Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#75: 28 Ekim 2021, 10:49:11
Çok keyifle okuyorum denizler hep kolayınıza olsun  C:-)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#76: 28 Ekim 2021, 12:03:36
Niyetimiz Kefalonya'da Eyüp Abimizi ziyaret etmekti fakat seyir planımızın 15 saat gerisinde kalınca uzaktan selamlaşmak zorunda kaldık. Selametle Eyüp Abi. Takipteyiz.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#77: 30 Ekim 2021, 16:18:38
Elimizde şahane bir rehber de oluyor. Selametle abi/abla.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#78: 09 Kasım 2021, 00:59:38
Kalamata günleri

Gece boyu yağan yağmurun tıpır, tıpır sesiyle huzurlu bir uyku çektik.

Kalamata Mora’nın 2. büyük şehri. Limanın yanından sağa doğru uzun bir sahil şeridi doğal bir plaj ve aralıklarla sıralanmış cafe, restoranlarla dolu, çoğu sezon bittiği için kapanmış.

 

Limandan ana caddeye çıktığınızda tam karşınızdaki geniş cadde şehrin içine doğru giriyor, sola dönünce ise bir kaç denizcilik dükkanı, hediyelik zeytin ve zeytinyağı satan dükkanlar daha ileride ise Liman müdürlüğü ve yanındaki binada Port Police var. Onu da biraz geçince Marina..

Sabah biz uyurken bir görevli gelmiş ve bizi Liman müdürlüğüne davet etmiş, bizim hemen önümüzde aborda olmuş teknenin İngiliz kaptanı gelip söyledi..

Evrakları alıp gittik, pembe 3 katlı bir bina..

Kalamata’da 3-4 gün kalmak istiyoruz, yine peşimizi bırakmayan bir fırtınanın geçmesini burda bekleyeceğiz.

Limanda elektrik, su var.

Ama anahtarını kimden nasıl temin edeceğiz, bilmiyoruz.

Gerçi ihtiyacımız yok. Güneş panellerimiz 740 wattlık, su depolarımız toplamda 630 lt ve full dolu.

Liman müdürlüğünde bir bayan personel günlük 8 Euro’dan 5 gün için 40 euro ödeme aldı.

Sonra yan binadaki Port Police gittik.

Ve sıkıntılı süreç başladı.

Evraklarımızı verdim, gençten bir polis transit Log, pasaportlarımız ve sigortayı (özellikle yunan klozunu ve Ingilizcesini mutlaka istiyorlar) inceledi ve Monemvesia’daki imzalanmayan yeri görünce, bu olmaz dedi, ciddi bir sorun var dedi..

Ya kardeşim oradaki senin polis arkadaşın imzalamadı, ben ısrar ettim ama endişelenme, iyi seyirler diye bizi kapıdan gönderdi, istersen ara sor telefonla dememize rağmen nuh diyor peygamber demiyor.. Bunun cezası var 300 euro ödeyeceksiniz vs..

Tamam öyleyse ben evrakı alıp bir arabayla gidip imzalatıp getireyim diyorum, onun maliyeti de çok tutar zaten, sen öde kurtul diyor.

Yapacak bişey yok, kendime kızıyorum..

Peki ödeyelim diyorum. O sırada başka bir memur geldi ve tarihe baktı ve yarına kadar ceza ödememi yaparsam erken ödeme indirimi %50 indirim oluyormuş dedi.. Böylece ceza 150 euroya düştü..

Tamam dedik, öyle tamam demeyle olmuyormuş..

Önce Ingilizce bir savunma yazmam gerekiyormuş, bu savunma metni Liman md ne gidiyormuş, o kabul ederse -ki bazen cezayı iptal de edebilirmişmiş- ertesi gün vergi dairesi gibi bir yerde ödeme yapmalı, makbuzu getirmeliymişim.

Adamlar öyle böyle ehli keyif değil.. öğleden sonra kaçta mesai başlıyor belli değil.. umarım cezayı yarın ödeyebiliriz. Yoksa %100 ödeyeceğiz.

Savunmayı yazdım, ama Liman md yerinde yok, bekle bekle o gün gelmedi zaten.

Ertesi sabah erkenden kapıya dikildim. Allahtan güler yüzlü bir genç bayan port polis ilgileniyor bizim dosyayla.. (bildiğiniz basbayağı bir dosya oldu bizim savunmalar, fotokopiler vs)

Neyse öğleye doğru cezamız kesildi..

 

Makbuzu alıp, koşturduk vergi dairesine, aradık bulduk ama kapıda sıra var. Covit nedeniyle birer birer alıyorlar içeriye..

150 euro yatırdık, yatırdığımıza dair makbuzu alıp tekrar port polise geldik.

Dünkü memurun önünde, sakın bir daha yapmayın vb laflarını işitip, transit logumuza damgamızı vurdurduk. Ne zaman gideceksiniz dedi, belki bu gece gideceğiz dedik, başkasına yapmam ama sizi sevdim, çıkış damganızı da vurayım dedi.. ;)

Kalamata ile ilgili yazacaklarım bu kadar..

Fırtına biraz dinecek gibi, kısa bir aralık var, sonra tekrar yeni bir fırtına gelecek.
Ertesi sabah buradan ayrılmaya karar verdik.

Kalamata zeytini ve zeytinyağı aldık, özellikle zeytinyağını çok beğendik..

 

Marina'nın yanında güzel bir restoranda meze-balık- uzo yedik, içtik.

Tekneye dönüp yattık.

Rotamız Pilos..

 

Sabah 06.00 gibi Reyhan uyurken yavaşça limandan ayrıldım..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#79: 09 Kasım 2021, 12:07:31
Sonra?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#80: 09 Kasım 2021, 16:57:53
İnstagram sayfasındada gayet detaylı bilgi ve resimler veriyor Eyüp hocam ama burası farklı tabiki


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#81: 14 Kasım 2021, 15:21:51
Pilos

Kalamata’dan ayrılıp, hava ağardıktan sonra sabah rüzgarıyla birlikte yelkenleri açıp Mora’nın üç parmak şeklindeki uzantılarının sonuncusunu da dönüp artık İyon denizine çıkmak için koşturmaya başladık.

Burna yaklaştıkça yazlık evler, yemyeşil doğanın içinde seçilmeye başladı. Koroni şehri önündeki fener görünüyor.

Bu kıyılar çok sığ, burnu iyice açıktan dolanmak gerekiyor.

Ak. Akritas burnu ile önündeki minik adanın arasından sığlıkları kontrol ederek geçtik.

Karşımızda Schiza ve Sapientza adaları arka arkaya dizilmiş sancağımızda Mora ve deniz sanki parşömen kağıdı gibi dümdüz, rüzgar da dindi..

Motoru çalıştırıp cenovayı kapattım, ana yelken açık.

Reyhan’la “aslında Mora’nın çok güzel olduğunu ama bizim fırtınalı, kötü bir zamanına denk geldiğimizi, ileride buraları daha sindire sindire gezmeye gelmemiz gerekir” şeklinde sohbetler ederek devam ediyoruz.

Sancak baş omuzluğumuzda Methoni tarihin derinliklerinden gelmiş şekilde özellikle minik bir bağlantıyla karayla birleşmiş burunda, Kalesi ve burçlarıyla çok güzel görünüyor.

 

Reyhan bol bol fotograf çekiyor..

Deniz giderek sığlaşıyor, Sapientza adası ile Methoni arasını çok dikkatli geçiyoruz.

Methoniyi bordalayıp, geride bıraktığımızda dalgalar birden büyüdü, yaklaşık 10 millik bir yolumuz var.

Pilos, Navarin körfezinde büyük bir şehir. Körfez oldukça büyük bir göl gibi.
Körfezin iyon denizi tarafını kayalar kapatıyor, yüzyıllarca dalgalarla dövülen bu kıyı çok güzel, fotografik görüntüler yaratmış.

 

Pilos körfeze girer girmez sancak tarafta 1-2 millik bir mesafede, Pilos’dan önce tarihi surlar göze çarpıyor.
Bu tarihi kale ve surları geçer geçmez sancağa dönünce Pilos limanı ve arkasındaki Marina ve şehir görünüyor.

 

Büyük ve geniş bir beton rıhtımın rüzgar altı tarafına geçtik, büyük bir ağaç yelkenli tekne ile hemen önüne Amel bir yelkenli arka arkaya aborda olmuşlar.

Bizde hemen onların önüne aborda olmak için manevra hazırlığı yaparken, saçları rüzgarda biraz dağılmış, 50-55 yaşlarında adının sonradan ‘Yoanna’ olduğunu öğrendiğimiz bir kadın bağırarak geldi ve oraya aborda olamayacağımızı, bir motoryatın geleceğini söyledi.

Vallahi açıkça yazmam gerekiyor, kılık kıyafet, saç baş, bağırış çağırış ile sanki köyün delisi gibi.

Bize rıhtımın diğer tarafını gösteriyor, biz önce gidip diğer tarafa yanaşmaya başladık ama burası hem çok dalgalı, soluganlar buraya kadar giriyor diye olmaz dedik ve tekrar diğer tarafa yöneldik, kadın bas bas bağırıyor, olmaz diyor.
Bu arada ‘Adam’ adında bir İngiliz gezgin bize sakin olun, ben kadını ikna ederim diyor.

Bizde, rıhtımda çok yer olduğunu hem motoryat hem biz sığarız iddiasındayız.

Bu arada Motoryat filan görünürde yok.

Neyse uzatmayayım, Reyhan’a aborda olmayalım, Demir atıp kıçtan kara olalım dedim ve Reyhan demire gitti. Yaklaşık 40 m kadar kaloma vererek kıçtan kara bağlandık.

Joanna hala söyleniyor, bu arada Adam’da Joanna’dan nasibini alıyor.

Dışarıdan seyreden biri için halimiz çok komiktir sanırım.

Ve yağmurda yağmaya başladı bu arada..

Gergin bir bağlanma, elimizi ayağımıza dolandıran Joanna, bize bağlanmada da yardım da ediyor, Adam’ın bişeyden anlamadığını filan anlatıyor bir yandan bize ve Adam’a bağırarak emirler yağdırıyor.

Reyhan’da ben de kan ter içinde kaldık.

Ben demire gittim, boşunu alıyorum, o da ne! Demir tutmamış, çektikçe geliyor.

Joanna’dan tekrar güzel bir fırça yedikten sonra çözdük tüm halatlarımızı ve neredeyse tüm zincirimizi sererek (yaklaşık 60-70 m) çapamızı tazeledik ve tekrar kıçtankara bağlandık.

 

Rıhtım çok yüksek. Pasarellamızı rıhtıma uzattık ama biraz cambazlık gerekiyor çıkmak için.

Reyhan hemen bir çay yaptı. Sıcak çaydan Joanna’ya da bir bardak ikram ettik ve çayın sıcaklığı ile aramızda oluşan gergin hava ve buzlar eridi sanki..

Adam, tek başına yelkenlisi ile seyir yapan bir gezgin, bağlanmamızda bize çok yardımcı olmuştu.

Kışı Türkiye’de geçirmek istiyor. Bir kaç kelime Türkçe öğrenmiş bile..

Joanna, 55 yaşında, Harbour Master olarak görev yapıyormuş. Kışın Pilos’a yakın bir dağ köyünde yaşıyormuş. 2 çocuğu ve torunu varmış. Rıhtımda bir Mobo içinde yatıyor ve oturuyor.

Rıhtımın sonunda kapısı bir cafenin yanından girilen 2 katlı Coast Guard ve Port Police binası var.

Artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz.

İlk işim evraklarla Port Police’e gitmek oldu.

Pilos’da 3-4 gün kalacağız, maalesef yine fırtına bekleniyor.

Hemen arkamızdaki Amel’in kaptanı ve eşi ile tanıştık. Fransızlar, Türkiye’den geliyorlarmış, oğulları İstanbul’da çalışıyormuş. Onlar’da bizim gibi İlaç firmasında çalışmışlar, Kadın Biyologmuş..

Hava düzelince direk İtalya’ya geçecekler..

Tüm gün boyu teknelerini fırtınaya hazırladılar..

Rıhtımın hemen arkasında küçük bir koy var ama çok sığ, küçük motor ve tekneler burda bağlı.
Rıhtımın karşısı ise yaklaşık 300 m kadar ilerisinde marina var, tıklım tıklım dolu.

Akşama doğru Motoryat da geldi, yaklaşık 80 feet boyunda 6-8 mürettebatı olan lüks bir motoryat.

Giderek fırtınadan kaçan teknelerle rıhtımın diğer yanı da tamamen doldu. Bu geceyi nasıl geçirecekler, allah kolaylık versin.

Akşam üzeri Reyhan’la çevreyi gezmeye çıktık. Rıhtımın hemen ilerisinde kocaman bir park var, büyük görkemli ağaçlar altında cafeler..

Parkın çevresi pastane, restoranlarla çevrili, eczane, market, manav da var.

Binalar çok güzel, Fransız mimarisi hakim.(sonradan öğrendik, Fransızlar tarafından imar edilmiş)

 

…………….

Pilos’un tarihinde Osmanlı’nın da yeri çok. Özellikle Navarin körfezinde ki deniz savaşı, bu yörelerin geleceğini de belirlemiş bir bakıma..

……………..

Gece boyu yağmur yağdı.

Sabaha karşı çok şiddetli bir rüzgar ve yağmurun şiddetini artırmasıyla uyandım.

Hemen yedek halatlarla rüzgar üstünden açmazlar aldım. Buna rağmen rüzgar o kadar basıyor ki, zincir yay gibi geriliyor.

Çapamız tekrar tararsa diye içimde bir korku.

Zaten bir taramaya başlarsa Amel’in çapası pruvasından bizim bordaya gömülür.

Neyse aldığımız önlemler, 12 ilk zincirimizle uzun kalomamız ve 33 lük Rocnamız ve biraz da içimizden ettiğimiz duaların yardımıyla olsa gerek yerimizden kıpırdamadık.

Rüzgarüstümüzde ki Motoryat rıhtıma yapışmış, usturmaçaları artık neredeyse kağıt gibi ezilmiş durumda, Alt tarafımızdaki Amel ise bir gün önceden attığı kıç demiri ile rıhtımdan biraz uzak duruyor.

Hava aydınlanınca Motoryat daha fazla dayanamadı ve kaptan rıhtımdan ayrılmaya karar verdi.

Tüm açmaz ve halatlarını ben çözdüm ve teknedeki mürettebata attım.

Kaptan uzaktan çok teşekkür ederek rıhtımdan ayrıldı.

Rıhtım boşalınca ve fırtına şiddetini daha da artıracağı için sabah karşı yaşadığımız stressi yaşamamak için aborda olmaya karar verdim.

Gidip Adam’ı buldum ve ona bize yardımcı olmasını rica ettim. “İnşallah, çok güzel” diyerek, hemen geldi.

Reyhan demir zincirini boşlayarak, sancak kıç halatlarımızı çözdüm, baştan verdiğimiz halatı Adam çekerek tekneyi iskele bordasından aborda ettik. Tekrar yaylı halatlarımız ve açmazlarla teknemizi sıkıca bağladık, baş demirimizin zincirini iyice kasarak teknenin rıhtıma yaslanmasını nispeten engelledik.

Elimizdeki tüm usturmaçaları rıhtımla aramıza dizdik.

Bu arada Joanna geldi, artık kankayız.. Çok iyi oldu dedi..

Yağmur hala deli gibi yağıyor. Rüzgarın şiddeti giderek artıyor, sağanaklarda 30 knotun üzerine çıkmaya başladı.

Sırılsıklam olduk.. Webastoyu çalıştırıp, üzerimizde ıslanan herseyi tekne içine serdik, kuru kıyafetlerimizi giydik.

Reyhan, günlerden sonra ilk kez güzel bir kahvaltı hazırladı. Demek ki moraller hala yerinde..

 

Öğleden sonra yağmurun hırsı biraz geçti, biz de çıkıp yürüdük arka sokaklarını Pilos’un.

Ve akşam için Pilos’un en iyisi olduğunu söyledikleri, biraz yüksekten rıhtıma bakan manzarasıyla bir restorandan yer ayırttık.

O restoran’da yanan şömine başında belki de Yunanistan’da yediğimiz en güzel balığı yedik ve şarabı içtik.

 

Hava kararınca birden çok soğuyor.

Yemekten sonra tekneye döndük ve erkenden uyuduk.

Gece boyu yağmur ve fırtına devam etti, halatların gıcırtısı, usturmaçaların sürtünme sesi içimizde de çizikler bırakıyor sanki.. Kafamızın içinde bu sesler büyüyor, büyüyor..

Ve sabah kalktığımızda usturmaçalarımızın ve halatlarımızın halini görmeliydiniz.

 

Bir gece daha bu seslere tahammül edemiyecektik.

Yaklaşık 60 m halatla donattığım yedek çapamı çıkardım. Kıçtan tekneyi rıhtımdan açmak amacıyla Motoryatın botuyla ve 2 mürettabatıyla atıp, vinçle boşunu alarak iyice gerdim.

  

Artık 2 çapayla beton rıhtımdan uzaklaşmıştık. O kulaklarımızı tırmalayıcı sürtünme sesleri kesilmiş ve usturmaçalar rahatlamıştı.
Keşke bir gün önceden yapsaymışım.

 

Arkadaşlar, denizde bir şey, almak istediğiniz bir önlem varsa aklınıza geldiği ilk anda mutlaka yapmalısınız.

Sonuç olarak, 4 gün boyunca fırtına, şiddetli bardaktan boşanırcasına yağmur, arasıra fırsat oldukça Pilos’da yürüme ve gezme, cafelerde kahve içip, pattisierelerde, bakerylerde tatlı vb yiyerek günleri geçirdik.

  

Fırtına bu akşama doğru dinecek, biz de yarın sabah ayrılacağız.

Yarın Pilos’da bayram varmış, Navarin deniz savaşını kutlayacaklar. Joanna gelip, özür dileyerek, bu bayramın bu rıhtımda yapılacağını ve bazı gençlerin Türk bayrağı görünce taşkınlık yapabileceğini, bizim güvenliğimiz için mümkünse bayrağı kaldırmamızı vb söyledi.
Biz ise sabah erkenden ayrılacağımızı söyleyince, çok iyi düşünmüşsünüz dedi.

Son gün akşama doğru Port Police’e gidip transit logumuzu mühürlettik.

Fırtına dinmiş ama yağmur yağarken Motoryat’ın Meksikalı kaptanıyla ve onların botuyla kıç demirimizi topladık. Onlar direk İtalya üzerinden Korsikaya gidecekler..

Ve 5.gün sabahı erkenden uyandım, hava hala karanlık.

Motoryattakiler de kalkmış, hazırlık yapıyor.

Onların halatlarını çözdüm, Kaptan’la vedalaştık.

Denizde dostluklar başka oluyor, daha sahici ve samimi..

Onları uğurlayıp, hemen bizim halatları sırayla çözüp, rodaladım, bir saydım 8-9 halatla bağlamışım. Bu arada 2 halatımız sizlere ömür..

Reyhan demiri toplarken, ben de en son bıraktığım kıç halatımı çözüp, rıhtımdan avara olduk..

Rotamız Kipparissi..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#82: 14 Kasım 2021, 18:17:55
Kiparissi

Navarin körfezinden çıkıp, pruvamızı kuzeye dönmemizle birlikte günlerdir esen deli rüzgarın oluşturduğu dev dalgalarla karşılaştık.
Ana yelkeni, belki biraz seyir kalitemizi artırır diye açtım. Çok hafif bir rüzgar tam gideceğimiz yönden esiyor.

 

Dalga tepesinden dalga çukuruna düşerek bir nevi dayak yiyerek tırmanıyoruz.

Aslında ilk düşüncemiz gidebileceğimiz kadar gitmekti kuzeye, Kalithea limanını gözümüze kestirmiştik.

 

Kiparissi ‘yi yaklaşık 5-6 millik mesafede bordalarken, Reyhan’ın isteğiyle dümeni çevirdim ve Kiparissi’ye döndüm.

Hemen pilot kitaplarımızı çıkardık, hiç çalışmadığımız bir yere gidiyorduk, hızlıca okumaya başladık.

Yeri gelmişken pilot kitaplardan ve seyir yardımcılarımızdan bahsedeyim.

 

Yaklaşık 2 sene önce Albatros adlı yelkenlisiyle bu uzun seyre çıkmış olan Aygün Özçer dostumuzun bu seyre çıkarken bize hediye ettiği Medittereanen Pilot kitabı, Yunan adaları, İyon denizi (yazarı Heikkel çifti) kitapları, ayrıca bizim Navionics haritaların yüklü olduğu chart plotter, Navionics’in android uygulaması, PC ‘mizde ki yüklenmiş web navionics.

Ayrıca Marinetraffic uygulaması, Google Earth vb uygulamalarda bize yardımcı oluyor.

Kiparissi’nin mendirekle çevrilmiş çok büyük bir limanı var,  Liman içi dibe doğru giderek sığlaşıyor.

Liman ici derinlikler giriş ve ortalarda 4-5 m civarı.

Limana dikkatlice girdik, limanda alargada demirlemiş 2 tekne var.

Mendireklerin korumasında liman süt liman durgun bir su..

  

Nereye bağlanalım derken, kıyıdan bir adam bize el etti ve iskele bordamızdan beton kıyıya aborda olduk.

Halatlarımızı alan kişi bize Türkçe “yavaş, burası iyi vb” deyince,  önce şaşırdık. Türkiye’de uzun yıllar yaşamış, sonra buraya dönmüş bir Rum göçmen olduğunu anlattı.

Hemen önümüzde aborda olmuş, küçük bir yelkenlisi var, haftasonları teknesine gelip, 1-2 gece kalıyormuş, kafamı dinliyorum dedi.. :))

Bize kısaca Kiparissi’ yi anlattı, liman ücretsiz dedi. Şehre 15 dk yürüme mesafesinde dedi, alışveriş yapacak market vb tarif etti..

Tekneyi derleyip, toparladık, karnımız aç, Reyhan sandviç hazırladı..

Hava güneşli ve açık, tatlı bir sıcaklık içimizi ısıtıyor.

Kiparissi görkemli yeşil bir dağın eteğinde kurulmuş, evler dağa doğru yükseliyor.
Dağın yamacında tarihi bir kalenin surları görünüyor.

Limanı geçip, yokuş yukarı yürümeye başladık, havanın güneşli ve sıcak olmasıyla bayağı terledik bile..

Geniş caddeler, caddeleri dik kesen sokaklar, temiz ve Pazar günü olmasının da etkisiyle bomboş..

Belki de sadece biziz yabancı..

Epeyce yürüdük, bir meydanda oturup kahve içtik, geri dönerken yolda birine nerede balık yiyebiliriz diye sorduk, limanın hemen üstünde bir yer tarif etti.

Zaten yolumuzun üzerinde..

 

Ve Reyhan’ın ifadesiyle, şimdiye kadar yediğimiz en güzel balık çorbasını içtik, midye ve Çupra yedik, bir şişe şarap içip, karnımız tok, keyifle tekneye geldik, nihayet sallanmadan, tedirgin olmadan rahat bir uyku çekeceğiz.

 

Sabah erkenden hava ışımaya başlarken Reyhan henüz uyurken, halatlarımızı çözüp yavaşça limandan çıktım.

Rotamız Zakinthos..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 283
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#83: 14 Kasım 2021, 19:54:00
Yolunuz açık olsun Eyüp kaptanım. Zevkle takip ediyorum gezinizi. Tüm fotoğraflar güzel olmakla beraber
Kiparissi başlığındaki son fotoğraf bir başka güzel...

Selamlar ve selamet dileklerimle.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#84: 14 Kasım 2021, 21:16:08
Çok ciddi bir emek bu anlatı, sağolun Eyüp Hocam


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#85: 15 Kasım 2021, 14:57:44
Yolunuz açık olsun Eyüp kaptanım. Zevkle takip ediyorum gezinizi. Tüm fotoğraflar güzel olmakla beraber
Kiparissi başlığındaki son fotoğraf bir başka güzel...

Selamlar ve selamet dileklerimle.

Necipcim, çok sağol..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#86: 15 Kasım 2021, 14:58:40
Çok ciddi bir emek bu anlatı, sağolun Eyüp Hocam


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Kemalcim, vallahi bir sorumluluk gibi oldu.. çok zormuş.. sizler sağolun..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#87: 15 Kasım 2021, 14:59:05
Zakinthos

Yelkenleri açtım, uzunca bir süredir fırtına koşullarında seyir yaptığımızdan olsa gerek ana yelkeni camadanlı açtığımı farkedince, içimde bir tedirginlik oluştuğunu daha temkinli davrandığımı düşündüm.
Halbuki 3-4 bofor arası bir rüzgar var.
Kendi kendime güldüm ve yelkenleri full arma açınca tekne biraz daha hevesli yürümeye başladı.

Reyhan uyuyor, mümkün olduğu kadar uyusun istiyorum. Son günlerimiz (dün hariç) çok stressli ve yorucu geçti.

Kiparissi üzerinden gün doğmaya önce çok güzel bir kızıllıkla başladı.

  

Yıllarca bu güzel görüntüyü Türkiye kıyılarından görüyorduk. Şimdi ise Mora üzerinden güneş doğuyordu, batıya doğru seyrimizde sırasıyla diğer ülkelerin üzerinden güneşi doğurup seyir yapacaktık.
Bakalım güzel Türkiye’mize ne zaman döneceğiz..

Bu düşüncelerle yelkenlerin trimiyle de pek oynamadan uzaktan hafif sisler arasından önce tepesinde bulutları ile Zakinthos görünmeye başladı.

 

Hava da iyice kaldı, cenovayı kapadım. Ana yelken açık motorla ilerliyorum.

Reyhan uyandı.

Zakinthos’u iskele bordamıza alarak Ana Limana doğru ilerledik, Liman girişinde sarı şamandıra ile işaretlenmiş bir sığlık mevcut. O sırada ana karadan gelen devasa bir Feribot’a yol verdik, biz limanın mendireğinden içeri girmeden o manevrasını yapıp yanaşmıştı bile..

Çok büyük bir liman, neredeyse tüm Zakinthos şehrinin kıyı şeridini çevreleyen uzun mendireklerle kapalı.

 

Nereye yönleneceğimizi bilmediğimiz için, gözlerimiz başka yelkenli tekneleri arıyor.
Limana girince sancağa doğru ileride yelkenli direklerini gördük ve oraya doğru yarım yolla ilerlerken usturmaçaları indirdik, halatlarımızı roda ettik.
Reyhan demirde, o esnada yağmur yağmaya başladı.

Kıyıda adının Mike olduğunu öğrendiğimiz görevli biri bize el ediyor.

 

Onun gösterdiği yere 4-5 m suya demirimizi atıp, kıçtankara bağlandık.

Bağlandık ve yağmur dindi..

Mike, elektrik, su dahil 2 günlük 70 euro bağlanma parası istedi, biz elektrik, su almayacağız deyince peki o zaman 60 euro olsun dedi. Parayı ödedik, fişimizi aldık. Mike hadi elektrik, su benden olsun dedi, hemen kıyıdaki pedastalın kilidini açtı.

Suya ulaşınca tekneyi baştan aşağıya güzelce yıkadım, pırıl pırıl oldu.
Mazot depomuzu doldurduk.

Bizim iskelemizde kışlama yapmış bir yelkenli tekne var. Diğer yanımız ise tamamen boş. Sahil tarafı ise bizim yelkenliler için oldukça sığ, tam köşede bir catamaran, onun yanında ise bir motoryat bağlı.

Beton kıyı şeridine paralel bir yürüme yolu ve hemen yanı ise geniş bir cadde.. Caddenin diğer yanında ise baştanbaşa cafeler, tavernalar, pastaneler, rant a car ofisleri, turistik hediyelik eşya satan dükkanlar vb sıralanmış.

  

Bu cadde tüm Zakintos şehri ile kıyı sahil şeridi boyunca uzayıp gidiyor..

Koca limana feribotlar devamlı girip çıkıyor..

Port Polis ve Liman Md. Bizim bağlandığımız yerin tam zıt tarafında, yürüyerek 2-3 km var gibi.

İlk işimiz evraklarımızı alıp oraya gitmek oldu ve tüm limanı dolayısıyla tüm sahil şeridini baştan başa dolaşmış olduk.

Port Polis’de hep aynı terane, çoğu görevli işi bilmiyor. Sorup öğrenip, sonra da nolur nolmaz endişesi ile sanırım tüm evrakları gerekli gereksiz ayırt etmeden fotokopisini çekiyor, ahretlik sorular soruyor. Bazısı bizden öğreniyor n’apması gerektiğini..
Neyse son soru ne zaman ayrılacaksınız ve nereye gideceksiniz sorularını sorup, transit logu mühürledikten sonra ayrıldık.

Artık rahatça gezebiliriz.

  

  

  

Çok turistik bir ada olduğu belli ama sezon bitmiş, çoğu yer kapalı..

 

Akşam için sahilde bir restoranda yemek yedik, çok beğenmedik.

Tekneye döndüğümüzde sancağımızda kalan boş yerlerin tamamen dolduğunu gördük, bir charter filotilla grubu gelmiş.

Bunların rotasını öğrenip, aksi bir yöne dümen kırmakta fayda var.

2 gün kaldık bu adada.

  

3.gün sabah kalkıp kahvaltımızı yapıp demirimizi toplayıp Zakinthos’dan avara olduk.

Rotamız Kefalonya..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#88: 15 Kasım 2021, 22:50:14
Kefalonya

Yolumuz nispeten kısa sayılır 35 nm, kuzeye doğru rota tuttuk..

Hava açık ve güneşli, rüzgar yok gibi..

Zaten bu rüzgarın bir kararını bulamadık, ya çok şiddetli esiyor, ya da hiç esmiyor..

Evet, bakalım ‘Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini’ ni bulabilecek miyiz?  ;)

Kefalonya İyon Adalarının en büyüğü.

3-4 saat civarında Kefalonya’nın güney doğu ucuna vardık, iskelemizde Kefalonya’nın doğu kıyısı, karşımızda sancak baş omuzluğumuzda Ithaca adası, durgun suda ilerliyoruz.

Her iki adada yemyeşil, tepelerinde bulutlar..

Sami limanı, büyük bir körfezin sonunda iskelenize döndüğünüzde güneyde çok korunaklı bir şekilde yer alıyor.

Körfezin kuzeyinde ise Agia Eufimia var.

  

Yerleşim yerinin hemen önünde bulunan limanda mendireklerin arkasında yer alıyor.

Mendireklerin arasından limana girerken bir yelkenli teknenin de tornistan manevra yaparak aborda olduğu rıhtımdan ayrıldığını ve liman ağzına yöneldiğini görünce yol vermek için durduk.

Bir baktık ki “Derişka” teknesi..

 

Deniz Karamanoğlu Saral-Mahmut Saral çifti, çocukları Atlas ve Azur  ile denizci dostları Fırat Şahin…

Onlar da  bizim gibi Dünya turuna başlamışlardı.

 

Mazot almak için geçici olarak buraya aborda olmuşlar, sonra limanda kasabanın önüne bir catamaranın bir yanına biz, diğer yanına onlar Demir atıp, kıçtankara bağlandık ve hemen sarıldık birbirimize..

 

Fırtınalı günleri burada ve Ithaca adasında karşılamışlar.

Tüm gün Azur ve Atlas’la torun sevgimizi de giderdik sayılır..

 

Tekne havuzluğunda uzun sohbetler ettik.

Daha sonra onlar buradan direk İtalya’ya geçecekleri için bir taksiyle çıkış işlemleri için ana limana gidip geldiler, biz ise Reyhan’la uzun bir yürüyüş yaptık sahilde..

  

Akşam çocukları uyuttuktan sonra da teknemizin hemen arkasındaki restoranda birlikte bol kahkahalı ve sohbetli güzel bir yemek yedik.

 

Yemek sonrası bizim teknenin salonunda birer çay içtik ve tatlı niyetine Türkiye’den getirdiğimiz helvayı birlikte yedik..

Ertesi sabah kahvaltı sonrası önce biz Asos’a, arkamızdan Derişka teknesi ise İtalya’ya gitmek üzere ayrıldık.

 

Biz ayrılırken Atlas’ın arkamızdan el sallaması ve “dede nereye gidiyorsunuz?” demesi bizi çok duygulandırdı..

Önce Fiskardo’ya uğrayacağız sonra Kefalonya’nın batısında yer alan küçük yerleşim yeri Asos’da geceleyeceğiz.

Fiskardo’ya doğru sanki bir boğazda seyir yapıyor gibi sancağımızda Ithaca, iskelemizde Kefalonya arasından yükselerek seyir yaptık. Manzara da çok güzel..

Fiskardo’yu çok beğendik, ama buralarda hala charter turizmi devam ediyor. Filotilla tarzında gruplar halinde seyir yapıyorlar. Fiskardo’ya küçük koya girdiğimizde tüm limanın charter tekneleriyle dolu olduğunu gördük, hatta bir çan ve borazan çalarak sırayla yanaşan tekneler hala vardı.

  

Bizde fotograf çekip, Asos’a gitmek üzere Fiskardo’dan ayrıldık.

Kefalonya’nın kuzeyinden batısına dönmemizle birlikte büyük dalgalar canımızı sıktı.

Asos kuzeye açık küçük bir koyda kurulmuş, sahilde şirin evleri ve tavernaları olan, 2-3 teknelik minik bir beton iskelesi olan bir yer.

      

Gittiğimizde ayrılmak üzere olan bir catamaran vardı, derinlikleri sordum, dikkatle yanaşabilirsiniz dediler.

Demir atıp, derinlikleri kontrol ederek yavaşça iskeleye bağlandık. Catamaran da bizim halatları bağladıktan sonra ayrıldı.

Heryer kapalı, bizden başka ve bir köpek dışında canlı görülmüyor.

Giderek artan bir solugan nedeniyle ciddi bir şekilde sallanıyoruz.

Bu şekilde burada geceleyemeyiz..Zaten neredeyse salmamız dibe değecek.

Hızla kararımızı verdik, halatlarımızı çözüp, demirimizi daha uzun kaloma vererek tazeleyip, alargaya çıktık.

Bir süre sonra hava kararmadan bir tekne daha geldi, belki 10 kez Demir attı ama tutmadı demiri, tuttuysa da içi rahat etmedi, gece rüzgar şiddetlenir veya yön değiştirirse bize çaparız verebilir.

Koydan çıkıp gitti..

Açıkçası sabaha kadar şiddetli solugan nedeniyle uyku uyuyamadık.

Sabah gün ışımaya başlarken demiri toplayıp Asos’tan ayrıldık.

Rotamız Ithaca..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1062
LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...
#89: 15 Kasım 2021, 23:16:20
Geçmiş olsun.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

 
Yukarı git