Portimão'da bir gün bir gece dinlendik (daha doğrusu uyuduk). Portekiz'in batı kıyısı boyunca şiddetini giderek artırmaya başlayan rüzgar iki-üç gün sonra köşeyi dönerek buralara da gelecekti, hava tahmini öyle gösteriyordu. Bu aradaki günlerin en iyisi işte bugündü; biraz batı rüzgarı vardı, diğerleri durgundu. Hadi dedik, hadi, Culatra'ya gidelim (35 mil kadar doğuda), rüzgarsız günleri orada geçirelim, hem yol almış oluruz hem de orası daha güzel. Sabah hafif bir esinti vardı ve ilerleyen saatlerde rüzgar artacaktı; demir alıp limandan çıktık (25 Eylül 2022).
Yarım saat kadar motorla limandan uzaklaştıktan sonra, tam pupadan gelen bu hafif esintiyle 'ancak balonla yol alınır' dedi Mark. Sever balonu kendisi ve şimdiye kadar açma fırsatı hiç çıkmamıştı; içeriden getirip çekti balonu. Güneşli, sıcak bir gündü, deniz tam da beklediğimiz gibi dümdüzdü. Bu bölge kıyılarının alameti farikası kızıl renkli yarların az açığından tatlı tatlı süzülmeye başladık.
Ama kaptanın balon keyfi ancak yarım saat sürebildi. Az ilerideki burnu geçerken rüzgar yön değiştirip karadan (kuzeyden) sağanakla gelmeye başlayınca mecbur balonu toparlayıp ana yelkenle cenovayı açtık. Doğuya doğru güzel güzel yol almaya başladık. Öğleden sonra olduğunda rüzgar iyice artmıştı ve yönü giderek batıya dönüyordu. Dalgalar da irileşti. Culatra'ya yaklaşırken tam batılı olup, hızı daha da arttı; dalgalar iyice büyüyünce otopilot yan çizmeye başladı. Culatra girişine 10 mil kadar kalmıştı. Mark da bir an önce varalım isteğiyle camadan vurmak yerine dümeni eline aldı. 6 kn hızla çok geçmeden lagün girişine vardık (saat 5 buçuk gibi). Buranın girişi sığlıklar yönünden rahat ve kanal şamandıralarla belirgin şekilde işaretli ama med cezir etkisi büyük. Biz de mecburen yanlış saatte gelebilmiştik (bugün doğru saat öğle vakti ve gecenin karanlığıydı). Üstelik yeniay zamanı olduğu için akıntı hızı daha büyüktü. Mendireğin dışında çok da korunaklı olmayan bir yerde demirleyip geceyarısını bekleme fikrini çabucak kafasından çıkardı kaptan, 'gireriz, daha önce de yaptık' dedi. Güçlü rüzgarın yer yer beyaz köpüklü sert çırpıntılar yarattığı kanalda akıntıyı, ana yelken ve en yüksek devirde çalışan motorla yenebildik. (1 mil uzunluğundaki kanalı yer yer 1, yer yer de 2-3 kn ile yarım saatte geçtik.)
Bizim Culatra dediğimiz yerin adı aslında Ria Formosa. Çok büyük bir lagün. Okyanus kıyısını üç büyük kum adası oluşturuyor (Culatra adalardan biri, bu adanın iç tarafında demirleniyor en çok). Bu adaların arasındaki kanallardan med cezir yoluyla girip çıkan okyanus, adaların gerisinde kanallar, kum adacıkları ve sazlıklardan devasa bir ekosistem oluşturmuş. Med cezir durumuna göre her saat biçim değiştiren büyülü bir yer. Lagünün kara tarafında Faro ve Olhão şehirleri kurulu. Büyük kum adalarının kiminde balıkçı köyleri, kiminde zenginlerin yazlıkları var yer yer. Çok turistik bir bölge ama doğallığı büyük ölçüde korunabilmiş. Her yer göz alabildiğine kum.
Giriş kanalından içeri girdikten sonra, Culatra adasının kanalından yarım saatlik motor seyriyle demirleme yerine vardık (med cezir etkisi, giriş kanalını geçtikten sonra zorlayıcı olmuyor). 5 yıl önce buralarda takılırken sık karşılaşıp arkadaş olduğumuz Alcatraz'ı demirlemiş halde gördüğümüzde çok sevindik. Gidip yanına demirledik. Onlar bizi tekneden tanıyamayacaklardı, ertesi gün sürpriz yapalım dedik.
(Alcatraz)
Ertesi gün lagün içindeki kanallardan Olhão şehrine gitmeye karar verdik. Erzak vs bir sürü ihtiyaç vardı. Demir alıp yanımızdaki Alcatraz'ın çevresinde dönerken, Hollandalı dostlarımıza seslendik. Bizi görmek onlara da sürpriz oldu. Sonra görüşmek üzere sözleşip demir yerinden ayrıldık. Med cezir lehimizeydi, hızımıza 1 knot daha ekliyordu. Kum sığlıkları ve adalarının arasından, kırmızı-yeşil şamandıralarla işaretlenmiş kanalı izleyerek 1 saate varmadan Olhão'ya ulaştık. Kapalı çarşının karşısına, tarihi tekne Bom Sucesso'nun replikasının yakınına demirleyip (rüzgar olmadığı için dert etmedik, yoksa demirlenecek yer değil) ihtiyaçları gidermek için şehre gittik.
(Bom Sucesso'nun solunda bir yere demirledik. Bu foto 5 yıl öncesinden.)
İşimiz bittiğinde med cezir yüksek seviyesine ulaşmış, akıntı işimize yarayacak şekilde tersine dönmüştü. Demir alırken, botunu kıyıya bağlamış olan bir adam da kürekle henüz yola çıkmaktaydı. 'Kesin Culatra'ya gidiyordur, teklif edelim, isterse bizle gelsin' dedi Mark. Adama seslendik, memnuniyetle kabul etti. Botunu kıça bağladık, dönüş yoluna çıktık. Danimarkalı Johnny, yaşlı deniz kuşu. 3 yıl boyunca Baltık'ta gezinmiş, şimdi de buralarda takılıyor. Guadiana nehrine gidecekmiş buradan, herkes gibi. 'Youtube kanalım var' dedi (daha sonra bir baktık çektiklerine, gördüğüm en sıkıcı videolardı 🤭 yalnızca 4 kişi izlemiş yazık, bizle bir 5 olmuştur herhalde). Yerimize varıp, Alcatraz'ın yanına demirledik yine.
(Böyle foto eklemek âdettendir.)
Ertesi sabah, su alçak seviyesindeyken Mark Culatra adasının iç kıyısındaki tekne enkazına bakmaya gitti erkenden. Çok geçmeden döndü, 'İstifçi'nin teknesiymiş' dedi. Merak ederdik ara sıra, acaba hâlâ orada mıdır diye. 5 yıl önce buradayken tanımıştık İstifçi'yi, yaşlı, meczup bir İngiliz adam. Boşuna bu adı takmamıştık. Dalgaların getirdiği şeyleri, çöp kutularından çıkardığı şeyleri filan toplardı. Ama başlıca zaafı, usturmaça ve balıkçı şamandıralarıydı besbelli. Hatta bir konuştuğumuzda, plajda çok büyük bir şamandıra bulduğunu, teknesinde tek sığdırabildiği yerin havuzluk olduğunu söylemiş, kabine girip çıkarken filan çok zorlandığından yakınmıştı!
(O yıl çektiğim fotolar.)
Birkaç saat sonra teknemize gelen Alcatrazlı dostlarımızdan teknesinin neden enkaz haline geldiğini öğrendik. Buralarda, yıllarca hiç yerinden kımıldamayan başka tekneler de var. Culatra adasının tekne girişinin yasak olduğu iç lagününe yakın noktalarda sığ yerlere demirleyip, su çekildiğinde kumda oturuyorlar, su geri geldiğinde yüzer haldeler. (Daha önce buraya geldiğimiz zamanlarda biz de biraz zaman geçirmiştik böyle, severdik, yararlıydı da, tamirat filan yapabilirdik.) Birkaç yıl önce Portekizli yetkililer gelip, böyle "beaching" müdavimlerine 'hadi artık, siz bi gidin, denizatları rahatsız oluyor sizden' demişler. Bizim İstifçi de teknesini oraya (şimdi enkazın bulunduğu yere) getirmiş, sonra da orada bırakıp ülkesine dönmüş. Tekne de zamanla enkaza dönmüş. Bu ve başka haberleri de paylaştıktan sonra, bizi de teknelerinde kahveye davet edip gitti arkadaşlarımız.
Bir-iki saat sonra hava tahminine baktığımızda, bizim sert batı rüzgarlarının beklenenden daha aceleci davrandığını ve daha önceden buralarda olacağını gördük. Hem lagünden çıkmayı yüksek su seviyesine denk getirmek gerekiyor, sabah 5 yani, daha doğrusu gece. Ya da şu an. Ve rüzgar başlamıştı bile. Bir önemli şey daha vardı ki, bu batılı rüzgar bu gece dahil üç gün daha buradaydı ve hemen peşinden sert doğulu rüzgarlar çıkıyordu Cebelitarık boğazından. Boğazı geçebilmemiz için ya batılı rüzgar ya da sıfır hava lazımdı. Aslında Portimão'dan beri 'hadi kalk gidelim' modunda olmamızın başlıca nedeni buydu: Bu batılı rüzgarı yakalamak, daha doğrusu en sert halini almadan önünden gitmek, boğazı rahat geçebilmek. Dolayısıyla yola çıkmak için en uygun zaman, hemen şimdiydi. Seyre başlamak için tuhaf bir zaman öğleden sonrası ama zaten gideceğimiz yer Atlanterranean'ın doğu kıyısı, Cadiz tarafı ve gideceğimiz mesafe 75 mil civarı. Zaten gece seyri yapacağız, o gece bu gece olsun, hem zaman kazanmış oluruz dedik. Bir saat sonra su yüksek seviyesine ulaştığında motoru çalıştırıp demir aldık (27 Eylül 2022). Alcatrazlı dostlarımız karaya çıkmışlardı, hoşçakal diyemeden ayrılmış olduk; ertesi gün ayrılacağımızı söylemiştik oysa..
Culatra lagününün çıkışına varmaya az kala yelkenleri açtık (ana yelken camadanlı, cenova küçük; acelemiz yok, rahat olalım istiyoruz). Çıkışımız kolay ve dışarı yönlü akıntının da katkısıyla hızlı oldu. Açık denize çıktığımızda doğu-güneydoğu rotamıza girdik.