Şimdi bu kadar okuma yaptıktan sonra şü sonuca varabiliriz. Elbette Synesius 'un 14. mektubu olmasaydı ve o tekne batsaydı bunun nedeninin Yahudi kaptanın dinine olan bağlılığı olduğunu asla bilemezdik. Hal böyle olunca burada yazdıklarımız da önemli hata payı içeriyor olabilir. En azından hatalı ise de en azından bir bir temele, kadim denizcilik bilgilerine dayanıyor.
Tezimiz Şu;
Nefertiti yelkenlisi bir Mısır Kraliyet gemisi idi. Taşıdığı yük ticaret maksadı ile değil bir ülkeye ya da koloniye yardım amacı ile gönderilmekteydi. Uzun bir seyir planlandığı ve bildik limanlara uğramadan yol almaktaydı.
Muhtemel gizlenmeye çalışılan bir seyirdi.
Tekne, frışka rüzgarda muhtemelen Eylül ya da Ekim aylarında seyir yapmaktaydı. Tekne son derece güvenli bir şekilde seyir yaptığına inanıldığı bir sırada belkide Piri Reis'in bahsettiği topuğa iskele kıç omuzluktan çarparak yara aldı. İskele kontra seyir yapmaktaydı ve yönü kuzey kerte batı idi.
Son derece deneyimli olan kaptan ve mürettebat, teknenin batacağını anlayıp, kıymetli yükü kaybetmemek için tekneyi kıyıya oturtmaya çalıştılar. Ancak yükü nedeni ile zaten ağır olan tekne su almaya başlamış olmalı. Frışka rüzgar yüzünden sahile ulaşacak kadar yol yapamayan tekne kıyıya çok yaklaştığı sırada sulara gömüldü.
Bu önemli bilgiler ve tarihte elde edilmiş diğer bilgiler ışığında teknenin nereden geldiğini ve esas önemlisi nereye gittiğini bulmaya çalışacağız.
Elimizdeki en önemli ipucu taş çapalar. Toplamda 26 adet direk dibinde ve kıç tarafta bulunan taş çapaların kullanım şekli bize son ayrılan liman ile ilgili bilgi verebilir.
Şimdi taş çapalara bir nokta koyalım.
Nefertitinin firavun kocası dünyada tek tanrılı dini savunan ilk kişi. Bu nedenle pagan dinlerin hakim olduğu Mısır'ın başkentini terk edip, Nefertiti ile birlikte yeni bir başkent kurarlar. Kocası firavun bir süre sonra ölür. Oğlu Tuthankamon sonrasında firavun olur. Babasının , kendisinin mumyaları ve mezarları var ancak Nefertiti'nin nasıl öldüğü ile ilgili hiç bir bilgi yok ve mezarı da bulunamadı.
Uluburun batığındaki Nefertiti'nin mührü kocası öldükten sonra Nefertiti 'nin fravun olduğunun kanıtı. Uluburun batığında bulunan bu küçük mühür Tarihin en gizemli dönemine ışık tutuyor.
Nefertiti'nin siyasi baskılara dayanamayıp Mısır 'ı terk ettiğini düşünelim bir an. Gidebileceği tek araç elbette bir gemi. elini kolunu sallayarak gidemeyeceğine göre Mısır'da O nu deli gibi arayan Teb rahiplerine yerini belli etmeden nasıl kaçabilirdi?
Muhtemel güvendiği küçük bir birlik ve gerekli ekipmanlar ile birlikte Mısır 'ı terk etmiş olduğunu varsayalım.
Yanında bir ikinci gemi varmıydı? Gemi bir savaş gemisi olabilirmiydi? Bu tezimi kuvvetlendiren en önemli dayank Piri reis haritalarında Nefertiti (Uluburun) nin tam da battığı yerin kayalık olarak işaretlenmiş olması. ancak işaretler bir değil iki. dahası o bölgede öyle hiç kayalık yok günümüzde.
Nefertiti 'nin kocası ve firavun Akheneton tek tanrılı bir dine inandığına göre nasıl gömüldüğü Nefertiti'nin de nasıl gömüldüğü ile ilgili bir fikir verebilir belki.
Tekne de neden Nefertiti 'nin mührü vardı? Bu soru hala cevaplanamamış durumda.
İşte yine döndük taş çapalara. Çok ama çok iddalı oluyor biliyorum ama Nefertiti'nin nereye gittiğini tahmin edebilirsek Firavun Nefertiti'nin mezarı ile ilgili de tahmin yürütme şansımız olur diye düşünüyorum.
devam edeceğiz efendim. Arkası yarın.