Yukarı tırmanırken uygun hava çok önemli. Efendim, tırmanışın en heyecanlı günü 21 Ağustos oldu. Ancak seyir öncesi rüya takımı -1 olarak önemli bir karar aldım ve önerdim. Diğer dostlar da uygun buldular.
Malum 23 Ağustos ile ilgili olarak Akın reis uyarmış, öncesinde tırmanışın bitmesini önermişti. Önden hava yok gibi duruyordu ancak hiç öyle olmadı. Gece seyri yapabiliyor olmak açıkçası böyle durumlarda önem kazanıyor.
Sözün özü gece gündüz seyir yapılacak. Diğer arkadaşlarım birçok konuda benden deneyimli. Ancak Tayo Mar ile ciddi seyir yapmışlığım var ve teknemi benim kadar kimse bilemez.
Duyduğum uzun seyir hikayelerinde hep bir gerginlik yaşanmış. Uzun seyir , sert hava insanların moralini bozuyor ve daha sinirli olunuyor. O yüzden dostlara seyre çıkmadan şöyle bir öneride bulundum.
Arkadaşlar , tekne transfer etmiyoruz. Benim eylül başına kadar vaktim var. Sizler ile seyir yapmak istediğim için davet ettim. Seyir uzayabilir, Malum Tayo Mar küçük, sıkılabilirsiniz. Seyirin her anında ayrılabilirsiniz. Hiç sıkıntı yok. Ayrıca ben ne dersem o olur tekne benim gibi bir tavrım da olmayacak. Her önemli kararı ortaklaşa alacağız. Karar oy birliği ile alınacak.
Hepimiz bu görüşümü uygun buluyoruz. Vardiya düzeni kuruluyor. Zaten iki yatak var. Bu kararın ne derece önemli olduğunu 21 Ağustos seyri bize gösterdi.
Sail Master Burak , ben ve Ahmet serdümen olarak görev alacağız. Reis ise Taşözde geziyor. 😀
21 Ağustos günü sabah dokuz sularında Çeşme marinadan avara oluyoruz. Gece inanılmaz güzellikte bir seyir yaptık. Bu ayrıca anlatılacak. Gece vardiyasında Burak ve ben vardık. Gündüz Ahmet ile devam ediyoruz. Benim oturduğum yerde uyuklama yeteneğim olduğundan Ahmet kontrolünde Çeşme boğazında seyir halindeyiz. Bir saatlik kısa ama derin bir uyku beni kendime getiriyor.
Hava raporlarını inceliyorum. Poseidon fovorim, sonrasında bizim Meteoroloji. Sanki rüzgar bu poseidon a bakıp öyle esiyor. O kadar dakik yani. Sakız Midilli arasında poyraz, iki ada arasından dönüp, batılı esiyor. Hedef Çanakkale olduğundan, mazot stoğumuzun yetmesi için bu yirmibeş mili yelken ile geçmemeiz gerek. O yüzden batılı rüzgar önemli. Burada böyle bir rüzgar estiği sadece poseidon da gözüküyor. Bu rüzgarı bana Tümay söylemişit ve giderken de çok yararlandım.
Ancak beklenen rüzgar saat üç gibi çıkıyor. Biz motor seyri ile zaten ve mecburen yoku yarılamışız. O sırada Burak uyandı. sakızın doğu ucundan, Midillinin doğu ucunna pupa seyri yapmaya başladık. Benim ana yelken açtıktan sonra çalışmıyor diye kapattığım trinket ve floğu Burak öyle bir trimledi ki, bize ilave bir mil kazandırdı bu yelkenler.
Özellikle dahiyane bir ana yelken trimi ile hızımız beş knot civarında. Motor kapalı , keyfimiz yerinde. Ne yazık ki bu keyif kısa sürüyor ve rüzgar bir anda kalıyor. Bu arada ileride " kule " ler gözükmeye başladı. Bunlar en sevimsiz beyaz bulutlar. Sanki bir bacadan yükseliyor gibi tütmüşer resmen. Uçları doğuya doğru tüylenmiş. Belli bu rüzgar aşağı inecek. Hava raporlarını tekrar kontrol ediyorum. Değişmişler. Hava , sanki 23 ünde esecek hava ile birleşmş gibi. Sabah saat 06 ya kadar Çanakkale boğazına girmemiz, en azından bozcaadayı bordalamamız gerek. Sıcak basıyor. Serinlemek için kısa bir yüzme molasından sonra yola devam ediyoruz. Mitillini ye kadar hava sakin, deniz neredeyse dümdüz. Mitillini ye yaklaşırken önce solugan , sonra dalga başlıyor. On dakika sanra da kafadan esen rüzgar. Güya hava raporlarına göre sakin olması gereken bu bölge kısa sürede ciddi bir rüzgar ve dalgaya maruz kalıyor. Biz etkilenmemek için iyice Midilli ye yakın geçiyoruz. Bu bölge herkesin çekindiği bir alan çünkü bir sürü balıkçı ağı var.
Ahmet in yazdığı balıkçı ağları konu başlığını okumadan buradan geçmeyin ya da benim gibi yapın yanınıza Ahmet 'i alın.
Ahmet, ağları tanıdığından salom yapa yapa nereden geçilmesi gerekiyor ise oradan geçiyor. Dalga artınca , tirinketi çalıştırmak için sancak yönünda kafayı açıyoruz. Burak trinketi basıyor. Çalışan yelken teknenin pruvasını bastığından rahatız. Artık o kadar sallanmıyoruz.
Ben bu arada yemeği hazırlıyorum. Hava kararmadan yemeğimizi yesek iyi olacak. Doyunca keyfimiz tekrar yerine geliyor. İleride kuleler artık devasa bir bulut kütlesi halinde. Artık gelen havayı görmek için hava tahmin raporlarına bakmaya gerek yok.
Ayvalık açıklarına geldiğimizde aynı şekilde seyir yapıyoruz. Bir saatsonra müsellim kanalına girilecek. Burada daha önce de Ahmet ile gece seyri yaptık. O yüzden rahatım. Dalganın durumuna göre Behramkale kaçış limanımız. Sonrasında babakale.
İleride gördüğümüz bulutlar, artık coşmuş akıyorlar. Havaraporunu tekrar bakıyorum. Değişiklik yok. Ancak çuvalladılar belli.
Belli ki Babakale de kalmak zorunda kalacağız. Zello dan Hasan abi ve reisimiz Mustafa abi ile konuşuyoruz. hasan abi hava raporlarını yolluyor profesyonel bir siteden. Babakale , Çanakkale arası uçuyor.
Bu durumda Babakale de kalmak bizim için sıkıntı. Ulaşım ve ikmal açısından rahat bir yere ihtiyacımız var. Mustafa abiye Ayvalığa dönmek istediğimi söylüyorum. Hem ikmal yaparız,hem Ayvalıkta eğer seyiri sonlandırırsak, dostların ulaşımları için çok daha kolay ve rahat bir nokta.
Mustafa abi daha doğru olacağını , Hasan abi ise bu durumda bordadan yüksek dalga alacağımız konusunda bizi uyarıyor. Her iki reis te önerilerini iletip kararı bize bırakıyorlar.
Bu konuşmaları ben kamaradan yaptım. Ahmet serdümen, Burak tek yelkenimiz olan trinketi kumanda ediyor. Bundan sonraki yeni ilave görevi ise gelen üçlemeleri haber vermek oluyor..
- dalgaaa.. İskele borda da ..
-dalgaaaa yok artık bu ne yaaa..
Ekibe dönüp, Mustafa ve Hasan reislerin görüşlerini iletiyorum. Baştan söylediğim gibi ortak karar alınacak. Gerçi şimdi itiraf edeyim biraz hile yaptım. Ahmet ile çok seyir yaptık. Ahmet dönmek istemeyebilir. Hasan ve Mustafa reislerin görüşünü aktarıyorum. Sadece son cümleyi değiştiriyorum.
- Ahmet, Mustafa abi Ayvalığa dönsün Ahmet zorlamasın dedi.
Mustafa abinin denizciliği ile Karadeniz de tanışmış olan Burak ta kararı uygun buluyor.
Biliyordum ki Ahmet , Mustafa abinin sözünden çıkmaz.
Ancak Hasan abinin de yorumu doğru. Midilli önlerinden Ayvalık kanalına döneceğiz ve dalgalar iskele bordadan gelecek. Üstelik kanal girişi havaya çok açık. Daha aşağıda çıplak ada arasından girebiliriz. Hem daha kısa , hem de adanın gölgesinden kanala daha rahat ulaşabiliriz. Ancak kanal dar gözüküyor. Hava karardı ay yok, bulutlu ,zifiri karanlık bir gece.
Tekrar zello da Mustafa abiye çıplak ada arkasından kanala dolanalım mı diye soruyorum.Derinlik açısından her iki yerden de kanala yanaşabileceğimizi öğreniyorum.
Mustafa abi pilot kitap gibi adamsın be..
Ancak bu rotanın bir dezavantajı var . Dalgalar tamamiyle iskele bordadan gelecek. Ve biz o rotayı seçiyoruz.
Size hava şöyleydi ya da böyleydi diyecek değilim. Hava ne kadar sertti başka bir kriter ile anlatacağım.
Dönmeden önce Ahmet can yeleklerini istiyor. !!!
Ben kamara da rota veriyorum. BUrak gelen dalgayı haber veriyor, Şimdi diyeceksiniz ki dalga görünmüyor mu? o karanlıkta sadece iki üç metreden farkedilebiliyor.. Ahmet , tuttuğu kerterize bakarak seyir yaptığından, her dalga da rotayı en az otuz derece değiştirdiğinden yeniden kerterize dönmek ve üstelik dalga üzerinden " zıplamak " gerekiyor. O yüzden dalga haberciliği önemli.. Ben de navionics ten ahmet doğru rotasına dönmüşmü kontrol edip, rapor ediyorum.
Bu zıplamak ifadesini de ben buldum. Ayrıca anlatacağım. Hesap edemediğimiz tek şey çıplak adanın sığlığı oldu. Çıplak adaya girerken dalgalar kırılmaya başladı ve " zıplamak " mümkün olamadı.
Ahmet'in deyimi ile dalgalar " tekneye çöktü" , yani Tayo Mar 'ın üstüne kırılmaya başladı. Burada bizi güldüren bir anıda paylaşayım.
Burak , teknede havuzluğun ıslak olmasını sevmiyor. Ahmet ise kova ile denizden su çekip havuzluğu yıkadığından tatlı tatlı atışıp duruyorlar.
Burak itiraz ediyor. Ahmet , bu Tayo Mar, havuzluğu her daim ıslak olur diye takılıyor. Basıyor suyu.
Midilliye giderken hava sıcaktı ve dalga da olmayınca , Burak şükür kuru kuru gidiyoruz dedi. Demese iyiymiş.
Dalga haberciliği dolayısı ile ilk dalga Tayo Mar ile eş zamanl Burağın üzerinde patlıyor.
Dalglar öyle bir hal alıyor ki, kamaraya dolma riski var. Patlamış dalga sonrası , Burak nispeten iyi durumda olan bana sesleniyor.
- kamara kapağını kapatsak mı..? Orası ıslanmasın bari.
Tayo Mar da her türlü konfor var arkadaşlar diyor ve termostan sıcak çay dolduruyorum. O havada kaç yudum aldılar bilemiyorum ama bana farketmez ben doldurdum ve verdim.
En nihayet çıplak ada saçağına giriyoruz. Zaten burası demir yeri aynı zamanda. Kanala giremez isek burada demirleyeceğiz. Sakin deniz bizi kendimize getiriyor. İstemeye istemeye kanala doğru ilerliyoruz.
Kanala girmek ayrı dert. Çünkü bu seferde dalgalar tam pupadan gelecek ve aykırılayacağız. Eh buraya kadar geldik , kanlı da geçeriz diye düşünüyoruz.