Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye

  • *
  • İleti: 3573
BU arada modernize edilmiş olan kadırga çizimleri de burada bulunsun.




  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Bu arada bu başlığın konusu değilse de Piri reis'in dünya haritası üzerinde ne yazdığını merak ettiniz mi?

Avni Alanyalı bloğunda TTK 'nun Piri Reis ile ilgili çalışmalarından derlediği açıklamalar var. Şurada.

https://gezginmimar-merze.blogspot.com/2020/09/piri-reis-1513-dunya-haritasnn.html?view=flipcard
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Bahriye'yi okudukça Piri Reis'in nereleri çok daha iyi bildiğini de fark etmeye başlıyorum. Özellikle İtalya kıyılarına çok hakim. Buralarda amcası Kemal reis ile yaptıkları korsanlıkları da son derece normal bir şekilde anlatıyor.

Bu kaleyi bir tarihte merhum Kemal reis ile fethedip talan ettik. evleri yıktık. Ama sonra tekrar yaptılar

Ve meşhur Monte Kristo. Meşhur roman dolayısı ile adını modern zamanlarda duyuran bu ada, Piri Reis için son derece önemli bir konumda idi.

Monte Kristo 'nun İsa dağı anlamına geldiği , bu dağlık adanın en yüksek noktasında bir gözcü Pirgos'u olduğu ve gözcülerin asla eksik olmadığı ve 50-60 deniz mili mesafeye kadar gemilerin görülebildiğini yazıyor  Piri Reis.

 Bu kulenin 645 metre yükseklikte olduğunu buldum. Ciddi bir yükseklik. Ancak 50-60 mil uzaklığı görmek de ciddi bir mesafe. Çalışmak gerekecek.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Yine Cenova fenerleri ile ilgili bilgi verirken , Piri Reis fenerlerin açıkça gece seyri yapan ticari gemiler için yakıldığını yazıyor.

BU benim için önemli bir kanıt. Yazıları takip edenler kıyı seyrinin sıkça durmak zorunda kalan savaş gemilerince yapıldığını , oysa ticari gemilerin açık denizde bilinen rotalarda ve bilinen zamanlarda yola çıktıkları, gece seyri yapabildiklerini ve açık deniz rotaları kullandığını öngörüyordum.

Okuma yaptıkça , kadim denizcilik bilgileri sayesinde yaptığım öngörülerin bu tür tarihi ve önemli dökümanlarda kanıtlarını görmek beni cesaretlendiriyor.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Monte Kristo 'nun İsa dağı anlamına geldiği , bu dağlık adanın en yüksek noktasında bir gözcü Pirgos'u olduğu ve gözcülerin asla eksik olmadığı ve 50-60 deniz mili mesafeye kadar gemilerin görülebildiğini yazıyor  Piri Reis.

 Bu kulenin 645 metre yükseklikte olduğunu buldum. Ciddi bir yükseklik. Ancak 50-60 mil uzaklığı görmek de ciddi bir mesafe. Çalışmak gerekecek.
Çok çalışacak bişey yok, 645m yüksekliğin ufuk mesafesi 52 deniz mili ediyor.
Ufuk Mesafesi (NM) = 2,08 x kök(645m)

Ki gözledikleri gemilerin de 20-30m direk yüksekliği olduğunu da eklersek 60 milin üstüne çıkıyor görüş..


Her yeri görüyorlarmış maşallah.. :)
  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Tam da bu formülü arıyordum:) 

Ne ilginç değil mi? Sonuçta kulenin menzilini bu derece doğru tahmin etmek ya da bilmek önceki ya da kendi tecrübelerinden kaynaklanıyor olmalı.

Cento adasını anlatırken şöyle önemli bir bilgiyi de naklediyor Piri Reis;

Üzerinde kalesi olan sarp, ıssız bir adadır. Halkı hep gözcüdür. Denizi gözetlerler. Denizde bir gemi gördüler mi Ateş yakarak Rumeli tarafına haber verirler. Kaç gemi olduğunu bildirirler.

Benzer bir durumu da Gökçeada için anlatır Piri Reis. Çanakkale boğazına giren gemileri duman ve ateş ile iki saat içinde İstanbul 'a bildirirlermiş. BUnu daha eski zamanlarda diye anlatıyor.

Benzer yöntemin antik çağlarda da Ege denizinde, Adalarda ve Yunan anakarasında da kullanıldığını hatırlatalım.

Peki bu ne anlama geliyor? Günümüzde değişim inanılmaz. Her şey çok hızlı değişiyor ve gelişiyor. İki yıl önce kullandığımız dünyanın parasını verdiğimiz telefon demode oluyor. Ama geçmişte bu böyle değildi. Değişim o derece hızlı değildı ve yüzlerce yıl boyunca haberleşme yöntemleri hiç değişmedi.

Bunu arada hep hatırlatmak istiyorum. Piri Reis sadece kendi dönemini değil, O'ndan önceki dönemlerdeki bilgileri de doğruluğunu değerlendirip, haritalarını ve yazılarını yazdı. Böylece bu eski bilgiler de Bahriye ile yeniden yazılmış ve kopyalanmış oldular. Bundan 500 yıl önce yazılmış  bilgiler bu tarihten çok öncesine de ışık tutuyor anlayacağınız.

İşte bu yüzden Piri Reis Bahriye bu derece önemli bir kaynak.


  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
İlginç bir detay daha paylaşmak istiyorum. Bahriye'yi böyle satır satır okuyunca Piri Reis'in kişiliği ile ilgili de önemli detaylar yakalıyorum.

Bakınız şu satırlar ;

İzle Dare adalarına Türk tayfaları üç adalar derler. Fransa'nın bu adaları Türk ve Arap donanmaları için av alınacak yerlerdir.

Çünkü o sahillerden kafirlerin ticaret gemileri eksik olmazlar. Gidip gelirler. Merhum Kemal Reis ile bir defa buradan üç adet barçayı avlayıp, Tunus'a götürüp sattık.


Şu cümleyi bu konular ile ilgili bilgisi olmayan biri okusa "barça " yı iri bir balık türü filan zannedebilir.

Piri Reis, tarihte karşımıza bir çok kimlikle çıkıyorsa da her şeyden önce bir Korsan idi.  Bu açıdan bakıldığında bir korsanın yazdıklarını okuyor olmak da heyecan veriyor insana.

Tunus'ta bulunan bu liman, muhtemel Sicilya 'dan buğday getirip " Arab" (köle) ile takas eden gemilerin bulunduğu ilmandı belki de. 

Piri Reis 'in yine cümlelerini dikkatlice okuduğumuzda öne sürdüğüm bir görüş de kanıtlanmış oluyor.

Şu cümlelere bir bakalım;

 " Evvela Rumeli tarafındaki yüksek dağ gözükür. Bu dağa Monte Roso derler ki Kızıldağ demektir. Gerçekte de kızıl bir dağdır. "

Bilmem detayı farkedebildiniz mi? Her durumda elde ettiği bir bilgiyi mutlaka kendisi de kontrol ediyor. Piri Reis evet bu bölgelerde çok dolaştı, akınlar düzenledi korsanlık yaptı. Bölgeyi çok iyi biliyor olması doğal.

Ama hadi gelin kendimizden ve günümüzden bir çıkarma yapalım. Gökova 'dan İstanbul 'a kadar kaç liman, burun, koy isim aklınızda tutabilirsiniz? Benim isim hafızam zayıf. saydım bir seferde hatırladıklarım 20 isimi geçmiyor. Oysa Piri , her bir burnu, limanı , koyu hem yöresel dildeki isimleri ile hem de Türk ve Arapça isimleri ile biliyor.

Bu detayları elinde daha önceden elde ettiği döküman ve haritalardan derlediğini düşünüyorum. Bir de şu var. Yukarıda da okuyacağınız üzere üç barça avladık diye yazmış. Hint okyanusunda da avladığı Portekizilieri kürek mahkümü olarak kullanıyordu.

Bu derece harita ve belgelere düşkün bir kaptanın Fransa kıyılarında ele geçirdiği üç barçanın içerisinde bulunabilecek harita , kitap ve seyir ekipmanlarını da "avladığını  " rahatlıkla düşünmemiz gerekir.

Piri Reis'in elinde inanılmaz bir arşiv olmalı. Daha önceden de yazdığım üzere Bahriye 'yi Seddülbahir 'deki kalelerde yazdığına göre belkide bu arşiv ile ilgili bu kalelerde bir ipucu bulunabilir. Arişivin kıymetini şöyle düşünün. Var olduğunu tahmin ettiğim bu arşiv bulunabilirse muhtemel içinden Kristof Colomb'un bulunamayan haritası da çıkabilir. Ele geçirilmiş, satılmş, yakılmış gemilerin seyir defterleri çıkabilir.

Düşünsenize Akdeniz'de yol yapmış batmış ya da avlanmış gemilerin seyir defterleri. Nasıl da eşsiz bir kaynak olurdu bunlar.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Gördüğünüz üzere top çeviriyorum aslında. Nedeni basit. Bahriye 'de çok önemli bir konudan,  çizili olan gemi motiflerinden bahsedeceğiz. Ama bu konuya başlamadan önce Okay Sütçüoğlu 'nun kaleme aldığı Piri Reis'in gemileri kitabını bekliyorum. Bugün artık gelmiş olması gerekiyor. Bu kitabı okumadan birşeyler yazmak istemiyorum çünkü.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ve sonunda kargo geldi. Okay Sütçüoğlu 'nun yazdığı Piri Reis 'in Gemileri kitabı. Bu işe meraklı olanların mutlaka kütüphanesinde olması gereken bir kitap. Formatı da çok güzel. Basım kalitesi açısından bakıldığında 65 TL resmen komik bir bedel.

Yapılan çalışma tek kelime ile muhteşem. Hayran kaldım. Piri Reis Bahriyye portalanlarındaki gemi figürleri tek tek çıkartılmış, sınıflandırılmış ve bir portalandaki tüm gemiler ayrıca değerlendirilmiş.  Filo halindeki gemi çizimleri ayrıca bir bölümde toplanmış . Hem figürler alına ugun şekilde yeniden çizilmiş hem de Bahriye 'deki konumu ve portalanı gösterilmiş.

Kesinlikle çok değerli bir eser. (Mücahit özellikle senin özellikle alman gereken bir kitap)

Kitabı iki saattir soluksuz okuyorum. Burada yazılanlar elbette bir akademik değer taşımıyor. Yol gösterici ana kaynak ise sadece kadim denizcilik bilgileri. Bu bilgilere dayandırdığım yorumları destekler kanıları akademik çalışmalar içinde bulduğum zamanlarda çalışma şevkim daha bir artıyor.

Kitab-ı Bahriyye 'deki gemi resimlerinin metini desteklemekten ziyade çok daha özel nedenlere dayalı , iddalı bir emeğin ürünü oldukları tespitini baştan yapmalıyız.

Sütçüoğlu tüm bu gemi resimlerini büyültüp yeniden çizince ilk bakışta dahi geleneğe dayanan denizcilik bilgileri ile ilgili de çok önemli ipuçları bulabiliyorum.

Sütçüoğlu , bu konuda çalışacakların farklı akademik disiplinlerde bilgi sahibi olması gerektiğini yazmış ki çok doğru ancak eleştirebileceğim tek nokta bu disiplinlerin içinde yelkenciliği katmamış.

Konuyu uzatmadan gemi figürlerinin neyi gösterdiğini anlatmaya başlayalım.

Sütçüoğlu'nun da belirttiği gibi hangi gemilerin hangi limanalrda demirleyeceğini gösteriyor.

Ancak Sütçüoğlu yelkenleri mayna edilmiş ya da fora edilmiş ya da kısmen fora edilmiş yelken çizimlerinin neyi gösterdiği ile ilgili bir yorum yapmamış. Biz yazalım.

Yelkenler çizilfiği noktada rüzgar yönünü ve şiddetini gösteriyor. Yelkenleri mayna edilmiş ve kürek ile ilerlyen tekneler bölgede rüzgarsız bir hava olabileceğini anlatıyor.

BU kadar detaylı çizilmeisinin en önemli nedeni yelken tirimlerini doğru verebilmek için. Keza liman girişlerindeki kulelerin direklerinde çekili bulunan ince uzun üçgen byraklar da liman girişinde rüzgarın yönünü beliritiyor. O dönemim tekneleri için liman ağzında rüzgarın nereden estiği hayati önemdeydi çünkü. Keza son tahlilde yelken direklerinin üzerindeki bayrakların yönü de yelken trimine uyuml olarak rüzgarın şiddetini göstermekte.

Kimilerinde sadece yelken trimi değil feminin ne kadar bayıldığını bile görmek mümkün. Geminin konumlandığı noktada pupa, geniş apaz, apaz ve darapaz gidebilmek için yapılan yelken trimleri  de çizimlerden açık şekilde anlaşılıyor.




  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Yukarıda yazdığım yazının bir paragrafında kendi yazdıklarımın bir akademik çalışma niteliği taşımadığını anlatmaya çalışırken sanki bu çalışmayı kastettiğim gibi bir anlam çıkabiliyor. Bunu düzeltelim. Piri Reis 'in gemileri gerçekten de eşsiz bir çalışma olmuş.

Yine de bir iki eleştiri getirmek gerekirse Osmanlı donanmasında bulunan kadırgalar Hint okyanusu şartlarına ne kadar uyumlu idiler? Hemen hemen tüm çalışmalarda bu tekne tipinin Hint okyanusuna uyumlu olmadığı anlatılıyor ve Osmanlı 'nın Hint okyanusundaki başarısızlığı kadırgalara bağlanıyor.

Bence okyanus şartlarına uyumundan çok menzil çok daha önemli bir kıstas diye düşünüyorum. Portekiz karaka ları çok daha fazla yük kapasitesine sahiptiler ve sıklıkla kıyıya uğramadan seyir yapma imkanına sahiptiler. Onların bu özelliği denizde özellikle açık denizde daha fazla kalabilmemereine de olanak sağlıyordu.

Zavallı kadırgalara suç bulmadan önce Osmanlı 'nın yetersiz haberalma ve haberleşme teşkilatı ve temelinde korsan olan dönemin askeri yöneticilerinin başına buyruk hareketleri çok daha etkili olabilir diye düşünüyorum.

Seydi Ali Reis'in Basra 'dan donanmayı Suveyş 'e götürememesinin nedeni kadırgalar değil, ciddi yanlış kararlar idi. Seydi Ali Reis muhtemelen başının vurulacağından korktuğundan İstanbul 'a 4 yıl sonra karayolundan dönmüş  ve bu süreçte uğradığı ülkelerin hükümdarlarından da referans mektubu diyebileceğimiz dökümanları padişaha sunmuş ve belkide böylece idam edilmekten kurtulmuş olabilir.

Portekiz tekneleri ile Osmanlı kadırgalarının birbirine olan üstünlüğü ile ilgili bir yorum yapılacak ise Piri Reis 'in üç ganimet yüklü kadırga ile Hürmüz boğazından onları bekleyen Portekiz donanmasını atlatarak geçmesi önemli bir örnek olarak görülmelidir.

Üstelik gece ve fırtınalı bir havada Piri Reis tüm Portekiz donanmasını atlatmayı başarmış dahası karaya oturan bir kadırgayı ve denizcilerini ve ganimeti de geri dönüp almış ve yoluna devam etmiştir.

Elbette okyanus şartları önemli etken olsa da Portekiz donanmasının Karaka 'ları yeni yapılmakta olan gemilerdi. Dikkatlice incelendiğinde bunların yükseltilmiş bordalarının ve kabuk ağırlığını taşıyacak olan armanın yalpa etkisi ile okyanuş şartlarına uyumluluğu ayrıca değerlendirilmelidir.

Daha uyumlu olsalar dahi sevk ve idaresindeki tecrübesizlikler çok belirleyiciydi. Piri Reis'in  Hürmüz kalesini kuşattığında Muson mevimi olduğu ve biçok ticari geminin Muson mevsimini geçirmek için Hürmüz kalesinin önünde demirli olduğunu da hatırlatmak gerekir.

Portekizlilerin gemilerini korumaya aldığı mevsimde Piri Reis kadırgaları ile Maskat kalesine saldırmış ve burayı ele geçirmişti. Hindistan'daki Portekiz valisinin Hürmüz  kuşatmasını haber aldığı halde donanmayı hemen göndermemiş olması da Portekiz gemilerinin okyanus şartlarına uyumu ile ilgili sıkıntılardan kaynaklı  olabilir.

Akdeniz şarlarını da öyle çok küçümsememek gerektiğini de hatırlatarak kökü yüzlerce yıl önceden beri yapılmakta olan triremelere dayanan kadırgaların denizlere olan uyumunu ayrıca değerlendirmeye devam edeceğiz.

Yelken trimi yapan gemicilere halatçı denildiğini de bu kitaptan öğrenmiş bulunuyoruz.

Sütçüoğlu gemilerin çizimlerini yeniden ve büyük ölçekte yapınca Teknelerde çapanın nasıl taşındığı ile ilgili önemli bir detay da ortaya çıktı.

Bugünkü tur tekneleri admiralti çapayı bordalarına halat ile çekerek taşıyorlar malum. Çizimlerde yarım asır öncede kadırgaların demirlerini bu şekilde taşıdıklarını görmek hep vurguladığım gibi denizcilik bilgilerinin yüzlerce yıldır değişmeden günümüze kadar geldiğinin ayrıca bir kanıtı. Bu bilgiler ile geçmişe dair birçok olaya farklı yaklaşımlar getirmek mümkün olabilecek.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 21 Kasım 2020, 11:54:55 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Kitabın ilk 16 sayfası (önsöz, içindekiler vb.) burada;
https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/p/i/piri-reisin-gemileri-1-16-1556201631.pdf





  • IP logged
« Son Düzenleme: 21 Kasım 2020, 14:53:34 Gönderen: Özgür Ökten »
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Tam da bunu yapacaktım..  ;) Teşekkürler Özgür.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Günaydın iyi haftalar,
Üyesi olduğum, emekli deniz subayları tarafından kurulan facebook grubu Çamlimanı Akademi’de bu akşam saat 21.30’da Kitabı Bahriye konulu bir zoom sunumu olacak. Sunumu emekli deniz kurmay albay Ali Rıza İşipek yapacak. Zoom meeting id 6943430765, şifre 525953
İzlemek isteyenler için sayı sıkıntısı olacağını sanmam. Facebook davetini buraya kopyalamayı becemeyeceğim için Ahmet’ten rica ettim
Hoşçakalın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Günaydın iyi haftalar,
Üyesi olduğum, emekli deniz subayları tarafından kurulan facebook grubu Çamlimanı Akademi’de bu akşam saat 21.30’da Kitabı Bahriye konulu bir zoom sunumu olacak. Sunumu emekli deniz kurmay albay Ali Rıza İşipek yapacak. Zoom meeting id 6943430765, şifre 525953
İzlemek isteyenler için sayı sıkıntısı olacağını sanmam. Facebook davetini buraya kopyalamayı becemeyeceğim için Ahmet’ten rica ettim
Hoşçakalın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ektedir.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 3573
Çok iyi bir sunumdu. Özellikle Alanya 'daki tersanenin bir kadırga tersanesi olduğunu bilmek benim için önemli bir bilgi oldu.

Keza benim için önemli bir bilgi ise Yavuz  Sanemoğlu 'nun baskısında kullandığı Bahriye 'nin Sultan Süleyman 'a sunulan orjinal kopya olduğunun düşünülmesi.  Bu açıdan bakıldığında Okay Sütçüoğlu'nun hangi Bahriye'yi esas aldığı önem taşıyor. Kitabın başında 2014 yılı Kültür BAkanlığı tıpkıbasımı dikkate alındığı yazmakta.

Eğer bir orjinal Bahriye var ise bunu tayin edecek olan gemilerin çizimleridir diye düşünüyorum. Gemi figürlerinin ünlü hattat ve üstelik reis olan NAsuhi tarafından çizildiği ispatlanabilirse o zaman bu Bahriye 'nin orjinalliğinden bahsedilebilir.

Keza benim de kullandığım Baltimore Walters Museum 'daki kopyanın Türkiye 'den kaçırıldığı bilgisine de ulaştım. BU kopyanın orjinal olup olmayabileceği ile ilgili detayları iyi duyamadım. İşipek 'e ilk fırsatta sormayı düşünüyorum.

İşin içine girdikçe konu daha da ilginçleşiyor açıkçası.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 24 Kasım 2020, 00:33:41 Gönderen: Ersin Böke »

 
Yukarı git