Eyvaah...Deşifre oldum
DT'ler mi beni ihraç eder, namusumla kendim mi forumdan ayrılayım ?
Sanela’nın planlarını ve imalat yöntemini paylaşırsanız bu işi DT Leri işe karıştırmadan sükunet içinde çözeriz
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Sanela'nın planlarının başına her evli erkeğin başına gelenler geldi...
Tekne yapıldi, bitti. Projeler rulo yapılmış karton ambalaj tüplerinde hiç de fazla yer işgal etmeden, evde bir kenarda duruyordu. Sevgili eşim ise belli aralıklarla "
Bu luzumsuz tozlu nesneler daha ne kadar ortada sürünecekler ? " deyu bana hucum göstermekteydi...Bir gün mağlubiyeti kabul edip katlanıp dosyasına girecek A3 ve A4 ebadından büyük ne çizim varsa hepsine veda etmek zorunda kaldım. Ama tasarımcısıyla hala temastayız, bir kaç senede bir Türkiyeye gelir, buluşuruz. Proje yeniden gerekse onda var ; mesele değil.
Imalat yöntemine gelince ; önce bir kalıp yapıldı. Lamine postalar ve omurga, bodoslama bu kalıba monte edildi. Sonra gövde double carvel denilen boyuna çift kat masif 12 mm'lik maun kaplamayla epoksi lamine edilerek inşa edildi. Sonra ters çevirip, içinden kalıbı çıkardık. Gövde içten ve dıştan tekrar iki kat epoksi ile kaplandı, dışı verniklendi.
Güverte ahşap lamine kemereler üzerine çift kat su kontrplağı ve tik kaplama, kamara ve havuzluk duvarları, bölmeleri su kontrplağı uzerine içten ve dıştan masif maun lamine edilerek 3 kat yapildı.
Kurşun torpil salması hazırladığımız ahşap modele göre dökülüp ( döken imalathanenin binası kurulan ocak, yığılan kömür , kalıp kumu ve kurşunun ağırlığı nedeniyle çöküyordu...Bu güzel ve eğlenceli bi hikayedir, başka zaman anlatırım. Salmayı tutup binanın 3. katında dök diye ben söyledim sanki dökümcü ustasına ? ) gövdedeki yığma masif ahşap yuvasına bağlandı. Krom dümen şaftı ve buna kaynakli krom desteklerinin üzerine yine masif ahşap dümen palası yapılıp takıldi. Bu arada bittikten sonra salmasız olarak tekne bir kamyona yüklenip, salma da ayrı bir araçla tartılmaya gidip tartıldı ki, tekne düşünülenden ağır olmamış olsun da benim içim rahat etsin diye .
Sonra mekanik işleri, krom işleri, elektrik işleri filan...Bir yaz başı tekne bitti. Danimarkadan direği geldi. Tekne Fenerbahçede, direk Ataköy marinada donatılacak. Biz yelkenli görünümlü motoryat olarak Fenerbahçe - Ataköy seferlerine başladık. Direk dikildi, çarmik telleri kesildi, her şey tamamlandı. Armacı arkadaşımız baktı "
Bu çarmıklar yanlış, kisa olmuş bunlar..." dedi. Danimarkadan yeni çarmıklar ( ve eskileri boydan kesilmiş olduğu için ) yeni teller geldi. Direk tekrar indi, tekrar bindi...Yine bir hata oldu, bir daha çarmiklar ve teller değişti...Bu masrafların tamamını direk imalatçısı ve Türkiye mümessili karşıladı ; benim payıma sadece o yaz Fenerbahçe marinada edindiğimiz şöhret kaldı :
" Bunlar sabah üzerlerinde direk Fenerbahçeden çıkıp Ataköye giderler, akşam direksiz geri dönerler ! ". Bu da fazla sürmeyen ve eğlenceli bir süreç olduydu ama