Heyamola Hey

Havuzluk => Köşe Yazıları => Konuyu başlatan: Çetin Kent - 22 Ocak 2019, 23:54:53

Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 22 Ocak 2019, 23:54:53
Başlarken

Athar Beşpınar gibi dev bir ismin peşinde çıkacağımız bu yolculuğun başlangıcında içim biraz buruk. Merhumun bıraktığı eserler yarım yüzyıl sonra bile yanımızda yöremizde hâla yaşamakta yaşamasına da, bunun yanında hayatı hakkında pek bilgi olmaması insanın içini burkuyor. Hatta bir fotoğrafını bulmak bile neredeyse imkânsız. Anladığım kadarıyla bunda Athar Bey’in de rolü var. Her büyük adam gibi asıl konuşulması gerekenin, asıl kalıcı olanın verdiği eserler olduğunun bilincinde, hayatını buna göre yaşayan, kendisini ve ismini bilerek geri planda tutan, mütevazı bir insan olduğunu düşünüyorum. Fakat elbette ki bu onu anmayacağımız, geçmişe doğru onunla ilgili izleri sürmeyeceğimiz anlamına gelmez. Böyle bir çalışmayla Athar Bey’i muhtemelen kızdırsak da, çocuklarımıza bu dünyadan bir Athar geçmişti dediğimizde onunla ilgili birkaç kelamı edebilmeliyiz. Bu yazı dizisi, naçizane, pek az kalan o birkaç kelamı bir araya getirme çabasının bir ürünüdür.

Osmanlı illerinde ve hatta taaa Hint ellerinde Athar’ın köklerini aramak, bulmak ve günümüze kadar getirmek için...
(https://i.hizliresim.com/EmRBvB.jpg) (https://hizliresim.com/EmRBvB)
Başlıyoruz...
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:01:59
İlk çalışmalar

Canlı tanıklarımızla bir araya gelmeden önce, Athar Bey’e dair ilk adımda kolayca bulunabilecek belgeleri toplamaya çalıştım. Tahmin ettiğim üzere en meşhur eseri olan Kısmet teknesiyle Athar Bey’in adı hep bir arada anılmıştı. İki ismi, yani Athar ve Kısmet ismini birbirinden koparmak doğal olarak mümkün değildi. Teknelerden soyulduktan sonra arda kalan Athar’ı tanımak, ailesini, köklerini, insan tarafına ait özelliklerini bulmaktan geçiyordu. İçimde sanki Athar Beşpınar’ı rahatsız edermişim duygusunun verdiği ürpertiyle ilk ipuçlarını buldum ve geçmişe doğru birkaç adımı çekinerek attım. İlk emeklemelerim beni 13 Temmuz 1987 tarihine götürmüştü. Bir ölüm ilanı tüm soğukluğuyla karşımdaydı. “Çok acı kaybımız” başlıklı bu ilanda şöyle diyordu:

“Türkiye’nin en büyük yacht designer’lerinden Mehmet Beşpınar’ın kıymetli babası, Neslihan Beşpınar’ın kayınpederi, Asaf’ın çok sevgili büyükbabası Athar Beşpınar 9.7.1987 günü vefat etmiştir. Cenazesi14.7.1987 Salı günü Teşvikiye Camii’nden ikindi namazını müteakip ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. Oğlu: Mehmet Beşpınar”

(https://i.hizliresim.com/alGAqB.jpg) (https://hizliresim.com/alGAqB)

Ölüm ilanları çok şeyler anlatır. Bir de mezar taşları. Ne kadar soğuk ve sevimsiz olsalar da her ikisinde de detaylar saklıdır, sırlar vardır. Fakat bu küçük ve sade ilanda, Athar Beşpınar’ın ne anne babasından, ne kardeşlerinden, ne de eski aile köklerinden bahsedilmiş. Bu ilana bakarak oğlu Mehmet Beşpınar’ın yat dizaynırı olduğunu sanabilirdiniz. Hattâ Athar Beşpınar’ın defnedildiğine bile inanabilirdiniz!!!!

Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:13:54
Kupkuru bir ölüm ilanı gibi görünen bu metni ilk okuduğumda, o kısacık birkaç satır içinde kendini hissettiren, sebebini anlayamadığım, sanki harflerin arasına saklanmış kırgınlıklar, kızgınlıklar, mutsuzluklar, belirsizlikler varmış duygusuna kapıldım. Dediğim gibi belki de kuru bir vehim bendeki, ama nedense bu kısacık metin bana bunları hissettirdi. Sonra başka düşüncelere daldım. O tarihlerde ben de İstanbul’daydım ve kimbilir hangi mühendislik dersinin sene sonu imtihanlarıyla cebelleşiyordum. Anadolu’nun denizden içeri minik bir ilinden onlu yaşlarında okumaya gelmiş çelimsiz bir delikanlının aklında ne deniz, ne tekneler, ne yelken, ne Athar Beşpınar ne de Sadun Boro isimleri vardır o vakitler. Fakat kırklı yaşlarımdan geriye dönüp bakınca bir Athar Beşpınar geçmiş çocuk yaşımın dibinden, çocuktan habersiz, o zamanki benden habersiz. Bedenim o zamanda, üzüntüsü şimdiki zamanda, haberi şimdi duymuşum gibi, yeni duymuşum gibi. Kupkuru bir geç kalmışlık duygusu, kupkuru o ilan gibi.

(https://i.hizliresim.com/dvGJ0V.jpg) (https://hizliresim.com/dvGJ0V)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:19:30
Athar Bey’in vefatını tesadüfen öğrenen Sadun Boro, hüznünü o günlerdeki bir yazısında şöyle ifade etmiş:

“Ağustos ayı, Ekincik'te "My Marina" önünde demirliyim. Akşam gelip, yanımızda bağlayan Feda Kaptan yatının sahibi, eski dostumuz Semuh Günur'la güvertede oturmuş, sabah kahvemizi yudumlarken, Fenerbahçe'den, Yelken Kulübü'nden dostlardan söz ediyoruz. Daha doğrusu, ondan haber alıyorum. Bir ara "Ya, Athar'ı da kaybettik" deyince, kahve boğazımda düğümlendi, dona kaldım.

Yalnız ben değil, eminim o an, Kısmet'in de tepeden tırnağa titrediğini hissettim. Nasıl üzülmeyelim. Kısmet'i tomruktan, ağaçtan yontup, biçip, bugünkü haline o getirmiş, o yaratmıştı. Omurgasından, cundasına kadar, her parçası, her çivisi, onun titiz nezaretinde hazırlanmış, yerine konmuş, çakılmıştı.”

(https://i.hizliresim.com/16godA.jpg) (https://hizliresim.com/16godA)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:27:17
Athar Beşpınar’ın annesi Seniye Hanım’la karşılaşmak

Gazete arşivindeki iğneyle kuyu kazmalarıma devam ederken Athar Beşpınar ismine bir yerde daha rastladım. Bir teşekkür ilanıydı. Fiziki hacmi birkaç satırlık gibi görünen fakat sayfalarca yazılmış bir kitapmışçasına ufkumu açan çok ama çok değerli bu ilan, ellerimi terletiyor, dizlerimi titretiyordu. İlanı veren Athar Beşpınar’dı! Teşekkür ediyordu, kime mi, biricik annesinin cenazesine gelen dostlarına. Tarih 14 Ekim 1969

“Sevgili validemiz Hacı Seniye Beşpınar hanımefendinin 8 Ekim, mübarek Miraç Kandili gecesinde vefatı dolayısıyle, dini merasime iştirak etmek suretiyle ve telgraf, mektupla veya bizzat ziyaretimize gelerek sonsuz acımızı paylaşan sayın akraba ve aile dostlarımıza ve din kardeşlerimize teşekkür ederiz.
Evlatları: Zübeyde Tansuk, Athar Beşpınar”

(https://i.hizliresim.com/k9WD99.jpg) (https://hizliresim.com/k9WD99)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Eyüp Oğan - 23 Ocak 2019, 00:36:29
Sevgili Çetin, yazılarını büyük bir hayranlık ve ilgiyle okuyorum.

Forumun niteliğine yaptığı katkının yanısıra bu yazıların kalıcı olarak uzun süre nesillere aktarılacağı bir şekilde kayıtlara geçtiği için ayrıca çok mutluyum..

Araya girip de yazıların bütünlüğünün bozulmasından çekindiğim için yazmak istememiştim ama senin de motivasyonuna minik bir katkı olması amacıyla yazmak istedim.

Gerekirse moderasyon tarafından bu yazı kaldırılabilir..

Ellerine sağlık, selametle..
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:39:50
Bu ilanın kendi içindeki detaylarından daha önemlisi beni bir başka ölüm ilanına yönlendirmesiydi. Bu teşekkür ilanından yaklaşık bir hafta önce Anne Seniye Hanım’ın vefat ilanı yayınlanmış fakat ilanı veren olarak sadece “Ailesi” ibaresi konmuş. Athar ismi geçmeyince o ilanı kaçırmıştım fakat Seniye Hanım’ın adını öğrenince bahsettiğim metne ulaşmak zor olmadı. İlan tarihi 9 Ekim 1969

(https://i.hizliresim.com/oXkmNQ.jpg) (https://hizliresim.com/oXkmNQ)

“Acı bir kayıp
Eski vezirlerden Hicaz Valisi Hasan Hilmi Paşa kerimesi, merhum Asaf Beşpınar’ın sevgili eşi, salihatı nisvandan Hacı Seniye Beşpınar, Miraç gecesinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi öğle namazını müteakip Kadıköy Osmanağa camiinden kaldırılarak Ortaköy’de Yahya Efendi dergâhındaki aile kabristanına defnedilecektir.
Ailesi”

Birkaç satırlık kısa metinlerden süzdüğümüz bilgilerin ne kadar önemli olduğunu görünce heyecanlanmamak elde mi? İsimleri sıralamak gerekirse, Athar Beşpınar’ın annesi Seniye Hanım, babası Asaf Bey, kızkardeşi Zübeyde Hanım, oğlu Mehmet Bey, gelini Neslihan Hanım, torunu ise Asaf Beşpınar. Bir kuşak daha geri gittiğimizde ise dedesi Hicaz valisi Hasan Hilmi Paşa! Ortaköy’de Yahya Efendi dergâhında ise anne tarafının aile kabristanı var! Bu bilgilerin içinde bizi çok daha gerilere götürecek nice gizli bilgiler saklı. Hepsini teker teker inceleyeceğiz. Şimdilik Athar Bey’in anne tarafında kalalım.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 00:53:04
Sevgili Çetin, yazılarını büyük bir hayranlık ve ilgiyle okuyorum.

Forumun niteliğine yaptığı katkının yanısıra bu yazıların kalıcı olarak uzun süre nesillere aktarılacağı bir şekilde kayıtlara geçtiği için ayrıca çok mutluyum..

Araya girip de yazıların bütünlüğünün bozulmasından çekindiğim için yazmak istememiştim ama senin de motivasyonuna minik bir katkı olması amacıyla yazmak istedim.

Gerekirse moderasyon tarafından bu yazı kaldırılabilir..

Ellerine sağlık, selametle..

Eyüp ağabeyim, bu maceranın kalıcı olmasını çok istedim. Fakat bir kitap için hacmen küçük bir çalışma. Belki bir ek olarak verilebilir ama zaman değişti. "Basılı" kitaplar bile artık kalıcı değil, zira az basılıp bir daha da bulunmuyorlar. Kaybolup gidiyorlar. Bu yazı, forumda eminim çok daha uzun süre yaşar.

Bu yazı dizisi 2011 yılında yayınlandığında Sadun abi de sağdı, Özcan Özyemişçi de. Uzun ömürler dilediğim Hıfzı Topuz ve Necati Zincirkıran ağabeylerim hayatta. Uzun zaman olmuş. Kıyıda köşede durmasının bir faydası yok. Bugün Athar bey gibi önemli birini internette arattığınızda neredeyse hiç bilgi bulamazsınız. Bu açıdan da bu yazı dizisi, acizane, belki kaynak niteliğinde olabilir.

Elbette kaynak olmasına dair iddialı bir söylemim olamaz, haddim değil. Bu, benim için bir tür bulmaca çözmek gibiydi, çok zevkli bir iz sürme, bir heyecanlı maceraydı. Yer yer kişisel gevezeliklerimi içerse de bunlar da maceranın bir parçasıydı, öylece bıraktım.

İlgine teşekkür ederim. Yazı dizisi devam edecek. Selam ve sevgilerimle.

Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Kaan Erdem - 23 Ocak 2019, 01:23:25
Seekkkiiiizzzz,
Çetocuğum Ahoy sana,
Her zamanki gibi gene çok keyifli bir yazı.Benim açımdan önemli, kimi tanıdık isimleri ve Kerme yi tekrardan karşımda görmek.
Araştırıcılığın ve yazım tarzın hep keyif vermiştir ve verecek.
Viya böyle
Not ; Semuh Günur ağabeyimiz ve Feda Kaptanı da bir ara ele alıver istersen.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Ocak 2019, 05:41:57
10 yıl oluyor sanırım: Bilenler bilir, çok sık İstanbul'a, duruşmaya giderim. Genellikle sabah iner, akşamına dönerim. Tabii duruşma dediğiniz, istisnaları bir kenara bırakırsanız, 30-120 saniye arası değişir. Ne yaparsın sonra? Anadolu yakasındaysam, önce bir kaç sahaf ziyareti, sonra müdavim olmaya karar verdiğim meyhane. Avrupa'da doğrudan meyhane.
İşte onlardan birinde, bir kaçının yanında Son Kare diye bir kitap da almıştım. Enis Batur'un yazdığı Kaan Çaydamlı'nın fotoğrafladığı.

Meyhaneye gittim. 20'liğimi bir kaç kayıntıyı sipariş ettim. Kitaplara göz atıp duruyorum. Bu sözünü ettiğim diğerlerinden farklı. Sahici entelektüelimiz, foroğrafçısıyla beraber mezar taşlarını, bunların üzerlerindeki kitabeleri ve varsa resimleri fotoğraflayıp, altlarına sekiz hadi 10 satırı geçmeyecek metinler yazmış. Bir kaç sayfa okudum. Ürperdim. Aman dedim, ölüm bu, şimdi sırası değil, daha sonra okurum, öteki kitapları okuyayım.

Hasılı Adana'ya döndüm. Sanıyorum 2-3 gün sonra, kitabı yeniden elime aldım. Baştan sona okudum. Okudukça ağırlaştım, sanki bir karanlık önce sandalyenin etrafını daha sonra bahçeyi sardı. Kapattım. Yerimden kalktım, kitabı çalışma odasında bir yere tıkıştırıverdim. Bahçeye indim yeniden . Yerimde duramıyordum. Bir kadeh parlattım. Rakıyı dişlerimin arasında süzdüğümü anımsıyorum. Hayatta öyle zevzeklik etmem rakıya karşı, ayıp. Viski işidir o. Bir kaç saat geçti. Fotoğraf sanatçısı bir arkadaşım vardı. Aradım. Orhan dedim, bir kitap aldım, sen hem Cerrahsın ölüm yanında, hem fotoğrafla uğraşıyorsun, ben taşıyamam bunu, sana vereceğim.  Kitabın içine sinmiş ölüm kokusu burnumda, evi o kitaptan kurtarma görevi yüreğimde, sabahı nasıl ettim bilmiyorum.

Yazınız o kitabı çağrıştırdı. Gerisini okur muyum bilmiyorum. Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi. Elinize sağlık.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 07:20:55

Yazınız o kitabı çağrıştırdı. Gerisini okur muyum bilmiyorum. Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi. Elinize sağlık.

Gönlünüze sağlık. İpucu bulmak icin mecburen dolandim bu ilanlarin ve taşların arasında. Çok da sevimli değil dediğiniz gibi. Selamlar
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mehmet Sürücü - 23 Ocak 2019, 08:01:52
"Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi." Bülent Büyükdağ

Çetin Kent'in "yükseklerden dökülen sular seller" ritminde yazılarını zevkle okuyorum. Önüne çıkan incecik bir iplik kırıntısını eğilip çekmeye başlıyor. Altından kibrit çöpü kalınlığında bükülmüş bir sicim çıkıyor, sicimi orada bırakması gerekir mi? O farklı bir soru. Bırakmıyor. Çekiştirdikçe kalın bir halat çıkıyor altından. Halata asılma artık dese biri dinleyecek mi? Hayır! Çekiyor... Çekiyor... Bakmışsın ki koca bir kayayı sökmüş yerinden; "Bakın ben ne buldum," diyor.

Çok teşekkürler bu coşkulu yazdıklarınız için.

Geçen sabah ilk takıldığım şey; "denize karşı mezarlık" kavramıydı. Köyümüzün mezarlığı tam da böyle. Denize yüz metre.

“Böyle bir yerde yatılır,” konusunda düşünmek kişisel inanç ve ilkelere giriyor. Ben şundan söz etmek istedim az biraz;
_Köydeki ana-babamın kaldığı evin tavanında bebekliğimde beni salladıkları halkalar duruyor, öldüğümde de neredeki mezarlığa gömüleceğim az çok belli.
_Bu zamanda her şey o kadar hızla değişiyor ki, insan bu saydığım iki şeye de sahip olmayabiliyor.
_Bunlara sahip olmak iyi bir şey.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Ocak 2019, 09:21:32

Yazınız o kitabı çağrıştırdı. Gerisini okur muyum bilmiyorum. Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi. Elinize sağlık.

. Çok da sevimli değil dediğiniz gibi. Selamlar

Ama yaşama ilişkin.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: nuri_kongur - 23 Ocak 2019, 10:43:03

Yazınız o kitabı çağrıştırdı. Gerisini okur muyum bilmiyorum. Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi. Elinize sağlık.

. Çok da sevimli değil dediğiniz gibi. Selamlar

Ama yaşama ilişkin.
Ölüm olmadan yaşam da anlamını bulamıyor gibi...
Çetin reis daha önce Athar beyi hiç duymamıştım. Çok teşekkür ederim. Devamını merakla bekliyorum.  Selamlar
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ece Astunç Karabaş - 23 Ocak 2019, 18:00:03
Algıda seçicilik. :)  Satılık bir tekne ilanındaki ilk cümle:

"1970 yılında Athar Beşpınar’ın tasarımı olan tekne, yine o dönemin meşhur ustalarından İstanbul Salacak da inşa edilmiştir."

İlanı dün görsem fark etmezdim. :)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 22:53:29
Athar Beşpınar’ın teyzeleri

Athar Bey’in annesi Seniye Hanım’ın ismine ulaşınca, merhumenin kızkardeşlerine ulaşmak zor olmuyor. Seniye’den başka üç kızkardeş var. Athar’ın teyzeleri olan Rebia, Makbule ve Nazmiye. Çok detaya girmeden, sonraki kuşaklardan ismen tanıyabileceğimiz aile fertlerinden bahsetmek gerekirse, Seniye hanım’ın kardeşlerinden Nazmiye Hanım’ın eşi hukuk ve politika dünyamızın önemli isimlerinden Prof. Vasfi Raşit Sevig. En büyük abla Rebia’nın torunu ise ünlü gazeteci yazar Hıfzı Topuz. Bir diğer kardeş Makbule Hanım’ın torunları da bilinen isimler: Tomris Işık ve ünlü diplomat ve devlet adamlarımızdan Hasan Esat Işık.

Athar Bey’in teyzeleri ve onlardan gelen soyla ilgili daha detaylı araştırma yapılabilir fakat konumuzdan uzaklaşmamak adına bazılarından ismen bahsedip geçiyorum.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 22:59:11
Athar Beşpınar’ın büyükannesi ve büyük bir sürpriz!!!!

Geçmişe doğru gittikçe, hikâye daha da ilginçlik kazanıyor. Her yeni isim bir başka kapıyı aralıyor, bir başka isme ulaşıyor, oradan bir başkasına ve daha ötesine. Bu isimler arasında en kayda değer ve dikkat çekici olanı Athar Beşpınar’ın anneannesi.

Kafkaslardan kırk günlükken annesiyle kaçıp gelen küçük kız Ayşe’nin başına, İstanbul’da talih kuşu konar ve saraya girer. Sarayda ismi Meyyale olarak değiştirilen bu küçük kız, son dönem tarihimizin en çok okunan kitaplarından Meyyale romanının kahramanıdır. Yazar Hıfzı Topuz, bu tarihi romanda gerçek belgelere dayanarak kendi büyük annesi Rebia’nın anası olan Meyyale’yi anlatmıştır. Biz denizciler için bu roman eşsiz bir hazine, zira dostlar Meyyale aynı zamanda Athar Beşpınar’ın öz anneannesidir!!!!! 1850’lerde Kafkaslara saldıran Rusların gazabından annesiyle birlikte kaçarak İstanbul’a gelen Ayşe bebeğin, Athar Beşpınar’ın anneannesi olacağı kaderde elbet yazılıdır. İki yüz sene sonra ise bize düşen, romanda bahsedilmeyen bu gerçeği aktarmak ve sivil denizcilik tarihimize not düşmekten öte değildir.

(https://i.idefix.com/cache/600x600-0/originals/0000000416324-1.jpg)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 23 Ocak 2019, 23:56:33
Hikaye’nin özeti

İsimler ortaya çıktığına göre artık tüm hikâyeyi baştan sonra derli toplu halde anlatabiliriz:

Kafkas halklarına mensup zavallı bir anne, Fatma, eşi İbrahim’i orada bırakıp, henüz kırk günlük olan kızı Ayşe’yle birlikte Rus zulmünden kaçıp İstanbul’a gelir. Tophane’deki Nusretiye Camii’nin bahçesinde perişan ve ne yapacaklarını bilmez halde, diğer göçmenlerle birlikte yaşamaya başlarlar. Tüm duaları ya bir hemşerilerinin ya da onları yanlarına alacak bir ailenin gelmesi üzerinedir. Bir gün atlı arabalar çıkagelir. Yardımcılarıyla birlikte arabadan inen, varlıklı ve yüksek mevkilerden olduğu her halinden belli olan bir kadın, ana kızın yanına gelir, çocuğu kontrol eder ve bir teklif yapar. Ayşe’yi satın almak istemektedir. Anası kabul etmeyince, teklifi yapan kadın annesinin de kızıyla birlikte gelmesini ister. Anne çaresizce kabul eder. Zengin kadın bir başka kız çocuğunu da çevredeki kadınlardan birinden satın alır. Yaşlı kadın, Fatma, Ayşe ve satın aldığı diğer kız çocuğuyla birlikte oradan uzaklaşır.

(http://admin.biyografya.com/_docs/photos/24175644a1bbadd6d108ed16ae3b8658.jpg)

Arabalarla gelen kadın İstanbul’un en kudretli kadınlarından Pertevniyal Valide Sultan’dır. Henüz tahta geçmemiş olan veliaht Abdülaziz’in annesidir!

(http://admin.biyografya.com/_docs/photos/36b6b1f0466545001c8b14d61c01385e.jpg)

Oğlu Abdülaziz o zamanki yasayı çiğneyerek bir çocuk yapmıştır. Tahta geçmeden çocuk yapmanın yasak olduğunu bilen Pertevniyal Hanım, torununu herkesten gizleyerek tavan arasında büyütür. Tam dört sene tüm gözlerden uzak büyüyen küçük Yusuf İzzettin’e artık bir arkadaş gerekmektedir. Cami avlusundan getirilen iki çocuğun saraya gizlice gelme sebebi budur. Artık Ayşe’nin adı değiştirilecek ve saraya yakışan bir isim olsun diye Meyyale yapılacaktır. Abdülaziz tahta geçince seneler süren gizlilik artık kalkar ve Meyyale tam bir saray hayatına başlar. Eğitimi saray adetlerine göre sürmektedir.

Meyyale evlilik yaşına geldiğinde kendisinden çok yaşlı olan Nevres Paşa’yla evlendirilir, fakat kısa sürede boşanırlar.

(https://i.hizliresim.com/mMkQE8.jpg) (https://hizliresim.com/mMkQE8)

Daha sonra saray mabeyninde genç bir memur olan Hasan Hilmi’yle evlendirilir. Hasan Hilmi’nin babası saray ailesine yakın Musa Paşadır. Görevi ise İstanbul’a su sağlamaktır, yani su nazırlığı.

(https://i.hizliresim.com/DYdQ3o.jpg) (https://hizliresim.com/DYdQ3o)

Hasan Hilmi ve Meyyale’nin uzun evliliğinden dört kızları olur. İsimlerini yukarıda zikrettiğimiz kızlardan üçüncüsü Seniye’dir, yani Athar Bey’in annesi!

Hasan Hilmi, Abdülaziz tahttan indirilince, ona yakınlığı bilindiğinden, görevli olarak Anadolu’ya gönderilir, bir bakıma sürülür. Seneler sonra Hicaz’a vali olarak atanır, bu onun en büyük görevlerinden biridir. Sonra bir ara İstanbul’a çekilir. Meyyale saray yaşantısından sonra alışık olmadığı bu görevlerde sıkıntılar çeker fakat İstanbul’a döndüğünde rahata erer. Bir süre sonra Hasan Hilmi Paşa’ya bir görev daha verilir. Sivas valiliği! Meyyale rahat hayatını bırakmak istemez ve kızlarıyla birlikte İstanbul’da kalır, zavallı Hasan Hilmi Paşa yapayalnız Sivas’a gider yerleşir. Bir süre sonra da başka bir kadınla izdivaç yapar. Aslında Sivas’ta evlendiği ikinci eş Hayriye hanımdan olan çocuklarının ve devam eden soyunun da ölüm ilanlarından izlerine rastladım. Konumuzla ilgileri olmadığından kısaca belirtip geçeyim.

Asabi, sert, çabuk alınan, çabuk sinirlenen, öbür dünya inancı olmayan, buyurgan bir mizaca sahip olduğunu anladığımız Meyyale bu evliği duyar duymaz soluğu Sivas’ta alır. Tabiri caizse Hasan Hilmi Paşa’yı “dağıtır”. Zavallı adamcağız bu karışık ve stresli hayata fazla dayanamaz ve bir gece beyin kanaması geçirerek hayata veda eder. Burada şunu söylemeliyim ki Meyyale Hanım’ın yukarıda tarif ettiğimiz bu “kendine has” mizacı sonraki kuşakları da etkilemiş. İleride göreceğiz.

Meyyale hayatının kalan kısmını büyük bir pişmanlık, suskunluk ve dönem dönem maddi sıkıntılar içinde geçirir.

Yazar Hıfzı Topuz’un kitabında Seniye’nin ismi sanırım üç yerde geçiyor. Fazla detay verilmemiş, fakat bir yerde Seniye’nin Asaf Başpınar isimli bir işadamıyla evlendiği belirtilmiş. Kitapta soyadı yanlış yazılmış, Başpınar olarak zikredilmiş. Bu ve başka konular için, bir de Seniye’nin bir fotoğrafının olup olmadığını sormak için Hıfzı Bey’e ulaşmaya çalıştım ama olamadı. (Olmaz olmaz demeyin belki ileride olur?!??)

(https://i.hizliresim.com/EmRX3z.jpg) (https://hizliresim.com/EmRX3z)

(https://i.hizliresim.com/v6pOpA.jpg) (https://hizliresim.com/v6pOpA)

Kitap bizi bundan sonrası için yalnız bırakıyor. Meyyale’nin ölüm yılı olan 1918’de bu hüzünlü hikâye son bulurken, sonrasında Athar’ın hikayesi başlıyor; çünkü Meyyale’nin öldüğü yıl olan 1918, aynı zamanda torun Athar Beşpınar’ın da doğum yılıdır. Sonrasını yazmak da bize kalıyor. Sazı elimize alıp hikayeyi Athar bey ekseninde günümüze kadar getirelim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 24 Ocak 2019, 01:02:22
Valla getir sözü. Amma acayip güzel bir yazı oluyor bu. Hayranlıkla okuyorum.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Ocak 2019, 09:20:37
Valla getir sözü. Amma acayip güzel bir yazı oluyor bu. Hayranlıkla okuyorum.
Merakla beklemekteyiz.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Murat Ayduk - 24 Ocak 2019, 14:09:10
10 yıl oluyor sanırım: Bilenler bilir, çok sık İstanbul'a, duruşmaya giderim. Genellikle sabah iner, akşamına dönerim. Tabii duruşma dediğiniz, istisnaları bir kenara bırakırsanız, 30-120 saniye arası değişir. Ne yaparsın sonra? Anadolu yakasındaysam, önce bir kaç sahaf ziyareti, sonra müdavim olmaya karar verdiğim meyhane. Avrupa'da doğrudan meyhane.
İşte onlardan birinde, bir kaçının yanında Son Kare diye bir kitap da almıştım. Enis Batur'un yazdığı Kaan Çaydamlı'nın fotoğrafladığı.

Meyhaneye gittim. 20'liğimi bir kaç kayıntıyı sipariş ettim. Kitaplara göz atıp duruyorum. Bu sözünü ettiğim diğerlerinden farklı. Sahici entelektüelimiz, foroğrafçısıyla beraber mezar taşlarını, bunların üzerlerindeki kitabeleri ve varsa resimleri fotoğraflayıp, altlarına sekiz hadi 10 satırı geçmeyecek metinler yazmış. Bir kaç sayfa okudum. Ürperdim. Aman dedim, ölüm bu, şimdi sırası değil, daha sonra okurum, öteki kitapları okuyayım.

Hasılı Adana'ya döndüm. Sanıyorum 2-3 gün sonra, kitabı yeniden elime aldım. Baştan sona okudum. Okudukça ağırlaştım, sanki bir karanlık önce sandalyenin etrafını daha sonra bahçeyi sardı. Kapattım. Yerimden kalktım, kitabı çalışma odasında bir yere tıkıştırıverdim. Bahçeye indim yeniden . Yerimde duramıyordum. Bir kadeh parlattım. Rakıyı dişlerimin arasında süzdüğümü anımsıyorum. Hayatta öyle zevzeklik etmem rakıya karşı, ayıp. Viski işidir o. Bir kaç saat geçti. Fotoğraf sanatçısı bir arkadaşım vardı. Aradım. Orhan dedim, bir kitap aldım, sen hem Cerrahsın ölüm yanında, hem fotoğrafla uğraşıyorsun, ben taşıyamam bunu, sana vereceğim.  Kitabın içine sinmiş ölüm kokusu burnumda, evi o kitaptan kurtarma görevi yüreğimde, sabahı nasıl ettim bilmiyorum.

Yazınız o kitabı çağrıştırdı. Gerisini okur muyum bilmiyorum. Ama bu küçük (?) şeylerden yazı çıkarmak, marifet işi. Elinize sağlık.

Ufff... Bu gibi konularda yalnız olmadığıma çok ama çok sevindim... Allah hepimizden uzak etsin... Hepimize torunlarımızın düğünlerini sağlıkla görmeyi nasip etsin...

Bu arada çalışma büyük özveri ve çalışma gerektiriyor. Çetin kaptanım, çalışmanız çok güzel lakin ben de biraz bu nedenlerle devamını okuyamayacağım, şimdiden özür dilerim...
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Necip Bulut - 24 Ocak 2019, 14:45:21
Valla getir sözü. Amma acayip güzel bir yazı oluyor bu. Hayranlıkla okuyorum.
Merakla beklemekteyiz.

Ben de :)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ece Astunç Karabaş - 24 Ocak 2019, 18:05:06
Athar Beşpınar’ın büyükannesi ve büyük bir sürpriz!!!!

Geçmişe doğru gittikçe, hikâye daha da ilginçlik kazanıyor. Her yeni isim bir başka kapıyı aralıyor, bir başka isme ulaşıyor, oradan bir başkasına ve daha ötesine. Bu isimler arasında en kayda değer ve dikkat çekici olanı Athar Beşpınar’ın anneannesi.

(https://i.idefix.com/cache/600x600-0/originals/0000000416324-1.jpg)

Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlığı tadında oldu. Tabii ki daha gerçekçi.  :)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ocak 2019, 18:17:16
Pertevniyal Valide Sultan'ın, bildiğiniz üzere, İstanbul'da çok güzel bir camii vardır.

(https://i.hizliresim.com/ADyYVq.jpg) (https://hizliresim.com/ADyYVq)

Oğlu Sultan Aziz ise, hani şehzadeyken kanuna karşı gelerek çocuk yapan padişah, şu anda Beyazıt'tan Sultanahmet'e doğru inerken solda yer alan 2. Mahmut türbesinde yatmaktadır. Babası 2. Mahmut ve yeğeni 2. Abdülhamit'le birlikte. Pehlivanlığı ve kuvvetiyle tanınan bu padişahın denizciler tarafından öldürüldüğü iddia edilir. Pek kanıtlanamasa da. Bu yüzden de tahta çıkan 2. Abdülhamit amcasına yaptıkları yüzünden denizcilerden ve donanmadan uzak durmaya gayret etmiş, hatta donanmayı Haliç'te çürütmüştür. İddia elbet. Bence gerçek olma ihtimali yüksek bir iddia.

(https://i.hizliresim.com/bVL4d0.jpg) (https://hizliresim.com/bVL4d0)

Aynı türbede Meyyale'nin çocukluk arkadaşı olan İzzettin Efendi ve kızları da yatmaktadır.

Oldukça etkileyici bu binayı, sandukaları ve kitabeleri mutlaka görmenizi tavsiye ederim.

(https://i.hizliresim.com/RrO6MG.jpg) (https://hizliresim.com/RrO6MG)

(https://i.hizliresim.com/jgQYkG.jpg) (https://hizliresim.com/jgQYkG)

İpuçları peşinde, anılar içinde Beşpınar ailesini aramak

Ocak ayının ortaları, İstanbul’dayım. Bu şehir Athar Beşpınar’ın izinde çıktığım yolculuğun en önemli durağı. Gelmeden önce yaptığım ön çalışmayı ve gazete arşivinde bulduğum bilgileri yukarıda paylaşmıştık. Onu tanıyan bir avuç insanla kanlı canlı sohbet imkanı bulacağım için heyecanlıyım. Naviga’nın ofisine gidiyorum. Önceden sözleştiğimiz üzere Asaf Beşpınar yani Athar Bey’in torunu gelecek, ofiste görüşeceğiz. Torun Asaf ismini Athar Bey’in babasından almış. Torun Asaf'ı ofiste beklerken büyük büyük dede Asaf Bey hakkında biraz bilgi verelim.

(https://i.hizliresim.com/oX6zq9.jpg) (https://hizliresim.com/oX6zq9)

Asaf Beşpınar

Athar Bey’in babası Asaf Bey, İngiltere’de makine mühendisliği eğitimi gören Hint kökenli bir yurttaşımız. Eğitiminin ardından Hindistan’a dönmeyip Osmanlının son dönemlerinde İstanbul’a yerleşir. Hindistan’ın Pencab bölgesinden olan Asaf Bey’in lakabı Hintli’dir. Hintli Asaf ismini bir yerlerden duymuş olabilirsiniz. Hele ki Fenerbahçe taraftarı iseniz!!! Zira Hintli Asaf, Fenerbahçe kulübünün kurucularından olup, kulüp tarihindeki ilk kaleci olarak önemli bir yere sahiptir. 1907 yılında kulübü kurduklarında başta kim vardır? Elbette ki 2. Abdülhamit. Sık sık “30 sene boyunca donanmayı Haliç’e hapsetmesiyle” andığımız Sultan Hamit, o devirde Türk gençlerine bırakın kulüp kurmayı, futbol oynamayı bile yasaklamıştır. Vesveseli bir padişah ya, spor için bir araya gelen gençler bile onun rejimi için bir tehlike kaynağıdır. Neyse ki Meşrutiyet ilanından sonra resmi olarak serbestçe faaliyete geçen kulüp, 1909 yılında İstanbul ligine alınırken, Asaf da kadrodadır.

Yukarıda belirtmiştim, Meyyale romanında Asaf Bey’in adı tek bir yerde geçer ve soyadı Başpınar olarak yazılır. Bu yazılış üzerine de bir araştırma yapınca gördüm ki Haliç taraflarında bir sokak var. Asaf Başpınar sokağı. Tahminim, Asaf Bey’in Haliç bölgesinde bir tersanesinin olabileceği ve isminin yakın bir sokağa bu sebeple verildiği üzerineydi. Bu ilginç noktayı doğrulatmam gerekiyordu, içimden bir ses doğru bir tahmin yaptığımı söylüyordu. Sokak isimlerinin ne sebeple ve kimler adına verildiğine dair belediyelerden belki bilgi almak mümkündür fakat rotamızın dışına çok da çıkmayalım. Belki ileride o sokağın ismini (eğer sahiden de Asaf Bey için verildiyse) düzeltmek için bir çalışma yapabiliriz, şimdi konumuza dönelim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ocak 2019, 21:31:25
Naviga ofisinde iki misafir

Naviga’da torun Asaf Beşpınar’ı beklerken hoş bir haber alıyorum. Sadun Boro İstanbul’daymış ve belki o gün ya da ertesi gün ofise uğrayacakmış. Aceleyle telefona sarılıp kesin geliş zamanını öğrenmek için Usta’yı rahatsız ediyorum. Her zamanki malum fırçamı yiyip, azarımı işitiyorum ama olsun, telefonu kapattığımda mutluyum, zira birazdan Sadun abi gelecek! İnsanın yüzyüzeyken azarlanmasının tadına doyum olmaz, telefon melefon bunlar samimiyeti öldürüyor, ağız tadıyla bir fırça yenemiyor. Ah huysuz delikanlı Sadun abim benim.

Şaka bir yana benim için tarihi bir karşılaşma olacak. Beşpınar soyunun tek ve son temsilcisi torun Asaf Beşpınar, dedesi Athar’ın en meşhur teknesi olan Kısmet’in sahibi, Sadun Boro’yla tanışacak. Biraz sonra her ikisi de geliyor ve çektiğim fotoğrafları hoş bir anı olarak arşivime ekleniyor.

(https://i.hizliresim.com/16GY4b.jpg) (https://hizliresim.com/16GY4b)

Ortalıkta dağınık anılar uçuşuyor. Aslında baştaki amacım, bulduğum ve dinlediğim tüm anı ve bilgileri toplayıp kronolojik düzenlemeyle bir hayat hikâyesi yazmaktı. Sonra bu formatın sıkıcı olabileceğini fark ettim. Her bir anıyı ortaya çıkarmaya çalışırken, her minik anının veya mekânın izinde koşuştururken o koşuşturmaları da yazmak yazıyı daha renkli hâle getirecekti. Bir nevi hafiyecilik oynayacaktık. Bulmaca çözer gibi bir zevk alacağız diye düşünüyorum. Meselâ o Asaf Başpınar sokağını gidip buldum, iyi mi! Sirkeci’den Eyüp sırtlarına 3 saatlik bir yürüyüşten sonra.

(https://i.hizliresim.com/mMJG11.jpg) (https://hizliresim.com/mMJG11)

Bir başka örnek, büyük usta Necati Zincirkıran’ın hem araştırmacı yazar Hıfzı Topuz’la hem de Athar Beşpınar’la arkadaş olduğunu biliyordum. Fakat bu iki arkadaşının birbirleriyle akraba olduklarını Necati ağabeye söyleyince duyduğu şaşkınlığa şahit olmanın güzelliği, hiçbir şeyle ölçülemez. Ölüm ilanlarından girdiğimiz bu zaman dehlizindeki emeklemelerimize devam edelim, acemi hafiyelik serüvenimiz bizleri nereye götürecek, meraktayım.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ocak 2019, 23:59:32
Tekrar Naviga ofisine dönelim, Sadun Boro ve torun Asaf Beşpınar’la birlikteyiz.

Sadun ağabey Asaf’a yağmur gibi sorular yöneltiyor. Ortak tanıdıklardan, mekânlardan, geçmişte olanlardan sanki sorguya çekiyor gibi. Konuşma arasında Athar Beşpınar’ın bir dönem oturduğu apartmanın adının Kısmet olduğu detayına takılıyorum ve Sadun ağabeye soruyorum, bir ilgisi var mı diye. Meğer yokmuş, tesadüfmüş. Buradan, hiç günışığına çıkmamış belki de yarım yüzyıllık bir espri çıkıyor: Sadun ağabey Athar Bey’e takılırmış “benim Kısmet için verdiğim paralarla diktin bu Kısmet apartmanını!” diye. Bu iki dost arasında sade, önemsiz gibi görünen, öylesine bir şakanın onlarca yıl sonra günışığına çıkmasına şahit olmak içimi ısıtıyor.

(https://i.hizliresim.com/DYyRkv.jpg) (https://hizliresim.com/DYyRkv)
KISMET

Ofisteki kısacık toplantımız sona erdiğinde ocak ayının soluk güneşi çoktan batmış, hava kararmıştı. Akşam sohbete devam edelim diye Sadun ağabeyle evinde buluşmak üzere sözleşip ayrıldık. Dedim ya bu iş bir hafiye romanına döndü diye, işin içine heyecan, stres de katmak gerekecekse alâsı oluyor ve telefonu takside düşürüp, bundan habersiz rahat rahat Caddebostan sokaklarında yürüyorum, ta ki farkedene kadar. Neyse ki helal süt emmiş bir taksiciymiş, zor da olsa adamı bulup içinde pek kıymetli ses kayıtları da olan gariban telefonumuza kavuşuyoruz. Tam bir eşeği kaybetme ve buldurma hikâyesi. Geç gittiğim evde Sadun ağabeyden dikkatsizliğime dair işittiğim azarlar da cabası. Allahtan Oda abla arka çıkıp kurtarıyor. Athar Bey’in, sağlığında en yakın arkadaşlarından olan Özcan Özyemişçi beyefendiyi tanımak istiyordum. Sadun ağabeyde Özcan Bey’in telefonunun olduğu haberi o maceralı günün gerginliğini alıp götürüyor. Gecenin en güzel sürprizlerinden ve  araştırmamızdaki önemli adımlardan biri. Ertesi günün ilk işi Özcan Bey’le görüşmek olacak. Rotamızda ağır ağır ilerliyoruz. Sadun ağabeye yazı dizimiz boyunca birkaç defa daha döneceğiz.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 25 Ocak 2019, 23:46:26
Özcan Özyemişçi’yle görüşme

Ertesi gün Özcan Özyemişçi’yle telefonda görüşüyoruz. Önce emin olmak için kısa bir imtihandan geçiriyor. Sorular çalıştığım yerlerden gelince cevaplar da kolay oluyor ve Özcan Bey’le geçmişe yolculuğumuz başlıyor.

Athar’ın babası Asaf’ın Londra’da makine mühendisliği eğitimi aldığını ve ülkesine dönmeyip İstanbul’a yerleştiğini söylüyor. Haliç’te bir tersane açan Asaf Bey, dikkat buyurun, Cumhuriyet öncesinde tekne imal etmeye başlıyor. Haliç’te bir tersane! Bunu torun Asaf da söylemişti. Ailede de bilinen bir şey demek ki, hislerimiz doğru çıktı.

Özcan Bey’in söyledikleri arasında çok önemli bir detay da şu: Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Cumhuriyet kurulduğunda, Haliç’teki tersanesinin anahtarını Mustafa Kemal’e sunan Asaf Bey, şöyle der: “Bu tersane artık milletin malıdır.”

Özcan bey’den öğrendiğimize göre Türkiye’deki ilk römorkörleri yapan Asaf Beşpınar’dır. Torun Asaf’ta bulunan fotoğraflar da bunu destekler nitelikte. Donanmaya yapıldığı belli bir teknenin, askerlerce yapılan deneme seyrinin fotoğrafları var ve “sıkı durun” arkasında bir damga var! Okuyabildiğim kadarıyla üzerinde şunlar yazıyor: Müh. M. Asaf . Motor ve DZ. İnşaiyesi. Telefon 60975. Bu belge bir harika. İstanbul’da Asaf Bey’e ait bir işletmenin varlığına şahit olduk; hem de telefon numarasına kadar elimizde!

(https://s1.eksiup.com/790eac7ba219.jpg) (https://eksiup.com/790eac7ba219)

(https://s2.eksiup.com/2a06e62cc932.jpg) (https://eksiup.com/2a06e62cc932)

(https://s1.eksiup.com/c8f11ebf0109.jpg) (https://eksiup.com/c8f11ebf0109)

Antikacılara gidip eski bir telefon edinmek ve  60975  rakamlarını çevirmek gibi garip garabet bir hisse kapılıyorum. Ya telin öbür ucundan bir cevap gelirse? Ürperiyorum. Bu yazı dizisi için defalarca mezarlıklara girdim çıktım, onlarca eski belgeye dokundum, bir çok fotoğrafın içine düşecek gibi oldum. O telefonun öbür ucundan gelebilecek bir alo sesi, ürpertmesine rağmen şaşırtmayacak sanki!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 27 Ocak 2019, 20:35:50
Athar ve Asaf benden yıllarca önce gelmiş ve göçmüş bir baba oğul değil de, sanki bana küçük ipuçları bırakıp kendilerine ulaşmamı sağlayacak şakacı arkadaşlarım gibiler artık.

Mesela Hintli Asaf’ın ne kadar yaratıcı şaşırtmacalar yapan, oyunbaz bir mühendis olduğunu ispatlayayım mı size? Nereli bu genç mühendis, Hintli, hangi eyaletten, Pencab, yani (Penc) yani (ab), hazır mısınız? Soyadını Beş-pınar olarak alması neredeyse yüzyıl önceden bizlere göz kırpan koca bir oyun değil de nedir? “Her mühendisin çekmecesinde bitmemiş bir roman vardır” diyen koca Oğuz Atay, Asaf’ı tanımak isterdi eminim. Belki ikisi de öbür taraftan bana bakıp “nasıl şaşırttık çaylak saftorik mühendis veleti” diye kahkaha atıyorlardır.

Asaf Bey ve Seniye Hanım’ın kabirlerini keşfetmek

2011 yılının ocak ayında yaptığım verimli bir İstanbul seyahatinde Asaf Bey’in ve eşi Seniye Hanım’ın mezarlarını ziyaret ettim. Yani Athar Bey’in anne babasının mezarlarını. Yukarıda dediğim gibi ölüm ilanları ve mezar taşları çok şey anlatır. Bu kuralın ne kadar doğru olduğuna bir defa daha şahit olacağız.

Asaf Bey Heybeliada’da defnedilmiş. Serin bir havada torun Asaf Beşpınar’la adaya gittik.

(https://i.hizliresim.com/k9O3WW.jpg) (https://hizliresim.com/k9O3WW)

Dik bir yamacı tırmanıp vardığımız mezarlıkta ilginç keşifler yaptık. Dede Asaf’ın mezarının ve mezartaşının yerinde yeller esiyordu. Yanımda bulunan torun Asaf da kendine ismini veren büyük büyük dedesinin mezarını göreceğini umuyordu, şaşırdı. Mezarın yerini daha önceden bilen torun Asaf, bizi doğruca buraya getirdi fakat dede Asaf’ın üzerine bir başkası gömülmüştü. Kendi kızı!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 27 Ocak 2019, 20:44:29
Asaf Bey’in kızı olan Zübeyde Hanım, yani Athar Bey’in kızkardeşi, 2004 yılında babasının üzerine gömülmüştü. Fotoğrafta görüleceği üzere Zübeyde Hanım’ın mezartaşının iki yanına Osmanlıca mezartaşları konulmuş. Muhtemelen Zübeyde Hanım’ın vasiyeti üzerine dikilen bu taşlarda da kıymetli bilgiler saklı. Üzerinde yazılanlara göre, taşlardan biri Asaf Bey’e ait. Ekber Bey’in oğlu diye geçiyor. Hindistan’da, bildiğim kadarıyla, bu isim Akbar olarak kullanılıyor. Akbar Bey’in oğlu Muhammed Asaf! Hindistanlı. Doğum tarihi 25 Eylül 1887, ölüm tarihi ise 26 Mayıs 1946. Asaf Bey’in baba adına ulaştık, Akbar.

(https://i.hizliresim.com/oXOPd9.jpg) (https://hizliresim.com/oXOPd9)

Diğer taş ise bize çok kıymetli bir bilgi veriyor. Zira diğer taş Asaf Bey’in annesine ait! Feride Akbar. Akbar Bey’in haremi. Hindistanlı. Doğum ve ölüm tarihleri: 1866-1926
Athar Beşpınar’ın babaannesine, yani Feride Akbar’a ulaştığımız şu satırlar denizcilik tarihimizde önemli işler yapan baba oğulun hayatına ait, şimdiye dek bilinmeyen bilgiler içeriyor. Bu açıdan çok kıymetli bir yerdeyiz. Demek ki İngiltere’deki eğitiminden sonra Asaf Bey annesiyle birlikte gelmiş, buraya yerleşmiş ve şu anda anne, oğul ve oğulun kızı aynı mezarda. Yani Athar’ın babaannesi, babası ve kızkardeşi Zübeyde.

Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 27 Ocak 2019, 21:18:53
Heybeliada’daki tanıdık taşlar bunlarla bitmiyor. Biraz ileride Leyla isminde bir genç kıza ait görkemli bir taş var. Daha 19 yaşındayken öldüğünü anladığımız Leyla’nın taşında şunlar yazıyor: Hintli Assaf ve Seniye Kızı Ruhuna Fatiha 1918-1937. Bu gencecik kız anlaşılan o ki Athar Bey’in diğer kızkardeşiymiş. Anne babanın acısını düşünüyorum, Asaf Bey ve Seniye Hanım’ın 1937’deki evlat acısını. Leyla ve mezarının bir başka özelliğinden ileride kısaca bahsedeceğim, henüz erken.

(https://i.hizliresim.com/r5OLBm.jpg) (https://hizliresim.com/r5OLBm)

Hüzünle Heybeliada’dan ayrılıyoruz. Torun Asaf Bey’le vedalaşıp otelime geri dönüyorum. Aklımda Heybeliada’da gördüklerim, Beşpınar ailesinin eksik parçalarını birleştiriyorum, notlar alıyorum. Sonra aklıma geçen sayıda paylaştığımız Seniye Hanım’ın ölüm ilanı geliyor. Yahya Efendi Dergâhı’nda defnedilecek diyordu, acaba gitsem bulur muyum! Ertesi gün fotoğraf makinemi alıp doğruca dergâha yollanıyorum. 40 küsur senelik mezarı bulacağıma dair pek umut yok içimde. Koca İstanbul’da her yer talan edilmişken, bu kadar eski mezarı bulacağıma dair ümidim yok. Üstelik torun Asaf Bey de burasıyla ilgili bir bilgiye sahip değildi. Bu kısa yolculukta yalnızım.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 27 Ocak 2019, 23:26:36
Yıldız Parkı girişini geçince, Çırağan sarayı karşısında bulunan dergâha ulaştığımda, İstanbul’un en güzel manzaralarından birine şahit olacağımı düşünemezdim. İnanılmaz bir konuma sahip dergâh içinde birkaç bina, bir küçük mescit ve küçük sayılabilecek bir mezarlık vardı. Binalarda hummalı bir restorasyon çalışması sürüyor. Beton döken, kalıp çakan, demir bağlayan işçilerin arasından mezarlara doğru ilerliyorum.

(https://i.hizliresim.com/XMP21k.jpg) (https://hizliresim.com/XMP21k)

Yolun başında ani bir sürpriz: Makbule Esat Işık’a ait bir mezartaşı! Yani Hasan Esat Işık’ın annesi. Yani Athar Bey’in teyzesi. Yani Seniye Hanım’ın ablası!

Seniye Hanım’ı bulacağıma dair zayıf bir ümitle gelmişken ablasını bulmak, buraya kadar gelişimin o kadar da beyhude bir iş olmadığı konusunda biraz olsun içimi rahatlatıyor. Makbule hanım demek ki küçük kardeşi Seniye’den daha uzun yaşamış. Taş üzerindeki tarihlerden refleks halde hesaplamalara girişen karışık aklımı toparlayıp, mezarlıkta dolaşmaya devam ediyorum. Vasfi Rıza Zobu’dan Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na kadar birçok tanıdık isim burada, ebedi istirahatgâhlarında dinleniyorlar.

Birden tanıdık birini görmüşçesine duruyorum. Metal kafes içinde yer alan bir mezarın önünde birkaç dakika bilinçsizce, büyülenmiş halde dikiliyorum. Nefes nefeseyim. Karşımdaki metal kafes üzerindeki taşı ben okumuyorum da sanki taş bana bir şeyler anlatıyor: Vezir Hasan Hilmi Paşa Hazretleri Kerimeleri Seniye Asaf Beşpınar Hanımefendi. 1893-1969 Ruhuna el Fatiha

(https://i.hizliresim.com/alzPQQ.jpg) (https://hizliresim.com/alzPQQ)

Bana 42 sene öncesinden bir şaka yaptın Athar! Tıpkı baban gibi. O ilanı Milliyet gazetesine verdin, verdin ki tam 42 sene sonra validenin kabristanını ziyaret edebileyim. Hacı Seniye Hanım’a, yani annene, benimle bir Fatiha gönderdin. 42 sene öncesinden beni yönlendirdin, istediğin yerlere yolladın, İstanbul’da peşinden koşturttun. Sen neredesin peki Athar? Aileni tek tek buluyorum ama sen neredesin, nereye saklandın, benden niye kaçıyorsun?
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Ocak 2019, 23:42:15
Müthiş gidiyor!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 28 Ocak 2019, 00:05:21
Bir solukta okudum, heyecanla bekliyorum devamını.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Kaan Erdem - 28 Ocak 2019, 00:56:45
Çok büyük bir keyifle okuyor, zaman zaman tanıdık simalar ile karşılaşmanın hazzını, bazen ise hüznünü yaşıyorum.Ah be Çeto 1982 de ben bunları bilseydim 1. ağızdan hocam Hasan Esat IŞIK tan sorgulamaz mıydım.
Haydi devam,
Arkası yarın,önü bugün heyecanla bekliyoruz.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 28 Ocak 2019, 01:27:34
Sadun abinin bu yazı dizisiyle ilgili görüşü :)

Bıktırma diyor, kısa kes bıktırma :


https://yadi.sk/d/1iFTeywqT8tWfA (https://yadi.sk/d/1iFTeywqT8tWfA)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Doğan Erbahar - 28 Ocak 2019, 08:18:05
Yahya Efendi'de bir kadir gecesi geçirmişliğim var. Unutulmaz hatıralarından birisi gençliğime dair. Sevdiğim veya sevdiğimi dahi bilmeden sevdiğim (tasavvuf, istanbul, deniz, edebiyat, musiki, vs... ) herşeyin birleştiği büyülü bir mekan...

Inanılmaz bir yazı dizisi bu arada, bütün o kokular geldi burnuma, kesinlikle derlenip yayınlanmayı hak ediyor...
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 28 Ocak 2019, 12:21:04
Fener İnşaat-ı Bahriye Destgahı!

(https://i.hizliresim.com/EmPYV8.jpg) (https://hizliresim.com/EmPYV8)

(https://i.hizliresim.com/mM2PG1.jpg) (https://hizliresim.com/mM2PG1)

Başlarda Athar Bey hakkında çok fazla bilgi bulamayacağıma ve yazı dizisinin kısa süreceğine inanıyordum. Athar Bey’in ailesi öylesine köklü ve kökleri öyle “belgelendirilmiş” ki, halâ ailesinden bahsediyoruz. Tek sorun bu belgeleri bulmak için biraz uğraşmamız. Bu durumu, yani onun ailesinden bahsetmek durumunu konumuzdan sapmak olarak görmeyin lütfen. Çünkü babası Asaf Bey en az oğlu kadar, hatta ondan daha fazla Türk denizciliğine hizmet etmiş biri. Eğer Athar Bey’in hayatı yazılacaksa babasından ayrı bir yazı olması düşünülemezdi.

İlginç olan şu: Baba Hintli Asaf’ın gençliğinde neler yaptığına dair detayları (ki 2. Abdulhamit zamanlarından bahsediyoruz) ya da annesi Seniye Hanım’ın hayatı hakkındaki bazı detayları bile bulabilirken, daha yakın zamanda yaşayan Athar Bey’in bu kadar ayrıntılı bir portresini çıkarmak mümkün olamayabilir.

Yeni belgeler

Asaf Bey hakkında bulduğum yeni belgeleri sunmak istiyorum. Belge dediysem kelimenin tam anlamıyla “belge”den bahsediyorum dostlar. Zira belgeleri bulduğum yerler Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi devlet arşivleri!

Bu bölümün denizciliğimiz açısından büyük önemi var. Zira Asaf Bey hakkında, belki de ilk defa, böylesine kıymetli bilgiler açıklanmakta. Arşiv belgelerini başlıklar halinde vereceğimi şimdiden belirteyim. Bu yazı dizisini ileride bir kitap halinde toparlamamız gündeme gelirse, bu belgelerin tam metnini yayınlamak da boynumuzun borcu olsun. Belgelerin altında kısaca yorumlarım olacak. Belge isimlerindeki yazım hataları, orijinal belge başlıklarında yazıldığı gibidir. Sözü fazla uzatmadan belgeleri paylaşalım.


Cumhuriyet dönemindeki bir kayıt:

Tarih: 16 Şubat 1942
Konu: Mimar Asaf Başpınar ile Milli Savunma Bakanlığı arasında yapılan hücumbotu sözleşmesinin tasfiyesi

Yorum: Asaf Bey için Mimar yazılması ilginç. Tekne inşacısı anlamında kullanıldığı belli. Başlıktan anladığımız kadarıyla 40’lı yıllarda Asaf Bey donanmaya tekne yapan özel tersanelerden birine sahip. Geçen sayıda belirttiğimiz bilgileri destekleyen bu belge, bu açıdan da oldukça önemli. Sözleşmenin neden tasfiye edildiğini (belki iş teslim edildi, sonlandırıldı, belki de başka sebeplerden iptal edildi) ve diğer detayları bulmak, güzel bir keşif olacak. Lakin konumuzdan çok sapmamak adına başlık halinde verip geçelim. Bir diğer ilginç nokta ise soyadının halâ Başpınar olarak geçmesi!

Osmanlı dönemi kayıtları:

1. Belge:

Tarih: 4/Z/1328 (Hicri)
Konu: Mehmed Asaf Şirketi’nin yapmak istediği istimbotların kafi derecede vazife yapamacaklarının heyetce kanaat getirildiği

Yorum: 1910 yılının sonunda verilen bir rapor bu. Belli ki daha yeni kurulmuş tersane. Ta 1940 lara kadar çalıştığına göre, oldukça iş yapan meşhur bir tersane. Fakat bu belgeye göre tersanenin başlangıç zamanlarında kimi eksiklikler, belki de tekne yapımına dair güvensizlikler söz konusu imiş. Raporu bu gözle değerlendirmek lazım.

2. Belge:

Tarih:  06/S /1332 (Hicrî)
Konu: Trabzon, Beyrut, Adana ve Kudüs sahillerinin güvenliğinin korunması için satın alınması gerekli olan dört adet motorbotun Asaf Bey'in Fener'deki İnşaat-ı Bahriye Destgahı'nda yapılmasına dair varılan mukavelenamenin tasdikli suretinin Divan-ı Muhasebat'a gönderildiği.

Yorum: Çok önemli, çok kıymetli, çok etkileyici müthiş bir belge. Miladi yıla çevirirsek 1914 yılının ilk günlerinde Asaf Bey dört adet motorbot için bir anlaşma yapmış. Geçen sayıda bizi heyecanlandıran, hani işyerinin telefon numarası da olan bir fotoğraf vardı ya. Bu belgede ise Asaf Bey’in ekmek teknesinin gerçek ticari tarifini keşfediyoruz. Fener İnşaat-ı Bahriye Destgahı!

3. Belge:

Tarih: 07/Z /1331 (Hicrî)
Konu: İstanbul Polis Müdüriyeri Umumiyesi için tedariki lazım gelen motor ve sandalların Mehmed Asaf Bey Fabrikası'ndan bila münakasa mübayaası.

Yorum: Buradan anlıyoruz ki Osmanlı’nın son dönemlerinde emniyet teşkilatının kullandığı motor ve sandallar Asaf Bey’in tersanesinde yapılmış.

Denizcilik camiamızda belki de ilk defa yayınlanan bu belgelere göre, Asaf Beşpınar oldukça yoğun bir gemi inşa faaliyeti içindeymiş, hattâ Cumhuriyet devri belgesinin tarihine bakarsanız bu işi neredeyse 40 sene devam ettirmiş. 40’lı yıllarda oğlu Athar da 20’li yaşlarında olduğuna göre, genç Athar babasının tersanesine gidip gelmiş, yapılan imalatlara şahit olmuştur. Ah be Athar, sağ olaydın da babanı, Asaf Bey’i bir de senden dinleyeydik, o zamana ait daha fazla fotoğrafa ulaşabileydik.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mücahit Karabaş - 28 Ocak 2019, 12:43:15
Çetin Reisim,

Athar Bey’i bize tanıttığınız çok teşekkür ederiz.  Yazı diziniz çok iyi gidiyor. Yaşadığınız heyecana ve bilgiye ulaştıkça hissettiğiniz mutluluğa bizi de ortak ettiğiniz için şanslıyız. Kaleminiz zaten çok sürükleyici. Hayran olmamak elde değil. 
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 29 Ocak 2019, 16:30:36
Önemli bir konu

Asaf Bey’in işyeriyle ve yaptıklarıyla ilgili belgelerin bizi ne kadar heyecanlandırdığı, malumunuz. Hatta elimizde bir tane de fotoğrafı vardı hatırlarsınız. Zamanımıza kadar gelmiş, Asaf Bey tarafından çizilmiş, yukarıda paylaştığımız orijinal tekne planını tekrar inceleyiniz. Çizimin tarihine ve imzaya dikkat.

Ocak ayındaki bir İstanbul ziyaretimde elimle tutup kağıdını okşadığım, yıpranmış, eskimiş, orijinal bir proje. Şu anda Beşpınar ailesinin tek ve son ferdi, torun Asaf Bey’in Anadolu yakasındaki evinde, çok kıymetli bir koleksiyonun parçası olarak saklanmakta. Tahmin ettiğiniz üzere bu değerli koleksiyon baba oğul Asaf ve Athar Beşpınar’ın projelerinden oluşuyor. Bu eşsiz belgelerin bana göre ilk tekne fuarında bir sergiyle denizseverlerin ziyaretine açılması, ardından da bir müzede muhafaza edilmesi gerekiyor. Çünkü her ne kadar özenle saklanmaya çalışılsa da neredeyse yüz yaşındaki birkaç çizimi zamana ve atmosfer şartlarına karşı korumak mümkün değil. (Makale 2011'de yayınlandıktan sonra bildiğim kadarıyla herhangi bir gelişme olmadı)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 29 Ocak 2019, 16:38:20
Beşpınar ailesindeki büyük acı

Asaf Bey, Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin sıkıntılı ilk devirlerinde genç yaşta bir tekne inşacısı ve tersane sahibi olarak herhalde gözde bir şahsiyetti. Eşi Seniye Hanım’la seçkin ve mutlu bir evlilik sürdürdüklerini tahmin edebiliriz. Asil ailelerden gelip, İstanbul’un en güzel semtlerinde yaşayıp, varlıklı bir yaşamı devam ettirmek pek az insana nasip olmuştur.

1915 yılında ilk çocukları Zübeyde dünyaya gelir. Zübeyde üç yaşına geldiğinde aileye bir kız çocuğu daha katılır. İsmini Leyla koyarlar. Ardından da Athar. Ailenin ilk ve tek erkek evladı. Öğrendiğim kadarıyla Athar yedi yaşına gelene dek, aile Heybeliada’da oturur. Ortanca kardeş Leyla, henüz 20 yaşını bile göremeden öldüğünde anne Seniye Hanım’ın hayatı kararır. Gayet modern bir cumhuriyet kadını olarak yaşayan Seniye Hanım, kızının vefatından sonra kara çarşafa girer! Seniye Hanım’la ilgili kısıtlı bilgilerimi gazeteci yazar Hıfzı Topuz ve gazeteci yazar Zeynep Atikkan’dan edindim.

İlk başlarda Meyyale romanının nasıl ufkumu açtığını anlatmış, yazarı Hıfzı Topuz’a da ulaşamadığımdan bahsetmiştim. Bir tesadüf eseri Hıfzı Bey’e ulaşmam mümkün oldu. Bu güzel gelişme sonucunda Hıfzı Topuz’u Esentepe’deki evinde ziyaret ettim...
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 29 Ocak 2019, 16:45:36
Vakit ayırıp okuyan ve yorum yapan dostlara çok teşekkürler. Yazı dizimiz devam ediyor.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 29 Ocak 2019, 17:01:03
Hıfzı Topuz’la görüşme

Yazı dizisi için İstanbul’u ikinci ziyaretimde Hıfzı Topuz’la görüşme imkanı buldum.

(https://i.hizliresim.com/LlbGya.jpg) (https://hizliresim.com/LlbGya)

Kitaplarla ve anılarla dolu evde, yazarın Meyyale’de anlattığı dünyanın sanki devamı yaşanıyordu. Hıfzı Bey eşliğinde, zaman tüneline girmişçesine dolaşırken, Meyyale Hanım’dan kalan birkaç parça eşyayı gördüğümde, artık nefessiz kalmıştım. Bir çift nalın,  kristal bir hamam tası, Meyyale’nin küçük kızı Nazmiye’den kalan fincanlar.

(https://i.hizliresim.com/v6jypm.jpg) (https://hizliresim.com/v6jypm)

Hıfzı Bey’in anlattığına göre çeşitli kırgınlıklar sonucu Seniye Hanım ailesinden ve kardeşlerinden uzak bir dönem geçirmiş, onlardan ayrı yaşamış. Athar’ın ablası Leyla öldükten sonra aile barışmış, bir araya gelmiş. Evladının ölümünden sonra Seniye çarşafa bürünmüş. Nişantaşında bulunan babası Hasan Hilmi Paşa’nın konağı, miras hisseleri dağıtılırken Seniye Hanım’a kalmış. (Şu anda da konağın yerine dikilen apartmanın adı Hasan Hilmi Paşa apartmanı. Ç.K.) Seniye Hanım, eşi Asaf, çocukları Zübeyde ve Athar’la konağa taşınmışlar. Hıfzı Topuz da çocukluğunda konağa sık sık gidermiş. Athar Beşpınar’la da o gidip gelmeler esnasında yakın dost olmuşlar. Hıfzı Topuz, Athar’ın babası Asaf Bey’in çok zarif bir adam olduğunu ve gayet güzel Türkçe konuştuğunu hatırlıyor.

(https://i.hizliresim.com/y60j37.jpg) (https://hizliresim.com/y60j37)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mehmet Köstekçi - 30 Ocak 2019, 10:03:39
Usta kalemlerin yazılarını okumak bana hep keyif vermiştir. Bir yerlerde okumuştum "bir insanı hatırlayan son kişi de bu dünyadan göçtüğünde O kişi dünyaya hiç gelmemiş gibi olur" göçüp gidenlerin unutulmazların arasında olmalarına katkıda bulunduğunuz ve emekleriniz için teşekkürler. Zevkle takip ediyorum…
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 30 Ocak 2019, 20:14:24
(https://i.hizliresim.com/DY7ZBz.jpg)

Seniye Hanım ve ailesi daha sonra Moda’ya taşınmışlar. Hıfzı Bey’ler de konağa taşınmışlar. Hıfzı bey doğduğu konağa seneler sonra tekrar geri dönmüş. Sene 1940’ların ortaları. Anladığım kadarıyla Hıfzı Bey Seniye Teyzesini ve Athar’ı çok sevmiş. Ders çalışmak için sık sık evlerine gidermiş. Seneler geçip Hıfzı Bey yurtdışı görevlerine gitmeye başlayınca ve de büyükannesi (Seniye Hanım’ın ablası) vefat edince, Seniye teyzesi ve Athar’la irtibatı pek kalmamış. Hıfzı Bey’in, Athar’ın ablası Zübeyde ile dostluğu ise Zübeyde ölene dek devam etmiş. (Zübeyde Hanım zamanının Tayland fahri konsolosu Sahip İhsan Tansuk’la evlenmiş, çocukları olmamış. Tansuk halen yaşıyor fakat sanırım bir huzurevinde kalıyor, kendisine ulaşamadım. Allah ömür versin şu anda 97 yaşında olmalı. (2019'dan NOT: Yazının yayınından bir sene sonra vefat etti, hakkında çok spekülasyon yapıldı. Athar'ın eniştesi olan S. İ. Tansuk oldukça gizemli bir karakter. Neyse konumuzun dışına çıkmayalım)

Athar Bey’in 1987’de öldüğünü söylediğimde Hıfzı Bey çok şaşırdı. O tarihte Türkiye’deymiş ve nasıl olur da haberim olmaz diye hayıflandı. Çünkü Athar’ın ablası Zübeyde ile çok yakın dostmuşlar, o niye söylemedi acaba diye de merak etti. Athar’ın ablasıyla dargın öldüğünü biliyordum, o yüzden şaşırtıcı görünmedi.

İlk bölümde Meyyale Hanım’ın sert, keskin, uzlaşmasız yaratılışta bir hanım olduğundan bahsetmiştik, hatırlarsınız. Meyyale’nin o tavrı sanki kuşaktan kuşağa geçmiş. Athar ablasıyla, annesi ablalarıyla, Athar oğluyla, Zübeyde hem kardeşi hem kardeşinin oğluyla, oğul kendi ailesiyle, özetle hemen herkes birbiriyle bir dargın, bir barışık bir hayat sürmüş. Ailede bir sertlik, bir çabuk ipleri koparma, bir hoşgörüsüzlük, affedicilikten uzak bir yan hep olmuş. İlginç.

Biz yine Hıfzı Bey’e dönelim. Zübeyde, Hıfzı Bey’e hiçbir zaman, kardeşi Athar hakkında bilgi vermemiş. Öldüğünden bile bahsetmemiş. Hıfzı Bey, Athar’ın kendinden iki üç yaş büyük olduğunu söylüyor, yani Athar 1920 doğumlu. Bu konuda aklım zaten karışıktı, Hıfzı Bey’in konuyu açması iyi oldu. Heybeliada’daki mezarlıkta Athar’ın kızkardeşi Leyla’nın doğum yılı 1918 yazılmış. Bu kesin bir doğruluktadır zira anne baba kardeşler sağ, Leyla’nın doğum yılı yanlış yazılmış olamaz. Fakat Athar’ın noterde verdiği bir vekaletnamede yazılan doğum yılı yine 1918. Leyla ile aynı yıl doğması aklıma yatmıyordu. Hıfzı Bey’in verdiği bilgiye göre de Athar 1920 doğumlu ise, iş iyice karıştı demektir. En akla yatkın olanı 1920 tarihi gibi görünüyor.

(https://i.hizliresim.com/mM2B4V.jpg) (https://hizliresim.com/mM2B4V)

Zeynep Atikkan’dan gelen mail

Hıfzı Bey’den ayrılırken kuzeni Zeynep Atikkan’ın telefonunu aldım. “Belki Seniye teyzemin fotoğrafı onda vardır” demişti. Zeynep hanımla görüşmek mümkün olmadı ama emaille haberleşme imkanı buldum. Seniye teyzesine çok yakın olduğunu ve onunla çok vakit geçirdiğini anlatan Zeynep Hanım, teyzesinin çok akıllı ve müthiş bir matematik zekaya sahip olduğunu belirtiyor. Seniye Hanım bunamamak için insanların sürekli hesap yapması gerektiğini söylermiş. Leyla’nın vefatından sonra kendini insanlardan koparmış, ibadete vermiş. Bir de kedileri çok severmiş.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 31 Ocak 2019, 14:48:40
Athar’a yaklaşırken

Athar öncesi, Athar’ın kişiliğini belirleyen, Athar’ı şekillendiren insanlar, olaylar ve anılar işte böyle. Aile köklerine doğru biraz fazla gittiğimin farkındayım fakat dediğim gibi Athar’ı Athar yapan bir çok etmen bu anılarda, bu kişilerde ve olaylarda saklı. Babası Asaf’tan tekne inşaasına dair aldıklarının yanında, Seniye Hanım’dan da en az onlar kadar matematik zekası almamış mıdır sizce? Ablasının ölümü kadar, annesinin de hayata küsmesi, kendini insanlardan koparması etkili olmamış mıdır kişiliğinde? Ya da Meyyale’den, Hasan Hilmi Paşa’dan gelen huylar, tavırlar, genetik miras yok mudur? Kime sorsam, onu tanıyan kime gitsem Athar ilginç bir adamdı diyor. Şimdiye kadar “bu adam neden ilginçtir”in cevabını arıyorum aslında. Kitaplar arasında debelenmemiz, fotoğraflarda kaybolup, çizimlere bakıp, mezarlıkları dolaşıp, İstanbul Marmaris arası mekik dokumalarımız, otel odalarında geceler geçirmemiz, onu anlamaya çalışmamız, peşinden koşmamız işte bu yüzdendir.

(https://i.hizliresim.com/nQlYa5.jpg) (https://hizliresim.com/nQlYa5)

Athar sadece Athar değil. Ben hangi ağacı nerden almış, hangi tekneyi kaça yapmış, o tekneleri kaç ayda bitirmişlerden daha fazlasını anlamak istiyorum. Tekneye ağaç alırken kafasından geçenleri bilmek istiyorum. Teknenin çivisini çakarken ne düşünebileceğini tahmin etmek istiyorum. Keser sesleri, testere gürültüleri arasında baba Athar’ın oğluyla neden yıldızının barışmadığını düşündüğüne eminim. Ya da herhangi bir tekneyi suya indirirken kafasında babasına, annesine ve Leyla’ya ait anıların koşuşturduğuna da eminim. Sevdiği kadından yediği darbeden, neredeyse hep desteksiz ve yalnız geçen bir hayattan sonra onun akıl sağlığını nasıl koruyabildiğini de bilmek istiyorum.

Tekne yapımcısı Athar’dan başka, altında gizlenen o bambaşka Athar’ı da tanımak istiyorum.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 31 Ocak 2019, 20:32:23
Bu yazı dizisi boyunca, Athar’ın anne babası ve daha eski kuşak akrabaları hakkında oldukça detaylı bilgiler verdik. Hatta Osmanlı arşivlerinde Athar Bey’in babası Asaf Bey’in ciddi anlamda izini sürdük, çok değerli belgeler edindik, bunları sanırım Türk amatör denizcilik camiasında ilk defa dile getirdik, paylaştık. Annesi Seniye Hanım’ın Sultan Abdülaziz dönemine kadar giden tarihine tanıklık ettik, anne tarafından akraba olan usta gazeteci Hıfzı Topuz’la görüşme imkanı bulduk, belki de gün ışığına hiçbir zaman çıkmayacak detayları kağıda döküp ölümsüzleştirdik. Asaf Beyin adını taşıyan bir sokağı bulduk, kimsenin bilmediği bu bilgiyi de köşemizde ilk defa paylaştık.

Bu bölüm ise çok özel olacak. Çünkü Athar Beşpınar’ın son dönemlerine bir evlatmışçasına eşlik eden çok kıymetli bir İstanbul hanımefendisi misafirimiz oluyor. Athar Bey’in soyundan hayatta kalan tek temsilci olan torun Asaf Beşpınar kardeşimizle tanışmıştınız. Bu bölümdeki konuğumuz torun Asaf’ın annesi, yani Athar Beşpınar’ın gelini olan Neslihan Hanım. Anadolu yakasındaki evlerinde ziyaret ettiğim Neslihan hanım yazı dizimizdeki en önemli konuğumuz. Tekne yapım hayatı dışındaki Athar’ı tanımamda oldukça faydalı bilgiler edindiğim Neslihan Hanım’a ve oğlu Asaf kardeşime buradan teşekkürü bir borç bilirim.

Daha önce de belirttiğim üzere Athar Beşpınar’ın teknik yanı, mühendisliği, tekne yapımcılığı yanında gerçek insan tarafı da çok ilgimi çekti. Kardeşinin kaybından tutun, insanlarla ilişkilerini, inançlarını, hastalığını, kandırılmışlıklarını, gönül ilişkilerini, çektiği sıkıntıları, vefatını ve daha bir çok yaşamaya dair özelliklerini öğrendikçe, Athar artık benim için bir roman kahramanı, eski bir dost ya da yakın bir akrabam gibi olmaya başladı.

Bu bölümde bir çok şey kişisel gelebilir, tekne ve deniz konularına uzak görünebilir. Fakat yapmak istediğim şey bir biyografi şeklinde Athar’la ilgili hemen her şeyi kağıda döküp ölümsüzleştirmektir. İsmi bile, yani Athar kelimesi bile hemen hepimiz için bir bilinmez iken, bu çok önemli şahsiyeti tanımak, artık hakkında pek çok şey bildiğim Athar Beşpınar portresini arşivimde bulundurmak, bunu da ilgi duyan okuyucuyla paylaşmak istiyorum.

İsim demişken bu konuda birkaç kelam edelim. Denize ilgi duyan herkes, malumunuz, Pupa Yelken’i okuyarak bu işe bulaşmıştır. Kısmet teknesi deyince de yapımcısı olarak senelerdir ezbere bir isim dökülür dudağımızdan, Athar Beşpınar ismi. Ülkemizde pek rastlanmayan bu ismi hepimiz biliriz bilmesine de anlamının ne olduğunu pek uzun boylu düşünmeyiz. Ben de başlarda Ermeni ya da Rum kökenli bir vatandaşımız olduğunu düşünürdüm. Sonradan, babası Asaf’ın Pencap eyaletinden göçtüğünü öğrenince ismin de anavatanı çıkmış oldu. Zira hem Hindistan hem de Pakistan’daki (Pencap iki ülkenin de topraklarına yayılmış bir bölge) Müslümanlar arasında Athar ismi oldukça yaygın. Arapça kökenli bir kelime olan Athar ismi Pencap bölgesinde “kutsal” anlamında kullanılıyormuş. Soyadı olan Beşpınar kelimesinden ise daha önce bahsetmiştik. Aile, Pencap eyaletinin dilimizdeki anlamını soyadı olarak almış. Penç ve ab olarak ayırırsak daha iyi anlarız.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 31 Ocak 2019, 20:46:59
Athar’ın hayatını geçirdiği mekanlar

Athar Bey’in çocukluğuna dair pek bilgi yok. Yedi sekiz yaşına kadar Heybeliada’da yaşadığını biliyoruz. Heybeliada’da yaşadıkları konağı, torun Asaf’la birlikte aradık fakat biraz da zaman darlığından bulamadık. Kuleleri olan beyaz bir konakmış, sonradan kuleleri yıktırılmış. Şu anda adadaki faytoncular yabancı birine ait beyaz kuleli bir köşkten bahsediyorlar ama aynı bina değil.

Heybeliada'da biraz dolaştım. Çocuk Athar'ı bulamadım.

(https://i.hizliresim.com/QL2AMr.jpg) (https://hizliresim.com/QL2AMr) (https://i.hizliresim.com/bV65bn.jpg) (https://hizliresim.com/bV65bn) (https://i.hizliresim.com/5aydVA.jpg) (https://hizliresim.com/5aydVA) (https://i.hizliresim.com/0RzqyV.jpg) (https://hizliresim.com/0RzqyV)

Çocukların ilkokul dönemlerine kadar aile Heybeliada’da yaşar. Daha sonra Moda’ya taşınırlar. Athar Bey’in Robert koleje girmesinden sonra aile ikiye bölünür. O zamanlar köprü filan olmadığından, Anadolu’da oturup Avrupa yakasındaki okula gidip gelmek herhalde ciddi meseleydi. O yüzden baba Asaf Moda’da yaşarken, Athar ve annesi Nişantaşı’ndaki konakta yaşamaya başlarlar. Demek ki geçen sayıda Hıfzı Topuz’un söylediği “Nişantaşındaki konağa geri döndüler” sözüyle tarihsel olarak çakışmış bulunuyoruz. Bulmaca çözer gibi ilerlediğimiz hikâyemizde, tarihlerden hesaplayabildiğim kadarıyla,  Leyla’nın vefatı da tam bu senelerde olsa gerek. Seniye hanımın kendini kapatması, ablalarıyla tekrar görüşmeye başlaması, Nişantaşı günleri. Kimbilir ne detaylar saklıdır o günlerde fakat artık o günleri anlatacak hiç kimse kalmamış. Athar Bey’i görmem mümkün değildi belki, zira çok erken gitmiş, ama bari ablası Zübeyde Hanım hayattayken ulaşabilseydim. Kimbilir ne çok anı Zübeyde hanımla birlikte karardı gitti. Yanarım yanarım ona yanarım. Çok değil yedi sene evvel, Athar’ın ablasının ölümünden önce yapılacak bir röportajda, Athar’la ilgili kimbilir ne çok sırra ulaşabilirdik, fakat olamamış işte.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 01 Şubat 2019, 00:06:55
Athar Bey’in, Nişantaşı’ndaki konağın yerine yapılan apartmanın ikinci katında da bir dairesi varmış. Adres Hacı Emin Efendi sokak. Bir sonraki İstanbul seyahatimde halen ayakta olan bu apartmanı görmek, en azından duvarına bir dokunmak istiyorum. (2019'dan not: Gidemedim ama harita programları sayesinde apartmanı bugün artık gitmişiz gibi görebiliyoruz)

(https://i.hizliresim.com/9aN418.jpg) (https://hizliresim.com/9aN418)

Athar Bey’in yaşadığı bir diğer mekan ise Moda’daki ev. (2019’dan not: Bir rivayete göre Fenerbahçe'nin kuruluş toplantısı 1907 yılında bu evde yapılmış. Bildiğiniz üzere baba Asaf bey Fenerbahçe’nin kurucuları arasında. Beşbıyık sokak Numara: 3. Fakat şimdi arasanız bulamazsınız, çünkü sokağın adı artık Beşbıyık değil Nene Hatun sokak. Şimdiki apartmanın da fotoğrafı harita programlarından kolayca bulunabiliyor. 7-8 sene öncesine göre bile teknoloji ve bilgi paylaşımı ne kadar gelişmiş)

 (https://i.hizliresim.com/6aN8O0.jpg) (https://hizliresim.com/6aN8O0)

Athar Bey’in bir diğer evi Fenerbahçe’deki Kısmet apartmanında. Bu adreste Athar Bey’in oğlu Mehmet ve ailesi de yaşamışlar. Athar Bey, ömrünün son dönemlerinde ise ilginçtir Bakırköy’e taşınmış. İşyeri, evi, dostları, hayatı hep Moda, Salacak, Fenerbahçe bölgesinde yer almışken, nasıl oradan taa Bakırköy’e gitmeye karar verdi, ilginç. Sanki bir şeyden, birilerinden uzaklaşmak ister gibi.

Yaşadığı mekanlardan bahsederken belirtmeden geçmeyelim, Athar Bey’in yurtdışında da yaşama teşebbüsleri olmuş. Nişantaşı’ndaki evi boşaltıp, eşyaları dağıtıp, Londra’ya gitmiş. Bir süre orada yaşadıktan sonra Amerika’ya geçip, Miami’ye yerleşmiş. Yazdığı mektuplarda Miami’deki hayatından, oranın ikliminden çok memnun olduğu, orada kendini çok iyi hissettiği anlaşılıyormuş. Hatta Neslihan Hanım’a şöyle yazmış: “İnsan böyle iyi olunca yaşlanmaktan korkmuyor Neslihan”

Miami’de bir süre kaldıktan sonra Athar ülkeye geri döner. Planı güneye yerleşmektir. Alanya’da bir daire alır ve kış aylarını orada geçirmeyi planlar.

Toparlayabildiğim kadarıyla Athar Beşpınar’ın hayattayken bulunduğu, oturduğu bölgeler, mekânlar bunlar.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 02 Şubat 2019, 00:48:31
Evlilik, gönül yaraları ve bir polisiye hikaye

Athar Bey ve ailesi Anadolu yakasındaki evlerinde yaşarken bir de kiracıları vardır. Dönemin en ünlü ressamlarından biri, hastalığı sebebiyle doktorlardan deniz kenarında yaşaması tavsiyesi almış ve Athar’ların evini kiralamıştır. Gel zaman git zaman kader ilginç bir şekilde ağlarını örmüş ve resim sanatçısı kiracı eşinden boşanmıştır. Bir kız çocukları olan kiracı çiftin boşanmasından sonra, hanımefendi ve evsahibinin oğlu Athar arasında bir yakınlaşma başlar. Athar hayatındaki ilk ve tek evliliğini bu hanımefendiyle, yani Emel Hanımla yapar.

Athar Bey’in eşi, asker kızı, oldukça sert ve baskın karakterde bir hanımdır. Sık sık da asker kızı olduğunu özellikle belirtirmiş; hatta silah konusundaki maharetini aşağıdaki satırlarda birazdan okuyacaksınız.

Athar ve Emel’in bir oğulları olur, ismini Mehmet koyarlar. Seneler sonra oğul Mehmet tüm Beşpınar ailesi erkekleri gibi denizle ilgili bir meslek seçecek ve kaptan olacaktır. Hatta hayatı da deniz üzerinde son bulacaktır. Fransa’nın bir liman şehrinde demirli bir geminin  kaptan kamarası, Mehmet’in son nefesini verdiği mekândır.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 02 Şubat 2019, 00:50:32
Athar’ın evliliği bir süre sonra sona erer fakat çift, boşandıktan sonra da bir süre birlikte yaşamaya devam ederler. Daha sonraları Athar Bey’in gönlü Pakistanlı bir hanıma düşer. Athar Bey ikinci evliliğe girişmez,  fakat bu ilişkiden dolayı başına oldukça tatsız işler açılır.

Kıskançlıktan ve gurur meselesinden, boşandığı eş Emel Hanım bir gün tabancasını alır gider kulübü ve işyerini basar, ateş eder! Şu anda yaşayan tanıdıkları Emel hanım’ın kulübü bastığını, aile ise işyerini bastığını söylüyor. Bence ikisi de doğrudur. Herhalde zamanında İstanbul’da en çok konuşulan magazin konularından biri olmuştur. Athar Bey’in bundan çok üzüldüğünü tahmin etmek zor değil. İnsanlarla mesafeli, sessiz sakin bir adamın böyle bir olayla anılması eminim Athar’da onulmaz yaralar açmıştır.

Hanımlarla ilgili sorunlar yukarıdaki olayla da bitmez. Zannederim Athar Bey’in hayatının en kötü dönemlerinden birini ona yine bir hanım yaşatır: O hanım yukarıda bahsettiğimiz Pakistanlı Hanımdır!

Tüm bu olayların kahramanları artık hayatta değiller. Fakat yine de bazı isimleri ve olayları açık açık anlatmamak gerektiğini düşünüyorum. O az konuşan, kimseye sokulmayan, sessiz, sakin adamın, hiç de tahmin edemeyeceğimiz fırtınalı hayatından minik kesitler vererek devam edelim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 02 Şubat 2019, 01:05:48
Athar Bey 70‘lerde Bodrum’da bir yatırım yapar. Bir otel! İstanbul’daki bazı gayrimenkulleri ve senelerce yaptığı birikimleri bu işe yatıran Athar Bey’in yaşadığı zamanlar, hepimizin bildiği üzere döviz bulundurmak bile suçtur. Nedendir bilinmez Athar Bey bu işi bitirmeden,  inşaat yarım haldeyken satar. Sebebini bilmiyoruz, belki riskli gördü  ve göze alamadı (ki risk almayı sevmeyen biriymiş) belki de çok kârlı bir teklif aldı. Neslihan Hanımdan duyduğuma göre Athar Bey’in yakın arkadaşı Rahmi Koç bile Athar’ın risk alamama özelliğini eleştirirmiş. Sadun abi de Athar Bey’in inanmadığı projeyi almadığını, tekne yapım işlerinde de seçici olduğunu söylemişti.

Otel satıldıktan sonra eline ciddi miktarda döviz geçen Athar, en güvenli yer olarak evini görür ve tüm bu nakdi koca bir duvar saatinin içinde saklar! Heyecanlı bir polisiye haline gelen hikayemize bu aşamada yine o Pakistanlı hanım girer. O sıralar Athar ve Pakistanlı hanım birliktedirler. Athar bir gün eve gelir. Adeti olduğu üzere saatin içini eliyle kontrol eder, para oradadır. Fakat zaman geçer hanım eve gelmez. Önceki evliliğinden olan çocuklarını da alan hanım kayıplara karışmıştır. Athar saatin içindeki tüm birikimini kontrol ettiğinde miktarın yarısının çalındığını, yerinin gazete kağıtlarıyla doldurulduğunu görür! O arada yabancı plakalı bir Mercedes, Pakistanlı bir kadın sürücünün yönetiminde içinde iki çocukla birlikte İran sınırından geçmektedir! Arabada Athar’ın hayat boyu elde ettiği büyük birikiminin yarısı da vardır….
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Şubat 2019, 16:03:32
Arkadaş, insan araya girmeye korkuyor ama, şahane gidiyor yahu.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 00:34:08
Bu heyecanlı hikâyenin buraya kadar olan bölümünü Neslihan Hanım’dan dinledim, bundan sonrasını da zamanının medyadaki en güçlü adamı olan Necati Zincirkıran’dan öğrendim.

(https://i.hizliresim.com/5ayjpD.jpg) (https://hizliresim.com/5ayjpD)

İstanbul’daki evine misafir olduğum Necati ağabeyin anlattığına göre hırsızlık olayından hemen sonra Athar apar topar ona gitmiş. Senin çevren, emniyetle ilişkilerin kuvvetlidir, başıma böyle böyle bir olay geldi demiş. Necati ağabey de elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışmış fakat herhalde o Mercedes İran sınırını geçtikten sonra artık yapacak bir şey olamamıştır.

(https://i.hizliresim.com/0Rz3bR.jpg) (https://hizliresim.com/0Rz3bR)

Athar o olaydan sonra anladığım kadarıyla yıkılmış. Casablanca filminden fırlamışçasına bakımlı ve stil giyimli bir eski zaman adamının, o talihsiz hırsızlık olayından sonra fotoğraflardaki görüntüsü tam zıt istikamette. Sakallı, bakımsız, fotoğraflarında gördüğümüz gözlerindeki pırıltıdan eser yok. Geliniyle dertleştiği bir gün ilişkinin yürümeyeceğini anladığını, kaçan hanımefendiye Pakistan’da ya da başka bir yerde ev almak istediğini fakat buna fırsat bulamadan hırsızlık yaparak evden kaçmasının onu çok üzdüğünü anlatmış.

(https://i.hizliresim.com/ADzjZz.jpg) (https://hizliresim.com/ADzjZz)

Athar’ın eşi Emel Hanım’ın mezarını da Heybaliada’da buldum. Anne, baba, kardeşler, eşi derken hemen hepsinin mezarını bulduk bulmasına da, dikkat ederseniz Athar Beşpınar’ın defnedildiği mekândan hiç bahsetmedik. Çünkü dostlar, Athar Beşpınar, bu mekanı cennet olası koca çınar, toprağın koynunda uyumuyor!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 00:40:39
(https://i.hizliresim.com/LlDjaz.jpg) (https://hizliresim.com/LlDjaz)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 00:50:01
(https://i.hizliresim.com/dvB93V.jpg) (https://hizliresim.com/dvB93V)

(https://i.hizliresim.com/ADzj7p.jpg) (https://hizliresim.com/ADzj7p)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Şubat 2019, 09:59:20
Arkadaş, insan araya girmeye korkuyor ama, şahane gidiyor yahu.
Sırf bu yüzden,araya girmiyor ve sık sık  yeni iletilere bakıyorum yeni bir şey paylaşılmışmı diye. Teşekkürler emeğinize sağlık.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 15:27:06
Büyük denizci ve gazetecilik duayeni Sevgili Necati Zincırkıran ağabeyimizden ilginç anılar dinledim. Hatta Athar Bey’le tatlı sert sürtüşmelerini bile, onu rahmetle anarak anlattı. Gelin Necati ağabeye kulak verelim.

“Athar bilgilidir, ağzı laf eder, İngilizcesi mükemmeldir, bir başka yabancı dili daha vardır, mağrurdur. Fakat en iyi kendisi bilir, hiç kimsenin fikrini beğenmez. Mesela Thomas Gilber’den Neptün’ün planlarını aldım. Eğitim için Birleşik Devletlerdeydim. 64 senesinde. İlk aklıma gelen Athar oldu. Muhittin Öney de Athar’la bir konuşalım demişti. O zamana kadar Muhittin Bey 5-6 tekne yaptırmıştı, tecrübeliydi. Athar’a da iki tekne yaptırmıştı. O zaman cep telefonu filan da yok, Athar’ı aradık tekne yapılan bir yerde bulduk. Dedim ki beraber bir yemek yiyelim, tamam dedi, bir yerde oturduk, ben planları da getirdim, Athar planlara baktı, ne gerek vardı bunları almaya dedi, kayık bu dedi. Gilber de o tür teknelerde dünya çapında adam! Tekneleri Honk Kong’da Amerika’da yapılıyor.

Dedim ki Athar dedim, seninle belki bir iş yapacağız ya da yapmayacağız, neden böyle diyorsun? Ben o zamana kadar 3 tekne yaptırmışım, patronuma, arkadaşlarıma da yaptırmışım, sen dedim Thomas Gilber'in teknesini bana yapar mısın, yapmaz mısın? Ayağa kalktı, sen tabi dedi bu konuşmadan sonra bunu bana yaptırmazsın dedi. Ben peşin hükümlü değilim dedim, bir düşüneyim dedim. Sonrasında Athar’la yapmadık tekneyi Cafer Usta’yla yaptık. 1965’de başladık, aynı senede bitirdik. Yelken kumaşını filan İngiltere’den getirttim, Neptün’de ben 2 tane çocuk büyüttüm.”
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 15:29:27
“Athar çok üşüyen bir adamdı”

Garip bir konu başlığı olduğunun farkındayım. Fakat ilginçtir üç kişiden ciddi ciddi bu konuda bilgi geldi. Necati Bey şöyle demişti.

“Kalın bir paltosu vardı. Bir gün sordum nedir bu palto böyle diye, İngiltere’den almış, ama palto nasıl kalın bir palto, dedi ki ben çok üşüyorum!”

Daha önce gelini Neslihan hanımdan da aynı şeyi duymuştum. Athar çok üşürmüş! Alanya’da ev alması, bir ara Miami’de yaşaması filan hep bu yüzden sanırım.

Sadun abi de demişti ki, soğuk havalarda başına naylon torba geçirip Salacak yokuşunu öyle çıkarmış! Athar Beşpınar soğuğu hiç sevmeyen bir adammış. Bu ilginç detay da yazı dizimizle gün ışığına çıkmış oluyor.

Athar ve gelini Neslihan hanımın tekne üzerinde bir kutlama fotoğrafını göreceksiniz. Rahmi Koç’a ait Nazenin teknesinin deneme seyirlerinden birinde çektirmişler. Rahmi Koç’un teknesini Paşabahçe’de Bilal Usta yapmış. Athar Bey süpervizör olarak başında bulunmuş. Mekanik işler için de Vasil Usta görevlendirilmiş. Hoş bir anı olarak sizlerle paylaşıyorum.

(https://i.hizliresim.com/6aN32E.jpg) (https://hizliresim.com/6aN32E)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Şubat 2019, 15:32:56
Evet artık diyeyim; şahane!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 15:35:02
Tekne iç dizaynına önem vermeyen Athar Bey

Bu kadar meşhur ve yetenekli bir tekne yapımcısının böyle bir özelliğe sahip olacağını düşünmezdim. Teknelerin tamamen dışıyla, yapımıyla, mühendisliğiyle ilgilenen Athar, iş tekne iç dizaynına gelince çok da önemsemezmiş. Birkaç kişiden benzer şeyleri duydum. Hatta tekne sahibini bile iç yerleşim konusunda dinlemez, bildiğini okurmuş.

Oda Boro iç yerleşim için bir şey söyleyecek olmuş, Oda ablayı geri çevirmiş, sen karışamazsın demiş. Oda abla ise kendi deyişiyle “Kusura bakmayınız ben kullanacağım, bu mutfak bana ait” dese de Athar Bey bildiğini okumuş.

Boro’lar Kısmet’in içinde ancak ikinci seyahatte değişiklik yapabilmişler.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 15:38:44
Evet artık diyeyim; şahane!

Az kaldı bitiyor :) forum için uzunca bir ileti oldu, farkındayım.

Fotoğrafları ve yazılanları güncellemek, bir yerlere yüklemek, ufak tefek düzeltmeler ve okunma kolaylığı için parça parça atıyorum, formatı bozmamışımdır umarım.





Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 15:42:15
(https://i.hizliresim.com/jg6lnG.jpg) (https://hizliresim.com/jg6lnG)

(https://i.hizliresim.com/26aGZ0.jpg) (https://hizliresim.com/26aGZ0)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 16:00:46
Yaptığı tekneler

Kısmet demişken, Athar Bey’in yaptığı bir çok tekne halen yüzmekte. Sonbaharda tekrar devam edeceğimiz yazı dizimizde, onun inşa ettiği teknelere daha da fazla eğilmek üzere birkaçının ismini zikrederek konuyu kapatalım: Beyaz Gül, Ondine, Likya, Karya, Lili 2, Dört Mevsim, Kısmet, Kerme, Antares, Samba, Simbad, Vanessa, Caretta, Christina ve daha niceleri.

(2019'dan not: Yazı dizisi maalesef adı geçen sonbaharda bazı sebeplerden devam edemedi. Sadece kitaplardan, yazılı kaynaklardan yürüse belki olurdu da, bol seyahatli, çok zaman ayırmalı ve elbette çok masraflı bir işe bürününce devam edemedim, sağlık olsun)

Athar Bey denize çıkan, denizde dolaşan biri değilmiş. O kadar tekne yapan bir tersanecinin denize çıkmayı pek sevmemesi ya da istememesi de ilginç. Edip Bey’in (Soyadını bulamadım) teknesini almış fakat hakkıyla kullanmamış, uzun süre Fenerbahçe’de bağlı kalmış.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 16:06:20
Athar Bey’e ait bir diğer ilgi çekici detay ise oğluyla ilgili. Athar’ın tek oğlu olan Mehmet’in mesleği kaptanlıktır. Athar Bey öldükten sonra bambaşka birine dönüşen Mehmet ilk olarak eşini boşamış. Babasının ölümünden bir sene sonra Neslihan hanımdan ayrılan Mehmet, birkaç sene boyunca Athar’dan kalan servetle şaşaalı bir hayat sürmüş. Kısa süre içinde mal mülk eriyip bitince kaptanlığa geri dönmüş. Fransa’da bir limandaki gemide vefat etmiş.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 16:13:06
Beşpınar ailesinin baba tarafından soy ağacını göreceksiniz.
Soyağaçları bana göre güvenilir kaynaklar değil. Osmanlıda bile kökenini peygambere dayandıran yüzlerce "seyit" vardır, bilirsiniz. Yine de orijinal bir "hoş kaynak" olarak sizlerle paylaşmak isterim. Cengiz Han'a ve Timurlenk'e kadar giden bir soyağacı.

(https://i.hizliresim.com/y6qbDN.jpg) (https://hizliresim.com/y6qbDN)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 16:20:56
(https://i.hizliresim.com/36zyG5.jpg) (https://hizliresim.com/36zyG5)

Sadun abi Athar Bey’i 1953 ‘de tanımış. Baba Asaf Bey’den kalan Amerika menşeili Rudder dergileri varmış, Kısmet’in planlarını da bu dergilerde görüp beğenmişler. Kısmet’in planı 1948 civarı çizilen, ilgi gören bir planmış. Sonrasında bir kaç meşhur dizaynırla yazışmış. Atkin de bunlardan biri. Sadun abi Atkin’e ne tavsiye edersiniz diye sormuş. Hatta satın aldığı planın parasını yani 75 doları Oda ablanın kardeşi vasıtasıyla Almanya üzerinden yollamış. Kısmet’le ilgili bu küçük detayı da sizlerle paylaşmak istedim. John Atkins, Colin Archer tarzını biraz daha modernize eden bir tasarımcı imiş. Atkins Sadun abiye bir tekne tavsiye eder. Aklın yolu bir, Atkins’in tavsiye ettiği plan Sadun abinin de sevdiği plandır. Bu planı Athar Bey’le birlikte seçmişler fakat Atkins’e söylememişler.

(https://i.hizliresim.com/k96Vdy.jpg) (https://hizliresim.com/k96Vdy)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 16:23:16
(https://i.hizliresim.com/pbnrJJ.jpg) (https://hizliresim.com/pbnrJJ)

(https://i.hizliresim.com/EmDv1q.jpg) (https://hizliresim.com/EmDv1q)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 22:45:01
Athar Bey’in sağlık problemleri

Anladığım kadarıyla üç kuşak Beşpınar ailesinde genetik bir kalp problemi var. Baba Asaf, oğul Athar ve torun Mehmet genç sayılabilecek yaşlarda kalp problemleri yüzünden hayata veda etmişler. Athar Bey ilk kalp krizini arkadaşı Ersin Çağlar’a ait bir gemiyle Amerika’ya giderken uğradıkları Mısır’da geçiriyor.

Sağlık sorunları başlayınca, o zamanlar by pass ameliyatları, balon teknikleri ülkemizde çok yeni olduğundan, Athar Bey İngiltere’de bir ameliyat planlıyor. Hatta İşadamı Rahmi Koç, benzer bir ameliyat için Amerika’ya giderken Athar’ın da gelmesini istiyor, fakat Athar Bey İngiltere’de olacağım diyerek kabul etmiyor. Nerede ameliyat olacağına, nasıl bir plan yapacağına dair bir dosya bile hazırlamış.

Athar Bey Alanya’da bir daire aldığında ağır bir kalp krizini de orada geçireceğini bilemezdi elbet. Bir gün, beş katlı asansörsüz apartmanın beşinci katında yer alan dairenin giriş kapısında yığılır kalır Athar. Gelini kapıyı açtığında Athar Bey’i yerde yatarken bulur. Apar topar İstanbul’a dönerler. Athar bir süre kendi evinde kalmak istemez, oğlu, gelini ve torunuyla birlikte yaşamak ister. Herhalde yalnız olmaktan korktu zavallı Athar.

İlginçtir oğlu Mehmet bu durumdan pek hoşnut değildir. Baba oğul arasında sürekli olan anlaşmazlık halen hayattaki birçok insan tarafından da dillendirildi. Mehmet hep haşarı ve babasıyla didişen bir evlat olarak canlandı gözümde. Nitekim babası ve halasının birbirlerine küs olarak hayata veda etmelerinde de Mehmet’in payı olmuş. Geçen sayıda Athar’ı dolandıran hanımdan bahsetmiştik. Olaydan sonra Athar’ın ablası o dolandıran hanım ve çocuklarıyla görüşmeye devam eder, Athar’ın haberi olmadan! Bir gün Mehmet herhalde bir kızgınlık anında bundan babasına bahsedince Athar ve ablası Zübeyde arasına küslük girmesine sebep olur. Mehmet’in kendi annesiyle de arası çok iyi olmamış.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 22:46:37
Athar Beyin sağlık durumuna geri dönelim.

Alanya’dan apar topar geri dönüp İstanbul’da tetkiklere başlarlar. Dönemin ünlü doktorlarından Cevat Yakup, Athar’ın tedavisini üstlenmiştir. Bir süre hastanede kalır, kısa süre için hastaneden çıktığı bir gün evde yemek yerlerken bir kadeh şarap içer ve espri yapar: İsa’nın son şarabı gibi, bu da benim son şarabım mı acaba.

Bu detayları Neslihan hanımdan dinledim. Athar Beyin yakın arkadaşı Özcan Bey de bu hastane günleriyle ilgili bir olay anlatmıştı. O zamanlarda, ülkemizi ziyarete gelen Bangladeş sanayi bakanı kalp krizi geçiriyor ve Athar’ın yattığı Koşuyolundaki hastaneye getiriliyor, by pass ameliyatı yapılıyor. Başarılı geçen ameliyattan sonra doktorlar Athar’a, "gördün mü" diyorlar, "biz de çok rahat bu ameliyatı yapabiliyoruz, İngiltere’ye gitmeye gerek yok, hem uçakla o kadar yolu gitmek de çok riskli"

Athar artık planından sapmıştır, ameliyatı Türkiye’de olacaktır. Ameliyat olacağı gün geliniyle vedalaşır. Hep dediği gibi bir Eyvallah! der, ameliyata girer.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 22:47:33
Gelelim çok önemli konuya. Athar Bey vefatından önce gelini Neslihan Hanıma bir vasiyette bulunur. Athar Beyin gelini, kendisine evladından daha yakındır, en özel sırlarını sadece geliniyle paylaşır. Vasiyet şudur: Athar Beşpınar gömülmek istememektedir!!!!!!!!!!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 22:48:41
Moda’dan poyraz estiği zaman küllerim denize serpilsin!

Athar Beyin vasiyeti cenazesinin yakılması ve küllerinin boğaza savrulmasıdır. Ameliyata girerken vedalaştığı gelini Neslihan hanım, bu vasiyeti yerine getirmek için var gücüyle çabalar. Hatta bazı insanlar Heybeliada eninde sonunda denize batacak, oraya gömelim düşüncelerini bile ciddi ciddi belirtirler.

Athar ameliyattan çıkamadan, ameliyat masasında son nefesini vermiştir. Senelerdir korktuğu ve istemeyerek olduğu bu ameliyat kaderin cilvesi olarak ölümünün sebebi olmuştur.

Cenaze

Athar bey’in cenazesi için İstanbul’dan bir cenaze şirketiyle anlaşılır. Şirket cenazeyi alacak, İngiltere’ye götürecek ve oradaki bir krimatoryumda cenaze yakılacaktır. Fakat sonraları Athar’ın ailesinin Müslüman bir aile olduğu düşünülerek, biraz da çevreye karşı mahçup olmamak için, cenaze bir camiden kaldırılır. Göstermelik bu merasimden sonra cemaatin mezarlığa kadar cenazeyi takip edeceği endişesiyle, tabutun kenarına bir not konur. Cenaze Alanya’da defnedilecektir! Böylece hiç kimse cenazenin nereye gideceğini görmeyecektir.

Cenaze oğlu Mehmet ve gelini Neslihan Hanım nezaretinde İngiltere’ye götürülür. Yakıldıktan sonra Türkiye’ye dönülür. Fenerbahçe açıklarında, Digavsin Çakarının yakınlarında külleri, vasiyeti üzerine boğazın serin sularına bırakılır.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 22:48:57
Güle güle koca Usta!

-----------------------------------------------------------------





Okuyan herkese vakit ayırdıkları için teşekkürler.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: nuri_kongur - 03 Şubat 2019, 23:15:04
Çok teşekkürler Çetin reis, polisiyeye roman tadında bir yazı dizisi oldu. Bizleri Athar beyle tanıştırdığın için ayrıca teşekkür ederim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 23:18:51

ATHAR BEŞPINAR'IN ARDINDAN SADUN ABİ AŞAĞIDAKİ YAZIYI YAZMIŞ


1987 yılından bir yazı
Kaynak Yelken Dünyası

 
TÜRK YATÇILIĞININ BÜYÜK KAYBI: ATHAR BESPINAR
Athar Beşpınar, işine çok sadık, namuslu, denizciliğimize emeği geçmiş, çok kıymetli ustalar yetiştirmiş yeri doldurulamayacak büyük bir insandı.
Sadun BORO

Ağustos ayı, Ekincik'te "My Marina" önünde demirliyim. Akşam gelip, yanımızda bağlayan Feda Kaptan yatının sahibi, eski dostumuz Semuh Günur'la güvertede oturmuş, sabah kahvemizi yudumlarken, Fenerbahçe'den, Yelken Kulübü'nden dostlardan söz ediyoruz. Daha doğrusu, ondan haber alıyorum. Bir ara "Ya, Athar'ı da kaybettik" deyince, kahve boğazımda düğümlendi, dona kaldım.
Yalnız ben değil, eminim o an, Kısmet'in de tepeden tırnağa titrediğini hissettim. Nasıl üzülmeyelim. Kısmet'i tomruktan, ağaçtan yontup, biçip, bugünkü haline o getirmiş, o yaratmıştı. Omurgasından, cundasına kadar, her parçası, her çivisi, onun titiz nezaretinde hazırlanmış, yerine konmuş, çakılmıştı.
Athar BEŞPINAR ile dostluğumuz ellili yıllara dayanır. İngiltere'de tahsili bitirip, ilk Okyanus aşırı Amerika seyahatinden döndükten sonra, İstanbul Yelken Kulübü'nde, kendisini tanımıştım. Mizaç olarak sıkılgan, çekingendi. Pek kalabalığa girmez, içki sofrasına oturmaz, etrafı ile daima bir mesafede kalmayı tercih ederdi.
Babası zamanın sayılı gemi yapım mühendislerinden Hintli Asaf Bey'di. Yelkene, denize merakını babasından almıştır. Gençliğinde, bir hayli yelkenle gezdiğini, İpar yatının birkaç seyahatine katıldığını anlatırdı. Ben tanıdığım zaman, artık pek denize çıkmıyordu. Edip Ağabeyin bir tratasını almış, onu yata çevirmişti. Fenerbahçe mendireğinin içinde onunla oynar, tentesi ender açılırdı. Hatta, boya için karaya çektiğinde, altından pabuç kadar midyeler çıktığını gülerek anlatırdı.
ATHAR BEŞPINARIN  KİŞİLİĞİ 
Athar, Amerikan Koleji'nde okuduktan sonra, babasının da desteği ile, kendini çok iyi yetiştirmiş, yetenekli bir yat yapımcısıydı. Gençliğinden beri, kendi çizdiği planlarla sayısız tekneler yaptı. Rahmetli Harun Ülman Bey, Türkiye'de ilk modern yat inşasını başlatmış. Athar onu ilerleterek devam ettirmiş bir kimseydi. Bu konuda, zamanın söz sahibiydi. İlk büyük boy teknesi Lili II'nin yapılışı, bir hadise olmuştu.
Tekne çiziminde muhafazakardı. Çok modern tipler yerine, yetiştiği zamanın da etkisiyle, klasik hatları tercih ederdi. Sağlamlık, temiz işçilik, en iyi malzeme kullanımı, onun değişmez kaideleriydi. Kafasının ermediği istekleri, kat'iyen kabul etmez, boş oturur, gene taviz vermez, beğenmediği işi almazdı. Ucuz olması için, kalitesiz yaptırılmak istenen bir tekneye elini sürmezdi.
En pahalı malzemeyi kullandığı ve en iyi ustaları çalıştırdığı için, yaptığı tekneler doğal olarak diğer yapımcılarınkine oranla daha pahalıya çıkardı. Onun bu huyunu ve yıllarca kendisini tanıyıp, yaptığı işleri bildiğim için, Kısmet'i yaptırmaya karar verdiğim zaman, ikinci bir isim aklımdan dahi geçmedi.
Fiyatta bir fikir edinmek için, Amerika'dan getirttiğim planları alıp, Athar'la beraber Ayvansaray'a gitmiş, oranın en iyi ustası, rahmetli Hürrem Ustayla konuşmuştuk. Maden hariç (ki o zaman 5.000 lira tutuyordu), Kısmet'in yapımına, beyazına, 35.000 lira istemişti. Sonradan aynı planı, Athar'a tam 62.000 liraya sipariş ettim.
Bana bir koca sayfa maliyet dökümü çıkarmıştı. Sala için kullanılacak keresteden, Salacak' taki atölyesine gidip gelme yol parasına kadar, bütün yapacağı masraflar dökülmüş, sonra makul (galiba yüzde ondu) bir kân üstüne koyup, bu rakamı çıkarmıştı. (Maalesef bu teklif, İstanbul'daki evraklarım arasında. Yoksa, hem kendisinin ne kadar ciddi çalıştığını göstermek, hem de bugünkü yapımcılara bir örnek olması için, bu yazı ile beraber yayınlanmasını pek isterdim). Bu rakamdan ne ben bir tenzilat istedim, ne kendisi yaptı. Ve cebimde 4.500 lira birikmiş para ile, ona siparişi vermiştim. O zamanlar, para kazanmak için, Tarsus'taki bir fabrikada çalışıyordum. Rahmetli, para yetiştiremeyeceğimden çekinip, uzun zaman işe başlamamıştı. Yazdığım mektuplara, iki kelime ile cevap verirdi. "Para yolla..." Ancak, biriktirdiğim para yirmibini bulunca, o zaman Kısmetin omurgasını kızağa koymuştu. Ve ben, teknenin tüm inşası boyunca, başında bulunmamış, ama en iyi şekilde yapılacağından da en ufak bir tereddüdüm olmamıştı. Zaten, bulunsaydım da, daha iyisini yaptıramazdım ki.
O zamanlar (1963), en iyi kaplamalık çamın metresi 500-600 lira iken, Yenikapı'daki koca bir kereste deposunun altını üstüne getirip, tek tek seçmiş ve tam 1200 liraya kaplamalık ağaç almıştı. İşte, iş dürüstlüğü böyle bir insandı.
İşine çok sadıktı. Yaz kış, bir gün aksatmadan, işçilerle beraber atölyeye girer, onlarla paydos ederdi. Yerine konulacak her parçayı, çakılacak her çiviyi kontrol eder, en ufak hataya göz yummazdı. Çok adam yetiştirdi. Bugün İstanbul piyasasının en kalbur üstü ustaları İlyas'ı, Muharrem'i, Bilal'i ve daha niceleri, onun yanında, mesleğin inceliklerini öğrendi.
Türk yatçılığı, kendisine çok emeği geçmiş ve yeri doldurulamayacak bir büyük ustasını kaybetti.
Allah rahmet eylesin...
 

NOT: Bu yazıyı, kara haberi duyduğum zaman yazıp, yollamak istedim. Ama, elimde kalem bir türlü yürümedi. Eylül sonunda, Gökova'ya hareketten evvel, Mesut Barandan, Athar hakkında, dergide herhangi bir yazı çıkmadığını hayret ve üzüntü ile öğrendim. Ne acıdır ki, Türk yatçılığının gelişmesinde en çok emeği geçmiş bir kimse göçüp, gidiyor da, memleketin yegane yatçılık dergisinde, onun hakkında iki satır yazı çıkmıyor.
 
SADUN BORO YELKEN DÜNYASI ARALIK 1987
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 03 Şubat 2019, 23:29:34
Çok teşekkürler Çetin reis, polisiyeye roman tadında bir yazı dizisi oldu. Bizleri Athar beyle tanıştırdığın için ayrıca teşekkür ederim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Teşekkürler, selamlar.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mustafa Ertör - 04 Şubat 2019, 00:29:51
Çok özenle yapılmış araştırma ürünü harika bir yazı için çok teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: nuri_kongur - 04 Şubat 2019, 05:17:15
Karya ve Likya adlarını okuyunca, Likya'yı hatırladım. 6-7 yıl önce İzmit Belediye Marinasında bağlı iken görmüştüm. Gören kişide uzun uzun tekneyi seyretme arzusu uyandıran bir dış görünüşü vardı. Hani insanın imkanı olsa alıp içinde yaşamak isteyeceği bir tekne idi. İçine bakma fırsatım olmadı. Daha sonra tekne satıldı ve gitti. Sonra satan kişi ile bir yemekte tanıştık. O teknenin ikiz tekne olduğunu ve ikizinin adının Karya olduğunu söyledi.Likya'nın internet üstünden fotoğrafını bulamadım ama Karya'nın fotoğrafını bulup ekledim. Hakikaten Likya da hatırladığım kadarıyla aynı silüete sahipti.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Necip Bulut - 04 Şubat 2019, 07:43:35
Çok teşekkürler Çetin kaptan, arkası yarın tadında pek güzel oldu okumak.
Sevgiler
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 04 Şubat 2019, 09:34:26
Çok teşekkürler, ciddi emek verilmiş çalışmayı bizlerle paylaştığınız için. Necip abinin dediği gibi arkası yarın tadında oldu. Bir sonraki bölümü merakla bekledim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mehmet Sürücü - 04 Şubat 2019, 10:17:52
Emeklerinize sağlık Çetin Bey.
Bu tür biyografik çalışmalar çok yetersiz ne yazık ki. Bu bilgileri toparlayıp da bir kitap haline getirebilseniz ne iyi olurdu.
Anlatımınız çok sürükleyici. Konu ile doğrudan bağ kuran, ilgili, meraklı, her yöne dağılabilen tarzınız, bu yazı gibi çok iyi çalışmalar ortaya koyabiliyor.
Çok teşekkürler bunları bizimle paylaştığınız için.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Kenan Biçen - 04 Şubat 2019, 12:21:51


Müthiş emek verilmiş,sürükleyici roman tadında bir çalışma.
Sabrınıza , emeklerinize sağlık.
Sadece rahmetli Sadun hocanın kısmetinden ismini bildiğimiz Athar Beşpınar'ın hayatı da çok ilginç geldi bana.Sanırım tarihe bir notta siz düştünüz.
Tüm çalışmalarınız için içtenlikle teşekkür ediyorum.
Okumak çok keyifliydi.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mustafa Ertör - 04 Şubat 2019, 12:46:48
Sizin rahmetli Prof.Dr.Süleyman Dırvana hakkında yazdığınız biyografik araştırmanız vardı sanıyorum.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 04 Şubat 2019, 12:54:18
Okuyan, zaman ayıran herkese teşekkürler.

Dırvana'yla ilgili kısa bir yazım vardı Mustafa abi. Bilgisayarda bir yerlerde olacak, bulunca paylaşırım. (Bir de sizli bizli olmasın, Çetin de yeter :)
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mücahit Karabaş - 05 Şubat 2019, 21:51:49
Daha yazı dizinizin başında mezarı olmadığı ipucunu vermişsiniz aslında. Sürpriz sonu olan bir roman tadında okuduk, keyif aldık. Çok şey öğrendim. Kendi adıma tekrar teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 05 Şubat 2019, 23:51:16
Daha yazı dizinizin başında mezarı olmadığı ipucunu vermişsiniz aslında. Sürpriz sonu olan bir roman tadında okuduk, keyif aldık. Çok şey öğrendim. Kendi adıma tekrar teşekkür ederim.

Okuduğunuz için asıl ben teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Ece Astunç Karabaş - 08 Şubat 2019, 21:56:04
Hep tekneleri ve kaptanları seyrederiz.  Bize kamera arkasındaki gizli kahramanı tanıttığınız için çok teşekkürler.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 09 Şubat 2019, 00:42:49
Hep tekneleri ve kaptanları seyrederiz.  Bize kamera arkasındaki gizli kahramanı tanıttığınız için çok teşekkürler.

Okuduğunuz için teşekkürler.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mehmet Erem - 09 Şubat 2019, 10:16:25
Final muhteşem... ))
Çeto, eline kalemine sağlık.

Bu arada yanlış hatırlamıyorsam bu krematoryum işini isteyen ama bir türlü kabul ettiremeyen örneklerle dolu yakın geçmiş.
Belli ki eskiden mümkünmüş, acaba n zaman yasaklandı?

Dolayısıyla "Küllerin Boğaz'ın serin sularına dökülmesi" vasiyeti sadece Athar bey'e ait değil.
En meşhuru Leyla Gencer. Yakınları ne yapsalar, etseler bile kabul ettirememişlerdi.
Memlekette illa bilinen yöntemlerle defnedilmesi gerekliliği deyince, Sadun Ağabey rahmetli'nin mezarı başında çırpınan kızı Deniz Bora'nın çaresizliği gelir gözümün önüne hep!
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Mustafa Erol - 09 Şubat 2019, 20:23:31
 Buyuk bir keyif ve merakla okudum. Denizcilige basladigimda pupa yelkenden sonra ikinci okudugum kitap Sizin kitabinizdi. Ayni sari GPS ten bir tanede ben almistim o zamanlar.
  Burada bulunmanizdan mutluluk duyuyorum. Tekrar emeklerinize saglik.

ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 10 Şubat 2019, 13:59:37
Buyuk bir keyif ve merakla okudum. Denizcilige basladigimda pupa yelkenden sonra ikinci okudugum kitap Sizin kitabinizdi. Ayni sari GPS ten bir tanede ben almistim o zamanlar.
  Burada bulunmanizdan mutluluk duyuyorum. Tekrar emeklerinize saglik.

ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi


Çok teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Zafer Türkmen - 10 Şubat 2019, 20:49:00
Teşekkürler Çetin, Sadun Boro'nun Pupa Yelken'de yazdığı bu Athar Beşpınar kimdir hep merak etmişimdir. Eline sağlık.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Hulusi Gülen - 13 Şubat 2019, 22:24:11
Ah şu mezar taşları neler söyler...

Yahu Çeto Reis, mezarlık dedin, mezar taşları dedin, neler aklıma getirdin. Ama ne iyi ettin de oralardan ne hikayeler çıkardın. Athar, benim de Sadun Boro'dan duyduğum bir isimdi. Bu ismi doğrusu Türk ismi olarak düşünmemiştim, yanılmışım. Sayende öğrenmiş oldum. Hem de örnek olacak bir çalışma ile. Eline kalemine sağlık.     
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 14 Şubat 2019, 19:54:37
Teşekkürler. Selamlar
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Aygün Özçer - 09 Mayıs 2019, 14:22:22
Çetin Reisim merhaba,
Athar Beşpınar hakkındaki yazınızı şimdi farkettim ve bir solukta okudum, elinize sağlık çok kapsamlı bir yazı.
Yazınızda bahsedilen, Athar ın yaptığı ikinci tekne olan Ondine nin ikinci ve ne yazık ki son sahibi olmuş bulunmaktayım. Ondine, 1945 yapımı balta burun , sloop  cutter arma, klasik ,kestane den yapılmış bir tekneydi, (kıç tarafı yawl tekneler gibi idi) sonradan üstüne fiber kaplanmış idi. Ben tekneyi  armatör rahmetli Orhan Çintav dan 1990 senesinde almıştım,  Orhan bey le  görüşmelerimiz Marmaris e gittikçe  vefatına kadar devam etti. O zaman Netsel marina da bulunuyorduk. Ondine 10.0 m boyunda ,2.10 m genişliğinde,  tam bir yarış teknesiydi, yelken numarası TK52 idi, Orhan beyden bir dolu ödülü olduğunu duymuştum. Zaman zaman yabancı yatçıların iskeleye oturup tekneyi seyrettiklerini görüyorduk, bizi görünce gelip tekneyi soruyorlardı. Tekne çok dar olduğundan, 1993 de ikinci teknemi aldığımda Ondine yi satılmak üzere, bir arkadaşımın, bugünkü Yatmarin in yerinde olan, Belediye nin yat yapımcılarına kiraya verdiği , bir tersaneye çekmiştim. Daha sonra aynı alan Ekşioğlu nun Marmarin firmasına geçti, orada da altından çekek zinciri geçirilip tekne desteklerinden düşürüldü. Düşme sonucunda gövdesi 3 yerden delindi ve çatladı.Çekek sahibi tekneyi yaptırmak yerine satılana kadar çekek yeri parası almamayı önerdi, nasıl yaptıracaklarına güvenimiz olmadığından kabul ettik 6 ay sonra da bu alanı Yatmarin e satmış, onlar da tekneyi alın dedi, bu arada teknenin dış fiber kabuğu soyulmuş ve içi boşaltılmıştı. Buna ek olarak tamir işini yapacak arkadaşın işleri bozuldu ve sonuçta teknenin kabuk ağaçları güneşte yandı ve suyunu kaybetti. İşlerimin yoğunluğundan ben de ilgilenemedim. Şimdi elimde sadece iki adet isminin yazılı olduğu ahşap parça var. Ondine ne yazık ki hurda oldu.
Belki hatırlarsınız, bundan galiba 10 sene önce, Selimiye de sizin işlettiğiniz Girit Restoran a , Orhaniye deki yarışlar için gelmiş bazı hakem arkadaşlarla  gelmiş ve (İsmail Şandan, Necdet İnağ, bir iki arkadaş daha) bu konuyu konuşmuştuk ve Ondine nin çizimlerinin olduğundan bahsetmiştim ve yollayabileceğimi belitmiştim. Sonradan aramalarıma rağmen dosyasını bulamamıştım. Dosya, iki sene önce boşalttığım eski büromdan çıktı ve bazı çizimler var, arzu ederseniz yollayabilirim.
Selam ve sevgilerimle
Aygün Özçer
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 11 Mayıs 2019, 22:39:27
Ah ne yazık. Tekneleri yeniden hayata donduremeyecegiz, maalesef. Tek yapabildigimiz hatiralarini yaziya dokmek. Athar yazı dizisi Sadun abinin sağlığında yayinlandi. O adamlar gunden gune azaldilar, bundan sonra da sanirim tekneler hakkinda pek de birsey bulamayacagiz. Selamlar sevgiler.
Başlık: Ynt: ----ATHAR----
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 12 Mayıs 2019, 00:51:23
Araştırma için verdiğiniz mücadele ve kağıda dökerken sarfettiğiniz çaba, rahmetli Athar beye çok görülmüş vefayı teslim ettiği gibi arada bizler de nasiplendik .  teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 16 Şubat 2024, 13:43:18
(https://i.hizliresim.com/jj0jhum.jpeg) (https://hizliresim.com/jj0jhum)

Dostlar selamlar,
Athar yazı dizimizi yeni belgelerle genişletilmiş bir kitap haline getirdim.
Hacmen küçük de olsa 15 senelik kocaman bir yolculuk olarak kalıcı hale geldi. Kısmet'e ve Sadun Ağabeyime bir borcumu ödemiş gibiyim. Boatshow'da salı ya da çarşamba gününden itibaren rafta olacak. Salı ve Çarşamba fuarda olacağım. Naviga standında görüşmek üzere.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 19 Şubat 2024, 17:37:55
Tebrikler , emeğinize sağlık , mutlaka uğrayıp imzalı bir tane edinmeliyim.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 20 Şubat 2024, 23:18:48
Çarşamba son günüm. Selamlar sevgiler
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 22 Şubat 2024, 22:17:40
Çarşamba son günüm. Selamlar sevgiler

İmzalı kitabımı okumaya başladım, önsözde kıymetli forumumuz Heyamola Hey  den bahsetmeniz çok büyük incelik. Tekrar emeğinize sağlık.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 02 Nisan 2024, 15:25:34
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 17 Nisan 2024, 10:59:59
Bi kere Bir Ege Macerası, çok başarılı. 5 tane almıştım. Sevdiğim denizci dostlara armağan ediyorum. Diğerleri de elbette öyledir.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Çetin Kent - 20 Mayıs 2024, 13:15:33
GURUR
"Kısmetin İzinde: Hintli Asaf ve Athar; Teknelere Adanmış Bir Baba Oğul Hikâyesi" GETEM Kataloğuna girdi. Sevgili Mehtap BOZHAN tarafından okunan ve kayda alınan kitabım, Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji Ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) tarafından tasarlanan internet kütüphanesi projesine dahil oldu ve kataloğa alındı. GETEM görme engellilerin bilgi kaynaklarına erişimini sağlamayı amaçlamaktadır. Türkiye'de sayıları 400 bin civarında olan görme engellilerin yanı sıra, engeli gereği basılı kaynaklardan sınırsızca faydalanamayan felçli, disleksik bireyleri de kapsamaktadır.

Sağlık raporu veya engelli kimlik kartı gibi bir yolla görme engelli olduklarını belgeleyen herkes, GETEM kütüphanesine üye olabilir ve eserlere 7 gün 24 saat internet veya telefon olan her yerden ulaşabilir.

Tüm GETEM ailesine bu müthiş ve asil çalışmaları için tebrik ve teşekkürler.

Sevgili kardeşim Mehtap Bozhan'a da verdiği emek ve ayırdığı zaman için müteşekkirim.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 21 Mayıs 2024, 00:04:38
Bir çırpıda bitirdim. Çok çok beğendim. Hacimsiz bir kitap olduğundan tesadüfen konuk gelen  edebiyatçı dostlarım da okudu. Onlar da beğendiler. Kataloga girmenize özellikle sevindim. Kutlarım.
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Kemal Gündüz - 21 Mayıs 2024, 07:27:05
Tebrik ederim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: ----ATHAR----
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 22 Mayıs 2024, 10:40:00
GURUR
"Kısmetin İzinde: Hintli Asaf ve Athar; Teknelere Adanmış Bir Baba Oğul Hikâyesi" GETEM Kataloğuna girdi. Sevgili Mehtap BOZHAN tarafından okunan ve kayda alınan kitabım, Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji Ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) tarafından tasarlanan internet kütüphanesi projesine dahil oldu ve kataloğa alındı. GETEM görme engellilerin bilgi kaynaklarına erişimini sağlamayı amaçlamaktadır. Türkiye'de sayıları 400 bin civarında olan görme engellilerin yanı sıra, engeli gereği basılı kaynaklardan sınırsızca faydalanamayan felçli, disleksik bireyleri de kapsamaktadır.

Sağlık raporu veya engelli kimlik kartı gibi bir yolla görme engelli olduklarını belgeleyen herkes, GETEM kütüphanesine üye olabilir ve eserlere 7 gün 24 saat internet veya telefon olan her yerden ulaşabilir.

Tüm GETEM ailesine bu müthiş ve asil çalışmaları için tebrik ve teşekkürler.

Sevgili kardeşim Mehtap Bozhan'a da verdiği emek ve ayırdığı zaman için müteşekkirim.

Çok güzel haber , tebrik ederim.