Arkadaş, şu marinaya verdiğim para olmasa daha indirmezdim şu kayığı. Oynar dururdum. Arasına sıkışıp kaldığım zımpara-macun paradoksu beni kökten değiştirdi. Günlerdir yumrular, köşeler, bodoslamalar... macun, zımpara, macun zımpara... Bir yandan sıkıştım iyiden iyiye, zaman kalmadı, bir yandan çıkan iş hoşuma gidiyor, yüzeyler kendini buluyor. Ama sonuçta hala boya atamadık kayığa.
Son on gündür Nükhet de benimle çalışmaya başladı. Macun karıyor, rötuşları hallediyor, zımpara yapıyor. İki koldan günde ortalama yedi saat kadar çalışıyoruz. Sonunda artık yarın bir aksilik olmazsa macun işine noktayı koyup hafta sonu macun çekilen yerlere lokal epoksi astar atacağız. Sonraki aşama sıkı bir temizlik ve yine bir aksilik olmazsa son kat astar ve boya.
Hedef 17 Mart'a kadar kuşaklar hariç boya işini bitirip, Yengeç'i ilk geldiğim sene koyduğum yere taşımak. Her şey yolunda giderse kalan işleri orada tamamlayıp, Nisan sonuna doğru da denize indiririm diye umuyorum.
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."