Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Sanda'nın Seyir Defteri

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#45: 20 Aralık 2017, 14:30:01
Gerçekten çok keyifle okuyorum bende.. Offf yaz gelsin...
  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#46: 20 Aralık 2017, 14:34:22
Kalemine sağlık, gerçekten de keyifli.
Yazıldığını görüyorum, aceleye getirmiyor, okumayıp bekliyorum. En müsait anımda rahatça okuyorum.
Kısa ama güzel oluyor.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#47: 20 Aralık 2017, 17:11:11
Çok teşekkürler, sağ olun, var olun...
  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#48: 20 Aralık 2017, 22:40:12
3 Ağustos 2017, Perşembe

     Kararımızı verdik; istikamet Thasos adası Limeneria limanı. Yolumuz 51 deniz mili, rotamız 335°.  Sabah çok erken, 06:10’da halatları çözüp dört gündür bağlı olduğumuz Myrina limanına veda ediyoruz. Güneş, biz mendireği dönüp, yıldıza drise etmiş 22 knot rüzgarı tam kafamızdan yemeye başladıktan sonra doğuyor.

     Myrina’dan ayrılırken de yunuslar uğurluyor bizi. Acaba karşılamaya gelen yunuslardan mı bunlar? Ne güzel şeyler… 
 
     Aslında yolumuz çok uzun değil. Ama üç gündür aralıksız esen poyrazın kaldırdığı dalga ve yol boyunca 20-25 knot kafadan esen rüzgar birleşince epeyce keyifsiz ve uzun bir seyir oluyor. Bir yemek bile yiyemeden, çubuk krakerle seyrediyoruz.

     Saatler geçiyor. Biricik mürettebatımın hiç keyfi yok, havuzlukta kayıtsızca dalgaları izliyor sadece. Öyle olunca okuduğum kitap da tat vermiyor bana. Kapağı Thasos’a atsak bir an önce…

     Neyse ki kuzeye çıktıkça dalgalar az da olsa küçülmeye başladı. Thasos’un saçak altına girsek daha da küçülecek gibi. Acaba yolu birazcık kısaltmak için adanın güney ucundaki koylardan birine mi girsem? Öyle yapayım en iyisi! 

     On bir buçuk uzun saatin sonunda demirimizi, Thasos’un güney ucundaki Astris koyuna funda ediyoruz. (40.582115°, 24.638504°)  Sare’nin de keyfi yerine geliyor demir atınca.
 
     Çok şükür geldik! Önce kendimizi turkuaz rengi sulara bırakıyoruz. Oh be, dünya varmış! Serinledikten sonra sıra yemeğe geliyor hemen. Nasıl da acıkmışız! Günün ilk öğününden sonra kendimize geliyoruz.

     Bu gece, yattığımız yeri beğeneceğimiz kesin.


     rotasanda.blogspot.com

  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#49: 23 Aralık 2017, 12:30:41
4 Ağustos 2017, Cuma

     Sabah çok erken kalkmıyoruz bu defa. Dünkü yorgunluğu atarken bebek gibi uyumuşuz. Uykudan kalkar kalkmaz ilk iş denize atlamak çok zevkli. Hele de deniz bu denli berrak olunca. Dipteki kum tanelerini say, o kadar!

     Dört başı mamur bir kahvaltıdan sonra da uzun uzun tadını çıkartıyoruz bu turkuaz denizin. Sonra bota atlayıp karaya çıkalım bir diyoruz. Sonuçta, keşfedilmeyi bekleyen yeni bir adanın, Thasos’un bir koyunda uyandık bu sabah.

     Botu suya atınca gözüm vardavelada asılı duran kıçtan takmaya takılıyor. Tekrar bi denesem mi? Yerinden indirip bota monte ediyorum önce. Sonra, bir umut asılıyorum kaytanına. Ama maalesef yine çalışmıyor! İyi ama seyre çıkmadan hemen önce götürüp bir “ustaya” emanet etmemiş miydim bakımını yapsın diye! Yine “saygılarımı” sunuyorum kendisine. Usta, “usta” çıkmayınca motor da hiçbir işimize yaramıyor. Ulen, zaten senede 3-4 hafta lazım bu motor bana. Onda da çalışmayacaksa dönünce çalışmış ne fayda!

     Asılıyorum küreklere, mecbur! Karada küçük bir keşif turu atıyoruz önce.  Astris beach küçük bir koy. Bir market, bir iki otel, küçük bir plaj…  Yeter!  Buraya kadar gelmişken Giola denilen turistik yeri de görmeli. Bakıyoruz 5 km uzaklıktaymış, bir saatlik yürüme mesafesi. Hem ayaklarımız da açılmış olur. Yürüyelim o halde.

     Hava da epey sıcakmış. Yol, kızgın güneşin altında yürüdükçe uzuyor mu, ne? Dolmuş, taksi falan da geçmiyor hiç! Otostop mu çeksek? Aaa! Şu geçen araba 23 plakaydı! Aaa, bak bu da 59! Bir, iki derken üçüncü araba duruyor. Yunan plaka bir araç. Adama “Giola’ya gidiyoruz” diyoruz, “Yes, yes, Giola” diyor. Belli ki İngilizcesi bu kadar bu amcanın. Biraz sonra bir kavşakta indiriyor bizi. Sadece “Giola” diyor eliyle bir yönü göstererek. Teşekkür edip adamın gösterdiği yöne doğru yürümeye başlıyoruz. Adam da buradan düz devam edecek herhalde derken,  gerisin geri dönüp gidiyor. Bizi bu kavşağa bırakmak için yolunu uzatmış zahir! Pes! Gıyabında bir kez daha teşekkür ediyoruz bu güzel insana.

     Kavşaktan aşağıya bir otostop daha çekiyoruz. İlk araba alıyor bizi, aşağıya kadar götürüyor sağ olsun.  Yol da ne yol!  Sanki ormanın içinden dün gece açılmış; tamamen toprak, çok dar ayrıca çok da engebeli. Karşılıklı gelen-giden sürücülerin birbirlerine yol vermedeki yarışları dikkatimizi çekiyor. İstanbul’da olsa, “kim kafayı daha önce sokacak” yarışı olur. 

     Otopark için ayrılmış alandan sonrasını yürümek gerekiyor. Ve sonunda işte Giola! Çok güzel bir yermiş gerçekten de. Thasos’a kadar gelip de burayı görmeden dönmemekle çok iyi etmişiz. Denizin hemen dibinde, koskocaman blok kayaların içinde genişçe bir oyuk halinde doğal bir havuz. Çok ilginç bir oluşum! Her yerden gelen turistler doldurmuş etrafı. Blok kayaların üstüne havlusunu sermiş güneşlenen de var, daha yüksekçe bir kayanın bir karış gölgesine sığınmaya çalışan da. Kimi Giola’nın içinde yüzmeyi yeğliyor, kimi bir adım ötedeki serin denize bırakıyor kendini.

     Giola’nın etrafını çevreleyen kayalar, atlamak isteyenler için çeşitli yükseklikler oluşturacak şekilde, basamak gibi git gide yükseliyor. Kendine güvenenler en yüksek yerden atlıyor çivileme. Kalabalık arasında 5-6 yaşlarında bir Rus kızı, alçaktan başlayarak atlamaya başlıyor suya. Sonra biraz daha yüksekten atlıyor, sonra biraz daha yüksekten, her seferinde cesaretiyle daha çok kişinin ilgisini, alkışını toplayarak. Sonunda en yüksek noktaya çıkıyor. Tüm gözler üzerinde! Bir saniyelik tereddütten sonra ordan da atlıyor. Alkış kıyamet çıkıyor sudan! Herkesi kendine hayran bırakıyor bacak kadar boyuyla. Sonra gidip bir daha, bir daha atlıyor! Helal olsun diyoruz biz de.   

     Akşam kayığa dönerken, ekmek almak için hemen kıyıdaki markete giriyoruz. Sadece iki tane ekmek kalmış. Bakkal amcaya ekmekler taze mi diye soruyoruz. Amca biraz asabi; “Taze! Taze! Bir euro!” diye bağırıyor. Raflara biz göz gezdiriyoruz neler var diye. “Lokoomi. Traditional Greek Delight” dikkatimizi çekiyor. “Olduuu” deyip gülüşüyoruz.

     Akşam, havuzlukta manzaranın tadını çıkartıp günü değerlendirirken gülüp eğleniyoruz. İyi ki de gitmişiz Giola’ya… 

     rotasanda.blogspot.com
  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • İleti: 1343
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#50: 23 Aralık 2017, 18:47:35
Bu yaz  biz de Tasos'daydık Ahmet'cim.Otostop yaparken sizi arabaya almak ne güzel tesadüf olurdu.
Taş ocaklarının olduğu Vathi koyu'na gittiniz mi?
  • IP logged
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#51: 23 Aralık 2017, 23:15:51
Valla öyle denk gelseymiş ne güzel olurmuş, Mustafa abi  :)
Vathi'ye de gittik, bahsedeceğim...
  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#52: 03 Ocak 2018, 12:55:25
5 Ağustos 2017, Cumartesi

    Sabah mahmurluğumuzu kahve ile atıp demiri topluyoruz. Kahvaltımızı, az ilerdeki bir başka “beach”te yapmak için sadece 5 dakikalık bir seyir yapmamız gerek.

    Psili Ammos Beach’e (40.582455°, 24.631055°) demirlerken altımızdaki suyun harikulade renginde kayboluyoruz. Gerçekten de çok güzel!  Küçük ama çok güzel, çok popüler bir plaj burası. Denizin rengi turkuaz, dibi mis gibi incecik kum. Plaj da öyle. Bütün Balkanlar burada. Plaj keyfi için daha ziyade gençlerin tercihi olmuş burası. Bu plajın da keyfi çıkartılır yani…

    SUP yapanlar etrafımızda dört dönüyor. Plajdan bir SUP kiralayan soluğu bizim yanımızda alıyor. Ayakta durmaya çalışanlar, düşenler, kalkanlar… Biz de, kahvaltımızı bir an önce bitirip atıyoruz kendimizi o güzelim suya. Yüzmek, hele de böylesi güzel bir denizde yüzmek harika.
   
    Yüzerek karaya çıkıp plajda kalabalığa karışıyoruz. Eni konu bir “beach club” olması yanında kendi şemsiyesini dikmiş olanlar da var. Şezlong,  şemsiye 10 euro, meyve kokteyli 5.  Plajda çok eğleniyoruz gün boyu. Tatil modundayız…

    Bir kafe bir de restoran var kumsalın başında. Bir balık yiyelim şurada diyoruz akşam olunca. Menüye bakarken, emin olmak için garsona soruyoruz bu ne balığıdır diye. Garson nereli olduğumuzu soruyor. Türküz deyince hemen bir Türkçe menü getiriyor. Zekice! Çıkarken menülere bir göz atıyoruz. Yunanca, Rusça, Türkçe, İngilizce, Sırpça,  Almanca… Her dilden var.

    Yemeğin ardından beach volley sahasına doğru seğirtiyoruz. Oynayanlara sorup hemen dahil oluyoruz oyuna. İnsanlar sıcak kanlı, biz onlardan sıcak kanlı. Oyundan sonra ayaküstü muhabbet başlıyor. Biri Yunanlı, biri Sırp. Bir diğeri Kanada’dan geldim ben, deyince şaşırıyoruz. Taa dünyanın bir ucundan nasıl olmuş ta bulmuş bu küçücük adayı? Meğer o da Sırp asıllıymış. 20 yıl önce göç etmiş Kanada’ya. İstanbul’un güzelliklerinden bahsediyor bize. Yerebatan sarnıcından, Sultanahmet camisinden.

    Sonra kendi dilinde de olan Türkçe kelimelerden aklına gelenleri saymaya başlıyor; börek, çekiç, çarşaf, maymun, torba, çorap… Ne çok varmış, deyince “Tabii ki öyle olacak…” diyor, “…Bizim oraları 500 sene yönetti Osmanlı.”         

    Plaj saati bitince herkes oteline gitmek üzere vedalaşıyor. Sırp olan, plajın hemen arkasından geçen adanın biricik asfalt yolunun bir yönünü gösterip “Ben bu tarafa gidiyorum. Sizi de aynı tarafa mı?” diye soruyor. Hayır diyoruz. “O zaman diğer taraf” diyor. Denizi işaret edip “Biz bu tarafa…”  deyince sorgulayan gözlerle bakıyor bize.  Açıktaki Sanda’yı gösterip “İşte bizim yüzen evimiz.” deyince şaşırıyor;  “Aaa! İstanbul’dan buraya yelkenliyle mi geldiniz? Ne güzel…” 

   rotasanda.blogspot.com     

  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • İleti: 237
  • Hep gülelim birbirimize, saygı ve sevgi ile.
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#53: 03 Ocak 2018, 13:38:55
Çok güzel Ahmet. Hikaye edişin de yaşananlardan çıkan sonuç ve duygular da.  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#54: 03 Ocak 2018, 14:43:52
O senin güzel görüşün, abi.  :)
  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#55: 03 Ocak 2018, 14:46:50
Keyifle okuyorum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#56: 03 Ocak 2018, 19:59:06
Ahmet'cim bence her seyrini yazmalısın, büyük keyifle okutuyorsun.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 285
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#57: 03 Ocak 2018, 21:01:57
Ahmet'cim bence her seyrini yazmalısın, büyük keyifle okutuyorsun.

Kesinlikle.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 125
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#58: 03 Ocak 2018, 22:55:12
Çok teşekkürler...  :)
  • IP logged
We are like islands in the sea, separate on the surface but connected in the deep!

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: Sanda'nın Seyir Defteri
#59: 06 Ocak 2018, 22:36:47
5 Ağustos 2017, Cumartesi

   

    Plaj saati bitince herkes oteline gitmek üzere vedalaşıyor. Sırp olan, plajın hemen arkasından geçen adanın biricik asfalt yolunun bir yönünü gösterip “Ben bu tarafa gidiyorum. Sizi de aynı tarafa mı?” diye soruyor. Hayır diyoruz. “O zaman diğer taraf” diyor. Denizi işaret edip “Biz bu tarafa…”  deyince sorgulayan gözlerle bakıyor bize.  Açıktaki Sanda’yı gösterip “İşte bizim yüzen evimiz.” deyince şaşırıyor;  “Aaa! İstanbul’dan buraya yelkenliyle mi geldiniz? Ne güzel…” 

   rotasanda.blogspot.com   

Ahmet, çok güzel anlatıyorsun. Biraz daha uzun yazsan ne güzel olur. İnsan okumaya doyamıyor. Bu kış günlerinde gönlümüz ısındı.    :)xx
  • IP logged

 
Yukarı git