Efendim malum işler güçler , kısa süreliğine İstanbul' a döndüm. Tayo Mar Gökova da ' gizli liman ' da bağlı.
Şimdi hemen buraları çok daha iyi bilenler merak edecek neresiymiş bu gizli liman diye. Boşuna haritalara bakmayınız efendim. Bulamazsınız. Bu isimi buraya ben koydum çünkü.
Burası , kimsenin kimseye söylemediği çünkü her denizcinin kendisinin içgüdüsü ile bulması gereken bir liman çünkü.
İşte Tayo Mar tam da bu limanda bağlı. Yorgunluk gideriyor diyelim. Hazır İstanbul da iken şimdiye kadar yaşadığım en zor geceyi anlatmama izin veriniz. Tam da tahmin edeceğiniz gibi deprem gecesine.
Seyre çıkmadan önce Midilli deki deprem ile ilgili yorum yapmış ve bunun devamı gelir diye de ahkam kesmiştim hani. Açıkçası bu satırları yazarken , devamının geleceğine inandığım depremin neredeyse merkez üssünde olacağımı hiç düşünmemiştim açıkçası.
Deprem olduğunda henüz uyumamış, Bodrum karaincir de alargada , tonoza bağlıydım. Karaincir koyunu Orhan abi tavsiye etmişti. Orada bulunan dostları beni tonoza almış ve istediğim kadar kalabileceğimi söylemişlerdi. Hüseyin kaptan üstelik beni kıyıya götürüp getirme işini de üstlenince karaincir benim için son derece keyifli bir liman olmuştu. Sürekli esiyor olması, ikmal imknları yüzünden tam dört gün tonozda kaldım Karaincir de. Kolaylıkla karaya çıkıyor, Turgutreis marina da takılıp, sevdiğimiz dostlar ile görüşüyordum. En son Kamil abi ile keyifli bir sohbet yapmıştık.
Konum itibarı ile Karaincir önemli bir nokta olduğundan , burada olduğumu gören önce Öcal abi, Ali abi ( Kuban ) , ve Deprem sonrasında Hasan abi de tekne ile Karaincir koyuna gelmişler ve demirlemişlerdi. Bu açıdan Karaincir günleri son derece keyifli geçmişti.
O gece , henüz uyumamışken, deprem Tayo Mar' ı ciddi şekilde sarstı. Tekne sanki başkaca bir güç tarafından denize doğru çekiliyordu. Yattığım yerden doğrulup, kalkarken deprem devam etmekteydi. Ancak ben depremin daha kuzeyde , Çanakkale Ayvalıkta bulunan faylarda olduğundan şüphelendim.Hemen kandilli rasathnesinin sayfasına girdim ancak sayfa kilitli. Ulaşamadım. Önce eşimi aradım. Ulaşamayınca , Büyük kızımı aradım. O na ulaşabildim. birşey hissetmemişti . Rahatladım. Demek deprem İstanbul 'u etkileyecek bir yerlerde olmadı diye sevindim. Hemen internetten Kandilli rasathanesine girmesini ve depremin nerede olduğuna bakmasını ve akabinde beni aramasını istedim. Ben de bu arada kıyıdan gelen seslere, sirenlere dikkatimi verdim. Kızım geri aradı .
' baba deprem gökova da olmuş , iki artçı da Akyarlar da olmuş. !!! '
Akyarlar dediği hemen yan koy. Yürüme mesafesinde. Anlaşılan önemli bir fay kırılmış. Kendisine hemen konum yollayıp, her onbeş dakikada bri beni aramasını istedim.
Telefonu kapatır kapatmaz, tekneyi seyre hazır hale getirmek için hızlıca hareket etmeye başladım. Tüm seyir fenerleri, yeke otopilot, bir iki dakika içerisinde Tayo Mar motoru rolantide çalışır halde, tonoz halatını atıp, koyu terk edecek şekilde alesta beklemeye başladı. Belli ki bir şey gelecek. !
Şunu söyleyebilirm ki Tayo Mar , bu sırada koyda deprem sonrası yaşanabileceklere hazır tek tekne idi. Bu sırada iskele kıç omuzluğunda demirli Ali abinin tzarif teknesi Gözüme takıldı. sonradan konuştuğumuz üzere Ali abi depremi hissetmemiş, uyuyormuş ancak seslere uyanmış.
Ben Ali abiyi havuzlukta görünce , deprem oldu diye seslendim. Ben daha bağırıyorken deniz birden bire yükselmeye, nerhir gibi ama sanki her yöne akmaya başladı. Yükselen deniz galiba koyda bir anafor etkisi yaptı. Tayo Mar , tonozun etrafında çılgın gibi dönüp durmaya başladı. öyle ki bir an tonozdan koptuğumu düşündüm.
Bu anafor ya da her ne ise Ali abinin demirini işe yaramaz hale getirdi. Ben sanki Tayo Mar sürükleniyor gibi hissettim ancak Ali abi kendisinin Tayo Mar a sürüklendiğini söyledi, biz bir anda kendimizi içiçe geçmiş bulduk.
Benim civadram, ali abinin havuzlukta. teknelerde yol olmadığı halde Ali abi civadranın ucundan Tayo Mar' ı ittirmeye çalışıyor ama nafile.
Aynı akıntı , bu sefer bizi ayırmaya başladı. O sırada ben de Ali abiye yardım için baş taraftayım. Civadra havuzluktaki bimini dikmelerine sıkışmış çıkmıyor. Akıntı arttı bu sefer bizi ayrılmaya zorluyor. Derken civadra tam bağlantı yerinden önce çatırdamaya başladı . Bu civadranın bağlandığı yer , ön taraftaki babalar ve ucundan da direğe bağlı.
Direk ve baş bodoslama da ciddi hasar alabilecek durumda yani. Bu baş ıstralya Tayo Mar da kontr flok için kullanılıyor ve çok gergin olur ise direğin üst tarafını gereksiz şekilde öne doğru deforme ediyor. o yüzden hep gevşek bırakıyorum.
Hatta Hüseyin abi Foça da ziyaretime geldiğimde bu baş ıstralyanın çok bol olduğunu , bana sıkıntı yaratabileceğini söylüyordu.
İyi ki laçka imiş. Ben civadranın kırılacağını anladım. Ali abi hala ittrmeye çalışıyor. Bir çatırtı koptu ve civadra tam da Tayo Mar a bağlı olduğu yerden kırıldı. Üzerinde flok yelken, waykeham martin furling, orjinal gargari halkası ile denize düşmek üzere. Yan gergiler ve sakal da düşünüldüğünde denize düşerse ciddi çapariz verecek ve ben bu sefer tel makası ile bunları kesmeye uğraşacağım.
Can havli ile , boyu 3.25 Metre olan civadrayı kırılır kırılmaz yakalayıp, hemen güverteye çekiyorum. Bir yandan da şoktayım. Civadra kırıldı civadra kırıldı diye bağırıyorum.
Ancak teknelerin birbirinden ayrılmasından da mutluyum. Ali abi çok ciddi bir kaza geçirebilir ya da civadra Anabella ya saplanabilr ve ciddi zarar verebilirdi. Nitekim iskeledeki büyük yelkenlilerin kaptanlarından biri çok ciddi yaralandı.
Size oluşan akıntının gücünü şöyle tarifleyebilirim. Ben orada iken karaincir koyunda rüzgar hiç 20 knot altında esmedi. O gece de sanırım bu hızlrda esmekteydi. Malumunuz alarga da tekneler, rüzgara dönerler. İşte bu 20 knot esen rüzgar , Akıntının gücüne yenildi ve bizler fıldır fıldır döndük.
Gecenin karanlığı da , o saatte ay da yoktu , bizlerin denizin kabarmasını görmesini de engelledi.
Kabaran deniz , kıyıda klasik dalgaya göre çok farklı şekilde kırıldı. Önce bürün kumsalı kapladı, bu sırada derinlik düştüğünden sanki kaynıyormuş gibi köpürmeye ve sesler çıkarmaya başladı. Bu köpürtünün ardından da kabardığı kadar geri çöktü. bu sırada kıyıdaki yelkenlilerin salamaları hep zemine vurdu sanırım.
Bir iki dakika içerisinde denizin üstü tüm kumsaldaki malzeme ile doldu, şezlonklar, masalar, şemsiyeler hepsi denizin ortasında. Bu sefer bunlar tekneye zarar vermesin diye kakıç ile ittirmeye çalışıyorum.
Bu arada kızım arıyor.
' baba akyarlar da 4,6 bir artçı daha olmuş iki dakika önce dikkat'
Bu gelip gitmeler sabah saat 04 30 a kadar azaln şiddetlerde devam etti durdu.
Ben bu arada kanal 16 dan konuşmaları dinliyorum, bir yunan teknesinin kaptanı çığlık çığlığa birşeyler anlatıyor. Sesi kesilince kanal 16 dan sahil güvenliğe karaincir de yaşananları rapor ediyorum. Sonrasında da zellodan da anons yaptım.
Ben tam koyun açığında olduğumdan akıntıyı kıyıdakilerden önce hissediyorum. Her seferinde kıyıya ve diğer teöknelere bağırdım. Akıntı tekrar geliyor diye. Bir faydası oldu mu bilemiyorum.
Sonradan konuştuğumuzda Ali abi de motor çalıştırmak istemiş ancak o heyecan ile akü kilidini açamadan Tayo Mar ın civadrası ile burun buruna gelmiş.
Bir süre sonra eşim de uyanıp, takibe başlıyor. Ben , büyük kızım ve eşim sürekli öğrediğimiz bilgileri değerlendiriyoruz.
İstanbul da seyir yaparken , deprem olursa , gelen dalgaya karşı nasıl seyir yaparım diye düşünürdüm. Ama aklıma merkez üssüne bu kadar yakın ve bu şiddette bir deprem yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu.
Sonuçta Türkiye bir deprem ülkesi, hepimiz denizde depreme yakalanabiliriz. Benim gördüğüm , dalga öyle tusunami filan gibi gelmiyor. Bir anda deniz kabarıyor ve ne kadar kıyıda iseniz o derece tehlikedesiniz. O geceyi tekrar yaşasam, tekenyi hazır ettikten sonra tonozda beklemez, hemen açığa doğru koy dışına , karaya emniyetli bir mesafede , yönüm açığa doğru seyir halinde olurdum.