LUCKY LUKE ile Okyanuslara doğru...

Başlatan Eyüp Oğan, 10 Haziran 2020, 15:20:54

« önceki - sonraki »

O.Utku Uçkan

 
   Sağlık ve selametle gidin ve dönün. Her şey gönlünüzce olsun.  8)
DeDe

Eyüp Oğan



Koufonisi adası küçük ama çok sevimli, çok sayıda plajı var, bazılarının kumsalı çok güzel, bazıları ise taşlık ama çok vahşi bir güzelliği var.

Yerleşim yerinin hemen önündeki sahil de uzun bir kumsalıyla turkuaz tertemiz deniziyle güzel bir plaj.

Yerleşim yerinden uzaklaştıkça plajlardaki özgürlükler de artıyor. O nedenle karışıklık olmasın diye yerleşim yerindeki plajlara 'nü girilmez' diye uyarı levhaları koymuşlar.

Yelkenli teknelerin rahatça kıçtankara veya baştankara olabilecekleri küçük bir limanı var. Tonozların bazıları kopmuş ve yenilememişler, o nedenle bazı yerlere Demir atmak gerekiyor ama liman çok küçük..

Biz, önce çok sevinerek mendireğin iç tarafına aborda olmuştuk, fakat sonra çok pişman olduk. 5-6 gün boyunca şiddetli rüzgar bizi beton rıhtıma yapıştırdı resmen, usturmaça kılıflarımızın çoğu yırtıldı. Diğer yerlerde fırtına nedeniyle dolduğundan yer değiştirme şansımız da kalmamıştı. Açıkçası rüzgar ve soluğan nedeniyle teknenin her hareketi, her sürtünme sesi ve gıcırtısı sanki içimden bir parça götürdü..

Ne bitmez fırtınası var bu Cycladeslerin..

Temmuz 2017 seyrimizde de şiddetli fırtınalar görmüştük. Şimdi de, hatta bu satırları yazarken bile dışarısı uçuyor.

8 gün fırtınanın geçmesini bekledik, artık adanın birer demirbaşı olduk gibi hissediyoruz, gelen feribotlarla giden turistler hergün 10-20 eksiliyor, nerdeyse yabancı bir biz kalacağız.

Predict Wind, Windguru, Windy (hem kırmızı, hem mavi olanı), Poseidon, MeteoGR gibi siteleri telefonuma ve pc ye indirmiştim, dakika başı incelemekten beynim duruyor, kafam iyice karışıyor.

Windy, Pazar günü (bugün) için biraz daha sarı, yeşil renkli tahmin verince biz de hemen yola çıkalım dedik.

Diğer meteoroloji siteleri hala kırmızı tahminler veriyor.


 
Bilmeyenler için; Meteoroloji sitelerinin tahminleri harita üzerinde rüzgar şiddetine göre zayıftan, şiddetliye doğru beyaz, mavi, yeşil, sarı ve kırmızı hatta bazılarında bordo şeklinde renklendirmişler. Bu renklerin bofor ölçeğinde karşısına denk gelen bir karşılığı var.

Belki de içimden öyle olmasını istediğim için Windy'e inanmak istedim.

Kostas ve Liman görevlisi Mike ile vedalaştık, halatlarımızı çözdüler, Reyhan seyir esnasında yemek için termos'a sıcak su hazırlamış, meyve, sandviç ve börekten oluşan kumanyayı havuzluktaki masanın kapaklı dolabına yerleştirken, yavaşça küçük Limanın dar giriş-çıkışından dışarıya çıktık.

Façası bozulmuş, kılıflarının bazıları kısmen, bazıları tamamen yırtılmış usturmaçaları içim ezilerek topladım, halatları roda ettim.

Çıkar çıkmaz ana yelkeni 1. camadanda açtım. Rüzgar 20 bandında esiyor ama Naxos'un rüzgaraltında olduğumuzdan pek dalga kaldırmıyor.
Tam 90 dereceden apaz seyirle hızımız 8-8.5 knotlara fırladı.

Rotamız AntiParos'un güney batı ucunda kalan Despotiko adası ile AntiParos arasında küçük bir adacık ile kuzeye kapalı olan Despotiko koyu. Yaklaşık 25 nm.

Naxos ile Paros arası açıklığa geldiğimizde önce kocaman dalgalar bizi karşıladı, rüzgarda bu kanaldan bütün hışmıyla yüklenmeye başladı. Ana yelkene 2.camadan hatta biraz sonra 3.camadan vurdum. Vurdum derken benim teknede anayelken sarma sistemli, havuzluktan bir halatı boşlayıp, bir başka halatı gererek kolayca yapılabiliyor. Yeter ki önceden yap, yok inat edersen biraz zor oluyor haliyle..

Cenovayı kapatıp, staysaili açtım, rüzgar üstü runner'ı ana direkteki eğimi düzeltene kadar kastım.

Runnerlar dynemadan ve çok kaliteli makara ve kilitlerle donatıldı.

       

Staysail kesim olarak Cenova gibi değil özellikle altyakası havayı kaçırmak için biraz derin ve verevli.. Ayrıca yelken kumaşı biraz daha mukavim.

Yelkenleri oldukça ufaltmamıza rağmen hızımız 8.5 knotun altına inmedi. Despotiko önlerine 3 saatte geldik. Koya girerken yelkenleri topladım, motoru çalıştırdım. Bu arada havuzlukta uyuyan Reyhan uyandı.

Naxos-Paros arası kanaldan gelen iri dalgalar bordadan tekneye vurdukça tekne neredeyse iyice yanlıyor, artan rüzgar vs derken Reyhan'ı deniz tuttu..

Kafasını kaldıramıyor, midesi iyice bulanıyor, kussa rahatlıyacak sanki ama bir türlü kusamıyor da.. Neyse elinde bir torba, bir parça kustu ve biraz rahatladı ama hala kötü..

Koya girerken uyanınca "olan oldu, yarın da aynı eziyeti çekmeyeyim, bir sonraki  gideceğimiz yer şu ada değil mi, yakın sayılır, buraya girmeyelim devam edelim" dedi.

Benim de canıma minnet...

Despotikoyu sancağımızda bordalayıp açık denize çıkmamızla yukarıdan kopup gelen dalgaların büyüklüğü ve rüzgarın yüklenmesi ile hızımız 8 knot civarı ama çok sarsıcı, eziyet dolu bir geçiş yapıp, Sifnos'un bize en yakın koyuna zar zor girdik.

O koca dalgaları bordadan yanal almak gerçekten çok ürkütücü, biraz sancak baş omuzluktan alayım diyorum, o zaman tekne orsalıyor ve çok yatıyor, sancak kıç omuzluktan alayım desem rotadan çıkıyorum ve bir de bunun orsa orsa yükselmesi var.

Neyse geçmek bilmeyen 10 millik bir yolu aslında 1 saati biraz aşkın sürede hızla aldık. Ama bu süre bize sanki 10 saat gibi geldi..

Rüzgar seyir boyunca 25-30 knot civarı esti.

Bir daha Windy'e güvenip yola çıkarsam iki olsun. Dur aklıma geldi yazı bitince unutmadan sileyim telefonumdan bu uygulamayı.

Faros koyuna geldik aslında gitmek istediğimiz yer 5 nm ilerdeki Vathi ama Reyhan'a bunu söylemek için yürek lazım.
Reyhan'ın hala midesi bulanıyor, demire yolladım, biraz temiz hava iyi gelir.
Zaten koyda rüzgar var ama dalga hiç yok. Kıyıda plajda insanlar denize giriyor.

   

Plaj önüne 6 m'ye 40 m kaloma vererek, çapamızı attık, bosamızı vurduk.

Reyhan tekrar uyumaya bu sefer kamaraya gitti..

Ben tekne içini (sanki savaştan çıkmış gibi) toparladım. Havuzluğu topladım, Reyhan'ın yolluk hazırladığı sandviçi yedim, termostan bir çay içtim, deniz suyuyla güverteyi ve havuzluğu yıkadım ve istirahat ettim.



Reyhan uyuyorken, şuraya bi selfi mi koyayım.  8)


Hava kuzeyli rüzgarlar nedeniyle oldukça soğumuş. Güneş gider gitmez hemen soğuyor.

Reyhan oldukça dinlenmiş uyandı, çay ve yemekten sonra biraz daha morali düzeldi..

Youtube'dan yeni başlayan bir dizi izledi..

sonra PC bana kalınca ben de yazayım dedim..

2 gün daha buralardayız.

Sevgiler..

Kemal Gündüz

Takipteyiz

Selametle


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ahmet Kabaalioğlu

Selametle Abi, runnerlar harika donatılmış, bu sene şansınıza eylül ekim , son bir kaç yıldan daha soğuk geçiyor, tahminimce kasımda böyle olacak. ama siz daha sıcak bölgeler de olacağınız için çok etkilemez umarım.
S/Y  Pruva S / Fatih / İstanbul
M/V Espadon / Fatih / İstanbul
M/V Deli Ağa  / İnebolu / Kastamonu

"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

Eyüp Oğan

Alıntı yapılan: Ahmet Kabaalioğlu - 04 Ekim 2021, 08:09:54
Selametle Abi, runnerlar harika donatılmış, bu sene şansınıza eylül ekim , son bir kaç yıldan daha soğuk geçiyor, tahminimce kasımda böyle olacak. ama siz daha sıcak bölgeler de olacağınız için çok etkilemez umarım.

İnşallah ısınır biraz, bu kuzey rüzgarları dursa ısınacak sanki..

sevgiler..

Alıntı yapılan: Kemal Gündüz - 04 Ekim 2021, 08:08:56
Takipteyiz
Selametle

Kemal reisim sağolun..

Ünal Çilingir

Alıntı yapılan: Eyüp Oğan - 04 Ekim 2021, 00:42:36


Koufonisi adası küçük ama çok sevimli, çok sayıda plajı var, bazılarının kumsalı çok güzel, bazıları ise taşlık ama çok vahşi bir güzelliği var.

Yerleşim yerinin hemen önündeki sahil de uzun bir kumsalıyla turkuaz tertemiz deniziyle güzel bir plaj.

Yerleşim yerinden uzaklaştıkça plajlardaki özgürlükler de artıyor. O nedenle karışıklık olmasın diye yerleşim yerindeki plajlara 'nü girilmez' diye uyarı levhaları koymuşlar.

Yelkenli teknelerin rahatça kıçtankara veya baştankara olabilecekleri küçük bir limanı var. Tonozların bazıları kopmuş ve yenilememişler, o nedenle bazı yerlere Demir atmak gerekiyor ama liman çok küçük..

Biz, önce çok sevinerek mendireğin iç tarafına aborda olmuştuk, fakat sonra çok pişman olduk. 5-6 gün boyunca şiddetli rüzgar bizi beton rıhtıma yapıştırdı resmen, usturmaça kılıflarımızın çoğu yırtıldı. Diğer yerlerde fırtına nedeniyle dolduğundan yer değiştirme şansımız da kalmamıştı. Açıkçası rüzgar ve soluğan nedeniyle teknenin her hareketi, her sürtünme sesi ve gıcırtısı sanki içimden bir parça götürdü..

Ne bitmez fırtınası var bu Cycladeslerin..

Temmuz 2017 seyrimizde de şiddetli fırtınalar görmüştük. Şimdi de, hatta bu satırları yazarken bile dışarısı uçuyor.

8 gün fırtınanın geçmesini bekledik, artık adanın birer demirbaşı olduk gibi hissediyoruz, gelen feribotlarla giden turistler hergün 10-20 eksiliyor, nerdeyse yabancı bir biz kalacağız.

Predict Wind, Windguru, Windy (hem kırmızı, hem mavi olanı), Poseidon, MeteoGR gibi siteleri telefonuma ve pc ye indirmiştim, dakika başı incelemekten beynim duruyor, kafam iyice karışıyor.

Windy, Pazar günü (bugün) için biraz daha sarı, yeşil renkli tahmin verince biz de hemen yola çıkalım dedik.

Diğer meteoroloji siteleri hala kırmızı tahminler veriyor.


 
Bilmeyenler için; Meteoroloji sitelerinin tahminleri harita üzerinde rüzgar şiddetine göre zayıftan, şiddetliye doğru beyaz, mavi, yeşil, sarı ve kırmızı hatta bazılarında bordo şeklinde renklendirmişler. Bu renklerin bofor ölçeğinde karşısına denk gelen bir karşılığı var.

Belki de içimden öyle olmasını istediğim için Windy'e inanmak istedim.

Kostas ve Liman görevlisi Mike ile vedalaştık, halatlarımızı çözdüler, Reyhan seyir esnasında yemek için termos'a sıcak su hazırlamış, meyve, sandviç ve börekten oluşan kumanyayı havuzluktaki masanın kapaklı dolabına yerleştirken, yavaşça küçük Limanın dar giriş-çıkışından dışarıya çıktık.

Façası bozulmuş, kılıflarının bazıları kısmen, bazıları tamamen yırtılmış usturmaçaları içim ezilerek topladım, halatları roda ettim.

Çıkar çıkmaz ana yelkeni 1. camadanda açtım. Rüzgar 20 bandında esiyor ama Naxos'un rüzgaraltında olduğumuzdan pek dalga kaldırmıyor.
Tam 90 dereceden apaz seyirle hızımız 8-8.5 knotlara fırladı.

Rotamız AntiParos'un güney batı ucunda kalan Despotiko adası ile AntiParos arasında küçük bir adacık ile kuzeye kapalı olan Despotiko koyu. Yaklaşık 25 nm.

Naxos ile Paros arası açıklığa geldiğimizde önce kocaman dalgalar bizi karşıladı, rüzgarda bu kanaldan bütün hışmıyla yüklenmeye başladı. Ana yelkene 2.camadan hatta biraz sonra 3.camadan vurdum. Vurdum derken benim teknede anayelken sarma sistemli, havuzluktan bir halatı boşlayıp, bir başka halatı gererek kolayca yapılabiliyor. Yeter ki önceden yap, yok inat edersen biraz zor oluyor haliyle..

Cenovayı kapatıp, staysaili açtım, rüzgar üstü runner'ı ana direkteki eğimi düzeltene kadar kastım.

Runnerlar dynemadan ve çok kaliteli makara ve kilitlerle donatıldı.

       

Staysail kesim olarak Cenova gibi değil özellikle altyakası havayı kaçırmak için biraz derin ve verevli.. Ayrıca yelken kumaşı biraz daha mukavim.

Yelkenleri oldukça ufaltmamıza rağmen hızımız 8.5 knotun altına inmedi. Despotiko önlerine 3 saatte geldik. Koya girerken yelkenleri topladım, motoru çalıştırdım. Bu arada havuzlukta uyuyan Reyhan uyandı.

Naxos-Paros arası kanaldan gelen iri dalgalar bordadan tekneye vurdukça tekne neredeyse iyice yanlıyor, artan rüzgar vs derken Reyhan'ı deniz tuttu..

Kafasını kaldıramıyor, midesi iyice bulanıyor, kussa rahatlıyacak sanki ama bir türlü kusamıyor da.. Neyse elinde bir torba, bir parça kustu ve biraz rahatladı ama hala kötü..

Koya girerken uyanınca "olan oldu, yarın da aynı eziyeti çekmeyeyim, bir sonraki  gideceğimiz yer şu ada değil mi, yakın sayılır, buraya girmeyelim devam edelim" dedi.

Benim de canıma minnet...

Despotikoyu sancağımızda bordalayıp açık denize çıkmamızla yukarıdan kopup gelen dalgaların büyüklüğü ve rüzgarın yüklenmesi ile hızımız 8 knot civarı ama çok sarsıcı, eziyet dolu bir geçiş yapıp, Sifnos'un bize en yakın koyuna zar zor girdik.

O koca dalgaları bordadan yanal almak gerçekten çok ürkütücü, biraz sancak baş omuzluktan alayım diyorum, o zaman tekne orsalıyor ve çok yatıyor, sancak kıç omuzluktan alayım desem rotadan çıkıyorum ve bir de bunun orsa orsa yükselmesi var.

Neyse geçmek bilmeyen 10 millik bir yolu aslında 1 saati biraz aşkın sürede hızla aldık. Ama bu süre bize sanki 10 saat gibi geldi..

Rüzgar seyir boyunca 25-30 knot civarı esti.

Bir daha Windy'e güvenip yola çıkarsam iki olsun. Dur aklıma geldi yazı bitince unutmadan sileyim telefonumdan bu uygulamayı.

Faros koyuna geldik aslında gitmek istediğimiz yer 5 nm ilerdeki Vathi ama Reyhan'a bunu söylemek için yürek lazım.
Reyhan'ın hala midesi bulanıyor, demire yolladım, biraz temiz hava iyi gelir.
Zaten koyda rüzgar var ama dalga hiç yok. Kıyıda plajda insanlar denize giriyor.

   

Plaj önüne 6 m'ye 40 m kaloma vererek, çapamızı attık, bosamızı vurduk.

Reyhan tekrar uyumaya bu sefer kamaraya gitti..

Ben tekne içini (sanki savaştan çıkmış gibi) toparladım. Havuzluğu topladım, Reyhan'ın yolluk hazırladığı sandviçi yedim, termostan bir çay içtim, deniz suyuyla güverteyi ve havuzluğu yıkadım ve istirahat ettim.



Reyhan uyuyorken, şuraya bi selfi mi koyayım.  8)


Hava kuzeyli rüzgarlar nedeniyle oldukça soğumuş. Güneş gider gitmez hemen soğuyor.

Reyhan oldukça dinlenmiş uyandı, çay ve yemekten sonra biraz daha morali düzeldi..

Youtube'dan yeni başlayan bir dizi izledi..

sonra PC bana kalınca ben de yazayım dedim..

2 gün daha buralardayız.

Sevgiler..
Selametle komodorum

SNE-LX1 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Doğan Erbahar

Çok keyifle ve ilgiyle takip ediyoruz Eyüp Abi.  C:-) :)xx
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

Eyüp Oğan

Alıntı yapılan: Ünal Çilingir - 04 Ekim 2021, 12:12:50
Selametle komodorum


Ünalcım, çok sağol..

Oya'ya selamlar..

Sevgiler..


Eyüp Oğan

Alıntı yapılan: Doğan Erbahar - 04 Ekim 2021, 16:57:56
Çok keyifle ve ilgiyle takip ediyoruz Eyüp Abi.  C:-) :)xx

Doğan hocam, teşekkürler..

Yeni armamı henüz tanımaya çalışıyorum, cenova+staysail kombinasyonu bir arada henüz kullanmadım.
Süreç içinde deneyimimi aktarırım.

Sevgiler..

Eyüp Oğan

Nerde kalmıştık diye bir baktım çok geriden geldiğimi farkettim.

Sifnos günleri sanki aylar yıllar öncesinde kalmış..

Neyse, Ege adaları çok detaylı ve güzel yazılıp çizildi bu forumda, o nedenle çok da gerilmeyeyim.

Faros'ta ertesi gün de kaldık, sonra Vathi'ye geçelim, hem yolumuzu da kısaltmış oluruz deyip, sabah kahvaltımızı yapıp, Demir aldık.

Sifnos-Vathi koyu 6-7 nm uzaklıkta 1 saat kadar sonra vardık. Dar bir girişi olan geniş bir koy.

Küçük 3-4 teknelik bir iskelesi var, derinliklerden emin değilim, zaten iskele kocaman bir katamaran ve 2 monohull tekne tarafından dolu..



Koyda yaklaşık 15 civarı tekne alargada. Biz de plaj ve iskelenin hemen kenarına Demir atıp yerimizi aldık.

Botu mataforadan indirip, elektrikli dingi motorumu yerleştirdim, çalıştırıp deneyeyim derken neredeyse aylardır çalışmayan akünün boş olduğunu farkediyoruz. Hemen şarjını tamamlıyoruz.



Kıyıya çıkmaktan vazgeçtik, tertemiz deniz ve hemen karşımızda ki plajda denize girenleri görünce dayanamadık ve bir süre yüzdük, sonra teknede oturduk.



Ertesi sabah dingininden botumuzla karaya çıktık, uzun bir yürüyüş yaptık. Sahilin neredeyse tamamı kumsal, doğal plaj, çok şirin bir yer..

Vathi koyunu, Mahir dostumuz şiddetle tavsiye etmişti, iyi ki etmiş..





Sezon bittiği için çoğu yer kapanmış. Ama güzel açık bir yer bulduk ve kahvaltı yaptık.

Yarın sabah erkenden Milos'un hemen yanıbaşında olan Kimolos adasına geçeceğiz, aslında orası bir ara durak olacak. Esas rotamız Mora'nın doğusunda yer alan Monemvesia..

Bu mevsim Ege'de seyir rüzgarla köşe kapmacaya dönüşüyor. Tüm rota planlamamızın amacı bu oyunda ebelenmemek..

Ama ne mümkün..

Ertesi sabah Reyhan uyurken kalktım, demirimi alıp yavaşça koydan süzülerek çıktım.

Rota Kimolos.

Kimolos'un güney Milos'a bakan tarafında ıssız bir koya 4-5 metrelere uzun bir kaloma vererek Demir attım. Burayı da sakin geceleme yapmam için Tunç önermişti, sağolsun..

Biraz sonra bir katamaran daha sonra bir tane daha gelip biraz ilerimize sırayla demirlediler..

Uzun sahili olan koyda şimdi 3 tekneyiz. Reyhan ıssız koylarda tek tekne kalmaktan biraz ürküyor, keyfi yerine geldi.

Akşam erken yattık, yarın sabah yine erken kalkılacak.

Rotamız Mora'nın doğu tarafında yer alan Monemvesia..

Sabaha karşı 05.00 gibi kalktım, Reyhan'ı uyandırmadan demirimi alıp, zifiri karanlıkta chart plotter ın yol göstericiliğinde Milos Kimolos arası dar ve sığ boğazdan geçtim ve sabah rüzgarının canlanmasıyla full arma Monemvesia'ya doğru koşturmaya başladık.

Yolumuz uzun yaklaşık 75 nm kadar..

Yolun yarısından fazlasında apaz gelen rüzgarla full arma yelkenle gittik. (video yükleyemedim)

Yaklaştıkça rüzgar kaldı, cycladeslerin o fırtınalı yerlerinden uzaklaşmaya başlamıştık.

Monemvesiaya yaklaşırken bir anda büyük gemi trafiğinin arasında bulduk kendimizi, Korint'in kapalı olması nedeniyle tüm gemi trafiği Morayı dolandığı için çok yoğun bir trafik var.

Uzaktan gördüğümüz gemiler bir anda burnumuzun dibinde bitiveriyor..

Teknemize taktırdığımız AIS nedeniyle adı, bayrağı, boyu ve gidiş limanı ve yönünü belirlediğimiz tüm tekneleri herhangi bir risk yaşamadan önünden arkasından slalom yaparak geçtik, elbette buralarda yol hakkı vb çatışma kurallarını hiç hesaba katmadık. Siz büyüksünüz deyip hepsine yol hakkı verdik. :)

Bu sayede vaktin nasıl geçtiğini de pek anlamadık.

Uzaklardan Monemvesia'nın karakteristiği olan koca kaya kütlesi karşımızda giderek büyümeye başladı.



Monemvesia marinaya girip son kalan boş 2-3 yerden gözümüze kestirdiğimiz birine Demir atıp, kıçtankara bağlandık.

Liman ici çok sığ, hatta limanın tam ortasında biryerlerde bir sığlık dikkatli bakınca görünüyor.

Bu limana gündüz girilmesini öneririz.

Şimdilik bu kadar. Monemvesia günlerini bir sonraki yazıda paylaşırım.

Selametle kalın..

Kemal Gündüz

Eyüp Hocam

Sağolun


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ünal Çilingir

Komodorum heyecan ile takip ediyoruz. Sevgiler[emoji569][emoji569][emoji569]

SNE-LX1 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Eyüp Oğan

Monemvesia günlükleri..



Monemvesia'nın karakteristiği olan kaya kütlesi aslında zamanında anakaradan kopmuş ve çok kısa bir köprü ve yol ile anakarayla bağlantısı sağlanmış bir adacık.

Bu adacığın hava durumuna göre kuzey ve güney tarafında sahile yakın alargada kalabilirsiniz.

Kuzey tarafında Feribot ve gemilerin yanaşacağı uzun ve büyük bir rıhtım mevcut. Biz ordayken, birkaç yelkenli oraya aborda olmuştu.

Ve bu kaya kütlesinin içinde (güneye bakan tarafında) ortaçağdan bir hazine barındırıyor diyebileceğimiz eski bir kale ve bu kalenin surlarının içinde bir kasaba bulunuyor.

O kadar iyi korunmuş ki, kendinizi birden 5-6 yüzyıl öncesine gitmiş gibi hissediyorsunuz.
Sanki bir Ortaçağ filmi platosundasınız..

İlk gün zaten yol yorgunluğu, teknede yapılacak işler derken dışarıya çıkmadık.

Akşam hava kararırken son kalan dar bir yere kıçtankara olan tekneden Türkçe sesler duyunca yeni teknelerini Korfu'dan alıp Türkiye'ye götüren Bursalı Erdinç ve Şule çiftiyle tanıştık.

Ertesi gün sabah Marina ile kasaba arasında uzun sahil şeridinde şirin kafe ve restoranlar var. Bir tanesini gözümüze kestirip kahvaltı yaptık. Burada "peinirli" adını verdikleri bizim bildiğimiz yumurtalı peynirli pide bulunca çok sevindim ve iştahla yedik.

Önce Port Police gittik. Ara sokaklarda bir yerde.. Transit logumuzu kaşe ve imzalattık.

Sonra kaleye gittik. 15 dklık bir yürüme mesafesinde.

Yolboyu arabalar park etmiş, hem marinanın yanıbaşında hem de bu yolda çok sayıda karavan gördük. Sanırım bu rotayı karadan gezen çok sayıda karavancı var. Hele bazıları çok lüks ve donanımlı..

Yolda hava hafifçe serin olduğu için hiç yorulmadık ve çok güzel kayalara oyulmuş gibi cafeler, kayalardan denize girilebilecek havuz gibi cepler var. Çok vahşi bir güzellikte, yürürken insanın içi ürperiyor, sağ tarafımız kayalık ve uçurum..





Dar bir kale kapısından içeri girdik. İçeriyi uzun uzun yazmak yerine fotograflarla anlatmaya çalışayım.

 

 
   

Heryer de hediyelik eşya satan dükkanlar, dışarıdan anlaşılmayan minik oteller, restoranlar ve cafeler var. Fakat bunların hiçbiri o tarihi Ortaçağ görüntüsünü bozmuyor..

Torunlarımız için tahtadan yapılmış oyuncaklar aldık, yorulunca da bir cafe'de Reyhan soğuk bir bira, ben ise bir bardak şarap içip, tekrar teknemize doğru döndük.

Reyhan'ın internetten bulduğu marinaya yakın yürüme mesafesinde Scorpio adında bir restoranda akşam yemeği yedik.



Yemek konusunda açıkçası biz Yunan mutfağını pek sevemedik. Ahtapot ve kalamarları bizim alıştığımız lokum gibi değil, çok sert, çiğne çiğne bir türlü yutamıyoruz sanki..
Ama balığı çok güzel pişiriyorlar. Bir de midyeleri çok nefis, nerde yediysek çok beğendik..

Teknede ise Reyhan çok güzel yemekler yapıyor, şimdi söyleyip canınızı çektirmeyeyim. :)

Yemekten sonra tekrar tekneye döndük, Şule ve Erdinç'le teknede önce çay ve sonra birer viski içip, kuruyemiş yiyerek sohbet ettik, dışarıda yağmur yağıyor..

Sabah erken kalktım, önce mazot almak için Demir aldık ve minik tankerin yanaşabileceği yere geçtik. Sonra dün kahvaltı yaptığımız yere gittik, tekrar "peinirli " sipariş ettik.

Kahvaltı sonrası Transit Log'a çıkış kaşesi için Port Police gittik.

Tel örgü bir kapısı olan port polis binasının kapısında içeriden başka bir polis bize gidebilirsiniz, kaşe ve imzaya gerek yok deyince biz ısrar ettik ama o hala tel örgü kapı arkasından endişelenmeyin, size iyi seyirler, güle güle deyince biz de teknemize döndük.

Bu işin başımıza açtığı sorunu size ileride anlatacağım.

Demirimizi alıp, dikkatlice o sığ marinadan çıktık, dışarıda büyük bir Cruise gemi demirlemiş.



Onun yanından geçip, oltamızı denize saldık...

Bugün Ak.Maleas burnunu döneceğiz ve Neapoli'ye gideceğiz.

30 nm yolumuz var.

   



Ak.Maleas burnu ve feneri çok ihtişamlı.

 

Burunda kayalar arasında minik bir manastır göze çarpıyor, allah akıl fikir versin..

Neapoli'ye vardık, rıhtımda bir feribot bekliyor, biz rıhtımın diğer tarafına aborda olduk.



Teknede akşam yemeğimizi yedik, yemek sonrası kısa bir yürüyüş yaptık.

Yarın sabah erkenden Kalamata'ya gideceğiz.

Yolumuz uzun, fırtına öncesi bağlanmak istiyoruz.

Selametle..

Eyüp Oğan


Çok ara verdiğimin farkındayım..

Kusura bakmayın..

......................

Kalamata'ya giderken..

Sabah Reyhan uyurken halatları çözüp Neapoli'den ayrıldım.



Yaklaşık 70 nm yolumuz var.

Henüz gün ışımamış, heryer karanlık, chartplotterdan takip ediyorum ama çevrede balıkçılar olabilir diye de endişeleniyorum.

Chartplotter ve elektroniklerin ışığı gözümü alıyor, nereden azaltılıyordu bu meret..
Demek ki yola çıkmadan önce bu ışık işi halledilecek.

İleride karşı dağların üzerinde şimşekler çakıyor, birden gökyüzü ağarıyor, sonra tekrar karanlığa gömülüyor, ürkütücü ama hayranlıkla izliyorum.
Kithira adasının kuzey ucundaki fenerde karanlıkta yanıp sönüyor, periyodunu saymaya çalışıyorum.
Elafonisis adası ile Kithira adası arasından geçtim, tan ağarmıştı zaten, bugün Mataban burnu geçilecek.

AIS den iskelemden geçen büyük tanker ve şilepleri takip ediyorum.

Mataban burnu ve yarımadası üzerinde yoğun bir bulutlanma, gri gökyüzü ve şimşekler çakıyor, gökgürültüleri bize kadar geliyor.

Hafif yağmur yağmaya başladı, rüzgar biraz arttı, yelkenleri küçülttüm, önümüzde giden tankerler sanki bir karanlığa giriyor ve kayboluyor, ne heyacanlı derken, o karanlık hızla bizi de içine çekti, rüzgar artmaya başladı ve hemen yelkenleri kapattım.

Bir anda rüzgar 50 knotlara çıktı, gözgözü görmüyor, yağmur kırbaç gibi yüzümde patlıyor. Reyhan uyanmış havuzluğa çıkmadan bana bakıyor, hemen ilk aklıma gelen elektronikleri kapat demek oldu. Motoru çalıştırıp, Rüzgara arkamızı verip, başıboş şekilde rüzgarın önünde nereye gittiğimizi görmeden bir süre gittik.

Vallahi ne diyeyim belki 5 dk belki 10 dk sürdü ama bana yıllar gibi geldi..

Ve başladığı gibi yağmurun şiddeti azaldı, onunla birlikte rüzgar hızla şiddetini azalttı ve geldiği gibi gitti..

Hava açıldı, biz tekrar rotamıza döndük..

İyi ki açık denizde başımıza geldi diye düşündüm..

Yoksa kayalara çıkmak işten bile değildi..

Kendi adımıza böylesi bir durumla ilk kez karşılaşmıştım ve çok korktum..

Matapan burnu'nu çok sakin bir havada geçtik.



Burnu dönüp körfeze girince Limeni adında bir yerleşim yerine gidelim dedik.

Limeni koyuna girip, köyün plajının önüne kum zemine demirimizi attık. Bu gece kalalım diyoruz, karnımız aç, çay demledik ve bugün için Reyhan'ın dün akşamdan hazırladığı sandviçlerimizi yedik.

Ama öylesine güçlü soluganlar var ki.. Teknede ayakta durmak imkansız, hadi demir alalım ve hava kararmadan Kalamata Liman'a varalım dedik.

Hava yine açık, güneş ısıtıyor..

Biz böyle sohbet ede ede ve çevreyi izleyerek uzaktan da görünen Kalamata'ya doğru giderken, kapkara bir bulut geldi bize yetişti ve sabah yaşadığımız durumun aynısını tekrar yaşattı..

Şimşekler, yıldırımlar, gökgürültüleri, yoğun kırbaç gibi yağan yağmur ve 50 knot üzeri rüzgar..

Bu sefer Reyhan uyanık ve havuzlukta çok korktu, aynı gün içinde 2 kez benzer kaçakları yaşamak bizi çok yordu ve duygusal olarak da yıprattı.

Özellikle etrafı hiç görememek ve kapkara bir ortam çok ürkütücü..

Bu da 5-10 dk sürdü belki daha az ama gelin de bize sorun..



Bulut tepemizden gidip, biz etrafı görebilmeye başlayınca rotamızdan oldukça sapmış olduğumuzu farkettik.

Kalamata'ya döndük, önce marinaya doğru gidelim dedik, baktık ki derinlikler çok tedirgin edici, vazgeçtik ve liman'a doğru döndük, büyük ve uzun mendireğin yeşil ve kırmızı ışıklı fenerlerinin arasından geçince dalgalar ufaldı, hava kararmıştı..

Derinlikleri kontrol ederek liman'ın şehir tarafına yöneldik, yağmur hala yağıyor.



Rıhtımda kimsecikler yok, Reyhan elinde halatla tahmin edemiyeceğim bir çeviklikle kıyıya atlayıp hemen bir babaya volta ediverdi. Sonra benim verdiğim diğer halatı da bağladı.



Nihayet 70 millik macera dolu seyrimiz güvenli bir limanda sonlanmıştı.

Deyim yerindeyse iç çamaşırlarımıza kadar ıslanmış, aç ve yorgunduk..

Teknede birer sıcak duş aldık, kuru kıyafetlerimizi giydik ve karşıdaki restoran'a gidip bişeyler yedik.

Tekneye döner dönmez yatıp uyuduk.

Enes Özüren

Mataban'ı her geçtiğimde böyle bir sürpriz ile karşılaşıyorum. Sanırım bu yüzden çekiniyor denizciler. Yolunuz açık olsun yazmayı hiç bırakmayın inanılmaz keyifli geliyor. Selametle Eyüp abi.