Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Aurantes ile eve dönüş yolunda

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#15: 17 Eylül 2022, 01:59:16
Teşekkürler Serkan reis, siz okudukça ben de gönderirim. Zaten yazıyorum  :) Ve Ahmet reis, yazdıklarınız moral oluyor, çok teşekkürler. Lister motorlarla ilgili benzer şeyleri başkaları da söyledi bize. İnşallah böyle gider. Motorun kabinin ortasında olduğunu gördüğümde ben de sevinmiştim. Gerçekten büyük kolaylık. Size de kolaylıklar diliyoruz. Sevgilerle..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#16: 18 Eylül 2022, 22:21:23
Nur Reis kaleminize sağlık. Çok güzel bir anlatım. Ben de merakla takip edeceğim. Lister Petter motorun sesini de merak ettim. Küçük bir video paylaşırsanız memnun olurum. Yolculuğunuz güzel geçsin pruvanız neta olsun.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#17: 21 Eylül 2022, 15:30:45
Direkteki basamaklarla ilgili bu fotoyu çekti Mark. Yelkeni çekerken mandar basamaklara takılmasın diye ip gerdi fotoda görüldüğü gibi. Bu kullanılan bir yöntemmiş. Önce gurcatadan yukarıdaki basamaklar için uygulamıştı, alttakilere de takılma yaşayınca birkaç kez, alt taraf için de yaptı aynı şeyi. Katkısı olsun istiyor  :)

Mücahit reis, motorun sesini merak etmişsiniz. Bu video tekneyi aldıktan sonra motorun bakımı yapılıp ilk çalıştırıldığında çekilen video.
https://photos.app.goo.gl/Ej6MjSRUCGVFiQMX6
  • IP logged
« Son Düzenleme: 23 Eylül 2022, 15:41:39 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#18: 21 Eylül 2022, 18:07:20
Direkteki basamaklarla ilgili bu fotoyu çekti Mark. Yelkeni çekerken mandar basamaklara takılmasın diye ip gerdi fotoda görüldüğü gibi. Bu kullanılan bir yöntemmiş. Önce gurcatadan yukarıdaki basamaklar için uygulamıştı, alttakilere de takılma yaşayınca birkaç kez, alt taraf için de yaptı aynı şeyi. Katkısı olsun istiyor  :)
https://photos.app.goo.gl/Y8hch7sM17eVtDwCA
Mücahit reis, motorun sesini merak etmişsiniz. Bu video tekneyi aldıktan sonra motorun bakımı yapılıp ilk çalıştırıldığında çekilen video.
https://photos.app.goo.gl/Ej6MjSRUCGVFiQMX6

Teşekkür ederiz kendisine ben henüz yapmadım, hala araya giren halatı rüzgar altı manevralarla çıkarıyorum. Fakat Mustafa abinin Baba Tunca teknesinde gurcata üstü basamaklarda çok uzun zamandır var ve çok kullanışlı oluyor. Bende üşengeçliği bırakıp bu uyarı üzerine ilk fırsatta  en azından gurcata üstüne yapacağım. Mark' a çok selam sağolsun. Selametle
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#19: 22 Eylül 2022, 13:49:20
Camariñas’da 5 gün kaldık. Bu korunaklı güzel koyda şiddetli kuzey rüzgarları geçti gitti. Bizden başka 10-15 tekne de buraya sığınmayı tercih etmişti. Kuzeyli rüzgarın son gününde birçoğu ayrıldı, biz kaldık. Dışarıda dalga boyu yüksek görünüyordu, biraz yatışsın deniz, öyle çıkalım dedik. Hava durumu güneyli rüzgarlar göstermeye başlamıştı sert kuzeylilerin ardından. Önce birkaç gün beklemeye karar verdiysek de, baktık sonları görünmüyor, artık katamaran değiliz ve rüzgara yakın seyredebiliriz, hem deniz de durgun olur, solugan olmaz, yola devam dedik. Oradaki son günümüzde Camariñas’ın marinasından yakıt ve su aldık ve ertesi gün (29 Ağustos 2022) yola çıkmak üzere tekrar eski yerimize demirledik.

Bir de başka bir problemden bahsetmek gerek. Katil balinalar, namı diğer orkalardan (aslında bunlar yunuslarla aynı familyadan ama yunus, balina dahil her şeyi yiyebiliyorlar ve kendileri başka hiçbir deniz canlısının mönüsünde değil). Bunlar İber Yarımadası kıyıları boyunca seyir yapan yelkenlilere ilk 2020’de musallat olmaya başladılar. (Daha önceki yıllarda yaptığımız İngiltere-Türkiye arası seyirlerde bu bölgede birkaç defa biz de rastlamıştık orkalara ama herkes kendi işinde gücündeydi.) Hatta 2020 yaz başında saldırıları medyada yer almıştı. Şimdi artık pek yer almıyor ama bu, saldırıların bittiği anlamına gelmiyor. Tam tersine, 2021’de de oldu, bir önceki yıla göre daha çok. Ve bu yıl ise daha da fazla. Bu elemanlar tanınıp biliniyor. Orka gözlemcilerine göre şu anda 3 ayrı grup var teknelere musallat olan. Çoğunluğu ergenler, birkaç çocuk birkaç da ebeveyn var aralarında. Yine söylenene göre bunlar orkinosları takip ediyor. Orkinoslar yaz başında Cebelitarık’tan çıkıp yaz sonuna doğru kuzeye göç ediyorlar ve orkalar da peşlerinde. Neden durup dururken yelkenlilere musallat olmaya başladıkları bilinmiyor. Kimi diyor, tekneleri düşman bellemişler, kimi de, oyun oynuyorlar ya da avlanma idmanı yapıyorlar, yelkenliler kolay hedef. Ama şu bir gerçek ki, elemanlar doğrudan dümen palalarını hedef alıyorlar. Kafalarıyla itiyorlar, koca dişleriyle ısırıyorlar ve uğraşa uğraşa parçalar koparıp dümen palasını işlevsiz hale getiriyorlar (kopardıkları parçalarla kedinin fareyle oynar gibi oynadıklarını görenler var). O da yetmiyor, karinaya kafa atıp tekneyi olduğu yerde döndürürüyorlar. Bu yıl şu ana kadar rapor edilen 60 küsur saldırı var. Birçok tekne yedeklenerek en yakın limana çekiliyor, kimi bir şekilde kendileri giderek karaya alınıyorlar. Büyük masraf çıkıyor, bütün yolculuk planları altüst oluyor. Yedeklenmek de pahalı iş. Ve geçtiğimiz Ağustos ayında bir yelkenliyi batırmayı da başardılar. Teknedeki aile can salına çıkmış, öyle kurtarıldılar. Bu olay Portekiz’in güneybatı kıyısı açığında oldu. Bu aralar en çok Galicia kıyılarında ve Biscay’da yaşanıyor saldırılar. Gerçi İspanya’nın güney Atlantik kıyısında ve İrlanda-İngiltere-Fransa Bröton üçgeninin tam ortasında neredeyse eşzamanlı saldırılar da oldu. Teknesi bizimki gibi olan bir şanssız adama, Biscay geçişi sırasında 12 saat aralıklarla üç kez saldırdılar. Görünene bakılırsa, saldıran grup sayısı 3’den fazla, birbirlerinden öğreniyorlar ve olay orkinos göç rotası zamanlamasının dışında gibi. İngiltere’den Fas'a uzanan çok geniş bir bölge söz konusu. Facebook’ta Orca Attack Reporting diye bir grup var, olaylı-olaysız seyir raporları, kurtulma yöntemleri ve bir sürü öneri gırla gidiyor. Sık sık bir saldırı rapor ediliyor. Herkes fazlasıyla tedirgin. Birkaç kurum var, istatistik tutarak bir fikir edinmeye çalışıyorlar. İspanyol hükümeti de orkaları koruma peşinde. Teknelere tamamen hareketsiz kalmalarını, bu şekilde orkaların sıkılıp uzaklaşacaklarını söylüyorlar. Ama dümen palası bu uzun süreli (1 saate kadar süren olaylar var) saldırılarda hasar görüyor en çok. Bizim en aklımıza yatan yöntem, derhal motoru çalıştırıp yelkenleri indirmek ve geri viteste gitmek. Yüzde yüz başarılı olmasa da, birçok yelkenli böyle yapıp kurtulmuş. Örneğin yukarıda bahsettiğim şanssız adam üç defasında da tornistanda giderek hasarsız atlatmış (zavallı, Biscay’ı güverteye çakılı halde geçmiş, ne zamanki A Coruña’ya yaklaşırken yunusları görmüş, ancak o zaman kabine inip kendine bir kahve yapabilmiş). Bir de filolar oluşturarak seyir yapanlar var. Genellikle İskandinavlar böyle yapıyor. Kurallı murallı, disiplinli. Ben onlara Orka Kardeşliği adını taktım. MarineTraffic’te, AIS’de filan bayağı ihtişamlı görünüyorlar. Bende de alışkanlık yaptı, her gün Facebook grubunu yoklayıp kendimi korkutuyorum düzenli şekilde 😮

Biz Biscay’ı geçerken bütün bunlar Cebelitarık filan civarında oluyor diye hiç takılmamıştık bu konulara. Kuzey Galicia’da da nasıl olsa daha burada değiller diye pek düşünmüyorduk. Şanslıymışız, karşılaşmadık. Ne zaman ki Costa da Morte’yi dönmeye başladık, gözümüzü de dört açar olduk (gerçi sisten çok da birşey görünmüyordu). Bu orka saldırılarının en sık yaşandığı iki yerden biri, Fisterra (diğeri de Cebelitarık çıkışı). İspanya’nın en batı noktası. Anlamı, Dünyanın Sonu (bu arada iki tane daha Dünyanın Sonu var, biri İngiltere’nin -Land’s End-, diğeri de Fransa’nın -Finistère- en batı noktaları). Ve Camariñas’dan çıktığımızda biz de mecbur oradan geçeceğiz.

Ria’dan çıktığımızda tahmin ettiğimiz gibi deniz dümdüz denecek kadar az dalgalıydı ve solugan yoktu. Salmayı da indirdik, çünkü İngiltere’de Plymouth-Falmouth arası 50 millik seyrimizde orsa gitmiştik ve salmadan tek bir ses bile gelmemişti, böyle bir sorun olduğunu bilmiyorduk bile (eğer ses gelmiş olsaydı büyük ihtimal Biscay geçişine başlamazdık). Salma salınmadığı, yuvasının tek yanına yaslanmış halde sabit kaldığı için ses çıkmıyor tabi ki. 3 gibi esen tatlı rüzgarda sakin sakin tramolalarımıza başladık. Güneşimiz de vardı. Sis karada ve açıktaydı. Bize özel sissiz, güneşli bir koridor açılmış gibiydi. Gözümüz denizde, tetikteyiz. Ama minik yunuslar geldi merhaba demeye sadece, orka çetesi görünürde yok. Teknenin orsa performansı hoşumuza gidiyor. Doksan derecelik açılar çizemiyoruz ama katamaranla yaptığımız zikzaklara göre (dikiş makinasının zikzak dikişine benzerdi) çok iyi. Yata yata gidiyoruz ve eğime rağmen pupa seyirden daha rahat. Dalgasız ortamda otopilot da işini güzel görüyor. Gideceğimiz mesafe 30 milden biraz fazla ve akşam olmadan varacak gibiyiz.

Yolun yarısını geçtikten sonra bir nedenle aşağıya kabine indiğimde tatsız bir sürprizle karşılaştım. O sırada sancak tarafına yatmış durumdaydık ve o taraftaki farş tahtalarının üzerine su çıkıyordu sallandıkça. Allah dedim, noluyor.. Yüzlerce mil yaptık buraya kadar, böyle birşey olmamıştı. Suyu tattım, tatlı su. Bu da birşey, batmıyoruz. Sancak tarafındaki su deposunun bağlantı yerini İngiltere’deyken yenilemiştik, orada sorun yoktu. Diğeri de kuruydu. Ama son demirleme yerimizde mutfak lavabosunun musluğunu değiştirmiştik. Sorun olsa olsa bununla ilişkili olmalıydı. Hemen depo vanalarını ve su pompasını kapatıp kova-sünger ikilisiyle su boşaltmaya giriştik (bu işe uygun Çin malı manuel plastik pompamız bozuldu ve yenisini daha bulamadık). 10 kova kadar su attık maalesef. Camariñas’da yenice doldurmuştuk depoları ne güzel. Neyse artık.. Bu arada rüzgar da iyice azalmıştı ve yolun kalanını motorla katederek (2 saatten fazla) Fisterra burnunu döndük. Aslında bu kutlamalık bir dönüm noktasıydı, Ölüm Kıyıları aşılmış, Dünyanın Sonu dönülmüştü. Orka da görmemiştik hem. Ama, işte, şimdi de bir su basması problemimiz olmıştu, nurtopu gibi. Burnun iç tarafında az kuzeyde bedava bağlanılabilen bir iskele olduğunu öğrenmiştik Navily’den (güzel uygulama, tavsiye ederim). Boş yer olduğunu görünce hemen bağlandık. Su nereden kaçmış olabilir diye araştırmaya başladık. Birkaç ihtimal düşünmüştük, onları sağlamlaştırdık ama sorunu giderdik mi, emin olamadık. Bakalım görelim deyip işimize baktık. Ertesi sabah yola devam edecektik, bir sonraki ria Muros’a.

Not: Bu vesileyle birkaç da iç mekan fotosu ekliyorum.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 23 Eylül 2022, 15:44:26 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#20: 22 Eylül 2022, 14:23:30
Gaz lambasına ve duman şapkasına bayıldım.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#21: 22 Eylül 2022, 14:43:41
Camariñas’da 5 gün kaldık. Bu korunaklı güzel koyda şiddetli kuzey rüzgarları geçti gitti. Bizden başka 10-15 tekne de buraya sığınmayı tercih etmişti. Kuzeyli rüzgarın son gününde birçoğu ayrıldı, biz kaldık. Dışarıda dalga boyu yüksek görünüyordu, biraz yatışsın deniz, öyle çıkalım dedik. Hava durumu güneyli rüzgarlar göstermeye başlamıştı sert kuzeylilerin ardından. Önce birkaç gün beklemeye karar verdiysek de, baktık sonları görünmüyor, artık katamaran değiliz ve rüzgara yakın seyredebiliriz, hem deniz de durgun olur, solugan olmaz, yola devam dedik. Oradaki son günümüzde Camariñas’ın marinasından yakıt ve su aldık ve ertesi gün (29 Ağustos 2022) yola çıkmak üzere tekrar eski yerimize demirledik.

Bir de başka bir problemden bahsetmek gerek. Katil balinalar, namı diğer orkalardan (aslında bunlar yunuslarla aynı familyadan ama yunus, balina dahil her şeyi yiyebiliyorlar ve kendileri başka hiçbir deniz canlısının mönüsünde değil). Bunlar İber Yarımadası kıyıları boyunca seyir yapan yelkenlilere ilk 2020’de musallat olmaya başladılar. (Daha önceki yıllarda yaptığımız İngiltere-Türkiye arası seyirlerde bu bölgede birkaç defa biz de rastlamıştık orkalara ama herkes kendi işinde gücündeydi.) Hatta 2020 yaz başında saldırıları medyada yer almıştı. Şimdi artık pek yer almıyor ama bu, saldırıların bittiği anlamına gelmiyor. Tam tersine, 2021’de de oldu, bir önceki yıla göre daha çok. Ve bu yıl ise daha da fazla. Bu elemanlar tanınıp biliniyor. Orka gözlemcilerine göre şu anda 3 ayrı grup var teknelere musallat olan. Çoğunluğu ergenler, birkaç çocuk birkaç da ebeveyn var aralarında. Yine söylenene göre bunlar orkinosları takip ediyor. Orkinoslar yaz başında Cebelitarık’tan çıkıp yaz sonuna doğru kuzeye göç ediyorlar ve orkalar da peşlerinde. Neden durup dururken yelkenlilere musallat olmaya başladıkları bilinmiyor. Kimi diyor, tekneleri düşman bellemişler, kimi de, oyun oynuyorlar ya da avlanma idmanı yapıyorlar, yelkenliler kolay hedef. Ama şu bir gerçek ki, elemanlar doğrudan dümen palalarını hedef alıyorlar. Kafalarıyla itiyorlar, koca dişleriyle ısırıyorlar ve uğraşa uğraşa parçalar koparıp dümen palasını işlevsiz hale getiriyorlar (kopardıkları parçalarla kedinin fareyle oynar gibi oynadıklarını görenler var). O da yetmiyor, karinaya kafa atıp tekneyi olduğu yerde döndürürüyorlar. Bu yıl şu ana kadar rapor edilen 60 küsur saldırı var. Birçok tekne yedeklenerek en yakın limana çekiliyor, kimi bir şekilde kendileri giderek karaya alınıyorlar. Büyük masraf çıkıyor, bütün yolculuk planları altüst oluyor. Yedeklenmek de pahalı iş. Ve geçtiğimiz Ağustos ayında bir yelkenliyi batırmayı da başardılar. Teknedeki aile can salına çıkmış, öyle kurtarıldılar. Bu olay Portekiz’in güneybatı kıyısı açığında oldu. Bu aralar en çok Galicia kıyılarında ve Biscay’da yaşanıyor saldırılar. Gerçi İspanya’nın güney Atlantik kıyısında ve İrlanda-İngiltere-Fransa Bröton üçgeninin tam ortasında neredeyse eşzamanlı saldırılar da oldu. Teknesi bizimki gibi olan bir şanssız adama, Biscay geçişi sırasında 12 saat aralıklarla üç kez saldırdılar. Görünene bakılırsa, saldıran grup sayısı 3’den fazla, birbirlerinden öğreniyorlar ve olay orkinos göç rotası zamanlamasının dışında gibi. İngiltere’den Fas'a uzanan çok geniş bir bölge söz konusu. Facebook’ta Orca Attack Reporting diye bir grup var, olaylı-olaysız seyir raporları, kurtulma yöntemleri ve bir sürü öneri gırla gidiyor. Sık sık bir saldırı rapor ediliyor. Herkes fazlasıyla tedirgin. Birkaç kurum var, istatistik tutarak bir fikir edinmeye çalışıyorlar. İspanyol hükümeti de orkaları koruma peşinde. Teknelere tamamen hareketsiz kalmalarını, bu şekilde orkaların sıkılıp uzaklaşacaklarını söylüyorlar. Ama dümen palası bu uzun süreli (1 saate kadar süren olaylar var) saldırılarda hasar görüyor en çok. Bizim en aklımıza yatan yöntem, derhal motoru çalıştırıp yelkenleri indirmek ve geri viteste gitmek. Yüzde yüz başarılı olmasa da, birçok yelkenli böyle yapıp kurtulmuş. Örneğin yukarıda bahsettiğim şanssız adam üç defasında da tornistanda giderek hasarsız atlatmış (zavallı, Biscay’ı güverteye çakılı halde geçmiş, ne zamanki A Coruña’ya yaklaşırken yunusları görmüş, ancak o zaman kabine inip kendine bir kahve yapabilmiş). Bir de filolar oluşturarak seyir yapanlar var. Genellikle İskandinavlar böyle yapıyor. Kurallı murallı, disiplinli. Ben onlara Orka Kardeşliği adını taktım. MarineTraffic’te, AIS’de filan bayağı ihtişamlı görünüyorlar. Bende de alışkanlık yaptı, her gün Facebook grubunu yoklayıp kendimi korkutuyorum düzenli şekilde 😮

Biz Biscay’ı geçerken bütün bunlar Cebelitarık filan civarında oluyor diye hiç takılmamıştık bu konulara. Kuzey Galicia’da da nasıl olsa daha burada değiller diye pek düşünmüyorduk. Şanslıymışız, karşılaşmadık. Ne zaman ki Costa da Morte’yi dönmeye başladık, gözümüzü de dört açar olduk (gerçi sisten çok da birşey görünmüyordu). Bu orka saldırılarının en sık yaşandığı iki yerden biri, Fisterra (diğeri de Cebelitarık çıkışı). İspanya’nın en batı noktası. Anlamı, Dünyanın Sonu (bu arada iki tane daha Dünyanın Sonu var, biri İngiltere’nin -Land’s End-, diğeri de Fransa’nın -Finistère- en batı noktaları). Ve Camariñas’dan çıktığımızda biz de mecbur oradan geçeceğiz.

Ria’dan çıktığımızda tahmin ettiğimiz gibi deniz dümdüz denecek kadar az dalgalıydı ve solugan yoktu. Salmayı da indirdik, çünkü İngiltere’de Plymouth-Falmouth arası 50 millik seyrimizde orsa gitmiştik ve salmadan tek bir ses bile gelmemişti, böyle bir sorun olduğunu bilmiyorduk bile (eğer ses gelmiş olsaydı büyük ihtimal Biscay geçişine başlamazdık). Salma salınmadığı, yuvasının tek yanına yaslanmış halde sabit kaldığı için ses çıkmıyor tabi ki. 3 gibi esen tatlı rüzgarda sakin sakin tramolalarımıza başladık. Güneşimiz de vardı. Sis karada ve açıktaydı. Bize özel sissiz, güneşli bir koridor açılmış gibiydi. Gözümüz denizde, tetikteyiz. Ama minik yunuslar geldi merhaba demeye sadece, orka çetesi görünürde yok. Teknenin orsa performansı hoşumuza gidiyor. Doksan derecelik açılar çizemiyoruz ama katamaranla yaptığımız zikzaklara göre (dikiş makinasının zikzak dikişine benzerdi) çok iyi. Yata yata gidiyoruz ve eğime rağmen pupa seyirden daha rahat. Dalgasız ortamda otopilot da işini güzel görüyor. Gideceğimiz mesafe 30 milden biraz fazla ve akşam olmadan varacak gibiyiz.

Yolun yarısını geçtikten sonra bir nedenle aşağıya kabine indiğimde tatsız bir sürprizle karşılaştım. O sırada sancak tarafına yatmış durumdaydık ve o taraftaki farş tahtalarının üzerine su çıkıyordu sallandıkça. Allah dedim, noluyor.. Yüzlerce mil yaptık buraya kadar, böyle birşey olmamıştı. Suyu tattım, tatlı su. Bu da birşey, batmıyoruz. Sancak tarafındaki su deposunun bağlantı yerini İngiltere’deyken yenilemiştik, orada sorun yoktu. Diğeri de kuruydu. Ama son demirleme yerimizde mutfak lavabosunun musluğunu değiştirmiştik. Sorun olsa olsa bununla ilişkili olmalıydı. Hemen depo vanalarını ve su pompasını kapatıp kova-sünger ikilisiyle su boşaltmaya giriştik (bu işe uygun Çin malı manuel plastik pompamız bozuldu ve yenisini daha bulamadık). 10 kova kadar su attık maalesef. Camariñas’da yenice doldurmuştuk depoları ne güzel. Neyse artık.. Bu arada rüzgar da iyice azalmıştı ve yolun kalanını motorla katederek (2 saatten fazla) Fisterra burnunu döndük. Aslında bu kutlamalık bir dönüm noktasıydı, Ölüm Kıyıları aşılmış, Dünyanın Sonu dönülmüştü. Orka da görmemiştik hem. Ama, işte, şimdi de bir su basması problemimiz olmıştu, nurtopu gibi. Burnun iç tarafında az kuzeyde bedava bağlanılabilen bir iskele olduğunu öğrenmiştik Navily’den (güzel uygulama, tavsiye ederim). Boş yer olduğunu görünce hemen bağlandık. Su nereden kaçmış olabilir diye araştırmaya başladık. Birkaç ihtimal düşünmüştük, onları sağlamlaştırdık ama sorunu giderdik mi, emin olamadık. Bakalım görelim deyip işimize baktık. Ertesi sabah yola devam edecektik, bir sonraki ria Muros’a.

Not: Bu vesileyle birkaç da iç mekan fotosu ekliyorum.

https://photos.app.goo.gl/GyPJJZm64ymTDhwz5

https://photos.app.goo.gl/EaVvEhNDAmFATUax5

https://photos.app.goo.gl/QViuX1B3Y9amMXwE6

Ahmet abinin dediği gibi gaz lambası harika , yalnız ben orka olayına takıldım ilk defa duydum çok ilginç ve ürkütüçü . Teşekkürler
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#22: 22 Eylül 2022, 14:49:28
Ahmet abinin dediği gibi gaz lambası harika , yalnız ben orka olayına takıldım ilk defa duydum çok ilginç ve ürkütüçü . Teşekkürler

2 senedir çok yoğun hatta  hatta yaz başında bir Türk teknesinin palasını falan parçalamışlardı. Yine bir tekneninde sail drive kuyruğunu komple ısırıp koparmışlar. Mucizevi bir şekilde kıyıya ulaşmışlar.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#23: 23 Eylül 2022, 08:59:55
2 senedir çok yoğun hatta  hatta yaz başında bir Türk teknesinin palasını falan parçalamışlardı. Yine bir tekneninde sail drive kuyruğunu komple ısırıp koparmışlar. Mucizevi bir şekilde kıyıya ulaşmışlar.

Gerçekten çok enterasan
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#24: 27 Eylül 2022, 15:48:33
İspanya'nın en batı noktası olan Fisterra’nın balıkçı limanının gürültülü ve (çok yakından tam gaz geçen balıkçı tekneleri sayesinde) çalkantılı ama beleş iskelesinden ertesi sabah (30 Ağustos 2022) ayrıldık. Rüzgar yine hafif ve güneybatıdandı ama gideceğimiz yön açısından biraz daha kullanışlıydı; deniz düz, hava hafif pusluydu. Birkaç tramolayla ve sonra da karaya yakın seyirle Muros ria’sının burnuna vardık ve ria’nın güney kıyısına geçerek oradaki, çepeçevre kum tepeleriyle çevrili, korunaklı ve güzel ama bu yüzden de demirli teknelerle kalabalık koyda kendimize bir yer bulup demirledik. Bu yaklaşık 40 millik mesafeyi bu kez olaysız ve neredeyse hiç motor kullanmadan tamamlamıştık. Buralarda pus da yoktu ve henüz alçalmaya başlamamış güneş, yolculuğun başından beri ilk kez bir tatil havası tattırdı bize.

Ertesi gün sabah hiç rüzgar yoktu. O gün için hava tahmini hafif bir batı rüzgarı gösteriyordu. Birkaç saat rüzgarı bekledik ama gelmedi. Dedik çıkalım motorla, burnu dönünce açıkta vardır herhalde rüzgar. Demir aldık, burna ilerlemeye başladık. Bu burun boyunca bayağı çok kaya sığlığı var, o yüzden dikkatliyiz. Tek navigasyon aracımız olan laptop, aşağıda kabindeki harita masası üzerinde durmak zorunda, çünkü kablosu güverteye yetişmiyor. Ben aşağıda rotamızı takip ediyorum, Mark da otopilotu ayarlıyor benim talimatlarıma göre: az sancak, az iskele şeklinde. Bu arada sis basmaya başladı yeniden, gittikçe yoğunlaşıyor. Burnun ucuna yaklaştığımız sırada Mark birden motoru geri vitese aldı ve ‘Orkalar’ dedi. O sırada güvenli bir derinlikteydik, sığlıkların olmadığı. Dışarı fırladım, çevrede hiçbir şey göremedim. Yavaş yavaş geri viteste ilerliyoruz, daha doğrusu daire çiziyoruz (hmmm, tornistanda düz hat üstünde ilerleyemiyormuşuz demek ki, böyle uzun süreli denememiştik daha). Mark iki büyük siyah yüzgeç görmüş çok yakında anlık olarak. Suyun üstünde de yer yer tuhaf salya benzeri birikmeler var. Biraz daha böyle tornistanda devam ettik ama bir daha ortaya çıkmadı yüzgeçler ya da kafalar. İleri vitese alıp yolumuza koyulduk yeniden. Habire çevreye, suya bakıyoruz. Beş dakika kadar sonra tam dibimizde suyun bir metre kadar altında çok tuhaf bir şey gördüm. Üstünde koyu renkli lekeler olan, beyaz, oval biçimli, 3-4 m boyunda bir kütle, hareketsiz gibi görünen bir şey. Aklım çıktı bir an, sığlığa, bir kayaya yaklaştık diye, ama hayır, kesinlikle güvenli derinlikteyiz. Mark’ın kolunu sıkmışım, dilim de tutuldu, iyi mi! O, ne var, ne gördün diye sorduğunda ben cevap veresiye, o şeyi geçtik yavaşça. Dolayısıyla görememiş oldu. Ne olduğunu bilmiyorum hâlâ, ölü bir şey belki.. (Orkalar o şeyle mi ilgiliydiler acaba?) Sualtı hayaleti olmadığına eminim ama. Neyse ne.. Heyecan yatıştı iyice. Bu arada rüzgar filan yok, sis de iyice bastı ve zaten burnu dönmek için kayalıkların arasındaki geçidi kullanacağız, motorla gitmek gerek. Çevrelerinden dönmeye kalksak yolumuz çok uzayacak. Önümüzde aynı rotada giden üç yelkenli tekne daha var. Sis basınca görünmez oldular ama AIS’de görünüyorlar. Ben yine indim aşağıya, çizdiğim rotaya göre Mark’a az sancak, az iskele diye diye bu 2-3 millik geçitten çıktık. Çıkmaya yakın sis aralanmaya başladığında Mark sağda ve soldaki kayaları ilk kez gördü, ‘Bloody hell!’ dedi ('vay canına' gibi birşey). Ben görmedim, daha doğrusu uzaklaştığımızda gördüm, çünkü güverteye o zaman çıkabildim. Oh temiz hava, biraz da serinlik. Aşağıda çalışan motorun kokusu, sıcaklığı ve gürültüsü yüzünden kafam kazan gibi olmuştu.

Artık bir sonraki ria olan Arousa’daydık. Ve rüzgâr hâlâ yoktu, su da ayna gibiydi, kırışıklık bile yoktu. Dolayısıyla motora devam. Bugünlük gideceğimiz mesafe 30 mil kadardı. Bu ria’nın güney burnu içinde, ria’nın fazla içine girmeden durabileceğimiz, çıkışa yakın tek yer vardı. Yine Navily’den öğrenmiştik. Oraya doğru gitmeye başladık. Yaklaştığımızda, burayla ilgili daha önce fark etmemiş olduğumuz bir durum olduğunu gördük. Google uydu görüntüsünde koyu renkli su olarak görünen yer, meğer midye çiftliğiymiş (iyice yakınlaştırdığında görünüyor oysa). AIS’de görmüştüm, tekneler buradan geçiyordu. Zaten hedef noktamıza gitmek için buradan geçmemiz gerekiyor. Çok büyük bir alan: güneyden kuzeye 5, batıdan doğuya yine bir o kadar millik bir alan, kıyıya paralel uzanan. Ve içinde büyük sallar var, yüzlerce. Çok düzenli yerleştirilmişler. Aralarında iki teknenin yan yana rahatça geçebileceği mesafe var. Tam bir labirent. Ben yine indim aşağıya, az sancak, az iskele diye diye Mark’ı yönlendirerek çıktık bu labirentten. Hedef koyumuz, küçük bir kasabanın limanının dışıydı. Güzel bir yerdi ama koyu tonozla doldurmuşlar. Tonozların ötesi fazla sığ olacaktı med cezirin alçak seviyesinde. Boş tonoz almak istedik, sahibi gelir de bizi kovar diye vazgeçtik. Burası maalesef olmayacaktı, başka bir yer lazımdı (ve tabi ki sis yine çökmeye başlamıştı). Oysa tek istediğimiz durmaktı, sabit kalmak, oturup dinlenmek. Haritada ağzı güneye açık bir koy gördük civarda. Zaten rüzgar filan yoktu, çok da önemli değildi korunaklı olması. Sisin içinde sadece yanından geçtiklerimizi görebildiğimiz onlarca salın arasından geçerek bir kez daha, oraya vardık, körlemesine demiri salıp zavallı motoru durdurduk. Oh! Biz de zavallıya dönmüş, yorulmuştuk, en çok da stres ve motor gürültüsünden. Sevmiyoruz böyle uzun motor seyrini (tam 6 saat sürmüş). Ama motorumuza da aferin ve maşallah. Bir nazar boncuğu olsaydı kesinlikle bir yerine iliştirirdim.

https://photos.app.goo.gl/NnLZ1KMiq3MDC5ae7

https://photos.app.goo.gl/HqsRDMvKhfzD8Pyq7

Not: Eklediğim ikinci görseli nette buldum, midye çiftliğinin görünümü; fotoğraf filan çekemedim o hengamede  ::)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#25: 01 Ekim 2022, 19:38:30
Ertesi sabah (1 Eylül 2022) uyandığımızda hafif bir güneyli rüzgar vardı ve sis dağılmıştı. Nereye demirlediğimizi böylece ilk kez görebildik. Hiç de fena bir yer değilmiş. Güzel, geniş bir kumsal, diğer yanda ormanlar.. Pek bir yükselti yok bu ria'yı çevreleyen, sadece kum tepeleri. Göz alabildiğine açıklık, aydınlık. Oysa dün bunların hiçbirini görememiştik sis yüzünden. Tuhaf bir boşluğun içinde asılı gibiydik.

Demir alıp, az ileride önümüzde uzanan midye salları labirentinin içinden çıktık. Yelkenleri açıp hafif rüzgarda yavaş yavaş yol almaya başladık. Ama körfezin burnuna yaklaştığımızda rüzgar dindi yeniden. Çaresiz çalıştırdık yine motoru, ana yelkeni indirmeden bir sonraki muhtemel demir yerine doğru ilerlemeye başladık. Erzak tükenmişti, bir kasabada durmak lazımdı. Bu yer, bir sonraki ria’nın güney burnu içindeydi ve 20 mil kadar bir mesafedeydi. Burna doğru yaklaşırken güneyli rüzgar geri geldi. Demir yerine varmak ve ertesi gün çıkmak için fazladan bir 7-8 mil yapmak gerekecekti; bunun üstüne bir 10 mil daha koyup, varmak istediğimiz asıl yere gidelim dedik, rüzgarı bulmuşken. Düz denizde, bir tarafta anakara, diğer tarafta adalar arasında yata yata zikzaklar çizerek burnu geçip yavaş yavaş devam ettik yolumuza. Güneşli, tatlı sıcak bir gündü, çevre muhteşemdi. Adalar, beyaz kumsallar, yeşil tepeler, bebe mavisi su.. Pek bir yavaştık gerçi, ama keyifliydi. Keyif mi demiştik? Haha! Kahve yapayım da içelim keyifle diye aşağı indiğimde iki-üç gün önce olan aynı tatsız sürprizle karşılaştım yine. Maalesef sintineyi yine su basmıştı. Tabi ki tatlı su o gizemli yolunu bulmuştu yine, çünkü biz son su kaçağından sonra sorunu tam olarak saptayamamış ve giderememiştik. Ziyan olan miktar bu sefer daha azdı neyse ki. Ama bu sefer, kaçağın nereden olduğu değilse de, ne zaman gerçekleştiğine dair kesin bir fikrimiz vardı en azından: orsa giderken sancak tarafına yattığımız zaman. Son iki günde su kaçağı olmamıştı, çünkü orsa gitmemiştik. Musluğu değiştirirken sıcak su bağlantısını boşta bırakmıştık. Belki de oradan kaçıyordur dedik. Yine depo vanalarını ve su pompasını kapatıp kova-süngerle suyu boşaltıp yolumuza devam ettik.

Akşamüstü olurken rüzgar iyice dinince, çalıştırdık yine motoru, indirdik yelkenleri. İspanya’nın son ria’sı olan Vigo’nun güney burnu içindeki at nalı biçimli körfeze yerleşmiş güzel şehir Bayona’ya kalan 15 mili motorla tamamladık.

Stratejik konumu nedeniyle tarihi zengin bir şehir Bayona. Kolomb’un üç gemisinden biri olan La Pinta, Yeni Dünya’dan döndüğünde ilk bu limana varmış ve Yeni Dünya’nın keşfi haberini duyan ilk yer burası olmuş. Burnu oluşturan tepenin zirvesinde bir kale-şato var. Onu geçince marinalar başlıyor, lüks teknelerle dolu balık istifi. Şehrin geniş ve uzun plajı önünde demirlenebiliyor. Körfez girişinin önünde yarış tekneleri süper pahalı siyah-gri yelkenleriyle bu rüzgarsızlıkta dahi arzı endam ediyorlar süzüle süzüle. Tam bir denizci şehri.

Biz ilk marinanın yakıt iskelesine yanaştık ilk. Bağlanır bağlanmaz inanılmaz yüksek volümde bir hard core punk konseri başladı marinanın hemen gerisinden. Kafalarımızı sallaya sallaya yakıt ve su aldık (son ikmalden bu yana 14 saatlik motor seyri yapmıştık ve harcadığımız dizel 20 litreymiş sadece, oysa daha çok harcamışızdır sanıyorduk). Sonra da yakıt iskelesinden ayrılıp, Kolomb’un La Pinta’sının birebir replikasının yanından geçerek (‘Bu tekne okyanusu geçerken ne sallanıp yuvarlanmıştır ama’ diye yorum yaptı Mark, teknenin biçimine bakıp) plaj önünde, demirli onlarca tekne arasında kendimize bir yer seçip demirledik. Sonra da hemen botu indirip ekmek, yumurta ve rom gibi acil ihtiyaçları temin etmeye yollandık 😎

Bayona'nın uydu görüntüsü ve demirlediğimiz yer:
https://photos.app.goo.gl/JHq4VKy18jSNs3DW8

La Pinta'nın netten ödünç aldığım bir fotosu:
https://photos.app.goo.gl/1XnirdmUJmiC6a5g7
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#26: 06 Ekim 2022, 14:35:33
Bayona varmak istediğimiz bir yerdi. İspanya’nın engebeli ve rüzgarları değişken Galicia bölgesinin son uğrağı olduğu için, buraya ulaşmak bize 'nihayet bir yere varabildik’ hissi yaşattı. Daha önceki yıllardaki seyirlerimizde, buradan aşağısı hep yokuş aşağı olmuştu. Yılın 300 günü esen kuzey rüzgarlarına Portekiz Ticaret Rüzgarları dendiğini biliyorum – o kadar güvenilir rüzgarlar. 2015 yılında İngiltere’ye giderken ne çok uğraşmıştık bu rüzgarlara karşı İber Yarımadası’nı tırmanırken.. Ama bu yıl acayip bir yıl havalar yönünden. Bir haftadır her gün hafif güneyli rüzgarlar vardı. Galicia kıyıları her rüzgarı çekebildiğinden, başlarda olağan karşılamıştık. Ama son iki-üç gündür hava tahmini modelleri başka bir şey göstermeye başlamıştı. Bu güneyli rüzgarların nedeni, Atlantik’in ortasında saat yönünün tersine fırıl fırıl dönen devasa bir alçak basınç sisteminin, olağandışı şekilde İber yarımadasına yönelmesiydi. Normalde bunlar Karayipler’den filan döne döne uzaklaşırken kuzeydoğuya tırmanır, mesela İrlanda’yı döverdi. Bu yıl ise doğuya doğru bir rota izliyordu. İlk başta inanmak istememiş, hava tahmin bilgisayarı saçmalamış, kesin değişir bu tahmin demiştik. Ama değişmiyordu, gerçekten olacaktı ve bir hafta boyunca şiddetli güney rüzgarları esecekti. Bunlar gelmeden önce iki sakin günümüz vardı. Geçip gidene kadar Bayona’da bekleyebilirdik, güney yönüne karşı korunaklı bir demir yeriydi. Ama koca körfez, girişi de geniş. Rüzgar güneybatıdan esse, içeriye solugan girmesi ihtimali yüksek. (Okyanusun soluganı ciddi oluyor; demirliyken iki yana sallanıp duruyorsun ve bunlar plaja vururken botla kıyıya çıkmak imkansız hale geliyor.) Bayona’dan 20 mil kadar güneyde, İspanya-Portekiz sınırını çizen bir nehir var, Rio Minho. 2015’te buraya girmiş, çok sevmiştik. Gelmekte olan rüzgarlardan saklanmak için oradan daha ideal bir yer olamazdı. Hem cennet gibi bir yer, hem süper korunaklı, hem de demirlenen bölgesi Portekiz tarafında olduğu için 'artık Portekiz’e vardık’ diyebileceğimiz, moral olacak bir yer. Tamam dedik, oraya sığınalım.

Bayona’da geçirdiğimiz punk konserli gecenin ardından (3-4 İspanyol punk grubu çıktı, konserler gecenin 3’ünde bitti; konser mekanına gitmeye gerek kalmadan net şekilde duyuluyordu) ertesi sabah kalktığımızda rüzgar yoktu. Ve demir yerinde bizden başka sadece 2-3 tekne kalmıştı (hepsinin aynı anda ayrılmış olması, bir Orka Kardeşliği'nin söz konusu olabileceğini düşündürdü bana). Az bir kuzeyli rüzgar gösteriyordu hava tahmini, öğleden sonra başlayacaktı. Zaten gireceğimiz nehrin ağzı, kum setleriyle fazla sığ; med cezirin yüksek seviyesine denk getirmemiz gerekiyor oraya varış zamanımızı, o da akşamüstü. Öğlen saat 2 gibi motoru çalıştırıp demir aldık (2 Eylül 2022). Körfezden çıktığımızda açık denizde de rüzgar yoktu. Anlaşılan yine bir uzun motor seyri yapacağız. Ne yapalım.. Tam da böyle olmasını bekliyorduk zaten. Kıyıya yakın mesafede, küçük sayfiye yerleşimlerini geçe geçe yolun büyük kısmını aldıktan sonra rüzgar başladı. Nehrimize varmaya 5-6 mil filan kalmıştı. Bu da bir şeydir deyip yelkenleri açtık ve çok geçmeden ağza yaklaştık. Artık içeri girme zamanı. Motoru çalıştırdık. Üstünde minik bir kale olan minik adayı dönünce kuzeye yönelmek, iskelede bu kum adası ile sancakta kumsal arasındaki dar nehir ağzından, ortadaki kum sığlıklarına dikkat ederek geçmek gerekiyor. Sonra da kumsalın hemen dibinden neredeyse bir U dönüşüyle cennete ulaşacağız. Ama kum sığlıkları zamanla değiştiğinden navigasyon programına pek güvenmiyoruz. Derinlik göstergesini açtık. Minik adayı dönmeye başladığımız anda, bizim hafif rüzgar bir coştu ki, bak bunu beklemiyorduk mesela.. Varış zamanımız yüksek su seviyesinin bir saat kadar öncesi. İdeal bir zamanlama çünkü hâlâ içeriye girmekte olan akıntı bize yardım edecek. Ama rüzgar, akış yönünün tersine esiyor ve bu da sert çırpıntılar, minik beyaz dalgalar oluşturuyor ki bu ideal bir durum değil. Sakin suda sığlığı görebiliyorsun, şimdi tek görebildiğin fıkır fıkır kaynayan su. Alacağın olsun rüzgar! Mark hemen yelkenleri indiriyor. Ben yine aşağıdan bilgisayar ekranına bakarak Mark’a az sancak az iskele diye seslenmeye başlıyorum. İlerliyoruz. En sığ noktada iskele tarafında minik adaya yaklaşmak gerekiyor. Ama Mark güvenmiyor, buraya mı dönücem yani diye dönmeyi reddediyor ve kumsalın sığlığına doğru devam ediyor. Ben artık ekrana bakamaz oluyorum stresten. Kesinlikle olmamamız gereken yerdeyiz. Mark derinlik göstergesine bakıyor sürekli ve sayılar giderek düşmeye başlıyor: 1.4, 1.2, 1.1, 1.0, 0.9… Oğlum o tarafa değil, bu tarafa diye yırtınıyorum, 0.8’i gördüğünde o da tırsıyor ve geriye dönüyor. O da haklı aslında, benim dön dediğim tarafa bakınca, o tarafın zaten çok yakın olduğunu, kıyıda çırpınan dalgaları yanıbaşında görüyorsun. Ama geçit orası. Bir daha deniyoruz ve başarıyoruz; derinlik artık 4 metre. Şimdi de sancakta kumsal tarafına yaklaşıp U dönüşü yapmamız gerekiyor. İyi başlıyoruz, ama içeri girdiğimizde ‘kumsala yakın kal' uyarımı yine dinlemiyor. Derinlik göstergesinin sayıları düşmeye başladığında yine geri dönüyor, dümeni bana bırakıyor, kendisi direğin yarısına kadar tırmanıyor ve kanalı görüyor. Kumsalın hemen dibi. Bu arada akıntı da güçlü olduğu için dümeni ona göre tutmak gerekiyor, yoksa başka bir yere giderken buluyorsun kendini. Kanala girince derinlik 6 metreyi buluyor. Kanalın az dışında, iç taraftaki sığlığın sınırında bir yere demirliyoruz sonunda. Bize ne oldu böyle? 7 sene önce ne kadar rahat girmiştik buraya.. Elimizle koymuş gibi.. Ama o zaman tamamen rüzgarsız bir andı ve katamaranın kuma oturmasından korkmuyorduk. Bu teknenin draftı katamarandan sadece 10 cm daha fazla ama kuma oturduğumuzda yana düşme durumu var. Daha tırsağız bu yüzden. Ve alacağın olsun rüzgar!

Biraz sakinleyip rahatladık. Sonra kabine inip pasaport, evrak vs dosyasını çıkarıp hazır ettim çünkü biliyorduk ki çok geçmeden deniz polisi gelip bizi o değerli formlarına, dosyalarına filan kaydedecekler. Çünkü burası Portekiz ve insanlar işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışırlar. Ciddidirler ama kibar ve naziktirler. Ve gülümserler. Polis dahil. Gerçekten de yarım saat içinde polis botu tekneye yanaştı. Tekneye buyur ettik, teşekkür ettiler. Biri tekneye çıktı, diğeri botta kaldı. Önce halimizi hatırımızı sorup Portekiz'e hoşgeldiniz dedi. Aynen beklediğimiz gibi kibar, nazik, güleryüzlü şekilde evrakları inceleyip formu doldurdu. Ne kadar kalacağımızı sorunca bir hafta dedik. Onu da kaydetti ve tekrar hoşgeldiniz, zamanınız güzel geçsin diyerek tekneyi terk etti. Ben alışmamışım böyle şeye, minnet hisleri içindeyim bu tavra karşı (ama bizim asi kaptan pek etkilenmemiş bu nezaketten, polis işte diyor bana, botlarıyla, silahlarıyla çıkıyorlar tekneye, sanki suç işledik!) 😉

https://photos.app.goo.gl/xwWCjxww4Wap1Hic9

Minho nehrinin çetrefilli ağzı ve demirlediğimiz konum:
https://photos.app.goo.gl/RDson9JkAb2RRSPB7

Girişteki kum seti:
https://photos.app.goo.gl/RanmNQV9Ys9Sqr4N7
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#27: 07 Ekim 2022, 09:53:17
Okurken gerildim resmen :) , teşekkürler
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#28: 07 Ekim 2022, 10:20:27
Okurken gerildim resmen :) , teşekkürler

Vallahi  bende gerildim hatta girişten kum bankına oturdular diye, düşündüm. hızlıca okuyup sona ulaştım. Bu arada Mark deneyimli denizci ve deneyimli denizciler bu tip yerlerde elktroniklere falan güvenmeyip kendi tecrübelerini konuşturmak isterler. Direğe çıkıp bakmalar falan.  :) Onu çok iyi anlayabiliyorum. Selametle.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#29: 07 Ekim 2022, 15:26:26
Biz de çok gerilmiştik  ::) son anda coşan rüzgar işi bozdu aslında. Coşmayaydı rahat olacaktı. Teşekkürler iyi dilekleriniz için..
  • IP logged

 
Yukarı git