelmesini tembihledim. Allahtan anlayışlı adam. "Gelmemi istediğin saatten bir saat önce beni araman yeter" dedi.
Çekekten ayrılırken saat 2200 cıvarında zehirli vurmak için boyayı karıp kör karanlıkta maskeleme bandı çekiyorlardı.
Yarın akşam teknede kalıp ne kadar su yaptığını izlemek gerekecek. Bu akşam hem rüzgar var hem de suhunet 14 derecelerde. Uyku tulumu, kalın polar giysiler ve yün takke ile tilki uykusu ile bir gece geçecek gibi görünüyor. Umarım elektrikli sintine pompası giren suyu tahliye eder de ayrıca manuel tulumbaya iş kalmaz. Halimden en iyi Tiryaki anlar. Aynı serüveni Yengeç suya indiğinde yaşamıştı.
Öte yandan konulan taşlar, donanım, teknenin suda nasıl duracağı, motor ve pervane verimi, teknenin dengesi, denizde değişik şartlarda tepkileri hepsi, hepsi şu an benim için muamma. Kağıt üzeri hesapların, önceki birikimlerin ve dataların başarısı veya hezimeti hayatın gerçeği ile ortaya çıkacak. Heyecanlıyım, endişeliyim.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.