Bu arada sevgili Recep reis, belki siz biliyorsunuzdur, ancak ben Arif Dirlik'in kitabından öğrendim bu Pasifik kıyısı sömürgeciliğini.
Amerika kıtasının sömürülmesinden iyice tecrübe kazanan Avro Amerikan düşünce yapısı artık çok daha organize bir şeklide pasifik kıyısı olarak adlandırılan coğrafyada inanılmaz bir yerel halk kıyımı yapıyor ve lokal kültürü inanılmaz derecede aşağılayıp yok ediyor.
Coğrafya yerlilerinin doğa ile barışık , ve bu duruma uygun olarak geliştirdikleri kültürler büyük bir kıskançlıkla yok edilmiş. Dirlik, özellikle İngiliz Misyonerler derneği tarafından yayınlanan görüşlerden alıntılar yapmış ve insan okurken tüyleri diken diken oluyor. Özellikle aborjinler için düşünülen ve yapılan kıyım, Mayaların soykırımından çok da farklı değil aslında.
sonuçta şu açıdan bakarsanız, Dirlik gidişatın hiçte iyi olmadığını söylüyor.
Problemin temelinde sistemin ihtiyaç duyduğu devasa enerji ihtiyacı ve bu enerji ihtiyacının her geçen güm maliyetinin artması bu canavar yapı için en büyük sorun.
İşte bu yapı tam da buradan çökecek. Çöküyor da. hiç ısı pompası diye bir şey duydunuz mu? bildiğiniz buz dolabında kullanılan basit bir teknoloji. Evlerde kullanılıyor artık, Doğalgaz kombileri kadar ucuz değil belki anacak yakında ucuzlayacak.
Çok az bir enerji ile , yani güneş enerjisinden üreteceğiniz elektrik ile evinizi ısıtıp soğutabiliyorsunuz artık. Pek yakında fosil yakıtlara dayanan ısıtma sistemleri tam da bu yüzden terk edilecek. Ciddi pazar kaybedecek. Bu ısı pompalarının tekne versiyonları yakında çıkarlar. Belki çıkmışlardır da.
Aslında herşey gözümüzün önünde oluyor aslında. Şimdi çok iddalı bir laf edeceğim. Bu topumuzun nefret ettiği ancak bir şekilde parçası olduğu iğrenç yapının sonunun yelkenciler getirecek. Yani bizler.
Bildiğiniz biz.. Tiryaki, Bülent, Aali, Oğuz, Dilek, Mustafa abi , Ahmet, Hasan Abi.. ne bileyim bizler işte..
Geçenlerde yazmıştım deniz çingeneleri diye.. Orhan abi geçen sezon üç ay alargada kaldı. Hasan abi Kadans ile günlerce Emel Sayın koyunda kalıyor. iki güneş paneli, tüm ihtiyacını olmasa da çok önemli ihtiyaçlarını karşılıyor. Yakında tekneler için üretilmiş ısı pompaları ile teknesini soğutacak ya da ısıtacak. Üstelik fosil yakıt kullanmadan. Keza ihtiyaç duyduğu enerjinin bir kısmını da rüzgar jeneratöründen karşılayacak.
Çok yakın gelecekte , elektrikli motorlar teknelerdeki dizel motorların yerini alacak. Aynı şey sadece deniz için de değil, Otomobil teknolojisinde de yaşanacak. Karavan arabalar inanılmaz gelişecek.
Yani , hayatlarımızı konforlu bir şekilde sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz enerji miktarı aslında o kadar da fazla değil. Enerjinin büyüğünü bu vahişi düzen kullanıyor aslında.
Fazla değil 20 yıl içerisinde fosil yakıtlar hayatımızdan çok büyük oranda çıkmış olacaklar. Ben dürüstçe itiraf edeyim, bu durumda Arapların suratını görmeyi çok istiyorum. Nitekim son on yıl içinde petrol fiyatlarındaki duruma bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olurum sanırım.
Elbette petrole duyulan ihtiyaç bitmeyecek. Malumunuz bir çok şeyin ham maddesi oluyor kendileri. Ancak yakıt olarak kullanılmıyor olması bile çok şeyi değiştirecek.
Toprağa bağlı hayat , tekrar canlanacak. Cam ve cam kaplar tekrar ve çok daha fazlasıyla hayatımızda olacaklar.
Bu yıl , ilk defa İstanbul'u terk edenlerin sayısı , gelenleri geçmiş.
İnsanlık hızla yaşlanacak ve bu yüzyıl sonunda dünya nüfusu azalmaya başlayacak. Yaşlanmış ve tecrübelenmiş insanları sömürmek artık eskisi kadar kolay olmayacak.
İşte , bir yerden bir yere rüzgar gücü ile gidebilen, kendi kendine yetebilen yelkenli tekneler ve yelkenciler tüm toplum için bir rol modeli olacaklar. Sistemin çöküşünü yelkenliler başlatacaklar.
güneş ve rüzgar enerjisi ile kaldığı koyda akülerini şarj edebilen, aydınlatma sorununu led ile çözmüş, ısı pompası ile ısınıp, yazın klimasını çalıştırabilen, su yapıcısı ile tatlı su ihtiyacını karşılayan, bir yerden bir yere ağırlıkla rüzgar gücü ile gidebilen, her türlü hava tahminini elindeki cep telefonundan takip edebilen, kendi kendine yetebilen tekneler ve bunları kullanan yelkenciler toplumu dönüştürecekler.
Tekne yapım yöntemleri tamamen değişecek. O çok beğendiğiniz fiber tekneler, şimdi ahşap teknelerin gördüğü muameleyi görecek. Geri dönüşümü olmayan fiber teknolojisi yerine , fabrikasyon alüminyum ya da galvanize daldırılmış saç yelkenliler fiberin yerini alacak. Aynı otomobil teknolojisi gibi her on dakikada bir gövde çıkacak.
Ancak , arma ve form çok değişecek. Bakınız yelkenli tekneler gelecekte nasıl olacaklar.
Yawl , yani çift direkli kotra arma vazgeçilmez olacak. Ütü kıçlı yelkenliler tamamen terk edilecekler. bunun yerine limuzin vari daha dar ancak daha uzun yelkenliler ortaya çıkacaklar. Ana yelken tamamen terk edilecek , tekne direk boyları kısalacak, gurcatalara gerek kalmayacak. tekneler kesinlikle civadralı olacaklar. Artık ana yelken olmayacağı için bu kaçınılmaz olacak. Kabuk kesinlikle double ender , yani başı kıçı bir halde olacak. Tekneler başı kıçı bir olunca kıç bölümde artık yeterli yer olmayacağından üstelik teknelerde artık ana yelken olmadığı için center cockpit olacaklar. Havuzluk ortada olacak. Üzeri tente ya da davlunbaz ile kapatılacak ancak büyük güneş panelleri bu tentenin üzerinde olacaklar.
Cruiser yelkenlilerde Kotra arma ya da büyük ancak kendinden tramola atan floklar kullanılacaklar. Bunlar modern yawl yelkenliler olacak. Mizana direği teknenin en gerisinde olacak ve bu direk üzerindeki bocurum yelken , kendisi kontra değiştirebilen bir randa arma yelkene sahip olacak.
Tekneler daralıp, eski formlarına geri kavuşacak ancak boyları uzayacak. Ağırlık merkezi ana direğe yakın olacak ki mizana direği üzerindeki bocurum, randa yelken , öndeki flok ve trinketi dengeleyebilsin. Teknenin boyu uzayınca hızı da artacak.
Yani daha küçük yelken alanı ile daha hızlı gitmek mümkün olacak. yelken kullanımı kıçtan takma motor kullanmak kadar basit olacak böylece. güverte üzerinde nerede ise hiç yelken olmayacağı için istenen konfor rahatlıkla temin edilebilir olacak.
Üstelik tekne boyu uzayınca kabinlere girişler güverte üzerinden ayrı girişler ile olabilecek. Böylece ilave bir özel yaşam alanı belirecek.
Yelken alanları küçülünce , mükemmel form tutan lamine yelkenler daha ulaşılabilir fiyatlarda olacak. Direk boyları kısalınca , haliyle salma yapıları da değişecek. Muhtemelen torpil salama vazgeçilmez bir hal alacak. ancak daha kısa olacak.
,Civadra vazgeçilmez olunca balon yelken kullanımı basitleşecek ve ana yelken olmayan geniş güvertede bu yelkenin basılması daha kolay olacak. Balon yelkenler artık ana yelken olmadığından valena yelken tarzinda teknenin başından kıçına kadar olabilecekler.
Böylece hafif havalarda gereken ilave yelken ihtiyacı bu balonlaştırılmış valena yelkenler ile sağlanacak. Hafif havalarda kullanılacak bu valena balon yelkenler, büyük cenova ihtiyacını da tamamen ortadan kaldıracaklar.
Tekne boyu uzamış, açık güverte böyle bir yelkenlide şezlong açıp, güneşlenmek, tente altında masa kurup, normal şezlonglarda yemek yemek mümkün olabilecek.
Başı kıçı bir, swan tarzı uzun bir gövde , küçük yelken alanları ile kolaylıkla yelken yapılmasını ve istenen süratlere kolaylıkla çıkılmasını sağlayacak. Boyu uzamış olan yelkenli dalgalı hava da da daha üstün konfor sunacak. Küçülen yelken alanları bunların abarmasını da kolaylaştıracak..
Geleceğin yelkenlileri , tarih içinde gelişmiş tüm yelken teknolojisi ile günümüz ihtiyaçlarını harmanlayarak denizci ve aynı zamanda son derece konforlu ve ucuz bir yelkenliyi ortaya koyacak.