Ben kusurumu anlatayım da, konu öyle yürüsün gitsin.
Bir gün tek başıma Kıprıs'a gitmeye karar verdim. Planıma göre, akşam Masal'a gidecek, iki tek rakı içecek, bir güzel uyuyacak sonra sabaha karşı 03 sularında kalkıp yola çıkacaktım.
Akşam üzeri kayığa gittim. Biraz hazırlık yaptım. İlginç şekilde enerjisiz hissediyorum kendimi. Tekneyi doğru düzgün netalamadım bile. İki tek rakı içtim, kamarada uzandım. Kitap okudum. Uyuyamadım. Kalktım bir kadeh daha bir şeyler içtim. Yine uzandım. Uyumaya çabaladım. Olmadı. 23 oldu. Gitsem mi gitmesem mi diye düşünmeye başladım. Yeniden uyamak istedim. Yok. Gece 01 oldu. Hadi gideyim dedim. Yola çıktım. Ufukta şimşekler çakıyor. Poyraz. Cenovayı açayım dedim. Ne olduysa çapariz verdi. Kim gidecek başa dedim. Başa gittim. Düzeltmeye çalıştım. Öte taraftan açıp düzeltmeye çalıştım. Olmadı. Nasıl olduysa çapariz işte. Ortağın oğlu bir gün önce gelmişti. Dağınık etmiş, ben de netalamayınca başıma bu iş gelmiş. Aman boşver dedim. Motorla giderim. Bulutlar bir garip, Ahmet'i aradım. Rüzgar yükselecek dedi. Şimşekler iyice arttı. Şaka maka 15 mil yol gitmişim bu arada. Bir bira içtim. Sıkıldım. Başlarım Kıprıs'a dedim. Zaten dünyada bi biz tanıyoruz. Gerisin geri döndüm. Sabah 7'de bağlandım. Toplam 30 mil kadar yol yaptım. Kıprıs 55 mil.
Hep teknelerimiz hazır mı değil mi, şu yapılmalı bu yapılmalı, yelken şöyle böyle, motor öyle böyle diyoruz da, bütün bunları yapacak olan Reis/Kaptan.
O nasıl hazırlanmalı?
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.