Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: T/T heyamola patalyası duyuruları

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#15: 27 Aralık 2018, 19:36:10
Bir de okuduğum kadarıyla şu; senin de söylediğin gibi, Akdenizli denizciler dediğin gibi rotalar kullanmışlar hep. Hatta senin aradığın navigasyon aletlerinin olmamasının nedenini de aynı görüyorlar; Denizcilerin hep kıyı seyri yapmaları. Daha 16-17 yüzyılda kullanmazlarmış. Neredeyse hiç bir gemide navigasyon aletleri olmazmış. Bu da bana çok mantıklı gelir. Erman Reis, kayığını İzmirden getirirken, beraber getirdiği balıkçı ne haritaya ne ona ne buna bir şeye bakmıyormuş. Gece gündüz yol yapıyorlar, Erman sormuş, nasıl gidiyorsun diye; balıkçı yanıtlamış, abi ne var , işte karşımdaki yıldızlar başımın üstünden geçip arkama düşecek. Doğu batı.....  Kıyıdan koptuğun çok az yer var , ihtiyaç yok navigasayona.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#16: 28 Aralık 2018, 11:52:47
Uluburun batığı ,geç tunç çağı teknelerinin rahatlıkla Akdeniz 'de seyir yapabilecek kapasitede olduklarını gösteriyor.

Sonuçta Uluburun , son derece geniş, ortasına doğru hayli derinleşen , başı kıçı bir , içerisinde her daim terakota küpler  taşıyarak bunları balast olarak kullanan bir açık deniz yelkenlisi.

Akdeniz 'de rüzgar rejimleri ile ilgili çok ciddi çalışıyorum. Yakında okursunuz. Ancak Akdeniz de rüzgar, akıntılar kadar önemli olan çok önemli bir etken var O da görüş mesafesi.  Akdeniz de görüş mesafesi çok düşük. Bu da yine hava şartları ile ilgili. Görüş mesafesinin böyle düşük olduğu bir denizde gece seyri de dahil olarak seyir yapmak için mutlaka kimi yöntemler belirlenmiş olmalı. Sonuçta Ugarit limanından , Alasia (Kıbrıs) , Knossos (Girit ) a kadar uzanan bir rotadan bahsediyoruz.  Kaldı ki bu Doğu Batı aksı , Bir de bunun Kuzey güney aksları var. 

Üsteilk bun daha Batı Akdeniz rotaları var ki öyle kıyı kıyı gitmeye kalksan üç ay sürer bugünün yelkenlileriyle bile.

Kaldı ki tüm bilimsel kaynaklar antik çağda da bir takım navigasyon tekniklerinin eski denizciler tarafından geliştirildiğini söylüyor.

Böyle açık deniz yelkenlisi yapabilen bir uygarlığın, Akdeniz ve Ege de navigasyon bilgisi olmadan seyir yaptığını düşünmek çok doğru olmaz. Günümüzde Ege denizinde dahi GPS ve deniz haritaları olmadan seyir yapmak çok zor. Her daim bir ada görebildiğin halde.

Bu kadar bilim adamı boşa kafa patlatmış demek. Erman'ın teknesini getiren kaptana bir sormamışlar . Vay salaklar vay.

Geç Tunç Çağı denizcileri, açık denizde seyir yapabilecek tekneler inşaa edebiliyorlar ve bu tekneler ile tonlarca yük taşıyabiliyorlardı. Teknelerinde kürekler için ıskarmozlar olduğu halde kürekleri yoktu. Bu onların denizi, rüzgarı ve teknelerini ne kadar iyi tanıdıklarının bir işareti bana göre.  Akıntıları , rüzgarları ve Alçak basınç ile yüksek basıncı biliyorlardi.  Orsa gidebildiklerini de düşünüyorum. Kare yelkenin altı yakasında da bumbayı belkide bu yüzden kullanıyorlardı. Yıllarca rüzgarı kullanan bu denizcilerin orsa seyrini bilmiyor olmaları düşünülemez. Belki yelken şekilleri üzerinde bilgileri yoktu ancak, ben daha çok taşıdıkları yük nedeni ile orsa gitmek istemediklerini düşünüyorum.

Günümüze kadar kalan hata kullanılan limanlar yaptılar. 4000 Bin Yıl denizin içinde kalmış limanlardan bahsediyoruz.
Milos uygarlığı denizcilikte öyle gelişmişti ki güzergah üzerinde MİNOA adını verdikleri liman olarak değerlendirilmese de küçük mendirekleri olan istasyonlar kurmuşlardı.

İşte ben Mu MİNOA denilen limancıklar üzerinde çalışmak istiyorum. Yazdığım gibi elin İngiliz Dalgıcı hem de 1960 lı yıllarda gelip 4 tane bulduysa biz niye bulmayalım?

Ama önce ders çalışacağız.

Hangi malların taşındığını, nasıl tekneler ile taşındığını ve sonrasında bu teknelerin menzillerini araştıracağız. Sonra bilinen limanlar arasında olması gereken kaçış limanlarını MİNOA ları haritadan bulmaya çalışacağız. Eh sonra da buraya seyirler yapacağız.

Bu MİNOA adı verilen istasyonları bulmak için de bu denizciler nasıl seyir yapıyorlardı bulmak gerek.

Aksi takdirde elin İngilizi gelir bulur , Erman'ın tirhandil kaptanı bulamaz.

NOT. Uluburun ve diğer batıklar süngeciler tarafından tespit edilmiş.  Korkum şu. Malum definecilik bu ülkede bir meslek. Bence bulunmuş ancak haberdar edilmemiş çok batık olmalı.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#17: 28 Aralık 2018, 12:37:00
Bilimsel düşünme etkinliği karşıyı dinlemekle başlar. Refleks göstermekle değil. Cikarimlarina karşı çıktığım için kusura bakma. Ben kendi kusuruma bakıyorum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#18: 28 Aralık 2018, 23:59:14
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 938
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#19: 29 Aralık 2018, 01:46:32
Bilimsel değeri konusunda konuşmak benim uzmanlık alanım dışında olduğu için bana düşmez. Ancak sizin yazılarınızdan inanılmaz bir romantizm zevki alıyorum Ersin Reisim. Ahşap teknenin verdiği birşey olsa gerek.  Yazın lütfen... ben okurum
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

S

Servet

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#20: 29 Aralık 2018, 09:03:28
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

Duygusal davranıyorsun..
Tez+Anti tez=Sentez..
Eger bir konu da araştırma başlatmıssan, aykırı düşünce yada eleştirileri de dikkate alıp 'acaba' deyip irdelemen lazım..
Dogruya öyle gidilir.
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#21: 29 Aralık 2018, 10:02:05
Doğan reis ,

Bir bilimsel değeri olduğunu sanmıyorum yazdıklarımın. Benimkiler sadece yapılmış bilimsel çalışmalara dayandırılan,  yelkencilik ile ilgili öğrendiklerim ışığında yaptığım yorumlar.

Çok daha küçük bir yelkenli ile ve ağırlıkla yelken ile seyir yaptığımdan ,  akıntıların ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Rüzgar kadar önemli benim için.

Geç Tunç Çağının bilinen en denizci ulusu olan Minos uygarlığının Güney Ege ve Batı Akdeniz'de kurduğu istasyonlar var.  Bir bilimsel çalışma yapmak derdinde de değilim. Zaten böyle bir eğitimim yok. Sonuçta derdim hepi topu 2019 yazı için daha anlamlı bir seyir planı çıkarabilmek.

Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Sadece Uluburun ve Gelidonya batıkları bile birçok cevaplanmamış soruya yanıt oldular. BU o dönem ki denizciliğin anlaşılmasının ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı.

Sualtı arkeolojisi ,karada yapılan arkeoloji  çalışmalarına göre çok daha masraflı. Başka disiplinlere de ihtiyaç var ayrıca. BBu nedenle de istenen düzeyde değil açıkçası.  O yüzden belki benim yazdıklarım olsa olsa bu konuda çalışan bilim adamları için farklı bir görüş olabilir. Hepsi o.

  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#22: 29 Aralık 2018, 11:27:41
Doğan reis,

Bak seni ilgilendirecek konular da var bu Minos uygarlığı ile ilgili.



Knossos ta bulunan bu disk ile Minos uygarlığının ay ve güneş ile ilgili hesaplar yapabildikleri ve bu disk sayesinde enlem hesabı yapabildikleri ortaya çıkmış.

Tüm uygarlığı denizcilik üzerine kurulmuş olan bu insanların başka türlü olması düşünülemezdi zaten. Bir incelesen ya bu konuyu Doğan Hocam ?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#23: 29 Aralık 2018, 11:34:50
Bu başlığı ilgiyle okuyorum..
Yazılanlardan olumsuz bir eleştiri algısı bende hiç olmadı.

Finike den Bodrum a kadar olan kıyılarımızda yıllarca yelken yaptım, keza Ege arşipelinde de..

Benden önce bu yörelerde seyir yapanların anıları, önerilerine öncelik vererek -ki hepimiz de aynı şeyi yapmadık mı?- .

Eminim, bizden öncekilerde kendilerinden öncekileri kılavuz alıyorlardı.

Diyeceğim o ki; bu binlerce yıllık bir geçmişten gelen bir bilgi, görgü.

Serçe koyu, Bozukkale, Knidos, Hayıtbükü, Orhaniye vb. bizim seyir rotalarımızda durak noktaları. Eminim bin yıl önce de öyleydi..

Buraları araştırmanda mihenk noktaları olarak almayı düşünebilirsin..
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#24: 29 Aralık 2018, 12:06:59


Doğan reis bak bu da Sümer yıldız haritası. 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 938
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#25: 29 Aralık 2018, 12:11:32
Obaa!! yolladiginiz görseli ararken bu siteye denk geldim.

https://archaeologynewsnetwork.blogspot.com/2011/04/researcher-cites-ancient-minoan-era.html?m=1#lJlxcb73KfrSlRZg.97

Tarihte bilinen ilk taşınabilir bilgisayar muhtemelen diyor ve enlem hesabında kullanılıyordu diyor. Bu muhtemelen daha önce üzerinde yazdığım meridyen geçiş metodu ile alakalı. Yerel öğle zamanından boylam değil ama enlem hesabı yapmakla ilgili.

Bu arada bir haber vereyim, geliştirilmiş meridyen metodu ile ilgili bir makale yazdım ve journal of navigationa yolladım. Şu anda hakem denetiminde ama yazarken bilse idim bu makaleye de atıf verirdim. Kabul olur da hakemden düzeltme gelirse hem atıf olarak ekleyeceğim hem de sizin isminizi acknowledge edeceğim Ersin Reis, teşekkürler.
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#26: 29 Aralık 2018, 12:21:47
Vay canına .. bilimsel bir makalede adım geçecek.. Düşüncesi bile hoşuma gitti.  :) Teşekkürler.

BU arada bu yön bulma konusunu araştırırken çok ilginç görseller çıkıyor. Bir de bunu buldum.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#27: 29 Aralık 2018, 13:03:07
Bende ilgi ile takip ediyor ve devamını rica ediyorum


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#28: 29 Aralık 2018, 13:30:51
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

Ersin,
beni niye yazdıkların, tartıştığın konular rahatsız etsin? Bilgisini mutlak doğru sanan kişiler ancak farklı görüşlerden rahatsız olurlar. Hiç ama hiç umurum değildir benim, bir kişi şöyle düşünmüş böyle düşünmüş. Bana ne ondan bundan, patlak sivilceli ergen miyim ben, buna saplanacağım?

Ama kendime göre yanılgıda olduğunu düşündüğüm yerler için sana bir daha bak dedim. 
Basit, sıradan ön kabullere kolayca ulaşabiliriz, kasmaya gerek yok.  Haritayı ve rüzgar rejimini  önüne açıp bakan herkes bunu görür. 5000 yıl önce de böyleydi. Bugün de böyle. (Küresel ısınma nedeniyle 50 yıl sonra aynı olmayabilir)

Akdeniz'de yırtınsan parçalansan 2 gece karadan uzakta gün geçiremezsin. Öyle bir alan tek bir yerde var. Ancak tek bir rotada başarabilirsin bunu; Antalya'dan çıkarsın. Tam Antalya da değil, Serik gibi filan düşün. 180 dereceye rota koyarsın; İskenderiye limanının 60 mil kadar doğusuna varırsın. Bu Rota 330 mil kadardır ve hiç bir yere gitmez. İşte bu hatta, muhtemelen iki gece kara görmeden seyir yapabilirsin.

Ama bak ilginç bir şey söyleyeyim; İskenderiye limanından çıkarsan ve rotanı 0 derece koyarsan; Finike limanına varırsın. Finike limanının tarihte, Antalya limanından daha önemli olması bundan olabilir mi?
Burası da 300 mil etmez. Bak burada ilginç bir şey daha var; Burada rüzgar rejimine bakarsan, bu rotada yani; rüzgarın çoğunlukla apaz-dar apaz estiğini görürüz. Hay Allah, bak burada da, 0-180 rotasında da demirkazık yıldızı var. Birden bizim Erman'ın salak kaptanı geldi aklıma!

Gelidonya batığı için bu rotaya bir  baksan? Belki de budur?
Bu rotaya bile açık deniz demek , fazlaca iddialı gelir bana. Tek ciddi kuzey güney aksı bu sanki bütün Akdeniz'de.

Kıyı seyri burundan buruna yaptığımız seyir değil mi? Bütün Akdeniz, tarihi boyunca, neden Kuzey Akdeniz Güney Akdeniz diye hiç tanımlanmamış da Doğu ve BAtı diye tanımlanmış sorusu, denizcilik tarihi açısından yerinde bir soru değil mi?

Kıbrıs'tan Girit'e neden bakır götürsünler? Kıbrıs doğru zengin bakır madeninde,  Ama Girit? Yoksul mudur sence? Buna da bakalım.

Ugarit nere? Doğu Akdeniz'in en doğusu, şimdiki Lazkiye civarı. Ben oralıyım kardeş, atalarım oradan gelmiş 100 yıl önce. Nereye gidecek bu gemi Allah aşkına oradan?

Mesela şuna da bakalım, neden büyük ve önemli limanlar, Antalya ve Mersin Körfezlerinin batı ve doğu yakalarında? Buradan iyi bir soru çıkmaz mı? Çok iyi soru bence!

Bu işleri düşünürken, şuna bakacağız, bakmak zorundayız, Zenginlikler arası ticaret nerede var, gemiler nereye gider?

Eğer daha 16 yüzyılda Akdenizdeki gemilerde sekstant, usturlab çok istisana olarak var ise,  bunun nedeni ne olabilir? Senin paylaştığın görsellerdeki aletler neyi gösteriyor? Bizim Erman'ın Salak Kaptan'ının baktığı şeyleri değil mi?

Senin Kıbrıs- Girit için çizdiğin (ve doğru olan) rotada bakalım bakalım, gemiler Rodos'un doğusundan mı batısından mı geçiyormuş Girit'e? Hiç gitmedim ama gitmek için hayli zamandır çalıştığımdan şu çıkarımda bulunuyorum; Rodos'un doğusundan gidersen, Karpathos'u gördüğün anda, daha unut Girit'i.

Buna bir daha bak deyince sana tepeden mi bakmış , alaya mı almış oluyorum yoksa "lanet olasıca haritaya daha ayrıntılı bak" mı demiş oluyorum!

Hangisini seçersen seç. Hiç ama hiç derdim değil.

Bu çağı geçmiş bütün çağlardan ayıran en önemli fark bu çağda herkesin kendini alim sanmasıdır. Soru sormak yerine kabullere yönelmiş olmasıdır. Bilim bile böyle artık, eskiden soruları vardı, şimdi projeleri var. 

Neyse, ben sorularımı ortaya attım. Herkesler içinden bir soru daha çıkarır mı yoksa kabullere mi girişir, bu onların bileceği iş. 
  • IP logged
« Son Düzenleme: 29 Aralık 2018, 13:34:05 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
#29: 29 Aralık 2018, 14:52:35
Şİmdi daha ciddiye alacağım bir yazı olmuş yazdıkların. Ama öncelikle ben Erman 'ın kaptana salak demedim. O' nun görüşlerinin yanlış olmasa dahi arkeologların ispat aradıklarından hareketle çok anlamlı olmayabileceğine vurgu yapmak için , Sanki O'na soru sormayı akıl edememiş araştırmacılara abartarak salak dedim.  sonra yanlış anlaşılmasın.

Girit Minos uygarlığının merkezi. adamlar tunç için gerekli olan kalay ticaretini ellerinde tutuyorlar. Kalay Yunan ana karasından geliyor. Tüm Orta ve doğu Akdeniz 'e Minoslular dağıtıyor. Üstelik işleyip öyle dağıtıyorlar. O yüzden Kıbrıs Girit en çok kullanılan ticaret yolu.  ancak Anadolu'nun Akdeniz kıyıları da antik şehir dolu zaten. Muhtemel bu kıyı hattı da ayrı bir ticaret yolu idi. 

Ugarit üzerinden kalkan bir gemi ya Anadolu antik limanlarına uğrayacak ya da Kıbrıs üzerinden batıya yönelecek.  O yüzden verdiğin bu rota bilgisi hayli ilginç. ancak her durumda dönemin en önemli madeni olan bakırı almadan verimli bir ticaret yapmak mümkün olmayabilir diye düşünüyorum.

Ancak benim daha çok ilgilendiğim Minos uygarlığının hakimiyeti alanında kalan yerler. Yani snin de yazdığın üzere Finike limanı sonrası.  KIbrıs'tan çıkan bir antik iş teknesinin Önce Finke limanına geldiğini düşünüyorum. Hem ticaret için hem de kendi tedarikleri ve bahsettiğim akıntıyı yakalamak için. O yüzden Finike Girit arası seyir olarak bu kadar ilgimi çekiyor.

Üstelik daha yni okuduğum Çetin Kent'in Kazancakis 'in peşinde kitabında Halikarnas Balıkçısının yaptığı bir yoruma atıfta bulunuyor . Minos uygarlığının bir Yunan uygarlığı olmadığını daha çok bir Anadolu uygarlığı ileri taşıdığını ileri  sürmüş Halikarnas balıkçısı.  O dönemde Kiklad, Minos ve Hellas olarak bölünüyor aslında. Bunların hepsi birbirinden farklı. Yanlış hatırlamıyorsam Greek sözcüğünü ilk kez Persliler kullanıyor. Dolayısı ile Minos uygarlığını bir Yunan uygarlığı gibi düşünmek zor.

Her ne ise . O dönemki gemicilerin günümüz anlamında bir navigasyon kullanmadıkları malum. Ancak mutlaka bir yöntemleri ve ekipmanları olnmalı. Son buduğum aletler belki bununla ilgilidir. Ancak Akdeniz de görüş mesafesinin hava şartlarından dolayı maksimum 8 mil civarında olduğu ve güneyli çöl rüzgarları yüzünden kimi zaman günlerce görüş mesafesinin çok düşük olduğu dikkate alınmalı demiş bir yazar. Akdeniz hava hareketlerini ayrıca yazacağız efendim. Çalışıyorum.

ancak önce tekne!

Burak ile yaklaşık 45 dakika antik Akdeniz iş teknelerinin armaları üzerine tartıştık. ÇOk ilginç bilgiler aldım ondan.

Bu antik iş tekneleri rüzgar üstüne kaç derece açı ile gidebiliyorlardı, ortalama hızları ne idi. ? Benzer armayı başka hangi antik çağlardan kalma uygarlık kullanmıştı. ? Bunları bulursak menzili de bulacağız efendim. Şurada..

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/antik-caglarda-yelkenli-tekneler-arma.html



  • IP logged

 
Yukarı git