Konuya ilkin çeviri Türkçesindeki bir yanlışa itiraz ederek gireyim. Din kelimesi , Türkçede davranışa işaret eder. Mesela bir atasözümüz "dinsizin hakkından imansız gelir" der. Burada kasıt aynı anlama gelen iki kelimeyi kullanmak değildir. Davranışlarında kurallara bağlı kalmayana , haddini hiç bir şeye inanmayan bildirir demektedir.
Mesela bir halk türküsünde, " şı karşıki dağda kar var duman yok, sevdiceğimde din var iman yok" der. Burada kar ve duman imgelerini olan çelişkiye işaret etmek için kullanır şair. Aynen din ile imansızlığın çelişkili olması gibi. Bu çelişki islam inancını benimsemiş birisi içindir. İslam inancında , inancın ile yaptıkların arasında ilişki olmak zorundadır. Aynı vurgu Mevlanın meşhur vecizesinde de görülür "ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol." Bu vecize de yapılan ile inanılan arasındaki uyum olması gerektiğine işaret edilir. Halbuki işlev olarak "religion" o şekilde değildr.
Genelde batı dili, özelde ingilizcede religion kelimesinin bizdeki karşılığı itikat/inanç/iman olabilir.
İkinci itirazım ise, benim inancıma göre bir başkasının inancına, buradan kasıt özellikle aynı inancı paylaşmadığım bir kişinin inancına laf söylemek, onu eleştirmek aykırıdır. Kendim bir başkasına yapmadığım gibi , bir başkasının da bana yapmasını hoş karşılamam. İnsanlar inançlarını savunmak zorunda bırakılamaz. Maalesef çoğu zaman iş buna varıyor ve ortaya muhabbet ve sevgi değil münakaşa ve düşmanlık çıkıyor.
Böyle bir durumdan kaçınmak ve insanların iradelerine yani verdiği kararlara saygılı olmak için , inançları eleştirmeye kesinlikle karşı çıkıyorum.
Ne var ki, bir meseleye yaklaşımımız zaten inançlarımızı yansıtacaktır. İnanca değil, ama meseleye yaklaşımı eleştirmek hem yapıcı ve sürdürülebilir bir ortama sağlar hem de birbirimize karşı muhabbetimizi , sevgimizi arttırır.
Şahsen benim bu foruma geliş amacım başka yerlerde maalesef bolca gördüğüm gıybet, yani insanın meşru zemindeki kararlarını eleştirerek rencide edilmesi. İnanç hürriyeti de meşru bir hak ve kişiyi bağlar. Eleştirmeye hakkımız yok.
Ama mesela şu şekilde bir eleştiri yapabilirim. Dostoyevski, karamazof kardeşler adlı kitabında, ivan karakterinin ağzından bir olay anlatır. Üvey baba, gürültü yapan kızını cezalandırmak için tuvalete kilitler. Mevsim kış ve tuvalet bizde de eskiden olduğu gibi bahçededir. Kız dışarıda donarak ölür. Sabah cesedi bulunur. Çarlık Rusyası mahkemelerinde yargılanır ve idama mahkum edilir. İnfaz günü rahip günah çıkartmak için mahkumun hücresine gelir. Yaptığına pişman olup olmadığını sorar adama. Adam pişmanım der. Rahip kilisenin ona verdiği yetkiye dayanarak babanın işlediği günahı af eder. Kendisine cenneti müjdeler. Çarın kanunlarına göre bu dünyada idam edilecektir. Ama gökyüzünde tanrının krallığındaki yeri cennettir. İvan burada kardeşi Alyoşaya şunu sorar. Sabaha kadar ağlayarak dua eden küçük kızın tanrısı kimdir ve onun intikamını kim alacaktır.
Gençliğimin ilk başlarında okuduğum bir roman ve ivanın ağzından engizisyoncunun şiiri hala aklımdadır.
İnançları eleştirmeyelim, olaylara yaklaşımımız zaten inancımızı yansıtır. Bilmiyorum meramımı uygun bir dille anlatabildim mi...
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi