Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye

  • *
  • İleti: 3573


Piri Reis Kitab-ı Bahriyye 'yi okudukça ve kopyalar ile ilgili araştırma yaptıkça karşıma  çok başka bir Piri Reis çıktı.

Burada bu konu ile ilgili bilinen tarihi bilgilerden çok Piri Reis'in denizci daha doğrusu yelkenci kişiliği ile ilgili bir şeyler paylaşmak istiyorum.

Döneminde yelken kullanıldığı için bundan sonra kendisinden yelkenci, Bahriyye 'den de Bahriye diye bahsedeceğim.

Denizcilik tarihi ile ilgili okuduğum bir çok akademik çalışmanın sahipleri yelkenli bir tekne ile seyir konusunda çok sınırlı bilgiye sahip.

Geçenlerde bir yelkenci  yazdığı seyir notlarında bir pilot kitabı eleştiriyordu. Eleştirdiği nokta pilot kitapta yanaşacağı ada ile ilgili birçok  bilgi olduğu ancak demirleme yerleri ile ilgili yeterli bilgi olmadığından yakınıyordu.

" bana ne kardeşim adanın yüzölçümünden! sen bana nereye demirleyeceğim onu söyle " diye yazmış.

Binlerce yıldan günümüze yelkencilerin balış açısı hiç değişmedi. Çok daha modern ekipmanlarımız var ama kaygılarımız hala aynı.

Oysa okuduğum bir akademik çalışmada yazar Bahriye'de  yeterli derecede coğrafi bilgilerin yer almadığını eleştiriyordu. İşte bu yorum Bahriye 'nin yazılış nedeninin hiç anlaşılamadığını gösteriyor.

Bahriye ile ilgili birşeyler yazmayı ilk kez bu yorumu okuyunca düşünmeye başladım.

Bahriye seyir sırasında kullanılmak üzere kaptan için yazılmış bir seyrüsefer. Üstelik haritalı. Yani yazı formatı kim tarafından yazıldığı bilinmeyen MS III yüzyılda yazılmış Stadiasmus Maris Magni ile çok benzerlik gösteriyor. Ancak ondan çok daha üstün.

Yazı formatı olarak Bahriye bir periplus formatında yazılmış bir seyrüsefer (stadiasmus ) tur. Konu ile ilgili kullanılan terimleri araştırma yapmak isteyecekler için özellikle yazıyorum. Arama yaparken bu sözcükler çok faydalı oluyor.

Yukarıda modern bir yelkenli ile seyir yapan ve elindeki pilot kitaptan şikayet eden yelkenci dostumuzun  yorumu o yüzden çok önemli.

Piri Reis Bahriye ve Stadiasmus Maris Magni'de aralarında bin yıldan fazla zaman olmasına rağmen yelkenci ruhu ile yazılmış günümüz pilot kitaplarıdır. Bu seyrüsefer dökümanlarında sadece kaptanın ihtiyacı olan bilgiler vardır. Aynı yelkenci dostumuz gibi antik çağlarda da kaptanların ihtiyacı aynıydı. Kısa ama ihtiyaç duyulan bilgilere seyir sırasında ulaşabilmek çok önemliydi ve aradan binlerce yıl geçmesine rağmen hala da önemli.

Gelin bir örnek ile devam edelim. İlk örnek Maris Magni 'den Kıbrıs ile ilgili notlardan.

307. Phileous‟tan Akra‟ya (veya Extrema Burnuna) 60 stadia vardır. Her ikisinde de su
bulunan biri açık mavi diğeri beyaz iki demir atma yeri vardır. Üst kısımda Aphrodite
Tapınağı yer alır. Ancak burada uzanan iki adanın her ikisinde de yukarı akıntı vardır


Ve Piri Reis;

Buradan ötesi 6 mil Magosa'dan tarafta İstadiye denilen iki ada vardır. Bu adalara Yıldız tarafından girilir. On iki kulaç yerde demirlenir

Aralarında bin yıldan fazla var. Anlatım benzerliğine dikkat. Kısa ve öz bilgiler. Elbette Bahriye 'de ayrıca portalanlar var.

Gerçi Maris Magni ile ilgili yapılan yorumlarda bu anonim eserde giriş bölümünde anlatılan rotaların önemli bir bölümü eksik. Tam bir eser henüz bulunamadı. Beliki haritalar da vardı. Kim bilebilir?

Anlatım benzerliği ve kitpların ruhuna bakıldığında bir gün bir yerlerden Maris Magni 'nin haritaları da bulunursa hiç şaşırmam.

Bahriye, Yelkenci bir ustanın diğer yelkencilere yol göstermesi için yazılmış bir seyrüsefer idi. Kopyaları çoğaltıldı ve kullanıldı.

Piri Reis görülen eksikliklerin ve değişimlerin haritalara işlenmesini de istemiştir.

Piri reis bu uzun ömründe bile tüm yaşamını bu haritaları çizmeye ayırsa yine de zamanı yetmezdi.

Zaten kendisi Bahriye'de bir çok eski zaman haritalarından yararlandığını yazıyor. demek oluyor ki Piri Reis çok iyi bir harita arşivine sahipti ve elindeki haritalar ile kendi seyir tecrübelerini birleştirerek bu haritaları çizdi.

Piri Reis haritaları sıfırdan kendisi çizseydi bile bu yaptığı Bahriye 'den daha kıymetli olamazdı.

Çünkü Bahriye, kendinden önce yapılmış olan harita ve seyrüseferleri de bir şekilde güncellenerek günümüze aktarılmasını sağladı. Yani Bahriye, kendisinden önce çalışmaları da kapsayan ve bunları doğrulayarak aslında o çalışmaların da günümüze ulaşmasını sağlamış oldu.

Gelin bunu kendi cümleleri ile de pekiştirelim.

Bu denizlere ait bilgiler edindim. Gözlerimle gördüm. Okudum. Bütün bunlara dayanarak kusursuzca yazdım.

Yine kitabın kime yazıldığı çok açık. Şöyle diyor Piri Reis;

Ümid ederimki bu yolda yürüyen bilginin ehli kardeşler de bu kitabı okudukları ve ona göre hareket ettikleri takdirde bana dua etmeyi unutmazlar.


Yani bu kitap, gemilerini yürüten kaptanlar için yazılmış, onların seyir sırasında ihtiyaç duydukları bilgileri veren bir seyrüsefer idi.

Mütevaziliğe de dikkat çekerim. Hepi topu gemicilerden istenen bir dua. O da eğer bilgiler işe yararsa.

Piri Reis ile ilgili yazmak ciddi iş. İnsan haliyle sen kim Piri Reis ile ilgili yazmak kim diye geçiriyor içinden. Ancak haritaları inceledikçe ve metinleri okudukça insan bunları paylaşmadan edemiyor.

En azından Piri Reis'in yelkenci kişiliğini ve bunu yansıttığı eserlerini bu gözle incelemeye çalışmak belki ufuk açar diye düşünüyorum. Diğer konulardan  farklı olarak çok daha ciddi ve belkide sıkıcı gelebilir yazdıklarım. Ancak Piri Reis ile ilgili bir şeyler yazmaya çalışmak bu ciddiyeti gerektiriyor.

Sanemoğlu, çevirisini yaptığı kopyanın önsözünde Fransızların 400 yıl önce yazılmış eserleri günümüz Fransızcasına çevirmeye cesaret edemediklerinden hareketle yaptığı çeviriyi bir hizmet değil de fazla cesaretli buluyor. Burada cesaret kelimesi yazılan eserin büyüklüğü karşısında hadsizlik yaptığını düşündüğü anlamına geliyor.

Gerçekten bu büyük ustanın yazdığı  eserin büyüklüğü karşısında yorumlar yapmak insana hadsizlikmiş gibi geliyor.

Peki nelere bakacağız? Hürmüz 'den Hindistan'a seyir yapılırken kullanılan bir çeşit almanağı, Haritalarda çizili gemilerin ne anlama geldiğini, Rüzgar yönlerinin nasıl verildiğini yazacağız.  Okudukça günümüz modern deniz haritalarında olan her bilginin benzer bir şekilde Bahriye portalanlarında da olduğunu görüp şaşıracaksınız.

Günümüz haritaları ile kıyaslayacak ve benzerlikleri görünce Bahriye 'nin hala kullanılabilir olduğuna hayret edeceksiniz.

Deniz fenerlerinin de haritada işaretlendiğini, hatta denizcileri ürküten ve dilden dile anlatılan korkunç hikayeleri duyacaksınız.

Gürülmeyen topukları ve belkide batıkların işartlendiğini düşüneceksiniz.

Tüm bu yazdıkları karşılığında kullananlardan sadece basit bir dua isteyen hey koca Piri Reis. Büyük Usta!  Elbette dualarımız sana.

Bu vesile ile bu denizlerde yelken basmış göçmüş ya da yaşayan tüm yelkencilere selam olsun.

Başlıyoruz efendim. Yelkenci gözüyle Kitab-ı Bahriyye




  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Yuppii! Beklediğim yazı dizisi başlamış! :D

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Piri Reis ile ilgili detaylara girmeden önce biraz haritacılık ile ilgili bilgi vermek istiyorum. Sonuçta harita bir resim. Ama haritayı harita yapan çizilen bu resmin Dünya ile öpüştürülmesi gerekiyor. Şöyle düşünün;

Dünya bir portakal olsun. Çizdiğiniz harita da aluminyum folyo üzerinde diyelim. Bu resmin harita olabilmesi için bu alüminyum folyoyu portakalın üstüne sıvamanız gerekiyor. İşte o zaman çizdiğiniz resim harita oluyor.

Fazla işin tekniği ile okuyucuyu sıkmamak için çok tekniğe girmeyeceğim ancak bu işlem günümüzde şöyle yapılıyor.

Haritası yapılacak olan bölgede bir arazi çalışması yapılıyor. Yüksekliği ve koordinatları bilinen birçok nirengi noktası belirleniyor. Bu noktalar arasında da birbirlerini gören poligon noktaları atılıyor. Sonra matematik bir yöntem ile resim harita haline getiriliyor.  Eğer bu işlemi doğru yapılmaz ise örnek Midilli ile Ayvalık arasındaki mesafeyi haritada doğru okuyamıyorsunuz. Çünkü Dünya yüzeyine resminizi iyi yapıştıramamış oluyorsunuz.

Şimdi dönelim tekrar Piri Reis ve Bahriye'ye. Rüzgar gülünü anlatırken son on altı yönün rüzgarı göstermediğini , bunların yol bulmak için olduğunu yazıyor.

Bir 16 eklenir çizgi çizi iğneden
fakat bunlar rüzgarlardan değildir
otuziki tanedir tamamı da bunların
hepsi birden yol bulmakta tanınır

Geldik evvelki sekiz yelin haline
NADOR ilmi ile istimaline(kullanılmasına)
Ne vakit kullanılır diyeyim
Ne vakit ki deniz derya geniştir
Adalar görünmez ufka gitmiştir
O zaman kullanılır bll iyice

 
Sanemoğlu, çevirisinde bu NADOR ilmi ile ilgili araştırma yaptığını ancak her hangi bir bilgi bulamadığını bir çeşit navigason yöntemi olduğunu düşündüğünü yazıyor.

Piri Reis, tüm harita sistemini işte bu rüzgar gülleri üzerine oturtmuş. NADOR ilmi olarak adlandırdığı bu yöntem ile haritaları çizdiğini düşünüyorum. Bir daha da bu ilimden bahsetmemiş.

Bu rüzgar gülleri ile belli bir açıda ve mesafede gidilidiğine ulaşılan limana başka bir yerden farklı ve yön ile mesafeden gelindiğinde kestirme yapılarak bunları haritaya yerleştirdiğini düşünüyorum. Muhtemel her bir liman için üç yön ve mesafe kullanmış olmalı. Bunun adına haritacılıkta "kestirme " deniyor.

Bu vesile ile Piri Reis'in öyle uzaydan filan dünyayı gördüğü gibi zırvalar ile bu eserin değerine gölge düşüren kimseleri de kınıyalım.

Piri Reis bu haritaları , kendisinden önce yapılmış olanları çok dikkatlice inceleyerek ve kullanarak, kendi seyrüsefer bilgileri ile birleştirerek muhteşem bir eser ortaya koymuştur. Tüm bunları da tamamen matematiği kullanarak yapmıştır. Dehası da buradadır.

BU yönü ile daha önceden de yazdığım üzere Piri Reis kendisinden önce yapılmış olan çalışmalardaki bilgileri de kullanıp, güncelleyerek bir şekilde kendisinden daha eski yapılmış olan çalışmaların da günümüze ulaşmasını sağlamıştır.

Bu döküman bilinen Dünyadaki en iyi düzenlenmiş  haritalı bir stadiasmustur.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 06 Ekim 2020, 09:57:25 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Bu rüzgar gülleri ile belli bir açıda ve mesafede gidilidiğine ulaşılan limana başka bir yerden farklı ve yön ile mesafeden gelindiğinde kestirme yapılarak bunları haritaya yerleştirdiğini düşünüyorum. Muhtemel her bir liman için üç yön ve mesafe kullanmış olmalı. Bunun adına haritacılıkta "kestirme " deniyor.
Denizcilikte de "PARAKETE SEYRİ" (Dead Reckoning) deniliyor ya.. :)
  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Şöyle örnek vereyim. Aşağıda Midilli haritası var.



Şimdi Midilli adası burada tek başına çizilmemiş. Anakara olan Anadolu ile birlikte çizilmiş. Zaten gerekli olanda bu.  Şimdi Midilli adasını bu haritada Anadolu'ya göre doğru konumlandırmamız gerekiyor. Babakale -Molivos mesafesi ve bu doğrunun kuzey ile yaptığı açıyı, Ayvalık-Mitillin arası mesafeyi ve bu mesafenin kuzey ile açısını, keza Foça -Polimari arasındaki mesafeyi ve bu rotanın kuzey ile yaptığı açıyı bilrseniz Midilli çizimini Anadolu'ya göre doğru konumlandırmış olursunuz.

Bunun için bu limanalrdan diğer limanlara olan rotayı, mesafeyi ve açıyı biliyor olmanız gerekiyor. Kestirme dediğim bu. Günümüzde örneğin köprü ayaklarının proje üzerindeki konumunu dünya yüzeyindeki pozisyonu
bu yöntem ile belirliyorsunuz. Buna kestirme deniyor haritacılıkta. 

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Mmm.. Buna da "kerteriz" demeyi tercih ederim sanırım! :D

Neyse, pardon, bakma sen bana.. :)

Benim bu eski haritalardaki pusula gülü ve "kestirme" çizgileri ile ilgili anlamadığım, bazı çizgiler kara üstünden geçiyor (yani o çizgi üstünde seyir yapılamaz) ve bazılarının başlangıç veya bitiş noktaları karadaki belirgin noktalar değil (boğaz, ada, kıstak, dağ-tepe) gibi.

Yani bu çizgiler pratikte nasıl kullanılıyor anlamadım?

Eskiden (elektroniklere bu kadar güvenmez iken) uzun transferler öncesi haritadan ders çalışır, not tutar, hiç elektroniksiz ve haritasız kıyı seyri yapabilecek parakete seyir hazırlığı yapardım. Ama bu eski haritadakilere benzemiyordu yaptıklarım.

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Elbette kerteriz demek daha doğru. Ben biraz şantiyeci dili kullandım.

Baştan çok kafa karıştırıcı gözüküyor çizgiler. Kimileri diğer bir rüzgar gülüne bağlanıyor ama kimilerinin çıkış noktalarında rüzgar gülü de yok. Düğüm noktaları diyebileceğimiz bir merkezden dağılan çizgiler var.

Tarihte yapılmış olanları anlayabilmek için ilk yapmamız gereken bugünün mantığı ile düşünmeyi bırakmak olmalı. O günün şartlarını hayal edip, öyle çıkarımlar yapmamız gerekiyor.

O şekilde düşünürsen çizgilerin ne anlama geldiğini kolaylıkla bulabilirsin.

Öncelikle Bahriye'nin elimizde orjinali yok. Kopyaları ise dünyada mevcut. Deniz Müzesinde İstanbul 'da 4 tane var. Diğer müzelerde de kopyaları var. Benim kullandığım Baltimore 'de Walters müzesindeki sayısal kopya. Vatikan 'da bir tane olmalı. Üstelik bunların kağıtları incelendiğinde ve kağıt geçtiğimiz yüzyılda dahi çok kıymetli olduğundan kağıtlardaki üretici mühürlerinden kopyanın ne zaman yazıldığı kolaylıkla tahmin edilebiliyor.

Piri Reis orjinal çalışmayı 1525 yılında bitirmiş. Kendisi böyle yazıyor. Akla gelen her soruyu dikkatle okursanız kitabın içinde bulabiliyorsunuz.

Dünyada bulunan örneklerin tamamı bu kadar eski değiller. Bu Bahriye 'nin defalarca kopyalandığını gösteriyor. Yani sürekli kullanılmış ve geliştirilmiş bir kitap bu. Şimdi gelelim senin ve bir çoklarının kafasına takılan şu çzigi meselesine.

Aynen dediğin gibi çizgiler karadan da gidiyor ve eğer her bir çizgi bir rotayı temsil ediyor ise neden bu çizgiler karadan geçiyor? Hem neden bu kadar çizgi var? Daha şaşırtıcı olanı bu çizgiler her kopyada var.

Her bir kopyayı yapan üşenmemiş ve bu çizgileride çizmiş. Önemli bir detay daha vereyim. Piri Reis haritalarının zaman içinde güncellenmesini de istiyor açıklamalarında. Yani Piri Reis haritalarının kpyalanacağını da biliyordu demek oluyor aynı zamanda.

Piri Reis bu yöntemi kendisi mi buldu yoksa daha önceden de kullanılıyormuydu ayrı bir inceleme konusu. O dönemde çizilmiş başka haritaları da incelemek gerek.

Dediğim gibi tarihi dönemler ile ilgili merak ettiğin  soruların cevabını bulabilmek için günümüz düşünce yapısını bırakman gerekiyor. O günkü şartları hayal etmeye çalışmalısın. Aksi taktirde Uluburun batığının taş çapalarını görüp, günümüzde demir baş taraftan atıldığından batığın kıçını , pruvası sanabilirsin. Oysa daha önce de yazdığım gibi o dönemlerde çapa kıçtan atılıyordu. Baş taraftan değil.

Neyse lafı çok dolandırdım galiba. O çizgiler bir rota değil. Onlar bir harita çizim yöntemini temsil ediyorlar. Zaten o yöntem sayesinde haritalar rahatça kopyalanabiliyordu. Eserin ölümsüzleşmesinin nedeni işte o çizgiler. Haritaları kopyalamak isteyen resmi çizmeden önce o gördüğün çizgileri çiziyor olmalı. Çizgiler resmin kolayca ve doğru çizilmesini kopyanın da birebir aslı gibi olmasını sağlıyor.

Önce çizgileri çiziyor sonra aslına bakarak kopyanın resmini çiziyor olmalılar. Sen bugün bitmiş haritaya baktığından sana çizgiler karada da gidiyor gibi gözüküyor. Neredeyse her bir çizginin belli bir uzunlukta kıyı boyunca bir detaya denk geldiğini dikkatlice bakarsanız görebilirsiniz.

Bu arada kopya işleminin de nekadar zahmetli olduğunu ve günümüze kadar gelen kopyaların nasıl meşakkatli bir çalışma ile yapıldığını bir düşününüz. 

İşte o çizgiler haritanın doğru bir şekilde 500 yıl boyunca aslı gibi kopyalanmasını sağladı. Deha sadece haritayı yapmakta değil yani. Bunu yüzyıllar boyunca güncel tutabilecek yöntemi de ortaya koymakta.

Merak ettiğim bu yöntemi Piri Reis 'mi buldu yoksa kullanılan bir yöntemdi de Piri Reis bu yönteme göre mi çizim yaptı? Bu şu an çalıştığım konulardan bir tanesi.

İşte daha bu. Karşımızda sadece denizci kişiliği ile değil, matematik bilgisi ile de bir deha duruyor.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Özgür gibi bu işlere merakli zeki birisi şu soruyu da soracaktır. Madem bunlar çizim için kullanılan çizgiler neden daha basit bir yöntem olarak kare kullanılmamış? Öyle ya çizim yapmak daha kolay olmazmıydı?

Cevabı yine Bahriye versin. Piri Reis haritanın kenarını 100 bahri mil olarak çizmiş. Sıkça pergel kullanımından bahsediyor. İşte bu çizgiler sadece kopyalamayı kolyalaştırmak ile kalmıyor  seyir sırasında elinizde bir pergel ile mevki koymayı ya da rota planı yapmayı ciddi şekilde kolaylaştırıypr. Birden fazla rüzgar gülü ve düğüm noktası pergelin bir ucunu koyacağınız noktayı gösteriyor.  Çizgilerin karadan gitmesinin nedenide budur.

Yani uzunluk birimi haritanın kenarından alınacağından çizgi her durumda kenar ile kesiştiriliyordu.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Tamam, mesafe ve ölçeği çizgilerden anladık, seyirde bu çizgilerden nasıl yararlanıyoruz?

Kıyı seyri için bu çizgiler çok da lazım değil aslında. Bir harita karadaki belirgin nirengi noktalarını ve tehlikeleri göstersin yeter, onlardan kerteriz alıp giderim. Ama okyanusta bu çizgilere göre parakete seyri yapmak hayati olmalı.

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Bu pusula gülünün nasıl kullanıldığını anlamaya çalışırken şu dökümana ulaştım, hem gülleri güzel anlatmış, hem içinde çok hoş eski harita örnekleri var;
http://www.kartografija.hr/tl_files/Hkd/dogadjaji/kARTografija/prezentacije/Faricic.pdf


Neticede anladığım bu çizgiler direk üzerinde parakete seyri yapmak için değil harita üzerindeki yönleri anlamak için kullanılıyormuş.
  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 15
Piri  Reis  haritasını değerlendiriken atlanan bir detay  var;   o dönemin Haritacılık  ekosistemini  anlamak için  çok kıymetli bir kaynak ;

https://www.youtube.com/watch?v=YtpeH63kcIo

  • IP logged

  • *
  • İleti: 15

Colomb'un  Amerika seyahati , ama nasıl ?  ;  Gemici Henry'nin   Lizbon Navigasyon  okulu,  ve Mercator'ün konuya dahil oluşu ,  kayıtta 6.25'den  sonra çok ilginç bilgiler var.   

 https://www.youtube.com/watch?v=xTorJceScZk

Bu iki kaynak   benim açımdan  Piri  Reis  dönemini ve haritasının  arka planını aydınlattığı için konuya ilgi duyanlarla paylaşmak  istedim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
teşekkürler Onur bey . Kıymetli bilgiler.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Sayın yetkili arkadaşlar resim boyutlandırmasında sorun var. Harita kullanacağım ancak bu hali ile çok anlamsız. Lütfen düzeltirmisiniz?

Yaptığım akademik okumaların çoğunda Türk olanlar da dahil olmak üzere Bahriye'den hiç alıntı yok. Batılı çalışmlar daha çok örnek alınmış gibi duruyor. İnsan okurken ister istemez bir çekmememzlik olduğunu hissediyor Piri Reis ile ilgili.

Belki de sorun Piri Reis'in sansasyon yaratan dünya haritasındadır. Bu harita öylesine çok konuşuldu ki Bahriye bu dünya haritasının gölgesinde kaldı. 

Oysa Piri Reis haritası özellike sualtı arkeolojisinin mutlaka dikkate alması gereken bir kaynak olmalı. Nitekim Nefertiti (Uluburun ) batığı ile ilgili batma senaryoları konuşulurken  Piri Reis'in Bahriyesi hiç dikkte alınmamış. Oysa Piri Reis haritalarında tam da batığın olduğu yerde kayalıklar gösteriliyor. İsmi bile var. Sanemoğlu çevirisinde bu kayalıklara Aspre Petre ismi verilmiş.

Piri Reis ile ilgili bence başka çok önemli bir konu daha var. Örneği dünya haritasından verelim. Piri Reis açıkça dünya haritasının bir bölümünü Kolomb haritasından aldığını yazıyor. MAlum KOlomb hairtası kayıp.
ancak yazıldığı üzere Piri Reis'te bu harita var. Piri Reis'in Bahriye'yi yazarken a da Dünya haritasını çizerken
Kullandığı dökümanlar ve eski haritalar nerede?  BU dökümanlar en az Piri Reis haritaları kadar değerliler.

Okuduklarımdan Piri Reis'in bu arşivini ciddi şekilde tasanif etmiş ve korumuş olduğunu düşünüyorum. İlk olasılık Bahriye 'yi yazdığı Sultaniye ve Klitbahir kaleleri. Bu kalelerin şu andaki durumunu incelemeli bellkide.


  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Çok acıdır ki Piri Reis 'in haritaları çizdiği bu kalelerin Türkçe tanıtımında Piri reis^den bahsedlmiyor bile.
  • IP logged

 
Yukarı git