Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri

  • *
  • İleti: 3573
Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
OP: 14 Aralık 2020, 01:04:29
Geçen Nisan ayı pandemi yasakları nedeni ile Tayo Mar'a gidememek ıstırabı ile geçti. Alanya 'dan Bodrum Ören 'e gidemiyorum. Neyseki belli iller için seyahat yasağı kalkınca ben de Tayo Mar'ı Ören Marina'dan Alanya marinaya getirmek için yola çıktım.  Amacım sadece tekneyi getirmek değil aynı zamanda bütün kış hayalini kurduğum antik limanalrı özellikle Uluburun ve Gelidonya batıklarının bulunduğu yerleri görebilmek. Keza Patara 'yı da denizden göreceğim.  Fenerin yerleşimi batıdan Patara'ya yaklaşırken antik fenerin konumu gibi kafamda seyir planları var.

Benim tekne transferi biraz uzun sürdü yani. Akdeniz 'e Tayo Mar ile ilk kez çıkacağım. Heyecanlıyım. Bir yandan da korkuyorum. Tayo Mar bakımsız. Şİmdiye kadar hiç bu derece bakımsız haldeyken uzun seyir yapmamıştım açıkçası. Bir diğer çekincem de seyir sırasında ortaya çıktı. Neredeyse denizde benden başka kimse yok.

Uzaklardan bir yelkenli görünce sevindirik oluyorum o derece yani. Tam yedi burunları dönerken karşıdan gelen yelkenliye sırf selam vereyim diye yaklaşmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Bol videolu 20 günün üzerinde süren bir transfer hikayesi. 300  deniz milini geçen bir seyir oldu sanırım.



Aşağıda ise benim için en uzun etaplardan birisi olan Bozukkale - Gemiler Adası arası görseli var. Yine tek başınayız malum.

 
Evet. Başlıyoruz efendim. Önemli antik limanları da ziyaret ettiğimiz bu seyir ilginizi çeker umarım.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Aralık 2020, 01:06:08 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 594
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#1: 14 Aralık 2020, 02:23:24
İlgimizi çekmez mi hiç...
Güzel bir yazı dizisi geliyor bol videolu.
Bekliyoruz devamını.  :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 938
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#2: 14 Aralık 2020, 04:48:30
İlaç gibi gelir şu günlerde...
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#3: 14 Aralık 2020, 13:20:07
Keyifle takip ediyor olacağım
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#4: 14 Aralık 2020, 21:27:12
Öncelikle zaten benim için bu heyecanlı ve önemli seyri tam olarak yazma şansım olmamıştı. Ben denizde seyir yaparken İstanbul 'da seyir yasağı vardı.

Bu salgın hastalık döneminde teknemi yaşadığım yere getirebilmek ve kimse denize çıkamazken denizde olduğum için çok şanslıydım. Denize çıkamayanları düşünerek çok fazla görsel paylaşım yapmadım.

Ancak Istanbul ve diğer benzer kararı alan ve seyir yasağı koyan illerin uygulamaları bence tamamen yanlıştı. en doğru uygulamayı Muğla yaptı. Bodrum , Marmaris gibi yelkenciliğin başkentlerinde seyir yasağı yoktu. Tekneden daha iyi sosyal mesafe ve tecrit mi olur?

İstanbul'da bu durumu  kuzu gibi kabullenen dahası savunan yelkenciler dahi oldu. Ne yalan söyleyeyim bu kraldan çok kralcı yelkenci kişiliklerin  yorumlarını görünce Istanbullu yelkencilerin denize çıkamamalarına hiç üzülmedim. Koyun gibi kabul etmeyin kardeşim siz de. Biraz sesinizi yükseltseydiniz. İlgili merciler ile görüşseydiniz ya.

Her koyun kendi bacağından asılır sözü bazen nasıl da cuk oturuyor. 26 Nisan 2020 günü son hazırlıkları da tamamlayıp palamarları çözdük. Çözdük diyorum çünkü yanımda bu işlere hevesli ancak hiç deneyimi olmayan Alanya 'da tanıştığım ve kısa sürede dost olduğum bir arkadaşım da var.

Ören Marinadan ise son derece güzel düşünceler ile ayrıldığımı da ifade edeyim. Marmaris - Ören arasında Gökova'nın kuzey doğu kıyılarından geçen muhteşem ve dar yolu da çok özleyeceğim açıkçası.

Aslında çıktığımızda ilk hedefimiz Çökertme idi. Kısa seyirler ile misafiri alıştırma derdindeyim. Ama kimileri bu işe  doğuştan yetenekli galiba. Bu dostumuz da çok iyi uyum sağlayınca o geceyi Bodrum yakınlarındaki Orak adasının olduğu koyda geçirdik.

Seyrin ilk talihsizliği orada yaşandı. Kıyıya çıktık. ancak ben mutlaka crocks tarzı bir terlik kullanmasını istemiştim. Bu arkadaşımız da burasını Alanya kumsalı sanıp çıplak ayakla bir deniz kestanesini ezince tadı kaçtı tabi doğal olarak. Hayır öyle bir iki tane olsa neyse. Hayvanın  yarısı dostumun ayağının içinde neredeyse.

Hani şu örümcek ısırınca örümcek adam , yarasa ısırınca yarasa adam olunuyor ise yani yöntem bu ise  dostumuzun da deniz kestanesi adam olması lazım. O derece yani. Hele buna eşimin attığı sesli mesajı da dinleyince bizimkinin beti benzi attı. " Ersin dikkat kimi deniz kestaneleri zehirli oluyormuş "

Ertesi gün baktık ki bu şekilde yol almak mümkün değil , Kinidos yerine rotamızı Bodrum'a kırdık. Hani derler ya saat öğleden sonra üçten sonra Knidos 'u dönme diye. Biz Bodrum 'dan çıktığımızda saat zaten üç olmuştu.

Bodrum 'da bizleri çok sevdiğim Samos'ta tanıştığımız Çetin ve Yasemin karşıladı. Yasemin sağolsun gerekli bir sürü şey getirmiş. Çetin marina da bekleme işlerimize yardımcı oldu ve dostumuz da özel hastahaneye operasyone gitti. Ben de teknenin başında kaldım. Ben yaşanan bu tatsız olaydan sonra seyrin bundan sonrasını tek başıma yaparım herhalde diye düşünürken Bir saat sonra dostumuz ayağı sarılı vaziyette tekneye gelmişti bile.

" döneceğimi sandın ama yanıldın. Bu fırsatı kaçırmam. seyre devam " 

Sevindim elbette. doktor bir gün üstüne basma diye tembihlemiş. Ben de dümene oturttum keratayı. Bir işe yarayacak bir şekilde. Hava sert otopilot taşımayacak belli çünkü. Acemilik böyle bir şey işte. Gerçi Alanya 'da tur tekneleri bu dalgalı havalarda kelle koltuk gittiklerinden belki de alışıktır bilemem. Ama Tayo Mar 'ın yeni miçousu sancak baş omuzluktan gelen dalgaların üzerine tırmanıp onları eziyor her seferinde de heyecan ile çığlık atıyor.

 " şimdi anladım senin nasıl seyirleri yaptığını.. bu tekne kendi gidiyor senin yaptığın bir şey yokmuş ki"

Gerçekten de Tayo Mar sanki bilerek dalgaları öyle bir eziyor ki ben bile keyifleniyorum. Moralleri düzeltmemizin şerefine içiyoruz. Normalde seyirde içki yasak . Ama bu özel bir durum. Moralleri düzeltmenin şerefine içebilmek için önce içip moralleri düzeltmemiz gerekiyor çünkü.

Bir şişe zenci yürüyen adam yağ gibi kayıveriyor boğazlarımızdan. Ve Knidos 'u dönüyoruz. Bana göre Ege 'nin bittiği Akdeniz'in başladığı yer burası. Vay canına be! Tayo MAr ile Akdeniz'deyim. Hem de bir çaylak ile birlikte.


  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Aralık 2020, 21:38:42 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#5: 16 Aralık 2020, 00:30:21
Ve Knidos ticari limanına giriyoruz. İskelenin durumu vahim. Yanaşılacak gibi değil zaten. Pandemi sırasında burada olduğumuzdan ne yazık ki istediğim gibi gezemiyorum Knidos'u. Birkaç fotoğraf ile yetinelim. Videoları var ama öyle içler acısı bir durumda ki paylaşmak dahi istemiyorum.







Sabah patalya ile kıyıya çıkıyoruz . Amacım hem mümkün olan kısa bir tur yapmak hem de teknedeki biriken çöpleri atmak için çöp tenekesi aramak.

Kıyıya yanaşır yanaşmaz beyaz atletli birisi bağırıyor. Zaten böyle beyaz atletle gezenlere oldum olası gıcığım.

- Çöpleri bırakmayın oraya
- Nereden çıkarttın çöpleri oraya bırakacağımı?
- Hönk..
-kimileri bırakıyor sonra biz toplamak zorunda kalıyoruz.
-bana bak ! bırakırsak uyarırsın. sence ben bu çöpleri buraya bırakacak birine benziyormuyum?
-hem sen kimsin ki?

Bu arkadaş ile biraz sonra askeri limanın kenarına gidince de benzer bir olay yaşıyoruz. " yasak kardeşim oralarda dolaşmak " diye bağırmazmı?

Böyle durumlarda şantiyeci kimliğim ortaya çıkıveriyor. Tutamıyorum ne yapayım. senden daha fazla bağırmayı da bilirim ben. Açıyorum bayramlık ağzımı bağıra çağıra. Adam şaşırıyor. Neyse ki çaylak tutuyor beni. Yoksa karakolluk olacağız resmen. Öyle bilendim adama.

Çok görmek istediğim bir sürü akademik çalışma okuduğum Knidos 'u rahat rahat dolaşamamanın stresi bu kendini oraların sahibi zanneden seviyesiz adamdan çıkacaktı az daha.

Bu rezil yapıları oraya kim dikti? Kim izin verdi? Neden kimse tepki göstermiyor anlamak mümkün değil gerçekten.

Sorun şu ki kim izin verdiyse her iki limanın birleştiği noktada hani yapılsa bu kadar çirkin olabilecek bir restoran , yıkık iskele, ve yine aynı çirkinlikte bir kısmı inşaat halinde bir pansiyon var. Burada böyle bir çirkinliğe nasıl izin verilir?

Dahası buna neden kimse ses çıkarmaz? Buraya giden yelkenciler bu rezilliği görmemişler mi?  Knidos zamanının New York gibi bir liman şehri. Burası meşhur birebir insan görünümündeki çıplak afrodit heykeli yüzünden turist akınına uğrayan, antik çağın en önemli liman şehirleri içerisinde geliyor. Heykel öyle seksi ki sipariş eden Kos adası heykeli istemeyince Kinidos talip oluyor. daha önceden de öylemiydi bilinmez ama bu seksi heykel ile birlikte Knidos aynı zamanda antik çağın Amsterdam Red Light sokağı oluveriyor. Bu heykelin en son Bizans İmparatorunun istanbul'a getirttiği rivayet edilmiş
Yıkılmış tapınağın kalıntıları ise hala duruyor.



Hadi Afrodit heykeli kayıp. Yapılmış kopyaları var sadece. Ancak Knidos 'un tek meşhur heykeli Afrodit değildi elbette. Muşhur kinidos aslanı da var. Buyrun size tam da İngiltere 'ye kaçırılırken ki resmini koyayım. Görmek isterseniz Knidos 'a değil LOndra'ya British Museum 'a gideceksiniz.



Bu canım sanat eserleri zamanın cahil yöneticileri tarrafından hiç önemsenmemiş ne yazık ki. Knidos aslanını almak için uğraşıyormuşuz sanırım. Zor alırız.

Her şeye rağmen gece hayranlılkla iziliyoruz Knidos'u Hemen karşımızda antik tiyatro var. diğer tarafta ise rıhtım. Gözümde canlandırmaya çalışıyorum bir an. Kim bilir nasıl da kalabalık cıvıl cıvıl cıvıl yaşayan bir şehir vardı brada.

açıkçası Knidos 'da en az üç gün geçirmeyi planlıyordum. Ancak pandemiden dolayı müze tarafı tamamen kapalı. Bu fanila men ie karakolluk olacağımız kesin. Öğlene doğru demir alıyoruz bu muhteşem antik limandan. Geri geleceğim ama bu böyle yarım kalmayacak.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 594
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#6: 16 Aralık 2020, 00:39:41
Denizciler arasında oraya öylece çöp bırakan oluyor muymuş gerçekten?

Erich diye marinada Alman bir komşum vardı. Çıkışırdım ona koca tapınağı götürmüşsünüz Berlin’e diye. O da para ile siz satmışsınız, satmasaymış dedeleriniz, bizim dedeler de almazdı derdi.
Ben de diyecek birşey bulamayınca senin deden değil, baban diye takılırdım. (82 yaşındaydı :) )
  • IP logged
« Son Düzenleme: 16 Aralık 2020, 00:43:11 Gönderen: Murat Ayduk »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#7: 22 Aralık 2020, 02:38:11



Bozukkale'den yaklaşık 50 mil yol yaparak Fethiye Gemiler adasına geliyorum. Fethiye, Kaş, Demre koyları ile ilgili Özgür Ökten 'den müthiş bilgiler gelmişti.  Gemiler adasına gelmeden iskele de kalan Karacaören adasındaki restoranın bot ile teknelere servis yaptığını öğrenmiştim. Tayo Mar ile Burgaz ada tonoz günleri aklıma geldi. Tam bir nostalji. Tek fark , buradaki denizin Marmara ile ilgisi yok.

Karacaören doğal bir marina sanki. Tonozlara bağlanıyorsunuz ve isterseniz teknenize isterseniz restoranda servis var. Restorana gitmek isterseniz botla gelip alıyorlar. Ben her iki servisi de kullandım. Restoranında ise Yedi Burunlarda tutulmuş kocaman bir Fangri yedim afiyetle.

Bu restoranda Fangiriyi taş fırında odun ateşinde pişiriyorlar üstelik. Bozukkale Loryma restoranda yediğim Lahos , şimdi de bu fangri. Muhteşemdi.

O gece Karacaören koyunda tonozda uyudum. Tek sorun çok solugan alıyor olması. Sallanti uykumun bölünmesine neden oldu ara ara. Sabah Gemiler adasını görmeden gitmek istemedim.

Bu tür uzun seyirlerde havayı yakalamışken hemen gitmek istiyor insan. Bu duyguyu mümkün olduğunca bastırıp, görmem gereken yerlere de uğramaya çalışıyorum. Nitekim hem Bozukkale 'de hem de Gemiler adasında bir gün fazladan kaldım. Her iki antik limanda da iki gün geçirdim.

Özgür 'ün anlattığına göre ada ile kara arasında kalan koyda bir keresinde 80 tekne saymış. Oysa Mayıs ayının başiında üstelik salgından dolayı nerede ise bomboş.


Burası Haçlı seferleri sırasında da tarih boyunca uğranılan bir hac yeri olmuş Hristiyanlar için hala da ziyaret ediliyor. Hristiyan olsa idim hacı olacaktım yani.

Tertemiz ve boş görünce dayanamadım ve o günkü seyri iptal edip kıçtan kara bağlandım Gemiler adasına. Tek başıma koltuk halatı almak çok basit değil aslında ama ben farklı yöntemler geliştirdim ve hızlıca yapabiliyorum bu işi.

Tayo Mar 'ın ırgat kumandaları baş tarafta. Bunları bir ara arkaya da getirecektim ama açıkçası zinciri görmem gerektiğinden bunu yapmadım. Meşhur admiralti çapamı suya bırakıyorum önce . Bir miktar koloma verip, hızlıca kıç tarafa gidip hafif  rolantye alıyorum motoru. Tekne geri geri giderken ben de ırgattan salıyorum zinciri. İstediğim koltuk halatı mesafesine ulaşana kadar kıyıya yanaşıyor Tayo. Sonra hızlıca tekrar havuzluğa dönüp , makineyi boşa alıyorum. Ben geri gidene kadar da zincirin boşu alınmış oluyor. 

sonra sıra koltuk halatını almaya geliyor. Crocks ya da benzeri terlikler bu işte şart . Çoğu yer kayalık ve deniz kestaneleri var. Ben koltuk halatını sadece iskele tarafından ancak çift halat ile alıyorum. Böylesi daha güvenli geliyor bana. Funda demir sırasında bolca terlediğimden koltuk halatı alma işi daha bir keyifli hale geliyor. Serin suda omzumda koltuk halatı kıyıya yüzüp  halatı bağlıyorum. Sonra aynı halat ile tekrar tekneye yüzüyorum. Bitti gitti. Bağırma çağırma yok, gürültü yok. Ne yalan söyleyeyim çok seri hallediyorum bu işi artık.

Bu işleri yaparken yan teknedeki Amerikalı 'nın beni izlediğini farkettim. İş bitince selamlaştık. Tekne sahibinin takdir eden bakışlarını yakalamak hoşuma gitti açıkçası.

Yarım saat sonra yanıma başka bir tekne geldi. Ben teknemi bağlamış keyifle kahvemi içiyordum. Gelen 40 feet civarında bir fiber tekne. Karı koca seyre çıkmışlar . Sonradan öğreneceğim üzere Onlar da Kaş 'a gidiyorlar. Aslında planlarında Gemiler adası yokmuş ancak o gün meğerse top atışları varmış o bölgede. Hiç bir tekneyi salmıyorlarmış Yedi Burunlara. Şansa bak. Ben de gitsem geri dönecekmişim yani. İyi ki gitmemişim.

Klasik manzara. Adam dümende ve karısı ırgatın başında. Demir atmaya çalışıyorlar. Çalışıyorlar diyorum çünkü kaptanın ne yaptığına anlamak mümkün değil. Bir gidip bir geliyor. Genelde adamın karısına bağırıyor olması lazım. Türk amatör denizcisi olağan  tarzı bu malum.

Ancak bu sefer durum farklı. Kadın adama bağırıp çağırıyor. adamcağızın ne geri zekalılığı kaldı ne de salaklığı. Öyle çok gürültü ettiler ki bu sakin koyda anlatamam. Sonuçta bu gürültüden rahatsız olan ilerideki teknenin yabancı kaptanı bot ile gelip yardım etti de koltuk halatını filan bağlayabildiler. Yoksa bu tantanayı daha da çekecektik.

Kendimi tekrar takdir edip kahvemi yudumlamaya devam ettim. Elbette bu süreçte ben de yardım teklifinde bulundum. Ancak öylesine bir ruh halindeydiler ki beni duymadılar bile.

Seesizlik demişken bunu size göstermek istiyorum. Böyle bir gece yaşadım işte. Yıldızlar ziyafeti başladı sonra.


Sabah yol uzun. Yedi Burunlar dönülecek. Zaten Tiryaki 'den dolayı gerginim. Tam hazılandım koltuk halatını alacağım oda ne ? Motor çalışmıyor! Tayo Mar 'ın motorunun çalışmaması olasılık dahilinde değildir. Ancak salgın sırasında öyle çok yalnız kaldı ki garibim bunu da doğal karşılamak gerek.

Ancak ne yaptıysam olmadı. Çalışmıyor işte. Tık yok! Yan tekne koltuk halatını almak için kıyıya çıkmış. Benimkini de çözsün mü soruyor. Biliyor benim de hazırlandığımı. Yok diyorum çözme. Benim motor çalışmadı.

Denziciliğe yakışmayan bir tavır ile karşılaşıyorum ender olarak. Adam hiç bir şey demeden yarım ağız bir ne oldu diye sormadan basıp gidiyor iyi mi? Neyse birbirine böylesine saygısızca bağırıp çağıran bir çiftten de başka bir şey beklenmezdi zaten.

Saat sabahın körü. Önce marş dinamosunu kontrol ediyorum. Kısa devre yaptırıyorum çalışıyor. Bu sefer marş motrundan şüpheleniyorum onu da kısa devre yaptıryorum . Vınnnnn! o da sağlam. Ah be Tayo neyin var yavrum senin?

Aküler! akülere bakmıştım aslında. Can hocanın hediye ettiği bir ölçüm cihazı var. Onunla kontrol ediyorum aküleri. Her ikisi de 13.1 gösteriyor. Yok . Çalışmıyor makine.

Yapılacak bir şey yok. İşin iyi tarafı Gemiler adasına karadan , Fethiye 'den ulaşım var. Bir usta getirteceğiz artık. en yakın arayabileceğim kişi Özgür Ökten. Fethiye de olduğundan yardım edebilir diye düşünüyorum. Yok koydu şuydu buydu derken şimdi de motor arızası. Bıkacak adam benden.

Saat 8.30 oluyor. Uyanmıştır belki diye arıyorum. açılmıyor telefon. Mesaj atıyorum bu sefer ama cevap gelmiyor. Sonradan öğrendim ki bir gün Önce Özgür 'ü gözünden arı sokmuş. Face de resmi vardı.

Arayabileceğim ve o saatte ayakta olabilecek ve bana yardımcı olacağına inandığım en yakın kişi Burak. Burak Doneray. O 'da Göcek de yaşıyor.

Arıyorum. Telefon bir kaç kez çalıp açılıyor. Burak. Muhtemel daha uyumamış. Bir an tanıdık bir ses ile konuşmak beni rahatlatıyor.

Durumu anlatıyorum.

- Bence sorun akülerde.
- Ölçtüm akülerin durumu iyi
-Yine de sorun olabilir.
-İyi de motora elektirik geliyor. Marş motoru da çalışıyor.
-Bence aküler. Güç yetersiz.

 Konuşma artık tartışmaya dönüyor. En sonunda Burak son noktayı koyuyor.

- Ersin Tartışma. Dediğimi yap. Servis aküsünü sök. Marş aküsünü kullan sadece.

Öyle otoriter bir ses tonu ile söylüyor ki benim gibi elektrik bilgisi zayıf olana susmak ve dediğini yapmak kalıyor.

Hava da iyice sıcakladı. Kan ter içinde servis aküsünü söküyorum. Marş aküsünü servis aküsünün yerine bağlıyorum. Bunları yaparken de sanki Burak yanımdaymış gibi ters ters konuşuyorum.

- Al bakalım Burak efendi bu servis aküsü ! söktüm.
-Tut bakalım Burak efendi bu da marş aküsü!
- Ne çok biliyorsun ha . Sana aküler sağlam diyorum.
-Yok tarışma dediğimi yap filan. Gıcık.

İşlem bitiyor. Kendimden emin kontak anahtarını çeviriyorum. Çalışmayacak! İki saattir kaçıncı deneyişim. Öyle eminim ki.

Ve saatlerdir  duymayı beklediğim o muhteşem ses. Ana ! Çalıştı ! ÇALIŞTIIII Yok artık..

Hemen Burak aranıyor. Şu insanoğlu ne garip. Daha beş dakika önce söylenip duruyordum adama. Burak efendi bir anda Burakçım 'a terfi ediveriyor.

Kendi kendime vicdan yapıyorum. Bir paserella istedi üç yılda yapıp yolladım adama. O da her telefonda sormasa "ne oldu benim paserella" diye yapacağım da yok ya. Neyse. Yapıp bitidim kargolamam bile bir buçuk ay sürdü.

Benzer durumu meğerse Burak da yaşamış. O yüzden bu kadar ısrar ediyormuş. Nitekim Kaş 'ta durum açıklığa kavuştu zaten. Kaş da servis ise ayrı bir macera. Onu da Kaş bölümünde anlatırım artık.

Yola çıktıktan sonra Özgür arıyor. Hiç rahatsızlığından bahsetmeden bir de telefonu açamadığı için özür diliyor iyi mi.  Nasıl adamlar bunlar ya! Ne diyeyim iyi ki varsınız.

Bu seyirde en çok hoşuma giden ise her limanda arayabileceğim arkadaşlarımın olduğunu görmem oldu. Gerçekten güzel insanlar biriktirmişim. Hepsine teşekkür ederim.
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#8: 22 Aralık 2020, 04:37:42
Bu yazıyı okuyanda Burak tekne elektriğinden iyi anlıyor sanır .Aranacak danışılacak kişiler belli Can hoca ,Erol Şar ,Özgür eminim başka arkadaşlarımızda vardır aramızda beni kimseye ulaşamazsanız arayın bence ben sadece başıma geldiyse yardım edebilirim ağaçtan düşen olarak.Çok yaşa Ersin.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#9: 22 Aralık 2020, 10:08:56
Çok keyifli bir anlatım, dersler de çıkardığım..

Tayo Mar'ın fotografı şahane ama keşke kadraja tam girseymiş..

Denizcilik, dostluklar, yardımseverlik daha ne olsun.. :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#10: 22 Aralık 2020, 14:03:44
Arı sokunca beynim yanmadı ya, sadece yüzüm şişti, gözüm kapanmıştı o kadar.
Ama tembelliğe, uykuya çare yok tabi! :D

St. Nicolas değerini iyi bilemediğimiz müthiş bir yer. Kekovada üstünde yüzmenin yasak olduğu tarihi eserlere tekne bağlıyoruz.

öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#11: 22 Aralık 2020, 21:02:34
Ne demek! koyalım hemen. Bu son Akdeniz seyrinde yeteri kadar resim çekmiştim Allahtan.



Tayo Mar Gemiler adası Karacaören koyunda tonozda.

Hiç abartmıyorum. Muhteşemdi. 12 gün süren ve Gökova Ören Marina 'da başlayan Tayo Mar ile antik limanlar seyri 19 Mayıs 2020 de Alanya Fuğla koyunda yani yine bir antik limanda Ptolamais de son buldu.


İki yıldır planladığım, üzerinde çalıştığım bu efsane seyir ile ilgili anlatacağım o kadar çok konu birikti ki. Ama önce Tiryaki 'nin İblis burnu ve Kötüburun macerasına atıfta bulunarak başlamak istiyorum.

Eğer okumadıysanız Tiryaki'nin İblis burnu macerasını mutlaka okuyunuz . Sonra bu yazıya devam edersiniz.

Kısaca özetlemek gerekirse Tiryaki bir yaz günü Göcek 'ten Kaş'a Yengeç ile seyre başlar. Tüm hava raporları son derece sakin bir hava vermektedir. Üstelik " godoş " Poseidon 'a ekmekler atılmış ve yola konulmuştur. Olan olur . Hava İbils burnunda ve Kötü burunda patlar. Yazıyı okuyun hayli güleceksiniz.

Elbette ben de bu yazıyı okumuş birisi olarak tam da Tiryaki 'nin yaşadığı gibi sıcak bir günde ve tüm hava raporlarının sakin olarak tanımladığı bir havada İblis burnunu ve Yedi Burunları dönecektim.

Seyre başlamadan önce gemiler adasında rotayı çalışırken İblis burnu ve Yedi Burunlar isimlerini haritada  görünce  gayri ihtiyari irkildim. Şartlar ne kadar da benzerdi. Üstelik Tiryaki bu sıkıntıyı 13 metrelik Yengeç'ile yaşamıştı. Ben ise aynı rotayı 7 metrelik Tayo Mar ile yapacaktım.

Piri Reis Bahriyye kitabında da belirttiği üzere 8 mil boyunca sığınacak hiç bir nokta yok. Aslında daha önceden Bülent'in teknesini transfer ederken geçmiştik buradan. Ancak meşhur civadralardan korkan Bülent buradan öyle uzak bir rota çizmiş ki açıkçası Yedi Burunları döndüm desem yalan olur. Göremedik bile.

Yani bu meşhur burunları bu sefer tek başıma ve Tayo Mar ile döneceğim. Üstelik bu derece geniş dönecek durumum da yok.

Yine Tiryaki 'nin söylediği üzere şu burunların isimlerine bir bakarmısınız lütfen. İblis burnu, kötü burun! Resmen geçme buralardan oyarım seni hesabı.

Kötü buruna yaklaştıkça güneyli hafif bir rüzgar başladı. Normalde sevineceğim bir rüzgar ama Tiryaki 'nin yazı aklıma gelince daha bir dikkat kesiliyorum. İnsan tek başına olunca daha bir tedirgin oluyor doğal olarak. Yoksa aynı hava mı patlayacak?

Öyle ya dediğim gibi şartlar Tiryaki 'nin yaşadıkları ile aynı. Üstelik ben Poseidon 'a ekmek filan da atmadım iyi mi.

Merakta bırakmayayım ben son derece sakin bir havada döndüm Yedi Burunları. Hem de yedi burunların burnunun dibinden döndüm.

Aslında Yedi Burunların karizması bir gün önce çizildi benim gözümde. Meşhur Karacaören de tonoza bağlanmışım. Bana Burgaz adayı hatırlattı. Botla gelip alıyorlar restorana götürüyorlar. Uzun seyir sonrası tekneye bira patates söyledim. Restoran kapalı. Zaten tek tekne de benim. Tam o sırada ileriden küçük bir fiber kıçtan takma bir bot iskeleye yanaştı. Meğer mekan sahibi imiş. Yedi Burunlardan balıktan geliyorlarmış.

Bizim ödümüzü kopartan 8 mil sığınacak yer yok diye korktuğumuz Yedi burunlara küçücük kıçtan takma motor ile balık tutmaya gitmiş adamlar.

Bir de bu yüzyıllar boyunca adı çıkmış Yedi Burunları görünce başta İnebolulu denizciler ve tüm Karadenizli denizciler adına hayıflandım. Bu durumda tüm Karadeniz Yedi Burunlar sayılır. Bu  insanların neden iyi denizci oldukları apaçık ortada.

Tekrar Tiryaki 'nin meşhur yazısına dönersek bence Tiryaki daha İblis burnuna giderken havayı gördüğünde geri dönmeli idi. Elbette şimdi sıfır havada bu denizleri geçip bilgisayar başında atıp tutmak kolay. Ancak yine de ben Tiryaki 'nin yerinde olsam deniz ile inatlaşmak yerine İblis burnunda havayı görür görmez geri dönerdim. Hoş bu durumda da yazı dizisinin en keyifle okunan macerası ortaya çıkmazdı.

Ben İblis burnunda Poseidon'a ekmek atmayı unuttum. Ama şu bir gerçek ki bu seyir ile Türkiye'nin muhteşem kıyılarının Karadeniz hariç çok büyük bir bölümünü Tayo Mar ile dolaştım. Her bir seyir bir önceki seyrin hatalarını görmemi sağlıyor.

O yüzden benden sana ekmek çıkmaz Poseidon. Daha benim kırk fırın ekmek yemem lazım çünkü.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#12: 23 Aralık 2020, 22:47:37
Yediburunlar öyle bir yer ki, oraya geldiğinde ileri veya geri dönecek her yere uzak oluyorsun.
Madem dayak yiyoruz yol yapalım diyorsun otomatik olarak.
Ben 2020 de iki kere yedim dayağımı orada. :D


öZgür (mobil)

  • IP logged
><(((º>

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#13: 29 Aralık 2020, 16:17:47
Yediburunlar öyle bir yer ki, oraya geldiğinde ileri veya geri dönecek her yere uzak oluyorsun.
Madem dayak yiyoruz yol yapalım diyorsun otomatik olarak.
Ben 2020 de iki kere yedim dayağımı orada. :D


öZgür (mobil)

Yedi burun mudur kötü burun mudur o laneti geçmek için 4 gün bekledim Kalkan'da... 4 gün sonunda yola çıktığımda yine de yedim dayağımı...  :D :D :D
  • IP logged
« Son Düzenleme: 29 Aralık 2020, 16:25:52 Gönderen: Erman Yerman »
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#14: 30 Aralık 2020, 03:38:20
Yediburunlar. İlki de Kötü Burun. Kalkan istikametine giderken Yediburunlar'dan bir önceki de İblis Burnu. İsimlere gel... :)

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

 
Yukarı git