Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Göksel Navigasyon

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Göksel Navigasyon
#45: 08 Haziran 2017, 01:37:38
Bu arada Öcal reisin tanışmaya geldiğinde hediye olarak getirdiği ev yapımı brandy sert olsa da içimi gayet güzeldi. Şişesi de son derece orijinal. Tekrar eline sağlık Öcal reis :)



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Göksel Navigasyon
#46: 08 Haziran 2017, 01:40:47
Bu Kara barutu döküldüğünde ateşlemesini bozmayan romların üzerinde Old Navy Rum yazıyor.Alkol oranı(%57) diğerlerinden farklıymış(%37,5- 40) Kara barut dedikleri şimdiki barutlardan farklı ıslandığında zor ateş alan bir barut.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 08 Haziran 2017, 01:55:40 Gönderen: Burak Doneray »

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Göksel Navigasyon
#47: 08 Haziran 2017, 01:41:33
Afiyet olsun. Ramazan geçsin de bir yazı dizisi yapayım bu önemli konuda. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: Göksel Navigasyon
#48: 08 Haziran 2017, 01:43:32
Afiyet olsun. Ramazan geçsin de bir yazı dizisi yapayım bu önemli konuda. :)
Tarif bekleriz :) bu arada her yanı bakım isteyen tekneyi usta ile çalışmadan tek başına hazır etmekle kalmayıp üstüne havuzlukta içeceği likit ve seyirde yiyeceği yemeğe kadar kendinizin yapmasına şapka çıkartıyorum :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Ynt: Göksel Navigasyon
#49: 08 Haziran 2017, 04:21:14
Afiyet olsun. Ramazan geçsin de bir yazı dizisi yapayım bu önemli konuda. :)
Tarif bekleriz :) bu arada her yanı bakım isteyen tekneyi usta ile çalışmadan tek başına hazır etmekle kalmayıp üstüne havuzlukta içeceği likit ve seyirde yiyeceği yemeğe kadar kendinizin yapmasına şapka çıkartıyorum :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Teşekkür ederim iltifatına ama daha ne kişiler var ben çırakları bile olamam . Yaptıklarım biraz da mecburiyetten oldu kısılıp kaldığım yerde. ::)
Oğuzhan reis , bizim gençlik zamanımızda internet ve paylaşım yok idi ancak bu kadar öğrenebildik , sizler biraz daha  tecrübelenince bizleri fersah fersah geçeceksiniz buna kesin inanıyorum.
Yine de sağol :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#50: 08 Haziran 2017, 07:04:04
Vay canına.. Bu bilgi gerçekten ilginçmiş. Rom konusu da öyle.

Burak sen de de ne hikayeler var taksit taksit çıkarıyorsun.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: Göksel Navigasyon
#51: 08 Haziran 2017, 08:38:40
Sekstanta ayrı bir merakım olduğundan , şöyle bir dövemem var yalnız arkasına akdeniz haritası gelecek daha dövme bitmedi yani bitince tekrar koyarım resmini. C:-)



*Konu bölündüyse başka yere taşınabilir.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Göksel Navigasyon
#52: 08 Haziran 2017, 08:57:03
Serkan biraderim,bence avucuna yaptırsan daha kolay kullanabilirdin  ;D
Çok fiyakalı olmuş.
  • IP logged
DeDe

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: Göksel Navigasyon
#53: 08 Haziran 2017, 09:10:20
Serkan biraderim,bence avucuna yaptırsan daha kolay kullanabilirdin  ;D
Çok fiyakalı olmuş.

Utku dede çok yaşa güldürdün sabah sabah  ;D ;D
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#54: 08 Haziran 2017, 09:13:16
Hadi bakalım, şimdi elimizdeki küçücük telefonlar ile istediğimiz koordinatları bulduğumuzdan ve kolayca rota oluşturabildiğimizden olsa gerek, artık göksel navigasyon bizler için çok da anlam taşımıyor. Şu işin tarihine de bakalım biraz o zaman. Hatta biraz hikayeleştirelim isterseniz. Başlıyooor..

"Güç bela develeri bir halka şeklinde çöktürüp, pahalı ipek kumaşların içinde bulunduğu keten bohçaları da ortaya yığabilmişlerdi. Bütün yüzü gözü kapalı olduğu halde , kafasına sardığı poşu kan içinde kalmıştı. kum taneleri koşuştururken açılan poşudan içeri girip, yüzünü kanatıyordu.

Koşuştururken sanki düşünecek bir şey kalmamış gibi bu işleri öğrendiği ustasının geceleri develeri yemledikten ve suyunu verdikten sonra , ateşin başında anlattığı " El bain " hikayeleri geldi aklına.

Tek gözü kör yaşlı kervan şefi, ateşi başında görülmedik kum fırtınası " el bain " e nasıl yaklandıklarını , başlarından geçen o korkunç hikayeyi ve tek gözünü nasıl kaybettiğini anlatırdı. Yaşadıkları her ne ise gözünü kaybettiğine üzüleceğine , bu kadar az zarar ile kurtulduğuna şükrederdi hep.

Daha tüyü bitmemişken ateş başında dinlediği bu hikayenin üzerinden neredeyse kırk yıl geçmişti. Oysa şimdi sanki dün yaşanmış gibi, eski kervan ustası kırk yılın anılarının arasından sıyrılmış , " El BAİN... EL BAİN " diye bağırıyordu..

Oysa daha kısa süre önce sakin gecenin içinde devesinin üzerinde her bir adımda sallanırken neredeyse iki ay süren yolculuğun artık sonuna geldiklerini düşünüyor, yarın gece bu zamanlar ticaret kenti Kasara' da handa içeceği şarap ve özlediği fahişenin kollarında olmayı hayal ediyordu. Yarın akşam bu mendebur devenin üzerinde olmayacağım artık diye mırıldanmıştı ki ..

Önce karanlık gecenin içinden, -ki bu gece nedense pek karanlıktı ya -üşüten bir esinti geldi. Çocukluğundan beri kervanlarda yol yapan bu adam ,işte o zaman birşeylerin ters gittiğini anlamıştı. Çölde geçirdiği bunca zaman , hiç kendisini ürpertecek bir esinti ile karşılaşmamıştı.

İşte tam o sırada sırtından soğuk terler fışkırmaya başladı. Ustasının anlattıkları geliverdi aklına.

O gece ateşin başında , ustası hikayelerini anlatırken , Gidecekleri yolu gösteren orion yıldızlarının bir başka parladığını, ışığının azaldığını  sonra kendisini ürperten soğuk bir esinti hissettiğini anlatmıştı. O zaman çocuk aklı ile bun anlatılanların hikayeyi gizemleştirmek için olduğunu düşünmüştü Hüseyin.

Oysa , ustasından kalma , kaç yıllık olduğunu bilemediği artık üzeri insan teri ve yağı ile kayganlaşmış gürgenden yapılma V şeklinde ,üzerinde çentikler olan rahabba ile yön tayin ederken en ortadaki yıldızın bir başka parladığını farketmişti. Neredeyse kardeşinden daha iyi tandığı bu yıldızın böyle az parladığı vaki değildi.

Yaşlandın be Hüseyin demişti kendi kendine. Çölün kumları seni de yedi bitirdi işte. Yıldızların ışıkları bile soluk geliyor artık sana.

Rahabba , kervan ustalarının sırrı idi. Aslında kervan şefi olmak çok da zor bir iş değildi. İşin sırrı sürekli akan kum tepeleri içerisinde yolu bulmaktı. Tek çare yeryüzünde her şeyin değiştiği böyle bir yerde , inadım inat değişmeden sanki çivi gibi mıhlanmış yıldızları kılavuz yapmaktı.

Her bir kervan şefinin birbirine benzeyen , ancak farklı bir rahabbası vardı. Bu alet, kervan şefliği yapan ailelerde babadan oğula geçer , özenle saklanırdı. Bu alet olmadan yola çıkmak isteyen ne kervancılar ölmüş ne hayvanlar telef olmuştu.

Eski kervan şefi yani dedesi , O 'na geceleri nasıl yıldızları ölçüp, kendilerine kılavuz yaptıklarını anlatırdı. Yol boyunca hangi yıldızlara bakacaklar , nasıl ölçecekler belletirdi. Her yanlış cevapta ensesine yediği şaplakların acısı hala yerindeydi.

"Bu hiçbirşey "derdi  dedesi.

Şimdi benimle yanlış yaparsan alt tarafı şaplak yersin.Ben gittikten sonra yanlış yaparsan ölürsün. Mezarın bile bilinmez.

Yöntem basiti aslında , çatalın bir ucu yıldıza, bir ucu göğün bittiği yere. Araya parmaklarını sokup, yıldız kaç parmak yukarıda bakıyorsun. Kaç parmak sığdı ise o kadar fersah şimal yıldızından sapıyorsun.

Her kervan şefi, şef olduğunda kendi parmak ölçüsüne göre kalibre ederdi rahabba yı. Son sefer eski ve yeni şef beraber yol alır, kalbrasyonu beraber yaparlardı. Her nedense tek gözünü EL BAİN e kaptıran dedesi geceleri herkesten iyi görürdü. Bunca sene artık kemikleri bile çöl kumları ile uçuşan dedesi gibi ölçememişti hiç. Kasara yoluna hep beş fersah kısa düşüyordu. Oysa dedesi tam da yolun üstüne yürütürdü kervanı.

Hayatında görmediğim  kum fırtınası sırasında düşündüklerime bak diye homurdandı.
Şimdi rüzgar daha da artmış, kum tanecikleri daha bir can yakar olmuştu. Bu fırtınalara alışık develer bile inlemeye başlamıştı.

Dedesi kadar şanslı olmak için bildiği tüm tanrılara yakardı. Şimdi anlamıştı neden tek gözünü kaybeden dedesinin buna rağmen neden şükrettiğini.

Tek gözünü seve seve verirdi şu an. Yeter ki bitsin şu melanet , şeytan işi.. Hem belki de tek gözü ile Kasara yoluna denk düşerdi bundan böyle dedesi eski kervan şefi gibi.

Belki de dedesi gibi daha iyi görürdü geceleri..

Bir gece sonra hayaller kurduğu handaki fahişenin hayali yıldızlar kadar uzaktaydı şimdi..

Devam edecek efendim. Bakalım nasıl sallayacağım devamını..


 









  • IP logged

  • *
  • İleti: 331
  • YAZDIKLARIMA O KADAR ÖNEM VERMEYİN.İHTİYAR İŞTE !!
Ynt: Göksel Navigasyon
#55: 08 Haziran 2017, 09:58:43
"Yöntem basiti aslında , çatalın bir ucu yıldıza, bir ucu göğün bittiği yere. Araya parmaklarını sokup, yıldız kaç parmak yukarıda bakıyorsun. Kaç parmak sığdı ise o kadar fersah şimal yıldızından sapıyorsun.


Bu tür açı ölçmeyi anladımda  şimal yıldızından sapmayı anlayamadım. ?0-?
  • IP logged

  • *
  • İleti: 68
Ynt: Göksel Navigasyon
#56: 08 Haziran 2017, 12:39:17
Ersin, eski korsanların bir gözü neden kördür bilsen sekstantı eline almazsın  8)

Erol reis benim bildiğim Korsanların (Kaptanlar yaparmış)bir gözlerini bantla kapatmalarının nedeni Karanlıkta daha iyi görebilmeleri için. Test edebilirsiniz bir kronometre alın akşam evde ışıkları kapatıp gözlerinizin karanlığa alışma süresini ölçün. Sonra aynısını bir gözünüz bir süre kapalı iken ışıkları kapatıp karanlığa adapte olma süresini ölçün. Farkı göreceksiniz ben gece seyirlerinde uyguluyorum herhangi bir ışık kaynağına baktıktan yada el feneri kullandıktan sonra tekrar karanlığa çok kolay adapte oluyorsunuz.

Bu gece tek gözü kapatıp kamaraya girme olayını biliyorum, o konuda kesinlikle haklısınız. ,
Ama gözlerinin bantlı olmasının sebebi bu değil(martı ve kanca hiç değil ;D) Yoksa, Suat kaptanım "o zamanlar filtre yoktu" diye kopya vermezdi :)

Esas neden, gece vakti, tan yeri ağarıken ya da akşam karanlığı tam basmadan ölçüm yapmak varken Ersin gibi ::) öğlen saati güneşe bakarak açı ölçmeye çalışmaları  ;)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Göksel Navigasyon
#57: 08 Haziran 2017, 13:41:48
Erol reis, bak üzülücem şimdi. Yahu dilimizde tüy bitti. Güneşin en tepede olduğunda ölçme yapmamız lazım diye.

Güneş batarken ya da doğarken bir işimize yaramaz ölçtüğümiz değer. Güneşin en yukarıda olduğu saat lazım. Böyle olunca güneşin olduğu meridyeni bulabiliyoruz.

Yani ölçümü tam da öğlen yapmak lazım..dikkatli okuyalım reisim lütfen..

Bak aklınızda kalsın diye edebi şaheser yaratıyorum. Ne anladık eserden? Yıldızlara bakarak navigasyon önce çölde gelişmiş.. O yüzden birçok yıldızın adı arapça imiş.. Biliyormuydunuz..?
  • IP logged

  • *
  • İleti: 331
  • YAZDIKLARIMA O KADAR ÖNEM VERMEYİN.İHTİYAR İŞTE !!
Ynt: Göksel Navigasyon
#58: 08 Haziran 2017, 13:44:00
Mesaj 55 e cevap yaz lütfen.
Çıplak gözle gözüken gök cisimlerinin ilk tanımlamaları arapça olabilir .
mesela ZÜHREVİ HASTALIKLAR tanımlamasındaki Zührevi Zühreye ait olan demektir.Eh Zührede  VENÜS gezegenidir yani Çoban yıdızıdır yada ters doğandır
  • IP logged
« Son Düzenleme: 08 Haziran 2017, 13:49:08 Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz »

  • *
  • İleti: 68
Ynt: Göksel Navigasyon
#59: 08 Haziran 2017, 13:51:17
Ersin'ciğim, sabit fikirli olmak iyi bişi değil. Kör olacan sonunda Allah muhafaza :-\
Eğer sadece öğlen güneşinde ölçüm yapacaksak almanak niye? Hangi yıldızın ne zaman ne açıda olduğunu bilmek gereği niye?
Kurtarma Sualtı Komutanlığı'nda bordo bereliler ile hızlı bot kullanma eğitimi alırken, tam da güneşin kızıllığının kaybolmaya, akşamın karanlığının basmaya başladığı saatte eğitimi veren SAT komando astsubayının ufku gösterip " sekstant ölçümü bu saatlerde yapılır" demesi niye?
Di mi ama? ;)
  • IP logged

 
Yukarı git