Forumumuzda Atlantik geçişi hatta Dünya Turu yapmak isteyen ve bununla ilgili çok önemli hazırlıklar yapan reislerimiz var.
_Nasıl karar verdiler?
_Tekneleri bu yol için nasıl hazırlanıyor,daha ne gibi hazırlık yapacaklar.?
_Ekonomik olarak hazırlar mı?Kendi imkanlarıyla mı,yardımla mı yapacaklar.?
_Sağlık problemleri var mı?Hangi hazırlıkları yapıyorlar.?
_Vücut ve psikolojik açıdan dayanabileceklerini nasıl anladılar.?
.
.
.
._ve daha birçok soru???
Özellikle Öcal Turan,Eyüp Ogan ve Enes Save Reisler sizlerin yazdıklarınız çok yararlı ve anlamlı olacak.
Çoğumuz gibi Kısmet ve rahmetli Sadun Boro ustanın dünya seyahatini çocukken Hürriyet Gazetesinden izleyip heveslendim ben de. O zamanlar Kayseride idim .
Sonrasında geldiğim İstanbul da 14 yaşında iken Moda da kiraladığımız kayıklarla denizle tanıştım ve devamı geldi.
Bu idealimi gerçekleştirmek için hep konu ile ilgili yayınlar ve kitapları senelerce takip ettim ve okudum. Muhtelif kereler yapmak istedim bu işi daha öncee de ancak hayat şartları hep bir engeller koydu.
Şu anki fikrim o ki , bu işi ya çok genç yaşta aile sorumluluğu yok iken ya da ununu eleyip eleğini duvara astığında (Çocukların okulu bitip-kolaylanıp kendi sorumluluklarını kendileri almaya başladığında ve artık aile efradı için çalışmak zorunda kalmadığında ) yapabilirsin.
En önemli şey ,kafanın içerisinde seni geriye baktıracak bir takım sıkıntıların olmaması, başka her şey daha az önemli bence.
Teknemi nasıl hazırladığımı ,
http://heyamolahey.com/tekne-tanitimlari/sy-serenity/ve
http://heyamolahey.com/bakim/sy-serenity-notlari/Başlıklarında anlatmıştım.
Kafa rahatlığından sonraki önemli şey sağlam bir tekne ve arma .
Teknenin açıkdenize çok elverişli Halberg Rassy , Amel , West Sail ,vb. Markalar olması çok önemli değil bence.
Yeter ki bizim denizcilik bilgimiz , teknenin sağlamlığı ve yelken donanımı yeterli olsun.
Tabii ki abrayabileceğimiz ölçülerde olması da önemli.
Uzun yola kesinlikle eşiniz ,aileniz veya gelmiyorlarsa tek başınıza gitmeniz gerektiğine dair bir çok kitap ve araştırma , denizci anıları var .
Bu nedenle Allah nasip ederse ben de tek başıma gideceğim.
Çok özlersem , gittiğim bölgelerden özellikle fırtına mevsimlerini geçirirken bir uçağa atlayıp memlekete gelir , hasret gideririm diye düşünüyorum.
Ne de olsa her yere uçak var artık ,rahmetli Sadun Boro ustamızın devrinde değiliz.
Bir zamanlar bir heves apandistimi aldırmıştım. Geçen sene de ne kadar arızalı diş varsa hepsini çektirip protez yaptırdım. Bu günlerde sigarayı da bırakacağım.
Tansiyon vs. Problemim yok ancak babamda olduğu için potansiyel şeker hastalığı riskim var , yolda teknedeki hareketlilik ve denizci usulü beslenme (Bakliyat , sebze ve deniz mahsulleri) nin bu illet için de iyi olacağını düşünüyorum.
Sponsorum yok . Her koyunun kendi bacağından asıldığına inanırım.
Nasip olursa emekli maaşım ve ufak tefek birikimlerle gerekirse vardığım yerlerde çalışarak , ilgilenen bir yayın organı olursa gezi anılarımı yazarak yapmaya çalışacağım bu yolu.
Vardığım ülkeleri karadan az gezeceğim belki biraz ama problem değil.
Şu anda ihtiyacım olan şeyler yedek bir Cenova , gideceğim yerlerin pilot kitap , harita ve tekne için ufak tefek bazı donanım, onları tedarik etmeye çalışıyorum. Akdeniz çanağından çıkmadan önce de hesaplı bir iridium telefon edinmeye çalışacağım.
Vize konusuna gelince ; Bulgaristan da oturumum var ve bu sene temmuz ayında 5 . seneme giriyorum burada.
Yani Bulgaristan pasaportu almaya hak kazanıyorum. Müracaatımı yapıp çıkmayı düşünüyorum yola. Hemen hemen dünyanın hiçbir yerinde vize zorluğu yok.
Kaldı ki hedefim merak ettiğim Afrika kıyılarını dolaşarak gitmek , Malta dan Tunus a geçip Akdeniz i çıkıp Kanarya adalarına varana kadar bu 90-180 gün hesabını zaten yapmama gerek yok..
Yoldaki ülkeler dediğim gibi denizden teknesi ile gelen insana en azından bir takım mazaretler e binaen (tekne de arıza vs.) kapı vizesi veya geçici barınma izni veriyorlar diye okudum veya öğrendim muhtelif anılardan.
Selametle ,