İlk defa görüyorum belki siz görmüşsünüzdür ama,
Yorum yapmadan sadece soruyorum. Ne derdiniz ?
Yacht Type: Tirhandil – Double Ender
Ne yazık ki bu prototip hiç bir "tırandil" genel kabullerine bile uymuyor. Hakan'ın dediği gibi sadece bir double ender.
Bu konuda bir de kısa bilgi aktarmak istiyorum.
Komşuda hem geleneksel tekneleri yeniden hayata geçirmek hem de çağa uydurmaya çabalayan önemli ve başat isimlerden biri Nikolas Vlavianos. Bir donanma emeklisi. Siz onu hem son çalışması sokoleva "Medon Plioni" den hem de bir fırtınada kaynettiği "Sulatana"dan tanıyor olmalısınız.
Onlar da tırandili çağa adapte etmek için çaba harcıyor, tartışıyorlar ama yıllardır havanda su dövmekten öteye geçemediler.
Yunanistanda da tıpkı Türkiye'de olduğu gibi tırandil "iş teknesi" vasfından çıkıp "özel tekneye" dönüştüğünde ve aynı zamanda uzun zamandır motor tahrikli olduğundan geleneksel formu deforme edildi.
Bu ne demek ? Şu demek: Orijinal tırandil formunda kıç bodoslama baştan yüksektir. Amaç yelken ile yürütülen teknede dümencinin görüş alanını olabildiğince genişletmeyi amaçlar. İkinci konu yine orijinal tırandilde vasattan geriye karina bodoslamaya doğru iyice narinleşir. Bu da tırandile hem hız hem de kıç denizlerde "kaçış" sağlar. Yine orijinal yapısında omurga boyu kısadır. Sürtünme ve direnç azaldığı için ileri yönde manevra kabiliyeti atmıştır.İşte bu 3 önemli ve doğal yapı motora geçince terk edildi. Kıç bodoslamanın yüksek olmasının fonksiyonu kalmadı. Motor seyrinde kıç bastığı için de bahsettiğim vasattan geriye narinlikten vaz geçilip daha dolgun taşıyıcı bir forma geçildi ki seyirde motor etkisi ile kıç batmasın, İç hacim kazanmak için omurga boyu uzatıldı.
Orijinal karina formunda bir diğer önemli yapı ise tırandilde yüzdürücülük alanının kabaca vasatın önüne ve arkasına dengeli dağılımı idi. Bu form tırandili "oynak" bir tekne yapar. Güvenli fakat oynak. Bundan da vazgeçilip orta kesiti lale yaprağını hatırlatan form neredeyse U forma dönüştü.
Şimdilerde gıdım gıdım sehimi azaltılan borda çalımı ile daha fazla iç hacim elde edilmeye çalışılıyor. Orijinal borda çalımına sahip bir tırandilin iç hacmi kamara için yeterli yükseklik veremiyor. Kamara tekne üzerinde yüksek kalıyor. Hoş bunu göz yanılgısı ile kaybeden çok güzel uygulamalar da yok değil.
Safra konusuna gelince .... Evet son 40-50 yıldır bir U profil ile dış safra uygulaması yapılıyor. Yine "asıl" tırandilde dış değil iç safra esastır. Dış safranın konma nedenlerinden biri teknenin oynaklığını gidermek ve daha fazla yelken taşımasını sağlamaktı.
Tırandilin büyük annesi kabul edilen Adriya trabalco ve bratseraların açık denize daha fazla uygunluğu tam da bu karina yapısından kaynaklanıyor. Bu iki sınıf, iş teknesi olarak hem kabotaj hem de av amaçlı kullanılıyorlardı. Kabotaj amaçlı kullanılanlar doğal olarak daha hacimli narinlik katsayıları daha düşük tekneler olmak durumunda.
Tırandilin Okyanus'a çıkıp çıkamama sorunu ise tümü ile yapısal bir bir olgu. John Hanna Tahiti Ketch'i uzun yol yüksek denizler teknesi olarak tırandilden esinlenerek tasarladığında tırandilin ana özelliklerini de modifiye etmiştir. Borda çalımı iyice azalmış, tekne vasattan başa ve kıça tam bir simetri ile oluşturulmuştur.
Özetle tırandil bir dizi yapısal verileri tadil edilerek her tekne gibi okyanusa çıkar. Tadilatlardan sonra hâlâ tırandil denebilir mi emin değilim.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.