Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Aurantes ile eve dönüş yolunda

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#75: 11 Aralık 2022, 20:41:06
Anlatımınız çok güzel sanki bende teknedeymişim gibi. Geri dönmek keyifsiz olsa da bazen en doğrusu bu oluyor. Selametle...
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#76: 12 Aralık 2022, 14:04:46
Çok ciddi emek verilerek, adeta bir pilot kitap gibi yazılmış. O sulara gitmek isteyeceklere çok faydalı olacaktır.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#77: 13 Aralık 2022, 01:54:36
Minorka güzel bir ada; hele böyle sezon dışı zamanlarda, korunaklı güzel koylardan paralı tonozlar kaldırılmışken, demirlenebilecek alanlarda başka hiçbir tekne yokken ve sıkı koruma altındaki posidonia deniz çayırlarına demir atılmış olup olmadığını sürekli denetleyen koruma görevlileri de hiç ortalıkta görünmezken, güzelim sakin koyların keyfini tek başına sürebiliyorken (yazın ise bunun tam tersi). Fornells koyu kuzeye açık daracık ağzından solugan girmesinin pek de mümkün olmadığı, çevresi yemyeşil, büyük kısmında hiçbir yerleşim yeri bulunmayan cennet gibi bir yer.


(Fornells koyu fotosu)

Karanlıkta demirledikten sonra gündüz uyanıp baktığımızda, çok iyi bir noktaya demirlemiş olduğumuzu gördük. Küçük yelken kulübünün tonozları arasında, sanki tonoza bağlı yerli bir tekne gibi görünüyorduk. Posidonia polisinin dikkatini çekmeyecek bir tekne 😊 Özellikle nezaket bayrağımız da yokken! 4 gün önce Sardunya rotasına girdiğimizde, Mayorka'dan az uzaklaştığımızda İspanyol bayrağını indirmiştik direkten; yeniden çekmek hiç içimizden gelmedi doğrusu. Bir an önce buradan ayrılmak lazımdı zaten.



Mar Menor'un süper korunaklı marinalarını ve güzelce bağlanıp bırakılmış, yazı bekleyen tekneleri gördüğümde, mantıklı olan bu, keşke biz de kış için bırakıyor olabilseydik tekneyi, diye aklımdan geçirmiştim. Yine Mar Menor'da, Sardunya'dan sonra olası Tunus limanlarını çalışırken, Monastir marinasının gözde kışlama yeri olduğunu görmüştüm, yine içimden bir 'ah keşke..' geçirerek. Sardunya'ya gidemeyip de geri dönerken Minorka'ya yaklaştığımız sırada, gece vakti bir ara güvertede oturuyorduk birbirimize iyice sokulmuş, arada bir serpintilenerek. İçimiz çoook karanlıktı, artık kasım ayını da yarılamış, iyice kışa yaklaşmıştık ve bundan sonra şartlar kesinlikle daha iyi olmayacaktı. Daha da kötüsü, Brexit mağduru Mark'ın da, TC vatandaşı benim de Avrupa'da geçirebileceğimiz sürenin sonuna bir buçuk ay kadar bir zaman kalmıştı. Böyle bir zaman sorunu olmasa, güvenli yerler bulur, en uygun rüzgarı beklerdik uzun geçişler için. Ya da Yunanistan da İspanya kadar gevşek davranan bir ülke olsaydı. Ya yine ikişer hafta kısılı kalırsak aralarda, rüzgar beklerken, Sardunya'da, Tunus'ta, Malta'da ya da Yunanistan'da? Daha gidilecek çok yol vardı. Böyle acele ediyor olmanın hiçbir şekilde hayrımıza olmadığını şu an birebir yaşıyorduk işte. O an Mark'a açılmıştım. 'Belki hiç hoşuna gitmeyecek ama aklıma tek bir çıkış yolu geliyor. Tekneyi bir yerde, mesela Monastir marinasında bırakıp uçakla Türkiye'ye gitmek. Mayıs gibi döner, yazın rahat rahat götürürdük tekneyi.' 'Benim de aklımdan geçti aynı şey,' dediğinde şaşırmıştım, olmaz demesini bekliyordum. Bu ücreti nasıl karşılayabileceğimiz sorunu vardı tabi ki. Anneciğimin bize destek çıkacağını umuyordum, bir an önce sağ salim gelmemizi bekliyordu. Tekneyi Tunus'ta bırakmak mükemmel bir çıkış yoluydu. Bir an önce AB'den çıkış yapabilir, istersek kışı teknede bile geçirebilirdik. Ben Türkiye'den yeni Schengen vizesi alıp dönerdim, sonra da rahat rahat evin yolunu tutardık. 'Hele bir sağ salim demir atalım, hemen marinalara email yollayacağım, annemle konuşacağım' demiştim kararlılıkla.

Demirlediğimiz gün biraz dinlenip yorgunluk attıktan sonra önce annemi aradım. Tam umduğum gibi gönülden destek verdi, içimize su serpti. Canım annem! Sonra hiç vakit kaybetmeden Tunus'ta dört marinaya email yolladım, yer var mı, ücret ne kadar diye. O gün cumartesiydi, sonraki gün pazar; bu iki günde herhangi bir cevap alacağımızı sanmıyordum. Bir sonraki gün ise.. Evet, Sardunya'ya gitmeyi yeniden denemek gibi bir durum söz konusuydu. O gün güneyli bir rüzgar başlıyordu ve ilk 48 saat boyunca yormayacak, güzel ve istikrarlı bir hızda esecek gibi görünüyordu. Sonrasında ise batıdan gelecek, 2 gün boyunca esip savuracak, yağmur, gökgürültüsü filan da getirecekti. İyi bir hava penceresine benziyordu; en azından üçüncü günde tam kafadan rüzgar tehdidi yoktu. Ve eğer bu rüzgarı kullanmazsak uzunca bir süre olduğumuz yerde kısılıp kalacaktık, çünkü bu batı rüzgarının peşinden çok ciddi bir mistral gelecekti. Bulunduğumuz yer güzel ve güvenliydi; iyi hoş da, alışveriş yapılabilecek tek bir yer vardı - pahalı bir mini market - o da artık kapalıydı, sezon bitmişti çünkü. Ne bu ıssız yerde, ne de bu pahalı adada başka bir yerde kalabilirdik uzunca bir süre. Bir de, zaten, ister kışlayalım, ister yola devam edelim, o Sardunya'ya ya gidilecek ya gidilecekti. Pazartesi sabahı son hava tahminine bakıp bir karar veririz deyip konudan uzaklaştık.

O gece Tunus'un kışlama marinalarını biraz daha araştırdım. Öyle popüler ve doluydular ki en az 3 ay öncesinden yer ayırtmak gerekiyordu maalesef, kaporo filan da ödeyip. Nerde bizde o planlama! Büyük ihtimal sorumuza cevap bile alamayacaktık. Bu durumda yola devam etmekten başka elimizden ne gelirdi ki..

Ertesi gün rüzgarsız, güneşli ve tatlı sıcak bir gündü. Mark dalıp salmayı yuvasında sabitlemek için yeni tahta parçaları çaktı oraya (bir öncekileri Mar Menor'da düşürmüştük, fazla sığ bir yerde demirlemeye kalktığımız için, ama orada suya girememişti, denizanaları yüzünden). Hazır suya girmişken karina temizliği yaptı bir de (su hiç soğuk değilmiş, öyle dedi 🥶). Ben de bir haftalık deniz maceramızın ardından izbeliğe dönmüş kamarayı temizledim. Yola çıkmaya hazırlandık sessiz bir anlaşmayla, daha dile getirmiş olmasak da. O gece bir de, Sardunya'nın güneybatısındaki hedefimiz olan küçük San Pietro adasının Carloforte limanında bulunan bir marinaya email yolladım, kışlamak mümkün mü diye. Navily ve Noforeignland'de birçok övgü almıştı bu marina; düşük ücret bandındaydı bir de, şaşırtıcı şekilde.

Pazartesi günü sabah karanlığında kalkıp hava tahminine bir daha baktık. Hâlâ aynıydı. O zaman çıkalım bari, dedik biraz ürkekçe (son deneyimden sonra tedirgin bir ruh halindeydik) ve demir aldık (14 Kasım 2022). Koy içinde az bir rüzgar vardı, dışarı çıktığımızda ise pek yoktu ve solugan vardı. Minorka'nın kuzeyi rüzgarsız bölge olarak görünüyordu hava tahmininde; zaten rüzgardan yana şanssızlığımız iyice kanıtlanmıştı. Ne yapalım, rüzgar olmazsa medeniyetin bulunduğu bir yere gideriz bir şekilde dedik, mesela adanın başkenti Mahon'a. Ama çok geçmeden rüzgarı bulduk ya da o bizi buldu. Yavaştan başladık apaz seyrine, güneyli rüzgarı sancaktan alarak. Bu kez rota 110°, uzaklık 200 milden az fazlaydı.

Gün ilerledikçe rüzgar arttı, hava tahmininin gösterdiği 4 bf hıza ulaştı. Bulutların arasından güneşin sık sık göründüğü aydınlık, ılıman bir gündü. Görüş de iyiydi. Az dalgalı denizde 5 kn hızla rahat bir seyir yapmaktaydık. Öğleden sonra geriye baktığımızda, Minorka artık uzak ufukta bulutların altına gömülmüş, görünmez olmuştu. Aynı rahat seyir ve aynı hızla devam ettik gün boyu. Rahatça yemeğimizi yapıp yedik, sırayla dinlendik. Gecenin karanlığı iyice çöktüğünde rüzgar biraz daha arttı ama dalgalar fazla büyümediğinden, ikinci camadana gerek kalmadı; otopilot Squeaky işini gayet güzel gördü. Bütün gece çoğu zaman 6 kn hızla yol aldık. Yıldızlı bir geceydi; giderek yarım aya doğru küçülen ayın bulut kaplı ufuktan yükselip geceyi biraz aydınlatması geceyarısını buldu. Kuzey ufkunda sık sık şimşekler görünüyordu bizden çok uzakta. Yağmura yakalanmamıştık hâlâ, nem de neredeyse hiç yoktu ve hava soğuk değildi. Yer yer gemilerle karşılaşarak sabaha kavuştuk; bu kez izlediğimiz rotayı gemiler de sık kullanmaktaydı anlaşılan (birkaçı da bayağı yakından geçti).

Sabah 24 saatlik seyirle 130 mil yol almış olduğumuzu görüp sevindik. Hedefe 67 mil kalmıştı sadece. Şartlar hâlâ aynıydı, dalgalar az daha büyüktü gerçi. Hava tahmini rüzgarın akşama doğru batılayacağını gösterdiğinden apaz seyre devam ettik gün boyunca; hedefe yaklaştığımızda pupa seyre geçip rotayı tam doğuya çevirebilirdik, böyle daha hızlı ve rahattı seyir. Kendimizi biraz yorgun hissediyorduk, biraz da bıkkın. Bir hafta boyunca denizde kalmanın yorgunluğunu Minorka'da kaldığımız iki günde tam atamamıştık. Ama güzel bir hızla doğru yönde ilerliyorduk ve geçişi tamamlayamayacağız diye endişe etmiyorduk; en fazla kötü havaya ve yağmura yakalanırdık, o durumda da rüzgar pupadan olacağı için pek zorlanmadan varırdık hedefimize. Öğleden sonra rotayı hedefe doğru biraz daha düzeltip geniş apaz seyre geçtik. Dalgalar biraz daha büyümüş olduğundan seyir de biraz rahatlamış oldu böylece; hem de artık San Pietro adasına yönelmemiz gerekiyordu, 40 mil kadar bir yol kalmıştı. Hava kararmaya başladığında rüzgar daha bir batıdan gelmeye başladı ama şiddetlenmemişti daha. Bu arada bulutlar irileşmiş, renkleri koyu griye dönmüştü iyice. Hâlâ kötü havanın önündeydik ama. Sonunda minik adamızın güney ucuna sadece 15 mil kaldı. Bu kez gerçekten başarıyorduk sanki! Pupa seyre geçtik. Biraz yavaşlayıp zorlandık, yelken ayarını değiştirip durduk. Cenovayı küçült, yok olmadı, tek ana yelkenle git, sonra cenovayı yeniden aç, rüzgar düştü, yine geldi, filan derken San Pietro adasının güney ucu olan waypoint'imizin biraz daha güneyine vardık. Son 30 milde gemi trafiği artmıştı, fazlasıyla hem de. Sardunya'nın güneybatı köşesini dönüp muhtemelen İspanya ve Fransa'nın büyük limanlarına giden çok sayıda gemiyle karşılaştık. Bazılarıyla stresli yakınlaşmalar oldu. Hatta hedefe epey yaklaşmışken ve artık burada gemi olmaz diye düşünürken, adanın ışıklarının arasından çıkıp gelen bir gemi biraz panikletti beni (bir mil kadar açığımızdan geçti). Çok işlek bir köşe burası! Trafik ayrım bölgelerinden geçerken bile bu kadar gemi görmemiştik. Neyse.. Waypoint'in hizasına geldikten sonra adanın doğu kıyısı boyunca kuzeye yönelmeliydik artık. Bu arada vakit geceyarısını bulmuştu. Bazen artan bazen düşen rüzgarı bu kez iskeleden alarak, adanın koruması altındaki sakin sularda bir 6-7 mil daha gittikten sonra gece 2 gibi demirlemek istediğimiz noktaya ulaştık. Motoru çalıştırmadan, yelken altında demir attık ve durduk büyük bir rahatlamayla. Sardunya denizi geçişini tamamlamıştık nihayet, denizde ikinci gece daha sona ermeden. Hem de ne şiddetli rüzgara ne de yağmura yakalanmıştık. Başarıyla kaçmıştık önden önden seğirterek.




(San Pietro adasının konumu)


(Dönüşlü geçişli komple Sardunya Denizi maceramızın resmidir!)

Demir attığımızda hava oldukça sakindi. Hava tahminine baktığımızda batılı kötü havanın sabah başlayacağı görünüyordu. Demirin tuttuğundan şüpheliydim ben; zemin de otla kaplıydı üstelik (daha önceden burada demirlemiştik, biliyorduk). Mark hemen yatıp uyudu, bense içim hiç rahat olmadığı için Navionics'de demir attığımız noktaya işaret koyup nöbet modunda takıldım uzun oturuşla. Çok geçmeden rüzgar başladı gerçekten ama henüz şiddetli değildi ve yerimizden kıpırdamıyor gibiydik. Böyle 3 saat kadar daha oyalanabildim ama sonunda uykuya teslim olmuşum ben de.

Sabah uyandığımızda demirin bir miktar taramış olduğunu gördük ama hala 4 metre sığlıktan çıkmamıştık, durum ciddi değildi. Bir kendimize gelelim, yeniden doğru düzgün demirleriz dedik. Mark kahvaltısını yaptı, ben de birşeyler atıştırırken email gelmiş mi diye kontrol ettiğimde, şu anda açığında demirlemiş olduğumuz Carloforte'deki marinadan cevap gelmiş olduğunu gördüm. 'Evet, sizin için yerimiz var, 6 aylık 2.250 Euro' diyorlardı. 3 binden aşağı olmaz diye tahmin etmiştik. Tunus'tan da en istemediğimiz Bizerte marinasından cevap gelmişti; yer var diyorlar, fiyattan ise hiç bahsetmiyorlardı. Monastir marinasından pek tabi ki hiç ses yoktu (buranın aylık kışlama ücretinin 250 Euro olduğunu görmüştüm Navily'de). Carloforte marinası Monastir'den toplam 750 Euro daha pahalı olacaktı ki zaten Monastir hiç ümit vermiyordu. Bizerte ise burasıyla aynı fiyat olurdu en iyi ihtimalle ve daha az güvenilir. Böyle konuşup durum değerlendirmesi yapıyorken bir anda bir gök gürlemesi ve aniden bastıran yağmurla birlikte rüzgar öyle bir arttı ki neye uğradığımızı şaşırdık. Tekne hareketlendi; kesin demir tarıyorduk. (Navionics'deki işarete baktım, ohooo, almış başımızı gidiyoruz 7-8 metrelik derinliğe doğru!) Hemen yağmurlukları giyip güverteye fırladık, motoru çalıştırıp demiri topladık. Bu arada küçük bir balıkçı şamandırasının ince halatı zincirimize dolanmış! Bıçakla kesip kurtulduk, ne yapalım.. Tekrar 4 metrelik derinliğe gelip, bu kez kıyıya daha yakın bir yere demir attık (zemin kalın ot tabakasıyla kaplı; demir pek tutmadı yine sanki). Yağmur ve rüzgardan göz gözü görmediği bu yarım saat içinde sırılsıklam olmuştuk. Ve demiri atar atmaz yağmur da rüzgar da dindi pek tabi ki. Islak kıyafetleri üstümüzden attıktan sonra kamaraya inip kurulandık biraz. Hava gün boyunca sık sık bunu yapacak gibi görünüyordu. Ertesi günkü bir günlük molanın ardından ise öyle bir mistral gösteriyordu ki hava tahmini, yüreklere korku salacak cinsten. Bir hafta kadar da devam edecekti. 'Let's do it' dedi Mark, 'marina yani?' diye sordum, başını salladı evet anlamında. Kamarada karşı karşıya oturmuş, ıslaklıktan bezmiş, kuru ve huzurlu bir ortam düşlerken, bundan daha iyi bir karar verilebilir miydi zaten? Mistral ufukta kol gezerken, Schengen alarmı ötüp dururken ya da? Marinayı aradım, 'geliyoruz yarım saate' dedim, 'gelin bekliyoruz' dediler. Bir saat sonra ziyaretçi pontonuna bağlanmıştık (16 Kasım 2022).


Ertesi gün marinayla 6 aylık sözleşme imzaladık, toplam ücretin yarısını peşin verip. O gün uçak biletlerini de aldım 10 gün sonrasına. Bu süre içinde tekneyi bırakılmaya (terk edilmeye yani ☹️) uygun hale getirebilirdik rahat rahat. Burası güvenli, korunaklı bir yer. Marina, büyük Carloforte limanı içinde yer alıyor (bir başka marina, feribot iskeleleri, yerli teknelerin bağlı olduğu bir yat kulübü ve birkaç başka iskele de var liman içinde ayrıca). Liman ise mendireklerin ötesinde, yüksek rüzgarlarda bile büyük dalgaların oluşamayacağı sığlıkların korumasında. Üstelik günlerce sürecek, ortalama 7-8 bf, sağanaklarda da 10 bf hıza ulaşacak mistral rüzgarı iyi bir korunaklılık testi olacaktı biz teknenin içindeyken. Ertesi gün ziyaretçi pontonundan asıl yerimize geçtik (bizi bağladıkları kalıcı yerimiz pek memnun etmedi bizi gerçi) ve sonraki gün fırtına başladı.


(Bir haftalık mistralden örnek olarak bir an.)

Uğultusu, bağlı teknelerin armaları sayesinde daha da bir güçlenip kafamızı şişiren şiddetli rüzgar pek de kıpırdatmadı tekneyi fırtına süresince. Gelip giden feribotlar da çok rahatsız edici değildi. Tekneyi ilk kez bu kadar uzun bir süre ve böyle uzakta bırakacak olmak kaygı yaratıyordu; en büyük sorun buydu 😏 Kötü havayı sorunsuz geçirmek biraz da olsa içimizi rahatlattı. Zaten elden bir şey gelmez, marina görevlilerine güvenmek zorundayız. Buna da alışılır.

'Tekneyi terk etmeden yapılacak işler' listemizi eksiksiz tamamladık fırtınanın ardından son günlerde. Arada, limanın gerisindeki lagünün çevresini dolaşıp flamingoları seyrettik, güzel Carloforte kasabasında dolaştık, kum yerine kalın posidonia katmanlarıyla kaplı deniz kıyısında denizbörülcesi topladık (yürüyüş pek mümkün değildi ama).


(Tuzlu su lagünü bir kuş cenneti.)






(Carloforte'nin meydanlarından biri)


(Ana caddeden bir görüntü)

Derken ayrılık günü geldi çattı. Tekneyi marinaya emanet edip, içimiz buruk, çantaları yüklendik, dile kolay 30 saat sürecek 7 bacaklı (feribot + otobüs + tren + uçak + uçak + uçak + arkadaşımızın arabası) Carloforte - Karaburun yolculuğuna başlarken teknecana bir kez daha bakıp, döndüğümüzde onu aynı yerde aynı halde görmeyi diledik (28 Kasım 2022).




(Ayrılırken feribottan marinaya bakış)


(Carloforte'den uzaklaşırken)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 24 Aralık 2022, 20:56:24 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 52
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#78: 13 Aralık 2022, 17:54:49
Harika bir anlatım, heyecanla bekliyordum, çok teşekkürler, adeta macerayı biz yaşıyoruz okurken, kaleminize, yüreğnize sağlık.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#79: 14 Aralık 2022, 00:39:10
Selametle Sağlıkla bağlanmış ve yurda dönmüş olmanıza sevindim. Harika anlatım için tekrar teşekkürler. Bu arada anlatımınız bir çok seyir anısı içeren kitaptan daha etkileyici bir üslup ve açıklamalar barındırıyor. Sanki doğaçlama  bir pilot kitap gibi. İleride seyir defterinizdeki notlarla bu yazılarınızı harmanlayarak güzel bir derleme ortaya çıkartırsınız diye ümit ediyorum.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#80: 24 Aralık 2022, 00:42:20
Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim ☺️ Kitap yazma fikri ara ara yoklar beni. Belli belirsiz bir şema bile var aklımda. Dağarcığımın biraz daha dolmasını bekliyorum. Böyle yorumlar almak iyice teşvik ediyor, cesaret veriyor. Çok sağolun 😊
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#81: 25 Aralık 2022, 11:59:05
Bu arada Mark'ın denizciliğini bir kez daha takdir ettim. Tekneyi kışlamaya hazırladığı detaylar mükemmel. Teknenin fotoğrafını inceleyince her detayı düşündüğü ve tedbirini aldığını görüyorum. Kendisine çok selamlar.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#82: 25 Aralık 2022, 20:06:42
Seyir yazılarında çıtayı çok yükselttiniz. Keyifle okuduk. Okumaya devam edeceğiz. O nedenle teknenize tekrar kavuşmanızı biz de dört gözle bekleyeceğiz.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#83: 25 Aralık 2022, 23:25:06
Çok teşekkür ederim  :) Ben de yazmaya devam edeceğim, hele ki yeni sezona başlayabilelim.. Bu arada, Mark'tan da selamlar!
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#84: 30 Aralık 2022, 13:29:19
Tek eğlencemi aldınız elimden tekneyi kışlamaya bırakarak. Ara ara girip, keyifle ve daha çok da özlemle okuyordum.

Tez zamanda kavuşun kayığınıza. Mark'a da sevgiler.

Bu arada lumbozları nihayet takmaya başladım. Delirttiyorlar beni ama nefis oluyorlar. Yakında paylaşırım fotoğraflarını.

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 3
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#85: 01 Şubat 2023, 23:10:43
Çok güzel bir seyahat ve yazısı , kaleminize sağlık.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#86: 02 Şubat 2023, 09:19:22
Keyifle okudum kaleminize sağlık teknenize kavuşmanız dileğiyle  :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#87: 03 Şubat 2023, 12:37:33
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yeni sezonda görüşmek üzere  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 76
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#88: 20 Haziran 2023, 19:33:13
Aurantes Ile eve dönüş serüveninin yeni (ve umuyoruz ki son) sezonuna başlıyoruz (aslında başladık bile ☺️).



Sardunya'nın güneybatı köşesindeki San Pietro adasının güzel kenti Carloforte'ye yine uzuuun ve yorucu bir 6 bacaklı yolculuğun ardından ulaştığımızda (7 Mayıs 2023) tekneyi nasıl bıraktıysak aynen o halde bulunca, bitkinliğimiz ve uykusuzluğumuz birden buharlaştı ve hemen işe koyulduk.


(Aurantes'i böyle bırakmıştık, aynen öyle bulduk; ama pırıl pırıl güneşli bir günde..)

Güvertede ne varsa aşağıya yığmıştık ayrılırken; onlar çıkmadan kendimize yer bulamazdık zaten! Ama bir anda beliriveren enerjimiz kendimizi bile şaşırttı. Duralım artık diyor, şunu da yapıverelim diye devam ediyorduk. Neredeyse her şey yerli yerine konmuştu günün sonunda. İkinci gün de yelkenleri takınca geriye sadece detay işler ve bakım-onarım kalmış oldu ve marinada 10 günümüz daha vardı, sözleşmenin biteceği tarihe kadar.

Motorun tatlı su soğutma sisteminde su devridaimi gerçekleşmiyordu ve motoru mecbur kalmadıkça kullanmıyorduk. Türkiye'de tanıştığımız bir motor ustası sorunu anlattığımızda sistemin hava yapmış olabileceğini söylemişti. Onun dediği gibi sistemdeki tüm suyu boşaltıp, musluğa takılı hortumu sisteme bağladık ve suyun rengi berraklaşana kadar suyu yeniledik. Motoru çalıştırdığımızda tatlı su pompası çalışıyordu tam verimli olmamakla birlikte ama demek ki sorun gerçekten birtakım hava kabarcıklarıydı. Mark biraz daha uğraştıktan sonra eğilip ağzını tatlı su girişine dayadı ve var gücüyle üfledi. Suyu yeniden doldurup motoru çalıştırdığımızda pompanın mükemmel çalıştığını gördük. Birinci sorun giderilmiş oldu 😊 İkinci sorun, motor çalışırken akünün şarj olmamasıydı. Marinadaki komşumuz dedi ki, güneş panelleriyle bağlantıyı kesin, motoru çalıştırın ve sorun gerçekten nerede tespit edin: akü mü, alternatör mü, bağlantı mı. Öyle yapınca bir baktık, akü mükemmel şarj oluyor. Hmm. Demek güneş paneli bağlantısıyla ilgili bir sorun. İki akünün birini sadece motora ayırıp, panelleri diğer aküye bağladık. Aküler de birbirine bağlı ve kontrol düğmesiyle akü seçimi yapabiliyoruz. Sorun şimdilik çözülmüş gibi görünüyor.

Marinadaki süremiz dolunca ayrılıp karşı ada Sant'Antiocco'daki bir demir yerine geçtik, güzel kasaba Calasetta'nın (Carloforte daha güzel ama) sığ lagün girişine.





Süper korunaklı bir yer değildi burası ama solugan almıyordu. Kuzeyli rüzgârı tekne baştan karşılıyor ve biraz baş-kıç yapıyordu, ama bu sığ sularda dalgalar asla büyümediği için gayet rahattık. Marinadaki son iki gün hava kötüydü, bundan iki gün sonra da tam istediğimiz gibi bir rüzgâr görünüyordu ama o gün geldiğinde bizim iyi rüzgar kaybolmuştu, üstelik hiç rüzgar yoktu. El mahkum, bekleyeceğiz. Buradan Tunus'un Kelibia limanına gitmekti niyetimiz ve bunun için daha marinada kaldığımız günlerde Schengen vizesine çıkış damgasını aldırtmıştı sevgili Andrea, Marinatour Carloforte'nin biriciği. Çünkü arkadaşı olan pasaport polisi başka bir yere gidecekti ve erken olsundu, böyle daha iyiydi. Bizim içinse, istesek bulamayacağımız nimet! Schengen günü tasarrufu 😊 Rüzgarsız günlerde değişiklik olsun diye demir yeri değiştirirken, yani demir alıp atarken Mark belini incitti bir de üstüne üstlük, ciddi şekilde hem de.. Bir hafta kadar yatıp ıstırap çekti zavallı. Bir miktar rüzgarı da böyle kaçırdık. Sonra tekrar rüzgarsız ya da ters rüzgarlı günler geldi. Ne yapalım dedik, dert etmedik, hiç de gün kaybediyor gibi hissetmedik ☺️ Calasetta'nın çevresi yemyeşil, güzel lagününde günler birbirini kovaladı. (Yalnız çok iyi demir tutmuyor burası, dip otla kaplı; biz iki kere demir taradık, başka birkaç tekne de.)

https://photos.app.goo.gl/mN6bcmbRXCsFiMdb9


(Calasetta'nın daracık sokaklarının birinden limana bakış; ötede görünen kıyılar ise Sardunya'nın)


(Karşıda San Pietro adası ve güzel şehri Carloforte)

Nihayet bizim rüzgar ufukta belirdi. Yola çıkmadan iki gün önce marinaya iki saat bağlanıp, su, içme suyu, erzak gibi ihtiyaçlarımızı giderdik (sağolsun Andrea, hem korunaklı hem de insani bir marina burası). Denize açılmanın vakti gelmişti artık, tekneye geri döndüğümüzden bir ay sonra!

O gün (10 Haziran 2023) rüzgâr öğle vakti başlayacaktı yavaştan ama biz sabah 8 gibi, çok hafif bir rüzgâr belirince demir alıp çıktık demir yerinden (Mark bekleyemedi 🤭). Calasetta'nın burnunu döndükten sonra rüzgar iyice azaldı ve kayboldu. Suda pek bir kıpırtı yoktu; böyle salına salına bekledik birkaç saat iki ada arasında. Güneyden solugan gelmeye başladı çok geçmeden; yalpaya düşünce, tam karşımızdaki plajın açığında demirlemeye karar verdik. Uzakta rüzgarın başladığını görebiliyorduk. Demirleyeli yarım saat olmamıştı ki rüzgar ulaştı bulunduğumuz yere. Tekrar demir alıp çıktık yola. (Hem asıl demir yerimizden ayrılmak hem de bu son yere demirlemek için fazla erken davranmıştık; neyse ki Mark'ın beli çok daha iyi.) Saat gerçekten de öğlen 12'ye geliyordu. Batıdan gelen rüzgar iki adanın arasına güneybatıdan giriyordu. Birkaç tramolayla Sant'Antiocco adasının batı burnunu geçip, güney burnuna doğru ilerlemeye koyulduk. Çok geçmeden kocaman iki yunus katıldı rotamıza. Çevremizde dolanıyorlar, bazen altımızdan geçiyorlar, ama en çok birbirleriyle ilgileniyorlardı. Biri kuyruğunu peşpeşe suya çarpıyor, diğeri hemen ona doğru gidiyordu. Flörtleşiyorlardı sanki 💙

Sant'Antiocco adasının güney burnunu geçip asıl rotamıza girme vakti geldiğinde, Tunus'un Kelibia limanına gitme kararımızı bir kez daha sorguladık. Diğer alternatif Sicilya'nın batı kıyısındaki Trapani'ydi.

vIo-z0=w2400

Trapani, Navily'den öğrendiğimiz üzere, demirlenebilecek bir yerdi ve bulunduğumuz yerden Kelibia da Trapani de aşağı yukarı aynı mesafedeydi. Trapani rotasında gemi yollarının dışında, sakin bir seyir yapabilirdik. Ama hava raporu yer yer rüzgarsız bölgeler gösteriyordu; Kelibia rotasında ise rüzgâr kesintisiz devam ediyordu. Sicilya hiç severek gittiğimiz bir yer olmadı; 2015 yazında batıya giderken bir demir yerinde botumuzu çalmışlar, bizi çok zor durumda bırakmışlardı. Ayrıca, güney kıyısı boyunca demirleyecek yer hiç yoktu. Kuzey kıyısında da öyle; rüzgârsız zamanlar da çokça oluyor gibiydi. Hazır Schengen çıkışımızı almışken, bir de giriş yapmakla mı uğraşacaktık ya da koy denemeyecek girintilerde kaçak göçek rüzgâr mı bekleyecektik? Kelibia rotası gemi rotalarıyla kesişecekti ama çok dar bir alanda değil. Daha önce de bu rotayı yapmıştık, özellikle stresli bir seyir olduğunu hatırlamıyorum. Bu alternatifle ilgili başlıca kaygımız, Kelibia limanında kalmamıza izin verilip verilmeyeceğiydi. Navily'de bir sene öncesinde yazılmış iki yorumda, limandan kovuldukları söylenmişti. Burası çok işlek bir balıkçı limanı; daha önce iki kez kalmıştık. Taş iskelelerin birinde ziyaretçi teknelere çok az bir yer ayrılmıştı; tekneler birbirinin üstüne bağlanırdı. Son gelişimizde, birbirine aborde olmuş 7-8 teknelik dizinin 3. teknesiydik!


(2018 yazında Kelibia limanındaki yerimiz; ortadaki bodur direkli katamaran Jaya. Bu diziye sonradan eklenenler, fotodan önce ayrılanlar da olmuştu. En sonda bağlı olan Fransız adam çok sinirlenmişti duruma 🤭)

Şimdi ise Google uydu görüntüsünden baktığımızda, bu yer balıkçı tekneleriyle doluydu. Kelibia olmazsa gidilebilecek (marina olmayan) bir liman (Mahdia) 100 mil daha güneydeydi; en yakın marina ise (pahalı bir yerdi) 50 mil güneyde. Ama Tunus'a gitme fikri iyi bir fikirdi: Schengen bölgesi dışındaydı, kafamız bu konuda rahat olurdu. Yiyecek vs her tür ihtiyacımızı ucuza giderebilir, tekneyi mis gibi yiyeceklerle doldurabilirdik. Sonra uygun rüzgarı yakalayıp Malta'ya hoplayabilir, Sicilya'yı es geçmiş olurduk. Mark Türkiye'deyken Tunus bayrağı bile yapmıştı, belki uğrarız diye. Hem belki limanda kalmamıza izin verirlerdi; resmi giriş limanı olduğu için mutlaka girebilecektik zaten. Oraya vardıktan sonra bir gün rüzgarsız, bir gün de fırtınalı olacaktı. İki-üç gün kalmak için yalvarabilirdik. Hem Türkleri seviyorlar (bir defasında Fas'ta asla kalamazsınız dedikleri bir limanda, Türk'üm ben demiş, bir miktar da gözyaşı dökmüştüm, o gece kalmamıza izin vermişlerdi 🙄); daha da olmadı yine gözyaşı döker, I love Erdogan derdim 🤭 Tamam, son kararımız Kelibia deyip, rotayı ayarladık, 130° ile yaklaşık 180 millik yola düştük.

Rüzgâr tatlıydı, 4 bf kadar; dalgalar küçüktü, hava az bulutlu, ortalık sakin, birkaç yelkenli, uzakta bir gemi. Akşamüstü irice bir orkinos yavrusu yakaladık. (Tam da yemek yapmaya başlayacaktım.) Afiyetle yedik büyük kısmını; kalanı yarın değerlendirilir. Yelkenler ayı bacağı, tüm gece pupa seyirle geçti, 3.5 kn ortalama hızla. Artık yaz, geceler kısa. Hava burada yerel saatle 9'da kararıyor. İkişer saatlik ikişer vardiyayla gece bitti, sabah 5'te şafak söktü. Otopilot Squeaky pek sağlıklı değil; tek bir bip yapıp hata kodu verdi birkaç kez. Şalterden kapatıp açmak zorunda kaldık yeniden kendini bulması için. Ayrıca, rotayı belirledikten sonra çark üzerindeki sabitleme kolu kendiliğinden atıyor büyük bir dalga geldiğinde. Dikkatin bir kısmı Squeaky'de, bir kısmı çevreyi kolaçan etmede, geçti gitti vardiyalar. Gemi trafiği pek yoktu, gördüklerimiz oldukça ötemizden geçip gittiler. Motorla yol almayan iki de balıkçı teknesi geçtik (birinin çevresinden dolandık, yakından gördük güvertesini). İki ucu ışıklı şamandırayla belirlenmiş neredeyse iki millik bir ağ da geçtik. Herkes orkinos peşinde. Yalpaladık, bazen biraz daha çok; ama pek kötü değildi.

Seyrin ikinci günü öğle vakti geldiğinde yolun yarısını katetmiştik. Sabah Squeaky'nin kolunu lastikle bağladık ha bire atmasın diye. Rüzgâr biraz daha batılı olunca ana yelkeni iskele tarafına aldık, seyir biraz daha rahatladı yalpalama azalınca; hızımız da 4 kn oldu. Olur da otopilotu kaybedersek diye, şartlar iyiyken dümen tuttum bir süre, alışayım, ne olur ne olmaz.. Öğleden sonra rüzgâr artıp dalgalar irileşince Squeaky iyiden iyiye mızıldanmaya başladı. Ana yelkene üçüncü camadanı da vurduk ama onu da beğenmedi; mecburen indirdik ana yelkeni, yarım cenovayla ortalama 3.5 kn hız yaparak ve zaman zaman ciddi yalpaya düşerek sallan yuvarlan idare ettik - Squeaky de bizi.. Gemi trafiği hâlâ çok seyrekti.

İkinci gece rüzgâr daha çoktu. O yarım cenovayla 4 kn üstüne çıktık. N'olur Squeaky götürsün bizi Kelibia'ya diye dileye dileye vardiyaları geçirdik (yine verdi hata kodunu birkaç kez). Bu gece daha da çok balıkçı vardı her yerde, birinin daha çevresinden dolanmak zorunda kaldık; bir gemi de arkamızdan yetişip oldukça yakınımızdan geçti. Trafik ayrım bölgesine şafak vakti girdik ama ilginç şekilde hiç gemi yoktu! AIS'de hepsi ayrım bölgesi dışında seyrediyordu. Sabah rüzgâr azalınca cenovayı tam açtık, hızımız hâlâ 4 kn üstüydü. Eh Squeaky, ana yelkensiz tek cenova seyri de yaptırdın ya Mark'a!

Öğleye doğru Cap Bon'a yalnızca 5 mil kalmıştı. Bu burnu geçince Kelibia'ya 15 millik bir yol kalıyordu. Bu arada son bir gemiyi de geçmiş (kıçına dümen tuttuk bu kez), trafik ayrım bölgesinden çıkmıştık. Sonra Cap Bon'u da geçip sakin sulara kavuştuk. Ana yelkeni kaldırmaya üşendi Mark - tam bir cenova yelkencisi oldu artık 🤭 Böyle yavaş yavaş Kelibia'ya yaklaştık. Tam bir yaz günüydü, sıcak; sancağımızda çorak kıyılar, kum tepeleri (çöl olmasa da..). Deniz düz, ama rüzgârımız var hâlâ.

[/img]


(Cap Bon, 'İyi Burun')


(Kum tepelerini ve sığlıktaki sac balıkçı teknesi enkazını -2018'de de oradaydı- yeni geçmişiz, Cap Bon geride kalmış..)

Akşamüstü 6 gibi Kelibia limanının mendireğine yaklaşırken ileride mavi ışıkları çakan bir resmi bot belirdi. Bize mi geliyorlardı acaba? Evet, öyleydi. Haydi bakalım, başlasın macera. Yanaştılar bize iyice. Biri yaşlı, biri genç iki üniformalı vardı içinde. Sınır polisi teknesi. İyi akşamlar dediler Fransızca (burada Arapça ve Fransızca konuşulur) ne var ki Mark onu bile anlamadı, Fransızca yok, İngilizce? diye sordu. Zor bela iyi akşamlaştık 🤭 Sonra da ne biz onların ne sorduğunu anladık, ne de onlar bizim ne dediğimizi. Giriş işlemi için limana gireceğimizi anlatmaya çalıştık ve sonunda yaşlı olan limanı işaret edip 'Port?' diye sordu, biz onaylayınca eliyle başparmak yukarı işareti yaptı. Böylece biz önde, onlar peşimizde limana girdik (girerken usturmaça ve halatları hazırladık).


(Kelibia limanına yaklaşırken)

Pis bir liman, tam bir keşmekeş. Karşı kenarda boş bir yer görüp oraya yöneldik (ve limanda bir ziyaretçi tekne daha vardı; iyiye işaret). Bağlanırken bir yetkili geldi, az İngilizce biliyordu. Giriş yapacağımızı söyleyince tamam dedi, 'Bekleyin, gümrük görevlisi gelecek.' Bu arada sınır polisi botu da yanımıza geldi, bize oraya bağlanamayacağımızı söyledi. Mark aldırmadan bütün halatları bağladı. Pasaport polisi olduğunu öğrendiğimiz karadaki yetkili de bottakilere birşeyler söyleyince, bunlar nihayet bizi kendi halimize bırakıp çekip gittiler. Sonra gümrük görevlisini beklemeye başladık; bu sırada pasaport polisi pasaportlarımızı inceliyordu. Benim Türk pasaportu işlevini gördü, adam yumuşadı (zaten iyi birine benziyordu). Gümrükçü de gelince bunlar tekneye çıktılar. Masamızı açtık, bilumum form dolduruldu, yarı İngilizce, yarı Fransızca anlaşa anlaşa. Üç gün kalacağımızı, sonra Mahdia'ya gideceğimizi söyledik (kovarlarsa oraya gideriz diye düşünüyorduk), olmaz demediler 😃 Sonra gümrükçü yüzeysel bir arama yaptı, dolaplara, sandıklara filan baktı üstünkörü ve ardından tekneyi kilitlettirip polis binasına götürdüler bizi, parmak izi, biyometrik fotoğraf ve daha çok form için. I love Erdogan demek zorunda kalmadım, Sultan Suleiman daha çok işimize yaradı (Muhteşem Yüzyıl) 😄 Yolda giderken 'ben de Türk asıllıyım' dedi polisimiz (Türk mirasıyla gurur duyuyor birçok insan Tunus'ta, Cezayir'de, bayraklarında bile ay yıldız var). İşlemler bitince, diğer ziyaretçi tekneye aborde olmamızı söylediler. Zaten onların bağlı olduğu yer çok daha iyiydi, hem de öyle güzel bir tekneydi ki! Polis binasından çıkıp diğer tekneye gittik haber vermek için. Tıklatınca içeriden incecik, güzel bir genç kadın çıktı, tamam, bekliyorum dedi gülümseyerek. 14-15 metrelik, ahşap, çift direkli, eski bir double-ender tekneydi, tadilat işlemi devam ediyordu besbelli. Hayatımda gördüğüm en küçük Fransız bayrağı bağlanmıştı kıç ıstralyaya.


(Kelibia limanının uydu görüntüsü)


(Limanın sonraki günlerden birinde çektiğim uzaktan fotosu ve kaosu)


(Ithaca, daha başka bir fotosu yok maalesef..)

Bağlandıktan sonra sorduk merakla, Fransa'nın Sete limanından almışlar tekneyi, üç yıldır çalışıyorlarmış üstünde. Yunanistan'ın İyon adalarından gelmişler Kelibia'ya, doğrudan. Ve Fransa'nın Bröton bölgesine gidiyorlardı (nihayetinde varılacak ev ise İskoçya'ydı). Kadın Bröton, sonraki gün tanıştığımız genç adam da İskoç'tu, ahşap tekne ustası. İki Kelt birbirini bulmuş; ne güzel insanlar.. Artık böyleleriyle karşılaşabilmek küçük ihtimal. Kelibia'ya gelmenin getirdiği hoş bir sürpriz oldu güzel tekne Ithaca ile karşılaşmak. Limanda da kalabilecektik hem, rüzgâr durumuna göre Tunus'ta başka bir yere gitmeye gerek kalmadan doğrudan buradan çıkabilirdik Malta seyrine. Bu sevinçle iki günden uzun süren seyrin yorgunluğunu unutmuşuz; yemek yedikten sonra öyle bir gevşeme geldi ki ilaçtan iyiydi ☺️.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 05 Ağustos 2023, 09:08:20 Gönderen: Hasan Toparlak »

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Aurantes ile eve dönüş yolunda
#89: 20 Haziran 2023, 23:37:07
Hoşgeldiniz yine foruma heyecan geldi. İnanın merakla bekliyordum ne zaman tekneye gideceksiniz diye. Merakla takipteyiz, selametle, uğurlar olsun.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

 
Yukarı git