Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#15: 31 Aralık 2020, 15:16:27


Eralp Akkoyunlu 'nun Deniz Çingenesi  bu kış kimi pasajlarını tekrar tekrar okuduğum kitap olmuştu.

Bir yerde Akkoyunlu denize çıkmadan önceki ve uzun okyanus seyirlerdeki ilk birkaç günkü gerginliği anlatmış.

Ben de bu duygu sadece bende oluyor sanırdım. Ben okyanus filan geçmiyorum elbette. Bana zor gelen seyirleri bu adamlar tenezzül edip yapmazlar bile. Ama duygu aynı duygu. Bana göre uzun seyirlere çıkmadan önce gerek harita çalışırken gerek gideceğim seyrin ufkuna bakarken içim ürperir. Bildiğiniz korkuyorum işte. İçimden bir ses çoğu insanın bana söylediğinin aynısını söyler.

Tayo Mar dediğin hepi topu 7 metre bir kayık. Bu kayıkla tek başına Antalya Körfezini mi geçeceksin? Knidos'u mu döneceksin? Delimisin nesin? Hani o an birisi gelse üç otuz para verse satıveririm kayığı . İşte öyle bir ruh hali oluyor insanda.

Bu gerginliğin bana göre en tehlikeli yanı insanı acemileştiriyor. Şimdi bu yazdılarımı okuyunca adam tek başına seyir yapa yapa sıyırmaya başlamış diye düşünebilirsiniz ancak bir çok tekne sahibi beni doğrulayacaktır. Ben teknemin bir kişiliği olduğuna inananlardanım. Yanlış anlaşılmasın canlı demiyorum. Ama O'nun bir kişilik ve ben bunu  hissediyor ve kabulleniyorum.

Bu tedirginlik ve acemilik Tayo Mar'a da yansıyor. Tekne huysuzlaşıyor resmen. Bu tekne korkak kaptan sevmez.

İşte beni acemileştiren bu tedirginlik yüzünden  seyrin ilk ayaklarını kısa planlarım. 30 mil bile gözüme çok gelir. Seyrin sonlarına doğru ise Tayo Mar standart menziline günde 50 mil, kasması gerektiğinde 75 mil bandına oturur.

Bir de benim planlarım bir nedenle hep aksar. Örnek Knidos saat öğleden sonra üçten sonraya bırakılmaz derler ya. Ben de planımı buna göre yaparım ama sonuçta hep tam tersi olur. Nitekim bu seyir de Knidos ' a demir attığımızda saat akşam üstü altı sularıydı.

Ancak bir iki gün içerisinde Tayo Mar artık benim bir uzvum , ben ise teknenin bir aksamı olmuş olurum. Her şey tıkır tıkır çalışıyordur. O gerginlikten , korkak kaptandan ve huysuz tekneden eser kalmaz. Kuzucuklar ile serinlenir. Esen rüzgar kapıyı  çalarcasına teknemdeki farklı boyuttaki rüzgar çanlarını çalmaya başlar.



                                     Tayo Mar 'ın 10 knot rüzgar çanları

Yeri gelmişken bunu da yazalım. Tayo Mar da gereksiz elektronikler yok. Hız ölçer yok mesela. Dümen suyuna bakar hızı söylerim size. Rüzgar ölçer de yok. Onun yerine farklı boyutlarda çanlar var. 10 Knot çanı var mesela. Sonra 30 knot çanı var. Üstü yok. Gerek de yok. Tayo Mar için 30 knot üstü fırtına koşulları demek çünkü. Bunları da deneye deneye buldum. Her biri bir tecrübenin , zor bir seyrin sonunda asıldıkları yeri hak ettiler.

BU seyirde de 30 knot çanı iki kez çaldı. Birisi Knidos açıklarında diğeri de Antalya körfezini geçerken.

BU 30 knot çanının delirdiği tek yer Asos açıkları olmuştu. Polimari'ye yakın seyir halindeyken kuzeyli havanın geleceğini farkedip Asos 'a yaklaşmıştım Babakale'ye varmak için. Burada hayatımda gördüğüm en sert rüzgarı görmüştüm. Kıyıya yakın seyrettiğim için dalga çok azdı. Ancak öyle bir rüzgara denk geldim ki deniz suyunu dalga olmadan uçuşturup duryordu. Sanki yağmur yağıyor gibi idi. Bendeki trinket bir çeşit fırtına yelkeni gibi kalın. sadece trinket ile deli bir yelken seyri yaşamıştım Asos Babakale rotasında.

Kaş seyrini yazacaktım nerelere geldik. Yaşlandıkça böyle oluyor. Hikayeler ağır basıyor, çenesi düşüyor insanın.

Bu kadar hikayenin nedeni Kaş 'a doğru yol alırken Tayo Mar ve ben artık eski günlerdeki gibi idik. Sanki yıllardır yollardaydık ve deniz bizim doğal yaşam alanımızdı.

Gelelim Kaş 'a Kaş'ı nedense sevemedim çok. Bu seyirde de benzer duyguları yaşadım. Bu sevimli yer ile nedense yıldızımız bir türlü barışmadı. Kaş 'a karadan çok geldim aslında. Denizden geldiğim zamanlar bu sıkıntıyı hissediyorum.  İlki Bülent ile yapmış olduğumuz Masal 'ın transferi sırasında Kaş 'ta Mersin transferini yarıda bırakmıştım. İkincisi de bu seyre denk geldi.

Motor Gemiler adasında çalışmıştı ancak içim rahat değildi. Kaş 'a bağlanınca motoru kapattım. Zaten keyifsiz ,rüzgarsız, sıcak ve beni bayıltan bir seyir olmuştu. Yarım saat sonra tekneyi toplayınca marşa bastım tekrar. Çalıştı motor. Ancak sabah soğukken bastığımda yine çalışmadı. Bu durum benim için kabul edilemez. Motor ihtiyaç duyulan anda mutlaka çalışmalı.

Sabah ilk işim soluğu Kaş Marina 'nın ön bürosunda almak oldu. Çok keyifli bir marina burası. Gördüğüm en doğa ile içiçe marinalardan birisi. Teknik servisi önerdiler . Zaten tek firma var.

Ben oldum olası marina teknik servislerinden çekinirim. Yıldızımız barışmaz bunlarla pek. Nedeni ise verdikleri bilgilerin bir bölümü kafama yatmıyor olur. Nitekim burada da böyle oldu. Gelip teknede aküleri ölçtüler. İkisi de gitmiş dediler. Yahu nasıl gitmiş? Bunlardan birisi ile buraya kadar geldim ya ben.

BU arada Toygar 'dan bahsedeyim. Üç yıl önce Tuzla'da çekek yerinde tanışmıştık. Küçükyalı barınaktan aldığı Algomar'ı karaya çekmiş tadilatlarını yaptırıyordu. Üç yıl sonra Kaş'ta aynı pantona denk geldik. Koltuk halatlarımı bir gün önce O almıştı.

Beni havuzlukta sıkıntılı görünce nedenini sordu. Anlattım. Meğer arabası varmış. Gel aküleri alıp Kaş 'taki akücülere gidelim dedi. Aküler ise teknik serviste. Öğleden sonra gelip yenileri ile değiştirecekler. O ana kadar sorun aküde sanıyoruz çünkü.

Toygar'ın ısrarı ile gidip teknik servisten aküleri aldık. Bunlar 4 yıl önce satın aldığım İtalyan malı aküler. Çekül gibi ağırlar yerinden kalkmıyorlar resmen. Neyse sözü uzatmayalım. Aldık aküleri gittik. Hemen yol üstünde bir akücü var. Aküleri indirdik ve test etmesini istedik.

Marina teknik servisinin gidik dediği akülerden marş aküsü olan taş gibi çıktı. Diğeri benim both şalteri yanlış kullanmamdan dolayı gitmiş meğerse. Ancak birsi sağlam. Ah ulen marina servisi! Gel de sinirlenme.

Toygar bu akü işinde çok çok iyi. Zaten makine mühendisi adam. Benim gibi amele değil yani. Bir akü için pazarlık yaptık. Marina servisinin elindeki yabancı marka akünün yarı fiyatından düşük bir bedele " Bülbül " marka 105 amper akü için el sıkıştık.

Ben bu markayı hiç dumamıştım. Oysa Antalya bölgesinde çok bilinen bir akü markası imiş. Açıkçası Toygar beğenmese almayacağım. İyi hoş tamam da burada bir iki çift laf edeyim bu işler ile profesyonel uğraşan biri olarak. Bülbül isminde akü markası olur mu kardeşim?

Sonra seyir sırasında düşündüm. Almak istemememdeki en büyük nedenin akünün markası olduğunu anladım. Oysa Alman malı pahalı akünün öyle bir ismi var ki. Daha söylerken ağzını dolduruyor insanın. Gücü temsil eden bir materyalin adının Bülbül olmaması lazım bence.

Neyse. Bizim Bülbül geri kalan seyir süresince bülbül gibi öttrdü bizim motoru açıkçası.

Yanılmış olabilirm ancak aküleri teknik servisten almayınca oradaki işgüzar eleman bu işe bozuldu gibi geldi bana. Ben de özellikle akülerden birisinin sağlam olduğu ortaya çıkınca hayli içerledim adamlara.

Derdim öğleden sonraya kalmadan Kekova 'ya yürümek. Teknik servis ile anlaştık. Saat 13 30 gibi elektrikçi gelip bir kontrol edecek. O sırada ben de aküleri yerine taktım. Akülerden birisi gidik olduğundan Bülbülü takınca motor çalışacak sanıyorum. Aküleri taktım marşa bastım . Tık yok. Sorun akülerde değil yani.

Mekanik bilgim yelken bilgime göre zayıf tamam kabul ediyorum ama şundan eminim ki ciddi bir arıza değil bu. Sonuçta beklemekten kaynaklı bir basit arıza. Ama kök söktürüyor. Bulamıyorum ne olduğunu. Usta daha kritik hale geldi şimdi. ertesi gün ise Pazar. Kaldı ki ben bu Kaş 'ta kalmak istemiyorum. Bir an önce bir koya gidip bağlanasım var.

Saat öğleden sonra iki oldu ne gelen var ne giden. Teknik servise tekrar gittim. İşgüzar eleman elektrikçinin klima ağrızasına gittiğini söylemez mi? Ben arkasından konuşmam kimsenin.  İşgüzar elemana aküleri kendisinden almadığım için böyle yaptığını , bunun doğru bir yaklaşım olmadığını , söz verdiği gibi elektrikçiyi göndermemiş olmasının doğru olmadığını kaldı ki madem öyle en azından haber vermesi gerektiğini ki ben böylece başka bir elektrikçi bakabilirdim burada yazdığım gibi kibarlıkta söyledim sanılmasın.

Kendi işimi kendim çözmeyi severim ancak sonuçta çok uzun süre Setur marinalarında bağlı kaldım. Seyirlerimde girmediğim Setur marinası kalmadı. Hiç böyle bir şey ile karşılaşmamış olmamın verdiği şaşkınlık ve sinir ile tanıdığım kim varsa başladım aramaya.

Bu sayede işgüzar elemanın patronuna ulaşma şansımız oldu en azından. Adım gibi eminim ki tüm tamirat beş dakikayı geçmeyecek ve ben Kekova 'ya gidebileceğim.

Bu kadar huysuzluk yapınca bir saat sonra teknik serviste ne kadar usta varsa Tayo Mar'a gelmez mi? Adamlar çözelim şunun işini de basın gitsin bu manyak derdindeler. O gün gördüm ki Tayo Mar'ın kamarası beş usta alabiliyormuş. Ustalardan birisi bir akünün başında diğeri ise marş aküsünün. Elektrikçi motor kapağını açmış talimatlar veriyor. diğer ikisi de elektirikçinin istedikleri malzemeyi tedarik ediyor. Ne sosyal mesafe kaldı ne de başka bir şey.

Yanmar motoru olanlar bilir. Marş motoru öyle bir yerde ki ne el giriyor ne de görmek mümkün. Tayo Mar zaten küçük ve çalışması zor bit tekne ustalar açısından. Kalamıştan biliyorum Seahattin tekneyi sevmese hayatta gelmez servise filan.

Usta işi bilen bir usta belli. Tamirat 30 saniye sürdü. Marş motoruna giden kablonun somunu gevşemiş. Usta bu somunu sıktı ve iş bitti. Motor çalışıyor artık.

Ancak iş işten geçti. Artık yola çıkacak hal kalmadı bende. Mecburen bir gün daha Kaş marinadayız.

Tekneyi toplayıp servise gittim. Hem ödemelerini yapacağım hem de haklı olduğumu anlatmam lazım. " Bak gördün mü ben sana demedim mi beş dakikalık işi var diye. Bak bir gün daha Kaş da kalmama neden oldun" filan diye söyleneceğim.

Borcumu sordum. "Sen ne verirsen" dedi. Sonra bir de "kusura bakma" demez mi? Ulennn bu bana yapılır mı? söyleyeceklerimin hepsini yuttum. " sen kusura bakma. Bir an önce gitme derdi ile ben de aşırı tepki verdim size"

Hesapta kızacağım yerde bir de özür dileyip çıktım iyi mi teknik servisten.

Tekneme gittim. Hem haklı çıkmanın verdiği gereksiz övünç ama esas önemlisi motorum eskisi gibi ben isteyince çalışıyor yine. Mutluyum.

O sıcakta marinanın denizinin ne derece temiz olduğunu farkettim. Eh koya gidemedik ama yine de tertemiz bir su işte. Hangi marina bu imkana sahip? Doğru suya. Yüzeye çıkıp derin bir ohhhh çekiyorum.

Bizim Burakçım oluyor yine Burak efendi.

" Gördün mu Burak efendi. Dediğim gibi akülerde sorun yokmuş ! "

Sabah Palamarları aldığı gibi Toygar çözüyor koltuk halatlarını. Beş sene önce tekne ile gelip karadan terk ettiğim Kaş marinadan bu sefer Tayo Mar ile ayrılıyorum.

Elveda Kaş. Mümkünse bir süre görüşmeyelim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 283
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#16: 31 Aralık 2020, 16:07:34
Ersin ne güzel yazıyorsun be kardeşim, viya böyle :)xx
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#17: 31 Aralık 2020, 16:44:35
teşekkür ederim kardeşim.  ;)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#18: 31 Aralık 2020, 17:24:17
Ucuz atlatılmış bir Kaş deneyimi. O firma efsanedir. Beni görünce kafalarını çeviriyorlardı :)

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 5810
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#19: 31 Aralık 2020, 22:49:02


BU seyirde de 30 knot çanı iki kez çaldı. Birisi Knidos açıklarında diğeri de Antalya körfezini geçerken.

BU 30 knot çanının delirdiği tek yer Asos açıkları olmuştu. Polimari'ye yakın seyir halindeyken kuzeyli havanın geleceğini farkedip Asos 'a yaklaşmıştım Babakale'ye varmak için. Burada hayatımda gördüğüm en sert rüzgarı görmüştüm. Kıyıya yakın seyrettiğim için dalga çok azdı. Ancak öyle bir rüzgara denk geldim ki deniz suyunu dalga olmadan uçuşturup duryordu. Sanki yağmur yağıyor gibi idi. Bendeki trinket bir çeşit fırtına yelkeni gibi kalın. sadece trinket ile deli bir yelken seyri yaşamıştım Asos Babakale rotasında.



Ben bu çanın çaldığı bir yer daha hatırlıyorum. ;D
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1177
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#20: 06 Ocak 2021, 09:12:53
Çok keyifle okuyorum kalemine sağlık abi  :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#21: 06 Ocak 2021, 12:02:32


BU seyirde de 30 knot çanı iki kez çaldı. Birisi Knidos açıklarında diğeri de Antalya körfezini geçerken.

BU 30 knot çanının delirdiği tek yer Asos açıkları olmuştu. Polimari'ye yakın seyir halindeyken kuzeyli havanın geleceğini farkedip Asos 'a yaklaşmıştım Babakale'ye varmak için. Burada hayatımda gördüğüm en sert rüzgarı görmüştüm. Kıyıya yakın seyrettiğim için dalga çok azdı. Ancak öyle bir rüzgara denk geldim ki deniz suyunu dalga olmadan uçuşturup duryordu. Sanki yağmur yağıyor gibi idi. Bendeki trinket bir çeşit fırtına yelkeni gibi kalın. sadece trinket ile deli bir yelken seyri yaşamıştım Asos Babakale rotasında.



Ben bu çanın çaldığı bir yer daha hatırlıyorum. ;D

O seyri hatırlamaya gerek yok. O unutulmazlar listesinde:)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#22: 21 Ocak 2021, 22:50:58





Tüm bu anlattıklarım 20 günde oldu. Genelde transferler seri ve hızlı yapılıyor. Yaşlandıkça hızlı yapılan hiçbir şeyden keyif almadığımı görüyorum. 20 gün bile yetmedi bu rotaya . Uğrayamadığım giremediğim öyle çok yer oldu ki.

Antalya körfezine girdikten sonra Olympos ve Phasalis antik limanlarına yakın seyir yapabilme imkanım oldu sadece. O geceyi Kemer Marina 'da geçirdim.

Açıkçası şu hoşuman gidiyor. 2-3 gün alargada bir koyda kaldıktan sonra marina 'ya girmek gerçekten büyük lüks. Hele Tayo Mar gibi lüks anlayışı farklı bir tekne ile seyir yapılıyor ise.

Kemer marina küçük keyifli bir marina. Personeli yani daha doğrusu kısıtlamalar nedeni ile eksik personel ile dahi birçok marinadan çok daha iyi hizmet verdiler. Burya yeni gelecekler için bir uyarı. Kimi pantonlar beton ve çok yüksek. Duba bantonlar çok daha rahat. Baştan bilerek marinaya girmekte fayda var.

Kemer her zaman hoşuma giden bir tatil merkezi olmuştu. Denizden gelmek ise ayrı bir keyif oldu. Artık Mayıs'ın ortası oldu ve Akdeniz sıcağı gün ortasında kendini iyice göstermeye başladı. O yüzden sabah erken kalkmalı. Zaten çok yorgunum. Buz gibi iki kutu bira alıp yanında biraz çerezle kana kana içiyorum bunları.

Deliksiz , rüyasız muhteşem bir uyku. Sabah uyandığımda hava hala karanlık. Gökyüzünde ay parlıyor hala. Ama şafak da sökecek belli. Erken yol alıp öğleden sonra sıcağına kalmadan Alanya Fuğla koyuna varmak derdim. Telsizden palamarı anons ediyorum. Sektirmeden geliyor palamar. İlk sefer için küçük ama karışık ve kalabalık bir marina. Palamar önce ben arkada çıkışa doğru ilerlioruz. Çıkışa yaklaşına palamar dönüyor ve yolumu kesmeden binim çıkışımı bekliyor. Bir an için birşeyler söyleyecek sanıyorum. Yaklaşınca bir de bakıyorum ki Palamar Tayo Mar 'ın videosunu çekiyor.

- Buraya her zaman böyle tekne gelmez de abi , müsadenle videosunu çekeyim dedim .

Yavaş yavaş bu Tayo Mar 'a da gıcık olmaya başlıyorum aslında. İnsan kendi teknesini kıskanır mı canım demeyin lütfen. Kıskanıyor işte he de her şeyden.

Hava sakin. Tayo Mar motor ile ilerliyor. Yapacak bir şey yok. Bir Türk kahvesi hazırlayıp denizi izlemeye başlıyorum. İnsan ister istemez İstanbul yelken klübünde geçirdiği günleri geçiriyor aklından. Ne kadar da iyi bir kurstu o öyle . Sistemini değiştirmişler ama şimdi. 2013 de Perşembe akşamları teorik ders alırdık. Farklı farklı hocalar gelir 4 saat ders anlatırlardı. Sonra ekipler halinde Cumartesi Pazar neredeyse 6 saat denizde olur yelken yapardık. Sonrasında Burgaz adanın evleri görünecek şekilde yaklaşınca nasıl da kendimi çok uzağa geldim sanmıştım.

Şimdi Antalya körfezinin ortasndayım işte. Tek bir kara parçası dahi gözükmüyor. Üstelik küçük bir yelkenli ile tek başıma.



Kimi konuşmalarımda yakın arkadaşlarımı duyuyorum bazen. 4 sene sonra paydos. Tekne alıp Türkiye sahillerini gezeceğim diyor birisi. Öyle olmuyor işte bu işler. Şimdiden başlamak lazım ufak ufak.

Akdeniz 'de olmak nedense beni çok heyecanlandırıyor. Kapalı bir okyanus en nihayetinde burası. En eski çağlarden beri yelken basılan bir denizden bahsediyoruz. Bir dakika yanlış bir cümle oldu bu. Yelkenin basıldığı değil, yelkenin bulunduğu denizden bahsediyoruz aslında.

İşte bu duygularla geçiyor bütün seyir. Öğleden sonra iki gibi Fuğla koyuna geliyorum. Eşim ve küçük kızım dededen kalma küçük yazlığın olduğu iskelede beni görmeye çalışıyorlar. Kayınvalde bile çıkmış el sallıyor.
Çok yorgunum. Alanya marinaya kadar yürüyecek halim kalmadı. Hizmet verdiğimiz oteller zincirinin bir oteli de bu Fuğla koyunun ucunda. Dalgıç okulunun sahibi Aykut hocayı arıyorum. O da İzmirli . Yıllarca tirhandilde gezmiş Egeyi.

Abi diyorum. Telefonda.

-Şu otelin önünde senin tonoz olacaktı. Müsaitmi?
-Sana her ye müsait !

Seviyorum bu denizle uğraşan adamları be! Farklılar işte bir şekilde.

Otelin önünde Aykut abinin dalgıç teknesinin tonozuna bağlanıyorum. Aykut abi alayım mı diye soruyor. Biraz sonra. Önce yapacaklarım var. Tekeyi sağlamlayıp tertemiz suya bırakıveriyorum kendimi. Akdeniz 'in suyu öyle tuzlu ki sanki yatakta yatar gibi sırt üstü uzanıyorum suya.

19 Mayıs 2020. Tayo Mar bu Türk tarihinin bu önemli gününde Akdeniz 'da bayrak göstere göstere 400 deniz mili yol geldi.





  • IP logged

  • *
  • İleti: 592
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#23: 22 Ocak 2021, 01:21:06
Ah be abi, başka bir şeyler okuyacaktım, dur bakayım dedim foruma. Sen yazmışsın senin yazına daldık...
O kadar güzel yazıyorsun ki, senin gezi yazıların öylece düz okunup geçilmiyor.

Her paragrafında bahsettiğin yeri Google earthden bakıp, demek “Kemerdeki Palamar bu noktada videosunu çekmiştir”, “Fuğla koyu da neredeymiş”, “Aykut hocanın Tonoz burada görünür mü acaba?” Şeklinde uzun uzadıya bir harita bir forum ancak okuyabiliyorum. Bu yazını da herhalde harita incelemeleri dahil 20 dakikada ancak bitirdim.

Yaz da bitti ama kafamız hala oralarda.. Ben şimdi birkaç saat Google earthde seyir yaparım koylardan koylara...

Güzel yazıların için teşekkürler ama bu sıralar ara verdin gibi abi...
  • IP logged
« Son Düzenleme: 22 Ocak 2021, 01:23:34 Gönderen: Murat Ayduk »

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#24: 23 Ocak 2021, 22:28:24
Sağol Murat. Teşekkür ederim. Aslında bu durulan limanları ve koyları koordinatlandırmak lazım. Öyle yazılsa daha anlamlı olur. Hem okuyucuya da eziyet olmaz. Kusura bakma.  ;)

Aslında plan başkaydı. Sonunda teknemie kavuşmuştum.  alanya marina ile anlaşmayı zaten önceden yapmıştım. Geldikten kısa bir süre sonra karaya aldım Tayo Mar'ı. 2013 yılından beri bende bu tekne. Karaya almalar hep aceleye geldi. Sonuçta bütçe meselesi bu işler. Haldır haldır iş yapmaya çalışıp, yorgunluktan canın çıkmış bir halde denize atıyorsun tekneyi . Birçok iş ise tem istediğin gibi olmuyordu.

İşte Alanya marina da bu fırsat elime geçti. Burada kara park ücretsiz. Önce tekneyi iyice kurutup rahat rahat çalışmak için fırsat doğdu açıkçası. Aldığımdan beri hiç temizleyemediğim pik döküm salmayı Taş motoru ile kazıdık. Gümüş gibi prıl pırıl olana kadar hem de. Üzerinde benden öncekiler de dahil kat kat zehirli, macun ve astar boya katmanı oluşmuş. Özel bir poliüretan astarı ve boyası var. Gıcır gıcır oldu.










Pik demir ile omurga arasını da temizleyip yeniden ama bu sefer poliüretan macun ile macunu attım. Önceleri Cem Gür neden Meges kullanmış diye şaşırmıştım.

Meges ahşapta çok iyi sonuç veren bir macun. İşlem görmüş ahşapta epoksi macun bir süre sonra dökülüyor. İlk sefer ben yapamadım sanmıştım. Sonrasında Teknomarin'in eğitmen ustası yaptı yine fayda etmedi.

Tuzla'da en son karaya aldığımda baş tarafta az bir yere Ercan Abinin ustası meges yapmıştı. O macun kazık gibi duruyorken benim kıç taraftaki epoksi macunların bir kısmı yine dökülmüştü. Cem Gür meges'i üstelik elyaf üstüne uygulatmış. Bence işlem görmüş ahşap tekne için en iyi çözüm bu.

Temiz hiç kimyasal görmemiş ağaçta epoksi çok iyi ama işlem görmüş, deniz suyu görmüş ağaçta Meges macun tek kullanılacak malzeme bana göre.

Neyse işin teknik detaylarına sonra gireriz. Meges Macunu DADD ın daha önceden anlaştığı zehirli boya imlatçısından almıştım. Bu zehirliden çok memnun kalmıştım. Beni üç yıl idare etti. Gerçi karaya aldığımda zehirliyi sökmek için hiç çaba sarfetmedim desem yeridir. Öyle çok yol yapmışım ki zehirli filan kalmamıştı.

PAndemiden dolayı hammade ithal edilemeyince ki Almanya 'da imiş ham maddesi, Bana İtalyan bir zehirli önerdiler. Hemen hemen aynı fiyata. Tek kelime ile çok beğendim. Çok kaliteli bir boyaymış. Uygulaması da çok keyifli oldu. Astar öyle şık durdu ki insanın zehirli vurası gelmiyor.

Kara 'da tüm güverte ve havuzluğun krem rengi boyası , yeşil borda boyasıda yenilendi. Tertemiz oldu. Direk bakımı ayrı bir detay. Malum direğe gözüm gibi bakıyorum. Dedim ya teknik detaylara başka konu başlıklarında gireriz.
,
Hesap başka. Akdeniz 'de 400 mile yakın yol yapmışım. Kesermi? kesmez. BU kadar hazırlığın bir nedeni var. Eylül 'de  Kıbrıs 'a gideceğim. Girne'deki marina ile konuşmuşum. Pazarlıklar tamam. Bir hafta marina'da kalacağım. Görmek istediğim antik limanlar da var. Harıl harıl hazırlanıyorum.

O zamanlar pandemiden dolayı Kıbrıs henüz kapanmamıştı. Ancak bir süre sonra kapandı. Gidenlere 14 gün karantina uygulamaya başladılar. Üstelik teknede de kalamıyorsun. Standart bir otelde parası ile kalınıyor. Hadi parasını geçtim 14 gün karantina olacak iş değil.

Sonuçta bizim Kıbrıs seyri geçen sezon için yattı maalesef. Ben de bu süreyi kısa seyirler yaparak ve Tayo Mar 'ı Akdeniz 'e hazırlayarak geçiriyorum. Nisan sonunda eğer Kıbrıs açılırsa ilk durak Kıbrıs. Yok olmadı geçen sene transferin sonuna geldiği için giremediğim Ceneviz koyu ve sonrasında Finike ve Demre planımda.

Hem karadan eşim ve kızların da gelme durumu söz konusu olur. Gerçi Kıbrıs olursa ailenin diğer fertleri Kıbrıs'a  uçakla gelecekler.

BU sene olmasa dahi 2022 de bu işler daha normale döner diye düşünüyorum. Yine kendimi şanslı hissediyorum. Geçen gün kendi kendime onu düşündüm. İyi ki teknem var ve iyi ki yelken yapabiliyorum.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 23 Ocak 2021, 22:33:38 Gönderen: Ersin Böke »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4250
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#25: 24 Ocak 2021, 05:38:12
Baştan sona okudum. Çok keyifli. Ellerine sağlık. Yedi burunları ne kadar açık ve ne kadar erken geçersek o kadar iyi oluyor. Ama bazen de işte rota, ne yapsan açığa düşemiyorsun.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4250
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#26: 24 Ocak 2021, 05:39:26
Bi de bu tarafa gel KIbrıs'tan önce. Taşucu'ndan çıkarsın, doğrudan Karpaz.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tayo Mar 'ın Batı Akdeniz seyri
#27: 24 Ocak 2021, 19:35:35
Taşucuna kadar görmem gereken çok önemli iki antik liman var. Fena fikir değil aslında. Nisan sonu gibi Kıbrıs 'ın açılma durumu söz konus olabilir diyorlar. Heyamola ikinci Kıbrıs çıkartması mı yapsak ne yapasak ?
  • IP logged

 
Yukarı git