Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Türk gezi yelkenciliği üzerine bir denenme..

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Bu pası almam, yemezler, tartışmam :)
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Tüh..  :)
  • IP logged

Z

Ziya Gunes

Doğada canlılar uyum yeteneği geliştirirler ve böylece yaşamlarının devamını bir nevi garantiye almaya çalışırlar.
Ülkemiz kadınındaki de bu tür bir uyum yeteneği bence.
İlk etapta oğlunun üzerine titreyerek ve hemen hiç iş yaptırmayarak, erkeği bir kadına (önce kendisi sonra da başka bir kadın) bağımlı hale getiriyor.
Bu arada gördüğü şiddeti de bunun doğal sonucu sayıyor.
Ne kadar şiddet görürse görsün, erkeğin bir kadın olmadan hayatını devam ettiremeyeceğini düşünüyor ve hatta bunu sağlıyor.
Bu konuya biraz da böyle bakmak gerekebilir (Bu görüşlerin temeli genel olarak, ülkemizde uzun süre kalmış, yabancı uyruklu bir kadına ait)

Tekne konusuna gelince;
Evet önce kadını ikna(!) etmek gerekir, çünkü tekne o kadın olmadan sadece suda yüzen birşey bence.
Ev alırken kadının (yani ailenin) istek ve ihtiyaçlarını göz önüne alırken, iş tekneye geldiğinde, "ne bulursan onunla yetin" noktasına gelmek doğru gelmiyor bana
Genelde denizcilik forum ve ortamlarındaki ortak görüş (ya da benim hissettiğim görüş diyeyim)
1. Dünya turu yapmayacaksan ya da düşünmüyorsan denizci değilsin
2. Çok sıkı yelkenci değilsen, olmamışsındır
3. Hem deniz hem konfor diyorsan da olmaz
4. Tekne ne kadar küçük ve salaşsa(!) o kadar iyisindir
5. Palamarı çözdün mü en az 100 deniz mili gitmezsen, marina kaptanısındır
6. vs vs vs

Farkındaysanız ilk baştan bu yana, bir tekne tarifi yapılmaya çalışıyor, bu tarifin dışında olmazmış gibi de bir hava oluştu burada
Bana sorarsanız “ne olabiliri” tartışalım ama “ne olmalı” dayatması, en azından bu forumun dışında kalsın.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı

1. Dünya turu yapmayacaksan ya da düşünmüyorsan denizci değilsin
2. Çok sıkı yelkenci değilsen, olmamışsındır
3. Hem deniz hem konfor diyorsan da olmaz
4. Tekne ne kadar küçük ve salaşsa(!) o kadar iyisindir
5. Palamarı çözdün mü en az 100 deniz mili gitmezsen, marina kaptanısındır
6. vs vs vs


1. Dünya turu aklımın ucunda bile yok.
2. İyi bir yelkenci değilim, olabileceğimi de zannetmiyorum.
3. Hem deniz hem konfor diyorum. Konforsuz bir deniz düşünemiyorum, hiç keyifli değil, balıkçı kayığında bile konfor arıyor insan.
4. Teknemin küçük olması tamamen ayırabildiğim bütçeyle alakalı.
5. Tek sıkıntım burada yakıt veya yiyecek bitene kadar gidebiliyorum, birde hiç marina hayatım olamadı.

E bende bunların hiç biri neredeyse yok , denizde olmamalımıyım yoksa?

  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

n

nuri_kongur

Hanım konusunda Ersine sonuna kadar katılıyorum. Karım olmadan uzun yola gitme fikri pek cezbetmiyor beni.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
problem sosyolojik.. Önerilen çözüm yolları doğru ancak uzun vadeli.
./... En vasıfsız kadın bile bu ülkede en vasıflı erkekten daha vizyon sahibidir bu ülkede.
Kadını ikna et .. İşi çöz.. Başka türlü denizcilik filan gelişmez bu ülkede.

Sanıyorum 45lik LP takıldı. Konunun başından beri aynı yerde aynı melodiyi çalıyor. Galiba iğneyi değiştirmek gerekiyor Ersin.

"Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz" diyor bir Japon atasözü.

 Önerilen çözüm yolları daha da geniş bir açıyla, belki 360 dereceye ulaşana kadar tartışmaya, fikir üretmeye, yeni ufuklara uzanmaya ihtiyacımız var.

"En vasıfsız kadın bile bu ülkede en vasıflı erkekten daha vizyon sahibidir bu ülkede" Çok yerinde bir saptama. Buradan yola çıkalım ve bu tartışma konusunu sadece erkekler olarak kendimiz çalıp kendimiz söylemek yerine "kadınlara" da açalım. Çünkü senin tezin öncelikle kadınların ikna edilmesi üzerine kurulu. En azından tezini sınayalım.

Mesela diyelim ki: "Biz bu toplumda denizciliği geliştirmek, insanların kadın / erkek denizle barışmasını istiyoruz. Acaba siz "kadınlar" bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Biz şöyle bir tekne inşa edip sizi tavlamak niyetindeyiz. Acaba tava gelir misiniz?
Veya
Sizin de biz erkekler gibi denizden, tekneden kâm almak için nelerin olmazsa olmaz olduğunu ve nelerin olmaması gerektiğini anlatır mısınız?

Kadınlardan gelecek cevap ve ipuçları kadar gerçek ne olabilir?
Tabii sadece dar çevrede kendi eşlerimizden değil, hiç tanımadığımız, denizle ilintisi olup olmadığını bilmediğimiz kadınlara da sormalıyız soruları. Hedef kitlemiz de bu tartışma sırasında saptadığımız sosyal yapı ve gelir düzeyi olsun.
Yani buradan bakacağız:  http://heyamolahey.com/genel/turk-gezi-yelkenciligi-uzerine-bir-denenme/msg17201/#msg17201

Bu kadar sayfadır tartıştıklarımızın üzerine bir de "kadınlar" görüşünü ekleyebilirsek yolun yarısına ulaşmış sayabiliriz kendimizi.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Örneğin bu forumda eş- kerdeş- akraba dışında hiç kadın üyemiz var mı?
Var ise üye sayısına göre %kaç?
Yoksa neden yok?

Aynı sorular Fasbok sayfamız için de geçerli

Tartışmaya, irdelemeye, öğrenmeye değmez bir konu mu?
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Kadın-Erkek birlikte balıkçılık yapan pek çok az sayıda kadın gördüm ben. Kendi kayığı ile birlikte çaput satmaya gelen kadın da. Bu çaputçu kadına nasıl bir tekne olmalı diye sorarsanız muhtemelen size, Cem abinin beğendiği teknelerden birini tarif edecektir.
Ama eğer bu soruyu, sonradan denizde olma-pek çok erkek gibi- bir kadına sorarsanız alacağınız yanıt farklı olacaktır.

Eğer sorunu "kadın" üzerinden koyarsanız, üretim ilişkilerinden kopuk, yani sorunun kökünden kopuk, tüketim merkezli koyarsınız.
Evet azıcık küstahlık yapacağım, peşinen kusura bakmayın;
Bu yaklaşım tarzı, benim dünyaya baktığım yerden
 gerçekliği örtmek, gündelik ve tüketmeye yönelik çözümler üretmek anlamına gelir.

Osmanlı kaptanı deryaları mühtedi olacak, donanma Cezayirli olacak, Karadeniz bir kenara, geri kalan bütün kıyı köy/kasabalarınız, balıkçılarınız Rum olacak, sonra kendi kayığınız olacak? Mümkün mü? Olmaz. Batan Tirhandil yok! Hı hı, yok, çünkü kaydı yok. Kayıt tutan mı var?
Nuri Reis söyler, güzel söyler, Türkçe şiirdir diye. Doğru da bu. Cemal için koca ağıt yakılır "Cemalim", Karadeniz bir kenara 3 tane kayıkçı türküsü yok! Sonra kadınları ikna etmek öyle mi?
Erkeğimiz ne ki?
Geçelim bunları anam babam, daha yeni oluyoruz ne oluyorsak.
Zaman lazım, çok zaman. Önümüze konan o 3-5 modelden birşeyleri evrilteceğiz illa kendimize göre, ama zamanla.

  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Konunun çerçevesinin iyi çizilmesi lazım bence.
Konuştuğumuz konu, Türk gezi yelkenciliği üzerine,
Hedef kitle yaklaşık olarak belli.

Denizci olması gerekmeyen ama "kültürüne" sahip olması/bilinçlenmesi beklenen, denizle ilişki olan/olacak olan, yeterli minimum ekonomik şartlara haiz, ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan ailenin ;

1- Denize/tekneye çıkmak istemesi durumunda, karşılaştıkları sorunların günümüz şartlarında çözüme ulaştırılabilmesinin yolları,
 a- Bakım-tutum
 b- Tekne'ye sahip olabilme
 c- Gezi yelkenciliğine uygun hafta sonu teknelerinin, gerçekçi beklentilere sahip olması gerekliliği

2- Çok daha fazla ailenin, doğru şartların sağlanması ile deniz ile tanıştırılması/faydalanmasının sağlanmasının yolları ,
 a- Deniz kültürünün ( Yada adına ne derseniz) hedef kitle üzerinde yaygınlaştırılması,
 b- Zenginlik algısının, denizin her yerinde olmadığının kanıtlanabilmesi, en azından herkese yer olduğunun anlatılabilmesi

3- Yadsınamaz bir gerçek olarak, kişilerin denize/denizciliğe/teknelere, erken yaşta tanışmasının sağlanmasının önemi,
 a- Genç yaşta eğitim ve genel eğitimin içine katılması
 b- Dernek, STK ve yerel yönetimlerin çocukları daha fazla denizle buluşturacağı, ücretsiz yada cüzi miktarlar ile eğitim ve tekne sağlanabilmesi

4- ........


Daha çok sorun yada havada kalacak çözümler yazabiliriz.
Bunların hepsinin statik olacağını düşünüyorum, peki dinamik yaklaşırsak, gerçekçi ve yapılabilirliği olan sorulara çözümler arasak, daha faydalı olmaz mı ?

Mesela; 

Her yere Rampa yapılabilmesi için, ne gibi izinler ve şartlar gerekiyor ?

Balıkçı barınaklarının yerel yönetimlere verileceğini biliyoruz, bunun üzerine amatör tekne sahipleri için çalışma yapan var mı ?

Dernekler, forumlar, sosyal medya toplulukları, bakım zamanı geldiğinde, usta problemlerinden kurtulmak için belli tarihlerde toplu karaya çıkma kampanya zamanlarında ki gibi,
isim,ünvan, mecra farketmeksizin toplu alım/bakım anlaşmaları yapmak ihtimal dışı mıdır ?

Yine tüm sosyal ve sanal ortamlarda belirlenmiş anketler yaptırılıp, "gezi sınıfı" için tekne beklentileri yoklaması yapılabilir mi ? (Konu gezi ve aile odaklı olduğu için erkek/kadın cevapları olarak ayrı öğrenilebilir ve beklentiler netleşir)

Gönüllü gruplardan oluşacak ekipler, okullarda M.E.B.'den izin alarak denizciliği sevdirmek adına seminerler verebilir mi ?

Gönüllü gruplardan oluşacak ekipler, teorik eğitimler verebilir mi ?

Duyurularla, kapalı alan temin edebilecek ve bu alanda yapılacak, eğitimlerde kullanılacak yeterlilikte tekne yapım çalışmalarına katılacak kişiler bulunabilir mi ?

Teorik eğitimi tamamlanmış ve yapılmış eğitim tekneleri ile ders alabilecek öğrencileri kabul edebilecek, marina'da yer ayırabilecek bir yönetici bulunabilir mi ?

Bu öğrencilere ücretsiz ders verebilmek kanunen uygun mudur ? Gerek yönetimlerden gerek aileden ne gibi bir izin almak gerekir ? Can güvenliği sorumluluğunun sınırları nedir ?

Gibi, gibi...


Bir fikir elbet, soruyorum sadece.
   
  • IP logged

  • *
  • İleti: 285
Sanıyorum öncelikle "Barınak" konusu çözülmeli ve Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği(DADD) olarak çalışmalarımız var.


Resmi Gazete Tarihi: 13.12.1996 Resmi Gazete Sayısı: 22846
BALIKÇI BARINAKLARI YÖNETMELİĞİ

...
DÖRDÜNCÜ KISIM
Barınakların Kiralanması
Kiralama Esas ve Usulleri
Madde 8 (1) – (Değişik birinci fıkra:RG-28/10/2008-27038) Balıkçı barınakları sınırları...

...(Değişik üçüncü fıkra:R.G-28/10/2008-27038) Su ürünleri Kooperatif ve birlikleri ilan edilen süre içinde kiralama talebinde bulunmadığı veya gerekli şartları taşımadıkları taktirde barınak, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince Maliye Bakanlığı tarafından talep bulunması halinde öncelikle yerel yönetimlere aksi taktirde diğer gerçek ve tüzel kişilere kiralanmak üzere ihale edilir.

...

DADD bir yer buldu. Öyle bir yer ki kimse karlı görmediğinden ihalesine girmiyor. Yani ihaleye girip almak kolay gibi görünüyor, bir takım girişimlerimiz de oldu. Yalnız yer ve olanakları açısından bazı sıkıntıları var, nasıl çözülür ona bakıyoruz.

Dilerim yapabilir ve bir model yaratmış olup kapıyı aralayabiliriz. Sonrası daha kolay.

Başlık altında yazılan/yazılmayan bir çok konu orada yapılır hale getirilebilir.

Ulaştırma Bakanlığı ve/veya Maliye Bakanlığı ve/veya Tarım ve Köyişleri Bakanlığında iş takip edebilecek kişiler aranıyor.

Bir de 300 değil ama 100 "Spartalı!" gerekiyor :)

İlgilenenler iletişime geçebilir.

Herkese çok selam.

Zafer Türkmen
SY Petunia






  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Eh .. Rahat rahat konuşuyoruz işte..Konu başlığını açarken , özellikle amatör denizcilk filan demedim. Buna rağmen iş döndü dolaştı klasik ve klişe ve doğru amatör denizcilik problemleri konusuna odaklandı.

Kaan , aslında güzel özetlemiş. Benim düşüncem, denizde çok kişi olsun, bunun yolu tekne sahibi olmaktan geçiyor. Bize uygun bir tekne tipi ne olabilir diye fikir yürütülsün diye bu konuyu açmıştım.

Ailecek, kadınların ve çocukların da bu keyife ortak olabilecekleri , kolay ulaşılabilir bir yelkenli.

Sınırlı bir kitleye hitap eden bir fikir cimlastiği idi. Miktarı yine Kaan yazmıştı bir iki sayfa önce. Hane sayıları filan.

Farklı tecrübeleri olan, kendi teknesini yapmış, uzun yol yapmış yapmamış insanlar , edindikleri tecrübeleri katarlarsa belki bir ortak payda buklunur diye düşünmüştüm.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049
Yıllar önce DSTİ’nin sloganıydı: “denizlerde çoğalalım”.
Sonra bu sloganın yaratıcıları Naviga’yı kurdular, haliyle Naviga’nın sloganı oldu” denizlerde çoğalalım”.

Ama bir sor bakalım ben istermiyim, denizlerde çoğalalım: “hayır”
Demirleyecek yer kalmadı... ne Burgaz’da, ne Dirsek Bükü’nde, ne Göcek’te...
Huzur da kalmadı... ya yüksek ses (müzik ya da knuşma), ya demir atamama/bağlanamama...

Doğal büyüme iyidir, gereksiz akselere etmeye yani çoşturmaya gerek yok.
Via böyle...

Boşverin sosyal misyonu.
Biz Aali ile kafalarımızı taşlara vuruyoruz, Siz de vurmayın.
Çoluğunuzla, çocuğunuzla, sevdiklerinizle keyfini çıkarın.
İsteyen gelir, hoş gelir.
Abartmaya gerek yok.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 101
  • S/Y ANABELLA (Sadler 32)
Malesef kantitatif artış ve kalitatif artış paralel gitmedikçe, bu işler böyle sürüp gidecek gibi.

Mangalı koltuğunun altında ilk bulduğu yeşilliğe çöken bu toplumda, "Yahu şu teknecilik havalı işmiş, benim de bir tane olsun" diyen, ekonomik durumu uygun ancak denizcilik bilinci oluşmamış kişilerle karşılaşıyor olmamız çok üzücü ve çok rahatsızlık verici.

Ancak hamur belli; ne diyebilirim ki?

Kasmayın kendinizi. Herkes kendine göre bir çözüm, bir tekne bulacaktır sonuçta. Su akar, yolunu bulur; varolan sosyal dinamikler ve dengeler buralarda da geçerli...

Sevgiler...  :)


  • IP logged
"Bilgeliğin dudakları anlamayacak kulaklara kapalıdır." --Kybalion

  • *
  • İleti: 3573
Babamdan küçükken masal anlatmasını istediğimizde bize hep aynı nakaratı tekrarlardı.

" az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik bir de döndük arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gittik"

Çok kızardım babam her seferinde bunu tekrarlayıp durunca.

Oysa yol bu.. Ya daha başında hiç çıkmayacaksın yola, ya da bir arpa boyu yol almaya razı olacaksın.

İki gün önce , bir motoryat , barınağa çok hızlı girip, bütün barınağı birbirine kattı. Herkes söylendi durdu. Benden başka kimse tepki göstermedi. Ben se adamın arkasından böğürüp, demediğim lafı bırakmadım adama. Ne terbiyesizliği kaldı, ne öküzlüğü.. Bir daha girmez. Anladığı dil ne ise o dilden konuşmalı.

Yani tepki göstermeli , çabalamalı.

Aman kimse denizde olmasın , ne büyük bir bencillik kusura bakmayınız. Öyle olunca yukarıda yazdığım tarzda çoğalınıyor denizde.

Hepimizin şikayet ettiği bu sosyal medya aslında ne büyük olanakar sunuyor herkese. Bir şekilde bu forumlar sayesinde düşüncelerinizi aktarma şansınız oluyor. Ama bu da hakkı ile kullanılmıyor ne yazık ki.

Yaşanan problemleri sadece buraya özgü sanmak bence çok büyük hata. Geçenlerde WBF da bir konunun yazarı isyan etti. Adam bir tekne renove ediyor. Bir şey sordu. Tam binbeşyüz kişi okumuş adamın sorduğu soruyu ve kimse yanıt vermemiş. Adam da kızdı haliyle, hiç fikri olan yok mu ? Diye.

Dün , Oğuzhan'ı da kandırıp, burgaza gittik. Çok hafif havada , karanfil yelken de açık şekilde Burgaz a doğru yol alıyorduk. Yanımızdan bir yolcu motoru geçiyordu. Oğuzhan ilk defa şahit oluyor , ben alıştım artık.

Tayo Mar' ı ful arma gören birçok yolcu bu güzel havada teknenin fotoğrafını çekiyordu

Niye? Seviyor insanlar denizi, tekneyi.

Ben , denizde deaha çok insan olsun istiyorum. Deniz adam eder herkesi. Öyle bir görüşüm var ne kadar doğru bilemem.

Kimi zaman serzenişler oluyor. Ben , farklı arma ve tekneler olduğunu , çok daha uygun bedeller ile bu işlerin yapılabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Bunu, herkesin tercihine sayfı duyarak yapmaya çalışıyorum.

Ege denizinin korkunç bir deniz olmadığını, yabancıların bu işe yeni başlayanlara kolay bir deniz olduğu için önerdiklerini , küçük bir yelkenli ile dahi buralarda gezilebileceğini, üstelik çok da lüks olmayan ekipmanlar ile bunun yapılabilir olduğunu kendi yaşadıklarımdan elde ettiğim tecrübeler ile yazmaya çalışıyorum.

Yazdıklarımın kimileri , başkalarının tarzı olmayabilir. Olsun. Zaten çoğumuz benim gibi düşünmüyor. Buna rağmen kimi zaman tercihlere saygısızlık ettiğim yazılır durur.

Ben görüşlerimi , yaşadıklarımı , yaptıklarımı yazıyorum.

Örnek , gargari halkaları. Direğe yelken basmak için bundan daha kolay bir yol yok. Ee? Ne olacak?  Şimdi herkes direklerindeki rayları söküp, gargari halkası mı takacak.? Elbette öyle olmayacak. Ancak tekne almaya giderken, imalatçı ile konuşurken daha bir sorgulayıcı olacak insanlar.

Bakınız , açık açık marka vererek yazacağım. Son fuarda Hanse standını geziyordum. Belli , yetkili birisi , müşteriye şu bizim bildiğimiz tramola arabasını ilk kez Hanse nin bulduğunu anlatıyordu. Hem de ingilizcesini söylüyordu ki , nasıl işi bildiğini göstersin.

" self tacking system" imiş bunun adı. Hanse bulmuş ve kullanmış. Karşısındaki amca da ciddi ciddi dinleyip, başını sallıyordu. Benim bildiğim iki yüzyıldır filan kullanılıyordur bu tramola arabası.

Şimdi bu satıcı bunu fuarda herkese söylemiştir. Self tacking.. Hanse buldu..

Şimdi böyle şeyler duyunca, şöyle bir şey yapasım geliyor.

" nah Hanse buldu.. Sallama " diyesim geliyor.

Allahtan forum var . Burada yazıyoruz işte..
  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Ekim 2017, 08:46:55 Gönderen: Ersin Böke »

T
  • *
  • İleti: 2171
"injustice anywhere is a threat to justice everywhere"

Susmamak gerek bazen. Sustuklarımızdan da sorumluyuz.
  • IP logged

 
Yukarı git